Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

T.C. GAZİANTEP VALİLİĞİ İL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "T.C. GAZİANTEP VALİLİĞİ İL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ"— Sunum transkripti:

1 T.C. GAZİANTEP VALİLİĞİ İL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ
AİLE EĞİTİM SEFERBERLİĞİ EĞİTİM PROGRAMI 7-11 YAŞ (OKUL ÇAĞI) ÇOCUKLARININ GELİŞİM ÖZELLİKLERİ

2 Ailelerimizin de toplumlarımızın da geleceğini belirleyen en değerli yapı taşları çocuklarımızdır. Nasıl bir çocuk yetiştirdiğimiz gelecekte nasıl bir toplumda yaşayacağımızın yatırımıdır. Çocuk yetiştirirken sadece aç bırakmamak, açıkta bırakmamak, sağlıklı ve başarılı bir toplum için yeterli değildir. Çocuğun duygusal ihtiyaçları başta olmak üzere eğitsel ihtiyaçları, günlük ihtiyaçları, sosyal ihtiyaçları da karşılanmalıdır. Bu ihtiyaçları karşılayabilmek için çocuğun ilgileri, yetenekleri ve kişisel özellikleri dikkate alınmalıdır. Bunun da yolu çocuğun gelişim özelliklerini bilmekten geçer. Bu aile eğitimleri sayesinde çocuklarımıza ait bilmediklerimizi öğrenme, bildiklerimizi ise gözden geçirme fırsatı bulacağız.

3 OKUL ÇAĞI Okul çağı, çocuğun aile yuvasından çıkıp dış dünyaya açıldığı, toplumsal çevreye iyice karıştığı çağdır.

4 OKUL ÇAĞI ÇOCUĞUNUN GELİŞİM ÖZELLİKLERİNİ BAZI BAŞLIKLAR ALTINDA TOPLAYABİLİRİZ:
1) Bedensel Büyüme ve Gelişme 2) Zihinsel Gelişme 3) Benlik Gelişimi 4) Okuma-Yazma ve Aritmetik Becerilerinin Kazanılması 5) Okul Çağındaki Arkadaş İlişkileri

5 1) BEDENSEL BÜYÜME VE GELİŞME
İlköğretimin ilk kademesindeki çocuklar rahatlıkla koşar, yürür, tırmanır, bisiklete binme gibi becerileri kolaylıkla kazanır.  Okul öncesi dönemde başlayan büyüme hızındaki düşme, on-on bir yaşlarına kadar süregelir. Erkek çocukları ortalama 127 cm iken, on yaşlarına geldiklerinde 138 cm. bulur. Kızlar erkeklerden 4-5 cm kısadır. On yaşlarına doğru vücut kimyasındaki farklılaşmalara bağlı olarak özellikle kız çocuklarında ani bir boy artışı olur. Erkekler 9-10 yaşlarına kadar kızlardan biraz daha uzun ve daha iri bir bedene sahip olmalarına karşın sınıflarda kızlardan daha ufak bir görünüme sahiptirler.

6 Aileler bu dönemde çocuklara basit yemek yapımı, odasını toplama, giysilerini katlama gibi küçük sorumluluklar vererek onların bedensel gelişimine katkıda bulunabilirler. Çocuğun dans etmesine, yüzme, futbol gibi etkinliklere katılmasını sağlayabilirler. Bunlar da çocuğun bedensel gelişimine büyük ölçüde katkı sağlar.

7 2) ZİHİNSEL GELİŞME Çocuk ilkokula başladığında mantıklı bir düşünceden yoksundur. Ancak ilkokul yıllarındaki eğitim ve öğretim etkinlikleri çocuğun ‘’somut düşünce’’ye geçişini kolaylaştırmaktadır. Somut düşünce; çocuğun gözüyle görebildiği, duyu organlarıyla temas edebildiği eşya ve olaylar üzerindeki çok boyutlu bir mantıksal düşünce şeklidir.

8 Somut düşünme evresinde çocuk, somut bilgileri düzenli ve mantıklı olarak işleyebilir. Gördüğü nesne ve olaylara ilişkin akıl yürütebilir. Bu evrede mantıksal düşünmenin yanı sıra, sayı, zaman, mekan, boyut, hacim, uzaklık kavramları yerleşmeye başlar.

9 İlkokul çağındaki çocuklar kararlarını oluştururken, gözlemlerden ve mantıksal sonuç çıkarmalardan daha çok yararlanır, doğrudan yaşadıkları deneyimlere daha az bağımlı kalırlar.

10 Yetişkinliğin düşünüş biçimi olan soyut düşünebilme, çocuklar için oldukça önemli bir gelişimdir. Soyut düşünce, çocukların kendi dünyalarını daha karmaşık biçimlerde anlamalarını sağlar. Mantıksal sonuç çıkarmaları, dikkati yoğunlaştırma yetenekleri, dikkat ve bellek kapasiteleri esaslı ölçüde artar. Çocuklar bu yaşlarda, özel deneyimlerine dayanarak sebep-sonuç ilişkileri kurmaya  ve genel ilkelere ilişkin görüş geliştirmeye başlarlar.

11 Soyut düşünce, çocukların bir eylemde bulunmadan önce hareketlerinin öngörülebilen olası sonuçlarını göz önünde bulundurmalarına yardımcı olur. Bu gelişim sonucu, başka bir çocuğun davranışının ne tür sonuçlar getirdiğini gözlemleyip benzer biçimde davrandıklarında aynı sonuçların kendileri için de geçerli olabileceğini anlayabilirler. ‘’Ayşe hiç bakmadan  piknik masasından yere atladı ve alnı kesildi. Ben de piknik masasından hiç bakmadan atlarsam; aynı şey benim başıma da gelebilir. Atlamadan önce bakmalıyım’’ gibi düşünebilirler.

12 Bu dönem okula başlama dönemidir
Bu dönem okula başlama dönemidir. Bu dönemde çocuklar oyunla eğitimden oturarak ders çalışmaya geçişte zorlanabilirler, bu gibi durumlarda aile ilk başta çocuğa ders çalışırken eşlik ve rehberlik edebilir.

13 Çocuğun konsantrasyonu düşük ise ve ders çalışma esnasında sıkılıyorsa onun bir süre ders çalışıp ara ara dinlenmesi ya da farklı kısa eylemler, oyunlar oynaması için fırsat vermelidir. Çocuğun konsantrasyonu az olabilir. Aile ondan sürekli oturup ödevini bitirmesini ilk başta beklememelidir. Anne-baba ders çalışmasına eşlik eder ders çalışmayı eğlenceli bir hale getirmeye çalışırsa çocuk okula ders çalışmaya daha iyi adapte olur.

14 Çocuğun çevredeki arkadaşlarıyla da oyun oynamasına fırsat verilmelidir. Ebeveynler endişe ediyor ise çocuğu oyun oynarken gözlemlemeli fakat oyununa müdahale edilmemelidir.

15 3) BENLİK GELİŞİMİ Benlik, bireyin fiziksel ve sosyal çevresiyle olan etkileşimleri sonucu kazandığı bir takım kişisel duygu, değer ve kavramlar sistemidir. Benlik kavramı, bir çocuğun sadece kendi ile ilgili değil, çevresi yani annesi, babası, öğretmenleri, arkadaşları hakkındaki düşüncelerinden ve ona karşı olan davranışlarından da etkilenir.

16 Çocuktaki benlik kavramı aynı zamanda çevresinde gelişen ve yaşamındaki insanlarda oluşan değişikliklerden de etkilenir.

17 Benlik saygısı, bireyin ne olduğu ile ne olmak istediği arasındaki farka ilişkin duygularını gösterir. Kendi benlik kavramını beğenmesi, onaylaması, kendinden hoşnut olmasıdır.

18 Son çocuklukta, bir çocuk ailesi dışındaki çevresinde kendini  kanıtlayabilmesi için okulda başarılı olmak ve akranlarıyla iyi bir şekilde iletişim kurmak gibi kendisi hakkındaki olumlu bir duyguya ihtiyaç duyar. Bu yaştaki kendini algılayışı, onun çocukluk ve yetişkinlik dönemi boyunca başarısı, sosyal etkileşimi ve duygusal durumu üzerinde önemli bir etki olacaktır.

19 Genelde bir çocuk, kendisini başarılı hissetmesini sağlayacak, başarılı olamadığı zamanlarda iyi olduğu konusunda olumlu düşünmesini sürdürmeye yarayacak etkinlikler ve etkileşimler arar. Yüksek benlik saygısına sahip olan bir çocuk kendisini, gerçekçi hedefler koyabilen  ve bunları gerçekleştirebilecek yetenekli bir birey olarak algılayacaktır.

20 Düşük benlik saygısı olan çocuk okulda  ve hayatının geri kalanında kapasitesinin daha altında başarılar hedefleme eğiliminde olacaktır. Düşük benlik saygısının nedenleri, kendini daha başarısız hissetme, diğer insanlarla iletişimi iyi kuramama ve bunun sonucunda çocukta utanç duyma duygusunun gelişmesi. Bu tür düşük benliğe sahip olan çocuk arkadaşlarından  taktir toplama gibi bir tutum sergileyebilir.

21 4) Okuma-Yazma ve Aritmetik Becerilerinin Kazanılması
Bu dönemde çocuklar düşündükleri ve merak ettikleri becerileri öğrenmeye başlar. Düşündüklerini eyleme geçirmek isterler. Mesela; resimli öykü kitaplarını okuyabilmesi, yazı yazmayı öğrenmesi, sayıları toplayabilmesi...

22 Okuma Becerisinin Gelişimi
Okumayı öğrenirken çocuğun yazıları parmaklarıyla izlemesi, dudağını hareket ettirmesi, yüksek sesle okuması, kelimeleri okumadan önce harf harf veya hece hece okumasının önlenmesi gerekir. Bu davranışlar alışkanlık haline gelir ve hızlı okumayı engeller. Okumada en etkili faktör görsel ve işitsel dil merkezleri arasındaki ilişkinin iyi bir şekilde gelişmesidir. Böylece yazıyı bütünüyle okumak ve anlamak mümkün olur.

23 Yazma Becerisinin Gelişimi
Yazma becerisi için; eli kullanabilme yeteneği, gelişmiş bir görme yeterliliği, dikkati yoğunlaştırma gerekir. Okula başlamadan önce çocuk çizim-resim yapma, boyama, şekil tamamlama gibi etkinliklerle eli kullanma yeteneğini geliştirir.

24 5) OKUL ÇAĞINDAKİ ARKADAŞ İLİŞKİLERİ
Okul yaşamının heyecanlı yönlerinden biri, yeni arkadaşlıklar kurmaktır. Çocuk başkaları tarafından sevilmek, oyunlara ve etkinliklere kabul edilmek ve değer verilmek ister. Okul çağı çocuğu, kurduğu arkadaşlıklar sayesinde aile biriminin ötesinde ufkunu genişletir, dış dünyaya ilişkin deneyim kazanmaya başlar, benlik imajı oluşturur ve bir sosyal destek sistemi geliştirir. Arkadaş beğenisinin önem kazandığı son çocukluk dönemlerindeki 8-12 yaşlar arasındaki dilim, ‘’gruplaşma dönemi’nin ön hazırlayıcısı olarak bilinir. Takıma bağlılık ve onun içindeki işbirliği, bireysel yarıştan üstün gelebilir.

25 Okul çağındaki kurallar ve sosyal roller giderek önemli hale gelir ve sosyal etkinliklerde cinsiyet farklılıkları daha belirginleşir. Çocuklar okul yaşına eriştiklerinde arkadaşlarının kalıcılığı da artar  ve kızlar  daha sınırlı sayıda çocukla daha kuvvetli ilişkiler kurarken, erkekler daha fazla sayıdaki çocukla arkadaşlık ederler.

26 Bu evre boyunca, akranlarla arkadaşlıklar oldukça önemli hale gelir
Bu evre boyunca, akranlarla arkadaşlıklar oldukça önemli hale gelir. Çocuklar  yaşıt arkadaşlardan  oluşan destekleyici bir gruba uyum sağlamak ve yeterli sosyal becerilere sahip olmak, çocuğun yüksek benlik saygısına ulaşmasında oldukça önemli bir yer tutar.

27 Rekabet etmek doğal ve değer taşıyan bir güdülenimdir, ama diğer çocukların başarıları ile yeteneklerinin akla uygun bir biçimde kabul edilmesiyle daha ılımlı  hale getirilmelidir. Herhangi bir yarışma ortamıyla karşı karşıya kaldıklarında, bazı çocuklar eleştirilme veya reddedilme riskini azaltmak amacıyla etkileşime girmekten kaçınırlar. Aşırı yarışmacı tutum ile aşırı çekingen davranışın her ikisi de, doğal olarak rekabete özendiren bir sosyal çevrede benlik saygısını korumaya yönelik girişimlerdir ve çocuklar için olumsuz sonuçlar doğurur.

28 7-11 yaşları arasında arkadaşlıklar kurmak, son çocukluk döneminin en önemli görevlerinden biridir ve bu hayatları boyunca devam edecek sosyal bir beceridir. Gelişimsel olarak okul çağı çocuğu daha karmaşık ilişkiler geliştirmeye hazırdır. Giderek, duygu ve düşüncelerinden daha çok haberdar olmaya başlar. Zamana ilişkin geçmiş, şimdiki  zaman ve gelecek kavramlarını daha iyi anlar. Bu yaşta  artık aileye eskisi kadar bağlı olmadığı gibi kendine dönük ilgileri de azalmıştır. Artık arkadaşlık konusunda akranlarına  daha çok güvenmeye, arkadaşlarıyla birlikte okul öncesi döneme kıyasla daha fazla zaman geçirmeye başlar. Günden güne birbirleriyle çocukluk döneminin zevklerini ve hayal kırıklıklarını paylaşırlar.

29 Bu ortak gelişim özelliklerine rağmen, çocukların sosyal becerileri geliştirme oranları birbirinden farklıdır. Ayrıca bazıları arkadaşlarına diğerlerinden daha fazla arzu ve ihtiyaç duyarlar. Bazı çocuklar zamanlarının çoğunu kendi başlarına, aile üyeleriyle veya sadece tek bir ‘’en iyi’’ arkadaşla geçirmek konusunda oldukça memnunken, diğerleri grup halinde bir çok arkadaşlıklar kurmayı yeğler. Ortalama bir okul çağı çocuğunun yaklaşık beş yakın arkadaşı vardır. ancak, çocuğun tercihleri ve ihtiyaçları seneden seneye ve hatta aydan aya değişebilir.

30 Neden Bazı Çocukların Arkadaşları Yoktur?
Okul çağı çocuğu beğenilmek ister. Ancak bazıları arkadaşlık kurmayı öğrenmek konusunda daha yavaştır. Bir kısmı da arkadaşlık kurmaya istekli oldukları halde gruplardan dışlanmış olabilir. Dışlanmalarında veya itici bulunmalarında çeşitli bireysel özellikler rol oynayabilir.

31 Çocukla İlgili Etkenler
- Mizaç özellikleri (utangaçlık, saldırganlık gibi) - Dikkat problemleri/hiperaktivite - Öğrenme güçlükleri - Sosyal beceri problemleri - İletişim becerileri ile ilgili güçlükler - Fiziksel, duygusal veya bilişsel gelişimde görülen gecikmeler - Fiziksel engel veya itici fiziksel görünüş - Kronik hastalıklar, okul  devamsızlığı - Duygusal güçlükler (depresyon, düşük benlik saygısı) - Çocuğun yalnız kalmayı tercih etmesi - Çocuğun sosyal doyumunun ve arkadaşlık ihtiyacının büyük bir ölçüde aile bireyleri tarafından  karşılanıyor olması - Sahip olduğu kültürel değerlerin akranlarınınkiyle uyuşması  

32 Aileyle İlgili Etkenler - Anne-babanın tutumu - Anne-babanın çocuğun arkadaş seçimi konusunda aşırı eleştirici ve olumsuz olması - Ana-babanın yetersiz sosyal becerilere sahip olması - Ana-babanın ruh sağlığının bozuk olması - Ana-babanın madde bağımlısı olması - Ana-babanın eğitiminin şiddet içermesi - Ana-babanın aşırı derecede koruması

33 Çevresel-Sosyal Etkenler - Ailenin kırsal, izole bir bölgede yaşaması - Evin okula uzak bir yerde olması - Civarda az çocuğun bulunması - Ailenin ekonomik açıdan sıkıntı yaşaması - Ailenin kültür veya dile ait farklılığının bulunması - Toplumun çocukları bir araya getirmek ve toplumsallaştırmak için olanak veya programlarının yetersiz kalması - Çocukla akran grubu arasında giyiniş, davranış ve diğer farklılıkların bulunması.

34 Ailelere öneriler Aile bu dönemde özellikle çocukların okulu sevmesi açısından çocuğu ödüllendirmek yerine okul başarılarını ve sevgisini içselleştirmesi sağlanmalıdır. Ona sözlü olarak memnuniyetinizi ve takdirinizi belirtmek daha önemlidir. Örneğin, “Davranışlarını çok beğeniyorum, seni böyle gördükçe çok mutlu oluyorum”, “Bu çalışmanı çok beğendim” şeklindeki sözel ifadeler çocuğun kendine güveninin artmasını sağlar.

35 Okul, çocuklar için bu dönemde çok önemlidir
Okul, çocuklar için bu dönemde çok önemlidir. Okuma- yazma yeteneği kazanılır. Bu dönemde unutulmaması gereken şey çocukların her zaman bireysel farklılıklara sahip olduğudur. Örneğin; Mine okuma-yazma yeteneğini 9 ayda kazanır, Ayşe 12 ayda kazanır. Bu Mine’nin başarısız bir çocuk olduğu anlamına gelmez. Mine’nin gelişimsel bir özelliğidir bu konuda çocukların üzerine gidilmemelidir. Yani; “Bak! Ayşe hemen öğrendi okuma yazmayı! Sen hala öğrenemedin, tembel” şeklinde bir konuşma ve özellikle çocukların bu tür konularda karşılaştırılması çocuğu daha çok başarısızlığa iter. Çocuğun özgüveni azalır ve çocuk aşağılık duygusuna kapılıp, yaşıtlarından çok geride olduğunu hisseder.

36 Çocuğun başarıları takdir edilmeli, yetersiz olduğu durumlarda ise ailesi tarafından tekrar denemesi, öğrenmesi, daha çok çalışması için teşvik edilmelidir. Bu dönemde çocuk, çevresindeki kendisinden yaşça büyük insanların davranışlarını model alır. Aile bireyleri özellikle ebeveynler çocuğa davranışlarıyla örnek olmalıdır. Örneğin; aile çevresinin düzenine özen gösterirse çocuk bu davranışı örnek alır.

37 Anne-baba üzerine düşen sorumlulukları titiz bir biçimde yerine getirirse çocuk da anne-babayı örnek aldığı için sorumluluk sahibi olmaya eğilimli olur. O da sorumluluklarını özenle yerine getirmeye başlar. Aile çocuğu empati kurmaya yönlendirmelidir. Örneğin; bir arkadaşı ile tartıştığında “Onun yerinde sen olsan nasıl hissederdin, arkadaşının ve senin memnuniyetini sağlayacak, ikinizin de üzülmesini engelleyecek bir çözüm ne olabilir ?” şeklinde çocuğu yönlendirirse çocuk da zamanla karşısındaki insanlarla kendisini özdeşleştirerek empati kurma yeteneğini kazanır.

38 KATILDIĞINIZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİZ…
NOT: Konu bütünlüğünü bozmamak kaydıyla sunular üzerinde değişiklik yapılabilir…


"T.C. GAZİANTEP VALİLİĞİ İL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları