Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

ADALET BAKANLIĞI KANUNLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "ADALET BAKANLIĞI KANUNLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ"— Sunum transkripti:

1 ADALET BAKANLIĞI KANUNLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
YARGI HİZMETLERİNİN DAHA ETKİN, SÜRATLİ VE VERİMLİ ŞEKİLDE SÜRDÜRÜLEBİLMESİ AMACIYLA GETİRİLEN YENİLİKLER 18 OCAK 2012

2 GENEL OLARAK Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) 6 ncı maddesinde herkesin, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının “makul süre içinde” görülmesini isteme hakkına sahip olduğu düzenlenmiştir. 1982 Anayasasının 141 inci maddesinin son fıkrasında da davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, yargının görevi olarak belirtilmiştir. Makul sürede yargılama ilkesinin ihlâli sebebiyle AİHM’de ülkemiz aleyhine kararlar çıktığı bilinen bir gerçektir.

3 31 Mart 2011 tarihli ve 6217 sayılı Yargı Hizmetlerinin Hızlandırılması Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ve 26 Ağustos 2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 650 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle, Adaletin hızlandırılmasını, süratli, verimli ve ekonomik bir şekilde yürütülmesini sağlamak, Mahkemelerin iş yükünü azaltmak ve Yargılama faaliyetinde zaman ve emek kaybını önlemek, Amacıyla çeşitli kanunlarda değişiklikler yapılmıştı. Yargı hizmetlerinin hızlandırılması amacıyla bugüne kadar yapılan düzenlemelerin devamı niteliğinde olan bu üçüncü Tasarı, Ceza, İcra-iflas, İdarî yargı, Mevzuatında değişiklik yapılarak yargı hizmetlerinin etkinleştirilmesi amacıyla hazırlanmıştır.

4 CEZA MEVZUATINDAKİ YENİLİKLER

5 EHLİYETSİZ ARAÇ KULLANANLAR ADLİYEYE SEVK EDİLMEYECEK
Ehliyetsiz veya alkollü araç kullananlara Cumhuriyet savcılarınca idari para cezası verme uygulamasına son verilmektedir. Bu yetki kaymakamlık ve valiliklerce kullanılacaktır. Böylece, savcıların iş yükü azalacağından asıl görevleri olan soruşturmalara daha fazla vakit ayırabileceklerdir. 4/11/2004 tarihli ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda değişiklik yapılarak, ehliyetsiz araç kullanma gibi birçok eyleme için idari yaptırım kararı verme yetkisi Cumhuriyet savcılıklarından alınarak idarî makamlara verilmektedir. 4/11/2004 tarihli ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunla birlikte kanunlarda “hafif hapis” veya “hafif para” cezası olarak öngörülen yaptırımlar idarî para cezasına dönüştürülmüştür. Bu dönüşümle birlikte daha önce suç kategorisinde olan bu eylemler kabahat niteliği kazanmıştır. Bu nedenle, idarî nitelikteki bu yaptırımların idare tarafından verilmesi daha uygun bir yaklaşım olacaktır. Üstelik idare tarafından verilen bu kararların adlî veya idarî yargıya itirazen götürülmesi ve yargı denetiminden geçirilmesi mümkündür. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Kabahatler Bürosuna En Çok Gelen Kabahat Eylemleri; sayılı Karayolları Trafik Kanununun 36 ncı maddesi( Ehliyetsiz araç kullanma) sayılı Karayolları Trafik Kanununun 39/1-a maddesi (Yetersiz ehliyetle araç kullanma) sayılı Karayolları Trafik Kanununun 48/5 maddesi (Alkollü araç kullanma) sayılı Karayolları Trafik Kanununun 118/7 nci maddesi (Ehliyetinin alındığı dönemde araç kullanma) İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Kabahatler Bürosuna Gelen Kabahat Sayıları; 2009 yılında 2010 yılında

6 BAZI FİİLLER SUÇ OLMAKTAN ÇIKARTILARAK KABAHATE DÖNÜŞTÜRÜLMEKTEDİR
Bu bağlamda; Yurda kaçak girip yakalananlar, Sınır dışı edildiği halde tekrar yurda girmek isteyen yabancılar, Belge almadan seyahat acenteliği yapanlar, Belge almadan turist rehberliği yapanlar, Hakkında hapis cezası yerine mülki amir tarafından idari para cezası verilecektir. 5683 sayılı Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seyahatleri Kanununda değişiklik yapılmaktadır (25. md.) 5683 sayılı Kanun gereğince, oturmaya mecbur kılındıkları yerlerden kaçanlar ve sınır dışı edildikleri veya Türkiye’yi terke davet olundukları hâlde müsaadesiz gelmeye mütecasir olan yabancılar hakkında verilen hapis cezaları idarî para cezasına dönüştürülmekte, ceza verme yetkisi mülkî amire bırakılmaktadır. 1618 sayılı Seyahat Acentaları ve Seyahat Acentaları Birliği Kanununda değişiklik yapılmaktadır (30. md.) 1618 sayılı Kanun gereğince belge almaksızın seyahat acentalarının yapabileceği faaliyetlerde bulunanlar ve belge almaksızın rehberlik faaliyetinde bulunanlar hakkında verilen hapis cezaları idarî para cezasına dönüştürülmekte, ceza verme yetkisi mülkî amire bırakılmaktadır.

7 VATANDAŞ BASİT SUÇLAR İÇİN HÂKİM ÖNÜNE ÇIKMAK ZORUNDA KALMAYACAK
Önödemenin kapsamı genişletilmektedir. Kamu görevlisinin ticaretle uğraşması (TCK 259/1) Sağlık mesleği mensuplarının suçu bildirmemesi,(TCK. 176/1) Yabancı devlet bayrağına karşı hakaret (TCK 341/1) Yedieminlik görevini kötüye kullanma (TCK 289/4) Usulsüz cenaze defni (TCK 196/1) Ve benzeri suçlar önödeme kapsamına alınmaktadır. Sabıkalı olanlar ile mağduru gerçek kişi olanlara bu hüküm uygulanmayacaktır. (Yaralama, hakaret suçları gibi) Para cezası miktarı 100 TL ile 3600 TL arasında olabilecektir. Suç işlendiği hususunda yeterli şüphe bulunması hâlinde mutlaka kamu davası açılması gereğini ifade eden kamu davasının mecburiliği ilkesi hiçbir ülke ceza muhakemesi mevzûatında istisnasız biçimde uygulanmamaktadır. Ülkemiz uygulamasında bu istisnalardan birisi önödeme kurumudur. Önödeme, Kanunda gösterilen belli miktarda bir paranın Devlet Hazinesine ödenmesi durumunda, Devletin soruşturma ve kovuşturma yapmaktan vazgeçmesini ifade etmektedir. Yeni düzenlemeyle, önödemenin uygulanması için aranan üç aylık hapis cezası üst sınırı bir yıla çıkartılmaktadır. Üç aylık üst sınır kapsamına çok az sayıda suçun girmesi nedeniyle bu müessese bu güne kadar çok sınırlı şekilde uygulanmış ve önödemenin kendisinden amaçlanan faydayı sağlayamadığı uygulandığı süre içerisinde gözlemlenmiştir. Yapılan bu değişiklikle söz konusu müessesenin kapsamının genişletilerek etkinliğinin arttırılması amaçlanmaktadır. Öte yandan, mağdurların haklarının korunması amacıyla, mağduru belli bir gerçek kişi olan suçlarda önödemenin uygulanmayacağı benimsenmiş ve ayrıca önödemeden yararlanılabilmesi için kamunun ve özel hukuk tüzel kişilerinin zararlarını giderilmesi bir ön şart olarak düzenlenmiştir. Önödemeye uyulması durumunda şüpheli hakkında takipsizlik kararı verilmekte ve kişinin sabıkasına her hangi bir kayıt girmemektedir. Önödeme mağdurun haklarının korunması amacıyla, mağduru belli bir gerçek kişi olan suçlar bakımından kabul edilmemiştir. Ayrıca sabıkası olan kişiler bu imkandan faydalanamıyacaktır. Kişinin önödemeden yararlanması için kamuya veya özel hukuk tüzel kişisine verdiği zararı gidermesi de gerekmektedir.

8 Hapis cezasının miktarı değiştirilmemektedir.
KAÇAK ELEKTRİK KULLANIMI KARŞILIKSIZ YARARLANMA SUÇUNA DÖNÜŞTÜRÜLMEKTEDİR Hapis cezasının miktarı değiştirilmemektedir. (2 yıldan 5 yıla kadar hapis) Borcun faiziyle birlikte ödenmesi durumunda hapis cezası verilmeyecektir. Ancak bu cezasızlık hali suçu ilk kez işleyenler hakkında uygulanacaktır. Beş yıl içinde aynı suçun işlenmesi durumunda kişi bu hükümden yararlanamayacak ve hapis cezası alacaktır. Kaçak elektrik kullanılması Türk Ceza Kanununun 142/1-f bendinde hırsızlık suçu olarak düzenlenmiştir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun yürürlüğe girdiği 01/06/2005 tarihten itibaren yüz kızartıcı suç olarak kabul edilen elektrik hırsızlığı suçuna ilişkin mevcut cezaların sonuçlarının çok ağır olduğu vatandaşlar, uygulayıcı hâkim ve Cumhuriyet savcıları ile Yargıtay temsilcileri ve bir kısım akademisyen tarafından dile getirilmektedir.. Diğer yandan, Türk Ceza Kanununun “Karşılıksız yararlanma” başlıklı 163. maddesinde; otomatlar aracılığı ile sunulan ve bedeli ödendiği takdirde yararlanılabilen bir hizmetten ödeme yapmadan yararlanan kişiler ile telefon hatları ile frekanslarından veya elektromanyetik dalgalarla yapılan şifreli veya şifresiz yayınlardan sahibinin veya zilyedinin rızası olmadan yararlanan kişilerin cezalandırılması öngörülmüştür. Karşılıksız yararlanma suçunun gerekçesinde ise, bu durumlarda, ortada taşınabilir bir mal olmadığından hırsızlık suçunun oluştuğundan söz edilemeyeceği ve karşılıksız yararlanmanın tipik bir örneğinin düzenlendiği ifade edilmiştir. Elektrik enerjisinden karşılıksız yararlanma fiili de, bu maddede düzenlenen suça daha uygun bulunmaktadır. Karşılıksız yararlanma suçunu işleyen faillerin, mağdurun uğradığı zararı gidermesi durumunda, haklarında ceza takibatı yapılmasında hukukî bir yarar bulunmamaktadır. Bu nedenle mağdurun zararını gideren failler bakımından kamu davasının açılmaması, açılmış olan kamu davasının düşmesi veya mahkûm olunan cezanın tüm sonuçlarıyla ortadan kaldırılacaktır.

9 MOLOTOFKOKTEYLİ KULLANANLAR PATLAYICI MADDE KULLANMA SUÇUNDAN CEZALANDIRILACAK
Molotofkokteylinin silah ve patlayıcı madde kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği konusunda uygulamada tereddütler vardır. Molotofkokteyli silah ve patlayıcı madde kapsamına alınarak uygulama birliği sağlanmaktadır. Molotofkokteyli gibi yangın çıkarıcı maddelerin silah sayılıp sayılmayacağı hususunda uygulamada ortaya çıkan tereddütlerin giderilmesi amacıyla Türk Ceza Kanununun 6 ıncı maddesine “yangın çıkarıcı” ibaresi eklenmiş; ayrıca aynı ibare Türk Ceza Kanununun 174 üncü maddesine eklenmek suretiyle, “yangın çıkarıcı” maddelerin patlayıcı madde olacağı hususu açıklığa kavuşturulmuştur.

10 KİMSE ÖMÜR BOYU SABIKALI SAYILMAYACAK
Mevcut uygulamada adli sicil arşiv kayıtları kişinin ölümü veya 80 yıl geçmesi üzerine silinmektedir. Adli sicil arşiv kayıtları; Kural olarak 5 yıl, Yüz kızartıcı veya devlete karşı işlenen suçlarda 15 yıl, Her halükarda 30 yıl, geçmesiyle silinecektir. Anayasa Mahkemesi 20/01/2011 tarihli ve E. 2008/44 , K. 2011/21 sayılı kararıyla, 5352 sayılı Adlî Sicil Kanunun 12. maddesinin birinci fıkrası hükmü ile geçici 2. maddesin birinci fıkrasında yer alan bazı ibareler iptal etmiş ve bu hükümlerin iptal edilmiş olması nedeniyle hukuksal bir boşluk oluşmaması için iptal kararının kararın Resmî Gazetede yayımlanmasından bir yıl sonra yürürlüğe girmesine karar vermiştir. Anayasa Mahkemesi “tüm suçlara ilişkin arşiv kayıtlarının bu kadar uzun süre muhafaza edilmesi, suç ve cezaların nitelikleri veya ağırlıkları dikkate alınmadan tüm suçlar için geçerli tek bir sürenin belirlenmesi, bu sürenin arşiv kaydına alınmayı gerekli kılan amaçla orantılı ve makul olmaması nedeniyle kural, adil ve hakkaniyete uygun bir düzenleme niteliğinde” olmadığı gerekçesiyle iptal kararı vermiştir. Diğer bir ifadeyle, Yüksek Mahkeme tüm suçlar için suçların ve cezaların ağırlıkları dikkate alınmaksızın bu kadar uzun ( seksen yıl veya ölünceye kadar) ve tek bir süre öngörülmesini uygun bulmamıştır. 5237 sayılı TCK sisteminde ömür boyu hak mahrumiyeti olmadığı için memnu hakların iadesi cezanın infazıyla kendiliğinden kazanılmakta özel kanunlardaki hak mahrumiyetleri ise 5352 sayılı Kanunun 13/A maddesi gereğince cezanın infazından itibaren 3 yıl geçmesiyle memnu hakların iadesi kararı alınabilmektedir. Yapılan düzenlemeyle; Türk Ceza adalet sisteminde öngörülen tekerrür, erteleme, temel cezanın belirlenmesi, kamu davasının açılmasının ertelenmesi, hükmün açıklanmasının geri bırakılması gibi kurumların hayata geçirilebilmesi, bir kişinin işlediği suçun ya da aldığı cezanın milletvekili seçilmesini engelleyen Anayasa’nın 76. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilenlerden olup olmadığının saptanabilmesi ve mahkumiyete bağlı hak yoksunluğu öngören bazı özel yasalardaki hükümler nedeniyle mahkemelerce verilen mahkumiyet kararlarının kayıt altına alınmasında yasal ve anayasal bir takım gereklilikler bulunması nedeniyle yine arşiv kaydı muhafaza edilmiş, ancak Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçeleri de dikkate alınarak arşiv kaydının devamı bakımından,kaydın arşive alınma koşullarının oluştuğu tarihten itibaren onbeş yıl ve her halde otuz yıl geçmesiyle; diğer mahkûmiyetler bakımından, kaydın arşive alınma koşullarının oluştuğu tarihten itibaren beş yıl geçmesiyle silineceği düzenlenmiştir.

11 TUTUKLAMA YERİNE UYGULANABİLECEK ALTERNATİF TEDBİRLER GENİŞLETİLİYOR
Adlî kontrol tedbiri, Üst sınırı üç yıl veya Daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlar yönünden uygulanmaktadır. 3 yıl olarak uygulanan adli kontrol sınırı 5 yıla çıkarılmaktadır. Tutuklamanın alternatifi olarak adli kontrol tedbirinin kapsamı genişletilmektedir. Ceza Muhakemesi Kanununun (109/1) mevcut düzenlemesinde, Adlî kontrol tedbiri, üst sınırı üç yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlar hakkında uygulanmaktadır. Değişiklikle; Üst sınır beş yıla çıkarılmak suretiyle adlî konrol uygulanabilecek suçların kapsamı genişletilmektedir. Sonuç olarak; Tutuklamaya gerçek anlamada alternatif olabilmesi, Tutuklamadan kaynaklanan şikayetlerin giderilmesi, Ceza infaz kurumlarında kalan kişi sayısının azaltılması, Tutuklamanın gerçekten son çare olarak uygulanması, Adlî kontrol uygulamasında takdir hakkının genişletilmesi, Amaçlanmaktadır.

12 TUTUKLAMA KARARI VERİLMESİ ZORLAŞACAK
Tutuklamaya, Tutuklamanın devamına, Tahliye isteminin reddine, İlişkin kararlarda hukukî ve fiilî nedenler ile gerekçelerinin gösterileceği düzenlenmiştir. Düzenlemeyle, verilen kararlarda; Kuvvetli suç şüphesi, Tutuklama nedenlerinin varlığı, Tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu, Somut olgularla gerekçelendirilerek açıkça yazılacaktır. Tutuklama kararında yazılması gereken hususlar 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 101 inci maddesinde düzenlenmiştir. Ancak, uygulamada hakimlerin tutuklama, tutukluğun devamı veya tahliye talebinin reddi kararlarında yeterli gerekçe göstermeden matbu şekilde aynı ibareleri kullanarak karar verdikleri yönünde zaman zaman şikayetler yapılmaktadır. Bu durum hem Türk kamuoyunda hem de uluslar arası kurumlarda sürekli eleştiri konusu yapılmaktadır. Bu nedenlerle, tutuklamaya, tutuklamanın devamına veya bu husustaki bir tahliye isteminin reddine ilişkin kararlarda, kuvvetli suç şüphesi ve tutuklama nedenlerinin varlığı ile tutuklama tedbirinin ölçülü olduğunun somut olgularla gerekçelendirilerek açıkça yazılması gerektiği maddede yapılan değişiklikle açıkça düzenlemiştir. Buna göre, hâkim veya mahkeme, tutuklamaya, tutuklamanın devamına veya tahliye isteminin reddine ilişkin karar verirken kuvvetli suç şüphesinin varlığını, tutuklama nedenlerinin varlığını ve somut olayda tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu somut olgularla gerekçelendirilecektir.

13 YOLSUZLUKLA DAHA ETKİN MÜCADELE SAĞLANACAK - I
OECD bünyesinde görev yapan Yolsuzluğa Karşı Devletler Gurubunun (GRECO) ülkemiz hakkındaki tavsiyeleri ve Başbakanlığın Yolsuzlukla Mücadele Eylem Planına uyum sağlamak amacıyla rüşvet suçu yeniden tanımlamıştır. Kamu görevlilerinin, yapmak zorunda oldukları işler için vatandaştan para almaları, görevi kötüye kullanma suçunu oluşturmaktadır. Yapılan düzenlemeyle rüşvet suçu haline gelmektedir. Buna göre halen görevi kötüye kullanma suçu olarak kabul edilen; İcra memurunun görevini yapması, Doktorun ameliyat etmesi, Tapu memurunun işlemleri hızlandırması, için para alma eylemleri RÜŞVET suçunu oluşturacaktır. Görevi kötüye kullanma suçunun cezası 1 yıldan 3 yıla kadar hapis iken rüşvet suçunun cezası 4 yıldan 12 yıla kadar hapistir. Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu (GRECO): Üyelerinin rüşvet ve yolsuzlukla mücadele sistemlerinin incelenmesi, yasal kurumsal reformların yapılmasını raporlayan ve buna katkı sunan OECD bünyesinde kurulmuş olan bir çalışma grubudur. GRECO’nun III. Aşama İncelemesinde, GRECO değerlendirme ekibi Ekim 2009 tarihlerinde Ülkemize yerinde inceleme ziyareti gerçekleştirmiş ve Ülkemizce yerine getirilmesi amacıyla sekiz tavsiyede bulunulmuştur. Bu tavsiyelerden biriside “görevin gereklerine uygun” olarak menfaat temin edilmesinin rüşvet suçu olarak düzenlenmesidir. Ayrıca, bu hususa Başbakanlık tarafından hazırlanan Yolsuzlukla Mücadele Eylem Planında da yer verilmiştir. TCK’nın 252 nci maddesinin beşinci fıkrasında yapılan değişiklikle rüşvet suçu yeniden tanımlanmıştır. Buna göre rüşvet, bir kamu görevlisinin, görevinin ifasıyla ilgili bir işin yapılması veya yapılmaması için, kişiyle anlaşarak kendisine veya başkasına bir menfaat sağlamasıdır. Yapılan bu değişikliğe göre, rüşvet suçunun oluşabilmesi için sağlanan menfaatin kamu görevlisinin “görevinin gereklerine aykırı” bir işin yapılması amacına özgü olması şartı aranmamaktadır. Rüşvet suçunun oluşabilmesi için, kamu görevlisinin görevinin ifasıyla ilgili bir işin yapılması veya yapılmaması bağlamında kişiyle anlaşarak bir menfaat temin etmesi gerekmektedir. Buna göre icra dairelerinde, tapu veya gümrükte çalışan bir memurun veya bir doktorun görevini yapmak için kabul edeceği bir menfaatte rüşvet suçu olarak kabul edilecektir. Mevcut uygulamada bu fiil, görevi kötüye kullanma suçu olarak kabul edilmektedir. Ancak, önemle vurgulamak gerekir ki, kişinin haklı bir işinin gereği gibi, hiç veya en azından vaktinde görülmeyeceği endişesiyle, kendisini mecbur hissederek kamu görevlisine veya yönlendireceği kişiye menfaat temin etmiş olması hâlinde, bu kişi bakımından fiil suç oluşturmaz. Çünkü bu durumdaki kişiyi mağdur olarak kabul etmek gerekmektedir. Buna karşılık menfaat sağlanan kamu görevlisini ise, artık rüşvet veya görevi kötüye kullanma suçundan dolayı değil, icbar suretiyle irtikâp suçundan dolayı cezalandırmak gerekmektedir. Bu suretle rüşvet suçu ile icbar suretiyle irtikap suçu arasındaki ayırıma açıklık getirilmiştir.

14 YOLSUZLUKLA DAHA ETKİN MÜCADELE SAĞLANACAK - II
Kişinin haklı bir işini gereği gibi, hiç veya en azından vaktinde görülmeyeceği endişesiyle kendini mecbur hissederek kamu görevlisine menfaat temin etmek zorunda olması halinde bu menfaati temin etmiş olan kişi hakkında ceza verilmeyecektir. “Yetkili olmadığı bir iş için yarar sağlama” suçu yeniden tanımlanmış ve suçun failinin kamu görevlisi olması zorunluluğu kaldırılmıştır. 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 255 inci maddesinin mevcut metninde, kamu görevlisinin, “görevine girmeyen ve yetkili olmadığı bir işi yapabileceği veya yaptırabileceği kanaatini uyandırarak yarar” sağlaması suç olarak tamamlanmıştır. Bu yönü itibarıyla söz konusu hüküm, kamu görevlisi olmayan ve fakat kamu görevlisi üzerinde nüfuz sahibi olduğundan bahisle menfaat temin eden kişilerin cezasız kalmasını sonuçlamaktadır. Bu gibi durumlarda bir aldatma söz konusu ise, sorunun dolandırıcılık suçu hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmektedir. Ancak, aldatma olmadan da “nüfuz ticareti” yani yetkili olmadığı bir işten yarar sağlama olgusu gerçekleşebilir. Bu gibi durumları yaptırım altına alabilmek için, 255 inci madde hükmü değiştirilmiştir. Maddenin birinci fıkrasında, kamu görevlisi üzerinde nüfuz sahibi olan kişinin, bir işin yaptırılması amacıyla girişimde bulunması için, kendisine veya yönlendireceği kişiye menfaat temin etmesi, müstakil bir suç olarak tanımlanmıştır. Suçun temel şekli bakımından, kendisine menfaat temin edilen kişinin kamu görevlisi olması gerekmemektedir. Buna karşılık, işi yapmakla görevli olan kamu görevlisi üzerinde nüfuz sahibi olan kişinin kamu görevlisi olması, bu suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli unsurunu oluşturmaktadır.

15 ÖRGÜTE ÜYE OLMAMAKLA BİRLİKTE ÖRGÜT ADINA SUÇ İŞLEYENLER (TCK 220/6)
Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişiler, İşledikleri esas suç dışında Ayrıca örgüte üye olmak suçundan dolayı da cezalandırılmaktadır. Örgüte üye olmak suçundan dolayı verilecek cezaların Yarı oranında indirilmesi öngörülmektedir. Örgüte Üye Olmamakla Birlikte Örgüt Adına Suç İşlemek (TCK 220/6) Örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişinin örgüt üyesi gibi cezalandırılmakta oluşu kamu oyunda rahatsızlıklara sebep olduğunda bu değişiklik yapılmaktadır. AÇIKLAMA Türk Ceza Kanununun mevcut 220. maddesinin 6. fıkrası gereğince, örgüte hakim olan hiyerarşik ilişki içerisinde örgüt üyesi olamasa dahi örneğin örgütün talimatı ile düzenlenen bir gösteriye katılıp pankart ve döviz taşıyarak örgütün propagandasını yapan yahut güvenlik güçlerine taş atıp yaralayan ya da molotofkokteyli atan veya mala zarar veren kişi, hem 220 nci maddenin dördüncü fıkrası gereğince suç teşkil eden eylemlerinden dolayı (terör örgütü propagandası yapmak, kasten yaralama, mala zarar verme suçları gibi) hem de örgüt üyeliğinden dolayı ayrıca cezalandırılmaktadır. Suç işlemek amacıyla kurulan örgüt üyeliğinin cezası, 220. maddenin 2. fıkrasında, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası olarak öngörülmüştür. Örgütün silahlı olması durumunda verilecek ceza, dörtte birinden yarısına kadar artırılmaktadır. Türk Ceza Kanununun dördüncü kısmının dördüncü ve beşinci bölümlerinde yer alan suçları işlemek amacıyla kurulan silahlı örgüte üye olanlar ise (PKK Terör örgütünde olduğu gibi) TCK nın 314/2 maddesi gereğince 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaktadır. Uygulamada, terör örgütünün bilgisi ve istemi doğrultusunda gerçekleştirilen korsan gösteri, yasadışı örgüt ve lideri lehine slogan atmak, güvenlik güçlerine taşlı ve molotofkokteylili saldırı, kamu ve özel şahıslara ait mallara zarar verme gibi eylemlerin örgüt adına gerçekleştirildiği kabul edilmekte ve bu eylemi gerçekleştirenlere işledikleri somut eylem dışında ayrıca Türk Ceza Kanununun 314/3 ve 220/6. maddeleri yollamasıyla 314. maddesinin ikinci fıkrası gereğince 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası verilmektedir. Mevcut düzenlemeye göre; somut olarak, terör örgütünün bilgisi ve istemi doğrultusunda gerçekleştirilen bir gösteride döviz taşıyan kişi, eylemi mahkemece sabit görüldüğü takdirde, Terör örgütünün propagandasını yapmak suçundan TMK nın 7. maddesinin 2.fıkrası gereğince 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacak ve ayrıca Türk Ceza Kanununun 314/3 ve 220/6. maddeleri yollamasıyla örgüt üyeliğinden ötürü 314. maddenin ikinci fıkrası gereğince 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezasına mahkûm edilecektir. ÖRNEK: Somut olarak, terör örgütünün bilgisi ve istemi doğrultusunda gerçekleştirilen bir gösteride döviz taşıyan kişi, eylemi mahkemece sabit görüldüğü takdirde, terör örgütünün propagandasını yapmak suçundan TMK nın 7. maddesinin 2.fıkrası gereğince 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacak ve ayrıca Türk Ceza Kanununun 220/6. maddesi yollamasıyla örgüt üyeliğinden ötürü verilecek ceza yarı oranında indirilecektir. Kişi sonuç olarak alt hadden hüküm kurulduğu takdirde; Terör örgütü propagandası yapmak suçundan TMK 7/2 gereğince 1 yıl cezalandırılacak, Kişi ayrıca 220/6 yollamasıyla örgüt üyeliğinden dolayı, Örgüt normal örgüt ise kişi, 220/2 gereğince 1 yıl, 220/6 gereğince yarısı oranında indirim 6 ay hapis, Örgüt normal silahlı örgüt ise kişi, 220/2 gereğince 1 yıl, 220/3 gereğince 1/4 artırım 1 yıl 3 ay, 220/6 gereğince yarısı oranında indirim 7 ay 15 gün hapis, Örgüt silahlı terör örgütü ise kişi, 220/6-1.cümle yollamasıyla 314/2 gereğince 5 yıl, 220/6-2.cümle gereğince yarısı oranında indirim 2 yıl 6 ay hapis, cezasıyla cezalandırılacaktır.

16 ÖRGÜTE BİLEREK VE İSTEYEREK YARDIM EDENLER (TCK 220/7)
Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, Örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişi, Örgüt üyesi olarak cezalandırılmaktadır. Örgüte üye olmak suçundan dolayı, Verilecek ceza, yapılan yardımın niteliğine göre, üçte ikisine kadar indirilebilecektir. Örgüte Bilerek ve İsteyerek Yardım Etmek (TCK 220/7) Türk Ceza Kanununun 220/7. maddesinde, örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dâhil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişilerin örgüt üyesi olarak cezalandırılacağı hüküm altına alınmış; böylelikle, örgüte yardım ve yataklık sayılan fiillerin nitelik bakımından örgüte üye olmak dolayısıyla sorumluluğu gerektirdiği vurgulanmıştır. Bu fıkra uyarınca, örgüte hakim olan hiyerarşik ilişki içinde olmamakla birlikte örgütün amacına bilerek hizmet eden kişinin örgüt üyesi kabul edilerek cezalandırılacağı düzenlenmiştir. Örgüt üyesi olmaksızın, örgütün niteliğini bilerek örgütün yararına herhangi bir iş, görev veya hizmet yapılması örgüt üyeliği ile eşdeğer kabul edilmekte ve örgüt üyeliği ile benzer şekilde cezalandırılmaktadır. Mevcut düzenlemeye göre; somut olarak, örgüt üyesi olmaksızın, örgütün niteliğini bilerek örgütün yararına herhangi bir iş, görev veya hizmet yapanlar ile maddi destek sağlayanlar örgüt üyesi olarak cezalandırılmaktadır. Buna göre; Suç işlemek amacıyla kurulan örgüt üyeliğinin cezası, 220. maddenin 2. fıkrasında 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası olarak öngörülmüştür. Örgütün silahlı olması durumunda verilecek ceza, dörtte birinden yarısına kadar artırılmaktadır. Türk Ceza Kanununun dördüncü kısmının dördüncü ve beşinci bölümlerinde yer alan suçları işlemek amacıyla kurulan silahlı örgüte üye olanlar ise (PKK Terör örgütünde olduğu gibi) TCK nın 314/2 maddesi gereğince 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaktadır. Şu durumda, örgüte yardım ve yataklık sayılan fiilleri işleyen kişiler de örgüt üyesi olanlarla benzer şekilde cezalandırılmaktadır. ÖRNEK: Somut olarak terör örgütüne yardım ve yataklık da bulunan kişi, alt hadden hüküm kurulduğu ve azami oranda indirim yapıldığı takdirde; 220/6 yollamasıyla örgüt üyeliğinden dolayı, Örgüt normal örgüt ise kişi, 220/2 gereğince 1 yıl, 220/6 gereğince 2/3 üne kadar indirim 4 ay hapis, 2.Örgüt normal silahlı örgüt ise kişi, 220/2 gereğince 1 yıl, 220/3 gereğince 1/4 artırım 1 yıl 3 ay, 220/6 gereğince 2/3 üne kadar indirim 5 ay hapis, 3.Örgüt silahlı terör örgütü ise kişi, 220/6-1.cümle yollamasıyla 314/2 gereğince 5 yıl, 220/6-2.cümle gereğince 2/3 üne kadar indirim 1 yıl 8 ay hapis, cezasıyla cezalandırılacaktır.

17 Özel yetkili savcılarca yürütülen soruşturmalarda;
ÖZEL YETKİLİ MAHKEMELERDE SAVUNMA HAKKININ KULLANIMI GENİŞLETİLMEKTEDİR - I Özel yetkili savcılarca yürütülen soruşturmalarda; Şüphelinin ifade tutanağına, Bilirkişi raporuna, Diğer bir kısım adli işlemlerle elde edilen delillere, İlişkin olarak en fazla 3 ay süreyle gizlilik kararı verilebilecektir. CMK 250. MADDE KAPSAMINA GİREN SUÇLAR BAKIMINDAN ÖZEL SORUŞTURMA VE KOVUŞTURMA USULLERİNDEN BAZILARI KALDIRILMAKTADIR. Uzun zamandır kamuoyunda ve doktrinde eleştirilere uğrayan CMK’nın 250. maddesi uyarınca görevli olan özel yetkili mahkemelerin görevine giren suçlarda uygulanan özel soruşturma ve kovuşturma usullerinden bazıları yürürlükten kaldırılmaktadır. Değişiklikle; Bu suçlar bakımından da esas itibarıyla, özellikle sanık hakları bağlamında temel hak ve özgürlüklerin genişletilmesi amaçlanmaktadır. Bu bağlamda; Belgelerden örnek alma hakkına getirilen ve dava açılıncaya kadar devam ettirilebilen sınırlamanın uygulanması 3 ayla sınırlı tutulmaktadır.

18 ÖZEL YETKİLİ MAHKEMELERDE SAVUNMA HAKKININ KULLANIMI GENİŞLETİLMEKTEDİR - II
CMK ve TMK’da yer alan bazı özel soruşturma ve kovuşturma usullerinde şüpheli ve sanık lehine iyileştirmeler yapılmaktadır. Kovuşturma aşamasında; esas hakkındaki savunmasını yapmak üzere sanık ve müdafisine hâkim tarafından verilen süre sınırlaması kaldırılmaktadır. CMK 250. MADDE KAPSAMINA GİREN SUÇLAR BAKIMINDAN ÖZEL SORUŞTURMA VE KOVUŞTURMA USULLERİNDEN BAZILARI KALDIRILMAKTADIR. Uzun zamandır kamuoyunda ve doktrinde eleştirilere uğrayan CMK’nın 250. maddesi uyarınca görevli olan özel yetkili mahkemelerin görevine giren suçlarda uygulanan özel soruşturma ve kovuşturma usullerinden bazıları yürürlükten kaldırılmaktadır. Değişiklikle; Bu suçlar bakımından da esas itibarıyla, CMK’nın genel soruşturma ve kovuşturma usullerinin uygulanması, özellikle sanık hakları bağlamında temel hak ve özgürlüklerin genişletilmesi amaçlanmaktadır. Bu bağlamda; Savunma hakkı, savunma hakkını sınırlayan, esas hakkındaki savunmasını yapmak üzere sanık ve müdafisine hâkim tarafından verilen süre sınırlaması kaldırılmaktadır.

19 BASİT TERÖR SUÇLARINDA DA CEZA ERTELENEBİLECEK, PARAYA ÇEVRİLEBİLECEK
Terör suçları bakımından; Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, Seçenek yaptırımlara çevirme, Erteleme, Yasağı yürürlükten kaldırılarak bu müesseselerin terör suçluları bakımından da uygulanabilmesi mümkün hale getirilmektedir. Terör suçluları bakımından seçenek yaptırımların uygulanması imkanı getirilmektedir Mevcut düzenleme ile; Terörle Mücadele Kanunu kapsamında kalan suçlardan mahkum olanlar hakkında; Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, Seçenek yaptırımlara çevirme, Erteleme Hükümleri uygulanamamaktadır. Değişiklikle; Bu müesseselerin Terörle Mücadele Kanunu kapsamında kalan suçlardan mahkumiyet durumunda da diğer koşulların da varlığı halinde uygulanabilirliği hakimin takdirine bırakılmaktadır. Sonuç olarak; Terör suçlarından dolayı 2 yılın altında hapis cezası alan kişilerin hürriyetlerinde mahrum olmaları ve terörist damgası yemeleri nedeniyle bu kişilerin terör örgütleriyle olan bağlantıların artmasından kaynaklanan olumsuzlukların giderilmesi amaçlanmaktadır.

20 PETROL BORU HATLARINA DOKUNAN YANACAK
Petrol boru hattından hırsızlık; 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası Örgütlü ise 3 yıldan 15 yıla Tasarıyla; 5 yıldan 12 yıla Örgütlü ise 7,5 yıldan 18 yıla Petrol boru hattına zarar verilmesi; Mevcut düzenlemede 1 yıldan 6 yıl Tasarıyla; 4 yıldan 12 yıla kadar

21 ÇEK BORCUNDAN DOLAYI KİMSE CEZAEVİNE GİRMEYECEK
Tasarı TBMM Genel Kurul gündemindedir. Karşılıksız çek keşide edenlere Hapis veya Para cezası verilmeyecektir. Sadece çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı uygulanacaktır. Bu sayede, borcunu ödeyemediğinden dolayı kimse hapse girmeyecek ve yargının iş yükü azalacaktır. İlk derece mahkemelerindeki dosya sayısı yaklaşık: 350,000 Yargıtaydaki dosya sayısı yaklaşık: 250,000

22 İCRA VE İFLAS KANUNUNDAKİ YENİLİKLER

23 İCRA DAİRELERİNDEKİ İŞ YÜKÜ
Ülkemizde yılda ortalama icra takibi başlatılmaktadır. İlamlı icra takibi (% 8) İlamsız icra takibi (% 92) 2012 yılı itibarıyla icra dairelerinde yaklaşık dosya bulunmaktadır. Yılda açılan ortalama ilamsız takip dosyasının yaklaşık kadarını (% 42’si) 800,00 TL’nin altındaki takipler oluşturmaktadır. Bu takiplerin den fazlasını (%60-%65) aboneliğe dayalı takipler oluşturmaktadır. Tasarıda; daha modern anlamda bir icra teşkilâtı kurulması ve daha kaliteli hizmet verilmesi amaçlanmaktadır. Bu çerçevede; -İcra dairelerinde çalışan personel sayı olarak artırılmaktadır. -Personelin uzmanlaşmasını sağlamak ve hizmet kalitesini artırmak bakımından icra kâtipliği kadrosu ihdas edilmektedir. -İcra dairelerinde her türlü iş ve işlemlerde Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sisteminin kullanılması hüküm altına alınmaktadır.

24 İLAMSIZ TAKİPTE MASRAF ÖRNEĞİ
Takibe konu 100 TL lik bir borç (2012 yılı itibarıyla) Ödeme emrinin tebliği üzerine borcun kendiliğinden ödenmesi halinde 234 TL, Haciz ve satış sonrası ödendiğinde ise 541,65 TL Olarak tahsil edilmektedir. Tasarıda; daha modern anlamda bir icra teşkilâtı kurulması ve daha kaliteli hizmet verilmesi amaçlanmaktadır. Bu çerçevede; -İcra dairelerinde çalışan personel sayı olarak artırılmaktadır. -Personelin uzmanlaşmasını sağlamak ve hizmet kalitesini artırmak bakımından icra kâtipliği kadrosu ihdas edilmektedir. -İcra dairelerinde her türlü iş ve işlemlerde Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sisteminin kullanılması hüküm altına alınmaktadır.

25 İCRAYA BAŞVURMADAN ÖNCE BORÇLUYA DAVET YAZISI GÖNDERİLECEKTİR
İlamsız takiplerde alacağın miktarı aylık asgari ücret tutarının ( TL) altındaysa, Doğrudan icra takibine başlanamayacaktır. İcra takibine başlayabilmek için borçluya “ödemeye davet yazısı” gönderilecektir. Borçlunun borcunu ödemesi halinde borçlu yukarıda belirtilen masraflardan kurtulacak, Ayrıca icra dairelerine önemli bir iş yükünün gelmesi önlenebilecektir. Borçlular bakımından çok ağır sonuçları olan haciz yoluyla ilamsız takiplere başlanabilmesi için; Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafından her yıl belirlenen aylık en yüksek brüt asgari ücret tutarının altında kalan alacaklar bakımından, Borçlulara bir imkân daha tanınması amacıyla, Borçlunun bilinen en son adresine iadeli taahhütlü posta yoluyla meşruhatlı ödemeye davet yazısı gönderme zorunluluğu getirilmektedir.

26 İCRA DAİRELERİNDE PARA İLE TEMAS KESİLMEKTEDİR
Her türlü nakdi tahsilat ve ödemeler banka aracılığıyla yapılacaktır. Tahsilatlar, icra daireleri adına bankalarda açılan hesaba yatırılacaktır. Ödemeler, ilgilinin banka hesabına icra dairesi tarafından yatırılacaktır. İcra dairelerinin para ile ilişiği (zorunlu haller dışında) tamamen ortadan kaldırılacaktır. İcra dairelerinin para ile ilişiğinin zorunlu haller dışında tamamen ortadan kaldırılabilmesi için icra takibinin başlatılmasından, sonuçlanması aşamasına kadar her türlü tahsilat ve ödemenin banka aracılığıyla yapılması usulü kabul edilmektedir. İCRA MÜDÜRLÜĞÜNE YAPILACAK ÖDEME - İcra dairelerinin sıcak parayla olan temasının en aza indirilmesi amaçlanmaktadır. - Takip yapılması için icra dairesine ödenmesi gereken paralar, o dairenin banka hesabına yatırılacaktır. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ TARAFINDAN YAPILACAK ÖDEME - Hak sahiplerine yapılacak ödemeler bankaya verilecek talimat üzerine ilgilinin banka hesabına aktarılmak suretiyle yapılacaktır.

27 VATANDAŞIN EVİNDE KULLANDIĞI LÜZUMLU EŞYALAR HACZEDİLEMEYECEKTİR
KURAL: Borçlu ile aynı çatı altında yaşayan aile bireyleri için, gerekli olan her türlü ev eşyası haczedilemeyecektir. İSTİSNA: Para, banknot, altın ve gümüş gibi değerli şeyler haczedilecektir. Haczedilen taşınır malların toplam değeri aylık asgari ücretin beş katının (5 x = TL) altında kalıyorsa eşya götürülemeyecek; borçluya yediemin olarak bırakılacaktır. 1. EV EŞYALARININ HACZİ KURAL : -Borçlu ve aynı çatı altında yaşayan aile bireyleri için lüzumlu eşya haczedilemez. İSTİSNASI : -Para, kıymetli evrak, altın, gümüş veya antika değerli taş, madeni süs eşyası gibi diğer kıymetli şeyler, -Aynı amaçla kullanılan eşyanın birden fazla olması durumunda bunlardan biri haczedilebilir. Haczinde ekonomik yarar bulunmayan ya da muhafazasında ve satışında güçlük çekilen eşyaların hacizlerinin mümkün olduğunca önlenmesi amaçlanmaktadır. Bu çerçevede, borçlu ile aynı çatı altında yaşayan aile bireyleri için gerekli her türlü eşyanın haczedilemeyeceği hükme bağlanmaktadır. 2. MUHAFAZA ALTINA ALMA - Haczedilen malların toplam değeri aylık asgari ücretin beş katının (5 x = TL nin altında kalıyorsa, bu malların muhafazası için yapılması gereken giderler dikkate alınarak muhafaza altına alınması yerine, bulunduğu yerde bırakılmasının daha uygun olacağı değerlendirilmiştir.

28 VATANDAŞ İCRADAKİ İHALEYE ELEKTRONİK ORTAMDA KATILABİLECEKTİR
Hacizli mal satış prosedürü yeniden düzenlenerek hacizli malların satış ilanının elektronik ortamda da yapılması öngörülmektedir. Böylece ilanın herkes tarafından kolayca görülmesi imkânı getirilmektedir. Açık artırmaya, artırmanın yapılacağı yere gitmeye gerek kalmadan elektronik ortamda da teklif verme imkânı getirilmektedir. Bunun sonucunda bireylerin herhangi bir zorlukla karşılaşmadan ihaleye katılmaları sağlanmaktadır. Ayrıca, malın gerçek değerinde satılmasına imkân tanınmaktadır. Hacizli mal satış prosedürü yeniden düzenlenmektedir. Bu çerçevede; Satışın daha az masraflı olması ve satış ilanına kolay bir şekilde ulaşılabilmesi amacıyla, hacizli malların satış ilanının elektronik ortamda da yapılmasına yönelik düzenleme öngörülmektedir. Yine, artırmanın yapılacağı yere gitmeye gerek kalmadan açık artırmaya katılmayı sağlamak amacıyla, elektronik ortamda da teklif verme imkânı getirilmektedir.

29 İDARİ YARGI MEVZUATINDAKİ YENİLİKLER

30 VATANDAŞLAR DİLEKÇE VERMEK İÇİN MAHKEMEDE BEKLEMEYECEK
İdare mahkemelerinde her türlü dilekçeler, hakimi beklemeden, evrak bürolarına teslim edilecek. Vatandaşa, dilekçenin evrak ve tarihini gösteren ücretsiz belge verilecek. Düzenleme ile hem vatandaşlarımız dilekçelerini havale ettirebilmek için hâkimlerin odasına gelmek zorunda kalmadan evrak bürolarına teslim ederek mahkemeden ayrılabileceklerdir. Dilekçeler evrak bürosuna verildikten sonra evrak bürosu tarafından derhal sisteme kayıtları yapılarak alınan belgenin tarih ve sayısını gösterir ücretsiz bir belge vatandaşa verilecek, vatandaşlar da dilekçesinin safahatını kendisine verilen evrak numarası ile takip edebilecektir. Diğer taraftan da, bir günde dava dilekçesi, cevap, itiraz, temyiz ve karar düzeltme gibi yüzlerce dilekçe havale etmek zorunda kalan mahkeme başkanları ile hakimler rutin evrak işinden kurtarılarak yargılama faaliyetine daha fazla zaman ayırabileceklerdir.

31 YARGILAMA SÜRESİ KISALACAK
Danıştay’a gelmesine gerek bulunmayan davalar ile konusu 50 bin TL’nin altındaki davalar bölge idare mahkemesinde kesinleşecektir. Bölge idare mahkemeleri ikiden fazla kurul halinde çalışabilecektir. Davalar daha kısa sürede karara bağlanacaktır. Örneğin; Ankara bölge idare mahkemesi üyesi olarak görev yapan onaltı üye olmasına karşın sadece iki kurul halinde çalışılabildiğinden dosyaların çözümlenmesi daha uzun sürmektedir. Düzenleme ile dört hatta beş kurul halinde çalışılma imkanı geldiğinden davalar iki üç kat daha hızlı neticelenecektir.

32 DANIŞTAYDA GÖRÜLEN DAVALAR AZALACAK
Bakanlıkların ülke genelinde uygulanmayan imar planları gibi yerel nitelikli işlemleri yerel mahkemelerde görülecektir. Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu, Rekabet Kurumu, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun da içinde yer aldığı bazı üst kurullar tarafından tesis edilen işlemlere karşı açılan davalar idare mahkemelerinde görülecektir. Örneğin, Bakanlık tarafından bir ilde yapılan imar planı değişikliğine karşı açılan dava Danıştayda görülmekte iken, yapılan düzenleme ile yerel mahkemede görülecektir. Danıştayın ilk derece mahkemesi sıfatıyla baktığı üst kurul kararlarından bireysel işlem niteliğinde olanlara karşı açılacak davalar, Danıştay yerine idare mahkemelerinde görülecektir. Örneğin; EPDK tarafından erzurumdaki bir akaryakıt istasyonuna ruhsat verilmesi, Rekabet Kurumu tarafından herhangi bir firma hakkında verilen idari para cezası gibi işlemler Danıştay yerine idare mahkemelerinde görülecektir. Halihazırda üst kurul niteliğini haiz kurullardan; Sermaye Piyasası Kurulu, Kamu İhale Kurulu, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurulu, Kültür Ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu, Radyo Ve Televizyon Üst Kurulu, İle Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından tesis edilen beşyüzbin TL’nın altında kalan tutardaki kararlarına karşı açılan davalar idare mahkemelerinde görülmektedir. Aynı hukuki statüye sahip kurullara karşı açılan davaların bir kısmının Danıştayda, bir kısmının ise idare mahkemelerinde görülmesi uygulamasına son verilerek Özelleştirme Yüksek Kurulu dışında kalan üst kurullar tarafından tesis edilen bireysel işlemler hukuki denetiminin idare mahkemelerinde yapılması amaçlanmaktadır. Düzenleme ile; Enerji Piyasası düzenleme Kurulu, Rekabet Kurumu, Bankacılık Düzenleme Ve Denetleme Kurumu, Şeker Kurumu, Bilgi Teknolojileri Ve İletişim Kurumu, Kamu Gözetimi, Muhasebe Ve Denetim Standartları Kurumu kararlarından bireysel nitelikte olanlara karşı açılan davalar idare mahkemelerinde görülecektir.

33 İDARİ DAVA DAİRELERİNDE BEKLEYEN DOSYALAR İKİ YILDA BİTİRİLECEK
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, üç yıllık geçici bir süre için sürekli çalışabilecek şekilde yeniden düzenlenmektedir. Düzenleme ile İdari Dava Dairelerinde bekleyen 6 bin temyiz dosyası iki yıl içinde tamamen karara bağlanacaktır. Bu düzenleme yapılmadığı taktirde bu süre 10 yıldan aşağı olmayacaktır. Mevcut uygulamada İDDK tüm başkan ve üyelerin katılımı ile oluşmaktadır. Daire çalışmaları da devam ettiğinden Kurul yalnızca haftada bir kez toplanabilmektedir. 2011 yılında İDDK tarafından 2772 dosya karara bağlanabilmiş, buna karşın 6743 temyiz dosyası ise 2012 yılına devretmiştir. Bundan sonra hiç dosya gelmese dahi İDDK önündeki dosyaların karara bağlanabilmesi 3 yılı bulacaktır. İDDK önüne her yıl 4 bine yakın yeni dosya gelmektedir. Yeni gelenlerle düşünüldüğünde dosyaların karara bağlanma süresi giderek artacaktır. Terakümün önlenebilmesi amacıyla üç yıllık geçici bir süre için İDDK’nın sabit üyelerle ve devamlı çalışma esasına bağlı olarak görev yapması düzenlenerek, mevcut biriken dosyaların iki yıl içinde bitirilmesi bundan sonra gelenlerin ise aynı yıl içinde sonuçlanması hedeflenmektedir.

34 YAPILAN DEĞİŞİKLİKLERİN YARGININ İŞ YÜKÜNE SAYISAL OLARAK ETKİSİ
Etkilenecek Dosya Sayısı Yaklaşık : Karşılıklı çek keşide etmekten kaynaklanan dosya sayısı: Önödeme kapsamına girecek dosya sayısı: Elektrik hırsızlığından ilk derece mahkemelerine gelen yıllık dosya sayısı: Elektrik hırsızlığından Yargıtay Ceza Daireleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında bulunan dosya sayısı: Suç olmaktan çıkan fiillere ilişkin dosya sayısı: 1.500 Kabahat sayısı: İcra dosyası sayısı:

35 BASIN VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ

36 İLERİYE DÖNÜK YAYIN DURDURMA OLMAYACAK
Terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde; Suç işlemeye alenen teşvik, İşlenmiş olan suçları ve suçlularını övme, Terör örgütünün propagandasını içeren süreli yayınlar, İleriye dönük olarak onbeş günden bir aya kadar durdurulabilmektedir. Yayınların durdurulmasına ilişkin bu hüküm yürürlükten kaldırılmaktadır. AÇIKLAMA VE YAYINLAMA (TMK 6) Mevcut düzenleme ile (TMK 6. md.) ; Terör örgütlerinin bildiri veya açıklamalarını yayınlamak suç olarak düzenlenmiştir. Suçun basın ve yayın yoluyla işlenmesi halinde suça iştirak etmemiş olsalar bile yayın sorumluları da cezalandırılmaktadır. Terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde suç işlemeye alenen teşvik, işlenmiş olan suçları ve suçlularını övme veya terör örgütünün propagandasını içeren süreli yayınlar hâkim kararı ile durdurulabilmektedir. Değişiklik ile; Beşinci fıkrada yer alan yayın durdurma cezası, AİHM tarafından sansür olarak değerlendirilip ihlal kararı verildiğinden yürürlükten kaldırılmaktadır.

37 YAYINLAR ÜZERİNDEKİ YASAKLILIK KALDIRILMAKTADIR
Yapılacak değişiklikle; Hakkında yasaklama ve toplatma kararı verilmiş olan yayınlarla ilgili olarak, belli bir sürede bu yayınlar hakkında mahkemelerce yeni bir yasaklama veya toplatma kararı verilmemiş olması durumunda, Daha önceden verilmiş olan tüm toplatma kararları HÜKÜMSÜZ HALE GELECEKTİR.

38 DAVA VE CEZALARIN ERTELENMESİ
Basın ve yayın yoluyla ya da sair düşünce açıklama yöntemleriyle işlenmiş olup; adlî para cezasını ya da üst sınırı beş yıldan fazla olmayan hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı; Soruşturma evresinde, kamu davasının açılmasının ertelenmesine, Kovuşturma evresinde, kovuşturmanın ertelenmesine, Kesinleşmiş olan mahkûmiyet hükümlerinin infazının ertelenmesine, karar verilecek.

39 DAVA VE CEZALARIN ERTELENMESİ
Hakkında kamu davasının açılmasının veya kovuşturmanın ertelenmesi kararı verilen kişinin, erteleme kararının verildiği tarihten itibaren üç yıl içinde aynı suçu işlememesi hâlinde, Hakkındaki dosya işlemden kaldırılacaktır. Aksi takdirde. soruşturmaya, kovuşturmaya veya hükmün infazına karar verilecek.

40 Teşekkürler…


"ADALET BAKANLIĞI KANUNLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları