NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ SOSYOLOJİYE GİRİŞ Sosyolojinin Temel Düşünürleri (Karl Marx) NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ © İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi iisbf.nisantasi.edu.tr
Sosyolojinin Temel Düşünürleri (Karl Marx) Karl Marx (1818-1883): Sosyoloji tarihinde pozitivist ve evrimci bakış açısının dışında Karl Marx tarafından ortaya atılan ve tarihsel materyalizm olarak isimlendirilen teorinin önemli bir etkisi olmuştur. Marx, görüneni değil görünenin ardında yatan toplumsal dinamikleri açığa çıkarmayı amaçlayan eleştirel bilim yaklaşımına yakın bir bilim anlayışına sahiptir. Alman filozof Hegel’in bakış açısını örnek alarak onu materyalist bir öze kavuşturduğunu öne süre Marx’a ve onun tarihsel materyalist felsefesine göre insanların varlığını bilinçleri belirlemez aksine toplumsal varlıkları bilinçlerini belirler. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©
Sosyolojinin Temel Düşünürleri (Karl Marx) Marx’a göre insan yaşayabilmek için öncelikle yiyecek, giyecek ve barınacak yer ve benzeri materyal şeyler üretmek zorundadır. Marx’a göre insan da yine insan tarafından ancak toplumsal emek aracılığı ile hem kendini hem de toplumu üretebilen bir sosyal varlıktır. Bu yüzden tarihsel materyalist anlayışı yalnızca bir materyalist bakış açısı olarak değil insanı toplumsal gerçekliğin bir ürünü ve üreticisi olarak ele alan bir kavramlar bütünü olarak kabul etmemiz gerekmektedir. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©
Sosyolojinin Temel Düşünürleri (Karl Marx) Marx’a göre üretim araçlarını ellerinde bulunduran, ona hakim olan sınıf Marx’a göre siyasal ve benzeri güç çeşitlerini tekelleştirerek toplumda gerçek yönetici sınıfa dönüşür ve güç sahibi olmayan diğer sınıf üzerinde egemenliğini oluşturur. Sınıf çatışmasını toplumdaki diyalektik değişmenin temeli olarak gören Marx’a göre toplumsal sınıf olarak tanımlanan bu iki sınıf arasındaki ilişkileri sömürüye dayalı ve çelişkili ilişkiler olarak tanımlar. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©
Sosyolojinin Temel Düşünürleri (Karl Marx) Marx toplum analizinde aynı zamanda alt yapı ve üst yapı şeklinde bir ayrıma da gider. Bu ayrımda alt yapı ekonomik yapıdan, üst yapı ise hukuk, siyaset, din, aile ve ideolojiden oluşur. Alt yapı ile üst yapı arasında karşılıklı etkileşime dayalı ilişkiler var olduğu gibi, ekonomik alt yapının siyasi üst yapı üzerinde belirleyiciliği söz konusudur. Egemen sınıf üst yapıyı kendi gücü ve otoritesini meşrulaştırmak ve hükmettiği sınıfı bu konuda idare edebilmek için kullanır ve siyasal, ideolojik, dinsel ve benzeri nitelikteki yapı ve düşünceleri kontrolü altında tutar. Marx bu nedenle bireylerin gerçekliğin asıl doğası hakkında yanlış bilince ve çarpıtılmış bir bilince sahip olduklarını düşünmektedir. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ © kaynakça Bu ders notunun oluşturulması sürecinde; Anthony Giddens, Sosyoloji, Kırmızı Yayınları, 2012, kitabından yararlanılmıştır. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©