Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Ders: HEMŞİRELİKTE ETİK

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "Ders: HEMŞİRELİKTE ETİK"— Sunum transkripti:

1 Ders: HEMŞİRELİKTE ETİK
Konu: - ORGAN VE DOKU TRANSPLANTASYONU - GENETİKTE ETİK - AİDSTE ETİK Hazırlayan: Tuğba BIÇAKÇI

2 AMAÇ Organ ve doku transplantasyonu, genetik ve aidste etik hakkında farkındalık sağlamak. Konulara ilişkin karşılıklı paylaşım ortamı sağlayabilmek.

3 HEDEFLER Bilişsel Hedef;
Organ ve doku transplantasyonlarında karşılaşılan etik sorunları bilme Genetik araştırmalarda yaşanabilecek etik ikilemleri bilme Aids’ te ortaya çıkan etik ve yasal sorunları öğrenme Duyuşsal Hedef; Organ ve doku transplantasyonu, genetikte etik ve aidste etik konularının önemine inanma Devimsel Hedef; Konulara ilişkin etik yaklaşımlar da bulunabilme.

4 ORGAN VE DOKU TRANSPLANTASYONU

5 Tedavisi sadece organ ve doku nakli ile mümkün olan hastalıklar tüm dünyanın olduğu gibi ülkemizin de önemli sağlık sorunlarından biridir. Organ ve doku nakli bekleyen hastaların sayısı her geçen gün artmaktadır. Kalp ve karaciğer nakli bekleyen hastalar uygun organ bulunamadığı takdirde yaşamlarını kısa sürede kaybetmektedirler.

6 ORGAN BAĞIŞI Kişi hayatta iken, serbest iradesi ile tıbben yaşamı sona erdikten sonra doku ve organlarının başka hastaların tedavisi için kullanılmasının izin verilmesine organ bağışı denir. 2238 sayılı ‘Organ ve Doku Alınması, Saklanması ve Nakli Hakkında Kanun’da: ‘18 yaşından büyük ve akli dengesi yerinde olan herkes organlarının tamamını veya bir bölümünü bağışlayabilir.’ denmektedir.

7 ORGAN BAĞIŞLARI; -İl Sağlık Müdürlüğünde, -Hastanelerde, -Emniyet Müdürlüklerinde (Ehliyet alımı sırasında), -Organ nakli yapan merkezlerde, -Organ nakli ile ilgilenen Vakıf, Dernek vb kuruluşlarda yapılabilir.

8 Organ bağışı ve transplantasyon sayısı arttıkça karşılaşılan etik problemlerin de sayısı artmaya başlamıştır. Organ bağışı ve transplantasyon ile ilgili birçok ikilem ile karşı karşıya kalmaktayız. Örneğin yapılan tedaviden yararlanamama riski yüksek en hasta kişi mi ya da daha az hasta, fakat transplantasyondan daha iyi sonuç alınacağı düşünülen kişi mi opere edilmelidir? Bu nedenle hekimler her olguyu etraflıca tartışmalı, avantaj ve dezavantajları çok dikkatli değerlendirmelidir.

9 Etik açıdan bir başka sorunu ise hastalığın doğası oluşturmaktadır.
Örneğin pek çok sağlıkçı içkiyi bırakmış olsa bile alkolik bir hastaya transplantasyon uygulamasını etik bulmamaktadır. Tartışmalar kesin bir çözüme ulaşamasa bile bir hekimin geleneksel tıp etiğine göre, kişinin yaşam tarzı ne olursa olsun, elinden gelenin en iyisini yapmakla yükümlü olduğu unutulmamalıdır.

10 Donörün durumu da göz önünde bulundurulması gereken diğer bir faktördür. Özellikle canlı donörlerde, hem hastanın hem de donörün olabilecekler hakkında doğru bilgilendirilmesi çok önemlidir. Canlı donörlerde eşten eşe bağışın kabul edilmesiyle çok önemli bir etik problem gündeme gelmiştir. Bir çıkar karşılığında organ bağışının yasak olması ve eşten eşe organ naklinin yasallaşması, para karşılığı anlaşmalı evliliklerde artışa yol açmıştır.

11 Canlı donasyonda dikkat edilmesi gereken başlıklar:
Canlıdan organ veya doku nakli ; alıcının yararlanacağı, uygun kadaverik organ ve doku bulunamadığı ve başka tedavi şansının olmadığı durumlarda uygulanmalıdır. Kişi kendi özgür iradesi ile karar vermeli ve mutlaka izin formunu imzalamalıdır. Ve donöre yapılacak işlemlerin amacı, yapılış şekli ve operasyon öncesi ile sonrasında gelişebilecek riskler hakkında etraflı ve doğru bilgi verilmelidir.

12 Henüz erişkin döneme gelmemiş, ya da mental problemleri olan kişiler donör olarak kullanılmamalıdır.(Eğer uygun donör yoksa; alıcı donörün kardeşi ise;donasyon gerçekten alıcının yaşamını kurtaracaksa; potansiyal donörün bir itirazı yoksa; ebeveynlerin izni ile donasyon gerçekleştirilebilir.) Donasyon tamamen fedakarlık ve iyilik esasına dayanmalıdır. Organ ticareti ve ticari kar yasaktır. Maddi kazanç olduğu sezilir veya tespit edilirse transplantasyon yapılmamalıdır.

13 Donör ailesiyle yapılan görüşmelerde; konuyla ilgili çabalar iyi niyetli olsa bile donör ailesinin ihtiyaçlarının göz ardı edilebileceği ve bunun da ters tepkilere neden olacağı düşünülmektedir. Bu terslikler, donör ailelerinin ve toplumun konuya bakış açısını olumsuz etkilemektedir.

14 Beyin ölümü kriterlerinin belirlenmesi ve bu kriterlerin toplum tarafından doğru anlaşılması ve organ bağış sisteminin kabul edilmesi, tamamen güven üzerine sağlık ekibinin organ bağışını hastanın çıkarlarının önüne geçirmeyeceğinin güveni üzerine kurulmuştur. Ayrıca donör ailesi sistemin adil işlediğine de inanmalıdır ki, bu güven donör ailesine, doğru bilginin verilmesi ile sağlanabilir.

15 Unutulmaması gereken en önemli konu organ bağış sisteminin tamamen gönüllülük üzerine kurulduğu ve yastaki ailelerin iyi niyetine bağlı olduğudur. Olası bir yanlış anlama toplumun organ bağışı hakkındaki görüşünü olumsuz yönde etkileyebilir. Tıp Enstitüsü’nün raporunda organ bağışı ve transplantasyonun yaşam ve ölüm kavramları ile çok iç içe olduğu bu nedenle de etik yaklaşımda aşırı özenli davranılması gerekliliği vurgulanmıştır.

16 Beyin ölümü ile ilgili kriterler belirlenip yasallaşmadan önce organ sağlayabilmek için kalbi yeni durmuş ve kardiak arresti geri dönmeyen kadavralardan yaralanılıyordu. Beyin ölümü tanımlanması ve yasal düzenlenmelerin ardından bu tip kadavraların kullanımından vazgeçilmiş, fakat son dönemlerde hızla artan organ ihtiyacı karşısında, tekrar kalbi atmayan kadavraların kullanımı gündeme gelmiştir. Kalbi atmayan kadavra donörlerin kullanımı hakkında etik ve uygulama konularında yoğun tartışmalar yaşanmış ve dört çalıştay düzenlenmiştir.

17 Beyin ölümü: İrreversibl komanın temel bulguları:
I) Beyin ölümüne karar vermek için komanın aşağıdaki nedenlere bağlı olmaması, a) Primer hipotermi, b) Hipovolemik ya da hipotansif şok, c) Geriye dönüşüm sağlayabilecek intoksikasyonlar (barbitürat ve diğer sedatifler, depresan ve narkotik ilaçlar) ile metabolik ve endokrin bozukluklar,

18 II)  Bilincin tam kaybı III) Spontan hareketin bulunmaması. Aşağıda bulunan durumlar beyin ölümü tanısını ekarte ettirmez: a) Derin tendon reflekslerinin alınması, b) Yüzeyel reflekslerin alınması, c) Babinski refleksi alınması , d) Solunum benzeri hareketler alınması, e) Patolojik fleksiyon ve ekstansiyon cevabı dışındaki spontan ekstremite hareketleri,

19 IV)  Ağrılı uyaranlara serebral-motor cevap alınamaması,
V)  Spontan solunum bulunmaması, VI) Beyin sapı reflekslerinin tamamen kaybolması, a) Beyin ölümünde pupiller parlak ışığa yanıtsız ve dilatedir (4-9 mm) b) Kornea refleksi yokluğu, c) Vestibulo-oküler refleks yokluğu, d) Okülosefalik refleks yokluğu, e) Faringeal ve trakeal reflekslerin yokluğu,

20 VII) Apne testi : Hasta mekanik solunum desteğinden ayrılarak trakem içerisine en az 8-10 dakika süre ile 6 lt. dakikada oksijen uygulanmalıdır. Bu uygulamalara rağmen spontan soluma yoksa apne testi pozitiftir.

21 İlk kez 1995’te: Kalbi atmayan kadavralar için Maastricht kararları:
 1-Geldiğinde ölü olmalıdır. 2-Resüstasyon başarısız olmalıdır. 3-Kardiak arresti bekleyenler 4-Beyin ölümü olgusunda kardiak arrest gelişimi

22 Organ sağlamada denenmekte olan bir başka yöntem de xenotransplantasyondur.
Transplantasyon Derneği Etik Komitesi, insanlarda transplantasyon için xenograft kullanımını, kontrollü ortamlarda olmak şartı ile kabul edilebilir bulmuştur.

23 Uluslararası Transplantasyon Derneği’nin ülkelere öneri şeklinde hazırladığı etik kurallar:
1.Ölümün ve geriye dönüşümü olmayan ve yaşamla bağdaşmayan beyin hasarının (beyin ölümü) tanımı ve tanı metotları anlatılmalı. Beyin ölümü kavramı yasalarla belirlenmeli ve transplantasyon prosedürü ile ilgili olmayan en az iki hekim tarafından imzalanmalıdır.

24 2.Organ ve dokuların etkin izlemleri sağlanmalıdır;
Transplantasyon merkezlerinin ve ekiplerinin konu ile ilgili devlet ve/veya yetkili hekimlerce onayının ve sertifikasının bulunması Doku ve organları çıkaran hekim tarafından tarihi belirtilmiş ve imzalanmış; beyin ölümü raporunun doğruluğunu onayladığını, hangi organ ve dokuların çıkarıldığını belirten bir belge bulundurmalıdır.

25 . Yerel yetkililer tarafından donör ve alıcı saptama ve kayıt metotlarının tanıtımı yapılmalı
·  Morg ve doku bankalarının standarda uygun olması, faaliyetlerini yönetmeliklere göre düzenlemesi gerekmektedir. 3.Organ ve doku trafiği ile ilgili her türlü reklamın yasaklanması ile ilgili yasal düzenlemeler yapılmalı.

26 Derneğin hiçbir zaman değişmeyen maddeleri ise:
1.Organ ve dokular satılamaz ve konuyla ilgili reklam yapılamaz. 2.Donör ailesinden organ bağışı için mutlaka izin alınmalıdır. 3. Tıp doktorları ve teknisyenler, idam edilmiş mahkumlardan organ çıkarımı veya bunların transplantasyonunda, asla rol almamalıdır.

27 Dinsel Yaklaşım: Organ bağışına karşı kişilerin tutumları incelendiğinde bu kişilerin organ bağışına karşı olmaları, genellikle dinsel inançlara bağlanmaktadır. Bu yönden bir ülkede bağış oranları düşmeye başladığında hemen dini yönden aileyi ikna için yollar aranmaya başlanır. Oysa çok az sayıda dinin temel ilkeleri organ bağışına izin vermemektedir. Bu olumsuz tutumun altında yatan her zaman din olmayabilir. Bazen neden kültüreldir ve organ bağışını olumsuz yönde etkileyen bu kültürel ve dinsel değerlerin ayrımı iyi yapılmalıdır.

28 Budist inanış organ bağışına olumlu yaklaşmaktadır
Budist inanış organ bağışına olumlu yaklaşmaktadır. İnanışa göre vücut ve ruh arasındaki ilişki göz önüne alındığında, ölüm öncesi ve sonrasında, organ bağışı bir cömertlik olarak nitelenmekte ve Nirvana’ya ulaşmada bir aşama olarak değerlendirilmektedir.

29 Yasal Yaklaşım: Transplantasyon hızlı gelişen bir tıp dalıdır. Organ Bağışı ve Naklinde uygulamaların eksiksiz tamamlanabilmesi için yürürlükteki yasaların, düzenlemelerin ve yönetmeliklerin iyi bilinmesi gerekmektedir. Birçok ülke, farklı ölüm tanımları olsa da, organ bağışı ve transplantasyon ile ilgili yasal düzenlemeler oluşturmuştur.

30 Ülkemizde organ nakli tarihinde sayılı resmi gazetede yayınlanan tarihli 2238 sayılı Organ ve Doku Alınması, Saklanması ve Nakli Hakkında Kanun maddelerine göre yapılmaktadır. “Oto-greftler, saç ve deri alınması, aşılanması ve nakli ile kan transfüzyonu bu kanun hükümlerine tabi olmayıp, yürürlükte bulunan sağlık yasaları, tüzükleri, yönetmelikleri ve tıbbi deontoloji kuralları çerçevesinde gerçekleştirilir.” “Bir bedel veya başkaca çıkar karşılığı, organ ve doku alınması ve satılması yasaktır.” “Bilimsel istatistiki ve haber niteliğindeki bilgi dağıtımı halleri ayrık olmak üzere, organ ve doku alınması ve verilmesine ilişkin her türlü reklam yasaktır.”

31 Canlıdan Organ Nakli: Kanuna göre organ bağışında bulunacak kişilerin tanımı; “On sekiz yaşını doldurmamış ve mümeyyiz olmayan kişilerden organ ve doku alınması yasaktır.” “ On sekiz yaşını doldurmuş ve mümeyyiz olan bir kişiden organ ve doku alınabilmesi için vericinin en az iki tanık huzurunda açık, bilinçli ve tesirden uzak olarak önceden verilmiş yazılı ve imzalı veya en az iki tanık önünde sözlü olarak beyan edip imzaladığı tutanağın bir hekim tarafından onaylanması zorunludur.” şeklinde yapılmıştır.

32 Ölüden Organ ve Doku Alınması
 Ölüm Halinin Saptanması:      Madde 11: Bu kanunun uygulanması ile ilgili olarak tıbbi ölüm hali, bilimin ülkede  ulaştığı  düzey- deki kuralları ve yöntemleri  uygulamak  suretiyle, biri  kardiyolog, biri  nörolog, biri  nöroşirürjiyen ve biri de  anesteziyoloji  ve  reanimasyon uzmanından  oluşan  4 kişilik hekimler kurulunca oy birliği ile saptanır. Hekimlere İlişkin Yasak İşlemler:      Madde 12: Alıcının  müdavi  hekimi ile organ ve doku alınması, saklanması, aşılanması ve naklinigerçekleştirecek  olan  hekimlerin,  ölüm  halini  saptayacak  olan  hekimler  kurulunda   yer  almaları yasaktır. Tutanak Düzenleme:      Madde 13: 11.maddeye  göre  ölüm  halini  saptayan  hekimlerin  ölüm tarihini,  saatini  ve ölüm halinin nasıl saptandığını gösteren ve imzalarını taşıyan  bir  tutanak  düzenleyip,  organ  ve  dokunun alındığı sağlık kurumuna vermek zorundadırlar. Bu tutanak ve ekleri ilgili sağlık kurumunda on yıl süre ile saklanır.

33 GENETİKTE ETİK

34 Tıbbi genetik veya klinik genetik insan genetiğinin bir dalıdır ve kalıtımla hastalıklar arasındaki ilişkileri inceler. Genetik kökenli hastalıkların araştırılması tanı ve tedavisi, biyolojilerinin belirlenmesi, genetik danışma ve prenatal tanı başlıca uğraş alanıdır. Genetik hastalıklar genlerimizdeki majör veya minör mutasyonlar veya kromozomlarımızdaki artma veya eksilme sonucu oluşurlar.

35 Genelde tedavileri zor veya olanaksız ağır bedensel ve zihinsel özürlere bazende sağlıklı görünen taşıyıcı kişiler tarafından kuşaklar boyunca aktarılabilen hastalıklara yol açarlar. Genetik danışma sırasında bu kuralların uygulanmasında karşılaşılan en önemli sorun bu kararların; toplumun sosyo- kültürel düzeyi,eğitim durumu, dinsel inaçlarından, hastalığın ağırlık derecesi, prognozu ve yineleme risklerinden ve ülkedeki yasal durumlardan etkilenmesidir.

36 Örneğin: prenatal tanı sonucu hasta bir fetus saptanması durumunda; hastalığın ağırlık derecesinin o anda ve ilerde aile tarafından nasıl algılanacağı gibi sübjektif etmenler de doktorun vereceği kararları güçleştirmektedir. Tıbbi genetikte etik sorunların bir bölümü toplumu ilgilendirmekte, bir bölümü de kişileri ve ailelerini kapsamaktadır.

37 Yetişmiş insan sayısının yetersizliğine karşın yeni teknolojilerin hızlı transferi nedeniyle bazı genetik testleri yapabilen ancak yorumlayamayan özel laboratuvarların kurulması ilerde etik sorunları çok daha fazla arttıracaktır.

38 Kişilerle ilgili etik sorunlar "Genetik Danışma" sürecinde ya da prenatal tanı testleri sonrası karşımıza çıkmaktadır ve bunların en önemlileri: 1. Genetik danışma yönlendirici olmalı mıdır? Doktor, hasta veya aileye tüm bilgileri (tanı, etyoioji, prognoz, tedavi olanağı, yineleme riski, prenatal tanı ve abort olanakları ve yasal durum) hiçbir öneri getirmeden aktarmalı ve yeni bir gebelik planlama, prenatal tanı sonucu hasta olduğu saptanan fetusun abort veya yaşama kararı tamamen aileye bırakılmalıdır. Ülkemizde bu hastalıklarla ilgili konularda genel kültürün yok denecek kadar az olması ve bazı ailelerin kendi yerlerine kararı doktorlardan beklemesi durumlarına oldukça sık rastlamaktayız.

39 2. Genetik bir hastalığın incelenmesi sırasında ortaya çıkan bazı gerçekler nasıl söylenmelidir?
ÖRNEK 1 Erkek çocuğunda Hemofli A saptanan bir anne, akrabalarının tanıyı bilmelerini istemiyor. Ancak annenin kız kardeşleri için taşıyıcılık riski olduğundan ve ilerde prenatal tanı ile çocuk hasta ise saptanabileceğinden bu kişilere de bilgi verilmesi gerekmektedir. Bu durumda: Genetik Danışman en yapmalıdır? a) İsteğe saygı duyulmalıdır. b) Akrabalarının talebine bakılmaksızın bilgî verilmelidir. c) Yalnızca riskli akrabalara bilgi verilmelidir. d) Yalnızca talep eden akrabalarına bilgi verilmelidir. e) Gönderen doktora bilgi verip sorunu onun çözmesi istenmelidir.

40 Ülkemizde Genetik Hastalıklar ve Prenatal Tanı ile İlgili Sorunlar:
Gelişmiş ülkelerde ve ülkemizde son 5 yıldan beri genetik hastalıklarının prenatal tanısı yapılmaktadır. İst.Üniversitesi PRETAM'da yılda yaklaşık aileye genetik danışma verilmekte ve yine yılda yaklaşık gebede de invazif yöntemlerle (kordosentez) prenatal tanı testleri uygulanmaktadır. Buna karşın ülkemizde genetik danışmanlık, prenatal tanı yöntem ve testlerinin uygulanması ile ilgili özel etik kuralları bulunmadığı gibi yasal düzenlemeler de mevcut değildir.

41 Örneğin; Ülkemizde 10. haftanın altında abort ailenin isteğine bağlıdır. Ancak tedavisi olanaksız ağır bir anomali nedeniyle hangi koşullarda ve ne zamana kadar tahliye edilebileceği yasada yoktur. Ayrıca 24. haftanın altında (6 ay) bir fetusun yok edilmesi uygun ise, neden 7 ya da 9 aylık fetusun ya da sakat doğan bir bebeğin öldürülmesi hem moral, hem de yasa dışıdır? Amaç toplumda özürleri azaltmaksa yaşlılıkla ortaya çıkan özürler için ne yapılacaktır?

42 Abort ve tıbbi tahliyeyi destekleyen doktorlar, gebeliğin erken evresinde hastalığın saptanma olanağının aileyi sağlıklı bir çocuk için yüreklendirdiğini, prenatal tanı olmasa ailenin ya riski göze almak zorunda kalacağını, ya da asla çocuk sahibi olamayacağını söylüyorlar.

43 Türkiye'de ve bir çok ülkedeki genetik uzmanları arasında genetik danışma ve pretanal tanıda karşılaşılan etik sorunlarla ilgili bir anketin değerlendirilmesi sonucu etik sorunların çözülmesinde bazı öneriler: 1. Genetik hizmetler, prenatal tanı dahil, toplumun her kesimine eşit sunulmalıdır. Bu hizmet, ödeme yeteneğine bağlı olmaksızın, öncelikle tıbbi riski en yüksek olanlara verilmelidir. 2. Ailenin hasta bebeği abort veya doğurma isteğine saygı duyulmalı ve desteklenmelidir.

44 3. Doktor, prenatal tanı sonucu elde ettiği tüm tıbbi bilgileri aileye aktarmalıdır.
4. Konuyu anlamaktan yoksun veya zeka özürlü kişiler dışında tüm kişilere yönlendirici olmayan danışma verilmelidir. 5. Tıpta sır saklama çok önemlidir. Ama klinik genetikte mutlak değildir. Hastaya bilginin açıklanması genetiği iyice anlatıldıktan sonra bile hasta bu bilginin açıklanmasını istemezse akrabalar için bunun zararlı olması, açıklandığında ise bu zararın ortadan kalkacak olması durumunda hastanın isteği dışında da akrabalara bilgi verilebilir.

45 6. Prenatal tanı yalnızca aile ve refere eden doktorlara fetusun sağlığı ile ilgili bilgi vermek amacı ile yapılır. Prenatal tanı cinsiyet secimi için teşvik edilmemelidir. Araştırmalar genetik hastalıkların tanı ve tedavisi için son derece yararlı olmakla beraber, özellikle ABD'lerinde araştırma amacı ile embriyoların yok edilmesine etik nedenlerle karşı çıkılmaktadır. "Bilim adamı yaşama zarar vermemelidir, özürlü bir çocuk nasıl korunuyorsa embriyo da aynı şekilde korunmalıdır" deniyor. Bugün ABD'lerinde bu tip araştırmalar maddi olarak desteklenmese de fetal embriyo araştırmalarının kontrolü için etik kurullar oluşturulmuştur. Gen tedavisi de etik yönden tartışmalıdır. Bir çok kişiye göre insandaki gen havuzunun manipule edilmesi insan ırkının geleceğini ilgilendirdiğinden yasaklanmalıdır.

46 Türkiye'de Prenatal Tanı ile İlgili Etik Sorunlar:
1. Hizmet az sayıda merkezde uygulanabilmekte, kısıtlı sayıdaki aileye sunulmakta ve ek olarak gereksinimi olandan çok, riski daha düşük ama konuyu bilenlere uygulanabilmektedir. 2. Endikasyonların belirlenmesi için yeterli sayıda ve kalitede genetik uzmanı olmadığından riskli aileler saptanıp prenatal tanı için yönlendirilememektedir. 3. Bazı merkezlerde gerçek endikasyon olmadan uygulandığı için verilen sonuçlar gerçek durumu yansıtmamaktadır. 4. Tıbbi tahliye yasaları yetersiz ve tahliye endikasyonları ile ilgili bilimsel gerçeklere uygun bir yasa bulunmadığından 24. GHdan sonra bile tıbbi tahliye uygulanabilmektedir.

47 5. Tıbbi hatalarla ilgili yasal düzenlemeler son derece yetersiz ve çağın gereksinimini karşılamamaktadır. Örneğin: genetik tarama testleri ve prenatal tanı ile ilgili hiçbir yasa yoktur. Genetik hastalıklarla ilgili prenatal tanı endikasyonlarının doktor tarafından aileye söylenmemesi ABD'de ağır suç oluşturuyor. Bizde aile istese bile, doktor "gerek yok" diyebiliyor ve test yapılmadığı için özürlü bir çocuk doğduğunda doktor için hiçbir yasal işlem yapılamıyor. Sorunların çözümünde en önemli koşul hizmeti sunacak kişilerin eğitimi ve denetimidir. Genetik hastalıklar konusunda eğitimi ve deneyimi olmayan kişilerin ailelere ve fetusa verebilecekleri maddi ve manevi hasarlar bugün için ülkemizdeki en önemli etik sorundur.

48 AİDS’TE ETİK YAKLAŞIMLAR

49 Sosyal, etik ve hukuki boyutları olan ve çağın vebası diye de adlandırılan AIDS, yerleşik değer kavramlarını sarsıcı etik sorunlar yaşanmasına yol açmaktadır. Henüz, etkinliği kesin saptanmış bir aşı veya hastalığı yok edici bir tedavi yöntemi bulunamamıştır. Bununla birlikte hastalığın seyri üzerine olumlu etkisi olan bazı ilaçlar bulunmuştur. Fakat baş döndürücü hızla ilerleyen tıbbın yetersiz kaldığı bu hastalık, profesyoneller ile hasta ilişkilerinin etik yönüne teknolojinin getirdiği yenilenme ve karmaşıklaşma fonunda bir ayna tutulmasına yol açmıştır.

50 HIV; Human Immunodeficiency Virus, İnsan bağışıklık sistemini çökerten virus anlamında, AIDS hastalığına yol açan virusun ismidir. HIV + virusla enfekte olmuş anlamındadır. HIV insana çeşitli yollarla bulaşır. Bu bulaşma yolları tıbbi olarak saptandığından hastalığa karşı elimizdeki en güçlü toplumsal silah korunmadır. HIV le enfekte kişi bulaştırıcıdır, fakat yıllarca hastalanmayabilir. AIDS; Acquired Immuno Deficiency Syndrom, edinsel immün yetmezlik sendromu olarak tanımlanmaktadır. HIV ile enfekte kişide çeşitli hastalık belirtileri bir arada görülmeye başladığında AIDS'ten söz edilir.

51 1-Tıbbi Etik İlkeler Açısından AİDS
Aydınlatma ve özerklik ilkesi ; Aydınlatma ;Hekim hastasını hastalığı hakkında bilgilendirmekle yükümlüdür. Bu bilgilendirme açık, anlaşılabilir bir dille ve hastanın kültür düzeyine uygun şekilde sevecen bir yaklaşımla anlatılmalıdır. Hekim yargılayıcı değil hastalık hakkında bilgilendirici olmaya özen göstermelidir. Hekim öncelikle hastalığı hastaya tanıtmalı sonra bulaşıcı olduğunu belirterek bulaşma yollarını anlatmalıdır. Toplumsal önyargıların bu kadar fazla olduğu bir hastalıkta bilgilendirme önemli ve hastanın prognozunda belirleyici olabilmektedir.

52 Özerklik İlkesi ; Hasta yeteri kadar bilgilendikten sonra kendisiyle ilgili, bağımsız olarak düşünüp karar verebilme ve bu karar doğrultusunda eylemde bulunma yeterlik ve yetkinliğine sahipse özerklik ilkesi gündemdedir. Bununla birlikte hastaların limitsiz bir özerkliği diğer hastalar ve toplum açısından problem doğuracak şekilde eylemlere yol açıyorsa, bu noktalarda özerkliğin sınırları çizilmelidir.

53 Hekimler bilgisel üstünlükleri nedeniyle özerklik ilkesini, yararlık ilkesi lehine göz ardı edebilmektedirler. Yapılan bir araştırmada hekimler ve hemşirelerin yararlılık ve özerklik kavramını algılayış ve klinik uygulamalarında yer verme anlamında öncelikle kişisel karakter özelliklerinin daha çok belirleyici olduğu, bununla birlikte mesleki olarak da farklılık içeren biçimde davrandıklarını saptamışlardır. Hemşireler özerklik, doktorlar yararlılık ilkesini uygulamaya yatkın bulunmuşlardır.

54 Sır Saklama İlkesi ; Hipokrat andıyla vurgulanan sır saklama ilkesi, Tıbbi Deontoloji Tüzüğü ile vurgulanmıştır. TCK.198. md. sinde de hekimin sır saklama ilkesi yükümlülük olarak tanımlanmıştır. Hekim mesleği gereği ulaştığı bilgileri sır olarak saklamak zorundadır. Kişinin HIV + olması da bu sırlardan biridir. Hastanın homoseksüel olması veya başka bireysel özellikleri her koşulda sır olarak kalmalıdır.

55 Yararlılık İlkesi ; Başkalarına yardımcı olma anlamına gelen yararlılık terimi, hekimlik uygulamalarında hasta bireylerin yararını artırmaya yönelik eylemler olarak, "her tür koşulda hasta yararına öncelik verilmelidir" şeklinde yükümlülük haline getirilerek yararlılık ilkesine dönüştürülmüştür. Son yıllarda artan hasta hakları ve aydınlatılmış onam kavramlarıyla hastanın özerkliğine saygı ilkesiyle hekim tarafından değerlendirilen yararlılık ilkesi zaman zaman çatışmaktadır.

56 AIDS'li pek çok hastanın intihar ettiği, yaşam desteklerini sonlandırarak intihar etmek istediği yada ötenazi isteğinde bulunduğu ve bununla ilgili pek çok çalışma yapıldığı gözlenmektedir. Bunlarda ülkelerin yasal durumu belirleyici olmakta ve legal yada illegal birçok hastaya ötenazi uygulandığı düşünülmektedir. Yapılan çalışmaların birçoğunda, bu konuda hastalara yararlı olacağı düşüncesiyle gerekirse ötenazi uygulanmasına sıcak bakıldığı belirtilmiştir.

57 Adalet ve Eşitlik İlkesi ;
Adalet ilkesinin yaşama geçirilmesinde ülkelerin sağlık sistemleri önemli bir belirleyen olmaktadır. Sağlık, kişiden kişiye değişen bir olgudur. Mutlak eşitlik mümkün değildir. Sağlık gereksinimleri de, insandan insana ve toplumdan topluma sosyokültürel olarak değişebilmektedir. Sağlıkta eşitlik, bütün insanların eşit sağlık durumunda olması değil, bir ülkedeki ilgili yurttaşlara sağlık hizmetlerine eşit ulaşma olanağının sağlanmasıdır.

58 Sağlıkta "eşitsizlik" kavramının ahlaki ve etik bir boyutu vardır
Sağlıkta "eşitsizlik" kavramının ahlaki ve etik bir boyutu vardır. Sosyal devlet, bireyin haklarına ve toplumun tümüne değer veren bir anlayış gereği, tüm yurttaşlarına eşitlik ve adalet ilkesi doğrultusunda temel gereksinimleri karşılayacak oranda hizmet sunumundan sorumludur.

59 Bu konuda İngiltere ve ABD'de yapılan araştırmada, AIDS'in hemşireler arasında yarattığı korku ve endişe davranışları değerlendirilmiştir. FOA ( Fear Of AIDS) ölçeği kullanılarak İngiltere'de yapılançalışmada 365 hemşireye gönderilip, 82 yanıt alınmıştır. Çalışmada AIDS korkusunun nedenleri 7 grupta şöyle sıralanmıştır; AIDS'ten beni korumak için gerekli AIDS politikası desteği yok, AIDS'li hastanın kan ve vücut sıvıları ile temas korkusu, AIDS'lilere karşı olma, Ben AIDS olursam bana destek olacak kimse yok, yardımcı olmak için hizmet sunmadan yalnızca bakım uygularım, AIDS finansal bir yüktür anlayışı, AIDS'li biri için kendi değerimi niçin düşüreyim şeklinde korku ve endişe tutumu belirlenmiştir.

60 Gene İngiltere'de hemşireler arasında yapılan araştırmalarda toplumdaki yaygınlık oranında olmasa da saptanan homofobinin nedenleri ayrı bir araştırma konusu olarak irdelenmiştir. Hastanın bakımını yetersizleştirecek düzeyde hemşirelik hizmetleri sunumunu aksatan hemşire yakınmalarından yola çıkarak, burada saptanan yargılar değerlendirilerek hemşirelik eğitim programına yansıyacak öneriler geliştirilmeye çalışılmıştır.

61 2- Bildirim Zorunluluğu
Mesleğinin kuralı gereği sır saklamakla yükümlü olan hekim ve hemşire, bulaşıcı hastalık taşıdığını teşhis ettiği veya taşıyor olabileceğini düşündüğü kişiyi ihbar etmekle yükümlüdür. Günümüzde AIDS gibi bulaşıcı hastalıkların yarattığı sorunlar, ihbarı zorunlu hastalıklar kavramını yeniden tartışmaya açmakta ve toplum sağlığı açısından hasta bireyleri ihbar etmenin çözüm değil problem oluşturduğu gözlenmektedir.

62 Yasal Durum ; Umumi Hıfzısıhha Kanunu tarihinde 1593 sayıyla kabul edilmiştir. Bu yasanın ikinci bölümünün 57. Maddesinde ihbarı zorunlu bulaşıcı hastalıklar sayılmaktadır. 58. md., hekimlik yapan herkesin 57. md. de sayılan hastalıkları teşhis ederse veya varlığını düşünürse, takibeden ilk 24 saat içinde sağlık müdürlüğüne, sağlık dairesine ilgili kurum (hekim) bulunmadığı takdirde, polis ve jandarma karakoluna hastanın isim ve adresiyle birlikte tahriren veya şifahen haber verir. 64.md nin verdiği yetkiye dayanarak bu hastalık da bildirimi zorunlu hastalıklar arasına alınmıştır. Fakat, gizlilik içinde sır saklama ilkesi ihlal edilmeden, isimsiz bildirim yapılmaktadır.

63 Hekimin Öteki Hekimler ve Sağlık Personeline Karşı Sorumlulukları ;
Hastasının HIV + olduğunu bilen hekim bu bilgiyi hastayla ilgili diğer alanlardaki hekimlere vermeli midir? Birlikte çalıştığı (özel yada kamusal iş ortamlarında) yardımcı sağlık personeline sonucu açıklamalı mıdır? Bunlar oldukça tartışmalı etik sorun kümeleridir.

64 Kural olarak sağlık personeli kendini korumakla yükümlüdür
Kural olarak sağlık personeli kendini korumakla yükümlüdür. Bununla birlikte hekim hastasını olumsuz etkileyecek yargılar oluşmasını en aza indirgediği koşullarda bu bilgiyi gizlilik içinde ve şifreli yöntemlerle açıklayabilir. Burada yine etik yükümlülükle koşulların değerlendirilmesi buna göre hastanın hakları ile sağlık personelinin haklarının dengede tutulması ve değer kayıplarına yol açmadan en uygun yolun saptanmasında hekimin vicdanı ve değer sistemi belirleyen olacaktır.

65 3- Zorunlu HIV Testi HIV testinin bazı koşullarda herkese zorunlu uygulanması toplum sağlığı açısından koruyucu bir yöntem gibi sunulmaktadır. Uzun süreli izlemlerinde ise bunun etkili olmadığı insanların testten kaçma yöntemleri geliştirdiği, bireylerin haklarına saldırı niteliği taşıdığı savunulur olmuştur. HIV testinin + bulunduğu durumun farklı koşullar da ortaya çıkma olasılığı vardır. Bunlar: 1. Hastanın kendi isteği ile bu testi yaptırmasıdır. 2. Hastalanmadan olağan kontroller sırasında ortaya çıkmasıdır. 3. Başka bir hastalık nedeniyle kişisel bağışıklık araştırılırken, 4. Varolan hastalık belirtilerinin araştırılması sırasında HIV + bulunmuştur. 5. Durum hastanın talebi yoktur, sağlık personelinin kendini korumak amacıyla istemesi sonucu durum belirlenmiştir.

66 1- E l m a s İ. Akkay E. Organ Transplantasyonunun Hukuksal Yönünün Değerlendirilmesi. Sendrom, Vol ; 3: Kalaycıoğlu M. Karaciğer naklinde başarı. 3- Cumhuriyet Bilim-Teknik, 1993;339: Terzioglu A. Tıbbi Etik Yıllığı II.istanbul Dürkheim E. Meslek Ahlakı (La Morale Professionelle). !n: Karacan M (çev.). S.baskı, İstanbul. 1986:XI,XL,XLIII. 6- Organ ve Doku Nakli Hizmetleri Mevzuatı. T.C. Sağlık Bakanlığı. Ankara Mart Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu 396 sayılı karar, Dr. Nesrin Çobanoğlu Hacettepe AIDS Tedavi Araştırma Merkezi (HATAM) Üyesi 9- Bowman KW, Richard SA.. Culture, brain death, and transplantation. Prog Transplant Sep;13(3):211-5; quiz Prof. Dr. Memnune APAK İstanbul Üniversitesi Çocuk Sağlığı Enstitüsü Tıbbi Genetik BD, 2007 İSTANBUL

67 TEŞEKKÜRLER


"Ders: HEMŞİRELİKTE ETİK" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları