Kan damarları. Kan damarları KAN DAMARLARI Arterler Görevleri Yapısı Atardamar veya diğer adıyla arter, kalpten vücüda kan taşıyan damarlardandır.

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
Giriş Organizmanın canlılığını sürdürebilmesi için gerekli en önemli madde oksijendir. Oksijensizliğe en duyarlı organ beyindir. Solunumun asıl fonksiyonu.
Advertisements

SOLUNUM SİSTEMİ FİZYOLOJİSİ
TOPRAĞIN HİKAYESİ HORİZON: Toprağı meydana getiren katmanlara horizon adı verilir. TOPRAK: Toprak taşların parçalanması ve ayrışmasıyla meydana gelen,
Yanık, Donma ve Sıcak Çarpması
FİZİKSEL GELİŞİM Öğr. Gör. İdris KARA.
Hâsılat kavramları Firmaların kârı maksimize ettikleri varsayılır. Kâr toplam hâsılat ile toplam maliyet arasındaki farktır. Kârı analiz etmek için hâsılat.
SOLUNUM SİSTEMİ SOLUNUM SİSTEMİ Solunum kelimesi iki anlamda kullanılabilir. Hücresel düzeyde, hücresel oksidatif metabolizma anlamındadır.
MADENSEL MADDELER (MİNERALLER)
Kaynak işlemi sırasında ;
BİYOÇEŞİTLİLİK NEDİR Biyoçeşitlilik, bir bölgedeki genlerin, türlerin, ekosistemlerin ve ekolojik olayların oluşturduğu bir bütündür. Başka bir deyişle.
İklim ve İklim Elemanları SICAKLIK. Bilmemiz Gereken … Isı : Cisimlerim potansiyel enerjisidir. Sıcaklık : Isının dışa yansıtılmasıdır.Birimi santigrat.
KİMYA: YİRMİBİRİNCİ YÜZYIL BİLİMİ. KİMYA BİLİMİ BİLİMSEL METOD.
VEREM NEDİR? NASIL BULAŞIR? KORUNMA YOLLARI NELERDİR? HAZIRLAYAN : FATMA SALDUZ.
Tek hücreli canlılarda ve çok hücreli olup da hücreleri dış ortamla sıkı ilişkide olan canlılarda (hidra, planarya) özel bir dolaşım sistemi yoktur. Çünkü.
Dayanıklılık Antrenmanları Yöntemleri
Türkiyedeki iklim çeşitleri Doğa Sever 10/F Coğrafya Performans.
Zihinsel engellilerin sınıflandırılması
Boşaltım sistemi.
ŞEKER(DİABETES MELLİTUS DM) HASTALARININ YAŞAM KALİTESİNİ ARTIRMAK İÇİN YAPILMASI GEREKENLER Şeker ya da diyabet denilen hastalık genellikle kalıtsal ve.
Hazırlayan: Musa Yıldız Hazırlayan: Musa Yıldız Erciyes Üniversitesi Biyoloji Bölümü Erciyes Üniversitesi Biyoloji Bölümü.
MOLEKÜLER BİYOLOJİDE KULLANILAN YÖNTEMLER II:
YAKUP KAYA SABİT BAĞLANTILAR SABİT BAĞLANTILAR 1.MEKANİKSEL EKLER 1.MEKANİKSEL EKLER 2.FÜZYON EKLER 2.FÜZYON EKLER.
İSKELET VE KAS SAĞLIĞI.
İnsanda Solunum Sistemi. İnsanda Solunum Sistemi.
İNSANDA BOŞALTIM SİSTEMİ. İNSANDA BOŞALTIM SİSTEMİ.
FEN ve TEKNOLOJİ BOŞALTIM SİSTEMİ
FOTOSENTEZ HIZINA ETKİ EDEN FAKTÖRLER
DENİZ ÜZERİNDE YAĞIŞ ÖLÇÜMÜ
Solunum Sistemi Hastalıkları
CANLILIK ve ENERJİ
BESLENME VE DİYETETİKTE
BMET 262 Filtre Devreleri.
Akcİğer hacİm ölçümlerİ
İMAL USULLERİ PLASTİK ŞEKİL VERME
Hayvan refahına uygun koşulların belirlenmesi
KİMYA: YİRMİBİRİNCİ YÜZYIL BİLİMİ
SOLUNUM SİSTEMİ VE EGZERSİZ
HALİM GÜNEŞ.
-MOMENT -KÜTLE VE AĞIRLIK MERKEZİ
k05a. Hidrolik Pnömatik Sistemler
Solunum Hızı Ölçümü Ders 5.
Fluvyal Jeomorfoloji Yrd. Doç. Dr. Levent Uncu.
VE SİSTEME ETKİLİ İLAÇLAR
MADDE’NİN AYIRTEDİCİ ÖZELLİKLERİ
KOBAY Araştırmalarda sadece kısa ve sert kıl yapısına sahip İngiliz kobay ırkı ve bu ırka ait Duncan-Hartley, 2 ve 13 soyları kullanılmaktadır. Duncan-Hartley.
BÖLÜM 11 SES. BÖLÜM 11 SES SES DALGALARI Aşağıdaki şeklin (1) ile gösterilen kısmı bir ses dalgasını temsil etmektedir. Dalga ortam boyunca hareket.
YAĞMURUN KARIN OLUŞUMU YERYÜZÜNDE SUYUN UĞRADIĞI DEĞİŞİKLİKLER
Kırınım, Girişim ve Müzik
YEM KÜLTÜRÜNÜN İLKELERİ
MADDENİN DEĞİŞİMİ VE TANINMASI
KALBİN ELEKTRİKSEL AKTİVİTESİ
BÖLÜM 7 SIVILAR VE GAZLAR. BÖLÜM 7 SIVILAR VE GAZLAR.
Madde ve Maddenin Özellikleri
MADDENİN AYIRTEDİCİ ÖZELLİKLERİ
KASDA ENERJİ ÜRETİMİ (Açlıkta ve Toklukta)
SİSMİK PROSPEKSİYON DERS-3
Isı Enerjisi ve Gerekliliği
TANIMLAMA ve SINIFLANDIRMA
MEHMET AKİF ERSOY İLKÖĞRETİM OKULU
DOLAŞIM SİSTEMİ a)KAN b)KALP c)DAMARLARDAN OLUŞUR.
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
ATMOSFER VE KATMANLARI - HAVA OLAYLARI
Gelişim ve Temel Kavramlar
DOKU KÜLTÜRÜ VE BİYOTEKNOLOJİ İLE İLGİLİ PROBLEMLER
FOTOSENTEZ.
Işığın Kırılması.
SOLUNUM SİSYEMİ.
Beslenme İlkeleri - 5.
ÇANKAYA ÜNİVERSİTESİ TEMEL İŞ SAĞLIĞI ve GÜVENLİĞİ EĞİTİMİ.
SOLUNUM SİSTEMİ HASTALIKLARI VE HEMŞİRELİK BAKIMI
Sunum transkripti:

Kan damarları

KAN DAMARLARI

Arterler Görevleri Yapısı Atardamar veya diğer adıyla arter, kalpten vücüda kan taşıyan damarlardandır. Pulmoner arter ve umblikal arterler dışında oksijenlenmiş kanı taşırlar. Dolaşım sistemi hayatın devam etmesi için son derece önemli bir sistemdir. Tam olarak hücrelere oksijen ve besin taşınması fonksyonun yanı sıra, karbondioksit ve atık ürünlerin taşınması, pH düzeyinin düzenlenmesi ve plazma, protein ve immün sistem akışkanlınğının sağlanması gibi fonksyonlar da vardır. Gelişmiş ülkelerde, başlıca iki ölüm sebeplerinden biri miyokard infarktüs ve kardiyak arresttir. Her ikiside damar sisteminin bozulması sonucu oluşan bir durumdur. Arterler kanı kalpten vücuda taşırlar. Oksijenlenme için kanı akciğerlere taşıyan pulmoner arterler hariç, tüm arterler gerekli okisjeni kalpten dokulara doğru taşır.

VEN ler Görevleri Yapısı Venler veya toplardamarlar kanı kalbe taşıyan kan damarlarıdır. Venler dolaşım sisteminin bir bölümünü oluştururlar. Oksijen bakımından fakir, metabolizma artıklarını taşıyan, kirli kanın kalbe dönüşünü sağlayan damardır. Toplardamarların genişlemesi, uzaması veya herhangi bir nedenden dolayı tıkanması birer hastalık sebebi olarak sıralanabilir. Tıkanma; pıhtı veya iltihap gibi nedenlerden oluşabildiği (tromboflebit hastalığı) gibi, ur gibi bir oluşumla dışardan bir baskı nedeniyle de görülebilir. Bunlara genelde varis denmektedir. Ayrıca toplardamarların içerisinde kanın geriye kaçmasını önleyen kapakçıklar bulunmaktadır. Ayakta duran bir insanda bacaklardaki toplardamar basıncı en yüksek seviyededir, bacak yukarı kaldırıldığında ise en düşük seviyeye ulaşır. Normal bir durumda, yürümekte olan birisinde basınç başlangıçta hafif bir yükselmeden sonra hemen düşer. Hareket hâli de toplardamarların boşalmasında önemli bir etkendir

Kılcallar Kapiller Kapiller dolaşım sisteminde değişimin olduğu önemli yerlerden biridir. Kapiller, gaz, şeker ve diğer besin çevre dokulara hızlı ve kolay difüzyon yardım etmek için küçük tek hücre çapındadırlar. Kapillerin Fonksyonu Kapillerin etrafında düz kas yoktur ve çaplar kırmızı kan hücrelerin çaplarından daha dardır. Bir kırmızı kan hücresi yaklaşık 7 mikrometre çapındadır ve kapiller ise sadece 5 mikrometere çapındadırlar. Bu yüzden kırmızı kan hücreleri kapillerden geçebilmeleri için bükülmek zorundadırlar. Bu kapillerin küçük çapları, gaz ve besin değişimi için daha büyük yüzey alanı sağlar. Kapiller Ne Yapar Akciğerde, oksijen karbondioksit değişimi Dokularda, oksijen, karbondioksit, besin ve atık ürün değişimi Böbreklerde, atıkların atılması ve geri emilim Barsaklarda, besin emilimi, atık ürün atılımı

KAN BASINCI Sistolik kan basıncı 12 mmhg Diastolik kan basıncı 8 mmhg Sistemik arter basıncı, kalbin sol ventrikülünün kuvvetli kasılmasıyla elde edilir. Sağlıklı dinlenme durumundaki kan basıncı genellikle düşüktür. Bunun anlamı sistemik basınç genellikle 100mmHg'nin altındadır. Atmosfer basıncına dayanmak ve adapte olmak için, arterler çeşitli kalınlıktaki düz kaslarla çevrelenmişlerdir. Bu kaslar uzayan elastik yapıda ve elastik olmayan bağ dokusuya çevrelenmşitir. Atım basıncı, yani Sistolik ve Diyastolik basınç arasındaki fark, öncelikle, her kalp atışı, atım hacmi, karşı hacmi ve büyük arterlerin elastikiyetini tarafından çıkarılır ve kan miktarı tarafından belirlenir. Zamanla, yüksek arteryel kan şekeri (Diabetes Mellitus), lipoprotein kolesterol ve basıncı, sigara kullanımı, ve diğer faktörler,, endotel ve damar duvarları bozulmasına yol açıyor ve ateroskleroza sebep oluyor.

SOLUNUM SİSTEMİ Solunum sistemi O2 taşıyan havayı kana verir ve kandan CO2 alır. Solunum sistemi: 1- Hava yolları-solunum yolları 2- Akciğerler 3- Solunum kaslarından oluşur.

İnspirasyon: Solunan havanın akciğerlerin terminal bronşiollerine kadar inmesidir. Burada O2 akciğerlerden kana geçer. O2 li kan kalbe, oradan da sistemik dolaşımla tüm vücuda yayılır. Hücresel düzeyde metabolik artık olan CO2, O2 ile yer değiştirir ve tekrar kalbe döner.

Ekspirasyon: CO2 li kanın akciğerlerden dışarıya verilmesidir.

Solunum Sisteminin Görevleri Solunum sisteminin öncelikli görevi O2-CO2 değişimidir. yan görevleri ise : 1-ses oluşumu 2-üfleme, gülme, hapşırma gibi günlük aktiviteler. 3-vücut PH sının sabit tutulması

SOLUNUM YOLU Burun ve burun boşluğu: Burun kemik ve kıkırdak dokudan oluşan deri ile örtülü bir organdır. Normalde havanın vücuda girdiği yerdir ve 2 burun deliği bulunur. Burun deliklerinde bulunan kıllar hava ile taşınan büyük toz parçacıklarının solunum yoluna girişini engeller Burun boşluğu veya ağız boşluğu ile solunum yollarına giren hava süzülür, ısıtılır ve nemlendirir. Burun boşluğu (nazal boşluk) burnun arkasındaki bölümdür ve nazal septum ile ikiye ayrılmıştır. Burun mukozasında yer alan silia adı verilen epitelyal uzantıların hareketleri ince mukus tabakası ve havadan elimine edilen toz parçalarını farinkse doğru iter. Farinkse ulaşan mukus yutularak mideye ulaşır.

Paranazal Sinüsler: Kafatası kemikleri içinde yer alan içi hava dolu boşluklardır, burun boşluğuna açılırlar. Sinüsler burun mukozası ile devam eden ince bir mukoza ile kaplıdır. Mukus üretir ve bu mukus burun boşluğuna boşalır Temel fonksiyonları kafatasının ağırlığını azaltmaktır, ayrıca ses için rezonans görevi vardır.

Farinks Burun ve larinks arasındaki geçiş yoludur, ağız boşluğunun arkasındadır. Ayrıca ağız ve özefagus(yemek borusu) arasında da yemek geçişi için bulunur. Yiyeceklerin ağız boşluğundan özefagusa, havanın ise burun boşluğundan larinkse geçişini sağlar. Vokal ses oluşumuna da yardım eder.

Larinks Treakeanın (soluk borusu) başlangıç noktasında genişlediği bölümdür. Havanın soluk borusuna geçişini sağlar, yabancı maddelerin soluk borusuna geçişini engeller. Yapısında kas ve kıkırdak doku ile zarlar bulunur. Ses telleri larinksin içerisinde yer alırlar ses üretiminde görevlidirler. Normal solunumda ses telleri gevşek pozisyondadır ve teller arasında kalan boşluğa glottis denir. Yiyecek ve sıvı maddeler yutulduğunda glottis kapanır.

Trakea Trakea 2,5 cm çapında 12.5 cm uzunluğunda esnek silindirik bir tüptür. Göğüs boşluğu içinde ösefagusun önünde uzanır ve aşağıda sağ ve sol ana bronşlara ayrılır. Havayı toraks boşluğuna alır ve dışarı veriri, havayı taşıyan en önemli borudur. Yabancı maddeleri filtreleme yapar, yakalar ve dışarı atar. Yapısında kıkırdak halkalar ve bunların arasında kaslar bulunur.

Bronkuslar-bronşioller-alveoller Bronş:Trakeadan ayrılarak havayı akciğerlere taşıyan hava yollarıdır. Bronşioller:Havayı alveollere taşıyan hava yollarıdır. Bronşioller akciğer içinde gittikçe küçülürler, kıkırdak yapılar kaybolur ve sonunda alveoller olarak sonlanırlar. Alveoller: Gaz değişimin gerçekleştiği, akciğerlerin fonksiyonel birimleridir.

Akciğerler Akciğerler mediastinum denilen göğüsün tam orta kısmı dışında tüm göğüsü doldururlar. Her akciğerin bir apeks birde bazal kısmı vardır. Sol akciğer sağdakine göre daha ince uzundur. Sağ akciğer 3 ana lob içerir: üst, orta, alt loblar. Sol akciğer üst ve alt olmak üzere 2 ana lob içerir. Her lob daha sonra kendi içinde 10 bronkopulmoner segmente ayrılır. Akciğerlerin üzerini viseral ve parietal plevra örter. Viseral ve parietal plevra arsındaki potansiyel boşluğa plevral kavite adı verilir.

ALVEOL Akciğerlerin gaz alışverişinin gerçekleştiği fonksiyonel ünitesidir. Her akciğer yaklaşık 350 milyon alveol içerir ve bunların her biri çok sayıda kapiller ile çevrilidir.

Solunum mekanizması İspirasyon ve ekspirasyon göğüs boşluğundaki hacmin değişmesi sonucu akciğerlerdeki basınç değişiklikleri ile gerçekleşir. İnspirasyon için akciğerlerdeki basıncın (intrapulmoner basınç) atmosfer basıncından daha düşük olması gereklidir. Ekspirasyon için ise tam aksi akciğer içi basıncın yüksek olması gereklidir

İnspirasyon Aktif bir süreçtir ve inspirasyon kaslarının kasılmasını gerektirir. İnspiratuvar kaslar göğüs kafesini genişletebilen bütün kaslar olarak tanımlanabilir. Diyafram kası inspirasyonda rol alan en önemli kastır. Koni şeklinde ince yapılı bir kastır. Diyafram kası kasıldığında karın boşluğundaki organları aşağı ve öne doğru iter, Kaburgalar arasındaki eksternal interkostal kaslar ve pektoralis minör kası kaburgaları yukarı dışa doğru kaldırır. Sternokleidomasteoid kası da sternumu yukarı kaldırır. Bütün bunlar sonucunda göğüs boşluğu enlemesine ve uzunlamasına genişler akciğerlerde bu genişlemeye ayak uydurur.

Ekspirasyon Ekspirasyon pasif bir süreçtir, Dinlenik koşullarda herhangi bir kas çabası gerekmez. Akciğerler ve göğüs kafesi elastik olduğundan inspirasyonda genişleyen yapılar ekspirasyondan sonra eski pozisyonuna döner. Egzersizde veya hiperventilasyon sırasında kaslar aktif rol alır. En önemli kaslar; rektus abdominus, internal oblk kaslardır. Bu kasların kasılması akciğer içi basıncı artırarak ekspirasyonun gerçekleşmesini sağlar.

SOLUNUM SİSTEMİ FİZYOLOJİSİ

Pulmoner ventilasyon Havanın pulmoner yani akciğer sistemine alınıp verilmesine ventilasyon denir

Solunum dakika hacmi dakika ventilasyon Bir dakikada solunum yollarına giren yeni hava miktarıdır(VE). Soluk hacmi (TV)ile soluk frekansının (f)çarpımıyla bulunur. VE=TVXf

Dinlenimde ventilasyon Solunum hacmi 500 ml, Soluk frekansı dakikada 12 Solumun dakika hacmi=500*12=6lt/dk

Alveoler ventilasyon Akciğerlerde gaz değişimin gerçekleştiği bölgelere yeni havanın ulaşma hızına alveoler ventilasyon denir. Gaz değişimi; alveoller, alveol kesleri, alveol kanalları ve respiratuvar bronşiyollerdir. İnspire edilen soluk hacmindeki hava terminal bronşiyollere kadar solunum yollarını doldurur. İnspire edilen havanın çok küçük bir bölümü alveollere ulaştırılır.

Ölü boşluk Solunum havasının bir kısmı gaz değişiminin yapıldığı bölgeler ulaşmaz, burun, farinks, trakea, bronş ve bronşiyoller gibi gaz değişiminin olmadığı bölgelerde kalır. Bu bölgelerde kalan havaya gaz değişimine katılmadığı için ölü boşluk havası denir. Ölü boşluk hacmi 150 ml kadardır.

Alveoler ventilasyon hızı Dakikada alveollere ve öteki bitişik gaz değişim alanlarına giren yeni hava mikatırıdır. Soluk hacminden ölü boşluk hacminin çıkartılmasından bulunur. (500-350)*12=4200 ml dir. Alveoler ventilasyon akciğerlerde CO2 ve O2 konsantrasyonlarını belirleyen önemli bir faktördür.

Akciğer hacim ve kapasiteleri Spirometri ? Akciğer ventilasyonunun incelenmesinde akciğerlere giren ve çıkan hava miktarlarının kaydedilmesidir. Spirometre ? Spirometri işlemini yapan cihazlar. Spirogram ? Spirometre ile elde edilen akciğer hacim ve değişikliklerini gösteren diyagram.

Akciğer hacimleri.. Statik akciğer hacimleri Dinamik akciğer hacimleri Soluk hacmi (tidal volüm) İnspirasyon yedek hacmi Ekspirasyon yedek hacmi Artık (rezidüel) volüm Dinamik akciğer hacimleri Zorlu ekspirasyon hacmi 1 Maksimum istemli ventilasyon

Soluk hacmi (tidal volüm) Her normal solunum hareketi ile akciğerlere alınan veya akciğerlerden çıkarılan hava miktarıdır. Miktarı ortalama genç insanlarda 500 ml kadardır.

İnspirasyon yedek hacmi Normal soluk hacminin üzerine alınabilen fazladan soluk hacmidir. Genel olarak 3000 ml civarındadır.

Ekspirasyon yedek hacmi Normal bir ekspirasyon hareketinden sonra, zorlu bir ekspirasyonla fazladan çıkarılabilen hava miktarıdır. Değeri yaklaşık 1100 ml civarındadır.

Artık (rezidüel) volüm En zorlu bir ekspirasyondan sonra bile akciğerlerde kalan hava hacmidir Değeri yaklaşık 1200 ml kadardır.

Akciğer kapasiteleri Solunum döngüsündeki olaylar tanımlanırken bazen akciğer hacimlerinin iki yada daha fazlasının bir arada ifade edilmesi gerekebilir. Bu tür kombinasyonlar akciğer kapasiteleri olarak tanımlanır.

Akciğer kapasiteleri İnspirasyon kapasitesi Fonksiyonel artık kapasite Vital kapasite Total akciğer kapasitesi

İnspirasyon kapasitesi Soluk hacmi ile isnpirasyon yedek hacminin toplamına eşittir Değeri yaklaşık 3000+500=3500 ml dir.

Fonksiyonel artık kapasite Ekspirasyon yedek hacmi ile artık hacmin toplamına eşittir. Bu normal bir ekspirasyondan sonra akciğerlerde kalan hava miktarıdır. Değeri yaklaşık 1100+1200=3100 ml dir.

Vital kapasite İnspirasyon yedek hacmi, soluk hacmi ve ekspirasyon yedek hacimlerinin toplamına eşittir. Akciğerlere girip çıkan maksimum hava miktarının göstergesidir. Değeri 3000+500+1100=4600 ml

Total akciğer kapasitesi Akciğerlerin mümkün olan en büyük inspirasyon hareketi sonrasında akciğerlerde bulunan maksimum hava miktarıdır. Vital kapasiteye artık volümün ilavesiyle bulunur. Değeri 4600+1200=5800 ml dir.

Cinsiyet farkı ? Tüm akciğer hacim ve kapasiteleri, kadınlarda erkeklerinkinden % 20-25 daha düşüktür. İri ve atletik kişilerde küçük ve zayıf kişilerden daha düşüktür.

Zorlu vital kapasitesi ve zorlu ekspirasyon hacmi Dinamik akciğer volümleridir. Akciğer fonksiyonlarının değerlendirilmesinde kullanılan testlerden birsidir. Zamana karşı akciğerlerden çıkartılan hava miktarını tanımlamak için kullanılır. Bunun için ekspirasyonun birinci saniyesinde çıkartılan hava miktarını ölçülür ve buna FEV1 denir. FEV1 in zorlu vital kapasiteye (FEV1/FVC) oranı yaklaşık % 80 kadardır. Solunum yolunda herhangi bir obstruksiyon olduğunda bu değer düşer.

Maksimum istemli ventilasyon Bir dakikada alınabilecek maksimum hava miktarıdır. Kişi 15 sn süresince hızlı ve derin soluk alıp verir. Bu süre içerisinde alabildiği hava miktarı 4 ile çarpılarak maksimum hava miktarı saptanır.

Gaz değişimi; Solunum membranlarında Oksijen ve Karbondioksit değişimi Gaz değişimi basınç/konsantrasyon farkına ve gazların eriyebilirlik derecelerine göre difüzyon ile gerçekleşir. Atmosfer havasından alveollere Oksijen Alveollerden atmosfere ise CO2 geçer.

Parsiyel basınç-difüzyon hızı Bir hava karışımı oluşturan gazların her birinin tek başına oluşturdukları basınca parsiyel basın denir ve gazın difüzyonu parsiyel basınç ile doğru orantılıdır.

Gazların parsiyel basınçları Gazın adı Yüzdesi Basıncı Oksijen % 20.8 159 mmHg Nitrojen (azot) % 79 597 mmHg Karbondioksit Ve diğerleri % 0.04 0.3 mmHg Su % 0.50 3.7 mmHg Toplam 100 760

Solunum yollarındaki havanın parsiyel basıncı Solunum yollarına giren kuru hava alveollere ulaşmadan önce nemlendirilir. 37 C de su buharı basıncı 47 mmHg dır. Alveollerdeki basınç 760 mmHg dan daha yüksek olamayacağı için su buharı, isnpirasyon yollarındaki diğer tüm gazları seyreltir.

Solunum Yollarındaki Gazların Parsiyel Basınçları Gazın adı Yüzdesi Basıncı Oksijen % 19,67 149 mmHg Nitrojen (azot) % 74 564 mmHg Karbondioksit Ve diğerleri % 0.03 0.4 mmHg Su % 6,20 47 mmHg Toplam 100 760

Alveol havasındaki gazların basınçları Alveollerdeki artık volüm nedeniyle her soluk alışverişte yeni gelen hava ile alveolde bulunan eski hava karışır. Özelliklede CO2 miktarının artması diğer gazları seyreltir. Yer değiştiren eski alveol havasının miktarı total alveol havasının 1/7 si kadardır. Bu nedenle tüm alveol havasının yenilenmesi için bir çok soluğa ihtiyaç vardır. Alveol havasının bu şekilde yavaş değişimi solunumun kontrolünde önemlidir.

Alveol havasındaki gazların parsiyel basınçları Gazın adı Yüzdesi Basıncı Oksijen % 13,6 104 mmHg Nitrojen (azot) % 79.4 596 mmHg Karbondioksit Ve diğerleri % 5,3 40 mmHg Su % 6,2 47 mmHg Toplam 100 760

Eskpirasyon havası Alveol havası ile ölü boşluk havasının karışımıdır. Ölü boşluk havasının oranı ile alveolar havanın oranı eskpirasyon havasındaki gazların miktarını belirler.

Ekspirasyon havasındaki gazların parsiyel basınçları Gazın adı Yüzdesi Basıncı Oksijen % 15,7 120 mmHg Nitrojen (azot) % 74.5 566 mmHg Karbondioksit Ve diğerleri % 3,6 27 mmHg Su % 6,2 47 mmHg Toplam 100 760

Kanda ve vücut sıvılarında O2 ve CO2 taşınması O2 ve CO2 basın farklarına bağlı olarak yer değiştirirler Difüzyon.....

Alveol,kan ve dokulardaki oksijen ve karbondioksit basınçları

Oksijen difüzyonu akciğerlerde 104 mmHg dan 40 mmHg ya doğru gaz difüzyonu olur. Fark 64 mmHg dır

ALVEOL PO2 104 mmHg Arteriyel uç Venöz uç PO2 40= mmHg PO2=104 mmHg

Oksijenin kapillerlerden dokuya geçişi Kanın bir bölümü alveoler kapillerleden geçmez ve akciğerlerden gelen temiz kan ile karışır. Böylece arteriyel kanın PO2 si 104 den 95 mmHg ya düşer Oksijen doku hücreleri tarafından sürekli kullanılmaktadır. Bu nedenle dokuda hücre içi O2 si kapillerdeki O2 den düşüktür. Hücre içi PO2 si 5-40 mmHg arasında değişir, ortalama 23 mmHg dır. Kan PO2 si kapillerlere geldiğinde hızla 40 mmHg ya düşer. Kapillerin girişi ile çıkışı arasındaki bu farka arteriyovenöz oksijen farkı denir

DOKU PO2 23 mmHg Arteriyel uç Venöz uç PO2 =95 mmHg PO2=40 mmHg

Karbondioksitin difüzyonu Oksijen dokular tarafından kullanılır, sonuçta hücre içi CO2 miktarı artar. Böylece CO2 dokudan kapillerlere difüze olur. Hücre içi PCO2 46, arteriyel kan PCO2 si ise 45 mmHg dır. 1 mmHg lık farkla difüzyon olur. Pulmoner kapillerlere giren kanda PCO2 45 mmHg, alveol havasında PCO2 40 mmHg dır. 5 mmHg lık farkla difüzyon olur.

DOKU PCO2 =46 mmHg Arteriyel uç Venöz uç PCO2 = 40 mmHg PCO2=45 mmHg

ALVEOL PCO2= 40 mmHg Arteriyel uç Venöz uç PO2 = 45 mmHg PCO2=40 mmHg

Kanda oksijenin taşınması Akciğerden kana geçen oksijenin % 97 si hemoglobine bağlı olarak taşınır. % 3 ise plazmada ve hücrede çözünmüş durumda taşınır

Oksijenin hemoglobinle bağlanması Oksijenin hemoglobinle bağlanması geri dönüşümlü bir bağlanmadır. Akciğer de yüksek bir afinite ile birbirlerine bağlanırken, dokuda ise birbirlerinden ayrışırlar.

Oksijen hemoglobin birleşme eğrisi Oksijenle hemoglobin arasındaki ilişki oksijen hemoglobin birleşme eğrisi ile ifade edilir. Eğri sağa kaydığında oksijen hemoglobinden ayrılırken, sola kaydığında ise bağlanma artar.

Hemoglobinle birleşen maksimum oksijen miktarı... 100 ml kan 15 gr hb içerir 1 gr hb 1,34 ml oksijen bağlayabilir. Hb O2 ile % 100 douduğunda 20 ml oksijen bağlar. Ancak Hb % 97 doyduğundan 100 ml kan 19,4 ml oksijen bağlar. İlaveten 0,3 ml de kanda çözünmüş halde taşınır. Sonuçta 100 ml kanda taşınan O2 miktarı yaklaşık 20 ml kabul edilir. Doku kaoillerlerinden geçerken bu miktar azalır ortalama 15 ml ye düşer (PO2 40 mmHg, Hb % 75 doymuş) Normal koşullarda 100 ml kan ile dokulara yaklaşık 5 ml oksijen taşınırBuna arteriyo venöz oksijen farkı denir.

Oksijen hemoglobin eğrisini kaydıran faktörler ve oksijen taşınmasındaki önemleri Eğriyi sağa kaydıran faktörler; Hidrojen iyon artışı CO2 artışı Isı artışı DPG artışı

Egzersizde eğri.... Egzersizde eğri birkaç faktörün etkisiyle sağa kayar ve sonuçta dokuya daha fazla oksijen bırakılır. Bunlar; CO2 üretiminin artması, Ortamın asitleşmesi Isı artışı,

Akciğerlerde eğri.. Dokuda eğriyi sağa kaydıran faktörlerin tam tersi akciğerlerde etkilidir. Sonuçta akciğerlerde hemoglobin ile oksijen birbirine bağlanır.

Karbondioksitin kanda taşınması Karbondioksitin çözünmüş olarak taşınması Bikarbonat iyonu şeklinde taşınması Hemoglobin ve plazma proteinlerine bağlı olarak karbomino bileşikleri halinde taşınması

CO2 taşınması 100 ml kanda ortalama 4 ml karbondioksit dokulardan akciğerlere taşınır. Bunun büyük bir bölümü bikarbonat iyonu halinde taşınr- % 70 CO2 de hemoglobine bağlanabilir, hem de çok daha hızlı bir şekilde, oksijenden 250 kat daha hızlı. Yaklaşık % 7 lik bir bölümde kanda çözünmüş olarak taşınır. Ancak CO2 nin basıncının düşük olması Hb bağlı CO2 miktarını çok sınırlandırır. Yaklaşık olarak CO2 nin % 23 bu şekilde taşınır.

CO2 nin bikarbonat iyonu (HCO3) şeklinde taşınması Kanda çözünen CO2 erirrositlerin içine difüze olur ve orada su ile reaksiyona girerek karbonik asiti oluşturur. Bu reaksiyonu karbonik anhidraz enzimi katalizler. Karbonik asit bikarbonat ve hidrojen iyonlarına ayrılır. Hidrojen iyonlarının çoğunluğu hemoglobinle birleşir. Bikarbonat iyonları da eritrositlerden plazmaya geçerek klor iyonları ile yer değiştirir. Akciğerlerde bu reksiyonların tersi işlemlerle tekrar CO2 ve su oluşur.

Solunumun kontrolü Solunum, sinir sistemi tarafından alveoler ventilasyon hızı ayarlanarak PO2 ve PCO2 basınçları çok değişse bile sabit tutulur. Bu işlevler merkezi sinir sisteminde bulunan solunum merkezi tarafından yapılır.

Solunum merkezi Solunum merkezi beyin sapında bulunur ve 3 ayrı hücre grubundan/ merkezden oluşmuştur. Bunlar; Dorsal solunum grubu-inspirasyon merkezi Ventral solunum grubu-ekspirasyon ve inspirasyon merkezi. Pnomotaksik merkez-solunum hızı ve tipi Solunumun düzenlenmesinde dorsal solunum grubu ana rol oynar.

Solunumun düzenlenmesi Solunum merkezlerine direkt ve indirekt olarak kimyasal ve sinirsel yollarla uyarılar gelmektedir. Solunum merkezini etkileyen faktörler şunlardır; Akciğerlerdeki gerilme reseptörlerinden gelen uyarılar, Eklem kas ve tendonlardaki proprioreseptörlerden gelen uyarılar, Kandaki H iyonu artışı, Aort kavsi ve karotid arterlerde bulunan kimyasal reseptörlerden (bu reseptörler kandaki PCO2, PO2 ve PH değişikliklerine duyarlıdır) gelen uyarılar. Deri ve vücut ısısında meydana gelen değişiklikler, Hormonal (örneğin epinefrin) ve sinirsel faktörlerle

Asit-baz dengesinin sağlanmasında solunumun rolü Yoğun kas aktivitesi laktat ve H iyon konsantrasyonu üretiminde ve birikmesinde artışa yol açar. Asidozis Bu artış kas enerji metabolizmasını bozar. Solunum sistemi bu asidozis oluşumunu engelleyen birkaç tampon sisteminden birisidir ve özellikle egzersizde ve hemen sonrasında kritik önemi vardır.

H+ iyonlarının birikmesine izin verilmez. Tampon sistemi-tamponlama Laktik asit ve karbonik asit gibi asitler ortama hidrojen iyonu (H+) salarlar. H+ iyonlarının birikmesine izin verilmez. Tampon sistemi-tamponlama H+ + tampon -----> H-tampon Dinlenim koşullarında vücut sıvıları bikarbonat, fosfat ve protein gibi bazlara daha fazla oranda sahiptir pH Kasta 7,1, arter kanında 7,4 arasında değişir. Kan pH sınırları 6,9-7,5 tir

H+ normalin altına inerse alkaloz olarak isimlendirilir. H+ normalin üzerine çıkarsa ki bu düşük pH dır ve asidoz olarak isimlendirilir, H+ normalin altına inerse alkaloz olarak isimlendirilir. pH çok dar sınırlar içinde tutulur. Kimyasal tamponlar, Solunum sistemi Börekler

Kimyasal tamponlar Bikarbonat ( HCO3-)*** Fosfatlar Proteinler Hemoglobin

HCO3- + H+-- > karbonik asit-- > CO2 + su Laktik asit pH yı 7,4 ten 7 ye düşürdüğünde mevcut bikarbonatın % 60 kullanılır. Bu kimyasal tamponlar oluşan asitlerin oluştukları bölgeden dışarı atılacakları bölgelere (akciğerler ve böbrekler) taşıma işlevi yaparlar . Kanda serbest H+ artışı solunum merkezlerini uyarır.

Akciğerler ile ilgili anomaliler.. Amfizem Pnömoni Atelektazi Astım Tüberküloz

Amfizem Akciğerlerde hava bulunması anlamına gelir. Bronş ve bronşiyollerin irrite eden duman yada başka maddelerin sürekli teneffüsü ile hava yollarının koruyucu mekanizması bozulur, artıklar atılamaz ve havayolları tıkanır. Havayollarının tıkanması havanın alveollerden atılmasını güçleştirir ve hava alveollerde hapsolur, alveoller gerilerek genişler. Sonuçta alveol çeperi haraplanır hipoksi ve hiperkapni gelişir.

Pnömoni Alveollerin sıvı ve kan hücreleriyle dolduğu akciğer iltihabıdır. En yaygın nedeni pnomokok bakterilerinin neden olduğu bakteriyel pnomonidir. Sonuçta akciğer alveollerinde gaz değişimi gerçekleşemez.

Atelektazi Alveollerin kollapsı demeketir. Kollaps büzüşüp sönümlenmedir. Kollaps ya solunum yolunun tıkanması nedeniyle yada sürfaktan adı verilen maddenin eksikliği nedeniyle oluşur.

Astım Bronşiyollerin duvarında buluna düz kasların spastik olarak kasılmasıyla solunumun zorlaşmasıdır. Genel nedeni bronşiyollerin havadaki yabancı maddelere aşırı duyarlılığıdır.

Tüberküloz - verem Tüberküloz basilinin akciğerlerde oluşturduğu kendine özgü reaksiyon. Tedavi edilmezse basil tüm akciğere yayılır ve akciğer dokusunda ileri derecede harabiyet yapar.

Hipoksi Oksijen azlığıdır. Çeşitleri; Hipoksik hipoksi-PO2 düşük Anemik hipoksi-Hb düşük Stegnant hipoksi-dolaşım bozukluğu Histotoksik hipoksi-doku O2 yeterince kullanamıyor.

Anoksi Oksijenin hiç olmamasıdır. Organizmaya hipoksiye uyum sağlar (bir dereceye kadar) ama anoksi durumunda ölür.

Hiperkapni Vücut sıvılarında karbondioksit birikmesi anlamında kullanılır. Hipoventilasyon yada dolaşım yetersizliği ile hipoksi ile birlikte hiperkapni oluşur.

Siyanoz Derinin mavimtrak renk almasıdır. Nedeni deri damarlarında, özellikle kapillerlerde deoksijene hemoglobin miktarının artmasıdır. Deoksijene hemoglobin koyu mavimor renktedir.

Solunum tipleri Eupnea: normal solunum Hiperpne: solunumun frekansının ve derinliğinin artması Polipne: solunumun sıklığının artması Apne: solunumun geçici olarak durması Dispne: solunumun güçleşmesi; ventilasyonun hava isteğini karşılayamaması-hava açlığı Hiperkapni ve daha az ölçüde hipoksi Solunum kaslarınının yapmak zorunda olduğu iş Ruhsal durum