Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
YayınlayanYonca Kobal Değiştirilmiş 7 yıl önce
1
www.egitimhane.com
3
DESTAN HAKKINDA B İ LG İ Türklerin, Yaradılı ş Destanından sonra bilinen en eski destanı Alp Er Tunga Destanıdır. Alp Er Tunga M.Ö. VII. yüzyılda ya ş amı ş bir Saka hükümdarıdır. Türk- İ ran sava ş larında ün kazanmı ş İ ran hükümdarı Keyhüsrev'e yenilerek öldürülmü ş tür. Milattan önceki Türk- İ ran sava ş larını anlatan bu destanın hacimli ve zengin parçaları Firdevsi'nin Ş ahnâme'sinde bulunmaktadır. Alp Er Tunga'nın, o zamanki bir dü ş man destanında bu ölçüde yer alı ş ı, onun İ ranlıların hayatında derin izler bırakmı ş oldu ğ unu gösterir. XI. yüzyılda Kâ ş garlı Mahmut tarafından yazılan Divânü Lûgati't-Türk'te, büyük Saka hükümdarının yeri geldikçe anıldı ğ ı görülür. Alp Er Tunga'nın ölümü konusunda söylenmi ş bir sagu (a ğ ıt, mersiye) da Ka ş garlı Mahmud tarafından yazıya geçirilmi ş tir. Bu a ğ ıtın Alp Er Tuga Destanının son bölümüne ait bir parça olması olasıdır www.egitimhane.com
5
ALP ER TUNGA DESTANI Alp Er Tunga, M.Ö. VII. yüzyılda ya ş amı ş kahraman ve çok sevilen bir Saka hükümdarıdır. Sakalar dönemine âit Alp Er Tunga ve ş u olmak üzere iki destan tesbit edilmi ş tir. Alp Er Tunga Orta Asya’daki bütün Türk boylarını birle ş tirerek hâkimiyeti altına almı ş daha sonra Kafkasları a ş arak Anadolu Suriye ve Mısır’ı fethetmi ş ve Saka devletini kurmu ş tur. Alp Er Tunga’nın hayatı sava ş larla geçmi ş tir. Uzun süre mücadele etti ğ i İ ranlı Medlerin hükümdarı Keyhusrev ‘in davetinde hile ile öldürülmü ş tür. Alp Er Tunga ile iranlı Med hükümdarları arasındaki bu mücadelelerin hatıraları uzun asırlar hem Türkler hem İ ranlılar arasında ya ş atılmı ş tır. Alp Er Tunga, Asur kaynaklarında Maduva, Heredot’ta Madyes, iran ve islâm kaynaklarında Efrasyab adlarıyla anılmaktadır. Orhun Yazıtlarında “Dokuz O ğ uzlar” arasında “Er Tunga” adına yapılan “yu ğ ” merasiminden söz edilmektedir. Turfan ş ehrinin batısında bulunan “Bezegelik” mabedinin duvarında da Alp Er Tunga’nın kanlı resmi bulunmaktadır. “Divan ü Lügat-it Türk” ün yazarı Ka ş garlı Mahmud’a ve ” Kutadgu Bilig” yazarı Yusuf Has Hacip’e göre “Alp Er Tunga” iran destanı “ ş ehname” deki büyük ve efsanevî Turan hükümdarı “Efrasiyab”dır. www.egitimhane.com
6
DDDDivan ü Lûgat-it Türk’de Turan hükümdarlığının merkezi olarak “Kaşgar” şehri gösterilmektedir. islâmiyeti kabul etmiş olan Karahanlı devleti hükümdarları da kendilerinin “Efrasyap” sülalesinden geldiklerine inanmışlar ve bunu ifade etmişlerdir. Moğol tarihçisi Cüveyni de Uygur devletinin hükümdarlarının da Efrasyap soyundan olduğunu yazmaktadır. ŞŞŞŞecere-i Terakime’ye göre Selçuklu Sultanları kendilerini Efrasyab soyundan kabul ederlerdi. Rusların Yakut adını verdiği Türk gurup aslında kendilerine Saka dediklerini söylemişlerdir. Tarih içinde kaybolduğunu düşündüğümüz Saka Türklerinin az da olsa bir bölümünün bugün hayatiyetlerini sürdürmeleri pek çok meselenin yeniden araştırılarak doğruların ortaya çıkmasına yardımcı olabilecektir. Tarihçi Mesudî de M.S.7. yüzyılın başındaki Köktürk hakanının “Efrasyab” soyundan olduğunu yazmaktadır. BBBBütün bu bilgilerden hareketle “Tunga Alp” le ilgili efsanelerin Kök Türklerden önce doğu ve orta Tiyanşan alanında yaşayan Türkler arasında meydana geldiğini ve bu destanın daha sonraları Kök Türk ve Uygurlar arasında yaşayarak devam ettiğini göstermektedir. AAAAlp Er Tunga destanının metni bu güne ulaşamamıştır. Bir kısmından yukarıda bahsettiğimiz kaynaklarda bu değerli Saka hükümdarı ve kahramanı hakkında bilgiler ve bir de sagu (ağıt) tesbit edilmiştir:
7
ALP ER TUNGA SAGUSU Alp Er Tunga öldi mü Issız ajun kaldı mu Ödlek öçin aldı mu Emti yürek yırtılur Ödlek yara ğ közetti O ğ run tuza ğ uzattı Begler begin azıttı Kaçsa kalı kurtulur Özlek küni tavratur Yalnguk küçi kevretür Erdin ajun savrıtur Kaçsa takı artılur Ögreyüki munda ğ ok Munda adın tede ğ ok Atsa ajun ugrap ok Ta ğ lar ba ş ı kertilür Ulu ş ıp eren börleyu Yırtıp yaka urlayu Sıkrıp üni yırluyu Sı ğ tap közi örtülür www.egitimhane.com
8
Günümüz Türkçeyle söyleni ş i : Günümüz Türkçeyle söyleni ş i : Alp Er Tunga öldü mü? Kötü dünya kaldı mı Zaman öcünü aldı mı Ş imdi yürek yırtılır. Fele ğ in silahı hazır Gizli tuzak kurdurur, Beyler beyini vurdurur Kaçsa nasıl kurtulur? Felek günü tez geçer Ki ş i gücünden dü ş er Erden dünya bo ş alır Kaçsa da gene ölür Fele ğ in töresi bu Bunda çok nedenler var Atsa dünyaya okun Da ğ lar ba ş ı kesilir Erler kurt gibi hıçkırdı Yaka ba ğ ır yırtıp durdu Acı a ğ ıtlar çı ğ ırdı Ya ş akar gözler kurur. www.egitimhane.com
10
Destan Hakkında Bilgi M.Ö. II. yüzyılda do ğ du ğ u anla ş ılan O ğ uz Destanı, ancak XIII. yüzyılda yazıya geçirilebilmi ş tir. O ğ uz Ka ğ an Destanının bugün bilinen tek bir yazma nüshası vardır. Paris Ulusal Kitaplı ğ ının Türkçe Yazmalar bölümünde 1001 numarada kayıtlı olan bu destan, Uygur harfleri ile yazılmı ş tır. O ğ uz Destanı'nın Paris nüshası diye bilinen bu metni ilkin Türkolog W. Radloff, Kutadgu Bilig ile birlikte (1891) yayımladı. Destan daha sonra W. Bang ve G. R. Rahmeti tarafından 1932'de önce Almanca olarak, daha sonra da 1936'da O ğ uz Ka ğ an Destanı adıyla Türkçe olarak yayınlanmı ş tır. www.egitimhane.com
11
BBBBu destanda Oğuz, doğuştan güzel olan, doğduktan kırk gün sonra büyüyüp gelişen, halka eziyet eden canavarı öldüren, büyüyünce yeryüzünün dört bir yanına elçiler gönderip o ülkeleri bayrağı altına alan, yaşlanınca yurdunu altı oğlu arasında paylaştıran bir Türk hükümdarı ve kahramanıdır. Destan, Oğuz Kağan'ın yaşamı ve yaşadıkları etrafında örgülenmiştir. Bu destanda, destan kahramanı Oğuz'un gerçekte, Türk-Hun hükümdarı Mete olduğu söylenmektedir. Gerçekten de Mete'nin tarihi kişiliği ile destan kahramanı Oğuz'un serüvenleri arasında büyük bir benzerlik vardır. Oğuz Kağan Destanının dört ayrı şekli bilinmektedir. Bunlardan birincisi, yukarıda andığımız Paris Ulusal Kitaplığı'ndaki Uygurca yazılmış nüshadır. İkinci şekil, Reşideddin'in Câmi'ü't-Tevârih kitabının ikinci cildindeki "Tarih-i Oğuzân ve Türkân" kısmındaki metindir. Üçüncüsü, Uzunköprü'de ele geçen Çağatayca yazılmış metindir ki H. Namık Orkun'un Oğuzlara Dair (Ankara, 1935) adlı yapıtıdır. Dördüncüsü, Ebulgâzi Bahâdır Han'ın Şecere-i Terâkime'sindeki anlatma parçadır.
13
O Ğ UZ KA Ğ AN DESTANI "... Günlerden bir gün Ay Ka ğ an'ın gözü parladı. Do ğ um a ğ rıları ba ş ladı ve bir erkek çocuk do ğ urdu. Bu çocu ğ un yüzü gök, a ğ zı ate ş gibi kızıl, gözleri elâ, saçları ve ka ş ları kara idi. Perilerden daha güzeldi. Do ğ an çocu ğ a O ğ uz adı verildi. Bu çocuk anasının gö ğ sünden bir kere süt emdi, bir daha emmedi. Çi ğ et, çorba ve ş arap istedi. Dile gelmeye ba ş ladı. Kırk gün sonra büyüdü, yürüdü ve oynadı. Ayakları öküz aya ğ ı gibi, beli kurt beli gibi, omuzları samur omuzu gibi, gö ğ sü ayı gö ğ sü gibi idi. At sürüleri güder, ata biner ve av avlardı. O ça ğ da, orada büyük bir orman vardı. Gürül gürül akan derelerin, so ğ uk ırmakların ça ğ ıltısı duyulurdu bu ormanda. Bu ormanın içinde büyük bir canavar olmasa, o çevrede ya ş amak güzeldi. Yaman bir canavardı. At sürülerini ve halkı yerdi. O ğ uz Ka ğ an gözü pek ve yi ğ it bir ki ş i idi. Bu canavarı avlamak istedi. Günlerden bir gün kargı, yay, ok, kılıç ve kalkanla ava gitti. Ormanda bir geyik ele geçirdi, onu sö ğ üt dalı ile bir a ğ aca ba ğ ladı ve oradan uzakla ş tı. Tan a ğ arırken gelip gördü ki canavar geyi ğ i yemi ş. Sonra O ğ uz Ka ğ an bir ayı tuttu, onu altın ku ş a ğ ı ile a ğ aca ba ğ ladı gitti. Tan a ğ arırken geldi ğ i zaman canavarın ayıyı da yiyip gitti ğ ini anladı. Bu kez o a ğ acın dibinde kendisi durdu. Canavar geldi ve ba ş ı ile O ğ uz'un kalkanına vurdu. O ğ uz kargı ile canavarı öldürdü. Kılıcı ile ba ş ını kesti, alıp gitti. www.egitimhane.com
14
YYYYine geldiği zaman bir ala doğanın, canavarın bağırsaklarını yediğini gördü. Yay ve okla ala doğanı öldürdü, başını kesti. "Canavar geyiği ve ayıyı yedi. Demir olduğu için kargım onu öldürdü. Canavarın bağırsaklarını ala doğan yedi. Bakır olduğundan yayım ve okum onu öldürdü." diyip oradan uzaklaştı. YYYYine günlerden bir gün Oğuz Kağan bir yerde Tanrıya yalvarmakta idi. Karanlık bastı gökten bir ışık indi. Güneşten ve aydan daha parlaktı. Oğuz Kağan oraya yürüdü ve gördü ki o ışığın içinde yalnız oturan bir kız vardı. Başında teli ve parlak bir beni vardı, kutup yıldızı gibi idi. O kız öyle güzeldi ki, gülse Gök Tanrı gülüyor, ağlasa, Gök Tanrı ağlıyordu. Oğuz Kağan onu görünce aklı gitti; sevdi ve aldı. Günlerden ve gecelerden sonra kız, üç erkek çocuk doğurdu. Birincisine Gün, ikincisine Ay, üçüncüsüne Yıldız adını koydular.
15
YYYYine bir gün Oğuz Kağan ava gitti. Göl ortasında ağacın kabuğunda yalnız başına oturan çok güzel bir kız gördü. Gözleri gökten daha uçuk mavi, saçları ırmak gibi dalgalı, dişleri inci gibi beyaz idi... Oğuz Kağan onu görünce aklı başından gitti; sevdi ve aldı. Günlerden ve gecelerden sonra kız, üç erkek çocuk doğurdu. Birincisine Gök, ikincisine Dağ, üçüncüsüne Deniz adını koydular. Bundan sonra Oğuz Kağan büyük bir şölen verdi. Oğuz Kağan kırk masa ve kırk sıra yaptırdı. Türlü yemekler, türlü şaraplar, tatlılar ve kımızlar yediler içtiler. Şölenden sonra Oğuz Kağan beylere buyruk verdi : BBBBen sizlere oldum kağan Alalım yay ile kalkan Nişan olsun bize uğur Bozkurt olsun savaş parolası Demir kargı olsun orman, Av yerinde yürüsün kulan Daha deniz, daha nehir Güneş bayrak, gök çadır.
16
OOOOndan sonra Oğuz Kağan dört yana buyruklar yolladı, bildiriler yazdı ve elçilere verip gönderdi. Bu bildirilerde şöyle yazılıydı: """"Ben Uygurlar'ın kağanıyım ve yeryüzünün dört köşesinin kağanı olsam gerektir. Sizden itaat dilerim". YYYYine o zamanlarda sağ yanda Altun Kağan adında bir kağan vardı. Bu Altun Kağan Oğuz Kağan'a itaat etti. Sol yanda Urum Kağan vardı. Askerleri ve şehirleri çoktu. İtaat etmedi. Oğuz Kağan gazaba gelerek onun üzerine yürümek istedi, bayrağını açarak askeriyle ona karşı yürüdü. KKKKırk gün sonra Buz Dağ adında bir dağın eteğine geldi. Çadırını kurdurdu ve sessizce uyudu. Tan ağarınca Oğuz Kağan'ın çadırına güneş gibi bir ışık girdi. O ışıktan gök tüylü ve gök yeleli büyük bir erkek kurt çıktı. Bu kurt, Oğuz Kağan'a hitap etti ve: "Ey Oğuz, sen Urum üzerine yürümek istiyorsun; ey Oğuz, ben senin önünde yürümek istiyorum" dedi. GGGGök tüylü ve gök yeleli bu büyük erkek kurt bir kaç gün sonra durdu. Burada İtil Müren adında bir deniz vardı. Burada savaş başladı. Boğuşma ve vuruşma öyle yaman oldu ki, İtil Mürenin suyu baştan başa kıpkırmızı oldu. Oğuz Kağan yendi ve Urum Kağan kaçtı. SSSSonra Oğuz Kağan askerleriyle İtil adındaki ırmağa geldi. İtil büyük bir ırmaktır. Oğuz Kağan onu gördü ve: "İtilin suyunu nasıl geçeriz?" dedi. AAAAskerler arasında iyi bir bey vardı. Onun adı Uluğ Ordu Bey idi. O akıllı bir erdi. Gördü ki, bu yerde pek çok dal ve pek çok ağaç var. O ağaçları kesti ve bu ağaçlara yattı, suyu geçti. Oğuz Kağan sevindi, güldü ve "sen burada bey ol, senin adın Kıpçak Bey olsun" dedi.
18
YYYYine ilerlediler. Oğuz Kağan yine önünde gök tüylü, gök yeleli kurtla birlikte Hint, Tangut ve Suriye taraflarına yürüdü. Pek çok vuruşmadan ve pek çok çarpışmadan sonra onları aldı ve kendi yurduna kattı. YYYYine söylenmeden kalmasın ve belli olsun ki, Oğuz Kağan'ın yanında ak sakallı, kır saçlı, tecrübeli bir ihtiyar vardı. O, anlayışlı ve asil bir adamdı. Oğuz Kağan'ın nazırı idi. Adı Uluğ Türk idi. Günlerden bir gün uykuda bir altın yay ve üç gümüş ok gördü. Bu altın yay gün doğusuna üç ok da şimale doğru gidiyordu. Uykudan uyanınca düşte gördüğünü Oğuz Kağan'a anlattı ve dedi ki: "Ey kağanım, senin ömrün hoş olsun; ey kağanım, senin hayatın hoş olsun. Gök Tanrı düşümde verdiğini hakikate çıkarsın. Tanrı bütün dünyayı senin uğruna bağışlasın!" OOOOğuz Kağa, Uluğ Türk'ün sözünü beğendi, onun öğüdünü dinledi. Sabah olunca büyük ve küçük oğullarını çağırttı ve: "Benim gönlüm avlanmak istiyor. İhtiyar olduğum için benim artık cesaretim yoktur; Gün, Ay ve Yıldız doğu tarafına siz gidin; Gök, Dağ ve Deniz sizler de batı tarafına gidin" dedi.
19
DDDDoğuya gidenler yolda bir altın yay buldular. Batıya gidenler de üç gümüş ok buldular. Bunları getirip babalarına verdiler. Oğuz Kağan yayı üçe böldü ve "Ey büyük oğullarım yay sizlerin olsun, yay gibi okları göğe kadar atın." dedi. Okları da üçe üleştirerek "Ey küçük oğullarım oklar sizlerin olsun. Yay oku attı, sizler de ok gibi olun." dedi. OOOOndan sonra Oğuz Kağan büyük kurultayı topladı. Halkını çağırttı. Yurdunu "Boz Oklar" ve "Üç Oklar" diye anılan oğulları arasında paylaştırdı ve dedi ki: EEEEy oğullarım, ben çok aştım; Çok vuruşmalar gördüm; Çok kargı ve çok ok attım; Atla çok yürüdüm; Düşmanları ağlattım; Dostlarımı güldürdüm. Ben Gök Tanrıya (borcumu) ödedim. Şimdi yurdumu size veriyorum.
21
GÖKTÜRK (BOZKURT) DESTANI Gök Türk destanının da bugün birbirinden farklı üç ş eklini birliyoruz. İ lk ikisinde bize Çin tarihlerini bildiriyor. Üçüncü ş ekil ise Ergene Kon adını ta ş ımaktadır ve Kun - O ğ uz destanının son kısmı olarak 13 ′ üncü asırda tesbit edilmi ş bulunmaktadır. Bu üç ş ekil ş unlardır: 1- Kunlarla aynı soydan olana Türkler Kun ülkesininin ş imalindeki So ülkesinden çıkmı ş lardır. Ba ş bu ğ ları ‘Kapangu’nun on altı karde ş i vardı ki bunlardan birsinin anası bir kurttu. Kurttan do ğ mu ş olan ‘I-uhe-ni- ş uay-tu’ rüzgarlara ve ya ğ murlara hükmediyordu. Dü ş manları karde ş lerini yok ettiler. Fakat o,harikuladelik sayesinde ölümden kurtuldu. İ ki zevcesi vardı. Biri yaz Tanrısının,biri Kı ş Tanrısının kızı idi. Bunlardan iki ş er o ğ lu olmu ş tu. Millet bu çocukların en büyü ğ ü olan ‘No-tu-lu- ş e’yi hükümdar yaptı. O zaman ‘Türk’ adını aldı. Bunun on zevcesi vardı. Çocuklarından her biri analarının adını almı ş tı. ‘A-hien- ş e’ bu çocuklardan biri olup anasının adı olan ‘Kurt=Asena’adını almı ş tı www.egitimhane.com
23
2222- Türkler ilk önce batı denizinin (ihtimal ki Hazar denizinin) batı kıyılarında oturuyorlardı. Komşu bir millet bunların hepsini yok etti. Yalnız bir genç sağ kaldı. Onu öldürmeye kıyışamayarak ellerini ayaklarını kesip büyük bir bataklığa bıraktılar. Burada bir dişi kurt ona baktı. Yiyecek getirdi. Bu sırada dişi kurt ondan gebe kaldı. Komşu milletin hükümdarı bu son kalan genci de öldürmek için bir asker yolladı. Asker gittiği zaman kurtu gencin yanında gördü. Kurt,bir Tanrı kendisine yardım ediyorum gibi,genci alarak denizin tarafına geçirip bir daha üstüne indi. Bu dağ Kau- çang ülkesinin şimal batısında idi. Dağın eteğinde bir mağara vardı. Kurt oraya girdi. Orada yeşilliklerle dolu ve iki yüzlü(1) genişliğinde bir yer buldu. Orada on oğlan doğurdu. Bunlardan biri aile adı olan A-se-na adını aldı. Öteki kardeşlerin en akıllısı olduğu için biraz biraz sonra hükümdar oldu. Milletini oradan çıkararak Cücenlerin(yani Arapların) tabiiyesine girdi. 3333- Moğol eline ‘İl Han’ padişah olmuştu. Tatar ülkesinde de Tatar hanlarının dokuzuncusu olan Sevinç Han birçok hediyelerle Kırgız hanına adamlar gönderip türlü adaklar adayarak onu kendi tarafına çekti. O zaman oradaki uruklar arasınfa en kalabalığı Moğollar olduğundan her savaşta düşmanlarını yenerlerdi. Türk ellerinde Moğolun oku ötmeyen,kolu yetmeyen bir yer yoktu. Bundan dolayı bütün boylar Moğolu kötülerlerdi. Hepsi birlerşip Moğollardan öç almak için üzerlerine yürürdüler. Moğollar çadır ve sürülerini bir yere yığıp çevresine hendek kazdılar,beklediler. Sevinç Han geldi. Vuruş başladı. On gün savaş oldu. On günde de Moğollar üstün geldi. Bunun üzerine Sevinç Han bütün han ve beğleri toplayıp gizlice konuşup danıştı. ‘Biz bunlara hile yapmazsak işimiz bitiktir’ dedi. Ertesi gün tanla çadırlarını kaldırıp,kötü malların,bir takım ağırlıklarını bırakıp kaçtı. Moğollar bunları güçsüz kaldırlar da onun için kaçıyorlar sanarak arkalarına düştüler. Tatarlar dönüp çarpıştılar. Bu yol Moğollar yenildiler. Ordugâhları gelinceye kadar onları kestiler. Malları ile birlikte ordugâhı da zaptettiler. Moğolların çadırlarının hepsi orada olduğundan Moğollardan bir aile bile kurtulmadı. Büyüklerini kılıçtan geçirdiler. Küçüklerin her birini bir kişi tutsak olarak aldı.
24
SSSSevinç Han, Moğolu yağma ettikten sonra ülkesine dönmüştü. İl Hanın oğulları bu savaşta ölmüşlerdi. Ancak en küçüğü olan Kayan=(Kıyan) kalmıştı. O yıl evlenmişti. Bunların ikisi aynı bölükten olan iki kişinin tutsağı olmuşlardı. Savaştan önce ordu kurdukları yere geldiler. Düşmandan kaçıp gelen deve,at,öküz ve koyunları buldular. Konuşup dediler ki:’ Burada kalsak,bir gün olur,düşmanlarımız bizi bulur. Bir boy’a gitsek çevremiz hep düşman boylardır. En iyiysi dağlar arasındaki kimsenin daha yolu düşmemiş olan bir yere gidip oturalım’. Sürülerinin sürüp dağlara doğru yürüdüler. Yabani koyunların yürüdüğü bir yolu tutup tırmanarak yüksek bir dağın boğazına vardılar. Oradan tepeye çıkıp öte yanına indiler. Oraları iyice gizden geçirdiler. Gördüler ki geldikleri yoldan başka yol yoktur:o yolda öyle bir yol ki bir deve,bir keçi bin güçlükle yürüyebilir,ayağı biraz sürçse düşüp parçalanır. Vardıkları yer geniş bir ülke idi. İçinde akar sular,kaynaklar,türlü otlar,çayırlar,meyvalı ağaçlar,türlü türlü avlar vardı. Bunu göründe Tanrıya şükürler kıldılar. Kışın mal(at,koyun,deve,sığır)ların etini yer,derisini giyer;yazın sütünü içelerdi.
25
OOOOraya Ergenekon adını verdiler. Burada Kayan ve Nüküz’ün oğulları çoğaldı. Dört yüz yıl sonra kendileri ve sürüleri o kadar çoğaldı ki artık oralara sığmadılar. Bunu üzerine konuştular. Dediler ki:’Atalarımızdan işitirdik ki Ergenekon dışında geniş ve güzeş bir ülke varmış. Atalarınız orada otururlarmış. Tatarlar baş olup başka boylar bizim uruğumuzu kırıp yurdumuzu almışlar. Artık Tanrıya şükür düşmandan korkup dağda kapanarak kalacak halde değiliz. Bir yol bularak bu dağdan göçüp çıkalım. Bize dost olanla görüşüdüşman olanla güreşiriz’. Herkes bu düşünceyi beğenip yollar aradılar. Bir türlü bir yol bulamadılar. Bir demiri:’Ben bir yer gördüm. Orada demir madeni var. Onu eriterek yol buluruz’dedi. Millete odun ve kömür vergisi saldılar. Herkes vergisini getirdi. Bir sıra odun,bir sıra kömür olmak üzere dağın böğüründeki çatlağa dizdiler. Dağın tepesine ve öteki yanlarına da odun,kömür yığdıktan sonra deriden yetmiş körük yapıp yetmiş yere kurdular. Ateşleyip hepsini birden körüklediler.
27
TTTTanrının gücü ile demir eriyip bir deve geçecek kadar bir yol açıldı. O ayı, o günü,o saati belleyip dışarı çıktılar. İşte o gün Moğollarca bayram sayıldı. Ergenekondan çıktıkları zaman Moğolların padişahı Kayan (Kıyan) neslinden Börte Çine idi. Bütün boylara elçiler göndererek Ergenekondan çıkıp geldiğini bildirdi. Boyların kimi sevindi,kimi yerindi. Hele Tatarlar bunların üzerine yürüdler. Saf bağlanıp savaşıldı. Moğollar yenip Tatarların büyüklerini kılıçtan geçirdiler. Küçükleri tutsak ettiler. Dört yüz yıl sonra böylece kanlarını aldılar. Mallarını zaptedip ana yurtlarında oturdular. O zamandan beri Ergenekondan çıktıkları kurtuluş gününü bayram yaptılar. O gün bir demiri ateşte kızdırdılar. Önce han bu demiri örsün üstüne koyarak çekiçle vurur. Sonra beğler de öyle yaparlar. GGGGök Türk destanının üç rivayetinde göze çarpan müşterek motif ‘Kurt’ tur. Ergenekon rivayetinde kurt doğrudan gözükmüyorsa da hikimdarlarının adının Bört Çin’e yani Boz Kurt olması,kurt fikrinin islâmiyetten sonra bile unutulmadığını gösterir. Çünkü Ergenekon rivayeti islâmiyetteb yani 13′üncü asroda tesbit olunan Gök Türk destanıdır.
28
İİİİkinci rivayette ise Ergenelon yani Kapalı Yurt açıkça gözükmektedir. Kurt,Gök Türklerde bir ongun sayılıyordu. Yani Gök Türkler kurt neslinden geldiklerine inanıyorlardı. Bu rivayetlerin tarihle olan ilgisini şöylece hulâsa edebiliriz: Kunlar Şimalî ve cenubî olarak ayrıldıktan sonra 93 yılında şimalî Kunlar,cenûp Kunların müttefikleri olan Çinlilerin başka boyların müşterek hücumu karşısında mahvoldular. Bir kısmı Cenup Kunlarına koşuldu. Bir bölümü batıya çekilerek sonradan Atilla’nın kumandasında Avrupayı zartetti. Bir bölümü de Altay dağların civarında saklandılar. İİİİşte Gök Türkleri teşkil eden boylardan bazıları bu Altay dağlarında kalan Kunların neslindendir. Miladi 93′ten sonra Gök Türklerin kurtuluş tarihi olan 552′ye kadar 459 yıl geçmiştir. Ergenekonda geçtiği söylenen dört üz yıl bu 459 yılın destandaki aksinden başka şey değildir. Gök Türklerin bir kısmı doğrudan doğruya Sakaların neslinden geldiği için onlar Ergenekonda yaşamamışlardır. Nitekim Gök Türk destanının birinci rivayetinde kapalı Vatandan söz geçmiyor. Sonra demilerin erimesi,demir dağın yol vermesi ise Gök Türklerin,Aparlara silah yaptıkları zamanların bir hatırasıdır.
31
GÖÇ DESTANI Göç Destanı, bir Uygur destanıdır. Uygur Türklerinin ulusal birli ğ ini koruyan tılsım bozulunca, yurtlarını bırakarak güney batıya do ğ ru nasıl göç ettiklerini anlatır : Uygur Uygurların vatanında “Hulin” isimli bir da ğ vardı. Hulin da ğ ından Tu ğ la ve Selenge isimli iki ırmak akardı. Bir gece oradaki bir a ğ acın üzerine gök yüzünden ilâhi bir ı ş ık indi. İ ki ırmak arasında ya ş ayan halk bunu dikkkatle izlediler. Daha sonra a ğ acın gövdesinde ş i ş kinlik olu ş tu, ilâhi ı ş ık dokuz ay on gün ş i ş kinlik üzerinde durdu. A ğ acın gövdesi yarıldı ve içinden 5 çocuk göründü. Bu ülkenin halkı bu çocukları büyüttü. En küçükleri olan Bu ğ u Han büyüyünce hükümdar oldu. Ülke zengin halk mutlu oldu. Aradan uzun zaman www.egitimhane.com
33
ggggeçti. Yulug Tigin isimli bir prens hakan oldu. Yulug Tigin, Çinlilerle çok savaştı. Bu savaşlara son vermek için oğlu Gali Tigini bir Çin prensesi ile evlendirmeğe karar verdi. Çinliler, prensese karşılık hükümdardan Tanrı dağının eteğindeki Kutlu Dağ adını taşıyan kayayı istediler. Gali Tigin kayayı verdi. Çinliler kayayı götürmek için kayanın etrafında ateş yaktılar, kaya kızınca üzerine sirke döktüler. Ufak parçalara ayrılan kayayı arabalara koyarak Çin’e taşıdılar. Memleketteki bütün kuşlar, hayvanlar kendi dilleriyle bu kayanın gidişine ağladılar. Bundan yedi gün sonra da Gali Tigin öldü. Kıtlık ve kuraklık oldu. Yurtlarını bırakarak göç etmek zorunda kaldılar.
34
KAYNAKÇA http://www.edebiyatfakultesi.com/alper_ tunga. http://www.edebiyatfakultesi.com/alper_ tunga http://www.edebiyatfakultesi.com/alper_ tunga htmhttp://www.okuadamol.com/turkdest anlari/oguzkaan.aspx http://www.okuadamol.com/turkdestanla ri/gogturk.aspx http://www.okuadamol.com/turkdestanla ri/gogturk.aspx http://www.okuadamol.com/turkdestanla ri/gogturk.aspx http://www.yenidenergenekon.com/7- tureyis-destani/ http://www.yenidenergenekon.com/7- tureyis-destani/ http://www.yenidenergenekon.com/7- tureyis-destani/ http://www.mozaikdergisi.com/links/cocu k%20kulubu/links/14%20destanlar/desta nlar.html http://www.mozaikdergisi.com/links/cocu k%20kulubu/links/14%20destanlar/desta nlar.html http://www.mozaikdergisi.com/links/cocu k%20kulubu/links/14%20destanlar/desta nlar.html http://tr.wikipedia.org/wiki/G%C3%B6 %C3%A7_Destan%C4%B1 http://tr.wikipedia.org/wiki/G%C3%B6 %C3%A7_Destan%C4%B1 http://tr.wikipedia.org/wiki/G%C3%B6 %C3%A7_Destan%C4%B1 www.egitimhane.com
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.