AVUKATLIK HUKUKU Yrd. Doç. Dr. Hakan ALBAYRAK ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ
Avukatlık mesleğinin tanımı Avukatlık, her türlü hukuki sorun ve anlaşmazlıkların, adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesi ve genellikle hukuk kurallarının tam olarak uygulanması hususunda, yargı organları ve hakemlerle resmî ve özel kurumlara yardım etmek amaçlarıyla hukuki bilgi ve tecrübelerin, adalet hizmetine ve kişilerin yararlanmasına tahsis edilmesi suretiyle kamu hizmetinin görülmesi olarak tanımlanabilir.
Avukatın işlevi 1- Taraf temsilcisidir 2- Yargı çalışanıdır.
Avukatlığın amacı Avukatlık Kanunu’nun 2’nci maddesinde avukatlığın amacı açıklanmıştır. Buna göre; “Avukatlığın amacı; hukuki münasebetlerin düzenlenmesini, her türlü hukuki mesele ve anlaşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesini ve hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasını her derecede yargı organları, hakemler, resmî ve özel kişi, kurul ve kurumlar nezdinde sağlamaktır.
Avukatlık mesleğinin nitelikleri 1-Kamu hizmeti oluşu 2-Serbest meslek oluşu 3-Tekelci oluşu 4-Bağımsız oluşu
1- Kamu Hizmeti Niteliğinde Olması Kamu hizmeti tanımı: Kamu hizmeti, siyasal organlar tarafından kamuya yararlı olarak kabul edilen, bir kamu kuruluşunun ya kendisi ya da yakın denetimi ve gözetimi altında özel kesim tarafından yürütülen faaliyetler olarak tanımlanmaktadır. Nitekim avukatlar da mesleki faaliyetlerini, kamu kurumu niteliğindeki baroların denetim ve gözetimleri altında sürdürürler
Kamu hizmeti olmasının sonuçları; 1- Avukatın görevini yerine getirebilmesi için yargı organları, emniyet makamları, diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kamu iktisadi teşebbüsleri, özel ve kamuya ait bankalar, noterler, sigorta şirketleri ve vakıflar avukata yardım etmekle zorunludurlar. Bunun sebebi avukatın kamu hizmeti yapmasıdır. 2-İhtiyaç duyan herkesin kamu hizmetinden faydalanabilmesi gerekir. Bu nedenle CMK ve adli yardım hizmetleri söz konusudur. 3-Kamu hizmeti olması nedeniyle avukatlara karşı işlenen suçlar hakimlere karşı işlenen suçlar gibi sonuç doğurur (Av. Kan. m. 57). 4-Av. Kan. m. 62 ve TCK m. 257 anlamında görevi kötüye kullanma suçu oluşması (ancak bu konuda bir yargı kararı söz konusudur). 5- Kamu hizmetidir ancak kamu görevlisi değildir.
TCK. M. 257 ve Av. Kan. 62 arasındaki ilişki çerçevesinde Yargı kararı YARGITAY 5. CEZA DAİRESİ, 2012/11157 E-2013 /6509 K. Bir kimsenin Ceza Yasası uygulamasında “kamu görevlisi” yapılan faaliyetin de “kamusal faaliyet” sayılabilmesi için, kamu adına yürütülen bir hizmetin bulunması, bunun da Anayasa ve yasalarda belirlenmiş usullere göre verilmiş bir siyasal karara dayalı olması ve ayrıca faaliyetin kamuya ait güç ve yetkilerin kullanılması suretiyle gerçekleştirilmesi gerektiği, avukatların 1136 sayılı Kanunun 35/1 ve 35/A maddelerinde yazılı ve münhasıran avukatlar tarafından yapılabilecek iş ve işlemler ile uzlaştırma işlemi ve barolar ile Türkiye Barolar Birliğinin organlarında ifa ettikleri görevleri yönünden kamu görevlisi olduklarında kuşku bulunmadığı, 5237 sayılı TCK’nın 5. maddesinin tarihinde yürürlüğe girmiş olması nedeniyle anılan Kanunun genel hükümlerine aykırı olan sınırlayıcı nitelikteki Avukatlık Yasanın 62. maddesinin de özel nitelikteki görevi kötüye kullanma suçları açısından zımnen ilga edilmiş sayılacağı ve TCK’nın 247. maddesine göre zimmete geçirilen malın devlete veya özel kişilere ait olmasının suçun oluşması bakımından öneminin bulunmadığı gözetilmelidir.
2-Serbest Meslek niteliği 1- Buna göre serbest meslek; sermayeden ziyade şahsi mesaiye ilmî ve mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın, şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır (Gelir Vergisi Kan. m. 65/II). 2-Avukatlığın serbest meslek olmasının unsurlarından biri, sermayeden çok kişisel çabaya bağlı olmasıdır. Mesleği icra etmek için avukatlık ruhsatını alıp bir baroya kaydolmak; bir büro açıp, gerekli donanıma sahip olmak yeterlidir. 3-Serbest meslek olmanın diğer bir unsuru, meslek mensuplarının müvekkillerle yapmış oldukları özel hukuk sözleşmeleriyle mesleklerini icra etmeleri ve mesleği icra edenin kişisel özelliklerinin önem taşımasıdır. 4-Serbest meslek olmanın diğer bir unsuru, avukatın yaptığı işin ticari nitelikte olmamasıdır. Ticari faaliyet, kendi sorumluluğu altında kanunen izin verilmiş, kâr amacına yönelmiş sürekli yürütülen faaliyet olarak anlaşılmaktadır.
Serbest meslek olmasının sonuçları; Avukatın mesleki faaliyetini yapıp yapmamakta özgür olması, Mesleki faaliyeti sırasında dilediği işi alıp almamakta serbest olması, mesleğini yaparken belli bir görüşü savunmaya zorlanamaması, her aşamada işi bırakabilmesi avukatlığın serbest meslek olmasının sonuçlarıdır
Tekelci niteliği 1- Avukatlık mesleğinin tekel oluşturması, dava takibini sadece baroya kayıtlı avukatlar tarafından yapıldığını göstermektedir. Avukatlık Kanunu’nun 35’nci maddesi adli işlemleri vekâleten yapma hakkını sadece baroda yazılı avukatlara tanımıştır. 2- Ayrıca Avukatlık Kanunu’nun 63’ncü maddesinde baroda yazılı olmayanların, avukat unvanını taşıyamayacakları gibi, onlara ait yetkileri de kullanamayacakları düzenlenmiştir.
Tekel Hakkının İstisnaları 1-Kamu avukatları 2- Dava vekilliği 3-Dava takipçileri 4- Mal müşavirlerde ki istisna 5-Kadastro kanunu eşler arası 6 Ticaret ve Borçlar Kanununa göre istisnalar
1-Kamu avukatları yılında Avukatlık Kanunu’na eklenen Ek Madde 1 ile kamu kurum ve kuruluşları ile kamu iktisadi teşebbüslerinde asli ve sürekli avukatlık görevinde çalışanların baro levhasına yazılmaları gerekmemektedir. Bu madde, tekel hakkının istisnalarından biridir.
2- Dava vekilliği Tekel hakkının bir diğer istisnası ise dava vekilliğidir. Hukuk fakültesi mezunu olmayan, ancak 5 yıl süreyle adli görevlerde veya ruhsatnameli olarak aynı süreyle dava vekilliğinde bulunanlar dava vekaleti alma hakkına sahip kılınmışlardı. Ancak dava vekilliği 1939 tarihinde 3499 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra kaldırılmıştır. Bu tarihten sonra dava vekaleti ruhsatnamesi verilmemiştir.
Dava takipçiliği Dava takipçileri olarak adlandırılan en az üç avukat ve dava vekili olmayan yerlerde bazı dava ve işleri vekâleten takip etme yetkisine sahip kişiler de, avukatlara tanınan tekel hakkının istisnalarındandır. Dava takipçilerinin görev yapabilmesi için çalışmak istedikleri yerde en az üç avukat veya dava vekilinin olmaması ve o yerin bağlı bulunduğu baroca tutulan listeye yazılmaları gerekir.
YMM- mali müşavir Tekel hakkının diğer istisnası, 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu’nda öngörülmüştür. Bu Kanunun 2’nci maddesinde, muhasebeci, muhasebeci mali müşavir ve yeminli mali müşavirlerin görevleri arasında mali mevzuat ve bunların uygulama ile ilgili işlerini düzenlemek veya bu konularda müşavirlik etmek gibi görevler sayılmıştır.
Kadastro Kanunu m. 31 Kadastro Kanunu’nun 31’nci maddesine göre, davada menfaatleri zıt olmamak şartıyla, kadastro işlerinde karı ve koca birbirlerini vekil tayin edebilirler.
Ticaret ve Borçlar Kanununa göre 1-Türk Ticaret Kanunu’nun 119’ncu maddesine göre, acente aracılıkta bulunduğu veya yaptığı sözleşmeden çıkacak uyuşmazlıklardan dolayı müvekkili adına dava açabilir ve ona karşı da dava açılabilir. 2-Yine Türk Ticaret Kanunu’nun 955’nci maddesine göre, gemi müdürü donatma iştirakini mahkemelerde temsil etme hakkına sahiptir. 3-Türk Borçlar Kanunu’nun 453’ncü maddesine göre de, kendisine açıkça yetki verilmiş olan ticari vekil de, ticari vekili olduğu kişiyi davada temsil edebilmektedir.
Avukatla takip zorunluluğu var mıdır? Ülkemizde avukatla takip zorunluluğu bulunmamaktadır. Anayasa’nın 36’ncı maddesinde herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma hakkına sahip oldukları belirtilmiştir. İstisnaları; HMK m. 79. HMK m.80 CMK m. 150 (zorunlu müdafilik) CMK m.204 (HMK m. 79 ile aynı). “Davranışları nedeniyle, hazır bulunmasının duruşmanın düzenli olarak yürütülmesini tehlikeye sokacağı anlaşıldığında sanık, duruşma salonundan çıkarılır. Mahkeme, sanığın duruşmada hazır bulunmasını dosyanın durumuna göre savunması bakımından zorunlu görmezse, oturumu yokluğunda sürdürür ve bitirir. Ancak, sanığın müdafii yoksa mahkeme barodan bir müdafi görevlendirilmesini ister.”
4-Bağımsızlık Avukatların bağımsızlığı, görevleri sırasında avukatlara doğrudan doğruya ya da dolaylı bir kısıtlama, baskı veya müdahale getirmeksizin; adli, idari ve hukuki ilkelerin konulması ve korunmasını ifade eder. Avukatın bağımsızlığını bu açıdan devlete karşı, müvekkiline karşı bağımsızlığı ve savunma dokunulmazlığı olarak incelemek yerinde olacak
a- Devlete karşı bağımsızlık Avukatlık serbest bir meslektir, bilimsel esaslar ve mesleki ilkeler çerçevesinde yürütülür. Avukat görevini icra ederken kimseden emir almaz. Zira avukatlıkta astlık ‐ üstlük ilişkisi yoktur. Avukatın bu şekilde devlete karşı bağımsız olması, avukatlığın her türlü etki ve baskıdan uzak tutulmasını sağlamıştır. Görevimizi yaparken kimseye, ne müvekkile, ne hakime, hele ne iktidara tabiyiz. Bizim aşağımızda kişilerin varlığı iddiasında değiliz. Fakat hiçbir hiyerarşik üst te tanımıyoruz. En kıdemsizin en kıdemliden veya isim yapmış olandan farkı yoktur. Avukatlar tarih boyu köle kullanmadılar ama hiçbir zaman efendileri de olmadı! (Molierac)
Devlete karşı bağımsızlığın görünümleri Avukatın devlete karşı bağımsızlığı, mesleğe kabulde devlet baskısının olmamasıyla başlamaktadır. Avukatlık mesleğine kabul koşullarının belirlenmesi, koşullardaki eksiklik durumunda mesleğe kabul edilmeme veya sonradan eksiklik olması hâlinde meslekten çıkarılma konularında devletin takdir hakkının olmaması, avukatın devlete karşı bağımsız olduğunun bir yönünü göstermektedir. Devlete karşı bağımsızlığın bir başka yönünü avukatın yerleşme özgürlüğü gösterir. Yerleşme özgürlüğü, avukatlık için gerekli yeterliliğe sahip olan herkesin, dilediği herhangi bir yerde mesleğe kabul olunması için talepte bulunabilmesidir. Ayrıca avukatın bağımsızlığı, onun serbest bir faaliyet alanına sahip olmasını da gerektirir. Kolluk güçlerinin avukatın görevine giren konularda kendiliğinden soruşturma yaparak, gerek duyduğunda avukatın iş yerini arayarak, siyasi veya gayri hukuki sebeplerle avukatın faaliyetinin engellenmesini önlemek için Avukatlık Kanunu’nun 58’nci maddesinde birtakım önlemler getirilmiştir. Av. Kan. 58/2. Soruşturmanın izne tabi olması Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 46’ncı maddesinde avukatlar veya stajyerleri veya yardımcılarının, bu sıfatları dolayısıyla veya yüklendikleri yargı görevi sebebiyle öğrendikleri bilgileri tanık olarak bildirmekten çekinebilecekleri düzenlenmiştir. CMK 135’nci maddesinde müdafiinin bürosu, konutu ve yerleşim yerindeki telekomünikasyon araçlarının, telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişim tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması maddede belirtilen uygulama kapsamı dışında bırakılmıştır. CMK’nın 126’ncı maddesinde şüpheli veya sanık ile avukatı veya müdafii arasındaki mektuplara ve belgelere, bu belgelerin avukatın veya müdafi inin nezdinde bulunduğu süre içinde el konulamaması düzenlenmiştir.
b-Müvekkile karşı bağımsızlık Meslek Kurallarının 2’nci maddesine göre, avukat, mesleki çalışmasında bağımsızlığını korumalı ve bu bağımsızlığı zedeleyecek iş kabulünden kaçınmalıdır. Avukatın müvekkilinden bağımsızlığı, faaliyetlerini kendi özgür iradesine göre belirleyebilmesi yanında, müvekkilinin talimatlarıyla da bağlı olması ile birlikte değerlendirilmelidir. Dava sonucuna katılma yasağı m Avukatın kendisine teklif edilen vekâlet işlerini kabul edip etmemekte serbest olması ve her zaman vekâletten çekilebilmesi de avukatın müvekkilden bağımsız olduğunu gösterir.
c- Savunma dokunulmazlığı Avukatın, yargı mercileri veya idari makamlara yaptığı yazılı ve sözlü başvuru, iddia ve savunmalar kapsamında, kişilerle ilgili somut isnatlarda veya olumsuz değerlendirmelerde bulunması hâlinde hakaret suçu oluşsa da ceza verilmemesi, avukatın savunma dokunulmazlığını gösterir.
Avukatlık Mesleğine Kabul Şartları OLUMLU ŞARTLAR: a) Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak, b) Türk hukuk fakültelerinden birinden mezun olmak veya bu fakülteler ile denkliği kabul edilmiş hukuk fakültelerinden mezun olmak, c) Avukatlık stajını tamamlayarak staj bitim belgesi almış bulunmak, d) Levhasına yazılmak istenen baro bölgesinde ikametgâhı bulunmak, e) Avukatlık Kanuna göre avukatlığa engel bir hali olmamak gerekir.
Staj şartı 1-Avukatlık İçin Ön şart: Avukatlık stajı yapmaktır. Avukatlık stajı bir yıldır. Stajın yasadaki hükümler uyarınca ilk altı ayı mahkemelerde ve kalan altı ayı da en az beş yıl kıdemi olan bir avukat yanında yapılır. 2-En az 120 saatlik eğitim süresini kapsayan bir eğitim programını almak zorunluluğu getirilmiş bulunmaktadır. Bu eğitim süresinin en az 60 saati düzenli olarak meslek ilke ve kuralları ile uygulamada avukat konularına ayrılır 3-Stajyerin hak ve ödevleri: Staj dönemi içerisinde stajyer, avukatla birlikte duruşmalara girmek, avukatın mahkemelerdeki ve idari makamlardaki işlerini yapmak, dava dosyaları ve yazışmaları düzenlemek, baro tarafından verilen eğitim çalışmalarına katılmak, baro yönetim kurulunca verilen ve Staj Yönetmeliği’nde gösterilen diğer ödevleri yerine getirmekle yükümlüdür. Avukatlık stajı ücretsizdir. Stajdan beklenen faydanın sağlanması ve iki aşamalı gerçekleştirilen stajın başarılı olabilmesi için bunun finansmanı da önem taşımaktadır. Stajyerlere mali destek sağlanması bağlamında, Avukatlık Kanunu’nda düzenlemeye gidilmiştir. Ayrıca, avukat stajyerlerinin sağlık primlerinin Türkiye Barolar Birliği tarafından ödenmesi de hüküm altına alınmıştır.
Staj Zorunluluğu Olmayan Kimseler (Av. Kan. m.4). Kanun, en az dört yıl süreyle; Adli, idari ve askerî yargıda hâkimlik ve savcılık, Anayasa Mahkemesi raportörlüğü, Danıştay üyeliği, Üniversiteye bağlı fakültelerin hukuk bilimi dersleri dalında profesörlük, doçentlik, yardımcı doçentlik görevinde bulunma hâlinde staj şartı aranmamaktadır. kamu kurum ve kuruluşlarının hukuk müşavirliği görevinde on yıl süre ile hizmet etmiş olanlar
Olumsuz Şartlar (Av. Kan. m. 5). Avukatlığa kabulde engeller: (3) Madde 5 – Aşağıda yazılı durumlardan birinin varlığı halinde, avukatlık mesleğine kabul istemi reddolunur: a) (Değişik : 23/1/ /326 md.) Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı iki yıldan fazla süreyle hapis cezasına ya da Devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, (…) (3) zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmak, b) (Değişik: 22/1/ /2 md.) Kesinleşmiş bir disiplin kararı sonucunda hakim, memur veya avukat olma niteliğini kaybetmiş olmak, c) (İptal: Anayasa Mahkemesi’nin 28/2/2013 tarihli ve E.: 2012/116, K.: 2013/32 sayılı Kararı ile.) d) Avukatlık mesleği ile birleşemiyen bir işle uğraşmak, e) Mahkeme kararı ile kısıtlanmış olmak, f) İflas etmiş olup da itibarı iade edilmemiş bulunmak (Taksiratlı ve hileli müfgisler itibarları iade edilmiş olsa dahi kabul olunmazlar), g) Hakkında aciz vesikası verilmiş olup da bunu kaldırmamış bulunmak, h) Avukatlığı sürekli olarak gereği gibi yapmaya engel vücut veya akılca malul olmak. (Değişik: 2/5/ /5 md.) Birinci fıkranın (a) bendinde sayılan yüz kazırtıcı suçlardan biri ile hüküm giymiş olanların cezası ertelenmiş, paraya çevrilmiş veya affa uğramış olsa da avukatlığa kabul edilmezler.
c) Avukatlık mesleğine yaraşmayacak tutum ve davranışları çevresince bilinmiş olmak,((İptal: Anayasa Mahkemesi’nin 28/2/2013 tarihli ve E.: 2012/116, K.: 2013/32 sayılı Kararı ile.) «İtiraz konusu kuralda, adayın avukatlık mesleğine yaraşmayacak tutum ve davranışlarının çevresince bilinmesi durumunun avukatlık mesleğine giriş engeli olacağını hükme bağlamaktadır. Kuralda yer alan “avukatlık mesleğine yaraşmayacak tutum ve davranışlar” ile söz konusu tutum ve davranışların “ çevresince bilinmesi” kavramlarının muğlak ve objektiflikten uzak olduğu açıktır. Kuralda, adayların hangi tutum ve davranışlarının avukatlık ile bağdaşmayacağına ve bunların çevrece bilinmesinin ne demek olduğu belirtilmemiştir. Bu nedenle avukat adaylarının mesleğe kabulünde barolara sınırları belli olmayan geniş bir takdir yetkisi verilmektedir. Dolayısıyla, mesleğe kabul edilmeme sonucunu doğuran nedenlerin tespiti noktasında barolara geniş bir takdir yetkisi tanıyan itiraz konusu kural, avukat adayları için öngörülebilir olmadığı gibi baroların keyfi yorum ve uygulamalarına karşı da yeterince koruma sağlayacak nitelikte olmadığından hukuki güvenlik ve belirlilik ilkelerine aykırıdır. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural, Anayasa'nın 2. maddesine aykırıdır. İptali gerekir.»
Av. Kan. c bendi Anayasadan Kaldırılmadan Önceki Durum. ÖZET : Silahlı gasp suçundan dolayı ağır hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilen davacının uyuşmazlık tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat uyarınca memnu haklarının iadesine karar verilmesinin 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 5. maddesinin birinci fıkrasının ( a )bendinde sayılan ehliyetsizliğini ortadan kaldıracağı, ancak davacının mahkumiyetine neden olan eylemin niteliği dikkate alındığında, bu eylemin, hukukun üstünlüğü ve insan haklarını korumakla görevli avukatlık mesleğinin ilke ve amaçlarıyla bağdaşmadığı açık olduğundan, 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 5. maddesinin birinci fıkrasının ( c )bendi uyarınca, avukatlık mesleğine yaraşmayacak tutum ve davranışlarının çevresinde bilindiğinden bahisle baro levhasına yazılmasının uygun bulunmadığına ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gibi, anılan kanun maddesi Anayasaya da aykırı değildir. (DANIŞTAY, İDARİ DAVA DAİRELERİ GENEL KURULU, E. 2009/391,K. 2009/1696, T )5
Memnu hakların iadesi-Lehe olan hükümlerin uygulanması ÖZET : Dava, Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunun kararının iptali istemiyle açılmıştır. Olayda, davacının Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesinin kararıyla, "Yasadışı silahlı terör örgütü PKK'nın sair efradı olmak suçundan" dolayı 765 sayılı TCK'nın 168/2 ve 59/2 maddesi uyarınca 8 yıl 4 ay ağır hapis cezasıyla cezalandırıldığı, ayrıca TCK'nın 31'inci maddesi gereğince müebbeden kamu hizmetlerinden yasaklanmasına karar verildiği, kararın Yargıtay tarafından onamasıyla kesinleştiği, mahkumiyet kararının Ağır Ceza Mahkemesinin ek kararıyla 5237 sayılı Türk Ceza Kanun'a göre uyarlanmasıyla 4 yıl 2 aya indirildiği ve 5237 sayılı TCK'nın 68/5 maddesinde belirtilen 10 yıllık ceza zamanaşımı süresi dolmuş bulunduğundan ortadan kaldırılmasına karar verildiği, bilahare yasaklanmış haklarının geri verildiği anlaşılmıştır. Bu durumda, ceza hukukunun lehe hükümlerinin ilgililere uygulanması ilkesi çerçevesinde, davacının mahkumiyetine konu suç tarihi itibariyle 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 53. madde hükmünün yürürlükte olmaması, aynı zamanda cezanın zamanaşımına uğraması nedeniyle cezaya bağlı olan ve hükümde belirtilen hak yoksunluklarının ortadan kalkması karşısında, davacının durumunun 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 5/1-a maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceği sonucuna varıldığından, aksi yönde verilen Mahkeme kararında hukuki isabet bulunmamaktadır. ( Danıştay 8. D. T: ,E: 2013/5009, K: 2014/2440)
Memnu Hakların İadesi halinde Avukatlık Yapılabilir. ÖZET : Avukatlık stajını tamamlayan davacının, terör örgütüne yardım ve yataklık etmek suçundan almış olduğu cezadan dolayı, memnu haklarının iadesine ve mahkumiyet hükmünün vaki olmamış sayılmasına karar verilmiş olduğundan, 1136 sayılı Yasa'nın 5/a maddesinde belirtilen ehliyetsizlik durumu ortadan kalkmış ise de, avukatlık mesleğinin yargılama görev ve yetkisinin kullanımında haiz olduğu önem ve özelliği dikkate alındığında, davacının avukatlık mesleğine yaraşmayacak tutum ve davranış olduğu hususunda kuşku bulunmayan eylemi nedeniyle, aynı yasanın 5/c maddesinde belirtilen ehliyetsizlik durumu devam ettiğinden, avukatlık mesleğine kabul edilmemesinde, hukuka aykırılık bulunmadığı hakkında. (Danıştay 8. D. E. 2008/3353, K. 2008/5591, T )5
Yasak haller Av. Kan. m. 11 Avukatlıkla birleşemiyen işler: Madde 11 – Aylık, ücret, gündelik veya kesenek gibi ödemeler karşılığında görülen hiçbir hizmet ve görev, sigorta prodüktörlüğü, tacirlik ve esnaflık veya meslekin onuru ile bağdaşması mümkün olmayan her türlü iş avukatlıkla birleşemez.
Tokat Defterdarlığında memur olan davacının bir yıl ücretsiz izin alarak yaptığı avukatlık stajı sonrasında yaptığı başvuru üzerine Baro Levhasına yazılması olayı Özet: Dava; Baro Yönetim Kurulunun avukatın Baro Levhasına yazılması yolundaki kararını uygun bulan Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu'nun, bu kararında ısrar etmesine dair kararının iptali istemiyle açılmıştır. Mahkemece; 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu'nun 3. maddesinde, avukatlığa kabul için, avukatlığa engel bir halin bulunmaması gerektiğinin hükme bağlandığı; 5. maddesinde, avukatlık mesleği ile birleşmeyen bir işle uğraşmanın mesleğe kabulde engel olduğunun belirtildiği; 11. maddesinde de, aylık, ücret, gündelik veya kesenek gibi ödemeler karşılığında görülen hiçbir hizmet ve görevin avukatlıkla birleşmeyeceği hükmüne yer verildiği; alıntısı yapılan hükümler uyarınca, avukatlık mesleği ile birleşmeyen bir işte çalışmama şartının avukatlık mesleğini icra edebilmek için aranan bir koşul olduğu, aksi bir düşüncenin kabulünün, avukatlık ruhsatnamesini aldıktan sonra herhangi bir sebeple baro levhasından kaydını sildirmek suretiyle avukatlık mesleğinden ayrılan ve başka bir işte çalışmaya başlayan kişilerin avukatlık ruhsatnamelerinin iptal edilmesi sonucunu doğuracağı, bununla birlikte avukatlık ruhsatnamesi verilmesinin memuriyetle birlikte avukatlık mesleğinin icra edilebileceği anlamına gelmeyeceği anlaşıldığından, usulüne uygun olarak avukatlık stajını tamamlayan ve staj bitim belgesi idarece de geçerli kabul edilen ilgilinin baro levhasına yazılması kararını uygun bulan davaya konu Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu kararında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.(Danıştay İDARİ DAVA DAİRELERİ GENEL KURULU, E. 2010/3468, K. 2014/124, T )3
Satj yaparken bir işte çalışmamak gerekir. ÖZET : Dava; davacının baro Levhasına yazılması talebinin reddine dair Baro Yönetim Kurulu kararının kaldırılmasına dair Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu'nun kararı ile bu kararın onaylanmasına dair Adalet Bakanlığı'nın kararının iptali istemiyle açılmıştır. Mahkemece, bir avukatın baro levhasına yazılabilmesi için, avukatlık stajını usulüne uygun şekilde tamamlaması, Avukatlık Kanunu'nda belirtilen avukatlığa kabule engel bir halinin bulunmaması ve avukatlık mesleği ile birleşemeyen bir işle uğraşmamasının gerektiği, bununla birlikte, davacının avukatlık stajını yaptığı dönemde sigortalı olarak çalıştığının Sosyal Güvenlik Kurumu Karaman Sosyal Güvenlik Müdürlüğü'nün yazısından anlaşıldığı, staj döneminde sigortalı olarak bir ücret karşılığında çalışmanın avukatlığa engel olması nedeniyle, ilgilinin avukatlık stajını yeniden ve kesintisiz olarak yapması gerektiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. DANIŞTAY, İDARİ DAVA DAİRELERİ GENEL KURULU, E. 2011/771, K. 2014/126, T
Avukatlıkla birleşebilen işler: Madde 12 – (Değişik: 22/1/ /3 md.) Aşağıda, sayılan işler 11 inci madde hükmü dışındadır: a) Milletvekilliği, il genel meclisi ve belediye meclisi üyeliği, b) (Değişik : 2/5/ /9 md.) Hukuk alanında profesör ve doçentlik, c) Özel hukuk tüzelkişilerinin hukuk müşavirliği ve sürekli avukatlığı ile bir avukat yazıhanesinde ücret karşılığında avukatlık, d) Hakemlik, arabuluculuk, tasfiye memurluğu, yargı mercilerinin veya adli bir dairenin verdiği herhangi bir görev veya hizmet, e) Kamu iktisadi Teşebbüsleri Hakkında 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede başka iş veya hizmetle uğraşmaları yasaklanmamış bulunmak şartıyla; bu Kanun Hükmünde Kararnamenin kapsamına giren İktisadi Devlet Teşekkülleri, kamu iktisadi kuruluşları ve bunların müesseseleri, bağlı ortaklıkları ve iştirakleri ve iktisadi Devlet Teşekkülleri ile Kamu İktisadi kuruluşları dışında kalıp sermayesi Devlete ve diğer kamu tüzelkişilerine ait bulunan kuruluşların yönetim kurulu başkanlığı, üyeliği, denetçiliği, f) Anonim, limited, kooperatif şirketlerin ortaklığı, yönetim kurulu başkanlığı, üyeliği ve denetçiliği ve komandit şirketlerde komanditer ortaklık, g) Hayri, ilmi ve siyasi kuruluşların yönetim kurulu başkanlığı, üyeliği ve denetçiliği, h) Gazete ve dergi sahipliği veya bunların yayım müdürlüğü,
(e) bendinde gösterilenlerin, Hazinenin, belediye ve özel idarelerin, il ve belediyelerin yönetimi ve denetimi altında bulunan daire ve kurumların, köy tüzel kişiliklerinin ve kamunun hissedar olduğu şirket ve kuruluşların aleyhinde; il genel meclisi ve belediye meclisi üyelerinin de bağlı bulundukları tüzel kişilerin ve yüksek öğretimde görevli profesör ve doçentlerin yüksek öğretim kurum ve kuruluşları aleyhindeki dava ve işleri takip etmeleri yasaktır. Bu yasak, avukatların ortaklarını ve yanlarında çalıştırdıkları avukatları da kapsar. Bir kadroya bağlı olarak aylık veya ücreti Devlet, il veya belediye bütçelerinden yahut Devlet, il veya belediyelerin yönetimi ve denetimi altındaki daire ve müessese yahut şirketlerden verilen müşavir ve avukatlar, yalnız bu daire, müessese ve şirketlere ait işlerde avukatlık yapabilirler.