Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

“Evvel zaman içinde Kalbur saman içinde Cinler cirit oynarken Eski hamam içinde Bir serçe kanadını Kırk katıra yüklettim. Ne az gittim, ne uz gittim.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "“Evvel zaman içinde Kalbur saman içinde Cinler cirit oynarken Eski hamam içinde Bir serçe kanadını Kırk katıra yüklettim. Ne az gittim, ne uz gittim."— Sunum transkripti:

1

2 “Evvel zaman içinde Kalbur saman içinde Cinler cirit oynarken Eski hamam içinde Bir serçe kanadını Kırk katıra yüklettim. Ne az gittim, ne uz gittim Kafdağı'na ilettim Bir nefeste erittim Dağların karını Dikilmedik ağacını Orda yedim narını Eğrilmedik iplikle Ne çulhalar dokudum Elif dedim be dedim Dağı taşı okudum Bir sinek bir kartalı Sallayıp vurdu yere Yalan değil gerçektir Yer yarıldı birden bire.”

3 “Bir varmış, bir yokmuş, Allahın deli kulları pek çokmuş, Bizden daha delisi hiç yokmuş, Çok demesi pek günahmış, Azdan çoktan, hoppala hoptan, Sana bir mintan yaptırayım, Çerden, çöpten, İlikleri karpuz kabuğundan, Düğmeleri turptan, Zaman o zaman idi, Bit bineğim, pire yedeğim idi, Darı topuzum, Çavdar kalkanım idi, Bir tüfeğim var idi, Ayran ile doldurur, Şerbet ile ateşlerdim. Çıkardım dağlar başına Broy, broy! Der gezerdim. Yetmiş karga ayağa kalkardı, Ağa geliyor diye. Bre ağalar, bre beyler! Eliften beye çıktım, Seyirttim köye çıktım. Çobandan kaymak yedim, Ağadan değnek yedim. Değneği kuşa verdim, Kuş bana kanat verdi. Çaldım kanadı yere, Uçup gittim göklere. Baktım bir has bahçe, İçinde sular akar. Oturmuş çeşme başına, İki güzel bana bakar. Büyüğüne selam verdim, Küçüğüne tutuldum.”

4 Az mı dinledik buna benzer masalları radyonun gözde iletişim aracı olduğu günlerde. Yazı dilinden başka bir anlatım bu; halk hikâyelerinden izler taşıyan, biraz da meddahları hatırlatan. Masallarda böyle kişisel, kendine özgü bir anlatım yolu tutturmuştur Eflatun Cem Güney. Masallar, halk hikâyeleri söz konusu olunca Eflatun Cem ile birlikte sevda da hatırlanmalıdır. Çünkü o, bu tür halk ürünlerine gönülden bağlıdır, bunları yayına hazırlarken gerçek bir folklorcu gibi davranmakla kalmamış, aynı zamanda bir sanatçı, yaratıcı bir yazar gibi çalışmıştır. “Masallara yeni renkler, motifler katmış, yepyeni varyantlar yaratmıştır.”

5 Dertli Kaval, Âşık Garip, Kerem ile Aslı, Tahir ile Zühre onun kitaba geçirdiği, bize ulaştırdığı ve sevdirdiği halk hikâyelerinden birkaçı. Bu yanıyla o, çağdaş bir halk hikâyecisidir. Hekimhan’da, 1896’da doğan Eflatun Cem, Telgraf müdürü Ahmet Hurşit Beyin oğludur. Ölümle erken tanıştı: o, daha altı yaşında babasını, yedi yaşında annesini yitirdi. Amcası Sivas Posta Müdürü Şevket Beyin yanında büyüdü. Birinci Dünya Savaşı’nın henüz sona erdiği günlerde Sultaninin Edebiyat Bölümünü bitiren tek öğrenciydi.

6 Öğrenim döneminin sonunda Konya Öksüzler Yurdunda Türkçe öğretmeni olarak çalışmaya başladı. Mütareke günlerinde duygularını şiirlerle anlattı. 19 Mayıs, içindeki kurtuluş umudunu yeşertti. İlk Kuvayi Millîye Marşı’nı yazdı. Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyetinin Konya’daki çalışmalarına katıldı. Kuvayi Millîye’nin Öğüt gazetesi ile İrşat dergisinde çalıştı. Kurtuluş edebiyatımızın ilk eserini, Matem Sesleri adlı şiir kitabını yayımladı; millî bir ruhla söylenmiş şiirlerle marşlar yer alır bu kitapta.

7 Hamdullah Suphi’nin bakanlığı döneminde toplanan ilk Maarif Kongresine katıldı. Kayseri Sultanisi Türkçe öğretmenliği sırasında Atuf Kansu’yla birlikte Misakı Millî gazetesini çıkardı. Ankara’da, Reşat Nuri, Ali Canip, Hasan Ali’yle birlikte Türkçe, Edebiyat kitaplarının incelenmesi çalışmalarına katıldı. Eskişehir, Sivas, Samsun, Afyon, Kütahya, İstanbul gibi Anadolu'nun birçok yöresini öğretmenlik görevi nedeniyle tanıdı. Bu yörelerde yerel sanat dergilerinin çıkmasına önayak oldu. Oğluyla birlikte Dertli Kaval hikâyesini yazdı, ne yazık ki hikâyenin gazetelerde yayımlanacağı günlerde oğlunu yitirdi. Tarifsiz acılar yaşadı, kırk gün kırk gece kapanarak İnsan Çocuğa Ağıtlar’ı yazdı.

8 Güney, kendini halk edebiyatıyla ilgili çalışmalara vermiş, ozanlarımızla ilgili çalışmalarla yayın dünyasında kendine yer bulmuştur. Halk Şiiri Antolojisi, Halk Türküleri gibi kitaplarda onun imzasını görürüz. Bir de oğluyla birlikte yazdığı Âşık Meslekî, Âşık Kâmili, Âşık Ruhsati, Erzurumlu Emrah gibi eserlerde. Daha 1918’de Konya’da öğretmenliğe başladığı günlerde folklor araştırmalarına da başladı. Bir yandan derleme, tarama çalışmalarını yürütürken, bir yandan da topladıklarını işleme, değerlendirme çalışmalarına girişti.

9 Çalıştı, çabaladı, çıktığı yolda güçlüklerle karşılaşsa da yılmadı, yıllarca yürüdü. Akıp giden zamana karşı durdu bir bakıma. Zaman geçip giderken folklor değerlerimiz kaybolmasın istedi. Bir adım ötede, bunların halk ağzı ve halk zevkiyle işlenerek millî kütüphanemiz için değişmez, kılına dokunulmaz demirbaş nüshalar durumuna getirilmesini amaçladı. Eflatun Cem Güney, geleneksel halk hikâyelerimizi ve masallarımızı derlemekle kalmadı, kendisi de masallar yazdı. Bu nedenle Masalcı Baba olarak ünlendi. Eflatun Cem Güney, şehir şehir, köy köy, dağ tepe dolaştı. Masallar dinledi, kaydetti onları, yoğurdu, özümsedi, kendi diliyle yazdı; okuyucuları, daha çok çocukları, gençleri ama her yaştan insanı buluşturdu masallarla.

10 Çalışmaları ilgi ve beğeniyle izlendi
Çalışmaları ilgi ve beğeniyle izlendi. Masal alanındaki çalışmaları uluslar arası bir seçici kurulca dünya çocuk ve gençlik edebiyatının en iyi örnekleri sayıldı, ona Andersen Ödülü verildi. “Hans Christian Andersen Medal Kurumu” çağdaş masal yazarları içinde, Eflatun Cem’in Açıl Sofram Açıl kitabındaki masalları, 55 milletten şeref listesine aldığı 11 eser arasında en mükemmeli kabul etti, ona Andersen Payesi Şeref Diploması ve Dünya Çocuk Edebiyatı Sertifikası verdi (1956). 1960’ta “Dede Korkut Masalları ile aynı ödül bir kez daha verildi Güney’e. Gözlerini yitirdi, genel olarak sağlığı bozuldu. Ama boş durmadı. Masallar üzerinde yoğunlaştı. Derlediği masalları titizlikle değerlendirdi. Masalları halkın ağzından çıktığı şekilde değil, kendine özgü bir üslûpla anlatmayı tercih etti. 30’u masal olmak üzere 62 kitabı yayımlandı.

11 1972’de, ölümüne 9 kala jübilesi yapıldığı gün, “Karlı dağın başına bir güneş çaldı.” der. Oysa, gözlerini kaybettiğinden dağı, karı, güneşi görmesi mümkün değildir. Alçak gönüllü, ince ruhlu bir sanatçı olan Cem, gönül gözüyle görür, yaren diliyle konuşur. Gözlerinin görmeyişine üzülmekle birlikte, son yazdığı kitabı için benzetmesi ilginçtir: “Gözlerimin son çırası.” Çocuk edebiyatımızın verimli bir yazarı olan Eflatun Cem Güney, birçok masalımızın günümüz Türkçesiyle gün ışığına çıkarılmasında büyük çaba gösterdi. Halk Şiiri Antolojisi, Dertli Kaval , En Güzel Türk Masalları, Halk Türküleri, Bir Varmış Bir Yokmuş, Nasrettin Hoca Fıkraları, Evvel Zaman İçinde, Dede Korkut Masalları, Gökten Üç Elma Düştü, Az Gittim Uz Gittim, Folklor ve Eğitim, Folklor ve Halk Edebiyatı onun bize armağanı kitaplardan bazıları.

12 Yıllar tüketmedi, şu kalem tüketti beni
Yıllar tüketmedi, şu kalem tüketti beni. Söyleyecek yeni bir şeyim kalmadı, yazacak, söyleyecek şeyi olanlara bizden selâm olsun.” diyen Eflatun Cem Güney aldı başını gitti 1981 yılı Ocak ayının ilk günlerinde. Biraz Köroğlu’nun Bolu Beyi’ne seslenişindeki yiğitlik; “Benden selâm olsun Bolu Beyi’ne.” der gibi. Biraz da, durumunu tevekkülle kabullenme, baş kaldırmak bir yana, giderken kalanlara gönülden bir selâm verme. Bu selâm , “yazacak, söyleyecek sözü olanlara.” Yunus, Mevlânâ, Hacı Bayram-ı Veli, Kaygusuz Abdal, Akşemseddin gibi...

13 Eserleri Masal Kitapları 1. Nar Tanesi (1945), 2. Akıl Kutusu (1947), 3. En Güzel Türk Masalları (1948), 4. Altın Heybe, 5. Kül Kedisi, 6. Felek Sillesi (1948), 7. Açıl Sofram Açıl ve Congoloz Baba (1949), 8. Kara Yılan ve Kara Gülmez (1949), 9. Bir Varmış Bir Yokmuş (1956), 10. Evvel Zaman İçinde (1957), 11. Gökten Üç Elma Düştü (1960), 12. Az Gittim Uz Gittim (1961), 13. Gülen Ayva Ağlayan Nar (1969), 14. Al Elma Yeşil Elma (1969), 15. Sabır Taşı (1969), 16. Hasırcı Baba- Keloğlan (1969), 17. Aygın Baygın Ses ve Nurtopu (1970), 18. Yedi Köyün Yüz Karası (1970), 19. Altın Gergef (1971), 20. Güldükçe Güller Açan Kız (1971), 21. Tellerinde Bülbüller Şakıyan Saz

14 Halk Edebiyatı Çalışmaları
22. Dertli Kaval (1945), 23. Dede Korkut Masalları (1958), 24. Âşık Garip (1958), 25. Kerem İle Aslı (1959), 26. Tahir İle Zühre (1959), 27. Şah İsmail (1957), 28. Erzurumlu Emrah (1955), 29. Halk Şiiri Antolojisi (1947), 30. Âşık Ruhsati (1953), 31. Meslekî (1953), 32. Kâmilî (1958), 33. Halk Türküleri (2 cilt, ), 34. Nasreddin Hoca Fıkraları (1956), 35. Folklor ve Eğitim (1966), 36. Folklor ve Halk Edebiyatı (1917), 37. Matem Sesleri (1920, şiirler), 38. Dumlupınar’a Doğru, 39. Kara Yazı, 40. Atatürk- Hayatı ve Eserleri (1963)

15 Eflatun Cem Güney’in ne doğum günü ne de ölüm yıldönümü
Eflatun Cem Güney’in ne doğum günü ne de ölüm yıldönümü. Bu durumda neden diyeceksiniz. Masal alanında ün yapmış sanatçımız ve onun masalları. Onca Yazar ve şairimiz, tarihçimiz hatta pop yıldızımız varken neden Eflatun Cem Güney? Nedeni Masal tadında bir şeyleri özleyip kirletilen hayatımızı masal büyüsünde algılayıp hakka, adalete, iyiliğe, doğruluğa inanıp kirlenen hayatlarımızı temize çekip güç kazanmak istedik… Ha; bir de bize ait bir değeri sahiplenmek istedik.

16

17 Eflatun Cem Güney’in de kullandığı karakterlerinden biri olan Keloğlan karakteri günümüze uyarlanarak günümüz çocuklarını, biz büyükleri de kendi dünyasına çekmekte ve eğlendirmekte ve bizlere bir biçimde doğruluğun ve iyiliğin varlığını vurgulamaktadır.İşte Keloğlan masallarından biri… İyi seyirler


"“Evvel zaman içinde Kalbur saman içinde Cinler cirit oynarken Eski hamam içinde Bir serçe kanadını Kırk katıra yüklettim. Ne az gittim, ne uz gittim." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları