Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Meslek.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "Meslek."— Sunum transkripti:

1 Meslek

2

3 Çalışma Profesyonelleşme meslek Uğraş

4 İş ve meslek ayrımı İş Meslek Eğitim iş başında yapılabilir.
Eğitim okulda gerçekleşir. Eğitim süresi değişir Uzun bir eğitim süresi vardır. Değerler, inançlar ve etik hazırlıkta ön planda değildir. Değerler, inanç ve etik hazırlığın bir parçasıdır. İşe bağlılık değişir Mesleğe bağlılık güçlüdür. Çalışanların gözlenmesi gerekir. Çalışanlar bağımsızdır Kişiler sıklıkla iş değiştirir Kişiler mesleğini değiştirmeye eğilimli değildir. Sorumluluk işverene aittir Sorumluluk bireylere aittir

5 İş ve uğraş Bir sonuç elde etmek, herhangi bir şey ortaya koymak için güç harcayarak yapılan etkinlik, çalışma; bir değer yaratan emek; birinden istenen hizmet veya birine verilen görev; geçim sağlamak için herhangi bir alanda yapılan çalışma, meslek; ticari anlaşma, alışveriş; emek, işçilik, ustalık. ( Büyük Türkçe Sözlük, 1996, cilt 1, s.726) İş; herhangi bir şey üretmek, ortaya koymak, bir verim, sonuç elde etmek için güç harcayarak yapıları çalışma, etkinlik veya bir ürün ortaya koyan, bir değer yaratan emek (Karadağ, 2002) Genellikle meslek karşılığı olarak dilimizde "uğraş" sözcüğü de kullanılmaktadır. Ancak bu sözcük tam bir mesleki faaliyeti anlatmaktan uzak görünmektedir. Uğraş, daha dar kapsamlıdır. Oysa meslek, belirli bir öğrenim ve tecrübe sonunda kazanılan bilgi ve beceriler yoluyla, belirli kurallara uyularak yapılan çalışmalar olarak tanımlanabilir. Öğrenim seviyesi ve tecrübe açısından meslekler arasında farklılıklar vardır. Meslek deyimiyle daha çok belirli bir işin, belirli ayrıntılara inilerek yapılması söz konusu olabilir. Buna karşılık uğraş deyimi daha dar kapsamlı olarak anlaşılabilir. ( Ertekin, 1988) Uğraş sözcüğünün sözlük anlamı ise; bir insanın yaptığı iş veya meslek, iş güç, meşguliyet; bir kimsenin kendi isteğiyle seçerek ve zevk alarak yaptığı iş, iş güç, meşguliyet şeklindedir. ( Büyük Türkçe Sözlük, 1996, cilt 1, s.1511)

6 Bir iş ekonomik sistemin ve kültürün şekillendirdiği koşullara uygun olması durumunda meslekleşir.
Bir uygulama alanının meslek olarak kabul edilebilmesi için eğitiminden, uygulama aşamasındaki etik yaklaşıma, meslek kültürünün oluşumundan, uygulayıcının sahip olması gereken temel özelliklere ve öğrenme koşullarına kadar birçok ayrıntının temel mesleki esaslar çerçevesinde tanımlanmış olması gereklidir

7 Meslek kurumlaşmış faaliyetler biçimidir. Ancak her iş meslek değildir
Meslek kurumlaşmış faaliyetler biçimidir. Ancak her iş meslek değildir. Bir iş veya uğraşın meslek sayılabilmesi için en azından bir tekniği, belli bir değer ve kuralları olması toplum içinde kabul görmesi ve kurumsallaşmış değerler manzumesine sahip olması gerekir. ( Fındıklı, 2000) Meslek kelimesinin sözlük anlamı ise şu şekilde yapılmıştır; bir kimsenin geçimini sağlamak için yaptığı sürekli iş; uğraş, birbirine bağlı bilimsel ve felsefi düşünceler birliği.( Büyük Türkçe Sözlük, 1996, cilt 1, s ) Başka bir tanıma göre meslek, insanın yaşamını sürdürebilmek için yaptığı ve genellikle yoğun bir eğitim, çalışmayı gerektiren sürecin sonunda kişilerin kazandığı unvanın adıdır. (Meslek, Anonim, b.t.) Meslek; genellikle uzun ve yüksek dereceli bir öğrenim gerektiren, kendine özgü yasal ve ahlaksal kuralları bulunan ve bir kimsenin geçimini sağlayan uğraş olarak tanımlanmaktadır. (Karadağ, 2002)

8 Açıklamalı sosyoloji sözlüğünde meslek hakkında özetle aşağıdaki bilgiler verilmektedir: (Kuyaksil ve Akçay,2005) 1. Bir ekonomik rol üzerinde yoğunlaşan ve genellikle geçim sağlamakla ilgili faaliyetler bütününe meslek denir. 2. Meslek, toplumda kişinin temel rollerinin başında gelir ve kişinin saygınlığı, şahsiyeti geliri v.b. pek çok özelliği mesleğiyle yakından ilişkilidir. 3. Toplumda herkes bir meslekle uğraşır. Örneğin öğretmenlik, yazarlık, fırıncılık, elektrikçilik, tüccarlık vb. birer meslektir. İş bölümünün yüksek olduğu toplumlarda daha çok ve çeşitli meslekler vardır.

9 Meslek, bir kişinin hayatını kazanmak ve geçimini sağlamak için sürekli olarak üzerinde çalıştığı iş veya fikir alanı olarak anlaşılabilir. Bu, mesleğe daha çok ekonomik yönden ağırlık veren bir tanımdır. Oysa meslek aynı zamanda sosyal, kültürel ve teknik bir bütündür. Sosyolojik anlamda meslek, belirli faaliyet alanları etrafında yoğunlaşmış ve biçimlenmiş insani ilişkiler bütünüdür. ( Ertekin , 1988)

10 O halde meslek para kazanmanın ötesinde, kapasiteyi kullanma ve kendini (özünü) gerçekleştirme yoludur. (Kuzgun, 2009, s.1) Meslek, bir kimsenin geçimini sağlamak için yaptığı sürekli iş, sürekli uğraş demektir. Burada dikkatimiz çekmesi gereken nokta sürekliliktir. Aslında bir işin, bir uğraşın meslek haline dönebilmesi için bu iş ve uğraşın sürekli olarak devam etmesi ve sahibine profesyonel anlamda bir getirisi olması yani o meslek sahibinin geçimini daimi olarak o meslek alanı ile ilgili işlerden sağlıyor olması gerekir. (Ertekin, 2005, s.85)

11 Meslek kişinin kimliğinin en önemli kaynağı olup, onun etraftan saygı görmesine, başkaları ile ilişki kurmasına, toplumda bir yer edinmesine ve işe yaradığı duygusunu yaşamasına olanak veren bir etkinlik alanıdır da. Meslek etkinlikleri ile kişi kapasitesini kullanır, bir şeyler üretir ve yaratır. Bu etkinliklerden duyulan haz ve sağlanan doyum genel yaşama da yansır. Aynı şekilde, çalışma yaşamındaki huzursuzluk ve doyumsuzluk da kişinin psikolojik sağlığını tehdit eder. Çalışma yaşamındaki mutsuzluğun en önemli nedeni ise kişinin seçtiği mesleğin, niteliklerine uygun olmamasıdır. (Kuzgun, 2009, s.1) Meslek, kişinin bedeni özellikleri, davranışları, tutumları, duyguları ve düşünceleri üzerinde olduğu gibi, eğilimleri ve kişilik özellikleri üzerinde de belirleyici etkiler yapar. Bu nedenle mesleğin hem tanımlanmasında hem de onun yer ve zaman içerisindeki farklılıklarında bu olgunun göz önünde bulundurulması gerekmektedir. ( Ertekin,1988)

12 Bir iş veya uğraşı alanının meslek niteliği kazanabilmesi gerekli olan kriterler şunlardır
1) Meslek, kişinin başlıca ve düzenli olarak yürüttüğü faaliyet alanı olmalıdır. Arada sırada yapılan geçici nitelikteki işler meslek sayılmamaktadır. 2) Meslek, bir geçim şekli olmalı ve bir ücret karşılığı yapılmalıdır. Meslek, asli ve sürekli bir faaliyet alanı olmalıdır. 3) Meslek, sistematik bir bilgiye dayanmalı ve mesleğin tanımının olması gereklidir. 4) Mesleğin eğitiminin yapılması, uygulamasının olması ve kişisel beceriye dayanması gerekir. 5) Mesleki amaçları kişisel amaçları üstünde tutan mesleki davranış standartları olması gerekir. 6) Mesleğini ilke ve kurallarının olması ve meslek ahlakı ve disiplini bulunmalıdır.

13 1998 yılında Türkçe Sözlüğünde meslek, “bir kimsenin yaşamını sürdürmek, geçimini sağlamak için yaptığı sürekli iş” olarak tanımlanmaktadır yılı Türk Dil Kurumu-TDK’da mesleğin tanımı:”bir kimsenin geçimi sağlamak için sürekli yaptığı; bilgi; eğitim ve yaratıcı güç gerektiren etkinlik” olarak genişletilmiştir.

14 Macdonald’ın (1999) tanımında meslek, sosyal, kültürel ve ekonomik şartlardan etkilenen, teknik özelliklere sahip belirli bir alandaki spesifik isler ve faaliyetler bütünü olarak ifade edilirken, Brown (1992) tanımında mesleğin, sanayi toplumlarında, kişinin, hayatını kazanmak ve geçimini sağlamak için sürekli olarak üzerinde çalıştığı is veya fikir alanı olan yönünü vurgulamıştır. Diğer yandan Marshall (1999) mesleği, toplumsal değişimin bir sonucu olarak ev eksenli islerden ayrılan iktisadi bir rol olarak görmüştür. Giddens’a (2005) göre ise meslek sanayi toplumlarında ortaya çıkan, insanların üzerinde uzmanlastığı is alanlarıdır. Meslek kavramına ilişkin tanımlamalarının ortak noktası, mesleğin sanayi toplumlarında toplumsal değişim süreci içinde ortaya çıkan bir kavram olarak ele alınmasıdır. Bu nedenle mesleğin ortaya çıkma nedenlerini ve koşullarını anlamak için kültürel yapıdaki değişmi açıklamak gerekmektedir (Giddens, 2005, s ).

15 Geleneksel Toplumdan Organik Toplumlara Geçiş Sürecinde
Kültürel yapıdaki değişimin, is üzerine etkilerini açıklarken mekanik ve organik dayanışma kavramlarını kullanan Durkheim (2006b), mekanik dayanışmayı, sanayi devrimi öncesi geleneksel toplumların dayanışması olarak açıklamaktadır. Yazara göre mekanik dayanışmanın olduğu geleneksel toplumlar, bireylerarası iliksilerin yüz yüze olduğu, yaşayış biçiminin ortak değerler üzerine kurulduğu, farklılıkların değil, tek tiplenmenin bulunduğu toplumlardır. Mekanik dayanışma biçiminin en tipik özellikleri, toplumun parçalı yapısı, is bölümünün en temel düzeyde olusu ve tarım ile uğrasan nüfusun büyük bir bölümünün, kendi ihtiyaçlarını kendileri karşılamasıdır. Dolayısıyla bu dayanışma biçiminde mesleğe ihtiyaç duyulacak koşullar gelişmemiş, sadece toplumun temel ihtiyaçlarını karşılayacak, değirmenci, demirci, marangoz gibi zanaat kolları ortaya çıkmıştır. Zanaat, gereksinimleri karşılamak için yapılan, az çok el ustalığı gerektiren isleri ifade etmektedir. Bu islerde ustalaşan kişilere ise zanaatçı denmektedir. Mekanik dayanışmanın hakim olduğu, en geniş geleneksel toplumlarda dahi, tüccar, asker ve din adamları da dahil olmak üzere 30 zanaat dalından fazlası bulunmamaktadır (Giddens, 2005, s.377).

16 Sanayi devriminin kaçınılmaz bir sonucu olarak başlangıçta dayanışmanın hemen hemen tek biçimi olan mekanik dayanışma etkisini kaybederek yerini organik dayanışmaya bırakmıştır (Durkheim, 2006b). Bunun en önemli nedeni, sanayi toplumlarında, bireylerarasındaki farklılıkların artması ile birlikte, farklı ihtiyaçların ortaya çıkması, ihtiyaçların artısına paralel olarak ise farklı is kollarının ortaya çıkmasıdır. Farklı is kolları, sanayi toplumunun en belirgin niteliği olan karmaşık is bölümüne neden olmaktadır. Ayrıca sanayi devrimi ile birlikte, toplumun parçalı yapısı yerini yoğunlaşmaya bırakmış ve yoğunlaşma “meslek” kavramını geliştiren en temel etken olarak ortaya çıkmıştır. Çünkü ileride ayrıntılarıyla incelenecek olan “meslekleşmenin unsurları” ancak, organik dayanışmanın bir sonucu olan, toplumsal yoğunlaşma ile ortaya çıkabilmektedir.

17 Birbirlerinden ayrı yasayan bireylerin yakınlaşması ve toplum içi iliksilerin çoğalması olarak tanımlanan toplumsal yoğunlaşmanın nedenlerini Durkheim (2006b), üç şekilde açıklamaktadır: 1. Geleneksel toplumlar, kendilerini oluşturan bireylerin sayısına göre çok geniş alanlara yayılırken, sanayi toplumlarında nüfus durmadan yoğunlaşmaktadır. Geleneksel toplumlarda tarıma dayalı ekonomi, bireylerin geniş arsalara sahip olmasını gerektirmektedir. Böylece daha çok ürün elde edebilirler. Bu nedenden dolayı, bireyler arasındaki fiziksel mesafe çok olmaktadır. Sanayi toplumlarında ise öncelik, fabrikalara, is yerlerine yakın oturmaktır. Ayrıca, ekonomik yoğunluğun içinde olmak, ihtiyaçlara daha kolay ulaşım imkanı sağlamaktadır. 2. Büyük şehirler, bireyleri birbirleriyle olabildiğince sıkı iliksiler içinde bulunmaya iten bir gereksinimin sonucudur. Bireylerin yoğun ilişkiler içinde bulunduğu yerlerdir. Nüfusun belirli bölgelerde yoğunlaşması, bireyleri fiziksel olarak birbirlerine yakınlaştırmakta, bireylerarası ilişkileri arttırmaktadır. 3. Sanayi toplumu ile birlikte, iletişim ve ulaşım yollarının sayısı ve hızı artmıştır. Bunlar toplumun parçalarını birbiriden ayıran boşlukları ortadan kaldırarak ya da azaltarak toplumun yoğunluğunu arttırmaktadır. Daha sanayileşmiş toplum tiplerine geçildikçe bu iletişim ve ulaşım yolları da çoğalır ve yetkinleşir.

18 Meslek kavramının gelişmesinde, toplumsal yoğunlaşmanın yanı sıra bir diğer etken nüfus artısıdır. Nüfus artısı, meslekleşmede, tek basına belirleyici olmasa da, toplumsal yoğunlaşma ile birlikte önemli bir etkiye sahip olmaktadır. Çünkü nüfus artısı, tıpkı toplumsal yoğunluğun artısında olduğu gibi, fiziksel mesafeleri kısaltmakta ve bireylerarası ilişkileri arttırmaktadır. Bu nedenle nüfus artısı, meslekleşmenin ortaya çıkmasında etkili olmaktadır.

19 Sanayi toplumlarda meslek, bireyin günlük hayatının önemli bir parçasını oluşturur. Çalışma koşulları kötü, yapılan is sıradan olsa dahi meslek, bireyin ruhsal durumunda ve gündelik etkinliklerinde belirleyicidir. Bu belirleyicilikte mesleğin su özellikleri rol oynamaktadır Giddens, 2005, s ):

20 · Ekonomik gelir; bireylerin gereksinimlerini karşılamada dayandıkları temel
kaynaktır. Bu kaynaktan mahrum kalmak günlük yasamda büyük sıkıntılar doğurur. Meslek sahibi ekonomik işlevini ancak gördüğü is karşılığında elde ettiği ekonomik kazanç ile sürdürebilir (Altan, 2004, s.150). Böylece maas, sadece birey açısından değil aynı zamanda makro düzeyde ekonomik sistemin devamlılığı açısından büyük önem taşımaktadır. · Etkinlik olanakları; meslek bazı kazançların elde edildiği ve sahip olunan yetenek ve kapasitelerin sınandığı ortamı sağlar. Tekdüze olduğu zamanlarda dahi meslek, bireyin enerjisini harcayabileceği yapılaşmış ortamı sunar. Mesleğin olmadığı koşullarda, yetenek ve kapasitenin sınanabileceği, enerjinin harcanabileceği fırsatlar azalır. · Değişiklik; meslek, bireye ev ortamının sağlayamadığı bazı olanaklar sağlar. Bu ortamda birey günlük ev islerinden farklı bir şeyler yapıyor olmaktan zevk alır. · Zamanın değerlendirilmesi; düzenli olarak bir meslekte çalışan insanlar için zaman, çalışma şartlarına göre düzenlenir. Bu durum bazen baskı unsuru olsa da, sık sık issiz kalan bireyler için sıkılmak en büyük sorunlardan birisidir ve bu kişiler zamana karsı ilgisizlik geliştirirler. · Toplumsal ilişkiler; çalışma ortamı genellikle başka insanlarla ilişki kurarak sosyalleşme fırsatı sağlar. Meslek hayatında olmayan bireylerin arkadaş ve tanıdıklarının sayısında azalma gerçekleşir. · Kişisel kimlik; meslek insanda istikrarlı bir toplumsal kimlik duygusu yaratır. Özellikle erkekler için özgüven duygusu çoğu zaman evin geçimine yaptıkları ekonomik katkıyla ilişkilidir. Ayrıca kişisel tatmine ve doyuma, böylece toplumsal uzlaşıya ve istikrara katkıda bulunmaktadır (ilhan, 2008).

21 Meslek ve Statü ilişkisi:
Meslek bireyin ruhsal durumuna ve günlük etkinliklerine iliskin katkılarının yanında, bireyin sosyal statüsünü ve rolünü de belirlemektedir. Linton’a (1936, s.113) göre statü, bireyin haklarının ve görevlerinin toplamıdır. Rol ise statünün dinamik yönünü temsil etmektedir. Bireyin toplumsal konumlanması kısmında “statü”, davranış kısmında ise “rol” kavramı bulunmaktadır (Parsons, 1977). Birey hak ve görevlerini gerçekleştirdiğinde rolünü oynamış olur. Diğer bir ifade ile rol, belirli sosyal durumlardaki bireylerden beklenen davranış sekilerlidir (Caplow, 1971, s.22). Davranış şekilleri toplumsal bir işlev etrafında toplanarak toplumsal rolü oluşturmakta, kültürel yasamda bireyler, bu rolleri yerine getirmektedirler (Fichter, 2000, s.94). Linton (1936, s.115) “yüklenilmiş” ve “kazanılmış” olmak üzere ikili bir statü sınıflaması yapmıştır. Yüklenilmiş statü bireye, doğuştan gelen farklılıklarına ve yeteneklerine bakmaksızın atanan (cinsiyet, yas gibi) statülerdir. Kazanılmış statü ise özel nitelikler gerektirir ve bu niteliklerin sonucunda elde edilir. Meslek bir kazanılmış statüdür ve birey bu statüye uygun düsen rolünü üstlenir. Weber’in kuramında ise statü, toplumsal gruplara, diğer bireyler tarafından yüklenen saygınlığa göndermede bulunur (Giddens, 2005, s.263). Sosyal statü, bireyin oynadığı değisik rollerin saygınlığına bağlı olarak sahip olduklarının bir değerlendirmesidir. Saygınlık soyut bir kavramdır ancak, bir mesleğe gösterilen saygı, bireyin sosyal tabakalaşma piramidinde konumlanmasını sağlayarak (Davis ve Moore, 1944, s.242) kendisini somutlanmaktadır. Sosyal tabakalaşma piramidi, en genel olarak, statü üzerinde temellenerek, bireylerin toplum içerisinde birbirlerinden farklı konumlarını vurgulayan kavramdır (Marshall, 1999, s.710). Sanayi toplumlarında bireylerin toplumsal tabakalaşma piramidinde konumlanması, statü gruplarının varlığı ile gerçekleşmektedir (Bottomore, 2000, s.217). Kazanılmış bir statü olan meslek, toplumun mesleğe gösterdiği saygıdan beslenerek, kendisine yüklenen değerleri uygulayıcısına aktarır ve uygulayıcısının sosyal tabakalaşma piramidinde, uygun noktada yer almasını sağlar (Marshall, 1999, s.493; Davis ve Moore, 1944, s.242; Bottomore, 2000, s ). Örneğin bir doktorun sosyal statüsü bir elektrik teknisyeninin sosyal statüsünden üstündür. Bu nedenle doktor, toplumsal tabakalaşma piramidinde üst sıralarda konumlanmaktadır. Bu durumda, doktorluk mesleğine gösterilen saygı, mesleğin uygulayıcısı olan doktora da gösterilir. Meslek statüsü bireyin toplumsal konumunu belirlemede diğer bütün statülerine oranla çok daha fazla etkili olmaktadır. Toplumsal tabakalaşma konusunda yapılan son araştırmalar, büyük oranda, mesleklerin saygınlık derecelerine göre yapılmıştır (Bottomore, 2000, s.218).

22 Goldthorpe (1980), ingiltere’de mesleklerin uygulayıcılarını toplumsal tabakalaşma piramidinde nasıl konumlandırdığını incelemişler ve su sonuçlara ulaşmıştır: (Goldthorpe, 1980, akt: Heath ve Payne, 1999, s.7) Meslek statüsüne dayalı sosyal tabakalaşma piramidi, diğer tabakalaşma (Zümre, ast gibi) türlerine göre daha açıktır (Bottomore, 2000, s.216). Çünkü kültürün diğer bütün öğelerinde olduğu gibi, ekonomik yasam biçimi de büyük değişimler geçirmektedir. Daha önce de belirtildiği gibi meslek, ekonomik sistemin temelinde yer almakta ve bu nedenle, ekonomik değişimden etkilenmektedir. Ekonomik değisim içerisinde, kimi yeni meslekler (pilot, astronot gibi) ortaya çıkmakta (Giddens, 2005, s.372), ya da mesleğe gösterilen saygı, zaman içerisinde değişiklik gösterebilmektedir. Bir meslek statüsündeki değişikliğe bağlı olarak, zaman içerisinde toplumsal tabakalaşma piramidinde farklı konumlara yükselip, alçalabilmektedir. Sonuç olarak ekonomik sistemin temelinde yer alan, bireyin ruhsal ve gündelik etkinliklerinde belirleyici unsur olan, bireye verdiği sosyal statü ile toplumsal tabakalaşma piramidinde konumlanmasını sağlayan, sürekli değişim içerisinde olan mesleğin temelinde “is” kavramı bulunmaktadır. Ancak “is” her zaman mesleğe dönüşmemektedir. İs ve meslek doğası üzerine tartışmalar meslekleşme sürecini içeren, meslekleşme modellerine dayanmaktadır (Hall, 1968, s.92). Bir isin hangi şartlar altında meslekleştiğini anlamak, dolayısıyla “meslek” kavramını oluşturan unsurları anlamak, meslekleşme modellerini inceleyerek mümkün olmaktadır

23 Profesyonelleşme, bir işin meslek haline dönüşmesi olarak tanımlanabilir. Meslek olmanın başlıca koşulları ise şu şekilde tanımlanmaktadır: (Hayran ve Sur,1998, s.176) 1) Teori ve araştırmaya dayanan, uygulama becerileri gerektiren özel bilgi birikiminin olması, 2) Giriş ve uzmanlaşma standartları ile resmi makamlarca kabul gören bir eğitim süreci, 3) Özle bir alanda uygulama yetkisinin bulunması ve kendi faaliyetlerini denetleyebilmesi, hesabını verebilmesi, 4) Bireylere hizmet sunarken, topluma hizmet anlayışına dayanan bir etik yaklaşımın bulunması.

24 Sosyologlar “meslek” için vazgeçilmez ölçütler olarak
1) Hizmetin toplum için vazgeçilmez olması. 2) Uygulayıcıların hizmetin önemine inanmaları. 3) Araştırmalarla sürekli zenginleşen özel bir bilgi tabanının ve bu bilgiyi yaygınlaştıran yayınların olması. 4) Hizmetin psikomotor etkinliklerle birlikte entelektüel aktiviteleri de içermesi; meslek üyesinin bireysel sorumluluk ve bilinç özelliğini taşıması. 5) Uygulayıcıların yüksek öğrenimden geçmiş olması. 6) Uygulayıcılarda göreli bir bağımsızlığın olması ve uygulayıcıların kendi felsefe, amaç, politika ve etkinliklerini belirlemeleri. 7) Uygulayıcıların hizmet için motive olmaları (alturizm) ve görevlerini yaşamlarının önemli bir öğesi olarak düşünmeleri / görmeleri. 8) Uygulayıcıların karar verme ve uygulamalarına rehberlik eden etik ilkelere sahip olmaları. 9) Yüksek uygulama standartlarını teşvik eden ve destekleyen organizasyon organizasyonların olmasını öngörmektedirler.

25 Greenwood’a göre mesleğin özellikleri şöyle sıralanabilir;
1) Sistematik bir kuram 2) Otorite 3) Toplum tarafından kabul görme 4) Etik ilkeler 5) Kültür 6) Son derece yüksek düzeyde genel ve sistematik bilgi birikimi 7) Kişisel çıkarların önüne toplumsal çıkarların geçmesi 8) O işi uzmanları tarafından bizzat örgütlenmiş ve işletilen gönüllü dernek ve/veya birlik gibi kurumlar aracılığı ile ve iş sosyalleşmesi süreçler ertesinde oluşmuş son derece gelişmiş bir otokontrol sistemi ile tüm davranışların kontrol altında tutulması. 9) Esas olarak işte elde edilen başarıyı simgeleyen yeni bir simge seti olarak karşımıza çıkan bir ödül/karşılık sistemi. Aydın (2010)’ a göre bir uğraşın meslek sayılabilmesi için aşağıdaki unsurları taşıması gerekir: ( Aydın, 2010, s. 95)

26 1) Bir meslek dalı, toplumun kaçınılamaz olan bir gereksinimini karşılar. 2) Meslek kişinin salt kendi doyumu için değil aynı zamanda başkalarının yararı için de yaptığı bir uğraştır. 3) Meslek sistemi bir deneyimle kazanılmış özel bilgi ve becerilere dayalıdır. 4) Meslek dalları araştırma ve deneylerle geliştirilerek zamanla kendine özgü tekniklere sahip olurlar. 5) Meslekler kazanç elde etmek için yapılan uğraşlardır. 6) Meslek olarak kabul edilecek bütün uğraş alanlarının kendine özgü değer ve etik ilkeleri vardır ve bu mesleğin üyeleri bu değer ve ilkeler doğrultusunda davranırlar.

27 Flexner 1915 yılında gerçek mesleklerin taşıması gereken kriterleri bir liste halinde yayınlamıştır. Flexner'in kriterleri yayınlandığından beri değişik işlerin, iş meslek sürecindeki konumlarını saptamak için ölçüt olarak kullanılmıştır. Flexner' in tanımladığı kriterlere göre meslek: ( Karadağ, 2002 ) 1) Temelde zihinseldir ve üst düzeyde bireysel sorumluluk gerektirir. 2) Öğrenilebilen, yenilenebilen ve araştırmalarla yeniden üretilebilen bilgi birikimine dayanır. 3) Teorik olmanın yanı sıra pratiktir. 4) İleri düzeyde özelleşmiş mesleki eğitim süreciyle öğretilebilir. 5) Üyeler arasında güçlü bir iç örgütlenme ve iyi gelişmiş grup bilinci vardır. 6) Meslek üyeleri birbirlerine yardım etmeye eğilimli ve toplum yararına çalışmaya isteklidirler. Bu koşullar şöyle sıralanabilir; 1) Kuramsal bilgiye sahip olma ve eğitim; 2) Toplum ve diğer meslek grupları tarafından kabul görme 3) Mesleki örgütlenmedir.

28 Millerson’a göre mesleğin özellikleri ise şöyledir
1) Bir meslek her zaman için kuramsal bilgiye dayanan bir beceri gerektirir. 2) Bu beceri ancak bir terbiye, bir eğitim, öğreti ertesinde edinilebilir. 3) O mesleğe has davranış kurallarına sadık kalınarak bir bütünlük ve dürüstlük, iş namusu elde edilebilir. 4) Verilen hizmette kamu yararı esastır. 5) Meslek, organize, örgütlü, planlı bir etkiliktir. Bilgi, otonomi, eğitim, statü, mesleki kuruluş ve benzeri ölçütlerle kıyaslandığında, gerçek mesleklerin, kendine özgü bir bilgiye sahip, hizmetleri ile ilgili konuda karar verebilen meslek standartlarını ve etik kavramları belirlemede tam otonomi sahibi, daha uzun süreli eğitim, güçlü toplumsal statü ve mesleki kuruluşlara sahip oldukları görülür

29 Kuramsal Bilgiye Sahip Olma ve Eğitim
Mesleklerin bilimsel nitelik kazanabilmeleri mesleğin kendine özgü bilgi içeriğini oluşturması ile olasıdır. Bu bilginin toplumsal yaşamın günlük sorunlarına uygulanabilir nitelikte olması beklenir. Profesyonel kişi bilgiyi yaratmak, uygulamak ve yönetmekten sorumludur. Bilgi kontrolü ve bilgiye hakim olma yaşam ve ölümün söz konusu olduğu mesleklerde daha çok anlam kazanır. (Yıldırım, 2008) Bir mesleğin meslek olarak sayılabilmesi için kendine has bir bilgiyi kontrol ediyor olması ve birbirine bağlı bilimsel ve felsefi düşünceler birliği olarak da ana karakterini ortaya koyması gerekmektedir. (Ertekin, 2005, s.85)

30 Mesleki bir organın başarı kazanabilmesi için kendi disiplini ile alakalı olan her türlü bilgiyi organize edebilmesi hatta bu bilgiye erişim üzerine dahi kuvvetli bir söz hakkının olması gerekmektedir. Belirli bir oranda uzmanların yaratılması demek aslında yeni araştırma alanlarının da ortaya çıkması anlamına gelecektir. Bu araştırma alanlarının gelişmesi ise ancak alakalı politikalara ve bu araştırma alanlarına kaynak sağlayanların bulunmasına ve elbette kaynakların bolluğun bağlıdır. ( Ertekin, 2005, s. 90) Bir uğraşın bilimsel nitelik kazanarak meslek olabilmesi, kendine özgü bilimsel bilgi içeriğinin varlığı ile olasıdır. Bu bilginin diğer bir özelliği de toplumsal yaşamın günlük problemlerine uygulanabilir nitelikte olmasıdır. Toplum, profesyonel bilginin problem çözebildiğine ve profesyonellerin kendi alanlarında karar verme gücüne sahip olduğuna inanır. Kısaca profesyonel kişiyi bilginin yaratılması, uygulanması ve organizasyonunda sorumlu tutar.( Yıldırım, 2001) Disipliner anlamda iyi çizilen sınırlar mesleki anlamda da sınırların daha somutlaşmasına neden olacak dolayısı ile mesleği kimin icra edip edemeyeceği, meslek mensuplarının etkinliklerini etkileyen yapıların neler olabileceği, bunları kontrol altına alabilecek otoritenin nasıl olması ve nasıl biçimlenebileceği, bu özel alandaki bilgi yönetimi ile ilgi her türlü sorun, büyük oranda tanımlarla kontrol altına alınmış olacaktır. ( Ertekin, 2005, s. 95)

31 Toplum ve Diğer Meslek Grupları Tarafından Kabul Görme
Meslekler toplumlardan ayrı düşünülemez. Tüm toplumlarda meslek ve toplum arasında karşılıklı bir ilişki vardır. Toplumlar kendileri için hayati önem taşıyan işlevleri üstlenen mesleklerin önemini kabul eder ve işlevlerini yönetmesinde mesleğin bağımsız olmasına izin verirler. (Karadağ, 2002) Meslek sahibi olmak sosyolojik açıdan çeşitli sonuçlar doğurur. Toplumda tanınan bir meslek sahibi olmak, üyelerine ekonomik, sosyal, politik ve yasal ayrıcalıklar sağlayacağı gibi, birçok prestiji de beraberinde getirir. İnsanın toplum içinde oynadığı rolün prestiji, zayıflığı, güçlülüğü, onun toplum içerisindeki sosyal statüsünü de güçlü veya zayıf kılar. İnsanların toplumda saygınlık sağlayacak rollere sahip olabilmesi için bireylerin belirli bir gelire sahip olması önemlidir. (Sevim ve Dayı, 2009)

32 Profesyonel statüye ulaşma tüm disiplinlerde önemli bir başarı olarak kabul edilmektedir. Çünkü profesyoneller, hem toplum hem de diğer disiplinler tarafından saygı duyulan kişilerdir. (Karadağ A, Hisar F ve Özhan-Elbaş N. 2004) Her mesleğin toplumdaki itibarı büyük ölçüde farklı olduğu için meslek insanın sosyal statüsünü büyük ölçüde tayin eder. Meslek, insanın sadece kişisel yaşamı üzerinde değil, çevresi ile olan ilişkilerinde de önemli rol oynar. İnsanın toplum içindeki statüsünde icra ettiği mesleğin rolü göz ardı edilemez. Günümüzde endüstrileşmiş toplumlarda, iş bölümüne de bağlı olarak önemli mesleki rollerin yüksek statüler kazandıkları ve katmanlaşma sisteminin belirlenmesinde ana ölçüt olarak kullanıldıkları görülmektedir. Mensuplarının bir geçim vasıtası olarak kullandıkları meslekleri toplum hemen hemen görüş birliği ile derecelemektedir. Bu derecelemenin dayandığı esasları tayin etmek çok güçtür. Şüphesiz ki, kazanılan para derecelemede ölçü olamaz. İnsanlığa edilen hizmet de mesleğin itibar ölçüsü sayılamaz. Şayet meslekleri derecelendirmede tarifi mümkün bir ölçü varsa bu, yapılan işin özel mahiyeti ile bu işte aranan vasıflardır. (Sevim ve Dayı, 2009)

33 Mesleki Örgütlenme Örgüt, belirlenmiş amaçları gerçekleştirmek için iki ya da daha fazla insanın bir araya gelmesi, yapılacak işlerin tanımlanıp, bu tanımlamalara uygun birimlerin oluşturulması, işle ilgili olarak bir araya gelenler arasında etkili bir iletişim sisteminin kurulması, iş görme biçimlerine ilişkin ilkelerin belirlenmesi sonucu oluşan yapılara verilen addır. (Bayrak, 1998, s. 94) Örgüt, insanın işbirliği gereksiniminden doğar. İnsan tek başına başaramayacağı işleri başarmak için birden fazla insanın güç ve eylemlerinden yararlanmaya, onları kendi gücüne katmaya çalışır. (Bayrak, 1998, s. 93) Örgütlenme, kelime anlamı ile; ortak bir amacı veya işi gerçekleştirmek için bir araya gelmiş kurumların veya kişilerin oluşturduğu birliktelik, teşekkül oluşturma anlamına gelmektedir. (Ataman, 2006)

34 Örgütlenme etkinliklerinin insanlık tarihiyle birlikte başladığı söylenebilir. İşlerin başarıyla gerçekleştirimi ancak ilgili kişilerin yan yana gelmesi ve getirilmesi ile olanaklıdır. İnsanların belirli amaçlara sahip, eylemlerinin bilincinde olmaları ve bunların başkalarının katkısını gerektirdiğini bilmiş olmaları örgütlü yaşamı kaçınılmaz kılmaktadır. Örgütlenmemiş insanlar sadece birer yığındırlar. (Bayrak, 1998, s. 96) Meslek örgütleri toplumumuzda demokratikleşme sürecinde önemli bir rol oynamaya başlamıştır. Özellikle bu durum son bir iki yıl içinde belirginleşmeye başlamıştır. (Apak, b.t.) Meslek örgütleri, mesleğin anlaşılması, meslektaşların tanınması, takdir edilmesi, gelecekte de ifade bulması ve saygı görmesi için çalışmalar yapmalıdır. Bu amaçla, vizyon, misyon ve stratejileri ile mesleğin geleceğini tasarlamalı böylece Meslekte mükemmelliğin merkezi olmalıdırlar. Bu beklentilerin karşılanması meslek örgütünün işlevselliğini gösterir. (Uzun, b.t.) Meslek örgütleri hukuki bir çerçevesi ve ekonomik yapısı olan kar amaçsız örgütler olup yarattığı katma değeri tekrar mesleğin ve meslektaşların gelişimine harcayan bu anlamda sosyal fayda yaratan kurumlardır. Meslek örgütünün kurumsal sürdürülebilirliğinin güvencesi olan şeffaf ve hesap verilebilir kurumsal yapı, hukukun ve mesleğin gereklerinin yerine getirilmesine azami dikkat ve özen gösteren, kuraldışı eylemlere bilerek ve isteyerek taraf olmayan bir yönetim anlayışı bulunmalıdır. (Uzun, b.t.)

35 Yine Barber’e göre (1996), profesyonel mesleğin dört temel özelliği vardır.
Bu özellikler şu şekilde sıralanabilir;( Barber, 1996, s. 46) 1) Yüksek derecede genel ve sistematik bir bilgi, 2) Birey çıkarlarından çok toplumsal çıkarlara yönelme, 3) Uzmanların kendilerinin gönüllü olarak kurdukları ve işlettikleri dernekler aracılığıyla oluşturdukları etik kanunlar sayesinde, kendi kendine davranışları kontrol etme eğilimi, 4) Bireysel çıkar anlamına gelmeyecek fakat işteki başarıları sembolize edecek bir ödül sisteminin varlığı.

36 Meslekleşme Modelleri
Geleneksel toplumların ürünü olan isler ve zanaatlar, sanayi toplumlarında, belirli koşullar altında meslekleşmektedirler. Birçok sosyolog, bu koşulları tasarladıkları meslekleşme modelleri ile açıklamaktadır. Gordon (1950, s.73) geliştirdiği meslekleşme modelinde, bir isin meslek niteliği kazanabilmesi için gerekli unsurları su şekilde açıklamıştır: · Meslek, kişinin baslıca ve düzenli olarak yürüttüğü faaliyet alanı olmalıdır. Zaman zaman yapılan, sürekliliği olmayan isler meslek sayılmamaktadır. · Meslek, bir geçim sekli olmalı, bir ücret karşılığı yapılarak ekonomik bir değer taşımalıdır. Meslek; asli ve sürekli bir faaliyet alanı olmalıdır. · Sistematik bir bilgiye dayanmalı ve meslek tanımı olmalıdır. · Mesleğin eğitiminin olması, uygulanabilir olması ve kişisel beceriye dayanması gerekmektedir. · Kişisel amaçların ötesinde, mesleki amaçlar taşıyan meslek davranış standartları olması gerekmektedir. · Bir mesleğe ait mesleki ilke ve kuralları, etik değerleri ve disiplini bulunmalıdır. Gordon’un (1950) mesleklesme modeli, mesleğin devamlılığını ve uzmanlığını, ekonomik karsılığını, formel eğitimini, toplumsal faydasını ve etik yönünü vurgulaması açısından önemlidir. Diğer yandan Caplow (1954)’a göre bir isin meslek niteliği kazanabilmesi için gerekli unsurlar sunlardır: · Tam zamanlı bir isin ortaya çıkması · is ile ilgili eğitim kurumlarının kurulması · meslek derneği kurulması Caplow (1954) geliştirdiği meslekleşme modelinde, mesleğin devamlılığını ve uzmanlığını, etik konusunu, formel eğitimi ve dernekleşmeyi öne çıkartmaktadır. Bu anlamda Caplow modern anlamda mesleki dernekleşmenin, meslekleşme sürecinde önemini vurgulayan ilk sosyologlardandır

37 Milerson (1964) da, Gordon’a (1950) ve Caplow’a (1954) benzer bir
modellemeyle mesleklesmeyi olusturan altı unsurdan bahsetmektedir (akt: Grieve, 2005, s.8): · Yasal düzenlemelerle is çerçevesinin çizilmesi · Etik kodlarının geliştirilmesi · Bir meslek teorik bilgiye dayanan yetenek gerektirir. · Yetenek pratik ve teorik eğitimi gerektirir. · Uygulayıcı hem pratik hem de teorik eğitimde yeterlilik göstermelidir. · Etik kodlarına dayanan dürüstlük esastır. · Meslek kamu yararına hizmet eder. Meslek örgütlüdür.

38 Bu modelde Milerson (1964), Caplow’dan (1954) farklı olarak mesleki dernekleşmeden çok uygulayıcının yeterliliğini ön plana çıkararak, uzmanlığın önemini vurgulamıştır. Modelde etik, kamusal fayda ve mesleki örgütlenme meslekleşmenin diğer aşamaları olarak ifade edilmiştir. Meslekleşme modellerinden bir diğerini Wilensky (1964) su şekilde tanımlar: · Tam zamanlı bir mesleğin yaratılması: Mesleğe olan ihtiyaç ortaya yeni çıkmış olabilir ya da meslek geçmişten beri var olan bir ihtiyacı karşılıyor olabilir. Yaratılan meslek sosyal ihtiyaçlar sonucunda ortaya çıkmalıdır. · Mesleki okulların kurulması: Böylece mesleki bilginin varlığı somutlanırken aynı zamanda mesleki bilginin kurumsal düzeyde gelişimi sağlanır. Meslekleşme düzeyinin bir sonraki aşamasında meslekle ilgili üniversiteler kurulur. · Mesleki derneklerin oluşması: Bu tür dernekler mesleki görevlerin doğasını tam anlamıyla, daha açık bir şekilde tanımlama girişiminin sonucu olarak oluşur. · Etik kodlarının oluşturulması: Mesleki iliksilerin tümünü kapsayan etik kodlarını içerir. Mesleki dernekler ya da kanunlar tarafından düzenlenir. Wilensky (1964) geliştirdiği meslekleşme modelinde, mesleği toplumsal ihtiyacın ortaya çıkardığını belirtmektedir. Dolayısıyla meslek toplumsal faydasını, cevap verdiği toplumsal ihtiyaç üzerinden gerçekleştirmektedir. Formel eğitim, dernekleşme ve etik Wilensky’in modelinin diğer bileşenleridir.

39 Nelson (1994)’a göre ise bir isin meslek niteliği kazanabilmesi için gerekli unsurlar sunlardır: · Mesleki değerler · Meslek örgütlerine üyelik · Mesleki normlar · Akademik birikim · Teknik becerilerin geliştirilmesi Nelson (1994), kendisinden önceki sosyologların geliştirdiği modellerde olduğu gibi, meslekleşme sürecinde formel bilginin, uzmanlığın, dernekleşmenin ve etiğin önemini vurgulamıştır. Meslekleşme modellerini bir bütün olarak incelediğimizde mesleğin baslıca beş niteliği öne çıkmaktadır: Toplumsal fayda, is üzerinde uzmanlaşma, formel mesleki eğitim, mesleki etik normları ve mesleki dernekleşme. Dolayısıyla bir isin meslekleşmesi için bu beş unsura sahip olmalıdır. Bu nedenle bir isin meslekleşme sürecini anlamak için, bu beş unsurun açıklanması gerekmektedir.

40 Mesleğin Topluma Olan Katkısı: Toplumsal Fayda
Tarih boyunca bilinen bütün toplumlarda, ihtiyaçların karşılanması açısında “is” kavramı büyük önem taşımaktadır. ilkel toplumların dahi barınma, beslenme, toplama, avlanma gibi ihtiyaçları bulunmakta ve bu ihtiyaçların giderilmesi gerekmektedir. Sanayi toplumlarında ise ihtiyaçlar sayılamayacak derecede artmıştır. is, bu ihtiyaçları karşılamak adına, üretim değeri yaratan, nitelikleri belli olan çalışmaları ifade eder (Hançerlioğlu, 1993, s.147). Engels (2002), “Doğanın Diyalektiği” adlı yapıtında is için söyle der: “Ekonomi politikçiler is bütün zenginliklerin kaynağıdır derler. Fakat is, bundan öte sonsuz bir şeydir. insanın tüm varlığı için ilk temel Sart odur ve bu ölçüdedir ki bir anlamda insanı is yaratmıştır.” Toplum temelde, ihtiyaçların karşılanması için gerçeklesen üretim iliskileri etrafında oluşmaktadır. Bu iliksi toplumun ekonomik altyapısını oluşturur ( Hançerlioğlu, 1993, s.331; Marshall, 1999, s.732). Dolayısıyla “is” kavramı, toplumun temel unsurudur. Đs kavramının olduğu ortamda ise, daha önce ayrıntısıyla ele alınan “is bölümü” olgusu karsımıza çıkmaktadır. ilkel toplumlarda, avcılık ve toplayıcılık döneminde, erkeklerin avcı kadınların ise toplayıcı olarak is görmeleri ilk is bölümünü yaratmıştır (Senel, 1985). Bu basit bir işbölümüdür ancak, mekanik dayanışmanın ürünü olarak, o anki toplum ihtiyaçlarını karşılamaya yeterlidir. Toplum geliştikçe is bölümü artarak devam etmiştir. Bunun temel nedeni, is bölümünün verimliliği arttırarak ekonomik hayatı daha verimli hale getirmesidir (Durkheim, 2006b, s.279). Çünkü verimlilik, sanayi toplumları için önem taşımaktadır. Daha gelişmiş is bölümleri daha fazla verimlik sağlamaktadır. 11

41 is bölümünün is hayatına katkısını Smith (1997, s
is bölümünün is hayatına katkısını Smith (1997, s.19-20) toplu iğne yapımı ile açıklar: Bir isçi tam performans ile bir günde bir iğne yapabilmektedir. Ancak toplu iğne yapımı, her biri bağımsız bir is kolu olan alt parçalara ayrılarak yapıldığında (bir isçi teli girer, bir başkası düzeltir, üçüncüsü keser, dördüncüsü ucunu sivriltir, besincisi toplu ucun takılabilmesi için tepesini ezer, altıncısı toplu ucu takar, yedincisi iğneleri beyazlatır, sekizincisi paketler) sekiz isçi bir günde adet toplu iğne üretebilmektedir. Đs bölümü sonucunda aynı sayıda insanın üretimde sağladığı büyük artısın üç nedeni bulunmaktadır (Smith, 1997, s.21): 1. isçinin is üzerindeki uzmanlığının artması, yapacağı is miktarını artırmaktadır. is basit bir isleme indirgendiğinde ve bu islem isçinin tek uğrası olduğunda, isçinin is üstündeki becerileri gelişmektedir. 2. Bir isten diğerine geçerken zaman kaybedilmektedir. Bir isten farklı bir yerde ve farklı aletlerle gerçeklestirilen bir diğer ise hızlı geçis genellikle mümkün değildir. Đs bölümü ve uzmanlaşma kaybedilen zamandan tasarruf sağlamaktadır. 3. Uygun makinelerin kullanılmasıyla isler kolaylaşmakta ve kısalaşmaktadır. Ayrıca is bölümü sonucunda kisi dikkatini tek bir amaca yöneltmektedir. Böylece kisi, isi yapmak için (eğer is sartları uygun ise) kolay ve kestirme yöntemler geliştirmektedir. Makinelerdeki yeniliklerin önemli bir bölümü onu kullananlar tarafından geliştirilmiştir. Günümüz sanayi toplumlarında ihtiyaçlar o derece artmıştır ki, mekanik dayanışımsa biçimi is bölümü bu ihtiyaçları karşılamakta yetersiz kalmıştır. Yeni koşullar altında organik dayanışma ile “is” kavramı evrimleşmiş, “meslek” kavramı ortaya çıkmıştır. Toplumsal yoğunluğu yaratan dinamiklerin neticesinde çok çeşitli ihtiyaçların karşılanması, ancak mesleklerin ortaya çıkması ile mümkün hale gelmiştir. Böylece sanayi toplumları, meslekler toplumlarına dönüşmüştür (Barber, 1996, s.62). Tıpkı bir isin toplum ihtiyacı olan bir üretimi gerçekleştirmesi gibi, bir meslek de bir toplum ihtiyacını karşılamak üzere ortaya çıkmaktadır. Yani bir meslek toplumsal kabulünü, ancak toplumsal bir ihtiyaca cevap verdiği ölçüde sağlamaktadır. Diğer taraftan meslek, bireyi toplum ile bütünleştiren bir araçtır. Bireyin topluma eklemlenişi ve toplum ile bütünleşmesi, önemli ölçüde meslek üzerinden gerçekleşmektedir. Dolayısıyla bireyin kamusal alandaki görünürlüğü en çok meslek aracılığı ile gerçeklesir (Hall, 1975, s. 67, akt: ilhan, 2008,

42 Organik Dayanışmanın Ürünü: Uzmanlaşma
Uzmanlasma, bir is üzerinde ustalık ve beceriye ek olarak “yargı yeteneği” elde etmeyi kapsamaktadır. Uzmanlasma is bölümünün bir sonucudur. Dolayısıyla uzmanlasmanın nedenlerini ve gelisimini anlamak, geleneksel ve sanayi toplumlarında is bölümünü inceleyerek, içerdikleri farklılıkları tanımlayarak mümkün olacaktır. Durkheim (2006b), is bölümünün, daha öncede bahsedildiği gibi, mekanik dayanışma ile birlikte başladığını belirtmektedir. Geleneksel toplumlarda en büyük is alanı olan tarımın değisik dallarındaki isleri tümüyle ayrıştırmak olanaksızdır. Saban süren, tırmık, orak kullanan, tohum atan ve hasat toplayan çoğunlukla aynı kisidir (Smith, 1997, s.21). Bu nedenle geleneksel toplumlarda is bölümü zanaatçılıkta gelişmiştir. Zanaat ile ilgili beceriler ise usta- çırak iliksisinin sonucunda elde edilen bilgilerle öğrenilir. Usta-çırak iliskisi, ileride ayrıntılarıyla incelenecek olan, meslekleşmede “formel mesleki eğitim” niteliğinin temelini oluşturmaktadır. Geleneksel toplumlarda is bölümü mekaniktir. Mekanik is bölümünde değirmenci, buğdaydan un üretir, fırıncı ise bu undan ekmek üretir. Demirci balta ucunu üretir, marangoz ise o balta ucuna sap üretir. Din adamı dini konularda uzmanlaşmış kişidir ve dini ritüelleri yönetir. Örneklerde olduğu gibi mekanik is bölümü karmaşık değildir. Bir ustalık ve beceri gerektirir ancak, yargı yeteneğine gerek yoktur. Durkheim’e (2006b) göre bunun nedeni toplumun geleneksel yapısı içindeki yüz yüze ve mekanik ilişkilerdir. Hayat tarzı, adetler ve ritüeller ortaktır. Toplumda “ortak bilinç” hakimdir. Bu mekaniklik içerisinde herkes birbirine benzer. Toplumsal farklılıklar çok azdır. Tek tip toplumda nüfusun önemli bir bölümü olan çiftçiler Kendi yiyeceklerini, giyeceklerini veya ihtiyaç duydukları aletlerin büyük bir bölümünü kendileri üreterek ekonomik olarak kendi kendilerine yeterlidir. Karmasık is bölümünü gerektirecek koşullar oluşmamıştır.

43 Modern toplumlara gelindiğinde ise ekonomik sistem karmaşıktır
Modern toplumlara gelindiğinde ise ekonomik sistem karmaşıktır. Karmaşıklığın temel nedeni, endüstriyel yapının durmaksızın gelişim içerisinde olmasıdır. Gelişim beraberinde yeni ihtiyaçların ortaya çıkmasını sağlamaktadır. Uzmanlaşmanın nedenin anlaşılması ancak ortaya çıkan yeni ihtiyaçların anlaşılmasına bağlıdır. Modern toplumlarda organik yapıya bağlı olarak ortaya çıkan çok çeşitli ihtiyaçlar, çok çeşitli uzmanlıkların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. is bölümü ve uzmanlaşma Weber (1995)’e göre de ihtiyaçlar doğrultusunda ortaya çıkmıştır. Weber (1995, s ), toplumda bireylerin uzmanlaşmasıyla toplumsal ihtiyaçların karşılanmasının mümkün hale geldiğini belirtir.

44 Meslek Dernekleri Mesleki dernekler, mesleğin tüm üyelerinin üstünde, mesleğin birliğini koruyup geleneklerini, ortak alışkanlıklarını sürdüren ve gerektiğinde bunlara uyulmasını sağlayacak yaptırım gücüne sahip topluluklardır (Durkheim, 2006a, s.53). Mesleki derneklerin temel amacı, mesleği geliştirmek, üyeleri arasında birlik ve beraberliği sağlamak, ortak değerler etrafında toplamak, mesleği, toplum karsısında, onurlu, saygın bir konuma getirmek ve sonuçta da herkes açısından yararlı bir meslek ortamı sağlamaktır (Aydın, 2002, s.74). Mesleki örgütlenmenin kökeni oldukça eskilere dayanmaktadır. Genellikle zanaatlar ortaya çıkar çıkmaz, farklı toplumlarda, benzer şekilde, mekanik dayanışmaya uygun örgütlenmeler ortaya çıkmaktadır. Örgütlü ticari faaliyetlere sağlanan ayrıcalıklar, ortaçağ Avrupa’sında korporasyonların ortaya çıkmasını sağlamıştır. Korporasyon, fiyatların ve buna bağlı olarak karların düşmesine neden olacak serbest rekabeti önlemek için oluşturulan ve mesleğin bütün üyelerini bir araya getiren örgüttür. Yönetimden elde edilen ayrıcalıklar, rekabetten korkmadan, fiyatların yükselmesine olanak sağlamaktadır. Korporasyonlar ayrıca, mesleki eğitimin temeli olan usta-çırak iliksilerinde, ustanın çırağa, çırağın da ustaya karsı yükümlülükleri düzenleyen kanunlar üretmişlerdir. Böylelikle bir isin tüm unsurları üzerinde denetim sağlanmaktadır (Smith, 1997, s ). Korporasyonlar dinsel kuruluşlardır ve üyeleri cemaat tarzı örgütlenmeydi. Kurbanlarla, şölenlerle ortaklasa kutlanan kendilerine özgü bayramları bulunmaktaydı. Üyelerin ortak hesapları bulunmakta, bu hesaplara para ve yiyecek dağıtımları yapılmaktaydı. Sıkıntıda bulunanlar üyeler, bu hesaplardan desteklenmekteydi. Yeterince varlıklı olan bütün korporasyonların ortak hesapları bulunmaktaydı. Çıkar ortaklığı, kan bağının yerini tutmaktaydı. Đsçi korporasyonlarının bile kuruluş amacı, her şeyden önce birlikte yasamak, evin dışında yorgunluk ve sıkıntılarını giderecek bir takım eğlence yolları bulmak, aile ortamından daha genis, kent sınırlarından daha dar bir içtenlikli ortam bularak yasamı daha kolay ve daha hos geçirmekti (Durkheim, 2006a, s.31-33). Eski Türk medeniyetlerinde, Avrupa’daki korporasyona benzeyen zanaat örgütlenmeleri bulunmaktadır. Bu örgütlere ahilik denmektedir. Selçuklular tarafından kurulan, Osmanlı Devleti’nin kuruluş yıllarında yaygınlaşan ahilik teskilatı, kendisine özgü kurallarla isleyen zanaatkarlar birliği ve eğitim kurumunu ifade etmektedir (Çağatay, 1981, s.44). Ahilik, korporasyondan farklı olarak, etik değerleri ön plana çıkarmaktadır. Ahilik teşkilatlarında mesleki etiği, dini ahlak değerlerini temel alarak oluşturmuştur. Ahilik ve korporasyon sistemi sanayi toplumunun ortaya çıkması ile birlikte yerini “lonca” teşkilatlarına bırakmıştır. Loncalar, is etiği ve disiplini altında is erbabını korumak, gelenek ve göreneğe sahip çıkmak, zorunlu olmadıkça is değiştirilmesinin önüne geçmek, zayıfı korumak ve beraberce savunmak ilkelerini temel alan teşkilatlardır (Akgemci ve Özgener, 2002, s. 51). Lonca teşkilatları, ahilik ve korporasyon sistemlerinin görevlerini tümüyle üstlenmektedir ancak, dini ritüeller lonca teskilatlarında önemini yitirmektedir. Bunun yerine evrensel etik kuralları ön plana çıkmaktadır.

45 Modern anlamda meslek dernekleri, sanayi devrimi sonrasında 19
Modern anlamda meslek dernekleri, sanayi devrimi sonrasında 19.Yüzyıl’ın sonlarına doğru yasal düzenlemelerin yapılmasıyla ortaya çıkmıslardır (Mahiroğulları, 2000, s.1). Organik dayanısma toplumlarında, mesleki değerlerin ve meslek etiğinin yerlesebilmesi için, meslek örgütlerinin dağınık ve birlikten yoksun durumda bulundukları lonca teskilatları yerine, örgütlü, belirli bir toplumsal küme olması, diğer bir ifade ile kamusal kurum olmaları gerekmektedir (Durkheim, 2006a, s.27). Çünkü sanayi toplumlarında is çevresi, kasaba ölçüsünde olmaktan çıkıp ulusal ve uluslararası bir nitelik aldığına göre, mesleki örgütlenme düzeyinin de aynı ölçüde gelismesi zorunlu hale gelmistir. Sanayi toplumlarında meslek örgütleri geleneksel toplumlardaki sekliyle var olamamaktadırlar. Sanayi toplumlarında yasanan değisim ve farklılasma, kültürün her alanında olduğu gibi, is iliskilerini de derinden etkilerken, ne korporasyonların, ne ahilik teskilatlarının, ne de loncaların yeni ihtiyaçlara cevap verebilme yeterlikleri kalmıstır. Đs yapısındaki değisiklikler, zanaatların yerini mesleklere bırakmasına, zanaat birlikleri olan korporasyonların, ahilik teskilatlarının ve loncaların yerini ise, meslek derneklerine bırakmasına yol açmıstır. Sanayi toplumlarında mesleki derneklesmenin en belirgin faydası, mesleğin enformel kosullarının yayılarak tüm formel kosulları tehdit eder hale gelmeden önce, sürecin durdurulmasıdır (Öke, 2008, s.111).

46 Formel kosulların olusturulmasında, etik kodlarının belirlenmesi ve uygunsuz davranısların yaptırımlarla dıslanması büyük önem tasımaktadır. Mesleğe iliskin etik kodlarını, meslek derneklerinin etik komiteleri olusturmaktadır. Loncalarda ve diğer geleneksel meslek örgütlenmelerinde böyle bir komite bulunmaz (Durkheim, 2006a). Daha öncede belirtildiği gibi, geleneksel toplumlarda meslek etiği, dini ahlak kuralları üzerine temellendiği için, bu tarz bir komiteye gerek duyulmamaktadır. Meslek derneklerinin olusturduğu bu komitelerin içinde, meslek uygulayıcıları, akademisyenler, siyasi otorite temsilcileri ve toplum bilimciler bulunmaktadır (bknz: Goldpaper, 1990). Etik komitelerindeki genis katılım, etik kodlarının, toplumsal faydayı garanti altına alacak sekilde olusturulmasında büyük önem tasımaktadır. Bir diğer formel kosul, formel mesleki eğitim ile ilgilidir. Modern toplum kosullarının, formel mesleki eğitimi zorunla hale getirmesi, mesleki eğitimin kurumsallasmasıyla sonuçlanmıstır. Mesleki eğitim kurumları, uygulayıcıların ihtiyaç duyduğu becerileri ve uzmanlığı kazanmasında, is dünyasının beklentilerini göz önüne almak durumdadır (Mndebele ve Dlamani, 2008). Ancak eğitim kurumları, is çevresinden gerekli bilgiyi hızlı alamadıkları için, eğitim programlarında hızlı değisim gösterememektedirler (Albrecht ve Sack, 2000, s.1-3). Meslek dernekleri, tam bu noktada devreye girerek, is dünyasının beklentilerini analiz edip, ihtiyaç duyulan becerilerin ve uzmanlığın niteliklerini eğitim kurumlarına aktarmaktadır. Eğitim kurumları, eğitim programlarını bu bilgiden faydalanarak düzenlerler –ki bu durum, ekonominin gelismesinde, istihdamın kolaylasmasında ve mesleğin topluma olan katkısını arttırmakta son derece önemlidir- (Adıgüzel, 2009, s.115). Meslek derneklerinin aksine, geleneksel meslek örgütlenmelerinin mesleki eğitime katkısı enformel biçimdedir. Usta-çırak eğitimi, loncalar gibi geleneksel örgütlenmelerin tekelindedir. Geleneksel meslek örgütleri eğitim kurumunun kendisidir (Marshall, 1999). Sanayi toplumlarında meslek derneklerinin kurulması ile, mesleki gelisim, uygulayıcılara yönelik performans standartlarının tanımlanması, mesleki etik kodlarının olusturulması, formel mesleki eğitime katkı ve meslek içi dayanısma sağlanmaktadır. Böylece mesleki değerler olusturulmus, korunmus ve mesleğin toplumsal faydası garanti altına alınmıs olmaktadır

47 Meslek Etiği Etik yunanca gelenekler anlamındaki “Ethos” kelimesinden gelmektedir ve üç sekilde tanımlanmaktadır (The Oxford Popular Dictionary, 1995): · Değer yargıları bilimi, · Đnsan yasamında kabul görmüs kurallar bütünü, · Đnsanlara ait en genis anlamdaki sorumlulukların bilimi, sivil, politik ve uluslararası yasa bilimi. Mintz (1996, s.827) etiği, iyi bir hayat yasamamızı sağlayan, deneyimlerle elde edilen karakter üstünlüğü olarak tanımlarken, Durkheim (2006a, s.46) etiği, yaptırımları olan hal ve davranıs kuralları olarak ifade etmektedir. Diğer taraftan Pieper (1999, s.16-17) etiği, insan eylemlerini konu alan, bir eylemi ahlaki açıdan “iyi” yapan kavram olarak, Marshall (1999) ise, davranısların doğruluğunu ve yanlıslığını arastıran disiplin, değerler sistemi olarak açıklamaktadır. Tanımlamaların ortak noktası, etiğin, insanlar arasındaki iliskinin nasıl olması gerektiğini ve ahlaki açıdan doğru ile yanlısı arastıran felsefe bilimi olmasıdır. Antik çağlardan bu yana filozoflar, “evrensel etik” konusunda çalısmalar yapmıs, etik kuralları olusturma girisiminde bulunmuslardır (Stinger, 1993, s.10). Bu tartısmalarda etik tanımlamaları bir kesime ait değildir, bireyselliği asar, evrensel hukuku temel alır (Heller, 2006, s.55). Etik, insan davranıslarının uygunluk kosullarını bir araya getirirken, insan hayatını etkileyen uygulamaların her biri ile yakın iliski içine girer (Pieper, 1999, s ). Schunt’ da (akt: Heller, 2006, s.89) uygulamaların etkisini vurgulayarak, sadece zihinsel 20edimlerin geri alınabileceğinin, fiile dönüsen eylemlerin ise geri alınamayacağının altını çizmistir.

48 Uygulamalar zihinsel edimlerden farklı olarak, sonuçları itibariyle, çok daha büyük etkiler yaratmaktadırlar. Bu nedenle, geçtiğimiz yüzyılda, meslekleşmede etik davranışları tesvik etmek ve etik kodlarını olusturmak, gerek akademide gerekse uygulamacılar üzerinde önemli bir çalımsa alanını oluşturmaktadır (Murphy, 1988; Harrison, 2004, s.3). Mesleki etik, belirli bir meslek grubunun, mesleğe iliksin olarak oluşturduğu, koruduğu, meslek üyelerini belirli bir sekilde davranmaya zorlayan, kişisel eğilimlerini sınırlayan, etik kodlarına uymayan üyeleri meslekten dıslayan, meslek içi rekabeti düzenleyen ve toplum yararı ideallerini korumayı amaçlayan mesleki ilkeler bütünüdür (Aydın, 2002, s.4). Evrensel etik ilkeleri üzerine temellenir ve is ilişkilerinin nasıl yürümesi gerektiğini belirler (Brown ve Clow, 2008, s.55). Mesleki etik, mesleğin topluma olan faydasının denetçisi işlevindedir. Mesleği, etik davranıslar üzerinde sekilendirerek, meslek üyelerinin topluma karsı sorumluluklarına ilişkin kuralları örgütler. Hegel (2001, s: ), toplumsal ilişkilerin örgütlenmesiyle ilişkili olan her seyi bireysel davranış ilkelerini saptayan etiğe dayandırarak, etiğin kurumsallaşmasında bireysel etik ilkelerini temel almaktadır. Durkheim’de (2006a, s.48) genel etik kurallarının, bireysel etik kurallarını temel aldığını vurgulamaktadır. Böylece mesleki etik kodları, bireysel etiği temel alarak tanımlanabilir hale gelmekte, süregelen etik kabullerini kapsayabilmektedir. Ancak Durkheim (2006a), meslek etiğinin, bazı koşullarda, bireysel etik ilkelerinden ayrıldığını belirtmektedir. Yazar bu durumu su şekilde açıklar: “Bizim öğretmen olarak sahip olduğumuz görevler, tüccarlarınkinden farklıdır; sanayicinin görevleri askerlerinkinden, askerinkiler rahiplerinkinden farklıdır… Bu bakımdan farklı meslek sayısı kadar etik ilkeleri bulunduğunu ve genel ilke olarak her birey bir meslek icra ettiği için, bu farklı etiklerin birbirinden kesinlikle ayrı birey gruplarına uygulandıkları söylenebilir. Hatta bu farklılıklar zıtlık noktasına varabilir

49 Meslek; bilgiye dayanan, araştırma ve deney üstüne kurulan, ahlaki değerleri kapsayan ve belli ücret karşılığında yapılan hizmettir (1993:126). Bu tanımdan yola çıkarak mesleğin sadece ekonomik bir süreç değil aynı zamanda sosyal, kültürel ve teknik bir olgu olduğu söylenebilir.

50 Durkheim (2006a) meslek etiği konusunda gündeme gelen soruları ikiye ayırır: · Etiğin, diğer alanlarıyla karsılastırıldığında, meslek etiğinin genel niteliği nedir? · Her türlü meslek etiğinin yerlestirilmesi ve normal isleyisinin sağlanması için gereken genel kosullar nelerdir? Meslek etiğinin ayırt edici özelliği, kamu bilincinin uygulamaları değerlendirirken sergilediği kayıtsızlıktır. Etiğin diğer alanlarındaki ihlaller bu denli hosgörüyle karsılanmaz. Mesleki etik kodları, meslek üyelerinin yerine getirdiği isleri düzenlediği için, mesleğe üye olmayan bireyler bu islerin ne olduğu, nasıl olması gerektiği, bunlarla yükümlü bireylerin özel iliskilerin nasıl olması gerektiği duygularına sahip olamaz. Bu nedenle, mesleki etik kusurlarına kamu bilinci ilgisiz kalır. Kusurlar ancak genel sonuçlara ve büyük etkilere yol açarsa kamuoyunu etkiler. Kamu bilinci mesleki etiğe ilgisiz kalıyorsa, tolum içerisinde, meslek etiğinin bünyesinde geliseceği ve bu kodlara uyulmasını sağlayacak kurumların olması gereklidir. Etik kodlarını olusturan, kamunun kayıtsız kaldığı etik ihlallerini dikkate alan, yaptırım uygulayan kurum ise meslek dernekleridir (Durkheim, 2006a, s.51). Mesleki etik, bireysel etiği temel alsa da, uygulama alanı olarak, sınırlı bir bölgede yer almaktadır. Doğal olarak, meslek grubunun eseridir ve bu grubun niteliği, etik kodlarının niteliğini belirlemede en büyük etken olmaktadır. Meslek grubu ne denli güçlü bir olusuma sahipse genel olarak kendisine özgü etik kodları artacak ve bu kodların bireyler üzerindeki yetkisi artacaktır. Meslek grubunun iç bütünlüğü arttıkça, bireylerin temasları da artacaktır. Bu temaslar artıp sıklastıkça, daha çok düsünce ve duygu alısverisine girilecektir, çünkü paylasılanların sayısı artmıs olacaktır (Durkheim, 2006a, s.52). Bu durum tekrar, etik kodlarının olusturulmasında, meslek derneklerinin önemini göstermektedir.

51 Meslek bir kişinin hayatını kazanmak ve geçimi sağlamak için sürekli olarak çalıştığı iş ya da fikir alanı anlamı ile beraber sosyal, kültürel ve teknik yapıyı barındıran bir kavramdır. Toplumsal bir ihtiyacın giderilmesi, toplum tarafından benimsenmiş bilimsel ilkeler üzerinde temellenme, meslek öncesi temel bilimlerde ve kültür konularında yeterli hazırlık, denenmiş ve geliştirilmiş tekniğe sahip olma, görevinin yerine getirilmesinde zaman ve davranış yönünden algılama, yargılama ve aklın kullanılması, toplum sorumluluklarının yerine getirilmesinde kabul edilmiş ahlaki değerlere uyma, meslek öğelerini oluşturur (Canpolat, 2012 :4230). Ayrıca meslek çift taraflı yararın olduğu bir durumdur. Diğer bir anlatımla, meslek sahibinin o meslekten yarar sağlamasının yanında toplum da o meslekten fayda sağlamaktadır (Ertekin, 1988; Vural ve Coşkun 2011:70). Bu tanımda diğer tanımlardan farklı olarak bir işin meslek olarak nitelendirilebilmesi için kişi-toplum bazında karşılıklı olarak fayda sağlaması gerektiği vurgulanmıştır. Myron Lebermann’a göre meslek; uzun süreli özel bir eğitim, mesleğe ve meslektaşa mesleki uğraşında serbesti vermek, bu profesyonel serbesti çerçevesinde mesleğe bağlı her türlü yargı ve kararlarında kişisel sorumlulukları kabul etmek, ahlak kurallarını belirlemiş olmak (Dursun ve Şentürk, 1993:127) gibi kendine özgü kuralları olan sosyal bir hizmettir (Canpolat, 2012: 4230). Lebermann bu tanımla mesleğin kendi kendini kontrol edebilen bir olgu olduğunun altını çizmiştir.

52 Ertekin (1988), Vural ve Coşkun (2011)’a göre bir işin meslek sayılabilmesi için dört özelliğin var olması gerekmektedir. entelektüel olma, hizmet etme, mesleki örgütlenme ve ahlaki sorumluluk Kalender ise meslek tanımının içine, eğitime dayalı olması, bir sanat yada hizmeti yürütebilecek kadar ustalık gerektirmesi, bir bilgi dalı ve ahlak standartlarına bağlı kalınması gibi unsurların katılması gerektiğini ifade etmiştir. Ayrıca Kalender, bir faaliyet alanın meslekleşmesi için, işin tanımlanması, görevlinin vazgeçilmez bir rol üstlenmesi, eğitim, işe alma ve ahlak standartlarının bulunması, meslek görevlilerinin örgütlenmesi gibi bazı ön şartların bulunması gerektiğini savunarak (1999 Aktaran: Güllüoğlu, 2006, ss.1-2) görev tanımlarının ve standartlarının açık olması gerekliliği ve dernekleşmesi gerektiğine vurgu yapmıştır. Işık ve Akdağ (2011: 11) da bir uygulama alanının meslek olarak kabul edilebilmesi için eğitiminden, uygulama aşamasındaki etik yaklaşıma, meslek kültürünün oluşumundan, uygulayıcının sahip olması gereken temel özelliklere ve örgütlenme koşullarına kadar birçok ayrıntının temel mesleki esaslar çerçevesinde tanımlanmış olması gereklidir, ifadesi ile Kalender’in tanımını desteklemektedir

53 Şimşek herhangi bir uğraşın meslek sayılabilmesi için taşıması gereken bazı ön koşulları şöyle sıralamıştır (1995:10): - Belirli bir eğitimi tamamlamak ve konusunda sistemli bir bilgi sahibi olmak, - Uzmanlaşmış bir uygulama, - Mesleğe giriş ve mesleğin icrasında kesin standartların bulunması, - Ahlak kurallarına uyma, - Sosyal sorumluluk ve kendi kendini kontrol.

54 Ertekin, herhangi bir uğraşın meslek olarak nitelenebilmesi için üzerinde durulması gereken bir takım noktaları şöyle sıralamıştır (Ertekin, 1988: 2-3): - İşin sosyal niteliği nedir? - Meslek yapısının çözümlenmesi, geçirdiği değişim ve bunun nedenleri nelerdir? - Bu uğraşın kurumsal içeriği ile ilgili olarak üzerinde durulması gereken noktalar neler olabilir? - Uğraşın toplum içindeki diğer işlerle ilişki biçimi, sosyal tabakalaşma, yaşam biçimi ve öteki etmenlerle olan bağlantısı ne düzeydedir? - Toplumda belli bir meslek adamı olarak oynadığı rol nedir? - Yapılan görevin incelenmesiyle ortaya çıkarılan bir takım ölçütlere göre irdelenmesi, nasıl bir sonuç vermektedir? - Mesleğin bir geçim kaynağı olarak durumu nedir? - Sosyal statüde değişim meslekte, saygınlıkta, yetki, görev ve sorumluluklarda gelir ve refah düzeyinde ne gibi farklılıklar yaratmaktadır? - Bu değişkenlerin birinde veya birkaçında meydana gelen yükselme ya da alçalma, genellikle öteki değişkenlerde de bir farklılık meydana getirebilir mi?

55 Meslek, fertlerin geçimini sağlayan, genel sosyal statülerini belirleyen ve kendine Özgü kanunî ve ahlâkî kuralları olan göreli sürekli bir faaliyet tarzı olarak tanımlanabilir . Sosyal yapıda işbölümü içindeki yerine göre fonksiyonları belirlenen bu faaliyet tarzı yani meslek, fert ve toplum arasındaki önemli etkileşim bağlarından birini oluşturur. Fert ile ilgili her şey toplumu etkilediği gibi, toplum ile ilgili her şey de ferdi etkilemektedir. Zira insanın sosyal bir varlık olabilmesi toplum içinde yaşamasına bağlıdır; toplumun varlığı da insanların birarada yaşaması sonucudur. Meslek olgusu sadece sosyolojide değil diğer bilim dallarnca da ele alınıp incelenmektedir. Fert-meslek-toplum bağlantısında sosyoloji meseleye toplum açısından yaklaşırken; psikoloji bu bağlantının özelliklerini ve etkilerini, ferdi odak noktası yaparak incelemeye çalışır. Şüphesiz her iki bilim dalı da birbirlerinin bulgularına ihtiyaç duyar ve gerektiğinde faydalanır. Psikoloji ve sosyoloji dışnda-bu iki bilim dalının verilerine dayanarak- çeşitli inceleme alanlarının da konuya kendi pratik gayeleri açısından yaklaştıklarını görüyoruz. Yönetim bilimi, işletme, pazarlama, reklamcılık, turizm gibi alanları örnek olarak gösterebiliriz. Fert ve toplumun bir bütünün ayrılmaz parçaları olduğunu temel ilke olarak benimsediğimizde, her sosyal olguda olduğu gibi, sosyolojik açıdan meslek olgusunu ele alırken de iki hareket noktası karşısımıza çıkıyor. Bunlardan birincisi, konuyu psikoloji ve sosyal psikolojiye indirgemeden ancak onlardan faydalanarak, fert açısından ele almaktır, ikincisi ise konuya sosyal yapı ve süreçlere ağırlık vererek yani toplum açısından yaklaşmaktır.

56 Birey açısından önemi Bütün bu öncelikle görülebilinen etkilerden başka meslek faktörü bir başka şekilde de etkisini sürdürür- Ferdin ruhî ve fizikî yönden sağlığım etkiler. Pek göze çarpmayan bir tarzda yavaş yavaş fikirleri, değerleri, ölçüleri ve davranışları değiştirir. Bir mesleğin ferde belirli özellikler kazandırması, ferdin mesleki grubun geçici bir üyesi değil, hiç olmazsa ayırdedici özellikleri kazanabileceği makûl bir süre boyunca mesleğin devamlı mensubu olmasına bağlıdır. Çağdaş sosyologlar içinde zirvelerden biri olan Sorokin'e göre mesleğin ferdlere ayırdedici özellikler kazandırması iki aşamada meydana gelir. İlk safhada, her meslek kendi üyelerini seçer. Bu durum ekseriya kaliteli eleman gerektiren meslekler için doğrudur. Güzel sesli olmayan kişiler, Metropoliten Operada şarkıcı olamayacakları gibi, zayıflar da ağır siklet şampiyonu olamazlar. Zeka seviyesi düşük olanlar zihnî kaabiliyet gerektiren mesleklere giremezler. Dikkatsiz bir kişi veznedar olamaz. Pratik olarak her mesleğin belli Ölçüde bu seçimi yaptığını görüyoruz. Sonuçta, birbirlerinden büyük ölçüde farklı kabul edilen mesleklere sahiptirler. İkinci safhada, devamlı meslekî faaliyet (yeni bir kişinin sürekli aynı meslekî faaliyette bulunması) üyelerinin vücut yapılarına, zihnine ve davranışlarına şekil verir. Meslekî faaliyetin bu değiştirme etkisi «görev organı yaratır» ilkesinde yatmaktadır. Meslekî faaliyet uzun yıllar yapıldığında özellikleri ve taleplerine göre üyelerinin zihni, ahlâkî, sosyal, psikolojik ve anatomik özelliklerini şekillendirecektir. Uzun zaman fizik profesörü olan bir kişinin dünyaya bakışı, uzun zaman papaz olan kişininkinden farklıdır. Her ikisinin bu bakış açısı da uzun süre fabrika işçisi, eczacı, çiftçi, denizci, bankacı, kral ya da fahişe olan kişiden farklı olacaktır. El ve kafa işçisinin vücud organları, adale ve bakışları, karşılaşabilecekleri özel meslekî kazalar, intihar oranı, zihnî bozukluklar ve hayat süresi kadar duyum, algılama, hayal, dikkat, hassasiyete kadar bütün farklılıklar onların toplam zihni, ahlâkî özelliklerini ve sosyal hayatlarım etkileyecektir.

57 Sosyal Açısından Meslek Olgusu
Sosyolojide mesleğin önemi sosyal tabakalaşma sistemi içinde ferdin sosyal statüsünü yani toplum nazarındaki itibarını belirleyen sosyal sınıf faktörlerinden biri olmasından kaynaklanmaktadır. Gelir seviyesi, yaşama tarzı ve sınıf şuuru gibi meslek faktörü de gerek statik analizde ferdin sosyal sınıf konumunu belirlemede, gerekse dinamik analizde ferdin tabakalaşma sistemi içindeki dikine yahut yatay hareketliliğini göstermede büyük önem taşır. Fert- meslek-toplum ilişkisi bu yüzden sosyolojik anlamım, sosyal tabakalaşma sistemi içinde

58 Profesyonelleşme Ülkelere göre, profesyonelleşme algılayışı ve kavramın teorik çerçevesi açısından bariz farlılıklar bulunmaktadır. İki büyük ekolden bahsedilmektedir. Anglo-Amerikan ve Kıta Avrupası. Kıta Avrupası’ndan kastedilen Alman ve Fransız literatürüdür. Amerika ve İngiltere ise Anglo-Amerikan yaklaşımın şekillendiği ülkelerdir. Alman ve Fransız literatürlerinde profesyonel meslekler ile ilgili teorik yaklaşımların az oluşuna karşın, İngiliz ve amerikan literatüründe bu teorilere daha fazla rastlanmasının nedenlerinden biri olarak, ülkelerin sosyal yapılarındaki kültürel farklıklar gösterilmektedir. İngiltere ve özellikle Amerika’ da yasal baskı grupları hatta, özel hükümetler olarak görülen profesyonel meslekler yasaları etkileyen ve şekillendiren bir geniş güce ve kendi alanlarında özerklik için devlet ile rekabet edebilme kapasitesine sahiptirler. Bürokratikleşme derecesinin ve devletin gücünün daha fazla olduğu Fransa ve Almanya gibi kıta Avrupası ülkelerinde mesleki gruplar, gücü ele geçirme ve profesyonel meslek olma yolunda aynı imkânlara sahip olamamıştır (Gispen, 1990:126).

59 Profession kelimesinin etimolojik kökenine bakıldığında tarihi süreç içerisinde kavramada bazı evrimlerin olduğu muhakkaktır: kelimenin en eski kullanışı bir niyeti bildirmek, açıkça söylemek ya da dışarı vurmak anlamında kullanılmış ve bu manadaki kullanım günümüzde artık çok yaygın olmaktan çıkmıştır. Belli bir unvana yönelik olarak yemin etme manasında kullanılmıştır. İnancın bildirilmesini ifade ettiğini söylemek mümkündür. Hatta büyük ”profesör” ün dini inancı şüphe götürmez olan bir kişi olduğu belirtilmektedir (Freidson: 1986: 21). Oxford sözlüğü de kelimenin türemiş olduğu, “profes” sözcüğünün ilk anlamının dinsel bir kökten geldiğini ve “dinsel bir düzen adına yemin etmeyi” dile getirdiğini bildirmektedir yılından itibaren sözcük dinsel anlamını yitirmiş ve “yeteri kadar nitelikli olduğunu ifade etme” anlamına gelmeye başlamıştır. “Profession” sözcüğü yani günümüzdeki profesyonel meslek kavramı da “yeteri kadar nitelikli olduğunu ortaya koyacak şekilde davranma ya da bu gerçeği bilme” anlamında kullanılmıştır Aynı zamanda bilgin, hukukçu ve doktor olan papazların mesleği profesyonel olarak kabul ediliyordu (Hughes, 1996:26).

60 Batı dillerindeki ‘profession’, vocation’ ya da ‘occupation kavramları Türkçe’de meslek ve uğraş kavramı ile karşılanmaktadır. Meslek kavramını uğraşı da içerecek şekilde değerlendirmek gerekir. Çünkü meslek kavramı daha geniş bir kavramdır. Uğraş sahip olduğu kimi özellikleri koruyarak, bunun üzerine elde ettiği başka özellikler ile meslek olabilmektedir. Bu tür bir tanımlamaya göre, sırasıyla iş, uğraş ve meslek, profesyonelleşme sürecinde birer gelişme aşamasına gelmektedir (Karasu, 2001:39). Ortaya çıkan her yeni mesleğin kabulü kolay olmamaktadır. Yetki ve güç alanı konusunda zaman zaman diğer mesleklerle çatışmalar yaşanmıştır. Yeni gelişen her meslek profesyonel emperyalizm olarak tanımlanan kendi özel güç alanını genişletmeye çalışmaktadır (Soyşekerci, 2007:44). Yazar burada toplumsal kapalılığı (social closure) profesyonel emperyalizm olarak adlandırmaktadır. Özellikle kapalı ilişkilerin meslek sahasına uygulanmış hali olan mesleki kapalılık (occupational closure) sürecinde mesleki sahanın gaspı ve elde edilmesi kastedilmektedir. Sürecin böyle gerçekleştiği konusunda bir konsensüs vardır ((Macdonald (1995), Freidson (1986), Goode (1960)): Macdonald’un “meslek, gelişmiş, karmaşık, özel tür bilgiye dayanan uğraş”, “meslek olma yolundaki uğraş”, “meslek, bilgiye dayanan uğraş” ya da Freidson’un “meslek başarılı olmuş uğraştır” cümleleri buna örnek gösterilebilir. Freidson’un tanımı meslek sosyolojisi açısından daha işlevseldir. Nitekim literatürde başarılı olmuş uğraşlara kurumsallaşmış ve yerleşmiş meslekler (established occupations) de denilmektedir.

61 Olumlu kullanımın dışında bir de olumsuz manada kullanımı vardır
Olumlu kullanımın dışında bir de olumsuz manada kullanımı vardır. Profession” sözcüğünün, gerçekte yapılmayan bir şeyin sözde iddia edilmesi-samimiyetsizlik ya da yalancılık nosyonlarıyla ilişkilendiği de görülmeye başlanmış ve böylelikle sözcüğün olumsuz değerlendirilmesine de şahit olunmuştur. Profesyonel meslek kavramının ilk kullanılmaya başlandığı zamanlardan beri belirsiz ve karmaşık bir içeriğe sahip olduğu anlaşılmaktadır (Freidson, 1986:21-22). Cogan’a profesyonel mesleği tanımlamak için üç boyutlu bir analizi önermiştir: profesyonel meslek tanımlarının üç düzeyde ele alınabileceğini ileri sürmüştür. Tanımları tarihsel ya da sözlükbilimsel tanımlar, ikna edici tanımlar ve operasyonel tanımlar olmak üzere üç düzeyde incelenebilir. Eğer profesyonel mesleğin güvenilir ve her zaman cazip olması isteniyorsa, o zaman güçlü ikna edici tanımlara ihtiyaç vardır. Üçüncü düzeydeki tanımlar uygulamacılar için birer rehber niteliğini taşırlar. Profesyonel davranışın kendine özgü alanını sınırlaması ve profesyonel olan ve olmayan arasındaki sınırları kontrol altına alma eğiliminde olmasıdır. Cogan’ a göre, eğer uygulamacılar sözlükbilimsel ve tarihsel olarak genel bir çerçeve oluşturmaya çalışırlarsa, ikna edici tanımlarla ideal özendiriciler sağlarlarsa ve spesifik bir mesleğe özgü koşulları yansıtan davranışsal ve operasyonel tanımlar geliştirirlerse profesyonel mesleği tanımlama problemi çözümlenebilir (Cogan, 1955: ’den aktaran Seçer, 2008:44-45).

62 Profesyonellik: Profesyonellik, bireyin sahip olduğu bir nitelik olarak ele alındığında, bir uzmanlık ve yetkinliğin, görevlerin belirli bir kalite ve standart göz önünde bulundurularak yerine getirilmesinde ve sorun çözme aşamalarında kullanılması anlamına gelmektedir (Swenson, 2003:108’dan aktaran Seçer, 2008:150). Profesyonelliğin içeriğinde, kurumunun ideallerini içselleştirmek hatta bununda ötesinde profesyonel bir insan olmayı ve profesyonel bir iş yapmayı bir yaşam biçimi olarak kabul etmek düşüncesi de bulunmaktadır. Tutum düşünce ve inançlarda kendini açığa vuran profesyonel ideallere ve kariyere bağlılık profesyonellik olarak adlandırılabilmektedir. Profesyonellik üç ana tutum, değer ve eğilim grubundan meydana gelir. Birincisi, profesyonel bilgi ve hizmet ideallerine, ikincisi profesyonel ve sağladığı yaşam ve kariyer olanaklarına ve sonuncusu profesyonel işin karakterine işaret eder (Freidson, 1970:150-51). Profesyonel ile Profesyonel Olmayan Arasındaki Fark: Profesyonel ile profesyonel olmayan ayrımı nasıl yapılacaktır? Avukat ile marangoz, hekim ile oto tamircisi arasındaki farkın ne olduğunu ortaya koymak çok önemlidir. Bir gruba profesyonel derken diğerine bu unvanı vermekten bizi alıkoyan ne olmaktadır? Hem sıradan hem de mesleki grupların kafasında belirleyici iki kriterin olduğu ifade edilmektedir (Wilensky, 1964:140): Profesyonelin işi tekniktir, ancak uzun süreli belirli bir eğitimin tahsil edilmesiyle elde edilebilecek sistematik bir bilgiye ya da öğretiye dayanır. Profesyonel, bir davranış koduna sıkı sıkıya bağlıdır. Takip ettiği kurallar seti mevcuttur.

63 Profesyonel statüye ulaşmak için mesleğin nesnel ve öznel açılardan profesyonel olduğu kabul edilmelidir. Öznel açıdan mesleğin üyeleri kendilerinin profesyonel olduğunun bilincinde olmalıdır. Nesnel açıdan ise, profesyonel mesleğin sunduğu hizmetlerden yararlananlar ve genel olarak halk, mesleği profesyonel olarak tanımaya ve kabul etmeye istekli olmalıdırlar. Millerson’a göre profesyonel meslek , öznel ve nesnel açılardan geçerliliği tanınmış mesleki statüye sahip, iyi tanımlanmış bir çalışma ya da sorun alanı olan, ileri bir eğitim ve öğretim sürecinden sonra belirli bir hizmet veren yüksek kalitede ve kol gücüne dayanmayan bir meslektir (Millerson, 1964:10’dan aktaran Seçer, 2008:49). Profesyonalizm (Professionalism); Profesyonel statü, yöntemler, özellikler veya standartlar kümesinden oluşan profesyonel ideoloji, profesyonalizm şeklinde değerlendirilmektedir. Toplumsal yaşamı biçimlendiren bir düşünce sistemi veya dünya görüşü olarak adlandırılan profesyonalizm, meslekler açısından rasyonellik, adalet, tarafsızlık, toplumsal sorunlara bilimsel ve insancıl çözümler üretmek ve buna dayalı sorumlu insanların oluşturduğu bir dünya görüşüdür. Girişimcinin ilkel kapitalist eğilimleri olan bencil tutum ve davranışları özgeci bir biçimde yumuşatarak evcilleştirme ve dönüştürme faaliyeti de bu kavramın çatısı içinde değerlendirilmektedir. Ritzer’a göre literatürde mesleği tanımlayan üç sosyolojik yaklaşım vardır. Yapısalcı yaklaşım, tarihsel değildir ve mesleklerde olan ve diğer uğraşlarda olmayan değişmez özellikler üzerinde durur. Süreç yaklaşımı, bir uğraşın mesleğe dönüştüğü tarihsel aşamalar üzerinde odaklanır. Güç yaklaşımı ise daha modern bir yaklaşımdır ve diğer iki yaklaşımın antitezi olarak değerlendirilir. Buna göre, mesleğin tek ve önemli özelliği kendi görev alanında tekel olmasıdır. Bir meslek, meslekten olmayanları ve devleti ikna ederek tekel olur ve bu hakkını korur (Ritzer, 1975: 630). İşte buna profesyonalizm denilmektedir. Çünkü siz, meslekten olmayanları ve toplumu ikna edersiniz.

64 Profesyonelliğin kazanılması için unsurlar
Başka bir ifadeyle profesyonellik deyince, alanında eğitim almış uzman kişilerce yürütülen ve ilgili meslek örgütleriyle desteklenerek sunulan hizmet akla gelmektedir. Aynı zamanda bu hizmetin niteliğini arttırmak ve daha güzele ulaşmak için çaba gösterme, devamlı ilerleme ile özgünlüğünü ortaya koyma da profesyonelliği göstermektedir. Profesyonelliğin kazanılabilmesi için bazı kriterlerin yerine getirilmesi gerekmektedir. Bu kriterler şunlardır: Meslekle ilgili dernek veya mesleki kuruluşların var olması, Çalışma koşullarında bağımsız hareket etme serbestliği, Uzun süreli, kapsamlı ve etkin bir eğitim, Sunulan hizmetin toplumsal çıkarlar gözetilerek yerine getirilmesi, Tercih edilen branşta çalışmak için gerekli nitelik ve yeterliliğe sahip olmak, O işle ilgili belirtilen kurallara uyma zorunluluğu, Mesleğin bilimsel yöntem ve tekniklerden yararlanılarak yapılan düzenli çalışma ve yeniliklere açık olunması vb.

65 Profesyonellik Ölçütleri
Profesyonelliğin kazanılması, profesyonellik ölçütlerinin uygulanmasına bağlıdır. Bu alanda yapılan pek çok araştırmada, bu ölçütlerin neler olduğu tartışılagelmiştir. Bu araştırmacılardan Barber, profesyonelliğin davranışsal boyutunun dört temel niteliğini şöyle belirtmiştir (Sözen 2004:118; Gökçora 2005:241; Kacaroğlu 2010:261): 1. Normal eğitimlerden farklı, belli ilke ve kurallara uygun olarak planlanan daha nitelikli eğitim, 2. Bireye ilişkin dolaylı olarak elde edilen faydayı değil, topluma ilişkin faydayı amaç edinme, 3. Mesleklerin sosyalleşmesi sürecinde, uzmanların gönüllü olarak mesleki örgüt kurmaları ve bu örgütlerin ortaya koydukları etik ilkeler çerçevesinde kendi davranışlarını denetlemesi, 4.Çalışanların motivasyonunu arttırmaya yönelik ödüllendirmenin bulunmasıdır.

66 Bunun yanı sıra Steven Kerr, Mary Ann Von Glinow, Janet Schriesheim ile Roberg ve arkadaşları, literatüre profesyonelliğin kriterleri olarak geçen şu özellikleri aydetmişlerdir (Raelin 1999:26; Sözen 2004:120; Karahan 2006:124):  Meslekle ilgili dernek veya mesleki kuruluşların var olması,  Çalışma koşullarında bağımsız hareket etme serbestliği,  Uzun süreli, kapsamlı ve etkin bir eğitim,  Sunulan hizmetin toplumsal çıkarlar gözetilerek yerine getirilmesi,  Tercih edilen branşta çalışmak için gerekli nitelik ve yeterliliğe sahip olmak,  İşle ilgili belirtilen kurallara uyma zorunluluğu,  Mesleğin bilimsel yöntem ve tekniklerden yararlanılarak yapılan düzenli çalışma ve yeniliklere açık olmasıdır. Huntington, profesyonelliğin ulaşılmak için bir hedef olduğunu; Barber ise, profesyonelliğin bir basamak ve aşama konusu olduğunu ifade etmektedir (Sözen 2004:119). Özellikle yukarıdaki kriterler doğrultusunda, hedefe varmak için geçilen her bir basamak, mesleklerin profesyonelleşmesinde de etkin görev almaktadır.

67 Biçimsel Sertifika MESLEK UĞRAŞ ZENAAT Girişin denetimi Bilgi ve beceri 'esoteric' nitelikte, dışarıdan ulaşılması güç, iyi korunuyor. Bilgi ve beceri 'esoteric' fakat dışarıdan kolayca ulaşılabiliyor Temel bilgi ve beceri uğraşın dışındakilerce tutuluyor Sendikalaşma oranı Büyük Ölçüde analiz gerektiren ve zihinsel Büyük ölçüde analiz gerektiren ve zihinsel, fakat kol gücüne yönelik etkinlikler de mevcut Büyük ölçüde kol gücüne dayalı Uzmanlaşmış lisans ya da lisans üstü eğitim Bazılarında üniversite mezunu olmak zorunlu, bazılarında uğraş birliklerinden alınan dereceler yeterli Biçimsel eğitim zorunluluğu yok Meslek birliği zorunlu (lisans, belgelendirme) Bazıları birliğe sahip, zorunlu değil Sendikalar yaygın ama bütün işleri kapsamıyor Biçimsel eğitime göre ikincil konumda Temel eğitim biçimi Niteliği gereği zorunlu Biçimsel Sertifika Zorunlu Bazılarında zorunlu Zorunluluk yok Girişin denetimi Yüksek, sınırlı sayıda kabul var Düşük, kısmen sayı sınırlaması var. Düşük, sayı sınırlaması yok Sendikalaşma oranı Düşük Orta Yüksek

68 Profesyonelleşmeye bağlı mesleklerin uygulamalarına temel oluşturan uzmanlık, özerklik, bağlılık ve sorumluluk gibi değerlerin oluşturduğu bir ideolojisi vardır. Böylesi bir dünya görüşüne ise profesyonalizm denilmektedir. Profesyonalizm, mesleğe girenler için mesleğin karikatürünü çizmektedir. Hukukçular için sıkıcı, dar görüşlü, demagog; hekimler için, kurtarıcı; diplomatlar için kibirli; ekonomistler için maddeci, iç karartıcı; şehir ve bölge planlamacıları için toplumcu; yöneticiler için vizyoner; psikiyatrlar için kafa şişirici; akademisyenler için seçkinci nitelemeler yapılmaktadır (Karasu, 1998:43). Profesyonelleşmenin kriterleri: Uzmanlaşmış yüksek eğitim Ahlak kodları yada yürütme ilkeleri Lisans almayı sağlayan yeterlilik sınavları El emeğine kıyasla daha yüksek sosyal bir prestij Hizmet pazarının tekelleşmesi Mesleki işlerin yürütülmesinde kayda değer özerklik olarak sıralanır (Roman, 1995:835; Gillespie, 1981:372’den aktaran: Özkara ve Özcan, 2004:202).

69 Bazı meslekler diğer mesleklerden neden fazla kazanır sorusu sosyal bilimlerin incelemeye aldığı ve üzerinde mutabık kalmadığı bir sorudur. Endüstriyel toplumlarda eşitsizliğin üç temel sebebinin olduğu düşünülmektedir. İş bölümünün pozisyonları arası farklı prosesler vardır bu pozisyonlarda bazıları daha değerli bazıları daha değersiz konumlanmıştır. Bu pozisyonlar için insanlar farklı ödül ve prestij mekanizması geliştirmişlerdir. Toplumsal kapalılığı kapsayan iki tane temel kavram vardır: Tabakalaşma ve meslekler sosyolojisi… Kurumsallaşmış kapalılık araçları şunlardır: Lisanslama Eğitimin belgelendirme zorunluluğu Gönüllü sertifikasyon Kurumsal temsil Birlikleşme

70 İş bölümüne dayalı ekonomik üretim sonucunda ortaya çıkan gelir eşitsizliği ve bunun mücadelesi sonucu ortaya çıkan tabakalaşmanın doğal sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Weber sosyal kapalılık kavramı ondan türetilmiş tabakalaşama teorileri ve buna bağlı gelişen meslek sosyolojisi kavramı sosyal gruplar tarafından şekillendirilen teknik iş bölümü sosyal ve resmi bariyerlerle sınırlandırılan kaynaklara ve fırsatlara ulaşım mesleki kapalılığı ifade etmektedir. Beş kuramsal strateji dört mekanizmayı kullanmaktadır. Dört mekanizma şunlardır. Meslekte emek arzını sınırlandırılması Bir ürüne veya hizmete yönelik talebin canlandırılması veya çoğaltılması Hizmet sağlayıcının tek inancının kurumsallaştırılması Kaliteli hizmeti simgeleyen işaret ve sembolleri müşterinin algısına sunmak

71 Profesyonel Etik: Birey, kendisinin üzerinde bir ‘ortak yararı’ ancak, özel bir ahlak disiplini ile algılayabilir. Böyle bir disiplin, ortak yarara zarar gelmemesi ve üyesi bulunduğu toplumun ya da topluluğun düzenini sağlamak için bireye ‘ yapması gereken şeyleri emreden kurallar toplamı’dır. Disiplinin işlevi, bireye kendisini aşan ve kendi dışında bulunan amaçları göstermektir. Profesyonel etik, meslek üyelerinin davranışını ya da uygulamalarını yönlendiren soyut kurallar bütünüdür. Doğru eylem, aynı zamanda mesleki uygulamalarda henüz ulaşılamamış ‘ideal amaçlar’ da yönelmektedir. Birbirinden ne kadar ayrı meslek varsa o kadar meslek ahlakından söz edebiliriz (Carey, 1956’dan aktaran Karasu, 2001:109).

72 Profesyonel etik kuralların genel olarak geçerli olan beş temel özelliği vardır (Abbott:1983: ): Bütün meslekler, birbirine benzeyen ya da benzer fonksiyonuna sahip olan etik kurallara sahiptir. Etik kurallara inanmak ve ona uygun davranmak meslek içi prestij ile ilişkilidir. Etik kuralların uygulanması suçun kamuoyu tarafından görülmesine imkân tanır. İşin etik kurallar çerçevesinde yerine getirilmesine katkıda bulunur. Profesyonel etik kuralları hangi düzeydeki sorumluluklarla ilgili olursa olsun bireysel davranışı düzenler. Etik kurallar toplam profesyonel performans üzerinde durmaz. Etik kurallar çeşit ve içerik açısından zengindir. Genel olarak topluma ve müşteriye yönelik kurallar olabileceği gibi bu kuralların ele alıp düzenlediği kurallar da birbirinden farklıdır. Etik sorunlara kabaca akılcı olan ve olmayan iki yaklaşım gösterilmektedir: Akılcı olmayan yaklaşımlar: Boyun eğme, Öykünme, duyumsamak ya da istemek, sezgi ve alışkanlık pratikleri gösterilebilir. Akılıcı olan yaklaşımlar ise; deontoloji, sonuçsalcılık, ilkecilik ve erdem etiğidir. İlkecilik kısmında dört ilkeye uygulayıcılar çok önem vermektedir: Özerkliğe saygı, zarar vermeme, yararlı olma ve adalet. Deontoloji ise ahlaki karar vermeyi sağlayacak iyi temellendirilmiş kurallar arayışıdır. Erdem etiğinde hekimler için önemli olan erdemler, sevecenlik, dürüstlük, saflık ve adanmışlıktır (DHB, 2005:28-31).

73 PROFESYONELLİK Profesyonellik, görevlerin yerine getirilmesi için üstün entellektüel eğitim alma, bu eğitim sonucunda bilgi ve tecrübe kazanarak mükemmelliği yakalama ve bireysel ilkeler doğrultusunda deneyimlerini eyleme dönüştürüp özgür etkinlikler yapmaya sahip olmaktır (Raelin 1999:25). Bu bağlamda profesyonellik denildiğinde; alanında eğitim almış uzman kişilerce yürütülen ve ilgili meslek örgütleriyle desteklenerek sunulan hizmet akla gelmektedir. Aynı zamanda bu hizmetin niteliğini arttırmak ve daha güzele ulaşmak için çaba gösterme, devamlı ilerleme ile özgünlüğünü ortaya koyma da profesyonelliği göstermektedir. (Karahan 2006:123). Bir başka ifadeyle; bir işi en düzgün ve özenli, bununla beraber en az hata ile yerine getirme de profesyonelliğin göstergesidir. Profesyonelliğin göstergelerinden bir diğeri de çalışılan işi en küçük detaylarına kadar anlama, uygulama ve bütün püf noktalarını bilerek beklentilerin üzerinde bir iş ortaya koymaktır. Profesyonellik, sadece belirli meslek gruplarını değil tüm çalışanları içine alan ve toplumda görevi olan herkesin kabullenip sahip olması gereken görüş ve hareket türüdür (Gökçora 2005:239; Şahman ve Diğerleri 2008:3; Karamanoğlu vd. 2009:12). Edgett’e göre profesyonellik yolunda atılacak ilk adım; bireyin kendisini profesyonel olarak düşünüp buna yönelik davranış sergilemesidir (Edgett 1996:135). Bu noktada ferdin profesyonelliğin ölçütlerini bilerek uygun davranışları hayata geçirmesi, profesyonelleşmede önemli rol oynamaktadır.

74 Profesyonellik Ölçütleri
Profesyonelliğin kazanılması, profesyonellik ölçütlerinin uygulanmasına bağlıdır. Bu alanda yapılan pek çok araştırmada, bu ölçütlerin neler olduğu tartışılagelmiştir. Bu araştırmacılardan Barber, profesyonelliğin davranışsal boyutunun dört temel niteliğini şöyle belirtmiştir (Sözen 2004:118; Gökçora 2005:241; Kacaroğlu 2010:261): 1. Normal eğitimlerden farklı, belli ilke ve kurallara uygun olarak planlanan daha nitelikli eğitim, 2. Bireye ilişkin dolaylı olarak elde edilen faydayı değil, topluma ilişkin faydayı amaç edinme, 3. Mesleklerin sosyalleşmesi sürecinde, uzmanların gönüllü olarak mesleki örgüt kurmaları ve bu örgütlerin ortaya koydukları etik ilkeler çerçevesinde kendi davranışlarını denetlemesi, 4.Çalışanların motivasyonunu arttırmaya yönelik ödüllendirmenin bulunmasıdır.

75 Bunun yanı sıra Steven Kerr, Mary Ann Von Glinow, Janet Schriesheim ile Roberg ve arkadaşları, literatüre profesyonelliğin kriterleri olarak geçen şu özellikleri kaydetmişlerdir (Raelin 1999:26; Sözen 2004:120; Karahan 2006:124):  Meslekle ilgili dernek veya mesleki kuruluşların var olması,  Çalışma koşullarında bağımsız hareket etme serbestliği,  Uzun süreli, kapsamlı ve etkin bir eğitim,  Sunulan hizmetin toplumsal çıkarlar gözetilerek yerine getirilmesi,  Tercih edilen branşta çalışmak için gerekli nitelik ve yeterliliğe sahip olmak,  İşle ilgili belirtilenİşle ilgili belirtilen kurallara uyma zorunluluğu,  Mesleğin bilimsel yöntem ve tekniklerden yararlanılarak yapılan düzenli çalışma ve yeniliklere açık olmasıdır. Huntington, profesyonelliğin ulaşılmak için bir hedef olduğunu; Barber ise, profesyonelliğin bir basamak ve aşama konusu olduğunu ifade etmektedir (Sözen 2004:119). Özellikle yukarıdaki kriterler doğrultusunda, hedefe varmak için geçilen her bir basamak, mesleklerin profesyonelleşmesinde de etkin görev almaktadır.

76 Mesleki Profesyonellik
Meslek; uzun süreli bir eğitim süreci sonrasında elde edilen, ilke ve etik kuralları belli etkinliklerdir. Aynı zamanda bireyin hayatını devam ettirmek için ortaya koyduğu donanım, deneyim ve kabiliyetlerin tümünü kapsayan faaliyetler de meslek olarak adlandırılmaktadır (Karadağ 2002:1; Akdoğan 2008:80; Sarıkaya ve Khorshıd 2009:394). Mesleki profesyonellik ise; bireysel profesyonelliğin örgütsel profesyonelliğe yerini bırakmasıdır. Ayrıca mesleki profesyonellik, mesleki standartların belirlenmesi ve hizmet kalitesinin yükseltilmesinde temel etkenler arasında yer almaktadır (Kacaroğlu Vicdan 2010:262; Beydağ ve Arslan 2008:77; Karamanoğlu ve Diğerleri 2009:13). Mesleğin toplumda cazip hale gelerek prestij sahibi olması ile işgörenlerinin saygı görmesi ve iş doyumuna ulaşmasında mesleki profesyonellik önemli bir rol oynamaktadır (Sözen 2004:118). Bu bağlamda mesleki profesyonelliğin kapsama alanını şu etkenler meydana getirmektedir (Budak 2009:72):  Hizmet sunumunun nasıl olması gerektiğinin tasarlanması,  Hangi bilgi ve donanımların gerektiği,  Gelişebilecek problemlerin önceden saptanması,  İzlenecek yol haritasının oluşturulması ve  Konjonktürel gelişmelere paralellik gösterecek stratejilerin izlenmesi Günümüzde yaşanan hızlı toplumsal değişme ve teknolojik gelişmeler, mesleki profesyonelliği zorunlu kılmaktadır. Bu noktada Edgell’a göre mesleklerin bir çoğu zaman içinde, işlevleri, organizasyon şekilleri, bulunması zorunlu bilgi ve yetenekleri, aldıkları ücret ve toplum nezdindeki değerlerine bağlı olarak, ya varlıklarını devam ettirebilmekte veya ortadan kalkmaktadır. Ancak kişisel ve sosyal bakımdan fonksiyonellikkazandıran mesleki profesyonellik ile meslekler devamlılığını sürdürebilmektedir (İlhan 2004: ).

77 Bununla beraber, insanlık var olduğu sürece varlığını devam ettirecek olan birtakım meslek grupları bulunmaktadır. Bu meslek gruplarından birisi olan sağlık sistemi, insanların kaliteli bir yaşam sürdürmesinde tartışılmaz bir yere sahip bulunmaktadır. Bu bağlamda sağlık kuruluşlarına sağlık hizmeti almak için talepte bulunanlar, en kısa sürede sağlıklarına kavuşmayı istemektedir. Bunun için de tanı ve tedavilerinin doğru ve eksiksiz bir şekilde yapılmasını beklemektedirler. Ancak sağlık hizmetlerindeki bilgi ve teknolojik değişimlere paralel artış gösteren hasta sayısı ve beklentileri, geri dönüşü mümkün olmayan hatalara neden olabilmektedir. Genellikle hizmet sunumundan kaynaklanan bu hatalar ve hataların oluşturduğu insan hayatınıolumsuz etkileyen sonuçlar, hasta güvenliğini önemli hale getirmektedir. Bu çerçevede hastaları sağlık hizmetlerinin zarar verici etkilerinden korumak ve sağlık hizmeti sunan çalışanları hasta güvenliği noktasında bilinçlendirmek için profesyonellik büyük önem arz etmektedir (Adıgüzel 2010:159). Özellikle sağlık hizmeti sunucularından biri olan hemşirelik mesleği üyelerinin çok değişken çalışma şartlarının bulunması, yapıcı olmayan ve onaylanmayan davranışlarla karşılaşması ve yoğun stres altında görevlerini yerine getiriyor olmaları gibi olumsuz etmenler; hemşirelik mesleğinde profesyonelliğin ne kadar gerekli olduğunu gözler önüne sermektedir (Karamanoğlu ve Diğerleri 2009:13).


"Meslek." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları