Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Cemal KUZULU Yargıtay 23. Ceza Dairesi Tetkik Hakimi

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "Cemal KUZULU Yargıtay 23. Ceza Dairesi Tetkik Hakimi"— Sunum transkripti:

1 Cemal KUZULU Yargıtay 23. Ceza Dairesi Tetkik Hakimi
YARGITAY UYGULAMALARI DOĞRULTUSUNDA BASİT VE NİTELİKLİ DOLANDIRICILIK SUÇLARI Cemal KUZULU Yargıtay 23. Ceza Dairesi Tetkik Hakimi

2 I) DOLANDIRICILIK SUÇUYLA İLGİLİ GENEL BİLGİLER :
TCK'nın 157. maddesi : Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişiye bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası verilir.

3 Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 24. 09
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun tarih, 2012/ Esas, 2013/389 sayılı kararına göre dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için ; Failin bir takım hileli davranışlarda bulunması, Hileli davranışların mağduru aldatabilecek nitelikte olması, Failin hileli davranışlar sonucunda mağdurun veya başkasının aleyhine, kendisi veya başkası lehine haksız bir yarar sağlaması, Şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.

4 Fail kendisi veya başkasına yarar sağlamak amacıyla bilerek ve isteyerek hileli davranışlar yapmalı, bu davranışlarla bir başkasına zarar vermeli, verilen zarar ile eylem arasında uygun nedensellik bağı bulunmalı ve zarar da, nesnel ölçüler göz önünde bulundurularak belirlenecek ekonomik bir zarar olmalıdır.

5 A) KORUNAN HUKUKİ DEĞER :
Madde gerekçesinde de belirtildiği üzere, dolandırıcılık suçunda korunan iki hukuki değer vardır. Bunlardan ilki malvarlığına ilişkin varlık ya da menfaatler, diğeri ise irade ve karar özgürlüğüdür. Yargıtay CGK'nın tarih, 2012/ Esas, 2013/389 sayılı kararında suçun hukuki konusu bu şekilde belirtilmiştir.

6 B) SUÇUN KONUSU : Malvarlığına ilişkin herhangi bir değer suçun maddi konusunu oluşturur. Taşınır mal yanında taşınmaz mal ve alacak hakkı da dolandırıcılığın konusu olabilir. Ayrıca hizmet alımı da (bir işin yaptırılması gibi) suçun konusu olabilir. Ancak hileli davranışlarla manevi bir yararın elde edilmesi bu suçun konusunu oluşturmaz.

7 C) SUÇUN FAİLİ : Herkes bu suçun faili olabilir. Tüzel kişiler ise bu suçun faili olamaz. Madde metninde de belirtildiği üzere fail kendi lehine yarar sağlayabileceği gibi bir başkasına da yarar sağlayabilir. Failin bir kamu görevlisi olduğu ve görevinin sağladığı güvenin kötüye kullanılması suretiyle hileli davranışlarla menfaat sağladığı durumda ise dolandırıcılık suçu değil ikna suretiyle irtikap suçu gündeme gelecektir.

8 D) SUÇUN MAĞDURU : Yargıtay CGK’nın gün, 2014/173 E.,2015/495K. sayılı ilamına göre ; MAĞDUR; Türk Dil Kurumu Büyük Türkçe Sözlüğünde, “haksızlığa uğramış kişi” olarak tanımlanmaktadır. Ceza hukukunda ise mağdur kavramı, suçun konusunun ait olduğu kişi ya da kişilerdir.

9 Burada aldatılan kişi ile malvarlığı zarara uğrayan kişinin aynı kişi olmasına gerek yoktur. Örneğin, Sahte kimlikle bir başkasının hesabından para çekilmesi olayında, aldatılan kişi banka memuru olmasına rağmen bankanın malvarlığı zarara uğramaktadır. Ancak bu durumda hileye maruz kalan kişinin malvarlığı üzerinde tasarrufta bulunabilme yetkisine sahip bir kişi olması gerekir. Bu yetkiye sahip olmayan kişinin aldatılması durumunda ise somut olayın durumuna göre hırsızlık veya güveni kötüye kullanma suçu oluşabilecektir.

10 Otomatlara karşı işlenen hileli hareketler dolandırıcılık suçu olarak kabul edilemez. Zira dolandırıcılık suçu hile ile mağdurun aldatılması esasına dayanan bir suçtur. Bu nedenle dolandırıcılık suçunun mağduru aldatılabilecek iradeye sahip gerçek kişilerdir. Mağdurun algılama yeteneği zayıf ve bu özelliğinden faydalanılarak yarar sağlanmış ise TCK'nın 158/1-c maddesinde düzenlenen nitelikli dolandırıcılık suçu oluşacaktır.

11 Ancak, mağdurun ehliyetsiz bir kişi olması (tam akıl hastası veya fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş bir çocuk olması gibi) durumunda kandırılabilecek bir iradeden söz edilemeyeceği için hırsızlık suçu oluşacaktır. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun tarih, 1980/6-254 E. , 358 sayılı kararı da bu doğrultudadır.

12 ÖRNEK YARGITAY KARARLARI
Yargıtay 11. CD'nin 24/02/2005 tarih, 2004/9276 E /771 K. sayılı kararı : "... işlem tarihi itibariyle 101 yaşında olup demans serebeller atrofi hastalığı nedeniyle vesayet altında bulunan ve kendisine vasi tayin olunan mağdura yönelik hile ve desiselerinden dolayı onun kandırılmasından söz edilemeyeceği cihetle dolandırıcılık suçunu oluşmaz...’ Yargıtay 23. Ceza Dairesinin, tarih, 2015/1902 E, 2015/2758 sayılı kararı : 8 yaşında olan çocuğun, ‘anneme sürpriz yapacağım, evdeki buzdolabını satmak istiyorum’ şeklindeki teklifini kabul eden sanığın, ikamete girerek 25 TL'yi Bahadır Yavuz'a verip söz konusu buzdolabını alıp götürmesi şeklinde gerçekleştirdiği sabit görülen eyleminin, 5237 sayılı TCK'nın 142/1.b maddesinde öngörülen hırsızlık suçunu oluşturacağı...”

13 Yargıtay 23. Ceza Dairesinin, 31. 03
Yargıtay 23. Ceza Dairesinin, tarih, 2016/4227 E, 2016/3872 sayılı kararı : “... 9 yaşında olan Nehir‘e, telefonda annesinin hesaplarının ele geçirildiğini, kendilerinin polis ve savcı olduğunu, yardımcı olacaklarını söyleyerek, evdeki paraları poşete koydurup kendilerine teslim edilmesini sağlayan sanıkların eylemlerinin hırsızlık suçunu oluşturacağı gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek dolandırıcılık suçundan hüküm kurulması..” (Olayda mahkeme 158/1-c'den mahkumiyet kararı vermiştir.)

14 E) SUÇUN MADDİ UNSURU : Hileli Davranış. Aldatma.
Mağdurun veya başkasının zararına olarak failin veya bir başkasının yaranına yarar sağlama. Failin hileli hareketiyle mağdurun aldatılması arasında illiyet bağının bulunması.

15 Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 24. 09
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun tarih, 2012/ Esas, 2013/389 sayılı kararına göre ; Hangi davranışların hileli olup olmadığı ve bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiği yolunda genel bir kural koymak oldukça zor olmakla birlikte, olaysal olarak değerlendirme yapılmalı, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmak suretiyle sonuca ulaşılmalıdır.

16 Failin hileli davranılışlarıyla, sağlanan yarar arasında nedensellik bağı bulunmalıdır. Yani yapılan hileli hareket sonunda haksız çıkarın sağlanması gerekir, hile haksız çıkar sağlandıktan sonra kullanılmış ise dolandırıcılık suçu oluşmayacaktır. Yargıtay CGK'nın gün ve 6/8-69 sayılı kararı: ...mağdur veya bir başkasına verilen zarar, sanığın hileli söz ve davranışlarından sonra ve bu nitelikteki söz ve davranışların sonucu oluşmalıdır. Önceden oluşmuş bir zarar, veya doğmuş bir borç için, sanığın müştekiye karşı hileli davranışlarda bulunması halinde, dolandırıcılık suçu oluşmaz. Zira karşı taraf, zararın veya alacağının varlığından haberdar olup zarar veya borç, kandırıcı nitelikteki davranışlar sonucu oluşmamıştır.

17 Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 14. 01. 2014 tarih, 2013/409 E
Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun tarih, 2013/409 E. , 2014/4 K. sayılı ilamı ; “... muhatabın hatasından, dikkatsizlik veya özensizliğinden kaynaklanan fiili iğfalin, aldatma yeteneğinin varlığını göstermeyeceği ve bu nedenle aldatma keyfiyetinin belgeden objektif olarak anlaşılması gerektiği belirtilmiştir. Sahteciliğe konu olan belgenin aldatma yeteneğinin olup olmadığının tartışılması ve belirlenmesi öncelikle yargılamayı yürüten mahkemeye ait olup, hakim olayın çıkış, oluş ve akışını, düzenlenen belgelerle yapılan işlemleri göz önüne alarak, sahteciliğin kolaylıkla anlaşılıp anlaşılamayacağını bizzat belirlemeli ve sonucuna göre belgelerde aldatma yeteneği olup olmadığını takdir ve tespit etmelidir...”

18 Dolandırıcılık suçunun ihmali davranışla işlenebilmesi için şu dört koşulun birlikte bulunması gerekmektedir. Failin açıklama yapma yükümlülüğünün yani garantör sıfatının bulunması, Failin mağdurda var olan hatalı düşünceyi sona erdirebilme imkânının bulunması Bu imkâna rağmen failin yükümlülüğünü ihmal etmesi, İhmali nitelikteki bu hareketin icrai nitelikteki hileyle eşdeğer olması.

19 F) SUÇUN MANEVİ UNSURU:
Genel kasttır. Madde gerekçesine göre olası kastla da işlenebilmesi mümkündür. Yargıtay CGK’nın tarih, 6-47/79 ve tarih, 6-239/244 sayılı kararları ile Ceza Daireleri uygulamalarına göre , failin başlangıçtan beri dış dünyaya yansıyan hareketleri de gözetilerek, niyetinin ne olduğu araştırılıp kastı belirlenmelidir. Başlangıçtan beri dolandırma kastı (eylem öncesi kast) bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır.

20 G) SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜM ŞEKİLLERİ :
a) Teşebbüs : Örnek Yargıtay Kararları: Yargıtay CGK'nın, tarih ve 6-29/99 sayılı ilamı : “... Gönderilen paraların, sanığın banka hesabına geçmesiyle suç tamamlanmış olup, bu menfaatten fiilen yararlanılması şart değildir. Sanık, banka hesabına kaydedilen bu para üzerinde tasarruf etme, birtakım işlemlerde bulunma yetkisine sahiptir, bu itibarla dolandırıcılık suçu tamamlanmıştır...”

21 Yargıtay 23. Ceza Dairesinin,14. 09
Yargıtay 23. Ceza Dairesinin, tarih ve 2015/ sayılı ilamı: “...Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 28/02/2012 gün ve 2011/1-692 Esas, 2012/60 karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere; 5237 sayılı TCK'nın “Suça Teşebbüs” başlıklı 35. maddesinde; “kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur” hükmü yer almaktadır. Buna göre suça kalkışma, işlenmesi kastolunan bir suçun icrasına elverişli araçlarla başlanmasından sonra, elde olmayan nedenlerle suçun tamamlanamamasıdır. Maddenin açık hükmüne göre, icra hareketlerinin yarıda kalması ya da sonucun meydana gelmemesi failin iradesi dışındaki engel nedenlerden ileri gelmelidir

22 .Somut olayda; sanığın, kuyumculuk işi ile uğraşan şikayetçiye elindeki ayarı düşük altın bilezikleri 22 ayar olduğu izlenimi uyandırarak değerinden daha yüksek fiyata satmak istediğinde, şikayetçinin söz konusu bilezikleri kendi yöntemleri ile kontrol ederek ayarının düşük olduğunu anladıktan sonra bilezikleri satın almadan polise haber vermek suretiyle sanığın yakalandığı dikkate alındığında; söz konusu bileziklerin şikayetçiye verilmesi ile sanığın işlemeyi amaçladığı dolandırıcılık suçunun icra hareketlerine başladığı, şikayetçinin yaptığı araştırma neticesinde söz konusu bileziklerin sahte olduğunu anlaması nedeniyle icra hareketlerinin yarıda kaldığı, bu nedenlerle eylemin teşebbüs aşamasında kaldığı…’

23 b) İştirak : Yargıtay 23. Ceza Dairesinin tarih, 2015/18006 E. , 2016/104 K. sayılı ilamı : “...Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun tarih ve /59 sayılı kararında açıklandığı üzere, suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçu kamunun güvenliğine karşı işlenen suçlardan olup dolandırıcılık suçunu işlemek amacıyla kurulan örgütün eylemleri nedeniyle şahısların doğrudan zarar görmeleri ve davaya katılmaları da mümkün olmadığı...”

24 c) İçtima : Tüm suçlarda olduğu gibi dolandırıcılık suçunda da suçların içtiması konusunda genel hükümler uygulanacaktır. (Kaç tane fiil varsa o kadar suç, kaç tane suç varsa o kadar ceza uygulanacaktır.) Gerçek içtima kuralının istinaları : Bileşik suç (madde 42) , zincirleme suç (madde 43/1), aynı neviden fikri içtima (43/2), fikri içtima (madde 44) , sahtecilik suçuyla ilgili özel düzenleme (madde 212)

25 öRNEK YARGITAY KARARLARI :
Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun gün, 2013/396 E. , 2014/299 K. sayılı ilamı : "...sanığın katılandan güvenini kötüye kullanıp tek bir seferde para alması, bu para üzerinde farklı tarihlerde ve değişik biçimlerde tasarrufta bulunmasının yeni bir suç teşkil etmemesi karşısında, işlenmiş birden çok suç bulunmadığından, zincirleme suç hükümlerinin uygulanma şartlarının bulunmadığı kabul edilmedir..."

26 Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 11. 06. 2013 gün, 2013/293 E
Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun gün, 2013/293 E. , 2013/297 K. sayılı ilamı : "...Sanığın, gece vakti aynı evde birlikte yaşadığı ve olay sırasında evde uyumakta olan müştekiler Ekrem Bayram, İsmail Sarı ve Yaşar Okut’un cep telefonları ile müşteki İsmail’in 500 Lira parasını alarak evden ayrıldığı, cep telefonlarını sattığı, hırsızlık suretiyle elde ettiği parayı harcadığı ve yapılan şikayet üzerine Taksim’de bir barda yakalandığı olayda, üç ayrı mağdurun cep telefonları ve parasının çalınması nedeniyle, tek bir fiilden bahsedilemeyeceği, kaldı ki eylemin gerçekleştirilme şekli itibarıyla da hukuki anlamda tek bir fiilin söz konusu olmadığı anlaşıldığından, her bir müştekiye karşı ayrı ayrı hırsızlık suçu oluşur."

27 Ceza Genel Kurulu'nun 08. 12. 2015 gün, 2014/173 E. , 2015/495 K
Ceza Genel Kurulu'nun gün, 2014/173 E. , 2015/495 K. sayılı ilamı : "...sanığın sahte nüfus cüzdanı ve sürücü belgesi düzenleyerek bu belgelerle katılan adına sahte oto kiralama sözleşmesi düzenlediği somut olayda; sanığın aynı suç işleme kararıyla, aynı suçu değişik zamanlarda işlediğinin ve eylemin bir bütün halinde zincirleme şekilde resmi belgede sahtecilik suçundan cezalandırılması gerektiğinin kabulünde zorunluluk bulunmaktadır..." Ceza Genel Kurulu'nun gün, 2012/1376 E. , 2013/458 K. sayılı ilamı : "...Sanığın ikisi özel belge, ikisi de resmi belge niteliğindeki toplam dört adet senedi sahte olarak düzenleyerek almış olduğu mal karşılığında katılana verdiği somut olayda, katılanın suça konu dört senedi sanıktan iki farklı zamanda aldığını açıkça ifade etmesi, senetlerdeki keşide ve vade tarihlerinin de bu anlatımı doğrulaması karşısında zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerekir..."

28 Ceza Genel Kurulu'nun 24. 09. 2013 gün, 2012/1506 E. , 2013/391 K
Ceza Genel Kurulu'nun gün, 2012/1506 E. , 2013/391 K. sayılı ilamı : "...sanığın hacizli olması nedeniyle gerçek plaka ve ruhsatı ile kullanamadığı aracını, başkası tarafından düzenlenen sahte plaka ve tescil belgeleri ile yakalandığı ana kadar kullandığı sabit olup, bu durumda resmi belgede sahtecilik suçu kanunda öngörülen seçimlik hareketlerden sahte belgenin kullanılması suretiyle işlenmiştir. Aynı belgelerin süregelen kullanımı ise tek bir suçu oluşturmakta olup, işlenmiş birden çok suç bulunmadığından somut olayda zincirleme suç hükümlerinin uygulanma şartları bulunmamaktadır... "

29 Ceza Genel Kurulu'nun 21. 01. 2014 gün, 2013/593 E. , 2014/24 K
Ceza Genel Kurulu'nun gün, 2013/593 E. , 2014/24 K. sayılı ilamı : "...Asker kaçağı olan sanığın yakalanmamak amacıyla sahte olarak nüfus cüzdanı düzenleterek kullanması, daha sonra çalışmak amacıyla Irak'a gitmeye karar verince bu kez sahte nüfus cüzdanıyla uyumlu olacak şekilde sahte pasaport düzenleterek, sahte pasaportu yurt dışına gidiş ve dönüşte kullanması şeklinde gerçekleşen somut olayda, …sanık yeni bir sebep ortaya çıktıkça sahte belge düzenleterek kullanmış ve her bir olay için yenilenmiş bir suç işleme kararı ile hareket etmiş olduğundan, zincirleme suç hükümlerinin uygulanma imkanı bulunmayıp, işlenmiş iki ayrı sahtecilik suçunun söz konusu olduğu…’’

30 H) DOLANDIRICILIK SUÇUNDA ORTAK HAFİFLETİCİ NEDENLER :
a) Daha az cezayı gerektiren hal (madde 159): Dolandırıcılığın, bir hukuki ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla işlenmesi halinde, şikayet üzerine, altı aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.

31 Bu özel düzenlemenin uygulanabilmesi için fail ile mağdur arasında ;
Hukuken geçerli bir sözleşme, Bu sözleşmeye dayalı bir alacak, Failin de bu hakkını alabilmek için ortaya koyduğu hileli davranışlar, bulunmalıdır. Örneğin ; sattığı otomobilin parasını alamayan sanığın, mağduru borçlu gösteren sahte bir senet düzenleyerek parasını almaya çalışması.

32 b) Şahsi cezasızlık sebebi veya cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebep (m. 167) :
*Damat veya gelinin, kayınpeder veya kayınvalidesine karşı işlediği suçlar ile, kayınvalide veya kayınpederin, damat veya geline karşı işlediği suçlar da bu madde kapsamında kalmaktadır. *Evlatlık veya evlat edilene yönelik işlenen suçlarda da bu madde hükmü uygulanmaktadır. -Ancak üvey anne veya üvey babaya karşı işlenen suçlar madde kapsamına girmemektedir.

33 11. Ceza Dairesinin tarih, 305/2262 sayılı kararı ; “Ceza Genel Kurulunun gün ve /13 sayılı kararında anlaşıldığı üzere sanığın kendi resmini vererek nüfus müdürlüğünden ağabeyi adına düzenlettirdiği nüfus cüzdanı ile aynı çatı altında oturmadığı ağabeyine ait ayrı bankadaki hesaptan iki kez para çekmekten ibaret eyleminde suçun mağdurunun öncelikle hesap sahipleri olması ve bu paraya ulaşabilmek için bankanın vasıta kullanılması nedeniyle TCK. nun 167 maddesinin 2. fıkrası uyarınca karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde dolandırıcılık suçundan mahkumiyet hükmü kurulması,”

34 c) Etkin pişmanlık (madde 168) :
Dolandırıcılık suçu açısından cezayı azaltan şahsi sebep olarak kabul edilen etkin pişmanlığın uygulanabilmesi için bir takım koşulların gerçekleşmesi gerekir. Buna göre; Suçun tamamlanmış olması, Fail veya suça iştirak edenlerin bizzat pişmanlık göstererek, mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme veya tazmin suretiyle gidermiş olması, Aynen iade ve tazminin hüküm verilmezden evvel gerçekleşmesi, gerekmektedir.

35 Yargıtay CGK'nın, tarih, 2008/11-127/147 sayılı kararı: ‘…5237 sayılı TCK’nın maddesi, 765 sayılı TCK maddesinden farklı olarak “pişmanlıktan kaynaklanan iade ve tazmini” esas aldığından, iade ve tazminin cebri icra yoluyla gerçekleştirilmesi, zararın failin rızası hilafına veya ondan habersiz olarak üçüncü kişilerce giderilmesi, failin yakalanmamak için kaçarken atması sonucu eşyanın ele geçirilmesi, arama neticesinde saklanan şeyin bulunması gibi hallerde 765 sayılı Yasanın 523. maddesinin uygulanma olasılığı olabilecekken, bu durumlarda failin gerçek anlamda pişmanlığından söz edilemeyeceğinden yeni TCK uyarınca uygulama yapılamayacaktır...”

36 Yargıtay CGK'nın, gün,2013/ /55 sayılı kararı: ‘… sanığın aşamalarda pişman olduğunu ve geri kalan zararı gidermek istediğini beyan ettiği olayda; yerel mahkemece zararın miktarının ve bu zararın hangi aşamada karşılanmak istendiğinin tespit edilerek, bir ödeme noktası tayin edilip, sanığa zararı giderme imkanı sunularak sonucuna göre sanık hakkında TCK'nun 168. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanma şartlarının bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi ve sanığın hukuki durumunun buna göre tayin edilmesi gerekmektedir...”

37 Yargıtay CGK'nın, 30. 04. 2013 gün, 2012/1437-2013/153 sayılı kararı:
Yargıtay CGK'nın, gün, 2012/ /153 sayılı kararı: ‘…çalındıktan sonra parçalara ayrılan motosikletin bir kısım parçalarının geri iade edilmesi sonucu TCK’nın 168/4. maddesindeki kısmi iade şartlarının gerçekleştiği iddia edilebilirse de ; işlevini yerine getiremeyecek şekilde bütünlüğünün bozulması, müştekiye iade edilen parçaların bir araya getirilmesi durumunda yeniden işlevini görecek bir hale getirilmesinin mümkün olmaması ve tek başına değeri olan parçaların satılabilmesi için de mağdurun fazladan emek, zaman ve masraf yapmasını gerektirmesi nedeniyle, kısmi iade şartlarının gerçekleşmediği...”

38 *İade veya tazminin tam olması gerektiğinden, iştirak halinde işlenen suçlarda şeriklerden birinin mağdurun zararından sadece kendi payına düşen kısmını karşılaması etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanması sonucunu doğurmaz. Etkin pişmanlıktan yararlanabilmesi için TCK‟nın 168/4. maddesindeki istisnai durum hariç olmak üzere kural olarak zararın tümünün karşılanması gerekmektedir. *Yargıtay 23. Ceza Dairesinin gün, 2015/6414 E. , 2016/3646 K. sayılı ilamı : Etkin pişmanlıktan faydalanmayan sanık hakkında, zararı gidermesi şartıyla cezanın ertelenmesine karar verilmesi yerinde bir uygulama değildir.

39 *TCK'nın 168/1. maddesi uyarınca indirim yapılırken, bu indirim oranının alt sınırı 1/2 oranındadır. Yani cezada indirim yapılırken, cezanın yarısı ile 2/3 oranı arasında belirlenmesi gerekir. Yargıtay 11. Ceza Dairesinin tarih ve 5980/10224 sayılı kararı bu yöndedir. Daire uygulamalarımız da bu şekildedir.

40 İ) TEMEL CEZANIN BELİRLENMESİ :
Ceza Genel Kurulu'nun gün ve sayılı, gün, 2013/ E., 2014/300 K. Sayılı ilamları doğrultusunda ORANTILILIK İLKESİ (TCK 3/1. m) :Hâkimin temel cezayı belirlerken dayandığı gerekçenin, TCK’nun 61/1. maddesine uygun olarak, suçun işleniş biçimi, işlenmesinde kullanılan araçlar, işlendiği zaman ve yer, suç konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı, failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığı, failin güttüğü amaç ve saiki ile ilgili, dosyaya yansıyan bilgi ve belgelerin isabetle değerlendirildiğini gösterir biçimde kanuni ve yeterli olmalıdır.

41 Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 06. 06. 2012 gün, 2012/1534-2013/132 K
Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun gün, 2012/ /132 K. sayılı ilamı : ‘…“suçun işlenişindeki özellikler, sanığın kişiliği, sanığın dolandırıcılık ve hırsızlık suçunu meslek edindiği sabıka kaydında ve kayda esas kararların tasdikli suretleri ile anlaşıldığı” şeklinde kullanılan gerekçe TCK’nun 61. maddesi anlamında kanuni, yeterli ve dosya içeriğine uygundur. Yargılama süreci boyunca maddi gerçeğe ulaşma ve adaleti sağlama yolunda çaba harcayan, sanığı birebir gözlemleyen yerel mahkemece, alt sınırı 1 yıl üst sınırı ise 5 yıl olan dolandırıcılık suçunda temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak 5 yıl olarak tayin ve takdir edilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.

42 *Dolandırıcılık suçunda adli para cezasının alt sınırdan verildiği bazı durumlarda, teşebbüs, etkin pişmanlık, yaş küçüklüğü, şahsi cezasızlık veya takdiri indirim gibi nedenlerle birden fazla indirim uygulandığı zaman sonuç olarak 1 günün aşağısında kalırsa adli para cezasına hükmedilir mi hükmedilemez mi ? Yargıtay 23. Ceza Dairesinin /5911 E. , K. sayılı ilamı "...Sanık hakkında verilen 4 ay hapis ve 1 gün adli para cezasından TCK'nın 62. maddesi uyarınca 1/6 oranında indirim yapılırken adli para cezasının 1 günün altına inemeyeceği gözetilmeksizin, sanık hakkında doğrudan verilen adli para cezasına hükmedilmemesi…’

43 * Hürriyeti bağlayıcı cezanın alt sınırdan verildiği durumda, ayrı ve yasal bir gerekçe göstermeksizin adli para cezasında alt sınırdan uzaklaşma doğru bir uygulama değildir. Ceza Genel Kurulunun tarih ve 2007/ E.,2007/152 K. sayılı ilamı ; ... yasa koyucunun ayrıca adli para cezası öngördüğü suçlarda, hapis cezasının alt sınırdan tayini halinde mutlak surette adli para cezasının da alt sınırdan tayini gerektiği yönünde bir zorunluluk bulunmamakta ise de, bunun gerekçelerinin gösterilmesi dayanılan gerekçelerin de yasal ve dosya içeriğiyle örtüşmesi gerekmektedir.

44 J) GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME :
a) Görevli Mahkeme : *TCK'nın 157. maddesinde düzenlenen Basit Dolandırıcılık ve 159. maddesinde düzenlenen bir hukuki ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla dolandırıcılık suçlarında görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemesidir. *5235 sayılı Kanun'un 12. maddesi uyarınca nitelikli dolandırıcılık suçlarına bakmakla görevli mahkeme Ağır Ceza Mahkemesidir.

45 b)Dolandırıcılık suçunda yetki : Gerek 15 gerekse 23
b)Dolandırıcılık suçunda yetki : Gerek 15 gerekse 23. Ceza Dairesinin uygulamalarına göre, dolandırıcılık suçlarında haksız menfaatin elde edildiği yer suç yeridir. Şayet haksız menfaat elde edilmemiş ve eylem teşebbüs aşamasında kalmış ise hilenin yapıldığı yer yetkilidir. Yargıtay 23. Ceza Dairesinin tarih, 2016/5056 E, 2016/4230 K. sayılı ilamı : "... dolandırıcılık suçunda iradesi fesada uğratılan kişinin yatırmış olduğu paranın fail tarafından çekildiği anda tamamlanacak olması nedeniyle suç yerinin de menfaatin temin edileceği yer olacağından hareketle, suç yerinin haksız menfaatin temin edildiği yer olan Adana ili olduğu gözetilmeden..."

46 10. 06. 1942 tarih ve 26/16 sayılı İBK ve Ceza Genel Kurulunun 27. 03
tarih ve 26/16 sayılı İBK ve Ceza Genel Kurulunun gün, 2001/43-43 ; gün,17-18 sayılı kararlarında belirtildiği gibi ; Yargıtay Özel Dairesi tarafından tayini merci sıfatıyla verilmiş bulunan kararlara karşı, mahkemelere direnme hak ve yetkisi veren herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu kararlar kesindir. Yerel mahkemeler tarafından bu kararlara direnilemez.

47 II) YARGITAY UYGULAMALARI DOĞRULTUSUNDA BASİT DOLANDIRICILIK SUÇUYLA İLGİLİ AÇIKLAMALAR VE ÖRNEK OLAYLAR :

48 1) Kendisini, polis, komiser, savcı olarak tanıtan failin, mağduru telefonla arayarak "PKK terör örgütü tarafından hesabından para çekiliyor/kimlik bilgilerin PKK terör örgütü tarafından ele geçirilmiş/sahte belgelerle teröristler tarafından kimlik bilgilerin kullanılarak adına telefon hattı çıkartılmış" vs. gibi sözlerle mağdurun bankada bulunan hesabından para veya kontör göndermesi sağlanarak haksız menfaat temin edildiği olaylar.

49 Bu tür olaylarda, 15 ve 23. Ceza Daireleri, cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak verilmesi gerektiği görüşündedirler. *Benzer bir olayda, Dairemiz , sanığa verilen 5 yıl hapis ve TL APC'den ibaret mahkumiyet hükmünü ONAMIŞTIR. Yargıtay 23. Ceza Dairesi, tarih, 2015/20045 E, 2016/17 K. sayılı ilamı. Bir başka olayda ; 5 yıl hapis ve TL APC'den ibaret mahkumiyet hükmünün onanmasına karar verilmiştir. Yargıtay 23. Ceza Dairesi, tarih, 2016/ sayılı ilamı.

50 2) "Üç kağıt" Oyunu – "Bul karayı al parayı" veya "bul karoyu al parayı" oyunu vasıtasıyla haksız menfaat temini basit dolandırıcılık suçunu oluşturur. Örnek Yargıtay Kararları : 23 CD’nın; gün, 2015/1717 E., 2015/644 K, gün, 2015/4240 E, 2015/7673 K gün, 2015/7436 E, 2016/4822 K. sayılı ilamları. "...Oyunun gerçekten kazanılabileceğine yönelik hileli davranışlarla mağdurları aldatıp oyuncunun kazanma ihtimali olmayan oyunu oynamasını sağlayarak haksız kazanç sağlamak şeklinde tespit edilen eylemin dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir..."

51 3)Failin, kısa bir süreliğine görüşme yapıp iade edeceğinden bahisle mağdurdan cep telefonunu alarak kaçması olayı dolandırıcılık, hırsızlık, güveni kötüye kullanma suçlarından hangisini oluşturur ? Yargıtay CGK’nın gün, 2012/ E, 2013/60 K. sayılı ilamı. "... Sanıkların basit bir yalanı aşan, içinde bulunduğu durum itibariyle mağduru yanıltacak ve kandıracak yoğunluk ve güçteki sözleri ile etkin görev paylaşımı içinde ustaca sergiledikleri hareketlerinin hileli davranış olarak kabulü gerektiğinden, hileli davranışlarla aldatma sonucunda mağdur zararına gerçekleşen eylemin hırsızlık değil, dolandırıcılık suçunu oluşturacağı kabul edilmelidir..."

52 Ceza Genel Kurulunun 25. 11. 2014 gün, 2013/655 E, 2014/515 K
Ceza Genel Kurulunun gün, 2013/655 E, 2014/515 K. sayılı ilamı : ‘…sanığın basit bir yalanı aşan, içinde bulunduğu durum itibariyle mağduru yanıltacak ve kandıracak yoğunluk ve güçteki sözleri ile ustaca sergilediği hareketlerin hileli davranış olduğu, TCK’nun 157. maddesinin düzenleniş şekli ve maddenin gerekçesi göz önüne alındığında, zilyetliğin geçici olarak teslimini sağlamaya yönelik bile olsa hileli davranışlar kullanılmış ve bu hileli davranışlar sonucu zilyetlik teslim edilmişse dolandırıcılık suçu oluşabileceğinden, eyleminin dolandırıcılık suçunu oluşturacağının kabulü gerekmektedir.

53 *Eğer, sanık veya sanıklar bir senaryo/mizansen gerçekleştirmeden basit bir yalanla telefonu alıp geri iade etmemiş iseler hırsızlık suçu oluşur. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun gün, 2012/ E, 2012/229 K. sayılı ilamı: …Şikâyetçi ile aynı hastanenin aynı bölümünde tedavi gören ve şikayetçinin önceden tanımadığı sanığın, bir yakını ile görüşüp iade etmek bahanesi ile aldığı cep telefonuyla uzaklaşması şeklinde gelişen olayda, … hukuksal anlamda geçerli bir zilyetlik devrinin bulunduğundan ve sözleşme sonucu meydana gelmiş olan güvenden söz edilemez. Hile de basit yalandan ibarettir. Bu nedenle eylem hırsızlıktır.

54 4) Evlendirme/evlenme vaadiyle mağdurla tanışıp bir takım ziynet eşyaları aldırıp, aracı olan kişilere de para verilmesi sağlanarak haksız menfaat temin edilmesi durumunda yine basit dolandırıcılık suçu oluşmaktadır. Yargıtay 23. Ceza Dairesinin, 2016 yılında vermiş olduğu 84, 169, 399, 475 , 680, 758, 1189, 2185, 2678, 2889, 4811, 5129 Karar sayılı ilamlarında bu eylemlerin basit dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna karar verilmiştir.

55 5) Konusu suç teşkil eden veya ahlaka aykırı olan hususlarda vaatlerde bulunup menfaat sağlanırsa dolandırıcılık suçu oluşur mu? Tartışmalı bir konudur, Dairelerden farklı kararlar çıkmıştır. Şu an 23. Ceza Dairesinin genel olarak uygulaması; dolandırıcılık suçunun konusunun bir başka suçu oluşturması veya ahlaka aykırı olması dolandırıcılık suçunun oluşumuna engel değildir. 15. Ceza Dairesinin ise bu tür olaylarda, dolandırıcılık suçunun oluşmayacağına dair kararlar verdiği görülmüştür.

56 Yargıtay 15. Ceza Dairesi ; 08. 04
Yargıtay 15. Ceza Dairesi ; , 2011/21119 E, 2013/6375 K – , 2012/12518 E, 2014/5191 K , gün, 2012/21453 E, 2014/13453 K. sayılı ilamlarında dolandırıcılık suçunun oluşmadığına şu gerekçeyle karar vermiştir : "...Hukuki düzeninin bazı alacaklar bakımından borçlusuna dava ve cebri icra yoluyla zorlama hakkı vermediği borçların, eksik borçlar olduğu, eksik borcun müeyyidesinin hukuk düzeninde bulunmadığı, talep edilebilir ancak dava edilmez olduğu, hakim tarafından resen dikkate alınacağı, konusu suç olan fuhuş kapsamında ahlaka ve hukuka aykırı isteğin karşılanmamasının ne şekilde hileli davranış olduğu açıklanmadan, hukuki ihtilaf kapsamında olan ve unsurları oluşmayan suçtan sanıkların beraatleri yerine yazılı şekilde hüküm kurulması..."

57 Yargıtay 23. Ceza Dairesinin gün, 2015/5547 E, 2016/1657 K. sayılı ilamı : "...Sanığın, otobüs terminalinde gezinen şikayetçinin yanına gelerek, cinsel ilişkiye girme teklifinde bulunup bu duruma inanan şikayetçiden 30 TL parayı aldıktan sonra da "git köşede bekle" diyerek şikayetçinin yanından ayrılmak suretiyle haksız menfaat temin ettiğinin iddia edildiği olayda dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir..."

58 Yargıtay 23. Ceza Dairesinin gün, 2015/6948 E, 2016/1185 K. sayılı ilamı : "...Sanığın, mağdura uyuşturucu madde bulabileceğini söyleyerek güven sağlamak için kimliğini verdiği, 270,00 TL parasını alarak olay yerinden kaçtığı, sanığın hileli hareketler ile haksız menfaat temin ettiği bu suretle dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia ve kabul edildiği olayda, suçun sübutuna yönelik mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır..."

59 6) Mağdurun satmak istediği aracı/motosikleti almak bahanesiyle mağdurla irtibata geçen sanığın, bir süre araç hakkında görüşme yapıp ciddi bir alıcıymış izlenimi yarattıktan sonra, aracı deneme amacıyla alıp kaçması veya mağduru marketten bir şey almaya gönderip yine araçla birlikte kaçması eylemi dolandırıcılık suçunu mu yoksa hırsızlık suçunu mu oluşturur?

60 Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 24. 09
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun gün, 2012/ E, 2013/389 K sayılı ilamı : "... sanığın deneme yalanı ile motosikleti alarak olay yerinden gittiği ve bir daha dönmediği olayda, TCK’nun 157. maddesinin düzenleniş şekli ve maddenin gerekçesi göz önüne alındığında, zilyetliğin geçici olarak teslimini sağlamaya yönelik bile olsa hileli davranışlar kullanılmış ve bu hileli davranışlar sonucu zilyetlik teslim edilmişse dolandırıcılık suçu oluşabileceğinden, sanığın eyleminin dolandırıcılık suçunu oluşturacağının kabulü gerekmektedir. Başka bir anlatımla, dolandırıcılık suçunda önemli olan husus zilyetliğin hileli davranışlar sonucu devredilmesi olup, zilyetliğin belirli bir süre için sanığa devredilmiş olması ve diğer şartların varlığı halinde dolandırıcılık suçu oluşabilecektir..."

61 Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 01. 02. 2012 gün, 2011/11045 E
Yargıtay 15. Ceza Dairesinin gün, 2011/11045 E., 2012/6788 K. sayılı ilamı : “...Sanığın, müştekinin otoyu kendisine vermesini sağlamak amacıyla yolda bıraktığı arızalı otoyu tamir ettirmek görüntüsü ile tamirci olan müştekiyi otonun yanına götürüp parça tamiri için tekrar tamirhaneye geri döndükten sonra yanında para olmadığı, tamir parasını ödemek için evden para alıp gelmesi gerektiği bahanesiyle söz ve fiile dayalı hilelerle müştekiyi kandırıp müştekiye ait otoyu kendisine vermesini sağladıktan sonra oradan uzaklaşmak şeklinde belirlenen eylemi dolandırıcılık niteliğinde olduğundan tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir…”

62 Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 15. 01. 2013 gün, 2011/18060 E
Yargıtay 15. Ceza Dairesinin gün, 2011/18060 E., 2013/238 K. sayılı ilamı “...Sanığın, katılanın işlettiği oto galeriye gelerek, bir araç satın almak istediğini söylediği ve 51 EL 182 plaka sayılı araç için pazarlık yapıldığı, tarafların TL'ye anlaştıkları, sanığın, aracı sanayide gösterdikten sonra alabileceğini söylediği, katılanın bunu kabul ederek sanığın yanına kendi elemanını verip araçla birlikte sanayiye gönderdiği, sanığın, sanayiye ulaşmasından sonra, yanındaki kişinin kısa bir süre araçtan inmesini fırsat bilerek aracı çalıştırıp olay yerinden uzaklaştığı ...” şeklindeki eylemde dolandırıcılık suçu oluşmuştur...”

63 Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 25. 04. 2012 gün, 2011/12707 E
Yargıtay 15. Ceza Dairesinin gün, 2011/12707 E., 2012/35688 K. sayılı ilamı : “...Somut olayda; müştekinin kendisine ait aracını satmak üzere araba pazarına götürdüğü ve sanığın alıcı olması üzerine kimliğini ibraz ederek müştekiye gerekli güveni sağlayarak aracı deneme sürüşü yapmak için alıp bir daha geri getirmediği şeklinde gerçekleşen eylemde sanığın dolandırıcılık suçunu işlediğine dair kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir...”

64 Yargıtay 23. Ceza Dairesinin 09. 02. 2016 gün, 2015/6758 E
Yargıtay 23. Ceza Dairesinin gün, 2015/6758 E., 2016/1035 K. sayılı ilamı "...Sanığın, deneyip tekrar geri getirmek üzere aldığı aracı geri vermeyerek uzaklaşması şeklinde sübut bulan eyleminin işleniş şekli, zilyetliğin devredilmemiş ve mal tesliminin gerçekleşmemiş olması nedeniyle TCK'nın 141/1. maddesinde öngörülen hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfında hataya düşülerek dolandırıcılık suçundan hüküm kurulması..."

65 7) Kilometresi düşürülmüş araç satılması dolandırıcılık suçunu mu oluşturur, yoksa hukuki uyuşmazlık mıdır? Tartışmalı bir husustur. *Bu tür olaylarda, 15 ve 23. Ceza Daireleri, kilometreyle oynama/düşürme işleminin nitelikli olup olmadığına bakmaktadır. Alıcı/mağdur aracı kontrol ettirdiğinde basit bir muayene ile bu durum kolaylıkla anlaşılabiliyorsa eylem hukuki uyuşmazlıktır.

66 Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 07. 05. 2013 gün, 2011/24601 E
Yargıtay 15. Ceza Dairesinin gün, 2011/24601 E., 2013/8497 K. sayılı ilamı : “...Araba alım satım işi yapan sanığın, katılana 2004 model Ford Fiesta marka aracı satarken aracın kilometrede olduğunu söylediği ve göstergesinde oynama yaparak gerçek kilometresini gizlediği, ancak katılanın sonradan arıza yapan aracı servise götürdüğünde aracın gerçekte kilometrede olduğunun anlaşıldığı ve böylece sanığın dolandırıcılık suçunu işlediği iddia olunan somut olayda; eylemin hukuki ihtilaf mahiyetinde olduğu anlaşıldığından unsurları itibariyle oluşmayan dolandırıcılık suçundan verilen beraat kararında bir isabetsizlik görülmemiştir...”

67 Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 10. 09. 2014 gün, 2013/3449 E
Yargıtay 15. Ceza Dairesinin gün, 2013/3449 E., 2014/14378 K. sayılı ilamı : “...Sanığın aracın kilometresinde oynama yaparak hile yaptığı, bu şekilde katılanın denetim imkanını ortadan kaldırdığı, özel bir bakım sayesinde durumun farkedildiği dikkate alınarak, dolandırıcılık suçunun yasal unsurlarının oluştuğu ve sanığın TCK'nın 157/1 maddesi gereğince mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde beraat kararı verilmesi...”

68 Yargıtay 23. Ceza Dairesinin gün, 2015/72 E., 2015/1029 K. sayılı ilamı : ‘…sanığın basit bir incelemeyle anlaşılamayacak ve ancak teknik inceleme sonucu tespiti mümkün olacak şekilde yüksek olan kilometre göstergesini teknik müdahale ile düşürterek aracını gerçek değerinin üzerinde satmış olması ve Detay Plaza satış elemanı olan tanık Remzi Bayrak'ın aracın takas olarak alındığı sırada kilometresinin olduğunu beyan etmesi ve buna ilişkin düzenlenen ekspertiz raporunu ibraz etmiş olması karşısında, tebliğnamedeki bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir...’ eylem 157/1 dir.

69 8) Market sahibine veya kasiyere tüm para vererek/para bozdurma bahanesiyle/bir kaç parça eşya alarak/birden fazla sorular sorup oyalamak suretiyle, para üstü veya malzeme alıp ortadan kaybolmak şeklinde gelişen eylemlerde, kullanılan hile basit yalan düzeyini aşmışsa ve paranın teslimi bu hile sayesinde yapılmışsa dolandırıcılık suçu oluşur.

70 Yargıtay 23. Ceza Dairesinin 16. 03. 2016 gün, 2015/5940 E
Yargıtay 23. Ceza Dairesinin gün, 2015/5940 E., 2016/3025 K. sayılı ilamı : “...Markete gelen sanığın acele işi varmış gibi davrandığı, sürekli telefonla konuşup telaşlı hareketler sergilediği, Kader'in bu şekilde algısını yanıltacak davranışlarda bulunduğu, alışveriş karşılığında kasanın yanındaki masaya bıraktığı parayı, farkettirmeyerek geri alıp konuşmaları sırasında Kader'in parayı aldığını söyleyerek para üzerini de aldığı, eylemini bu şekilde iki kez tekrarlayarak haksız menfaat temin ettiği olayda, yüklenen eylemin 5237 sayılı TCK'nın 157/1 maddesinde düzenlenen dolandırıcılık suçunu oluşturacağının gözetilmemesi..."

71 Yargıtay 23. Ceza Dairesinin 26. 04. 2016 gün, 2015/7389 E
Yargıtay 23. Ceza Dairesinin gün, 2015/7389 E., 2016/5209 K. sayılı ilamı : “...Şikayetçi Timuçin Ömer Akdoğan'ın ganyan bayiinde çalıştığı, olay günü sanığın işyerine gelerek 15 TL'lik at yarışı oynadığı, şikayetçiye 200 TL para verdiği, daha sonra bozuk para vereyim diyerek geri aldığı, bu sırada konuşarak şikayetçinin kafasını karıştırıp 200 TL'yi bozmasını isteyerek 200 TL yerine iki adet 100 TL'lik iki adet banknot aldığı, ardından şikayetçiye 205 TL para vererek 90 TL para üstü aldığı ve işyerinden ayrıldığı, şikayetçinin hesap yaptığında 85 TL fazla para verdiğini fark ettiği, bu suretle sanığın dolandırıcılık suçunu işlediği..."

72 Yargıtay 23. Ceza Dairesinin 02. 02. 2016 gün, 2015/4985 E
Yargıtay 23. Ceza Dairesinin gün, 2015/4985 E., 2016/624 K. sayılı ilamı : “...Sanığın, suç tarihinde mağdura ait işyerinden 12 TL'lik alışveriş yapıp kasaya gelerek mağdura 100 TL verdiği, daha sonra alışverişten vazgeçip paranın, ya geri verilmesini ya da iki 50'lik yapılmasını istediği, mağdurun da parayı sanığa iade ettiği, ardından sanığın alışveriş yapmış gibi hareket edip mağdura 2 TL bozuk para verdiği bunun üzerine mağdurun sanığa para üstü 40 TL verdiği, ayrıca mağdurun kasadan aldığı 100 TL'yi yanında çalışan tezgahtara vererek bozdurmasını istediği, bir müddet sonra mağdurun, işyerinin dışarısında bekleyen sanığa 50 TL verdiği ve sanığın da olay yerinden ayrıldığı anlaşıldığından dolandırıcılık suçunun oluştuğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir..."

73 Yargıtay 23. Ceza Dairesinin 05. 04. 2016 gün, 2015/911 E
Yargıtay 23. Ceza Dairesinin gün, 2015/911 E., 2016/4082 K. sayılı ilamı : “...Sanığın katılanın işyerine gelerek 9 TL değerinde kırtasiye alışverişi yaptığı, karşılığında katılanın iş yeri çalışanına 100 TL verdiği, ardından bozuk parasının olduğunu belirterek verdiği 100 TL'yi geri alıp 4 TL bozuk para verdiği, bu sırada iş yeri çalışanında oluşan dalgınlıktan yararlanan sanığın, iş yeri çalışanına bu 100 TL'yi geri aldığını unutturup bu parayı iki ellilik olarak bozdurduğu, sonrasında bu 50 TL'lerden birisini katılana verip kalan 5 TL'yi ödeyip para üstünü de alarak olay yerinden ayrıldığı anlaşıldığından dolandırıcılık suçunun oluşmuştur..."

74 Yargıtay 23. Ceza Dairesinin 17. 02. 2016 gün, 2015/5686 E
Yargıtay 23. Ceza Dairesinin gün, 2015/5686 E., 2016/1501 K. sayılı ilamı : “...Sanığın olay günü mağdurun işyerine cep telefonu kılıfı satın almak amacıyla gelmiş gibi yapıp beğendiği cep telefonu kılıfının 15 TL bedelini ödeme bahanesiyle 100 TL’lik banknotu cebinden çıkardığı ancak mağdur Dilek Filizoğlu’nun bir anlık dalgınlığından yararlanarak bazı sorular sorarak ve cebinden 5 TL daha çıkarıp bozuk para olduğunu belirterek 100 TL’lik banknotu vermiş gibi gösterip vermeyerek, para üstü olarak 90 TL para aldığı ve oradan ayrıldığı anlaşıldığından dolandırıcılık suçunun oluştuğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir..."

75 9) Altın dolandırıcılığı
9) Altın dolandırıcılığı. Bu tür olaylarda, sanık/lar kendisinin veya bir yakınının tarlada çalışırken gömü bulduklarını, ellerinde çok sayıda Reşat/Osmanlı altını olduğunu söyleyip mağdura önce gerçek altını verip inanmasını sağladıktan sonra ellerinde kalan gerçek altınları veriyorlarmış gibi yapıp sahte metal parçası vererek karşılığında aldıkları parayla ortadan kayboluyorlar.

76 Yargıtay 23. Ceza Dairesinin 28. 03. 2016 gün, 2015/5743 E
Yargıtay 23. Ceza Dairesinin gün, 2015/5743 E., 2016/3527 K. sayılı ilamı : “...Tanık Hasan'ın, katılanı arayarak sanık Cemal'de çok sayıda Osmanlı Reşat altını bulunduğunu, ilgilenmek isteyip istemediğini sorduğu, katılanın görüşme teklifini kabul edip sanık Cemal ve açık kimlik bilgileri belirlenemeyen Mustafa isimli şahısla altın alışverişi konusunda görüştüğü, sanığın katılandan ilk etapta 500 TL alarak numune altın gösterdiği, birkaç gün sonra sanık Cemal ile Mustafa isimli şahsın katılanı yeniden çağırarak hep birlikte altınları almak üzere Atburgazı Köyü'ne gittikleri, katılanın burada TL parayı sanığa verdiği, altınları almaya gittiğini söyleyen sanığın ortadan kaybolduğu anlaşıldığından, dolandırıcılık suçunun oluştuğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir...”

77 III) YARGITAY UYGULAMALARI DOĞRULTUSUNDA NİTELİKLİ DOLANDIRICILIK SUÇLARIYLA İLGİLİ AÇIKLAMALAR VE ÖRNEK OLAYLAR :

78 1) TCK'nın 158/1-a maddesiyle ilgili açıklamalar ve örnek olaylar : Madde metni : TCK’nun 158/1-a maddesi; "Dolandırıcılık suçunun; Dinî inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle … işlenmesi halinde, iki yıldan yedi yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur” şeklinde düzenlenmiştir.

79 Açıklamalar : Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 24. 09
Açıklamalar : Yargıtay Ceza Genel Kurulunun gün, 2012/ E, 2013/381 K. ve E, 2012/ E, K sayılı ilamlarına göre ; *Burada dikkat edilmesi gereken husus, dinin bir aldatma aracı olarak kullanılmasıdır. *‘Muska’ , ‘Büyü’ , ‘Mevlit’ gibi kavramlar kullanılarak işlenen dolandırıcılık suçları bu kapsamdadır. *Aldatma aracı olarak kullanılan din veya mezhebin hangi din veya mezhep olduğunun bir önemi bulunmamaktadır.

80 Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 24. 09
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun gün, 2012/ E, 2013/381 K. sayılı ilamı : “Kendisini tanımayan katılana oğlu Ferhat'ı tanıdığı izlenimi veren sanığın, öldüğünü iddia ettiği kayınvalidesinin vasiyeti gereği erzak ve para dağıtacağını söyleyip, bunu katılandan yapmasını istediği, bu isteği kabul eden katılanı, kayınvalidesi için mevlit okuyan hocaya parasını okutmak suretiyle bereketleneceğine inandırıp, kimliği belirlenemediği için evrakı ayrılan ikinci bir kişi ile birlikte kandırarak parasını almak şeklinde gerçekleşen olay , TCK’nın 158/1-a maddesindeki nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturur.

81 Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 02. 04
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun gün, 2012/ E, 2013/112 K. sayılı ilamı : “...Kendilerini hoca olarak tanıtan sanıkların, katılanlara kızlarının bahtının kapandığını, evlerinde muska olduğunu söyleyip evlerine gelerek, çeşitli dualar okuyup kızlarının elbisesinden muska çıktığına inandırıp bu muskayı bozup yeni muska yaptıklarını söyleyerek paralarını almaları, ayrıca evlerinin bahçesinde bir küp altın olduğunu bu altını çıkarmak için çeşitli dualar ve törenler yapıp getirecekleri ilaçla küp içerisindeki maddeyi altına çevirecekleri vaatleri ile katılanları kandırıp altın ve paralarını almaları şeklinde gerçekleşen olay ; nitelikli dolandırıcılıktır.

82 Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 01. 10
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun gün, 2012/ E, 2013/400 K. sayılı ilamı : “...Sanıkların, kendilerini tarikat mensubu olarak tanıtarak, çocuğunun olmadığını öğrendikleri müştekiye “yedi kapı dolaşıyoruz şeker topluyoruz, çocuğu olmayanlara çocuk olması için yardımcı oluyoruz”, sanık Bahriye’nin kucağında bebek olan diğer sanık Fatma’yı göstererek “bak bunun da çocuğu olmuyordu ama biz çocuk sahibi yaptık” dedikleri, müştekiden yumurta ve bez isteyerek önceden hazırladıkları üzerinde Arapça harfler yazılı kağıt parçasını gösterip müştekiyi kırdıkları yumurtadan muska çıktığına inandırmaya çalıştıkları, müştekiye "avucunu aç falına bakacağız", avucunu açınca da "senin 18 parça altının var" dedikten sonra sarf ettikleri bu söz ve sergiledikleri davranışlarla müştekiden ziynet altınlarını istedikleri, ‘bizi melekler çağırıyor" diyerek evden ayrıldıkları olay, nitelikli dolandırıcılıktır.

83 Yargıtay Ceza Genel Kurulunun gün, 2012/1556 E, 2013/109 K. sayılı ilamı : “...Suç tarihinde mağdurelere yaklaşan sanıkların; “cenazemiz var, kimsemiz yok, cenaze Almanya'dan geldi, cenazemizi okuyuverin de zekatını verelim” demeleri üzerine, mağdure Meryem, “okuyayım ama zekata ihtiyacım yok” cevabını verince sanıkların bu kez; “siz okuyun, biz sizin adınıza ihtiyacı olan bir kişiye zekatı veririz” diyerek bir miktar para çıkarıp kolundaki bileziğini vermesi gerektiğini, değiş tokuş yapacaklarını, okunduktan sonra geri vereceklerini söylemeleri ve mağdurun da inanarak bileziğini vermesi şeklinde gerçekleşen olayda, sanıkların basit bir yalanı aşan, mağduru yanıltacak ve kandıracak yoğunluk ve güçteki sözleri ile önce planlayıp sonra ustaca sergiledikleri hareketlerinin hileli davranış olarak kabulü gerektiğinden, eylemin hırsızlık değil dolandırıcılık suçunu oluşturacağı kabul edilmelidir. (eylem 158/1-a )

84 Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 04. 02. 2014 gün, 2013/262 E, 2014/37 K
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun gün, 2013/262 E, 2014/37 K. sayılı ilamı : “...Bohçacı olarak mağdurun evine gelen sanıkların, nişanlısında ve kendisinde büyü olduğunu ve içlerine cin girdiğini söyleyip çeyiz odasına geçerek büyüyü bozacaklarına ve cini çıkaracaklarına mağduru inandırıp, takılarını çıkarmasını ve arkasını dönmesini istedikleri, mağdur takıları çıkarıp verince bir mendile sardıkları ve “bize bir bardak su getir, suyu mendilin üzerine döküp sana içireceğiz diyerek” mağduru odadan uzaklaştırdıkları, sonra da yokluğundan yararlanarak takılarını alıp evden ayrılmaları şeklinde gerçekleşen olayda, sanıkların basit bir yalanı aşan, mağduru yanıltacak ve kandıracak yoğunluk ve güçteki sözleri ile planlayıp ustaca sergiledikleri hareketlerinin hileli davranış olarak kabulü gerektiğinden, eylem hırsızlık değil dolandırıcılık suçunu oluşturacaktır.

85 Yargıtay 23. Ceza Dairesinin 21. 03. 2016 gün, 2016/3740 E
Yargıtay 23. Ceza Dairesinin gün, 2016/3740 E., 2016/3188 K. sayılı ilamı : “...Sanığın, suç tarihinde mağdurun evine gittiği, "sen fakirsin, senin falına bakmak istiyorum" biçiminde sözler söylediği, fal bakmak suretiyle mağduru ziynet eşyasını çoğaltacağına ve zengin edeceğine inandırdığı, bu amaçla mağdurdan birkaç pirinç tanesi istediği, daha sonra gizlediği bir kilo kadar pirinci göstererek sihir yoluyla pirinçleri çoğalttığını ileri sürdüğü, böylelikle mağdurun dini duygularını istismar ederek parmağında bulunan alyans ile evin içerisinde bulunan iki adet altın bileziği aldıktan sonra dua okuyup mağdurun yüzüne üflediği, sanık mağdurun evinden ayrılıp kaçmaya çalışırken yakalandığı anlaşıldığından dini inanç ve duyguların istismarı suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçunun oluştuğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir...”

86 Yargıtay 23. Ceza Dairesinin 26. 10. 2015 gün, 2015/3168 E
Yargıtay 23. Ceza Dairesinin gün, 2015/3168 E., 2015/5661 K. sayılı ilamı : “...Herhangi bir hac umre organizasyon firması olmayan sanığın, katılanın gittiği bir tarikatta tanıştığı ve söyleşi esnasında katılanın eşiyle birlikte hacca ya da umreye gitmeyi planladığını öğrendiği, yaklaşık bir hafta sonra katılanın işyerinin önüne gelerek, katılanı ve eşini firması aracılığıyla hacca götüreceğini belirterek bir aylık süreçte birkaç seferde katılandan toplam TL para aldığı olayda Katılanın dini inanç ve duygularının istismar edilmemiş olması nedeniyle sanığın eyleminin TCK 158/1-a maddesinde düzenlenen nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturmayıp aynı Kanunun 157. maddesindeki basit dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gözetilmeden, dosya kapsamına uygun olmayan gerekçeyle yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi...”

87 Yargıtay 23. Ceza Dairesinin 30. 11. 2015 gün, 2015/4053 E
Yargıtay 23. Ceza Dairesinin gün, 2015/4053 E., 2015/7269 K. sayılı ilamı : “...Sanığın, sara hastası olan katılanın ikametine gelerek, ''seni cin çarpmış, ben seni iyileştirebilirim'' şeklinde yalan söyleyerek bu duruma inanan katılandan tedavi ve ilaç gideri bahanesiyle para alarak haksız menfaat temin ettiğinin iddia edildiği olayda; nitelikli dolandırıcılık suçu oluşmuştur...”

88 2) TCK'nın 158/1-b maddesiyle ilgili açıklamalar ve örnek olaylar :
Madde Metni : TCK’nın 158/1-b maddesi; "Dolandırıcılık suçunun; Kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durum veya zor şartlardan yararlanmak suretiyle … işlenmesi halinde, iki yıldan yedi yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur” şeklinde düzenlenmiştir.

89 Açıklamalar : Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 24. 11
Açıklamalar : Yargıtay Ceza Genel Kurulunun tarih, sayılı ilamına göre ; *Kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durum veya zor şartlar, başkalarına güven duymaya en fazla ihtiyaç duyduğu anlardır. *Örneğin, mağdurun doğal bir afete veya trafik kazasına maruz kalmasından ya da hastalığı yüzünden içine düştüğü çaresizlikten yararlanılarak aldatılması bu nitelikli hale girer. ***Burada tartışmalı olan husus, bu nitelikli halin oluşması mağdurun gerçekten zor şartlar veya tehlikeli durum içerisinde olması gerekir mi? Yoksa buna inandırılmış olması yeterli midir?

90 Bu konuda 11. Ceza Dairesi, 30. 09. 2003 tarih, 10678/6328 ; 11. 06
*** Bu konuda 11. Ceza Dairesi, tarih, 10678/6328 ; tarih,5729/5927 ; tarih, 9995/3249 sayılı kararlarında da belirtildiği gibi, bu nitelikli halin oluşması için kişinin gerçekten zor şartlar altında bulunması gerektiğini belirtmiştir. ***15. Ceza Dairesi ise , tarih, 2012/21752 E. , 2014/13578 K. ; tarih, 2012/21535 E. 2014/8110 K. sayılı kararlarıyla kişinin tehlikeli şartlar altında olduğuna inandırılmasını nitelikli halin oluşumu için yeterli görmüştür.

91 Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 24. 11
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun tarih, sayılı ilamı : “...sanığın tarihinde, hastanede bulunan bir yakınına kan gerektiğinden söz ederek ikna ettiği yakınanı, Hacettepe Hastanesine götürerek burada, kan vermek için gelecek bir başka kişiyi arayacağı bahanesiyle yakınana ait cep telefonunu alıp, daha sonra kayıplara karıştığı, tüm dosya kapsamı ile sabittir. Sabit olan bu eylem nedeniyle yerel mahkemenin, suç niteliğini belirlerken, sanığın aldatıcı hareketlerinin niteliğini dikkate alıp, mağdurun durumunu dikkate almayarak, suça nitelik vermesi isabetsizdir...” (Yerel mah. 158/1-b kabul etmiştir.)

92 Yargıtay 23. Ceza Dairesinin 09. 12. 2015 tarih, 2015/5481 E
Yargıtay 23. Ceza Dairesinin tarih, 2015/5481 E. , 2015/7877 K sayılı ilamı : “...Sanığın Yargıtay ... Hukuk Dairesinde katip olarak çalıştığı sırada katılanın oğlunun Kartal 2. Ağır CM’de tutuklu olarak yargılanıp cezalandırıldığı, hemşehrisi olan katılanı telefonla aramak suretiyle irtibata geçen sanığın, duruşma gününü öne aldırabileceğini, oğlunun avukatının iyi olmadığını, dosya ile ilgileneceğini söyleyerek toplam TL para aldığı olayda ; katılanın içinde bulunduğu durumun "tehlikeli ve zor şartlar altında" kabul edilebilecek nitelikte olmadığı, fiilin TCK'nın 157. maddesinde belirtilen basit dolandırıcılık kapsamında kaldığı...”

93 3) TCK'nın 158/1-c maddesiyle ilgili açıklamalar ve örnek olaylar : Madde metni: 5237 TCK’nın 158/1-c maddesi ; "Dolandırıcılık suçunun; Kişinin algılama yeteneğinin zayıflığından yararlanmak suretiyle, … işlenmesi halinde, iki yıldan yedi yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur” şeklinde düzenlenmiştir.

94 Açıklamalar : * Yaşın küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, ayyaşlık veya bunlara benzer durumlarda bulunma dolayısıyla, fiil ve hareketlerin saikini ve sonuçlarını doğru olarak algılayamayan kişilerin dolandırılması, bu kapsamdadır. *Mağdurda zayıf da olsa bir irade, zayıflamış bilinç var olmalıdır. Hâkim, somut olayın mahiyetini, kişinin içerisinde yaşadığı sosyal çevreyi, gelişme derecesini, muhakeme ve fikrî becerisini göz önünde tutarak değerlendirme yapacaktır.

95 *Algılama yeteneğinin çok zayıf olması veya hiç olmaması halinde, aldatılması gereken bir irade söz konusu olmayacağından dolandırıcılık suçundan bahsedilemeyeceğinden hırsızlık suçu söz konusu olacaktır. *Fail, bilerek mağdura uyuşturucu madde vererek veya sarhoş ederek onun algılama yeteneğini azaltmış ise ve oluşturulan bu zayıflık anında mal alınmışa eylem, TCK'nın 148/3 kapsamında cebir olarak değerlendirileceğinden yağma suçunu oluşturacaktır.

96 * Bu suçlarda mağdurun algılama yeteneğinin zayıf olup olmadığının tespiti açısından mutlaka rapor aldırılması gerekmektedir. Tek başına yaşlılık bu suçun oluşumu için yeterli değildir. Eğer mağdur oldukça yaşlı birisi veya yaşı küçük bir çocuk ise mutlaka rapor aldırılmalıdır. Yargıtay 23. Ceza Dairesinin tarih, 2015/2938 E. , 2015/4772 K. sayılı ilamı : “...83 yaşında olan soruşturma aşamasında vefat eden mağdurun, ATK raporunda, ‘tasarrufta bulunma ve kendi tasarruflarını kullanma yönünden hukuki ehliyetini azaltacak düzeyde patalojiye sahip olmadığının’ belirtilmesi karşısında, eylem 157/1’dir.

97 Yargıtay 23. Ceza Dairesinin 06. 10. 2015 tarih, 2015/2938 E
Yargıtay 23. Ceza Dairesinin tarih, 2015/2938 E. , 2015/4772 K. sayılı ilamı : “ doğumlu olan ve evlenmek isteyen şikayetçi R. Erdoğan ile sanık F. Ö‘yü evlendireceklerinden bahisle şikayetçiden 4000 TL miktarında altın ve 1750 TL nakit para alan ve evlenme gerçekleşmeden kaçan sanıkların eyleminin 5237 sayılı TCK’nın 158/1-c maddesinde düzenlenen "Kişinin algılama yeteneğinin zayıflığından yararlanmak" suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delilleri takdir ve tartışmanın üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken duruşmaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması..."

98 Yargıtay 23. Ceza Dairesinin 30. 09. 2015 tarih, 2015/1 E
Yargıtay 23. Ceza Dairesinin tarih, 2015/1 E. , 2015/4500 K. sayılı ilamı : “...Katılan Asım Kozan hakkında TCK'nın 158/1-c maddesi kapsamında suç tarihinde algılama yeteneğinin zayıf olup olmadığına ilişkin mahkeme tarafından rapor alınmayıp, vasilik talebine ilişkin olarak Konya ve İzmir SHM’ler tarafından aldırılan raporlarla yetinildiği gibi, ATK Başkanlığı'nın 17/03/2010 tarihli raporu ile karara gerekçe olarak gösterilen İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin 05/11/2010 tarihli raporu arasında oluşan çelişkinin giderilmediği ve İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin söz konusu raporuna hangi gerekçeyle üstünlük tanındığının kararda açıkça tartışılmadığı anlaşılmakla, Adli Tıp Kanunu'nun 15. maddesi f fıkrası gereğince Adli Tıp Genel Kurulu'ndan rapor aldırılması gerektiğinin gözetilmemesi..."

99 Yargıtay 23. Ceza Dairesinin 15. 04. 2015 tarih, 2015/1607 E
Yargıtay 23. Ceza Dairesinin tarih, 2015/1607 E. , 2015/649 K. sayılı ilamı : “...Sağlık Kurulu raporu ile hakkında “kısmi akıl zayıflığı mevcuttur, algılama yeteneği zayıftır, kandırılmaya müsaittir” teşhisi konulan katılanın olay günü yaylada çobanlık yaptığı sırada kendisini uzun süredir tanıyan sanığın, yanına gelerek sohbet etmeye başladığı, katılana kız bulup evlendireceğini söyleyip saflığından yararlanarak tanesi 100 TL'den 8 adet keçiyi alarak aracına bindirip parasını sonra ödeyeceğini söyleyerek ayrıldığı, … olayın nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir...”

100 4) TCK'nın 158/1-d maddesiyle ilgili açıklamalar ve örnek olaylar : Madde metni: 5237 TCK’nın 158/1-d maddesi; "Dolandırıcılık suçunun; Kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasi parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle,… işlenmesi halinde, iki yıldan yedi yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur”

101 Açıklamalar : *Burada önemli olan, kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasi parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle insanların aldatılmasıdır. *Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi, basılı evrak ve makbuzların sunulması, taşıtın kullanılması, mağdur üzerinde bentte sayılan tüzel kişiliklerden gelindiğine veya buralardan aranıldığına dair bir düşünce oluşturulması ve mağdurun aldatılması gerekmektedir.

102 Noterliğin aracı kullanıldığı durumlarda, bu nitelikli hal oluşmaz
* Noterliğin aracı kullanıldığı durumlarda, bu nitelikli hal oluşmaz. Zira yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre , noterlik bir kamu hizmeti olmasına rağmen kamu kurumu değildir. Bu nedenle burada basit dolandırıcılık suçu oluşmaktadır. Yargıtay 23. CD’nın tarih, 2015/17984 E. , 2016/482 K. sayılı ilamı : “...Sanıklar Bekir Dirice ve Ethem Duygulu’nun gerçekte var olmayan kooperatif hissesinin devir işlemleri için noterde içerik olarak sahte vekâletname ve hisse satış sözleşmesi düzenletmek suretiyle işledikleri kabul edilen dolandırıcılık eyleminde; noterliğin bir kamu hizmeti olmasına rağmen TCK’nın 158/1-d maddesinde belirtilen kamu kurumu niteliğinde olmaması nedeniyle anılan Kanunun 157. maddesinde belirtilen basit dolandırıcılık suçunun oluşturduğu...”

103 Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 08. 12
Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun gün, 2014/290 E, 2015/494 K , sayılı ilamı : “...Sanığın mağdurenin hak ettiği terör tazminatını almak için hakkında hagb kararı verilen sanıklardan Zeynep‘i mağdure Zeynep Güneş olarak tanıtıp, bir şekilde ele geçirdiği nüfus cüzdanını ibraz etmek suretiyle önce İl Özel İdaresindeki görevlilere daha sonra da banka personeline Zeynep Güneş olduğuna inandırarak, Vakıflar Bankasında bulunan İl Özel İdaresine ait hesaptan mağdure adına para çekmek suretiyle menfaat temin ettiği olayda; Banka hizmet, kayıt ve belgelerinden yararlanılması ve nüfus idaresine ait nüfus cüzdanının ve İl Özel İdaresinin ödeme yazısının kullanılması nedeniyle suçun işlenmesinde hem banka, hem de kamu kurumu araç olarak kullanıldığından sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nun 158/1-d-f bentleri uyarınca hüküm kurulmasının gerektiği kabul edilmelidir...”

104 Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 05. 11
Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun gün, 2012/1354 E, 2013/437 K , sayılı ilamı : “...sanığın muhtarlarla yaptığı görüşmelerde Başbakanlıkta çalıştığını, kamuda çalışacak kişileri tespit ettiğini, hatta bu algıyı güçlendirmek amacıyla mağdurların iş başvurusu için hazırlamış olduğu evrakları Başbakanlık Personel Başkanlığına, İş ve İşçi Bulma Kurumuna yapacakları müracaat sonrasında alacakları aday numaralarını ise kendisine göndermelerini istediği olayda; Sanığın aldatma aracı olarak Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık teşkilatı ile Susuz Özel İdare Müdürlüğünü bizzat kullandığı, müştekilerin kamu kurumlarına duydukları güvenin istismar edilerek iradelerinin baskı altına alınması sonucu sanığa değişik zamanlarda para gönderdikleri sabit olup, sanığın eylemleri bu şekliyle TCK'nun 158/1-d maddesinde düzenlenen suçu oluşturmaktadır...”

105 Yargıtay 23. Ceza Dairesinin 04. 06. 2015 tarih, 2015/740 E
Yargıtay 23. Ceza Dairesinin tarih, 2015/740 E. 2015/2292 K. sayılı ilamı : Sahte nüfus cüzdanı/sürücü belgesiyle başkası adına cep telefonu abonelik sözleşmesi imzalanması ve telefon hattının kullanılması, hem TCK’nın 158/1-d maddesindeki nitelikli dolandırıcılık hem de 5809 sayılı Kanun'a muhalefet suçunu oluşturur. Yargıtay 23. CD tarih, 2015/3479 E. 2016/1904 K. sayılı ilamı : Sahte nüfus cüzdanı veya sürücü belgesiyle araç kiralama – sahte sürücü belgesi/sahte plakalı/ruhsatlı kamyon ile taşımacılık yapmak için anlaşıp da malı istenilen yere götürmeyip uhdesine geçirme, nitelikli dolandırıcılıktır.

106 Yargıtay 23. CD tarih, 2015/5531 E. , 2016/1854 K. sayılı ilamı ;“...Sanık Ogün'ün, katılan Hasan adına düzenlenmiş sahte ehliyet ile noterden vekaletname düzenleyerek katılandan kiraladıkları aracı diğer sanık Orhan'ın iştirakiyle sattığı olayda, eylemin kamu kurumu olan Trafik Tescil Büro Amirliğinin maddi varlığı olan ehliyet kullanılarak gerçekleştiği, TCK'nın 158/1-d maddesinde tarifini bulan dolandırıcılık suçunu oluşturup oluşturmayacağına dair delilleri takdir etme görevinin üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu gözetilmeden, görevsizlik kararı verilmesi yerine yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması...”

107 Yargıtay 23. Ceza Dairesinin 03. 05. 2016 tarih, 2015/7288 E
Yargıtay 23. Ceza Dairesinin tarih, 2015/7288 E. , 2016/5707 K. sayılı ilamı ; “...Sanığın suça konu boş arsa niteliğinde olan taşınmazı kamu kurumu olan Tapu Sicil Müdürlüğünün aracı kullanılması suretiyle katılana sattığının iddia edilmesi karşısında, sanığın eyleminin TCK'nın 158/1-d maddesinde yazılı nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturup oluşturmayacağına dair delillerin tartışılması Ağır Ceza Mahkemesinin görevinde olduğu gözetilmeden, görevsizlik karar verilmesi gerekirken yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması...”

108 Yargıtay 23. Ceza Dairesinin 22. 03. 2016 tarih, 2015/5352 E
Yargıtay 23. Ceza Dairesinin tarih, 2015/5352 E. , 2016/3271 K. sayılı ilamı ;“...Sanığın internette bir arkadaşlık sitesinden tanıştığı mağdura kendisini teğmen olarak tanıtıp arkadaşlık kurduğu, askeri üniforma giyerek mağdurun yaşadığı yere geldiği ve ailesi ile tanıştığı, görüştükleri dönem içerisinde bazı olaylar nedeniyle hapis cezası aldığını, bunların paraya çevrilebileceğini ve kanser hastası olduğunu ve tedavisi için gerekli olduğunu söyleyerek çeşitli aralıklarla mağdurdan yaklaşık TL para aldığı iddiası karşısında sanığın eyleminin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 158/1-d maddesinde öngörülen nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturur…’

109 Yargıtay 23. Ceza Dairesinin 18. 02. 2016 tarih, 2015/6983 E
Yargıtay 23. Ceza Dairesinin tarih, 2015/6983 E. , 2016/1628 K. sayılı ilamı ; “...sanıkların senedin tahsili için kamu kurumu olan icra dairesini aracı kılmak şeklinde gerçekleşen eylemin temas ettiği TCK’nın 158/1-d maddesinde düzenlenen nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delilleri takdir ve tartışmanın Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken duruşmaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,”

110 Yargıtay 23. Ceza Dairesinin 24. 03. 2016 tarih, 2016/2171 E
Yargıtay 23. Ceza Dairesinin tarih, 2016/2171 E. , 2016/3392 K. sayılı ilamı ; “...Sanığın, katılan kurum (ASKİ) adına geldiğini söyleyerek sayaç kontrolü yaptığı ve inceleme sonucunda suyun kaçak kullanıldığını, karşılığında firma başına TL ceza gelebileceğini ancak ceza gelmesi halinde kendisiyle irtibata geçilmesi durumunda cezayı 360 TL'ye düşürebileceğini ve abonelik için firma başına 50 TL verilmesi halinde abonelik işlemlerini başlatabileceğini söyleyerek 21 firmadan toplamda TL alma şeklindeki eylemleri, nitelikli dolandırıcılıktır...”

111 BEDAŞ kamu kurumu değildir. Yargıtay 23. Ceza Dairesinin 18. 04
*** BEDAŞ kamu kurumu değildir. Yargıtay 23. Ceza Dairesinin tarih, 2015/8036 E. , 2016/4787 K. sayılı ilamı ; “...Sanığın, suç tarihinde şikayetçinin ikametgahının kapısına giderek kendisinin BEDAŞ'ta görevli olduğunu, elektrik sayacının mührünün kopuk olduğu ve kaçak elektrik kullanıldığından bahisle yüksek miktarda ceza yazacağını söyleyerek 550 TL alıp ikametten ayrıldığı sanığın bu suretle nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediği iddia ve kabul olunan somut olayda; BEDAŞ'ın kamu kurumu niteliğinde olmadığı bu itibarla eylemin TCK'nın 157/1 maddesinde düzenlenen dolandırıcılık suçunu oluşturduğu ...”

112 Yargıtay 23. Ceza Dairesinin 18. 04. 2016 tarih, 2015/8036 E
Yargıtay 23. Ceza Dairesinin tarih, 2015/8036 E. , 2016/4787 K. sayılı ilamı ; “...Sanığın, plaka ve şase numarasını change (çenç) yöntemiyle değiştirip araca 07 AJ 5913 numaralı plakayı takmak suretiyle müşteki Yusuf Baş'a sattığı, bu şekilde üzerine atılı suçu işlediği iddia ve kabul edilen somut olayda; dolandırıcılık suçu yönünden eylemin, kamu kurumlarından olan Emniyet Müdürlüğü Trafik Tescil Büro Amirliğinin maddi varlıklarından sayılan trafik tescil belgesi kullanılmak suretiyle gerçekleştirdiği olayda, nitelikli dolandırıcılık suçu oluşmuştur…’

113 * Belge kullanılarak işlenen dolandırıcılık suçlarında ; Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun tarih, 2013/409 E. , 2014/4 K. sayılı ilamına göre ; “...CGK’nın gün ve ile gün ve sayılı kararlarında da; muhatabın hatasından, dikkatsizlik veya özensizliğinden kaynaklanan fiili iğfalin, aldatma yeteneğinin varlığını göstermeyeceği ve bu nedenle aldatma keyfiyetinin belgeden objektif olarak anlaşılması gerektiği belirtilmiştir. Sahteciliğe konu olan belgenin aldatma yeteneğinin olup olmadığının tartışılması ve belirlenmesi öncelikle yargılamayı yürüten mahkemeye ait olup, hakim olayın çıkış, oluş ve akışını, düzenlenen belgelerle yapılan işlemleri göz önüne alarak, sahteciliğin kolaylıkla anlaşılıp anlaşılamayacağını bizzat belirlemeli ve sonucuna göre belgelerde aldatma yeteneği olup olmadığını takdir ve tespit etmelidir.

114 …Mahkemece, mümkün olması halinde suçun konusunu oluşturan belge aslı getirtilerek resmi belgede bulunması gereken başlık, sayı, tarih, imza, mühür gibi zorunlu öğeler incelenmeli, nesnel olarak aldatma gücü olup olmadığı belirlenmeli, tereddüt halinde ise; mahkemeye yardımcı olma ve aydınlatma bakımından konusunda uzman bilirkişinin görüşüne başvurulmalıdır. Belgenin ele geçmediği durumlarda ise, suça konu belgenin somut olayda muhatapları öznel (subjektif) olarak aldatması, yani fiili iğfal tek başına yeterli görülmeyerek, mutlaka diğer yan deliller göz önüne alınmalı, bu bağlamda; evrakın varsa suretinin imza, mühür, şekil, sayı vb. yönlerden incelenmesi, mümkün olduğu takdirde evrakın ibraz edildiği muhatapların dinlenmesi gibi deliller değerlendirildikten sonra objektif olarak aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığı tespit edilmelidir.

115 5) TCK'nın 158/1-e maddesiyle ilgili açıklamalar ve örnek olaylar : Madde metni : 5237 TCK’nun 158/1-e maddesi;" Dolandırıcılık suçunun; Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak, … işlenmesi halinde, üç yıldan yedi yıla kadar hapis ve suçtan elde edilen haksız menfaatin iki katından az olmayacak miktarda adlî para cezasına hükmolunur” şeklinde düzenlenmiştir. Açıklamalar : * Bu nitelikli halin cezası tarihinde yürürlüğe giren 5377 sayılı Kanun'la artırılıp "alt sınırı üç yıldan, adli para cezasının miktarı suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olamaz" şeklinde düzenlenmiştir. Yani ile tarihleri arasında işlenen suçlarda maddenin ilk haline göre ceza tayini gerekir.

116 * Ölen babası veya annesinden kalan emekli maaşını alabilmek amacıyla anlaşmalı olarak boşanıp da fiilen bir arada yaşayan sanıkların eylemi nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturmaz. Hukuki uyuşmazlık mahiyetindedir. Yerleşik bir içtihattır. 15. ve 23. Ceza Daireleri ile CGK bu doğrultuda karar vermektedir. (Yargıtay CGK , ) *Dul veya yetim aylığı almakta olan sanıkların, yeniden evlenmeleri üzerine bu aylıkları alma hakları sona ereceğinden, yeniden evlendiklerini kuruma bildirmemeleri suretiyle haksız aylık almaya devam etmeleri, nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturmaz. (Yargıtay CGK , 2013/510 – 579 )

117 *Sağlık karnesi, yeşil kart sahteciliği ve başkasına ait kimlik bilgileri kullanılmak suretiyle tedavi olunması olaylarıyla ilgili açıklamalar ve örnek Yargıtay kararları : Bu konuda Başbakanlığın 2008/13 sayılı genelgesi, çok önemlidir. *Örneğin eğer sanık, başkasına ait yeşil kart/sağlık karnesi veya nüfus cüzdanıyla acilden giriş yapmış ve sanığın da ödeme gücü bulunmuyor ise, yukarıda belirtilen Başbakanlık Genelgesinin 9. maddesi uyarınca zaten herhangi bir bedel talep edilmeyeceği için kamu zararı söz konusu olmayacak ve dolandırıcılık suçu unsurları itibariyle oluşmayacaktır.

118 *18 yaşından küçüklerin ister acilden giriş yapsın isterse normal poliklinikte tedavi olsunlar sağlık harcamaları zaten devlet tarafından karşılanacağı için yine kamu zararı söz konusu olmayacak ve dolandırıcılık suçu unsurları itibariyle oluşmayacaktır. *Yukarıdaki durumlar yoksa, yine ibraz edilen sağlık karnesi/nüfus cüzdanı/yeşil karttaki kişiyle, muayene için gelen kişinin aynı olup olmadığı hususunda görevlilerin kontrol yükümlülüğü bulunduğundan, bu yükümlülüğe aykırı hareket edilmiş veya bu durum hemen kolaylıkla farkedilmiş ise bu sefer de hileli hareketin aldatıcı unsuru olmadığı için, dolandırıcılık suçu unsurları itibariyle oluşmayacaktır.

119 Bazı durumlarda ise, örneğin acil doğum, trafik kazası vs
*Bazı durumlarda ise, örneğin acil doğum, trafik kazası vs. gibi durumlarda başkasına ait belgeyle muayene olan kişinin içinde bulunduğu zaruret hali nedeniyle suç işlediği kabul edilerek, TCK'nın 25/2 ve CMK'nın 223/3-b maddesi gereğince ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilebileceği kabul edilmiştir. *Bu gibi olaylarda, şayet kullanılan belgede sahtecilik yapılmış ise (örneğin, kimlik üzerindeki resim değiştirilmiş, yeşil kart vizesi sahte ise) somut olayın özelliklerine göre mahkumiyet kararı da verilebilmektedir. Ancak burada, kişinin gerçekte sosyal güvencesi olup olmadığı, yasal yollardan müracaat etseydi yeşil kart alma hakkının bulunup bulunmadığı, acilden giriş yapılıp yapılmadığı hususlarında araştırma yapıldıktan sonra dolandırıcılık suçu açısından bir sonuca ulaşılmalıdır

120 Yargıtay 23. Ceza Dairesinin 01. 02. 2016 gün, 2015/6729 E, 2016/571 K
Yargıtay 23. Ceza Dairesinin gün, 2015/6729 E, 2016/571 K. sayılı ilamı : “...Sanığın, katılan adına düzenlenmiş ancak kendi fotoğrafı bulunan 16/05/2007 tarihli nüfus cüzdanını talep ve değiştirme belgesini Sedir Mahallesi muhtarına imzalattıktan sonra Antalya Nüfus Müdürlüğü'nden aynı tarihte sahte kimlik çıkarttığı ve bu kimlikle Akdeniz Üniversitesi Hastanesine yatarak tedavi gördüğü ve toplam 102,50 TL zarara yol açtığı anlaşıldığından resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarının oluştuğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir...”

121 * Sahte reçete, ilaç kupürü kullanılmak suretiyle, doktor, eczacı, eczacı kalfası veya diğer sağlık çalışanlarının işledikleri dolandırıcılık suçları : Yargıtay 23. Ceza Dairesinin gün, 2016/3620 E, 2016/5182 K. sayılı ilamı : “...gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından, öncelikle adlarına sahte reçete evrakı düzenlenen hastaların muayenelerinin gerçek olup olmadığının sorulması, ayrıca sanıkların suça konu reçetelere yazdıkları ilaçlar ile hastaların hastalıklarının uyumlu olup olmadığı hususunda bilirkişi raporu aldırılması ve toplanan tüm delillerin sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun tayin ve takdirinin gerektiği gözetilmeden eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm verilmesi...”

122 Yargıtay 23. Ceza Dairesinin 11. 01. 2016 gün, 2015/5636 E, 2016/41 K
Yargıtay 23. Ceza Dairesinin gün, 2015/5636 E, 2016/41 K. sayılı ilamı : “...katılan kurumun raporlarında tespit edilen hak sahiplerinin bilgisi olmaksızın onların adına ilaç yazdırılıp yazdırılmadığının, bazı reçetelerdeki ilaçların hasta kullanım dozlarından daha fazla miktarda reçete edilip edilmediğinin, bir kısım reçeteler arkasındaki imzaların hak sahiplerine ait olup olmadığının araştırılması ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması...”

123 Yargıtay 23. Ceza Dairesinin gün, 2015/5025 E, 2016/1540 K. sayılı ilamı : “... öncelikle adlarına sahte reçete ve tahlil evrakı düzenlenen hastaların tümünün tanık sıfatı ile dinlenerek yapılan muayene ve tahlillerin gerçek olup olmadığının sorulması, reçeteyi tanzim eden pratisyen hekimlerin reçetedeki ilaçları yazmaya yetkileri olup olmadıklarının araştırılması, ayrıca sanıkların reçetelere yazdıkları ilaçlar ile yaptıklarını iddia ettikleri tahlil sonuçlarının uyumlu olup olmadığı hususunda bilirkişi raporu aldırılması, gerektiği gözetilmeden eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm verilmesi…’

124 Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun gün, 2012/1347 E, 2014/30 K. sayılı ilamı : “Doktor olarak ilk görev yerlerinde çalışmaya başlayan sanıkların, aralarında maddi bir ilişki bulunduğu her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delillerle ispatlanamayan eczane sahiplerinin gönderdiği ya da hasta yakınlarının bizzat getirdikleri sağlık karnelerine, hastaları görmeden, büyük bölümü konulan hastalık tanısıyla uyumlu ilaç yazma şeklindeki eylemlerinin, sosyal güvenlik kuruluşlarınca ödenen katkı payının doğması, bu şekilde eczane sahiplerine menfaat sağlanması ve kamu zararına da neden olunması hususları gözetildiğinde, görevi kötüye kullanma suçunu oluşturduğunun kabulünde zorunluluk bulunmaktadır.”

125 * İşyerinde fiilen çalışılmadığı halde sahte işe giriş bildirgeleriyle çalışılmış gibi gösterilerek sağlık/emeklilik sigortasından faydalanılması suretiyle işlenen dolandırıcılık suçlarında : Öncelikle, işyerinin mevzuata uygun olarak kurulmuş olup olmadığı ve fiilen faaliyette bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. (Yakın biz zamanda 15. Ceza Dairesinden geçen bir kararda kağıt üzerinde kurulmuş bir işyerinde çalışıyormuş gibi gösterilen sanıklar hakkında da beraat kararı verilmesi gerektiğine karar verilmiştir.)

126 Sigorta primlerinin düzenli olarak yatırılıp yatırılmadığı araştırılmalı, en az 90 günlük ödeme yapılmadan sağlık sigortasından faydalanılamayacağı unutulmamalıdır. Yapılan sağlık harcamalarına ilişkin her bir olay ayrı ayrı değerlendirilmeli, bundan faydalanan kişinin başka türlü bir sigortası olup olmadığı, acilden giriş yapılıp yapılmadığı, 18 yaşından küçük olup olmadığı hususları araştırıldıktan sonra, katılan kurum (SGK) aleyhine zarar oluşup oluşmadığı net bir şekilde tespit edildikten sonra karar verilmelidir.

127 İlgili mevzuat gereği 15 yaşından küçük çocukların işyerinde çalışıyor gösterilmesi halinde, ilgili kurum tarafından resen inceleme yapılmaktadır. İşyerinde çalışan diğer tüm çalışanlar tanık olarak dinlenmeli, gerektiğinde kolluk araştırılması yapılmalı, komşu işyerinde bulunan kişiler dinlenmeli, bu hususta katılan kurum müfettişleri tarafından alınan ifadelerle yetinlinmemelidir.

128 Yargıtay 23. Ceza Dairesinin, 02. 11
Yargıtay 23. Ceza Dairesinin, gün, 2015/13360 E, 2015/5887 K. sayılı ilamı : “...Sanığa ait işyerinin idare ve vergi mevzuatına uygun olarak kurulmuş bulunan gerçek bir işyeri olması, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı'na verilmiş bulunan işe giriş bildirgesinin sahte olmaması, işyerinde çalıştığı anlaşılan sanık Pembe Aydın'ın yaptığı sağlık harcamalarının kuruma ödenmesi, ilgili kurumun alacaklarını her zaman tahsil etme imkanının bulunması nedenleriyle katılan kurumun zararından bahsedilemeyeceği hususları nazara alındığında, sanıklara yüklenen suçların unsurlarının oluşmadığı anlaşıldığından nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından, sanıklar hakkında ayrı ayrı verilen beraat kararlarında bir isabetsizlik görülmemiştir...”

129 * Doğrudan Gelir Desteği almak amacıyla işlenen dolandırıcılık suçları :
Bu suçlarda öncelikle , Tarım ve Köyişleri Bakanlığının (yeni adıyla Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı) Çiftçi Kayıt Sistemi Yönetmeliği ile her sene başında yayımlanan doğrudan gelir desteklemesine ilişkin tebliğlere bakılması gerekmektedir. Burada kadastro geçmemiş ve tapusu bulunmayan arazilerde Tespit Komisyonu tarafından mahallinde denetim yapılması zorunludur. Tapulu/kadastro geçmiş yerlerde ise önceki yıllardaki belgeleriyle yapılan karşılaştırmalarda farklılıklar olduğu tespit edilen yerler kontrol edilir. Ayrıca mazot, kimyevi gübre ve toprak analizi desteği ödemesi için örnekleme yoluyla ön denetim yapılır.

130 ÇKS'ye kaydı bulunmayan taşınmazlar, her yılki tebliğde belirtilen büyüklüğün altında kalan araziler (sulu ve kuru arazi olup olmamasına göre büyüklüğü değişebilmektedir) , daha önce gerçeğe aykırı beyanda bulunan çiftçiler, boş araziler vs. gibi yerler DGD uygulamasından faydalanamazlar. Burada önemli olan bir diğer husus ise, arazide fiilen tarımsal faaliyette bulunup bulunulmadığıdır. Zira yapılacak ödeme buna göre belirlenmektedir. Örneğin sanık sahte kira sözleşmesiyle kendisinin kullanımında olmayan bir yer için DGD'den faydalanmış ve söz konusu arazide tarımsal faaliyette bulunulmuş ise, bu durumda zaten DGD ödemesi yapılacağından kamunun zararından bahsedilemeyeceği için dolandırıcılık suçu unsurları itibariyle oluşmayacaktır. Ancak sahtecilik suçunun koşulları oluşabilir.

131 Yargıtay 23. Ceza Dairesinin, 22. 03
Yargıtay 23. Ceza Dairesinin, gün, 2015/9482 E, 2016/3241 K. sayılı ilamı : ‘…Sanığın muhtelif yıllarda gerçekte ekili olmayan arazilerini ekiliymiş gibi beyan ederek doğrudan gelir desteği almak üzere katılan kuruma başvurduğu ve haksız menfaat temin ettiği iddia edilen olayda, İdarenin; başvuruların uygunluğunu zeminde kontrol ettiğine dair yazısı, sanığın başvurusunda beyan etmediği başkaca araziler de gerçek bir ekim yaptığına dair savunması ve buna dayanak gösterdiği hukuk mahkemesi tespit kararı ile tüm dosya kapsamına göre söz konusu eylemin denetlenebilirliği ortadan kalkmamış olup sanık tarafından derhal zararında giderildiği de dikkate alındığında mahkemece atılı suçun unsurları itibariyle oluşmadığına dair gerekçeler ile verilen beraat kararında bir isabetsizlik görülmemiştir…’

132 Yargıtay 23. Ceza Dairesinin, 23. 03
Yargıtay 23. Ceza Dairesinin, gün, 2015/11521 E, 2016/3364 K. sayılı ilamı :Doğrudan gelir desteği ödemelerinin usul ve esaslarını düzenleyen tebliğlere göre bildirilen taşınmazlardaki çiftçilerin bildirimlerinin gerçeğe uygun olup olmadığını saptamak amacıyla arazinin başına gidip yerinde ölçüm ve denetim yapıp kontrol tutanağı düzenledikten sonra çiftçiye ödemenin yapılması gerektiği, denetim görevlilerinin bu aşamada sanığın sunduğu beyannamenin doğru olmadığını tespit etmeleri ile gelir desteği ödemesi yapmamaları karşısında; sanığın idarenin denetim olanağını ortadan kaldırıcı herhangi bir eyleminin bulunmadığı anlaşıldığından unsurları itibariyle oluşmayan nitelikli dolandırıcılık suçundan beraat kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden dosya kapsamına uygun olmayan yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi...”

133 Yargıtay 23. Ceza Dairesinin, 18. 04
Yargıtay 23. Ceza Dairesinin, gün, 2016/4050 E, 2016/4713 K. sayılı ilamı : “... DGD ödemesi için sanık tarafından tarım müdürlüğüne sunulan ve kardeşlerinin rızasının olduğunu gösteren muvafakatname belgelerindeki kardeşleri adına atılı olan imzaların sahte olduğu belirlenmiş ise de; uyuşmazlığa konu araziler üzerinde, doğrudan gelir desteği kapsamında sanık tarafından gerçekten tarımsal faaliyette bulunulduğu ve bu nedenle doğrudan gelir desteğinin tarımsal faaliyetten dolayı hak edilmiş olduğunun anlaşılması karşısında; kurucu unsurları oluşmayan nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen beraat kararında bir isabetsizlik görülmemiştir...”

134 6) TCK'nın 158/1-f maddesiyle ilgili açıklamalar ve örnek olaylar :
Madde metni : TCK’nın 158/1-f maddesi; “Dolandırıcılık suçunun;...banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle, … işlenmesi hâlinde, üç yıldan yedi yıla kadar hapis ve suçtan elde edilen haksız menfaatin iki katından az olmayacak miktarda adlî para cezasına hükmolunur” şeklinde düzenlenmiştir. Açıklamalar : * Bu nitelikli halin cezası tarihinde yürürlüğe giren 5377 sayılı Kanun'la artırılıp "alt sınırı üç yıldan, adli para cezasının miktarı suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olamaz" şeklinde düzenlenmiştir. Yani ile tarihleri arasında işlenen suçlarda maddenin ilk haline göre ceza tayini gerekir.

135 *Bu nitelikli halin en belirgin örneği ; internet siteleri üzerinden verilen ilanlarla mağdurlardan kaparo veya alınan ürünün bedeli olarak haksız menfaat temin edildiği durumlardır. Bu hususta Ceza Genel Kurulu'nun içtihatları istikrar kazanmıştır. Örneğin, sanığın « adlı internet sitesini verdiği satılık araç ilanını gören mağdurdan kaparo adı altında para alıp geri vermemesi bu nitelikli hali oluşturur. Ancak 23. Ceza Dairesi aynı görüşte olmamakla birlikte Ceza Genel Kurulu kararına uymaktadır.

136 *Yine bir diğer örnek, mağdurun MSN, facebook, adreslerinin bilgileri ve şifrelerinin ele geçirilmesi ve arkadaş listesindeki kişilerden acil paraya veya kontöre ihtiyacı olduğu söylenerek haksız menfaat temin edildiği olaylardır. *İnternet bankacılığı şifresi ele geçirilerek mağdurun hesabındaki paranın başka bir hesaba gönderilmesi eylemi ise, yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre TCK'nın 142/2-e maddesinde düzenlenen bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunu oluşturur.

137 Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 02. 04. 2013 gün, 2012/1293 E
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun gün, 2012/1293 E., 2013/111 K. sayılı ilamı : "...Bilişim sistemlerinin aynı anda birçok kişiye ulaşmasındaki çabukluk ve sağladığı kolaylığa dayanarak " adlı internet sitesinden Real Market Şirketler Topluluğu isimli işyeri adına HP marka dizüstü bilgisayarların satışı için ilan veren sanıkların, Giresun'da ikamet eden ve ilanı görerek bildirdikleri telefon numarasını aradıktan sonra hesaplarına para aktaran şikâyetçiye sözde alışverişe konu bilgisayarı göndermemeleri şeklinde gerçekleşen olay, TCK'nun 158/1-f maddesindeki nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturur..."

138 Yargıtay 23. Ceza Dairesinin 17. 06. 2015 gün, 2015/1312 E
Yargıtay 23. Ceza Dairesinin gün, 2015/1312 E., 2015/2667 K. sayılı ilamı : "...Sanıkların birlikte hareket ederek, katılan Mehmet Fatih'in MSN şifresini kırarak sisteme girdikleri, diğer katılan Halil'e kendilerini Mehmet Fatih olarak tanıtıp kontör istemesi üzerine Halil'in 2 adet 250 kontör olmak üzere toplam 500 kontör gönderdiği olayda, nitelikli dolandırıcılık suçu oluşmuştur..."

139 *Bankaların maddi varlığı sayılan çek, dekont, sözleşme, hesap cüzdanı kullanılarak işlenen nitelikli dolandırıcılık suçlarına ilişkin açıklamalar ve karar örnekleri : Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun gün 2013/724 E. , 2014/433 K. sayılı ilamı : "Sanığın keşide yeri gösterilmeyen sahte bir çek vermek suretiyle katılandan mal aldığı somut olayda, bankanın maddi varlığı olan çekin suçta araç olarak kullanılması nedeniyle eyleminin, TCK'nun 158/1-f maddesinde yazılı banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir." Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 2014/169, 355, 356, 357, 358, 359, 360, 394, 433 Karar sayılı ilamları aynı doğrultudadır.

140 C.G.K.nun gün ve 6-216/356 sayılı kararında sahte banka dekontunun düzenlenerek banka şubesinden fakslanması eyleminde, C.G.K.nun gün ve 6-106/111 sayılı kararında; yabancı uyruklu değişik kişilere yine çeşitli yabancı ülke bankalarından verilen Visa ve Master kartlarının sahtelerinin elde edilerek imprinter (el-slip makinası) cihazını kullanarak bu kredi kartlarından sahte slip üretilerek bankalarla “üye işyeri” sözleşmesi bulunan kişi ve kuruluşlarla anlaşılması suretiyle sahte sliplerin bunlara satılması, onların da sahte slipleri banka şubesine ibraz ederek belgelerini tahsil etmesi eyleminde, C.G.K.nun gün ve 6-173/228 sayılı kararında; Çek keşide etme yasağı bulunan sanıkların sahte belgelerle bankalarda mevduat hesabı açtırarak aldıkları çek karnesindeki çekleri, satın aldıkları mal karşılığında kullanmaları, 158/1-f’dir

141 Çek kullanılarak işlenen suçlarda dikkat edilmesi gereken hususlar :
*Öncelikle, çekin sanığın eline ne şekilde geçtiği tespit edilmelidir. Sanık ile keşideci veya kendisinden önceki cirantalar arasında ticaret/arkadaşlık/akrabalık ilişkisi olup olmadığı belirlenmelidir. Çekin teminat olarak veya önceden doğmuş bir borç karşılığında verilip verilmediği net bir şekilde ortaya konulmalıdır. Sanığın suça konu çeki aldığını iddia ettiği kişi mutlaka araştırılmalı, bulunduğu durumda tanık olarak ifadesine başvurulmalıdır. Ciro silsilesi net bir şekilde ortaya konulmalı, tüm cirantaların ve keşidecinin mutlaka bilgisine başvurulmalıdır.

142 *Çek bir ticaret şirketi sahibi tarafından keşide edilmiş olup da, bu kişinin/sanığın münferiden tek başına çek keşide etme yetkisi yok ise, buna rağmen tek imzayla çek keşide edip vermiş ise ; burada sanığın daha önceden benzer şekilde çek verip vermediği, karşılığının ödenip ödenmediği ; mağdurla şirket arasında geçmişe dayalı ticaret ilişkisi olup olmadığı, icra takibi yapılmış ise sanık tarafından borca veya imzaya itiraz edilip edilmediği, sanığın çeki ve borcunu kabul edip etmediği, diğer şirket ortaklarının bu duruma rıza gösterip göstermedikleri hususları araştırılarak sonucuna göre sanığın dolandırıcılık kastının olup olmadığı belirlenmelidir.

143 *Keşide yerine "ANK" , "İST" ve "İZM" haricinde , bir kısaltma yazılmış ve keşide yerinin neresi olduğu hususunda tereddüt oluşturularak sahtecilik ve dolandırıcılık yapıldığı iddia edilen olaylarda; keşide yerinin örneğin "ANT" , "ISP" olarak yazılması dolandırıcılık kastının varlığı için yeterli değildir. Sanığın benzer şekilde çek keşide edip etmediği, bu şekilde keşide ettiği çeklerin karşılığını ödeyip ödemediği, çeki alan mağdurun tacir sıfatı bulunup bulunmadığı hususları birlikte değerlendirilerek suç işleme kastı ortaya çıkartılmalıdır.

144 *Şayet, suça konu çekle ilgili icra takibi yapılmış ise, icra dosyası mutlaka getirtilip incelenmeli ve içeriği duruşma tutanağına yazılmalıdır. *Daire uygulamalarımıza göre ; mağdura verdiği sahte çekle mal satın alan sanığın, çekin sahte olduğunu bilmediğini savunması veya çekteki yazı ve imzanın kendisine ait olmadığı durumda, çeki kimden ve ne şekilde ele geçirdiğinin açıklattırılması gerekmektedir. Şayet çeki nasıl ve kimden aldığını açıklayamıyor veya ismini verdiği kişi bulunamıyor ise sanığın nitelikli dolandırıcılık ve sahtecilik suçundan mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

145 *Çekin üzerindeki imza ve yazıların kime ait olduğu hususunda belirsizlik var ise, bu konuda sanık ve mağdurla birlikte keşideci, ciranta, hamilin de mutlaka yazı ve imza örnekleri alınıp mümkünse Adli Tıp Kurumundan rapor alınmalıdır. Büyük adliyelerde bulunan ve sadece bir grafoloji uzmanından alınan bilirkişi raporlarıyla yetinilmemelidir. *Sanık ile çeki en son eline geçiren hamil/mağdur hiç yüz yüze gelmemiş, sanığın eylemi ile mağdurun uğradığı zarar arasında illiyet bağı kurulamamış ise ; sanıkla mağdur arasındaki kalan diğer kişilerin (tüm cirantaların veya ciro yoksa adı geçenlerin) mutlaka beyanlarına başvurulmalı, sanığın iştirak iradesi veya yardım eden sıfatının bulunup bulunmadığı net bir şekilde belirlenmelidir.

146 *Suça konu çek aslı mutlaka duruşmaya getirtilip incelenmeli, özellikleri duruşma tutanağına yazılmalı, iğfal kabiliyetini haiz olup olmadığına hakimler tarafından karar verilmelidir. Çek aslı da dosya içerisinde bulundurulmalıdır. Unsurları tam olmayan çekin özel evrakta sahtecilik suçunu oluşturacağı unutulmamalıdır. *Daire uygulamalarımıza göre ; suçun teşebbüs aşamasında kaldığı durumlarda, adli para cezasının hesabında tüm çek miktarı üzerinden haksız menfaatin iki katı belirlenmelidir. Ayrıca örneğin TL'lik bir çek ile, TL'lik haksız menfaat temin edilmiş ise burada adli para cezası, elde edilen haksız menfaat miktarına göre yani TL'ye göre belirlenmelidir.

147 *Birden fazla sahte çekin verildiği durumlarda, şayet çeklerin farklı zamanlarda verildiği belli değil ise aynı zamanda verildiği kabul edilmeli ve zincirleme suç hükümleri uygulanmamalıdır. Ancak çek sayısının fazlalığı TCK'nın 61. maddesine göre alt sınırdan uzaklaşma için gerekçe olabilir. Aynı mağdura karşı farklı zamanlarda birden fazla çek verilmiş ise zincirleme suç hükümleri uygulanmalıdır. Ayrıca dairemiz, farklı mağdurlara karşı verilen farklı çeklerle ilgili olarak iki ayrı dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçunun oluşacağını düşünmektedir. Yine birden fazla çekin kullanıldığı suçlarda, adli para cezasının tayininde tüm çeklerin toplam miktarına göre haksız menfaatin iki katı belirlenmelidir.

148 *Dairemiz kural olarak, sahte çekin kullanıldığı suçlarda bankaların katılma hakkının bulunduğuna karar vermiştir. *Şayet suça konu çekle ilgili alacak Varlık Yönetim Şirketine devredilmiş ise ; 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 143. maddesi uyarınca, Varlık Yönetim Şirketinin kendiliğinden katılan/müdahil sıfatını kazanacağı unutulmamalıdır.

149 Yargıtay 23. CD tarih , 2015/18818 E. , 2016/492 E. sayılı ilamı : "...Sanığın, katılandan çalındığı Akbank Akhisar Şubesi nezdinde bulunan çek hesabından, 15/02/2007 keşide tarihli, keşide yeri Akhisar olan, TL bedel içeren ve Ziraat Bankası Akhisar Şubesi nezdinde bulunan çek hesabından, 30/02/2007 keşide tarihli, keşide yeri Akhisar olan, TL bedel içeren ve hesap sahibinin bilgisi ve rızası dışında gerçeğe aykırı olarak düzenlediği tespit olunan söz konusu iki adet çeki, bir şekilde temin ettikten sonra bir ticari alışverişe istinaden aldığı mal karşılığında şikayetçi Okay Açar'a vererek haksız menfaat temin etmek suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği…’

150 Sahte kimlikle başkasının hesabından para çekilmesi : 11
Sahte kimlikle başkasının hesabından para çekilmesi : 11. Ceza Dairesinin tarih, 305/2262 sayılı kararı ; “CGK’nın gün ve /13 sayılı kararında anlaşıldığı üzere sanığın kendi resmini vererek nüfus müdürlüğünden ağabeyi adına düzenlettirdiği nüfus cüzdanı ile aynı çatı altında oturmadığı ağabeyine ait ayrı bankadaki hesaptan iki kez para çekmekten ibaret eyleminde suçun mağdurunun öncelikle hesap sahipleri olması ve bu paraya ulaşabilmek için bankanın vasıta kullanılması nedeniyle TCK. nun 167 maddesinin 2. fıkrası uyarınca karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde dolandırıcılık suçundan mahkumiyet hükmü kurulması,”

151 23. Ceza Dairesi, ilk başlarda bu doğrultuda karar vermekte ise de (örnek karar, 23 CD: gün, 2015/7395 E.-2015/4632 K.) sonradan görüş değiştirmiştir. Daire uygulamalarımız bu konuda farklıdır. Zira, dairemiz burada suçtan zarar gören/mağdurun hileli hareketin yöneldiği banka olduğuna karar vermiştir. Banka bir nevi emanetçi konumundadır ve banka görevlisinin iradesi fesada uğratılarak para çekilmiştir. Bu nedenle bu gibi durumlarda şahsi cezasızlık sebebinin uygulanamayacağı düşüncesindedir.

152 *Banka aracı kılınarak işlenen dolandırıcılık suçlarında bankanın davaya katılma hakkı var mıdır Yargıtay CGK tarih , 2000/200 E. , 2000/243 E. sayılı ilamı : "Somut olayda, sanığın kullandığı hile ve desise bankaya yöneldiği gibi banka, hesaplarından usulsüz aktarmalar yapılan gerçek ve tüzel kişilerin hesaplarındaki bu azalmadan sorumludur. O halde banka, sanığın işlediği dolandırıcılık suçunun hem hataya düşürülen hem de zarar gören mağdurudur. Hesaplarından aktarma yapılan gerçek ve tüzel kişilere yönelmiş bir hile ve desise bulunmadığı gibi, bu kişilerin hesaplarında bir azalma olmadığı kabul edildiğine göre ekonomik anlamda bir zararları da söz konusu değildir. Bu nedenle sanığın, hile ve desise kullanarak hataya sevk ettiği banka bu eylemlerden zarar gördüğüne göre, artık katılan bankaya karşı işlenmiş teselsül eden tek bir dolandırıcılık suçu bulunmaktadır."

153 7) TCK'nın 158/1-g maddesiyle ilgili açıklamalar ve örnek olaylar : Madde metni : TCK'nun 158/1-g maddesi ; dolandırıcılık suçunun ... "Basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle, işlenmesi hâlinde, iki yıldan yedi yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur" şeklinde hüküm altına alınmıştır. Açıklamalar : TCK'nın 6/5-g maddesinde "Basın ve yayın yolu ile” deyiminden; her türlü yazılı, görsel, işitsel ve elektronik kitle iletişim aracıyla yapılan yayınların anlaşılması gerektiği belirtilmiştir.

154 Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 22. 05. 2012 gün, 2011/442 E
Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun gün, 2011/442 E. , 2012/204 K. sayılı ilamı : “...İddianame içeriğinde “şikâyetçinin, şüphelinin gazeteye verdiği ilanı görüp spor malzemesi sipariş ettiği, ancak parasını göndermesine karşın kendisine kâğıt ve naylon parçaları gönderilmek suretiyle dolandırıldığı” hususunun dava konusu yapılması nedeniyle bu konuda bir araştırma yapılıp, söz konusu gazete sayfası da temin edilerek incelendikten sonra sanığın eyleminin, 5237 sayılı TCK’nın 158/1-g bendinde düzenlenen “Basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle dolandırıcılık” suçunu oluşturup oluşturmayacağının tartışılması, öte yandan şikâyetçinin “gazetede bir şirket veya işletmenin reklâmını gördüm” şeklindeki beyanı karşısında da, sanığın eyleminin, aynı Yasa maddesinin (h) bendi kapsamında kalıp kalmadığının da değerlendirilmesi gerekmektedir.”

155 Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 09. 04. 2013 gün, 2013/226 E
Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun gün, 2013/226 E. , 2013/135 K. sayılı ilamı : “...İddianame içeriğinde şüphelinin kendisine ait olmayan, herhangi bir yetkisi ve vekâleti olmayan evi kendisininmiş gibi göstererek gazeteye ilan verip bu ilan üzerine arayan mağdura haricen satarak 400 Lira kaparo aldığının belirtilmesi ve mağdurun aşamalarda ilk buluşmada tapuyu görme imkanının bulunmadığını, gazete ilanına güvenerek sanığa 400 Lira kaparo verdiğini beyan etmesi karşısında sanığın eyleminin, 5237 sayılı TCK'nun 158. maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinde düzenlenen dolandırıcılık” suçunu oluşturup oluşturmayacağının tartışılması gerekmektedir...”

156 Yargıtay 23. Ceza Dairesinin 14. 04. 2016 gün, 2015/7024 E
Yargıtay 23. Ceza Dairesinin gün, 2015/7024 E. , 2016/4606 K. sayılı ilamı : “...Sanığın, bir televizyon kanalının alt yazısında arkadaş arayanlar kısmında telefon numarasını vermesi üzerine katılanın araması ile tanışıp arkadaş oldukları, sanığın kendisini Vural olarak tanıttığı, daha sonra adının Mithat olduğunu öğrendiği, evlenme niyetiyle bir süre arkadaşlık yaptıkları, sanığın katılanın güvenini sağladıktan sonra kendisinde TL'lik çek olduğunu katılanın parasını altına yatırdığı takdirde daha çok kazanacağını, tanıdığı bir kuyumcu olduğunu, kendisindeki çeki de tahsil edip bu şekilde birlikte altın alabileceklerini söyleyip hileli hareketler ile katılanı aldatıp TL parasını alarak haksız menfaat temin ettiği olayda; eylemin TCK’nın 158/1-g maddesinde düzenlenen basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle dolandırıcılık suçunu oluşturacağı…’

157 Yargıtay 23. Ceza Dairesinin 17. 02. 2016 gün, 2015/4806 E
Yargıtay 23. Ceza Dairesinin gün, 2015/4806 E. , 2016/1491 K. sayılı ilamı : “...Sanığın tarihinde yayınlanan Posta gazetesinde bulunan ilan sayfasına araç satış ilanı verdiği, katılanın sanık ile telefonla irtibat kurduğu, aracın TL'ye kendisinin satın alması konusunda anlaştıkları ve sanığın kaparo için Halk Bankası Mithatpaşa şubesinde bulunan banka hesabına TL havale yapılmasını istediği, katılanın parayı havale ettiği halde bir daha bu kişiyle irtibat kuramadığı, paranın sanık tarafından çekildiği anlaşıldığından nitelikli dolandırıcılık suçunun oluştuğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir...”

158 * 15. Ceza Dairesi, TCK'nın 158/1-f,g maddeleriyle ilgili ilk uygulamalarında; şayet internet sitesine veya gazeteye ilan verilmiş ise, bu ilanın nitelikli olmasını, hilenin kandırıcı nitelikteki ilanla yapılması gerektiğini, gazetedeki ilan örneğinin veya internet sayfası örneğinin dosya içerisinde bulunması gerektiğini, sadece ilanla mağdura ulaşılmış ve mağdurla telefonla veya yüz yüze görüşülerek hileli hareketler sonucu menfaat elde edilmiş ise, eylemin basit dolandırıcılık suçunu oluşturacağı kabul ediliyordu. Ancak 23. Ceza Dairesi, sanık internet sitesi, gazete veya televizyona vermiş olduğu bir ilan vasıtasıyla mağdura ulaşmışsa, dolandırıcılığın nitelikli halinin oluştuğunu düşünmektedir.

159 8) TCK'nın 158/1-h maddesiyle ilgili açıklamalar ve örnek olaylar : Madde Metni : TCK'nun 158/1-h maddesi ; dolandırıcılık suçunun ... "Tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında; kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında işlenmesi hâlinde, iki yıldan yedi yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur" şeklinde hüküm altına alınmıştır. Açıklamalar : Bu suçun oluşabilmesi için, Tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin dolandırıcılık suçunu ticari faaliyetleri sırasında işlemiş olmaları gerekir. Keza, kooperatif yöneticilerinin bu nitelikli halden cezalandırılabilmeleri için suçun kooperatifin faaliyeti kapsamında, işlenmesi gereklidir.

160 Yargıtay 23. CD gün, 2015/6546 E. , 2016/4126 K. sayılı ilamı : “...Sanıkların birlikte hareket ederek yetkilisi oldukları şirket lehine katılan banka tarafından kredi tahsisini sağlamak maksadı ile haksız olarak ele geçirdikleri sahte kimlikle açılmış çek hesabından alınmış toplam TL bedelli iki adet sahte çeki teminat olarak vermek sureti ile ,64 TL kredi çektikleri ve katılan bankanın kredi alacağının ödenmediği, olayda yüklenen suçun, şirket yöneticisi olan sanıkların ticarî faaliyetleri sırasında işlenmesi nedeniyle, TCK’nın 158/1-h bendindeki nitelikli hâlin de gerçekleştiği dikkate alınarak, bu şekilde birden fazla nitelikli halin oluşmasına sebebiyet veren sanıklar hakkında alt sınırdan uzaklaşılarak ceza tayinini gerektirdiği gözetilmeden, yalnızca TCK 158/1-j maddesi uygulanmak suretiyle eksik ceza tayini aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır...”

161 9) TCK'nın 158/1-i maddesiyle ilgili açıklamalar ve örnek olaylar :
Madde Metni : TCK'nun 158/1-i maddesi ; dolandırıcılık suçunun ... "Serbest meslek sahibi kişiler tarafından, mesleklerinden dolayı kendilerine duyulan güvenin kötüye kullanılması suretiyle işlenmesi hâlinde, iki yıldan yedi yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur" şeklinde hüküm altına alınmıştır.

162 Açıklamalar : Serbest meslek erbabı:
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu Madde 66 – Serbest meslek faaliyetini mutat meslek halinde ifa edenler, serbest meslek erbabıdır. Serbest meslek faaliyetinin yanında meslekten başka bir iş veya görev ile devamlı olarak uğraşılması bu vasfı değiştirmez. *Burada dikkat edilmesi gereken husus, serbest meslek erbabı olan kişinin, suç tarihinde, ilgili baro, oda, birlik vs. gibi yerlere kaydının bulunması ve yasal olarak bu işi yapabilir olması gerekmektedir. Baro levhasından silinmiş bir avukatın benzer şekildeki eylemi nitelikli dolandırıcılık suçunu değil, basit dolandırıcılık suçunu oluşturur.

163 * Yine uygulamada, emlakçı veya gayrimenkul yatırım uzmanlarının da serbest meslek erbabı olduklarına dair kararlar verilebilmektedir. Ancak, gerek gelir vergisi kanunu gerekse Yargıtay uygulamalarında emlakçı veya gayrimenkul yatırım uzmanlarının işledikleri suçlar bu madde kapsamına girmemekte, unsurlarının oluşması durumunda TCK'nın 158/1-h maddesindeki suçu oluşturabilmektedir. Yargıtay 23. Ceza Dairesinin tarih, 2016/2693 E. , 2016/4228 K. sayılı ilamı : " "...gayrimenkul yatırım danışmanlığı faaliyetini yürüttüğü anlaşılan sanığın yerine getirdiği bu görevin serbest meslek faaliyeti olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığının anlaşılması karşısında tebliğnamedeki bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir..." (Tebliğname eylemin 158/1-i maddesine gireceğini belirtmiştir..."

164 Yargıtay 23. Ceza Dairesinin 17. 02. 2016 tarih, 2015/4990 E
Yargıtay 23. Ceza Dairesinin tarih, 2015/4990 E. , 2016/1547 K. sayılı ilamı : "...Sanığın, suç tarihinden önce Adana Barosuna kayıtlı olarak avukatlık yaptığı, ancak 09/10/2008 tarihinde baro levhasından kaydının silindiği, buna rağmen sanığın kendisini katılana avukat olarak tanıttığı, katılanın yetkilisi olduğu ART Tekin Gıda şirketinin dava ve icra işlerini yürütmek için katılandan vekaletname aldığı, bu kapsamda dava ve icra dosyaları için gerekli olduğunu söyleyerek katılandan TL menfaat elde ettiği olayda, Sanığın suç tarihinden önce Adana Barosundan kaydının silinmiş olması nedeni ile serbest meslek sahibi olarak kabul edilemeyeceğinin anlaşılması karşısında, sanığın eyleminin TCK 157. maddesi kapsamında dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması..."

165 Yargıtay 23. Ceza Dairesinin 15. 02. 2016 tarih, 2015/4950 E
Yargıtay 23. Ceza Dairesinin tarih, 2015/4950 E. , 2016/1299 K. sayılı ilamı : "...Sanığın … baroya kayıtlı avukat olduğu, katılan Ramazan’ın boşanma davasında vekillik görevini üstlendiği, dosyanın Yargıtay’a gönderileceğinden bahisle katılan Ramazan’dan 3910 TL aldığı, yine bu boşanma davası sırasında hükmedilmiş olan tedbir nafakasının dosyasına ödenmesi için katılan Ramazan’ın sanığa değişik tarihlerde ve iki defada toplam 4500 TL para vermesine rağmen bu paranın dosyasına yatırılmadığı, Öte yandan; sanığın katılan Ramazan’ın babası olan diğer katılan İbrahim ile irtibata geçerek katılan Ramazan’ın Hollanda’da bir suçtan arandığına ve tutuklanacağına inandırıp bu işin çözümlenmesi için katılan İbrahim’den para talep ettiği, 3600 TL aldığı olayda, nitelikli dolandırıcılık suçu oluşmuştur..."

166 Yargıtay 23. Ceza Dairesinin 09. 07. 2015 tarih, 2015/1805 E
Yargıtay 23. Ceza Dairesinin tarih, 2015/1805 E. , 2015/3453 K. sayılı ilamı : "...Ticari faaliyetinden dolayı işletme defteri tutularak işletilen eşi adına kayıtlı mobilya imalathanesini vekaletnameyle işleten ve katılan Hüseyin Tuğrul'un imzasını taklit ederek düzenlediği suça konu 900 TL tutarındaki senedi eşinin işyeri adına ciro ettikten sonra borçlu olduğu katılan Emrah Bere'nin yetkilisi olduğu şirkete ciro eden sanığın eylemlerinin, 5327 sayılı TCK'nın 158/1-h maddesinde düzenlenen "Tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasındaki" nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturacağı gözetilmeden, suç vasfında hataya düşülerek TCK'nın 158/1-i maddesine göre karar verilmesi..."

167 10) TCK'nın 158/1-j maddesiyle ilgili açıklamalar ve örnek olaylar :
Madde Metni : TCK’nın 158/1-j maddesi; “Dolandırıcılık suçunun;...banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak amacıyla , … işlenmesi hâlinde, üç yıldan yedi yıla kadar hapis ve suçtan elde edilen haksız menfaatin iki katından az olmayacak miktarda adlî para cezasına hükmolunur” şeklinde düzenlenmiştir.

168 Açıklamalar :. Bu nitelikli halin cezası 29. 06
Açıklamalar : * Bu nitelikli halin cezası tarihinde yürürlüğe giren 5377 sayılı Kanun'la artırılıp "alt sınırı üç yıldan, adli para cezasının miktarı suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olamaz" şeklinde düzenlenmiştir. Yani ile tarihleri arasında işlenen suçlarda maddenin ilk haline göre ceza tayini gerekir. *Failin, kullanmış olduğu kredinin taksitlerini ödemesinin bu suçun oluşumu için bir önemi yoktur. Önemli olan, tahsis edilmemesi gereken bir kredinin tahsis edilmesidir. Kredi borcunun tamamının veya taksitlerinin bir kısmının ödenmesi ancak etkin pişmanlık açısından değerlendirme konusu yapılabilir.

169 23. Ceza Daires, Aynı bankanın farklı şubelerinden sahte belgeyle kredi çekilmesi durumunda, tek bir mağdura karşı farklı zamanlarda aynı suçun işlendiği düşünülerek zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiği görüşündedir. Yargıtay 23. Ceza Dairesinin tarih, 2015/1787 E. , 2015/3370 K. sayılı ilamı : "...Sanığın, katılan bankayla suç tarihinden önceki tarihe dayanan genel kredi sözleşmesi imzalaması nedeniyle teminat olarak verdiği senedin önceden doğmuş kredi borcu karşılığında verilip verilmediğinin tartışılması ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiğinin gözetilmemesi..."

170 Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 05. 02. 2014 tarih, 2012/15430 E
Yargıtay 15. Ceza Dairesinin tarih, 2012/15430 E. , 2014/1887 K. sayılı ilamı : "...atılı suçun sözleşme tarihinde değil, menfaatin edinildiği tarihte oluşacağı, katılan bankadan genel kredi sözleşmesine istinaden sanık tarafından iddiaya konu senetlerin verildikten sonra hangi tarihlerde ne kadar kredi kullandırıldığına dair ayrıntılı hesap dökümünün getirtilerek, adına senet düzenlenenler ile ilgili soruşturma dosyaları incelenerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayini gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile beraat kararı verilmesi..."

171 * Polis Bakım ve Yardım Sandığı Genel Müdürlüğü, TCK'nın 158/1-j maddesi anlamında kredi kurumu değildir. Yargıtay 23. Ceza Dairesinin tarih, 2015/7435 E. , 2016/2839 K. sayılı ilamı : ‘…Polis Bakım ve Yardım Sandığının, sosyal amaçlı yardımlaşma sandığı olup, ticari amaç taşımadığı, üyesi olan emniyet teşkilatı mensuplarının ihtiyaçlarını karşılama amacını güttüğü, dolayısıyla 5411 sayılı Bankacılık Kanunun 3. maddesi ve TTK mevzuatı gereğince kredi kullandırmak için kurulmuş banka veya kredi kuruluşu olarak kabul edilemeyeceğinin anlaşılması karşısında sanığın eyleminin TCK 157/1 maddesinde belirtilen dolandırıcılık suçunu oluşturacağı gözetilmeden yazılı şekilde suç vasfında yanılgıya düşülerek fazla ceza tayini..."

172 Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 05. 06. 2012 tarih, 2011/491 E
Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun tarih, 2011/491 E. , 2012/219 K. sayılı ilamı "...Sanıkların aynı suç işleme kararıyla, etkin bir iş bölümü içinde gazeteye iş ilanı vermek suretiyle mağdurların kimlik bilgililerine ulaşarak, bu bilgilerle fotoğraf dışında aslına uygun nüfus cüzdanları düzenleyip, üzerine kendi fotoğraflarını yapıştırarak resmi belgede sahtecilik suçunu işledikleri, bu nüfus cüzdanlarıyla daha önceden cep telefonu başvurusu ile onaylanmış olan kredileri almak için katılan bankanın şubelerine başvuruda bulunup, mağdurlar adına olmakla birlikte içeriği itibariyle sahte kredi sözleşmesi düzenlenmesini sağlayıp, bu sözleşmeleri mağdurlara atfen imzalayarak özel belgede sahtecilik suçunu işledikleri, sanıkların böylece aynı suç işleme kararıyla, aynı mağdura karşı aynı suçu değişik zamanlarda işlediklerinin ve bir bütün halinde zincirleme şekilde resmi belgede sahtecilik suçundan cezalandırılmaları gerektiğinin kabulünde zorunluluk bulunmaktadır..."

173 Yargıtay 23. Ceza Dairesinin 19. 04. 2016 tarih, 2015/6690 E
Yargıtay 23. Ceza Dairesinin tarih, 2015/6690 E. , 2016/4841 K. sayılı ilamı : "...Sanığın, olay tarihinde yetkilisi olduğu şirketin mali durumunun bozulması üzerine katılan bankadan kredi talep ettiği, bankanın teminat istemesi üzerine sanığın 30/07/2008 tarihli, TL bedelli, borçlusu Mehmet Berktürk, alacaklısı Pet-Or Ltd. Şti. olan senedi hazırlayıp borçlu yerine imza atarak katılan bankaya verip TL limitli teminat mektubu aldığı, bu şekilde nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediği iddia ve kabul edilen olayda, mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir..."

174 Yargıtay 23. Ceza Dairesinin 30. 03. 2016 tarih, 2015/6316 E
Yargıtay 23. Ceza Dairesinin tarih, 2015/6316 E. , 2016/3801 K. sayılı ilamı : "...Sanığın ele geçirdiği mağdur Sevi Çaçan'a ait nüfus cüzdanına kendi fotoğrafını yapıştırdığı, Bahçelievler'de bulunan Teberler isimli otomotiv şirketine giderek otomobil alımı konusunda anlaşma yaptığı, borcun bir kısmını banka kredisi ile ödeyebileceğini söyleyen sanıkla adı geçen şirket yetkilisinin katılan Akbank'a gittikleri, sanığın söz konusu sahte kimliği kullanarak kredi talebinde bulunduğu ve krediyi çektiği anlaşıldığından nitelikli dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarının işlendiğinin iddia edildiği olayda; nitelikli dolandırıcılık suçu oluşmuştur. Ancak, zincirleme sahtecilik değil, sahte belgelerin aynı anda verilmesi nedeniyle tek bir sahtecilik suçu oluşmuştur..."

175 11) TCK'nın 158/1-k maddesiyle ilgili açıklamalar ve örnek olaylar : Madde metni : TCK'nun 158/1-(k) maddesi ; Dolandırıcılık suçunun, "Sigorta bedelini almak maksadıyla, işlenmesi hâlinde, iki yıldan yedi yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur" şeklinde hüküm altına alınmıştır. ( tarihinde yürürlüğe giren 6456 sayılı Kanun'la artırılıp "alt sınırı üç yıldan, adli para cezasının miktarı suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olamaz" şeklinde düzenlenmiştir.)

176 Açıklamalar : Olayla ilgili belgeler sigorta kurumuna sunulmadıkça suçun icra hareketleri başlamaz. Failin sigortalı malını, sigorta bedelini almak için tahrip etmesi, yakması, bozması, yok etmesi kandırmaya yönelik ağır yalandır ve hiledir. Failin sigorta edilen veya sigorta bedelini alacak kişi olması gerekmez. Sigortanın türü de önemli değildir. Mal veya yaşam sigortası mali sorumluluk sigortası vb. olabilir. Yanıltıcı uygulamaların sadece araç sigortalarında değil, bedeni hasarlar da dâhil olmak üzere her tür sigorta alanında yapıldığı, sigorta şirketinin sözleşme şartları çerçevesinde ödememesi gereken bir hasarı ödetmek amacıyla sigorta şirketine bilerek yanlış bilgi verilmesi veya önemli bir hususun gizlenmesi ya da sigorta süresi içerisinde kasıtlı olarak bir hasara sebep olunması veya hasarın miktarının olduğundan fazla gösterilmesi suretiyle yarar sağlanması şeklinde ortaya çıktığı gözlemlenmektedir.

177 Yargıtay 23. Ceza Dairesinin 07. 09. 2015 gün, 2015/880 E
Yargıtay 23. Ceza Dairesinin gün, 2015/880 E. , 2015/3697 K. sayılı ilamı : “... sigorta şirketinden gelen cevabi yazı ile yetkili olan Ümit Aydın'ın beyanlarına göre, sanıkların eylemlerinin sahte adli muayene raporu oluşturup sigorta şirketini telefonla arayarak hasar bildiriminde bulunmaktan ibaret olduğu, sanıkların sigorta bedelini almak üzere herhangi bir başvuruda bulunmadıkları ve belge vermedikleri, bu nedenle eylemin hazırlık hareketi aşamasında kaldığı anlaşıldığından, unsurları itibariyle oluşmayan nitelikli dolandırıcılık suçundan beraat kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden dosya kapsamına uygun olmayan gerekçe ile yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi...”

178 Yargıtay 23. Ceza Dairesinin 11. 02. 2016 gün, 2015/4971 E
Yargıtay 23. Ceza Dairesinin gün, 2015/4971 E. , 2016/1254 K. sayılı ilamı : “...Sanığın, tarihinde Ağrı ilinde 04 M 0135 plakalı aracı ile trafik kazası yaptığı, akabinde aynı model ve marka başka bir araca kazaya karışan aracının plakasını takarak resimledikten sonra, Euro Sigorta A.Ş. acentesinden tarihinde nolu ve vadeli kasko paket sigorta poliçesi yaptırdığı, tarihinde katılan şirkete başvurduğu ve tarihinde kazaya karıştığını ifade ederek, muhtelif belgelerdeki kaza tarihini değiştirerek katılan şirkete hasar bedelinin ödenmesi amacıyla başvurduğu lakin katılan şirketin, sanık tarafından yapılan kazanın kasko yaptırdığı tarihten önce meydana geldiğini tespit ederek ödemede bulunmadığı, sanığın bu şekildeki hileli hareketlerle katılandan haksız menfaat elde etmeye çalışarak üzerine atılı suçu işlediğine ve eylemin teşebbüs aşamasında kaldığına yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir...”

179 12) TCK'nın 158/1-son maddesiyle ilgili açıklamalar ve örnek kararlar :
TCK'nın 158/1-e,f,j,k maddesinde düzenlenen nitelikli dolandırıcılık suçlarında adli para cezasının hesaplanması : ÖRNEK OLAY : Sanık, TL bedelli sahte çek ile mağdurdan alıveriş yapmış ve bu şekilde haksız menfaat temin ederek TCK'nın 158/1-f maddesinde düzenlenen nitelikli dolandırıcılık suçunu işlemiştir. Mahkeme alt sınırdan hüküm kurmuş ve takdiri indirim uygulamıştır. Buna göre adli para cezası nasıl hesaplanır ?

180 *11. Ceza Dairesi ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararlarına göre hesaplama : “Alt sınırdan ceza tayini ile 5 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, TCK'nın 62. maddesi uyarınca takdiri indirim uygulanmak suretiyle 4 gün apc ile cezalandırılmasına, TCK'nın 52/2. maddesi uyarınca günlüğü 20 TL'den takdir edilmek suretiyle 80 TL apc ile cezalandırılmasına, TCK'nın 158/1-son maddesi uyarınca adli para cezasının miktarı haksız menfaatin iki katından az olamayacağından sanığın neticeten TL adli para cezası ile cezalandırılmasına,”

181 Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 12. 02. 2013 gün, 2012/1364 E
Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun gün, 2012/1364 E. , 2013/51 K. sayılı ilamı : Alt sınırdan ceza tayin eden yerel mahkemece, hapis cezasının yanında temel para cezası olarak belirlenen beş günün, TCK'nın 62. maddesindeki takdiri indirim hükmü uygulanmak suretiyle dört güne indirilmesi, aynı kanunun 52/1. maddesi uyarınca günlüğü 20 Liradan uygulama yapılarak 80 Lira adli para cezasına hükmolunması, ancak 158. maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi uyarınca bu miktar suçtan elde edilen 850 Liralık haksız menfaatin iki katından az olamayacağından para cezasının Liraya yükseltilmesi isabetli bir uygulamadır.

182 *Uygulamada mahkemelerce yapılan bir diğer hesaplama yöntemi ise : “TCK'nın 158/1-son maddesi uyarınca, belirlenecek adli para cezası elde edilen haksız menfaatin iki katından az olmayacağından TL adli para cezasına, TCK'nın 62. maddesi uyarınca takdiri indirim uygulanmak suretiyle 1666 TL apc ile cezalandırılmasına, “

183 *15 ve 23. Ceza Dairesi uygulamalarına göre adli para cezası şu şekilde hesaplanmaktadır: Eğer günlüğü 20TL'den hesap edilecekse, haksız menfaat 1.000TL olduğu için; 2.000TL/20TL=100 gün. “Sanığın, 158/1-son maddesi uyarınca, belirlenecek adli para cezası elde edilen haksız menfaatin iki katından az olmayacağından 100 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, TCK'nın 62. maddesi uyarınca takdiri indirim uygulanmak suretiyle 83 gün apc ile cezalandırılmasına, TCK'nın 52/2. maddesi uyarınca günlüğü 20 TL'den takdir edilmek suretiyle neticeden sanığın 1.660TL apc ile cezalandırılmasına”

184 Görüldüğü gibi bu hesaplamada , hem gün miktarı hem de bir gün karşılığı takdir edilen miktar belirlidir. Ayrıca, gün olarak belirlendiği için indirimler de gün üzerinden yapılabilmiştir. Daire uygulamamız bu şekildedir. *Adli para cezasının hesabında, belirlenecek gün miktarı haksız menfaatin iki katına göre hesaplanan miktardan az olmamalıdır. Ancak Daire olarak, bu miktarın üst sınırında herhangi bir sınırlama olmadığına karar verilmiştir. Yani belirlenecek gün miktarı 10 binler, 100 binleri bulabilir.

185 13) TCK'nın 158/2 maddesiyle ilgili açıklamalar ve örnek olaylar :
Madde Metni : TCK'nun 158/2 maddesinde ; “Kamu görevlileriyle ilişkisinin olduğundan, onlar nezdinde hatırı sayıldığından bahisle ve belli bir işin gördürüleceği vaadiyle aldatarak, başkasından menfaat temin eden kişi, yukarıdaki fıkra hükümlerine göre cezalandırılır." şeklinde hüküm altına alınmıştır.

186 Failin mağdurdan sağladığı çıkarı , …Başsavcısına, …Kaymakamına, vereceğim şeklindeki beyanında Başsavcının, Kaymakamın kişi, makam ve görev olarak yeterince belirliliği bulunmaktadır. Failin, belirli bir memur yanında hatırı sayıldığından bahsedilmeksizin, bakanlardan, milletvekillerinden, hakimlerden, tanıdıkları olduğu ve işi halledeceğini söyleyerek çıkar sağlanması halinde basit dolandırıcılık söz konusu olacak ve TCK'nın 158/2. maddesi uygulanamayacaktır. Keza, failin, belli bir memur yanında hatırı sayıldığından söz etmeksizin kendisini Kamu kurumunda görevli (müfettiş, genel müdür vb.) olarak tanıtıp müştekinin tayinini yaptırabileceğini söylemesi halinde eylemi, basit dolandırıcılık suçunu oluşturacaktır.

187 Yargıtay 23. Ceza Dairesinin 29. 03. 2016 gün, 2015/5655 E
Yargıtay 23. Ceza Dairesinin gün, 2015/5655 E. , 2016/3635 K. sayılı ilamı : “...Kendisini Başbakanlıkta memur olarak tanıtan sanığın, aynı zamanda İç İşleri Bakanı Beşir Atalay'ın yeğeni olduğunu, kendilerini kamuda bir işe yerleştirebileceğini söyleyerek katılan Meral Yılmaz'dan bir takım belgelerle birlikte 200 TL, katılan Ahmet'ten 900 TL para aldığı, yine sanığın, kardeş olan diğer katılanların eniştesi olan katılan Varol'dan da aynı hileli hareketlerle işletmesine turizm belgesi çıkartacağını ve AB fonlarından avroluk kredi alabileceğini söyleyerek TL para aldığı anlaşıldığından nitelikli dolandırıcılık suçunun oluştuğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir...”

188 Yargıtay 23. Ceza Dairesinin 15. 02. 2016 gün, 2015/7113 E
Yargıtay 23. Ceza Dairesinin gün, 2015/7113 E. , 2016/1263 K. sayılı ilamı : “...temyiz dışı sanıkların kendilerinin Milli İstihbarat Teşkilatında önemli görevlerde bulunduklarını veya isim belirtmeksizin Milli İstihbarat Teşkilatında önemli görevlerde bulunan veya belirli bir isim belirtmeden sadece müsteşar yardımcısı görevinde bulunan tanıdıklarının olduğunu söylemeleri şeklinde gerçekleştirdikleri eylemlerinin, 5237 Sayılı TCK'nın 157. maddesinde düzenlenen “basit dolandırıcılık” suçunu oluşturacağı gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde nitelikli dolandırıcılık suçundan hükümler kurulması..."

189 IV) YARGITAY UYGULAMALARI DOĞRULTUSUNDA DOLANDIRICILIK SUÇUNUN BENZER SUÇLARDAN FARKLARI :

190 1) Dolandırıcılık – Hırsızlık farkı :
Hırsızlık suçunda eşya, sahibinin (zilyedinin) rızası olmaksızın alınmasına karşın dolandırıcılık suçunda mal, sahibinin (zilyedin) rızasıyla teslim edilmektedir. Ancak bu rıza failin hileli davranışları ile elde edilmiş olup, geçerli bir rıza değildir. Hırsızlık suçunun konusunu sadece taşınır mallar oluşturmasına karşın dolandırıcılığın konusunu taşınmaz mallar da oluşturabilir. Hırsızlık suçunda yarar sağlama amacıyla hareket edilmesi başka bir anlatımla genel kastın yanında bu saikin de gerçekleşmesi gerekirken, dolandırıcılık suçunda böyle bir amaçla hareket edilmesine gerek bulunmamaktadır, zira kanun metninde failin suç işleme amacının ne olması gerektiği yazılmadığına göre failin fiilini bilerek ve isteyerek gerçekleştirmesi yeterlidir.

191 Ceza Genel Kurulunun gün, 2012/ E, 2013/389 K sayılı ilamı : "...Sanığın hileli hareketlerle alıcı gibi davranıp satın almak istediğini söylediği aracı deneme bahanesiyle alıp kaçtığı olayda; TCK’nun 157. maddesinin düzenleniş şekli ve maddenin gerekçesi göz önüne alındığında, zilyetliğin geçici olarak teslimini sağlamaya yönelik bile olsa hileli davranışlar kullanılmış ve bu hileli davranışlar sonucu zilyetlik teslim edilmişse dolandırıcılık suçu oluşabileceğinden, sanığın eyleminin dolandırıcılık suçunu oluşturacağının kabulü gerekmektedir. Başka bir anlatımla, dolandırıcılık suçunda önemli olan husus zilyetliğin hileli davranışlar sonucu devredilmesi olup, zilyetliğin belirli bir süre için sanığa devredilmiş olması ve diğer şartların varlığı halinde dolandırıcılık suçu oluşabilecektir..."

192 CGK'NIN tarih ve 2013/750 E, 2014/429 K. sayılı ilamı : katılanın hileli davranışlarla sakatlanan iradesiyle not yazılacak kağıdın altına konulacağı düşüncesiyle cüzdanını sanığa verdiği, geçici de olsa suça konu paranın rızaen teslim edilmesinin söz konusu olmayıp sanık tarafından el çabukluğuyla fark ettirilmeden alındığı, sergilenen hileli davranışların paranın faile verilmesi konusundaki rızayı sağlamaya değil, cüzdanın içerisinden alınmasını kolaylaştıracak ortama ulaşmaya yönelik olduğu ve hukuka ve yöntemine uygun, aldatılmamış özgür bir iradeye dayalı bir teslimin söz konusu bulunmadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın eyleminin hırsızlık suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir...”

193 Yargıtay 23. Ceza Dairesinin 29. 03. 2016 gün, 2015/6584 E
Yargıtay 23. Ceza Dairesinin gün, 2015/6584 E., 2016/3658 K. "...sanığın katılandan habersiz yastığının altındaki muhtelif malzemeleri alması şeklinde gerçekleştirdiği eyleminin zilyetliğin devrini içermediği ve bu nedenle hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşmek suretiyle dolandırıcılık suçundan hüküm kurulması..." Yargıtay 23. Ceza Dairesinin gün, 2015/20611 E., 2016/1565 K. "...Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun tarih ve 11/ sayılı kararında da açıklandığı üzere; sanığın katılana ait banka hesabına ait güvenlik şifresini kırıp internet bankacılığı girişi yaparak şahsi banka hesabına bilişim sistemi içinde havale yapmak suretiyle yarar sağlamak şeklinde tavsif olunan eylemi, TCK'nın 142/2-e maddesinde tanımlanan "bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle hırsızlık" suçunu oluşturacağı..."

194 Yargıtay 23. Ceza Dairesinin 17. 03. 2016 gün, 2015/6211 E
Yargıtay 23. Ceza Dairesinin gün, 2015/6211 E., 2016/3087 K. "...Katılana ait işyerine gelerek yaklaşık 60 TL değerinde 4 adet künefe, 1 kg kadayıf ve 1 kg dondurma alıp bedelini ödemek için katılana bankamatik kartını veren, banka kartının limitinin yetersiz çıkması üzerine katılana arabasını park ettiğini ve bir personelini göndermesi durumunda arabasından para alacağını söyleyerek tanık Yusuf Akan'la birlikte işyerinden çıkan ve aldığı malzemelerle birlikte bisiklete binip kaçan sanığın dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia olunduğu olayda; hırsızlık suçu oluşur..."

195 Yargıtay 23. Ceza Dairesinin 26. 11. 2015 gün, 2015/4779 E
Yargıtay 23. Ceza Dairesinin gün, 2015/4779 E., 2015/7235 K. sayılı ilamı : “...Sanığın kendini polis olarak tanıtıp, sözde bir cinayet olayının failine benzediğinden bahisle şikayetçiden 300 TL para ve bir adet cep telefonunu almaktan ibaret eyleminin 5237 sayılı TCK’nın 142/2-f maddesinde düzenlenen “nitelikli hırsızlık” suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülmek suretiyle aynı Kanun'un 157/1 maddesinde düzenlenen “dolandırıcılık” suçundan hüküm kurulması...”

196 Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 21. 04. 2016 gün, 2013/27317 E
Yargıtay 15. Ceza Dairesinin gün, 2013/27317 E., 2016/3810 K. “...Sanığın, işlemini yapıp ATM cihazından ayrılan müştekiyi çağırarak ATM'nin açık kaldığını, tekrar kartını ATM cihazına takıp şifresini girmesi gerektiğini söylediği, bunun üzerine müştekinin sanığın dediklerini yaptığı, sanığın da 2000 TL almak için para çekme tuşuna bastığı, müştekinin para çekmek istemediğini söylemesi üzerine sanığın eliyle para çıkış noktasını kapatıp paranın makinenin göz havuzunda kalmasını sağlayarak müştekinin görmesini önleyip işlemi iptal ettiğini belirttiği, Yargıtay CGK tarih ve 1368/179 E.K sayılı kararında belirtildiği üzere 5237 sayılı TCK'nın 141/1. maddesinde öngörülen hırsızlık suçunu oluşturduğu...”

197 Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 04. 02. 2014 gün, 2013/262 E, 2014/37 K
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun gün, 2013/262 E, 2014/37 K. sayılı ilamı : Zilyetliğin geçici olarak teslimini sağlamaya yönelik bile olsa hileli davranışlar kullanılmış ve bu hileli davranışlara bağlı olarak zilyetlik devredilmişse dolandırıcılık suçu oluşabileceğinden, sanıkların eyleminin dolandırıcılık suçunu oluşturacağının kabulü gerekmektedir. Başka bir anlatımla, dolandırıcılık suçunda önemli olan husus zilyetliğin hileli davranışlar sonucu devredilmesi olup, zilyetliğin belirli bir süre için sanığa devredilmiş olması ve diğer şartların varlığı halinde dolandırıcılık suçu oluşabilecektir. Aldatma aracı olarak kullanılan "büyüyü bozma ya da cini çıkarma" vb. hususların mağdurun algıladığı dini inanç ve duygulara yönelik olduğu, sanıkların etkisinde kalan mağdurun bu duygularının istismar edilerek irade özgürlüğünün baskı altına alınması sonucunda sanıklara altınlarını verdiği anlaşıldığından, eylem 158/1-a dır...”

198 Yargıtay Ceza Genel Kurulunun gün, 2012/1368 E, 2014/179 K. sayılı ilamı : “...Maaşını çekmek amacıyla ATM cihazına gelen mağdurun banka kartını cihaza yerleştirip şifresini yazdıktan sonra işlem menüsünün ekrana yansıdığı aşamada yardım etme bahanesiyle mağdurun yanına gelen sanığın, mağdurun talebi doğrultusunda hesapta bulunan para miktarına bakma bahanesiyle hesaptan 800 Liranın çekilmesi amacıyla işlemler yaptıktan sonra, hesapta para bulunmadığını söyleyip, mağdurun gerçekten hesabında para bulunup bulunmadığını kontrol amacıyla yan tarafta bulunan diğer ATM cihazına geçmesini fırsat bilerek ATM cihazının verdiği 800 Lirayı alarak olay yerinden kaçması şeklinde gerçekleşen somut olayda;

199 suça konu bankamatik kartının mağdur tarafından makinaya yerleştirilip işlemlere başlanması ve kartın sanığın eline hiçbir şekilde geçmemiş olması nedeniyle, 5237 sayılı TCK'nun 245. maddesinde düzenlenen banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunun, başkasına ait banka veya kredi kartının her ne suretle olursa olsun ele geçirilmesi veya elde bulundurulması şartı gerçekleşmemiştir. Diğer taraftan, sanığın hesapta para bulunmadığı şeklindeki beyanı dolandırıcılık suçunun hileli davranış unsurunu oluşturacak nitelikte bulunmayıp, soyut bir yalandan ibarettir. Zira mağdurun o an hesabını kontrol ederek para olup olmadığını anlama imkanı bulunmaktadır. Öte yandan, suça konu paranın mağdurun rızasıyla sanığa teslimi de söz konusu değildir. Bu nedenlerle sanığın eylemi hırsızlıktır...”

200 Yargıtay 23. Ceza Dairesinin 25. 04. 2016 gün, 2015/8298 E
Yargıtay 23. Ceza Dairesinin gün, 2015/8298 E., 2016/5098 K. sayılı ilamı : “...Olay tarihinde mağdurun sahibi olduğu kuyumcu dükkanına gelen sanığın, bir adet bilezik satın alarak parasını ödeyip işyerinden ayrılmasından kısa bir süre sonra tekrar geldiği ve bu defa 3 adet altın bilezik almak istediğini söylediği, mağdur tarafından bileziklerin bir paket içerisine konulup sanığa teslim edildiği, sanığın söz konusu paketi iç cebine koymasından sonra 700 TL parayı mağdura verdiği; ancak parasının yetmediğini söyleyip kalan parayı bankadan çekip geleceğine dair yalan söyleyerek daha önceki alışverişinden dolayı kendisinde bulunan ve dükkana ait olan bir poşetin içerisine önceden yerleştirdiği 3 adet sahte bilezikleri mağdura vererek dükkandan ayrıldığı olayda, hırsızlık değil, dolandırıcılık suçu oluşur...”

201 Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 07. 04. 2016 gün, 2013/28553 E
Yargıtay 15. Ceza Dairesinin gün, 2013/28553 E., 2016/3158 K. sayılı ilamı : “...Sanığın, uydu takma işiyle uğraşan müştekiyi, çanak anten taktırmak bahanesi ile beraberinde kendi aracıyla Ulubatlı Hasan Mahallesi 3030 sokakta bulunan eve götürdüğü, müştekinin, gösterilen eve çanak anten takmaya başladığı sırada sanığın, müştekinin çalışmasından faydalanarak araç içerisinde bıraktığı 1 adet araç modülatörünü ve 2 adet uydu cihazını müştekinin bilgisi dışında götürerek ortadan kaybolduğu olayda, zilyetliğin devrinin söz konusu olmaması karşısında; Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 12/06/2012 tarih ve 2011/ Esas ve 2012/229 Karar sayılı kararı gereğince; sanığın eyleminin 5237 sayılı TCK'nın 141/1 maddesinde öngörülen hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek dolandırıcılık suçundan hüküm kurulması...”

202 Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 19. 04. 2016 gün, 2016/162 E
Yargıtay 15. Ceza Dairesinin gün, 2016/162 E., 2016/3572 K. sayılı ilamı : “...Sanığın, gazete ilanı üzerine aracını satmak isteyen şikayetçi ile işyerine gelerek buluştuğu, para vermek ve deneme sürüşü yapmak bahanesi ile birlikte Bakırköy’e gittikleri, burada bir kafe de oturdukları, bu sırada müştekinin masadan kalkması üzerine masanın üzerinde bulunan anahtarı alıp aracı götürdüğü, bir süre kullanıp terk ettiği şeklinde gerçekleşen eyleminin hırsızlık suçunu oluşturduğuna dair mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir...”

203 Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 19. 04. 2016 gün, 2016/795 E
Yargıtay 15. Ceza Dairesinin gün, 2016/795 E., 2016/3597 K. sayılı ilamı : “...Sanığın, aracına benzin aldıktan sonra kredi kartını evde unuttuğunu, evden alıp geri geleceğini söylediği, şikayetçinin kabul etmemesi üzerine akaryakıt istasyonundan kaçtığı şeklinde gerçekleşen eyleminin hırsızlık suçunu oluşturduğuna dair mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir...”

204 2) Dolandırıcılık – Güveni Kötüye Kullanma suçu farkı :
Güveni kötüye kullanma suçunda malın teslimi belirli biçimde kullanılmak için hukuka, yöntemlere uygun, aldatılmamış özgür bir iradeye dayanılarak tesis edildiği halde, dolandırıcılık suçunda hileli davranışlar kullanılarak sakatlanmış, özgür olmayan bir iradeye dayanmaktadır. Dolandırıcılık suçunda, haksız çıkarın sağlanması dolayısıyla suç tamamlanmaktadır. Suçun oluştuğu an, çıkarın sağlandığı, zararın verildiği andır. Güveni kötüye kullanma suçunda ise, suçun oluştuğu an, kanunda öngörülen “zilyedliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunma veya bu devir olgusunu inkâr” gibi seçimlik hareketlerin gerçekleştiği an olup, bu âna kadar gerçekleşen eylemler suç oluşturmaz.

205 Bir diğer fark ise ; Dolandırıcılık suçunda başlangıçta oluşan bir kast bulunmaktadır. Zilyetliğin hileli davranışlar kullanılarak elde edilmesi, bu suçta malın teslimi öncesi kast bulunduğunu ortaya koymaktadır. Güveni kötüye kullanma suçunda ise, sonradan oluşan bir kast söz konusudur. Mal fer’i zilyede belli amaçlar için tevdi edildikten sonra, iade edilmesi aşamasında malın tesliminden sonra kast oluşmaktadır. Kast öğesi olaysal olarak değerlendirilmeli, fail veya faillerin durumu, mağdurla olan ilişki ve olayın özellikleri ayrı ayrı nazara alınıp sonuca varılmalıdır.

206 Yargıtay 23. Ceza Dairesinin 17. 02. 2016 gün, 2015/7018 E
Yargıtay 23. Ceza Dairesinin gün, 2015/7018 E., 2016/1552 K. sayılı ilamı : “...Kuyumcu olan Sanığın, altın fiyatlarının daha da artacağını söyleyerek önceden tanıdığı olan katılana ait altınları daha sonra satın alıp parasını vermek üzere almasına rağmen, katılana iade etmeyerek uhdesinde tutmak suretiyle, kendisine teslim edilmiş olan eşya üzerinde zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunduğunun anlaşılması karşısında, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunun oluştuğu gözetilmeden suç vasfında hataya düşülerek dolandırıcılık suçundan hüküm kurulması..."

207 Yargıtay 23. Ceza Dairesinin 18. 04. 2016 gün, 2015/7857 E
Yargıtay 23. Ceza Dairesinin gün, 2015/7857 E., 2016/4706 K. sayılı ilamı : “...Sanığın, fotoğrafı değiştirilmiş sahte nüfus cüzdanını kullanıp, kendisini başka bir kişi olarak tanıtmak suretiyle katılan firmada işe girmesinden sonra anılan şirketin bir kısım ürünlerini satmasına rağmen şirket adına tahsil ettiği paraları şirket kasasına teslim etmeyip uhdesinde bulundurarak haksız menfaat temin ettiğinin iddia ve kabul olunması karşısında; Nüfus Müdürlüğünün maddi varlığı olan nüfus cüzdanının kullanılması nedeniyle eylemin, 5237 sayılı TCK'nın 158/1.d maddesinde düzenlenen dolandırıcılık'' suçunu oluşturabileceği gözetilmeden, 155/2’den hüküm kurulması..."

208 Yargıtay 23. Ceza Dairesinin gün, 2016/17 E., 2016/3168 K. sayılı ilamı : “...Sanıkların Ayşe İletişim Aracılık Danışmanlık Ltd. Şti. ünvanlı bir fatura ödeme merkezi açtıkları, birlikte çalışmaya başlayıp iş yerinde İGDAŞ, İSKİ ve BEDAŞ faturalarını vatandaşlar adına kendi açtıkları bir hesaptan internet havalesi yoluyla anılan kurumlara ödedikleri ancak bir süre sonra katılanlar ve mağdurlardan aldıkları paraları ilgili kurumlara ödemedikleri iddia olunan olayda, Avcılar Vergi Dairesi ve İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü'nün sanıkların ve şirketin mükellefiyet kayıtlarına dair verdiği cevabi yazılardan, Maliye Bakanlığı yoklama fişi ve sanıkların çelişkili ifadelerinden, suçun her bir mağdura karşı TCK'nın 157/1. maddesinde tanımlanan basit dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gözetilmeksizin, sanıklar hakkında suç vasfında yanılgıya düşülerek zincirleme hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan hüküm kurulması,

209 Yargıtay 23. Ceza Dairesinin 09. 02. 2016 gün, 2015/6781 E
Yargıtay 23. Ceza Dairesinin gün, 2015/6781 E., 2016/1075 K. sayılı ilamı : “...Katılanın şirketi ve diğer eşyalarını korumakla görevlendirdiği sanığa aracı teslim etme yönünde bir iradesi bulunmadığından sanığın katılana ait koruma ve gözetim yükümlülüğü altında bulunan aracı bulunduğu yerden katılanın rızası dışında alarak araçla kaza yaptıktan sonra aynı gün aracın katılana teslim edilmesi eyleminin TCK’nın 146. madde de yazılı hırsızlık uçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde dolandırıcılık suçundan hüküm kurulması..."

210 Yargıtay 23. Ceza Dairesinin 20. 04. 2016 gün, 2015/7991 E
Yargıtay 23. Ceza Dairesinin gün, 2015/7991 E., 2016/4930 K. sayılı ilamı : “...Sanığın, kendisini otopark sorumlusu olarak tanıtıp katılanı kandırmak suretiyle aracının anahtarını aldıktan sonra katılana ait araç ile uzaklaşması şeklinde sübut bulan eylemin, dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfında hataya düşülerek güveni kötüye kullanma suçundan hüküm kurulması..."

211 Yargıtay 23. Ceza Dairesinin 21. 03. 2016 gün, 2016/1276 E
Yargıtay 23. Ceza Dairesinin gün, 2016/1276 E., 2016/3141 K. sayılı ilamı : “...Sanık tarafından sahte ehliyet kullanılması suretiyle katılana ait malların bir başka yere nakledilmek üzere teslim alındıktan sonra istenilen yere götürülmeyip uhdesine geçirilerek haksız menfaat temin edildiğinin iddia ve kabul olunması karşısında eylemin, 5237 sayılı TCK'nın 158/1.d maddesinde düzenlenen ''Kamu ve Kurum ve Kuruluşlarının aracı kılınması suretiyle dolandırıcılık'' suçunu oluşturabileceği

212 Yargıtay 23. Ceza Dairesinin 02. 03. 2016 gün, 2015/5517 E
Yargıtay 23. Ceza Dairesinin gün, 2015/5517 E., 2016/2278 K. sayılı ilamı : “...Sanıkların çalışmış oldukları katılana ait işyerinde, para tahsil etme yetkileri bulunması nedeniyle, tahsil etmiş oldukları parayı uhdelerine geçirmek şeklindeki eylemlerinin TCK 155/2 maddesinde düzenlenen hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu oluşturacağı gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek dolandırıcılık suçundan yazılı şekilde hüküm kurulması..."

213 3) TCK'nın 158/2. maddesinde düzenlenen “nitelikli dolandırıcılık” suçu ile TCK'nın 255. maddesinde düzenlenen “nüfuz ticareti” suçu arasındaki fark (Bu suçun tarihinden önceki adı, “yetkili olmadığı bir iş için yarar sağlama” suçudur.) : TCK’nın 255. maddesinde düzenlenen nüfuz ticareti suçunun gerçekleşebilmesi için; Menfaati elde eden failin, kamu görevlisi üzerinde nüfuzu olduğunu iddia etmesi, Tarafların haksız bir işin gördürülmesi amacıyla hareket etmesi, Failin, bu amacın gerçekleşmesi açısından girişimde bulunmak üzere doğrudan veya aracılar vasıtasıyla kendisine veya bir başkasına menfaat temin etmesi gerekmektedir.

214 *Her iki suç, suça konu yararı sağlayan kişinin hukuki durumu açısından farklılık arz etmektedir. TCK’nın 255. maddesi kapsamındaki olaylarda menfaati sağlayan kişi, sağladığı menfaatin haksız bir menfaat olduğunu bilmektedir. Kişi yasal olmayan bir işinin görülmesi amacına yönelik olarak menfaat sağlamaktadır. Menfaati sağlayan kişi hukuka aykırı bir zeminde olduğundan, bu suç açısından suçun mağduru değil faili konumundadır. Bu nedenle nüfuz ticareti suçu çok failli bir suçtur. Dolandırıcılık suçunda ise, faile yarar sağlayan kişi suçun mağduru konumundadır.

215 *Menfaati sağlayan tarafın mağdur değil fail konumunda olması nedeniyle bu suç açısından malvarlığının korunmadığı ortadadır. Dolayısıyla bu suç açısından korunması amaçlanan hukuksal değer kamu idaresinin şeref ve itibarıdır. *Nitelikli dolandırıcılık suçu açısından, failin kamu görevlileri ile ilişkisi veya onlar nezdinde hatırı olduğu konusunda veya iş gördüreceğine dair vaadinde hile yapmış olmasının gerekmesidir. Bu husus yasal tanımda da “aldatarak” şeklinde ifade edilmiştir. Bu nedenle, bu hususlarda hile yapmayan failin, gördürülmesi amaçlanan işin haksız bir iş olması şartıyla, diğer taraftan menfaat elde etmesi şeklindeki eylemi TCK‟nın 255. maddesindeki nüfuz ticareti suçunu oluşturacaktır.

216 *Buna karşılık, fail böyle bir nüfuzu olmamasına rağmen bu yönde bir iddia ile menfaat elde etmiş ise, örneğin gördürülmesi amaçlanan işi yapacak olan kamu görevlisini veya onlar üzerinde nüfuzu olan bir kişiyi tanımamasına rağmen bu yönde beyanda bulunmuş ise, hileli hareketlerle menfaat elde edildiğinden eylem TCK’nın 158/2. maddesinde yer alan dolandırıcılık suçunu oluşturacaktır. Keza failin, kamu görevlisi üzerinde nüfuzu olmakla birlikte, haksız bir işin gördürülmesi amacıyla girişimde bulunma gibi bir niyetinin olmamasına rağmen bunun aksine bir beyanda bulunarak menfaati temin etmesi halinde de eylem TCK’nın 158/2. maddesindeki dolandırıcılık suçunu oluşturacaktır.

217 *Her iki suç arasındaki farklılıklardan bir diğeri ise, dolandırıcılık suçu açısından gördürülecek işin haklı veya haksız olmasının bir önemi yok iken, nüfuz ticareti suçu açısından gördürülecek işin haksız olmasının gerekmesidir.

218 4) Dolandırıcılık – Banka ve kredi kartlarının kötüye kullanılması suçu arasındaki fark :
TCK’nın 245. maddesindeki suçun oluşabilmesi için ; Başkasına ait banka veya kredi kartının her ne suretle olursa olsun ele geçirilmesi veya elde bulundurulması, Kart sahibinin veya kartın kendisine verilmesi gereken kişinin rızası olmaksızın kartın kullanılması veya kullandırılması, Kişinin kendisine veya başkasına yarar sağlaması, Şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerekir.

219 Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 27. 05
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun tarih, 2008/87 Esas, 2008/150 K. sayılı kararı : “...Sanığın ele geçirdiği başkasına ait nüfus cüzdanını kullanarak banka görevlilerince basımını sağladığı kredi kartı “sahte oluşturulan” kart niteliğinde olup bu kartın kullanılması suretiyle kendisine haksız yarar sağlaması eylemi daha ağır cezayı gerektiren başka bir suçu oluşturmadığından 5237 sayılı Yasanın 245/3.maddesinde düzenlenen suçu oluşturmaktadır. Burada sanığın eyleminin TCY’nın 158/1-j maddesinde düzenlenen dolandırıcılık suçunu oluşturabileceği düşünülebilir ise de, yasakoyucunun banka ve kredi kartları için getirdiği ve miktar olarak daha ağır cezayı gerektiren özel düzenleme nedeniyle bu maddenin olayda uygulanma yeri bulunmamaktadır...”

220 Yargıtay 23. Ceza Dairesinin 13. 04
Yargıtay 23. Ceza Dairesinin tarih, 2016/3612 Esas, 2016/4546 K. sayılı kararı : “...Sanığın mağdurdan banka kartını rızası ile aldıktan sonra anlaştıklarından daha fazla miktar para çektiği iddiası karşısında, eylemin TCK 245/1 maddesinde düzenlenen “banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması” suçu kapsamında değerlendirilmesi gerekirken suç vasfında hataya düşülerek mağdurun yargılama aşamasında şikayetinden vazgeçtiğinden bahisle 155/1 fıkrası kapsamında kabul edilen eylem yönünden yazılı şekilde düşme kararı verilmesi...”

221 Yargıtay 23. Ceza Dairesinin 06. 04
Yargıtay 23. Ceza Dairesinin tarih, 2015/2091 Esas, 2015/349 K. sayılı kararı : “...Sanık Orhan Akbulut’un mağdur Fikri Ak’tan kaza geçirdiği ve acilen paraya ihtiyacı olduğu gerekçesiyle 200 TL para istediği, mağdurun da yeğeni olan sanığın içinde bulunduğu zor durumu göz önüne alarak Citibank’a ait kredi kartını verdiği, aradan 12 gün geçtikten sonra sanığın kartı iade ettiği, ancak karta ait ekstre bilgilerini incelediğinde iddiasına göre 1055 TL’lik harcama yapıldığını fark ettiği ve şikayetçi olduğu anlaşılan olayda, eylemin TCK 245/1 maddesinde düzenlenen “Banka veya Kredi Kartlarının Kötüye Kullanılması” suçu kapsamında değerlendirilmesi gerekirken suç vasfında hataya düşülerek, 155/1 fıkrası kapsamında kabul edilen eylemden ötürü yazılı şekilde hüküm kurulması...”

222 Yargıtay 23. Ceza Dairesinin 05. 10
Yargıtay 23. Ceza Dairesinin tarih, 2015/18049 Esas, 2015/4643 K. sayılı kararı : “...sanıkların iki ayrı mağdura ait kredi kartı bilgilerini haksız olarak ele geçirerek alış veriş yapması bir bütün halinde sadece iki mağdura karşı TCK'nun 245/1 maddesinde yazılı başkasının kredi kartını izinsiz kullanma suçunu oluşturduğu halde sanıkların eylemleri ikiye bölerek banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçundan beraatine, bilişim sistemleri, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle nitelikli dolandırıcılıktan mahkumiyetine karar verilmesi...”

223 Yargıtay 23. Ceza Dairesinin 30. 09
Yargıtay 23. Ceza Dairesinin tarih, 2015/2732 Esas, 2015/4515 K. sayılı kararı : “...Grup İletişim adlı işyerini çalıştıran sanığın, kendisinden kontör almaya gelen katılanın kredi kartını alıp pos cihazına koyduktan sonra şifreyi yanlış girdiğini söyleyip iki defa şifre girmesini sağlayarak kontör bedelinden fazla olacak şekilde para çekmesinden ibaret eyleminin TCK'nın 245. maddesinde hüküm altına alınan banka ve kredi kartlarının kötüye kullanılması suçuna vücut vereceği gözetilmeksizin dolandırıcılık suçundan hüküm kurulmuş olması...”

224 Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 24. 03
Yargıtay 8. Ceza Dairesinin tarih, 2015/10503 Esas, 2016/3947 K. sayılı kararı : “...Sanığın kardeşine ait kimlik bilgilerini kullanarak düzenlediği sahte nüfus cüzdanı ile mağdur bankadan sahte kredi kartı çıkartmak ve bu kredi kartıyla değişik zamanlarda harcama yapmaktan ibaret eylemlerinin TCK.nun 245/2., 43 ve 245/3., 43. maddelerine uyan suçları oluşturduğu gözetilmeden eylem kül halinde değerlendirilerek yazılı biçimde hüküm kurulması aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır...”

225 Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 29. 02
Yargıtay 8. Ceza Dairesinin tarih, 2015/10798 Esas, 2016/2341 K. sayılı kararı : “... TCK 245’de düzenlenen suçun oluşabilmesi için 5464 sayılı Yasanın 3. maddesi uyarınca kartın fiziken kullanımı gerekmeyip kart bilgilerinin kullanılması yeterli olduğu cihetle; sanığın, mağdur Yaşar Sel ve katılan Hüseyin Öndeş'e ait kredi kartı bilgilerini ele geçirip kullanmak suretiyle internet üzerinden alışveriş ve havale yapmaktan ibaret eylemlerinin mağdur sayısınca TCK.nun 245/1. maddesinde yazılı suçu oluşturacağı gözetilmeden, yazılı şekilde nitelikli dolandırıcılık suçundan mahkumiyet kararları verilmesi...”

226 Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 13. 01
Yargıtay 8. Ceza Dairesinin tarih, 2015/12670 Esas, 2016/334 K. sayılı kararı : “...Katılan Emsal Bayat'a ait nüfus cüzdanı aslı ile HSBC banka şubesine ''kredi kartı'' ve bu karta bağlı olan ''kredili mevduat hesabı'' için başvuruda bulunduktan sonra katılan Emsal Bayat'a ait nüfus cüzdanı üzerine kendi fotoğrafını yapıştırarak banka şubesinden kredi kartını alan ve kredi kartı ile birden fazla harcama yapıp ayrıca kredi kartına tanımlı kredili mevduat hesabını da kullanarak nakit çekim işlemi yapan sanığın eylemlerinin 245/2, 43, 245/3, 43 ve 158/1-j maddelerinde düzenlenen suçları oluşturduğundan, bu suçlardan ayrı ayrı hüküm kurulduktan sonra kazanılmış hakları gözetilip infazın kazanılmış hak miktarı üzerinden yapılmasına karar verilmesi yerine, yazılı şekilde hükümlerin kurulması...”

227 ATM'den para çekme olaylarıyla ilgili Yargıtay kararları :
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun tarih, 2012/1368 E, 2014/179 K. sayılı ilamı : Maaşını çekmek amacıyla ATM cihazına gelen mağdurun banka kartını cihaza yerleştirip şifresini yazdıktan sonra işlem menüsünün ekrana yansıdığı aşamada yardım etme bahanesiyle mağdurun yanına gelen sanığın, mağdurun talebi doğrultusunda hesapta bulunan para miktarına bakma bahanesiyle hesaptan 800 Liranın çekilmesi amacıyla işlemler yaptıktan sonra, hesapta para bulunmadığını söyleyip, mağdurun gerçekten hesabında para bulunup bulunmadığını kontrol amacıyla yan tarafta bulunan diğer ATM cihazına geçmesini fırsat bilerek ATM cihazının verdiği 800 Lirayı alarak olay yerinden kaçması şeklinde gerçekleşen somut olayda;

228 suça konu bankamatik kartının mağdur tarafından makineye yerleştirilip işlemlere başlanması ve kartın sanığın eline hiçbir şekilde geçmemiş olması nedeniyle, 5237 sayılı TCK'nun 245. maddesinde düzenlenen banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunun, başkasına ait banka veya kredi kartının her ne suretle olursa olsun ele geçirilmesi veya elde bulundurulması şartı gerçekleşmemiştir. Diğer taraftan, sanığın hesapta para bulunmadığı şeklindeki beyanı dolandırıcılık suçunun hileli davranış unsurunu oluşturacak nitelikte bulunmayıp, soyut bir yalandan ibarettir. Zira mağdurun o an hesabını kontrol ederek para olup olmadığını anlama imkanı bulunmaktadır. Öte yandan, suça konu paranın mağdurun rızasıyla sanığa teslimi de söz konusu değildir. Eylem hırsızlıktır.

229 Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 04. 03
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun tarih, 2012/1439 E, 2014/104 K. sayılı ilamı : “...Şikâyetçilerin suça konu banka kartını rızalarıyla sanığa teslim etmeleri sözkonusu olmadığından, eylemin dolandırıcılık suçunu oluşturmadığı sabittir. Kimliği belirlenemeyen kişilerle birlikte hareket eden sanığın şikâyetçilere ait banka kartını almak için Türk Ekonomi Bankasının bankamatiğinde EURO kalmadığını belirterek onları Yapı Kredi Bankasına yönlendirmesi, sözü edilen bankaya ait bankamatikte cihaza müdahale ederek kartın sıkışmasını sağlaması, olay yerinden yine yardım etme bahanesi ile şikâyetçi Andreas ile birlikte ayrılıp diğer şahısla telefonla görüşerek sıkışan kartı almasını bildirmesi sonucunda, kimliği belirlenemeyen kişinin bankamatikten kartı çıkartıp aldığı sırada olay yerinde bekleyen diğer şikâyetçi Stefanie tarafından yakalanarak kartın geri alınması şeklinde gerçekleşen olayda

230 banka kartı henüz sanıkların hakimiyet alanına girmeden şikâyetçi tarafından geri alındığından ve kartın henüz ilgilinin rızasına aykırı olarak kullanılmasına veya kullandırılmasına yönelik davranışlarda bulunulmadığından, TCK'nun 245/1. maddesindeki banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunun icrai hareketlerine başlanmadığı ve bu suçun yalnızca hazırlık hareketlerinin gerçekleştirildiği görülmektedir. Ancak o ana kadar gerçekleşen ve banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunu henüz oluşturmayan eylemin, hırsızlık suç tipine uyduğu, ancak tamamlanamaması nedeniyle teşebbüs aşamasında kaldığı kabul edilmelidir...”

231 Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 25. 02
Yargıtay 8. Ceza Dairesinin tarih, 2015/13685 E, 2016/2225 K. sayılı ilamı : “...Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun gün, 2010/17-65 esas-karar no'lu ve gün, 1439/104 sayılı ilamında belirtildiği üzere; sanıkların el çabukluğu ile kartı ATM'ye takmış gibi yaparak banko- matın kartı yutmuş olduğunu müştekiye söylemeleri, müştekinin bankomattan ayrılması üzerine ellerindeki kartla müştekinin hesabından para çekmeleri şeklinde gerçekleşen eylemde, dolandırıcılık suçunun unsurlarının oluşmadığı, ancak sanıkların, katılanın ekonomik değer taşıdığından kuşku bulunmayan menkul mal niteliğindeki kredi kartını sahibinin rızası dışında alması eylemlerinin hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesi...” *** Bu kararda, TCK 245/1.maddeden verilen mahkumiyet kararı onanmıştır.***

232 Yargıtay 23. Ceza Dairesinin 08. 02
Yargıtay 23. Ceza Dairesinin tarih, 2015/16234 E, 2016/960 K. sayılı ilamı : “...TCK’nın 245/1. maddesinde düzenlenen suçun oluşabilmesi için her ne suretle olursa olsun ele geçirilen veya elde bulundurulan banka veya kredi kartının, kart sahibinin ya da kart kendisine verilmesi gereken kişinin rızası olmaksızın kullanılması suretiyle haksız yarar sağlanması ya da haksız yarar sağlamaya yönelik icra hareketlerine başlanması ancak engel nedenlerle yarar sağlanamayarak suçun teşebbüs aşamasında kalması gerekmekte olup; sanıkların ATM'ye kart sıkıştırmaya yarayan düzenek yerleştirmelerinin ardından, banka görevlilerine bankanın genel merkezinden gönderilen arıza mesajı üzerine bahse konu aparatın ele geçirilmesi nedeniyle unsurları oluşmadığından, bahse konu eylemin TCK 245/1, 35 maddeleri kapsamında kaldığını ifade eden tebliğname görüşüne iştirak edilmemiştir...”

233 Yargıtay 8. Ceza Dairesinin tarih, 2016/207 E, 2016/2733 K. sayılı ilamı : “...Somut olayda; katılan kendine ait kredi kartını ATM cihazına yerleştirmiş ve şifresini kendisi girmiş, para yatırma işlemi yapmak istediği sırada yardımcı olmak bahanesiyle yanına gelen sanık, katılanın 880 TL para yatırmasının ardından biriken puanlarını paraya çevirmeden bahsederek katılana farkettirmeden hesabından TL para çekerek, katılanın kartını alıp ATM’den ayrılmasından sonra olay yerinden ayrılmıştır. Katılana ait kredi kartını ele geçirmeyen ve elinde bulundurmayan sanığın eyleminde TCK’nun 245/1. maddesinde yazılı suçun yasal unsurları oluşmayıp, katılanın kartından işlem yaptığı sırada farkettirmeden TL para çekme işlemini yapan ve daha sonra parayı alan sanığın eyleminin hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması...”

234 Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 21. 04
Yargıtay 8. Ceza Dairesinin tarih, 2016/1437 E, 2016/5453 K. sayılı ilamı : “...Şikayetçinin para çekmek için gittiği ATM'de kartıyla işlem yaptığı sırada sanığın yardım bahanesiyle şikayetçinin yanına geldiği, işlemi devralarak ATM'den müştekinin istediği 500 TL parayı ve kartı şikayetçiye verip sonrasında çekmiş olduğu 1,000 TL parayı el çabukluğuyla aldığı, şikayetçinin kartla birlikte ATM'den ayrıldığı anlaşılmakla; sanığın, şikayetçinin kartını alıp kullanmaya yönelik hareketi bulunmayıp hedefinin sadece ATM'deki paraya yönelik olduğu, menkul mal niteliğinde olan paranın zilyedinin rızası dışında alıkonulması nedeniyle eylemin hırsızlık suçunu oluşturacağı gözetilmeden, uygulama alanı bulunmayan TCK.nun 245/1. madde ve fıkrasında tanım- lanan banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçundan mahkumiyetine hükmedilmesi...”

235 Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 07. 03
Yargıtay 8. Ceza Dairesinin tarih, 2015/15696 E, 2016/2734 K. sayılı ilamı : “...Katılan kendine ait banka kartını ATM cihazına yerleş- tirmiş ve şifresini kendisi girmiş, para havalesi işlemi yapmak istediği sırada yardımcı olmak bahanesiyle yanına gelen sanık, katılanın istemi üzerine hesapta bulunan TL’den TL’yi havale yapmış, kalan TL’yi banka şubesinden yapması gerek- tiğini söyleyerek katılana farkettirmeden hesabından TL para çekerek kartını ATM’den alan katılanı banka şubesine göndererek olay yerinden ayrılmıştır. Banka şubesine giden katılan, biraz önce hesabındaki TL’nin ATM’den çekildiğini öğrenmiştir. Katılana ait kredi kartını ele geçirmeyen ve elinde bulundurmayan sanığın eyleminde TCK.nun 245/1. maddesinde yazılı suçun yasal unsurları oluşmayıp, katılanın kartından işlem yaptığı sırada farkettirmeden TL para çekme işlemini yapan ve daha sonra parayı alan sanığın eyleminin hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması...”


"Cemal KUZULU Yargıtay 23. Ceza Dairesi Tetkik Hakimi" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları