Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi I

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi I"— Sunum transkripti:

1 Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi I
Bölüm – 11

2 Bölüm - 11 Türkiye Büyük Millet Meclisinin Açılışı ve Tepkiler
Cephelerin Oluşması İç Ayaklanmalar ve Bunlara Karşı Alınan Tedbirler Sevr Antlaşması Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi - I

3 TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİNİN AÇILIŞI VE TEPKİLER
16 Mart 1920’de İstanbul İtilaf devletleri tarafından işgali, Meclis-i Mebusan’ın dağılması ve aydınlar ve milletvekilleri tutuklanmıştır. Bu durum ulusal egemenliğe dayalı bir devlet kurmayı düşünen Mustafa Kemal Paşa için iyi bir fırsattır. Bunun için kuracağı devletin temel organlarını oluşturacak olan yeni bir meclisin toplamasını sağlayacak çalışmaları başlatmıştır. 17 Mart 1920’de Ordu Komutanlarına bir genelge göndererek, görüşlerini açıklamıştır. Buna göre; “İstanbul’da Meclisi Mebusan’a ve hükümet merkezine başta İngilizler olduğu halde İtilâf güçleri tarafından resmen ve zorla el konulmuştur. Osmanlı Devleti’nin bağımsızlığı ve egemenliği zedelenmiştir. Devletin genel durumun esaslı bir değişiklik meydana gelmiştir. Kanun-u Esasi’nin koruyuculuğunda bulunması gereken yasama ve yürütme gücü bugün mevcut değildir..Bir Meclis-i Müessisan (Kurucu Meclis) oluşturmak zorunludur. Hilafet makamının ve saltanatın dokunulmazlığını, İstanbul’un kurtarılmasını sağlayacak Milli Mücadelenin, Meclis-i Müessisan’ın kontrol altında bulunması gerekir. Meclisin 15 gün içinde çoğunluğu teşkil edecek şekilde toplanması kararlaştırılmıştır. Meclis-i Müessisan Ankara’da toplanacaktır. Meclis-i Müessisan’a katılacak üyeler medeni cesarete, fikri yeteneğe, selabeti diniye ve milliyeye haiz olmalı. Yirmi beş yaşından küçük ve kötü şöhret sahibi olmamalı. Seçimler her liva idare ve belediye meclisleriyle Müdafaa-i Hukuk merkezi heyetleri tarafından aynı günde ve aynı celsede yapılacaktır. Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi - I

4 TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİNİN AÇILIŞI
Türkiye Büyük Millet Meclisi 23 Nisan 1920’de Hacıbayram Camiinde kılınan Cuma namazından sonra en yaşlı üye olan Sinop milletvekili Şerif Bey’in başkanlığında yaptığı bir konuşmayla çalışmalarına başlamıştır. Şerif Bey’in konuşmasından sonra sözü Ankara milletvekili Mustafa Kemal Paşa almıştır. Meclisin olağanüstü yetkiye sahip olarak yeni seçilen milletvekilleriyle, işgale uğrayan saltanat merkezinden gelen milletvekillerinden oluştuğunu açıklamış ve seçilmiş olan milletvekillerinin de olağanüstü yetkiyle görev yapacaklarını bildirmiştir. Mustafa Kemal Paşa’nın Türk Milleti’nin Takip Edeceği Milli Siyasetin Esaslarını Açıklaması 24 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde ilk sözü Mustafa Kemal Paşa almıştır ve 30 Ekim’den 23 Nisan 1920’ye kadar geçen olayları belgelere dayalı olarak anlatmıştır. Ulus ve devlet olarak yaşanılan acı gerçeklerin analiz ettiği konuşması, Yeni Türkiye Devleti’nin izleyeceği ulusal, barışçı ve gerçekçi bir politikanın da temelini oluşturmuştur. Mustafa Kemal Paşa’nın Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Seçilmesi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetinin Kurulması Osmanlı yönetiminin Anadolu’da oluşan ulusal birliği Mustafa Kemal Paşa’nın kişisel bir girişimi olarak algılamakta ve Mustafa Kemal Paşa’yı yıpratma politikası izlemektedir. Osmanlı yönetiminin bütün bu olumsuz tavırlarına rağmen, milletvekilleri meclis başkanlığına Mustafa Kemal Paşa’yı seçmişlerdir. Böylece Osmanlı yönetimin olumsuz propagandalarına aldırmadıklarını, Mustafa Kemal Paşa’ya güvendiklerini göstermişlerdir. Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi - I

5 Mustafa Kemal Paşa’nın Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Seçilmesi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetinin Kurulması - Osmanlı yönetiminin bütün bu olumsuz tavırlarına rağmen, milletvekilleri meclis başkanlığına Mustafa Kemal Paşa’yı seçmişlerdir. Böylece Osmanlı yönetimin olumsuz propagandalarına aldırmadıklarını, Mustafa Kemal Paşa’ya güvendiklerini göstermişlerdir. - Mustafa Kemal Paşa, vatanı çökmekten kurtarmak için alınacak önlemlerin artık meclise ait olduğunu bildirmiş ve vakit geçirmeden bir hükümetin kurulmasını meclise önermiştir. Bu öneri özetle şöyledir: - Hükümet kurmak zorunludur. - Geçici olduğunu bildirilerek bir hükümet başkanı tanımak ya da bir padişah vekili ortaya çıkarmak uygun değildir. - Meclis’te yoğunlaşan ulusal iradenin yurdun alın yazısına doğrudan doğruya el koymasını kabul etmek temel ilkedir. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin üstünde bir güç yoktur. - Türkiye Büyük Millet Meclisi yasama ve yürütme yetkilerini kendinde toplamıştır. - Meclis’ten seçilecek ve vekile olarak görevlendirilecek bir kurul hükümet işlerine bakar. Meclis başkanı bu kurulun da başkanıdır. Böylece kuvvetler birliğine dayanan bir hükümet önerilmekteydi. - Bu öneri yapıldığında ülkenin artık gerçek bir hükümete ihtiyacı vardı. Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi - I

6 Mustafa Kemal Paşa’nın Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Seçilmesi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetinin Kurulması 25 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi sekiz kişiden oluşan geçici bir hükümet kurulmuş ve bir Layiha Encümeni oluşturarak yeni hükümetin oluşum biçimini saptayacak bir yasanın hazırlanmasına karar verilmiştir. Osmanlı yönetiminin bütün bu olumsuz tavırlarına rağmen, 25 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi sekiz kişiden oluşan geçici bir hükümet kurulmuş ve bir Layiha Encümeni oluşturarak yeni hükümetin oluşum biçimini saptayacak bir yasanın hazırlanmasına karar verilmiştir. Encümen 5 maddelik bir yasa taslayarak 2 Mayıs 1920’de milletvekillerinin onayına sunmuştur. Bu yasa taslağına göre: Kurulacak hükümete İcra vekilleri adı verilecek ve 11 kişiden oluşacaktır. Her vekil meclisten salt çoğunlukla seçilecektir. İcra vekilleri arasında çıkacak anlaşmazlık TBMM’ce çözülecektir. Bu yasa mecliste tartışılarak benimsenmiş ve ardından seçimlere gidilmiştir. 3-5 Mayıs günlerinde yapılan seçimlerden sonra Yeni Türkiye’nin ilk hükümeti kurulmuştur. Bu hükümet bir program hazırlayacak izleyeceği politikayı belirlemiştir ve bu programı 9 Mayıs 1920’de TBMM’nin onayına sunmuştur. Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi - I

7 Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Nitelikleri
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin belli başlı nitelikleri şöyledir; Türkiye Büyük Millet Meclis’i olağanüstü dönemde oluşmuş bir meclistir. Üyeleri hem Osmanlı seçim sistemine hem de yeni ihtiyaçlara dayanan bir seçim yöntemiyle seçilmiştir. Azınlıklar seçime katılmadığı için daha önceki Osmanlı Parlamentolarının aksine ulusal bir nitelik taşır. TBMM çok sesli demokrat bir meclistir. İttihatçısı, Türkçüsü, İslamcısı, Bolşevik hatta ihtilalcisinin bile yer aldığı bu mecliste her türlü düşünceye sahip insana rastlamak mümkündür. TBMM kurucu bir meclistir. Bu yetkisine dayanarak egemenliğin kaynağını tek kişiden alıp ulusa geçirmiş, ve saltanatı kaldırmıştır. Böylece İnkılapçı bir meclis özelliği taşımaktadır. Halkın her türlü sorununa eğilmiş ve çözüm aramış halkçı bir meclistir. TBMM ile yeni bir Türk devleti de kurulmuştur. TBMM’de güçler birliği vardır. TBMM hem yasaları çıkarıyor, hem de bu yasaları uyguluyordu. TBMM olağanüstü dönemlerde başvurulan Meclis Hükümeti Sistemini benimsemişti. İcra vekilleri olarak görev yapacak her kişiyi meclisten seçiyor ve onu meclise karşı sorumlu tutuyordu. Bu nedenle TBMM hükümeti adını alıyordu. Yürütme gücünün emri altında olması gereken askerler, valiler, elçiler ilk zamanlarda milletvekillerini de sürdürebiliyorlardı. TBMM gerekli gördüğü zaman yargılama işini de üzerine alabiliyordu. Kendi üzerinde hiç bir güç tanımıyordu çünkü o gücünü ulustan alıyordu. Çalışmalarında da hep ulusa dayanıyordu. Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi - I

8 Ankara ve İstanbul Hükümetleri Arasındaki Karşılıklı Fetvalar ve Din Adamlarının Milli Mücadeleyi Desteklemesi İstanbul Hükümeti, Anadolu’da oluşan ulusal gücü yok edebilmek için her türlü yolu denemiştir. Bu amaçla kendisine bağlı kişileri Anadolu’da görevlere atamış, ulusalcı eylem yanlısı kişileri birer birer görevinden almış, kimi kişilere yetkiler vererek, Anadolu’da oluşan Milli Gücü ezmesi için örgütler kurmasına olanak sağlamış, hatta araç gereç alması için onları maddi bakımdan desteklemiş, halkı ulusalcılar aleyhine kışkırtarak iç isyanlara sebep olmuştur. Ulusal hareketin öncülerini –başta Mustafa Kemal Paşa olmak üzere- İstanbul’da kurduğu sıkıyönetim Mahkemesinde gıyabında yargılayarak idam cezasına çarptırmıştır. Anadolu’daki milli harekata karşı ayaklandırmak üzere Şeyhülislam Dürrizade Abdullah Efendi’ye fetva hazırlatmıştır. Basını, postayı, özel kuryeleri, Rum-Ermeni örgütlerini, Teâli İslâm Cemiyetini kullanarak bu fetvayı Anadolu’ya ulaştırmaya çalışmıştır. 16 Nisan 1920’de Ankara Müftüsü Rıfat Efendi’nin öncülüğünde 150 müftünün imzasıyla karşı bir fetva yayımlanmıştır. Bu fetva ile görülmüştür ki; gerçeği gören aydın din adamları tuzağa düşmemişler ve Mustafa Kemal Paşa’nın yanında yer alarak Milli Mücadele’nin kazanılmasına katkıda bulunmuşlardır. Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi - I

9 Hıyaneti Vataniye Kanunu ve İstiklâl Mahkemelerinin Kurulması
TBMM 29 Nisan 1920’de Büyük Millet Meclisi’nin Meşrutiyetine fiilen, yazılı ya da sözlü olarak isyan edenler ya da kargaşalık yaratanları vatan haini sayan ve eylemli olarak ihanette bulunanlara idam cezası verileceğini belirten bir yasa benimsenmiştir. Bu yasayı uygulayabilecek iki mahkeme vardır. Biri sivil mahkemeler diğeri ise Harp Divanlarıdır. Bunlar ise ihtiyaca cevap verebilecek nitelikte değildirler. Mustafa Kemal Paşa, Safranbolu’da ve Yozgat’ta meydana gelen ayaklanmalar üzerine vatana ihanet kanunu uygulanmasını istemiştir. Daha sonra yaygın bir biçimde bu yasa hem harp divanları hem de bidayet mahkemeleri tarafından uygulanmıştır. İdam cezalarının onaylanmak üzere meclise gönderilmesi, cezadan beklenen caydırıcılık unsurunu yaratmıyordu. Diğer tarafta meclis otoritesini yıkmak için isyanlar devam ediyordu. Gerek harp divanlarının, gerekse bidayet mahkemelerinin çalışmalarından olumlu sonuç alınamıyordu. Asker kaçakları artmış ve cephelerde bekleyecek nöbetçi bulmak oldukça güçleşmişti. Bu olaylar üzerine Milli Savunma Bakanlığı (Müdafaa-i Milliye Vekaleti) Firariler Kanunu adıyla yasa hazırlanmıştır. Hazırlanan tasarı mecliste incelenerek ve “muvazzaf ve gönüllü olarak askere alınıp kaçanları ya da kaçmaya neden olanları, kaçakları saklayanları onlara yardım edenleri” cezalandırmak üzere Büyük Millet Meclisi üyelerinden oluşan ve İstiklâl Mahkemeleri denilen bir mahkemenin kurulmasına karar verilmiştir. Firariler kanununu uygulamak üzere kurulan İstiklâl Mahkemelerinin görev alanı daha sonra genişletilerek vatan hainliği, eşkıyalık, bozgunculuk, soygunculuk, casusluk gibi suçları da içine almıştır. Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi - I

10 Hıyanet-i Vataniye Kanunu ve İstiklâl Mahkemelerinin Kurulması
*İstiklâl Mahkemeleri ülkenin içinde bulunduğu olağanüstü koşulların yarattığı bir mahkemedir. Mustafa Kemal Paşa’nın 1927’de belirttiği üzere bu mahkemeler ülkede iç güvenliği sağlamak ve Yeni Türkiye Devleti’nin yaşam ve bağımsızlığını kazanmak için kurulmuştur. Basında Millî Mücadele - Anadolu’da Kurtuluş Savaşının başlaması Milli Mücadele Basınını doğurmuştur. - Mustafa Kemal Paşa, eyleminin her safhasında basından yararlanmaya çalışmış katkı ve direktifleriyle gazeteler çıkarttırmıştır. - 14 Eylül 1919’da Sivas’ta Heyeti Temsiliye’nin görüş ve düşüncelerini ulusa iletmek için İrade-i Milliye adı altında gazete çıkarılmıştır. Bu ulusal mücadelenin doğrudan doğruya sözcülüğünü yapacak ilk gazetedir. - 10 Ocak 1920’de Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Heyeti Temsiliyesi adına Hakimiyet-i Milliye adıyla yeni bir gazete çıkarılmıştır. Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın kurucusu olan Hakimiyet-i Milliye gazetesi TBMM Hükümetinin de yarı resmi organı olmuştur. - 1917’de Afyonkarahisar’da çıkarılmaya başlanan Öğüt Gazetesi Yunanlıların İzmir’i işgaliyle Konya’ya taşınmıştır. - 15 Haziran 1919’da Kastamonu’da çıkarılmaya başlanan Açıkgöz Gazetesi de Milli Mücadele açısından önemli bir yayın organıdır. Mart’ında İttihat ve Terakki Partisi’nin bir yayın organı olarak Erzurum’da çıkarılan Albayrak Gazetesi, Erzurum’un Ruslar tarafından işgalinden ve Doğu Anadolu’nun Ermenilere verileceği haberi ile “Vilayet-i Şarkiye Ermenistan Olamaz” sloganıyla çıkmaya başlamıştır. - İstanbul basınını ise ikiye ayırmak gerekmektedir: a)Milli Mücadele Yanlısı Olanlar, b)Milli Mücadeleye Karşı Olanlar. - Milli Mücadele Yanlısı gazeteler Tasvir-i Efkar, Vakit, İkdam, İleri ve Yeni Gün gazeteleridir. Bu gazeteler İstanbul’da çıktığı için gerek İstanbul Hükümeti’nin gerekse İtilaf Devletleri’nin kontrolü altındadır. Bundan dolayı Anadolu basını kadar açıktan açığa Milli Mücadeleyi destekler yazılar çıkamamıştır. Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi - I

11 Basında Millî Mücadele
Milli Mücadeleye karşı olanların başında Alemdar, Peyamı Sabah, Türkçe İstanbul Gazeteleriyle Aydede ve Ümit Dergisi gelmektedir. Anadolu’da oluşan ulusal hareketi halka ve dünyaya tanıtabilmek için gazete çıkarmak yeterli değildir, aynı zamanda haberlerin yayılması gerekmektedir. Bu sebeple konu Halide Edip ile gazetesi Yunus Nadi arasında İstanbul’dan Ankara’ya gelirken konuşulmaya başlanmıştır. (31 Mart 1920) Bu konuşmada Ajansın adı bile konmuştur. Anadolu Ajansı. Konu Mustafa Kemal Paşa’ya da açılmıştır. Öneri Mustafa Kemal Paşa tarafından da benimsenmiştir ve Ajansın kurulmasına karar verilmiştir.İlk günler ulusal politikayla çelişkili haberlerin yayılmasını önlemek için Ajans haberlerinin Mustafa Kemal Paşa’nın denetiminden geçmesi saptanmış ve 6 Nisan 1920’de Anadolu Ajansı kurulmuştur. İstanbul Hükümeti’nin Anadolu’daki bozguncu propagandasını önleyebilmek için, 6 Mayıs 1920’de İcra Vekilleri Heyeti İstanbul’la haberleşmeyi tümden yasaklamış ve bazı yerlerde sansür merkezleri oluşturmuştur. Bu sırada mecliste de cephelerde düşmana karşı savaşan Kuvayi Milliye’den halkın haberdar olmadığı belirtilerek bunların kurtuluş nedenlerini ve çalışmalarını halka anlatmak; halkın ulusal mücadelenin yanında yer almasını sağlamak ve propangadaya daha da ağırlık vermek için Matbuat ve İstihbarat Müdürlüğü’nün kurulması istenmiştir. 7 Haziran 1920’de doğrudan doğruya meclis başkanlığına bağlı olmak üzere Matbuat ve İstihbarat Müdüriyeti Umumiyesi kurulmuştur. Anadolu Ajansı da bu müdürlüğe bağlanmıştır. Anadolu’da Kurtuluş Savaşı başladıktan ve TBMM açılarak yeni bir Türk Devleti kurulduktan sonra devletin yaptığı işleri göstermek için Resmi bir gazeteye ihtiyaç duyulmuştur. 7 Ekim 1336 (1920) de Ceride-i Resmiye adıyla bir gazete çıkarılmaya karar verilmiş ve 7 Şubat 1337’de (1921)de ilk sayı yayımlanmıştır. Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi - I

12 İç Ayaklanmalar ve Bunlara Karşı Alınan Tedbirler
TBMM’nin açılmasından sonra İstanbul’daki çevreler ve işgalciler tarafından da desteklenen ayaklanmalarda belirgin bir artış görülmüştür. Düzenli ordunun kurulması sırasında meclisin emrine girmek istemeyen Ethem Bey(Çerkez Ethem) ve Demirci Mehmet Efe gibi bazı Kuvayı Milliyeciler de ayaklanma çıkarmıştır. Milli Mücadele Boyunca Anadolu’da çıkan başlıca ayaklanmalar şunlardır: Pontus Ayaklanması( ) Anzavur Ayaklanması I-II(1 Ekim -25 Aralık 1919,16 Şubat-19 Nisan 1920) Şeyh Eşref Ayaklanması (Hart Olayı) –(26 Ekim-24 Aralık 1919) Düzce Ayaklanması(13 Nisan-23 Eylül 1920) Yozgat Ayaklanması (15 Mayıs-30 Aralık 1920) Yıldızeli Ayaklanması (14 Mayıs-12 Nisan 1920) Konya Ayaklanması (2 Ekim-22 Kasım 1920) Cemil Çeto Olayı (20 Mayıs-7 Haziran 1920) Milli Aşireti Ayaklanması (1 haziran -8 eylül 1920) Koçgiri Ayaklanması (6 Mart -17 Haziran 1921)

13 İç Ayaklanmalar ve Bunlara Karşı Alınan Tedbirler
Düşmana karşı durabilmek için, cephe gerisinin güvencede olmasını zorunlu gören Mustafa Kemal, öncelikle iç isyanların bastırılmasına ülkede iç güvenliğin sağlanmasına son derece önem vermiştir. Bu konuda sert önlemler alınmıştır. Bir yanda vatana ihanet yasası çıkarılırken, diğer tarafta iç isyanları bastırmada kullanılmak üzere Seyyar Jandarma Müfrezeleri adı altında örgüt oluşturulmuş, halkın milli mücadelenin yanında yer almasını sağlamak için propaganda harekatına büyük bir önem vermiştir. Anadolu’daki müftülere ulusal eylemin şeriata aykırı olmadığını belirten bir fetva yayınlatılmıştır. Alınan önlemler kısa sürede sonuç vermiş, daha fazla kardeş kanının boşuna akıtılması önlenmiş ve isyanlar bastırılmıştır.

14 Paris Barış Konferansı
I. Dünya Savaşını kazanan İtilaf Devletleri mağlup devletlere uygulayacağı barış şartlarını Ocak 1919’da Paris Konferansı’nda kararlaştırmıştır. Bu konferanstan sonra 28 Haziran 1919’da Almanya ile Versay Antlaşması, 10 Eylül 1919’da Avusturya ile Saint Germain Antlaşması, 27 Kasım 1919’da Bulgaristan ile Neuilly Antlaşması ve 4 Haziran 1920 tarihinde Macaristan ile Trianon Antlaşması imzalanmıştır. Ancak Osmanlı Devleti ile yapılacak barış antlaşması tarafların aralarındaki anlaşmazlıklardan dolayı en sona kalmıştır. Konferansta Osmanlı Devleti dışında kalan mağlup devletlere şu şartlar dayatılmıştır: -Mecburi askerlik kaldırılacak -Savaşta kazanılan yerler geri verilecek -Ordu mevcudu sınırlandırılacak -Yüksek savaş tazminatı ödenecek Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi - I

15 SEVR BARIŞ ANTLAŞMASI Sevr Antlaşması İtilaf Devletleri ile Osmanlı İmparatorluğu arasında 10 Ağustos 1920 tarihinde imzalanmıştır. Ankara’da açılan T.B.M.M tarafından onaylanmadığı için yürürlülüğe girmemiştir. Anlaşma 433 maddeden oluşmaktadır. Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi - I

16 Sevr Barış Antlaşması ve Osmanlı’nın Tepkisi
Paris Barış Konferansından sonra Nisan 1920 tarihlerinde İtalya’nın San Remo kentinde toplanan İtilaf devletleri Osmanlı Devletlerine sunulacak barış şartlarını kararlaştırdılar. Bu şartlar gören Tevfik Paşa şartların kabul edilemez olduğunu söylemiştir. Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi - I

17 Saltanat Şurası Mebusan Meclisi kapalı olduğundan Osmanlı Devletine dayatılan Sevr antlaşmasının onaylanması Sultan Vahideddin’in başkanlığında toplanan Saltanat Şurasına bırakılmıştır. Saltanat Şurası 22 Temmuz 1920’de yaptığı kısa toplantıda şartlar ne olursa olsun barış antlaşmasının yapılmasından yana tavır almıştır, şuraya katılanlardan yalnız Rıza Paşa bu karara katılmamıştır. Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi - I

18 Osmanlı Heyeti Sevr’de
Saltanat Şurası’nın kesin kararından sonra barış antlaşmasını imzalamak üzere Hadi Paşa, Rıza Tevfik ve Bern Elçisi Reşat Halis beylerden oluşan Osmanlı Heyeti Sevr’e hareket etmişlerdir. Antlaşma 10 Ağustos 1920 tarihinde imzalanmıştır. Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi - I

19 Sevr Antlaşması Hükümleri
Sevr Antlaşması Osmanlı Devleti’nin İtilaf Devletleri çıkarları doğrultusunda parçalanmasının dünyaya ilanı olmuştur 433 maddeden oluşan antlaşma, Osmanlı Devleti’nin yeni sınırları, Boğazlar rejimi, kapitülasyonlar, bütçe denetimi, azınlıklar, Osmanlı ordusunun sınırlandırılması gibi konular sömürgeci bir anlayışla kaleme alınmıştır. Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi - I

20 Sevr Antlaşması’na Göre Sınırlar
Osmanlı Devleti, İstanbul çevresi ile iç Anadolu’nun bir kısmından oluşan bir toprak parçasında hükümran olacaktır. Ancak antlaşmanın maddelerine uyulmazsa İstanbul’da İtilaf Devletleri’nin eline geçecektir. Trakya’da sınırlar Midye’nin doğusundan başlayarak Büyük Çekmece gölüne inecektir. Bu hattın batısı Yunanistan’a bırakılacaktır. Güney sınırı İskenderun Körfezi ile Antalya Körfezi arasında bulunan Karataş Burnu’ndan itibaren Antep, Urfa ve Mardin hariç Irak sınırına ulaşacaktır. Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi - I

21 Sevr Antlaşması’na Göre Boğazlar Rejimi
Boğazlar Rejimi savaş ve barış halinde bütün gemilere açık olacaktır. Ayrı bir bütçesi ve bayrağı olan, yani devlet içinde bir devlet olacak Boğazlar Komisyonu tarafından yönetilecektir. Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi - I

22 Sevr Antlaşması’nda Göre Kapitülasyonlar
Osmanlı Devleti’nde uygulanacak olan kapitülasyon rejimi, I. Dünya Savaşı öncesine göre İtilaf devletleri lehine genişletilecektir. Daha önce yararlanamayan İtilaf devletleri de kapitülasyonlardan faydalanacaktır. Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi - I

23 Sevr Antlaşması’nda Osmanlı Bütçesi
İngiliz, Fransız, İtalyan ve Osmanlı üyeden oluşacak bir komisyon Osmanlı bütçesi hakkında son sözü söyleme hakkına sahip olacaktır. Bu komisyon Türk parasının cins ve miktarını düzenleyecektir. Bu komisyonun izni olmadan Türk maliyesi iç ve dış borçlanma yapamayacaktır. Bu komisyon toplanan vergilerden kendi masraflarını, işgal kuvvetlerinin masraflarını, savaş sırasında zarar görmüş İtilaf tebaasını ödedikten sonra kalan miktarı Osmanlı maliyesine bırakacaktır. Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi - I

24 Sevr Antlaşması’nda Osmanlı Ordusu
Osmanlı ordusu ’i jandarma kuvveti olmak üzere toplam kişi ile sınırlandırılacaktır. Zorunlu askerlik kaldırılacaktır. Subayların yüzde 15’i müttefik subaylardan oluşacaktır 600 tonilatondan aşağı olmak üzere en fazla 13 gambot ve torpidosu olabilecek ancak askeri uçağı bulunamayacaktır. Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi - I

25 Sevr Antlaşması’nda Azınlıklar
Van, Erzurum, Bitlis ve Trabzon illerinin kapsadığı alanda bağımsız bir Ermenistan devleti kurulacak, devletin sınırları Amerikan başkanının inisiyatifine bırakılacaktır. Antlaşmanın yürürlüğe girmesinden bir yıl sonra Kürtler Doğu Anadolu’da bağımsız bir kuruluş meydana getirmek isterlerse, ve bu istek Milletler Cemiyeti tarafından uygun görülürse Osmanlı Devleti bunu kabul edecektir. Hicaz bağımsız bir devlet olacak, Osmanlılar Mısır üzerindeki bütün haklarından feragat edecekler ve Suriye, Irak ve Filistin’de alınan kararlar Osmanlı Devleti tarafından kabul edilecektir. Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi - I

26 Sevr Antlaşması’nda İzmir
İzmir şehri ile Tire, Ödemiş, Akhisar ve Bergama’yı oluşturan alandaki Osmanlı hakimiyetini icra etme yetkisi Yunanlıların olacaktır. Osmanlı hakimiyetine simgelemek için yalnız bir kaleye Osmanlı bayrağı çekilecektir. Mahalli parlamento bu alanın Yunanlı hakimiyetine geçmesi için 5 yıl sonra karar verebilecektir. Oniki Ada İtalyanlara, Akdeniz’deki diğer adalar da Yunanlılara bırakılmıştır. Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi - I

27 Sevr Antlaşması’na Tepkiler
Sevr Antlaşması, Ankara’da kurulan T.B.M.M. Hükümetinin direnişi sayesinde fiiliyata geçme imkanı bulamamıştır. T.B.M.M. Hükümeti 19 Ağustos 1920 tarihli kararıyla Sevr Antlaşmasını imzalayanların ve Saltanat Şurası’nda bu antlaşmanın imzalanmasına olumlu oy verenlerin vatan haini olarak ilan etmiştir. Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi - I

28 BÖLÜM ÖZETİ 23 Nisan 1920’de “Türkiye Büyük Millet Meclisi” Hacı Bayram Camiinde milletvekilleriyle birlikte kılınan Cuma namazından sonra açılmıştır. Meclisin açılış konuşmasını en yaşlı üye olan Sinop Milletvekili Şerif Bey yaptı. Şerif Bey’den sonra ilk sözü Ankara Milletvekili Mustafa Kemal Paşa aldı ve Türk Milleti’nin takip edeceği siyâsetin esaslarını açıkladığı zamanın gerçeklerine uygun bir konuşma yapmıştır. Mondros Mütârekesi’nden sonra ordular terhis edildiği için işgale karşı koyacak yeterli asker yoktu. Fakat askerî teşkilat yapısı olduğu gibi bırakılmıştı. Zayıf mevcutlu askerî birliklerin komutanları, hamiyetli Türk vatandaşları ve onların yanı sıra eskiden veya hâlihazırda eşkıyalık yapan çeteler adamlarıyla birlikte bu harekete katıldılar.Böylece Kuva-yı Millîye birlikleri oluştu.   Kuvayı Millîye, düzenli ordunun kurulmasına kadar Millî Mücâdeleyi başarı ile yürütmüştür. Çoğu yerde düşmanın ilerleyişini durdurarak bölgesinden atmıştır. Bazı yerlerde de düşmanı bölgesinden atamamışsa da düşmanın ilerlemesini  engelleyip yılgınlığa düşerek çekilmelerine sebep olmuştur. Sevr Antlaşması 10 Ağustos 1920 tarihinde İtilaf Devletleri ile Osmanlı Devleti arasında I. Dünya Savaşı’nı bitirmek amacıyla imzalanmıştır.Osmanlı devletinin İtilaf Devletlerince paylaşıldığı, çok ağır şartları içeren bir antlaşmadır. TBMM hükümeti verdiği istiklal mücadelesiyle bu antlaşmanın uygulamaya geçmesini engellemiştir. Sevr Antlaşması bu bağlamda Sevr projesi olarak tarihteki yerini almıştır. Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi - I


"Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi I" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları