Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Doç. Dr. Nuray E. KESKİN TÜRK İDARE TARİHİ

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "Doç. Dr. Nuray E. KESKİN TÜRK İDARE TARİHİ"— Sunum transkripti:

1 nekeskin@omu.edu.tr Doç. Dr. Nuray E. KESKİN TÜRK İDARE TARİHİ
Ondokuz Mayıs Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü TÜRK İDARE TARİHİ

2 1930’LU YILLARDA İDARE

3 sağlık 1929 yılında 1090 doktor, 164 hemşire, sağlık memuru, 397 ebe bulunmaktadır. Sağlık memurlarının büyük bölümü askerliklerini sıhhiye bölüklerinde yapanlardan oluşmaktadır; ebe ve hemşirelerin büyük bölümü eğitimli bile değildir. Bu kötü tablo eczane hizmeti için de geçerlidir. Eczane sayısı 1928’de 673 iken 1930’da 455’e inmiştir. 130 eczacı bulunmaktadır. Buna karşın, yurt genelinde bulaşıcı hastalıklar oldukça yaygındır.

4 eğitim 1927 sayımına göre toplam nüfus iken bütün düzeylerdeki öğrenci sayısı nüfusun ancak yüzde 3.7’sini oluşturmaktadır. Genel nüfus içerisindeki okur yazar oranı ise yüzde 10.6’dan ibarettir. Okullar kentlerde, özellikle büyük kentlerde toplanmıştır. Bu tarihlerde kent nüfusu ise toplam nüfusun yüzde 18’ini oluşturmaktadır.

5 Millet mektepleri Eğitim alanında 1 Ocak 1929 tarihinde millet mekteplerinin açılmasıyla, yaş arasındaki tüm yurttaşların okuma-yazma kurslarına katılması zorunlu kılınmıştır. Okuma-yazma kursları, ilkokul bulunan yerlerde bu okullarda açılmış, okul bulunmayan yerlere ise birer ay süreli gezici kurslar düzenlenmiştir. Millet Mektepleri iki düzey halinde örgütlenmiş, birinci düzeyde okuma-yazma öğretilirken ikinci düzeyde yurttaşlık hak ve görevleri anlatılmış ve yaşam becerileri kazandırılmaya çalışılmıştır.

6 Vatandaş Türkçe Konuş! Hukuk Fakültesi Talebe Cemiyeti tarafından 13 Ocak 1928 tarihinde başlatılan “vatandaş Türkçe konuş” kampanyası azınlıkların protestosuyla karşılaşmıştır. Bu kampanya bir süre sonra etkisini yitirmişse de Türkçe konuşma yolundaki baskı artmıştır. Örneğin İstanbul’da seyyar satıcıların Türkçe dışında herhangi bir dille satış yapmaları belediyenin almış olduğu bir kararla yasaklanmıştır.

7 Latin harfleri… 1 Kasım 1928 tarihli Türk harflerinin kabul ve tatbiki hakkındaki Kanunun yürürlüğe girmesi ile Harf devrimi hem kamu yönetiminde hem de gündelik yaşamda etkilerini hissettirmeye başlamıştır. Basın kuruluşları 1 Aralık 1928 günü bütün Türkiye’de yeni Türk harfleriyle yayın yapmaya başlamıştı. İlk günlerde gazetelerin baskı sayısında ve satış sayısında bir düşüş olduğu görüldü. Bunda pek çok gazetenin yeni harflerle basım yapabilecek teknik donanıma sahip olmaması da etkili olmuştu. Buna karşılık, Hükümet bütün ekonomik sıkıntılara rağmen gazete ve dergilere aylık maddi yardımda bulunmaya başlamıştı.

8 Latin harfleri… Kanun, ticaret hayatını yakından ilgilendiren değişikliklerin de 1 Ocak 1929 tarihinde yürürlüğe girmesini kurala bağlamıştı: Bilumum bankalar, imtiyazlı ve imtiyazsız şirketler, cemiyetler ve müesseseler tüm işlemlerinde Türk harflerini kullanmaya en geç 1 Ocak 1929 tarihine kadar başlamak zorundaydılar. Halkın resmi dairelere ve kurumlara başvururken aksamaların yaşanmaması için, 1929 yılı Haziran ayına kadar süre tanınmıştır.

9 1930 –umumi buhran Mustafa Kemal’in, Kasım ayının ikinci yarısında çıktığı yurt gezisi sırasında, umumi katibine söylediği sözler, bütün gerçekliğiyle Türkiyesini anlatmaktadır: “Bunalıyorum çocuk, büyük bir ısdırap içinde bunalıyorum. Görüyorsun ya, her gittiğimiz yerde mütemadiyen dert, şikayet dinliyoruz. Her taraf derin bir yokluk, maddi manevi perişanlık içinde. Ferahlatıcı çok az şeye rastlıyoruz. Memleketin hakiki durumu ne yazık ki bu.”

10 ‘hükümet uygulamalarına karşı muhalefet’
Dünya genelinde yaşanan iktisadi kriz ortamında, savaştan yeni çıkmış bir ülkede yaşam koşulları daha da güçleşirken, hükümetin hemen hemen her uygulaması ağır eleştirilere maruz kalmıştır. Bu eleştiri ortamında, çok partili siyasi hayata geçiş denemesi yapılmış ve Ağustos ayında Serbest Cumhuriyet Fırkası (SCF) kurulmuştur. Yeni fırkanın programı ile söylemini destekleyenler güçlü bir muhalefet oluşturmuştur. Bu yıl içerisinde Yarın, Son Posta, Hür Adam, Hizmet, Yeni Asır gibi muhalif gazetelerin hükümete yönelik ağır eleştirilerde bulunduğu görülmektedir.

11 SCF… SCF’nin ardından, biri Edirne’de (Türkiye Cumhuriyeti Amele ve Çiftçi Fırkası), diğeri Adana’da (Ahali Cumhuriyet Fırkası) olmak üzere iki parti daha kurulmuştur. Ne var ki bu serbestlik dönemi yalnızca üç ay sürmüş, Kasım ayının ortalarına gelindiğinde SCF’nin kapatılmasıyla tekrar tek partili sisteme dönülmüştür.

12 1930… Belediyeleri konu alan çok sayıda düzenleme ile yetmişbeş yıl uygulamada kalacak 1580 sayılı Belediye Kanunu ve cumhuriyetin ilk çok partili yerel seçimleri bu yıla aittir.

13 Ilımlı devletçilik 1930 yılı, ‘liberal iktisat politikası’ döneminden ‘devletçi iktisat politikası’nın egemen olduğu döneme ‘geçiş’i temsil etmektedir. Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu, Ticarette Tağşişin Men’i (hile ve aldatmanın yasaklanması) İhracatın Murakabesi (denetlenmesi) Kanunu, İnhisarlar (tekel) Kanunu Merkez Bankası Kanunu gibi ‘korumacı’ kanunlar yılında kabul edildiği gibi, devletçiliğin resmi iktisadi politikayı nitelendiren bir terim olarak ortaya atılması da bu yıla rastlar.

14 Ilımlı devletçilik Gerçekte aynı dönemde bütün devletler, “ulusal piyasalarını ve paralarını dünya ekonomisindeki kasırgaya karşı korumak” için ‘devletçi’ ve ‘piyasaya müdahaleci’ politikalar uygulamaya başlamışlardı. 30 Ağustos 1930’da Sivas’ta, Ankara-Sivas demiryolunun açılışını yapan İsmet İnönü, burada yaptığı konuşmada hükümetin iktisat politikasına karşı eleştirilere cevap verirken, gelecek yıllarda izlenecek devletçi politikanın işaretlerini de vermiştir. ‘Devletçilik’ kavramı resmen ilk kez bu konuşmada dile getirilmiştir:

15 İsmet İnönü: “Liberalizm nazariyatı, bu memleketin güç anlayacağı bir şeydir. Biz iktisadiyatta hakikaten ılımlı devletçiyiz. Bizi bu yöne sevkeden bu memleketin ihtiyaç ve bu milletin fikri eğilimidir… Devletin teşkilat, vasıtaları, yardımı ve hatta doğrudan teşebbüsü olmaksızın memleket sanayinin kurulabilmesini ancak safdil olanlar düşünebilir.”

16 Kadro Dergisi Kadro Dergisi, Ocak 1932-Ocak 1935 yılları arasında yayımlanmış ve dünya kapitalizminin geçirdiği buhranın etkisi altında, Türkiye’yi kapitalist olmayan bir yoldan sanayileştirme fikrini savunmuştur.

17 Kadro Dergisi Şevket Süreyya Aydemir, “biz, iktisadi gerilikten ve sömürge şartlarından kurtulabilmek için, bütün toplum yapımızın, yeni esaslar üzerinde düzenlenmesini, kurulmasını hedef tutan bir oluş içinde bulunuyoruz” diyor ve ekliyordu: “Bu oluşun nizamı, elbette ki başıboş bir gelişme değil, planlı bir devlet düzeni, bir devletçiliktir.”

18 Batı’ya açık dış politika
Genç Türkiye Cumhuriyeti, yakın geçmişe kadar iktisadi-mali ayrıcalıklar nedeniyle ilişkilerinde “muzdarip” olduğu ve karşısında bir bağımsızlık mücadelesi gerçekleştirdiği batılı devletlere karşı hasmane ya da kapalı bir tavır/politika izlememiştir.

19 İki Reform Kurulu: Sovyet Heyeti ve ABD Heyeti
Türkiye, gelen davet üzerine 1931 yılında Milletler Cemiyeti’ne girmiştir. Komşu ülkelerle geliştirilen dostluk ve ticaret ilişkilerinin yanı sıra uluslararası kurumlarda yer alınmakta, ayrıca farklı siyasi rejimlere sahip Batılı kapitalist ülkelerle ve Sovyetler Birliği ile de ilişkiler sürdürülmektedir.

20 İki ekonomi bakanı iki devletçilik modeli
Mustafa Şeref Özkan ( ) «toplumcu devletçilik» Celal Bayar ( ) «piyasacı devletçilik»

21 Celal Bayar (1883-1986) Cumhurbaşkanı 22 Mayıs 1950 – 27 Mayıs 1960
Celal Bayar, 1920’den 1960’a kadar kırk yıl boyunca Cumhuriyet döneminin siyaset ve yönetiminde etkili olmuştur. Cumhurbaşkanı 22 Mayıs 1950 – 27 Mayıs 1960 Başbakan 25 Ekim 1937 – 25 Ocak 1939 Ekonomi Bakanı 10 Kasım 1932 – 1 Kasım 1937 Milletvekili

22 Sovyet Heyeti 1932 yılında Sovyetler Birliği ile kredi anlaşması imzalanmış ve buradan gelen uzmanlarla işbirliği sürecine girilmiştir. Prof. Orlof başkanlığındaki Sovyet Heyeti, 13 Ağustos 1932’de Dolmabahçe Sarayı'nda İsmet Paşa ile görüştükten sonra Anadolu'nun çeşitli illerine ziyaretlerde bulunacaktır. Heyet 1934'te kabul edilen I. Beş Yıllık Sanayi Planı’nın çekirdeğini oluşturacak olan "Sınai Tesisat ve İşletme Raporu"nu hazırlayacaktır.

23 ABD Heyeti Sovyet Heyeti’nin hazırladığı 20 fabrika hakkındaki raporlar, Ocak 1933’de yani Celal (Bayar) Bey iktisat bakanı olduğunda tamamlanmıştır. Celal Bey, Sovyet uzmanlarının çalışmalarına denge oluşturacak şekilde araştırmalar yapmak üzere ABD’den W.D. Hines ve arkadaşlarını Türkiye’ye davet etmiştir.

24 ABD Heyeti Celal Bayar’ın iktisat bakanlığında Hükümet, yılında Washington Büyükelçisi Ahmet Muhtar Bey aracılığıyla, Türkiye'nin iktisadi durumunu incelemek ve rapor vermek üzere New York'da bulunan Hines, Rearick, Dorr ve Hammont adlı bir firmanın temsilcisi olan Mr. Walker D. Hines'i ülkeye davet etmiştir. ABD Heyeti’nin raporu 1934 yılı sonunda basılmıştır.

25 “Geçen On senede Beş Para Borç Yapılmadı” (CG, 1 Ocak 1934)
Bir yandan Osmanlı borçlarını ödemekle uğraşan Cumhuriyet idaresi, öte yandan altından kalkmak zorunda olduğu yatırımları dışarıdan borç almadan gerçekleştirme konusunda kararlıdır. 1930’lu yıllar, yabancı sermaye ve dış borç alımına karşı oldukça kapalı bir politikanın izlendiği bir dönemdir.

26 borçlanma Bu davranışa, Osmanlı’nın borçlanmasının yarattığı, siyasal bağımsızlığın kaybedilmesi sonucunun Cumhuriyet Kadrosunda bıraktığı etkinin sebep olduğu söylenebilir. Ayrıca 1929 krizi ve onu izleyen durgunluğun, o dönemde borç bulmayı zorlaştırmış olması da başka bir nedendir.

27 Yabancı uzman istihdamı
“çağdaş medeniyet seviyesine ulaşmak için” sanayi hamlesi ve teknoloji transferi konularında yabancı desteğine başvurmakta tereddüt etmemiştir.

28 Yabancı uzman istihdamı
sanayi tesislerinin kurulması ve işletilmesinde, “üniversite” kurulmasında, şehir planlarının hazırlanmasında, meslek okullarında, hastanelerde, askeri kuruluşlarda, maliye birimlerinde, ziraat alanında, yol ve su işlerinde, savunma birimlerinde… vb.

29 Yabancı uzmanlar Almanya, İngiltere, Fransa, Yugoslavya, Rusya, İtalya, Yunanistan, Macaristan, Avusturya, İspanya, İsviçre, İsveç ve diğer ülkeler uyruklu çok sayıda yabancı “uzman” Bu uzmanların bir kısmı orta Avrupa’daki siyasi karışıklıklardan kaçan çeşitli ülkelere mensup Yahudiler

30 Yabancı uzman nasıl olmalı?
1930’lar idaresinin yabancı uzmanlara bakışını İsmet İnönü’nün 1930 sonlarında ABD’den gelen bir müsteşara söylediği şu sözler özetlemektedir: “Bir mütehassıs (uzman) arıyoruz. Kendisinde aradığımız özellikler şudur: Hem işinin ehli olmalı, hem de kapitalist çevrelerin etkilerinden uzak kalabilecek bir kişilik sahibi olmalıdır. Bu son nokta çok mühimdir ve bunda ısrar ederiz.”

31 AB Projesi Bütün dünyayı sarsan iktisadi kriz ‘Avrupa Birliği’ hakkında bir proje (Briand Projesi) hazırlanmasına neden olmuştur. Fransa Dışişleri Bakanı Aristide Briand tarafından hazırlanan proje, Avrupa Birliği’nin hazırlık sürecinde oldukça önemli bir başlangıç olarak değerlendirilmektedir. Avrupa Birliği’ne Türkiye’nin davet edilip edilmeyeceği ve çeşitli Avrupa ülkelerinin bu konudaki görüşleri gazetelerde değerlendirmelere konu olmuştur.

32 Çocuk sahibi olmanın özendirilmesi
İlk bakışta, yoksulluğun ve ekonomik bunalımın olumsuz etkilerinin hüküm sürdüğü bir dönemde böyle bir çaba yadırganabilir. Ancak, o yıllarda, nüfus yetersizliğinin önemli sorun alanlarından biri olarak görüldüğünü, ekonominin ve savunmanın güçlenmesinin ancak nüfusun artmasıyla gerçekleşebileceğinin düşünüldüğünü anımsamak gerekir.

33 Çocuk politikası Çocuk sahibi olmayı özendirmek için gazetelerde bu yönde yazılar yayımlanmakta, hatta her hafta çok çocuklu ailelerin fotoğrafları basılarak altına aileyi övücü hoş açıklamalar yazılabilmektedir. Çok çocuklu ailelere devlet yardımı da yapılmaktadır yaş arasındaki bekar erkeklere ek vergiler yüklemeyi amaçlayan “Bekarlık Vergisi” tasarısı bu çerçevede düşünülebilir. Bir anlamda bekar erkeklerin evlenmesi ve nüfus artışına katkı sağlaması istenmektedir.

34 İstanbul’da Çocuk Mitingi, 1930

35 Kadınların kamusal yaşama katılımı
Kadınlar 1930’da belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakkını elde ettiler. 1932 yılı Türkiye'de kadınların pek çok işi ilk kez yapmaya başladıkları yıl olarak dikkat çekmektedir. Bu yılda kadınların kamu yönetimine katılmasının önü açılmaya çalışılarak, kamu yönetiminde aktif rol alması sağlanmıştır. 30’lu yıllarda kadınlar hakimlik, polislik, doktorluk, dışişleri ve gümrük muhafaza memurluğu gibi meslekleri icra etmeye başlamışlardır.

36 Kur’an-ı Kerim’in ve Ezanın Türkçeleştirilmesi
Kur’an-ı Kerim’in ve ezanın Türkçe okunması isteği hayli eskilere dayanmasına rağmen uygun zaman ve zemin bir türlü oluşturulamamıştır. Mustafa Kemal Paşa'nın direktifiyle 22 Ocak 1932’de Kur’an-ı Kerim’in Türkçe okutulmasıyla başlatılan süreç doğrultusunda Kur’an-ı Kerim ilk defa Türkçeleştirilmiş, ezan ve hutbe de ilk defa ülkenin önde gelen büyük camilerinde Türkçe olarak okunmuştur.

37 Türki dilinin yerleştirilmesi
1933 yılının Ocak ayında toplanan Türk Dili Cemiyeti, halk ağzından söz derleme konusunu ele almış ve kullanılmakta olan Arapça ve Farsça kelimelerin bir an önce Türkçe karşılıklarını bulmak ve yaymak için bir anket düzenlemeye karar vermiştir. Bu anketle Şemsettin Sami Bey'in "Kamusu Türki" adlı sözlüğünden alınacak Arapça ve Farsça kelimelerden her gün tanesi gazete, radyo ve ajans yolları ile halka bildirilerek karşılığı istenmiştir.

38 Türk dili Bu yolla üç buçuk ayda Arapça ve Farsça sözcük kamuoyuna duyurulmuştur. Anket sonucunda doksandan fazla liste neşredilmiştir. Gelen karşılıklardan 640 tanesi Türk Dili Cemiyeti tarafından onaylanarak kullanıma sunulmuştur.

39 1935-dilde yenilik 1935 yılı dilde yenileşme hareketlerinin zirve yılıdır. Bu yılda askeri rütbelerin yeni karşılıkları mülazım-asteğmen, kaymakam-yarbay, miralay-albay, mirliva-tuğgeneral gibi değiştirilmiştir.

40 1935 Belediye-uray şehir meclisi-şar kurulu belediye riyaseti- şarbaylık belediye reisi-şarbay müsteşar-yönetger maslahatgüzar- işgüder Şurayı Devlet-Danıştay Mahkemei Temyiz- Yargıtay Divanı Muhasebat- Sağışkur müşavir-danışman memur-işyar, imtihan-sınaç adalet-tüze

41 1938 –hayatı ucuzlatma Dönemin önemli bir olgusu hayatı “ucuzlatma” çabalarıdır. Ekmek, et, süt, tütün, benzin, yerli mensucat yanı sıra lokanta, sinema ve gazino gibi eğlence yerleri fiyatlarındaki indirimler ya da indirim yönündeki girişimler yıl içinde basında sık sık yer almaktadır. Ayrıca Sümerbank, Yerli Mallar Pazarları’ndaki bütün malların fiyatlarında indirime gider ve 1 Temmuz ucuzluk bayramı olarak belirlenir.

42 Pazarlık usulünü kaldırma
Ucuzluğu sağlama konusundaki ilginç ve önemli bir girişim, alışverişlerde pazarlık usulünü kaldırmak için Pazarlıksız Satış Kanunu’nun İstanbul, Ankara ve İzmir’den başlayarak yürürlüğe konmasıdır. Alışverişlerde pazarlık usulünün yaygın olmasının satıcıları yüksek fiyat söylemeye sevk ettiği ve pahalılığa neden olduğu düşünülmüş, bunun sonucunda satıcıların malın cinsini, fiyatını ve kalitesini gösteren etiketler koymasını zorunlu kılan kanun, Ekim ayında uygulamaya konmuştur.

43 Değişmeyen Türkiye Haliç’in kirliliği.
İstanbul-Ankara arasında tren hızlandırma çalışmaları. Trafik kazalarının önüne geçmek için kanun hazırlanması. Kaçak rakı vakasına rastlanması (iki ay içinde 376 adet). Komünizm, şeriatçılık, Kürtçülük, muzır neşriyat vb. gerekçelerle gazete kapatılması. Belediye memurlarının özel şirkete sigorta ettirilmesi.

44 Değişmeyen Türkiye Elektrik ve su hizmetlerinin özel şirketlerce sunulması. Cumhurbaşkanı ziyarete gelecek diye acelece yaptırılan köprünün yıkılması. Kamu yönetiminde yeniden düzenleme çalışmalarına başlanması. Tasarruf önlemleri arasında vekaletlerin arabalarının kaldırılmasının da yer alması, gösterilen tepkiler üzerine bundan vazgeçilmesi.

45 Kaynak Türkiye Cumhuriyeti İdare Tarihi Araştırması - Açıklamalı Yönetim Zamandizini , Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi KAYAUM Yayını, Ankara 2007, 1126 sayfa. eCumhuriyeti%C4%B0dareTarihi


"Doç. Dr. Nuray E. KESKİN TÜRK İDARE TARİHİ" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları