Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

HAZIRLAYAN: FEYZANUR AYDIN

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "HAZIRLAYAN: FEYZANUR AYDIN"— Sunum transkripti:

1 HAZIRLAYAN: FEYZANUR AYDIN
HZ. ADEM’İN HAYATI HAZIRLAYAN: FEYZANUR AYDIN

2 Hz. Adem’in ayak izi

3 Hz. Adem’in oğlunun mezarı

4 Bu iskelet, Hz. Adem’in iskeleti olarak biliniyor
Bu iskelet, Hz. Adem’in iskeleti olarak biliniyor. Ama bu sadece bir söylenti

5 AŞK Aşk, insanın ilk yaratılışından beri vardır ve insanın doğasına konulmuştur. Bizi yaratan o kadar ince düşünceli ve lütufkârdı ki, dünyayı aşksız yaratmadı. Bizi yarım bırakmadı. Çünkü insan aşksız yarımdı. Aşk olmasaydı hep bir eksikliği olacaktı da. Aşk her şeydi. Mutluluktu. Temizlik ve saflıktı. Masum ve samimiydi. Değeri onu yaratan kadar büyüktü. Çünkü aşk sonsuz bir sevgiden geçiyordu. İlk insan olan Adem'in Havva'ya duyduğu zahiri aşk, aşkların ilki, yani başlangıcıydı. Bu güzelliği onlara ilk lütfeden Allah, zahiri aşklarını, dünyada yaşamalarını istedi. Böylelikle dünyaya gelen ilk aşk Adem ile Havva'nın zahiri aşkıdır. Aşkı yaratan, yaşanacak olayları biliyordu ve bunların hepsini elbette önceden planlamıştı.

6 ADEM’E RUH VERİLMESİ Allah Adem'i yaratırken, meleklere (Cebrail, Mikail, İsrafil, Azrail, Azazil) tek tek emretti; "Gidin dünyanın farklı farklı 60 bölgesinden topraklar getirin" diye. Aynı bölgenin toprağı olsaydı, Ademler hep aynı sıfattan olurdu. Melekler tek tek gitti dünyadan toprak istedi. Dünyanın yakarıp ağlamasından ve üzülmesinden dolayı torağı alıp gelemediler. Sadece Azrail meleği hariç. O bu benim görevim dedi ve toprağı zorla aldı. Bu yüzden Adem'in ruhunu alma görevi Azrail'e verildi. Adem yaratılırken çar (dört) element (nar (ateş), hak (toprak), Bab (Hava), Ab (Su)) ve şeş (altı) cihetten (ön, arka, sağ, sol, üst, alt) var edildi. İçine gam suyu katıldı. Bu dört nesneyi, melekler yoğurdu, ama bir türlü maya tutmadı, her seferinde toprak çatladı.

7 O zaman bu 5 melek Allah'a müracaatta bulundular
O zaman bu 5 melek Allah'a müracaatta bulundular. Allah meleklere kendi nurundan nur gönderdi,"Bu nuru katın" dedi. Allah'ın nurunu Adem'in çamuruna kattılar. O zaman çamur birbirini tuttu. Bir şekil verdi melekler, fakat ruh verilmedi. Allah, Cebrail'e "Ya Cebrail, adem nasıl oldu, beğenir misin?" Cebrail dedi "İskelet yapıldı, çamurdan" dedi. Çamurdaki göğse bir el vurdu, ses geldi. "Ya Rabb" dedi Cebrail. "Senin işine karışmam! Yalnız bunun içi boş! Ses geldi" dedi Allah'ta "Ey Cebrail Orası benim gizli hazinemdir, beni arayanlar orada bulacaktır" dedi. Çünkü biz diyoruz ki Hakk müminin temiz olan kalbindedir, Hakk Adem'de gizlenmiştir. Bunu ayet de söylüyor. Diyor ki; Hakk'ı yerde, gökte, ağaçta arayan münâfıktır. Nerededir? Mekânında münhazardır. Mekânı nerede? Pak Adem'dir diyor.

8 ŞEYTAN İNANMADI Cebrail gittikten sonra, Melek-i Azazil geldi. O da baktı "Ne olabilir ki? Bir çamur parçasıdır" dedi. O da tuttu göbeğine bir el bastı, o zaman Allah dedi ki "Ben Adem'e ruhumdan ruh vereceğim; o Azazil'in parmak bastığı yeri çukurlaştıracaksınız"Çocuğun doğmasında göbek kesme oradan kalmadır.

9 ADEM’İN UYANMASI Sonra Allah Adem'e akıl ve nefis vererek onu uyandırdı. Adem uyanınca "Alemleri ben yaratmışım" dedi. Hemen Allah yeniden uyku verdi. Sonra Adem'e fikir verdi, iman verdi, hicap verdi, edep verdi, erkanı, namusu, vicdanı, gayreti, boğozu, kibiri, hasedi, hersi sükutu, hayayı ve selameti de verdi. Adem bu kez uyanınca, "El hamdüllüllah la ilahe il ola Muhammede resullullah" dedi. Sonra Cebrail Ademi yanına alarak, Cennet'e götürmek üzere yola çıktı.

10 ADEM’E İSİMLERİNİN ÖĞRETİLMESİ
Ama oraya gitmeden önce, kendisinin daha önce gittiği ve yıllarca kapısına niyaz ettiği, içinde tek vücut olmuş, yeşil ve ak iki nurun bulunduğu, muallakta (havada) asılı duran yeşil bir kubbe misali kandile götürdü. Kubbeye geldiklerinde; "Ya Allah! dedi Cebrail" kapı açıldı "Ya Muhammed, ya Ali" dedi, içeri girdiler. Adem de onun peşinden içeriye baktı ki, bir nur gördü. Cebrail "Ey Adem, selam ver! O nura" dedi. İşte ilk olarak Ademlere gelen birinci halat selam idi, Tanrı selamı. "Es selam-ı aleyke!" dedi Adem Nurdan ses geldi "Aleyküm selam ya ata! Ya Adem, ben Fatıma't-ül Zöhre'yim, başımdaki taç Muhammed, belimdeki kemer Ali'yel Murtaza.

11 Kulağımdaki mengiç küpeler, biri İmam Hasan, biri İmam Hüseyin'dir
Kulağımdaki mengiç küpeler, biri İmam Hasan, biri İmam Hüseyin'dir. Diğer dokuz imam benim veçhimden mevcuttur. Yalnız zahiri alem aşikar olduğu zaman, ben Muhammed'de doğacağım, Ali ile evleneceğim, senin sülbünden geleceğim. Batın'da, hepsi bende mevcuttur. Yalnız unutma, bir darlığa düştüğün zaman bu sana öğreteceğim isimleri unutma, iyi belle! Allah'a o isimlerin yüzü suyu hürmetine dua et. Darlıkta seni kurtarır bunlar. Tüm kainat, o isimlerin yüzü suyu hürmetine semah etmektedir." dedi. Bundan sonra Cebrail Adem'i oradan aldı, Cennet'e götürdü.

12 ADEM’İN CENNETE GELİŞİ
Oradaki yasak ağacı ve meyveyi tanıttı. Ona bu ağaçtan uzak durmasını ve meyvesini yememesini söyledi. Allah Cennet'te meleklerine, Adem'e secde etmelerini emretmişti. Bütün melekler Adem'e secde ederken, yalnız iblis kendisinin ateşten yaratıldığını öne sürerek, Adem'in topraktan yaratılışını küçük gördü. Kendinin üstün olduğunu iddia edip, kendini methetmeye başlayarak, çok kötü bir davranış olan, kibre bulaştı. Ateşin topraktan daha değerli olduğunu savundu. Ateşin aydınlığını ve parlaklığını gösterip,''bu özellikler toprakta bulunmaz'' dedi. ''Ateşte bulunan aydınlık, gök kubbede bulunmaz, onda olan nur güneşte olmaz. Ateş çiğleri pişirir, hamları olgunlaştırır'' dedi. Bu esnada Allah'tan bir nida geldi: ''Ey mel'un, boş lafı bırak. Bilmez misin ki kendini büyük görenlerin hizmeti kabul olmaz ve benim yanımda kibirliler yer bulamaz. Tevazu edenlerin şanı büyük ve yeri yüksek olur. Şunu bil ki ateşin işi daima ıstırap, toprağın hali ise sakinliktir.

13 Istırap verenle iyilik sahipleri aynı olmaz
Istırap verenle iyilik sahipleri aynı olmaz. İyilerin yeri olan Cennet'in esası, topraktır ve mis kokar. Halbuki orada ateş yoktur. Ateş düşmanların azabı bir alettir. Ateşin yeri olmadığı için toprağa muhtaçtır.Toprak ise ateşe muhtaç değildir. Toprak ile şehirler mamur olur. Ateş her şeyi harap eder. Onun için toprağın ateşe üstünlükleri sayılmakla bitmez. Ey mel'un, sen sus da, Senin asıl madden olan ateş ile benim halifemin maddesi olan toprak münazara etsinler ve her biri deliller göstersinler'' diye buyurdu.

14 Hz. Adem ile Havva’nın Cennetten kovulduktan sonra buluştukları yer

15 Münazaraya baştan ayağa aydınlık olan ateş başladı: Ateş: - Ey toprak, benim parlak suratım ve ışıklı suretim vardır. Geceleri alemi gündüz gibi ederim. Bir mum başına otursam karanlığı gideririm. Ben bir pehlivanım ki kılıcımı çeksem kuru ot askerlerini yakar kül ederim. Ben hakkın tecellisine layığım hidayet yolunun rehberiyim. Toprak: -Ey ateş, senin işin daima kendini methedip göklere çıkarmaktadır. Benimki ise büyüklük tacını hakirlik toprağına bırakmaktır. Ne kadar delilin yüksek alametin varsa söyle. Ateş: -Ey toprak, sabah ve akşam kadınların mücevherleri benim. Allah'ın varlığının sahibi benim. Ben intikam yeriyim Nice yıllar sıkıntı ocağında yandım, yakıldım .

16 Toprak: -Ey ateş, hep büyüklük gösterdin. Kendi başınla oynarsın
Toprak: -Ey ateş, hep büyüklük gösterdin. Kendi başınla oynarsın. Bilinmez misin ki, büyüklük alçalmada ve rahatlık tevazudadır Ben onun için yükseğim. Halkın yükünü çekerim. Gök defilesinin hazineleri bendedir. İnsanların ibadet için döktükleri, Kabe-i şerif bendedir. Bazen suyun yerini tutarım. Ateş: -Ben sizinle söz edemem. Ben kendimi yükselttikçe sen kendini alçaltıyorsun . Lakin bir sen söyle bir ben. Ey toprak, ben nur gibi parlıyorum, senin neyin var? Toprak: -Benim gönül çeken, ciğer yakan yüzüm vardır. Ateş: -Ben yanınca yükseklere çıkarım. Toprak: -Ben basit bir yeri nurlandırır ve süslerim.

17 Ateş: -Ben cevherlerin mihengiyim.
Toprak: -Ben de defineler ve hazineler sarayıyım. Ateş: -Sert taşlardan cevheri kolaylıkla çıkarırık. Toprak: -Ben kara zeminden çeşit çeşit renklerde ve türlü türlü kokularda çiçekler çıkarırım.

18 Sonunda toprak sözü şöyle sonlandırdı: -Ben Allah'ın halifesinin maddesiyim. Ben Allah'ın sevgilisinin mezarının maddesiyim. Münacat ehlinin mihrabıyım. Lakin beni tahrik etmeseydin ve Allah'ın emri olmasaydı bunları da söylemezdim, dedi. Rivayet edilir ki; Adem Cennet'te üzüm, incir ve hurma yedi. Böylece Cennet yemeklerine ve meyvelerine rağbet eyledi. Cennet bağlarını, bahçelerini, Cennet köşklerini dolaşmaya başladı. Süt ve baldan olan ırmak kenarlarında yürüdü. Canı her ne isterse hemen hazır oldu.

19 ADEM’İN İLK DİLEĞİ (Adem ilk dileğinde kendisine öğretilen isimlerin yüzü suyu hürmetine dilekte bulunmayı akıl edemez.) Adem yaratılış icabı kendi cinsinden arkadaş bulup onunla yakınlık kurmak istedi. Şüphesiz istediği kendi gibi bir insandı. Ama o zaman kalbinden (nefisli) istiyordu başka bir kalbi. Ama ona ilgiyle, sevgiyle bağlı kalacağı, Cennet'te el ele, göz göze yürüye bileceği, Cennet'in güzelliklerini her daim paylaşacağı biri olmalıydı. Bu hisler ona verilmemiş olsaydı veyahut bu arzular yaratılışında bulunmasaydı, bunları ne hissederdi ne de düşünürdü. Şüphesiz bunda Allah'ın sırlı bir işi vardı. Vardı bir mükemmellik. Ama nasıl olacaktı? Bu hislerine cevap ne zaman gelecekti? Bunları aklından geçirirken onun bu istediğinden Allah'ın haberi vardı elbet. Bu düşüncede iken uyuyuverdi.


"HAZIRLAYAN: FEYZANUR AYDIN" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları