Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Jstikamet Üzere Dogru Olmak

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "Jstikamet Üzere Dogru Olmak"— Sunum transkripti:

1 Jstikamet Üzere Dogru Olmak
Idris Yavuzyigit /idrisyavuzyigit

2 Sırât-ı Müstakîm İstikamet, Allaha iman edip kul olan Mümin kimsenin Kuranın gösterdiği çizgide yürümesi, Hz. Muhammed (s.a.v.)’in örnekliğinde hayat sürmesidir. İslam ana çizgisinden sağa sola, batıl görüş ve düşüncelere, sapık anlayış, çarpık fikir ve akımlara kapılmadan yürümesi demektir. Bu yürüyüşte Doğruluk ve dürüstlük İslam ahlak anlayışında imandan sonra gelen ve bizim istikametimizi belirleyen en önemli erdemdir. Sağlıklı bir toplum yapısının da temel taşını oluşturur.

3 Sırât-ı Müstakîm إِنَّ الَّذِينَ قَالُوا رَبُّنَا اللَّهُ ثُمَّ اسْتَقَامُوا فَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ -  أُوْلَئِكَ أَصْحَابُ الْجَنَّةِ خَالِدِينَ فِيهَا جَزَاء بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ “Rabbimiz Allah’tır diyenler sonra da dosdoğru olanlar için ne korku vardır ne de hüzün. Onlar cennetliktir. İşlediklerinin karşılığı olarak cennette temelli kalacaklardır.” (Ahkâf 46/ 13-14)

4 Sırât-ı Müstakîm يا رسول اللَّهِ قُلْ لِي في الإِسلامِ قَولاً لا أَسْأَلُ عنْه أَحداً غيْركَ . قال: « قُلْ : آمَنْت باللَّهِ: ثُمَّ اسْتَقِمْ » Ebû Amr (veya Ebû Amre) Süfyân İbni Abdullah radıyallahu anh şöyle dedi: “Yâ Resûlallah! Bana İslâmı öylesine tanıt ki, onu bir daha senden başkasına sormaya ihtiyaç hissetmeyeyim, ” dedim. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allah’a inandım de, sonra da dosdoğru ol!” buyurdu. (Müslim, İmân 62. Ayrıca bk. Tirmizî, Zühd 61; İbni Mâce, Fiten 12.)

5 “ اهدِنَــــا الصِّرَاطَ المُستَقِيمَ”
Sırât-ı Müstakîm Kur’an’ın ilk suresinde, kılmış olduğumuz 5 vakit namazda günde 40 kez okuduğumuz Fatiha suresinde cenabı hak “ اهدِنَــــا الصِّرَاطَ المُستَقِيمَ” “…Bizi dosdoğru yola ilet…” diye dua etmemizi emrederek, bizlere her gün hangi hal üzere olduğumuzu ve olmamız gerektiğini en açık şekliyle bildirmektedir.

6 Sırât-ı Müstakîm فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ وَمَن تَابَ مَعَكَ وَلاَ تَطْغَوْاْ إِنَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ “Öyle ise emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Beraberindeki tövbe edenler de dosdoğru olsunlar. Hak ve adalet ölçülerini aşmayın. Şüphesiz O yaptıklarınızı hakkıyla görür” ( Hud, 11/112).

7 Sırât-ı Müstakîm Hud suresi 112. ayetiyle ilgili Abdullah b. Abbas’ın şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Bütün Kur’an içinde Allah Resulüne bu ayetten daha ağır ve daha çetin bir ayet inmemiştir. Bu nedenle Peygamberimiz " شَيَّبَتْنِي هُود وَأَخَوَاتهَا " “Hûd sûresi ve benzerleri beni ihtiyarlattı” buyurmuştur. ( Tirmizi, Tefsiru’l-Kur’an, 57, V, 402)

8 Sırât-ı Müstakîm اِنَّ الَّذ۪ينَ قَالُوا رَبُّنَا اللّٰهُ ثُمَّ اسْتَقَامُوا تَـتَنَزَّلُ عَلَيْهِمُ الْمَلٰٓئِكَةُ اَلَّا تَخَافُوا وَلَا تَحْزَنُوا وَاَبْشِرُوا بِالْجَنَّةِ الَّت۪ي كُنْتُمْ تُوعَدُونَ "Rabbimiz Allah’tır" deyip de dosdoğru çizgide yaşayanlar, işte onların üzerine melekler şu müjdeyle inerler: "Korkmayın, kederlenmeyin, size vaad olunan cennetle sevinin!" (Fussilet; 30) Bu hususta Enes b. Malik diyor ki: "Resulullah (s.a.v.) bu âyeti okudu ve sonra dedi ki: "Bunu (rabbimiz Allah tır sözünü) insanlar söylediler ve sonra çoğu bunu inkar ettiler. Kim bu söz üzerinde devam ederek ölecek olursa işte doğru yolda devam eden o'dur." ( Tirmizî, K.Tefsir el-Kur'an, Sure: 41, Hadis no: 3250)

9 Sırât-ı Müstakîm Doğru yolu arayanları Allah Rızasına giden yola eriştireceğini bizlere vad ediyor: يَهْدٖى بِهِ اللّٰهُ مَنِ اتَّبَعَ رِضْوَانَهُ سُبُلَ السَّلَامِ وَيُخْرِجُهُمْ مِنَ الظُّلُمَاتِ اِلَى النُّورِ بِاِذْنِهٖ وَيَهْدٖيهِمْ اِلٰى صِرَاطٍ مُسْتَقٖيمٍ “Rızasını arayanı Allah onunla kurtuluş yollarına götürür ve onları iradesiyle karanlıklardan aydınlığa çıkarır, dosdoğru bir yola iletir.” (Maide 16)

10 Sırât-ı Müstakîm الَرٰ كِتَابٌ اَنْزَلْنَاهُ اِلَيْكَ لِتُخْرِجَ النَّاسَ مِنَ الظُّلُمَاتِ اِلَى النُّورِ بِاِذْنِ رَبِّهِمْ اِلٰى صِرَاطِ الْعَزٖيزِ الْحَمٖيدِ “Elif. Lâm. Râ. (Bu Kur'an), Rablerinin izniyle insanları karanlıklardan aydınlığa, yani her şeye galip (ve) övgüye lâyık olan Allah'ın yoluna çıkarman için sana indirdiğimiz bir kitaptır.” (İbrahim 1)

11 Sırât-ı Müstakîm Bir gün Peygamberimiz (s.a.s), düz bir çizgi çizerek “İşte bu, Allah’ın dosdoğru yoludur.” buyurdu. Ardından bu çizginin sağından ve solundan başka çizgiler çizdi ve “Bunlar da, dosdoğru yolun haricindeki yollardır. Bu yolların her birinin başında ona çağıran bir şeytan vardır.” şeklinde açıklamada bulundu. Sonra da En’âm Suresi 153. âyeti kerimeyi okudu:  وَاَنَّ هٰذَا صِرَاط۪ي مُسْتَق۪يماً فَاتَّبِعُوهُۚ وَلَا تَتَّبِعُوا السُّبُلَ فَتَفَرَّقَ بِكُمْ عَنْ سَب۪يلِه۪ۜ ذٰلِكُمْ وَصّٰيكُمْ بِه۪ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ ﴿١٥٣﴾ “Şüphesiz bu benim dosdoğru yolumdur. Buna uyun. Başka yollara sapmayın. Onlar sizi Allah’ın yolundan uzaklaştırır. İşte günahtan korunmanız için Allah size böyle öğüt verdi.” (Dârimî, Mukaddime, 23)

12 Sırât-ı Müstakîm قُلْ اِنَّنٖى هَدٰینٖى رَبّٖى اِلٰى صِرَاطٍ مُسْتَقٖيمٍ دٖينًا قِيَمًا مِلَّةَ اِبْرٰهٖيمَ حَنٖيفًا وَمَا كَانَ مِنَ الْمُشْرِكٖينَ “De ki: Şüphesiz Rabbim beni doğru yola, dosdoğru dine, Allah'ı birleyen İbrahim'in dinine iletti. O, ortak koşanlardan değildi.” (Enam 161)

13 Gittiğimiz Yol Hangisi
"Allah Resulü, bir gün eline bir hurma çubuğu almıştı, oturdu yere, ümmetine mesaj vermek üzere kum üzerine uzun bir çizgi çizdi ve ashabına, 'Burası İslam’ın ana yoludur' dedi. Sonra o çizgiden ayrılan birtakım çizgiler çizdi. 'Bu yoldan zaman içerisinde ayrılacak tali yollar olacaktır' dedi. 'Sizi bu ana yol üzerinde bırakıyorum, bu tali yollara sapmayın, hele hele bu yolların ana yolu işgal etmesine izin vermeyin' dedi.

14 ŞEYH, TARİKAT VE CEMAATİN KURAL VE KANUNLARI, KİTAPLARI,
Sırât-ı Müstakîm KURAN VE SÜNNET TALİ YOLLAR TALİ YOLLAR KURAN VE SÜNNET, ŞEYH, TARİKAT VE CEMAATİN KURAL VE KANUNLARI, KİTAPLARI, İLMİYLE AMİL OLMAYAN TALİ YOLLAR İSLAMIN ANA YOLU

15 Gittiğimiz Yol Hangisi ?
وَعَلَى اللّٰهِ قَصْدُ السَّب۪يلِ وَمِنْهَا جَٓائِرٌۜ وَلَوْ شَٓاءَ لَهَدٰيكُمْ اَجْمَع۪ينَ۟ ﴿٩﴾ «Doğru yol Allah’a aittir. Yolun eğrisi de vardır. Allah dileseydi hepinizi doğru yola iletirdi.» (Nahl 9)

16 Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Size iki şey bırakıyorum.
DİN: KURAN VE SÜNNET تركتُ فِيكُمْ أمرينِ لَنْ تَضِلُّوا ما تَمَسّكتُمْ بِهِمَا: كِتَابَ اللّهِ تَعالَى، وَسُنّةَ رَسُولِهِ. Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Size iki şey bırakıyorum. Bunlara uyduğunuz müddetçe asla sapıtmayacaksınız: Allah'ın Kitab'ı ve Resûlünün sünneti. (Muvatta, Kader, 46, II, 899)

17 Sırât-ı Müstakîm Allah’ın dosdoğru yolu, Sırât-ı müstakimi bize öğreten Kur’an’ın yoludur. Peygamberlerin yoludur. Allah’a verdikleri sözden bir an olsun ayrılmayan, sadakatle sembolleşen sıddıkların yoludur. Sırât-ı müstakim, şühedanın, salih amel işleyenlerin, ilahi lütuf ve nimetlere talip olanların yoludur. Sırât-ı müstakim dışındaki yollar ise şeytanın davet ettiği yollardır. Bu yollar, gayr-ı meşru arzu ve isteklerin, hırsların, kin ve düşmanlığın, fitne ve fesadın, ayrılık ve gayrılığın, bencilliğin adreslerine uzanan yollardır.

18 Sırât-ı Müstakîm İnançta İstikamet İbadetlerde İstikamet
Ahlaklı Olmada İstikamet Niyette İstikamet Sözde Ve Fiilde İstikamet Dostluk Ve Arkadaşlık İlişkilerinde İstikamet Sosyal Ve İş Hayatında İstikamet Bunları yaparken iki kaynağı kendine rehber edinerek Kuranın aydınlığında, Hz. Peygamberin örnekliğinde hayat sürmek durumundadır.

19 İNANÇTA İSTİKAMET Bu ikrarı hayat boyu devam ettirmek,
İman, inanç esasları diye bildiğimiz yüce Mevla’ya, varlığına ve birliğine, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, Ahiret gününe, kaza kader hayır ve şerrin Allahtan olduğuna kalben inanmak ve bu inancını dil ile ikrar etmektir. Bu ikrarı hayat boyu devam ettirmek, hiçbir an unutmadan bu imanı koruyup muhafaza etmek, İman ettiğimiz değerlerin gereğini yerine getirmek gerekir.

20 İNANÇTA İSTİKAMET مِنَ الْمُؤْمِنِينَ رِجَالٌ صَدَقُوا مَا عَاهَدُوا اللَّهَ عَلَيْهِ فَمِنْهُم مَّن قَضَى نَحْبَهُ وَمِنْهُم مَّن يَنتَظِرُ وَمَا بَدَّلُوا تَبْدِيلًا “Müminlerden öyle adamlar vardır ki, Allah’a verdikleri söze sadık kaldılar. İçlerinden bir kısmı verdikleri sözü yerine getirmiştir. (Şehit olmuştur) Bir kısmı da (şehit olmayı) beklemektedir. Verdikleri sözü asla değiştirmemişlerdir.” (Ahzâb 33/23)

21 İNANÇTA İSTİKAMET Nübüvvetin ilk yıllarında Efendimiz (S.A.V.)’i davasından vaz geçirmek için Mekke Müşrikleri ve ileri gelenleri türlü türlü tekliflerde bulundular. Ve bir keresinde Utbe Bin Rebia’nın diliyle tekliflerini Efendimiz (S.A.V.)’e sundular: "Sen ortaya attığın bu mesele ile şayet mal ve servet elde etme gayesinde isen, mallarımızdan sana hisse ayıralım, hepimizin en zengini olasın." "Eğer, bir şeref peşinde isen, seni kendimize reis yapalım." "Yok, eğer bu sana gelen, görüp de üzerinden atmaya kuvvetin yetmeyen bir evham, cinlerden, perilerden gelme bir hastalık ve sihir ise, doktor getirtelim, seni tedavi ettirelim. Seni kurtarıncaya kadar mal ve servetimizi harcamaktan geri durmayalım." Müşrikler, Efendimiz(S.A.V.)’in amcası Ebu Talibi devreye koydular ve amcası müşriklerin telifini iletince, Efendimiz (S.A.V.), bir müddet mahzun mahzun düşündü. Sonra, gittiği yolun hak yol, Sırat-ı Müstakim olduğunu, tebliğ ettiği dinin hak olduğunu, aslında kendini koruyanın Allah olduğunu bilerek gönül rahatlığı içinde kılıç kadar keskin, kayalar gibi sert ve kesin bir cevap verdi: "Bunu bilesin ki, ey amca! Güneşi sağ elime, ayı da sol elime verseler, ben yine bu dinden, bu tebliğden vazgeçmem. Ya Allah, bu dini hâkim kılar yahut ben bu uğurda canımı veririm…" (Siretu İbn Hişam, Taberî, 2/ )

22 İBADETLERDE İSTİKAMET
İbadet, Allah’a tazim ve saygı göstermek ve O’nun bize verdiği sayısız nimetlere karşı şükran borcunu yerine getirmektir. İbadetlerde samimiyet ve ihlas en başta gelen özelliktir. İbadetlerimizi kim için? Neden dolayı yapmaktayız? Yaptığımız ibadetleri birileri “Aaa bak buda namaz kılıyor, orucunu tutuyor” vb şeyler desinler diye mi? Allah bana emretmiş ve bu emrin gereğini yerine getiriyorum diye mi? yapıyoruz. Yaptığımız ibadetler İslam’ın özüyle bağdaşıyor mu? Hz. Peygamberin yaptığı şekilde icra edebiliyor muyuz? Hayatımızı kuşatıp bizi olmamız gereken noktaya taşıyor mu?

23 İBADETLERDE İSTİKAMET
Biz Allah’ın yarattığı kullarız. Kul demek, Allah’ın emirlerine teslimiyet gösteren kimse demektir. Bu ölçülere uygun olan bir kulluk: “Allah’ın emirlerine itaat edip, yasaklarından uzak durmak” şeklinde izah edilmekte ve Ömrü kuşatan geniş bir sahaya yayılmış bulunmaktadır. İmanın tesiri davranışa yansımazsa davranışın tesiri imana sirayet eder. Mevlana’nın dediği gibi, “İnandığınız gibi yaşamazsanız yaşadığınız gibi inanmaya başlarsınız.”

24 İBADETLERDE İSTİKAMET
اِنَّ اللّٰهَ هُوَ رَبّٖى وَرَبُّكُمْ فَاعْبُدُوهُ هٰذَا صِرَاطٌ مُسْتَقٖيمٌ “Çünkü Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. O'na ibadet edin. İşte bu, doğru yoldur.” (Zuhruf 64)

25 İBADETLERDE İSTİKAMET
Müridlerden biri Beyazid-i Bistamî'nin (k.s.), peşinden yürüyordu. Onun ayak izlerine basarak ilerliyordu. İçinden de, 'Şeyhe uymak, izinden gitmek işte böyle olur' diye düşünüyordu. Bir ara, Beyazid-i Bistamî'ye, "Efendim, kürkünüzden bir parça verseniz de bereket için yanımda taşısam, feyzinizi alsam" diye istirhamda bulundu. Beyazid-i Bistamî, adamın sözde kaldığını, zahirle yetindiğini, güzel ahlâk ve sıfatı ihmal ettiğini biliyordu. Onu şöyle uyardı: "Evladım, sen istikamet üzere olup benim yaptıklarımı yapmadıktan sonra kürküme değil, derimi yüzüp içine girsen, sana fayda vermez." (  Ferîdüddin Attâr, Tezkiretü’l-Evliyâ, s. 61)

26 Hâtem-i Esamm -kuddise sirruh- şöyle buyurur:
"Muhteşem konaklara, verimli bağ ve bahçelere aldanma. Cennetten daha güzel bir yer yoktur. İbâdet ve taattinin çokluğuna aldanma. Sen, sen ol; ilim ve amel çokluğuna da aldanma. Çünkü onca ilim ve tâatine rağmen iblisin başına neler geldi, bilmiyor musun?! Âbidlerin, salihlerin yanında bulunuyorum diye de kendine güvenme. Zîrâ kuru kuruya bir beraberlik faydasızdır. Sâlebe’yi hatırla.

27 İBADETLERDE İSTİKAMET
« قَارِبُوا وسَدِّدُوا ، وَاعْلَمُوا أَنَّه لَنْ يَنْجُوا أَحَدٌ مِنْكُمْ بِعَمَلِهِ » قَالوا : وَلاَ أَنْتَ يَا رَسُولَ اللَّهِ؟ قَالَ : « وَلاَ أَنَا إِلا أنْ يَتَغَمَّدَنِيَ اللَّه بِرَحْمَةٍ مِنْه وَفَضْلٍ » Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “(İşlerinizde) orta yolu tutunuz, dosdoğru olunuz. Biliniz ki, hiç biriniz ameli sâyesinde kurtuluşa eremez.” Dediler ki: «Sen de mi kurtulamazsın, ey Allah’ın elçisi?» “(Evet) ben de kurtulamam. Şu kadar var ki Allah rahmet ve keremi ile beni bağışlamış olursa, o başka!   (Müslim, Münâfikîn 76, 78)

28 NİYETTE İSTİKAMET Rasülullah (s.a.v): إنَّما الأَعمالُ بالنِّيَّات ، وإِنَّمَا لِكُلِّ امرئٍ مَا نَوَى “Ameller, ancak niyetlere göre değerlenir. Herkesin ancak niyetine göre amelinin karşılığı vardır...” (Buhârî, Bed’ü’l-vahy 1) İyi bir niyet, âdetleri ibadete dönüştürür. Kötü niyetler de en hâlis ibadetleri, hayır ve iyilikleri bile işe yaramaz hale getirir. İnsanların davranış ve hareketlerinde bilinç ve şuur oluşturur. Neyi niçin, ne zaman ve nasıl yaptığının farkında olunmasını sağlar. Doğru niyet ve doğrulukla yapılan her işin sonu bizi başarıya ulaştırır.

29 نِيَّةُ الْمُؤْمِنِ خَيْرٌ مِنْ عَمَلِهِ
NİYETTE İSTİKAMET نِيَّةُ الْمُؤْمِنِ خَيْرٌ مِنْ عَمَلِهِ "Mü'minin niyeti (maksat ve ihlâsı) amelinden hayırlıdır. Münafığın ise ameli niyetinden hayırlıdır." (Taberani, el-Mu’cemü’l-Kebir, c.6, s.185; Beyhaki, Şuabu'l İman; Camiu's-Sağir, h. 9295)

30 SÖZ VE FİİLDE İSTİKAMET
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آَمَنُوا لِمَ تَقُولُونَ مَا لَا تَفْعَلُونَ    كَبُرَ مَقْتًا عِندَ اللَّهِ أَن تَقُولُوا مَا لَا تَفْعَلُونَ “Ey İman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz. Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük gazap gerektiren bir iştir.” (Saff 61/2-3)

31 SÖZ VE FİİLDE İSTİKAMET
أَرْبَعٌ مَنْ كُنَّ فِيهِ كَانَ مُنَافِقًا خَالِصًا وَمَنْ كَانَتْ فِيهِ خَصْلَةٌ مِنْهُنَّ كَانَتْ فِيهِ خَصْلَةٌ مِنْ النِّفَاقِ حَتَّى يَدَعَهَا إِذَا اؤْتُمِنَ خَانَ وَإِذَا حَدَّثَ كَذَبَ وَإِذَا عَاهَدَ غَدَرَ وَإِذَا خَاصَمَ فَجَرَ "Dört şey vardır ki, bunlar kimde bulunursa o kimse katıksız münafık olur. Kimde bunlardan bir şey bulunursa -onu bırakıncaya kadar- kendisinde nifaktan bir haslet var demektir. (Bunlar): Konuştu mu yalan söyler, Söz verirse sözünde durmaz, Va'dederse va'dinden döner, Bir dava ve duruşma esnasında haktan ayrılır." (Buhari, İman, 24; Müslim, İman, 25)

32 SÖZ VE FİİLDE İSTİKAMET
إِنَّ الصَّدْقَ يَهْدِي إِلَى الْبِرِّ وَإِنَّ الْبِرَّ يَهْدِي إِلَى الجَنَّةِ ، وَإِنَّ الرَّجُلَ ليصْدُقُ حَتَّى يُكتَبَ عِنْدَ اللَّهِ صِدِّيقاً ، وإِنَّ الْكَذِبَ يَهْدِي إِلَى الفجُورِ وَإِنَّ الفجُورَ يَهْدِي إِلَى النَّارِ ، وَإِنَّ الرَّجُلَ لَيَكْذِبُ حَتَّى يُكتَبَ عِنْدَ اللَّهِ كَذَّاباً “Şüphesiz ki sözde ve işte doğruluk hayra ve üstün iyiliğe yöneltir. İyilik de cennete iletir. Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında sıddîk (doğrucu) diye kaydedilir. Yalancılık, yoldan çıkmaya (fücûr) sürükler. Fücûr da cehenneme götürür. Kişi yalancılığı meslek edinince Allah katında çok yalancı (kezzâb) diye yazılır.” ( Buhâri, Edeb, 69)

33 SÖZ VE FİİLDE İSTİKAMET
لَايَسْتَقِيمُ إِيمَانُ عَبْدٍ حَتَّى يَسْتَقِيمَ قَلْبُهُ وَلَا يَسْتَقِيمُ قَلْبُهُ حَتَّى يَسْتَقِمَ لِسَانُهُ "Kişinin, kalbi doğru olmadıkça imanı doğru olmaz. Dili doğruları söylemedikçe Kalbi doğru olmaz…'' Efendimiz dilin ve kalbin uyum içerisinde olmasını ve her ikisinin de istikamet üzere bulunmasını tavsiye etmektedir.

34 İNSANİ İLİŞKİLERDE İSTİKAMET
Doğruluk ne kadar önemli ise doğru insanlarla beraber olmakta o kadar önemlidir. Yaşam yalnız başına geçirilebilecek tarzda yaratılmamıştır. Birliktelik kaçınılmazdır. Bu birlikteliklerin en güzel şekilde devam edebilmesinin yolu doğruluk ve istikamet üzere olmaktan geçer.

35 İNSANİ İLİŞKİLERDE İSTİKAMET
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اتَّقُواْ اللّهَ وَكُونُواْ مَعَ الصَّادِقِينَ “Ey inananlar! Allah’a karşı saygılı olun ve özü-sözü doğru olanlarla beraber bulunun.” (Tevbe, 9/119)

36 İNSANİ İLİŞKİLERDE İSTİKAMET
Doğruluk hayatın temel ilkesidir. Dünya hayatının güzel bir şekilde geçirilmesine vesiledir. İmanında, Amellerinde, fiil ve davranışlarında doğru bir istikamette olmayanların sonu hüsrandır. Doğru sözlü olmayanların, işlerinde doğru çalışmayanların aile yaşantısında doğru davranışlar sergilemeyenin sonu hüsrandır.

37 İNSANİ İLİŞKİLERDE İSTİKAMET
Aile yaşantısında doğruluğu benimsemeyenler sonunda sıkıntıya düşmüşlerdir. Özellikle çocuklarımızın yanında doğru davranışlar sergilemememiz, doğru sözler söylemememiz telafisi mümkün olmayan hataları beraberinde getirecektir. Mesela evde aile birlikte beraber otururken Telefon geldiğinde baba, telefona bakan çocuğuna “babam evde yok de” diye sözlerde bulunursa ya da Kapıdan görüşmek istemediği bir kimse olup ta “evde yok” dedirtirse İşte o zaman çocuk doğru sözün bazı zamanlarda söylenmeyeceğini zanneder ki, bir zaman sonra büyüdüğünde babası neredeydin diye sorunca yanlış yerlerde dahi olsa çocuk doğru yerlerde dolaştığı yalanını söyleyecektir. Bu yalana ise başvurmasının altında yatan temel sebep aileden almış olduğu yanlış eğitimdir.

38 İNSANİ İLİŞKİLERDE İSTİKAMET
Doğruluk konusunda Peygamber Efendimiz bizlere en büyük örnektir. O’nun hayatında yalana asla rastlanmamıştır. Sadece kendine inanalar değil, inanmayanlar dahi onun doğruluğunu tasdik etmişler ve kendisine Muhammedü’l-Emin demişlerdir. Kabe’nin tamirinde Kureyşliler "Hacer-i Esved"i yerine koyma sırası gelince anlaşamadılar. Kureyş'in bütün kolları, bu şerefin kendilerine âit olmasını istiyordu. Anlaşmazlık dört gün sürdü, kan dökülmek üzereydi ki, Harem kapısından ilk girecek zâtın hakem yapılarak, onun vereceği karara uyulmasını" teklif edildi. Bu teklifin kabul edilmesiyle Haremin kapısından gerecek olan beklenmeye başlandı. Kapıdan Hz. Muhammed (s.a.s) girince buna o kadar sevindiler ki, “el-Emîn, el-Emîn,” geldi, O’nun vereceği karara razıyız dediler.

39 SOSYAL VE İŞ HAYATINDA İSTİKAMET
Doğruluk ve dürüstlük insan olmanın ge­reğidir. İnsanca yaşamanın zorunluluğudur. Doğ­­­ru ve dürüst olmayan insan önce kendisini, son­ra muhatabını aldatır. Hayatımızın olmazsa olmazları bulunmalı ve bunları Allah şekillendirmeli, Hz. Peygamberin örnekliği kuşatmalıdır. Bir Müslüman yaptığı işte ve sergilediği bütün davranışlarında doğruluktan, dürüstlükten ayrılmamalı, işini sağlam ve doğru yapmalı, hile ve haksızlıktan uzak durmalı ve bütün bunları da imanından dolayı yerine getirmelidir. Zamana ve zemine göre davranmak, günü kurtarmak vb. kısır döngüde hareket ederek istikametten, doğru olan yoldan ayrılmamak gerekir.

40 SOSYAL VE İŞ HAYATINDA İSTİKAMET
Dürüst çalışma prensibinin egemen olduğu toplumlarda; Kaliteli, standartlara uygun, sağlam ve sağlıklı mal, eşya ve ürünler üretilir, binalar inşa edilir; kalitesiz, çürük, sağlıksız, hileli ve standartlara aykırı mal, eşya ve ürünler üretilmez, binalar yapılmaz, (Adapazarı depreminde yıkılan bina raporları). İnsanlar, ticaret, sanayi, sanat, ziraat, kamu görevi gibi meşru alanlarda çalışmak suretiyle bir yandan geçimlerini sağlarken, diğer yandan ülkenin kalkınmasına ve ilerlemesine katkıda bulunurlar; ancak rüşvet, kumar, hırsızlık, gasp, faiz, tefecilik, yolsuzluk, haksız kazanç vb. gayri meşru kazanç yollarına itibar etmezler.

41 “Sıratı Müstakim-Doğru yol”
Sıratı Müstakim-Doğru yol, Allah’ın Âdem’i yarattıktan sonra tereddüt etmeden secdeye kapananların yoludur. Sıratı Müstakim-Doğru yol, kınayanların ve alay edenlerin kınamasına ve alaylarına kulak asmadan Hz. Nûh’un gemisine binenlerin yoludur. Sıratı Müstakim-Doğru yol, Nemrud’un karşısında dimdik duran ve tek başına bir ümmet olan İbrahim’in yanında olabilmek ve onunla beraber ateşe atılmayı göze alabilenlerin gittiği yoldur. Sıratı Müstakim-Doğru yol, ateşe atılan İbrahim’e destek olduğunu gösterebilmek ve o alev alev yanan ateşi söndürebilmek için ağzında su taşıyan karınca ve gagasında su taşıyan serçe gibi tarafı belli olanların yoludur. Sıratı Müstakim-Doğru yol, İbrâhim’in elindeki bıçağa bakmadan Rabbin emrine teslim olan ve sabreden İsmail’in yoludur. Sıratı Müstakim-Doğru yol, İslâm yoludur, iman yolculuğudur.

42 “Sıratı Müstakim-Doğru yol”
Sıratı Müstakim-Doğru yol, Firavun karşısında hakkı savunan, onun zulmünü yüzüne haykırarak, mazlumları zulümden kurtaran Hz. Musa’nın gittiği yoldur. Sıratı Müstakim-Doğru yol, inancını yaşamak bahasına, yaşadığı şehri ve tüm sevdiklerini terk edip bir mağaraya sığınarak uyutulmayı göze alan Ashab-ı Kehf’in yoludur. Sıratı Müstakim-Doğru yol, Miraç sonrası müşriklere cevabı «O söylüyorsa Doğrudur» diyerek tereddütsüz Peygambere teslim olan Ebubekir’in, öldürmeye geldiği kişinin huzurunda İmanla hayat bulan Hz. Ömer’in yoludur. Sıratı Müstakim-Doğru yol, hicret sırasında öldürüleceğini bile bile Allah Rasûlü’nün yatağına girip ölümü göğüsleyen Hz. Ali’nin yoludur. Sıratı Müstakim-Doğru yol, sırf Allah’a inandığı ve putları yüceltmeyi reddettiği için kızgın kum çöllerinde yere yatırılıp göğsünün üzerine konulan ağır taşlara rağmen “Ehad! Ehad” diye bağıran Bilallerin yoludur. Sıratı Müstakim-Doğru yol, kolları ve bacakları iki farklı deveye bağlanarak ortadan ikiye ayrılıp Allah yolunda canını feda etmek ve kanını davasına şâhit kılabilen Sümeyyelerin davasıdır.

43 “Sıratı Müstakim-Doğru yol”
Sıratı Müstakim-Doğru yol, Haçlılar karşısında tek başına kalabilen ve Ümmetin emaneti Kudüs’ü tek başına savunan Selahaddin-i Eyyubi’lerin yoludur. Sıratı Müstakim-Doğru yol,“Ya Bizans beni alır, ya ben Bizans’ı” “Bizim yaptıklarımıza onların hayalleri bile ulaşamaz” diyen Fatihlerin yoludur. Sıratı Müstakim-Doğru yol, 250 okkalık top mermisini tek başına topun namlusuna süren ve Ocean’ı Çanakkale boğazına gömen Seyitlerin İman yoludur. Sıratı Müstakim-Doğru yol, cephede savaşan askerlere cephane taşırken yavrusunun donmasından değil cephanenin zarar görmesinden korkan Kara Fatma’nın, Kafire karşı elindeki nacağı ile saldıran Nene Hatun’un, cepheye cephane taşırken öküzleri ile dağ başında ayakta iken donup kalan Şerife Bacı’nın, daha gencecik ömrünün baharında bir gelin iken Yunan’a kök söktüren Makbule Hanım’ın İslam yoludur. Sıratı Müstakim-Doğru yol, yedi düvele, dâhilî ve hâricî bedhahlara rağmen dimdik ayakta duran ve “Bizim kefenimiz koltuğumuzun altındadır” diyebilme cesaretini gösteren, bütün dünya mazlumlarının ve mağdurlarının ümidi olabilenlerin yoludur.

44 NASIL GERÇEKLEŞİ(YO)R?
İSTİKAMETTEN AYRILMA NASIL GERÇEKLEŞİ(YO)R? İslami Bilgiden Yoksun, Dinden Uzaklaşmış Aile İbadet Hayatı Neredeyse Bulunmayan Gençlik Ahlaki Terbiyeden Yoksunluk Ailelerin İlgisizliği Ve Denetimsizliği Televizyonun Bilinçsiz Kullanımı (Saatlerce) İnternetin Kontrol Edilememesi (Oyun Ve Eğlence, Saatlerce) Basın Yayındaki Ahlak Dışı Yayın Ve Görseller, Müstehcenlik Kötü Arkadaş Çevresi Ve Zararlı Akımların Etkisi, Gösteriş Ve Özenti, Moda Merakı, Bilinçsiz Ve Yanlış Kimseleri Taklit Kısa Yoldan Zengin Ve Ünlü Olma Hayali Zararlı Alışkanlıklar (Alkol, Sigara, Uyuşturucu Vb.) Kumar Ve Şans Oyunları (İddia, Toto, Loto, Piyango Vs.) Boş Zamanı Heva Ve Heves Peşinde Geçirmek Okuma Alışkanlığından Yoksunluk

45 Sırât-ı Müstakîm?? Allaha iman ettik sözünü tutmadık
Kuranın bazı hükümlerini uygulamadık Kul haklarını gözetmedik Günahlarla hayatımızı kararttık Yetim, fakir kimseleri hor ve hakir gördük İbadetlerimizi yerine tam getiremedik Sözlerimize ve dilimize sahip çıkamadık Emanetlerin bir çoğuna riayet edemedik Giyim kuşamımız dünyevi isteklerimize göre oldu Zamanı bize verene zaman ayırmadık Ticaretimiz nefsani arzularımıza göre oldu Komşularımız bizden emin olamadılar Ayıpları, kusurları, gizli halleri ortaya döktük Kahve köşelerinde insanların günahlarına ortak olduk

46 Sırât-ı Müstakîm Allaha tam teslimiyet içerisinde
Namaz, oruç, zekat, hac, kurban vb. ibadetler yaptık Güzel sözlerimizle dilimizi temiz tuttuk, Komşularla iyi ilişkiler kurduk Yetim, fakir, gariplere yardım ettik Kul haklarına riayet edip güven verdik Günahlardan uzak bir hayat yaşadık Kılık kıyafetimiz, iffetimizi koruduk Zamanı, bize verene göre değerlendirdik Sorumluluklarımızı yerine getirdik Ticaret ve alış verişimizde kimseyi aldatmadık Kuran’ın rehberliğinde ve peygamberin örnekliğinde bir hayat sürdük

47 EY YOLCU! Yol belli: Hayat / Nefes Sayın / Ecel
Yolcu belli: Sen / Kendin Varılacak yer belli: Ahiret Yolculuk Rehberi belli: Kuran / Sünnet Sonuç: Cennet / Cehennem

48 İSTİKAMET İÇİN İMAN SALİH AMEL BİLGİ SAMİMİYET SAHİBİ OLMALIYIZ

49 İSTİKAMETİN İman ve amel üzere Kuran-ı Kerime göre bir yaşam
Hz. Peygamberin örnekliğinde sosyal hayat Ahlak üzere geçirilmiş bir ömür Kötülüklere set çekilmiş bir kalp Ölüm gerçeği unutulmadan sürdürülmüş bir hayat olsun.

50 Sırât-ı Müstakîm اَفَمَنْ يَمْشٖى مُكِبًّا عَلٰى وَجْهِهٖ اَهْدٰى اَمَّنْ يَمْشٖى سَوِیًّا عَلٰى صِرَاطٍ مُسْتَقٖيم “Şimdi (düşünün bakalım), yüz üstü kapanarak yürüyen mi (varılacak) yere daha iyi erişir, yoksa doğru yolda düzgün yürüyen mi?” (Mülk 22) فَاسْتَمْسِكْ بِالَّذٖى اُوحِىَ اِلَيْكَ اِنَّكَ عَلٰى صِرَاطٍ مُسْتَقٖيمٍ “Sen, sana vahyedilene sımsıkı sarıl. Şüphesiz sen, dosdoğru yoldasın.” (Zuhruf 43)

51 Sırât-ı Müstakîm مَنْ كَانَ يُرٖيدُ الْعِزَّةَ فَلِلّٰهِ الْعِزَّةُ جَمٖيعًا اِلَيْهِ يَصْعَدُ الْكَلِمُ الطَّيِّبُ وَالْعَمَلُ الصَّالِحُ يَرْفَعُهُ وَالَّذٖينَ يَمْكُرُونَ السَّيِّپَاتِ لَهُمْ عَذَابٌ شَدٖيدٌ وَمَكْرُ اُولٰئِكَ هُوَ يَبُورُ “Kim izzet ve şeref istiyor idiyse, bilsin ki, izzet ve şerefin hepsi Allah'ındır. O'na ancak güzel sözler yükselir (ulaşır). Onları da Allah'a amel-i sâlih ulaştırır. Kötülüklerle tuzak kuranlara gelince, onlar için çetin bir azap vardır ve onların tuzağı bozulur.” (Fatır 10)

52 Sırât-ı Müstakîm قَالَ اللّٰهُ هٰذَا يَوْمُ يَنْفَعُ الصَّادِق۪ينَ صِدْقُهُمْۜ لَهُمْ جَنَّاتٌ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُ خَالِد۪ينَ ف۪يهَٓا اَبَداًۜ رَضِيَ اللّٰهُ عَنْهُمْ وَرَضُوا عَنْهُۜ ذٰلِكَ الْفَوْزُ الْعَظ۪يمُ ﴿١١٩﴾ “Allah şöyle buyurur: "Bugün doğrulara doğruluklarının fayda vereceği gündür. Onlar için, ebedî kalacakları ve altından ırmaklar akan cennetler vardır. Allah onlardan hoşnuttur, onlar da O’nun rızâsını kazanmaktan ötürü mutludurlar. İşte büyük kurtuluş budur.” (Mâide 119)

53 Sırât-ı Müstakîm "‏ مَا مِنْكُمْ أَحَدٌ إِلاَّ سَيُكَلِّمُهُ رَبُّهُ، لَيْسَ بَيْنَهُ وَبَيْنَهُ تَرْجُمَانٌ، فَيَنْظُرُ أَيْمَنَ مِنْهُ فَلاَ يَرَى إِلاَّ مَا قَدَّمَ مِنْ عَمَلِهِ، وَيَنْظُرُ أَشْأَمَ مِنْهُ فَلاَ يَرَى إِلاَّ مَا قَدَّمَ، وَيَنْظُرُ بَيْنَ يَدَيْهِ فَلاَ يَرَى إِلاَّ النَّارَ تِلْقَاءَ وَجْهِهِ، فَاتَّقُوا النَّارَ وَلَوْ بِشِقِّ تَمْرَةٍ ‏ “Allah, sizin her biriniz ile tercümansız konuşacaktır. Kişi sağ tarafına bakacak, âhirete gönderdiklerinden başka bir şey göremeyecektir. Soluna bakacak, âhirete gönderdiklerinden başka bir şey göremeyecektir. Önüne bakacak, karşısında cehennemden başka bir şey göremeyecektir. O halde artık bir hurmanın yarısı ile de olsa, kendinizi cehennem ateşinden koruyun. Bunu da bulamayan, güzel bir söz ile kendisini korusun.” (Buhârî, Tevhid, 137)

54 «أعْذَرَ اللَّهُ إلى امْرِىءٍ أخَّرَ أجلَه حتى بلَغَ سِتِّينَ سنةً »
Sırât-ı Müstakîm «أعْذَرَ اللَّهُ إلى امْرِىءٍ أخَّرَ أجلَه حتى بلَغَ سِتِّينَ سنةً » Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Allah, altmış yıl ömür verdiği kişinin mazeret gösterme imkânını ortadan kaldırmıştır.” (Buhârî, Rikak 5)

55 Sırât-ı Müstakîm Allah’ın verdiği sayılı ömrü Kuranın gösterdiği istikamette, Hz. Peygamberin öğretip uyguladığı şekilde, Kalbi olgunluk içerisinde ömür boyu sürecek İnançta, İbadetlerde, Niyette, Ahlak yaşantısında, Söz Ve Fiillerde, Dostluk Ve Arkadaşlık İlişkilerinde, Sosyal yaşam Ve İş Hayatında İstikamet üzere bir yaşam diliyorum.


"Jstikamet Üzere Dogru Olmak" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları