Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

18Mart 1915 ÇankKAale Zaferi.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "18Mart 1915 ÇankKAale Zaferi."— Sunum transkripti:

1 18Mart 1915 ÇankKAale Zaferi

2 ÇANAKKALE SAVAŞI RESİMLERİ

3 SAVAŞIN NEDENİ Çanakkale (Gelibolu) Savaşları Nedenleri 1-) yıllarında Osmanlı Devleti son Afrika toprakları olan Trablusgarp ve Bingazi’yi İtalya’ya bırakmış, Balkan hezimeti ise, 500 yıldır Türk olan Rumeli’deki son Türk hakimiyetini yok etmişti. Bu yüzden Osmanlı Devleti kaybettiği toprakları geri almak istemesi 2-) İngiliz ve Fransızların İstanbul’u ele geçirmek istemesi ve İstanbul’a giden yol ise Çanakkale Boğazı’ndan geçer. Bulgar ordularının İstanbul kapılarını zorlaması, İstanbul ve boğazların güvenliğinin tehlikeye girmesi.. 3-) Ekonomisi kötüye giden Rusya’ya gerekli yardımı götürmek. Ve Anadoludaki petrol yataklarını ele geçirmek. 4-) Balkan Savaşları’ nda yara almış Osmanlı devleti’ne ikinci hamleyi vurarak tamamen çökertmek. Bu sayede de Avrupa’ya açılabilme emellerini gerçekleştirmek. 5-)Osmanlı Devleti’nin bu sebeplerden dolayı savaşa girmek zorunda kalması ve müttefiği olduğu Almanya’nın savaşı kazanacaklarına inanması ^yeterince kısa olduğunu düşünüyorum...

4 ÇANAKKALE SAVA ÇANAKKALE SAVAŞLARI
Çanakkale Savaşları, Birinci Dünya Savaşı içinde, tarihin en kanlı bölümü olarak bilinir. Türk'ün sayısız zafer, şan ve şerefle dolu tarihinin en parlak sayfasıdır. I.Dünya savaşı'ndan kısa bir süre önce, yıllarında Osmanlı Devleti son Afrika topraklarını İtalya'ya kaptırmış, Balkan Hezimeti ise, Rumeli'deki son Türk hakimiyetini silip süpürmüştür. Bulgar Ordularının İstanbul kapılarını zorlaması, 500 yıldır Türk olan Rumeli'nin kaybı, İstanbul ve boğazların güvenliğinin tehlikeye girmesi, o zamanın devlet adamlarında siyasi yalnızlığımızın tabii bir sonucu olarak değerlendirilmiştir. Dolayısıyla I. Dünya Savaşı'na rastlayan günlerde Osmanlı devleti yalnızlıktan ve emniyetsizlikten kurtulmak fakat, Balkan savaşının kötü hatıralarının tesiri altında kalan her iki blokta Türk ittifakını küçümsemişler ve bu ittifakın kendileri için bir yük olmasından endişe etmişlerdi. Ancak, Alman İmparatoru, her iki blok arasındaki savaşta, Osmanlı devletinin hiç değilse bir kısım düşman kuvvetini meşgul edebileceği gerekçesiyle müdahale etmiştir. Bu suretle Osmanlı devleti, kaderini alelacele, 2 Ağustos 1914'te "Üçlü ittifak'a bağlamıştır. İşte Çanakkale Zaferini yaratan kuvvet yazında küçümsenen değeri hakkında yanlış teşhis konan bu TÜRK ORDUSU'dur. Avrupa'da savaş bütün şiddetiyle sürerken, hareket harbinin yerini siper harbi almıştır. Bu cephede yarma yapmak ve kesin sonuç almak son derece zorlanmıştır. Halbuki "üçlü itilaf"ın askere gücü günden güne artmaktadır. Bu güç , hareket savaşına müsait başka savaş alanlarında kullanılmalıdır. İngiltere Başkanı Lloyd GEORGE ve Bahriye Nazırı CHARCHILL bu görüşü benimsemişlerdir. Çanakkale Savaşları, işte bu görüşü benimseyenlerin esiridir. Hareket sahası olarak Gelibolu Yarımadası'nın seçilmesi, bu bölgenin jeopolitik bakımdan çok büyük öneme sahip olmasındandır. Boğazlar, Güney Rusya ve bütün karadeniz kıyılarının açık denizlere olan tek çıkış noktasıdır. Harp halinde bu geçidin kapanması, Rusya içih hayati önem taşımaktadır. Zira, Rusya'nın insan ve hammadde kaynakları zengin, fakat sanayi ve mali imkanları sınırlıdır. Bunun için uzun ve sürekli bir savaşın gerektirdiği silah, cephane ve malzeme ikmalini temin edemeyecek durumdadır. Bu durumda boğazlar doğu cephesinin en müsait ve hayati menzul hattını teşkil etmektedir. Bu geçidin açılmasıyla Rusya'yı takviye edecek, batı cephesinin yükünü hafifletecek, dolayısıyla savaşı kısaltacaktır. Osmanlı devletinin savaş dışı edilmesiyle, muhtemelen Balkan devletleri ve İtalya "itilaf" devletleri yanında savaşa katılacaklardı. O zaman İngiliz Bahriye Nazırı olan CHURCHILL'in ısrarla üzerinde durduğu bu fikirlere önceleri pek itibar edilmemiştir. Ancak 1914 Aralık ayında başlayan Türk Sarıkamış harekatı üzerine telaşlanan; çok zor durumda kalan hiç değilse bir kısım Türk kuvvetlerinin başka Cephelere çekilmesini isteyen Rusya'nın yükünü azaltmak için, Çanakkale seferine karar verilmiş, fakat kesin neticeyi batı cephesinde arayanları darıltmamak amacıyla önce sadece donanmayla ve zorla Çanakkale Boğazı geçilmeye çalışılmıştır.

5 Resim

6 1.DÜNYA SAVAŞI 18 Mart 1915'te yaklaşık bir aydır sürekli olarak bombaladığı boğazın her iki tarafındaki Türk tabyalarının artık sustuğunu varsayan 12 zırhlı, 18 muhrip, 7 mayın tarama gemisi, çeşitli nakliye destek gemisi ve uçak gemilerinden meydana gelen I. Dünya savaşının en büyük ve en modern donanması, boğazı geçme girişiminde bulunmuştur. Ancak ehliyetli ellerde sevk ve idare edilen kahraman Türk askerinin hayatını hiçe sayarak kanını fedakarca akıtması sayesinde dünyanın en modern silah ve teçhizatıyla donatılmış düşman donanması, 7 modern savaş gemisini ve binlerce askerini, kaybederek geri çekilmek zorunda kalmıştır. Zira, Mehmetçik, düşmanı denizden bir adım bile geçirmemeye yemin etmiştir. Anadolu bozkırının o güne kadar deniz görmemiş çocukları, sanki kırk yıldır denizlerde savaşıp da pişmiş kişilere özgü beceriyle zırhlı düşman gemilerine geçiş hakkı tanımamıştır. Bunun üzerine 25 Nisan ve 6 Ağustos 1915 tarihleri arasında düşman kara kuvvetleri Gelibolu Yarımdasına çıkarılmış olup, çıkarma şöyle özetlenebilir. Asıl kuvvetler Gelibolu Yarımadasının güney ucuna iki ayrı noktadan çıkacak ve boğazları kontrol eden tepeleri alacak, bunu başarmak için, iki tümenden oluşan bir Anzac (Avustralya ve Yeni Zelanda) Kolordusu Kabatepe bölgesine çıkacak ve iki ingiliz ve bir Fransız tümeni ile bir Hint tugayından oluşan kuvvet, Seddülbahir bölgesini ele geçirecektir. Aynı anda bir aldatmaca olarak, boğazın güneyinde Kumkale bölgesinde ikinci bir çıkarma yapılacak ve bazı donanma birlikleri orada da çıkarma olacağı izlenimi vermek üzere Saroz körfezine doğru seyredecektir. Fakat, kahraman TÜRK askerinin hayatını hiçe sayarak kahramanca döğüşmesi TÜRK komutanlarının ve bilhassa Mustafa KEMAL'in üstün sevk ve idareleri sonucunda düşman başarısızlığa uğrayarak savaş, siper savaşı halini almıştır. Gelibolu Yarımdasında çıkarma yapan düşman kuvvetlerini meydana getiren askerlerin milliyetleri son derece enteresandır. İngiliz ve Fransızlar'ın yanısıra, bizimle hiç ilgisi olmayan Cezayir Berberilerini Sengal zencilerini, Avustralyalı, Kanadalı, Yeni Zelandalı ve Hintlileri üzerimize salmışlardır. Şair. Şu mısralarla, "Eski dünya, yeni dünya, bütün akvam-ı beşer, Kaynıyor kum gibi, tufan gibi, mahşer mi hakikat mahşer. Yedi iklimi cihanın duruyor karşında, Avustralya'yla beraber, bakıyorsun Kanada! Çehreler başka, lisanlar, deriler renkgarenk, sade bir hadise var ortada, vahşetler denk. Kimi Hindu, kimi yamyam, kimi bilmem ne bela" diyerek, bunu ne güzel dile getirmiştir.

7 2.DÜNYA SAVAŞI Evet, düşman yalnızca birkaç devletten ibaret olmayıp, sanki karşımızda bütün dünya vardı. Düşman donanması II. Dünya Savaşı'na kadar, dünyanın gördüğü en büyük ve en modern donanmasıydı. Hal böyle iken kazanılan zaferin değeri daha iyi anlaşılmaktadır. Zira bu savaş; yenilmez sayılan devletlerin mağlubiyetidir. Çanakkale'de tarihin kaydettiği en büyük ve en kanlı savunma savaşları verilmiştir. Bu savaşlar Mustafa Kemal gibi bir askeri dehanın Türk ve dünya kamuoyu tarafından tanınmasının sağlanması açısından son derece önem taşımaktadır. Düşman durmadan saldırmaktadır. Anafartalar ve Arıburnu cephelerinde emir komuta karmaşası vardır. Bu durum çok tehlikelidir. Yarbay Mustafa Kemal, Ordu komutanı Alman General liman Von Sandres'ten bütün mevcut kuvvetlerin emrine verilmesini ve bundan başka çare kalmadığını bildirmiş. Alman General "Çok gelmez mi?" diye sorduğunda Mustafa Kemal, "Az gelir" diye cevap vermiştir. Ertesi gün emir gelmiş ve bütün birliklerin komutası Mustafa Kemal'e verilmiştir. Bir cephe komutanlığının çok gelip gelmeyeceğini yarbay Mustafa Kemal'e soran ve "az gelir" cevabını alan Alman General karşısındaki Türk'ün "ATATÜRK" olduğunu yıllar sonra öğrenecektir. Çanakkale savaşları'nın temel ağırlık noktasını, Mustafa Kemal oluşturmuştur. Mustafa Kemal Çanakkale Savaşları başlamadan kısa bir süre önce 2 Şubat 1915'te Tekirdağ'da yeni kurulacak olan 18'uncu Tümen Komutanlığına atanmıştır. Derhal göreve başlayan Mustafa Kemal, o tümeni kısa bir zaman içinde savaşa hazır. Seçkin bir tümen haline getirmiştir. Fakat kısa bir zaman sonra Mustafa Kemal bu bölgeden alınarak, tümeni ile birlikte Bigalı köyüne çekilmiştir. Mustafa Kemal, düşmanın Gelibolu çıkarmasına kadar, yani 25 Nisan 1915'e kadar orada yedek kuvvet olarak kalmış, fakat Arıburnu taarruzu başlar başlamaz, kendi insiyatifi ve teşebbüsü ile emir beklemeden, Arıburnu'na yetişerek taarruza geçmiştir. Düşmanı Koca çimentepe'de durdurarak, yarımadanın tahliyesine kadar düşmanın ilerlemek için yaptığı bütün taarruzları ve şiddetli hücumları erimeye mahkum etmiş ve Türk'ün yiğit mehmetçiği Çanakkale'de sanki etten ve kemikten bir kale yaratmıştır. Bütün savaşlardan farklı bir savaş malzemesi görülmüştür. Bu da "İNANÇ"tır. Topa, tüfeğe, üstün kuvvete, çeliğe karşı dimdik duran ve kafa tutan bir inanç kendini göstermiştir. Mustafa Kemal'in "size taarruz emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında, yerinize başka kuvvetler ve kumandanlar kaim olabilir" dediği bu savaşlarda, herkes öldürmek ve ölmek için düşmana atılmıştır. Mustafa Kemal, bu savaşı "bu öyle alelade bir taarruz değil, herkesin muvaffak olmak veya ölmek arzusuyla harekete geçtiği bir taarruzdur" diye ifade etmiştir. Burada meşhur 57'inci Alay, hiç kurtulmamacasına Mustafa Kemal'in emrine uyarak tamamen şehit olmuştur. Nitekim çeşitli milletlerden meydana gelmiş, düşman askerleri, yapışıp, kaldıkları Arıburnu'nun yalçın yamaçlarından bir adım bile ileri atamamışlardır.

8 DEVAMI Öncelikle İstanbul'u tehdit eden düşmanın Gelibolu Yarımdasına yaptığı bu taarruzu Kocaçimentepe'de durduran Mustafa Kemal, bu başarısından dolayı haklı olarak Albaylığa yükseltilmiştir Ağustos 1915'te Türk askerini yandan, yani Anafartalar'dan çevirmek isteyen Klıchner ordusu da bu bölgenin Grup komutanlığına atanan Mustafa Kemal'in 10 Ağustos günü ayağının tozunu silmeden giriştiği karşı taarruz sonucunda eriyip g itmiştir. Mustafa Kemal bu savaş sırasında göğsünden bir şarapnel parçası ile yaralanmış, fakat kalbi üzerindeki saat kendisini mutlak bir ölümden kurtarmıştır. Bu savaşların akabinde 17 Ağustos'ta Kireç tepe Zaferini 21 Ağustos'ta 2'nci Anafartalar Zaferini kazanan Mustafa Kemal, düşmanı büyük hizmete uğratarak Çanakkale Muharebelerinin kaderi belirlenmiş, 9 Ocak 1916'da düşman, Türk topraklarından geri çekilmek zorunda kalmıştır. Halbuki 2 Mart 1915'te İngiliz Amiral CARDEN Londra'ya "Hava bozmazsa iki haftaya kadar İstanbul'dayız" şeklinde mesaj çekmiş, ayrıca ingiliz orduları Başkomutanı General HAMİLTON, resmi raporunda ise, "Türkler, birbiri ardınca mükemmel taarruzlarda bulundular" diye yazmıştır. Hatta bu harekatı hazırlayarak idare eden W. CHURCHILL de hatıralarında muharebelerden bahsederken, Mustafa Kemal'in emsalsiz bir komutan, Türklüğün kaderine hakim bir deha olduğunun daha o zamanlarda anlaşıldığına işaret ederek, "bir Miralay'ın karşımıza çıkışı bütün talihimizi değiştirdi" diye belirtmiştir. Mustafa Kemal'in Çanakkale'de verdiği bütün emirler kesin ve sonuç alıcıdır. O, verdiği emirde aynen şöyle demiştir. "Benimle burada muharebe eden bilcümle askerler katiyen bilmelidir ki, yuhdemize tevdi edilen namus vazifesini tamamen ifa etmek için bir adım bile geri gitmek yoktur. İstirihat aramanın, bu istirahattan yalnız bizim değil, bütün milletimizin ebediyen mahrum kalmasına sebebiyet verebileceğini cümlenize hatırlatırım. Bütün arkadaşlarımın hemfikir olduklarına ve düşmanı tamamen denize dökmedikçe yorgunluk belirtisi göstermeyeceklerine şüphe yoktur". 30 Nisan'daki komutanlar toplantısında Mustafa Kemal, "içimizde ve askerlerimizde Balkan Harbi'nin utancını bir daha görmektense, ölmeyecek yoktur. Böyleleri varsa, onları kendi ellerimizle kurşuna dizelim." şeklinde kesin konuşmuştur. Çanakkale Zaferi, meydana getirdiği nihai sonuçlar açısından son derece önemlidir.

9 TARİH FIŞKIRAN TOPRAKLAR
Çanakkale Destanı'nın yazıldığı toprakların her karışından 97 yıl önce kazanılan büyük zafere şahitlik eden savaşın kalıntıları çıkmaya devam ediyor. Bir süre önce toprak altından çıkarılan dokuz gazi topun ardından bu kez de denize sıfır noktada iki gazi top daha saptandı. Çanakkale Deniz Zaferi'nin kazanıldığı 18 Mart 1915'te İtilaf Devletleri'nin donanmalarına ait gemilere geçit vermeyerek 'Çanakkale Destanı'nın yazıldığı Kumkale Beldesi ve Halileli Köyü'ndeki tarlalarda toprak altında kalan dokuz gazi top, Çanakkale Valisi Güngör Azim Tuna'nın talimatıyla bir süre önce günyüzüne çıkarıldı. Çanakkale Deniz Zaferi'nin 98'inci yıl dönümünün kutlanacağı 18 Mart 2013 tarihine kadar çıkarıldıkları noktadaki orijinal bataryalara yerleştirilerek sergilenecek olan gazi topların ardından bu kez de denize sıfır noktada iki gazi topun çıkarılması için çalışma başlatıldı. Kumkale Beldesi'nde toprak altından çıkarılan gazi topların son durumunu görmek için bölgeye inceleme gezisinde bulunan Çanakkale Valisi Güngör Azim Tuna, "Kumkale'de gazi topların çıkarıldığı alanı, elimizde bulunan Çanakkale Savaşları'na ait materyalleri de ekleyerek bir açık hava müzesi haline dönüştürmek istiyoruz. Kumkale'de toprak altında altı batarya tespit ettik. Bunların 3'ünden gazi top çıktı. Şimdi üç gazi top bu bataryalara yerleştirilecek. Boş olan bataryalara çevreden çıkarttığımız topları getirip, burayı özel bir alan olarak düzenlemek istiyoruz. Topların temizlenmesi ve sergilenebilir hale getirilmesi de önemli bir aşama. Amacımız 18 Mart 2013 tarihine kadar gazi topları yerlerine koyarak halkımızın ziyaretine sunmak" dedi. BİR GAZİ TOP DA ÇOMÜ GİRİŞİNE Vali Tuna, gazi toplardan birinin de Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) girişine yerleştirilerek sergileneceğini açıkladı. Çanakkale Deniz Savaşları'nın sevk ve idare edildiği müstahkem mevki komuta ve gözetleme yerinin ÇOMÜ Terzioğlu Yerleşkesi içinde yer aldığını hatırlatan Vali Tuna, "Buradan çıkarılan toplardan birisini ÇOMÜ giriş kapısında uygun bir yere koyacağız. Üniversitemiz malum, Çanakkale Savaşları'nın idare edildiği alan üzerinde kurulduğu için sembolik anlamı var" diye konuştu.

10 BİRGAZİ TOPDAÇOMÜ GİRİŞİNE
Vali Tuna, gazi toplardan birinin de Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) girişine yerleştirilerek sergileneceğini açıkladı. Çanakkale Deniz Savaşları'nın sevk ve idare edildiği müstahkem mevki komuta ve gözetleme yerinin ÇOMÜ Terzioğlu Yerleşkesi içinde yer aldığını hatırlatan Vali Tuna, "Buradan çıkarılan toplardan birisini ÇOMÜ giriş kapısında uygun bir yere koyacağız. Üniversitemiz malum, Çanakkale Savaşları'nın idare edildiği alan üzerinde kurulduğu için sembolik anlamı var" diye konuştu. Proje yürütücüsü ÇOMÜ Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Burhan Sayılır, gazi topların toprak altından çıkarılması çalışmalarının başlandığını belirtti. Yrd. Doç. Dr. Sayılır, "Yeniköy ile Kumkale arasındaki Kızılbayır Mevkii'nde, deniz ve sahilin birleştiği noktada iki top daha var. Her biri 4'er ton ağırlığındaki bu gazi topları karadan çıkarmak mümkün değil. Çünkü toplar 120 metrelik bir uçurumun bulunduğu noktada. Çıkarmak için planlamalarımızı yapıyoruz" dedi. Çanakkale Deniz Savaşları sırasında, boğazın Ege Denizi girişini, Bozcaada bölgesini kontrol altında tutmak için kullanıldıkları sanılan sahildeki gazi topların 97 yıl önceki haliyle sapa sağlam durduğunu belirten Yrd. Doç. Dr, Burhan Sayılır, "Bu iki gazi topu da en kısa sürede gün yüzüne çıkaracağız. Kumkale'de toprak altından çıkardığımız diğer topların yanına getireceğiz. Tüm gazi toplar aynı mekanda sergilenecek. Ziyaretçiler 97 yıl önce 18 Mart'ta imza atılan Çanakkale Deniz Zaferi'nin tüm izlerini gazi toplarla açık hava müzesine dönüşecek bu alanda görebilecek. Burası Türk topçuluğu yönünden komple açık hava müzesi haline gelecek" diye konuştu. TOPRAK ALTINDA KADERİNE TERK EDİLMİŞTİ Çanakkale Deniz Savaşları sırasında boğaz savunmasını güçlendirmek amacıyla Kumkale Beldesi ve Halileli Köyü'nde oluşturulan topçu gruplarına ait bataryalara yerleştirilen 22, 24 ve 26 santimetre çapındaki Krupp ve Obüs topları, 18 Mart 1915 tarihinde İtilaf Devletleri donanmasına ait gemilere ateş açarak boğaz savunmasında önemli rol üstlendi. Mondros Mütarekesi'nden sonra 1919 yılında bölgeye çıkan İngiliz birlikleri tarafından bazı parçaları sökülen gazi toplar, sonraki yıllarda bulundukları arazilerin tarım alanı olarak kullanılmaya başlamasıyla toprak altında kaldı. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Atatürk ve Çanakkale Savaşlarını Araştırma Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Mithat Atabay, Truva Atı efsanesinden esinlenen İngilizlerin, 25 Nisan 1915 günü Ertuğrul Koyu çıkartmasında içine 2 bin 800 asker bindirdikleri kömür gemisi River Clyde ile Mehmetçik’i yanıltma planı yaptığını söyledi. Çanakkale Deniz Savaşı’nda beklemedikleri bir yenilgi alan İtilaf Devletleri yeni bir plan ile Gelibolu Yarımadası’na çıkartma kararı aldıklarında, İngilizler inanılmaz bir planı da ortaya koydu. Atatürk ve Çanakkale Savaşlarını Araştırma Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Mithat Atabay, 25 Nisan 1915 tarihinde yapılan Ertuğrul Koyu çıkarmasında Truva Atı Efsanesin


"18Mart 1915 ÇankKAale Zaferi." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları