Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Öğretim Yöntem & Teknikleri

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "Öğretim Yöntem & Teknikleri"— Sunum transkripti:

1 Öğretim Yöntem & Teknikleri
TÜRKÇE ÖĞRETMENLİĞİ GÜZ

2 Temel Kavramlar Öğretim Modeli, Genel manada model-kuram-yaklaşım olarak ifade edilir. Ayrıca, öğretime yönelik felsefi bir bakış açısını yansıtır Öğretim Stratejisi :Hedefe ulaşmak için seçilen en genel yol ya da yollar bütünüdür. Öğretim Yöntemi :Hedefe ulaşmak için seçilen en kısa yol ya da düzenli yoldur. Öğretim Tekniği :Hedefe ulaşmak için seçilen yöntemi uygulamaya koyma biçimi ya da hedefe ulaşmak için seçilen yöntemin uygulanmasında başvurulan yardımcı yollardır. Öğretim Taktik: Ders Saati içerisinde öğrencinin derse karşı motivasyonu ve etkililiğini arttırmak için yapılan tüm etkinliklerdir.

3 Öğretim İlkeleri Öğrenciye / Çocuğa Görelik (Düzeye Uygunluk) İlkesi Öğretim esnasında, öğrencinin beklenti, ilgi ve ihtiyaçlarının, psikolojik ve fizyolojik özelliklerinin ve düzeyinin dikkate alınmasıdır. Bu ilke “çocuğa uygunluk (düzeye uygunluk)” veya “ bireyselleştirme” olarak da açıklanabilir. Bu ilkenin en aşırı şekilde uygulandığı model ise Summer Hill okul denemesidir. Öğrenciye görelik ilkesinde, öğretimde "seviyeye uygunluk" ve öğretimin bireyselleştirilmesi" ilkeleri vardır. Seviyeye uygunluk ilkesi Seviyeye uygunluk ilkesine karşı tez oluşturan Helen Parkhurst'un "Dalton Plânı", Maria Montessori'nin "Montessori Plânı" ve P. Petersen'in "Jena Plânı",dır

4 Yakından uzağa ilkesi Bu ilkede, öğrenciye öğretilecek bilgilerin düzenlenmesinde, örneklerin verilmesinde, hem doğal hem de sosyal olarak onun en yakın çevresinden hareket etmelidir. "Çevreye görelik", "topluma görelik" gibi bazı ilkeler de bu çerçevede düşünülebilir. Bilinenden Bilinmeyene İlkesi Öğrencinin mevcut şema ve zihin süreci içerisindeki bilgi ve tecrübelerine dayanarak yeni bir takım bilgi ve tecrübeleri eski bilgiler üzerinde yapılandırmasıdır. Burada yeni bilgilerin eski bilgiler ile kıyaslanarak yeri geldiğinde mevcut bilgileri doğrulayarak geliştirilmesi

5 Somuttan Soyuta İlkesi
Birey hayatında daima somut olgular üzerine daha kolay öğrenme gerçekleştirir. Çünkü bir olay soyut kavramlarla anlatıldığında, zihinsel seviyeye bağlı olarak öğrenme hızında düşüş olabilir. Öğrenme hızındaki bu düşüşün önüne geçmek için öğrenilecek nesnelerin daha somut hale getirilmesi gerekmektedir. Bir başka deyişle bilişsel (Zihinsel) gelişimin soyuttan somuta doğru sıralanması gereklidir. Bu nedenle, öğrenci mümkünse ders konusu olan eşya ve nesnelerle doğrudan karşı karşıya getirilmeli; bu mümkün olmadığı zaman o nesne veya olayın modeli, fotoğrafı veya başka bir simgesi gösterilmelidir. Ekonomiklik (Tasarruf) İlkesi Bir taşla iki kuş vurma ilkesi de denilir. Burada en zamanda daha az emek sarf ederek yüksek düzeyli verim elde etmedir. Bunun için her türlü faaliyetin düzenli bir şekilde planlanması gereklidir.

6 Açıklık İlkesi Öğretmenin içerik sunumlarında ve öğrenme ortamında daha fazla somut kavramlara yer vermesi, bir konu aktarımı esnasında ifadelerini öğrencilerin anlayabileceği seviyede uygun bir dille seçmesi, eğer aktarım esnasında problem yaşanıyorsa görsel uygulamalara yer vermesi yada öğrenciyi bire bir öğrenme durumlarına çekerek öğretim sürecini devam ettirebilmesidir. Bütünlük İlkesi Çocuğun bilişsel, duyuşsal ve psikomotor açıdan bir bütün olarak ele alındığı ve her yönüyle dengeli bir şekilde eğitildiği bir ilkedir. Hayata Yakınlık İlkesi Hayata yakınlık ilkesinin de örtüştüğü ilerlemecilik eğitim felsefesi okul yaşamın kendisi yaklaşımını temsil etmektedir.Bu ilkede içerisinde hayata yakın olan öğrenme içerikleri esas alınmalıdır. Problemler hayatın içerisinden seçilmelidir.

7 Aktivite (Etkinlik) İlkesi
Bu ilke içerisinde öğrencilerin kendine özgü bir şekilde merkezde olduğu bilinmektedir. Bu ilkede yaparak yaşayarak öğrenme esastır.Öğrencinin derste aktif olmasının hem daha iyi öğrenme sağlayacağı hem de sorumluluk, girişimcilik, bağımsızlık vs. gibi bazı ahlâkî erdemleri daha iyi geliştireceği bu ilkede savunulmaktadır. Otoriteye İtaat ve Özgürlük İlkesi (Sosyallik İlkesi) Dengeli, saygılı, gelenek göreneklerine bağlı, toplum içerisinde statüsünü ve yerini bilen, toplumla barışık bireyler yetiştirmenin en önemli unsuru otoriteye itaat ve özgürlük ilkesidir. Böylece, daha sonra toplum içerisinde kendine yer edinecek olan birey entegrasyon sürecinde sıkıntıları daha kolay atlatacaktır.

8 Bilgi ve Becerinin Güvence Altına alınması İlkesi
Bu ilke ile yapılmak istenenler şu şekilde sıralanabilir; Bilgi ve becerinin tam olarak ve doğru şekilde öğretilmesi. Bilgi ve becerilerin unutulmaması için video, kaset, kitap v.b cihazlarla bozulmadan, gelecek nesillere aktarılarak güvence altına alınması, güvence altına alınan bilgilerin yeni yetişen bireylerin zihin ve bedenlerine entegre edilmesidir. Bu ilke kapsamında bilgi ve becerinin güvence altına alınmasındaki en önemli noktalardan biri de sürekli tekrarlar ve alıştırmalardır. Ayrıca; Bilginin sabit ve değişmez olması olarak da ifade edilmektedir. Ancak günümüzde bu durum kabul görmemektedir.

9 SUNUŞ YOLUYLA ÖĞRETİM STR.
Genel olarak bilginin öğretmen tarafından anlamlandırılarak bir düzen içinde sunularak öğretilmesi esastır. Öğretmen merkezlidir. Öncelikle kavram ve genellemeler sunulur, sonra bunların anlaşılmasını sağlayacak örnekler verilir. Karmaşık konuların kısa sürede öğretimine uygundur. Öğrenciyi aktif kılacak tekniklerle bu strateji, etkili öğrenmeyi sağlayabilir. Tüm bilgilerin öğretmen tarafından aktarılmasıyla ilke kavram ve genellemelerin öğretildiği bir öğretme yoludur. Bilgiler aşamalılık ilkelerine göre (yakından uzağa, bilinenden bilinmeyene, genelden özele, basitten karmaşığa doğru) çok dikkatli düzenlenir ve öğrenci tarafından alınması kolay hale getirilir. Bütünden parçaya (Genelden özele) doğru bir sunumu olduğundan tümdengelim yaklaşımı esastır.

10 Öğrencinin etkin katılımı söz konusu olduğu için öğretmenin öğrencinin dikkatini sürekli kontrol altında tutmak için yoğun bir etkileşime geçmesi yararlıdır. Bu etkileşim içi bir miktar soru-cevap yöntemine başvurulur. Öğrenme etkinliklerinin başlangıcında ve bilgi düzeyinde hedef- davranışların kazandırılmasında kullanılır. Öğretmen bu yaklaşımda konu alanlarını (içeriği) anlamlı bir yapı bütünlüğüne getirerek etkili bir şekilde sunar. Öğrenmeler temel kavramlara dayalı olarak sağlanır. Öğrencinin ilgili konuda düşüncelerini, takıldığı noktaları, yeni bilgiler arasındaki ilişkileri ve sonuçları ortaya çıkarması istenir Özellikle soyut kavramların öğretilmesinde grafik, resim şema ile diğer duyu organlarına yönelik uyarıcılar kullanılmalı

11 Sunuş yoluyla öğretim yaklaşımının planlanışı üç aşamada gerçekleştirilir;
Öğrenciden beklenen davranış belirlenir, İşlenecek konu belirlenir, Örnekler seçilir ve hazırlanır. Örnekler hedef ve içeriğe uygun olmalıdır. Organize edici: bir kavram, ilke, bir genelleme ve bir kural olabilir. Organize Ediciler ikiye ayrılır: 1- Açıklayıcı (hiç karşılaşılmamış konu hakkında genel açıklama) 2- Karşılaştırıcı (benzerlik ve farklılıkları ortaya koyacak şekilde yapılan genel açıklama)

12 SUNUŞ YOLUYLA ÖĞRETİM STRATEJİSİNİN AŞAMALARI
1-Giriş (Ön Organize Edicilerin Sunumu) - İlgi çekme, güdüleme, hedeften haberdar etme - Organize edicinin sunulması (kavram haritaları, şemalar ve matrisler) - Tanımlama ve ön açıklama - Örnekler verme ve şekillerle anlatma - Öğrencilere tekrar ettirme 2-Kavram, ilke ve bilgi birimlerinin sunulması - Bilgi birimi sunulur - Bilgi biriminin özellikleri açıklanır -Bilgi birimi organize edicilerle ilişkilendirilerek açıklanır 3-Bilişsel Yapıyı Güçlendirilme - Konu içeriğine eleştirel bir bakış açısı getiriniz. - Farklı tanımların ve düşüncelerin ortaya konulması - Öğrencinin örnekler üretmesi - Öğrencinin farklı örnekler vermesi ve farklı durumlarda kullanılması - Örneklenen ve tanımlanan bilgi birimini bir bütün oluşturacak şekilde tekrarını yaptırılması.

13 SUNUŞ YOLUYLA ÖĞRETİM STRATEJİSİNİN AŞAMALARI VE ETKİLİ OLDUĞU DURUMLAR
Bir dersin giriş bölümünde kullanılır. Her hangi bir konu ile ilgili ön öğrenmelerin yeterli olmadığı ve konunun yeni öğretileceği durumlarda kullanılır. Sunuş yoluyla öğrenme yaklaşımında öğretmen bilgileri düzenleyerek etkin bir şekilde dersini işler. Bu süreçte dersi sıkıcılıktan kurtarmak için aşağıdaki önlemler alınmalıdır: Farklı öğretim yöntem ve teknikleri kullanma, Konuları bütünden- parçalara bölerek verme, Öğrencinin çok sayıda duyu organını kullanarak fikirleri en somut yollarla anlatması, Ön organize edicileri (kavram haritası, matriks vb. ) kullanma,

14 Öğrencilerin aktif katılımını (örnek verme, düşüncelerini açıklama, tartışma) sağlama,
Soru-Cevap tekniğini kullanma, Öğrenmeye güdüleme, ilgi ve dikkat çekme, pekiştireç kullanma, Öğretim materyali ya da araç-gereci kullanma, Dersin sonunda konuyu kısaca özetleme. Birçok kavram arasında ilişki kurularak daha iyi anlamayı sağlamada kullanılır. Kavramların ve soyut konuların öğrenimini sağladığı için, daha çok ilköğretimin sınıflarından itibaren kullanılır. Öğretmen konuları en somut yollarla ve öğrencinin tüm duyu organlarını harekete geçirecek şekilde sunmalıdır.

15 Buluş Yoluyla Öğretim (J.BRUNER):
Öğretmenin rehberliğinde öğrenciye bir problem durumunun sunulması ve öğrencinin genellemelere keşfederek ulaşması esastır. Sunuşta kavram ve genellemeler başlangıçta öğretmen tarafından sunulurken, bu stratejide öğrencinin verilen örneklerden yola çıkarak genellemelere kendisinin ulaşması beklenir. Öğrenci merkezlidir. Bu stratejide öğretmenin rolü, hazır bilgiyi öğrenene sunmak değil, kendi kendine öğrenebileceği ortamı oluşturarak, bilgiyi keşfetmekte öğrenciye rehberlik etmektir. Bruner, öğrenmede konu alanı yapısını anlamanın önemini vurgulamıştır. Bu yapıyı doğru anlayabilmenin yolunun ise, bireyin öğrenmede aktif olması ve buluş yapması olduğunu savunmuştur. Ayrıca, öğrenmede tümevarım, usavurma yolunun üstünlüğünü benimsemiştir. Buluş yoluyla öğrenme, öğrencinin kendi etkinliklerine ve gözlemlerine dayalı olarak yargıya varmasını teşvik edici bir öğretim yaklaşımıdır.

16 Buluş yoluyla öğrenmenin en önemli üstünlüğü, öğrencinin merak güdüsünü uyandırması ve güdülenmişlik düzeyini cevapları buluncaya kadar, çalışma boyunca sürdürebilmesidir. Bir diğer üstünlüğü de öğrencileri bağımsız olarak problem çözmeye yönlendirmesidir. Öğrenciler, bilgiyi alıp özümsemekten çok, bilgiyi analiz etmeye, uygulamaya, sentez yapmaya zorlanmaktadır. Öğretmenin anlamlı bilgi bütünü oluşturmaktansa öğrencilerin merak duygularını, problem çözme, deney yapma kabiliyetlerini ön plana çıkarması esastır. Bu bağlamda buluş yoluyla öğretim stratejisi iki şekilde kullanılır. Sarmal Programlama modeli bu stratejiye çok yatkındır Yapılandırılmış Buluş: Öğretmenin kazanılacak hedef ve davranışları belirlediği ve bulunması gereken ilke, kavram ya da çözümle ilgili verileri, örnekleri organize ettiği yaklaşımdır.. Sorular sorarak öğrencilerin ellerindeki verileri analiz etmelerine ve sonuca ulaşmalarına yardım eder. Yapılandırılmamış Buluş: Burada hedefler ve kazanımlar planlanmamıştır. Doğal bir ortamda kavramları, ilkeleri ve bir problemin çözümünü bireyin kendi kendine bulmasıdır.

17 Buluş Yoluyla Öğretim Stratejisinin Planlanması :
Öğrenciye kazandırılacak hedef davranışlar belirlenir. Öğrenme konularıyla ilgili somut örnek durumları ve örnek olmayan durumlar belirlenir. Örnekler öğrencinin merakını sürdürecek bir şekilde basitten karmaşığa doğru sıralanır. Fazla zaman gerektirdiği için zamanın iyi ayarlanması gerekmektedir.

18

19 Buluş / Keşfetme Yoluyla Öğretim Yaklaşımının Adımları;
Öğretmen örneği sunar, Öğrenci örneği tanımlar, Öğretmen ek örnekler sunar, Öğrenci yeni örnekleri tanımlar, ilk örnekle bağ kurar, Öğretmen ek örnekler verir ve olumsuz örnekler sunar, Öğrenci örnekleri karşılaştırır ve duruma ters düşen örnekleri belirler, Öğretmen öğrenciden anında örneğin özelliğini ya da ilişkiyi bulmasını ister, Öğrenci tanımı yapar ve ilişkiyi kurar, Öğretmen öğrenciden ek örnekler bulmasını ister.

20 Arş-İnc. Yoluyla Öğrt. Str.
Öğrencileri bilimsel araştırma yöntemlerine alıştırma yaklaşımıdır. Öğrenci, çevredeki problemleri algılar, tanımlar, verileri toplar, geçici çözüm yolları geliştirir ve bunların mümkün olup olmadığını test eder. Bu şekilde yetişen öğrenciler, gelecekte karşılaşacakları problemleri de bilimsel zihniyet ve metotlarla çözmeyi öğrenmiş olurlar. Öğrenci merkezlidir. Araştırma stratejisinde öğretmen önbilgi dahi vermez, tümüyle öğrenci etkindir Öğrenci tüm bilgilere kendi ulaşır, öğretmen rehberdir. Araştırma yoluyla öğretim, öğrenciye üst düzey düşünme becerilerini kazandırır Yaparak yaşarak öğrenme en üst düzeye ulaşır. Proje Tabanlı öğretim, problem çözme ve Yapısalcı öğretim ile iç içedir

21 M o d e l l e r Tam Öğrenme Çoklu Zeka İşbirlikli Öğrenme
Anlamlı Öğrenme Yapılandırmacılık Bireyselleştirilmiş Öğretim Gagne Öğretim Modeli Carrol Okulda Öğrenme Glasser Temel Öğretim Programlı Öğrenme Bilgisayar Destekli Öğretim Slavin’in Etkili Öğretim Mdl Model Alarak Öğrenme Aktif Öğrenme Beyin Temelli Öğrenme Proje Tabanlı Öğrenme Kuantum Öğrenme Probleme Dayalı Öğrenme Kavramsal Değişim (Posner) Tutor Destekli Öğrt. Dizgeli Eğitim Durumlu Öğrenme

22 Tam Öğrenme (Bloom) “Olumlu öğrenme koşulları sağlanmış ise hemen herkes öğrenebilir” ilkesinin ön planda olduğu bir modelidir. Tüm öğrenciler okulda öğretilenleri öğrenebilir. Ek zaman ve öğrenme olanakları sağlandığında öğrenciler okulda öğretilmek istenen davranışları % oranında öğrenebilirler. Modelin temeli, Değiştirilebilir değişkenleri etkili bir şekilde kullanarak hemen tüm öğrencilere tüm yeni davranışlar öğretilebilir. Bloom, Caroll’un kavramsal Okulda Öğrenme modelinden hareketle, iş görüsel bir model olan Tam Öğrenmeyi geliştirilmiştir

23 Ayrıca, grupla ve sınıfla öğretim tekniğidir
Ayrıca, grupla ve sınıfla öğretim tekniğidir. Bilgi birimleri üniteler şeklinde belirlenir ve bir ünite öğrenilmeden diğer üniteye geçilmez. Bu üniteler arasındaki geçiş için belirlenen eşik değer öğrenmenin %70 düzeyinde gerçekleşmesi gereklidir. Tam Öğrenme / Okulda Öğrenme Modelinde temel üç değişken vardır: 1-Öğrenci nitelikleri, 2- Öğretim hizmetinin niteliği ve 3- Bu iki değişkene bağlı gelişen öğrenme ürünleri.

24 1-Öğrenci nitelikleri: Okulun en önemli girdisi
Bilişsel giriş davranışları: Bilgi, beceri ve yeterlikler: Başarıda gözlenen varyansın %50’sini açıklar. Duyuşsal giriş özellikleri: İlgi, tutum ve akademik benlik: Başarıda gözlenen varyansın %25’ni açıklar. İkisi birlikte %65. 2- Öğretim hizmetinin niteliği: Başarıda gözlenen varyansın %25’ni açıklar. Üçü birden başarıda gözlenen varyansın %90’ını açıklar. a)İpucu b)Pekiştirme c)Öğrenci katılımı d)Dönüt-düzeltme

25 İpucu: İşaret ve açıklamaları kapsar, öğrenciye neyin nasıl öğrenileceğini açıklayan mesajların tümüdür. İpucu, başarının %14 kadarını açıklar. Zamanlama, açıklık ve anlaşılırlık. İpucu seçiminde, öğrenci özellikleri, hedef davranış ve kültürel özelliklere dikkat edilir. İpucu işlevleri: 1-Dikkat sağlama 2-Hedeften haberdar etme 3-Ön bilgilerin hatırlatılması 4-Öğrenci katılımını sağlama 5-Öğrenmeyi kolaylaştırma (Güçlük çekilen yerlerde).

26 Pekiştirme: Bir davranışın gösterilme sıklığını artıran uyarıcılara pekiştireç, bu uyarıcıların verilmesi işlemine pekiştirme denilir. Süreçte öğrenilen kritik davranışlar ortaya çıktıkça pekiştirilmelidir. Pekiştirme= Ödül, doğru değildir. Olumlu pekiştireç = Ödül, doğru. Aralıklı pekiştirme, ard arda pekiştirmeden daha etkilidir. İlk derslerde her doğru cevaba pekiştireç verilmeli, Dersler ilerledikçe her doğru değil, zihinsel açıdan daha üst düzey cevaplara pekiştirme verilmelidir, Geç ve güç öğrenenlere her zaman pekiştireç kullanılmalı, Pekiştireç, yaş, cinsiyet kültür ve kişiliğe uygun verilmeli, Hep aynı tür pekiştireç kullanılmamalı,

27 Öğrenci katılımı: Öğrencinin etkin öğrenme çabası içine girmesi
Öğrenci katılımı: Öğrencinin etkin öğrenme çabası içine girmesi. Öğrencinin öğretme durumuyla yeterince etkileşime girmesi. Bunun için öğrencinin güdülenmiş olması, ön koşul öğrenmelere sahip olması gerekir. Öğrenci katılımı, başarı değişkenliğinin %20 kadarını açıklar. Dönüt: Öğrenciye öğrendiklerinin eğitim amaçlarına uygun olup olmadığının bildirilmesidir. Yada yaptığı davranış sonucu hakkında bireye bilgi verme. Üç iş görüsü vardır: 1-Yönlendirici 2-Güdüleyici 3-Pekiştirici Düzeltme: Dönüte bakarak öğrencinin eksiklerini tamamlama ve yanlışlarını doğrulama işlemidir (hedef davranışa göre). Bir başka tanıma göre: yanlışların düzeltilmesi ve öğrenme eksiklerin tamamlanmasıdır.

28 TAM ÖĞRENMEDE ÜÇ DEĞİŞKEN
İlgili ön öğrenmelerin eksiksiz ve kullanıma hazır olması Öğrencinin kendini öğrenmeye vermesi Öğretimin, öğrencinin ihtiyaçlarına uygun olması, onun için anlamlı, işe yarar ve yeterli olması Olumlu Yönleri Öğretim süreci, öğrencilere göre ayarlanabilir. Her öğrencinin kendi hızında ilerlemesine imkan tanır. Öğrenciye başarıya kadar zaman tanıdığı için kendisine olan güveni artar. Olumsuz Yönleri Zaman alıcıdır. Yavaş öğrenenler, hızlı öğrenenleri engelleyebilir

29 CARROL’UN OKULDA ÖĞRENME MODELİ
Temelde hızlı öğrenebilen ve hızlı öğrenemeyen öğrenciler vardır. Her öğrenciye ihtiyaç duyduğu zaman ve ek öğrenme olanağı verildiğinde belirlenen öğrenme düzeyine ulaşılır. Öğrenme için harcanan süre Öğrenme derecesi = _________________________ Öğrenme için gerekli süre Modelin 5 temel öğesi bulunmaktadır. 1.Yetenek: bir öğrencinin öğrenme kabiliyetine bağlı olarak harcayacağı süre miktarıdır. 2.Öğretimin Niteliği/Kalitesi: yetenek yada kabiliyet unsurları dışında öğretiminin niteliğini arttırmak için ek süreye gerek duyulup duyulmamasıdır. Eğer ek süre talebi varsa öğretimin niteliğinde negatif bir durum vardır.   3.Öğretimi Yararlanma Yeteneği: Öğrencinin hazırbulunuşluk düzeyini kapsar. 4.Sebat: Öğrencilerin motivasyonuna bağlı olarak öğrenme için harcadığı istemli/gönüllü zamandır. Duyuşsal boyutta gerçekleşir. Tam öğrenmede duyuşsal giriş özelliğine karşılık gelir. 5.Öğrenmeye Ayrılan Süre (Fırsat): Bu bir fırsat bölümüdür. Öğretim hizmetlerinin niteliğine karşılık gelir. Bu model Okulla Sınırlıdır.

30 İşbirliğine Dayalı Öğrenme Yapılan Araştırmalar
1900’lü yılların ortalarına doğru A.B.D.de sosyal araştırmacı ve eğitmenler değişik öğrenme ortamlarının öğrenme üzerindeki etkilerini araştırmışlardır. 1960’lı yıllarda Minesota Üniversitesi profesörleri Dawid W. Johnson ve Roger T. Johnson “İşbirliğine Dayalı Öğrenme Merkezi”ni kurmuşlardır.

31 Johnson & Johnson

32 İşbirliğine Dayalı Öğrenme Yapılan Araştırmalar
Ülkemizde işbirliğine dayalı öğrenme ile ilgili ilk araştırma Açıkgöz (1990) tarafından 80 ilkokul öğrencisinden oluşan dört grup üzerinde gerçekleştirilmiştir. Bu araştırmada yapılandırılmış işbirliğinin yabancı dil başarısı ve hatırda tutma düzeyi üzerinde, grupla yarışma ve geleneksel öğretimle karşılaştırıldığında daha olumlu etkileri olduğu ortaya çıkarılmıştır.

33 İşbirliğine Dayalı Öğrenme Nedir?
Ortak öğrenme amaçlarını gerçekleştirmek üzere öğrencilerin küçük gruplar halinde (2-6 kişilik) işbirliği içerisinde birlikte çalışması esasına dayalı interaktif bir öğrenme-öğretme metodudur. İşbirliğine Dayalı Öğrenim; verilen bir görevin “gruptaki bütün üyelerin çabalarıyla” tamamlanması demektir.

34 İşbirliğine Dayalı Öğrenme
Anahtar kelime EKİP ÇALIŞMASI Grubun başarısı ancak bu yolla sağlanabilir.

35 İşbirliğine Dayalı Öğrenme
Tek başlarına oturup kendi üzerlerine düşeni yapmazlar. Tam tersine herkes birbirine karşı sorumluluk duyar. Çalışma sonunda bir “ürün” elde etmek genelde olasıdır.

36 İşbirliğine Dayalı Öğrenme ~ Kubaşık Öğrenme
“Cooperative Learning” denilen çalışmayı Açıkgöz (2000), Senemoğlu (2000), Bilen (1997) ve Saban (2000), İşbirliğine Dayalı Öğrenme olarak adlandırırken; Gömleksiz (1997), Çalışkan (2000), Büyükkaragöz ve Çivi (1999) Kubaşık Öğrenme adını vermekte ancak İşbirliğine Dayalı Öğrenme ile Kubaşık Öğrenmeyi aynı anlamda kullanmaktadırlar.

37 İşbirliğine Dayalı Öğrenme ~ Kubaşık Öğrenme
2 metot da çeşitli grup rolleri atasa bile işbirliğine dayalı öğrenmede birkaç atanacak rol vardır. Her iki durumda, öğrencilerin grup ile çalışma becerilerine sahip olmalarını isterken kubaşık öğrenmede bu öğretimsel bir amaçtır ve daha yapısaldır

38 İşbirliğine Dayalı Öğrenme ~ Kubaşık Öğrenme
Farklılıkları bilgi ve destekleme (güçlendirme) olarak sınıflandırılmıştır: Kubaşık öğrenme altyapısal (ön) bir bilgi (örneğin, geleneksel bilgi) için bir seçenek olurken işbirlikli öğrenmede sosyal yapılandırıcıların bakış açısına göre bakar ve bilgi sosyal bir yapıdır.

39 İşbirliğine Dayalı Öğrenme ~ Kubaşık Öğrenme
Öğretmenin rolü ise: Kubaşık öğrenmede öğretmen sınıftaki bir otoritedir, grup görevleri genellikle daha kısa sürede biter, genellikle belirli cevapları vardır. Bunun tam tersi, İşbirliğine dayalı öğrenme ile öğretmen kendi otoritesinden vazgeçer ve uzun-sürede bitecek ve karmaşık görevler verilen küçük grupları güçlendirir, destekler.

40 İşbirliğine Dayalı Öğrenme ~ Kubaşık Öğrenme
İşbirliğine dayalı öğrenme, kubaşık öğrenme sınıflarına göre daha üst sınıf öğrencilerinde ve daha az ön bilgi gerektiren sınıflarda kullanılmaktadır.

41 Neden birbirimize yardım ederiz?
Neden işbirliği? Neden birbirimize yardım ederiz?

42 Yakınsal Gelişim Alanı (Zone of Proximal Development)
Arkadaşlarımla beraber bu kadar daha öğrenirim ZPD YGA Kendi başıma bu kadar öğrenirim

43 Yarışmacı (Competitive) Öğrenme Rekabete dayalı öğrenme
Bazı öğrencilerin kazanırken diğer bazılarının kaybettiği ve kimin“en iyi” olduğunu ortaya çıkarmak için öğrencilerin birbiriyle yarıştığı öğrenme ortamı. Örneğin üniversite giriş sınavları

44 Bireysel (Individualistic) Öğrenme
Diğerlerinin ne yaptığıyla ilgilenmeksizin kendi amaçlarını gerçekleştirmek üzere öğrencilerin tek başına çalıştığı öğrenme ortamı. Başarı ya da başarısızlık bireye özgüdür.

45 İşbirliğine Dayalı (Cooperative) Öğrenme
Sonuca göre grup üyelerinin ya birlikte kazandığı ya da birlikte kaybettiği, ortak amaçlar çerçevesinde birlikte çalışmayı gerektiren öğrenme ortamı.

46 Her grup çalışması işbirliğine dayalı öğrenme değildir;
Yarışmalı öğrenme; işbirliğine dayalı öğrenmenin tersine, bir grubun başarısızlığını gerektirir. Bireysel yarışmada, tek bir kazanan vardır. Grup-içi yarışmada grubun en iyisi belirlenir.

47 Her grup çalışması işbirliğine dayalı öğrenme değildir;
Gruplar arası yarışmada, grup halinde kazanma ve kaybetme söz konusu olduğu için üyeler herkesin başarılı olması için çalışırlar. Çünkü grupta herhangi bir üyenin başarısızlığı grubun başarısız olmasına yol açacaktır

48 Ürün: Oyun, Sözlü rapor, Araştırma raporu, Panel, Müzakere, Model şeklinde olabilir.
Grup çalışmaları sürerken, öğretmende onları dikkatlice izler. “Ürün” konusunda sorun çıkarsa bu öğretmen tarafından aydınlanıp düzeltilebilir. Gruptaki bütün öğrenciler aynı notu alır. Buda onların katılımını destekleyip, iyi bir sonuca varmak için tüm yeteneklerini sergilemelerini sağlar

49 İşbirliğine Dayalı Öğrenmenin Uygulanması
Uygulama Aşamaları 1.Takımların Oluşturulması 2.Isınma Etkinlikleri 3.Takımlarda Konu ve Görev Dağılımının Yapılması 4.Diğer Gruplarla Etkileşim 5.Takım İçinde Etkinlikler 6.Değerlendirme

50 Takımların Oluşturulması
2 yada 6 kişiden olan gruplar oluşturulacak. Buradaki asıl kural grubun heterojen bir şekilde oluşturulmasının sağlanması gerekir. Buda tüm takımların birbirine denk olacağı anlamına geliyor.

51 Isınma Etkinlikleri Burada ise öğrencileri birbirlerine ısınmaları için etkinlikler düzenler ve kaynaşmaları sağlanır. Bu da takım içerisinde yapılır. Buradaki amaçla; kümeye beyin fırtınası yoluyla ad verme, küme sloganı ve hareketlerini belirleme, diyalektik ve düşün-tartış-yaz-paylaş gibi etkinliklerden yararlanılabilir.

52 Takımlarda Konu ve Görev Dağılımının Yapılması
Burada ise üye sayısı kadar işlenen konu yada materyal alt bölümlere ayrılır. Takım içindeki öğrencilerin bu alt bölümlerden birini seçmesini sağlanılır. Takım içindeki yönetici, sözcü, yazıcı, raporcu gibi görevleri demokratik olarak dağıtımını yapmalı yada yapılması sağlanmalıdır. Bütün bu işlemler diğer bütün gruplara da uygulanır.

53 Diğer Gruplarla Etkileşim
Aynı alt bölümlerden sorumlu olan bütün takımların üyeleri bir araya toplanmasını sağlanılır. Mesela takımlar beşerli gruplar halindeyse konu beş alt bölüme ayrılır ve her alt bölümü alan öğrenciler bir araya getirilir. Bu şekilde birbirleriyle fikir alış-verişinde bulunurlar ve bilgi paylaşımı gerçekleşmiş olunur.

54 Takım İçinde Etkinlikler ve Değerlendirme
Etkileşim gruplarındaki öğrenciler kendi gruplarına dönerek kendi konularını takım arkadaşlarına anlatmalarını sağlanılır. Değerlendirme Değerlendirme iki aşamadan oluşur: 1- Takım içerisindeki etkinliklerin değerlendirilmesi 2- Bireysel değerlendirme

55 İşbirliğine Dayalı Öğrenmenin Avantajları
Öğrencilere, özellikle günümüzde “başarının sırrı” olarak ifade edilen ekip çalışması (team work) becerisinin kazandırılmasında, sosyal becerilerinin geliştirilmesinde ve iyi arkadaşlık ilişkilerinin oluşturulmasında oldukça etkili bir metottur.

56 İşbirliğine Dayalı Öğrenmenin Avantajları
Yaşam boyu gerekli olan değişik sosyal rollerin öğrenilmesinde, karşılaşılan güçlüklerin çözümünde ve insanları tanıma ve anlama yeteneğinin gelişiminde önemli etkilere sahiptir.

57 İşbirliğine Dayalı Öğrenmenin Avantajları
Birey kendi fikirlerini diğerlerine kabul ettirmeye çalışırken, diğerlerinin fikirlerini de analiz, sentez ve kritik etmeyi öğrenir ki bu da eleştirel düşüncenin gelişimine önemli katkılar sağlar. Kalabalık sınıflarda her öğrenciye soru sorma, cevaplama ve düşüncelerini açıklama fırsatı vermesi metodun önemli avantajlarındandır.

58 İşbirliğine Dayalı Öğrenmenin Avantajları
Akademik başarı üzerindeki olumlu etkilerinin yanında yüksek özgüven (self-esteem), empatik yaklaşım, iletişim becerileri, problem çözme, yaratıcı ve eleştirel düşünmenin gelişimine de büyük katkılar sağlar

59 İşbirliğine Dayalı Öğrenmenin Dezavantajları
Grupların uygun yapısal özelliklere sahip olmadığı Örneğin: Hep aynı düzeye sahip öğrenciler. Öğrenme için gerekli motivasyonun yeterince sağlanamadığı durumlarda iş birliğine dayalı öğrenme metodundan istenilen verimin elde edilemeyeceğini araştırmalar göstermektedir.

60 Çoklu Zeka Teorisi Nedir ?
Çoklu zeka teorisi, bütün çocukların sahip oldukları doğal ve gizil güçleri, potansiyelleri ve yetenekleri bulmayı ve onları geliştirmeyi vurgulayan bir eğitim felsefesi ortaya atmaktadır.

61 Prof. GARDNER zekayı yeniden tanımladı
Prof. GARDNER zekayı yeniden tanımladı. Ona göre zeka, değişen dünyada yaşamak ve değişimlere uyum sağlamak amacıyla her insanda kendine özgü bulunan yetenekler ve beceriler bütünüdür, yaşadığınız toplumda faydalı şeyler yapabilme kapasitesidir

62 Zekaya İlişkin Eski Anlayış
Zeka doğuştan kazanılır, sabittir ve bu nedenle de asla değiştirilemez. Zeka, niceliksel olarak ölçülebilir ve tek bir sayıya indirgenebilir. Zeka, tekildir. Zeka, gerçek hayattan soyutlanarak (yani, belli zeka testleri ile) ölçülür. Zeka, öğrencileri belli seviyelere göre sınıflandırmak ve onların gelecekteki başarılarını tahmin etmek için kullanılır..

63 Zekaya İlişkin Yeni Anlayış
Bir bireyin kalıtımla birlikte getirdiği zeka kapasitesi iyileştirilebilir, geliştirilebilir, değiştirilebilir. Zeka, herhangi bir performansta, üründe veya problem çözme sürecinde sergilendiğinden sayısal olarak hesaplanamaz. Zeka, çoğuldur ve çeşitli yollarla sergilenebilir. Zeka, gerçek hayat durumlarından veya koşullarından soyutlanamaz. Zeka, öğrencilerin sahip oldukları gizli güçlerini veya doğal potansiyellerini anlamak ve onların başarmak için uygulayabilecekleri farklı yolları keşfetmek için kullanılır.

64 Çoklu Zeka Teorisinin İlkeleri
İnsanlar çok farklı zeka türlerine sahiptir. Örnek:Bir futbolcu hem Görsel - Mekansal hem de Kinestetik – Bedensel Zekasını etkili bir biçimde kullanabilir. Bu zekalara ek olarak Sosyal Zekayı da güçlü olarak kullandığında başarılı bir teknik direktör olabilir. Her insan aktif olarak kullandığı zekaları ile özel bir karışıma sahiptir. Her insanın kendine özgü bir zeka profili vardır. Zekaların her biri insanda farklı bir gelişim sürecine sahiptir. İnsandaki zekalar tanımlanabilir ve geliştirilebilir.

65 Her bir zeka hafıza, dikkat, algı ve problem çözme açısından faklı bir sisteme sahiptir.
Bir zekanın kullanımı esnasında diğer zekalardan da faydalanılabilir. Kişisel altyapı, kültür, kalıtım, inançlar zekaların gelişimi üzerinde etkiye sahiptir. Şu anda bilinen zeka türlerinden daha farklı zekalar da olabilir.

66 Başarılı bir saz üstadının iyi bir vücut – el kombinasyonuna ihtiyacı vardır. Doğal olarak, kinestetik ve müziksel Zekayı aynı anda kullanabilir. Eğer bu sanatçı dinleyicilerle arasında güçlü sözel bir bağ kurabiliyorsa, müzik yorumcusu olarak verdiği konserlerde de adını duyurabilir.

67 Çoklu Zeka Alanlarının Gelişimini Etkileyen Faktörler
Çoklu zeka gelişimini: Kristalleştirici Deneyimler Felce Uğratıcı Deneyimler Olmak üzere iki anahtar süreçten söz etmek mümkündür.

68 Kristalleştirici Deneyimler
Kristalleştirici deneyimler, bir bireyin yeteneklerinin ve potansiyellerinin gelişiminde “dönüm noktaları” sayılabilecek tecrübeleri içerirler. Örneğin, Albert Einstein için bu deneyim, beş yaşında iken babasının ona hediye ettiği basit bir manyetik pusula ile başlamıştır. Einstein’a göre, bu yaşantısı onda içinde yaşadığımız evrenin gizemlerine karşı büyük miktarda merak ve keşif isteği uyandırmıştı. Gerçekte, bu deneyim Einstein’ın uyuyan dehasını harekete geçirdi ve onu yirminci yüzyıl düşünce dünyasının önemli bir figürü haline getirecek buluşlar yolculuğuna başlattı.

69 Felce Uğratıcı Deneyimler
Felce uğratıcı deneyimler, kristalleştirici deneyimlerin aksine bir bireyde var olan zeka potansiyellerini söndüren, körelten veya yok eden tecrübeleri içerirler. Felce uğratıcı deneyimler, genellikle bir bireyin belli bir zeka alanının sağlıklı gelişmesini engelleyen utanma, aşağılanma, suçluluk duygusu, korku ve kızgınlık gibi olumsuz duygularla doludur. Örneğin, son sanatsal kreasyonunu bir şeyi başarmış olmanın verdiği büyük bir heyecan ve coşku ile öğretmenine göstermeye çalışan bir öğrenciyi, öğretmen onu sınıf arkadaşları önünde aşağılar ve küçük düşürürse, muhtemelen  bu öğretmen o öğrencinin görsel-uzaysal zeka alanının gelişiminin sona ermesine de neden olmuş olur.

70 Aynı şekilde, bir müzik enstrümanını daha çok küçük yaşlarda öğrenmeye çabalamakta iken ebeveynlerinden birinin sürekli olarak “gürültü yapmayı kes!” tepkisiyle karşılaşan bir çocuğun asla bir daha herhangi bir müzik enstrümanının yanına dahi yaklaşmayacağını tasavvur etmek de çok zor olmasa gerek. Bu  bağlamda, çoklu zeka teorisi, bir bireyin çeşitli zeka alanlarının gelişiminde en az “kalıtım” kadar (hatta bazen kalıtımdan da daha çok) bireyin içinde yaşadığı ekolojik ve kültürel “çevre”nin önemli bir rol oynadığını savunmaktadır.   

71 Zeka Türleri Sözel/Dilsel Zeka [Verbal/Linguistic]
Mantıksal/Matematiksel Zeka [Logical/Mathematical] Görsel/Uzamsal (Mekânsal) Zeka [Verbal/Spatual] Bedensel/Devinduyusal Zeka [Bodily/Kinesthetic] Müziksel Zeka [Musical] Sosyal (Kişilerarası) Zeka [Interpersonal] İçsel Zeka [Intrapersonal] Doğa Zekası [Naturalist] Olmak üzere sekiz gruba ayrılır.

72 1.Sözel / Dilsel Zeka Sözel/dilsel zeka; şiir, mizah, hikaye anlatma, gramer, mecazlar, teşbihler, soyut ve simgesel düşünme, kavram oluşturma ve kelime yazma gibi karmaşık olasılıkları içeren dil üretim sorumluluğudur. İnsanın sözel/dilsel zekası, konuşulan kelimenin, okunan şiirin, yazılan ya da tartışılan fikir ya da düşüncelerin farkındadır. Bu yönden gelişmiş insanlar okuma, yazma, konuşma ve tartışma gibi konularda başarılıdırlar ve şiir, mizah, hikaye anlatma, tartışma ve yaratıcı yazım konularında da isteklidirler.

73 2.Mantıksal / Matematiksel Zeka
Bu zeka, kavramları tanıma, sayılar ve geometrik şekiller gibi soyut sembollerle çalışma, bilginin belirgin parçaları arasında ilişkiler kurma ve/veya bu parçalar arasındaki farklı bağıntıları görme kapasiteleri gerektirir. Bu yönde gelişmiş olan insanlar, nesneleri tanımlamada, analiz etmede ve matematik/bilim gibi konularda problem çözmede başarılıdırlar ve benzer şeyleri eşleştirme, karışık resimlerden şekil çıkarma, matematik, bilim, bulmaca ve problem çözme gibi konulardan hoşlanırlar.

74 3. Görsel / Uzamsal (Mekânsal) Zeka
Resim, grafik ve heykel gibi görsel sanatlar; denizcilik, harita yapımcılığı ve mimarlık gibi yüzey ve onun içinde bilginin kullanımını gerektiren durumlar; ve farklı derinlik ve açılardan objeler tasarlama yeteneği gerektiren satranç gibi oyunlar görsel/mekânsal zeka ile ilgilidir. Bu zekanın temelindeki anahtar duyu, görme duyusu ve buna bağlı olarak şekiller tasarlama ve zihinde resimler yaratma yeteneğidir. Bu yönde gelişmiş olan insanlar, zihinlerinde resimler yaratır ve bunları çizerler. Bununla birlikte yaratıcılıkları, renkleri kullanma ve harita okuma yetenekleri ile iyi bir hayal güçleri vardır. Çizim, resim, heykel yapımı ve zihinlerinde nesneler tasarlamayı severler.

75 4.Bedensel / Devinduyusal Zeka
Bedensel/devin duyusal zeka, duygularını, vücudu kullanarak (dans ve vücut dili gibi), bir oyun oynayarak (spor yapma gibi) ya da yeni bir ürün yaratarak (düşünerek bir icat yapma) ifade etme yeteneğidir. Eğitimin önemli bir bölümünde yaparak öğrenme, uzun zamandır kabul görmektedir. Bu yönde gelişmiş olan insanlar, spor yapmayı ve dans etmeyi severler. Bunun yanı sıra ellerini iyi kullanırlar, vücut kontrol ve koordinasyonunda başarılıdırlar. Aktörler gibi insanlar, insan ruhunu derinden etkilemek için vücudun kavrama, anlama ve iletişim kurmadaki sonsuz olanaklarını en iyi şekilde kullanan insanlardır.

76 5. Müziksel Zeka Müziksel zeka, ritmik ve tonal kavramları tanıma ve kullanma ile çevreden gelen seslere, insan seslerine ve müzik aletlerine karşı duyarlılık kapasitelerini içerir. Alfabede öğrendiklerimizin bir çoğu bu zeka ve “A-B- C Şarkısı” sayesindedir. Bu yönde gelişmiş olan insanlar, bir müzik aleti çalmaktan, mırıldanmaktan, şarkı bestelemek ve bunu seslendirmekten hoşlanırlar

77 6.Sosyal Zeka Bu zeka insanlar arasındaki ilgi farklarını ortaya koyar. Örneğin ruh halleri, huyları, yönelimleri ve amaçlarındaki zıtlıklar gibi. Bu zekanın daha ileri bir şekli, kendini başkalarının yerine koyma ve onların niyet ve arzularını  anlayabilmedir. Bir şekli de başkalarının duygu, korku, önsezi ve inançlarıyla özdeşleşebilmedir. Bu yönde çok gelişmiş olan insanlar, genellikle danışmanlar, öğretmenler, terapistler, politikacılar ve dini liderlerdir

78 7.İçsel Zeka İçsel zeka, insanın duygularını, duygusal tepki derecesini, düşünme sürecini (bilişbilgisi) tanıma, kendini yansıtma ve öz benliğini anlama yetisi ve önsezisi gibi kendi iç görünüşünü bilmesidir.  Başka bir deyişle içsel zeka, bizim kendi bilincimizin farkında olmamıza, kendi kendimizi tanımamıza olanak sağlar; bu, bizim kendimize dönme ve kendimizi izleme aşamasıdır. Bu yönde gelişmiş olan insanlar, başkalarının duygu ve düşüncelerini anlama, yoğunlaşma, konsantre olma ve nesne ötesi düşünme konularında başarılıdırlar ve meditasyon yapmaktan hoşlanırlar. Gardner’a göre bu zeka çok özeldir ve dil, müzik, sanat, dans, semboller ve kişilerarası iletişim gibi tüm diğer zeka türlerini kapsar.

79 8.Doğa Zekası Doğa [naturalist] zekası, kayalar ve çimler ile flora ve fauna çeşidi de dahil olmak üzere, bitkileri, mineralleri, hayvanları, dünyayı, dağları, denizleri, mevsimleri vb. tanıma ve sınıflandırma yeteneğidir . Bu zeka türünde gelişmiş olan insanlar izcilik-dağcılık yapmaktan, jeolojiden, astronomiden, doğa tarihi müzeleri ile ulusal parkları ve hayvanat bahçelerini gezmekten ve balık tutmaktan hoşlanırlar.

80 ÇOKLU ZEKA TEORİSİNİN EĞİTİM VE ÖĞRETİMDE KULLANILMASI
insanların kendilerine en yakın gelen, en çok zevk aldıkları ilgi ve yetenek alanlarını etkili birer araç olarak kullanarak, onlara farklı alanları tanıma ve öğrenme için kapılar açabiliriz. Örneğin, görsel yanı güçlü, resimler, şekiller yoluyla düşünen, çizmekten zevk alan bir öğrenci için, matematik gibi soyut bir dersi öğrenmede zorlandığı durumlarda, matematikteki öğrenme sürecini anlamasını kolaylaştırma amacıyla, o öğrencinin görsel yanı bir araç olarak kullanılabilir. Bu öğrenciye okuduğu problemlerin şekiller ve resimlerini yapma fırsatı sunulduğunda ya da sayılar yerine resimler yerleştirildiğinde ona zor gelen matematik dersine karşı bu öğrencinin tutumları da değişmeye başlar. Çoklu Zeka Kuramına göre ders planı örneğini tabloda görelim :

81 Ders/Ünite Adı: Fotosentez: Güneş ışığının yiyeceğe dönüşümü Dersin/Ünitenin Hedefleri: Öğrencilerin fotosentez sürecini yedi zeka türünde öğrenmeleri. Beklenen Öğrenme Çıktıları: Öğrenciler fotosentez sürecinde; görsel, mantıksal, sözel ve müziksel olarak değişimin nasıl gerçekleştiğini kendi yaşantılarıyla ilişkilendirerek ifade edeceklerdir. Ders Araç ve Gereçleri: Fotosentez sürecini gösteren afişler ya da şekiller, bir takım müzik kasetleri ya da CD’ler  ile çalıcılar, sulu boyalar , fen dersi kitabı. Öğrenme Etkinlikleri Sözel/Dilsel: Ders kitabından Fotosentezle ilgili  bölümün okunması, önemli kelimelerin altının çizilmesi. Mantıksal/Matematiksel: Fotosentezin aşamaları gösteren bir zaman çizelgesinin hazırlanması. Bedensel/Devinduyusal: Fotosentez sürecinde yer alan elemanların çeşitli “karakterlerle” canlandırılması, oynanması. Görsel/Mekansal: Suluboyalarla fotosentez sürecinin resminin yapılması. Müziksel: Fotosentezin değişik aşamalarını anlatan ve birbirinden farklı müzik cümleleri oluşturulması. Sosyal: Küçük gruplarla, kloroplastların fotosentezde oynadıkları rol hakkında tartışmalar yapılması. İçsel: Fotosenteze ilişkin kişisel deneyim ve bilgileri yansıtan küçük bir gazete makalesi yazılması. İşleniş Sırası 1.Sözel/Dilsel etkinlik, 2.Mantıksal/Matematiksel etkinlik, 3.Bedensel/ Devinduyusal etkinlik,  4. Görsel/Mekânsal etkinlik, 5. Müziksel etkinlik, 6. Sosyal etkinlik, 7. İçsel etkinlik. Değerlendirme Yöntemleri: 1. Matematiksel zaman çizelgesi  ya da resmin puanlandırılması  2. Öğrencilerden başka birinin oynadığı rolü ya da söylediği şarkıyı değerlendirmesinin istenmesi.

82 Eğitim–öğretim programlarında disiplinler arası geçişlerin hızlanması öğretim araçlarının zenginleştirilmesi ile öğrenme ortamları farklı kişisel özellikler gösteren öğrenciler için zevkli ve eğlenceli hale gelirken öğrenme oranı da yükseltilebilir, eğitim öğretimin etkinliği arttırılabilir. Önemli olan eğitimcilerin ve ailelerin çocuklarının ilgi ve yetenek alanlarını dikkatle gözlemleyerek, onların kendilerini güçlü hissettikleri yollarla bu çocuklara güven desteği vererek öğrenme süreçlerine yardımcı olabilmektir.” Değişik öğrenme yollarının, düşünmeye dayalı etkinliklerin yer aldığı derslerde, öğrencilere beyinlerini aktif olarak kullanma fırsatı verilir. Ezbere dayalı, kuru bilgiler yerine öğrenciler öğrenme sürecinin içine alınırlar ve öğrenmede aktiftirler. Aktif öğrenme ortamlarında yaşayarak öğrenme sonucu, öğrendikleri bilgileri gerçek yaşamda etkili bir biçimde nerelerde nasıl kullanacaklarını öğrenirler.


"Öğretim Yöntem & Teknikleri" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları