NAR LEKESİ Piknik – 3 “Açılırken” (ses düğmesini açabilirsiniz)

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
SANAT VE SANAT DALLARI HAZIRLAYAN:EMRE BOYUN
Advertisements

ERGUVANLAR SOLMADAN GEL
NEVESER “Çaresiz”in Şarkısı ses düğmesinin açık olması gerekmektedir.
(ses düğmesini açabilirsiniz)
Kan rengi , kıpkırmızı güllere bayılırdı... Zaten onlarla adaştı...
küçük bir internet masalı
“bizden” spor haberleri * ses düğmesini açabilirsiniz *
45 SANİYE Kaç şey hatırlar insan kırk beş saniyede?
Bugün öğlen tatilin var mı? Seni ödünç alabilir miyim?
(ses düğmesini açabilirsiniz) Kağıtlara bakarak ciddi ciddi konuşmam mümkün değil söyleşilerde, hatta konuşmanın nereye gideceğini de bilmem. Ama bildiğim.
BOZKIR’A NİNNİ ses düğmesini açabilirsiniz Ali Demirsoy hocamızın göndermiş olduğu bu fotoğraftan müthiş etkilenmiştim.
Sen benimsin; bana aitsin... ses düğmesini açabilirsiniz.
(ses düğmesini açabilirsiniz) Birisi size derse ki:
SESLİ GAZİ ÇİFTLİĞİNDE DOLAŞIP HAVA ALIRKEN OLDUKCA YAŞLI BİR KADINA RASTLADIK. ATATÜRK ATTAN İNEREK BU İHTİYAR K K K KADININ YANINA SOKULDU. MERHABA.
ses düğmesini açabilirsiniz
Bugün... Küçük güzelliklerin günü olsun...
onca gerçek; (ses düğmesini açabilirsiniz) onca düş varken…
Resim-iş dersi ses düğmesini açabilirsiniz.
ses düğmesini açabilirsiniz
Sayın kaymakamım. Sayın İlçe Milli Eğitim müdürüm ve Şube Müdürlerim
(ses düğmesini açabilirsiniz) ilk damla en büyüğüdür.
(ses düğmesini açabilirsiniz) ihtiyar mısırcı ve sürpriziniz.
Zor elde ettiklerinizin kıymetini bilirsiniz; bu küçük öykümüz de, bir zor elde edişle, bir kıymet bilişle ilgili... (ses düğmesini açabilirsiniz)
ses düğmesini açabilirsiniz RAMAZAN GÜZELDİR.
ses düğmesini açabilirsiniz ilerlemek için ‘mouse’u tıklayınız.
Sunay Akın, Düş Hekimi, 3 Liseli & 1 Masal
sesli “yabancı” lisan? kaç yabancı dil bilirse bilsin insan…
ANNEYE NİNNİ (bütün anneler bebektir) Bugün sonucu içimizi rahatlatan bir anjiyo yapıldı anneme. Henüz icat olmamış bir alet ile bakılsaydı, aslında.
ÜÇ İHTİYAR MİSAFİR ÖYKÜSÜ
Ömer Hayyam Rubailer BÖLÜM-2
(ses düğmesini açabilirsiniz)
3 Ağustos 1776; Milano’da, büyük bir yangın sonucu harap olan tiyatro binasının yerine, üç senede yepyeni bir opera binası yapıldı: “Teatro alla Scala”
ALÇAKLIK KORKUSU (sesli). ALÇAKLIK KORKUSU (sesli)
KALANIN ARDINDAN (sesli) Hep birlikteydik, masmaviydi hava; ne çok seviyordu herkes birbirini. Gitara yeni başlamıştım; çalacaktım ama utanıyordum.
ses düğmesini açabilirsiniz
Bu akşam Bourbon Caddesi’nde bir Ay var. Yüzler görüyorum soluk lambanın altından geçerlerken. Bu çağrıyı izlemekten başka seçeneğim yok. Parlak ışıklar,
(sesli).
ses düğmesini açabilirsiniz bu satırları yazdıran Dmitry Dmitrievich Shostakovich ve André Rieu’ya teşekkürlerimle...
Sen hangisini seçerdin?
Üzerinde kuğu resmi olan, masmavi bir uçan balonum vardı.
KISKIVRAK (ses düğmesini açabilirsiniz) Kıskıvrak yakalanmışsın; gıyabi tutukluluğun vicahiye dönüşmüş doğumunla. Hep seçememiş, seçilmişsin ömrün boyunca.
SAKAL ÜZERİNE Atatürk Amasya ziyaretinde
Eski Sokaklar.
birlikte yaşlanıp, (ses düğmesini açabilirsiniz) birlikte ölebilmek…
ANKARA’NIN MAHZUN BANLİYÖ İSTASYONLARI (Doğu Yakasının Hikayesi) (sesli)
CÜMLEDE ANLAM.
bir mesai sonrası ses düğmesini açabilirsiniz Son hastam da, sevgili asistanım da gidiyor, kalıyormuşum bir başına, eski bir apartmanın zemin katında.
ses düğmesini açabilirsiniz seksen iki yılda; açık alınla... Bir kutlama kartı geldi Korkut’tan; yani evvel zaman, kalbur saman içindeki, “bizim.
iş’te keyif… 1990 sevgili kızıma; iş yaşamının kapısında,
bir tatlı huzur (sesli) DİZİDE, TARTIŞMADA, TRAFİKTE, TELEFONDA, İŞTE, OKULDA, TOPLANTIDA, ALIŞVERİŞ KUYRUĞUNDA; HANGİ KAPIYI ÇALSAN, BURUK ACI GİBİ.
yumurtanın hep sarısı, hep beyazı bildiklerimiz; ya olmazsa olmaz mavisi?? sesli.
Seni seviyorum; seni çok seviyorum Ben de seni; ben de seni çok seviyorum...
kısa metrajlı yazı ses düğmesini açabilirsiniz
TÜRKÇE / Düşünce Yazıları (Günlük-Mektup)
mazeret ses düğmesini açabilirsiniz bir fotoğraf makinasının, cepte beş kuruş parasının, aydınlık bir geleceğinin olmayışı da, Değil bir "makro" objektifinin;
ses düğmesini açabilirsiniz
ses düğmesini açabilirsiniz ilerlemek için sadece ‘mouse’u tıklayınız.
BİR ÖYKÜ.
Bugün küçük mucizelerin günü olsun..
ses düğmesi açık olmalıdır ŞAİR Ödü patlıyordu ama sormalıydı, karnı acıkmıştı ve karısı kendini odaya kilitlemiş, aşk şiirleri yazıyordu. Usulca tıklattı.
ses düğmesini açabilirsiniz Bir sararmış fotoğraftayız.
denizin arnavut kaldırımına; (ses düğmesini açabilirsiniz)
ses düğmesini açabilirsiniz ilerlemek için sadece “mouse”u tıklayınız.
ses düğmesini açabilirsiniz 18 aralık 2009 Cuma - 20:00 o kamyonun kasasında olabilmek.
ses düğmesini açabilirsiniz - ilerlemek için mouse’u tıklayınız.
MASAÜSTÜ ARKA PLANI (ses düğmesini açabilirsiniz)
Balta çıkmamış bir ormanın, yalnız ağaçlarına... (ses düğmesini açabilirsiniz)
GÜNDÜZ MASALI 1. Masal: binBİR GECElik MASALI masal - (sesli) devam etmek için düğmeye.
BUGÜNE DÖNÜŞ ses düğmesini açabilirsiniz Evet; en yaşanası dönemiydi kocamış dünyanın, 1960’lı yıllar. Yazmakla bitmezdi, o rengarenk siyah-beyaz detaylar,
ses düğmesini açabilirsiniz
Sunum transkripti:

NAR LEKESİ Piknik – 3 “Açılırken” (ses düğmesini açabilirsiniz)

14 Kasım 1953, Cumartesi; Ankara. Daha dört gün önce Ata’sının naaşının Etnografya Müzesi’nden alınıp Rasattepe’deki Anıtkabir'e getirilişini gözyaşlarıyla izlemiş bir şehir günlük telaşındaydı. O zamanlar okulların da, devlet dairelerinin de hafta sonu tatilleri Cumartesi öğleden sonra başlar, sabahtan herkes işine, okuluna giderdi. Tek farkla; hafta boyunca saat tam 17:00’de bütün Ankara’dan duyulan “paydos sireni” Cumartesi günleri öğlen çalmazdı. Yıllar sonra pek çok küçük detay gibi Ankara, bu 17:00’de şehirde yankılanan “paydos sireni”ni de unutacaktı. O Cumartesi, yani bundan bir milyon sene önce, genç Reşat Önat, Yenişehir’de bir öğle vakti, Atatürk Bulvarı ile Tuna Caddesi’nin kesiştiği köşede, yanındaki iki hanım: Aytekin Girgin ve Ankara Koleji’nden sınıf arkadaşı Bedia Yağız için iki tane Türk Bayrağı asılı bir kapının kilitlerini açıyordu. Açtığı kapı ertesi gün resmen “Piknik” adıyla faaliyete geçecek şarküteri – lokantadan başka bir şey değildi. O kapı ertesi gün öyle bir açılacaktı ki, orada yaşananlar, orayı yaşatanlarla bir Atatürk Bulvarı Klasiği olarak Ankara’nın efsane mekanı olacak, 14 Kasım günü heyecanla kapıda bekleyen Aytekin Hanım ise Reşat Bey’le evlenip son nefesine kadar sevgili kocasına destek olacaktı.

O gün içeri girdiklerinde Reşat Bey, Aytekin ve Bedia Hanımlara nar suyu ikram edecekti. Nar bereket demekti. Nar, aynen hurma, üzüm ve zeytin gibi, Kur’an-ı Kerim’in En’am suresinde “meyvesinde ayetler vardır” diye - Rahman suresinde ise “eşsiz”, “her narda bir damla cennet suyu vardır” diye geçmekteydi. İbn-i Sina'nın “El-Kanun fi't-Tıbb” kitabında da nar suyu ve çekirdeğinin faydaları yazmaktaydı. Nar suyu gerek göçmenlerce, gerekse Harran gibi bölgelerde çok iyi bilinirdi. Yakın tarihe kadar Harran ve Suruç ovaları nar ağaçlarıyla dolu, konuklara hep nar suyu ikram edilen bir bölgeydi. Ödemiş’ten, Trabzon’a konaklarda, Topkapı’nın Helvahanesi’nde bol bol uğur ve bereketi temsil eden nar resimleri vardı. Ancak bu gizemli su, Ankaralılarca pek bilinmezdi, ama Ankara’nın yerlilerinin de bir “nar kırma” adeti vardı. Vehbi Koç ve Ankara Araştırmaları Merkezi’nin müdürü sevgili Zeynep Önen’den, bu unutulmakta olan adet ile ilgili, Vehbi Koç’un kızı Sevgi Gönül’ün kendisine anlattıklarını dinlemiştim. Sevgi Hanım bu bilgileri ölümünden bir yıl önce, 29 Aralık 2002’de Hürriyet Gazetesi’ndeki “Sevgi’nin Diviti” köşesinde de yazmıştı:

… evinizin bereketi için yeni senede evinize girer girmez mutlaka bir nar alın ve kapınızın eşiğinde narı kırın. Ama yeni yıla zaten evde giriyorsanız, o zaman saat 12'den hemen sonra narınızı kapınızda yere vurup patlatın. Ama dikkat edin, narları daha önceden bir naylon torbaya koyun ve torbanın içinde patlatın… Bu nar kırma adeti Koç Ailesi’nce devam ettirilecek; Koç Holding’in Nakkaştepe’deki merkezinde her yılbaşında nar kırılacaktı. 15 Kasım 1953’te Piknik, Reşat ve Vahit Önat kardeşlerce resmen açılmıştı.

Beş dili ana dili gibi konuşan şef garson Vasil Lupi, daha o akşamdan eşsiz servisine başlamıştı. Keyiflendiğinde yüksek sesle Arnavutça şarkılar söyleyeceği servisler yakındı. Vasil Lupi daha sonraki yılarda Amerika'ya eğitime gidecek genç Türk subaylarının İngilizce öğrenmelerini teşvik için, Türkçe siparişlerini almayacak, siparişi Türkçe verenden ceza olarak ortaya yirmi beş kuruş atmasını isteyecekti. Nasıl Reşat Önat alttan tekme atıyorsa, Vasil de müşteriye teşekkür etmeyi unutan kasiyerin eline cetvelle vuracaktı. Piknik Ankaralıların sevgilisi olmuştu; bir ara Vehbi Koç’tan sonra Ankara’daki vergi sıralamasında 2 numaraya kadar yükselmişlerdi.

Piknik - 1: http://www.ergir.com/Piknik.htm Bu detayların dışında, Celal Bayar’dan, Bülent Ecevit’e, ihtilal yapanlardan, ihtilal yapılanlara, diplomatlardan, yazarlara, sanatçılardan, gazetecilere, öğretmenlerden, öğrencilere kimler gelip kimler geçmiş Piknik’in, Ankaralıların üzerinde - özellikle de bir önceki kuşağın belleklerinde, yüreklerinde bıraktığı izi daha önce geniş olarak yazmıştım: Piknik - 1: http://www.ergir.com/Piknik.htm Piknik - 2: http://www.ergir.com/Piknik_2.htm O yazılarda arozözlerle yıkanan, yayaların birbirine selam verdiği, kışın dalları cıvıl cıvıl kuşlarla dolan kestane ağaçlı Atatürk Bulvarı’nda başlayan yolculuk, Armada Alışveriş Merkezi durağında devam etmekteydi. Ancak daha sonra giderlerle başa çıkamayacaklardı. 2006’nın Aralık ayında Armada’daki yerlerini kapatırlarken Piknik’in sonsuza kadar elveda dediğini; onun da Karpiç’in, Gar Gazinosu’nun, Süreyya’nın, Sandviç’in, Tuna’nın, Özen’in, Kutlu’nun, Golf Kulübü’nün, Restoran Cevat’ın, Bekir Lokantası’nın yanına gittiğini sanıyordum.

Ama öyle olmadı, iyi ki olamadı Ama öyle olmadı, iyi ki olamadı. Reşat Amca, kızı Gülen’le birlikte Piknik’i yeniden açıyor. Bir Aralık günü kapanmış Piknik, 1 Aralık günü, Gazi Osman Paşa’da bir öğle vakti, güzelim bir başkentin, bir başka bin yılının bambaşka bir kuşağının selamlaşma mekanı olacak. Eskiler ve yepyeni bir kuşak, bir milyon sene önce bir Kasım günü heyecanla nar suyu sıkan bir adamı, bana “Atatürk’ün Ankara’daki Son Günü”nü anlatan son kuşlardan Reşat Önat’ı ve mekanını tanıyacak. Belki Yenişehir’de olduğu gibi, o zamanlar Gar Gazinosu'nda aryalar söyleyen Nico da Castino, Piknik'in önünden geçerken durup başını içeri uzatıp bir arya okuyarak yoluna devam etmeyecek; ama konukları artık Arjantin bira olmayacaksa da yine Piknik’in doyulmaz lezzeti, yine doyulmaz sohbetiyle yaşlı Reşat Amca ve bayrağı devralmış kızı Gülen karşılayacak. 1 Aralık Cumartesi günü Piknik’in kapısına 14-15 Kasım 1953’te ve ardından gelen her bayram ve 10 Kasım’larda asılmış, buram buram 1953 Kasım’ı kokan, bugüne kadar özenle saklanmış aynı Türk Bayrakları asılacak

ve kapısında nar kırılacak. Nar lekesi asla çıkmaz; Piknik’te karşılaşabilme, selamlaşabilme, ve bir kuşak Ankaralıların yüreğindeki nar lekesine sahip çıkabilme dileğiyle… düş hekimi yalçın ergir http://www.ergir.com Piknik Adres: Filistin Sokak, 9/D, G.O.P. Tel: 4670042 - 43

ve kapısında nar kırılacak. Nar lekesi asla çıkmaz; Piknik’te karşılaşabilme, selamlaşabilme, ve bir kuşak Ankaralıların yüreğindeki nar lekesine sahip çıkabilme dileğiyle… düş hekimi yalçın ergir http://www.ergir.com Piknik Adres: Filistin Sokak, 9/D, G.O.P. Tel: 4670042 - 43 Reşat Önat’ın anlatımıyla “Atatürk’ün Ankara’daki Son Günü”: http://www.ergir.com/Ataturkun_Ankaradaki_Son_Gunu.htm (müzik: rumelaj – makedon halk ezgisi)