Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Bir Ömrün Öteki Hikayesi

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "Bir Ömrün Öteki Hikayesi"— Sunum transkripti:

1 Bir Ömrün Öteki Hikayesi
Nevin Oktay

2 Bir Ömrün Öteki Hikayesi
Gün ışıdı ışıyacak…Ankara’da sabah oluyor neredeyse… Günün ilk ışıkları ilk kez vuruyor Anıtkabir’e. Oradan yansıyıp yayılıyor dalga dalga görkemli şehrin üstüne…

3 Bir Ömrün Öteki Hikayesi
Moru sarıya, sarıyı beyaz sarıya götürerek hayat veren bu ışıkların ilk düştüğü yerde, bir başka hayat veren yaşıyor…

4 Bir Ömrün Öteki Hikayesi
Tutsak, ezilmiş, sömürülmüş, insanlıktan uzak yaşama terkedilmiş bir ulusu silkeleyen, onu şerefli geçmişine yakışır bir yaşam ortamına çeken, ona bağımsızlığını tattıran, ona özgürlüğün kutsallığını öğreten, ona insan olmanın en yüce onuruyla bir başka hayat veren yaşıyor…

5 Bir Ömrün Öteki Hikayesi

6 Bir Ömrün Öteki Hikayesi
Güneş dediniz mi, ilikleriniz ısınır, ağaçlara su yürür, dallar baharlanır, cansızlar canlılaşır…

7 Bir Ömrün Öteki Hikayesi
Atatürk dediniz mi, silkinirsiniz, uyanırsınız; uygarlığa doğru, kardeşliğe doğru, barışa doğru, insanı insan eden ilkelere doğru, aydınlık yarınlara doğru koşarak canlanırsınız…

8 Bir Ömrün Öteki Hikayesi
İkisi de can verendir… Biri doğada, diğeri düşünde, sosyal yaşamda, ulus bilincinde, yurt sevgisinde…

9 Bir Ömrün Öteki Hikayesi
Ne zaman güneşten yoksun kalsanız önce ürperir, sonra üşür, daha sonra sararıp solar, hasta olursunuz… Benliğinizin usul usul yok olduğunu, kemirildiğini, iskeletinizin çöktüğünü hissedersiniz… Atardamar atmaz, işleyen yürek işlemez, gören gözler görmez olur… yaşayamazsınız güneşsiz bir dünyada…

10 Bir Ömrün Öteki Hikayesi
Atatürk için de böyledir… O’nun ilkelerinden uzaklaştıkça aynı toprakta yaşayan, aynı bayrağın kutsal sevincini taşıyanlar, binlerce, on binlerce, yüz binlerce şehit kanı ile sulanmış olan bu toprakların gerçek değerini bilmez olurlar; ayyıldızlı bayrağın kutsallığındaki tada varamaz, düşman kesilirler…

11 Bir Ömrün Öteki Hikayesi
Atatürk ilkelerinden uzaklaştıkça, bu gaflet ve dalalete düştükçe, görebileceğiniz manzaralar, duyabileceğiniz şeyler bunlardır işte…

12 Bir Ömrün Öteki Hikayesi
Durur damarlarındaki asil kan; akmaz olur… Muhtaç olduğun kudret, onu bu ihanetten dolayı terkeder gider… Soluk alıp verişinde özgürlüğü değil, sömürülmeye yönelişi, tutsaklığa zincirlenişini yaşar…

13 Bir Ömrün Öteki Hikayesi
Özgürlüğüm diyeceğiniz özgürlüğünüz, tarihim diyeceğiniz tarihiniz, bayrağım diyeceğiniz bayrağınız yoktur…

14 Bir Ömrün Öteki Hikayesi
Bu nedenledir ki; nasıl güneşsiz bir dünyada yaşayamazsınız, Atatürk ilkelerinden yoksun bir dünyada da Türk Ulusu olarak yaşayamazsınız…

15 Bir Ömrün Öteki Hikayesi
1881 – 2005 tam 114 yıl… Atatürk doğalı tam 114 yıl olmuş öyle mi? Ya öleli? Öleli mi?

16 Bir Ömrün Öteki Hikayesi
Ölür mü insanı, toprağı, bayrağı, uygarlığı bir araya getirenler? Ölür mü özgürlüğü, bağımsızlığı, onuru bir araya getirenler? Bunlardan yoksun yaşayanlara taze kan, yürek, bilek, akıl ve irade gücü verenler ölür mü?...

17 Bir Ömrün Öteki Hikayesi
Mustafa Kemal’ler ölmez; Atatürk olup ölümsüzleşirler… Türkü öldürmeden Atatürk’ü; Atatürk’ü öldürmeden Türkü öldüremezsiniz evrende…

18 Bir Ömrün Öteki Hikayesi
“Yarın bayram değil mi Gökçen?” dedi. “Evet Paşam, bizim bayramımız… en büyük bayramımız… “Dolmabahçe Sarayı epey kalabalık oldu bu yıl.” “Öyle Paşam… Hükümet üyelerinin çoğu buradalar… Cumhuriyet Bayramını sizinle birlikte kutlayacaklar.” “Ama ben bugünü halkımla, halkımın içinde kutlamak isterdim Gökçen…” Gelecek bayram…”

19 Bir Ömrün Öteki Hikayesi
Eliyle susmamı işaret etti: “Bana gelecek bayramdan bahsetme, hatta gelecek aydan da… Ekim ayını çıkarabilirsem bile Kasım ayını çıkarabileceğimi sanmıyorum!”

20 Bir Ömrün Öteki Hikayesi
Ağlamamak, hıçkıra hıçkıra ağlamamak, boynuna sarılmamak için güç tutuyordum kendimi: “Paşam…” dedim, sesimdeki acıyı belli etmemeye çalışarak, “Siz daha çok bayramlar bizimle, halkımızla birlikte olacaksınız”

21 Bir Ömrün Öteki Hikayesi
Başını “hayır!” anlamına gelen bir şekilde iki yana salladıktan sonra, gözlerini karşı taraftaki yeşilliklerle dolu tabloya dikti.

22 Bir Ömrün Öteki Hikayesi
Ertesi sabah, yani 29 Ekim 1938 sabahı bütün gayretine karşın kalkamadı yatağından… Beni görür görmez ilk sözü “Bugün bayram” oldu…

23 Bir Ömrün Öteki Hikayesi
Yüzü her zamankinden solgundu. Elleri balmumu rengini almıştı. Gözlerinin etrafındaki mor halkalar derin birer kuyuyu andırıyordu. Mavilikler denizi olan gözleri sanki laciverde dönmüş gibiydi…

24 Bir Ömrün Öteki Hikayesi
Akşama doğru gençler yine vapurları doldurarak tıpkı O’nun son 30 Ağustos’unda olduğu gibi, Dolmabahçe Sarayı’nın önüne gelmişlerdi. Ata’yı görmek istiyorlardı… coşmuşlardı… tezahürattan yer gök inliyordu. Odaya Dr. Neşet Ömer Bey ile Salih Bozok girdiler. Atatürk onları yanına çağırdı:

25 Bir Ömrün Öteki Hikayesi
“Duyuyor musunuz?” dedi. “Duyuyoruz Paşam!” dediler, “Bunlar bizim gençlerimiz…” dedi. “Evet Paşam, bizim gençlerimiz!” “Cumhuriyeti emanet ettiğimiz gençlerimiz..” dedi. “Evet Paşam!” dediler…

26 Bir Ömrün Öteki Hikayesi
“Ne gür sesleri var… öyle bir nesil yetişiyor ki, bu neslin heyecanı, yurt ve bayrak aşkı körletilmeyecek olursa, dünyanın en büyük, en mutlu ülkesi biliniz ki Türkiye olacaktır!.” dedi. “Onları körletmeye kimsenin gücü yetmeyecektir Paşam!” “Ama etmek isteyenler çıkacaklardır!. Tarihe bakınız, daima ulusların mutluluğuna, esenliğine gölge düşürecek bedhahların çıktıklarını görürsünüz!.” dedi.

27 Bir Ömrün Öteki Hikayesi
“Fakat Paşam onlarda sizin attığınız temel var!.” dediler. “Bu çocukları görmek istiyorum… buraya kadar geldiklerine göre, onlara hiç olmazsa el sallamalıyım..” dedi. “Fakat…” “Nedir fakat?” dedi…

28 Bir Ömrün Öteki Hikayesi
Bunu çok sert bir şekilde söylemişti. Bin bir güçlükle üzerini giydirdiler. Çektiği acıyı anlatmaya imkan var mı? O balmumu gibi olan yüzü ıstıraptan mosmor oluyor, alnından ter damlaları halının üzerine sanki yağmur gibi iniyordu. Ama vermişti kararını. O coşkun gençliğe el sallayacaktı. Daha hayatta olduğunu, daha onlarla birlikte olduğunu, bu Cumhuriyet Bayramı’nı onlarla birlikte kutlandığını göstermek istiyordu.

29 Bir Ömrün Öteki Hikayesi
Cumhuriyet’i emanet ettiği gençler bilmeliydiler ki, Ata’ları amansız hastalığın pençesinde kıvranırken bile kendileriyle birliktedir, onlara destek olmaktadır.

30 Bir Ömrün Öteki Hikayesi
Pencerenin önüne bir koltuk yerleştirdiler. Atatürk bu koltuğa oturdu. İşte o zaman kıyamet koptu dışarda. Onu gören gençler çılgınca alkışlıyorlar, bayraklarını sallıyorlardı. Görülecek bir manzaraydı. Ata’nın gözlerinde yaş vardı…

31 Bir Ömrün Öteki Hikayesi
Ulusunu, gençlerini buradan eli ile selamladıktan sonra: “Yoruldum!.. Çok çabuk yoruluyorum!” dedi…

32 Bir Ömrün Öteki Hikayesi
Evet, çok çabuk yoruluyordu… Atatürk çok hastaydı... Amansız bir hastalığın pençesine düşmüştü, siroz… Karaciğer artık vazifesini yapmıyor, zehirlenme başlamış ve vücudundaki bütün yağlar erimişti. Durum vahim ve ümitsizdi… Artık içlerinde en ufak bir ümit ışığı bile kalmamıştı. Atatürk ölüyordu…

33 Bir Ömrün Öteki Hikayesi
Girdiği ilk komadan çıkmıştı. Ama “kurtuldu” diye atılan sevinç çığlıkları kısa sürmüştü… Kimsenin elinden bir şey yapmak gelmiyordu. Aman Yarabbi… herkes adeta dehşet içindeydi. Dualar gökyüzüne yükseliyor, eller göğe açılıyor, dudaklar hep Ata’nın sağlığı için Allah’a içtenlikle yakarıyordu.

34 Bir Ömrün Öteki Hikayesi
Deniz maviliğini yitirmiş, karışık bir mora dönmüştü… ağaçlar yapraklarını dökmüşler, soğuğu içlerine çekerek boyunlarını büküp yaşam savaşı vermeye koyulmuşlardı. Toprak ana derin bir uykuya varmıştı yaz gelene dek..

35 Bir Ömrün Öteki Hikayesi
İnsanlar aceleci adımlarla işlerine gidiyorlar, aceleci adımlarla evlerine dönüyorlardı. Martıların hevesi kalmamıştı. Atatürk ikinci komaya girmişti… odasına girip çıkmalar durdurulmuştu. Sadece doktorlar girip çıkıyorlardı. Gecemiz, gündüzümüz uykulardan uzak bekliyorduk.

36 Bir Ömrün Öteki Hikayesi
Sonra her şey birden bire durdu yaşamda. Kuşlar öldüler, deniz öldü. Balıklar… ağaçlar bir bir devrildiler… evler çöktü. Bulutlar daha bir kara indiler yeryüzüne, daha bir matem karası… radyolar sustu. Minarelerde ezan sesleri donup kaldı sanki sabahın ilk saatlerinde… güneş yok oldu. Sadece bayrak yaşıyordu… o da yarıya indirilmiş olarak… ve bir de zalim saat 1938 yılının Kasım ayının 9.05’ini gösteren saat…

37 Bir Ömrün Öteki Hikayesi
Türk Milleti Ata’sını, Büyük Türkü kaybetmişti…

38 Bir Ömrün Öteki Hikayesi
Cumhuriyet Bayramlarında, 10 Kasımlarda hep gider mozolesine yüz sürerim Atatürk’ün. Ağlar mıyım? Ağlarım kuşkusuz. Görür mü ağladığımı, yandığımı? Görür kuşkusuz… kalkar yerinden her zaman ki gibi okşar o güzelim saçlarımı: “Üzülme Gökçen!.” der; “Madem ki bu kadar hissediyorsun, bu kadar benimle dolusun, bu kadar beni seviyor, beni anıyor, benim yolumda yürüyorsun, o halde ben sende, senin gibi milyonlarca Türk’ün kalbinde, kafasında ölümsüzleştim; ölümsüzlüğü kavuşarak yaşıyorum eserlerimle…”

39 Bir Ömrün Öteki Hikayesi
Sonra merasim komutanı yol gösterir Anıtkabir’den çıkmam için… o geniş aydınlıkta dudaklarımdan şu kelimeler dökülür her zaman:

40 Bir Ömrün Öteki Hikayesi
Seni düşünüyorsam, Seni anlıyorsam, Seni seviyorsam, Senin yolundaysam, Yaşıyorum demektir…

41 Bir Ömrün Öteki Hikayesi
Senin yolundayız, Ruhun şad olsun Atam Türk milleti


"Bir Ömrün Öteki Hikayesi" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları