Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Hayalle Gerçek Arasında Rumeli Hisar’ından Bir Boğaz Manzarası.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "Hayalle Gerçek Arasında Rumeli Hisar’ından Bir Boğaz Manzarası."— Sunum transkripti:

1 Hayalle Gerçek Arasında Rumeli Hisar’ından Bir Boğaz Manzarası

2 Rumeli Hisarı’ndayız… Ayak değmedik bir yer bırakmamacasına dolaşıyoruz surlarda. Her adımda, manzara sanki daha bir güzelleşiyor. Basamak sayısı arttıkça, İstanbul’un tarifsiz güzelliği de beraberinde artıyor ha bire ve soluk soluğa çıkılan yüzlerce basamağın sonundaki ödül, tüm yorgunluğa değecek güzellikte nefes kesen Boğaz manzarası… Her türlü hengâmeden uzakta, artık Istanbul’la baş başa kalmış hissedecek kadar tepedeyiz. Kalenin en yüksek 9 katlı kulesinin önündeyim ve rüyada gibiyim, gözlerime inanamıyorum. Gözlerimi kapatıyor ve etrafı seyrediyorum. Yan yana, artarda tüm tepelerin üzerleri zümrüt yeşili halıyla kaplanmış gibi.

3 Biraz önce mezar taşlarını anımsatan beton yığınlarından eser kalmamış. Ormanın denize vuran zümrüdî gölgesi, Boğaz’ın sularıyla oynaşıyor özlemle. Bin türlü mavi akıyor Boğaz’dan. Takalarda, teknelerde, çatanalarda ağ yamayan, ağ toplayan, ağ atan balıkçılar türkü söylüyor. Havada çığlık çığlığa martı sürüleri, her bir tüylerinde ayrı bir telaş, denizden toplanmış ağların üzerine bir konup bir kalkıyorlar. Her biri kendisine düşecek payın peşinde. Karadeniz’e süzülüyor aheste mavnalar. Arkasında köpükten beyaz izler bırakarak, karpuz yüklü kayıklar geliyor karşı kıyıdan. Denizden geçen motorun sesi, kalenin kalın taş duvarlarında sönümleniyor. Başında loş kayık- haneli yalıların pencerelerinden yansıyan güneş içimi ısıtıyor. Martılar uzun kanatlarıyla, denizden yeni çıkmış ağların kokusunu; beraberinde, hisarın en yüksek kulesine, oturduğumuz basamağa taşıyor.

4 Bir yaylı geçiyor sokaktan, atları şıngır mıngır. Sucuların hiç durmayan çıngırakları ötüyor çın çın. Simitçinin sesi, macuncuya, horoz şekercinin sesi, boyacınınkine karışıyor. Kulenin taş duvarlarını okşarken Fatih Sultanla, Sarıca, Zağnos ve Halil Paşalarla selamlaştığımı hayal ediyorum, dünyanın en büyük kale burçlarına sahip bu görkemli Hisarın nasıl dört ay gibi kısa bir zamanda tamamlandığını düşünüyorum. Arı kovanları gibi olmalı dört bir yan; tuğla taşıyan, taş döşeyen, harç karıştıran, oraya buraya koşuşturan binlerce insan… Merdiven basamaklarında arada bir görülen oymalı beyaz mermer taşlar, muhtemelen civarda bulunan eski yapı kalıntılarından alınmış olabilir. Karadeniz Ereğlisi ve Iznik’ten getirildiği belirtilen keresteler, taşlar nasıl taşındı acaba?..

5 Ya kalenin içinde sergilenen dökme pirinç toplar ve her biri yüzlerce kilo ağırlığındaki top gülleler, kalenin surlarına, yüksek burçlarına o daracık merdivenlerden nasıl çıkarıldı ki?.. Bu azim, bu inanç, bu sabır ve çalışkanlık… Kule-i Cedide, Yenice Hisarı ve Boğazkesen Hisarı derken bugünkü adı, Rumeli Hisarı olarak kalmış sonunda. Kaç deprem, kaç yangın ve bakımsızlığın sonunda viraneye dönüşmüş Hisar. Ve nihayet yarım yüz yıl önce başlayan yenileme çalışmalarıyla eski görkemine kavuşmuş. Onu 554 yıl önce, büyük güçlüklerle inşa edenlere bundan daha değerli ne verilebilirdi ki? Gerçi eski gravürlerde olduğu gibi, kulelerin üstlerini örten kurşun kaplı sivri ahşap külahlar, yenileme sırasında nedendir bilinmez yerine konmamış ama, bu haliyle de son derece etkileyici güzelliği ve azametiyle Boğazdakilerin nefesini kesmeye yetiyor. Hisar’ın denize açılan kapısından çıkarken gözlerimiz yanıyor ışıl ışıl. Aynı anda, “Rüya gibiydi her şey” diyoruz. Hafiften serin bir rüzgâr eserken denizden…


"Hayalle Gerçek Arasında Rumeli Hisar’ından Bir Boğaz Manzarası." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları