Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Haziran 2014. Cemaat denilince akla; “insan yetiştirmek, eğitim, davet vb. için fedakârlık, yardımlaşma” gelir. Dini lider denilince akla; “dünya malını,

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "Haziran 2014. Cemaat denilince akla; “insan yetiştirmek, eğitim, davet vb. için fedakârlık, yardımlaşma” gelir. Dini lider denilince akla; “dünya malını,"— Sunum transkripti:

1 Haziran 2014

2 Cemaat denilince akla; “insan yetiştirmek, eğitim, davet vb. için fedakârlık, yardımlaşma” gelir. Dini lider denilince akla; “dünya malını, makam/ mevkii putlaştırmamayı öğreten” gelir. Bu toplum böyle bilir, böyle inanırdı. Ya şimdilerde? Cemaat denilince “çoğaltma tutkusu krizi”ne girmiş, tatmin için “istihbarat, kasetler, fişlemeler, şantajlar, iftiralar” üzerinden faaliyet gösteren “örgüt ve Hocaefendisi” akla gelmekte… Bir dini yapı “ABD'nin yanında yer alırsak güçleniriz” diyorsa, ABD ve İsrail’in kucağına oturur ve onlara şirinlik adına ülkesine ihanet derecesinde kirli oyunlara kalkışır. Yaptıklarıyla bu ülkeye verdikleri milyarlarca dolar zarar ve kaçak dinlemeyle çaldıkları ‘devlet bilgileri”ni servis etmeleri başka nasıl izah edilebilir? İslâm dünyasında doğmakta olan umutların zayıflamasının vebali onlara yeter. Varsın onlar ‘cemaat’ denilince kimyası bozulan şer odaklarla “yıkım ittifakları” kursunlar, varsın onlar Müslümanlara “beddua”lar yapsınlar… Müslümanlara ümmetin duası yeter. Dua, en etkili ilaçtır/silahtır, biline… BİZ HOHLAYA HOHLAYA BUZ DAĞLARINI ERİTTİK; ŞİMDİ ORTALIK ÇAMURDAN GEÇİLMİYOR. Necip Fazıl Kısakürek

3 İnsan vücuduna yapışıp ‘doğrudan kan emen’ “hayvan parazitler” olduğu gibi, toplumun istikrarını bozup ekonomiyi darmadağın ve yönetilemez hale getirmek suretiyle ‘dolaylı kan emen’ “insan parazitler” de vardır … Çıkarı için şeytanla bile işbirliğine girmekten çekinmeyen insan parazitler, geleceğimizi tehdit etmektedir… Yaşadığı toplumda, ürettiğinden daha çoğunu alabilmek için (yasa dışı veya günah olup olmamasına bakmaksızın), legal (açık) veya illegal (gizli) yapılanmaların (örgütlerin) içinde yer alanlar… Kendi hırslarının tatmini için; örgütün gücünü (toplumun ortak çıkarlarına zarar veriyor olsa bile) kullanmayı göze alan veya alanlarla bilerek birlikte olanlar… Not: İnsanı ilgilendiren “kam emici” parazitler bunlarla sınırlı değildir. Biz, en yaygın ve zararlı olanları seçerek, konumuza örnek yaptık… Tarih; ırk, din, tarikat veya maddi çıkar için kurulmuş gizli yapılanmalarla dolu. Bazıları (masonluk gibi) günümüzde de devam ediyor; bazıları da, yeni yeni deşifre olmaya başladı…

