TÜRKLERİN MÜSLÜMAN OLMALARINDAN SONRA TÜRK EĞİTİM TARİHİ TÜRKLERİN MÜSLÜMAN OLMALARINDAN SONRA
Türkler, kitle halinde 10. Yüzyılın ilk yarısında Karahanlılar devletinde kendi istekleri ile Müslüman olmuşlardır.
Türklerin tek Tanrı düşüncesi, savaşçı, yoksulları doyurma, kurban törenleri, bilim sevgisi gibi gelenekleri; İslamiyet’in Tanrı anlayışı, cihat, zekat, sadaka, kurban, bilim anlayışı ve uygulamalarıyla benzerlikler gösterdiği için bu dini benimsemeleri zor olmadı. İlk Müslüman Türk Devleti’nin İtil Bulgar Devleti olduğu da ileri sürülmüştür.
Türklerin İslamiyet’i benimsemeleri eğitime yeni özellikler kazandırmıştır. İlk kez medrese denen planlı düzenli güçlü bir örgün eğitim – öğretim kurumu olan bir okul ortaya çıkmıştır. Araplı, İranlı vb. düşünür ve eğitimciler; eğitim-öğretim konularından eserler yazmışlardır. Eski değerler ve töre değişme yoluna girmiştir. Gazi ve veli insan tipleri ortaya çıkmıştır. Arapça ve Farsça, aydınların dili üzerinde giderek artan bir etkide bulunmuş ve bilim dili Arapça olmuş.
İÇ ASYA MÜSLÜMAN TÜRKLERİ, KARAHANLILAR İç Asya Müslüman Türkleri ve Karahanlılarda eğitimin temel özellikleri şunlardır: Müslüman olmaları ve yerleşik bir düzene geçmeleri eğitime olumlu yansımıştır. Devlet adamları eğitimi desteklemiştir. Medreseler kurulması eğitim için büyük atılım olmuş ve ülkenin her bir tarafına yayılmıştır. Farabi, İbn-i Sina gibi düşünürler bu zamanda yetişmiştir. “Eğitim bilimine” ilişkin ilk açıklama başta Farabi olmak üzere bu dönemde görebilmekteyiz.
Karahanlılarda eğitim, medreseler: Medreseler, İslam eğitim tarihinde, öğretimin giderek önem kazanıp yapılageldiği mescitlerden taşması, vs. gibi gelişmeler sonunda oluşmuşlardır. Medreselerin Orta Asya İslam kentlerinde ortaya çıktığı kabul edilmektedir.
Karahanlılar medreseleri Semerkant, Buhara, Taşkent, Balasagun, Yarkent, Kaşgar gibi önemli kentlere yaydılar. Karahanlı hükümdarların bilime önem vermeleri, bilim adamlarını korumaları nedeniyle toplumun bilgi düzeyi yükseldi.
Karahanlı hükümdarlarının medreselerin kurulup yayılmalarına çok önem vermelerinin iki nedeni; 1. Medreselerden, yeni Müslüman olan Türk boylarının yeni inanışlarını pekiştirme, yeni dinleri ile çelişen eski inanışları kaybettirme aracı, 2. Medreselerden, çevrelerindeki Şiilere karşı kendi Sünni-Hanefi inançlarını koruma aracı olarak yararlanmak.
Medresede, bilim ve din adamları için bir toplantı yeri olacak, bir camii, çalışma odaları, kütüphane, halk için Kur’an okunan bir salon, Edeb (genel olarak eğitim, muaşeret ve genel kültür bilgisi) öğretmeni için bir oda, küçük odalar (muhtemelen öğrenciler için), bir avlu ve bir bahçe bulunacaktır.
Farabi’nin Türk eğitim tarihindeki yeri nedir? Aristo’dan sonra İKİNCİ ÖĞRETMEN (muallim-i sani) denir. Farabi paraya şöhrete önem vermemiş ahlaklı bir hayat sürmüştür. Yüzden fazla eser vardır. Mantık, Felsefe, Fizik, Kimya gibi…
Farabi’nin eğitim görüşleri : Eğitimin amacı, mutluğu bulmak ve bireyi topluma yararlı hale getirmektir, Farabi eğitimciyi üçe ayırmıştır bunlar; Aile reisi, aile fertlerinin; öğretmen, çocuk ve gençlerin; devlet başkanı, milletinin eğitimcisidir.
Öğretim ve eğitimi ayırır: “Öğretim, milletler ve şehirlerde nazari (kurumsal) erdemler var etme demektir.” “Eğitim ise, milletlerde ahlaki erdemleri ve iş sanatlarını var etme yöntemidir.” Öğretimde kolaydan zora gidilmesini istemiş. Bir şey öğretilmeden ötekine geçilmeyeceğini söylemiş.Sorunlar tek tek incelenmeli demiştir.
Öğretmen öğrencilerle Sokrat gibi tartışmalıdır. Öğretimde Mantık ve Felsefe’ye yer verilmelidir. Öğrencinin öğrenme isteğini sürdürülmesine çalışılmalıdır. Çocuklar, karar verme yeteneği güçlü ve sorumluluk duygusuna sahip olarak yetiştirilmelidir. Disiplin ne sert ne yumuşak olmalıdır.
Farabinin, araştırma yöntemlerine ilişkin görüşlerine gelirsek eğer; bilimsel meseleleri çeşitli yöntemlerle çözümlenmesi gerektiğini söylemekle, bilimsel yöntem alanında değerli görüş ortaya koyar. Farabi’nin hükümdarın siyasi eğitimine ilişkin görüşüyse; hükümdarları Milletin eğitimcisi olarak görmekte bazen ikna bazen zorlama yöntemine başvurulmalı demektedir.
İbni Sina’nın Türk eğitim tarihindeki yeri nedir? İbni Sina’nın eğitim tarihindeki yeri tartışılmaz fakat Türkiye’de pek az tanındığından dolayı eğitim görüşlerine pek önem verilmemiştir. İbni Sina’ya Farabi’den sonra ÜÇÜNÇÜ ÖĞRETMEN (muaallim-i salis) denmiştir.
İbni Sina eğitim görüşlerine gelirsek bildiğiniz gibi İbni Sina tıp alanında çalışmaları çoktur yani İbni Sina Kanun ve Şifa adındaki eserleriyle tıp bilimini o dönemde doruk noktalarına çıkarmıştır. Ahlak ve fazilet eğitimine ilişkin görüşleri ise; İbni Sina’ya göre ahlak ve fazilet önemlidir. Ahlak’a ve fazilete önem verilmeyen bir hayatın ne önemi vardır demiştir.
İbni Sina ahlaki davranışlara ve fazilete ulaşmak için şunlara dikkat etmiştir; nefsin isteklerine uymamak, gazap, hırs… eseri ortaya çıkacak davranışları yok etmek, yalan söylememek, insanlara önem vermek. İbni Sina bilime ve Beden eğitimi önem vermiştir. Ayrıca çocuk sağlığı ve çocuk eğitiminde durmuştur.
İbni Sina eğitim ve öğretimin altı türünden söz etmekte bunlar; Zihni Öğretim, Sınai Öğretim, Telkini Öğretim, Tedibi Öğretim, Taklidi Öğretim, Tenbihi Öğretim.
BALASAGUNLU YUSUF’ un Türk eğitim tarihindeki yeri nedir? Karahanlılar döneminde yaşamıştır ve yazdığı Kutadgu Bilig adlı kitapla Türk tarihindeki yeri ayrıdır. Farabi ve İbni Sina etkisinde kalmıştır. Kutadgu Bilig: Mutluluk veren bilgi anlamına gelmekte olup Türkçe Uygur yazısı ile manzum olarak (6645 beyit) yazılmıştır. Kutadgu Bilig’e göre devlet yönetiminde vezir, kâtip, hazinedar, hükümdara öğütler verilmiştir. Ayrıca ahlaki davranışlar, çocuk eğitimi hakkında da birçok bilgiye yer verilmektedir.
KAŞGARLI MAHMUT’ un Türk eğitim tarihindeki yeri nedir? Büyük eser olan Divan-ü Lügat-it Türk adlı eseriyle Türkçe’nin ilk lügatını düzenleyen ve onu öğreten olarak eğitim tarihimizde önemli bir yer tutar. Arapça’nın bilimde kullanıldığı vakit Türkçe’nin ne kadar zengin bir dil olduğundan bahsetmiştir.
Divan yalnızca zengin bir sözlük değildir Divan yalnızca zengin bir sözlük değildir. Türk toplumlarının lehçeleri yaşayışları, inanışları, töreleri, atasözlerini de kapsar. Türklerin ilk dünya haritası da buradadır. Bu eser, yazıldığı dönemde çok ileri ve kökleri eskilere giden büyük bir Türk varlığını gösterir. Divan’da; Ailede çocuğun bakımı, yetiştirilmesi, Türk bilgi geleneği üzerinde durması, Türkçe’yi öğretim yöntemi yer almaktadır.
Ahmet Yesevi ve Edip Ahmet bin Mahmut Yükneki’nin Türk eğitim tarihindeki yeri nedir ? Ahmet Yesevi, ilk Türk tarikatını kurmuş ve Divan-ı Hikmet adında eseri vardır. Edip Ahmet, Atabetü-l Hakayık adındaki nasihatnamesi ile İslami esasları öğretmeye çalışmıştır.