Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

EĞİTİMİN FELSEFİ TEMELLERİ

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "EĞİTİMİN FELSEFİ TEMELLERİ"— Sunum transkripti:

1 EĞİTİMİN FELSEFİ TEMELLERİ

2 Felsefe sözcüğünün kaynağı nedir?
Özel bir bilgi türü olarak felsefe, Yunanca “bilgelik” ya da genel olarak “bilgi” anlamına gelen sophia ve “sevgi” anlamına gelen philia sözcüklerinin birleşmesiyle oluşmuştur. Bu çerçevede felsefe (philosophia), bilgi ve bilgelik sevgisi, anlamına gelmektedir. Filozof (philosophos)da bilgeliği seven, bilgiyi arayan, ve ona ulaşmak isteyen kişidir.

3 Bilgelik ne anlama gelir?
Eski Yunanca da bilgelik (sophia) sözcüğü yalnızca kuru ve soyut bilgi anlamında değil, akıllıca davranmak, aşırılıktan kaçınmak, kendine egemen olmak ve kötü durumlara göğüs germeyi bilmek anlamına da gelir. O halde filozof, yaşamın anlamını bulmaya ve bu anlama uygun yaşamaya çalışan kimsedir. Felsefenin amacı da yalnızca kuramsal bilgi elde etmek değil, aynı zamanda doğru davranışta bulunmamızı sağlamak; ahlâklı yaşamanın yollarını öğretmektir.

4 Felsefe nedir? Felsefe, insanın kendisi, yaşamı, içinde yaşadığı toplum ve evren üzerine düşünme faaliyeti olarak tanımlanabilir. “Bütün insanlar doğal olarak bilmek isterler“. Gerçekten de insanı insan yapan en önemli özelliklerden biri onun kendisini çevreleyen dünyayı, içinde yaşadığı toplumu, geçmişini ve bütün yanları ile bizzat kendisini tanımak ve bilmek istemesidir.

5 Felsefe, bilginin temelinde bulunan bir takım doğrulara ve insan davranışını yöneten ilkelere ulaşma çabasıdır. Bir düşünme faaliyeti olarak felsefe, insanların kendileri ve yaşamın anlamı üzerinde düşünmelerini sağlar. İşte, söz konusu düşünme faaliyeti sonucunda ortaya felsefi bilgi adını verdiğimiz “özel” bir bilgi türü çıkar.

6 Bilgi Türleri Gündelik bilgi Dini bilgi Teknik bilgi Sanat bilgisi
Bilimsel Bilgi Felsefe bilgisi

7 Felsefi bilginin özellikleri
Eleştirel bir bilgidir. Sistemli ve düzenlidir Yığılan, birikimli (kümülatif) bir bilgidir Akla dayanır Birleştirici ve bütünleştiricidir Kesinlik yoktur Normatiftir Evrenseldir Özneldir

8

9 FELSEFENİN DOĞUŞU İlk çağ felsefesi denilince dar anlamda Yunan felsefesi ve bundan doğmuş olan diğer felsefeler anlaşılır. İlk felsefeyi ortaya koyan Yunanlılardır. İlk çağ felsefesine antik çağ felsefesi de denir. Felsefe kelimesi yunanca philosophia sözcüğünden gelmektedir. Philia sevgi, sophia ise bilgelik ( bilgi) anlamı taşır. Yunan felsefesinin esas doğduğu yer, Ege’deki İonia kentidir. Felsefe ise arapça bir kelimedir.

10 ANTİK ÇAĞ FELSEFECİLERi ;
a) Thales ; Bilimsel düşünmeyi göreli olarak en arınmış biçimiyle ilkin Miletli Thales ortaya koymuştur. Thales felsefe tarihinin başında bulunan kişi olarak kabul edilir. O ilk’i ( Arkhe) su ile açıklamıştır. Ona göre her şey sudan türer ve yine suya döner. Dünya ise düz bir tepsi şeklindeki suyun içinde yüzmektedir. Thales’i ilk ilgilendiren konular yeryüzü ile gökyüzü olmuştur. Her şey canlıdır. Her şey içinde tanrısal bir yaratıcı gücü olan su ile doludur. b) Anaximandros; İlk madde sonsuz ve tükenmezdir. Sonsuz olan şeyi Thales gibi varlık olan birşeyle sınırlayamayız. Çünkü var olan herşeyin birde zıttı vardır. Yer, tepsi biçiminde değil, bir silindir, bir sütün biçimindedir ve boşlukta serbest olarak durur. Gökte yerin etrafında döner. c) Anaximenes; İlk madde havadır. Hava, ruhun insanı kuşatması gibi evreni kuşatır. d) Herakleitos; Evrenin temel maddesi ateştir. Ateş, bütün karşıtların birliğidir. Evrende tanrısal bir akıl egemendir.

11 e) Sokrates; İlkçağın en büyük düşünürlerinden biridir
e) Sokrates; İlkçağın en büyük düşünürlerinden biridir. Sokrates'in kendisinden sonra gelen filozoflar üzerindeki etkisinin çok büyük olduğu düşünüldüğünden Sokrates'ten önceki filozofları Sokrates öncesi düşünürler olarak sınıflandırmak yaygın bir eğilimdir. Sokrates , İnsan hayatının pratik sorunlarıyla ilgilenmiştir. Akla ve düşüncenin objektif değerine inanırdı. Ona göre, bilimsel çalışmanın amacı, duyularla edinilen tek tek algılar değil, kavramdır. Tümevarım yöntemini kullanmıştır. Bütün çalışmaları ahlaka yönelmiştir. Erdemle mutluluk arasında bir bağ kurmuştur. İçinde var olan Daimonion diye bir sesin ona sürekli yol gösterdiğini söylemiştir. Çevresine büyüleyici bir etki yapmıştır. f) ( Eflatun ) Platon; Eflatun'un felsefesini, beş önemli kuram içerisinde toplamak mümkündür. Bunlar, “bilgi”, “idealar”, “ruhun ölümsüzlüğü”, “evrendoğum” Cosmogony - Evren'in oluşumunu inceleyen bilim dalı) ve “devlet” ile ilgili kuramlarıdır. Eflatun, bütün yaşamı boyunca hocası Sokrates'den edindiği ilham ile gerçek bir ahlakçı olarak kalmış, tüm bu kuramları, etik ağırlıklı görüşlerle irdeleyerek geliştirmiştir. Sokrates ve Eflatun'a göre felsefenin ana ereği, insanın mutluluğu ve yetkin yaşamının sağlanmasıdır. Yetkin bir yaşam, ancak erdemli bir hayat sürmekle elde edilebilir. Erdemin temeli “bilgi”, özü “idealar kavramı”, gerekçesi “evrendoğum”, güvencesi “ölümsüzlük”, yaşamsal sığınağı “devlet”tir

12 g) Aristo : Aristo, diyaloga yer veren karşılıklı konuşma tipi yazılar yazmıştır. Ancak bu yazılar zamanla kaybolmuş ve geriye yalnızca ders ve araştırma notları kalmıştır. Aristo, hocası Eflatun’un idealar fikrinden hareket etmiştir. Eflatun ideaları bir gerçek kabul ederken, Aristo bunu kabul etmemiştir. Ona göre sadece elimizle tutup, gözümüzle gördüğümüz varlıklar gerçektir. Bütün varlıklar madde ile şekilden meydana gelmiştir. Şekil, aktif bir ideadır; maddeye niteliklerini veren odur. Bu sebeple gözle göremediği ideaları inkar yoluna gitmiştir. Aristo’ya göre dünya ve madde daimidir (kadimdir). Aristo, ahlak bilgisinde ilmi kesinliğin yeri olmadığını söylemiştir. Pratik olarak “faziletin ne olduğunu bilmek yerine, iyi bir insan olmanın önemi” üzerinde durmuştur. Aristo, tabiat bilgilerinin tarifi ve sınıflandırılmasındaki çalışmaları ile bilinir. Bu konulardaki bilgisi ve metodu dikkati çekmektedir. Tabiattaki türlerin tanınması ve tarif edilmesi konusunda başarılı olmuştur. Kendisi ve okulu tabiat bilimlerinin ayrı bir ilim kolu olarak kurulmasını sağlamıştır. (

13 SOFİSTLER Sofistler, M.Ö. 5. yüzyılda para karşılığında felsefe öğreten gezgin felsefecilerdir. Özellikle Atina’da çağın önde gelen bilgeleri var olan değerleri (kritias) eleştirmişlerdir. Göreceli ve kuşkucu düşüncenin köklerini atmışlar ve geliştirici olmuşlardır. Etimoloji bakımından ‘sofist’ kelimesi Yunanca sophos (bilge, becerikli, zeki) sözcüğünden türetilen sophistes’ten gelir, öğrenmeyi ve öğretmeyi meslek edinen kişileri belirtmek için kullanılır.Dönemin sosyal değişimleri ve siyasal gelişimleri (5.yy Atina Demokrasisi) sofistlerin etkili olmalarına yol açmıştır. Çünkü sofizmin doğuş nedenleri arasında Atina demokrasisinin tamamen yeni türden bir eğitime, pedagojiye duyduğu pratik gereksinim gerçek belirleyici bir nedendir. Bir anlamda ‘Yunan Aydınlanması’ olarak adlandırılacak gelişmenin yaratıcılarıdır. Geliştirdikleri yöntemle ilk pedagoglar olarak bilinirler. Daha çok halkın eğitimiyle ilgilenmişlerdir.

14 Felsefenin Alanları Varlık Felsefesi (Ontoloji):
Varlık felsefesi, varlığı bir bütün olarak ve varlık olmak bakımından ele alır. Varolmanın ne anlama geldiğini ve varlığın ilk nedenlerini araştırır. Bilgi Felsefesi (Epistemoloji): Bilgi felsefesi, bilgi konusunu genel olarak ele alır; doğru bilginin olanaklı olup olmadığını, bilginin kaynağının ne olduğu konularını araştırır Normatif Ahlâk Felsefesi (Aksiyoloji): Ahlâk felsefesi, insanın yaşamıyla ilgili temel değerleri ele alır. İnsanın yaşamında uyması gereken ilkeler ve erdemlerin neler olduğunu araştırır.

15 FELSEFENİN ÇEŞİTLİ ALANLARLA İLİŞKİSİ
Felsefe – Bilim İlişkisi Felsefe ve bilim arasında ortak olduğu kadar pek çok noktada ayrıldıkları noktalar vardır. Bununla birlikte felsefenin en fazla işbirliği içinde olduğu alan bilim olmuştur. Felsefe bütün bilimlerin sonuçlarından etkilendiği gibi, kendisi de bilimlere yol gösterir. Doğru bilgiye ulaşmak için bilim de felsefi araştırmaların sonuçlarına kayıtsız kalamaz. Felsefe – Din İlişkisi Felsefe ile din birbirinden farklı iki disiplin olarak tarih içinde hep yakın ilişki içinde olmuştur. Dini dogmalar felsefe aracılığıyla temellendirilmeye çalışılmıştır. Her ikisi de varlık ve değerler konusunu ele almıştır; insanı ve evreni açıklamaya çalışmıştır. Şu halde amaç yönünden tam bir benzerlik gösteren din ile felsefe, yöntem bakımından farklılıklar göstermektedir. Dinin kaynağı Tanrı, felsefenin kaynağı insan, akıldır. Dinde eleştiriye, kuşkuya yer yokken felsefe, eleştiri ve kuşkuya dayanır. Felsefe – Sanat İlişkisi Sanat da felsefe gibi yaratıcı bir insan etkinliğine dayanır; insan kendi varoluşunu sanat yoluyla yansıtır. Ancak, sanatın bilgisi felsefi bilgiden farklıdır. Sanat bilgisi, insanda duygu ve heyecan uyandırmayı amaçlar. Estetik ise felsefenin konusudur. Bu çerçevede, hem sanat hem de felsefe, hayatı ve insanı yaratıcı bir zeka ile kavrar, yorumlar.

16 FELSEFE – EĞİTİM İLİŞKİSİ
Eğitim felsefesinin önemli bir kavramı kültürdür. Eğitim kültürel aktarım aracıdır. Felsefe ise kültüre kayıtsız kalamaz. Bu durumda kültür ile eğitim felsefesi arasında karşılıklı neden sonuç ilişkisi vardır. Eğitim felsefesi, felsefi sorunlardan ziyade eğitim sorunları üzerine eğilir. Felsefe ile eğitim birlikte yürümek durumundadır. Her ikisi de karşılıklı olarak birbirini oluşturur, eylem ve düşünce sürecinde birbirleriyle alışverişte bulunurlar. Birbirlerinin aracısı ve amacıdırlar; hem süreç hem de üründürler. Eğitim felsefesi normla ilgili ölçütlerin oluşturulması ve amaçların belirlenmesinde yardımcı olur. Eğitimin temel işlevi, insanı geliştir ve güzelleştirmektir. Felsefenin de işlevi bir anlamda insani gelişim olduğu söylenebilir. Bu durumda eğitimciler bir ölçüde felsefenin ortaya koyduğu görüşleri insanlara uygulama sorunuyla ilgilenirler. Filozof, insanın özüne ilişkin teorik sorunlarla uğraşırken, eğitimci bu teoriyi gündelik yaşamla ilişkilendirir.

17 FELSEFE – EĞİTİM İLİŞKİSİ
Felsefi düşünmenin öğretmenler ve öğrenciler açısından problem çözme, sorunları tartışma, ve yaratıcı düşünme bakımından yol göstericidir. Felsefe işlevleri bakımından da eğitim teorisyenlerine ve program yapımcılarına (Kişisel gelişme, hedef yazma, hipotez geliştirme, ve objektif testler hazırlama gibi) pratik ve somut yardımda bulunabilir. Ayrıca, eğitim sorunları üzerine düşünme ve yeni tartışmalara zemin hazırlaması bakımından da felsefeden yararlanılabilir.

18 Felsefi Akımlar İdealizm: Gerçekliği tinsel sayan ve dış dünyayı düşüncenin yansıması olarak gören bir akımdır. İdealizme göre, gerçekliğin mükemmel bir düzeni vardır ve değiştirilemez; mutlak olan, gerçek olan hep aynı kalır. İnsanın temel görevi, aklını kullanarak bu edealara ulaşmaktır. İnsan ancak bu şekilde kendini gerçekleştirebilir. İdealar, aynı zamanda mükemmel bir düzen içerisinde bulunan evreni yaratan Tanrı’yı da simgelemektedir. İdealizme göre, gerçek bilgi ideaların bilgisidir. Bu bilgi zorunlu bir bilgidir, değişmez varlıkların bilgisidir, tümel bir bilgidir. Ahlâksal açıdan iyilik ideası, ulaşılması gereken en yüksek erektir. İyilik, güzellik ve doğruluk bütünsel varlıkta bulunur. İdealist eğitimin amacı da iyilik, güzellik ve doğruluğa ulaşmaktır. İdealist eğitimin merkezinde konular, dersler, evrensel doğrular ve öğretmen bulunmaktadır. Bu nedenle idealistler konu alanı-bilgi merkezli eğitim programı geliştirme yaklaşımını benimsemişlerdir.

19 Realizm Realizm, gerçek dünyanın algı veya anlağımızdan (bizim dışımızda) bağımsız olarak varolduğuna öğretisidir. Gerçeklik, varolan şeylerin tümüdür. Varolan şeyler doğadan gelir ve doğanın kanunlarınca idare edilir. Realizm, bilgilerimizin gerçekle olan uygunluğunu ele alır ve gerçek hakkındaki bilgilerimizi sınar. Bu durum “özün” değişmesinden çok görüş açısının değişimidir. Nesnel gerçekliğin değişmez ve mutlak olduğu kabul edilince, insanın yapacağı mutlak doğruya ulaşması ve bunun için aklını kullanmasıdır. Realistlere göre eğitimin amacı, toplumun kültürel birikimini genç nesillere aktarmak, aklı kullanma yolunu geliştirmek ve bu sayede insanları mutlak doğruya ulaştırmak ve mutlu etmektir. Realist eğitimin temelinde konu alanı ve öğretmen vardır. Değişiklikler daha çok öğretim yöntemleri üzerinde gerçekleştirilir.

20 Pragmatizm/Aletçilik/Deneycilik
Doğruluğu ve gerçekliği yalnızca eylemlerin sonucuna göre değerlendiren ve yararı öne çıkaran akımdır. Başka bir deyişle, doğruluk ve gerçeklik insan eylemlerinin sonuçları, başarıları ve yararlılıkları ile değerlendirilmektedir. Pragmatizme göre bütün bilgiler ve kuramlar insan yaşamını kolaylaştırmak içindir. Şu halde bir kuram ya da düşünce işe yararlılığıyla ölçülmektedir. Pragmatistlere göre, bilimde, felsefede ve teknolojide hiçbir tanım ya da formül kesin, nihai ve değişmez değildir. Kuramdan çok uygulamayı öne çıkaran pragmatistler, değişme kavramıyla birlikte öğrenciyi merkeze almışlardır.

21 Varoluşçuluk Varoluşçuluk daha çok bir eylem tarzı olarak kendini ortaya koymaktadır. Çıkış noktası olarak insanın varoluş sorunları gösterilebilir. Bireye aşırı vurgu yaparlar Din, politika ve yaşama bakışlarında değişik görüşlere açık (eklektik) bir anlayış sergilerler. Varoluşçulara göre insan, dünyaya atılmış bir varlıktır; yani varlığı özden önce gelir. Dolayısıyla doğuştan programlanmış durağan bir varlık değildir. Yaratıcılığı ve özgürlüğe düşkünlüğü sayesinde özünü kendisi belirlemiştir. Varoluşçulara göre bilgi kesin ve objektif değildir. Bilgi insanın kendi yaşantısı ve tasarımlarının bir sonucudur. Eğitim insanın yaşantısını oluşturan tüm deneyimleri olduğu gibi yansıtmalıdır. Öğretme-öğrenme süreci sübjektif eylemeler ve beklentiler çerçevesinde örgütlenmelidir. Bu durumda eğitimin hedefi, insanın kendi varoluşunu gerçekleştirmesine yardım etmelidir.

22 Eğitim Akımları Daimicilik (Perennilasim) Esasicilik (Essentialism)
İlerlemecilik (Progressivism) Yeniden Kurmacılık (Reconstructionism)

23 Daimicilik Daimicilik, idealist felsefeye dayanır. En tutucu eğitim felsefesidir. Daimiciliğe göre insan doğası, ahlâki ilkele gerçeklik ve doğrular hiç değişmeyen evrensel olgulardır. Doğru bilgini kaynağı akıldır. İnsan, aklı sayesinde gerçekliğin bilgisine ulaşabilir. Eğitimin amacı da zaten insanın aklını etkinleştirmektir. Çünkü, insan Tanrı’dan akıl taşır. Bu durumda bir eğitim programı, Tanrı, insan ve evren arasındaki ilişkileri ele almalıdır.

24 Esasicilik Esasiciliğin kökeni realizme dayanır. Daimiciler kadar olmasa da tutucu bir özelliğe sahiptirler. Daimicilerin savunduğu ideal dünya yerine, gerçek dünyayı referans alırlar. Ayakları yere biraz daha sağlam basmasına karşın bu eğitim akımı da esasiciler gibi mutlak, değişmez gerçeklik fikrinden hareket etmişlerdir. Esasicilerde de akıl merkezi bir kavramdır; ancak bilgi aposterioridir. Başlangıçta boş bir levhaya benzeyen zihin, rasyonel bir çabanın sonucunda (deney ve gözlem) bilgiyle donatılır. Öğretmeni merkeze alan bu anlayış, öğrenciyi ezberci ve pasif dinleyici durumuna düşürmektedir. Dersler, kültürel mirasın aktarılma aracıdır ve ana vurgu, aklın disipline edilmesi üzerinde toplanmıştır. Kısaca, esasiciler geleneksel eğitimin temsilcisi konumundadırlar. Burada okulun işlevi, gelenekselin sürdürülmesiyle sınırlıdır. Toplumsal düzenleme ve reformlara kapalıdır.

25 İlerlemecilik İlerlemeciliğin temeli pragmatizme dayanır. Esasiciliğe bir tepki olarak ortaya çıkmıştır. Geleneksel eğitimin baskıcı ve tutucu niteliğine karşı daha radikal ve daha özgürlükçü bir söylem kullanmıştır. Pragmatizmin “gerçeğin özü değişmedir” görüşü ilerlemeciliğin temel çıkış noktası olmuştur. Buna göre, doğadaki gelişme ve farklılaşma eğitimin betimleyici bir normu olarak kabul edilmiştir. Şüphesiz, gelişen yaşamla iç içe olan eğitim, doğal olarak ilerlemeci olacaktır. İlerlemeci eğitim sisteminin merkezinde kendi yaşantıları aracılığıyla gelişen ve öğrenmeyi öğrenen öğrenciler vardır. Eğitim programlarında ise değişmenin doğasını kavrayan, demokratik tutum geliştiren davranışlar hedeflenmiştir.

26 Yeniden Kurmacılık Yeniden kurmacılık pragmatik felsefeyi referans almıştır. Bunalım felsefesi olarak adlandırılabilir. Bu akıma göre insanlık bir yol ayrımına gelmiştir; ya yok olacak ya da yeni bir uygarlık inşa edecektir. Yeniden kurmacılığın merkezi kavramı değişmedir. Eğitimin görevi, toplumu sürekli olarak yeniden şekillendirmek ve kurmaktır. Aynı şekilde eğitimin amacı, dünya uygarlığı fikrini canlı tutmaktır.

27 TÜRK MİLLİ EĞİTİMİN FELSEFİ DAYANAKLARI
İSLAMCILIK; Abdülhamit döneminin resmi politikasıydı. Yaşam İslam kurallarına göre düzenlenmeliydi. İslamcılar kendi aralarında üçe bölünmüşlerdi. Bir grup, eski saadet günlerine (dört halife dönemi) dönmek gerekir. Batı kesinlikle reddedilmeliydi. Bir grup, tekniğin batıdan alınmasında sakınca yoktur. Diğer grup ise, batı ile islamın birlikte yaşıyabileceği görüşündeydi. İslamcılar ümmetçiliği ideoloji olarak benimsediler. Onlara göre Müslümanlar tek bayrak altında toplanmalıydı. Milliyetçiliğe karşı çıktılar. BATICILIK; Osmanlıların gerilemeye başladığı dönemde ortaya çıktı. İlk olarak batılılaşma düşüncesine askeri alandan başlandı. Bunlar tümüyle batıyı örnek almak gerektiğini savunuyorlardı. İslam ise gelişmenin önünde engeldi.

28 TÜRKÇÜLÜK; Esasen milliyetçilik akımları Fransız ihtilaliyle ortaya çıkmaya başladı. Türkçülüğün en önemli temsilcisi Ziya Gökalp’tır. O Türkçülüğü Türk Milletini yükseltmek olarak tanımlar. Irkçı Türkçülüğe karşıdır. Batıyı tamamen örnek almak yerine gelişmeler kültürümüze uygunsa alınmalıdır. Atatürk’le Gökalp’in düşünceleri arasında yakın ilişki vardır. Atatürk önderliğindeki Türk devrimi esasen pozitivizme dayandırılmıştır. Çağdaş uygarlık kavramının içerdiği ulusal yenilikçi bilinç , tam bağımsızlık, halk egemenliği, ülke ve ulus bütünlüğü, akılcılık yeni oluşan ulusun temel dayanaklarıydı. Cumhuriyet döneminde eğitimin felsefesinin oluşmasında, Atatürk’ün ülkeye çağırdığı batılı eğitimcilerinde katkısı olmuştur. J.Dewey’in pragmatist görüşü, Alman Kuhne’nin “iş okulu” görüşü bunda etkili olmuştur.

29 ATATÜRK’ÜN EĞİTİM POLİTİKASININ TEMEL İLKELERİ
Eğitim ulusal olmalıdır Eğitim bilimsel olmalıdır Eğitim uygulamalı (işlevsel) olmalıdır Eğitim laik olmalıdır Eğitim disiplinli olmalıdır Öğretmenlere değer verilmelidir Eğitimde fırsat eşitliği sağlanmalıdır Öğretim birliği sağlanmalıdır


"EĞİTİMİN FELSEFİ TEMELLERİ" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları