Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Ziya Gökalp’in Hayatı ve Eserleri

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "Ziya Gökalp’in Hayatı ve Eserleri"— Sunum transkripti:

1 Ziya Gökalp’in Hayatı ve Eserleri
Erhan Terzili Türkçe Öğretmenliği

2 İçindekiler Ziya Gökalp’in Hayatı Ziya Gökalp’in Edebî Görüşleri
Ziya Gökalp’in Kitapları Ziya Gökalp’in Şiirlerinden Örnekler

3 Ziya Gökalp’in Hayatı 23 Mart 1876’da,Diyarbakır’da dünyaya gelen Gökalp’in asıl ismi, Mehmet Ziya’ydı. . Babası yerel gazetede memur olarak çalışan Gökalp, eğitimine Diyarbakır’da başladı. Aynı şehirde 1890’da Askeri Rüştiye'yi ve 1894’te de, Askeri İdadi'yi bitirdi. Geleneksel İslam ilimlerini, amcasından öğrenen Gökalp, 18 yaşında intihara teşebbüs etti

4 1895'te İstanbul Kanatlarımın Altın’a gitmesinin ardından, Veterinerlik Fakültesi’ne kaydını yaptıran Gökalp, burada öğrenim görmesi esnasında, İbrahim Temo ve İshak Sukiti ile tanıştı. Jön Türklerden etkilenen ve İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne katılan ve Diyarbakır Valisi Halit Bey'in yolsuzluklarına karşı mücadeleye girişen Gökalp,

5 1898’de arkadaşlarıyla birlikte okuduğu Fransızca kitapların zararlı olduklarının öne sürülmesi ve muhalif eylemleri nedeniyle tutuklanarak, bir sene boyunca cezaevinde yattı. Serbest bırakılmasının ardından, "Zaptiye Nezareti altında bulundurulmak üzere", Diyarbakır’a sürgüne gönderilen Gökalp, 1908'e kadar, Diyarbakır'da bir süre memurluk yaptı.

6 Bu dönemde, siyaset, felsefe ve tarih üstüne incelemeler yaparken, istibdat aleyhine, bazı gizli faaliyetlere de katılan Gökalp, bölgede güvenliği sağlamak için organize edilen, Hamidiye alaylarının başındaki Milli aşiret reisi İbrahim Paşa'nın adının karıştığı soygun ve baskın olayları karşısında halkı birlik olmaya çağırdı. 1905’te, halk 3 gün süreyle, telgrafhaneyi işgal ederek, İbrahim Paşa ve adamlarının cezalandırılması için saraya telgraflar çekti.

7 Avrupa ve Asya ülkeleri arasında önemli bir bağlantı noktası olan, telgrafhanenin basılması, olayın daha da büyümesine yol açtı ve yabancı ülkeler saraya baskı yapmaya başladı. Bu durum, İstanbul'dan Diyarbakır'a konuyu araştırmak üzere bir soruşturma kurulu gönderilmesi sağladı. Gelen inceleme kurulu sayesinde, Hamidiye alaylarının bir süre yolsuzluklara son vermesi sağlandıysa da, kısa sürede yeni olaylar yaşanınca, Ziya Gökalp ve arkadaşlarının liderliğindeki halk, tekrar telgrafhaneyi ele geçirdi.

8 Bu sefer, 11 gün süren bu ikinci işgal halkın kesin zaferiyle sonuçlandı ve neticede, 1907’de, hükümet, İbrahim Paşa ve alaylarını bölgeden uzaklaştırmak zorunda kaldı. Daha sonra bu olay, Gökalp’in ilk eseri olan, Şaki İbrahim Destanı'na konu oldu.

9 İkinci Meşrutiyet’in ilanından sonra, Ziya Gökalp'ın kurduğu gizli cemiyetin yerini, İttihat ve Terakki Cemiyeti aldı. Cemiyetin Diyarbakır temsilcisi olan, daha sonra da, Peyman Gazetesi’ni çıkaran Gökalp, 1909'da, Selanik'te toplanan, İttihat ve Terakki Kongresi'ne, il temsilcisi olarak katıldı

10 Batıyı öğretmenlerinden Dr
Batıyı öğretmenlerinden Dr. Yorgi’den öğrendiğini, her sözünün yeni bir ufuk açtığını ve onun etkisi altında kaldığını kendisi belirtmiştir. Ziya, özgürlük ülküsünün en yücesini bulmak için İstanbul’a gider.Burada Tıbbiyelerin kurduğu gizli dernekle işbirliği yapar. Bu sırada Ziya Gökalp Fransız yazarlar okumaktadır.İntihar Girişimi de tam bu sırada olur ve kafasına kurşunu sıkar.

11 Abdullah Cevdet’in Diyarbakır da bulunan bir genç Rus operatörü ile güç koşullar altında ve morfinsiz olarak yaptığı bir ameliyatla kurşun çıkarılmıştır. Özgürlüğe düşman olanlara çatan bir çok şiiri bu yıllarda yazar.Bunlar,Namık Kemal gibi bayrak kaldırmış bir sanatçının haykırışlarına benzer. Daha sonra Ziya Gökalp İstanbul’a gitmiş, Veterinerlik Fakültesine başlamıştır.

12 Zamanını daha çok ülkenin özgürlük savaşına katılmış insanlarla tanışmak için harcar.Doğu ve batı dillerini bilmesi,ozanlığı ve felsefeye düşkünlüğü nedeniyle herkeste sevgi uyandırmaktadır. Yaz tatili başlayınca Diyarbakır’a döner.Orada okuduğu kitaplar nedeniyle Vali Halit ile araları açılır. Daha sonra valinin İstanbul’a durumu bildirmesiyle tutuklanıp Taşkışla’ya götürülür ve Gökalp burada işkence görür.

13 Hapisteyken edindiği tek kitap Kuran’dır ve bu kitabı okur durur
Hapisteyken edindiği tek kitap Kuran’dır ve bu kitabı okur durur. Tutukluluk süresi bitince, polis gözetiminde Diyarbakır’a gönderilir. Diyarbakır’a geldiğinde amcası ölmüştür ve amcası kızı Vecihe Hanımla evlenmesini vasiyet eder.Vecihe Hanımla evlenir ve bu evlilikten Sedat adlı bir oğlu,Seniha,Hürriyet ve Türkan adlı üç kızı olur. Ziya Gökalp evlendikten sonra da boş durmamıştır.Özgürlük yolundaki çalışmalarını gene sürdürmüştür.

14 Diyarbakır’da hem gençleri, hem kentin ileri gelenlerini, hem de ağaları uyarmaya ve baskı yönetimine karşı kışkırtmaya kendini adamıştır. Evlendikten sonra on yıl boyunca evinde çalışmış, paraya gereksinme duymadan, mutluluk içinde yaşamıştır.Memur olup da onun disiplinli ve kısıtlı yaşamına girmek istememiştir. Bu sırada karşıt düşünceli kişilerle karşı karşıya gelmiştir.

15 1909’da İttihat ve Terakkinin Selanik kurultayına katılmış ve partinin Genel Merkez üyeliğine seçilmiştir. Genel merkez üyeliğine seçildikten sonra, orada kalmış ve çevresinde bir kültür hareketi başlatma yolunda çalışmalara girişmiştir. Ziya Gökalp,bütün dünyadaki Türkleri birleştirmeyi, güçlü bir Türk devleti kurmayı hep tasarlamıştır. Bu tasarımdan da Pan Türkizm(Türk Birliği)Turancılık ülküsü ortaya çıkmıştır.

16 Türkçülük ülküsünün ilk sesi olan ‘’Altun Destanı’’ bu sıralarda,Genç Kalemlerde yayımlanmıştır.(1911 Ocak) 1912’de İttihat ve Terakkinin merkezi İstanbul’a taşınmış ve böylece Gökalp İstanbul’a gelmiştir. O yıllarda İstanbul’un durumu oldukça karışıktır.İki öbeğe ayrılan partiler ve gazeteler birbirleriyle çatışmaktadır. Hükümette sık sık değişiklikler olmaktadır. Bu ortam içinde bir gün 31 Mart Olayı patlamıştır.

17 .Hareket Ordusu İstanbul’a girmiş, Abdülhamit tahtından indirilmiş(14 Nisan 1909), yerine Sultan Reşat padişah olmuştur. Bu olaydan sonra İttihat ve Terakkiciler yönetimi tümüyle ele almak istemişlerdir. Partinin siyasal yanıyla kültürel yanı birbirinden ayrıdır; ancak Ziya Gökalp, siyasal konulara pek karışmamakla birlikte yalnızca bilim ve düşünce akımlarını yönelmiştir.

18 Bütün bu olaylar olup bittikten sonra parti merkezinin taşınmasıyla İstanbul’a gelmiş, Cerrahpaşa semtine yerleşmiştir. Mart 1912’de Ergani sancağından milletvekili seçilmiştir.Dört ay sonra ise meclis dağıtılmış ve Gökalp de üniversitede öğretim görevlisi olmuştur. İstanbul’a geldiğinde, hemen Türk ocağına girmiş, Türk yurdu dergisinin güçlenmesine katkıda bulunmuştur.

19 Gökalp, 1915’te, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’ne sosyoloji öğretim üyesi olarak atanmıştır. Üniversitede toplumbilim öğretim görevlisi olunca, o güne kadar okuyup yararlandığı batılı toplumbilimcilerin görüşlerini, yöntemlerini üniversiteye sokmuştur. 1919’da üniversite içinde tutuklanıp Malta’ya sürülünceye kadar derslerini sürdürmüştür.

20 Öldükten sonra ders verildiği felsefe dersliğine ‘’Ziya Gökalp Dershanesi’’adı verilmiştir.
Bu sırada 1. Dünya Savaşı başlamış Osmanlı Devleti savaşı kaybedince İttihatçılar ülkeyi terk etmesine rağmen Gökalp İstanbul’da kalmıştır. Daha sonra Gökalp yakalanıp Malta’ya sürgün edilmiştir. Malta’da derslerine devam etmiş, arkadaşlarına toplumbilim ve felsefe dersleri vermiştir.’’Kişi yok,toplum var! Hak yok, görev var.’’formülünü ilke seçmiştir

21 Anadolu da ulusal hareket başlamıştır
Anadolu da ulusal hareket başlamıştır.Kimi cephelerde düşman yenilmektedir.Bu başarılardan sonra Mustafa Kemal, Malta sürgünlerini kurtarma girişiminde bulunur. Bakü’de tutsak edilen İngiliz albayına karşılık Malta tutuklularının salıverilmesi konusunda anlaşma yapılır.

22 Ziya Gökalp, Malta’da Palverista,Eskiverdela,Yeniverdela karargahlarında kalmıştır.Oradaki sürgünlük döneminde okumuş,notlar almış,ailesine beş yüzün üzerinde mektup yazmış ,konferanslar vermiş veya dinlemiş, Türk musikisi konserleri düzenlemiş, şiirler ve anılar yazmıştır. Gökalp ve 33 sürgün, 30 mayıs 1921 günü Malta’dan İngiliz gemilerine bindirilip, İtalya’ya yollanılır.

23 Oradan da bir kısmı 19 Mayıs 1921’de İstanbul’a gelmişlerdir
Oradan da bir kısmı 19 Mayıs 1921’de İstanbul’a gelmişlerdir. Ziya Gökalp,bir süre İstanbul’da kaldıktan sonra Ankara’ya geçmiştir. Gökalp,Ankara’ya vardıktan sonra çeşitli işler yapmıştır.Ankara’da Ulucanlar semtinde bir eve yerleşmiş,Türk Töresi adlı kitabını Milli Eğitim Bakanlığına 500 liraya satmış; ancak parasının yarısını alabilmiştir. Bir ay sonra ailesiyle Diyarbakır’a taşınmıştır.O sırada Ankara’da yayımlanan Yeni Gün gazetesinde çalışmak istemiş, ailesinin karşı koyması sonucu Diyarbakır’da kalmıştır.

24 Orada Küçük Mecmua’yı çıkarmaya başlamış, bundan sonraki günlerde Diyarbakır’da kalarak Kurtuluş Savaşını desteklemiştir. Bu dergide yazdıklarıyla, ulusçu ve Türkçü ruhun canlanmasına ve ayakta kalmasına yardımcı olmuş, Lozan Anlaşması’ndan sonra Diyarbakır milletvekili seçilerek Ankara’ya dönmüştür. Ankara’da Milli Eğitim Bakanlığında yayım işleriyle uğraşmış, Yeni Türkiye adlı gazetede yazılar yayımlamaya başlamış; çeşitli konferanslarla gençleri uyandırmıştır.

25 Gökalp, köy okullarına önem verilmesini, köy çocuklarının eğitilmesini de ortaya atmıştır.
Gökalp, bu memurluk görevi sırasında Atatürk tarafından kabul olunmuş, karşılıklı bir dostluk kurulmuştur. Lozan Antlaşmasından sonra yapılan Büyük Millet Meclisi ikinci dönem seçimlerinde Diyarbakır milletvekili seçilmiştir. Gökalp,bundan sonraki çalışmalarını Halk Partisi içinde ve Atatürk’ün yanında yapmıştır.

26 Gökalp,TBMM içinde de yararlı olmuş ve çeşitli konulardaki yapıcı konuşmaları,davranışları olumlu sonuçlar vermiştir. Bir yandan da durmadan çalışıp kitap veya yazı hazırlamıştır.Ama bu yoğun çalışmaları sonunda hastalanmış, İstanbul’a gitmek zorunda kalmıştır. . Hekimler dinlenmesini söylemişlerdir, İstanbul’a dinlenmek amacıyla gitmiştir.

27 Durumu gitgide kötüleşmektedir
Durumu gitgide kötüleşmektedir. Çalışmalarını yine de sürdürmüş, Cumhuriyet gazetesinde ‘Çınaraltı’ genel başlığı altındaki yazılarını aksatmamıştır.

28 .Gökalp 25 Eylül 1924 günü gözlerini yaşama yummuştur.
Ölmeden önce ‘Ne yazık ki kafamdakileri tamamlayamadım bunların hepsini götürüyorum’ demiştir. . Cenazesi 26 Ekim 1924 Pazar günü büyük bir törenle kaldırılmış,Sultanahmet ‘deki Sultan Mahmut Türbesine gömülmüştür.

29 .Onun düşüncesinin temelinde Türk ulusçuluğu ve büyük bir Türk devleti, eski Türklerin uygarlıkları, batı düşüncesinin olumlu yönlerinin eski uygarlıklarımızla birlikte uygulanması ve uyarlanması görülür.

30 Ziya Gökalp’in Edebi Yönü
Onun yetiştiği yıllarda skolastik bilim ve felsefe yanında,Tanzimat ile başlayan batının ve pozitif bilim akımı da görülüyordu. Gökalp, bu ortam içinde, hem doğuyu hem de batıyı okuyup özümsemiş bulunuyordu.

31 Özellikle toplumbilim alanında batıdan getirdiği düşünce ve yöntem önemlidir. Türk toplumunu bilimsel bir açıdan incelemek, bulguları tarihle tarihin gelişimi içinde ele alıp değerlendirmek, geleceğe dönük sonuçlara varmak yolundaki çabaları elbette çok önemlidir. Bir yanıyla bilimsel çalışmaları, sanatçılığı, tarihçiliği, eğitimciliği ve öte yanıyla da bütün bunların birleşimi niteliğinde olan Türkçülüğü üzerinde durulmalıdır.

32 . Düşünce yaşamımızda kavramlara ve terimlere gereken önem verilememiştir.Bu nedenle, tartışmalarda ve incelemelerde yanlış yollara gidilmesi ve yanlış yorumlara başvurulup yanlış sonuçlara varılması acı bir gerçek olarak ortaya çıkar. Gökalp, her şeyden önce bu karmaşayı çözümlemek ve açık seçik düşünerek sağlam sonuçlara varmak yolunda büyük çaba harcamıştır. Bu nedenle, batıda ortaya çıkan bir çok kavrama Türkçe terimler bulmaya çalışmıştır.

33 Bu amaçla ortaya attığı terimler dilimize yerleşmiştir.
Gökalp bir değişim ve eğrim çağında yaşamıştır.Toplumsal gerçekleri bu evrim ve değişme ilkelerine göre açıklayan batılı düşünürlere yakınlık duymuştur. Gökalp her şeyden önce bir toplum bilimcidir. Ona göre ulusal bilinç toplumsal kurumlardır. Toplumsal kurumları araştırmak, bunları ulusallaştırmak ve çağdaşlık düzeyine çıkarmak, onlara canlılık kazandırmaktadır.

34 Daha sonra halkçılıkla ilgili görüşleri su yüzüne çıkmıştır
Daha sonra halkçılıkla ilgili görüşleri su yüzüne çıkmıştır.Genç Kalemler çevresinde yazanları da kendisine yakın bulmuştur. Dilde sadeleşmeyle birlikte başka ulusal değerlere dönüşü de bundan sonra başlar. İttihat ve Terakki merkezinin İstanbul’a taşınmasından sonra Türk Ocağı çevresinde çıkarılan yeni derginin adı da Halka Doğru koyulmuştur.

35 Bütün yazılarının özünde dört ana düşüncenin yattığını görürüz: Ulusal tarihimizin başlangıcını ortaya çıkarmak, tarihimizin tarih yöntemlerine göre yazılmasını sağlamak, Türk uygarlık tarihini yazmak, tarih ile toplumbilim arasındaki bağı gözden uzak tutmamak. Gökalp’in çok önemsediği ve ülkemizde önem kazanmasına katkıda bulunduğu iki konu da budunbilim (etnoloji)ile folklordur

36 Ayrıca Türk mitolojisi de Türk kozmogonisi üzerinde ilk duranda Gökalp’dir diyebiliriz.
Gökalp, şiirlerinde Türklük bilincinin, ulusal bilincin, vatan ve ulus sevgisinin, toplumsal bilincin doğmasına dönük özleri işlemiştir. Düz yazılarında da aynı konuları daha aydınlatıcı ,daha açık olarak ele almış; ölçü ve uyak sınırları içine sokamadığı düşüncelerini dile getirmiştir.

37 Ziya Gökalp, dil konusunu da Türkçülük programı içinde görmüş ve Türkçülüğün esasları adlı kitabında konuyu enine boyuna irdelemiştir. Gökalp’e göre Türk dilinin ilkeleri: 1)Ulusal dilimizi oluşturmak için ,Osmanlı dilini hiç yokmuş gibi bir yana atarak, halk edebiyatına temel görevini gören Türk dilini olduğu gibi benimsemek ve bunu İstanbul halkının, özellikle İstanbul hanımlarının konuştukları gibi yazmak.

38 2)Halk dilinde Türkçe karşılığı bulunan Arapça ve Farsça sözcükleri atmak, tam karşılığı olmayıp da küçük bir ayrıcalığı olanları dilimizde tutmak. 3)Halk diline geçip söz bakımından ya da anlam yönünden yanlış kullanılan Arapça ve Farsça sözcüklerin değiştirilmiş biçimlerini Türkçe saymak, yazımlarını da yeni söylenişlerine uydurmak. 4)Yerlerini yeni sözcükler aldığı için, fosilleşmiş eski Türkçe sözcükleri diriltmeye çalışmak.

39 5)Yeni terimler aranacağı zaman,önce halk dilindeki sözcükler arasında bunları aramak, bulunamazsa Türkçenin edat, takı ve tanımlama kurallarına göre yeni sözcükler yaratmak .Buna da olanak bulunamazsa Arapça ve Farsça takılardan uzak yeni sözcükler kabul etmek; bazı çağların ,mesleklerin özel durumlarını gösteren sözcüklerle uygulayımlara ilişkin araç ve gereç adlarını yabancı dillerden olduğu gibi almak.

40 6)Arap ve Acem dillerinin Türkçe üzerindeki egemenliğini tümüyle kaldırmak; bu iki dilin edatlarını da bileşimlerini de dilimize almamak. 7)Türk halkının bildiği ve kullandığı her sözcük Türkçedir.Halka cana yakın gelen ve yapmacık olamayan her sözcük ,ulusaldır.Bir ulusun dili,kendisinin cansız köklerinden değil,canlı kullanımlarından oluşan bir organizmadır.

41 Biçim: Gökalp, ilk şiirlerinde Divan edebiyatımızın biçimlerini kullanmıştır. 1908’den sonraki yıllarda ise halk edebiyatının kalıplarından yararlanmaya, Dede Korkut öykülerinden kaynaklanmaya yönelmiştir. Koşma, halk öyküsü, türkü, ilahi gibi Türk biçimlerini kullanmıştır. Özellikle halk edebiyatının destan biçimini kullanmıştır.

42 Mesnevi denilen tarzla da birçok şiir yazmıştır
Mesnevi denilen tarzla da birçok şiir yazmıştır. Bunun yanında Gökalp, batının üçer dizeden oluşan üçlemesini ve sonesini de kullanmıştır.

43 Ziya Gökalp’in Kitapları
. Sağlığında Yayımlanan Kitapları: Gökalp, şiirlerini dört kitapta toplamıştır: Şaki İbrahim Destanı, Kızıl Elma,Yeni Hayat,Altun Işık . Düz yazıları da şunlardır: Rusya’da ki Türkler ne yapmalı? Türkleşmek-İslamlaşmak-Muasırlaşmak, Türk Töresi, Doğru Yol, Türkçülüğün Esasları, İlm-i İçtima Dersleri, İlm-i İçtima-ı Dini, İlm-i İçtima-ı Hukuki, Ameli İçtimaiyat.

44 Ölümünden Sonra Yayımlanan Kitapları:
Türk Medeniyet Tarihi, Fıkra nedir?, Ziya Gökalp Diyor ki, Yeni Türkiye’nin Hedefleri, Hars ve Medeniyet, Milli Terbiye ve Maarif Meselesi, Çınaraltı Konuşmaları Limni ve Malta Mektupları, Gökalp’in ilk yazıları,Gökalp’in Neşredilmemiş Yedi Eseri ve Aile Mektupları, Terbiyenin Sosyal ve Kültürel Temelleri, Türk Ahlakı ,Nasreddin Hoca Letaifi, Kürt Boylarına Ait Sosyolojik Tetkikler.

45 Ziya Gökalp’in Şiirlerinden Örnekler
Nabızlarımda vuran duygular ki tarihin Birer derin sesidir, ben sahifelerde değil Güzide, şanlı, necip ırkımın uzak ve yakın Bütün zaferlerini kalbimin tanininde Nabızlarımda okur, anlar, eylerim tebcil.

46 Sahifelerde değil, çünkü Atilla, Cengiz Zaferle ırkımın tetviç eden bu nasiyeler, O tozlu çerçevelerde, o iftira amiz Muhit içinde görünmekte kirli, şer mende; Fakat şerefle numayan Sezar ve İskender!

47 Nabızlarımda evet, çünkü ilm için müphem Kalan Oğuz Han'ı kalbim tanır tamamıyla Damarlarımda yaşar şan-ü ihtişamıyla Oğuz Han, işte budur gönlümü eden mülhem: VATAN NE TÜRKİYEDİR TÜRKLERE, NE TÜRKİSTAN VATAN, BÜYÜK VE MÜEBBET BİR ÜLKEDİR: TURAN

48 BENİM DİNİM Benim dinim ne ümittir ne korku Allah'ıma sevdiğimden taparım; Ne cennet ne cehennemden bir koku Almaksızın vazifemi yaparım.

49 Vaiz deme cehennemin ateş Çıkar bilmem kaç bin çeki odundan De ki vardır bir güzellik güneşi Doğmuş bizim aşkımızın od'undan. De ki vardır "Tuba" adlı bir ağaç Kökü gökte gönüllerde dalları; Yemişinden yedi ruhum değil aç Bütün sevgi* şefkat onun balları.

50 Vaiz bana muhabbeti şerh eyle Ben aramam şeytan nedir melek ne
Vaiz bana muhabbeti şerh eyle Ben aramam şeytan nedir melek ne? Erenlerin esrarından söz söyle Seven kimdir? Sevilen kim? Sevmek ne? Beni cennet vaadiyle avutma* O kalbimdir çünkü sevgi ilidir; Cehennemin azabıyla korkutma* Korku nedir bilmez gönlüm delidir. Ziya GÖKALP

51 Kaynakça www.edebiyatogretmeni.net www.biyografi.info
Kürt bodunlarına ait sosyolojik tetkikler.


"Ziya Gökalp’in Hayatı ve Eserleri" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları