Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Türkiye’de Beslenme Kaynaklı Sağlık Sorunlarına Genel Bakış

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "Türkiye’de Beslenme Kaynaklı Sağlık Sorunlarına Genel Bakış"— Sunum transkripti:

1 Türkiye’de Beslenme Kaynaklı Sağlık Sorunlarına Genel Bakış
Prof. Dr. Funda ELMACIOĞLU Duygu Pelister

2 Bu slayt hazırlanırken TBSA-2010 verileri kullanılmıştır.

3 Bebek ölüm hızı Bebek ölüm hızı değerleri 2008, 2009 ve yılları için sırasıyla binde 12.1, 10.2 ve 7.8, beş yaş altı ölüm hızı ise aynı yıllar için sırasıyla binde 16.8, ve 11.7

4 Anne sütü ile beslenme Ülke genelinde yürütülen programların olumlu etkisinin TNSA-2008 verilerine yansıdığı saptanmıştır. TNSA-2008 verilerine göre tek başına 6 ay anne sütü ile beslenme oranı %41.6 olarak bulunmuştur ve annelerin tamamına yakını (%96.7) bebeğini emzirmektedir. Ancak tamamlayıcı (ek) besinlere erken aylarda başlama uygulaması sürdürülmektedir (TNSA, 2008).

5 Dünya Sağlık Örgütü (WHO)’ya göre, öncelike anne sütü sağlıklı gelişim için çocuklar için en iyi gıda. İlk altı ayda optimal büyüme ve sağlık gelişimi açısında anne sütüyle beslenme çok büyük önem arz ediyor. İlk altı ay sonrasında ise uygun ek gıdalarla birlikte süte devam edilmesinde yarar var. Bu ek besinlerin uygun miktarlarda verilmesi çok önemli. İlk altı ay sonrasında ek gıdalarla çocuklar kesinlikle tanıştırılmaya başlanmalıdır ve büyümeyle birlikte ek gıdalar arttırılmalıdır. Kanatlılar, etler ve yumurtalar mümkün olduğu kadar çocukların beslenmesine eklenmelidir. Bunların yanında gıdalarda çeşitliliğin arttırılması ise bir diğer önemli husustur. Ayrıca çocuklar püre haline getirilmiş ve yarı akışkan sıvıları altı ile sekiz ay arası tüketebilir ay arası çocuklar parmak şeklinde kesilmiş gıdaları tüketebilir. 12. Aydan itibaren çocuklar diğer aile bireylerinin tükettiği besinleri tüketebilir seviyeye erişirler. WHO –  Online Q&A Archieves Çeviridir. DUYGU PELİSTER

6 Türkiye'de 0-5 yaş grubu çocuklarda; büyüme ve gelişme geriliği, demir yetersizliği anemisi, raşitizm, okul çağı çocuk ve gençlerde; zayıflık ve şişmanlık, demir yetersizliği anemisi, vitamin yetersizlikleri, iyot yetersizliği hastalıkları, diş çürükleri, yetişkin kadınlarda; zayıflık ve şişmanlık, demir yetersizliği anemisi, iyot yetersizliği hastalıkları, vitamin yetersizlikleri, yetişkin bireylerde ve yaşlılarda; beslenmeye bağlı kronik hastalıklar sık görülmektedir.

7 Protein-enerji yetersizliği
TNSA-2008 sonuçlarına göre 0-5 yaş grubu çocuklarda yaşa göre boy uzunluğu (bodurluk), boy uzunluğuna göre vücut ağırlığı (zayıflık) ve yaşa göre vücut ağırlığı (düşük kiloluluk) oranı sırasıyla, %10.3, %0.4 ve %2.8’dir. Çocuklarda büyüme geriliği görülme sıklığı, kırsal (%17.4) alanlarda, kentlere (%7.6) ve doğuda (%21.0), batıya (%7.6) göre yüksektir.

8 Kronik enerji yetersizliği
Kronik enerji yetersizliğini tanımlamak için yetişkinlerde Beden Kütle İndeksi (BKİ) kesişim noktası (cut-off) <18.5 kg/m2 kriter olarak alınmaktadır. Türkiye'de yetişkin kadınlarda kronik- enerji yetersizliği önemli bir sorun olarak gözükmemektedir (TNSA, 2008). TÜİK (2010) Sağlık Araştırması verilerine göre 15 yaş ve üzeri bireylerde zayıflık görülme sıklığı erkeklerde %3.5, kadınlarda %5.9 ve toplamda %4.7 bulunmuştur.

9 Demir yetersizliği anemisi (kansızlık)
Ülkemizde demir yetersizliği anemisi önemli bir halk sağlığı sorunudur. Yapılan çeşitli araştırmalarda elde edilen sonuçlara göre; Türkiye’de genel olarak 0-5 yaş grubu çocukların ortalama %50’sinde, okul çağı çocuklarının %30’unda, emzikli kadınların ise %50’sinde anemi görülebilmektedir.

10 “Sağlık Bakanlığı Demir Gibi Türkiye Programı”nın izleme ve değerlendirilme çalışması sonucunda aylık çocuklarda anemi sıklığının %30’lardan %7.8’e düştüğü saptanmıştır (Akdağ, ).

11 İyot yetersizlikleri hastalıkları
Ağır ve orta düzeyde iyot yetersizliğinin %27.8 olduğu ve bu değerin 1997 ve 2002 araştırma sonuçlarına göre (sırasıyla, %58 ve %38.9) daha iyi olduğu sonucuna varılmıştır. İyot yetersizliğinin şehirlerde çoğunlukla çözümlendiği ancak kırsal yerleşim yerlerinde halen önemli bir sorun olduğu vurgulanmıştır.

12 D vitamini yetersizliği
Gazi Üniversitesi tarafından 2011 yılında yürütülen, aylık çocuklarda ve annelerinde D vitamini düzeyini belirleme çalışmasında annelerin %81.7’sinin D vitamini düzeyi 20 ng/mL altında bulunmuştur. Annelerin yaşlarına, eğitim durumuna ve gelir durumuna göre D vitamini düzeyi arasında fark saptanmamıştır. Çocuklarda D vitamini eksikliği sınır değeri 15 ng/mL olarak alınmış, buna göre çocukların %26.8’ünde D vitamini eksikliği olduğu saptanmıştır. Çocuklarda cinsiyet ve yaş gruplarına göre D vitamini düzeyi arasında anlamlı fark saptanmamıştır. Prematürelerde ve düşük doğum ağırlığı olanlarda ise D vitamini eksikliği daha fazla görülmüştür (GÜ/SB, 2011).

13 Çocuk ve gençlerde şişmanlık
WHO büyüme eğrileri (2006, 2007a ve 2007b) kullanılarak değerlendirilmiş çalışmalara gereksinim vardır. Yuca ve arkadaşları (2010), yılları arasında 6-18 yaş grubu okul çocuğu üzerinde yürüttükleri bir çalışmada hafif şişmanlık görülme sıklığını %11.1, obezite görülme sıklığını ise %2.2 (erkek: %2.1, kız: %2.3) olarak saptamıştır. Genellikle hem hafif şişmanlık, hem de şişmanlık görülme sıklığı kızlarda erkeklere göre daha fazla bulunmuştur.

14 SB/HÜ TOÇBİ ç6-10 yaş grubu okul çağı çocuklarında Türkiye Geneline gösterge olarak 140 ilköğretim okuluna devam eden 6-10 yaş grubu çocuk üzerinde yürütülmüştür. Şişmanlık görülme sıklığı 6, 7, 8, 9 ve 10 yaşlarında sırasıyla, %5.5, %5.8, %6.1, %7.7 ve %6.9 bulunmuştur. Şişmanlık sorununun en fazla görüldüğü bölgeler İstanbul (%13.0) ve Batı Marmara (%11.7)’dır.

15 Yetişkinlerde şişmanlık
TÜİK (2010) Sağlık Araştırması verilerine göre 15 yaş ve üzeri bireylerde hafif şişmanlık, şişmanlık görülme sıklığı sırasıyla erkeklerde %37.3 ve %13.2, kadınlarda %28.4 ve %21.0, ve toplamda %33.0 ve %16.9 bulunmuştur.

16 Beslenmeye Bağlı Kronik Hastalıklar

17 Kalp-damar hastalıkları:
Ülkemizde tüm ölümlerin ilk sırasında %47.73 ile kalp damar hastalıkları yer almaktadır ve hastalık yükü %19.3’dür. Serebrovasküler hastalıkların insidansı ’de erkeklerde 69.6, kadınlarda ise 72.1’dir. Prevelans ise binde 3.19’dir (UHY-ME, 2004).

18 Hipertansiyon Rapor edilen değerlere göre hipertansiyon prevelansı 2008 yılında erkeklerde %8.9, kadınlarda %17.9 ve tüm bireylerde %13.5 iken, yılında erkeklerde %8.4, kadınlarda %16.8 ve tüm bireylerde %12.7’dir. 2010 yılı verilerine göre hipertansiyon prevelansı kırsalda (erkek: %10.3, kadın: %19.9, toplam: %15.3), kentsel yerleşime göre (erkek: %7.7, kadın: %15.3, toplam: %11.5) daha yüksektir (SB, 2012).

19 Kanser Türkiye'de kanserler yetişkinlerde %13.1 ile ikinci sırada ölüm nedeni (UHY-ME, 2004) iken, TÜİK Ölüm Nedeni İstatistikleri (2009) verilerine göre %21.1 oranı (erkek: % 24.9 ve kadın: %16.5) ile yine ikinci sırada ölüm nedeni olarak büyük önem taşımaktadır (SB, 2012).

20 Diyabet Türkiye Erişkin Kalp Sağlığı ve Hipertansiyon Araştırması ve Risk Faktörleri (TEKHARF) çalışmasında ise prevelans %8.4 (E: %8.1; K:%8.9) bulunmuştur (Yumuk et al, 2005). TURDEP-II’ye göre Türk erişkin toplumunda diyabet sıklığının %13.7’ye ulaştığı görülmüştür (Satman, 2010).

21 Teşekkürler


"Türkiye’de Beslenme Kaynaklı Sağlık Sorunlarına Genel Bakış" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları