Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ TÜRKÇE ÖĞRT.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "ERCİYES ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ TÜRKÇE ÖĞRT."— Sunum transkripti:

1 ERCİYES ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ TÜRKÇE ÖĞRT.
GONCA KIRBAŞ

2 FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA

3 FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA HAYATI YAZIN HAYATI ESERLERİ RÖPORTAJI
ŞİİRLERİNDEN BAZILARI ÖDÜLLERİ

4 HAYATI 26 Ağustos 1914 yılında İstanbul'da doğdu. Süvari yarbayı Hasan Hüsnü Bey'in oğludur. İlk öğrenimini Konya, Kayseri, Adana ve Kozan'da; orta öğrenimini Tarsus ve Adana ortaokulundan sonra girdiği Kuleli Askeri Lisesi'nde tamamladı (1933). 1935'te piyade subayı göreviyle Doğu ve Orta Anadolu'nun, Trakya'nın pek çok yerini dolaştı.

5 HAYATI (devam) Ordudaki hizmeti on beş yılı doldurunca, ön yüzbaşı rütbesiyle askerlikten 1950'de ayrıldı. yılları arasında Çalışma Bakanlığı'nda iş müfettişi olarak İstanbul'da çalıştı.

6 HAYATI (devam) Buradan ayrıldıktan sonra İstanbul Aksaray'da Kitap kitapevini açtı ve yayıncılığa başladı. Dört yıl Türkçe isimli aylık dergiyi çıkardı. (Ocak 1960Temmuz 1964). İlk yazısı 1927'de Yeni Adana gazetesinde yayınlanan bir hikâyedir. 13 yaşında öyküsü öğrenciler arasında yapılan yarışmada birinci oldu

7 HAYATI (devam) İstanbul dergisinde 1933'te çıkan "Yavaşlayan Ömür" adlı şiiriyle adını duyurmaya başladı. Varlık, Kültür Haftası, Yücel, Aile, İnkılapçı Gençlik, Yeditepe ve Türk Dili dergilerinde şiirleri çıktı. Bugüne kadar kendisine bir çok ödül verilen şair 1967'de ABD'deki Milletlerarası Şiir Forumu tarafından "Yaşayan En İyi Türk Şairi" seçilmişti.

8 YAZIN HAYATI Hayat hikayesinde belirtildiği gibi, daha 13 yaşındayken bir gazetenin öykü yarışmasını kazanan Dağlarca, sonradan şiire döndü ve 1933′de “Yavaşlayan Ömür” adlı şiiri İstanbul dergisinde yayımlanınca yazın alanına girdi.

9 YAZIN HAYATI (devam) Daha sonra 1934 ′te Varlık ’ta yayımlanan dört şiiri ile dikkati çekmiştir: “Sandallar - sayı 223, Göçsem - sayı 24″, “Bu Dağlar - sayı 26, Arkasından - sayı 35″. İlk kitabı Havaya çizilen Dünya’dır yıllarında Dağlarca Varlık ve Kültür Haftası dergilerinde daha olgunlaşmış ürünlerini vermeye başlamıştır.

10 YAZIN HAYATI (devam) İlk kitabında yer alan şiirlerdeki özgün benzetme ve metaforlar, özgün ve yoğun şiir dünyasıyla büyük bir şiir yeteneği olduğunu kanıtlamıştır. Dağlarca'nın ilk şiirlerinde simgeci ve sezgici öğelerle Necip Fazıl mistisizminden etkilenmeler (Geceler, v.b.) görülüyor

11 YAZIN HAYATI (devam) Dağlarca'da (Çocuk ve Allah'ta daha yoğun biçimde gördüğümüz) gizemci öğeler, Necip Fazıl'dakinden farklı olarak, bir yöntemin ya da dünya görüşünün değil, duyarlılıkların, şairin ruhsal durum ve psikolojisinin sonucudur.

12 YAZIN HAYATI (devam) Bu anlamda, Dağlarca'nın bu dönemini 'sezgicilik' kavramıyla tanımlamaya çalışmak daha doğru olur. İlk örneklerini Havaya Çizilen Dünyada gördüğümüz bu özgün şiir dünyası, Çocuk ve Allah'ta büyük bir yoğunluktadır.

13 YAZIN HAYATI (devam) Çocuk ve Allah kitabında, varlığın gizlerinin araştırılışı, çocukluk dünyası, insan yaşamının nice ince ayrıntıları, genellikle klasik kıta biçimlerinde ve uyaklı şiirlerle, o güne kadar şiirimizde örneği bulunmayan yeni ve eşsiz güzellikte imgelerle, kişisel yaşamın en uzak anılarından, çağrışımlarından kaynaklanan derin ve içten bir lirizmle, az rastlanır bir gözlem ve anlatım gücüyle yansıtılmıştır.

14 YAZIN HAYATI (devam) Bu özellikleriyle, Çocuk ve Allah, yayınlanışından bu yana, etkileri kuşaktan kuşağa süren bir şiir dünyasının kitabı olarak, (kimi şiirlerdeki özürlü dizelere, uyak uğruna yapılmış izlenimi veren kimi dizeler ve kimi zorlama uyaklara, kimi yerde yalınlıktan uzaklaşan, çok kişiselleşen simge ve tanımlara karşın) şiirimizin baş yapıtlarından biri olmuştur.

15 YAZIN HAYATI (devam) Her kitabında yeni konulara ve yeni söyleyiş özelliklerine açılan, bu anlamda da şiirimizde (ancak Nâzım Hikmette görebildiğimiz) bir üretkenliğin ve kendini yenileme başarısının temsilcisi olmuştur.

16 YAZIN HAYATI (devam) Dağlarca, Toprak Ana’da köylü konuşma dilini araştırarak ve onu kendi şiir potasında yoğurarak, köylü yaşamının atmosferini, bir destan bütünlüğü içinde, doğasıyla, insanlarının düşünce ve anlatım biçimleriyle, bu yaşamın kıraç ve tekdüze rengiyle yansıtmayı başarmış, öykünmeden ve özentiden uzak, içten bir memleketçi, toplumcu şiir kurabilmiştir. Batı Acısı Batı'yla bir hesaplaşmadır.

17 YAZIN HAYATI (devam) Dağlarca, halk şiiri ve hece öğelerinden, türkülerden, tekerlemelerden yararlanarak yazdığı şiirlerin yer aldığı Horozla, yurtseverliğin, toplumsal adaletsizliğe karşı oluşun ve antiemperyalizmin, en güncel konularda da yüreklice konuşmanın seçkin örneklerini vermiştir.

18 YAZIN HAYATI (devam) Dağlarca'nın güncel toplumcu şiirlerinin ses tonu ve söyleyiş özellikleri de ilk kez bu kitaptaki şiirlerinde belirmektedir. Kimi zaman aşırı denebilecek dil ve kavram soyutluklarına karşın, her yeni kitabıyla dilci ve düşünür şair kimliği büyüyen, çağdaş şiirimizi (belki yine Nâzım Hikmetle karşılaştırılabilecek kadar çok sayıda) yeni ses ve söyleyiş olanaklarıyla zenginleştirmiştir.

19 YAZIN HAYATI (devam) Dağlarca, halk şiiri ve hece öğelerinden, türkülerden, tekerlemelerden yararlanarak yazdığı şiirlerin yer aldığı Horozla, yurtseverliğin, toplumsal adaletsizliğe karşı oluşun ve antiemperyalizmin, en güncel konularda da yüreklice konuşmanın seçkin örneklerini vermiştir.

20 YAZIN HAYATI (devam) Fazıl Hüsnü Dağlarca (akıl almaz çoklukta ürün veren bir sanatçılığın kaçınılmaz özrü olan —özde ve biçimde— bazı tekrarlara ve yapıtları arasında düzey farklılıklarına karşın) bilinçaltının ve sezgilerin derinliklerinden, kişinin ve toplumun en güncel sorunlarına kadar, insan, evren, zaman, doğa, varlık, yokluk, tarih ve toplum konularında ölçüsüz genişlikte bir içerik zenginliğine sahip ve buna bağlı olarak da çağdaş şiirimize niceliksel ve niteliksel olarak büyük anlatım olanakları kazandıran şiirleriyle, son yüzyıl Türk şiirinin dünya ölçüsünde büyük değerlerindendir.

21 YAZIN HAYATI (devam) Dağlarca, üretkenliğini peş peşe yayımladığı kitaplarla sürdürürken Varlık, Yenilik, Kültür Haftası, Yücel, Aile, Gençlik, Türk Dili, Çağrı, Ataç, Yön, Yeditepe, Devrim gibi dergilerde şiirlerini yayımladı.

22 YAZIN HAYATI (devam) Onun sanat anlayışını şu cümlesi özetler:
"Sanat eseri hem bir saat gibi içinde bulunduğumuz zamanı, hem de bir pusula gibi gidilmesi gereken yönü işaret etmelidir."

23

24 ESERLERİ 1934 Havaya Çizilen Dünya 1940 Çocuk ve Allah 1943 Daha
1945   Çakırın Destanı 1945   Taş Devri

25 ESERLERİ (devam) 1949 Üç Şehitler Destanı 1950 Toprak Ana 1951 Aç Yazı
1951   İstiklâl Savaşı Samsun‘dan Ankara 'ya 1951   İstiklâl Savaşı-İnönüler

26 ESERLERİ (devam) 1951 Sivas‘ lı Karınca 1953 İstanbul Fetih Destanı
1953   Anıtkabir 1955   Asu 1957   Delice Böcek

27 ESERLERİ (devam) 1958 Batı Acısı 1958 Mevlâna'da Olmak - Gezi
1961   Hoo‘ lar 1961   Özgürlük Alanı 1961   Cezayir Türküsü

28 ESERLERİ (devam) 1962 Aylam 1963 Türk Olmak 1964 Yedi Memetler
1965   Çanakkale Destanı 1965   Dışardan Gazel

29 ESERLERİ (devam) 1965 Kazmalama 1965 Yeryağ 1966 Vietnam Savaşımız
1967   Açıl Susam Açıl 1968   Kubilay Destanı

30 ESERLERİ (devam) 1968 Haydi 1969 19 Mayıs Destanı 1970 Hiroşima
1970   Dört Kanatlı Kuş 1971   Malazgirt Ululaması

31 ESERLERİ (devam) 1971 Kuş Ayak 1972 Haliç
1973 Bağımsızlık Savaşı-Sakarya Kıyıları Bağımsızlık Savaşı-30 Ağustos Bağımsızlık Savaşı-İzmir Yollarında

32 ESERLERİ (devam) 1971 Kuş Ayak 1972 Kınalı Kuzu Ağıdı
1973   Gazi Mustafa Kemal Atatürk 1974   Arka üstü 1976   Yanık Çocuklar Koçaklaması

33 ESERLERİ (devam) 1977 Horoz 1977 Balina ile Mandalina
1977   Hollandalı Dörtlükler 1979   Yaramaz Sözcükler 1979   Göz Masalı

34 ESERLERİ (devam) 1978 Yazıları Seven ayı 1979 Çukurova Koçaklaması
Şeker Yiyen Resimler Cinoğlan Hin ile Hincik

35 ESERLERİ (devam) 1981 Güneş Doğduran 1981 Çıplak
Yunus Emre'de Olmak Nötron Bombası Koşan Ayılar Ülkesi

36 ESERLERİ (devam) 1985 Dişiboy 1985 İlk Yapıtla 50 Yıl Sonrakiler
Takma Yaşamalar Çağı Uzaklarla Giyinmek Dildeki Bilgisayar

37 Dağlarca: Şiir mucizedir
ROPÖRTAJI Dağlarca: Şiir mucizedir Vehbi Koç Ödülü'nün bu yılki sahibi Fazıl Hüsnü Dağlarca, 'Şiir büyük bir gramer mucizesidir. Şiir tüm ülkelerin ilk sesidir. Ama Türkiye'ye gelince iş değişir. Ülkemiz uzun süre kendi dilinden yoksun bırakıldı' diyor.

38 ROPÖRTAJ (devam) İSTANBUL Türk şiirinde koca bir çınar Fazıl Hüsnü Dağlarca, 91 yaşında koca bir çınar... Vehbi Koç Vakfı, bu yıl edebiyat dalında düzenlediği Vehbi Koç Ödülü'nü Dağlarca'ya layık görerek bu koca çınarı yaşarken onurlandırdı.

39 ROPÖRTAJ (devam) Dağlarca, önceki akşam Koç Üniversitesi Sevgi Gönül Oditoryumu'nda yapılan törende 100 bin dolarlık çek ve ödül plaketini alırken yaptığı konuşmada şiirin bir gramer mucizesi olduğunu söyledi ve sitem etti: "Şiir bütün ülkelerin ilk sesidir, Türkiye'ye gelince iş değişiyor çünkü ülkemiz kendi dilinden uzun süre yoksun bırakıldı. Genç şairlere tavsiyem, dilin gramerini hep yaşasınlar ve Türklüklerine şükretsinler. Benim şiir çalışmalarımın izi budur."

40 ROPÖRTAJ (devam) Sürekli olarak kendisini aramasının ve bulamamasının nedenini, "Bir şiiri yazmayı bitirdiğim zaman geriye dönüp hangisi diye seçemiyorum" diye açıklayan Dağlarca, "Geceleri başka bir yaşamın beni çağırdığını duyarak uyanıyorum. Bu başka yaşam şiirdir" dedi.

41 ROPÖRTAJ (devam) Dağlarca'ya göre Vehbi Koç Vakfı'ndan aldığı ödülün yeri ayrı: "Bu ödül aldığım en az 200 ödülden çok daha başka. Çünkü daha öncekiler edebiyat içindeki kişilerin, sanatçıların seçmeleriyle kazanılmıştı. Bu ömrümde kazandığım ilk halk ödülüdür. Vehbi Koç iğne ucuylu biriktirdiği, hepsi de Türkiye'ye uygarlık yolu açmış çabalarıyla, bu çabalardan kazandıklarıyla yurdumuzda deyim yerindeyse ilk sivil armağanı kurmuştur.

42 ROPÖRTAJ (devam) Resmi olmayan bir armağan. Daha önceki armağanların ulaştıkları yerler bu dediklerimi doğrulamaktadır. Koç'un ülkemizin şimdilik Nobel'i sayılan bu ödülü nasılsa bana verilmiştir. Bu halk ödülünü evimde, en güzel yere koyacağım. Ve bundan sonraki çalışmalarımı onun öğüdü doğrultusunda yapacağım."

43 ŞİİRLERİNDEN SEÇMELER

44 MUSTAFA KEMAL ’İN KAĞNISI

45 MUSTAFA KEMAL ’İN KAĞNISI (devam)
Yediyordu Elif kağnısını Kara geceden geceden Sanki elif elif uzuyordu inceliyordu Uzak cephelerin acısıydı gıcırtılar İnliyordu dağın ardı yasla Her bir heceden heceden

46 MUSTAFA KEMAL ’İN KAĞNISI (devam)
Mustafa Kemal´in Kağnısı derdi kağnısına Mermi taşırdı öteye, dağ taş aşardı Çabuk giderdi, çok götürürdü Elifcik Nam salmıştı asker içinde Bu kez herkesten evvel almıştı yükünü Doğrulmuştu yola, önceden önceden

47 MUSTAFA KEMAL ’İN KAĞNISI (devam)
Öküzleriyle kardeş gibiydi Elif, Yemezdi, içmezdi, yemeden içmeden onlar Kocabaş çok ihtiyardı çok zayıftı Mahzundu bütün Sarıkız, yanı sıra Gecenin ulu ağırlığına karşı, Hafiftiler, inceden inceden

48 MUSTAFA KEMAL ’İN KAĞNISI (devam)
İriydi Elif kuvvetliydi kağnı başında Elma elmaydı yanakları, üzüm üzümdü gözleri Kınalı ellerinden rüzgar geçerdi daim Toprak gülümserdi çarıklı ayaklarına Alını yeşilini kapmıştı, geçirmişti Niceden niceden

49 MUSTAFA KEMAL ’İN KAĞNISI (devam)
Durdu birdenbire Kocabaş, ova bayır durdu. Nazar mı değdi göklerden, ne? Dah etti, yok. Dahha! dedi, gitmez. Ta gerilerden başka kağnılar yetişti geçti gıcır gıcır Nasıl durur Mustafa Kemal´in Kağnısı Kahroldu Elifcik, düşünceden düşünceden

50 MUSTAFA KEMAL ’İN KAĞNISI (devam)
Aman Kocabaş, ayağını öpeyim Kocabaş, Vur beni, öldür beni, koma yollarda beni. Geçer, götürür ana çocuk mermisini askerciğin Koma yollarda beni, kulun köpeğin olayım Bak hele üzerimden ses seda uzaklaşır Düşerim gerilere iyceden iyceden

51 MUSTAFA KEMAL ’İN KAĞNISI (devam)
Kocabaş yığıldı çamura Büyüdü gözleri büyüdü, yürek kadar Örtüldü gözleri örtüldü hep Kalır mı Mustafa Kemal´in Kağnısı bacım Kocabaşın yerine koştu kendini Elifcik Yürüdü düşman üstüne yüceden yüceden.

52 AĞIR HASTA Üfleme bana anneciğim korkuyorum Dua edip edip, geceleri. Hastayım ama ne kadar güzel Gidiyor yüzer gibi, vücudumun bir yeri Niçin böyle örtmüşler üstümü Çok muntazam, ki bana hüzün verir Ağarırken uzak rüzgarlar içinde Oyuncaklar gibi şehir.

53 AĞIR HASTA (devam) Gözlerim örtük fakat yüzümle görüyorum Ağlıyorsun, nur gibi. Beraber duyuyoruz yavaş ve tenha Duvardaki resimlerle, nasibi Anneciğim, büyüyorum ben şimdi, Büyüyor göllerde kamış Fakat değnekten atım nerde Kardeşim su versin ona, susamış.

54 ASU Suçu büyüktü Âsû'nun göklerecek Taş atmıştı güneşe doğru Bilinmeyen türküsünde Bilinmeyen çağından Açtı uykusuzdu sayrıydı Dolmuştu şeytanların soluğu derisine Kötü bir ışık Ve mavilikte duruşu çarpık ağaçların

55 ASU (devam) Sövmüş Tanrısına sövmüş Âsû Âsû Yakılacak yakılacak Âsû Âsû Doymuşlar bir ilk zaman içinde Ki sürer sıcaklığı karın karın Kartalla doymuşlar yılanla doymuşlar Doymuşlar yellerle yıldızla yalazla

56 ASU (devam) Var olmanın yeğnikliği alna çizilmiş Kötü ruhlar uyusun türlü boyalar içre Ve ta masallara uzanır Dudakların kızıl süsleri Agaç, davulların seslerinden Âsû Âsû Yeşiller allar sarılar Âsû Âsû

57 ASU (devam) Halay çeker korku Uzak kuşakların acısına karışık Yontulmuş taşlarda susar Güçsüz yumuşaklığı etin Büyünün kara kanını üfler boynuzlara Toprakta kök Açık bir esrikliktir apaçık bir uykudan Ve avın kurtuluşu işte

58 ASU (devam) Kişinin gücü Tanrının büyüklüğüne Âsû Âsû Yankılanır dağdan dağa insandan insana Âsû Âsû Devrilmiş gözleri ak Patlamış ürküden göğsü Bütün oba ateş bütün oba ölüm Bütün oba çırılçıplak

59 ASU (devam) Açlığı uykusuzluğu sayrılığı tükenmez ama Düşer elleri Yaşaması parlamaz ama Âsû'nun Ölüsü parlar Aydınlık yitiverir yeryüzü yalnızlığından Âsû Âsû Seni senin karanlığın sever ancak Âsû Âsû

60 HASRET Sevgimi unutmak için seyrederim bir tabloyu, bir mermeri, Ki ne kadar dalsa ruhum yeniden döner geriye: Okurum düşüne düşüne okuduğun şiirleri, Senin düşüncen geçerken üzerlerinde bir sıcaklık kalmıştır diye

61 ÖLDÜRDÜĞÜMÜZ Geceyle parlayan gözleri vardı, Cesurdu, cesurdu ziyade. Nasıl ki çekti bizi, İstifade Karanlık mağaranın kapısında durduk, Geçerken bıraktık taşı Sustu büyük bağırmasında, Gecelerin ve ormanların sırdaşı.

62 ÖLDÜRDÜĞÜMÜZ (devam) Artik bizim gibi değil, Su içmez, kımıldamaz. Uyanıklığı hiç yok, Uykusu az Öyle garip ve öyle sade, Süsler yapacağız süslerinden Tüyleri gibi aydınlık, Ve bir şey görmeyen.

63 ÖLDÜRDÜĞÜMÜZ (devam) Hazır, etrafın düşmanlığında, Zaferin bitmez tükenmez yemeği. Aklımızın, korkumuzun, ellerimizin, Beraber yiyeceği !

64 GERİ VERİN Sizin Daha istemiyorum
Peki alınız sizin Daha istemiyorum Bu el bu ayak Bu duyu bu düşünce Sizin Daha istemiyorum Dallarda göklerde sularda Açılarım bir denklemle uykusuz Belki anlarlar beni Sevindirirler umdururlar ama

65 GERİ VERİN (devam) Ta çocukluğumdan beri Yanım sıra yürüyen Sevince acıkınca Konuşunca yazınca duyduğum şey Sizin Daha istemiyorum Gece koyu karanlıklar büyür Alır tasalarımı yollarda Alır güzelliğimi dağlardan Peki sizin bu doldurduğum boşluk Sizin Daha istemiyorum

66 GERİ VERİN (devam) Hepsi taş toprak orman deniz Işıksızlığını yaşadığım varlık Yokluğunda ağrıdığım ölüler Hepsi hepsi Sizin Daha istemiyorum

67 DÖRT YAPRAKLI YONCA Çıkamaz çocukluğundan dışarı Kimse. Oynamamız bundandır. Kara toprakla binlerce yıl. Çıkamaz çocukluğundan dışarı Kimse. Bundandır sevmemiz kiraz ağaçlarını.

68 DÖRT YAPRAKLI YONCA (devam)
Çıkamaz çocukluğundan dışarı Kimse. Kardeşliğimiz bundandır Mavi sularla binlerce yıl. Çıkamaz çocukluğundan dışarı Kimse Bundandır inanmamamız Kocaman bombalara.

69 30 bini aşkın şiir Fazıl Hüsnü Dağlarca, Türk şiirinin yaşayan en önemli temsilcisi... 30 bini aşkın şiire imza atan Dağlarca'nın, 100'e yakın da kitabı bulunuyor. 1914 İstanbul doğumlu olan Dağlarca'nın edebiyata ilgisi çok küçük yaşlarda başladı. Hayatının ilk edebiyat ödülünü bu yıllarda aldı.

70 30 bini aşkın şiir (devam)
Dağlarca, henüz 13 yaşında bir ortaokul öğrencisiyken Yeni Adana gazetesinin öğrenciler için açtığı bir öykü yarışmasında kazandı, birincilik ödülüne layık görüldü (1927). İlk şiiri 'Yavaşlayan Ömür' 1933'te İstanbul dergisinde yayımlandı. 1934'te Harp Okulu'nda okurken Varlık 'ta yayımlanan şiirleriyle edebiyat dünyasında adını duyurmaya başladı.

71 ÖDÜLLERİ 1927 yılında Yeni Adana gazetesinin öğrenciler arasında açtığı öykü yarışmasında Birincilik ödülü, 1946 yılında Çakır’ın Destanı ’nda bir şiir ile CHP Şiir Yarışması üçüncülük ödülü, 1956 yılında Asu ile Yeditepe Şiir Armağanı, 1958 yılında Delice Böcek ile Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü,

72 ÖDÜLLERİ (devam) 1966 yılında Bir şiiriyle MTTB Turan Emeksiz Armağanı, 1967′de ABD Pittsburgh kentinde International Poetry Forum tarafından “Yaşayan En İyi Türk Şairi” seçildi. 1974′te XIII. Struga Şiir Festivali’nde Altın Çelenk Ödülü, 1977′de Horoz ile Sedat Simavi Ödülü, 1987′de TÜYAP 6. Kitap Fuarı “Onur Ozanı”.

73 ÖLÜMÜ 15 EKİM 2008

74 KAYNAKLAR http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=154561


"ERCİYES ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ TÜRKÇE ÖĞRT." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları