ERKEN ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE KURUM ve AİLENİN ÖNEMİ Doç. Dr. Birsen Palut ALP ANAOKULU
Erken Çocukluk Gelişimi (EÇG); çocukların hayatın erken dönemlerindeki (0-8 yaş) fiziksel, mental ve sosyal gelişimini kapsamaktadır, beslenme, sağlık, zihinsel gelişim ve çocukların sosyal iletişimleri için gerekli tüm girişimleri içermektedir; amacı: tüm çocukların fiziksel, zihinsel, sosyal ve duygusal potansiyellerini geliştirmelerini sağlayacak şekilde çocuk haklarının korunmasıdır.
etkileyen üç ana bileşen söz konusudur: beslenme, çevre ve EĞİTİM etkileyen üç ana bileşen söz konusudur: beslenme, çevre ve EĞİTİM. Sağlık bu üç faktörden etkilenmekte ve bozulan sağlık da bu üç faktörü etkilemektedir. politika ve program yaklaşımları çocuk, aile ve okul öncesi kurumlarını içerir.
EÇG destekleyen programlar içinde yer alan çocukların; zeka düzeylerinin daha yüksek olduğu, pratik düşünme, el-göz koordinasyonu, duyma ve konuşmalarının geliştiği, okula başlarken daha çok okumaya hazır oldukları, sınıf tekrarı, okulu bırakma daha az görülmekte, okuldaki başarıları daha yüksek olmaktadır yüksek eğitime devam etme ihtimalleri artmaktadır.
ABD’de gerçekleştirilen çalışmada; doğumdan itibaren 8 yaşa kadar farklı sürelerde destek eğitimi verilen bir grup çocuk 8-15 yaş aralığında okul başarıları değerlendirilmiştir. En iyi sonuçların sürekli desteklenenlerde ve ilk beş-altı yıl desteklenenlerin de benzer sonuçlar aldığı, hiç desteklenmeyen ve sadece okul yıllarında desteklenenlerin de sonuçlarının birbirine benzer olduğu görülmüştür.
Türkiye’de ise anne ve çocuklara yönelik yapılan çalışmalar sonucunda; sadece anne eğitimi alan veya sadece okul öncesi eğitim kurumuna giden çocukların zeka testi skorları ve okul performanslarının daha iyi olduğu fakat en iyi başarının anne eğitimi ile birlikte çocuğun okul öncesi eğitim kurumuna gitmesi ile elde edildiği saptanmıştır.
Beyin Gelişimi ve Erken Çocukluk Dönemi Beyin gelişimi döllenmeden kısa süre sonra günler içinde başlamakta ve adolesan çağı boyunca devam etmektedir. Beyin gelişimi en hızlı yaşamın ilk birkaç yılında olmaktadır. Kişinin bireysel olarak aldığı uyarılar farklı sinaptik aktivitelerin oluşumunu sağlar ve kişilerin daha sonraki yaşam şartlarına uyumun alt yapısını oluşturur. Zengin uyarıcı ve ortamların beynin gelişimine olumlu etkisi deneysel araştırma sonuçların da da elde edilmiştir. Bu ortamların erken dönemde beyin üzerine etkisi daha hızlı ve daha fazla olmaktadır. Olumlu etkilerin kalıcı olabilmesi için ise bu ortamların sürekli sağlanması gerekmektedir.
Erken Çocukluk Döneminde Risk Altındaki Çocuklar Riskli aile sosyal çevresi, çatışma ve agresyon, soğuk, destekleyici olmayan ve ihmalci ev ortamlarında yetişen çocukların ve erişkinlerin hem fiziksel hem de ruhsal sağlık sorunlarının daha fazla olduğu görülmektedir. Yine bu gibi ortamlarda yetişen çocukların sosyal çevrenin etkilendiği, ayrıca strese olan fizyolojik cevabın aşırı şekilde bozulduğu görülmektedir. Bu çocuklar duygusal durumlarının kontrolü ve ifadesinde sorunlar yaşamakta ve diğerlerinin duygusal durumuna da uygun şekilde tepki verememektedir.
13 bin erişkininin üzerinde yapılan çalışmada ev içi sorunlar ve bunların derecesi ile bu ailelerde yetişen çocukların erişkin döneminde; Kalp hastalıkları, Bazı kanserler, Kronik akciğer hastalıkları, İskelet kırıkları, Karaciğer hastalıklara arasında güçlü bir ilişki tespit edilmiştir. Benzer etki depresyon ve intihar girişimi için de vardır.
NEDEN OLARAK: Duygu düzenleme becerisi, sosyal yetkinlikler ve strese olan biyolojik cevap ile ilgili olduğu belirtilmektedir. Riskli aile çocukları kendi duygularını ve başkalarının duygularının tanıyamamakta, sosyal durumlara uygun tepkiler verememektedir. Bu çocuklarda ya internalizasyon (sosyal çekiniklik, anksiyete) ya da eksternalizasyon (agresyon, hiperaktivite). Bu kişilerde erişkin dönemde negatif duygusal durum (kronik anksiyete, depresyon, hostiliti) kalıcı olmaktadır. İhmal ve istismara uğramış çocuklarda en olumsuz etkilenmenin psikososyal ve cinsel istismar vakalarında ortaya çıktığı saptanmıştır.
Erken Çocukluk Döneminde Psikososyal istismar anne/baba ve çocuk arasında zarar verici etkileşimin tekrarlandığı bir ilişki şeklidir, bazı durumlarda bu ilişki süreklidir, bazılarında ise alkol gibi tetikleyici vardır, bazen beklenmedik bir durum ( boşanma gibi) bu olayı tetikleyebilir.
Psikososyal istismar olarak tanımlanan davranışlar: Hakaret etme: küçük düşürme, utandırma, toplum içinde çocuğu aşağılama, eleştirme, cezalandırma Korkutma-yıldırma: hayatı tehdit eden davranışlar, çocuğun güvensizlik hissetmesi, çocuğa gerçekçi olmayan hedefler koyarak gerçekleştirmemesi durumunda kayıp ve zarar ile tehdit edilmesi Çocuğun uygun olmayacak davranışlar geliştirmesine neden olmak ( bu davranışlara model olmak, izin vermek, gelişimin engellenmesi) Duygusal ihtiyaçların ret edilmesi (ihmal, çocuğa sevgi, bakım ve sevecenliğin gösterilmemesi) Ret etme ( uzaklaştırma) İzolasyon ( özgürlük ve sosyal ilişki için gerçekçi ve akılcı olmayan engeller konması) Güvenilmeyen ve turtalı olmayan anne-babalık ( çelişkili ve tutarsız istekler) Fiziksel ve ruh sağlığının ve eğitim ihtiyaçlarının ihmal edilmesi ve aile içi şiddete tanık olmasıdır.
Psikososyal istismarın uzun dönem etkileri Düşük benlik saygısı, olumsuz duygusal durum veya hayat görüşü, anksiyete bulguları, depresyon, intihar, intihar düşünceleri. Duygusal değişkenlik, kişilik sorunları, dürtü kontrol sorunları, öfke, fiziksel istismar, yeme bozuklukları, madde bağımlılığı Anti sosyal davranışlar, bağlanma sorunları, başkaları için düşük sempati ve empati, uyumsuzluk, cinsel uyumsuzluk, bağımlılık, agresyon veya şiddet ve suçluluk Düşük akademik başarı, öğrenme güçlükleri, değer yargılarında bozukluk Büyüme geriliği, somatik şikayetler, bozuk erişkin sağlığı
ERKEN ÇOCUKLUK GELİŞİMİN DESTEKLENMESİ İÇİN ÖNERİLER Anne-baba çocuk ilişkisinin geliştirilmesi ve beyin gelişimi için Sevgi Dokunma/kucağa alma Bağlanma Bebeğin/çocuğun ipuçlarının değerlendirilmesi Konuşma Müzik Kitap Okuma Oyuncak/Oyun oynama Deneyim/keşfetme fırsatı Düzen/tutarlılık Beraber yemek yeme Uyku düzeni Yaşına uygun sınırlar koyma