Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

PİAGET’İN BİLİŞSEL (ZİHİNSEL) GELİŞİM KURAMI

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "PİAGET’İN BİLİŞSEL (ZİHİNSEL) GELİŞİM KURAMI"— Sunum transkripti:

1 PİAGET’İN BİLİŞSEL (ZİHİNSEL) GELİŞİM KURAMI
Çocukları, düşünme yetenekleri konusunda gözlem ve araştırmalar yaparak inceleyen İsviçreli Psikolog Jean Piaget ’nin bilişsel kuramı en kapsamlı ve en etkili yaklaşım olarak kabul edilmektedir.

2 BİLİŞ Bilgiyi nasıl organize edeceğimizi, düzenleyeceğimizi, biçimini nasıl değiştirebileceğimizi gösteren bir işlem ve bir eylemdir. Biliş ; duyarlılık, algı, imgeleme, akılda tutma, anımsama, problem çözme, anlam çıkarma ve düşünme gibi ögeleri içerir.

3 Bilişsel Gelişim Çocuk öğrendiği kelimelerin nesnelerle görsel olarak pekiştirilmesi ile aktif öğrenir. Bireyde akıl yürütme, düşünme, bellek ve kavrama sistemlerinde meydana gelen değişmelerdir. Bilişsel gelişim, dildeki değişmeleri kısaca tüm zihinsel faaliyetleri kapsar.

4 Bilişsel gelişim terimi, bilgiyi, belleği, akıl yürütmeyi, sorun çözmeyi, kavramları ve düşünmeyi; bir başka deyişle öğrenmeyi ve anlamayı içeren zihinsel etkinliklerin gelişimini kapsar. Kişinin davranışlarını anlatan genel ve geniş bir kavramdır. Önemli Savunucuları: Piaget, Bruner, Vygotsky’dir. Dil, bilişsel gelişimin göstergesidir.

5 PİAGET’NİN BİLİŞSEL GELİŞİM KURAMI
Piaget’e göre birey dünyanın pasif alıcısı değildir. Çocuk bilgiyi kazanmada aktif role sahiptir. Ayrıca yetişkinler ve çocukların dünyayı anlama yollarının birbirinden farklı olduğunu savunmuştur.

6 Piaget’e göre gelişim, kalıtım ve çevrenin etkileşimin bir sonucudur.
Piaget bu farklılığı incelemiş ve insanların dünyayı algılamalarına yarayan bilişsel yapıları açıklamaya çalışmıştır. Öğrencilere yeni bilgiler öğretmekten daha önemlisi düşünmeyi öğretmektir. Piaget’in kuramı, bu bakımdan da önem taşımaktadır. Piaget’e göre gelişim, kalıtım ve çevrenin etkileşimin bir sonucudur. 6

7 Piaget’in Bilişsel Gelişim Kuramının Temel Kavramları
Şema Uyum Sağlama A) Özümleme(Asimilasyon) B) Düzenleme (Uyumsama- Akadamasyon) Dengeleme

8 ŞEMA Piaget, şemayı deneyimlerimizi, yorumlama, organize etme ve sunmada yararlandığımız bir zihinsel yapı olarak tanımlamaktadır. Şema yeni gelen bilginin yerleştirileceği bir çerçevedir. Bilişsel yapılar ve şemalar yoluyla birey çevresine uyum sağlar ve çevreyi organize eder. Yapılar, sürekli olgunlaşma ve yaşantı kazanma etkileşimi sonucunda değişir, yeniden organize edilirler. Bir yaş çocuğunun şemaları ya da yapıları, dört yaş çocuğunun yapılarından farklılık gösterir

9 Şema, insanların ilgili bilgileri bir araya getirilerek zihninde organize etmesinden oluşur. Bilgisayarda dosyalar oluşturulmaya benzer bir işlemle gerçekleştirilir. Şema kavramını somutlaştıran bir örnek: köye bir gezi sırasında, kırda yayılan koyunları ilk kez gören çocuk ‘‘baba köpeklere bak’’ der. Açıkça görülüyor ki koyunlar çocuğun bildiği köpek ölçütlerine en uygunudur. Koyun uyarıcısıyla karşılaştığında, onu kendisinde var olan uygun şema içerisine yerleştirmiştir. Ancak koyunlarla etkileşimde bulunup yeni yaşantılar kazandıktan sonra, koyunun köpek olmadığını anlayıp onun için yeni bir şema, kategori oluşturacaktır.

10 UYUM SAĞLAMA Karşılaşılan yeni durum daha önceki şemaların kullanılmasıyla açıklanamadığında çocuğun, daha önce edindiği şemayı değiştirerek yeni şema oluşturmasına uyum sağlama adı verilir. Uyum fonksiyonel bir değişmezdir, yaşam boyunca devam eder. Uyum sağlama, insanın çevresi ile arasında geçici dengeler sağlama çabasıdır. Uyum özümleme ve düzenleme olmak üzere iki yönlüdür.

11 a- Özümleme (Asimilasyon) Çocuğun, yeni karşılaştığı nesne ve olayları , mevcut şema içine yerleştirmesidir. Yeni öğrenilen bilgiler özümsenerek eski şema içine yerleştirmeye çalışılır. Çocuk özümleme sürecinde daha önce bildikleri ile yeni durumu anlamaya çalışmaktadır. Örnek olarak; hiç deniz kestanesi görmemiş bir çocuk, deniz kestanesi denilince, bunu kendi bildiği kestane yapısında yenebilen kahverengi bir meyve olarak düşünebilir . Hayatında ilk defa aslan gören bir çocuğun , aslanı köpek olarak görmesi de özümlemeye örnektir. Hayatında ilk kez hurma gören bir çocuğun bunu zeytine benzetmesi de bu olaya örnek olarak gösterilebilir. Özümleme , uyum sağlama çabasıyla bireyin yeni bilgileri eski bilgilerine katma işlemi sırasında kullandığı süreçtir.

12 b- Düzenleme (Uyumsama – Akadamasyon)
b- Düzenleme (Uyumsama – Akadamasyon) Mevcut şemayı yeni durumlara , objelere , olaylara göre yeniden biçimlendirme sürecine düzenleme adı verilmektedir. Yukarıdaki örnekte görüldüğü gibi özümleme tek başına bilişsel gelişimi sağlama da yetersiz kalmaktadır . Dışarıdan gelen uyarıcıları , bireyin, sürekli kendinde var olan yapıları içine alması ve onlara göre tepkide bulunması gelişimi sınırlandırır . Bu nedenle yeni obje olay , durumları anlamak , bilmek için var olan yapıların yeniden şekillendirilmesi, biçimlendirilmesi de gerekmektedir . Her yaşantı özümleme ve düzenlemeyi kapsar. Örneğin; Hurmayı zeytin zanneden çocuk (özümleme – asimilasyon) annesine ‘‘Anneciğim bu zeytin neden buruşuk?’ ’diye sorar . Annesi ‘‘Oğlum , o zeytin değil , hurma’’ dediğinde çocuk bir an şaşırır (dengesizlik) ve tekrardan denge durumuna gelebilmek için yeni bir şema oluşturur. ( Uyumsama ) Eğer mevcut bilişsel yapılar , yeni durumlara cevap vermek için uygun ise özümleme yapılır . Yeterli değil ise mevcut yapılar yeniden düzenlenir . Bu yeniden düzenleme kabaca , öğrenmeye eş değer görülmektedir . Yeniden düzenleme olmadan tek başına özümlemeyle öğrenme ve dolayısıyla öğrenme mümkün değildir. Koyunları köpek şeması içinde özümleyen çocuk , koyunlarla etkileşimde bulunduğunda koyunların köpeklerden farklı olduğunu görür ve köpeklere ilişkin şemasını yeniden düzenler . Belki koyunlar için ayrı bir şema oluşturur. Düzenlemenin iki boyutu vardır . Yeni karşılaşılan durum için ya bilişsel yapı değiştirilir ya da yeni bir şema oluşturulur.

13 DENGELEME Özümleme ve uyma süreçlerinin karşılıklı etkileşimi sonucunda dengeleme süreci ortaya çıkar. Bireyin yeni karşılaştığı bir durum ile kendisinde daha önceden var olan bilgi ve deneyimleri arasında denge kurmak için yaptığı zihinsel işlemlerdir. Bilişsel gelişimde dengeleme, bireyin özümleme ve düzenleme yoluyla çevremize uyum sağlayarak dinamik bir dengeye ulaşması sürecidir .Hayatında hiç uçak görmeyen bir çocuk ilk defa uçak gördüğünde bunu bir uçan kuş olarak özümleyebilir. Uçağın kuş olmadığını öğrendiğinde mevcut denge bozulur ve yeni bir denge durumu oluşturmaya çalışır. Uçağın kuştan farklı bir varlık olduğunu algılaması ve yeni bir şema içine yerleştirmesiyle dengeleme sağlanmış olur.

14 Dengeleme sürecini harekete geçirebilmek için, bu süreç içinde yer alan özümleme ve düzenleme etkinliklerinin dengeli bir şekilde yer alması gerekir. Bireyi tamamen bilişsel yapıyı yeniden düzenlemeye zorlayan ya da tamamen özümlemeye yönelten etkileşimler dengeleme sürecini harekete geçirmez. Eğer öğretmenler, çocukların düzeyinin altında davranışlar kazandırmaya çalışırlarsa, verilen bilgiyi kolaylıkla özümleyeceklerinden ilgileri dağılır. Onlar için bir dengesizlik söz konusu olmadığından dengeyi kurma içinde bir çabaları olmaz. Çocukların düzeyinin çok üstünde problem çözmeleri beklendiğinde de, halihazırda var olan şemalarıyla harekete geçmeleri mümkün değildir. Bu her iki durumda da dengeleme meydana gelmez. Dolayısıyla da ne öğrenme ne de gelişme meydana gelir . En üst düzeyde gelişim, özümleme ve düzenleme dinamik bir dengede olduğu zaman gerçekleşir.

15 Bilişsel Gelişimi Etkileyen İlkeleri Piaget şöyle sıralamaktadır;
Olgunlaşma Deneyim/Yaşantı Organize Etme/Örgütleme Uyum Dengeleme

16 3.Organize Etme/Örgütleme
1.Olgunlaşma 2.Deneyim/Yaşantı 5.Dengeleme 3.Organize Etme/Örgütleme 4.Uyum

17 OLGUNLUK- OLGUNLAŞMA Bireyin, belli bilişsel düzeylere gelebilmesi ve bilişsel etkinliklerde bulunabilmesi için biyolojik ve toplumsal olarak hazır olma halidir. İnsan yavrusu, çok sayıda refleksle doğar. Bu refleksler, çevresine uyum sağlamasına yardım eder. Çevresindeki dünya ile ilgili hiçbir yaşantıya sahip olmayan bebeğin davranışlarını refleksler yönetir. Ancak bebek, biyolojik olarak olgunlaştıkça ve çevresiyle etkileşimleri sonucu yaşantı kazandıkça, refleksler değişikliğe uğrar. Refleksler, çocuğun çevresine uyum sağlamasına yardım konusunda yerlerini, bilinçli, karmaşık hareketlere bırakırlar. ; bilişsel gelişimde ilerleme olabilmesi için organizmanın biyolojik olgunluğa erişmesi ve çevresiyle etkileşimleri sonucu yaşantı kazanması gerektiğidir.

18 DENEYİM – YAŞANTI Çevresindeki dünya ile ilgili hiçbir yaşantıya sahip olmayan bebeğin davranışlarını yöneten refleksler , biyolojik olarak olgunlaştıkça değişikliğe uğrar . Refleksler, çocuğun çevresine uyum sağlamasına yardım konusunda yerlerini bilinçli , karmaşık hareketlere bırakırlar . Burada önemli olan nokta ; bilişsel gelişimde ilerleme olabilmesi için organizmanın biyolojik olgunluğa erişmesi ve çevresiyle etkileşimleri sonucu yaşantı kazanması gerektiğidir . Bilişsel gelişim ; olgunlaşma ve yaşantı (deneyim) kazanması gerektiğidir . Bilişsel gelişim ; olgunlaşma ve yaşantı kazanma arasındaki sürekli etkileşimin bir ürünüdür.

19 ORGANİZE ETME/ÖRGÜTLEME
Her bir uyum hareketi , organize edilmiş davranışın parçasıdır. Tüm etkinlikler koordinelidir. Uyum davranışı , örgütlenmiş bir sistemin , örgütlenmiş bir etkinliğin parçası içinde yer aldığı için düzenlidir. Örgütleme , sistemin düzenini koruyucu ve geliştiricidir. Benzer olarak organizmanın bu örgütlenme eğilimi, bilişsel gelişime de uygulanabilir. Örneğin; yeni doğan bebeğin nesneleri yakaladığını, emdiğini gözleyebilirsiniz. Ancak, bu etkinlikler, başlangıçta koordineli değildir. Birkaç koordinesiz yakalama ve emme etkinliğinden sonra artık, istediği nesneyi düzgün olarak yakalayıp emme davranışını gösterebilir. Böylece düzensiz etkinliklerden organize edilmiş etkinliklere doğru bir ilerleme görülür. Örnekte de görüldüğü gibi, organizma çevreye uyum sağlama, uyumu da bir organizasyon içinde gösterme eğilimindedir.

20 UYUM Organizmanın çevreye uyum yeteneği, kuşkusuz tüm canlılar için ortak bir özelliktir ve Piaget’nin de bilişsel gelişimi açıklamasında temel bir kavramdır. Piaget, bilişsel gelişimi, dünyayı öğrenme yolunda bir denge, dengesizlik yeni bir denge süreci olarak görmektedir. Diğer bir deyişle, alt düzeydeki bir dengeden, üst düzeydeki bir dengeye ilerleme, olarak tanımlamaktadır. Bu dengelenme sürecinin kesintisiz işleyebilmesi ise karşılaşılan yeni obje, durum ve varlıklara uyum sağlamayı gerektirir.

21 DENGELEME Daha önce de belirtildiği gibi gelişim, alt düzeydeki bir dengeden üst düzeydeki bir dengeye ilerlemeydi. Çocuğun bilişsel dengesi, yeni karşılaştığı olay, obje, durum ve varlıklarla bozulur. Onlarla etkileşimde bulunarak yeni yaşantılar kazanır ve yeni obje, olay, varlık ve duruma uyum sağlar. Böylece yeni ve üst düzeyde bir dengeye ulaşır. Ancak bu denge statik değil, dinamik bir dengedir. Çevre sürekli değiştiğinden ve öğrenmesi gereken şey bulunduğundan, denge sürekli olarak bozulacak ve yeniden kurulacaktır. Aksi taktirde öğrenme ve sonucunda da gelişme oluşamaz.

22 PİAGE’NİNBİLİŞSEL GELİŞİM DÖNEMLERİNİ AÇIKLAYAN KURAMI
İnsanoğlunun biyolojik büyümeye paralel olarak gelişen bilişsel gelişimini açıklamaktadır . Piaget , çocukların doğumdan yetişkinliğine kadar kullandıkları düşünme örüntüleri , belli yaş aralıklarını içeren dönemlerde açıklamıştır . Bilişsel Gelişim Kuramı dört temel dönemden oluşmaktadır . Diğer gelişim kuramlarında olduğu gibi , belirtilen yaşlar , dönemlerin değişmez kesim noktaları olmayıp , bireysel farklılıkları da dikkate alan yaklaşık sayılar olarak ele alınmalıdır. Piaget , diğer gelişim kuramcıları gibi , her bir gelişim döneminde öne çıkan özellik ve gelişimin ivme kazanan yönünü o döneme isim olarak vermiştir .

23 Piaget’ye Göre Bilişsel Gelişim Dönemleri
Duygusal Hareket Dönemi (Sensori –Motor /0-2 yaş) İşlem Öncesi Dönem(2-7 yaş) Somut İşlemler Dönemi(7-12 Yaş) Soyut İşlemler Dönemi/12 Yaş ve üstü

24 Evreler Temel Özellikler Duyusal motor dönem (0- 2 yaş)
Kendisini dış dünyadan ayırt edebilme Reflekslerden amaçlı davranışlara geçiş Ses bulaşması Nesnenin sürekliliği Döngüsel tepki Taklit Ertelenmiş taklit İşlem öncesi dönem (2- 7 yaş) Sembolleri kullanma Tek yönlü sınıflama yapabilme Ben merkezci düşünme Animizm Yapaycılık Sembolik oyun Tek yönlü düşünme (Özelden özele akıl yürütme) Odaktan uzaklaşamama Monolog tipi konuşma Paralel oyun

25 Somut işlemler dönemi (7- 12 yaş)
Nesnenin korunumu Tersine çevirebilme Odaktan uzaklaşabilme Sınıflandırma Sıralama Tümevarımsal düşünme Soyut işlemler dönemi (12 yaş ve üzeri) Soyut düşünme Göreli kavramlar Zaman kavramı Çok boyutlu sınıflama Varsayımlara dayalı düşünebilme Tümdengelime dayalı düşünme Ergen benmerkezciliği

26 1-Duygusal Hareket Dönemi (Sensori-Motor / 0-2 yaş) Bu dönemdeki bilişsel faaliyetler , duyumlar vasıtasıyla gerçekleşen anlık yaşantılara dayanır . Refleksler bu dönemin temel karakteristiğini teşkil eder . Hareketler, yoklama ve beş duyu asıl bilgi kaynaklarıdır . Çevredekileri görüp hissetmekle beraber , onları kategori halinde toplayamaz. Tepkiler , içinde bulunulan şartlara göre belirlenir. Her yaşantı çocuk için yepyenidir . Bu dönemde şemalar oluşmaya başlar . İlk şema emmeyle , sonra yakalama ile yeni bir şema oluşur . Şemalar her yeni objeye veya duruma uygulanır . Her şeyi emmeye ve yakalamaya çalışır . Çocuğun bu dönemdeki en büyük kazanımı kendisini dış dünyadan ayırt etmektir.

27 Bu evre 6 basamaktan meydana gelmektedir
Bu evre 6 basamaktan meydana gelmektedir. Refleksif Dönem 0-2 ay Yakalama ve emme gibi basit (ilkel) refleksleri içeren dönem Birincil Döngüsel Tepkiler (2-4 ay) - Eğer çocuk yaptığı davranışın sonucundan haz alıyorsa parmaklarını açma ya da kapama gibi bazı refleks hareketlerini düzenli olarak yapmaya başlar İkincil döngüsel tepkiler (4-8 ay) Çocuk başlangıçta rastlantısal olarak yaptığı bir eylemin sonucundan zevk alırsa bu davranışını tekrarlamaya başlar. Yatağının üzerinde asılı duran oyuncağa değdiğinde ses çıkardığını fark etmesi gibi İkincil tepkilerin koordinasyonu (8-12 ay) Çocuklar amaçlı davranışlarda bulunmaya başlarlar. İlgisini çeken bir oyuncağa ilerlemesi gibi. Üçüncül döngüsel tepkiler (12-18 ay) - Herhangi bir durumla ilgili olarak bildikleri bir davranış örüntüsü yerine yeni davranışlar denerler. Örnek: oyuncağa uzanıp almak yerine oyuncağın altındaki yastığı kendisine doğru çekerek oyuncağa ulaşması Mantıksal çözümler bulma (18-24 ay) - Çocuklar herhangi bir eylemde bulunmadan önce düşünmeye başlarlar. Böylelikle eylemleri ve sonuçlarını içselleştirirler.

28 Bu Dönemin Özellikleri
Nesne Kalıcılığı ve Sürekliliği Kazanılmamıştır Nesne kalıcılığı , algı alanına girmeyen nesnelerin varlıklarını sürdürdüklerinin farkında olmayı ifade eder . Bir nesne algılanmadığı sürece yoktur . Bebekler yaklaşık sekizinci aydan sonra nesnelerin sürekliliği kazanılır . İlk yedi aylık süreçte gözünün önünde kaldırılan bir nesneyi arama çabasına girmezler. Oyuncağı bir engelle saklanan bebek oyuncak yokmuş gibi davranır. Çünkü bu bebek henüz nesnenin sürekliliğini kazanmamıştır. 6 aylık bebeğin önüne ışıklar saçan bir top konur . Bu top bebeğin ilgisini çeker ve elini uzatıp almaya çalışır. Bu esnada topun üzeri bir bez parçasıyla örtülür; bebeğin topa olan ilgisinin bir anda yok olduğu , topa uzanmaktan vazgeçtiği görülür . Çünkü bu bebek henüz nesnelerin sürekliliğini kazanmamıştır. Aynı deney 1.5 yaşındaki bir çocuğa uygulandığında çocuğun bez parçasını çekiştirerek topu aradığı görülür . Çünkü nesnelerin sürekliliği kazanılmıştır.

29 Korunum Kazanılmamıştır.
Korunum, bireyin algıladığı görüntüye göre değil , algıladığı görüntünün altında yatan gerçeğe göre değerlendirmede bulunabilmesidir. Beş yaşındaki bir çocuğun gözü önünde eşit büyüklüğe sahip iki kil parçası gösterilir . Ardından çocuğun gözü önünde bu kil parçalarından biri elle yuvarlanarak ince-uzun hale getirilir ve çocuğa sorulur.‘‘ Hangisi daha fazla? ’’ Çocuk tereddütsüz ince uzun parçanın daha fazla olduğunu söyler ; çünkü daha korumu kazanmamıştır . Aynı deney sekiz yaşındaki bir çocuğa uygulandığında ise çocuk her iki parçanın da hala aynı olduğunu söyler ; çünkü korumu kazanmıştır. Deneme – yanılma yoluyla öğrenme şekline sahiptir Örneğin; 5 aylık bir bebek bir battaniyenin üzerindeki topu uzanarak topu almaya çalışır ve bunu başaramayarak vazgeçer. 10 aylık bir bebek ise uzanarak topu elde edemiyorsa, (yeni öğrenme şemaları kazandığı için) başka yollar arar ve battaniyeyi kendisine doğru çekerek topu elde eder.

30 Döngüsel tepkilere sahiptir
Model Alma ve taklit etme kökenli davranışların ortaya çıkması Taklit bir davranış örneğini ya da modelini takip ve kopya etme yeteneğidir. Başlangıçta sadece görebildiği hareketleri taklit eder . Çocuğun görmüş olduğu bir olayı olay ortadan kalktıktan sonra tekrarlamasına ertelenmiş taklit adı verilir . Ertelenmiş taklit olayların akılda tutulduğunun bir göstergesidir. Çocuğun dağarcığında bulunan davranışlarla başlar. Yeni doğan bebek ellerini açıp kapayabilir. Bu davranış yakalama refleksiyle ilgilidir. Eğer, anne bebekle oynarken ellerini açıp kapamaya başlarsa bebek bir süre sonra onu taklit edecektir. Annenin davranışı bebeğin aynı hareketi yapmaya sevk etmiştir. İnsanlarla sosyal etkileşimlere girmeye başlarlar. Döngüsel tepkilere sahiptir çıngırağı vuran çocuk hoşuna gitmesi sonucu tekrar çıngırağa vurması gibi. Ayağını salladığında bebek beşiğinde ses çıkarsa yani sesi çıkarmak için ayağını sallama hareketini tekrarlaması gibi,

31 Devresel tepkilere sahiptir.
Çocuk yaptığı bir davranışı tekrarlamaktadır. Örnek, bir espri öğrenen çocuk, o espriyi etrafındaki yetişkinlere “gına gelinceye” kadar tekrar eder. Bu çocuğun ilgili olayı özümlemeye çalıştığını gösterir. Ses bulaşması davranışı görülür; Bir odaya 4 – 5 adet bebek bir araya getirilirse ve bu bebeklerin sadece 1 tanesi ağlamaya başlayınca diğer bebeklerin de ağlamasıdır. Bebeklerin böyle davranmasının nedeni ise; ağlama sesinin kendisinden geldiğini idrak edememesi. Ses bulaşmasında kurtulan bir bebek benlik kavramının geliştiğini söyleyebiliriz. Benlik, kişinin kendisini algılama biçimidir. Kişilik, bireylerin farklı davranışları kişiliği belirler. Kimlik; ergenlikte ortaya çıkar. Kendini algılamanın daha ötesi. Ayrıca Sembolik düşünceye hazırlık gerçekleşir. (Henüz sembolik düşünce yok.) Tutarak , hareket ettirerek gözleyerek öğrenme birinci plandadır. Yaşantıya dayalı öğrenme bu dönemde en etkili öğrenme yoludur. Hedefe yönelik davranışların oluşması da bu dönemde gerçekleşir.

32 2-İşlem Öncesi Dönem (2-7 Yaş)
İşlem öncesi dönem kendi içinde sembolik dönem(2-4 yaş) ve sezgisel dönem (5-7 yaş) olmak üzere iki alt bölümde incelenir. 32

33 Sembolik İşlemler Dönemi(2-4 yaş)
Çocuk bu dönemde sözcük kullanmaya ve ilkel bir düzeyde ilk olarak bir sembol ile bu sembolün temsil ettiği nesne arasındaki ilişkiyi anlamaya başlar . Böylece çocuk ‘‘dil’’ ile yeni bir dünyayı keşfetmeye başlar.

34 Bu zenginliklerden yararlanarak oyun yaşamı da zenginleşir
Bu zenginliklerden yararlanarak oyun yaşamı da zenginleşir . Bir ağacı at gibi kullanmaya , ana baba rollerine girerek taklit oyunları oynamaya başlar . Bazılarının da hayali arkadaşları vardır.

35 b- Sezgisel İşlemler Dönemi / 4-7 yaş
b- Sezgisel İşlemler Dönemi / 4-7 yaş İşlem öncesi dönemin ikinci safhası sezgisel dönem (5-7 yaş) olarak isimlendirilir . Bu aşamada çocuk giderek daha karmaşık durumları deneyerek düşünmeye başlar . Bu noktada çocuk somut işlemlere doğru bir geçiş aşamasındadır . Somut olarak belirli ortamlarda düşünme kapasitesi geliştirme durumunda olmasına rağmen zihin işlemleri henüz çok sınırlıdır . Bu seviyedeki çocuklar hala düşünce , akıl yürütme noktasında tek bir boyutlu değerlendirebilmektedirler . Belirli bir işleme yönelebilirler ve bu noktada zihinsel becerisini uyum yönünde kullanabilir . Nesneleri sınıflandırma durumunda çoklu sınıflandırmayı gerçekleştiremezler ve tersine dönüştürme kavramının gerektirdiği işlemleri de başaramazlar.

36 BU DÖNEMİN ÖZELLİKLERİ
Korunum ilkesi gerçekleşmez Piaget 5 yaşlarında bir çocukla deney yapar; iki bardak var bardakların uzunlukları aynı, içindeki su seviyeleri de. Piaget çocuğa hangi bardakta su fazla diye bir soru yöneltince ikisi de aynı cevabını alır. Bu bardakların bir tanesini geniş yayvan bir bardağa boşaltarak hangi bardakta su fazla diye tekrar sorunca uzun bardaktaki cevabını alır. Odaklaşma oluşmamıştır Dikkatli bir olayın ya da nesnenin diğer yönlerini dışarıda bırakarak yalnızca bir yönüne yoğunlaştırma eğilimine, odaklaşma denilmektedir. Sıvı miktarı deneyinde çocuğun bardağın boyu üzerinde yoğunlaşması ve bardağın daha geniş olduğu için aynı miktar suyu alabileceğini düşünememesi odaklaşmaya örnek gösterilebilir. Küçük çocukların işlek yollarda karşıdan karşıya geçmekte zorlanmaları da odaklaşma ile ilgilidir. Çocuk trafik kurallarına uygun olarak önce soluna, sonra sağına tekrar soluna baktığında her seferinde ilk baktığını unutabilmekte, daha doğrusu o anda baktığı tarafa odaklamaktadır. Bir elmayı dörde böldüğümüzde, çocuk elmaları değerlendirirken sadece sayılar üzerinde odaklanır ya da merkezlenir. Dört çeyrek elmanın bir elmadan fazla olduğunu zanneder. Buda çocuk da korunum ya da kitlenin değişmezliği sürecindeki odaklama veya merkezleme kavramlarıyla açıklanır.

37 Tersine çevirememe Bir işlemi tersinden düşünemezler
Tersine çevirememe Bir işlemi tersinden düşünemezler. Bir bardaktan sürahiye boşaltılan suyun tekrar bardağa doldurulması halinde önceki düzeyine geleceğini düşünemezler. A=B dir fakat B=A değildir. İlk akıl yürütmeyi kullanma faaliyetleri başlar. Tek yönlü mantık yürütme. Ben merkezcilik Çocuğa göre dünyanın merkezi kendisidir. Kendisinin bildiğini herkesin bildiğini ve kendisinin gördüğünü herkesin gördüğünü düşünür. Kendisini başkasının yerine koyamaz. Telefonla konuşurken kendisinin gördüğünü karşısındakinin de gördüğünü düşünür. Çocukların oyunları da paraleldir. Yani tek başlarına oynarlar. Egosantrik düşünme başlar. Monolog bir iletişim yolu kullanırlar Çocuklar bir arada toplu konuşma halinde etkileşime girer. Hep bir ağızdan ve birbirlerine karşılık vermeden konuşurlar. Sadece kendi konuşmasıyla ilgilenir. Egosantrik: Çocuğun etrafındaki her tür olayla kendisini ilişkilendirmesi, neden veya sonuclara kendi varlığını yerleştirmesi ile oluşur. Meydana gelen her olayın sebebini kendisi ile bağdaştırır.

38 Özelden özele akıl yürütme
Animizm Yaşayan ve yaşamayan nesneler arasında ayrım yapamama durumunda ortaya çıkan karmaşadır. Çocuk cansız nesnelere canlılık özellikleri yükler. Örneğin; bir çocuk oyuncak bebekle canlıymış gibi konuşur. Özelden özele akıl yürütme Olayları yalnızca geçirdiği yaşantılara bağlı olarak tek yönlü düşünebilme özelliğidir. Her sabah kahvaltısında yumurta yiyen bir çocuk bir gece misafir olarak kaldığı arkadaşının evinde sabah uyandığında yaptığı kahvaltıda yumurta yememiştir. Annesi ona “kahvaltı yaptın mı?” diye sorduğunda çocuk “kahvaltı yapmadım” (yumurta yemediği için) demiştir. Televizyon izlemedim o halde akşam olmadı gibi.

39 Bu dönemde çocukların dili çok hızlı gelişir
Bu dönemde çocukların dili çok hızlı gelişir. Fakat geliştirdikleri kavramlar ve kullandıkları sembollerin anlamları kendine aittir. Dil gelişimi sembolleri kullanabilme yeteneğiyle ilgilidir. Sembolik oyun ve düşünme: Çocuk hayal gücünü kullanarak düşünür. Çubuğu tabanca gibi kullanır. Boş çay fincanın da çay varmış gibi içmeye başlar. Nesneleri başka şeylerin yerine kullanabilir. Sınıflama yapabilme Maddelerin sadece bir özelliğine göre sıralayabilir ve sınıflandırabilir. Örneğin; çocuğa on tane topu vererek sadece renklerine göre sınıflandırmasını bekleyebiliriz.

40 3. Somut işlemler dönemi (ikinci çocukluk) (6-12yaş):
Bu dönem mantıksal düşünüşün temellerinin atıldığı dönemdir. İlişkisel terimleri kullanma becerisinin geliştiği bu dönemde çocuk aynı zamanda nesneleri ağırlık, büyüklük ya da niceliksel başka özelliklere göre ayırma yeteneğine sahip olmaya başlar. Bu dönemde çocukların özgürlük , eşitlik , adalet gibi soyut kavramları anlamlaştırması da güçtür. Çocuklar bu dönemle birlikte , yetişkinlerin kullandıkları aletleri kullanmaya başlarlar.

41 BU DÖNEMİN ÖZELLİKLERİ
Korunum kavramı kazanılır. Odaktan uzaklaşma var. Herhangi bir nesnenin biçimi ya da mekandaki konumu değiştiğinde; miktar, ağırlık ve hacminde değişiklik olmayacağı -aynı kaldığı anlayışı - ilkesidir. Maddelerin görünümü değişse bile özü değişmez. Örneğin; bir anne iki çikolatayı 4 ve 8 yaşındaki çocuklarına birkaç parçaya bölecektir. 4 yaşındaki çocuk en çok parçanın olduğu tabaktaki çikolataları ister, korunumu kavrayamama. 8 yaşındaki çocuk ise herhangi bir tabağı isteyecektir. Korunumu kavramıştır. Korunum gelişimi; madde uzunluk (6-7), sayı/alan (7-8), ağırlık/hacim (9-12) İşlemleri tersine çevirebilir. A=B ise B=A diyebilir. Mantıksal düşünmenin başladığı dönem. Oyunlar paralel olmaktan ziyade işbirliği içerisindedir.

42 Sınıflama yapabilirler
Sınıflama yapabilirler. Örneğin; çocuklara 10 tane top verdiğimiz zaman topları; renk, ağırlık ve boyutlarına göre sınıflandırmalarını istersek bunu rahatlıkla yapabilirler. Mantıklı düşünme başlar. Somut özelliklerdeki problemleri çözebilirler. Cinsiyet rollerini öğrenirler. Hayal ve gerçeği birbirinden ayırırlar. Konuşmalarında toplu monolog azalır. Ben merkezcilik giderek azalır. Oluşlar ve nesneler hakkında mantıksal düşünür. Sayıları kullanmayı ve kümelemeyi öğrenir.

43 4- Soyut İşlemler Dönemi / 12 yaş ve üstü
Piaget’nin bilişsel gelişim kuramına göre en son düzey , soyut işlemler dönemidir . Adından da anlaşılacağı gibi , bu dönemde en üst düzeyde zihinsel işlemler yapılır . Ergenlik çağına geldiğinde , birey bilişsel olarak bu döneme girmeye hazır olur . Ergenlik dönemindeki genç , bir yandan bedeninde oluşan hızlı değişime ayak uydurmak , bir yandan da hormonlarının düzensiz olarak çalışması sonucu hızla değişen duygu durumundaki değişikliklerle başa çıkmak zorundadır . Kendisine kim olduğu , nasıl bir insan olduğu sorularını çok çok sık sorduğu bu dönemde, çevresinden de bu karmaşayı besleyen mesajlar almaktadır. Piaget ve onu izleyen diğer bilim adamlarının bu dönemlerle ilgili olarak görüşü , soyut işlemler dönemine girebilmenin ön koşulunun bireyin içinde yaşadığı çevreye bağlı oluşudur. Yani bireyin içinde yaşadığı çevre soyut düşünebilen insanlardan oluşuyorsa bireyde soyut işlemler dönemine girecek ve soyut düşünebilecektir.

44 BU DÖNEMİN ÖZELLİKLERİ
Akıl yürütebilir. Tümevarım, tümdengelim vb. düşünme yollarını kullanır. Hipotez kurabilir ve test edebilir. Birey yetişkin gibi davranır. Hipotetik (varsayımsal) düşünme başlar. İdeal, fikir, değer, inanç geliştirebilir. Ergen ben merkezcilik/egosantrizm, Kendi düşüncelerinin ve söylediklerinin en doğru olduğunu düşünür. Herkesin kendisiyle uğraştığını ve onu takip ettiğini düşünür. Genel bir kuraldan özel bir kurala ya da özel bir kuraldan genel kurallara ulaşabilir. Bu döneme ulaşan çocuk düşünce ile oynayabilme becerisini kazanmıştır. Tartışmalara katılmayı sever, mantık oyunlarıyla uğraşmaktan hoşlanır. Resim, müzik, şiir gibi konulara izleyici olarak değil uğraşı olarak katılmayı tercih eder.

45 Olayları başkalarının gözünden görmeyi başarma. Mantıksal Düşünme
Empati kurabilme Olayları başkalarının gözünden görmeyi başarma. Mantıksal Düşünme Mantıksal düşünebilmekle beraber bunları olay ya da nesneler üzerinde uygulayabilme. İleriye ve Geriye Doğru Düşünebilme Zihinsel bir işlem dizisini (bir deneyi) ileriye ve tersine doğru sıralayabilme. Merkeziyetsizlik Karar verirken çok merkez boyut / özellik kullanabilme.

46 Bilişsel Gelişimin Evrelerini Piagetten Başka Savunanlar:
1.Piaget( ) 2.Bruner( ) 3.Vygotsky (1986)

47 Piaget’in diğer bilim adamlarından farklı yanları:
Piaget’in, öğrenme ortamında Teorik bilgiden çok somut materyalleri kullanma ve araştırmaya dayalı öğrenmeyi teşvik etmesidir.( Fen bilimlerine en büyük katkısı) Piaget insan zekasının biyolojik adaptasyona benzer bir şekilde bir fonksiyon göstereceği teorisi üzerinde durmuştur. Zeka yeni bilginin zihinde mevcut bilgiye eklenmesinde rol oynar. Öğrenme sürecinde zihin her zaman aktif ve organize haldedir. Piaget zihinsel gelişmeyi yaşa bağlı bir süreç olarak görür ve doğuştan yetişkinliğe doğru bir gelişim gösterdiğini savunur. 47

48 Piaget’e eleştiriler - Dönem arasındaki yaş geçişleri değişkenlik göstermektedir. - Gelişim için dengeleme gerekli değildir. - Biyolojiye çok fazla vurgu yapmıştır. - Uyguladığı klinik yöntemler tartışmalıdır.

49 Bilişsel gelişim çerçevesinde dilin oynadığı rol
Piaget ve Vygotsky gelişim psikolojisinin iki önemli ismidir. Her ikisi de bilişsel gelişim çerçevesinde dilin oynadığı rolü açıklamaya çalışmışlardır. Piaget biyolog olarak eğitilmesinden dolayı kuramlarında biyolojik bakış açısının etkisinden kurtulamamıştır. Yetiştikleri çevre her ikisinin de kuramlarında çok etkili olmuştur. Vygotsky’nin kuramlarında ise toplumsal öğeler ağır basmaktadır. Bu bağlamda, Vygotsky ve Piaget’yi incelediğimizde, Piaget’nin düşünme-dil ilişkisinde, bireyin biyolojik gelişimi ve benmerkezci yapısının, onun dilini ve düşünmesini şekillendirdiği söylenebilir. Vygotsky’de ise sosyalleşme ve çocuğun içinde bulunduğu çevrenin, çocuğun dilini ve düşünmesini şekillendirdiği ileri sürülebilir.

50 Bu çalışmada aslında üç önemli soru ortaya çıkmaktadır; 1) Çocuklar kavramları önce zihinlerinde oluşturup, daha sonra bu kavramları sözcüklere mi aktarmaktadırlar? 2) Çocuklarda var olduğu düşünülen dil kapasitesi yeni bilişsel oluşumlar meydana getirerek çocukların daha ileri bir düzeyde düşünmelerini mi sağlamaktadır? 3) Dil mi düşünmeyi şekillendirmektedir?

51 Piaget’ye göre ve Vygotsky’ye göre Dil gelişimi
Piaget dilin çocuğun düşünmesinin gelişimde önemli bir rol oynamadığını ileri sürmektedir. Piaget’ye göre çocuğun bilişsel gelişimi çevresindeki fiziksel olaylarla doğrudan iletişime geçtiğinde ortaya çıkmaktadır. Çocuk yaptığı yanlışlardan doğruları keşfetmektedir. Örneğin; çocuk sıcak bir nesneye dokunduğunda eli yanmakta, böylece sıcak kavramıyla tanışmaktadır. O anda çocuğa sıcak sözcüğü öğretildiğinde fiziksel çevresiyle iletişim kurmuş ve sözcükle de tanışmış olmaktadır Vygotsky’nin Düşünce ve Dil adlı eserinde ise daha farklı bir bakış açısıyla karşılaşılmaktadır. Vygotsky’e göre çocuğun gelişimi kendi başına olan bağımsız bir öğrenme süreci değildir. Ona göre çocuğun bilişsel gelişimi, sosyal çevresiyle kurduğu ilişki sonucudur. Vygotsky’e göre çocuklar her gün büyük bir arzu ve tutkuyla öğrenirler, öğrendiklerini de karşılıklı diyaloglara aktararak bir anlamda alıştırma yaparlar.

52 PİAGET VYGOTSKY PİAGET ; insanların doğuştan itibaren bilişsel bir gelişim gösterdiklerini, böylece birbirini takip eden, kültürel özellikler taşımayan evrensel basamaklar yardımıyla çocuğun daha karmaşık bilişsel bir yapıya ulaştığı ve bütün bunların sonucunda da dilin oluştuğu görüşünü savunmaktadır. , Piaget’nin düşünme-dil ilişkisinde, bireyin biyolojik gelişimi ve benmerkezci yapısının, onun dilini ve düşünmesini şekillendirdiği söylenebilir Vygotsky çocuğun bilişsel gelişiminin, çevresindeki diğer insanlarla kurduğu iletişimin sonucunda olduğunu ileri sürmektedir. Başka bir deyişle çocuğun zihinsel gelişimi bireyin değil; toplumun katkılarıyla olmaktadır. Vygotsky’e göre sosyalleşme ve çocuğun içinde bulunduğu çevrenin, çocuğun dilini ve düşünmesini şekillendirdiği ileri sürülebilir.

53 Vygotsky ve Piaget’nin düşünme ve dil bağlamında karşılaştırılmasında ulaşılan noktada aslında düşünme ve dilin son derece yakın bir ilişki içinde olduğunu ve dilin düşünmeyi aktarma görevini üstlenerek bir bakıma bireyin kendini başkalarına ifade etmesini sağlayan en önemli araç olduğunu ileri sürebiliriz. Başka bir anlatımla dil düşünmeyi taşıyan araçtır ancak aracın doğru yolu bulmasını da temel güç olan düşünme sağlar.

54 Bizi dinlediğiniz için teşekkür ederiz.

55 Kaynaklar Erden, M. ve Akman, Y. (2008). Eğitim Psikolojisi. Ankara: Arkadaş Yayınevi. Kaya, A. (2007). Eğitim Psikolojisi. Ankara: Pagem Akademi. KPSS Gelişim Psikolojisi. (2009). (Edt. Hasan Bacanlı). Ankara: Yediiklim Yayınevi. Yıldırım, İ. (2010). Eğitim Psikolojisi. Ankara: Anı Yayıncılık. Prof. Dr. N, Senemoğlu, Gelişim Öğrenme ve Öğretim, Gazi Yayın Evi, Ağustos 2005 Yazgan-İnanç, B., Bilgin, M., Kılıç-Atıcı., M (2005). Gelişim Psikolojisi Çocuk ve Ergen Gelişimi. Nobel Kitabevi, Adana. Bee, H., Boyd, D. (2003). Life span Development. Third Edititon. Allyn and Bacon USA. - Öğr.Gör.Dr.Diğdem SİYEZ'in Yazısı Oyun, Bilişsel Gelişim ve Toplumsal Dünya: Piaget, Vygotsky ve SonrasıAgeliki Nicolopoulou, Çev: Dr. Melike Türkân Bağlı, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, yıl:2004, cilt:37, sayı:2 Çotuksöken, Betül (2000) Felsefi söylem Nedir?İstanbul: İnkılâp Kitabevi


"PİAGET’İN BİLİŞSEL (ZİHİNSEL) GELİŞİM KURAMI" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları