Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

SÖZ UÇAR YAZI KALIR.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "SÖZ UÇAR YAZI KALIR."— Sunum transkripti:

1 SÖZ UÇAR YAZI KALIR

2 İSTER GÖRÜLEN ŞEYİ ARA, İSTER DUYULAN ŞEYİ.
İSTER DOKUNULANI TUT, İSTER ŞÜPHELİ OLANI. İSTER DUYULANA YAPIŞ, İSTER BİLİNENE. DÜŞÜNCENE VEYA HAYÂLİNE GELEN; SENCE OLANAKLI YA DA OLANAKSIZ GÖRÜNEN ŞEY, -SÖZ DÜŞMEDİKÇE- HEP SINIRLI OLUR. TANRI TAKDİRİNİN LEVHASI BİLE SÖZLE KAPLANMIŞ, SÖZLE ANLATILMIŞTIR. İSTER VAR OLSUN, İSTER YOK; HER ŞEY SÖZÜN AVUCUNDA MUMA DÖNER… ATTAR

3 SÖZCÜKLERİN KADAR CÜMLE
KURABİLİRSİN. CÜMLELERİN KADAR KONUŞABİLİRSİN. DÜŞÜNCELERİN, SÖYLEYEBİLDİĞİN KADARDIR. KONUŞABİLDİĞİN KADAR ANLATABİLİRSİN. KARŞINDAKİ SENİ, ANLATABİLDİĞİN KADAR TANIR. SÖZÜ İSTER SÖYLE İSTER YAZ, SEN, ONU İFADE EDEBİLDİĞİN KADARSIN… AHU ÜNSAL

4 Söz kabuk, mânâ öz'dür. Söz sedef ise, mânâ incidir
Söz kabuk, mânâ öz'dür. Söz sedef ise, mânâ incidir. Öz olmayınca kabuğu neylersin. İncisi olmayan sedef neye yarar? İmam-ı Gazâlî

5 SÖZ İNCİLERİ Tüm kötülüklerden uzak, yalnızları oynayan bir ebediyet; deli mavi. Deryanın temizliği, bir elmas gibi parıldayan eşsiz kumu, aşıkların yolunu gözleyen çakıl taşları “al beni” dercesine bakıyor. Gezdiğim her yer beni büyüledi , ağlattı, heyecanlandırdı. Ancak sonunda, o görüntüler ve oraların bende bıraktığı o duygular, “hayat anılarımda” kendileri için boş bırakılan yerlere yerleştiler.

6 İNCİLERİ PARLATALIM Mardin’in üzerinde kurulduğu tepenin ovadan görünüşü; düzgün kesilmiş peynir kalıbını andırıyor. Kıvrıla kıvrıla, nefesimizi tutarak tırmanıyoruz. Bizi neyin karşılayacağını bilmiyoruz. Uzaktan bir nokta gibi görünen Mardin evleriyle karşılaşıyoruz. Yol boyunca hem karıncalar gibi çalışan insanlar var, hem de ağustos böcekleri gibi boş boş duranlar.

7

8 YÜREKTE KALAN VEDALAR Ölümün soğuk nefesiyle yüz yüze geldiğinizde vedalara ayıracak zamanınız kalacak mı? Biz insanlar kör yaratıklarız. Tıpkı………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………..Halbuki…………………………….………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………

9

10 Yağmurlu bir yaz günü yine. Yıllar ne kadar da çabuk geçiyor
Yağmurlu bir yaz günü yine. Yıllar ne kadar da çabuk geçiyor. On sekiz yıl önce bugün kapamıştım gözlerimi hayata. Nemli toprağın altında geçen onca sene dile kolay. Hele bir de o şakır şakır yağan yağmurun ıslattığı nemli topraktan başka dostunuz yoksa... Düşünüyorum da şimdi, ne çok söylenmişim yaşarken. Oysa ki daha zoru da varmış. Haykırmak isterken sonsuzluğa, kahverengi bir duvar çıkar ya karşına... Derdini anlatmak isterken seni dinleyecek birini bulamazsın ya... İşte en kötüsü de bu hayatta. Yine kumsal sakin, yine deniz durgun, yine güneş batıyor ve ben yine yalnızım. Anı defterimin sayfalarını aralıyorum şimdi. Koskoca bir ömür gizli bu beyaz sayfalarda. Yalnız geçen seksen iki yıllık bir yaşam öyküsü.Okul yıllarım. Sürekli kıkırdayıp saklambaç oynayan çocuklar bir kenarda, ben bir kenarda. Resmin üstünde ise anlam veremediğim minik bir el var. Bana bakıyor sürekli. Yavaşça bir adım atıyor bana doğru, sonra tekrar geri çekiliyor. Bir şeyler anlatmak istiyor belli ki. Yeni bir sayfaya geçiyorum şimdi. Ameliyat olmak için hastanede yatıyordum. Yine elimi tutacak, bana moral verecek kimse gelmemiş ziyaretime. Çok ilginç, küçük el yine yanımda duruyor. Peki ben kalbimdeki bu meleği niye hiç fark edemedim? Hayat ne garip. Bazen göremediklerimiz bizi görür, sesini duyamadıklarımız bizi duyar, elini tutamadıklarımız elimizi tutar. Sen de benim iyilik meleğimsin. Zor günümde aradığım çaremsin. Kendimi yapayalnız hissettiğim zamanlarda yanımdaymışsın meğer. Artık ben bir ölüyüm ya da bir hiç. Ama sen beni yine de unutma. Arada sırada gel yanıma. Hal hatır sor. Sımsıcak sevgini benden eksik etme olur mu? Yağmur Topaloğlu

11 Neden kapatıldığımı bilmediğim bu odada beni düşüncelerimle yalnız
bırakmışlar. Aslında iyi de yapmışlar çünkü koşturup durduğum ve adını “Dünya” koyduğum ıssız çölde sanırım en değerli yeteneğimi belki de zor olduğu için- düşünme yeteneğimi bir kenara atmışım. Bir iğne yapmışlar bana… Yüce zamana ad koymak-gün, ay, asır- ona saygısızlık olur. Bu yüzden söylemem kaç gün, kaç saniye; ama biliyorum uzun. Hissedince plastik eli üzerimde irkiliyorum önce. Şaşırıyorum neyin nesi bu diye. Umarsızlık yapıyorum sonraları ama yine de içimde bir rahatsızlık. Merak ediyorum. Sonunda belki bana arkadaş olsun diye göndermişlerdir onu, diye düşünüyorum. O yapay ele de, “dünya”da yaptığım gibi, inanıyorum. Biraz üşüyorum, düşüyorum, yine de biliyorum bir şeyler beni tutacak, ya da ben tutacağım, tutunacağım veya; sonsuzluğu sonsuza kadar sonsuzca sürdüreceğim. Alaz AYDIN

12

13 BEĞENİLEN CÜMLELER Ağaç, eskiden güneşte ahenkle dans eden yapraklarına sahip çıkmıyordu artık. Dağlar, liseli aşıklar gibi kıskanıyordu bulutları delen binaları. Bulutlar komşu olmak istemiyordu hayatlarını altüst eden bu gri ruhsuz beton yığınlarıyla. M. Mendoza İstenmediğim yerde durmam diyor gururlu kavak. Mavi, yeşil düşkünü insanlar, taştan devlere tapıvereli, umudu kesmiş o da diğerleri gibi. Önce uzun bacaklarını söküyor topraktan, sonra eğiliyor yorgun bedeniyle griliğe… Son yelde dökülen yapraklarını topluyor çürümüşlüklerden. Bir umut kaldırıyor başını ufuklara; bir kıpırdanış, bir pırıltı yok mu onu yolundan alıkoyacak? T. Birengel

14 GİRİŞ PARAGRAFINI SEÇ Rio De Jenerio’nun anlamı, Ocak nehridir. Uçakla Rize’ye inmiş bulunmaktayız. Adını Kraliçe Amastris’den almış olan Amasra, tam bir doğa harikasıydı. Afrika’nın kuzeyinde yer alan Tunus; Avrupa, Ortadoğu ve Afrika’ya açılan bir bölgede yer alması nedeniyle, stratejik açıdan oldukça önemlidir. Saat gecenin on ikisi. Bir koltuğa oturmuş camdan dışarıyı seyrediyorum. Herkesin met ettiği, ölümsüz aşkların daimi yuvası Paris. Herkes Paris’i övüp duruyordu. Ben bir fotoğrafçıyım. İşim için, işim uğruna her yere gittim. Esenboğa Havalimanı’ndaydık. Büyük bir heyecanla 319 sefer sayılı Viyana uçağımıza bindik.

15 GELİŞME PARAGRAFI “Yıldızlar” der Tagore “ateşböceği sanılmaktan korkmazlar.” Biz neden olduğumuz gibi görünmekten bu kadar korkuyoruz? ……………………………………………………… ………………………………………………………… …………………………………………… Eğer bir yıldız kadar duru ve ışıl ışılsak, ne çıkar ateşböceği sansalar bizi?

16 GÖRMEK VE BAKMAK

17 Serzeniş, cevval, tılsım
Çiğde, dönemeç Efsun Alaca Allak bullak Ar Serzeniş, cevval, tılsım Basiret – bedbin

18

19 CÜMLE ÇÖZÜMLEMESİ Soğuk, karlı bir gündü. Sanki bembeyaz pırıltılar, küçücük köyü sımsıcak kanatlarının arasına almıştı. Sadece ayrı kaldıkları küçük çocuklarının yüzlerindeki ışıltıyı, burunlarında tüten kokularını koklamak için bu kadar hızlı ve aceleci davranıyorlardı. Zırhlı surlar onları teker teker alıyorlardı kendi ateşlerinin içine. Hiç olmazsa o, mücadele verip hayatını ortaya koymuştu fakat insan inanmamakta direnmişti.

20 Duygu ve düşünceleri tek paragrafta ifade edebilme: / 5
YAZI DEĞERLENDİRME Duygu ve düşünceleri tek paragrafta ifade edebilme: / 5 Paragraflar arası düşünce birliği: / 5 Sözcüklerin seçimi: / 5 Doğru tümceler kurma: / 5 Söz sanatlarına yer verme: / 5 Yazım ve noktalama işaretleri kurallarına uyma: / 5 Buluş yapma: / 5 Duygu ve düşünceleri akıcı bir şeklide anlatma: / 5 Yazı türüne uygunluk: / 5 Yazıda özen: / 5

21 DERS İÇİ DAVRANIŞLAR Derse katılım: / 10
Dinleme kurallarına uyma: / 10 Konuşma kurallarına uyma: / 10 Okuma kurallarına uyma: / 10 Motivasyonu yüksek tutma: / 5 Dersin içeriğine ve akışına uyum sağlama: / 5 Dön Sunum İçerik


"SÖZ UÇAR YAZI KALIR." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları