Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

SU ÜRÜNLERİ MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "SU ÜRÜNLERİ MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ"— Sunum transkripti:

1 SU ÜRÜNLERİ MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ
Doç. Dr. Akasya TOPÇU SU ÜRÜNLERİ MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ 2013

2 BALIK BİYOLOJİSİ Balık, suda yaşamaya uyum sağlamış, solunumunu solungaçlarıyla yapan, derisi çoğunlukla pullarla örtülü, ekstremiteleri yüzgeç olan, soğukkanlı ilkel omurgalıdır. Balıklar geniş alanlara yayılmışlardır ve tür sayısı, büyüklük, dış morfoloji ve iç morfoloji, fizyoloji ve davranış açısından çok çeşitlilik gösterirler.

3 A-) DIŞ MORFOLOJİK YAPI
Vücut Şekli Balıklarda sürtünmeyi azaltan, daha az enerji harcayan ve böylece yüzmeyi kolaylaştıran en ilkel vücut şekli füze şeklidir ve ideal şekil olarak kabul edilir. Füze şeklinde olan balıklar denizlerin açık kısımlarında hızlı yüzen ton, uskumru, orkinos (Scombridae) gibi balıklardır. Bazı balıkların vücut şekli idealden uzaklaşmıştır. Dil balığı, kalkan gibi yassı balıklar, tilapya (Cichlidae), çapak balığı (Cyprinidae) yanlardan yassılaşmış; vatoz, fener balıkları (Lophiidae) gibi sürünerek hareket eden, oyuklara yavaşça girip çıkabilen balıklarda vücut şekli uzamış ve incelmiştir. Bunun dışında daha az hareketli olan İskender (Alectis alexandrinus), dikenli çütre (Stephanolepis diapros) gibi balıklarda vücut şekli köşelidir.

4 2. Yüzgeçler Yüzgeçler tek ve çift olmak üzere iki gruptur. Tek yüzgeçler; balığın sırtında bulunan dorsal yüzgeç, ventralinde anüsün gerisnde bulunan anal yüzgeç ve kuyruk yüzgeçleridir. Günümüzde yaşayan balıklarda kuyruk yüzgeci; Difuserk, Heteroserk, olmak üzere üç tiptir. Homoserk

5 Çift yüzgeçler ise pektoral ve pelvik yüzgecidir
Çift yüzgeçler ise pektoral ve pelvik yüzgecidir. Pektoral yüzgeç solungaç kapağının gerisinde bulur. Pelvik yüzgeç pektoral yüzgecin gerisinde karında, aynı hizada göğüsün altında ve daha önde boyun altında bulunabilir. Yüzgeçler, iki katlı deri kıvrımından ve onu destekleyici öğelerden oluşurlar. Kıkırdaklı balıklarda ışınlar segmentsiz, dallanmış ve keratindir. Kemikli balıklarda iki tip ışın vardır. Pullardan türevlenmiş, segmentli ve ucu çatallanmış yumuşak ışınlar ve yumuşak ışınlardan türevlenmiş segmentsiz dikensi sert ışınlardır.

6 Çift yüzgeçlerin başlıca işlevleri su içinde dibe ve yüzeye doğru inme ve çıkma, dönme, durma ve denge sağlamada etkindir. Tek yüzgeçler öncelikle denge sağlarlar, manevra yapmada rolleri vardır. Bu yüzgeçlerden başka yine türlere özgü bazı yüzgeçler bulunmaktadır. Örneğin dorsal yüzgecin arkasında bulunan ışınsız yağ yüzgeci alabalıklara özgüdür, adipoz yüzgeç denir. Adipoz yüzgeç

7 Scombridae familyasına giren ton, uskumru gibi balıklarda ise familyaya özgü dorsal yüzgeç ile kuyruk yüzgeci ve anal yüzgeç ile kuyruk yüzgeci arasında pinnul denilen yalancı yüzgeçler vardır.

8 3. Deri Deri öncelikle balıkları dış etkenlerden koruyan bir örtü olmasının yanı sıra boşaltım, solunum ve osmoregülasyon görevleri vardır. Deri; epidermis, dermis ve hipodermis olmak üzere üç tabakadan meydana gelir. En üstteki deri tabakası olan epidermiste hücre çoğalması gerçekleşir. Ayrıca, epidermiste çok miktarda su absorbe eden mukus bezleri bulunur. Mukus, balıkların kayganlığını sağlayarak, yüzme esnasında sürtünmeyi azaltır, suyun deriden girişini zorlaştırır. Ayrıca mukusun atılmasıyla, deri üzerinde biriken Zaralı mikroorganizmalar uzaklaştırılmış olur. Mukus balığa karakteristik kokusunu verir. Küçük pullu ve pulsuz olan balıklar, büyük pullu balıklara göre daha çok mukus üretir. Derinin dermis katında düz kas hücreleri, pigment hücreleri, kan damarları ve sinirler bulunur. Bunun yanı sıra, pullar ve deriye ait oluşumların kökeni dermistir. Hipodermis dermisten zor ayırt edilebilen ince bir tabakadır.

9 4. Renk Kromotoforlar, balıklarda başlıca deride, gözde, karın zarında (periton) ve merkezi sinir sistemini saran epitelde bulunan renk hücreleridir. İçerdikleri pigmentlere göre melanofor, eritrofor, ksantofor gibi isimler alır. Pigmentler hücre içinde toplandıklarında renk açılır, dağıldıklarında renk koyulaşır. Bu durum, balıkların çoğunda hormonların ve sinirlerin kontrolündedir. Melanofor; siyah veya kahverengi pigment içerenler, Eritrofor; kırmızı renkli pigment içerenler, Ksantafor; sarı renkli pigment içerenler.

10 5. Pullar Derinin dermis tabakasından köken alan pullar balıklarda vücudu kısmen ya da tamamen örter. Yayın (Siluris glanis) ve karabalık (Clarias lazera) gibi bazı balıklarda deride pul bulunmaz. Günümüzde yaşayan kemikli balıklarda görülen elasmoid pul tipi çoğunlukla pul cepleri içine yerleşmiştir. Kemik maddelerden oluşmuş, ince plaklar şeklindedir. Pul cebi dışında kalan arka kısmı yuvarlak, sikloid ve pul cebi dışında kalan arka kısım dişciklik, stenoid olmak üzere iki tiptir.

11 Pullar, kemikli balıkların yaş tayininde en yaygın kullanılan yapılardır. Kemikli balıklarda pul, düz olan bağ dokusu liflerinden oluşan alt tabaka ve sayısız çizgilerden oluşan kalsiyum tuzlarından yapılmış kemiksi ince üst tabaka olmak üzere iki tabakadan oluşur. Bu çizgiler pulun etrafında iç içe halkalar şeklindedir. Bu halkalar, yaz halkası ve kış halkası olarak iki türlüdür, yaz ve kış halkası birlikte bir yaşı ifade eder. Bu halkalarda balıklarda yaş tayini yapılabilir. Bunun yanı sıra balıklarda yaş tayini yapılan diğer yapılar, kulaktaşı, yüzgeç ışınları, omurlar ve operkulumdur.

12 6.Solungaçlar Balıklarda solungaçlar esas solunum organı olup, bazı türlerde deri de solunuma yardımcı olurlar. Solungaçlar, başın her iki yanında derinin içeri doğru kıvrılmasıyla oluşmuşlardır. Bir solungaçta içten dışa doğru; Solungaç dikenleri, Solungaç yayları, Solungaç flamentleri. olmak üzere 3 bölüm vardır.

13 Kemikli balıklarda, solungaç boşluğu içinde işlevsel olarak dört çift solungaç yayı bulunur. 5. çift kemikleşerek farinks kemiğini oluşturur. Solungaç boşluğu operkulum ile örtülüdür. Kıkırdaklı balıklarda (köpekbalığı, vatoz gibi) ise solungaçlar 5-7 çift olup, her biri ayrı bir solungaç yarığı içinde bulunur ve solungaç dikenleri yoktur.

14 Solungaç yarıkları

15 7. Yan Çizgi Balıklarda, yan çizgi genel olarak başta gözün üst ve altında ve alt çenede olmak üzere üç kola ayrılır. Gövdede ise solungaç kapağının arkasından kuyruk yüzgecine kadar her iki tarafta simetrik olarak uzanan, deri ve pulların içinden dışarı açılabilen veya kapalı olabilen kanallardır. Balıklar yan çizgi ile dış ortamdaki basınç değişikliklerine ilişkin uyarıları alırlar, sürüdeki yerlerini belirlerler, içinde bulundukları ortamın topoğrafik özelliklerini saptayarak kendilerini korurlar.

16 B-) İÇ MORFOLOJİK YAPI 1.İskelet
Balıklarda iskelet, dermal iskelet ve iç iskelet olmak üzere iki kısımdan oluşur. Dermal iskelet; örtü kemikleri, pullar, kemik plakalar ve yüzgeç ışınları oluşturur. İç iskelet; eksen iskeleti ve yüzgeç iskeletinden oluşur. Balıklarda eksen iskeleti baş, notokorda ve omurga, kaburgalar ve kaslar arası kemiklerden meydana gelir.

17 2.Kaslar Balıklarda kaslar işlevlerine göre istemli ve istemsiz olarak ikiye ayrılır. Yapılarına göre çizgili, düz ve kalp kası olarak üçe ayrılır. Çizgili kaslar istemli kaslardır. Gövdede, başta ve yüzgeçlerde bulunur, miyomer denilen segmentlerden meydana gelir. Balığın bükülebilirliğini sağlar. Başta bulunan çizgili kaslar, gözde, çenelerde, dil yayları üzerinde solungaç yaylarında bulunur. Yüzgeçlerde bulunan çizgili kaslar ise miyomerlerden türevlenmiştir. Düz kaslar, istemsiz kaslardır. Gözde, iç organlarda ve kan damarlarında bulunurlar.

18 3.Dolaşım Balıklarda kapalı dolaşım sistemi vardır ve kalpte kirli kan bulunur. Kalp, solungaçların gerisinde bir boşluk içindedir. Kalp 4 bölümden oluşur. Kanın akış yönüne doğru bölümleri; Sinus, Venosus, Atriyum, Ventrikulus, Konus arteriosus (kıkırdaklı balıklarda) Bulbus arteriosus (kemikli balıklarda)’ dur.

19 Kirli kan kalpten solungaçlara temizlenmek üzere gelir, burada solungaç flamentlerinde gaz değişimi gerçekleşir. Temizlenen kan solungaçlardan çıkar, başa ve vücuda dağılmak üzere arterlere geçer. Kirlenen kan temizlenmek üzere tekrar solungaçlara gelir ve döngü devam eder. Balıklarda kanın hacmi 2-17 ml/100 gr arasındadır. Kemikli balıklarda kan yapıcı organlar, böbrekler ve mide üzerinde bulunan dalaktır. Kıkırdaklı balıklarda ise yemek borusu üzerinde bulunan özel bir organ kan yapıcı organdır.

20 4. Sindirim Organları Balıklarda sindirimi gerçekleştiren organlar ağız, yemek borusu, mide, barsak ve anüstür. Bunun yanı sıra sindirimde rolü olan salgıları salgılayan karaciğer ve pankreastır. A-) Ağız Balıklarda sindirim ağızda başlar ve ağzın sadece ısırıcı görevi vardır. Ağız içinde tek hücreli mukus bezleri, tat alma tomurcukları bulunur. Dişler kemikli balıklarda çenelerde dil üzerinde, ağız taban ve tavanında, kıkırdaklı balıklarda ise sadece çeneler üzerinde bulunur. Balıklarda diş şekilleri ve dizilimleri balık türlerine ve beslenme alışkanlıklarına göre değişir.

21 Balıklarda ağız şekli 3 grupta toplanabilir.
Birincisi üst durumlu ağız; alt çenenin üst çeneden uzun olduğu durum (fener balığı gibi) Alt durumlu ağız; alt çenenin üst çeneden kısa olduğu durum (mersin balığı, köpek balığı gibi), Uç durumlu ağız; her iki çene uzunluğunun birbirine eşit olduğu durum (sazan gibi). Büyük besin parçaları ile beslenen balıklarda dudaklar incedir. Emerek beslenen balıklarda dudaklar etlicedir (mersin balıkları).

22 B-) Yemek Borusu Yemek borusu, son solungaç yayı ve mide arasında kalır, kısa ve geniştir. C-) Mide Yemek borusu ile mide arasında belirgin bir sınır yoktur. Mide asit salgısı ve epitel dokusun farklılığı ile yemek borusundan ayrılır. Kemikli balıklardan sazanlarda, zargana ve ıskaroz (Scaridae) balıklarında mide yoktur. Midenin şekli ve yapısı balıkların yaşam şekillerine göre değişir. Bazı balıklarda mide uzun sifon şeklinde (turna), torba şeklinde (yayın balığı) ve çoğunlukla “V” ya da “Y” şeklinde (hamsi, uskumru, yılan balığı) dir.

23 D-) Plorik Keseler Daha çok etçil beslenen balıklarda bulunan plorik keseler midenin hemen altındadır. Sindirim yüzeyini genişletir. Sayıları ve şekilleri türlere göre değişir. Örneğin alabalıklarda adet, uskumruda 200 adet, kefalde 2-9 adet. E-) Bağırsaklar Safra kanalının açıldığı yerden başlayan ince bağırsaklar, çeşitli sindirim enzimlerinin salgılandığı ve gerçek sindirimin yapıldığı kısımdır. İç çeperinde spiral valfler vardır. Balıklarda ince bağırsaktan sonra gelen son bağırsak belirgin olsa da gelişmiş değildir. Son bağırsak kemikli balıklarda anüsle sonlanırken, kıkırdaklı balıklarda anüs kloakaya açılır.

24 F-) Karaciğer Balıklarda karaciğer genel olarak büyüktür. Midenin üst kısmında bulunur, genellikle iki lopludur. Karaciğer ve safra kesesinden çıkan iki kanal birleşerek genel safra kanılını oluşturur ve sindirimde gerekli olan enzimleri salgılar. Karaciğer, safra salgılamasının yanı sıra yağ, A ve D vitaminlerini depo eder ve kan hücrelerinin yıkımlandığı yerdir. G-) Pankreas Balıklarda pankreas yapısı ve işlevleri açısından farklılıklar gösterir. Pankreas, karbonhidratları, yağları ve proteinleri sindiren enzimleri salgılamasının yanında ensülin hormonu da salgılar.

25 5- Hava Kesesi Hava kesesi kemikli balıkların çoğunda karın boşluğunun üstünde böbreklerin altında bulunur. Kıkırdaklı balıklarda bulunmaz. Balık türlerine göre değişir. Hava kesesinin bir kanal ile sindirim kanalına bağlantılı olduğu balıklara fizostom balıklar(genellikle tatlı su balıkları), bağlantısı olmayan balıklara fizoklist balıklar (genellikle deniz balıkları) denir. Hava kesesi vücut hacminin %4-11 arasındadır ve atmosferde bulunan ancak oranları farklı olan oksijen, azot ve karbondioksit gazı karışımı içerirler. Hava kesesi balıklarda batmazlık sağlayarak, hidrostatik organı olarak görev yapar.

26 6- Boşaltım Balıklarda boşaltım böbreklerle yapılır. Balık böbreğinin yapısal birimleri nefronlardır. 7- Sinirler Balıklarda beyin ve omurilik merkezi sinir sistemini oluştururken, beyinden çıkan 10 çift sinir ve her vücut segmentinden çıkan bir çift omurilik siniri çevresel sinir sistemini oluşturur. Çevresel sinir sistemi balıklarda görme, koklama, işitme ve denge organlarını yönetir. Otonom sinir sistemi ise parasempatik ve sempatik olmak üzere iki sistemden oluşur.

27 8- Endokrin Bezler Balıklarda endokrin bezler yüksek omurgalılarınkine benzerlik gösterirken, sadece balıklara özgü olanlarda vardır. Endokrin Bez Yeri Görevi Hipofiz Diyensefalonun (ara beyin) altında Diğer endokrin bezlerin etkinliklerini yönetir. Tiroit ve 2. solungaç arterlerinin üzerinde bulunur. Metabolizmayı kontrol eder. Osmoregulasyonda ve büyümede etkili Adrenal Kortikal Doku Kemikli balıklarda böbreklerin ön kısmında birkaç hücre tabakası şeklinde, kıkırdaklı balıklarda böbrekleri arka kısımlarının arasında bulunur. Böbrekler, solungaçlar ve mide-bağırsak üzerine etki ederek, balıklarda osmorulasyon ve protein ve karbonhidrat metabolizmasını düzenler. Kromafin Doku Balıklarda adrenal kortikal dokuya yakın bulunur. Kalp atışını, kan basıncını, gözbebeğinin gelişmesini sağlayan adrenalin salgılar. Stannius Cisimciliği* Böbreklerin üstünde veya böbrek içine gömülü bulunur. Kalsiyum ve osmoregulasyon metabolizmasını düzenler Ultimobranchial Bezler* Özofagusun ventral çeperi ile sinus venosus arasında Balıklarda kalsiyum metabolizmasını düzenler Kaudal nörosekresyon sistemi* Omuriliğin arka tarafında Su dengesi ve sodyum metabolizmasına etki ederek ortamdaki tuzluluk değişikliklerine uyum sağlar.

28 9- Gonadlar Balıklarda gonadlar dişilerde ovaryum, erkeklerde testistir. Balıklarda üreme organları vücut boşluğunun üst kısmında hava kesesinin altında uzunlamasına çift olarak bulunur. Ovaryumlar ve testisler gelişimin ilk evrelerinde ayıt edilmezler. Gelişme ilerledikçe farklılaşma ortaya çıkar. Ovaryumlar kesemsi yapıdadırlar ve büyüklüğü üreme mevsimine göre değişir. Rengi sarıdır ve tanecikli yapıdadır. Ortalarında bir boşluk bulunur ve devamında yumurta kanalı gelir. Olgunlaşan yumurtalar ovaryum içindeki boşluğa bırakılır ve yumurta kanalı ile dışarı atılır. Testislerin yapısı düz ve beyaz renktedir. Spermler testislerde oluşur ve sperm kanalıyla dışarı iletilir. Üreme mevsiminde ovaryumlar vücut ağırlığının %30-70’ne yaklaşırken, testisler vücut ağırlığının %12’sine ulaşır.

29 C-) BALIKLARDA ÜREME Balıklarda genel olarak; Biseksüel,
Hermofroditik, olmak üzere 3 tip üreme görülmektedir. Partogenetik

30 1-) Balıklarda Üreme Stratejileri
Bir balık türünün neslini sürdürme başarısı bulunduğu koşullarda başarıyla üremelerine ve populasyonlarına yeni bireyler katmalarına bağlıdır. Her balık türünün bulunduğu ortama uygun morfolojik, fizyolojik, enerjik ve davranış özellikleri ile kendine özgü üreme stratejisi vardır. Balık yetiştiriciliğinde ışık sıcaklık ve çevresel koşullar uygun hale getirilerek uygulanacak hipofiz enjeksiyonu ile balıklardan yılda birden fazla yumurta alınabilir.

31 2-) Balıklarda Üreme Şekilleri
Balıklar üreme mevsimi yaklaştıkça sürüler halinde bir bölgede ve genellikle aynı yerde toplanırlar. Sürü içinde dişilerin oranı erkeklerden daha yüksektir. Dişi ve erkekler bulundukları yere yumurta ve spermalarını bırakırlar. Döllenme suda gerçekleşir. Belli bir süre sonra döllenmiş yumurtadan larva çıkar. Bu tip üremeye ovipar üreme denir. Çok az balıkta yumurta damızlığı terk etmeden erkek tarafından döllenir. Döllenen yumurta kuluçka süresini damızlığın yumurta kanalında tamamlar, yumurtadan çıkan larva daha sonra damızlığı terk eder. Bu tip üremeye, ovovivipar üreme denir. Bazı köpekbalıklarında döllenme, dişi balıkta gerçekleşir ve yüksek omurgalılarda olduğu gibi embriyo uterusta gelişir. Bu tip üremeye vivipar üreme denir.

32 3-) Balıklarda Eşeysel Farklılıklar
Balıklarda dişi ve erkeklerin ayırt edilmesinde, birincil ve ikincil eşeysel özellikler kullanılmaktadır. Birincil eşeysel özellikler, üreme ile ilgili ovaryum ve testisler ve onların kanallarıdır. Balıklarda eş bulma ve tanıma, kopulasyonda kullanılan ikincil eşeysel özelliklerdir.

33 4-) Yumurta Verimi Balıklarda yumurta verimi, bir dişi balığın üreme döneminde verdiği yumurta miktarıdır. Yumurta verimi balığın türüne, büyüklüğüne, yaşına ortamdaki besin durumuna ve çevre koşullarına göre değişir. 5-)Yumurtlama Stratejileri Balıklar yumurtlama yerlerine göre dört grupta toplanır. Yumurtalarını taşlı, çakıllı alana bırakan balıklar, örnek; alabalık, salmon Yumurtalarını bitkiler üzerine bırakan balıklar, örnek; sazan, turna Yumurtalarını kum üzerine bırakan, örnek; çiklit Yumurtalarını su içerisine bırakan balıklar, örnek; hamsi, çoğu deniz balığı Yumurtalarını canlı omurgasız hayvanların kabukları içine bırakan balıklar, örnek acı balı

34 6-) Spermanın Özelikleri
Testiste hareketsiz olan spermler su ile temasa geçince hareket ederler. Ancak bir spermanın su içinde yumurtayı dölleme süresi en fazla bir dakika olup, bu süre sıcaklığa bağlıdır. 7-) Yumurtanın Özelikleri Balık yumurtası koryonla çevrilidir. Koryon(zar), yumurtayı dış etkenlerden korur, embriyo ile çevre arasında alışverişi sağlar. Koryon üzerinde mikrofil denen bir açıklık vardır. Bu açıklık spermanın girmesiyle birlikte su alır, şişer ve kapanır. Yumurta içindeki embriyo, yumurtadaki besin maddesi olan yumurta sarısı ile beslenir.

35 8-)Kuluçka Süresi Balık yumurtalarında döllenmeden larvanın çıkışına kadar geçen zaman kuluçka süresi olarak tanımlanır. Bu dönemde hücre çoğalması ve embriyonik gelişme olmaktadır. Örneğin; gökkuşağı alabalığı’nda kuluçka süresi 7o C’de 41 gün, 10o C’de 33 gündür. 9-)Larva Evresi Balıklarda, yumurtadan çıkıştan tüm yüzgeç ışınlarının oluşumuna ya da pulların oluşmaya başlamasına kadar geçen evreye larva evresi denir. Bu dönem prelarva ve postlarva olarak ikiye ayrılır. Prelearva dönemi larvanın yumurtadan çıktıktan sonra taşıdığı besin kesesinden beslendiği dönemdir. Postlarva dönemi ise besin kesesinin tamamen çekildiği, hava kesesini gaz ile doldurarak yüzmeye başladığı, dış görünüşünün erginden farklı olduğu, henüz sindirim sisteminin gelişmediği ve yavrunun dış beslenmeye geçtiği dönemdir.

36 10-) Gençlik Evresi Postlarval dönemden sonra gençlik dönemi başlar. Bu dönemde vücut oranları ve renk bakımından erginlerden farklı olup, cinsiyet organları henüz gelişmemiştir. 11-) Erginlik Evresi Bireylerin çoğunluğunun cinsi olgunluk yaşına ulaşarak ilk döl verdikleri dönemdir. Örneğin; mersin balıkları 15 yılda, sazan 3-4 yılda ergin döneme ulaşır.

37 D-) BALIKLARDA OSMOREGÜLASYON
Balıkların vücut sıvıları çözünmüş tuzlar ve organik bileşikler içerir. Bu maddelerin miktarları vücut sıvılarının osmotik yoğunluğunu belirler. Tatlısu balıklarında gerek solungaçlardan, ağız epitelinden ve bağırsak yüzeyinden gerekse üzerindeki pullara ve mukus tabakasına rağmen kısmen deriden sürekli su girişi vardır. Tatlısu balıkları çok miktarda idrar yaparak bu fazla suyu atar. Bu balıkların vücut sıvılarının osmotik yoğunluğunun yüksek olması nedeniyle vücuttan bir miktar tuz, solungaçlar, ağız epiteli ve idrarla kaybolur. İdrarla tuz kaybı çok azdır, bunun nedeni de böbreklerde tuzun tutulmasıdır. Vücuttan kaybedilen tuz besinlerle ve solungaç flamentlerinde gerçekleşen iyon taşınımı ile su ortamından alınır. Deniz balıklarında durum tersinedir. Deniz balıklarının vücut sıvılarının osmotik yoğunluğu içinde bulunduğu suya göre daha azdır. Dolayısıyla az yoğun ortamdan çok yoğun ortama sürekli bir geçiş olduğundan, balık devamlı su kaybeder. Buna karşılık balık su eksiğini kapatmak için su içer ve su vücutta tutulmaya çalışıldığından daha az idrar yapar. Ortamın tuzluluğu ne kadar yüksek olursa içilen su miktarı artar, vücuda tuz girişi gerçekleşir. Vücuda giren fazla tuz ise solungaçlardan ve bağırsaktan atılır.

38 E- BALIKLARDA GÖÇ Göç, sularda türün bir yaşam alanından diğerine düzenli aralıklarla ya da yaşam evrelerine göre yapılan kitle hareketi olarak tanımlanır. Balıklarda genel olarak göçler yumurtlama, beslenme ve kışlama göçleri olarak üçe ayrılır. Amaç uygun sıcaklıktaki suları bulmaktır. Potamadrom Göçler Tatlısular içinde yapılan göçlerdir. Bazı tatlısu balıkları yumurtlamak için göl ve nehirlerin yukarı kısmına, kaynağa doğru göç eder. (Örneğin, bazı alabalık ve sazan türleri). Oseanodrom Göçler Denizlerde yaşayan ve denizler içinde göç eden balıklardır. (Örneğin, torik, uskumru, kalkan, lüfer, hamsi, mezgit gibi balıklar).

39 Diyadrom Göçler Tatlısu ve deniz arasında yapılan göçlerdir. Diyadrom göçler kendi içinde anadrom, katadrom ve amfidrom olmak üzere üçe ayrılır. Anadrom balıklar; yaşamlarının büyük bir kısmını denizlerde geçirip yumurtlamak için tatlısuya göç eden balıklardır. Katadrom balıklar; yaşamlarının büyük bir kısmını tatlısularda geçiren ancak yumurtlamak için denizlere göç eden balıklardır. Amfidrom balıklar; üreme amacı olmaksızın yaşamlarının belli bir kısmını tatlısulardan denizlere, denizlerden tatlısulara göç eden balıklardır. Balıkların göçünde, endokrin sistemin ve sinir sisteminin yön ve zaman tayininde önemli rolleri vardır. Diyadrom Göçler Anadrom Balıklar ( Atlantik salmonu, Mersin balıkları vb) Katadrom Balıklar ( Avrupa yılan balığı vb) Amfidrom Balıklar ( Tatlısu kefali vb)


"SU ÜRÜNLERİ MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları