Bedri Rahmi Eyüboğlu Şairim Zifiri karanlıkta gelse şiirin hası

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
Bedri Rahmi Eyüboğlu Şairim Zifiri karanlıkta gelse şiirin hası
Advertisements


UZAKTAN UZAĞA… Öyle gülüp harap etme içimi, İçimden bir şeyler düştü, düşecek.. Bilmem, nasıl aşık ettin ki beni, Ulaşamadığım, sen kaldın bir tek..
Orhan Veli Şiirler: Müzik: Ezginin Günlüğü
Ressam -B.R.Eyüboğlu – Oto portre
Ahmet Muhip DIRANAS ( Haziran 1980)
Maddeyi Niteleyen Özellikler
HAYVANLARI KORUMA GÜNÜ
İSTANBUL 'da Gün Doğumu Tayfun AVINCA.
MADDENİN NİTELİKLERİ.
BİLMECELER.
AH YÜREĞİMİN SEGAH MAKAMI Ah be sevdalım Ah be belalım Ah Yüreğimin segah makamı! Yazlarım üşüyor yoksun! Kaçıncı koyduğum işaret takvimlere? Kaç sonbaharı.
SIFATLAR ÖN AD.
BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU’NDAN
DİLİN İŞLEVLERİ.
İŞTE ANNELERİMİZ.
Kıl Beni Ey Namaz !.
ÖYLE BİRİNİ SEVİN Kİ.
KAFİYE VE REDİF ÖRNEKLERİ
İSİM GRUBU.
NİCE NİCE YILLARA... CANIM BABACIĞIM SENİ SEVİYORUM AYSUN ASAR
Altıncı Grup Birinci Harf Ğ sesi sunumu MÜRŞİT BEKTAŞ.
İSTANBUL ŞİİRLERİ.
YAŞ OTUZBEŞ.
VARLIKLARIN ÖZELLİKLERİNİ BİLDİREN KELİMELER
CAHİT KÜLEBİ Hayatı Sanatı Eserleri Seçme Şiirleri.
Gaye bir köyde yaşardı. Onun keçileri vardı. Keçilerini çok severdi
Dili mercan, dizi mercan, dişi mercan
Ömer Hayyam Rubailer BÖLÜM-2
Hayatı Edebiyat Yaşamı Eserleri Ödülleri
GÖREVLİ KELİMELER: EDATLAR
Sıfatlar Sıfatlar.
DEMLİDİR SEVDAM MARVAN OĞUZ
Çocuklar Tutum haftası geldi, Bizlere neşe verdi
HÜSEYİN DEMİRBAŞ.
KAFİYE ( UYAK ) : Dize sonlarındaki ses benzerliklerine “uyak” denir.Dize sonların- daki ses,anlam ve görevce farklı sözcük,ek ya da seslerden oluşur.
Bir bedende atan kalp gibiydik!
ŞİİR Edebiyat türlerinin en eskisi şiirdir.Bugüne kadar şiirin birçok tanımı yapılmıştır.Bu tanımlamalar çağdan çağa ,kişiden kişiye değişmiş;kesin bir.
Çevremizdeki Canlılar
Yıldızlar uzakta, sabahlar uzakta, uzakta memleket Sen uzaktasın
Konuş sevdiğim Yüreğinin şarkısını söyle bana Gece karanlık,
Bedri Rahmi Eyüboğlu Şairim Zifiri karanlıkta gelse şiirin hası
Kadın için ne demişler:
Mitat Zorlu 1 Adı ve Soyadı : …………………………………………. 12 Ocak 2009 Pazartesi 1. Dinozorlardaki işlemleri incele.Verilmeyen sayıları bul.Bulduğun sayılara ait.
ŞİİR Edebiyat türlerinin en eskisi şiirdir.Bugüne kadar şiirin birçok tanımı yapılmıştır.Bu tanımlamalar çağdan çağa ,kişiden kişiye değişmiş;kesin.
ÖNCE VATAN Bu toprağa nice canlar verildi, Haindir ülkemi satan diyorum, Zalimler ordusu yere serildi, Önce vatan sonra vatan diyorum. Toprağını sürdüm.
CÜMLEDE ANLAM.
e.nurhanköroğlu.
SEVDALILARIN.
ÇEVREMİZDEKİ CANLILAR.
VARLIKLARIN ÖZELLİKLERİNİ BİLDİREN KELİMELER
Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar; Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar. İçimde tüten bir şey; hava, renk, eda, iklim; O benim, zaman, mekan aşıp.
Ses Basınız.
TUTUM YATIRIM VE TÜRK MALLARI HAFTASI
OTUZ BEŞ YAŞ.
SELÇUK TÜREYEN 19 MAYIS ANADOLU LİSESİ UZMAN TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENİ.
BİR KAYISI AĞACI ABDÜLKADİR MERİÇBOYU.
AD(İSİM) ÇEŞİTLERİ.
Lütfen doğal akışında izleyin. Kendi sesinden ( )
Bedri Rahmi Eyüboğlu Şairim Zifiri karanlıkta gelse şiirin hası
Metinleri Okuyalım.
TUTUM YATIRIM VE TÜRK MALLARI HAFTASI
İSİM GRUBU.
VARLIKLARIN ÖZELLİKLERİNİ BİLDİREN KELİMELER
Arkamdan Bir Silah Sesi,
GÖREVLİ KELİMELER: EDATLAR
CAHİT SITKI TARANCI. 4 Ekim 1910 tarihinde Diyarbakır'da Camiikebir mahallesinde doğdu, 12 Ekim 1956 tarihinde Viyana (Avusturya)'da öldü. Asıl adı "Hüseyin.
TUTUM YATIRIM VE TÜRK MALLARI HAFTASI
 Babanın önemini iyi bilin, Baba cennetin orta kapısıdır. Babaya yaraşır bir evlat olun, Baba cennetin orta kapısıdır. Cennetin içinde dört ırmak.
Yaşar Kemal Hayatı  1922’de Osmaniye’nin Hemite köyünde doğdu.  Asıl adı Kemal Sadık Göğceli’dir.  5 yaşında kan davası yüzünden babasını yitirdi.
Sunum transkripti:

Bedri Rahmi Eyüboğlu Şairim Zifiri karanlıkta gelse şiirin hası Ayak seslerinden tanırım Ne zaman bir köy türküsü duysam Şairliğimden utanırım

SİTEM Önde zeytin ağaçları arkasında yar Sene 1946 Mevsim Sonbahar Önde zeytin ağaçları neyleyim neyleyim Dalları neyleyim. Yar yollarına dökülmedik dilleri neyleyim. Yar yar!.. Seni kara saplı bir bıçak gibi sineme sapladılar Değirmen misali döner başım Sevda değil bu bir hışım Gel gör beni darmadağın Tel tel çözülüp kalmışım. Yar yar Canımın çekirdeğinde diken Gözümün bebeğinde sitem var.

SEVGİ ÜSTÜNE Bütün kitapları yakmalı Sevda üstüne ne söylemişlerse yalandır Kitaplara göre insan Karanlıkta yüzüne bin mumluk lâmba tutulmuş Gözleri, yüreği kamaşmış insandır Aptaldır, hastadır, kahramandır Sevda üstüne ne söylemişlerse yalandır. İçinde bir tek suret yaşayan yüreğe yürek mi derler Bir tek yaprak veren dalın boynun burarlar Bir tek meyve veren dalı keserler

İnsan dediğin bir buğday tarlası gibi olmalı Esti mi rüzgâr bir değil milyonlar için esmeli Bir tek meyve veren dalı kesmeli İnsan dediğin derya misali Üstünde milyonlarca dalga İçinde kıyametler kopmalı Uçsuz bucaksız olmalı. Gel çıkalım sevgilim gel Gel kurtaralım birler hanesinden Çekelim gidelim bir uçtan uca Açalım yüreğimizin kapılarını sonuna kadar Sevelim sevelim sevelim Sevebileceğimiz kadar

MARİFET Marifet hiç ezilmemek bu dünyada Ama biçimine getirip ezerlerse Güzel kokmak Kekik misali Lavanta çiçeği misali Fesleğen misali Itır misali İsâ misali Yunus misali Tonguç misali Nâzım misali

KARADUT Karadutum, çatal karam, çingenem Nar tanem, nur tanem, bir tanem Ağaç isem dalımsın salkım saçak Petek isem balımsın ağulum Günahımsın, vebalimsin. Dili mercan, dizi mercan, dişi mercan Yoluna bir can koyduğum Gökte ararken yerde bulduğum Daha nem olacaktin bir tanem Gülen ayvam, ağlayan narımsın Kadınım, kısrağım, karımsın.

Sigara paketlerine resmini çizdiğim Körpe fidanlara adını yazdığım Karam, karam Kaşı karam, gözü karam, bahtı karam Sıla kokar, arzu tüter Ilgıt ılgıt buram buram. Ben beyzade, kişizade, Her türlü dertten topyekun azade Hani şu ekmeği elden suyu gölden. Durup dururken yorulan Kibrit çöpü gibi kırılan Yalnız sanat çıkmazlarında başını kaşıyan Artık otlar göstermelik atlar gibi bedava yaşayan Sen benim mihnet içinde yanmış kavrulmuşum Netmiş, neylemiş, nolmuşum Cömert ırmaklar gibi gürül gürül Bahtın karışmış bahtıma çok şükür. Yunmus, yıkanmış adam olmuşum Sensiz bana canım dünya haram olsun.

ZİNDANI TAŞTAN OYARLAR Bursa'nın ufak tefek yolları Ağrıdan sızıdan tutmaz elleri Tepeden tırnağa şiir gülleri Yiğidim aslanım aman burda yatıyor. Bir şubat gecesi tutuldu dilin Silâha bıçağa varmadı elin Ne ana ne baba ne kız ne gelin Ne bir haram yedin ne cana kıydın Ekmek gibi temiz su gibi aydın Hiç kimse duymadan hükümler giydin Döşek diken diken yastık batıyor

Bugün efkârlıyım açmasın güller Yiğidimden kötü haber verirler Demirden pencere taştan sedirler Döşek melul mahzun yastık batıyor Yiğidim şahinim aman burda yatıyor Dilinde dilimi bulduğum Gücüne kurban olduğum Anam babam gibi övdüğüm Dayan hey Aslan Ustam Abenim Yiğidim dayan. Dayan hey gözünü sevdiğim Bugün efkârlıyım açmasın güller Yiğidimden kötü haber verirler.

ÜÇ DİL En azından üç dil bileceksin En azından üç dilde Ana avrat dümdüz gideceksin En azından üç dilde düşünüp rüya göreceksin En azından üç dil Birisi ana dilin Elin ayağın kadar senin Ana sütü gibi tatlı Ana sütü gibi bedava Nenniler, masallar, küfürler de caba Ötekiler yedi kat yabancı Her kelime arslan ağzında Her kelimeyi bir bir dişinle tırnağınla Kök sökercesine söküp çıkartacaksın Her kelimede bir tuğla boyu yükselecek Her kelimede bir kat daha artacaksın

En azından üç dil bileceksin En azından üç dilde Canımın içi demesini Kırmızı gülün alı var demesini Nerden ince ise ordan kopsun demesini Atın ölümü arpadan olsun demesini Keçiyi yardan uçuran bir tutam ottur demesini İnsanın insanı sömürmesi Rezilliğin dik alası demesini Ne demesi be Gümbür gümbür gümbür demesini becereceksin Ana avrat dümdüz gideceksin En azından üç dil Çünkü sen ne tarih ne coğrafya Ne şu ne busun Oğlum Mernuş Sen otobüsü kaçırmış bir milletin çocuğusun.

TÜRKÜLER DOLUSU Kirazın derisinin altında kiraz Narın içinde nar Benim yüreğimde boylu boyunca Memleketim var Canıma ciğerime dek işlemiş Canıma ciğerime Sapına kadar. Elma dalından uzağa düşmez Ne yana gitsem nafile. Memleketin hali gözümden gitmez Binbir yerimden bağlanmışım Bundan ötesine aklım ermez. Yerliyim yerli olmasına ilmik ilmik, damar damar Yerliyim. Bir dilim Trabzon peyniri Bir avuç tiftik Bir çimdik çavdar Bir tutam şile bezi gibi Dişimden tırnağıma kadar Ressamım. Yurdumun taşından toprağından şurup gelir nakışlarım Taşıma toprağıma toz konduranın Alnını karışlarım. TÜRKÜLER DOLUSU

Şairim şair olmasına Canım kurban şiirin gerçeğine hasına içerisine insan kokusu sinmis mısralara vurgunum Bıçak gibi kemiğe dayansın yeter Eğri büğrü, kör topal kabulüm Şairim Zifiri karanlıkta gelse şiirin hası Ayak seslerinden tanırım Ne zaman bir köy türküsü duysam Şairliğimden utanırım Şiirin gerçeğini köy türkülerimizde bulmuşum Türkülerle yunmuş yıkanmış dilim Onlarla ağlamış, onlarla gülmüşüm. Hey hey, yine de hey hey Salınsın türküler bir uçtan bir uca Evelallah hepsinde varım Onlar kadar sahici Onlar kadar gerçek insancasına, erkekçesine "Bana bir bardak su" dercesine Bir türkü söylemeden gidersem yanarım.

Ah bu türküler Türkülerimiz Ana sütü" gibi candan Ana sütü" gibi temiz Türkülerde tüter dağ dağ, yayla yayla Köyumüz, köylümüz, memleketimiz. Ah bu türküler, Köy türküleri Dilimizin tuzu biberi Memleket ahvalini onlardan sor Kitaplarda değil, türkülerde ara Yemen'i Öleni, kalanı, gidip gelmeyeni... Ben türkülerden aldım haberi. Ah bu türküler, köy türküleri Mis gibi insan kokar, mis gibi toprak Hilesiz hurdasız, çırılçıplak Dişisi dişi, erkeği erkek Kaşı kaş, gözü göz, yarası yara Bıçağı bıçak.

Ah bu türküler, köy türküleri Olgun bir karpuz gibi yarılır içim Kan damlar ucundan, mürekkep değil işte söz, işte ses, işte biçim: "Uzun kavak gıcım gıcım gıcıldar" iliklerine kadar işlemiş sizi Artık iflah olmaz kavak ağacı Bu türkünün yüreğinde sancı var. Ne düzeni belli, ne yazanı Altlarında imza yok ama içlerinde yürek var Cennet misali sevişen Cehennemler gibi dövüşen Bir çocuk gibi gülüp Mağaralar gibi inleyen Nasıl unutur nasıl Ömründe bir kez olsun Halk türküsü dinleyen...

Bedri Rahmi Eyüboğlu Ressam, şair ve yazar olan Bedri Rahmi Eyuboğlu, 1911 yılında Giresun-Görele'de doğdu. 1975 yılında  İstanbul'da öldü. Güzel Sanatlar Akademisi'nde başlayan  resim öğrenimini Paris'te sürdüren Eyuboğlu, daha sonra Türkiye'ye döndü ve ölümüne kadar Güzel Sanatlar  Akademisi'nde ders verdi. Yerel yaşama ilişkin gözlemlerini, yazma, kilim gibi yerel kültürel değerlerdeki malzemeyle buluşturarak tablolarına yansıttı. Tablolar ve gravürlerin yanısıra büyük boyutlu duvar resimleri, mozaik, seramik panolar yaptı. Bazı desenleri, ölümünden sonra Binbir Bedros (1977), Karadut (1979) ve Babatomiler (1979) adlı kitaplarda yayımlandı. Halk kaynağından beslenen sanat anlayışı şiirlerinin de temeli oldu. Şiirlerinde, masallardan, söylencelerden, türkülerden yararlanarak, doğa tutkusunu, insan sevgisini, yaşama sevincini, toplumsal sorunları yansıttı. Yazıları, Tezek (1975),  Delifişek (1975), Resme Başlarken (1977) adlı kitaplarda toplandı.