Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

TÜRK ŞİİRİNDE YAPI.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "TÜRK ŞİİRİNDE YAPI."— Sunum transkripti:

1 TÜRK ŞİİRİNDE YAPI

2 Nazım Birimi Şiiri oluşturan dize kümelerine nazım birimi denir
Nazım Birimi Şiiri oluşturan dize kümelerine nazım birimi denir. Nazım birimi şiirin nazım şeklinin belirlenmesinde kullanılan ölçütlerden biridir.

3 Neler çeker bu gönül söylesem şikâyet olur. Şeyhülislam Yahya Edip Bey
DİZE: Şiirdeki en küçük nazım birimidir. ÖR: “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz” NOT:Şiirden bağımsız olan, tek başına bir anlam taşıyan dizelere “azade mısra” (mısra-i azade) denir. Neler çeker bu gönül söylesem şikâyet olur. Şeyhülislam Yahya Hamiyetli ağa çoktur, hamiyetten eser yoktur  .    Edip Bey 

4 NOT: Şiirin tek başına dilden dile dolaşan, hafızalarda yer eden en güzel dizesine “mısra-i berceste” denir. Gül yağını eller sürünür çatlasa bülbül Nevres Sevgili için başkasına minnet ettiğimi ayıplama, Bahçıvan bir gül için, bin taşa hizmet eder. . . Fuzuli Kah çıkarım gökyüzüne seyrederim alemi... Kah inerim yeryüzüne seyreder alem beni... Nesimi

5 “Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler
BEYİT: iki dizeden oluşan ve anlamsal bütünlük gösteren bölümlere beyit denir. Divan edebiyatının nazım birimidir. ÖR: “Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler” Yahya Kemal Beyatlı Ne yanar kimse bana âteş-i dilden özge Ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı Fuzûlî

6 BENT: Bir şiiri oluşturan aynı ölçüye sahip üçer, dörder, beşer, altışar vb. mısralık birimlerin her biri bir bent olarak değerlendirilmiştir. Bent; üç, dört, beş ya da daha fazla dizeden oluşabilir. Hoyrattır bu akşamüstüler daima Gün saltanatıyla gitti mi bir defa Yalnızlığımızla doldurup her yeri Bir renk çığlığı içinde bahçemizden Bir el çıkarmaya başlar bohçamızdan Lavanta çiçeği kokan kederleri Hoyrattır bu akşamüstüler daima Ahmet Muhip Dıranas

7 NAZIM TÜRÜ: Şiirlerin işledikleri konulara göre aldığı isimlerdir.
NAZIM ŞEKLİ (BİÇİMİ): Şiirleri, mısra sayısı, mısraların kümeleniş özelliği, kafiye örgüsü ve vezin bakımından benzerliklerine göre gruplandırdığımızda her grupta ayrı bir şiir formuyla karşılaşırız. İşte nazım şekli dediğimiz şey, bu şiir formudur. 

8 İSLAMİYET’İN KABULÜNDEN ÖNCEKİ
NAZIM ŞEKİLLERİ İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatının Genel Özellikleri:  Bu dönem edebiyatı müzik eşliğinde (“kopuz” adı verilen sazla) dile getirilmiştir. Ölçü, ulusal ölçümüz olan “hece” ölçüsüdür. Nazım birimi “dörtlük”tür. Dönemine göre arı bir dili vardır. Dizelere genel olarak yarım uyak hakimdir. Daha çok doğa, aşk ve ölüm konuları işlenmiştir. Bu döneme yönelik elimizdeki en önemli ve eski kaynak Kaşgarlı Mahmut’un “Divan-ı Lügat-it Türk” adlı eseridir.

9 İSLAMİYET’İN KABULÜNDEN ÖNCEKİ NAZIM ŞEKİLLERİ 1
İSLAMİYET’İN KABULÜNDEN ÖNCEKİ NAZIM ŞEKİLLERİ 1. KOŞUK: “Sığır” denilen sürek avları sırasında söylenen şiirlerdir. Konusu daha çok doğa, aşk, savaş ve yiğitliktir. Bu tür daha sonra Halk edebiyatında “Koşma” adıyla anılmıştır.

10 Koşuk Örneği Kızıl sarığ arkaşıp Yipkin yaşıl yüzkeşip Bier bier kerü yürkeşip Yalnguk anı tanglaşur Alın töpü yaşardı Unıt otın yaşurdı Kölnin suvın küşerdi Sığır buka möngreşür Kulan tükel kamıttı Akar sukak yumuttı Yaylag tapa emitti Tizig turup sekrişür Günümüz Türkçesiyle: Kızıl ve sarı ardı ardına yerden bitiyor Mor ile yeşil yüz yüze geliyor Ve birbirlerine sarılıyorlar İnsan bu renk cümbüşünü görünce hayretler içinde kalıyor. Yamaçlar ve tepeler yeşerdi Kuru otları gizleyip Göllerin suyunu taşıdılar Sığırlar ve boğalar sevinçlerinden böğrüşüyorlar Bahar yaban atlarını iyice coşturdu Dağ keçilerini ve geyikleri bir araya getirdi. Bunlar otlamak için yaylalara yöneldiler Sıra sıra dizilip hoplayıp zıplıyorlar

11 2. SAGU: “Yuğ” adı verilen ölüm törenlerinde, ölen kişilerin erdemlerini ve duyulan acıları dile getiren şiirlerdir.

12 Alp Er Tunga Sagusu Alp Er Tunga öldi mü Isız ajun kaldı mu Özlek öçin aldı mu Emdi yürek yırtılur
Özlek yarağ közetti Ogrı tuzak uzattı Beglerbegin azıttı Kaçsa kah kurtulur Ögreyüki mundağ ok Munda adın tigdağ ok Atsa ajun uğrap ok Tağlar başı kertilür Günümüz Türkçesiyle: Alp Er Tunga öldü mü? Kötü dünya kaldı mı? Zaman öcünü aldı mı? Şimdi yürek yırtılır. Zaman fırsat gözetti Gizli tuzak uzattı Beyler beyini azıttı Kaçsa nasıl kurtulur? Adeti böyle işte. Bunda başka sebep yok. Felek ok atıp vursa Dağlar başı kertilir.

13 3.DESTAN: Toplumu derinden etkileyen olaylar sonunda halk arasında kendiliğinden oluşan uzun nazım şeklidir. 1. Toplumun ortak görüşlerini yansıtması 2. Olağanüstü özellikler taşıması 3. Milli dilde söylenmiş olması 4. Milli nazım ölçüsüyle söylenmiş olması 5.  Oldukça uzun olması 6.  Konuları bakımından savaş, deprem, yangın, ünlü kişilerin yaşamları şeklinde sıralanabilmesi

14 HALK EDEBİYATI NAZIM ŞEKİLLERİ
A- ANONİM HALK EDEBİYATI NAZIM ŞEKİLLERİ MANİ Tek dörtlükten oluşur. 7’li hece ölçüsü ile söylenir. a-a-x-a şeklinde uyaklanır. Konuları aşk, ayrılık, gurbet, doğa, dostluk, yergi olan nazım şeklidir. İlk iki dizesi konuya giriş niteliğindedir. Doldurma dize olarak adlandırılır. Asıl söylenmek istenen düşünce son iki dizede söylenir.

15 Mani Çeşitleri  1-Düz (Tam) Mani: Yedi heceli dört dizeden oluşan manilerdir. ÖR: Kuş kafese girmiyor Buna aklım ermiyor Hiç boşuna ah çekme Annem beni vermiyor 2-Kesik (Cinaslı) Mani: Birinci dizesindeki hece sayısı yediden az olan manilerdir. Dizeler cinaslı uyakla oluşturulduğu için cinaslı mani adıyla da anılır. ÖR: Dağ bana Bahçe sana bağ bana Değme zincir kâr etmez Zülfin teli bağ bana

16 3-Yedekli (Artık) Mani: Düz manilerin sonuna uyakları aynı olan iki dize daha getirilerek yapılan manilerdir. ÖR: Ağlarım çağlar gibi Derdim var dağlar gibi Ciğerden yaralıyım Gülerim çağlar gibi Her gelen bir gül ister Sahipsiz bağlar gibi 4- Karşılıklı Mani (Deyiş): İki kişinin karşılıklı söyledikleri manilerdir. Bu maniler sorulu- yanıtlı biçiminde düzenlenir. ÖR: KIZ: Adilem sen naçarsın La'l ü gevher saçarsın Ben bir şahin olunca Yavrum nere kaçarsın ERKEK: Ağam derim naçarım La'l ü gevher saçarım Sen bir şahin olunca Ben yerlere kaçarım

17 TÜRKÜ Kendine özgü bir ezgiyle söylenen anonim halk şiiri nazım biçimidir. Türkülerde aşk, ölüm, hasret, gurbet, ayrılık gibi bireysel ya da deprem, kıtlık, kahramanlık, savaş gibi toplumsal olaylar konu olarak işlenir. Türküler üçer ya da dörder dizeli bentler ve her bendin sonunda tekrar edilen kavuştaklardan (bağlama) oluşur. 7’li, 8’li , 11’li hece ölçüsüyle yazılır. Türkülerde kesin bir uyak düzeni yoktur. Türkülerin farklı söylenişlerine varyant denir. Türküler bölgelerine göre adlandırılır. Arda Boyları Arda boylarında kırmızı erik Halime'nin ardında on yedi belik Ah annecim ah annecim yaktın ya beni Bu genç yaşta denizlere attın ya beni Alıverın feracemi annecim diksin O gıymatlı İsmail'e kendisi gitsin Uyan uyan Ereceb'im senin olayım Ardalar aldı ya nerde bulayım Arda Boylarına ben kendim gittim Dalgalar vurdukça can teslim ettim Ah annecim ah annecim yaktın ya beni Bu genç yaşta denizlere attın ya beni

18 NİNNİ Ninniler, annelerin çocuklarını çabuk ve kolay uyutmak için söyledikleri ezgili ürünlerdir. Ninniler hece ölçüsünün kısa kalıplarıyla söylenmiştir.   AĞIT Bir kişinin ölümünden duyulan üzüntüyü dile getiren anonim halk edebiyatı ürünüdür. AĞIT Evimizin önünden söğüt söküldü, İhtiyar babamın beli büküldü, Sırma saçlar teneşire döküldü. Vuruldum anam vuruldum bir su ver bana İçmeden ölürsem dert olur sana. Kalkın arkadaşlar ölümü soyun, Nişanlım duymadan mezara koyun. Yumdum anam gözlerimi açamıyorum, Sevgili yârimden geçemiyorum. Bir incecik yol gidiyor Tatas'a, Kızıl kanlar bulaşıyor mor fese, Benden selam söylen cesur kardaşa.

19 B- AŞIK EDEBİYATI NAZIM ŞEKİLLERİ
Konularına göre koşma türleri: a) Güzelleme: Aşk, sevgi ve doğa güzelliklerini anlatan koşmalardır. b) Koçaklama: Kahramanlık, savaş gibi konuları işleyen koşmalardır. c) Taşlama: Herhangi bir kişiyi ya da toplumdaki aksaklıkları eleştiren koşmalardır. d) Ağıt: Bir kişinin ölümünden duyulan üzüntüyü dile getiren koşmalardır. NOT: “Güzelleme-koçaklama- taşlama- ağıt” birer nazım türüdür.Çünkü koşmalar işledikleri konulara göre sınıflandırılmıştır. 1.KOŞMA   Aşık edebiyatının en çok kullanılan nazım şeklidir. 11’li hece ölçüsüyle (6+5 veya duraklı) söylenir. Nazım birimi dörtlüktür. Birim sayısı 3- 6 arasında değişir. Uyak düzeni abab\cccb\dddb… veya aaab\ cccb\dddb şeklinir. Konuları aşk, doğa, gurbet, kahramanlık, yakınma, ölüm gibi konulardır. Koşmaların son dörtlüğünde şair mahlasını söyler. Koşmadaki ünlü ozanlarımız: Karacaoğlan, Köroğlu, Seyrani, Aşık Ömer, Erzurumlu Emrah. UYARI: Koşma nazım şekli, İslamiyet öncesi Türk edebiyatındaki “koşuk”; Divan edebiyatındaki “gazel” ile konu bakımından benzerlik gösterir.

20 Benden selam olsun Bolu Beyi'ne Çıkıp şu dağlara yaslanmalıdır
Ok gıcırtısından kalkan sesinden Dağlar seda verip seslenmelidir (Koçaklama) Bir vakte erdi ki bizim güzümüz Yiğit belli değil mert belli değil Herkes yarasına derman arıyor Deva belli değil dert belli değil Adalet kalmadı hep zulüm doldu Geçti şu baharın gülleri soldu Dünyanın gidişi acayip oldu Koyun belli değil kurt belli değil   (Taşlama) Kömür gözlüm ne salının karşımda, Gündüz hayalimde, gece düşümde. Bir güzelin sevdası var başımda, Yar sevdası çetin olur yaradan (Güzelleme) Can evimden vurdu felek neyleyim Ben ağlarım çelik teller iniler Ben almadım toprak aldı koynuna Yârim diye bülbül diller iniler (Ağıt)

21 2. SEMAİ Nazım birimi dörtlüktür. Birim sayısı 3- 6 dörtlüktür.
Ölçüsü 8’li hece ölçüsüdür. Uyak düzeni koşmanın uyak düzenine benzer. Konu aşk, doğa, ayrılık, gurbet, sıla, ölüm, yalnızlık, özlem gibi konulardır. SEMAİ Yeşil başlı gövel ördek Uçar gider göle karşı Eğricesin tel tel etmiş Açar gider yele karşı Telli turnam sökün gelir İnci mercan yükün gelir Elvan elvan kokun gelir Yar oturmuş göle karşı Şahinim var bazlarım var Tel alışkın sazlarım var Yare gizli sözlerim var Diyemiyom ele karşı Telli turnam sökün gelir İnci mercan yükün gelir Elvan elvan kokun gelir Yar oturmuş göle karşı KARACAOĞLAN Koşma-Semai Farkı: Semai 8’li hece ölçüsüyle koşma 11’li hece ölçüsüyle söylenir. Semainin kendine özgü bir ezgisi vardır.

22 SEMAİ İncecikten bir kar yağar Tozar Elif Elif diye Deli gönül abdal olmuş Gezer Elif Elif diye Elif'in uğru nakışlı Yavru balaban bakışlı Yayla çiçeği kokuşlu Kokar Elif Elif diye Elif kaşlarını çatar Gamzesi sineme batar Ak elleri kalem tutar Yazar Elif Elif diye Evlerinin önü çardak Elif'in elinde bardak Sanki yeşil başlı ördek Yüzer Elif Elif diye Karac'oğlan eğmelerin Gönül vermez değmelerin İliklemiş düğmelerin Çözer Elif Elif diye KARACAOĞLAN

23 3.VARSAĞI Varsağı Örneği Bre ağalar bre beyler Ölmeden bir dem sürelim Gözümüze kara toprak Dolmadan bir dem sürelim Aman hey Allah’ım aman Ne aman bilir ne zaman Üstümüzde çayır çemen Bitmeden bir dem sürelim Karacaoğlan Nazım birimi dörtlüktür. Birim sayısı 3-5 arasında değişir. 8’li hece ölçüsü ile yazılır. Uyak düzeni aaab\cccb\dddb şeklindedir. Varsağılarda yiğitçe, mertçe bir söyleyiş vardır. “Bre, hey behey” gibi seslenmeler vardır. Bu türün en güzel örneklerini “Karacaoğlan” vermiştir. Semai-Varsağı Farkı: Varsağılarda “bre, hey, behey” gibi seslenmeler vardır.

24 4.DESTAN Halk şiirinin en uzun nazım biçimidir. Genç Osman Destanı
Genellikle 11’li hece ölçüsüyle söylenir. Ancak 8’li olanları da vardır. Destanların nazım birimi dörtlüktür. Destanlar toplumun geniş kesimlerini ilgilendiren olayları konu edinir. Savaşlar, salgın hastalıklar, depremler, isyanlar,kahramanlık, toplumsal eleştiriler destana konu olur. Uyak düzeni koşmanın uyak düzenine benzer. Destanın son dörtlüğünde şair mahlasını söyler. Kendine özgü bir ezgisi vardır. Seyrani ve Aşık Ömer bu konuda ünlüdür. Kayıkçı Kul Mustafa’nın Genç Osman Destanı oldukça ünlüdür. Genç Osman Destanı Genç Osman dediğin bir küçük uşak,  Beline bağlamış ibrişim kuşak,  Askerin içinde birinci uşak,  Allah Allah deyip geçer genç Osman...  Genç Osman dediğin bir küçük aslan,  Bağdat’ın içine girilmez yastan,  Her ana doğurmaz böyle bir aslan,  Allah Allah deyip geçer genç Osman...  Bağdat'ın kapısını Genç Osman Açtı,  Düşmanın cümlesi önünden kaçtı,  Kelle koltuğunda üç gün savaştı,  Allah Allah deyip geçer Genç Osman... Kayıkçı Kul Mustafa

25 C)DİNİ –TASAVVUFİ HALK EDEBİYATI NAZIM TÜRLERİ
Dinî-Tasavvufî Türk edebiyatı İslâmiyet’in ve tasavvufun etkisiy-le ortaya çıkmıştır. İslâmiyet’in kökleşip yayılmasında büyük etkisi olan tasavvuf, zamanla edebî eserlerde de işlenmiş, din ve tasavvuf, edebiyat aracılığıyla yayılmaya çalışılmıştır. Dinî -Tasavvufî Türk edebiyatına Tekke edebiyatı da denir. Dinî -Tasavvufî Türk edebiyatında asıl olan sanat yapmak değil, dinî-tasavvufi düşünceyi yaymaktır. Tekke şairlerinin çoğu tarikatlarda yetişmiş şeyh ve dervişlerdir. Tekke şiiri, halk şiirinden de divan şiirinden de nazım şekilleri almıştır.

26 Tekke şiirinde görülen ve dinsel içerikli konuları işleyen ilahi, nefes, deme, şathiye … gibi ürünler nazım biçimi değil, birer nazım türüdür. Çünkü bunlar da koşma tipi nazım biçimiyle ve hece ölçüsünün genellikle 7, 8 ve 11’li kalıplarıyla söylenir. Söz konusu türlerde dörtlük sayısı genellikle 3 – 7 dir. İlahi, nefes ve demeler, bestelenerek söylenir.

27 1-İLAHİ İlahi’nin kelime anlamı "Allah'a mahsus, Allah'a ait" demektir. *Allah’ı övmek ve O’na yalvarmak için yazılan şiirlerdir. *Allah sevgisiyle, insan sevgisini bütünleştiren içten şiirlerdir. *Özel bir ezgiyle okunur.  *Hecenin 7’li, 8’li, 11’li kalıbıyla söylenir.  *Dörtlüklerden oluşur. Dörtlük sayısı 3 ila 7 arasında değişir. *Genelde koşma gibi (abab cccb dddb) kafiyelenir. *Son dörtlükte şairin adı veya mahlası geçer. *Bazı tekke şairlerinin aruz vezniyle de ilahiler kaleme aldıkları görülür. *İlahi nazım türünün öncüsü Yunus Emre'dir. *Divan edebiyatındaki “Tevhid” ve “Münacaat”lara benzer. *İlahiler tarikatlara göre değişik isimler alır. Mevlevilerde “ayin”, Bektaşilerde “nefes”, Alevilerde “deme(deyiş)”, Gülşeniler'de “tapuğ”, Halvetiler'de “durak”, diğer tarikatlarda  “cumhur” gibi isimlerle adlandırılırlar. İlahi Örneği: Aşkın aldı benden beni Bana seni gerek seni Ben yanarım dün ü günü Bana seni gerek seni Ne varlığa sevinirim Ne yokluğa yerinirim Aşkın ile avunurum Bana seni gerek seni (Yunus Emre)

28 2-NEFES Bektaşi şairlerinin söyledikleri şiirlere denir.  *Tasavvuftaki Vahdet-i Vücud düşüncesi anlatılır. *Alevi-Bektaşi ilkeleri, tarikat kuralları dile getirilir. *Hz. Muhammed ve Hz. Ali için övgüler de söylenebilir. *Bektaşîler bu şiirlere, Cenab-ı Hakk'ın ilhamı ile söylendiğine inandıkları için "nefes" adını verirler. *Dili sade bir Türkçe olan nefesler biçim olarak koşmaya benzer. *Genelde koşma gibi (abab cccb dddb) kafiyelenir. *Nazım birimi dörtlüktür. Dörtlük sayısı 3 ila 8 arasında değişir. Daha fazla da olabilir. *Genelde hece ölçüsüyle yazılır. (7, 8, 11′li kalıpları) Aruz ölçüsüyle yazılan nefesler de vardır. *Nefeslerde, kalenderâne ve alaycı bir üslup dikkati çeker. *Duygu ve düşünceleri nükteli bir şekilde ve zarafet ölçüleri içinde söylemek nefesin en belirgin özelliğidir. *Yunus Emre, Eşrefoğlu Rumi, Hatayi, Pir Sultan Abdal, Kaygusuz Abdal nefes türünde eserler vermiştir. Nefes Örneği: Ey erenler çün bu sırrı dinledim Huzuru mürşide vardım bu gece Hakikat sırrını andan dinledim Evliya erkanın gördüm bu gece Mürşidim Muhammed bildim yolumu Rehberim Ali'dir verdim elimi Tığbend ile bağladılar belimi Erenler meydanın gördüm bu gece (Pir Sultan Abdal)

29 3-NUTUK:  *Pirlerin ve mürşitlerin, tarikata yeni giren dervişlere tarikat derecelerini ve tarikat adabını öğretmek için söyledikleri şiirlerdir.  *Daha çok Bektaşi tarikatında söylenir. *Türün en önemli temsilcisi Kaygusuz Abdal'dır. *Şekil yönüyle koşmaya benzer. Nutuk Örneği: Eliftir doksan bin kelamın başı  Var Hakk'a şükreyle beni n'eylersin Vücudun şehrini arıtmayınca  Yüzünü yumaya suyu n'eylersin Vücudun şehrini verme gayrıya  Hatır yıkıp güç eyleme gayrıya  Var bir amel kazan Hakk'a yaraya  Hakk'a yaramayan huyu n'eylersin Pir Sultan Abdal 4-DEVRİYE: *Devir felsefesini ve insanın varoluşunu anlatan şiirlere denir.  *“Evrendeki canlı cansız her şey Allah'tan gelmiştir, yine Allah'a dönecektir.” felsefesi vurgulanır. *İlahiyle benzerlik gösterir. Devriye Örneği: Cihan var olmadan ketm-i ademde  Hakk ile birlikte yekdaş idim ben  Yarattı bu mülkü çünkü o demde  Yaptım tasvirini nakkaş idim ben Anasırdan bir libasa büründüm  Nar-ı bad-ı âb- hâkten göründüm  Hayrülbeşer ile dünyaya geldim  Âdem ile bile bir yaş idim ben Bektaşi Çelebi

30 5-ŞATHİYE: *Tasavvuf edebiyatında bir şiir türüdür.  *İlk bakışta dine aykırı gibi görünen, aslında vahdet-i vücud felsefesi ile ilgili bir görüşü dile getiren tasavvufi manzumelere verilen addır.  *Şathiyede şair, şiirlerini alaylı bir ifade ile yazar. Hatta bazı sözleri ilk bakışta anlamsız gibi görünür. Ancak anlamsız gibi görünen bu sözlerin altında derin anlamlar gizlidir.  *Genelde Bektaşi şairlerinde görülür. *Yunus Emre, Kaygusuz Abdal gibi şairlerin şathiyeleri vardır. Şathiye Örneği: Kullanırsın kanatsızca rüzgarı  Kürekle mi yaptın sen bu dağları  Ne yapıp da öldürürsün sağları  Can verip alırsın sen cancı mısın Sekiz cennet yaptın sen Adem için  Adın büyük bağışla anın suçun  Ademi cennetten çıkardın niçün  Buğday nene lazım harmancı mısın Bir iken bin ettin kendi adını  Görmedim senin gibi iş üstadını  Yeşertirsin kurutursun odunu  Sen bağçevan mısın ormancı mısın Azmi Baba 6-DEME:  *Alevilerin dini törenlerde söyledikleri tasavvufi görüşlere uygun şiirlere verilen isimdir. *Kafiye düzeni koşmaya benzer. *Saz eşliğinde belli bir makamla söylenir. Deme Örneği: Sarı tanburadır adım Göklere ağar feryadım Pir Sultan’ımdır üstadım Ben anınçün inilerim       (Pir Sultan Abdal)

31 DİVAN EDEBİYATI NAZIM ŞEKİLLERİ
A- BEYİTLERLE KURULANLAR Benî candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı Felekler yandı âhımdan murâdım şem'i yanmaz mı Kamû bîmârınâ cânan devâ-yî derd eder ihsan Niçin kılmaz manâ derman menî bîmâr sanmaz mı Gamım pinhan dutardım ben dedîler yâre kıl rûşen Desem ol bî vefâ bilmen inânır mı inanmaz mı Şeb-î hicran yanar cânım töker kan çeşm-i giryânım Uyârır halkı efgaanım karâ bahtım uyanmaz mı Gül'î ruhsârına karşû gözümden kanlu âkar sû Habîbım fasl-ı güldür bû akar sûlar bulanmaz mı Değildim ben sanâ mâil sen etdin aklımı zâil Bana ta'n eyleyen gaafil senî görgeç utanmaz mı Fuzûlî rind-i şeydâdır hemîşe halka rüsvâdır Sorun kim bû ne sevdâdır bu sevdâdan usanmaz mı  1- GAZEL Nazım birimi beyittir. Ölçüsü aruz ölçüsüdür. Konusu aşk, kadın, doğa ve şaraptır. Beyit sayısı arasında değişir. Uyak düzeni aa\ba\ ca\da... şeklindedir. İlk beytine MATLA, son beytine MAKTA denir. En güzel beytine BEYTÜL GAZEL (şah beyit) denir. Şairin mahlasını söylediği bölüme TAÇ BEYİT denir. Gazellerde konu bütünlüğü yoktur. Beyitleri arasında konu birliği olan gazellere YEK-AHENK GAZEL denir. Tüm beyitleri aynı güzellikte olan gazellere YEK-AVAZ GAZEL denir. Arap edebiyatından edebiyatımıza geçmiştir. Gazelde ün yapmış şairler : Fuzuli (aşıkane), Baki (rindane), Nabi (hikemi) , Nedim (şuhane) 

32 2-KASİDE Kasideler birini övmek ya da yermek için yazılan şiirlerdir. Nazım birimi beyittir. Ölçüsü aruz ölçüsüdür. Beyit sayısı arasında değişir. Kasidenin ilk beytine MATLA denir. Son beytine MAKTA denir. Şairin mahlasının bulunduğu beyte TAÇ BEYİT denir. Kasidenin en güzel beytine BEYT-ÜL KASİD denir.

33 Kasidenin Bölümleri Nesip (Teşbib): Kasidenin ilk bölümüdür. Kasideye ismini veren bölümdür. Genelde beyit olur. Şair bu bölümde betimleme yapar. Bahar tasviri yapılıyorsa Bahariye, kış tasviri yapılıyorsa Şitaiye, temmuz tasviri yapılıyorsa Temmuziye, ramazan tasviri yapılıyorsa Ramazaniye, at tasviri yapılıyorsa Rahşiye, hamam tasviri yapılıyorsa Hamamiye adını alır. Girizgah: Nesip bölümünden methiye bölümüne geçerken söylenen ve basamak görevinde olan beyitlerdir. Şair bu bölümde övgüye başlayacağını haber verir. 1-2 beyitten oluşur. Methiye: Kasidenin sunulduğu kişinin övüldüğü bölümdür. Şiir yönü çok zayıf dil bölümü diğer bölümlere göre çok ağırdır. Tegazzül: Kasidenin içinde bulunan gazel bölümüdür. Bütün kasidelerde olması zorunlu değildir. Fahriye: Şairin kendini övdüğü bölümdür. Fahriyeyi en çok seven şair Nefi’dir. Dua: Kasidenin son bölümüdür. Birkaç beyit olur. Şair burada övdüğü kişinin başarılı, uzun ömürlü, talihinin iyi olması yönünde dua eder.

34 Konularına göre kaside türleri:
Tevhid: Allah’ın birliğini anlatan kasidelerdir. Münacat: Allah’a yalvarmak için yazılan kasidelerdir. Naat: Peygamberi övmek için yazılan kasidelerdir. Methiye: Devlet büyüklerini övmek için yazılır. Mersiye: Ölüm temalı kasidelerdir. Hicviye: Bir şeyi yermek, eleştirmek için yazılan kasidelerdir. Şehrengiz: Bir şehrin güzelliklerini anlatan kasidelerdir. Cülusiye: Padişahların tahta geçişi için yazılan kasidelerdir.

35 3-Mesnevi Divan edebiyatının en uzun nazım şeklidir.
Edebiyatımıza İran edebiyatından geçmiştir. Uzun aşk öyküleri, dini, tasavvufi, ahlaki öyküler mesnevi ile yazılmıştır. Mesnevilerin beyit sınırlaması yoktur. Uyak düzeni aa\bb\cc\dd… (her beyti kendi içinde uyaklı) Beş mesneviden oluşan eserlere “HAMSE” denir. Türk edebiyatında ilk mesnevi Yusuf Has Hacib’in Kutadgu Bilig adlı eseridir. İlk hamse sahibi şairimiz Çağatay edebiyatından Ali Şîr Nevaî’dir. Bunun dışında Taşlıcalı Yahya, Nevizade, Atayi ,,,

36 4-Müstezat Bir gazelin her dizesine kısa bir dize ekleyerek oluşturulan şiir biçimidir. Uzun dizelerde aruzun genellikle mef ulü \me fa i lü\ me fa i li\ fe u lün kalıbı, kısa dizelerde ise mef u lü\ fe u lün kalıbı kullanılır. Kısa dizelere ziyade adı verilir. Uzun dizelerle uzun dizeler, kısa dizelerle kısa dizeler uyaklanır. Bülbül yetişir bağrımı hûn etti figânın Zabt eyle dehânın Hançer gibi deldi yüreğim tîg-i zebânın Te’sîr-i lisânın

37 5-KIT’A Genelde 2-12 beyitten oluşur. Beyit sayısı ikiden fazla olan kıt'alara kıt'a-ı kebir (büyük kıt'a) denir. Matla beyti olmayan bir nazım şeklidir. Kafiye düzeni xa, xa, xa, xa . . . Mahlasız şiirlerdir. Mısralar arasında anlam bütünlüğü bulunur. Kıt'alarda her türlü konu işlenmiştir. Kıt’a Örneği: Ey felek maksadun ülfet mi adâvet mi nedür Yoksa ol mâh ile uşşâka felâket mi nedür İrmeden vuslata hicrâna irişdük ammâ Anlasam bari bidâyet mi nihâyet mi nedür (Şeyh Gâlib)

38 B- DÖRTLÜKLERLE KURULANLAR
1-RUBAİ Genellikle felsefi konular ve tasavvufi düşünceler işlenir. Tek dörtlükten oluşur. Uyak düzeni aaxa şeklindedir. Aruzun belli kalıpları ile yazılır. Rubaiye has 24 aruz kalıbı vardır. Edebiyatımıza İran edebiyatından girmiştir. Edebiyatımızdaki en ünlü şairleri Kara Fazlî, Azmizade Haleti, Nabi ve son dönemde Yahya Kemal’dir. Ey özünün sırlarına akıl ermeyen; Suçumuza, duamıza önem vermeyen; Günahtan sarhoştum, ama dilekten ayık; Umudumu rahmetine bağlamışım ben. Ömer HAYYAM Esrârını dil zamân zamân söyler imiş Hengâme-i gamda dâstân söyler imiş Aşk ehli olup da mihnet-i hicrâna Ben sabr iderin diyen yalan söyler imiş Azmîzâde HÂLETÎ

39 TUYUĞ Türkler tarafından Divan şiirine kazandırılan bir nazım şeklidir
Maninin divan edebiyatındaki karşılığı sayılabilir. Aruzun failatün\ failatün\ failün kalıbıyla yazılır. Uyak düzeni aaxa şeklkindedir. Rubaide işlenen konular tuyuğda da işlenir. Tuyuğlarda genellikle cinaslı uyak bulunur. 14. Yüzyıl Azerî sairi Kadı Burhanettin bu türün kurucusu sayılır. Çağdaşı Azeri şairi Nesimi ve Çağatay şairi Ali Şîr Nevaî bu türde çokça ürün vermiştir. Dîlberin işi itâb u nâz olur Çeşmi cadû, gamzesi gammâz olur Ey gönül sabret, tahammül kıl ana Yâre erişmek işi az az olur Kadı Burhaneddin

40 3-ŞARKI Nazım birimi dörtlüktür. Bestelenmek için yazılmışlardır. Türk edebiyatının divan şiirine kazandırdığı bir nazım biçimidir. Aruz ölçüsü ile yazılırlar. Halk edebiyatındaki türkünün karşılığıdır. Uyak düzeni aaaa\bbba\ccca şeklindedir. Konusu aşk, ayrılık, sevgili, içki ve eğlencedir. Dili sadedir. İlk bendin dördüncü mısrası tekrar edilebilir. Buna nakarat denir. Her bendin üçüncü mısrası miyan adını alır. Bu türün öncüsü ve en önemli temsilcisi Nedim’dir. ŞARKI (Tamamı 5 benttir) Bir safâ bahşedelim gel şu dili nâşâda Gidelim serv-i revanim yürü Sâdâbâd’a İşte üç çifte kayık iskelede âmâde Gidelim serv-i revânım yürü Sâdâbâd’a Gülelim oynayalım kâm alalım dünyâdan Mâ-i Tesnim içelim çeşme-i nev-peydâdan Görelim âb-ı hayât aktığın ejderhâdan NEDİM

41 C- BENTLERLE KURULANLAR
TERKİB-İ BEND Nazım birimi benttir. Ancak bentler beyitlerden oluşur. Bent sayısı 5-10 arasında değişir. Her bent beyitten oluşur. Bentlerin uyak düzeni gazel gibidir. (aa ba ca…) Terkib-i bentlerde bendler hane adını alır. Bendleri birbirine bağlayan bölüme ise vasıta denir. Terkib- bentlerde vasıta beyti her bendin sonunda değişir. Terkib-i bentlerde hayattan talihten şikayet, felsefi konular, dini tasavvufi konular, toplumsal yergilerin işlendiği şiirlerdir. En önemli terkib-i bend üstadı Bağdatlı Ruhi’dir. Ziya Paşa’nın Bağdatlı Ruhi’nin terkib-i bendine yazdığı nazire Tanzimat döneminde ses getirmiştir. Önemli terkib-i bentler: Baki, Kanuni Mersiyesi; Şeyh Galip, Esrar Dede Mersiyesi TERCİ-İ BEND Nazım birimi benttir. Ancak bentler beyitlerden oluşur. Bent sayısı 5-10 arasında değişir. Her bent beyitten oluşur. Bentlerin uyak düzeni gazel gibidir. (aa ba ca…) Terkib-i bentlerde bendler hane adını alır. Bendleri birbirine bağlayan bölüme ise vasıta denir. Terkib- bentlerde vasıta beyti her bendin sonunda aynen tekrar edilir. Konu olarak Allah’ın kudreti, evrenin sonsuzluğu, hayatın zorlukları gibi soyut konular işlenmiştir. Terkib-i bendlerde vasıta beyti aynen tekrarlandığı için bentlerde işlenen konular arasında uyum olmalıdır. Terci-i bentlerde konu bütünlüğü vardır. Bu türün en güzel örneklerini edebiyatımızda Ziya Paşa ve Şeyh Galip vermiştir.

42 BATI EDEBİYATI NAZIM ŞEKİLLERİ
1-SONE = 14 dizelik bir nazım şeklidir. Uyak düzeni abba \abba\ ccd\ ede şeklindedir. İlk iki dörtlükte konuya giriş yapılır. Son iki üçlükte asıl mesaj verilir. İlk defa Servet-i Fünun döneminde kullanılmış. İtalyan edebiyatından alınmıştır. Sonelerde çoğunlukla lirik konular işlenir. Sone Örneği: Dağılır yele karşı altın saçları Uçuşurdu bin bir büklüm içinde. Bir hoş ışık vardı gözlerinde Pırıl pırıl, sönmüş o zamandan beri. Bir iyilik sarardı yüzünü bazan Bilmem, belki bana öyle gelirdi. Ben, o sevdadan can atan deli Nasıl yanıp tutuşmazdım o zaman. Yürüdü mü yerden kurtulurdu sanki Melekler öyle yürüse gerek sözleri Bir başka türlüydü insan sözlerinden. Gökte bir ruhtu o,bir canlı güneşti. Öyle gördüm ben; öyle değilmiş şimdi. Yay gevşemiş, ne çıkar, yara gitmez gönülden. Francesco PETRARCA Çeviren: Sabahattin EYUBOĞLU

43 Üçer mısralık bentlerden oluşur.
2-TERZA-RİMA Üçer mısralık bentlerden oluşur. Üçer mısralık bentlerde bir sınırlama yoktur. Tek dize ile biter. Uyak düzeni aba\ bcb\cdc\ded\f şeklindedir. İlk defa Servet-i Fünun döneminde kullanılmıştır. Fransız edebiyatından alınmıştır. Dante , İlahi Komedya adlı eserini bu nazım şekliyle yazmıştır. GİZ Bu kadar uzak mıydı Git git bitmiyor yol Görünmüyor dağın ardı Oysa bilmem kaç yıl Bu yollardan yürünmüş Şimdi sanki bir masal Bu dilsiz dağ ve taş Nerde saklar kuşları Hangi gizle sarmaş dolaş Anlamak zor susuşları. Ahmet Telli

44 (Serbest müstezat örneği) O BELDE
3-TRİYOLE On dizeli, bir nazım şeklidir. Uyak düzeni ab\ aaaa\ bbbb şeklindedir. 2+4+4= 10 dize İlk defa Servet-i Fünun döneminde kullanılır. 4-BALAD Eski Fransız şiirinden edebiyatımıza geçmiştir. Genellikle aşk öyküleri işlenmiştir. Üç uzun bir kısa bentten oluşur. Her bendin sonundaki dize nakarat gibi tekrarlanmıştır. 5-SERBEST MÜSTEZAT Aruz ölçüsünün klasik kalıplarının bozulmasıyla oluşturulan nazım biçimidir. Serbest müstezatta aynı şiirde birden çok aruz kalıbı vardır. Serbest müstezatın en başarılı örnekleri Tevfik Fikret ve Ahmet Haşim tarafından verilmiştir. (Serbest müstezat örneği) O BELDE Denizlerden Esen bu ince havâ saçlarınla eğlensin. Bilsen Melâl-i hasret ü gurbetle ufk-i şâma bakan Bu gözlerinle, bu hüznünle sen ne dilbersin! Ne sen, Ne ben, Ne de hüsnünde toplanan bu mesâ, Ne de âlâm-i fikre bir mersâ Olan bu mâi deniz, Melâli anlamayan nesle âşinâ değiliz.


"TÜRK ŞİİRİNDE YAPI." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları