KAMULAŞTIRMASIZ EL KOYMA Yrd.Doç.Dr. Kemal ÇELİK

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
 Amaç ve kapsam  MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin amacı, kamu kurum ve kuruluşları hariç olmak üzere ondan az çalışanı bulunanlardan, tehlikeli ve çok.
Advertisements

Prof. Dr. Muhammet ÖZEKES
Karar Tarihi : Karar No : 5189/1
Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığı
ULUTEK A.Ş TEKNOLOJİ GELİŞTİRME
AİLE HUKUKU İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü
MENFİ TESPİT VE İSTİRDAT DAVASI
İLAMSIZ İCRA Prof. Dr. Mustafa ÇEKER Çukurova Üniversitesi
T.C İÇİŞLERİ BAKANLIĞI HUKUK MÜŞAVİRLİĞİ
Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi ve Tasfiye
SAYILI KAMU İHALE KANUNU İLE KAMU İHALE SÖZLEŞMELERİ KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN Şikayet Sistemine Etkileri Nisan 2009 ANTALYA.
UYGUN AVUKATLIK BÜROSU NİSAN 2011 BİLGİ NOTU I Anayasa Mahkemesi’ne Bireysel Başvuru.
KAMU MALİ YÖNETİMİ VE KONTROL KANUNU (Gider süreci)
Stj.Av.Abdullatif Ağgürbüz
PATENTTEN DOĞAN HAKLAR
ÖRTÜLÜ SERMAYE KAVRAMI
VI. SÜRELERİN KESİLMESİ KONUSU; SABRİ YAĞIZ ID:
Anayasal Vergilendirme İlkeleri
Mükelleflerin İzahat Talepleri
İhalelere Katılmaktan Yasaklama Kararı Verilirken Uyulacak Hususlar Alattin ÜŞENMEZ Mali Hizmetler Uzmanı Alattin ÜŞENMEZ.
KAMUDA İÇ DENETİM (5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu)
TİCARET HUKUKU DERSİ Ticaret Sicili.
Gümrük Vergilerinin Tahakkuku, Tebliği ve Ödenmesi
TAM YARGI DAVALARI.
Yeni Bir Finansman Kaynağı “Sat ve Geri Kirala”
İMAR KOMİSYONU RAPORU ( ). İMAR KOMİSYONU RAPORU ( ) Belediye meclisimizin muhtelif oturumlarında gündeme alınarak komisyonumuza havale.
Harcama Yetkilileri.
VATANDAŞLIK BİLGİSİ ESRA ERİŞ 4-B KONU : YARGI
ÜSKÜDAR BELEDİYE BAŞKANLIĞI Hukuk İşleri Müdürlüğü 2009 Sunumu.
Kütahya Aile ve Sosyal Politikalar
6183 SAYILI KANUNLA İLGİLİ DEĞİŞİKLİK ÖNERİLERİ HAZİRAN 2003 ANKARA.
Mustafa ÖZÜNLÜ Kamu Yönetimi Bilim Uzmanı Mart 2015 Ürgüp/NEVŞEHİR
Canik Başarı Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. İsmayıl İsmayıllı
YAPI İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
HUKUKTA BİLGİ YÖNETİMİ BBY Türk Yargı Sistemi
Döner Sermaye Bütçe ve Muhasebe İşlemleri Daire Başkanlığı
Müracaat ve Şikayetler
METEOROLOJİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ DİLEKÇE ve BİLGİ EDİNME HAKKI
Türk Kamu Personel Rejiminin Özellikleri ve İstihdam Biçimleri
SOSYAL GÜVENLİK KURUMU
İTİRAZIN İPTALİ DAVASI(İİK m. 67 vd)
Bakanlığımız yönetiminde ve kullanımında bulunan taşınmazlar ;
Tüketici kredisi nedir? Tüketim amacıyla satın alınan mal ve hizmetlerin finansmanını karşılamaya yönelik bir kredi şeklidir. Kredi ; mallarının bugün.
1 İhale Usulleri Arasından Çıkarılan Doğrudan Temin Yönteminin Usulsüzlük ve Yolsuzluk Riskine Etkisi Danışman : Başbakanlık Başmüfettişi R. Bülent TARHAN.
KADASTRO
1. Aşağıdakilerden hangisi iddia veya savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı kapsamında değildir?   a) Dosyadan anlaşılamayan itirazların.
KİRALAMA-İRTİFAK HAKKI VE KULLANIM İZNİ(İNTİFA HAKKI)
TARIM ARAZİLERİNİN KAMULAŞTIRMA BEDELLERİNİN TESPİTİ
Ekim 2015 KİRALAMA DOSYALARININ KOMİSYONA SUNULMASI.
İDARİ DAVALAR Tam Yargı Davaları.
DAVA İŞLEMLERİ 17 – 21 EKİM 2016.
MERSİN BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE MECLİSİ
25/01/2017 tarihli değişiklikler
YASALAR VE ÖZEL EĞİTİM.
YENİ SAYIŞTAY KANUNUNDA ÖNGÖRÜLEN HESAP YARGILAMASI VE KANUN YOLLARI
İMAR KOMİSYONU RAPORU ( ).
İdari Davaların Açılması
Anayasa normlar hiyerarşisinin en üstünde yer alan ve yasama, yürütme ve yargı organlarını bağlayan temel hukuk kurallarını içerir. ANAYASA.
HUKUKUN KAYNAKLARI Hukukun kaynakları, asıl kaynaklar ve yardımcı kaynaklar olarak ikiye ayrılır. Asıl kaynaklar: Yazılı ve yazısız kaynaklar Yardımcı.
FİKRİ VE SINAİ HAKLAR MAHKEMELERİ
TÜKETİCİ HAKEM HEYETİ VE TÜKETİCİ MAHKEMESİ
MÜLKİYET HAKKI
İŞ MAHKEMELERİ.
Başlangıç Hükümleri -5. Hafta
KANUNİLİK İLKESİ HUKUKİ DAYANAĞI KAPSAMI İŞLEVİ
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
VIII. Kabul Edilebilirlik İncelemesi
T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ AYAŞ MESLEK YÜKSEKOKULU
BORÇLARIN ÜÇÜNCÜ KİŞİLERE ETKİSİ I. ÜÇÜNCÜ KİŞİ YARARINA SÖZLEŞME 1
9.BASININ MANEVÎ ZARARDAN SORUMLULUĞU
Sunum transkripti:

KAMULAŞTIRMASIZ EL KOYMA Yrd.Doç.Dr. Kemal ÇELİK

Kamulaştırma Kavramı T.C. Anayasasının 35. maddesinde herkesin mülkiyet ve miras hakkına sahip olduğu ve bu hakların ancak kamu yararı amacıyla yasayla sınırlanabileceği hükme bağlanmış, Anayasanın 13. maddesinde ise temel haklar arasında yer alan mülkiyet hakkının özüne dokunulamayacağı, yalnızca Anayasanın ilgili maddesinde belirtilen nedenlere bağlı olarak ve ancak yasa ile sınırlandırılabileceği belirtildikten sonra, Anayasanın 46. maddesinde bir mülkiyet hakkı sınırlaması olarak kamulaştırma kavramı “devlet ve kamu tüzel kişilerinin özel mülkiyete konu olan taşınmazları, kamu yararı amacıyla ve bedelini peşin ödemek suretiyle, malikin rızası olmaksızın elinden alınması” olarak tanımlanmıştır. Buna karşın en genel tanımı ile idarelerin usulüne uygun bir kamulaştırma yapmadan özel mülkiyete konu taşınmazları kamu hizmetine tahsis etmek amacıyla tesis yapması olarak karşımıza çıkan kamulaştırmasız el koyma eylemi ise, idarelerin anayasa ve yasalar tarafından izin verilen bir eylemi değildir.

Kamulaştırmasız El Koyma Kavramının Tanımı Kamulaştırma yapmaya yetkili devlet kamu tüzel kişileri kamu kurumları veya kamu yararı bulunması halinde adlarına kamulaştırma yapılacak gerçek ve özel hukuk tüzel kişileri, Anayasa ve yasalara uygun bir kamulaştırma işlemi yapmaksızın, bir kimsenin mülkiyetinde bulunan taşınmaz malına sahiplenme kastı ile ve kalıcı olarak el koyup, taşınmaz üzerine bir tesis veya bina yapar yahut da o taşınmaz malı bir hizmete tahsis ederek mal sahibinin taşınmaz üzerinde dilediği gibi kullanma hakkını engellerse, kamulaştırmasız el koymuş sayılır.

Kamulaştırmasız El Koyma Kavramının Tanımı Kamulaştırmasız el koyma şekillerine örnekler: Kamu yararı kararı alınan hallerde; kamulaştırma işlemleri tamamlanmaksızın idarenin, taşınmazlara el koyması, İdarenin usulüne uygun olarak yapmış olduğu kamulaştırma işleminde kamulaştırma sınırlarının dışına çıkarak, taşınmazın kamulaştırma projesi dahilinde olmayan bölümlerine de el koyması, Belediyelerce yapılan imar uygulamaları sırasında, imar kanunu hükümleri uyarınca düzenlemeye tabi tutulan taşınmazların, kamu hizmetleri için ayrılıp üzerinde kamu tesisleri bulunan alanlara hisselendirilmesi, İmar uygulamaları sırasında, imar kanunu hükümleri uyarınca düzenlemeye tabi tutulan taşınmazlardan, yasal olarak kesilmesi gereken imar DOP miktarından fazlasının kesilmesi suretiyle kamu hizmetlerine tahsis edilmesi, Şeklinde olmaktadır.

Kamulaştırmasız El Koyma Kavramının Tanımı Kamulaştırmasız el koyma şekillerine örnekler: Kamu yararı kararı alınan hallerde; kamulaştırma işlemleri tamamlanmaksızın idarenin, taşınmazlara el koyması, İdarenin usulüne uygun olarak yapmış olduğu kamulaştırma işleminde kamulaştırma sınırlarının dışına çıkarak, taşınmazın kamulaştırma projesi dahilinde olmayan bölümlerine de el koyması, Belediyelerce yapılan imar uygulamaları sırasında, imar kanunu hükümleri uyarınca düzenlemeye tabi tutulan taşınmazların, kamu hizmetleri için ayrılıp üzerinde kamu tesisleri bulunan alanlara hisselendirilmesi, İmar uygulamaları sırasında, imar kanunu hükümleri uyarınca düzenlemeye tabi tutulan taşınmazlardan, yasal olarak kesilmesi gereken imar DOP miktarından fazlasının kesilmesi suretiyle kamu hizmetlerine tahsis edilmesi, Şeklinde olmaktadır.

Yargıtayın İçtihadı Birleştirme Kararları İlk olarak Yargıtay’ın 16.05.1956 gün ve 1956/1-6 sayılı İBK’ı ile tanımlanmıştır. Kamulaştırmasız el koymaya ilişkin davaların temelini oluşturan bu İBK.nda; taşınmazına, kamulaştırmasız el konulan malikin, el atmanın önlenmesi davası açabileceği gibi, bu eylemli duruma razı olduğu takdirde taşınmaz bedelini isteme hakkı olduğu kabul edilmiş ve mal sahibinin el konulan taşınmazın bedelini talep ederek dava açması halinde taşınmazın el koyma tarihindeki bedeli değil, mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki değerinin belirlenerek tahsiline karar verileceği de açıkça vurgulanmıştır.(Kaynak: Emel KARABAĞ, YARGITAY 5. H.D. TETKİK HAKİMİ) Yine kamulaştırmasız el koyma davalarına ilişkin olarak Yargıtay’ın 16.05.1956 gün ve 1956/1-7 sayılı İBK.nda ise usulüne uygun şekilde kamulaştırma işlemi yapılmaksızın taşınmazına el konulan mal sahibinin açacağı davanın herhangi bir zamanaşımına tabi olmayacağı kabul edilmiştir.

Yargıtayın İçtihadı Birleştirme Kararları 16.05.1956 tarihli 1956/1-6 ve 1956/1-7 sayılı bu iki içtihadı birleştirme kararı, konuya son derece çağdaş bir yaklaşım getirmesi ve bireylere ait mülkiyet hakkına, yasalarla belirtilen usuller dışında getirilen hiçbir sınırlamayı kabul etmemesi ve en önemlisi de mülkiyet hakkının zaman ötesi bir kavram olduğunu kabul ederek, açılacak bu davaların herhangi bir zamanaşımına tabi olmadığını vurgulaması ve mülkiyet hakkını ayni hak olmasının ötesinde temel bir insan hakkı olarak ele alması nedeni ile anayasamıza, uluslar arası hukuka ve AİHS’ne uygun bakış açısı nedeniyle son derece dikkat çekicidir.

Yargıtayın İçtihadı Birleştirme Kararları Nitekim AİHS ne ek 1 numaralı protoklün 1. maddesine göre “ Gerçek ve Tüzel Kişilerin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı olup; her hangi bir kimse ancak kamu yararı nedeniyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslar arası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir” hükmü yer almaktadır. AİHS ne ek 1 nolu protokolün 1 maddesinde yer alan bu hükme paralel olarak,iç hukukumuzda, kamulaştırmasız el koyma davalarında izlenilecek olan usul ve esasları içeren ilk düzenleme şeklinde karşımıza çıkan 1956 tarihli söz konusu içtihadı birleştirme kararlarının getirmiş olduğu, insan hak ve özgürlüklerini temel alan, çağdaş bakış açısı son derece önemlidir.

Kamulaştırmasız el koyma kavramının istisnaları 221 Sayılı Yasa bakımından; 09.10.1956 tarihinden önce kamulaştırma yapılmaksızın idareler tarafından fiilen kamu hizmetine tahsis olunarak el konulan taşınmazlar 221 sayılı yasa uyarınca kamulaştırılmış sayılacağından bu tarihten önceki el koymalar kamulaştırmasız el koyma niteliğinde değildir. 3194 sayılı imar kanunu bakımından; İmar kanunun 18. maddesi uyarınca DOP adı altında bedel ödenmeden ve yasada belirtilen oranları aşmayacak miktarlarda yapılan kesintiler kamulaştırmasız el koyma değildir. Ancak; Yargıtay uygulamasında imar uygulamasına tabi tutulan taşınmazlardan, düzenleme tarihinde yürürlükte bulunan imar kanununda belirtilen oranlarda yapılan kesintinin kamu hizmeti için ayrılan yerlere rastlayan alanlara yetmemesi nedeniyle fazla kesinti yapılması halinde de kamulaştırmasız el koyma olgusunun varlığı kabul edilmiştir.

Kamulaştırmasız el koyma kavramının istisnaları İmar planlarında taşınmazın tamamının veya bir kısmının kamu hizmetleri için ayrılması;   Kamulaştırmasız el koymadan söz edebilmek için en önemli unsur idarelerin taşınmaza fiilen ve kalıcı nitelikte el koymasıdır. İdarenin fiili el koyması söz konusu değilse imar planları ile taşınmazların yol, yeşil alan, park, okul gibi kamusal alanlara tahsis edilmesi Yargıtay içtihatlarında kamulaştırmasız el koyma olarak kabul edilmemektedir. Taşınmazların tapu kaydına kamulaştırma şerhi konulması; Fiili el koyma yaksa taşınmazların tapu kaydına konulan kamulaştırma şerhi kamulaştırmasız el atma olarak kabul edilmemektedir.

Kamulaştırmasız el koyma kavramının istisnaları Kamulaştırma kanunun 35. maddesi;   Özel parselasyon sonunda, malikin muvafakati ile kamu hizmet ve tesisleri için ayrılmış olan yerlere el konulması da yasa hükmü gereği kamulaştırmasız el koyma olarak kabul edilmemektedir.

Kamulaştırmasız El Atma Davalarında Görev ve Yetki Yargıtay’ın 11.02.1959 gün ve 1958/17 Esas, 1959/15 Karar Sayılı ictihadı birleştirme kararında kamulaştırmasız el koyma kavramı “İdarenin kanunsuz bir hareketi” olarak tanımlanmış ve bu eylemden kaynaklanan davaların medeni kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davası mahiyetinde olduğu ve bu bakımdan adli yargının görevli olduğu kabul edilmiştir.   Bu içtihadı birleştirme kararı dikkate alınarak, Yargıtay uygulamasında, idarenin haksız fiilinden kaynaklanan ve adli yargının görev alanına giren kamulaştırmasız el koyma nedenine dayalı el atmanın önlenmesi veya taşınmaz bedelinin tahsili davalarında HUMK’nun 1. maddesi uyarınca dava tarihindeki değerine göre belirlenmesi ilke olarak benimsenmiştir. Yetki konusunda ise HUMK’nun 13. maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olduğu kabul edilmektedir.

Kamulaştırmasız El Atma Davalarında Görev ve Yetki Kamulaştırmasız el koyma olgusuna dayanan davalar, Yargıtay içtihatlarında idarenin yasalara aykırı eyleminden (haksız eylem) kaynaklanan davalar olarak tanımlandığından, yine Yargıtay’ın yerleşik uygulamasında, bu davalarda kamulaştırma kanunun sadece değer biçmeye ilişkin hükümlerinin kıyasen uygulanacağı, bunun dışındaki hususlarda genel hükümlere tabi olduğu kabul edilmiştir.

2942 Sayılı Kamulaştırma Kanunun 38. maddesi 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunun 38. maddesinde “Kamulaştırma yapılmış ancak işlemleri tamamlanmamış veya kamu hizmetine ayrılarak veya kamu yararına yönelik bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmaz malın malik, zilyet veya mirasçılarının taşınmaz mal ile ilgili her türlü dava hakkı 20 yıl geçmekle düşer ve bu süre taşınmaz mala el koyma tarihinden başlar” hükmüne yer verilmiştir. Anayasa Mahkemesi 10.04.2003 tarihli kararı ile Kamulaştırma Kanunun 38, maddesini Anayasaya aykırı bularak iptal etmiş, iptal kararı 04.11.2003 tarihli resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.

2942 Sayılı Kamulaştırma Kanunun 38. maddesi Anayasa Mahkemesi iptal kararındaki gerekçelerinde “ Kamulaştırma Kanunun 38. maddesinin, Anayasının 35. maddesindeki mülkiyet hakkı ile ilgili düzenlemeye aykırı olduğunu bu madde ile mülkiyet hakkının temel insan hakkı olarak korunduğunu ve Anayasanın 13. maddesindeki temel hak ve özgürlüklerin sınırlanmasına ilişkin hükme ve Anayasanın 46. maddesine aykırı olduğunu belirtmiş ve özelliklede mülkiyet hakkının zaman ötesi bir hak olup bu hakkın zaman aşımına uğratılamayacağını vurguladıktan sonra destek norm olarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine atıf da bulunarak sözleşmeye ek 1 nolu protokolün 1. maddesindeki “ Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Herhangi bir kimse ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslar arası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir.” Şeklindeki ilkeye kararında yer vermiştir.

2942 Sayılı Kamulaştırma Kanunun 38. maddesi İptali Sonrası Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararının yürürlüğe girdiği 04.11.2003 tarihinden sonra ve bu tarihten önceki 20 yıl içinde taşınmazlarına kamulaştırmasız el konulanların, idare aleyhine tazminat ve elatmanın önlenmesi istemiyle süreye bağlı olmaksızın dava açmalarının önünde yasal bir engel kalmamıştır. İptal kararının yürürlüğe girdiği tarihten önceki yirmi yıldan daha önce taşınmazlarına kamulaştırmasız el konulanların hak ve durumları da, 30.06.2010 tarihinde yürürlüğe giren 18.06.2010 gün ve 5999 sayılı Kamulaştırma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’la düzenlenmiş ve malikçe tazmin talebinde bulunulması halinde öncelikle uzlaşma yoluna gidilmesi, uzlaşma temin edilemeyen hallerde dava yoluna gidilebileceği öngörülmüştür.

2942 Sayılı Kamulaştırma Kanunun 38. maddesi İptali Sonrası Yargıtay görüşünde de görüldüğü gibi; kamulaştırmasız el atma müessesesi, kaynağını ve dayanağını Anayasa ve yasalardan almayan, mülkiyet hakkının özüne dokunan bir işlemdir. Kamulaştırmada, yöntem olarak Anayasa ve yasalara uygun bir kamulaştırma işlemi yapılması söz konusu iken, kamulaştırmasız el koymada usulüne uygun bir kamulaştırma işleminden söz edilmesi olanaklı değildir. Ancak, kamulaştırmasız el atma ile kamulaştırmanın, konu, amaç ve yetki yönüyle benzer yönleri bulunmaktadır. Her iki müessesenin de oluşması için, kamulaştırma yapmaya yetkili devlet kamu tüzel kişileri veya kamu kurumları tarafından kamulaştırma işleminin yapılması veya kamulaştırmasız el atılmış olması gereklidir. Kamulaştırmasız el koymada da, kamulaştırmada olduğu gibi, taşınmazın edinilmesinde kamu yararının bulunması zorunludur. Gerek kamulaştırmanın, gerekse kamulaştırmasız el koymanın konusu sadece özel mülkiyette bulunan taşınmaz mallardır.

Kamulaştırmasız El Atma Yukarıda da belirtildiği gibi kamulaştırmasız el koyma müessesesi mülkiyet hakkının özüne dokunan ve onu ortadan kaldıran bir niteliğe sahip olmakla birlikte, çağdaş bir yaklaşımla ve sosyal devlet ilkesi gereği olarak uygulama da, taşınmaz malikine, dava yoluyla mülkiyetin bedele çevrilmesi ya da idarenin hakkın özünü zedeleyen el koyma eylemine son verilmesi yolu açılmıştır. Kamulaştırmasız el atma halinde kamu kurumu, Kamulaştırma Kanununa uygun hareket etmeden, ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Bu bakımdan dava, mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır (11.02.1959 gün, E:1958/17, K:1959/15 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gerekçesinden).

Hukuki El Atma Uygulamada hukuki el atma uygulaması genelde iki durumda karşımıza çıkmaktadır : 1) İmar planı ile bir kişinin taşınmazının yol, park, okul alanı, yeşil saha, ibadet yeri gibi alanlara ayrılmış olması. 2) Kadastral bir parselde yapılan imar uygulaması sonucunda, uygulama alanında taşınmazı olan bir kişilerden taşınmazların % 40’ı geçmemek üzere ve bedelsiz olarak düzenleme ortaklık payı (DOP) alınması. 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı’nda yol, otopark, çocuk bahçesi, yeşil alan, park, okul alanı, ibadet yeri vb. olarak belirlenen veya Düzenleme Ortaklık Payı (DOP) kesilmesi sonucunda kamu binaları niteliğindeki taşınmazlarda paydaş olan yurttaşlarımız, etrafındaki neredeyse tüm taşınmazlar imar hakkı elde ettiği halde, imar hakkı alamamakta ve taşınmazları uzun yıllar boyu kamulaştırılmamaktadır.

Hukuki El Atma 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı’nda sosyal donatı alanı olarak ayrılan taşınmazı ile ilgili olarak hakları hukuken kısıtlanan yurttaşın elinde, taşınmazına kamulaştırma işlemi yapılmadan el atıldığı gerekçesiyle, ilgili idareye yönelik tazminat davası açmaktan başka seçenek kalmamaktadır. Yakın zamana kadar, açılan bu nitelikteki kamulaştırmasız el atma davalarında, Yargıtay, taşınmazın imar hakkının hukuken kısıtlanması (hukuki el atma) durumunda, taşınmazın bedelinin idareden istenemeyeceğini kabul etmekteydi. Yargıtay’a göre, kamulaştırmasız el atma hükümlerinin uygulanabilmesi, taşınmazın bedelinin idareden talep edilebilmesi için; idarenin taşınmaza fiilen el atması yani taşınmazı işgal etmesi gerekmekteydi.

Hukuki El Atma YHGKurulu; 02.02.2005 tarih ve 2004/5-555 E., 2005/17 K. sayılı kararıyla, 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı’nda okul alanı olarak ayrılan bir taşınmazda paydaş yapılan bir yurttaşın açtığı davada, hukuki el atmayı kamulaştırmasız el atma olarak kabul etmesine karşın; sadece imar uygulaması sonucunda, kamusal nitelikteki parsellerde paydaş olan yurttaşlara örnek olabilecek ve çok istisnai bu örnek dışında, Yargıtay; genel olarak kamulaştırmasız el atmanın varlığı için, fiili el atmanın yani filen işgalin varlığını koşul alarak aramaya devam etmiştir. YHGK 07.11.2007 tarih ve 2007/5-805E. - 826K. sayılı kararı ile bu düşüncesini kökleştirmiştir. Bu içtihat incelediğinde; bir taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığından bahsedebilmek için gerekli şartlar şu şekilde sıralanmıştır : 1- Öncelikle idarenin o taşınmaza eylemli olarak el koyması. 2- İdarenin; malikin kullanımını yasaya aykırı olarak tamamen ortadan kaldırması. 3- Bu durumun kalıcı olması şarttır.

Hukuki El Atma Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, kökleştirdiği bu içtihadından 15.12.2010 tarih ve 2010/5-662 E., 2010/651 K. sayılı kararı ile vazgeçerek, Anayasa Mahkemesi’nin 1999/33E. ve 1999/51K. sayılı İmar Kanunu’nun 13. maddesinin iptal gerekçesindeki “modern sosyal mülkiyet anlayışı’’ ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Sporrong ve Lonnroth kararı değerlendirilerek; “bir taşınmaza fiilen el atılması ile, taşınmazın hukuken kullanılmasına (imar hakkına) sınırlama getirilmesi arasında sonuç yönünden bir fark bulunmadığı ve her iki halde de kişinin mülkiyet hakkının sınırlandırılmış olacağını” vurgulamış ve taşınmazın satılmasında ve kiralanmasında ve kullanılmasında ve yararlı değişiklikler yapılmasında sıkıntı çekilmesi saptaması ile hukuki el atmanın varlığı halinde de, taşınmazın bedelinin idareden istenebileceğini artık kabul etmiştir.

Hukuki El Atma Yargıtay’ın bu içtihadı ile Türkiye’de imar ve gayrimenkul hukukunda, imar planları ve uygulamalarında, kamulaştırma ödeneklerinde, bütçede yeni bir dönem başlamıştır. Bu dönem tarihi bir hak arama yolunun kapısını açarak taşınmazları imar planları ile değersiz hale getirilen yurttaşların haklarını aramalarının önünü açmaktadır. Yargıtay bu içtihadı; plan yapma ve uygulama konusunda yetkili olan idarelerin daha dikkatli, şehircilik ilkelerine daha uygun ve sadece 1 kere yapılacak uygulama planları yapmalarının da önünü açacaktır. Her ne kadar uygulamaya dönük olarak hukuki el atmalar nedeni ile açılacak tazminat davalarının idareleri ekonomik açıdan çok zor durumda bırakacağı fikri sıkça da dillendirilse de hukukçulara düşen boyut; işin maddi değil hukuk kısmını düşünmektir.

İmar Planlarına Karşı Dava Açılması 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 10. maddesinin ilk fıkrasında, imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren en geç üç ay içinde, belediyelerce, imar planının uygulanması amacıyla 5 yıllık imar programının hazırlanacağı ve bu programların belediye meclisince kabul edildikten sonra kesinleşeceği hükme bağlanmıştır. Denilebilir ki, imar planları onaylanarak bağlayıcılık kazandıktan sonra, idare ve bireyler açısından bir takım hukuki sonuçlar doğurmaktadır. Bir başka ifadeyle imar planları, idare ve halk açısından kimi yükümlülükler meydana getirmekte ve haklarına sınırlamalar koymaktadır.

İmar Planlarına Karşı Dava Açılması Hukuki el atma iddiasının gündeme alınabilmesi için; 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı’nın kesinleşmesinden itibaren geçecek 5 yıllık süre içinde idare tarafından kamulaştırmanın yapılması beklenmelidir. Bu ilk 5 yıllık süre dolmadan taşınmaza ilişkin olarak hukuki el atma iddiası ile tazminat davası açılamaz. Ancak uygulamada olduğu gibi bu 5 yıllık sürenin dolmasının ardından herhangi bir kamulaştırma işlemi yapılmaması yada yeni bir 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı yapılması hallerinde hukuki el atma iddiası ile tazminat davası açılabilir.

Hukuki El Atma Davalarında Görevli Mahkeme Hukuki el atma konusunda önemli sorun da hangi mahkemelerin görevli ve yetkili olacağıdır? Fiili el atma davalarında olduğu gibi bu davalar da önce asliye hukuk mahkemelerinde açılmış ve görülmüştür. Ancak davalı idarelerin itirazları ile asliye hukuk mahkemelerinin mi yoksa idare mahkemelerinin mi görevli olduğu konusunda görev tartışması yaşanmıştır. Davalı idarelerin görev yönünden yaptıkları itirazlar sonucunda konu; Uyuşmazlık Mahkemesi’ne taşınmıştır. Uyuşmazlık Mahkemesi’nde göreve ilişkin tartışmada Danıştay Başsavcısı; Uygulama ve öğretide, kamu idarelerinin, kamu hizmetinin yürütümü sırasında, kamu gücü kullanarak tek yanlı irade açıklamalarıyla yapmış oldukları işlemlerin, “idari işlem”; herhangi bir işlem ya da karara dayanmaksızın gerçekleştirdikleri maddi faaliyetleriyle, görevleriyle ilgili hareketsizliklerinin de, “idari eylem” olarak tanımlandığını,

Hukuki El Atma Davalarında Görevli Mahkeme Bu tanıma göre; idarelerin 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 8. maddesi uyarınca tek yanlı irade açıklamaları ile tesis ettikleri, genel ve düzenleyici imar planları ile bu planlara dayanılarak tesis edilen parselasyon, kamulaştırma, ruhsat gibi bireysel işlemlerin, “idari işlem”; bu imar planı uyarınca yapmak zorunda oldukları program ve uygulamaları, bunun için gerekli zamanda gerçekleştirmemeleri; yani, bu konudaki hareketsizliklerinin de, idari eylem niteliği taşıdığını, Mülkiyet hakkına getirilen kısıtlamanın, yukarıda açıklandığı üzere, genel ve düzenleyici işlem olan imar planlarında sosyal donatı alanı olarak gösterilmesinden, bu planlarda öngörülen kamulaştırma programlarının zamanında yapılmamasından ve imar uygulaması işleminden kaynaklandığında ihtilaf bulunmadığından; bu kısıtlama ve hareketsizlikten doğan zararın da idari işlem ve eylemden kaynaklandığının kabulünün gerektiğini,

Hukuki El Atma Davalarında Görevli Mahkeme Bu bakımdan hukuki el atma iddiası ile açılan davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde yer alan yer alan “İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,” hükmü gereğince idari yargı yerinde görülmesinin gerektiğini belirtmiştir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı da göreve ilişkin görüşünde; • Davacıların taşınmazlarının 1/1000 ölçekli uygulama imar planında sosyal donatı alanı olarak ayrılması sonucu mülkiyet hakkını kullanamadığını, • Kamulaştırma yapılmadan beklenmesine rağmen imar plan değişikliği sonucu mülkiyet hakkı kullanımının engellenmesi sonucu hukuken kamulaştırmasız el atma koşullarının gerçekleşmesi nedeniyle tazminat talep edildiğini,

Hukuki El Atma Davalarında Görevli Mahkeme 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı’nda sosyal donatı alanı olarak ayrılan ve bu nedenle de hukuken el atılmış sayılan yerlerde plana uygun olarak düzenleme yapılmadığı, kamulaştırılmadığı, taşınmazda inşaat yapma olanağı bulunmadığı; kamulaştırmasız el atma nedeniyle taşınmazın bedelinin ödenilmesi gerektiğinin iddia edildiği; davanın konusunun, davalı idarece 3194 sayılı Kanunu uyarınca kamu gücü kullanılarak tek yanlı irade ile yapılan imar planlarında yeşil alan olarak yer alan davacılara ait taşınmazın bedelinin tazminine ilişkin bulunduğu anlaşılmış olup, belirtilen duruma göre, imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-b maddesinde yer alan “İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları” kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

Kamulaştırılmaksızın kamu hizmetine ayrılan taşınmazların bedel tespiti(1) Geçici Madde 6 – (Ek: 18/6/2010-5999/1 md.; Değişik: 24/5/2013-6487/ 21 md.) Kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına rağmen 9/10/1956 tarihi ile 4/11/1983 tarihi arasında fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazlara veya kaynaklara kısmen veya tamamen veyahut irtifak hakkı tesis etmek suretiyle malikin rızası olmaksızın fiili olarak el konulması sebebiyle, mülkiyet hakkından doğan talepler, bedel talep edilmesi hâlinde bedel tespiti ve diğer işlemler bu madde hükümlerine göre yapılır. Bu maddeye göre yapılacak işlemlerde öncelikle uzlaşma usulünün uygulanması dava şartıdır.

Hukuki El Atma Davalarında Görevli Mahkeme Kamulaştırılmaksızın kamu hizmetine ayrılan taşınmazların bedel tespiti Hukuki El Atma Davalarında Görevli Mahkeme İdarenin daveti veya malikin müracaatı üzerine, fiilen el konulan taşınmazın veya üzerinde tesis edilen irtifak hakkının idarenin daveti veya malikin müracaat ettiği tarihteki tahmini değeri; bu Kanunun 8 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre teşkil edilen kıymet takdir komisyonu marifetiyle, taşınmazın el koyma tarihindeki nitelikleri esas alınmak ve bu Kanunun 11 inci ve 12 nci maddelerine göre hesaplanmak suretiyle tespit edilir. Tespitten sonra, bu Kanunun 8 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre teşkil olunan uzlaşma komisyonunca, idarenin daveti veya malikin müracaat tarihinden itibaren en geç altı ay içinde 7201 sayılı Kanun hükümlerine göre tebliğ edilen bir yazı ile, tahmini değer bildirilmeksizin, talep sahibi uzlaşma görüşmelerine davet edilir.

Hukuki El Atma Davalarında Görevli Mahkeme Kamulaştırılmaksızın kamu hizmetine ayrılan taşınmazların bedel tespiti Hukuki El Atma Davalarında Görevli Mahkeme Uzlaşma; idareye ait taşınmazın trampası, idareye ait taşınmaz üzerinde sınırlı ayni hak tanınması veya imar mevzuatı çerçevesinde başka bir yerde imar hakkı kullandırılması suretiyle veya bunların mümkün olmaması hâlinde nakdi bedel üzerinden yapılabilir. Uzlaşma görüşmeleri, hukuki veya fiili engel bulunmadığı takdirde davete icabet tarihinden itibaren en geç altı ay içinde sonuçlandırılır ve uzlaşmaya varılıp varılmadığı, malik veya temsilcisi ile komisyon üyeleri tarafından imzalanan bir tutanağa bağlanır. Bu tutanak ile uzlaşma görüşmelerine ilişkin bilgi ve belgeler, açılacak davalarda taraflar aleyhine delil teşkil etmez. Uzlaşmaya varılması hâlinde, üzerinde uzlaşılan hakkın türünü, tanınma şart ve usullerini, nakdi ödemede bulunulacak ise miktarını ve ödeme şartları ile taşınmazların tesciline veya terkinine dair muvafakati de ihtiva eden bir sözleşme akdedilerek bu sözleşme çerçevesinde işlem yapılır ve uzlaşma konusu taşınmazlar resen tapuya tescil veya terkin edilir. Uzlaşılan bedel, bütçe imkanları dâhilinde sonraki yıllara sâri olacak şekilde taksitli olarak da ödenebilir. Taksitli ödeme süresince, 4/12/1984 tarihli ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanuna göre ayrıca kanuni faiz ödenir.

Hukuki El Atma Davalarında Görevli Mahkeme Kamulaştırılmaksızın kamu hizmetine ayrılan taşınmazların bedel tespiti Hukuki El Atma Davalarında Görevli Mahkeme İdare ve malik arasında uzlaşma sağlanamadığı takdirde, uzlaşmazlık tutanağının tanzim edildiği tarihten itibaren üç ay içinde malik veya idare tarafından bedel tespiti davası açılabilir. Dava açılması hâlinde, fiilen el konulan taşınmazın veya üzerinde tesis edilen irtifak hakkının dava tarihindeki değeri, ikinci fıkranın birinci cümlesindeki esaslara göre mahkemece bu Kanunun 15 inci maddesine göre bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle tespit ve taşınmazın veya hakkın idare adına tesciline veya terkinine hükmedilir. Tespit edilen bedel, bu maddenin sekizinci fıkrasına göre idarece ödenir. Tescile veya terkine ilişkin hüküm kesin olup tarafların hükmedilen bedele ilişkin temyiz hakkı saklıdır. Bu madde kapsamında açılan davalarda mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekalet ücretleri bedel tespiti davalarında öngörülen şekilde maktu olarak belirlenir.

Hukuki El Atma Davalarında Görevli Mahkeme Kamulaştırılmaksızın kamu hizmetine ayrılan taşınmazların bedel tespiti Hukuki El Atma Davalarında Görevli Mahkeme Kesinleşen mahkeme kararlarına istinaden bu madde uyarınca ödemelerde kullanılmak üzere, ihtiyaç olması hâlinde, merkezi yönetim bütçesine dâhil idarelerin yılı bütçelerinde sermaye giderleri için öngörülen ödeneklerinin (Milli Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı bütçelerinin güvenlik ve savunmaya yönelik mal ve hizmet alımları ile yapım giderleri için ayrılan ödeneklerin) yüzde ikisi, belediye ve il özel idareleri ile bağlı idareleri için en son kesinleşmiş bütçe gelirleri toplamının, diğer idareler için en son kesinleşmiş bütçe giderleri toplamının en az yüzde ikisi oranında yılı bütçelerinde pay ayrılır. Kesinleşen alacakların toplam tutarının ayrılan ödeneğin toplam tutarını aşması hâlinde, ödemeler, sonraki yıllara sâri olacak şekilde, garameten ve taksitlerle gerçekleştirilir. Taksitlendirmede, bütçe imkanları ile alacakların tutarları dikkate alınır. Taksitli ödeme süresince, 3095 sayılı Kanuna göre ayrıca kanuni faiz ödenir. İdare tarafından, mahkeme kararı gereğince nakdi ödeme yerine, üçüncü fıkrada belirtilen diğer uzlaşma yolları da teklif edilebilir ve bu maddenin uzlaşmaya ilişkin hükümlerine göre işlem yapılabilir.

Hukuki El Atma Davalarında Görevli Mahkeme Kamulaştırılmaksızın kamu hizmetine ayrılan taşınmazların bedel tespiti Hukuki El Atma Davalarında Görevli Mahkeme Bu maddenin bedele ilişkin hükümleri, vuku bulduğu tarih itibarı ile bu maddenin kapsamında olan kamulaştırmasız el koymadan dolayı açtıkları tazminat davası süre bakımından dava hakkının düştüğü gerekçesiyle reddedilmiş olanlar hakkında da uygulanır. Evvelce açtıkları davalar sonunda tazminat almaya hak kazanmış veya süre dışındaki sebeplerden dolayı davaları reddedilmiş olanlar hakkında bu madde hükümleri uygulanmaz. Ancak, gerek iç hukuka ve gerekse milletlerarası hukuka göre evvelce açtıkları davalar sonunda hak kazanmış oldukları tazminat henüz ödenmemiş olanlara, idare tarafından nakdi ödeme yerine, üçüncü fıkrada belirtilen diğer uzlaşma yolları teklif edilebilir ve bu maddenin uzlaşmaya ilişkin hükümlerine göre işlem yapılabilir.

Hukuki El Atma Davalarında Görevli Mahkeme Kamulaştırılmaksızın kamu hizmetine ayrılan taşınmazların bedel tespiti Hukuki El Atma Davalarında Görevli Mahkeme Vuku bulduğu tarih itibarı ile bu maddenin kapsamında olan kamulaştırmasız el koymadan dolayı bu maddenin yürürlüğe girmesinden önce tazmin talebiyle dava açmış olanlar; bu madde hükümlerine göre uzlaşma yoluna gitmeyi isteyip istemediklerini bu maddenin yürürlüğe girmesinden itibaren üç ay içinde idareye ve mahkemeye verecekleri dilekçeler ile bildirebilirler. Uzlaşma talebi üzerine, uzlaşma görüşmelerinin neticesine kadar dava bekletilir; uzlaşılamaması hâlinde, uzlaşmazlık tutanağının mahkemeye sunulmasından sonra davaya devam edilir. Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle veya ilgili kanunların uygulamasıyla tasarrufu kısıtlanan taşınmazlar hakkında, 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemler tamamlandıktan sonra idari yargıda dava açılabilir. Bu madde hükümleri karara bağlanmamış veya kararı kesinleşmemiş tüm davalara uygulanır. Kararı kesinleşen davalara ise, bu maddenin yalnızca sekizinci fıkra hükümleri uygulanır.

Hukuki El Atma Davalarında Görevli Mahkeme Kamulaştırılmaksızın kamu hizmetine ayrılan taşınmazların bedel tespiti Hukuki El Atma Davalarında Görevli Mahkeme Bu madde uyarınca ödenecek olan bedelin tahsili sebebiyle idarelerin mal, hak ve alacakları haczedilemez. 24/2/1984 tarihli ve 2981 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan imar uygulamalarından doğan ve ipotekle teminat altına alınanlar da dâhil olmak üzere her türlü alacak ve bedeller, borçlu idarelerce, ipotek veya uygulama tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanunda belirtilen kanuni faiz oranı uygulanmak suretiyle güncellenerek ilgililerine ödenir. Bu hüküm devam eden davalarda da uygulanır. Bu fıkra uyarınca yapılacak ödemeler hakkında da bu madde hükümleri uygulanır.

Hukuki El Atma Davalarında Görevli Mahkeme Kamulaştırılmaksızın kamu hizmetine ayrılan taşınmazların bedel tespiti Hukuki El Atma Davalarında Görevli Mahkeme 4/11/1983 tarihinden bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarihe kadar kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına rağmen fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazların idare tarafından kamulaştırılması hâlinde kamulaştırma bedeli ve mahkemelerce malikleri lehine hükmedilen tazminat ile bu davalara ilişkin mahkeme ve icra vekalet ücretleri de, idarelerce bu maddenin sekizinci fıkrasına göre bütçelerden ayrılacak paydan ve aynı fıkrada belirtilen usule göre ödenir ve işlem yapılır. Bu alacaklar için de bu maddenin on birinci fıkrası, bu fıkra kapsamında kalan taşınmazlar hakkında açılan her türlü davalarda ise yedinci fıkra hükümleri uygulanır. Bu fıkra hükmü, bu fıkra kapsamında kalan taşınmazlar hakkında açılan ve kesinleşmeyen davalarda da uygulanır.

Hukuki El Atma Davalarında Görevli Mahkeme Uyuşmazlık Mahkemesinin ESAS NO : 2012/321 KARAR NO: 2013/327 KARAR TR : 11.03.2013 İmar Planında Tazminat Davaları Hakkındadır. Hukuki El Atma Davalarında Görevli Mahkeme «..Davacıların maliki olduğu taşınmazların Havaalanı Pist Alanı kullanımında kaldığı, tapu kaydı üzerine kamulaştırma şerhi konulmasına rağmen kamulaştırılmadığı, taşınmaz üzerinde düzenleme yapılmadığı, kamulaştırmasız el atma nedeniyle taşınmazın bedelinin ödenilmesi gerektiğinin iddia edildiği ancak tespit davası şeklinde dava kurgulanmış ise de; hukuka uygunluklarının denetimi ve zarar doğurucu sonuçlarının giderilmesi İdari Yargı'nın görev alanında bulunan idari işlem ve eylemlerin hukuk düzeninde yaratmış oldukları etki ve sonuçların, "hukuki el atma" olarak nitelendirilmesine ve bu olumsuz sonuçlarla ilgili tazminat taleplerinin adli yargı yerlerinde açılacak tespit ve tazminat davalarına konu edilmelerine, hukuken olanak bulunmamaktadır.» şeklindedir.