4 Okullardaki ateizm, medyanın (biyolojik ve ideolojik) sapık yayınları, sokakların ruhsuzluğu, ailelerin sekülerliği yeni nesli “bal arısı” değil, “sivrisinek” yapıyor. Ülkemizde “operasyon” yapmak isteyenler için böyleleri “gönüllü vandal”dır. Bunları “bir şekilde” sokağa dökmek, etrafa saldırmalarını sağlamak, seçilmiş hükümeti devirmeye yetmese de, “istikrarı bozmak yoluyla ekonomiye zarar verdirmek” (bu yolla vatandaşın kanını emmek) için yeterli olmaktadır… Sivrisinek, kan emicilerden olup dört evreden geçerek yetişkin hale gelir. Bunlar; suda geçen yumurta, larva, pupa evreleri ile karadaki “ergin olma” evresidir. Sivrisinek için su birikintisi çok önemlidir. Su olmazsa sivrisinek oluşamaz... Sivrisinek, kanını emdiği canlıdan aldıklarını bir başkasının kanına vererek hastalığın yayılmasına sebep olur… Sivrisineklerle en iyi mücadele, kaynağında (larva döneminde) ilaçlama ile yapılır. Yetişkin sinekler için fiziksel önlem daha uygundur; yani, sineklik taktırmak, açık cilt yüzeyini en aza indirmek gibi… Cilde “kovucu ilaç” sürmek, en son seçilecek metot olmalıdır… YORUM

5 Saç bitleri, insan saçında yaşayan ve üreyen, günde 2- 8 kez kan emerek beslenen, kanatsız ve bacakları zıplamaya uygun olmayan, sürünerek hareket edebilen parazitlerdir… Sirke denilen yumurtalarını görmek kendisini görmekten daha kolaydır. Sirkeler yıkanarak temizlenemezler. Önce etkili bir kimyasal ile öldürülür ve özel bir tarakla saçtan temizlenir… Bitlerin kan emmeleri sırasında deriye enjekte ettikleri sıvı (tükürükleri) alerjiye sebep olduğundan şiddetli kaşıntı yapar. Saç biti, insan vücudu dışında yalnızca 48 saat yaşayabilir… YORUM “Boş kafa şeytanın çalışma odasıymış”... Kafaları Batının 19 yy. “Fosil” teorileriyle doldurdun mu, o kafa boş demektir. Hain, çıkarcı, kul hakkı tanımayan yönetici böyle kafalardan çıkar. Yakın tarih şahittir ki; sömürgeciler, ülkemizde her iktidar değişikliğinde kendilerine uşaklık yapacak “bürokrat” bulmakta zorlanmadılar. Ve onlar (masonların kontrolünde) hainlik yaptıkları halde kahramanlar olarak takdim edildiler… Milletin heyecanına takoz olanlar, bürokrasinin kan emici “Bit”leridir

6 Pireler kanatsızdır; ancak, çok aktif haşerelerdir. Kuvvetli ve uzun arka bacaklarıyla seri zıplama yaparak çok hızlı hareket ederler. Ayaklarındaki çengel ile çok iyi tutunma sağlarlar… Pire ağırlığının 5-6 kat fazlasına kadar kan emebilme yeteneğine sahiptir ve üstünde durduğu canlıdan günde 4-5 defa kan emer… Farklı boy ve yapıda türleri olan pireler yumurta bırakarak üreme yaparlar… Pire, üzerinde yaşadığı canlıya göre renk alabilir… Pire ısırması çok tehlikelidir… Pire kan emmeden de çok uzun süre yaşamını devam ettirebilir. YORUM Ülkemizdeki “sermaye baronları” sayıca en fazla 500 aile iken, ülke servetinin yarısından çoğuna hükmediyorlar… Milyonların hakkını “gaspa dayanan” bu ters orantılılık, her gün onları daha da zenginleştirirken, aynı zamanda azgınlaştırıyor. Baronlar, “ülkeyi yönetme” isteklerini tatmin için, ülkede “kaos” çıkarmaktan bile çekinmiyorlar. Böylece bir taşla iki kuş vuruyorlar. Her kaos “dıştaki ağabeylerini” mutlu ederken, içte faiz yoluyla daha da zengin oluyorlar. Pire’ler kanımızı emiyor.

7 İnsan için en tehlikeli olan kan emici, “Kanamalı Kırım Kongo Hastalığı”nın öldürücü virüsünü taşıyan kene türüdür. Bu sebeple; kene, diğer kan emicilere göre daha tehlikelidir (ölümcüldür)… Kene’de diğer kan emiciler gibi herhangi bir konaktan mutlaka kan emmek zorundadır. Keneler, sinekler gibi hemen sokup kısa sürede kan emişini bırakmazlar. Bazı türleri 5-20 gün süresince aynı yerden vücut ağırlıklarının 3-30 misli kanı emerken, bazıları da, tutunduğu konaktan kısa sürede çok miktarda kan emer ve konağını terk eder… Konaklarını terk eden keneler tekrar bir konak bulmak için iki farklı metot izler: Bazı keneler bitkilere tırmanır ve yakından canlı geçmesini bekler. Bazı keneler de konak aramak için devamlı yer değiştirir… Vücuda yapışmış keneler en kısa zamanda çıkartılmalıdır; yapışık kalma süresi uzadıkça risk artar… Kan emen bir keneyi deriden bilgisizce söküp atmak (hastalık bulaşma riskini artırdığından) tehlikelidir. Çünkü çıkarılmaya çalışılan kene tepki olarak midesinde bulunan, mikrop ve bakterilerle dolu kanı geriye (insan kanına) boşaltır. Ülkemizde dikkatsizce kene temizliği yapanlardan ölenleri (doktor dahil) biliyoruz. Temizlik, kenenin üzerine kimyasallar dökülmeden (mekanik olarak) yapılmalıdır…

8 Keneler yaradılışlarına uygun olarak insan ve/veya hayvanlara yapışarak (beslenebilmek adına) onlardan kan emerler. Kenenin bu davranışı onun için doğal bir harekettir, insan için ise tehlikeli sonuçları olan bir temastır… Kene, üzerine yapıştığı canlıdan (konaktan) kan aldığında ona teşekkür etmez, bazı türleri konağı zehirler. Bilhassa “Kırım Kongo Hastalığı” yapan keneler iyi bilinmeli, onlardan uzak durmalı; yetmez, onlarla mücadele edilmelidir. İnsan; çevresindeki canlılara, tabiat olaylarına ve kendi dışında gelişen olaylara karşı zaman zaman “boş bulunur”; bir başka ifade ile, “önemsemez”… İnsan ne zamanki zarar görmeye başlar “Bu da nereden çıktı?” der… İnsanın kan emici canlılarla ilişkisi de böyledir. Kan emiciler, dışarıdan küçük, zararsız görünürler; temas edince ise…

9 Hırsızlık, gasp, dolandırıcılık ve benzeri işler yapanların diğer insanların birikimlerinden alabilecekleri (çalabilecekleri) “birey kaldıkları sürece” daima sınırlıdır. Bunu bilenler, güçlerini birleştirmek için bir araya gelirler; yani, “çete”leşirler... Dünya Siyonistleri (Sermaye Yapılanması) Mason, Kemalist vb. (Siyasi Yapılanma) İstanbul Baronları (Sermaye Yapılanması) Dini Cemaat (Siyasi Yapılanma) bazı yapılanmaların Milletin kanını kullanarak Cemaat’ görüntülü “bazı yapılanmaların” kendi hedefleri için makam/ unvan dağıtarak “paralel yapı” kurdukları ortaya çıktı… Milletin kanını kullanarak kendine ‘örgüt’ kuranların, zorlanınca “ülkeyi nasıl yangın yerine çevirebileceklerini” de görmüş olduk. örgütlü kan emerler Türkiye’deki sermaye Baronlar’ı da kendilerince “örgütlü”dür ve artıkları kendilerine kalmak üzere dışarıdaki sahipleri adına kan emerler. Zorlandıkları zaman ağabeyleri, taraftar solcu/ seküler bürokratları ve medyaları ile iktidarı yıkma oyunlarına girerler. örgütlere üye olmak milletin kanını kullanarak Yakın zamana kadar memuriyette yükselmenin (bürokrat olmanın) yolu “mason, kemalist vb.” “örgütlere üye olmak”tan geçiyordu. Böyleleri, kişisel rant uğruna (milletin kanını kullanarak) destek aldıkları örgütleri “bilerek/ bilmeyerek” beslediler… örgütlenen kanını emdiler ABD ve Avrupa’da “örgütlenen” Yahudiler “Banka- Şirket- Borsa” yoluyla başkalarının kanını emdiler ve dünya sermayesini ellerine geçirdiler. Bugün de sömürülerinin devamı için medyalarını ve çöreklendikleri ülkenin yönetimini kullanmaktalar.

10 Aysberg’in hep su üstündeki kısmına bakıp “Altında ne var?” demeyenler ABD’ye kaçan için dün “Din düşmanlarından canını kurtardı” derken, bugün Türkiye’ye dönmeme sebebi olarak “Meğer ihanet planları yapıyormuş” deme noktasında… Dualar ümmeti buz dağından kurtardı, Titanik (inkârcı) olsaydık çoktan batmıştık. ● Adamlarının “muhterem Hocaefendi”, seküler karşıtlarının “Nurcu”, Yahudilerin “ABD merkezli Türk din adamı” dedikleri zatın kurup yönettiği (veya öyle sanılan) yapılanma, çeşitli tanımlamalarla günümüze taşındı… Müslümanlara “Bu cemaat ne iş yapar?” diye sorsanız alacağınız cevap: “Ümmet içinde ayrı bir ümmet gibiler; ancak, dini bir cemaattir. Dindar yetiştirmek için okul- yurt hizmetleri yaparlar” şeklindedir. Müslümanlar bir yapıyı “Allah’ın rızasını kazanmak için çalışanlar” olarak algılarsa onları “dini cemaat” olarak tanımlar ve karşılıksız destekler… Bugünlerde; bilinenin dışındaki davranışları sebebiyle bu cemaate başlayan tepkilere kendi ağabeylerince basında: “Bizim ‘hizmet’ dediğimiz harekete ‘dinî cemaat’ denilmesi haksızlıktır. Biz ‘dinî cemaat değiliz’…” şeklinde cevap vermekteler. Keşke Müslümanlar bunu daha önce duysaydı. Böylelikle, neye ‘hizmet’ ettiğini anlar ve bu kadar cömert ve hoşgörülü davranmazdı… ● Son iki aydır yaşananlardan sonra Risale-i Nur akımının ileri gelenleri bu yapılanma için: “Sosyolojik olarak cemaat tabiri kullanılabilir ama yaptıkları iş, takındıkları tavır, cemaati aşan bir tavır olduğundan onlara ‘cemaat’ değil ‘örgüt’ denilmelidir” diyerek, kurucusunu ve taraftarlarını (yaptıklarını ihanetle eşleyerek) dışlamaktalar… Pirincin içindeki siyah taşlar kolayca teşhis edilir ve temizlenir. Esas tehlike pirincin içindeki beyaz taşlardadır. Zor da olsa onlar da temizlenmelidir; yoksa, ağızda kırılmadık diş kalmaz. DÜNveBUGÜN

11 ● Rüyasında Peygamberimizi gördüğünü ve O’ndan “Tweetleri iki katına çıkarın” talimatını aldığını söyleyen “mürit”e “Uygundur, yapın” talimatı veren biri “dini lider” kabul edilmiş… Tedbir alınmazsa vah halimize. ● “Dindar nesil yetiştiriyoruz, devlet dairelerine yerleştiriyoruz, Müslümanlar rahat edecek” diyenler, müritleri savcılar/ hakimler/ polisler eliyle fişlemeler, kasetler, sahte delil üretmeler, masumlara suç isnadı, mahkumiyet ile ülkeyi yangın yerine çevirdiler. Bunlar gerçekten dini cemaat değil; tarihteki “… Tarikatı”nın kopyası. (Sayıca o kadar çok ki birini siz seçin yazın.) Tedbir alınmazsa vay halimize. ● Hükümeti darbeyle düşürmek için mürit ve medyalarını tam gaz kullanmalarına rağmen, halktan istedikleri desteği bulamadılar. Hoşgörü maskeleri düştü ve halka "cahil, aptal ve zavallı“ demeye başladılar. Beslendiği çanağı pisliyorlar. Tedbir alınmazsa vay halimize. En büyük tehlike Müslüman görüntülü birilerinin “paralel din” kurmaya çalışmasıdır. Bunun örneği “malum cemaatin lideri ve müritleri”dir. Onlar, ‘paralel din’ icat ediyorlar. Türkiye’de müritlerinin beynini yıkamak için hurafe ve sapkınlıklarına Hz. Peygamber’i alet ederken; dışarıda, “Dinler arası diyalog kuralım, onlar bize gelmiyorsa, biz onlara yanaşalım, hepimiz Allah’a inanıyoruz da buluşalım” derken, Hz. Muhammed’i(sav) geri plana çekerek (yanaşmak adına) onlarla aralarını boşaltıyorlar. İyi de onlarla temel farkımız Hz. Muhammed’i (sav) peygamber olarak kabul etmemeleri değil mi? Etseler Müslüman olacaklar. Dahası; kendisini sözcü gibi görüp Papa’yla görüşmesi… O da kabul ediyor. Papaz akıllı; ABD ve İsrail’i hiç eleştirmeyen, kiliseye tehdit oluşturmayan, İslâm’ı sulandırıp yeni bir din oluşturmaya çalışan birini niçin kabul etmesin? Bu fırsat kaçar mı? Kendilerinin isteyip de yapamadığını bu adam yapıyor… Şimdilerde de Hz. Peygamber’i tweetlerde, kamyonlarda, konserlerde gezdirip duruyor. İsrail’de yayınlanan bir analizde, Erdoğan “Siyonist düşmanı” olarak anılırken, Gülen’e “Yahudi sever imam” methiyesi yapılıyor… “AK Parti’nin Arap İslâm’ını, Hizmet Hareketi’nin Türk İslâm’ını tercih ettiğini söyleyen Yahudi yazar, Gülen’in hurafelerle dolu din anlayışını Türk diye öne çıkarıyor, gerçek İslâm’ı Arap üzerinden yeriyor. Yemeyiz… Rehberi Kur’ân olmayanın kafası boştur. “BOŞ KAFA ŞEYTANIN ÇALIŞMA ODASIDIR” ve “BALIK BAŞTAN KOKAR.”

12 ● Sürekli Duyarlı Kalarak Mücadele: Müslüman toplumda “din, istikrar, milli kültür, ekonomik canlılık” onun kanı (hayat suyu) gibidir. Bu sebeple; bir Müslüman kendi kanını korur gibi toplumun değerlerini de korumak ve onları doğru beslemek zorundadır. Müslüman gafletini “safmışız” mazeretiyle örtemez. Sürekli Duyarlılık Mekanik Yol Kimyasal Yol Doğal Yol İlaçla Ürkütme ● Mekanik Yoldan Mücadele: Kim ki “mason vari” gizli organizasyonlara girer ve “mafya vari” kirli işler peşinde olursa, bilinsin ki toplumun kanını (istikrarı, kültürü, ekonomiyi) zehirliyor demektir.Böylelerini kulağından tutup (her türlü yönetimin dışına) atmak, toplumla ekonomik bağlarını koparmak gerekir. ● Kimyasal Yoldan Mücadele: Bürokrasiyi sürekli ellerinde tutup değerlerimizle oynayan “kemalistler” evrensel değerlerin öne çıkması ile sayıları azaldı, nesilleri kesilmekte olduğundan önemleri kalmadı. ● İlaçla Ürkütme Yoluyla Mücadele: Anadolu’nun Müslüman çocukları bürokrasiye gelmeye başladıkça, masonlar yönetimde yer (konak) bulmakta zorlanıyorlar. Hemen pes etmediklerini, pusuya çekilerek el altından ara ara kana virüs verdiklerini biliyoruz. Onlara karşı geliştirilen “antivirüs” şimdilik yeterli… ● Doğal Yol İle Mücadele: Kim ki dindar görünüp “vahiy dini İslâm’la oynamaya kalkıyor; o, kana ölümcül virüs atıyor” demektir. Böyle bir durumda mücadelenin stratejisi “imha etmek” olmalıdır. Acınırsa “Kırım Kongo Hastalığı”nın insanı götürdüğü gibi, dinde yozlaşma da toplumu götürür… Kenelerle mücadelenin değişik yolları vardır. Bunlar: Keneyi alet kullanarak söküp atmak, ortamı ilaçlamak, kene üzerine ilaçlı pamuk koyarak kendi kendine ayrılmasını sağlamak ve ortamda kene yiyen evcil hayvan beslemektir. TOPLUMUN KENELERİ PARALEL YAPILAR Güçlerini içinde bulundukları toplumun zaaflarından alanlar EVVELSİ GÜN KEMALİSTLER DÜN MASONLAR BUGÜN CEMAAT(!)

13 ONLAR OLMASAYDI ● İslâm’a değil kendine hizmet eden örgüt olduklarını nasıl öğrenecektik? ● Beslediğimizin korkunç bir yılan olduğunu nasıl anlayacaktık? ● “Ölmek istiyorum çünkü cennette ekmek var…” diyen aç Suriyeli çocuğun, bunların derdi olmadığını nasıl öğrenecektik? (Suriye’ye YARDIM GÖTÜREN tırların önünü bunlar kesmişti.) ● Birileri; "Hocaefendi(!)"nin Kemalistler, laikçiler, solcular için umut olacağını, gerçek Ergenekoncularla “kanka” olabileceklerini söylese inanır mıydık? ● Çok örnek var, yerimiz yok… Meşru olan “Büyük fayda için küçük bedeller ödenebilir” prensibini, cemaat lideri “Menfaat elde etmek için kötülükler yapılabilir” haline dönüştürmüşse (bedel ödemek başka, kötülük yapmak başkadır) müritlerde örgütü “dinleme ve şantaj hizmeti” haline dönüştürür, nerede duracakları da bilinemez… Korunmak bir haktır.BİTİRİRKEN Millet olarak; kriz olmadan “nerelerde, kimlerde sorun oluşuyor?” teşhisini yapabilme kültürümüz yok. Bu sebeple: GERÇEĞİ ÖĞRENME FIRSATIMIZ OLDU ● Bunların “darbe teşebbüslerine” karşı diğer cemaatler tepki bildirisi yayınlayınca hemen medyalarında “Kamudan beslenen cemaatler, vakıflar, gruplar ve dernekler bu iktidarın gitmesinden korkuyorlar” şeklinde aşağılayıcı suçlamalarla içlerindekini kustular... ● H. Karaman, M. İslamoğlu gibi gerçek din alimlerine karşı yaptıkları karalamanın sebebini kendi ağızlarından ifşa ettiler… ● Fakir için verilen zekatlar ABD’deki seçim kampanyalarına bağış, Hıristiyan lobicilere ücret, Vatikan’a seyahat, “diyalog” için ‘mama’ olmuş. Çukurun kapağı açıldı, bakalım daha… SORU ŞU: Hangi güçler ne vaat etti ki 17 Aralık’ta operasyona cüret ettiler? Ülke ekonomisinin kaybı yüz milyarlarca dolar, batının ne kazandığı belli, KENDİLERİ NE KAZANDI? MİLLETİMDEN ÖZÜR DİLİYORUM Onların yayınlarına destek oldum, buldukları öğrencilere burs verdim… Mezun olanların şu anda ne yaptığı hususunda içimde şüpheler var; umarım iyilerdendir. Yoksa verdikleri zarardan benim payıma düşen kısmının özrünü diliyor, tekrar etmeyeceğini taahhüt ediyorum. DÜN: KABE’Yİ SAHİBİ KORUR, BEN DEVELERİMİN PEŞİNDEYİM. BUGÜN: İSLÂM’A VERDİĞİNİZ ZARARIN HESABINI ALLAH’A (CC) VERİN. BEN, ÜMMETE VERDİĞİNİZ ZARARIN PEŞİNDEYİM.

14 Faydalandıklarıma teşekkürlerimle... Haziran 2014


"Haziran 2014. Cemaat denilince akla; “insan yetiştirmek, eğitim, davet vb. için fedakârlık, yardımlaşma” gelir. Dini lider denilince akla; “dünya malını," indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları