Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Orta Çocukluk Dönemi Çocuklarında Gelişim ve Kitap Seçimi

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "Orta Çocukluk Dönemi Çocuklarında Gelişim ve Kitap Seçimi"— Sunum transkripti:

1 Orta Çocukluk Dönemi Çocuklarında Gelişim ve Kitap Seçimi

2 Orta Çocukluk Nedir? 6-12 yaş Okul dönemi Orta Çocukluk Nedir?
Çoğu zaman okul yılları olarak adlandırılan orta çocukluk genellikle altı ile on iki yaşlar arasındaki dönemin adıdır. Bazı kaynaklarda 7-12 yaşlar orta çocukluk dönemi olarak kabul edilir.

3 Bedensel Gelişim 6 yaş - 106 cm, 20 kg
Fiziksel büyüme bebeklik ve ilk çocuklukta olduğundan daha yavaş Büyüme erkekler ve kızlar arasında farklı 12 yaş – erkek 142 cm, 38 kg 12 yaş – kız 144 cm, 41 kg Altı yaşındaki ortalama bir çocuğun boyu yaklaşık 106 cm. , ağırlığı da aşağı yukarı 20 kg.'dır. Fiziksel büyüme bebeklik ve ilk çocuklukta olduğundan daha yavaştır. Bununla birlikte, büyüme, oğlanlar ve kızlar arasında belli belirsiz farklılıklarla kararlı bir hızla sürer. On iki yaşında ortalama bir erkek çocuk yaklaşık 142 cm. (boya, yaklaşık 38 kg. ağırlığa sahiptir. Ortalama bir kız çocuk 2,5-5 cm. daha uzun, yaklaşık 2.7 kg. daha ağırdır ve bazı durumlarda ergenliğe giriyor olabilir.

4 Motor Gelişim Hareket becerileri gelişimini sürdürür
Motor gelişim açısından büyük aşama Dengenin gelişmesi Hızlı yürüme, futbol oynama Göz-el koordinasyonun gelişmesi sonucu iki elini bağımsız kullanabilme Özellikle oyunlarda ve sporlarda kullanılanlar olmak üzere hareket becerileri gelişimini sürdürür. Çocuk motor gelişim açısından büyük aşamalar kaydetmiş ve dengenin gelişmesi sonucu hızlı yürüyebilen, futbol oynayabilen, göz-el koordinasyonun sonucu iki elini bağımsız kullanabilen bir birey haine gelmiştir (Yavuzer, 2012).

5 Bilişsel Gelişim Somut İşlemler Dönemi Mantıksal düşünme
Sayı, zaman, mekan, boyut hacim ve uzaklık kavramları yerleşmeye başlar Problemin çözülmesi somut nesnelere (burada ve şimdi) bağlıdır Korunum ilkesini analayabilirler çünkü somut işlemleri tersine döndürebilirler Soyut düşünce henüz tam gelişmemiştir Somut İşlemler Dönemi (concrete Operational Stage) adı verilen 7-11 yaşları arasındaki çocuklarda, mantıksal düşünme ve sayı, zaman, mekan, boyut hacim ve uzaklık kavramları yerleşmeye başlar (Yavuzer, 2012). Bu dönemde problemin çözülmesi somut nesnelere (burada ve şimdi) bağlıdır. Çocuklar bu dönemde korunum ilkesini analayabilirler, çünkü somut işlemleri tersine döndürebilirler. Kısa ve geniş bardak ile uzun ve dar bardaktaki su miktarının aynı olduğunu anlarlar/bilirler. Ancak soyut düşünce henüz tam gelişmemiştir. Piaget’ye göre somut işlemler döneminde olan çocuklar, yeni bir dizi kural geliştirirler. Gruplandırma adı verilen bu işlemin mantıksal niteliği vardır. Düşüncenin başlıca özelliği bu gruplama yeteneğidir. Sınıflama, sıralama gibi gruplamalarla çocuk düzenleme ve sistem kurma yeteneği geliştirir. Çocuk nesneleri büyüklük sırasına dizebilir. Mekanda yerleri değişse bile gruptaki objelerin sayısının değişmeyeceğini bilir (Yavuzer, 2012).

6 Bilişsel Gelişim Farklılıkları ifade eden gruplamalar yapabilirler
Nesneleri boylarına göre veya hacimlerine göre sınıflayabilirler (kısalar bir arada, uzunlar bir arada) Uzaklık, ağırlık, ve hacim karşılaştırması yapabilirler Uzaklığın hangi yönden ölçülürse ölçülsün değişmeyeceğini anlarlar İki kardeşten her birinin diğerinin kardeşi olduğu anlarlar (8 yaş) Mantıksal düşünce başlamıştır A, B’ye eşitse, B, C’ye eşitse, A’nın C’ye eşit olduğunu anlarlar Başkalarının bakış açısını anlayabilirler Farklılıkları ifade eden gruplamalar yapabilirler. Nesneleri boylarına göre veya hacimlerine göre sınıflamak gibi (kısalar bir arada, uzunlar bir arada). Uzaklık, ağırlık, ve hacim karşılaştırması yapabilirler (Yavuzer, 2012). Bir şeyi başka bir şeyin yerine koyabilirler. Örneğin aritmetikte aynı sonuca değişik yollardan ulaşan işlemleri kullanabilirler (8 = 7+1 veya 6+2 veya 5+3, gibi) (Yavuzer, 2012). Uzaklığın hangi yönden ölçülürse ölçülsün değişmeyeceğini anlarlar. İki kardeşten her birinin diğerinin kardeşi olduğu anlarlar (8 yaş) (Yavuzer, 2012). Mantıksal düşünce başlamıştır. A, B’ye eşitse, B, C’ye eşitse, A’nın C’ye eşit olduğunu anlarlar. Mantıksal düşünce duygusal yaşamda da dikkate değer bir dengenin oluşmasına yardımcı olur. Başkalarının bakış açısını anlayabilirler (Yavuzer, 2012).

7 Somut İşlem Dönemi Çocuk bilgiyi sistemli ve mantıklı biçimde işleyebilir Bunu yalnızca bilgi somut biçimde verildiği zaman yapabilir Somut bir dönüşümü zihinsel olarak tersine çevirebilir Belirli bir zamanda bir durumun birçok yönünü ele alabilirler Geniş bardaktaki su ile uzun bardaktaki suyun eşit olduğunu anlar (bardakların yüksekliği kadar genişliğini de dikkate alır) Somut işlemler döneminde çocuk bilgiyi sistemli ve mantıklı biçimde işleyebilir, ama bunu yalnızca bilgi somut biçimde verildiği zaman yapabilir. Soyut bilgiler verildiğinde yetersiz görünür. İlkokul çağındaki çocuklar somut bir dönüşümü zihinsel olarak tersine çevirebilir ve belirli bir zamanda bir durumun birçok yönünü ele alabilirler (Gander ve Gardiner, 1993). Farklı boyutlardaki bardaklara su koyma deneyinde çocuklar artık bardakların yüksekliğini olduğu kadar genişliğini de dikkate almaya başlarlar. Geçiş evresindeki beş ve altı yaşlarındaki çocuklar önce uzun bardakta daha fazla suyun bulunduğunu söyleyebilir, sonra yanıtlarını düzeltebilir ve geniş bardakta daha fazla olduğunu söyleyebilirler. Daha sonra çocuk bunların eşit olduğunu anlayacaktır.

8 Sayılarla Uğraşma Yeteneği
Sayma (atlamadan sayar, daha fazla, daha az, eşit ilişkilerini anlar) Büyük-küçük kavramlarının göreceli olduğunu bilir (6, 10’dan az, 5’ten fazladır) Bire bir karşılık (nesnelerin fiziksel düzenlenişi değişse bile niceliğin değişmediğini anlayabilir (vazo-çiçek)) İşlemsel dönemin genel özelliklerini göstermek için sayı yeteneğindeki gelişimden yararlanılabilir. Sayma: Somut işlem dönemindeki çocuklar birçok nesneyi sayabilir ve herhangi birini atlamadan ya da iki kez saymadan herbirine uygun numarayı verebilirler. Çocuk küçük bir gruptaki nesnelerin numaralarını görsel olarak eşleştirebilir. On'un altı'dan daha büyük bir niceliği gösterdiğini bilir ve "daha fazla", "daha az", "eşit" ilişkilerini anlar. Bu ilişkilerin mutlak olmaktan çok görece olduklarını kavrar; yani altı'nın on'dan daha az, ama beş'ten daha fazla olduğunu anlar. Bu ayırımı sayılar dışında nesneler açısından da yapabilir. Örneğin, dokuz yaşındaki çocuk, bisikletinin Ahmet’inkinden "daha güzel" (daha yeni ve daha kolay sürülebilir) olduğunu, ama Ali’ninki kadar güzel olmadığını düşünebilir. Bu yaş çocuğu ayrıca bugünün dünden daha soğuk olduğunu, ama kışın olduğu kadar soğuk olmadığını da bilmektedir. Bire bir karşılıklılık: Somut işlem dönemindeki çocuklar bir nesne takımını bir diğer takıma sayısal olarak kolayca eşit kılabilir ve nesnelerin fiziksel olarak düzenlenişi değişse bile bu eşitliğin korunacağını bilirler. Örneğin, sayıları aynı olan nesneler grubu sıraya dizildiğinde biri kısa diğeri uzun bile olsa nicelik açısından bunların eşit olduğunu bilir. Niceliğin değişmesi için ekleme ya da çıkarma yapmak gerektiğini bilir. Hiçbir şey eklenmediyse ya da çıkarılmadıysa, aynı olmak zorunda oldukları biçimindeki akılyürütme yeteneğini geliştirmiştir. Fakat bunu yapabilmek için nesnelerin onun önünde olması gerekir. Eğer böyle problemler soyut olarak verilirse onlarla bu kadar etkili ya da mantıklı biçimde başa çıkmaz. Soyut problemlerle başaçıkabilmek bir soyut işlem dönemi yeteneğidir. Takım ölçülerini karşılaştırma: Bu dönemdeki çocuklar "daha fazla"nın mutlak bir miktarla değil, nicelikler arasındaki bir ilişkiyle ilgili olduğunu anlarlar. Eğer sağ elinde sekiz ve sol elinde beş bilyası varsa, her iki elinden ikişer bilya alınması durumunda sağ elinde hala "daha fazla" bilya olduğunu kavrayabilir. Somut işlem dönemindeki çocuklar küçük sayılar için geçerli kuralların büyük sayılar için de geçerli olduğunu anlar duruma gelmişlerdir.

9 Mizah Anlayışının Gelişimi
Mizahın değerini anlarlar Ahmet pizacıya gider ve bir pizza ısmarlar. Garson pizzayı altı parçaya mı yoksa sekiz parçaya mı bölmesini istediğini sorduğunda, “altıya bölerseniz iyi olur, sekiz parça çok fazla gelir, yiyemem" der Orta çocuklukta gelişmekte olan düşünme yeteneğinin örneklerinden biri çocukların mizahın değerini anlamasıdır. Şu fıkrayı ele alalım: Ahmet pizacıya gider ve bir pizza ısmarlar. Garson pizzayı altı parçaya mı yoksa sekiz parçaya mı bölmesini istediğini sorduğunda, “altıya bölerseniz iyi olur, sekiz parça çok fazla gelir, yiyemem" der (Gander ve Gardiner, 1993).

10 Mizah Anlayışı Çocukların beğendiği mizah türü temelde yatan bilişsel gelişimlerine bağlıdır Belirli bir tutarsızllık (örneğin, beklenmedik, acayip, uygunsuz ya da bağlamdışı bir şey) genellikle mizaha temel oluşturur Bir tutarsızlık kendi başına mizah için yetersizdir; çocuklar durum hakkında tutarsızlığı fark edebilecekleri düzeyde bilgi sahibi olmalıdır Tutarsız olaylar çocuklar için komiktir, çünkü bu olaylar gerçeklikle uyumsuzluk içindedir ve çocuklar bunu bilir McGhee, belirli bir tutarsızlığın (örneğin, beklenmedik, acayip, uygunsuz ya da bağlamdışı bir şey) genellikle mizaha temel oluşturduğu görüşünü ileri sürer. Ancak, bir tutarsızlık kendi başına mizah için yetersizdir; çocuklar durum hakkında tutarsızlığı fark edebilecekleri düzeyde bilgi sahibi olmalı ve neşeli bir ruhsal durum içinde bulunmalıdırlar. Tutarsız olaylar çocuklar için komiktir, çünkü bu olaylar gerçeklikle uyumsuzluk içindedir ve çocuklar bunu bilir. Dolayısıyla, çocukların beğendiği mizah türü temelde yatan bilişsel gelişimlerine bağlıdır (Gander ve Gardiner, 1993).

11 Ahlaki Gelişim 9 yaşına kadar ahlaki gerçekçilik evresi
Doğru ve yanlış mutlaktır, kişiden kişiye değişmez, davranış niyete göre değil sonucuna göre değerlendirilir 9 yaş üstü - özerk ahlak ya da karşılıklılık ahlakı evresi Doğru ya da yanlışı durumsal ve kişisel etkenleri dikkate alarak değerlendirirler, kuralların değişebildiğini bilirler Çocuklar, somut işlem döneminin daha sonraki bölümünde Piaget'nin ikinci evresine, yani özerk ahlak ya da karşılıklılık ahlakı evresine girerler. Çocuklar bu evrede artık ahlakı mutlak terimlerle görmezler, bir eylemin doğru ya da yanlış olduğunu söylerken durumsal ve içsel kişisel etkenleri dikkate alırlar. Bu evredeki çocuklar artık kuralların değişmez olduğuna inanmazlar. Kuralların anlaşmaya dayandığını ve yine aynı süreçle değiştirilebileceğini bilirler (Gander ve Gardiner, 1993).

12 Ahlaki Gelişimi Etkileyen Faktörler
Ana-baba yaklaşımı Disiplin yaklaşımı Ceza Çevre Kuralların varlığı Otorite figürleri Model alma Pekiştirme Bilişsel gelişim psikologları, çocuklar büyüdükçe ahlaki düşünmenin nasıl değiştiğini ve bu değişimi nelerin etkilediğini araştırmışlardır. Diğer psikologlar ahlak gelişiminin davranışsal ve duygusal yönleri üzerinde odaklanmışlardır. Toplumsal öğrenme kuramcıları çocukların ahlaki davranışlarını etkileyen etkenlerin ve modellerin, anababa bakımından, cezanın, kuralların ve nedenlerin varlığının ya da yokluğunun, otorite figürlerinin vb. etkileri üzerinde yoğunlaşmışlardır. Ahlak gelişiminin duygusal yönleri diğerleriyle karşılaştırılabilecek oranda bir araştırma ilgisi görmemiştir, ama empati konusu ilgi gören bir konu olmuştur (Gander ve Gardiner, 1993).

13 Kişilik Gelişimi ve Toplumsal Davranış
Çocuklar okulda çok fazla zaman geçirirler Toplumsal davranışlarının çoğunu okulda ve oyun alanında kazanırlar Aile, okul ve yaşıt grubu, hepsi birlikte orta çocukluk görevlerini öğretmekten sorumludur Orta çocukluk dönemini oluşturan altı-on iki yaşlar arasında çocuklar okulda çok fazla zaman harcarlar. Bu zamanın büyük bölümü okuma, yazma ve hesaplama gibi bilişsel yetenekleri geliştirmek için kullanılır. Ancak, çocukların toplumsal davranışlarının çoğunu öğrendikleri yerler de okul ve oyun alanıdır. Aile, okul ve yaşıt grubu, hepsi birlikte orta çocukluk görevlerini öğretmekten sorumludur.

14 Toplumsal Görevler Kişisel bağımsızlık kazanma
Yaşıtlarla geçinmeyi öğrenme Cinsiyet rolü öğrenme Orta çocuklukta en önemli toplumsal görevlerden üçü, kişisel bağımsızlık kazanma, yaşıtlarla geçinmeyi öğrenme ve bir cinsiyet rolü öğrenmedir

15 Toplumsal ve Sosyal Gelişim
Bu dönemde çocuk kendisini sınıf, arkadaş ve oyun grubu içinde bulur Bu da çocuğu içinde bulunduğu grubun faaliyetlerine katılmaya ve arkadaşlarıyla iletişim kurmaya yönlendirir Bu dönemde görülen bazı toplumsal özellikler şöyle sıralanabilir: Kolay etkilenme   Karşıt Görüşte Olma Rekabet  Bu dönemde çocuk kendisini sınıf, arkadaş ve oyun grubu içinde bulur. Bu da çocuğu içinde bulunduğu grubun faaliyetlerine katılmaya ve arkadaşlarıyla iletişim kurmaya yönlendirir. Bu dönemde görülen bazı toplumsal özellikler şöyle sıralanabilir (Yavuzer, 2012): Kolay etkilenme: Orta çocukluk döneminde aşırı duralılığın yanında görülen diğer bir özellik de kolay etkilenmedir. Bu dönemdeki çocuklar kendi arzularının diğer çocukların doğrultusunda olduğu inancındadırlar. Bu da onların gruba kabul edilmelerini kolaylaştırır. Hiç bir dönemde ratlanmayacak derecede kolay etkilenme bu dönemde görülür. Karşıt Görüşte Olma: Bu, çocuğun düşünceleri ve hareketleriyle diğer çocuklara karşıt olmasıdır. Kendi akranlarının görüş ve düşüncelerini paylaşan, kabul eden çocuk, daha büyük çocukların ve erişkinlerin görüşlerine karşı koyar. Rekabet: Üç şekilde görülür: Grup üyeleri arasında süregelen rekabet, kendi grubuyla diğer gruplar arasındaki rekabet, grupla toplumu düzenleyen diğer sosyal kurumlar arasındaki rekabet (çatışma). Bunlardan her biri, çocuğun sosyalleşmesini farklı biçimde etkiler. Rekabet genellikle kavgayla sonuçlanır.

16 Akran İlişkileri Beş-altı yaşlarındaki çocuklar, bilişsel işlevlerdeki önemli değişikliklerin (daha az benmerkezlilik, başkalarının duygularını daha iyi anlama) yardımıyla arkadaş çevresini genişletirler Bu süreç çocuklar okula gitmeye başladığında önemli ölçüde hızlanır Okul, akran ilişkilerini geliştirmede birincil yerdir Beş-altı yaşlarındaki çocuklar, bilişsel işlevlerdeki önemli değişikliklerin (daha az benmerkezlilik, başkalarının duygularını daha iyi anlama) yardımıyla, okul öncesi yılların sonuna doğru başlayan arkadaş ve oyun arkadaşları çevresini genişletmeyi sürdürürler. Bu süreç çocuklar okula gitmeye başladığında önemli ölçüde hızlanır, okul, akran ilişkilerini geliştirmede birincil yerdir (Gander ve Gardiner, 1993).

17 Akran Akran kişinin kendi yaş ve konumundaki kişilerdir
Bazı özellikleri paylaşan iki ya da daha fazla kişi olarak düşünülebilir. Bir akran grubu etkileşen, ortak amaç ve değerleri paylaşan ve davranışları karşılıklı olarak üzerinde anlaşmaya varılmış bir bireyler grubudur. Aynı etnik temelden, sosyoekonomik düzeyden, cinsiyetten ve yaştan çocuklardan oluşan üyelik genellikle oldukça benzeşiktir. Farklı ilgilerden ve etkinliklerden kaynaklanan gruplar oluşturma eğiliminin en yaygın olduğu dönem dokuz-on bir yaşlar arasıdır Aynı cinsiyetten arkadaşları yeğleme eğilimi vardır Akranlar kişinin kendi yaş ve konumundaki kişilerdir. Bazı özellikleri paylaşan iki ya da daha fazla kişi olarak düşünülebilir. Bir akran grubu etkileşen, ortak amaç ve değerleri paylaşan ve davranışları karşılıklı olarak üzerinde anlaşmaya varılmış kurallarla yönetilen, göreli olarak kararlı ya da kalıcı bir bireyler grubudur. Aynı etnik temelden, sosyoekonomik düzeyden, cinsiyetten ve yaştan çocuklardan oluşan üyelik genellikle oldukça benzeşiktir. Erkeklerde ve kızlarda kısmen farklı ilgilerden ve etkinliklerden kaynaklanan gruplar oluşturma eğiliminin en yaygın olduğu dönem dokuz-on bir yaşlar arasıdır. Aynı cinsiyetten arkadaşları yeğleme yönündeki bu eğilime karşın, eğer öğretmenler yüreklendirirse, çocuklar karşı cinsten yaşıtlarla da oynayacaklardır (Gander ve Gardiner, 1993).

18 Akran Grupları Gruplar bir dizi amaç ve işleve hizmet ederler
Akran grubu aile ve okul gibi bir toplumsallaşma ortamıdır Bu ortam içinde çocuklar birçok rolü (önder, izleyici, kışkırtıcı, barıştırıcı, palyaço) deneyebilir ve insanların nasıl tepki gösterdiklerini gözlemleyebilirler Bu tepkiler yaşıtlarla geçinmeyi öğrenmede çocuklara yardımcı olur Çocuklar kendi beceri ve yetenekleri ile eşit konumdakilerin beceri ve yetenekleri arasında gerçekçi karşılaştırmalar yapabilirler Bunun sonucunda yeni ortaya çıkmakta olan kimlik ve benlik kavramları ile bütünleştirebilecekleri gerçekçi geribildirimler alabilirler Gruplar bir dizi amaç ve işleve hizmet ederler. İlk olarak, akran grubu aile ve okul gibi bir toplumsallaşma ortamıdır. Çocuklara aynı anda yeni pek çok deneyimden geçen, benzer geçmişi paylaşan başkaları ile etkileşme olanakları sağlar. Bu ortam içinde çocuklar birçok rolü (önder, izleyici, kışkırtıcı, barıştırıcı, palyaço) deneyebilir ve insanların nasıl tepki gösterdiklerini gözlemleyebilirler. Bu tepkiler dönemin en önemli gelişim görevlerinden biri olan yaşıtlarla geçinmeyi öğrenmede çocuklara yardımcı olur. İkinci olarak, akran grubundaki çocuklar kendi beceri ve yetenekleri ile eşit konumdakilerin beceri ve yetenekleri arasında gerçekçi karşılaştırmalar yapabilirler. Bundan önce kendilerini daha büyük ya da küçük kardeşleriyle ve anababalarıyla karşılaştıran çocuklar şimdi atletik yeteneklerini, okul başarılarını ve müzik yeteneklerini yaşıtlarınınki ile karşılaştırıp sınayabilir ve yeni yeni ortaya çıkmakta olan kimlik ve benlik kavramları ile bütünleştirebilecekleri gerçekçi geribildirimler alabilirler (Gander ve Gardiner, 1993).

19 Empati Gelişimi Empati kurmak da kabul edilmeyi kolaylaştırır
Empati, bir başkasının psikolojik durumunu gerçekte onu hissettiğini hissetmeden anlama yeteneği demektir. Empati, paylaşma ve yardım etme gibi davranışlar için önemli bir önkoşul gibi görünmektedir Çocukların yaşıtları tarafından kabul edilmelerine katkıda bulunan etkenlerden biri, işbirliği yapmaya ve diğer çocuklarla olumlu etkileşimlerde bulunmaya istekli oluştur. Ayrıca, çocuklarla empati kurmak da kabul edilmeyi arttırır. Empati, bir başkasının psikolojik durumunu gerçekte onu hissettiğini hissetmeden anlama yeteneği demektir. Empati, paylaşma ve yardım etme gibi davranışlar için önemli bir önkoşul gibi görünmektedir. M. L. Hoffman empati konusunda önemli çalışmalar yapmış ve empatinin gelişimine ilişkin kapsamlı bir kuram önermiştir (Gander ve Gardiner, 1993).

20 Hoffman’ın Kuramı Piaget, çocukların benmerkezliliklerini -kendilerini başkasının yerine koyma yetersizlikleri- altı yaş dolayında somut işlem düşüncesine geçinceye kadar kaybetmediklerini ileri sürer Buna karşın Hoffman empatinin köklerinin çok daha erken gözlemlenebileceğine inanmaktadır Küçük çocuklarda empatik acı adını gözlenebilir. Bu, empatinin basit bir biçimidir; çok az bilişsel etki taşıyan, büyük ölçüde koşullu, duygusal bir tepkidir Bebekler (1 yaş) kendilerini başkalarından ayırt edemediklerinden birini acı çekerken ya da güçlük içinde gördüklerinde sanki bunu kendileri yaşıyormuş gibi rahatlatılmak isteyebilirler Çocuklar gerçekte diğerinin ne hissettiğini hayal etmeye çalışmazlar. Bu bir başlangıçtır Hoffman'ın Kuramı: Piaget'nin, çocukların benmerkezliliklerini -kendilerini başkasının yerine koyma yetersizlikleri- altı yaş dolayında somut işlem düşüncesine geçinceye kadar kaybetmediklerini ileri sürmesine karşın, Hoffman empatinin köklerinin çok daha erken gözlemlenebileceğine inanmaktadır. Küçük bir çocuğun annesi, kardeşi ya da başka bir çocuk incindiğinde, bazen küçük çocuk Hoffman'ın empatik acı adını verdiği bir acıyla ağlamaya başlar. Bu, empatinin basit bir biçimidir; çok az bilişsel etki taşıyan, büyük ölçüde koşullu, duygusal bir tepkidir. Hoffman'a (1976) göre, bebekler ilk yıl içinde kendilerini başkalarından ayırt edemezler ve birini acı çekerken ya da güçlük içinde gördüklerinde sanki bunu kendileri yaşıyormuş gibi rahatlatılmak isteyebilirler. Empatik acı ilkeldir. Onu yaşayan çocuklar gerçekte diğerinin ne hissettiğini hayal etmeye çalışmazlar. Ancak, bu yine de bir başlangıçtır (Gander ve Gardiner, 1993).

21 Kişilik Gelişimi Sağlıklı kişilik gelişimi bir dizi psikososyal bunalımın ya da dönüm noktasının olumlu bir biçimde atlatılmasından ortaya çıkar (Erikson’un Kuramı) Çocuklar orta çocuklukta okulların ve öğretmenlerin dünyasına girişle birlikte diğer bir psikososyal dönüm noktasına ulaşırlar Erikson’a göre bu dönemdeki tehlike, yetersizlik duygusunda yatar Kişilik Gelişimi Erik Erikson'un kuramı üzerindeki daha önceki tartışmalarda, sağlıklı kişilik gelişiminin nasıl bir dizi psikososyal bunalımın ya da dönüm noktasının olumlu bir biçimde atlatılmasından ortaya çıktığını gördük. Çocuklar orta çocuklukta okulların ve öğretmenlerin dünyasına girişle birlikte diğer bir psikososyal dönüm noktasına ulaşırlar. Erikson'un (1963) bu dönemi tartışırken belirttiği gibi: ... bu dönemdeki tehlike, bir yetersizlik ve aşağılık duygusunda yatar... Aile yaşamı onu okul yaşamına hazırlamada başarısız olduğunda ya da okul yaşamı daha önceki evrelerin vaadettiği gelişimi sürdürmeyi başaramadığında birçok çocuğun gelişimi kesintiye uğrar (Gander ve Gardiner, 1993).

22 Kişilik Gelişimi Bu dönemde görülen yetersizlik duygusu problemi çalışkanlık ile bertaraf edilir Eğer çocukların başarıları övülürse bir çalışkanlık ve başarma duygusu geliştireceklerdir Bu da, belirli bir noktada, yetişkin sorumlulukları almaya hazır bir birey olarak olumlu bir benlik kavramının gelişmesini kolaylaştıracaktır Eğer çocuklardan çok az ya da çok fazla şey beklenirse ya da çocuklar çabalarından dolayı eleştirilirse, bir yetersizlik/aşağılık duygusu gelişecektir Bunun sonucu, kötü çalışma alışkanlıkları, başarısızlık korkusuyla yarışmalardan kaçınmak ve daha sonraki gelişim görevleriyle başaçıkmada bir yetersizlik olacaktır Eğer çocuklar bu araçları kullanmaya özendirilir ve başarıları övülürse bir çalışkanlık ve başarma duygusu geliştireceklerdir. Bu da, belirli bir noktada, yetişkin sorumlulukları almaya hazır bir "iyi çalışan kişi" olarak olumlu bir benlik kavramının gelişmesini kolaylaştıracaktır. Eğer çocuklardan çok az ya da çok fazla şey beklenirse ya da çocuklar çabalarından dolayı eleştirilirse, bir aşağılık duygusu gelişecektir. Sorun, kötü çalışma alışkanlıkları, başarısızlık korkusuyla yarışmalardan kaçınmak ve daha sonraki gelişim görevleriyle başaçıkmada bir yetersizlik olacaktır (Gander ve Gardiner, 1993).

23 Cinsiyet Rolü Gelişimi
Orta çocukluk döneminde çocuklar hemen hemen tümüyle kendi cinslerinden çocuklarla oynama ve yakınlık kurma eğilimindedirler Bazen kızlarla oğlanlar arasında düşmanlığa yakın birşeylerin bulunduğu görülmektedir. Doğumgünü partilerindeki konuklar kadar arkadaşlar da aynı cinsten olma eğilimindedir Eğer anababalar ve diğerleri cinsiyet tiplemesine bağımlı iseler bu "gayet doğal"dır; Cinsiyet tiplemesi okullar, anababa dışındaki yetişkinler ve çocuğun yaşıtları tarafından sürdürülür Özellikle de orta çocukluk dönemindeki erkek çocuklar birbirlerine cinsel role uyma doğrultusunda gitgide artan bir baskı uygulamaktadırlar (kız oyuncakları ile oynayan erkek çocukları şiddetle eleştirirler) Orta çocukluk döneminde çocuklar hemen hemen tümüyle kendi cinslerinden çocuklarla oynama ve yakınlık kurma eğilimindedirler. Bazen kızlarla oğlanlar arasında düşmanlığa yakın birşeylerin bulunduğu görülmektedir. Oğlanlar "çıtkırıldım" kızlarla oynamak istemezler, kızlarda hoyrat ve kaba erkek çocuklarla oynamak istemezler. Ders aralarında kızlar oyun alanının bir yanında, oğlanlar öbür yanında oynarlar. Doğumgünü partilerindeki konuklar kadar arkadaşlar da aynı cinsten olma eğilimindedir. Birçok yetişkin bu durumu bu yaşta "gayet doğal" bulur. Eğer anababalar ve diğerleri cinsiyet tiplemesine bağımlı iseler bu "gayet doğal"dır; fakat erinlikten önce çok az cinsiyet tiplemesi yapan kültürlerde bu norm değildir. Rolleri dar bir biçimde tanımlamayan anababaların çocukları karşı cinsle daha iyi ilişkiler kurabilirler. Fakat cinsiyet tiplemesi okullar, anababa dışındaki yetişkinler ve çocuğun yaşıtları tarafından sürdürülür. Araştırmaya dayalı veriler az olmakla birlikte, öyle görünüyor ki, yaşıtlar, özellikle de orta çocukluk dönemindeki erkek çocuklar cinsel role uyma doğrultusunda gitgide artan bir baskı uygulamaktadırlar. Kız çocuklar diğer kızlar "erkek oyuncakları" ile oynadıklarında çok az karşı çıkarlar, oysa erkek çocuklar "kız oyuncakları" ile oynayan erkek çocukları şiddetle eleştirirler.

24 Kalıp Yargılar Büyüdüklerinde becerilerine uygun düşecek işleri cinsiyetleri yüzünden bir yana bırakabilirler kadınların mühendis, erkeklerin ilkokul öğretmeni olması gibi Erkeklerin kadınlardan daha uzun boylu olmaları gerektiği kalıp yargısı kısa boylu oğlanlarla uzun boylu kızların benlik kavramlarını etkileyebilir Cinsler arasında (erkeklerle erkekler, kadınlarla kadınlar) pek çok benzerlik olduğu gibi yetenekleri, fizikleri ve kişilikleri açısından pek çok farklılık vardır Cinsiyet rolleri çok dar bir biçimde tanımlandığında kısıtlayıcı olabilir Beş yaşından önce babalarından ayrılan erkek çocuklar cinsiyet rolü ayarlamasında sorunlar yaşamaya daha eğilimlidirler; oysa ayrıldıklarında altı yaşında ya da daha büyük olan erkek çocuklar babalarıyla birlikte olan çocuklardan farksız görünmektedirler. Genellikle çocukların kadınları mühendislik ya da su tesisatçılığı, erkekleri de ilkokul öğretmenliği ya da çocuk bakıcılığı gibi mesleklerde gözlemleme olanakları çok sınırlıdır. Sonuç olarak, büyüdüklerinde becerilerine uygun düşecek işleri cinsiyetleri yüzünden bir yana bırakabilirler. Dahası, yeteneklerine ket vuran dış baskılar hissedebilirler. Bir lise müzik öğretmeni ve bando şefi, işinin en cesaret kırıcı yönünün pek çok erkek çocuğun müzik yeteneklerini geliştirmek yerine, yeteneklerinin uygun olup olmadığına bakmaksızın futbolu tercih ettiklerini görmek olduğundan yakınmıştır (Gander ve Gardiner, 1993).

25 Duygusal Gelişim Korkular
Okul öncesi çocuklar arasındaki canavarlar ve hayaletler korkusu okul çocuklarında yerini daha özgül ve gerçekçi korkulara bırakmaktadır (bilişsel gelişim) Dokuz yaşıdaki çocukların en çok korktuğu şeyler bedensel zarar soygunlar, çocuk hırsızları ya da ölüm hayvanlar Bir dizi çalışma çocuk korkularını sınıflandırmaya çalışmıştır. Ancak, çocukların korkularının gelişimsel sırasını çözümlemeye yönelik çalışmalar daha azdır. Bunlardan birinde Eme ve Schmidt (1978), dokuz yaşıdaki çocukların yüzde 40'ından fazlasının en yaygın korkular olarak sıraladığı korkuların, (1) bedensel zarar, (2) soygunlar, çocuk hırsızları ya da ölüm ve (3) hayvanlar çevresinde yoğunlaştığını belirtmektedir. Örneğin, dokuz yaşındaki bir kız çocuk "bir topun çarpmasından", "soyguncular korkusuyla evde yalnız bırakılmaktan", "havlayan ve kendisini kovalayan büyük köpeklerden" korktuğunu söylemişti.

26 Fobiler Okul fobisi Ölüm fobisi
Okul fobisi: Okul fobisi olan çocuklar tipik olarak okula gitmeyi reddederler ya da orada iken ciddi bir kaygı içindedirler. Genellikle belli belirsiz mide, baş ve boğaz ağrısı yakınmalarıyla birlikte görülür. Okul fobisi orta çocukluk yıllarında yaygın bir sorundur ve kızlar arasında biraz daha fazla olmakla birlikte, oğlanlarda ve kızlarda aşağı yukarı eşit sıklıkta görülmektedir. Bu fobinin birbirinden çok az farklı iki biçimi ortaya çıkmaktadır. Akut olarak adlandırılan ilki çocuklarda en çok okul yaşamının birinci ya da ikinci yılında görülür. Hem çocuklar hem de anababalar açısından ayrılma kaygısına ve bağımlılığa ilişkin duyguların sonucu olduğu düşünülmektedir. Gelişmesinde anababanın aşırı koruyuculuğu da rol oynayabilir. Kronik olarak bilinen ikinci tür okulda ya da evde güçlükleri ya da tatsız yaşantıları olan daha büyük çocuklar arasında daha yaygındır. Genellikle belirtileri kahvaltıdan az önce ortaya çıkar ve evde kalma izni verildikten az sonra kaybolur. Okula dönmeleri gerektiği anımsatıldığında çocuklar belirtileri yeniden gösterirler. Fobinin akut biçimleri için en iyi yaklaşım, evde kalma örüntüsü gelişmeden önce çocuğun okula dönmesi gibi görünmektedir. Bunun ne kadar kısa bir süre içinde yapılması gerektiği hala tartışılmaktadır. Fakat bunun hemen yapılması gereği biraz daha fazla destek görmektedir. Fobinin kronik biçimleri için büyük olasılıkla bir psikoterapi programı gerekebilir (Gander ve Gardiner, 1993). Ölüm fobisi: Çocuklar altı ya da yedi yaşından önce genellikle ölümün anlamı konusunda çok belirsiz bir fikre sahiptirler. Bu durumun sürekliliğini gerçekten anlayabilmeleri somut işlem döneminden önce pek olanaklı değildir. Bu nedenle, ölüm fobisi bazen "sekizinci yıl kaygısı" olarak bilinir. Çocukların kaygıları konusunda söylediklerini dinlemek ve onlara güven vermek çoğu durumda sorunu çözer (Gander ve Gardiner, 1993).

27 Düşmanlık ve Saldırganlık
Düşmanlık zarar verme ya da incitme isteği ya da güdüsüdür Saldırganlık insanlara ya da nesnelere zarar vermeyi ya da onları incitmeyi amaçlayan davranışlar ya da tepkilerdir Düşmanca saldırganlık – Araçsal saldırganlık Düşmanca saldırganlığın amacı bir başka kişiyi vurma ya da alay etme gibi eylemlerle incitmektir Araçsal saldırganlığın hedefi, genellikle birinin elinden bir oyuncak kamyon ya da bebek gibi bir şeyi çekip alarak bir amaca ulaşmaktır Bazı farklılıklar ve gelişim eğilimleri: Düşmanlığı zarar verme ya da incitme isteği ya da güdüsü olarak, saldırganlığı da insanlara ya da nesnelere zarar vermeyi ya da onları incitmeyi amaçlayan davranışlar ya da tepkiler olarak düşünebiliriz. Hatta Hartup (1974) düşmanca saldırganlık ve araçsal saldırganlık adını verdiği şeyler arasında bir ayırım daha yapmaktadır. Düşmanca saldırganlığın amacı bir başka kişiyi vurma ya da alay etme gibi eylemlerle incitmektir. Araçsal saldırganlığın hedefi, genellikle birinin elinden bir oyuncak kamyon ya da bebek gibi bir şeyi çekip alarak bir amaca ulaşmaktır. Bu davranışlar genellikle antisosyal olarak görülmekle birlikte, her zaman böyle olmak zorunda değildirler; ayrıca bunlar atılganlık'la (assertiveness) karıştırılmamalıdır. Atılganlığın amacı kişinin olumlu ve kararlı bir biçimde haklarını ya da çıkarlarını savunmasıdır (Gander ve Gardiner, 1993). Hartup (1974) bir çalışmasında, okul ortamlarında on haftalık bir dönem için iki grup çocukta saldırgan davranışları gözledi. Gruplardan biri okul öncesi çağdaki (dört-altı yaşlarında) çocuklardan, diğeri de okul çağındaki (altı-yedi yaşlarında) çocuklardan oluşmaktaydı. Hartup'un bulguları, toplumsallaşmanın etkilerini olduğu kadar, saldırgan davranışın gelişimindeki temel eğilimleri de göstermektedir. Elde ettiği sonuçlar arasında, (1) erkek çocukların kızlardan daha fazla düşmanca saldırgan davranışlarda bulunduğu, (2) araçsal saldırganlığın okul öncesi çocuklarda daha sık görüldüğü, (3) düşmanca saldırganlığın daha çok büyük çocukların bir özelliği olduğu ve yaş ilerledikçe sözel saldırganlıkta artış, fiziksel saldırganlıkta ise düşüş olduğu vardır. Bu durum kızlar arasında daha belirgindir; çünkü oğlanlar bütün yaşlardaki kızlardan daha fazla saldırganlık, özellikle fiziksel ya da düşmanca saldırganlık göstermeye eğilimlidirler (Feshbach, 1970).

28 Saldırganlığın Etkenleri
Anababalık üslubu Aile içi etikileşimler Çocuk-öğretmen ilişkileri Modelden öğrenme (televizyondaki, bilgisayar oyunlarındaki şiddet) Saldırgan çocukların nasıl olabilecekleri ve saldırganlığın türü bir dizi etkene bağlıdır. Bunlar anababalık üslubunu, aile içi etikileşimleri, çocuk-öğretmen ilişkilerini, modelden öğrenmeyi ve televizyondaki şiddet içerikli programları içerir (Gander ve Gardiner, 1993).

29 Orta Çocukluk Döneminde Kitap Seçimi
7-8 yaş 9-10 yaş 10-12 yaş Saldırgan çocukların nasıl olabilecekleri ve saldırganlığın türü bir dizi etkene bağlıdır. Bunlar anababalık üslubunu, aile içi etikileşimleri, çocuk-öğretmen ilişkilerini, modelden öğrenmeyi ve televizyondaki şiddet içerikli programları içerir (Gander ve Gardiner, 1993).

30 7-8 Yaş Dönemi En önemli özelliği arkadaşlık duygusunun gelişmesidir
Çocuk başkalarıyla oynamayı ve birlikte çalışmayı öğrenmiştir Okula başlamış ve çevresi genişlemiştir Aile çevresi hala ön plandadır

31 7-8 Yaş Dönemi Okuma yazma öğrenir Dikkat süresi hala kısadır
Hayal gücü geniş ve canlıdır Ancak, hayalleri tanıdığı, bildiği şeylere aittir Basit halk masalları, doğa ile ilgili kitaplar, şahsiyetlendirilmiş makinalara ait hikayeler, başka ırk ve uluslardan çocukları konu alan hikayeler, basit şiirler hoşlarına gider.

32 7-8 Yaş Dönemi Bu dönemde kız çocukları daha hızlı gelişir ve genellikle okumayı daha önce öğrenirler Okumaya hazır çocuk Harf ve sözcüklere ilgi duyar Resimli kitaplara merakla bakar Bu kitapları okuyormuş gibi yapar Hikaye ve masal dinlemeyi sever

33 7-8 Yaş Dönemi Geç okuyan çocuk kendi haline bırakılmalıdır.
Gerekli olgunluk düzeyine erişince okumaya başlayacaktır Geç okuyan çocuklar için konusu yaşına uygun, ancak okuması kolay (kullanılan sözcük sayısı sınırlı ve tekrarları bol) kitaplar yararlı olur

34 9-10 Yaş Dönemi Çocuk çok şey öğrenmiş, alışkanlıklar kazanmıştır
Sosyal çevresi genişlemiştir Genellikle kendi cinsinden arkadaşlarla oynamayı yeğler

35 9-10 Yaş Dönemi Çocukların hayal gücünün en geniş olduğu dönemdir
Bol miktarda masal okurlar Kız çocuklar peri masallarından, kahramanı kız olan, aşk ve güzellik unsurları taşıyan masallardan hoşlanır (Küçük Prenses) Erkek çocuklar kahramanı erkek olan, macera unsurları taşıyan masallardan hoşlanır (Denizci Sinbad’ın Maceraları)

36 9-10 Yaş Dönemi Çelişkili bir dünyaları vardır
Fantezi masallar ve hikayeler bu dönemde çok okunur Alis Harikalar Diyarında Peter Pan Pinokyo Andersen’den Masallar

37 9-10 Yaş Dönemi Okudukları ve hoşlandıkları kitaplar Realist hikayeler
Başka ülkelerin gelenek ve göreneklerini anlatan kitaplar (kızılderililer) Makinaların nasıl çalıştığını anlatan kitaplar Fabllar Şiirler Doğayı anlatan kitaplar

38 10-12 Yaş Dönemi Kız ve erkek çocuklar arasındaki fark belirginleşir
Erkek çocuklar macera romanları okur Kız çocuklar daha hayalperest ve romantiktir Sözcük ve kavram bilgileri oldukça gelişmiştir

39 10-12 Yaş Dönemi Okudukları ve hoşlandıkları kitaplar
Tarihle ilgili eserler Biyografiler Dünyanın başka yerlerinde yaşayan yaşıtlarıyla ilgili hikayeler Realist hayvan hikayeleri Eski uygarlıkları anlatan kitaplar, efsaneler Doğa ve fen kitapları (deneylerini yaparlar) Eğlenceli kitaplar (Tom Sawyer)

40 10-12 Yaş Dönemi Değerli değersiz ayırımı yapmadan buldukları her şeyi okurlar Çizgi roman okurlar Bilinçli bir rehberlik bu dönemde çok önemlidir

41 Orta Çocukluk Dönemi Çocuklarında Gelişim ve Kitap Seçimi


"Orta Çocukluk Dönemi Çocuklarında Gelişim ve Kitap Seçimi" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları