Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sümeyra Gül Öztürk Yasemin Beyhatun Biyanka Güler

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "Sümeyra Gül Öztürk Yasemin Beyhatun Biyanka Güler"— Sunum transkripti:

1 Sümeyra Gül Öztürk Yasemin Beyhatun Biyanka Güler
GÖZ SIVISI ANALİZLERİ Sümeyra Gül Öztürk Yasemin Beyhatun Biyanka Güler

2 GÖZ

3 Gözde dışta göz akı bölümü vardır
Gözde dışta göz akı bölümü vardır. Gözün ortasındaki dairesel bölüm dışında bütün göz küresini kaplar. Gözün önündeki parlak bölüm korneadır. Korneanın ortasında bulunan dairesel, renkli bölüm iristir. Ortada gelen ışığın miktarına göre daralıp genişleyebilen delik göz bebeğidir.

4 İriste iki cins kas vardır
İriste iki cins kas vardır. Bu kas gruplarından birisi göz bebeğini daraltırken diğeri genişletir. Göz rengi iris içerisindeki renk pigmentinin varlığına ve miktarına göre değişik renklerdedir. Mavi gözlerde hemen hemen hiç pigment yoktur. Koyulaştıkça kahverengiye kadar değişen renkler meydana gelir.

5 GÖZ SIVILARI

6 Göz bebeğinin arkasında göz merceği bulunur
Göz bebeğinin arkasında göz merceği bulunur. Göz merceği ince küçük lifçiklerle iki tarafından asılmış gibidir. Kornea ile göz merceği arasındaki boşluğa ön oda denir. Bu boşluk ‘aköz humor’ (aqueous humor) olarak çevirilmiş olan bir sıvı ile doludur. Bu sıvı lensi besler, patojenlere karşı koruma sağlar.

7 Göz küresini dolduran sıvı ise ‘vitröz humor’(vitreous humor) adını alır. Aynı zamanda göz sıvısı olarak da bilinir. Bu sıvı aköz humor’dan daha kalın ve yoğun özelliktedir. Aköz humor sürekli yenilenirken, arka odada bulunan vitröz humor doğuştan vardır. Miktarı değişmez. İkinci göz tabakası damar tabakadır ve koyu kahverengi renktedir.

8 Aköz humor ve vitröz humor gözün içindeki yapıları net görme işlemini gerçekleştirirler. Damarsız yapı olan mercek ve korneanın beslenmesi için gerekli maddelerin taşınmasında ve atık maddelerin uzaklaştırılmasında önemli bir rol oynarlar. Bu da sürekli olarak aköz humor ‘un salınıp boşaltılması ile sağlanır. Bu sıvı ortalama olarak 2,5 saatte bir yenilenir ve göz içi yıkanır. Ayrıca göz tansiyonunun ortaya çıkmasında bu sıvının üretimindeki ve gözü terk etmesindeki dengenin bozulması en önemli faktördür.

9 Halk arasında "karasu" olarak da bilinen ve genelde ilerleyen yaşa bağlı olarak ortaya çıkan göz tansiyonu (glokom), göz içinde yer alan göz içi sıvısının basıncının artması ve bu basıncın görme işlevini gerçekleştirmeye yardımcı sinirlere baskı yapıp zarar vermesiyle meydana gelir. Basınç gören bu sinirler yeteri kadar beslenemeyip görevini yerine getiremez ve bu nedenden dolayı görmede azalma oluşur, hatta tam körlüğe bile sebep olabilir.

10

11

12 POSTMORTEM(Ölüm Sonrası) ANALİZLER
Ölüm sonrası çeşitli biyokimyasal değerlerde değişiklikler meydana gelmektedir. Kan şekeri düşmeye başlar, elektrolitlerin bir kısmında yükselme bir kısmında düşme görülür.

13 Aşağıdaki faktörler, ceset üzerindeki incelemelerde biyokimyasalların farklı değişimler göstermesinin başlıca sebepleridir: Ölüm sonrası geçen süre Çevre koşulları Ölüme sebep olmuş hastalık veya yaralanmalar Kokuşmanın derecesi

14 Postmortem biyokimyasal analizde karbonhidratlar, nitrojen bileşikler, elektrolitler, hormonlar ve enzimler kullanılmaktadır. Erken dönemde ölüm zamanı tayininde ve özellikle diyabet, elektrolit bozuklukları ve kardiyak kökenli doğal ölümlerin tanısında değerli bilgiler elde edilebilir. Postmortem kan analizi yaygın olarak çalışılmasına rağmen, postmortem değişikliklerin derecesine göre elde edilen değerler farklılık göstermektedir.

15 Göz sıvısı daha korungan olması nedeniyle kontaminasyon ve kokuşmadan daha az etkilenir. Bu nedenle de biyokimyasal incelemeler için iyi bir örnektir. Kan analizleri kolay yapılabilmektedir. Göz sıvısının da örneklenmesi kolaydır, ancak ölüm öncesi değerleri bilinmediği için karşılaştırma şansı bulunmamaktadır.

16 Postmortem analizde örnekleme bölgesi, sonuçların doğru değerlendirilmesi için önemlidir. Glikoz, insülin, Ph, oksijen basıncı, laktik dehidrojenaz, alkalin fosfataz gibi çeşitli konularda analizler yapılmaktadır.

17 Postmortem Toksikolojik Analiz için Alınacak Biyolojik Örnekler

18 İdrar, kan, mide (ölüm halinde) ve içerikleri hem ölüm olmayan zehirlenmelerde (antemortem) hem de ölümden sonra (postmortem) toksikolojik analiz için kullanılır. Ölümden sonra otopsi sırasında en çoğunlukla mide içeriği, kan, idrar, karaciğer, safra, beyin ve böbrek örnek olarak alınır. Aşağıdaki tabloda postmortem toksikolojik analizde kullanılan biyolojik materyal, miktar ve hangi zehirlenmelerde seçilecekleri gösterilmiştir.

19 Tablo 1- Otopsi sırasında toksikolojik analiz için alınacak biyolojik materyal

20 Yöntemler geliştikçe alınması gereken biyolojik örnek miktarı da azalmaktadır. Örneğin karaciğer örneğinde daha önceleri g alınması istenirken son yıllarda 100 g yeterli görülmektedir. Eğer şüphelenilen zehir uçucu bir madde ise beyinden 100 gram ve akciğer örneğinden 200 gram istenir. Cesetin bozulması durumunda beyinden örnek alınmalıdır. Metal zehirlenmelerinde kemik dokusundan örnek almak gerekir. Saç örneği ise hem ölüm olmayan zehirlenmelerde ve hem de postmortem analizlerde kullanılan önemli bir biyolojik materyaldir.

21 Otopsilerde kan örneklerinin uyluk bölgesindeki toplardamarlardan alınması uygundur. Ayrıca esrar kullanımı veya şüphesi olan olgulardan yağ dokusu örnekleri, kokain ve eroin kullanım durumunda burun mukozası örneği, morfin ve benzeri maddeler için safra, intravenöz madde kullanıcılarında enjeksiyon girişi ve çevresindeki deri, kokain, alkol, morfin gib maddeler için göz sıvısı toksikolojik inceleme için alınır.

22 Göz sıvısı gibi, beyin omurilik sıvısı, perikardiyal sıvı, idrar gibi ek örneklerin alınması özellikle beklemiş veya travma nedeniyle bütünlüğü bozulmuş cesetlerde gereklidir. Alınan numune bazı özelliklerini yitirebilir. Bu nedenle örneklerin hava geçirmeyen cam kaplarda saklanması gereklidir. Bu maddelerin içine konacağı tüp ve kavanozların çok temiz olması, her türlü kirlilik ve bulaşmadan korunmuş olması şarttır.

23 Alınan tüm örnek kavanozlarının üzerine;
-Örneğin kimden alındığı -Kim tarafından alındığı -Ne için alındığı -Alınış tarihi -Koruyucu ilave edilip edilmediği, edilmişse türü ve miktarı mutlaka yazılmalıdır.

24 GÖZ SIVISININ POSTMORTEM ANALİZLERİ

25 Biyokimyasal Postmortem Analizler

26 Postmortem olguların hepsinden göz sıvısı toplanmalıdır
Postmortem olguların hepsinden göz sıvısı toplanmalıdır. Göz sıvısının iyi bir stabilitesi vardır ve özellikle kokuşma ve kan örneklerinin bozulmasının söz konusu olduğu durumlarda alkol konsantrasyonu tayininde kan yerine göz sıvısı kullanılması önerilmektedir. Göz sıvısı ile çalışılmak kolaydır. Birçok ilacın kan analiz değerleri ile benzerlik gösterir. Glukoz, üre ve elektrolit analizlerinde de yararlıdır.

27 Yaklaşık 10 yıldır göz sıvısı ölüm sonrası biyokimyasal analizlerde kullanılmaktadır. Böylece ölüm sonrasında, önceden var olan hastalıklar belirlenebilir. Özellikle ölüm zamanı konusunda önemli bilgi vermektedir. Bu analizlerde analitik ve enstrümental değişimler kadar göz sıvısındaki değişimlerde göz önüne alınmalıdır. Yani analitik yöntemler öncesi ön aşamalar vardır. Ön aşama için 2 metot kullanılabilir.

28 Biri santrifüjleme ile uzaklaştırma, diğeri ise ultrasonik banyoda tutarak uzaklaştırmadır. Analizler sodyum, potasyum, klor, kalsiyum, laktat, üre, glukoz ve keratin için yapılmaktadır. Fotometrik bir yöntem ya da iyon seçici elektrotlar kullanarak yapılabilir. Bazı analizi yapılan maddelerin seyreltilmesi gerekmektedir.

29 Göz Sıvısı ile Hiperglisemi Analizi

30 Şeker hastalarının ölümünün hiperglisemi yada hipoglisemi (kan şekerinin düşmesi yada çıkması) olup olmadığını kanıtlamak önceden zordu. Şimdi göz sıvısı analizleri ile glikozun kararlılığı ve laktik asit miktarlarına bakılarak ani ölümü olaylarında hiperglisemi varlığı kanıtlanır.

31 yılları arasında Stockholm’da morga gelir gelmez adli tıp departmanı tarafından çeşitli ölüm vakalarından göz sıvısı örnekleri alınmıştır. 1 ml’lik şırıngalar ile gözün merkezinden göz sıvısı çekilerek ve kan gazı aleti(ABL 625) kullanılması sonucu göz sıvısı analizi yapılmıştır. Burada glukoz elektrot kullanılır. Glukoz elektrot, içerisinde glukozu glukonik asite ve hidrojen peroksite dönüştüren bir çemberden oluşur. Anotta hidrojen peroksit oksidasyona uğrar.

32 Bunun sonucu oluşan akım örnekteki glukoz konsantrasyonu ile orantılıdır. Laktat (Laktik asit esteri) miktarı enzimatik aktif membran ile çevrili olan amperometrik elektrot ile ölçülür. Bu method kullanımı geniş standart laboratuar metotlarından biridir. Kesin olmamakla birlikte potasyum, glukoz, ve laktat miktarları 0,3 mmol/L’den az olduğu kanısına varılır.

33 Bu analizi yapılanlar için miktar limiti 0,1 mmol/L olarak belirtilir
Bu analizi yapılanlar için miktar limiti 0,1 mmol/L olarak belirtilir. Toplamda glukoz, laktat, potasyum, sodyum ve klorür içeren 3076 sonuç elde edilir. Glukoz ve laktat analizi için 340 nm’de absorbans ölçümü alınır. Farklı örnekler farklı analitik analizlerle ölçülerek karşılaştırma yapılabilir. Sonuç olarak ölüm zamanı bilinen örnekler için glukoz konsantrasyonu sınırını 6 mmol/L olarak belirlenir. 10 mmol/L hatta 15 mmol/L olarak ta ölçülmüş fakat bu durum hiperglisemi olarak saptanmış. 17mmol/L de ise diabetik koma olduğu anlaşılmış. Hiperglisemi için ortalama yaş 57 ve %73 ‘ü erkek olarak belirlenir. Öldükten sonra glukoz konsantrasyonunun hızla azaldığı gözlenir.

34 Göz Sıvısında ve Serebrospinal Sıvıda Ölüm Sebebi ve Zamanına İlişkin Serbest Aminoasit Konsantrasyonu

35 Ölümün üzerinden özellikle üzerinden kısa süre geçmiş olan ölümlerde ne kadar zaman geçtiğinin tahmin edilmesi için birçok farklı yöntem kullanılmaktadır. Bu yöntemlerde kandaki birçok biyokimyasal bileşik, göz merceğinin ardında göz küresini dolduran jelimsi doku, serebrospinal sıvı ve ile çalışılır. Bununla birlikte, bu yöntemlerin birçoğu, en kontrollü şartlarda bile büyük bir hata payına sahiptir ve çoğu sadece ölümden sonraki 1 gün içerisinde kullanılabilir.

36 H Manyetik Rezonans Spektroskopisi (H-MRS) gibi ve bu yöntemler koyunlardaki ve domuzlardaki beyin dokusunun bozunması sırasında ortaya çıkan metabolitlerin tanımlanması için kullanılmıştır. Bunların sonuçları, uzun süreli ölüm sonrası aralıklarda daha yüksek doğruluk göstermiştir.

37 Ölüm sonrası kimyasalları içerisinde aminoasitlerin rolü üzerine araştırma yapan az sayıda yayın bulunmaktadır. Purcher, Burd ve Schourup, muhtemelen proteinlerin enzimatik hidrolizinin bir sonucu olarak serbest aminoasit azot seviyesinin kanda ve serebrospinal sıvıda keskin bir artış gösterdiğine dikkat çekmişlerdir.

38 Schleyer, üzerinden 80 saate kadar zaman geçmiş ölüm sonrası vakalarında incelemeler yapmış ve Schourup tarafından yayınlanan makalelerle uyumlu sonuçlar almıştır. Bu bulgular, aminoasit konsantrasyonunun ölümden sonraki ilk 20 saat içinde bulunan ölüm sonrası aralıkların tespiti için kullanılmasının uygun olduğunu göstermiştir: %14 mg’nin altındaki aminoasit azotu, ölümün üzerinden 10 saatten az zaman geçtiğine işaret eder.

39 Üzerinde çalışılan bazı aminoasitler, nörotransmitörler ve diğer ayrıştırılabilir kimyasallar, ölüm sonrası aralıklarında 3 haftaya yakın bir tahmin imkanı sağlamıştır. Ölüm sonrası süresinin tespiti için tüm dokularda çalışılan en önemli bio-işaretleyiciler; GABA, prolin, metionin ve okzalik asittir.

40 Göz sıvısında serbest aminoasitlerin varlığı tespit edildikten bir süre sonra, ani bebek ölümlerinde ölüm sonrası süre arttıkça göz sıvısında bulunan bu serbest amino asitlerin arttığı saptanmıştır. Ancak doğru sonuçlar için, örneğin cesetten ölümden sonra 24 saat içinde alınması gerekmektedir. Bu sonuçlara göre ani bebek ölümlerinde spesifik bir aminoasidopati bulgusu tespit edilmemiştir.

41 Patrick, Logan ve Vass çalışmaları dışındaki bilim adamları, amino asit analizlerini Folin naftokinon ve kağıt kromatografisi gibi eski yöntemlerle yapılmıştır. Güncel çalışmalarda, modern HPLC yöntemleri kullanılarak sereprospinal sıvıda ve göz sıvısındaki serbest aminoasit azotu derişimlerinin ölüm zamanının ve sebebinin tahmin edilmesine yardımcı olması amaçlanmıştır.

42 Rutin adli tıbbi otopsiler için Granada şehrindeki 58 kadavradan (18 kadın, 40 erkek) örnekler alınmıştır. Ölümlerin çoğu (%67,25) son 24 saat içinde gerçekleşmesine rağmen ortalama ölüm sonrası süresi 23,9 saat olarak bulunmuştur (Aralık: 5-60 saat). Ölümsonrası süresi çoğu vakada meşhut ölümlerde tespit edilmiştir ve otopsi sırasında ölümsonrası değişikliklerin düzeyleriyle de desteklenmiştir.

43 Otopsiler sonucunda farklı ölüm nedenleri tespit edilmiştir: boğulma (27,5%), zehirlenme (15,5%), kardiyak (24,2%), travmatik (17,3%), ve muhtelif ölümler (15,5%). Normal otopsi raporlarından farklı olarak cesetlerin yaşı, cinsiyeti, tespit edilen ölüm sonrası süresi, organ ağırlıkları ve ölüm sebebiyle ilişkili klinik geçmiş verileri her vakada rapor edilmiştir. Boğulma sebepleri önem sırasına konulmuştur.

44 Sonuç olarak farklı boğularak ölüm sebeplerinin göz sıvısındaki aminoasit konsantrasyonunda gözle görülür bir artışa neden olmadığı sonucuna varılmıştır. Ancak bunun yanında, ölümden sonra geçen sürenin artmasıyla birlikte göz sıvısındaki aminoasit (Taurin, Glutamate ve kısmen Aspartate) miktarının önemli şekilde arttığı tespit edilmiştir. Göz sıvısındaki aminoasit konsantrasyonu hakkındaki yayınlardan sadece birkaçında, ölüm sonrasında geçen süre ile göz sıvısındaki aminoasit konsantrasyonunun lineer logaritmik bir şekilde azaldığı ifade edilmiştir.

45 Göz sıvısındaki aminoasit konsantrasyonunun normal koşullarda düşük olmasının sebebinin, aminoasitlerin sürekli olarak retinada bulunan pigment epitelyumun aktif transport mekanizmasıyla göz sıvısından kana geçtikleriyle ilgili olduğu bilinmektedir. Bu yüzden, ölüm sonrasında göz sıvısındaki aminoasit konsantrasyonunun artması muhtemelen ölüm gerçekleştiğinde pigment epitelyumun geçirgenliğinin artmasıyla kan ile göz sıvısı arasındaki bariyerin bozulması ve aktif transport mekanizmasının işlevini yitirmesi sebebiyle olmaktadır. Bir başka sebep ise proteoliz (proteinin parçalanması) olabilir ki bu yaygın bir sebeptir.

46 Göz sıvısındaki Aspartate aminoasidinin ölüm üzerinden geçen zamanla doğru orantılı olarak arttığı kesin olarak belirlenmiştir ve bu özellikle çözülmesi zor olan vakalarda ölüm vaktinin tespiti için kullanılan bir bulgudur. Glutamine aminoasidi ise göz sıvısında ölüm sonrasında önemli bir değişiklik göstermemiştir.

47 Kanda, İdrarda ve Göz sıvısında LSD, iso-LSD, nor-LSD ve 2-oxo-3-Hidroksi-LSD Tayini

48 Vücut sıvılarında LSD (liserjik asit dietilamid) tayini, sıvı-sıvı ekstraksiyonu, likit kromatografisi ve iyon yakalayıcı kütle spektrometresinde çoklu kütle spektroskopisi yöntemleriyle yapılır. LSD tayini, maddenin fiziksel ve kimyasal özellikleri nedeniyle zor bir işlemdir. Bu özellikler, LSD’nin ışığa ve ısıya duyarlı olması, asidik ortamdan etkilenmesi, izomeriye olan yatkınlığı, adsorpsiyondan kaynaklanan kayıplar ve vücut sıvılarında eser miktarda bulunması gibi özellikleridir.

49 LSD analizinin doğru yapılması için oldukça seçici bir ekstraksiyon veya çok hassas bir tespit yöntemi, ya da her ikisinin birlikte kullanılması gerekmektedir. Vücut sıvılarındaki LSD konsantrasyonu tayini, ölen kişinin madde kullanıp kullanmadığını ortaya çıkaran bir analizdir. Madde kullanan kişilerin göz sıvısında % oranında LSD bulunabilmektedir.

50 Göz Sıvısında Potasyum Konsantrasyonunun Tayini ve Ölüm Vaktinin Tespitinde Kullanılması

51 Ölüm zamanı birçok farklı yöntemle bulunmaktadır
Ölüm zamanı birçok farklı yöntemle bulunmaktadır. Örnek olarak birçok farklı grup tarafından incelenen göz sıvısındaki potasyum konsantrasyonu tayinidir. Ölümden sonraki ilk 24 saat içerisindeki analizlerinde oluşan büyük hata payına rağmen, daha uzun süreli ölüm sonrası aralıklarında en iyi biyokimyasal test olarak kabul edilir.

52 İlk olarak 1963 yılında Sturner tarafından, ölüm sonrası aralığının tespiti için göz sıvısındaki potasyum konsantrasyonunun hesaplandığı bir formül rapor edilmiştir. Bu yaklaşım daha sonra modern istatistiksel yöntemler kullanılarak tekrar formüle edilmiş ve potasyum bağımlı değişken yerine bağımsız değişken olarak tanımlanmıştır.

53 Zamanımızda ise radyolojide yeni yöntemler geliştirilmiştir
Zamanımızda ise radyolojide yeni yöntemler geliştirilmiştir. Araştırmacılar, hücre içi bölümlerden çıkan potasyum derişiminin ölüm sonrasında zamanla arttığını bulmuşlardır. Ancak bu ilişkiye ait grafiklerin eğimleri ve kesim noktaları birbirlerinden büyük farklar göstermiştir. Bu farklar, ölüm şekli, çevre sıcaklığı ve çürüme gibi sebeplerden kaynaklanabilir. Göz sıvısındaki potasyum konsantrasyonunun tayini, düşük basınç iyon kromatografisi (LPIC) ile yapılır.

54 Bir başka önemli faktör de analiz yöntemidir
Bir başka önemli faktör de analiz yöntemidir. Potasyum konsantrasyonu tayininde 2 ana yöntemden birinde maddeler ayrı ayrı elde edilmezken, diğeri maddeleri ayırmaya yöneliktir. Maddelerin ayrı ayrı elde edilmediği yöntemlerle, (özellikle alev fotometrisi ve iyon seçici elektrot) karşılaştırıldığında, maddelerin ayrı ayrı elde edildiği analiz (iyon yoğunluğu, pH, aminler, peptitler gibi) sonuçları, göz sıvısındaki bileşenlerin konsantrasyonlarındaki dalgalanmalardan etkilenmez. İnorganik bileşiklerin analizi için kapiler elektroforez ve iyon kromatografisi ayırıcı yöntemler olarak kullanılmıştır ancak bu yöntemlerin pahalı ve karmaşık analiz yöntemleri olması sebebiyle kullanımı kısıtlıdır.

55 Yapılan deneyde amaç ölümden sonra geçen sürenin göz sıvısındaki potasyum konsantrasyonunun değerlendirilmesiyle tahmin edilmesidir. Bunun için adli vakaların otopsileri sırasında, nispeten daha uygun koşullarda muhafaza edilebilmiş olan cesetlerden seçilen 62 farklı göz sıvısı örneği alınmış ve LPIC ile analizleri yapılmıştır. Birçok inorganik madde ve organik asitler LPIC yöntemiyle ayırılmış ve analiz edilmiştir.

56 Ölümsonrası aralığı ile göz sıvısındaki potasyum konsantrasyonu arasında lineer bir ilişkiye ulaşılmıştır. Denklem aşağıdaki gibidir: [K+] = PMI , r =

57 Üzerinde çalışılan 62 vakanın hepsinde cesetler yetişkinlere aittir ve ölüm zamanı tam olarak bilinmektedir (1-27 saat arasında değişir). Göz merceğiyle ilgili hastalığı olan veya kafatası travmaları geçirmiş cesetler bu deneyin dışında tutulmuştur. Deney sonucunda göz sıvısındaki potasyum konsantrasyonunun ölüm zamanının doğru olarak tespit edilmesinde değerli sonuçlar verdiği sonucuna varılmıştır.

58 Yüksek ve düşük ısıdan etkilenmediği belirtilen göz sıvısı potasyum konsantrasyonunun, ilk 12 saatte sağlıklı sonuç verdiği belirtilmekle birlikte, son yıllarda yapılan çalışmalar sonucunda tek başına güvenilirliğinin düşük olduğu ortaya konmuştur.

59 Göz Sıvısındaki Potasyum Konsantrasyonunun Kapiler İyon Analiz Yöntemiyle Belirlenmesi

60 Kapiler elektroforezin bir şekli olan kapiler iyon analizi (CIA) iyonik bir karışımdaki farklı elektroforetik hareketliliğe sahip olan iyonların birbirinden ayrılmasını sağlar. Bu teknik insandaki göz sıvısında bulunan potasyum derişimini incelemekte kullanılır. CIA uygulamasında 4000 kapiler elektroforez sistemi kullanılır.

61 Sistemde 75m x 60 cm kapiler ve bir çalışma elektrolit çözeltisi bulunur. Çalışma elektroliti; 67,7 mg hidroksiisobütirik asit (HIBA), 52,8 mg 18-crown-6-eter ve 64 L 4-etilbenzilaminin 100ml sudaki çözeltisidir. Sisteme 214nm dalga boyunda ultraviole absorpsiyon (detection) kullanarak 20 kV’lık bir akım uygulanır. Sistemden geçiş sürelerinin farklı olmasından yararlanarak iyonlar birbirinden ayrılır.

62 Göz sıvısı ölüm nedeninin ve ölüm zamanının belirlenmesinde kullanılır
Göz sıvısı ölüm nedeninin ve ölüm zamanının belirlenmesinde kullanılır. Göz sıvısında yapılan analiz sonuçlarının diğer biyolojik numunelerle yapılan analiz sonuçlarıyla kıyaslanması ilaçların absorpsiyon ve emülsiyon durumlarının belirlenmesinde, ilaçların farmakokinetik durumları ve cesette diyabet teşhisinde yararlı olabilir. Göz sıvısındaki elektrolit ( sodyum, klorur, potasyum, kalsiyum, magnezyum) ve nitrojen bileşiklerinin ( üre, amonyak, kreatinin, ksantin) konsantrasyonlarının analizi ölmeden önce kişide var olan hastalıkların ve ölüm zamanıyla otopsi zamanı arasında geçen zaman aralığının belirlenmesinde önemli rol oynar. Göz sıvısındaki potasyum konsantrasyonu öldükten sonra artar.

63 Çalışma elektrolit çözeltisini hazırlamak için 250ml’lik balon joje içerisine 100 ml su konup magnetik alana maruz bırakılır. Daha sonra 67,7 mg HIBA; 64L 4-metilbenzilamin ve 52,8 mg 18-crown-6 eter balon jojeye ilave edilir. Magnetik alanda katıların çözünmesi sağlanarak çözelti hazırlanır. Daha sonra da vakum uygulanarak çözeltideki magnetik özellik giderilir. Çalışma elektroliti hergün yeni olarak hazırlanmalıdır.

64 Göz sıvısındaki elektrolit konsantrasyonu iyon seçici elektrolitler kullanarak alev emülsiyon spektrofotometri, atomik absorpsiyon spektrometri ve potansiyometri ve HPLC gibi analitik teknikler kullanılabilir

65 Göz Sıvısı ile Alkol Analizi

66 Göz sıvısı analizinde alkol analizi ve ölüm zamanının tespiti amacıyla alınır. Koruyucu konulmaz. Tüp etiketlendirilerek yönetmeliğimize göre gönderilir.

67 Alkol zehirlenmelerinden dolayı kaynaklanan ölümler adli uygulamalar açısından sık rastlanan durumlardır. Klinik uygulamalarda kullanılan biyokimyasal belirteçler; serum -glutamiltranspeptidaz (GGT), alanin aminotransferaz (ALT), aspartat transaminaz (AST), karbonhidrat deficient transferin (CDT) ve eritrosittir. Bu belirteçler kullanılan alkol miktarının belirlenmesinde rol oynarlar.

68 Alkolden dolayı ölen bir kişinin kan analizinde alkol bulunamayabilir
Alkolden dolayı ölen bir kişinin kan analizinde alkol bulunamayabilir. Oysa göz sıvısında biyokimyasal belirteçlerle yapılan analizlerle ölen kişinin kronik alkolik olup olmadığı belirlenebilir. Alkolik olan kişilerde GGT değeri yüksek çıkar. Alkol tayininde klinik laboratuarlarda sıklıkla kullanılan diğer yöntem ise kandaki CDT seviyesi analizidir.

69 Postmortem İriste Renk Değişimi

70 Adli patolojistler ve araştırmacılar ölümden sonra iris renginin değiştiğini belirlemişlerdir. Bunun için gözler üç gruba ayrılırlar ve her bir örnek farklı sıcaklıklarda 3 gün boyunca incelenir. Tüm izole edilen mavi gözler oda sıcaklığında ve yüksek sıcaklıklarda 48 saat içinde kahverengi/siyah renge dönüşürler. Deney ortamında ise mavi göz, oda sıcaklığında 72 saat sonra kahverengi/siyah renge dönüşür.

71 Knight’a göre göz rengi, tüm göz yuvarlağı tamamen dekompoze olmadan önce değişiyor. Knight’ın bu iddiasını test etmek için bir dizi yol gösterici deneyler yapılmaktadır. Bunun için izole edilen gözler oda sıcaklığında ,izotermal buhar dolabında saklanır ve tüm mavi gözler kendi kendine tamamen dekompoze olmadan önce 2-3 gün tahlil edilen gözdeki göz sıvısı siyah ve sulu olarak görünür. Oysa, normalde göz sıvısı transparan (geçirgen) ve jelimsi yapıdadır.

72 Ana deney toplam 137 tane izole edilen gözün kontrollü olarak gözlemlenmesinden oluşmaktadır. Bunun için gözler birkaç günden daha uzun bir süre boyunca üç farklı çevre koşullarında ve sıcaklıklarda tutulur. Her 12 saatte bir meydana gelen değişiklikler gözlemlenir.

73 1. Koşul: ( LMS series Four Cooled Incubator) 4-8oC
2. Koşul: izotermal buhar dolabında oda sıcaklığında ( 21-26oC) 3. Koşul: (Gallenkamp Plus II Oven ) 30-36oC

74

75

76

77

78 Gözler iki farklı durumda toplanırlar:
1.kısımda; 119 tane göz kesildikten 4-5 saat sonra toplanır, şişirilir(torbalanır) ve buz üzerinde saklanır. 2. kısımda ise gözler ölümden sonraki ilk 1 saat içerisinde toplanır.

79 Her iki kısımda da toplanan gözler hemen laboratuara gönderilir
Her iki kısımda da toplanan gözler hemen laboratuara gönderilir. Orada kategorilere ayrılırlar ve üç farklı çevre koşullarından birinde sert, plastik bir tabla üzerine konur. Her 12 saatte bir aşağıdaki işlemler yapılır; Her bir çevre koşulundaki sıcaklık ve nem (su) miktarı keydedilir. Tüm tabakanın fotoğrafı çekilir Her bir çevre koşulundaki gözlerden kalibre edilmiş bir mikropipetle 1 ml göz sıvısı çekilir.

80

81 İlk kısımdaki deneyde ölümden 24 saat sonra göz sıvısı transparan ve jelimsi yapıdadır. Bu beklenen bir durumdur. Ama 36 saat sonra göz sıvısı sulanır ve koyulaşır. Özellikle de 21oC veya daha yüksek sıcaklıklarda ölüm zamanıyla otopsinin yapıldığı zaman aralığı arttıkça göz sıvısının koyuluğu da artmaktadır.

82 İkinci kısımda ise göz sıvısı Gallenkamp oven’da 35oC sıcaklıkta bulunur ve bu durumda göz sıvısı 24 saat sonra koyulaşır.

83 Deney tüpünün içerisinde bulunan serbest melanin granülleri tüpün dibine çökerler. Çöken bu granüllerin hacmi ölüm zamanıyla orantılı olarak artış gösterir. Kantitatif ölçüm metodu kullanılmamasına rağmen çöken granül miktarının arttığı gözlemsel olarak belirlenebilir. Bu durum yüksek sıcaklıktaki (30-36oC) alınan örneklerde daha belirgindir.

84 Kaynaklar 1. Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, Yayın No: 84 Toksikoloji 2. Alkol, Uyuşturucu, Uyarıcı ve Benzeri Madde Entoksikasyonların Adli Tıbbi Özellikleri, Nurşen TURAN (Karadeniz Teknik Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Adli Tıp Anabilim Dalı), Lale TIRTIL(Adli Tıp Kurumu, Küçükçekmece Şube Müdürlüğü), Sermet KOÇ (İstanbul Üniversitesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Adli Tıp Anabilim Dalı) 3. Adli Tıp Anabilim Dalı, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi 4. 13th INTERPOL Forensic Science Symposium, Lyon, France, October TOXICOLOGY REPORT, A Review, ( ) 5. ÖLÜM ve POSTMORTEM DEĞİŞİKLİKLER Doç.Dr. Mete K. Gülmen, Uzm. Dr. Berna Yarımoğlu 6. 7. J Forensic Sci, May 2008, Vol. 53, No. 3 ; doi: /j x “Free Amino Acid Concentrations in Vitreous Humor and Cerebrospinal Fluid in Relation to the Cause of Death and Postmortem Interval” Donata Favretto . Giampietro Frison, Sergio Maietti,Santo Davide Ferrara 8. “LC-ESI-MS/MS on an ion trap for the determination of LSD, iso-LSD, nor-LSD and 2-oxo-3-hydroxy-LSD in blood, urine and vitreous humor” , Received: 28 June 2005 / Accepted: 9 January 2006 / Published online: 23 February 2006 9. Kenneth E., Ferslew' Andrea N., Hagardorn'  M. Travis Hamson',  William F. McCormick', Electrophoresis 1998, 19, 6-10 10. Vitreous humor carbohydrate-deficient transferin concentrations in the postmortem diagnosis of alcoholism, Eduardo Osunaa , Mar´ıa D. Pe´rez-Ca´rcelesa, Miguel Morenob, Andre´s Bedate , Josefa Conejero , Jose M. Abenza , Pedro Mart´ınez


"Sümeyra Gül Öztürk Yasemin Beyhatun Biyanka Güler" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları