Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

MANTIĞIN BİLİMSEL PARADİGMASI ÖRNEK – BİLGİSAYAR MANTIĞININ BULUNMASI

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "MANTIĞIN BİLİMSEL PARADİGMASI ÖRNEK – BİLGİSAYAR MANTIĞININ BULUNMASI"— Sunum transkripti:

1 MANTIĞIN BİLİMSEL PARADİGMASI ÖRNEK – BİLGİSAYAR MANTIĞININ BULUNMASI
BİLİM YÖNETİMİ KONFERANS 37A MANTIĞIN BİLİMSEL PARADİGMASI ÖRNEK – BİLGİSAYAR MANTIĞININ BULUNMASI FREDERICK BETZ PORTLAND DEVLET ÜNİVERSİTESİ

2 Daha sonra ‘mantık’ ve ‘sistem’ paradigmalarını inceleyeceğiz.
DÜNYA BİREY MEKANİZMA FONKSİYON SİSTEM MANTIK OLAY AKIL TEMELLERİ ANLAMAK (BİLİMİN DÖRT PARADİGMASININ) BİLİM YÖNETİCİSİNİN ÇOK DİSİPLİNLİ ARAŞTIRMA ÖNERİLERİNDE EŞ UZMAN DEĞERLENDİRME ÖNERİLERİNİ YORUMLAMASINI SAĞLAR. Daha sonra ‘mantık’ ve ‘sistem’ paradigmalarını inceleyeceğiz.

3 MEKANİZMA PARADİGMASININ ÖZETİ ÖZET: FONKSİYON PARADİGMASI
Fiziksel ‘mekanizma’ paradigmasını oluşturan beş ana fikir: (1) uzaysal tanımlama, (2) zamansal kinematik, (3) güç ve enerji dinamikleri, (4) açıklama skalaları, (5) nedensel tahmin. ÖZET: FONKSİYON PARADİGMASI Biyolojik ‘fonksiyon’ paradigması altı karmaşık alt-fikir içerir: Haraket, Davranış, İstek, İçgüdü, Akıl yürütme, Akıl.

4 Yazının icadıyla insanlık kültürüne çok önemli bir kültürel teknoloji tanıtılmış oldu.
“Yazma” teknolojisi dünyanın farklı coğrafyalarında, Samiler, Mısır, Anadolu, Çin, Maya gibi ilk uygar toplumlarda birbirinden bağımsız şekilde dinsel ve yönetimsel bir araç olarak olarak geliştirildi. Arkeolog Scarre şöyle not düştü: “Yazma” ilk uygarlıkların yönetimi için çok önemli bir gelişimdi ve onunla birlikte yeni bir uzmanlık sınıfı olan yazıcılık ortaya çıktı… Yazma Yakın Doğu’da işle ilgili hesapları kaydetmek amacıyla M.Ö. 4. milenyumda keşfedildi. (Scarre, 1998, Sf )

5 İlk yazılar yaklaşık 5000 yıl önce, Tigris ve Euphrates nehir bölgelerinde ve Nil nehri bölgesinde ortaya çıktı. Kil tabletler üzerindeki işaretler kayıtları gösteriyordu ve ilk metinler yalnızca sayılardı. Daha sonra sayıların ne hakkında olduğunu göstermek için evcil hayvanların şekilleri sayılarla birlikte listelendi. Yavaş yavaş birtakım şeyleri, örneğin depolanan ya da satılan malları bildirmek için görüntüsel bir yazı gelişti. Soyut fikirler, somut figürlerden oluşturulan sembollerle (soyut fikirlerin ve sembollerin sözleri benzer heceler, sesler içerdiğinde) kaydedilmeye başlandı. Nil vadisindeki Mısır hiyeroglifleri dini görüşleri ve kralların zaferlerini kaydetmiştir. Böylece ilk görüntüsel yazılarda hecesel bir yazım stili gelişti. Yakın Doğu yazıtları hece bazlı yazının bir bölgeden diğerine yayılmasıyla gelişmeye devam etti. Çin ve Mezoamerikan yazıtları bunlardan bağımsız olarak gelişti ve onlarda hecesel formdaydı.

6 Yakın Doğu’da yazıtlardaki bir sonraki en önemli teknik ilerleme, konuşmadaki hecesel seslerin hece içindeki fonem (ses birim) seslerine çevrilerek yazılmasıdır—alfabetik yazım. İlk alfabetik yazıt M.Ö yıllarında Phonetian yazılarında (yalnızca sessiz harflerin yer aldığı) ortaya çıkar. Daha sonra hem sesli hem sessiz harflerin yer aldığı tüm alfabe, Yunan yazıtlarında görüldü. Bu alfabeli Yunan yazılı dili, eğitimli, okuryazar bir aristokrasinin oluşmasını sağladı. Okuryazar aristokrasiden dünyevi konularda ilk dini olmayan yazılar ortaya çıktı. Bunlar felsefe, tarih ve matematik hakkındaki antik Yunan klasikleridir. Plato, Aristotle, Herodotus, Thucydides, Euclid gibi yazarlar bu klasiklerin temelleridir.

7 DİLİN META-TEORİ MANTIĞI
Alışılmış dillerde -- Türkçe, İngilizce, Almanca, Fransızca, Arapça, Çince ve diğerleri–dilin yapısal tarafı o dilin ‘grameri’ olarak ifade edilir. Gramer dilin yapılandırılması için bir meta-teoridir–gramer ve sonuç çıkarma (fikirleri ifade etme ve birbiriyle bağdaştırma). Gramer, bir dili cümle yapılarıyla yapılandırır. Sonuç çıkaran yapılarda dil akıl yürütme şeklindedir– cümle gruplarını birleştiren. Diller iletişim ve akıl yürütme için temel insan teknolojileri sağlarlar. Mantık – Meta-Teori Dil - Teori

8 Gramer dilin yapılandırılmasında meta-teori sağlar.
Gramer dilin sözcüklerini türlerine ayırarak --isimler, yüklemler, zarflar, sıfatlar, edatlar ve bağlaçlar-- dili yapılandırır. Terimler isim ya da sıfat şeklinde sınıflandırılır. Gramer isimleri özel isimler ve cins isimler olarak ayırır. İlişkiler yüklem, zarf, edat ve bağlaçlar şeklinde sınıflandırılır. Gramer, yüklemleri zamanlara – geçmiş, şimdiki ve gelecek zaman—ayırır. Gramer, dili anlatımın temel birimleri olan cümlelere ayırarak yapılandırır. Bir cümlenin genel şekli bir terim ve terimin yaptığı işin belirtilmesidir. Cümle, bir ismin yaptığı işin anlamlı bir şekilde belirlenmesi için terimlerin ve ilişkilerin düzenini sağlar. Cümleler aynı zamanda durum bildiren, soru ya da emir cümleleri şeklinde ayrılırlar. Aynı dilin gramerinde olduğu gibi, mantık da cümle yapılarından oluşan bir dile sahiptir.

9 Mantıkla dil arasındaki temel ilişki; gramer ve
Cümle yapısına ilaveten, diller birbiriyle ilişkili cümleler şeklinde olup bu durum ‘sonuç çıkarma’ olarak adlandırılır. Sonuç çıkarma, tek tek cümlelerin ifade edebileceğinden çok daha fazlasını sağlar, örneğin kesin bağlaçlar ( ‘ve’, ‘veya’, ‘eğer-o zaman’) ya da iletişim paragrafları ya da iletişim temaları ya da iletişimde tümden gelimli akıl yürütme ya da tüme varımsal akıl yürütme ya da tartışarak ikna etme. Dilin gramerinde olduğu gibi mantık da cümle grupları ile akıl yürütme şeklinde bir dil oluşturur. Mantıkla dil arasındaki temel ilişki; gramer ve akıl yürütme için sonuç çıkarma şekline sahip bir dil sağlamasıdır. BERNER-LEE’NİN SEMANTİK WEB OLARAK ADLANDIRILAN GELECEK NESİL WEB FİKRİNİN ARKASINDAKİ TEORİ BUDUR. WEB SAYFASINDAKİ NESNELER SEMANTİK NESNELER OLACAKTIR. BU DURUM BİR WEB GRAMERİ VE ANLAM ÇIKARMA SAĞLAYACAKTIR.

10 İlk başarılı elektronik bilgisayar John Mauchly ve J
İlk başarılı elektronik bilgisayar John Mauchly ve J. Presper Eckert tarafından ABD’de, Pennsylvania Üniversitesinde, II. Dünya Savaşı sırasında geliştirildi. İlk elektronik bilgisayarlar mantık çevrimi için elektron vakum tüpleri kullanıyordu. Ama aktif hafıza için çok sayıda tüpe ihtiyaç duyuluyordu (her hafiza biti için 2 tüp). Eckert ve Mauchly cıva ile doldurulmuş uzun bir tüp içinde elektro-akustik gecikme çizgisinden oluşan aktif bir hafıza birimi icat ettiler. Onların iddiası ‘0’ ve ‘1’ bitlerinden oluşan dizgeyi uzun cıva tüpü içinde şekilsel olarak akustik atımlar şeklinde depolamaktı. Atım dizgesi cıva tüpünün sonuna gelmeye başladığında akustik atım bilgisayar sistemi tarafından okunmak üzere yeniden elektrik atımı şekline dönüşecekti ya da okunmak istenmiyorsa elektriksel olarak geriye tüpün baş kısmına yenilenmiş atımlar dizgesi olarak konulacaktı ve stoklanan kelimeyi şekilsel olarak ifade edecek şekilde bir alan bırakacaktı. Bu depolama işlemi bir sözcük okunup ardından yeni bir sözcük cıva tüpüne stoklanacak şekilde çevrim şeklinde tekrarlayacaktı. ENIAC çok büyüktü ve Pennsylvania Üniversitesinin mühendislik okulunda tüm bir salonu kaplıyordu.. 17,468 elektron vakum tüpü vardı, 30 ton (20,000 pound) ağırlığındaydı ve 150 kilowatt güç tüketiyordu..

11 Ama ENIAC’ın program yükleme yeteneği yoktu ve hafızası ile mantık birimleri arasında tellerin birbirine geçirilmesi ile programlanabiliyordu. John Von Neumann ile ENIAC hakkında konuşmalarının hemen ardından, ENIAC’ın halefi olan, program yükleme yeteneğine sahip, EDVAC olarak adlandırılan bir bilgisayar geliştirdiler. EDVAC dünyanın ilk modern bilgisayarıydı ve Machley‘in, Eckert‘in ve Von Neumann‘ın fikirlerinin bir araya gelmesiyle geliştirilmişti.

12 Daha sonra Eckert ve Mauchly Pennsylvania Üniversitesi ile icadın hakları konusunda anlaşmazlığa düştüler. Üniversite onları icadın hakları konusunda yetkili göstermeyince, kendi bilgisayarlarını geliştirmek üzere üniversiteyi terk ettiler. Bir bilgisayar geliştirmek üzere Census Bürosu ile $75,000’lık bir kontrat yaptılar ve bu kontratı adı Eckert-Mauchly Computer Company olan yeni şirketlerini kurmak için kullandılar. Daha sonra Universal Automatic Computer (UNIVAC) adını verdikleri ilk ticari bilgisayarı yapmak için bürodan $300,000’lık bir kontrat daha aldılar. Bu para miktarı bile geliştirme masrafları için yeterli değildi ve Eckert ile Mauchly 1 Şubat 1950’de finansal sorunlarını çözmek için onu Remington Rand ( bir daktilo üreticisi)’a satmak zorunda kaldılar. Census Büro için üretilen ilk UNIVAC’ta civalı stoklama tüpü kullanılmıştı ve Remington Rand tarafından 31 Mart 1951’de teslim alındı. Sürekli depolama işlemi için, UNIVAC veri ve programları manyetik bantlardan ve/veya delikli kartlardan okuyordu.

13 John Mauchly (1907-1980) ABD’de, Ohio’da doğdu ama Maryland’da büyüdü
John Mauchly ( ) ABD’de, Ohio’da doğdu ama Maryland’da büyüdü. 1925’de Johns Hopkins Üniversitesinde elektrik mühendisliğine girdi. 1932’de fizikte Dr. derecesi aldı. Ursinus College’de yıllarında ders verdi. Savaş başladığında Mauchly Pennsylvania Üniversitesinde Moore School of Engineering’e gitti. The Moore School ordu için balistik konusunda hesaplamalar yapan bir merkezdi. 1942’de, Mauchly vakum tüp elektronikleri kullanan genel amaçlı bir bilgisayar için bir öneri notu yazdı. Orduda teğmen olan Heman Goldstine notu okudu ve Mauchly’e ordu için resmi bir öneri yazmasını tavsiye etti. 1943’de, Ordu Moore School’a bir bilgisayar yapması için bir kontrat yaptı. J. Presper Eckert ( ) ABD’de, Philadelphia’da doğdu. Pennsylvania Üniversitesine kabul edildi ve 1940’da elektrik mühendisliğinden mezun oldu. Eckert 1941’de Moore Engineering School’da laboratuvar asistanı oldu. Eckert ENIAC’ı geliştirmek üzere proje mühendisi oldu.

14 John Von Neumann ( ) o zaman Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nda olan Budapeşte’de doğdu. 23 yaşında Budapeşte Üniversitesinden matematik alanında Dr. derecesi aldı. Aynı zamanda Zürih’teki Swiss Federal Institute of Technolog’den kimya mühendisliği diploması aldı. Berlin Üniversitesinde yılları arasında privadozant olarak ders verdi. Almanya’daki anti-semitik zamanda bir Yahudi olarak kalamadığı için, Von Neumann ABD’ye giderek Princeton Üniversitesindeki yeni Institute for Advanced Study’e katıldı. Matematiğe pek çok katkı sağladı. Fizikte de Quantum mekaniğinde operatör teorisine çok önemli katkılar sağladı. Manhattan Projesinde, plütonyum bombasını ateşlemek üzere basınç dalgalarının dinamit patlaması için teorik hesaplamalara yön verdi. Aynı zamanda Edward Teller ve Stanislaw Ulam ile U.S. hidrojen bombasının termonükleer reaksiyon aşamalarında çalıştı. Program yüklenebilen bilgisayar fikri üzerinde Mauchly ve Eckert ile çalıştı.

15 Üniversitede eğitim zamanı geldiğinde, Von Neumann Almanya’ya, büyük matematikçi David Hilbert’in yanında çalışmaya gitti. Hilbert matematikteki tüm konuların tutarlılık and bağımsızlık entellektüel temelleri üzerine kurulabileceğine inanıyordu: “Her matematik problemi çözülebilir Herşeyden önce, bir matematik problemine hassas bir şekilde kendimizi verdiğimizde bizi en çok etkileyecek olan, daima şunu düşünmemizdir: İşte problem, çözümü araştır; matematikte bilinmeyenler yoktur, çözüm sadece saf düşünce ile bulunabilir(bilmeyeceğiz).” (Heppenheimer, 1990, sf. 8) Von Neumann yüksek lisans öğrencisi olarak matematiğin temelleri üzerinde çalıştı. Ama 1931’de, Kurt Godel‘in matematiğin temelleri üzerine meşhur yazıları yayınlandı. Godel matematikte hiçbir temelin yalnızca tek bir matematiksel çerçeve içinde bağımsız olarak kurulamayacağını gösteriyordu. Eğer birisi böyle bir temel kurmaya çalışırsa, matematiksel çerçeve içinde formal alternatif matematiksel ifadeler geliştirebilecekti– temel çerçeve içinde ispat edilmesi ya da aksinin kanıtlanması olanaksız olan.

16 Ama Goedel‘in yazısında onun tarafından tanıtılan enteresan bir notasyon vardı. Goedel herhangi bir matematiksel ifade serisi ya da denklemin rakamlar şeklinde kodlanabileceğine inanıyordu. Bu, daha sonra program yüklenebilen bilgisayar için temel fikir şekline dönüştü. Böylece, tüm matematiksel ifadelerde, mantıksal anlatımlar ve veriler rakamla kodlanmış talimatlarla belirtildi. Bununla birlikte, bu yeni yönde ilerleyen ilk kişi Von Neumann değil Alan Turing’di. 1937’de, seminer yazısını yayınladığında Turing Cambridge Üniversitesinde 25 yaşında bir yüksek lisans öğrencisiydi : “Hesaplanabilir Sayılar Üzerine". Önerdiği şey, matematiksel işlemler yapabilen bir makinaydı. Matematiksel seriler kodlu talimatlar şeklinde uzun bir kağıt şerit üzerinde ifade edilebiliyordu. Makina, kağıt şerit okundukça sırayla bu talimatları yerine getirecekti. Bu buluşu daha sonra “Turing makinası” olarak adlandırılacaktı.

17 Von Neumann’a tekrar dönersek, 1930’da Almanya’da yüksek lisans çalışmalarını bitirdikten sonra, Amerika’ya göç etti ve Princeton Üniversitesine girdi. Orada Turing‘in ve Von Neumann‘ın yolları kesişti. 1936’da, Turing kafasında tasarladığı makine ile ilgili düşüncelerle, Princeton’a yüksek lisans çalışması yapmaya gitti. Von Neumann ile çalıştı ve onu fikirleriyle etkiledi. Von Neumann Turing’e doktorasını yaptıktan sonra asistanlık pozisyonu teklif etti. Ama Turing Cambridge’e gitmeyi tercih etti ve bir sonraki yıl orada meşhur yazısını yayınladı. Böylece Turing‘in fikirleri Von Neumann‘ın aklında yer etti. Ama o sırada, 1939’da Almanya’nın Polonya’yı istila etmesiyle, savaş araya girdi. Savaş sırasında Turing İngiltere’nin gizli kod-çözme projesine girdi ve düşmanın kodlarını çözen büyük bir elektronik bilgisayarın yapımına yardımcı oldu. Bu bilgisayar "Colossus“olarak adlandırıldı ve 1943’te çalıştırılmaya başlandı. (Zorpette, 1987) Ama Colossus tek amaçlı bir hesaplama makinasıydı.

18 Amerika’da, Von Neumann atom bombasını geliştirmek üzere Manhattan Projesi’nde yer alarak savaşa karışmış oldu. Princeton’da Von Neumann akışkanların akımındaki problemlerin matematiğini araştırıyordu. Savaş devam ederken, Von Neumann Amerika’da atom bombası geliştirme çalışmalarına katıldı. Bundan önce Princeton’daki ilk zamanlarda, Von Neumann akışkanların akımındaki problemlerin matematiğini araştırıyordu. Akışkanlarla kazanılan bu hesaplama yeteneği, Von Neumann’ın plütonyum atomik bombasının tasarımına pratik çözümler getirmesini sağladı. Plütonyum bombası, ortadaki plütonyum çekirdeği pasta şeklinde çevreleyen parçalardan oluşan dinamit bir küreydi. Dinamit patladığında, parçalar büyük bir basınçla plütonyum çekirdeği sıkıştırıyordu. Bu basınç altında plütonyum çekirdek nükleer füzyona giriyor ve atom bombası şeklinde patlıyordu. Hızlı Patlayıcı Yavaş Patlayıcı İtici Plütonyum Çekirdek Küresel şok dalgaları çekirdeği sıkıştırır

19 Dinamit çevrenin tasarımı ustalık işiydi ve bu durum Von Neumann‘ı öne çıkardı. Patladıkları zaman her yerde aynı basınç dalgalarını oluşturabilmeleri ve plütonyum çekirdeği sıkıştırarak fizyon ölçülerine getirebilmeleri için dinamit parçalarının hassas bir şekilde hangi kalınlıkta olmaları gerekmekteydi? Von Neumann bunu tasarlayabilmek için plütonyum küreyi sıkıştıracak dinamit patlamaya ait şok dalgalarının fiziksel formunu hesaplamak zorundaydı. Bu Von Neumann’ın çözebileceği akış tipi bir matematiksel problemdi, ama şok dalgalarının değişimini tam olarak tanımlayabilmek çok fazla doğruluk gerektirdiği için zor bir problemdi. Hesaplamaları tam doğru yapabilmek için, Von Neumann ile Los Alamos, Stanilaw Ulam’daki arkadaşları bir çeşit hesaplama sistemi geliştirdiler. Arkadaşlarından bir tanesi, Stanley Frankel, IBM firması tarafından yapılmış mekanik hesap makinalarında çalıştırılabilecek bir hesaplamalar dizisi geliştirdi. Daha sonra Frankel çok sayıda askeri kaydı bu sistemde çalıştırdı. Yavaş bir bilgisayardı ama çalışıyordu. Von Neumann bu sistemi kullanarak çözümleri aldı. Ve bu teknik sorun Von Neumann’a önemli bir ders verdi—genel amaçlı bir bilgisayar için duyulan ihtiyaç.

20 Sonunda çok sayıda kesişen yolun ardından kader yolunu çizdi -- bilgisayarın kaderi Ağustos’unda bir gün, Von Neumann Maryland’da orduya ait Aberdeen Proving Ground’a bir danışmanlık görevi için gitmişti. Daha sonra, istasyonda treni beklemeye başladı. Aynı peronda Lt. Herman Goldstine (savaştan önce Michigan Üniversitesinde matematik dersi veriyordu)’da bulunuyordu. Goldstine dünya çapında tanınan bir matematikçi olan Von Neumann’ı tanıdı. Goldstine kendini tanıttı. Von Neumann’ı sıcak ve canayakın bulmuştu. Von Neumann, çalışmaları hakkında Goldstine ile samimi bir şekilde sohbet etti: “Von Neumann benim saniyede 333 çarpım yapabilecek kapasitede bir elektronik bilgisayarın yapımı ile uğraştığımı anlayınca tüm sıcak atmosfer değişti ve matematik alanında doktora derecesi için yapılan sözlü bir sınava dönüştü.”(Heppenheimer, 1990, sf. 13)

21 Goldstine, Mauchly ve Eckert‘in bilgisayar projesinde çalışan askeri bir program görevlisiydi; ve bu karşılaşma ile Von Neumann ilk kez ENIAC projesini duyuyordu. Daha sonra Von Neumann Pennsylvannia Üniversitesine, Machly and Eckert’e çeşitli ziyaretler yaptı. Von Neumann ENIAC’ı gördü ve bilgisayarın hafızasına bir program yükleme fikrinden söz etti – program yüklü bilgisayar. Von Neumann‘ın Mauchly ve Eckert’e yaptığı öneri, Turing‘in hesaplama makinası mantığına eklendi. Hesaplama programı yükleme fikrini kullanarak Maucly ve Eckert ikinci bilgisayarlarını geliştirdi; EDVAC – ilk program yüklü bilgisayar.

22 Von Neumann Bilgisayar Mantığı
İlk program yüklü bilgisayar, hesaplamaları aşağıdaki mantık çevrimleriyle gerçekleştiriyordu: 1. Programı başlat; 2. İlk talimatı ana bellekten program kaydediciye getir; Talimatı oku ve yerine getirmek için bilgisayarın çeşitli iç ünitelerine uygun kontrol sinyalleri ayarla; Ana bellekten veri kaydediciye gelen talimata göre işlenecek veriyi getir; 5. Veri üzerinde ilk talimatı gerçekleştir ve sonuçları stok kaydedicide stokla; 6. İkinci talimatı ana bellekten program kaydediciye getir; 7. Talimatı oku ve yerine getirmek için bilgisayarın çeşitli iç ünitelerine uygun kontrol sinyalleri ayarla; 8. İkinci talimatı en son işlenen ve sonuçları stokta olan veri üzerinde gerçekleştir ve yeni sonuçları stok kaydedicide stokla; 9. Getirme, okuma, ayarlama ve işleme program talimatlarını gerçekleştirmeye ve yeni sonuçları stoklamaya program sonlanana kadar devam et; 10. Son hesaplanan sonucu stok kaydediciden ana belleğe ve/veya bilgisayar çıktısına transfer et.

23 Von Neumann bilgisayar mantığı, iletken hesaplama mantığıdır -- “Turing makinası” mantığı.
Herhangi bir matematiksel hesaplama, verileri hesaplanmış sonuçlar haline getiren sıralı, algoritmik bir dizi şeklinde ifade edilebilir. Bilgisayarlar için mantığın yapısal bir fikir olduğunu görebiliriz– meta-teori – mantık – bilgisayarlar için paradigmatik fikir.

24 Von Neumann Goldstine ile tesadüfen tren peronunda karşılaştığında, bir bilgisayara acilen ihtiyaç duyuyordu ve Turning‘in fikriyle Mauchly ve Eckert’i program yüklenebilen bilgisayar teknolojisine yönlendirmeye hazırdı. ÇOK DİSİPLİNLİ KESİŞMELER John Von Neumann – matematikçi ve teorik fizikçi Herman Goldstine – matematikçi ve bilim yöneticisi John Mauchly – fizikçi ve teknolojist J. Presper Eckert – mühendis ve teknolojist


"MANTIĞIN BİLİMSEL PARADİGMASI ÖRNEK – BİLGİSAYAR MANTIĞININ BULUNMASI" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları