Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

KİTLE İLETİŞİMİNE TEKNOLOJİK YAKLAŞIMLAR/KURAMLAR

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "KİTLE İLETİŞİMİNE TEKNOLOJİK YAKLAŞIMLAR/KURAMLAR"— Sunum transkripti:

1 KİTLE İLETİŞİMİNE TEKNOLOJİK YAKLAŞIMLAR/KURAMLAR
TEKNOLOJİ ODAKLI YAKLAŞIMLAR 1950 ve 60’larda, “teknolojik belirleyicilik”, “modernleşme” kuramları İletişim teknolojilerinin ve ürünlerinin yaygınlaşması: “global köy”, “global kent” 1990’larda ve günümüzde: “sürdürülebilir kalkınma”, “küreselleşme” ve “enformasyon toplumu” Teknolojik belirleyicilik ya da saptayıcılık: Harold Innis ve Marshal McLuhan iletişim araçlarına ilişkin teknolojik görüşlerin temellerini atmışlardır iletişim teknolojisi tarihini, uygarlık tarihinin merkezi olarak almışlardır uygarlık tarihini yapan ve değiştiren şey, iletişim teknolojileridir. TEKNOLOJİK YAKLAŞIMLR

2 KİTLE İLETİŞİMİNE TEKNOLOJİK YAKLAŞIMLAR
TEKNOLOJİ ODAKLI YAKLAŞIMLAR Kitle iletişim alanına teknoloji odaklı yaklaşımları başlıca 3 grupta toplayabiliriz Harold Innis’in Görüşleri Marshall McLuhan’ın Görüşleri Bilgi Gediği (Bilgi Uçurumu) Kuramı TEKNOLOJİK YAKLAŞIMLR

3 KİTLE İLETİŞİMİNE TEKNOLOJİK YAKLAŞIMLAR
TEKNOLOJİ ODAKLI YAKLAŞIMLAR Harold Innis Kitle iletişimi ve teknoloji ilişkisi konusunda Innis iki temel soru/sorun üzerinde yoğunlaşır. Toplumsal örgütlenmenin değişiminin altında yatanlar nelerdir? Herhangi bir toplumda istikrarı sağlayan koşullar nelerdir? “Teknolojik yenilikler” toplumsal örgütlenmeye yönelik değişimin en önemli nedenidir. Innis’e göre, insan kendi teknolojisiyle birlikte vardır; toplumsal biçimlerdeki (aile, örgütler) ve kültürdeki değişiklikler iletişim teknolojisindeki değişimlerin bir fonksiyonudur. TEKNOLOJİK YAKLAŞIMLR

4 KİTLE İLETİŞİMİNE TEKNOLOJİK YAKLAŞIMLAR
TEKNOLOJİ ODAKLI YAKLAŞIMLAR Harold Innis Innis’e göre, iletişim araçlarının maddi biçimi (örneğin kil tablet ya da kâğıt), sosyal biçimlerin (örneğin imparatorlukların) kendilerini belli bir coğrafik alanda yönetim ve ideoloji bazında yeniden-üretmesi becerisiyle güçlü bir şekilde ilişkilidir. Inis’e göre, iletişimin denetimi hem bilincin, hem de toplumsal örgütlenmenin denetimi demektir. Buna göre, egemenlik iletişim araçlarının denetimiyle oluşur ve yeni iletişim araçlarının bulunması, bu araçların yeni örgütlenmeler ortaya çıkarmasıyla toplumsal değişim meydana gelir. - Innis’e göre, güç elde etmek için uğraşan toplumdaki mahrum gruplar, yeni teknoloji biçimlerini aramada önderlik ederler. TEKNOLOJİK YAKLAŞIMLR

5 KİTLE İLETİŞİMİNE TEKNOLOJİK YAKLAŞIMLAR
TEKNOLOJİ ODAKLI YAKLAŞIMLAR Harold Innis Innis, öğrencisi Mc Luhan’ın tersine, yazılı kültürden elektronik kültüre geçiş konusunda son derece karamsardır. Innis'in iletişim teorisi medyayı iki yönde inceler: Zamana bağlı medya Mekâna bağlı medya. TEKNOLOJİK YAKLAŞIMLR

6 KİTLE İLETİŞİMİNE TEKNOLOJİK YAKLAŞIMLAR
TEKNOLOJİ ODAKLI YAKLAŞIMLAR Harold Innis Zamana Bağlı Medya (Time Binding): Elyazmaları ve sözlü iletişim gibi iletişim biçimleri zamana bağlı medyaya örnektir. özellikleri Bu tür medya, sınırlı bir dağılım potansiyeline sahiptir. Zamana bağlı medya görece kapalı toplumları, batıl inançları ve geleneksel otoriteyi yeğler. Zamana bağlı medya, ayrıca tarih ve geleneğe olan ilgiyi besler; bununla birlikte laik otoritenin genişlemesi konusunda etkili değildir; dinin, hiyerarşik örgütün, gerici örgütlerin büyümesini destekler. Sözlü gelenekler ve zaman yanlısı araçlar, kutsiyet kültürünün kültürün büyümesine izin verirler. TEKNOLOJİK YAKLAŞIMLR

7 KİTLE İLETİŞİMİNE TEKNOLOJİK YAKLAŞIMLAR
TEKNOLOJİ ODAKLI YAKLAŞIMLAR Harold Innis Mekana Bağlı Medya (Space Binding): Yazılı ve elektronik medya gibi iletişim biçimlerini kapsar. özellikleri Bu medya türü, yayılma ve kontrolü elinde tutma özelliklerine sahiptir. Mekana bağlı medya, ticaretin, imparatorluğun ve dolayısıyla teknokrasinin yerleşmesini sağlamıştır. Mekâna bağlı medya “merkezileşmeyi” hedefler; bir bölgenin denetimine yol açar. Innis’e göre modern Batı tarihi, zamansal bir örgütlenmeyle başlamış ve mekansal bir örgütlenmeyle sonlanmıştır. TEKNOLOJİK YAKLAŞIMLR

8 KİTLE İLETİŞİMİNE TEKNOLOJİK YAKLAŞIMLAR
TEKNOLOJİ ODAKLI YAKLAŞIMLAR Harold Innis Innis, gazete ve radyo gibi mekân-yanlı iletişim araçlarının, enformasyonu demokratikleştirme vaadine karşın, aslında yeni tahakküm tarzlarını güvence altına aldığını belirtmektedir. Innis’e göre, sözlü ve yazılı gelenek arasında kaçınılmaz bir düşmanlık vardır. Yazının bulunması önce sözlü geleneğin ortadan kalkmasını sağlar, böylece onu dondurarak gelecek kuşaklar için bir antika kültür haline getirir. Bu iki gelenek arasındaki düşmanlık, Innis’e göre, bilgi tekelinin yaratılmasını sağlar. Oysa mutlak erkin temelini oluşturan zamana ve mekâna bağlı bir bilgi tekelinin oluşması, ciddi bir tehlikedir. TEKNOLOJİK YAKLAŞIMLR

9 KİTLE İLETİŞİMİNE TEKNOLOJİK YAKLAŞIMLAR
TEKNOLOJİ ODAKLI YAKLAŞIMLAR Harold Innis Innis’e göre, çağdaş Batı tarihi, iletişimin egemenliğinin ve basın üzerine kurulu bilgi tekelinin tarihidir. Basının gelişimi, Ortaçağ kilisesinin zamansal bilgi tekeline saldırmış, milliyetçiliğin ve imparatorlukların gelişimini sağlamıştır. Basın bütün kurumlara sızmış, seküler toplumun yaratılmasında en etkili güç olmuştur. Yine basın, sözlü geleneğin önde gelen ahlak, değer ve metafiziğini yeraltına itmiş, dini ortadan kaldırmamışsa da ekonominin ve devletin gereksinimlerini karşılayacak şekilde değiştirmiş, otoritenin kaynağını kiliseden devlete, bilgiyi dinden bilime geçirmiştir. TEKNOLOJİK YAKLAŞIMLR

10 KİTLE İLETİŞİMİNE TEKNOLOJİK YAKLAŞIMLAR
TEKNOLOJİ ODAKLI YAKLAŞIMLAR Harold Innis Innis’e göre, tüm siyasal sınıflar, belli iletişim araçlarını tebaalarının içinde yaşadıkları mekânların tanımlanması ve denetiminde kullanarak kendi iktidarlarını sürdürmeye çalışmışlardır. Örneğin meydanlara dikilen askeri ve siyasal kahramanların anıtları, yönetenlerin, mekânları kendi onurları lehine tanımlama girişimlerinin bir ürünüdür. TEKNOLOJİK YAKLAŞIMLR

11 KİTLE İLETİŞİMİNE TEKNOLOJİK YAKLAŞIMLAR
TEKNOLOJİ ODAKLI YAKLAŞIMLAR Marshall Mcluhan Eserleri Mekanik Gelin: Sanayi İnsanının Faktörü’ (1951): Kitapta modern popüler kültüre medya ürünleri ve reklamlardan alınan metin ve resimlerle bir eleştiri yöneltilir. Gutenberg Galaksisi: Tipografik İnsanın Oluşumu (1962): McLuhan, bu çalışmasında, basılı eserin insan iletişimindeki ve algılayışındaki etkilerini inceler. Fonetik alfabenin ve tipografinin Batı kültürüne ve değerlerine şekil veren ilk güç olduğunu savunur. Medyayı Anlamak: İnsanın Uzantıları (1964): McLuhan’a göre, medyanın geniş bir anlamı vardır; onun gözünde saat, kıyafet, silah, oyun, vb. birer medyadır. McLuhan, kitabında, herhangi bir topluma yeni medyanın girmesi sonucu oluşan dönüşümleri inceler. TEKNOLOJİK YAKLAŞIMLR

12 KİTLE İLETİŞİMİNE TEKNOLOJİK YAKLAŞIMLAR
TEKNOLOJİ ODAKLI YAKLAŞIMLAR Marshall Mcluhan McLuhan, iletişim araçlarının etkisinin öncelikle duyular üzerinde olduğunu belirtir, Örneğin, konuşmaya dayanan kültürde kulak (dinleme), yazılı basına dayalı kültürde ise göz (görme) duyusu önem kazanır. İletişim araçları bütün duyulara hitab eder TEKNOLOJİK YAKLAŞIMLR

13 KİTLE İLETİŞİMİNE TEKNOLOJİK YAKLAŞIMLAR
TEKNOLOJİ ODAKLI YAKLAŞIMLAR Marshall Mcluhan McLuhan’a göre, her yeni teknoloji eskisini çöpe atar ve çöpe atılan teknolojilerle birlikte belli duyular da çöpe atılır. Örneğin ateşli silahların bulunmasıyla okçuluk yeteneği ortadan kalkmıştır, okçulukla birlikte de insanoğlu kol uzvundaki önemli bir unsuru; kol kaslarını çöpe atmıştır. Telefonun icadı da insanların mektup yazma alışkanlıklarını yok etmiştir. Dolayısıyla McLuhan’a göre, duyularla teknolojiler arasında rekabet vardır. TEKNOLOJİK YAKLAŞIMLR

14 KİTLE İLETİŞİMİNE TEKNOLOJİK YAKLAŞIMLAR
TEKNOLOJİ ODAKLI YAKLAŞIMLAR Marshall Mcluhan McLuhan’ın da temel inancı, insan topluluklarının yaşadığı toplumsal değişimin iletişim biçimlerindeki gelişmelerden kaynaklandığı yönündedir. Bu açıdan Marshall McLuhan, sözgelimi günümüze kadar gelişen iletişim biçimleri ile insanın psişik donanımı arasında doğrudan bir ilişki kurmaktadır. Buna göre, tekerlek ayağın uzantısı, televizyon gözün bir uzantısı, radyo ve walkman ise kulağın bir uzantısıdır. Hatta buna bir dördüncüsünü; elin uzantısı olan kumanda aletini de ekleyebiliriz. McLuhan’a göre, araç insanların uzantısıdır. Bu uzantı, akla gelen her şeyi kapsar: sözcük, giysi, ev, para, saat, basın, yol, araba, tekerlek, uçak, fotoğraf, telefon, daktilo, sinema, radyo, televizyon, silah, v.s… Giysiler, derimizin bir uzantısıdır TEKNOLOJİK YAKLAŞIMLR

15 KİTLE İLETİŞİMİNE TEKNOLOJİK YAKLAŞIMLAR
TEKNOLOJİ ODAKLI YAKLAŞIMLAR Marshall Mcluhan McLuhan Küresel Köy McLuhan, elektronik medyayı, dünyayı algılamanın kolektif yollarına bir tür geri dönüş olarak değerlendirmektedir. McLuhan “küresel köy” kuramını elektronik medyanın insanlığı yeniden birleştirdiği saptaması üzerine oturtmaktadır. Telgraf ve radyodan bu yana tüm dünya mekânsal olarak “büzüşerek” gitgide küçülmüştür. McLuhan, bu yeni küresel köy’de insanın enformasyon toplayıcılığını, ilkel insanların besin arayıcılığına benzetir. TEKNOLOJİK YAKLAŞIMLR

16 KİTLE İLETİŞİMİNE TEKNOLOJİK YAKLAŞIMLAR
TEKNOLOJİ ODAKLI YAKLAŞIMLAR Marshall Mcluhan McLuhan Küresel Köy McLuhan, kitle iletişim sistemlerinin gelişimine bağlı olarak, tarih boyunca insanlığın üç farklı uygarlık biçimi ortaya koyduğundan söz etmektedir: sözlü kültür uygarlığı çağı, matbaayla desteklenen okuryazar uygarlık çağı elektroniğin egemen olduğu elektronik medya uygarlığı çağı. McLuhan, bu üç uygarlık biçimi arasında ayrıcalıklı konumu bu sonuncusuna vermektedir. NEDEN? TEKNOLOJİK YAKLAŞIMLR

17 KİTLE İLETİŞİMİNE TEKNOLOJİK YAKLAŞIMLAR
TEKNOLOJİ ODAKLI YAKLAŞIMLAR Marshall Mcluhan McLuhan Küresel Köy McLuhan’ın yaklaşımının epistemolojik varsayımına göre, araç değişince toplumun iletişim biçimi de değişir. İnsanlar aracı, aracın biçimlendirildiği amaç çerçevesinde kullanırlar. Eğer araç, örneğin televizyon gibi kişisel bir araç değilse, mesaj da kişisel değildir. McLuhan şöyle der: “Teknolojiler yalnızca insanların kullandığı icatlar değildir, aynı zamanda insanları yeniden icat eden araçlardır.” ???? TEKNOLOJİK YAKLAŞIMLR

18 KİTLE İLETİŞİMİNE TEKNOLOJİK YAKLAŞIMLAR
TEKNOLOJİ ODAKLI YAKLAŞIMLAR Marshall Mcluhan Sıcak (hot) / Soğuk (Cool) Araçlar McLuhan’ın medyayla ilgili geliştirdiği önemli düşüncelerinden biri de kitle iletişim araçlarını sıcak / soğuk (hot / cool) araçlar olarak kategorilere ayırmasıdır. Sıcak araçlar, izleyicinin bir tek duyusuna hitap eden ve izleyici katılımının zayıf olduğu araçlardır; çünkü bu araçlar enformasyonu daha eksiksiz iletirler. Örneğin: Yazılı basılı her tür metin, sinema, radyo, fotoğraf. Buna karşılık, soğuk araçlar, izleyicinin birden fazla duyusuna hitap eden ve izleyici katılımının yüksek olduğu araçlardır. Bu araçlarda, izleyici, enformasyonun iletimindeki eksik unsurları kendi zihninde tamamlamak zorundadır. Örneğin: TV, telefon, yüz yüze iletişim, karikatür, çizgi film. TEKNOLOJİK YAKLAŞIMLR

19 KİTLE İLETİŞİMİNE TEKNOLOJİK YAKLAŞIMLAR
TEKNOLOJİ ODAKLI YAKLAŞIMLAR Marshall Mcluhan - “Araç, Mesajdır” (“Medium is Message”) McLuhan’a göre, her kitle iletişim aracı, içinde var olduğu kültürel dönemin özelliklerini taşır. Araç mesajdır, ilk planda tutulan, kimin ne söylediği ya da mesajın içeriği değil, nasıl iletildiğidir. Yani “kullanıcı, içeriğin ta kendisidir.” Dolayısıyla, içeriğe değil, biçime ÖNEM VERMEK GEREKİR. İletişimin şekli, belli iletiler için tercihe sahiptir. Eğer araç bilinmezse, mesaj da bilinmez. Yani McLuhan, mesajın içeriğinin iletildiği araçtan daha önemli olduğu görüşünün aksine, aracın daha önemli bir etki oluşturduğunu savunur. ??? TEKNOLOJİK YAKLAŞIMLR

20 KİTLE İLETİŞİMİNE TEKNOLOJİK YAKLAŞIMLAR
TEKNOLOJİ ODAKLI YAKLAŞIMLAR Marshall Mcluhan - “Araç, Mesajdır” (“Medium is Message”) McLuhan’a göre, araçla neyin söylendiği önemli değildir. Örneğin bir hikâye, sözlü söylenmesi, sahnede oynanması, radyoda anlatılması, filmde gösterilmesi ve televizyonda sergilenmesine göre farklı anlamlar kazanır. Aynı şekilde; kitap, radyo, televizyon ve sinemada verilen mesajların hepsi farklı farklı etkiler oluşturur. Örneğin insanlar yazılı kültürün etkisiyle kitapta verilen mesajı daha zor unuturken, televizyonda verilen mesajı daha kolay unutabilmektedirler. Aracın etkisi, güçlü ve yoğundur. Çünkü bir başka araca içerik (mesaj) olarak kendini sunar. Sinemanın içeriği roman, oyun ya da operadır. - İletişim uzmanlarına göre, McLuhan, bu görüşleriyle, yıllardan beri sürüp giden iletişim tekniğinin nötrlüğü mitosunu yıkmaktadır. TEKNOLOJİK YAKLAŞIMLR

21 KİTLE İLETİŞİMİNE TEKNOLOJİK YAKLAŞIMLAR
TEKNOLOJİ ODAKLI YAKLAŞIMLAR Marshall Mcluhan “Araç, Mesajdır” (“Medium is Message”) Örnek Demiryolu insanlığa sadece hareketi ve taşımayı getirmemiş, önceki insan işlevlerinin ölçeğini de büyütmüş, hızlandırmış ve böylece yeni kent, iş ve tatil biçimleri de yaratmıştır. Yani bir anlamda, demiryolu aracının içeriği, taşıdığı yükten bağımsızdır. Aynı şekilde, örneğin, F16 savaş uçağı ya da ICBM (kıtalararası füzeler), sadece herhangi bir savaş aracının kendisi değildir; bu silahlarla öldürülen / öldürülebilecek insanların önemi yoktur; önemli olan, bu araçların getirmesi istenen değişimdir ki, bunu hiç kimse durduramaz. Örneğin Vietnam Savaşı, McLuhan’a göre, “hızlandırılmış sosyal değişimdir.” TEKNOLOJİK YAKLAŞIMLR

22 KİTLE İLETİŞİMİNE TEKNOLOJİK YAKLAŞIMLAR
TEKNOLOJİ ODAKLI YAKLAŞIMLAR Marshall Mcluhan “Araç, Mesajdır” (“Medium is Message”) Türkiye’deki Amerikan üsleri, radarları, füzeleri, bazıları için güven, dayanak, destek iletisi taşırken; diğer bazıları için ise tam aksi anlamda bir iletidir. Bu iletilerin (üsler, radarlar, füzeler) niteliği toplumsal, siyasal, ekonomik çevreyle ilişkiler, dünya düzeni ve bu düzendeki çatışmalar tarafından belirlenir. Innis ve McLuhan’a göre, sözcüğün yazıldığı şeyler (sözgelimi, tablet, kil, parşömen, v.s.), sözcüklerden daha önemlidir. Örneğin, çok önemli konular ayaküstü, telefonda ya da uluorta konuşulmaz; daha ciddi ve özel bir ortamda ve zamanda konuşulur. Aksi halde, konuşmanın içeriği ciddiyetini yitirir. Aynı şekilde, önem verdiğimiz özel kişileri ciddi, konforlu ve pahalı yerlerde ağırlarız; böylelikle onlara önem verdiğimizi, ciddiye aldığımız mesajını vermiş oluruz. TEKNOLOJİK YAKLAŞIMLR

23 KİTLE İLETİŞİMİNE TEKNOLOJİK YAKLAŞIMLAR
TEKNOLOJİ ODAKLI YAKLAŞIMLAR Bilgi Gediği Kuramı Bilgi Gediği Kuramı, Türkçede “Bilgi Uçurumu”, “Bilgi Açığı”, ya da “Bilgi Farkı” olarak da adlandırılır. Bilgi açığı, enformasyon kaynaklarının dengesiz dağılımı ile ilgilidir ve özellikle yeni teknolojilerin gelişmesi sonucu görülür. Bilgi teknolojilerindeki “zamansal” bir gecikme, bilgide eşitsizliğe neden olur. “Kitle iletişim araçları yoluyla sosyal sistem içinde bilgi verişi arttıkça, yüksek sosyo-ekonomik statü katmanları, düşük sosyo-ekonomik statü katmanlarına oranla, verilen bilgiyi daha hızlı alma eğilimi gösterirler. Böylece bu katmanlar arasındaki bilgi açığı azalma değil, çoğalma eğilimi gösterir.” TEKNOLOJİK YAKLAŞIMLR

24 KİTLE İLETİŞİMİNE TEKNOLOJİK YAKLAŞIMLAR
TEKNOLOJİ ODAKLI YAKLAŞIMLAR Bilgi Gediği Kuramı Bilgi Gediği Kuramının özellikleri Bilgi, toplumda eşit olarak dağıtılmamıştır. Bilgi konusunda da sahiplik vardır. Kitle iletişim araçlarıyla aktarılan bilgi, bu bilgiye daha fazla erişme olanağı bulunan bazı toplumsal kesimlerin diğerlerine oranla daha fazla bilgi sahibi olmalarını sağlar. Toplumdaki bilgi artışı, yüksek statü kesimlerinde alt kesimlere göre daha fazladır. TEKNOLOJİK YAKLAŞIMLR

25 KİTLE İLETİŞİMİNE SOSYOLOJİK YAKLAŞIMLAR
Gerbner, başlattığı Kültürel Göstergeler Projesi ile iletişim çalışmalarına çok önemli katkılarda bulunmuştur. 1967'den beri devam eden bu proje çerçevesinde, görsel-işitsel medyanın kültürel çevremizi nasıl etkilediğini ve şekillendirdiğini anlamaya ve eleştirmeye yönelik çalışmalar yürütülmektedir. Örneğin Gerbner'e göre, medyada sürekli olarak cinsellik ve şiddete dayalı programlar üretilmektedir ( Sahil Güvenlik, Zeyna, Herkül, vs.), çünkü bu konular diyalogdan çok imaja dayanmaktadır ve dünyanın her yerinde anlaşılabilir niteliktedirler. Gerbner, imaja dayalı programların üretilme nedenini, bu türden yapımların yabancı televizyonlara kolayca pazarlanabilmesi ile açıklamaktadır. EKME YETİŞTİRME KURAMI

26 KİTLE İLETİŞİMİNE SOSYOLOJİK YAKLAŞIMLAR
Kültürel Göstergeler” projesi, televizyonda yaratılan dünyayı ve bu dünyadaki şiddetin miktarını betimlemeyi amaçlamaktadır. Ayrıca Gerbner, medyanın bir kültürde var olan değer ve tutumları, yani egemen değer ve tutumları ektiğini öne sürer. Gerbner’e göre, televizyon, kurulu endüstriyel kapitalist düzenin kültürel silahıdır ve ilk amacı, geleneksel inançları ve davranışları değiştirmek, tehdit etmek ve zayıflatmaktan ziyade sürdürmek, onlara istikrar kazandırmak ve güçlendirmektir. EKME YETİŞTİRME KURAMI

27 KİTLE İLETİŞİMİNE SOSYOLOJİK YAKLAŞIMLAR
Gerbner’e göre, televizyon, insanların sembolik çevrelerini egemenlik altına alan bir araçtır.??? Televizyonda şiddetin aşırı sunumu, izleyicilere saldırgan davranışlardan ziyade, kanun ve düzen hakkında simgesel mesajlar iletir. Aksiyon ve macera türü yapımlar, kanun ve düzene, toplumsal adalete ve statükoya duyulan inancı artırır. Ekme araştırması, etki geleneği içerisinde yer alır. Ekme kuramcılarına göre, televizyonun etkisi uzun dönemlidir. EKME YETİŞTİRME KURAMI

28 KİTLE İLETİŞİMİNE SOSYOLOJİK YAKLAŞIMLAR
Kültürel Göstergeler Projesi’nin Bölümleri İçerik-odaklı yaklaşımı benimseyen “kültürel göstergeler” projesi 3 bölümden oluşmaktadır:  Kurumsal çözümleme, İleti sistemi çözümlemesi, Ekme/Yetiştirme çözümlemesi. Kurumsal Çözümleme: - TV iletilerinin oluşumundaki karar alma süreçlerini ve bu süreci etkileyen toplumsal faktörleri incelemektedir. İleti Sistemi Çözümlemesi: ABD televizyonlarında yayınlanan (NBC, ABC, CBS) dramatik program örneklerinin her yıl gözlenip kaydedilmesinden oluşmaktadır. Kaydedilen örnekler üzerinde ise “kimin kime ne yaptığı” sorusuna dayalı bir içerik çözümlemesi yapılmaktadır. EKME YETİŞTİRME KURAMI

29 KİTLE İLETİŞİMİNE SOSYOLOJİK YAKLAŞIMLAR
Kültürel Göstergeler Projesi’nin Bölümleri Bu iki çözümleme sonucunda ortaya çıkan bulguları nelerdir? Ortalama bir izleyici günde 4 saat süreyle TV izlemektedir. Çoğu izleyici için TV, diğer bilgi kaynakları üzerinde bir tekel durumu yaratmaktadır. Televizyonda, erkekler kadınlara oranla 3 kat daha fazla temsil edilmektedir. TV’nin dünyası ataerkil bir dünyadır. Kadınların çoğu, TV’de erkeğe hizmet eder, genç erkeklerle tanışır ve hızla yaşlanırlar. TV dünyasında hemen herkes ortalama bir gelirle rahat bir yaşam sürüyor görünür. İşçiler ve hizmet sektörü çalışanları Amerikalıların %67’sini oluşturduğu halde, TV’deki karakterlerden sadece %10’u işçidir. EKME YETİŞTİRME KURAMI

30 KİTLE İLETİŞİMİNE SOSYOLOJİK YAKLAŞIMLAR
Kültürel Göstergeler Projesi’nin Bölümleri TV, şiddet dolu bir dünya sunmaktadır. Özellikle akşam programlarında gösterilen cinayet, gerçek hayattakinden 10 kat daha fazladır. Ekme/yetiştirme incelemeleri, TV seyretmenin tehlike algısını yükselttiğini ve izleyiciye abartılmış bir güvensizlik duygusu verdiğini göstermiştir. Akşam haberlerinde gösterilen cinayetlerin yanı sıra, fiziksel bir tecavüz olayını, pek nadir olarak acil ve tıbbi bir yardım izlemektedir. EKME YETİŞTİRME KURAMI

31 KİTLE İLETİŞİMİNE SOSYOLOJİK YAKLAŞIMLAR
Kültürel Göstergeler Projesi’nin Bölümleri Simgesel tecavüz, gücü gösterir. Sadece saldırıyı değil, kurban etmeyi; tedaviyi değil, incitmeyi izleriz. “Yakalanmadığın sürece, usulüne uygun çalma, hırsızlık değildir, özel girişimdir, beceridir.” Bu, savuşabilme oyununun iyi oynanmasına bağlıdır. TV’de bu “savuşabilme oyunu”nda, yaşamlarının en verimli dönemlerinde olan egemen beyaz erkekler, güvenlik bakımından en iyi durumda olanlardır. Kurban olma yerine, kurban edenlerdir. Buna karşılık, yaşlı-genç azınlık ırkın kadınları ve gençleri, genellikle vahşi çatışmalarda kurban olanlardır. - Gerbner’in araştırmalarına göre, 18 yaşındaki bir Amerikan genci, o yaşa gelinceye kadar TV ekranlarından cinayet ve cinayete teşebbüs olayına tanıklık etmektedir. )) EKME YETİŞTİRME KURAMI

32 KİTLE İLETİŞİMİNE SOSYOLOJİK YAKLAŞIMLAR
Kültürel Göstergeler Projesi’nin Bölümleri Gerbner, medya yoluyla sunulan şiddetin toplum üzerindeki yıkıcı etkilerini savunmuş ve bu olguyu “vasat / acımasız dünya sendromu” olarak adlandırmıştır. Bu sendroma göre, TV yoluyla sunulan şiddetin gerçek dünyadakinden fazla olması nedeniyle, birçok insan gerçek dünyayı olduğundan daha tehlikeli ve bayağı görmekte, sonuçta kendi güvenliği için kaygıya kapılarak, polisiye ve özel koruma önlemlerine yönelmektedir (Büyük şehirlerimizi, özellikle bazı seçkin semtlerde özel mülkler ve apartmanların girişindeki özel güvenlik görevlileri bu güvensizliğin somut bir göstergesidir). EKME YETİŞTİRME KURAMI

33 KİTLE İLETİŞİMİNE SOSYOLOJİK YAKLAŞIMLAR
Kültürel Göstergeler Projesi’nin Bölümleri Televizyonu her gün 4 saatten fazla seyredenler arasında yapılan bir araştırmada, deneklerin %25’i TV’nin gerçek dünyayı yansıttığını söylemiş; %40’ı ise TV’den çok fazla şey öğrendiklerini belirtmişlerdir. Çok fazla TV izleyen insanlar, özellikle, kendilerinin yaşayamayacakları tecrübelere daha çok inanırlar. Daha az TV izleyenler, daha çok TV izleyenlere göre, daha fazla enformasyon kaynağına sahiptir. Özellikle daha az hayat tecrübesi olan çocuklar ve gençler, enformasyon aracı olarak TV’ye diğerlerinden daha çok bağımlı durumdadırlar. Yalnız yaşayan ya da TV’yi yoğun olarak yalnız seyreden izleyiciler, TV’nin ekme yönündeki etkisine, başkalarıyla birlikte yaşayanlara göre, daha fazla açıktırlar. Yapılan analizlerin ortaya koyduğu bir başka gerçek de, televizyonda sunulan mesleklerin çoğunun, kanunların uygulanmasıyla ilgili olmasıdır. EKME YETİŞTİRME KURAMI

34 KİTLE İLETİŞİMİNE SOSYOLOJİK YAKLAŞIMLAR
Kültürel Göstergeler Projesi’nin Bölümleri ABD’de televizyon dramalarını inceleyen Leo Bogart ‘ın yaptğı araştırmada ulaştığı sonuçlar nelerdir? Gündüz kuşağında yer alan dizilerde şiddet ve cinsellik ön plandadır. Drama karakterleri sudan 15 kat daha fazla alkol tüketmektedirler; ayrıca sürekli olarak sağlık problemleri vardır ve hastalıkları genellikle sıradan değil, egzotiktir. Sonuçta her şey mucizevî bir şekilde normale dönmektedir. Zenciler genellikle komik bir şekilde yansıtılmaktadırlar. İşçiler genellikle aptal olarak gösterilmektedirler Kadın karakterlerin 3/5’i ev kadını olarak daha basit özel yaşam alanları içinde temsil edilmektedir. Ekrandaki iş yaşamı çok gösterişli başarı öyküleriyle donatılmaktadır. Avukatlar meslekî temsil bakımından 44’e 1 oranında musluk tamircilerine fark atmaktadır. EKME YETİŞTİRME KURAMI

35 KİTLE İLETİŞİMİNE SOSYOLOJİK YAKLAŞIMLAR
Kültürel Göstergeler Projesi’nin Bölümleri Ekme / Yetiştirme Çözümlemesi: TV, merkezileşmiş bir öykü anlatma aracıdır. Programlarıyla ortak bir iletiler, değerler ve imgeler dünyası yaratır. Böylece tutumları eker/yetiştirir. Ayrıca TV, yaygın ve tekrarlanan kalıplar yoluyla belli bir dünya görüşünü ortaya atar. TV’nin ekmeye çalıştığı bu dünya görüşüne “ana akım” denilmiştir. Gerbner’e göre, çağdaş toplumlarda, insanlar artan bir şekilde, gerçek sosyal ilişkiler kurmak yerine, TV ile ilişkiye girip doyum sağlama arayışı içine girmektedir. Bu olguya “vekâletsel deneyim” denilmektedir. Yani televizyon, bizde, kendi hayatımıza ait şeylerle ilişkili olmayan, vekâleten yaşama yönünde bir arzuyu kamçılamaktadır. ??? TV’deki başkalarının yaşamlarına öykünmemiz ve özenmemiz bu yüzdendir. EKME YETİŞTİRME KURAMI

36 KİTLE İLETİŞİMİNE SOSYOLOJİK YAKLAŞIMLAR
Kültürel Göstergeler Projesi’nin Bölümleri Ekme / Yetiştirme Çözümlemesi: Gerbner ve arkadaşlarının yürüttüğü projede, TV dünyası ile gerçek dünya arasında hiçbir denklik ilişkisi bulunmadığı içerik analiziyle saptanmıştır. Kültürel göstergeler yaklaşımına göre, TV izleme yoğunluğu ve sıklığı arttıkça, izleyicilerin gerçek dünya hakkındaki bilgileri de o kadar yanıltıcı ve çarpık olur. Gerbner’e göre, “televizyon modern cehaletin ekicisi ve teşvikçisidir.”? TV ile halka, neye gereksinmeleri olduğu ve neyi nasıl tüketecekleri öğretilir. Böylece modern dünyanın “tüketim bilgiçleri” yaratılır ve bu bilgiçler kitlesi Marlboro, Levi’s, Coca Cola, Punk ve Junk müziği kültürünün eğitilmişleridir. EKME YETİŞTİRME KURAMI

37 KİTLE İLETİŞİMİNE SOSYOLOJİK YAKLAŞIMLAR
“Mutlu Şiddet” (“Happy Violence”) Gerbner, ekranda gördüğümüz şiddetin büyük çoğunluğunu ifade etmek için “Mutlu Şiddet” (Happy Violence) deyimini kullanır. Gerbner’e göre, ekranda görülen şiddet, sadece temel anlamıyla şiddet değildir. O, hikâyeler sunan bir aracın en önemli anlatım öğesi olarak, toplumsal rolleri ve toplumda işleyen korku mekanizmasını düzenler. Mutlu şiddet, tarihsel olarak belirlenmiş, bireysel olarak yaratılmış ve sembolleri dikkatle seçilmiş; kahramanlığa, tacize ya da gerçekçi bir trajediye ait şiddetten farklıdır. Bu şiddet türü, dramatik bir çizgide üretilen ve mutlu sonlarla biten bir şiddet türüdür. “Eğlence için kitle üretimi içerisinde formüle edilmiş şiddet”.??? Mutlu şiddet, hem çizgi filmlerde, hem de “True Lies”, “Zor Ölüm”, “A Takımı” gibi filmlerde görülür. EKME YETİŞTİRME KURAMI

38 KİTLE İLETİŞİMİNE SOSYOLOJİK YAKLAŞIMLAR
“Acımasız (Vasat) Dünya Sendromu” Gerbner’e göre, bu sendrom, çok televizyon izleyen izleyiciler üzerinde, dünyanın gerçekte olduğundan çok daha kötü bir yer olarak algılanmasıdır. Televizyon, dünyayı olduğundan daha kötü ve tehlikeli sunduğu için, kişi daha tedirgin ve kaygılı hale gelir. Böylelikle kişiler otoritelere, kapalı topluluklara ve polis devleti uygulamalarına destek vermeye daha gönüllü hale gelirler. Gerbner’e göre, Amerikalıların ölüm cezasına 30 sene öncekinden daha fazla destek vermelerinde “Acımasız Dünya Sendromu”nun etkisi büyüktür. EKME YETİŞTİRME KURAMI

39 KİTLE İLETİŞİMİNE SOSYOLOJİK YAKLAŞIMLAR
“Acımasız (Vasat) Dünya Sendromu” Kişi, televizyonda ne kadar şiddet görürse, kendini şiddet tarafından o kadar tehdit altında hisseder. Çok fazla TV seyretmenin bir diğer sonucu, kişiyi acıya ve kurban olma durumuna karşı duyarsızlaştırması, yaşanan olaylara kayıtsız kılmasıdır. Bunun sonucunda ise, şiddet eyleminin sonuçlarını anlama yeteneğini kaybetme, empati kuramama, karşı koymama ve protesto davranışları göstermeme eğilimi ortaya çıkar. EKME YETİŞTİRME KURAMI

40 KİTLE İLETİŞİMİNE SOSYOLOJİK YAKLAŞIMLAR
“Acımasız (Vasat) Dünya Sendromu” New York metrosu, yakın zamanlarda ilginç bir yasaklama kararına imza atmıştır. Buna göre, TV ekipleri metro istasyonlarında çekim yapamayacak, ayrıca film çekimleri de yasaklanacaktır. Çünkü ekranda ne zaman bir metro sahnesi görünse, içerikte mutlaka takip, korku veya saldırı bulunmakta, insanların kafasında metronun tehlikeli bir yer olduğu düşüncesini doğurmaktadır. Ayrıca, Gerbner, korku arttıkça, insanların daha fazla eve kapanıp TV seyrettiklerini söyler. Bu tam anlamıyla bir kısır döngüdür Eve kapanan bireyler, yeniden TV karşısına geçerler ve gerçek dünya hakkındaki tehlike algıları da gitgide yükselir. EKME YETİŞTİRME KURAMI

41 KİTLE İLETİŞİMİNE SOSYOLOJİK YAKLAŞIMLAR
“Rezonans” ve “Ana-Akıma Dâhil Etme”  Ana-akım, televizyonun ekmeye çalıştığı genel dünya görüşü ve değerlerdir. “Ekme Kuramı” bağlamında, “ana-akıma dâhil etme”nin anlattığı şey, normalde başka etki ve koşullardan kaynaklanan perspektif ve davranışlar arasındaki farklılıkların aşılmasına, fazla TV seyretmenin nasıl etkide bulunduğudur. Başka bir deyişle, “ana-akıma dâhil etme”, çok TV seyredenlerin, benzer birikimlere sahip daha az TV seyredenlere oranla daha homojen hale gelmelerini anlatır. Rezonans” ise, kültürel bir “ekme”ye tabi tutulmuş izleyicilerin, gerçek hayatta ekme sonrası oluşan düşünceleriyle hareket etmelerini ifade eder. EKME YETİŞTİRME KURAMI

42 KİTLE İLETİŞİMİNE SOSYOLOJİK YAKLAŞIMLAR
- Kültürel göstergeler yaklaşımı, televizyonu, endüstri devrimi öncesindeki dönemde dinin yaptığı gibi, güçlü bir kültürel bağlantı aracı olarak görür. Kültürel göstergeler projesini destekleyenlere, bu proje çerçevesinde incelenen konulara, kullanılan araştırma tekniklerine v.s. bakıldığında, bu projede öncelikle metodoloji olarak geleneksel içerik analizi ve sörvey (tarama araştırması) tekniklerinin kullanıldığı görülmektedir. Her iki metod da yönetim araştırmalarında kullanılan nicel veri toplama teknikleridir. Gerbner, 1998’de kuramını gözden geçirdiğinde, “ekmenin” TV’den izleyiciye doğru tek yönlü bir etki akışı olmadığını belirtmiştir. Buna göre, ekme, mesajlar ve bağlamlar arasında dinamik bir etkileşim sürecidir. Kişisel etkileşimlerin ekme etkilerini etkilediği görülmüştür. EKME YETİŞTİRME KURAMI


"KİTLE İLETİŞİMİNE TEKNOLOJİK YAKLAŞIMLAR/KURAMLAR" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları