Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ GÜVENLİLİĞİ

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "SAĞLIK ÇALIŞANLARININ GÜVENLİLİĞİ"— Sunum transkripti:

1 SAĞLIK ÇALIŞANLARININ GÜVENLİLİĞİ
SAKARYA ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK YÜKSEKOKULU HEMŞİRELİK III. MESLEKTE YÖNETİM

2 Aslında sağlık ve güvenlik konuları her çalışanın hak ve ihtiyacıdır.
Sağlık kuruluşları ve özellikle hastaneler çok fazla teknolojik çeşitliliğin kullanıldığı ve çok çeşitli meslek grubunun bir arada çalıştığı işletmelerdir. Bu bakımdan sağlık çalışanlarının maruz kaldığı riskler de çok ve çeşitlidir.

3 Sağlık Personelinin Önde Gelen Mesleki Riskleri
Enfeksiyon, Radyasyon, Toksik-kimyasal riskler, Fizik riskler (ısı,gürültü,toz,vb), Kas-iskelet sistemi sorunları ve Stres olarak sayılabilir.

4 I. Sağlık Çalışanları Bulaşıcı Hastalıklar Açısından Risk Altında Mıdır?
Bu sorunun yanıtı 1980’lerin başında verilmiştir. ABD’de yayımlanan 1983 tarihli rapor sağlık çalışanlarının diğer sivil çalışanlara göre enfeksiyon hastalıklarına 10 kat daha fazla yakalandıklarını göstermiştir.

5 1- Sağlık Çalışanlarını Tehdit Eden Enfeksiyon Etkenleri Nelerdir?
Sağlık çalışanları açısından tehdit oluşturan enfeksiyon etkenleri iki ana grupta toplanabilir. Birinci Grup (Temas ile bulaş) İkinci Grup (Damlacık ile bulaş

6 Birinci Grup Kan ve kanlı vücut sıvıları ile temas sonucu (açık yaradan, mukozalardan veya iğne batması ile ciltten) bulaşan etkenlerdir. Otuz civarında mikroorganizma bu yolla bulaşabilirse de en önemlileri Hepatit B, Hepatit C ve HIV virüsleridir.

7 İkinci Grup Yer alan etkenler damlacık ve damlacık çekirdeği olarak hastalar tarafından salınan solunum salgılarıyla bulaşırlar: Nezle, grip, tüberküloz, kızamık, kızamıkçık, suçiçeği bu gruptadır.

8 2- Bu Mikroorganizmalar Ne Düzeyde Bir Tehdit Oluşturmaktadır?
ABD’de sağlık çalışanlarında her yıl iğne batması veya kesici alet yaralanması olmaktadır. Bu tür yaralanmalar özellikle hepatit B ve C ve HIV bulaşına sebep olurlar.

9 3- Sağlık Çalışanlarını Enfeksiyonlardan Korumak İçin Alınması Gereken Önlemler Nelerdir?
Bu konudaki bilgi birikimi yeterli düzeye ulaşmış ve artık standart uygulamalar rehberlerle belirlenmiştir (örneğin, Amerikan Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi -CDC- rehberleri).

10 KORUYUCU ÖNLEMLER Sağlık çalışanları koruyucu ekipmanlar kullanmalıdır (kep, maske, koruyucu gözlük...) Kesici ve sivri uçlu aletler için atık kutuları

11 Riskli alanlar için daha güvenli enjeksiyon sistemleri seçilebilir.
Temizlik ve çamaşırhane çalışanları için enfekte materyaller işaretli ve izole taşınmalı. Personele yönelik aşı programları planlanmalıdır. AŞILAR ve TARAMALAR Hepatit B Tetanos / Difteri Grip Aşısı (Riskli bölge çalışanlarına ücretsiz) PPD ve akciğer film taraması (Gereken durumlarda) Erişkin aşı programı çerçevesinde riskli hastalığı bulunan yada immünsupresif çalışanlara özel aşılar

12 2.RADYASYON Radyoterapi, Nükleer Tıp ve Radyoloji çalışanları başta olmak üzere, sağlık çalışanları, iyonizan ve non iyonizan radyasyon risklerine maruz kalırlar. Bunların çeşitli kanserojen ve teratojen, mutajen etkileri söz konusudur. Ayrıca ultraviyole, laser, mikrodalga, ultrason, fotokopi makinaları gibi riskli çalışma ortamlarında sürekli bulunma, bir kısım kümülatif zararlara neden olabilmektedir.

13 3.Sağlık Çalışanlarının Sağlığını Tehdit Eden Kimyasal Ajanlar
1-Anestezik Maddeler Ameliyathanelerde kullanılan anestezi gazlarının, koter ve laserle dokunun yakılması işlemi sırasında ortaya çıkan dumanların, Çeşitli sağlık zararlarına neden olduğu da bilinmektedir.

14 2- Sitotoksik Maddeler Patoloji, Biyokimya, Hematoloji ve diğer laboratuvarlarda kullanılan; *Asit ve alkaliler, *Tuzlar, boyalar, uçucu organik solventler, *Başta kanser ilaçları olmak üzere çeşitli ilaçlar, Allerjiden kansere kadar bir dizi hastalığın oluşumu için önemli risk faktörleridir.

15 3- Sterilizasyonda kullanılan maddeler Sterilizasyon ve dezenfeksiyon için kullanılan *Çeşitli deterjanlar, *Formaldehit, glutaraldehit, *Gaz sterilizasyonunda kullanılan etilen oksit, Kullananlar için hiç de masum olmayan zararlı ajanlardır. 4- Bunlar dışında hastane ortamında bulunan civa ve diğer ağır metallerin, plastiklerin ve bazı ilaç ve farmasötiklerin de insan sağlığı üzerine olumsuz etkileri bulunmaktadır.

16 4.Sağlık Çalışanlarının Karşı Karşıya Oldukları ve Sağlıklarını Tehdit Eden Fiziksel Ajanlar
Elektrik, gürültü, kanserojen ajanlar, havalandırma sistemleri, iç ortam hava kirliliği sorunları gibi iyi bilinen riskler yanında üzerinde hiç durulmayan aydınlatma düzeyi, bilgisayar ekranları, gibi etkenler sağlıkçıları tehdit etmektedir. Sağlık kurumlarında sürekli bulunan sağlık çalışanlarını,etkilemektedir.

17 Hastane aydınlatma sistemi sağlık çalışanının sağlığını etkiler mi?
Radyasyon sağlık çalışanları için bir risk oluşturur mu? Hastaneler gürültülü yerler midir? III.1- Hastane aydınlatma sistemi sağ- lık çalışanının sağlığını etkiler mi? Aydınlatmanın iyi olmaması özellikle ameliyathanelerde görüş alanını olumsuz etkilerken, keskin olması ise yorgunluk nedeni olabilmektedir. Ayrıca ışığın ve elektromanyetik alanların pineal bez fonksiyonunu etkilediğini gösteren çalışmalar vardır. Bu ise uzun dönemde meme kanserine, üreme fonksiyonlarında sorunlara ve depresyona neden olabilmektedir. Gece ışığa maruz kalma veya elektromanyetik alanlar pineal bezin melatonin üretimini azaltmakta, bu azalma overlerden östrojen üretimini arttırmakta ve bu da meme epitel hücrelerinde malign transformasyonu arttırabilmektedir. Bu alandaki çalışmalar özellikle gece nöbet tutan kişiler ve yoğun bakım ünitelerinde çalışanlar için önemlidir. 15 III.2- Hastaneler gürültülü yerler midir? Hoparlörlerden anonslar yapılıyor, tıbbi cihazlar “bip”liyor, ısıtma ve soğutma sistemleri çalışıyor, çalışanlar ve hastalar yüksek sesle konuşuyor. Çalışmalar hastanelerde son elli yılda gürültünün hastaları ve çalı- şanları rahatsız edecek düzeyde arttığını ortaya koyuyor. Sesin belirleyicileri frekansı ve şiddetidir. Sesin şiddeti doğrudan kulak zarına ulaşan mekanik basınçla ilişkilidir ve desibel (dB) olarak ölçülür dB arası sesler algılanır. 140 dB kulakta ağrı, kulak zarında yırtılma gibi etkiler yapar. Frekans ise saniyede geçen titreşim sayısıdır ve birimi hertz’dir (Hz). İnsan kulağı Hz arasındaki sesleri duyar. Bu sınırın altındaki seslere infrasonik, üstündeki seslere de ultrasonik sesler denir. Konuşma sesi aralığı da hz arasında değişir. Tepkiler kişisel ve toplumsal olarak değişiklik göstermekle birlikte, ses düzeyi 65 dB ve üzerinde olduğunda insanların büyük bir çoğunluğunun gürültüden rahatsız olduğu saptanmıştır. Uluslararası standartlara göre, işitme sistemine zarar veren gürültü düzeyi Mhz ve 85 dB düzeyidir. Çalışılan ortamdaki gürültü pek çok yan etkisi olan mesleki risklerden biridir, bu etkiler artmış kan basıncı, azalmış çalışma performansı, uyku bozuklukları, stres, tinnitus, gürültüye bağlı işitme kaybı veya geçici eşik değişiklikleri olabilir. Bunlardan en önemlisi kalıcı işitme kaybına neden olan iç kulak 16 hasarıdır. Gürültüye bağlı işitme kaybı tipik olarak konuşma frekansında görülür ve ki- şiler arası sözel iletişimi engeller. Kumbur ve arkadaşları Mersin ilinde yaptıkları çalışmalarında hassas bölgeler olarak adlandırılan ve gürültü düzeylerinin çok düşük olması gereken hastane, otel, huzurevi gibi mekanlarda ölçülen gürültü düzeylerinin, Gürültü Kontrol Yönetmeliğinde belirtilen sınır değerlerini en az 20 dB aştığı saptanmıştır. Cabrera ve Lee (2000) hastanelerdeki gürültü düzeylerinin azaltılmasına yö- nelik yaptıkları çalışma kapsamında, ölçüm yaptıkları hastanelerde genellikle 55 dB’in üzerinde gürültü seviyeleri belirlemişlerdir. Araştırmacılar bu değerin EPA’nın (Environmental Protection Agency) hastaneler için belirlediği ve gün boyunca 45 dB, gece 35 dB olan sınır değerden oldukça yüksek olduğunu bildirmişlerdir. Ameliyathanelerde yapılan ölçümlerde ise özellikle ameliyata hazırlık esnasında ve ameliyat esnasında gürültü düzeylerinin izin verilen sınırları aş- tığı gösterilmiştir. III.3- Sağlık çalışanlarında kanser riski artmış mıdır? Karsinojenlere mesleki maruziyet nedeniyle meydana gelen akciğer kanseri, lösemi ve malign mezotelyomaya bağlı morbidite ve mortalite tüm dünya genelinde tanımlanmıştır. Uluslararası Kanser Araştırmaları Derneği (The International Agency for Research on Cancer) 150 kimyasal veya biyo- 17 lojik ajanı veya maruziyet durumlarını, bilinen veya olası karsinojen olarak sınıflandırmıştır. Bu 150 ajandan mesleki olarak maruziyeti çalışanlarda karsinojen olarak tanımlananlar, arsenik, asbest, berilyum, kadmiyum, krom, dizel eksozu, nikel, silika, benzen, etilen oksit, iyonizan radyasyondur. Arsenik, asbest, berilyum, kadmiyum, krom, dizel eksozu, nikel, silika akciğer, trakea ve bronş kanserine, benzen, etilen oksit, iyonizan radyasyon lösemiye, asbest ayrıca malign mezotelyomaya neden olmaktadır. Sağlık çalışanları için önemli karsinojenler iyonizan radyasyon ve asbesttir. Asbest hastanelerdeki borular, binalardaki çelik altyapı, ısı izolasyon materyalleri ve zırhlamada kullanıldığında sağlık çalışanları için risk oluşturmaktadır. III.4- Radyasyon sağlık çalışanları için bir risk oluşturur mu? Üretim süreçleri esnasında kullanılan teknolojinin ve hammaddelerin niteliği insan sağlığına zararlı etkenler açığa çıkarabilir. Radyasyon ile çalışan sağlıkçılar ise mesleki ışınlanma yoluyla radyasyon riski ile karşı karşıyadır. Her yıl yaklaşık milyon radyoloji tetkiki, 32 milyon nükleer tıp tetkiki ve 5,5 milyon seans radyoterapi uygulanmaktadır. Tüm dünyada radyasyona maruz kalan yaklaşık 2,3 milyon sağlık çalışanı bulunmaktadır. En büyük risk altında bulunan sağlık personeli radyoloji, radyasyon onkolojisi ve nükleer tıp ana bilim 18 dallarında çalışanlardır. Ayrıca diş klinikleri, kardiyoloji çalışanları ve ameliyathanelerde çalışanlar da radyasyon riski ile karşı karşıyadır. Radyasyonun hücre ile etkileş- mesi kromozom hasarına neden olur, bu da bir takım biyolojik etkilerin oluşmasına yol açar. Radyasyonun sağlık etkileri dozun büyüklüğüne ve vücudun ışınlanan bölgelerinin özelliklerine göre değişik zamanlarda ve farklı tiplerde ortaya çıkabilir. Radyasyonun yarattığı etkiler, bedensel ve kalıtımsal etkiler olarak sınıflandırılır; bedensel ve kalıtımsal etkiler ise erken ve gecikmiş etkiler olarak iki grupta incelenebilir. Erken etkiler, kısa bir süre içinde ve bir defada yüksek dozlara maruz kalınması sonucunda kısa bir zaman aralığı içerisinde ortaya çıkan hasarlardır, gecikmiş etkiler ise uzun süre aralıklı olarak düşük dozlara maruz kalınması sonucu ortaya çıkarlar. Akut ışınlanmalar, genellikle, bir kaza sonucu meydana gelen istem dışı ışınlanmalardır. Kazaların ana nedeni, radyasyon kaynaklarının kaybedilmesi, çalınması veya başka bir yolla kontrol dışı kalmaları olarak gözlemlenmektedir. İstatistikler, dünya genelinde 1945 ile 1997 yılları arasında, araştırma, tıp, nükleer ve diğer endüstriyel alanlarda radyasyon çalışanlarının yanı sıra halktan kişileri de kapsayan 140’ı ölümcül (28’i Çernobil kurbanı) olmak üzere yüzlerce kişinin yaralandığı 137 radyasyon kazası meydana geldiğini göstermektedir. Aralık 1998 ve Ocak 1999’da İstanbul’da Kobalt teleterapi kaynaklarının taşınmasında kullanılan iki kabın hurda metal olarak satılması sonucunda ciddi bir radyolojik kaza meydana gelmiştir. Bu iki kabı satın alan kişiler kapları açıp zırhlı konteynerleri par- çalayarak kendileriyle birlikte bir kaç kişiyi, farkında olmadan en az bir zırhsız Kobalt 60 kaynağından yayılan radyasyona maruz bırakmıştır. Akut radyasyon sendromları; vücudun tamamının veya büyük bir bölümünün akut bir ışınlamaya maruz kalması sonucunda gelişir, iyonlaştırıcı radyasyonların en önemli deterministik etkisidir. Radyasyon dozu arttıkça, ışınlamadan sonraki ilk birkaç saat içinde mide bulantısı, kusma, ishal, baş ağrısı, ateş, bilinç kaybı ve kan hücresi sayısında azalma gibi belirtiler olu- şur. İki veya üç hafta sonra saç dökülmesi, iştahsızlık, genel halsizlik, kendini kötü hissetme, iç kanama, yüksek ateş, katarakt ve erkeklerde geçici kısırlık gibi diğer belirtiler de görülebilecektir. Eğer tüm vücut, birkaç gün veya daha az bir süre içerisinde 7 Sv’i aşan bir radyasyon dozuna maruz kalmışsa kemik iliği hasar görecek ve büyük ihtimalle birkaç hafta içerisinde ölüm olayı meydana gelecektir. Bölgesel radyasyon hasarları; vücudun belli bir bölgesinin, genellikle bir kaza sonucu, kısa bir sürede ve bir defada yüksek dozlara maruz kalması sonucu görülen etkilerdir. Genellikle eller ve parmaklar, na- 20 diren de vücudun diğer kısımları etkilenir. Akut radyasyon sendromlarına göre daha sık karşılaşılan olaylardır. Yüksek dozun ilk belirtisi eritemdir, daha şiddetli hasarların bir habercisi olabilir. Fazla doz alındığında, bölgede doku ölümü (nekroz) meydana gelir. Hamilelikte radyasyon etkisi fetüsün geli- şim evresine bağlıdır, evreye bağlı olarak bebeğin doğum öncesi ölümüne, gelişme geriliğine, bebekte nörolojik etkilerin (kafatası küçüklüğü, şiddetli zihinsel gerilik, akli eksiklik, felç) oluşmasına neden olabilir. Gecikmiş etkiler (kronik ışınlanma etkileri); kişilerin uzunca bir süre içinde aralıklı olarak düşük dozlara maruz kalması sonucu meydana gelebilecek etkilerdir, yıllar sonra ortaya çıkabilir. Katarakt ve kanser vakaları görülebileceği gibi doğal ömür sürelerinde de bir kısalma söz konusu olabilir. Ayrıca, bu kişilerin kendilerinden sonraki nesillerinde kalıtımsal bozukluklara rastlanabilir. Hayvanlar üzerinde yapılan deneyler, radyasyonun yaşlanmayı hızlandırdığını ve buna bağlı olarak da doğal yaşam süresinde belli bir kısalmanın söz konusu olabileceğini ortaya koymaktadır. Radyasyon enerjisi transferi yaklaşık olarak saniye gibi oldukça kısa bir süre içerisinde meydana gelir, alınacak önlemler ışınlanmadan önce uygulanmalıdır. Radyasyon çalışanlarının bir dış radyasyon tehlikesinden korunmak için, genel olarak, 21 dikkat etmesi gerekli olan üç kural vardır: Kaynak yanında gereğinden fazla bir süre kalmamak, mümkün olabildiğince kayna- ğa uzak bir mesafede çalışmak ve kaynak ile aralarına engelleyici bir zırh malzemesi koymak. Tıbbi ve endüstriyel alanlarda gö- revi gereği radyasyona maruz kalan kişilerin, radyasyon dozu ölçen cihazlarla ciddi ve sürekli bir şekilde kontrol edilmeleri gerekir. Solunum, sindirim ve derideki çizik veya yaralar vasıtasıyla vücuda alınarak bir iç radyasyon tehlikesi yaratabilecek radyoizotoplara karşı bu tür personele ortamın tehlike durumuna göre, solunum cihazlı özel giysiler veya maskeler sağlanmalıdır. Radyasyon korunması ulusal ve uluslararası yasalarla sağlanmaktadır. Her ülkenin, radyasyon çalışanları ve toplum üyeleri için oluşturduğu radyasyon güvenliğini sağlayı- cı yasa, tüzük ve yönetmelikleri bulunmaktadır. Uluslararası Radyolojik Korunma Komisyonu (ICRP)’nun, dünya genelinde radyasyon ve biyolojik etkileri üzerine yapılan araştırmaların sonuçlarına dayanarak radyasyon korunmasının daha etkin yapılması amacı ile yayımladığı öneriler ışığında bu ulusal yasa, tüzük ve yönetmelikler de güncelleştirilmektedir. Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK), ICRP önerilerini de göz önüne alarak hazırladığı radyasyon güvenliğine ilişkin ilke, önlem ve hukuki sorumluluk sınırlarını belirleyen tüzük ve yönetmelikleri hükümete 22 sunmakta, bunların yasallaştırılmasını sağ- layarak uygulanmalarını da denetlemektedir. Bu ulusal tüzük ve yönetmeliklere göre radyasyon üreten ve radyoaktif madde içeren tesis veya cihazlar, TAEK’ten izin alınmadan herhangi bir amaç için kurulamaz, bulundurulamaz ve kullanılamaz. Sağlık çalışanlarında kanser riski artmış mıdır?

18 Hastane aydınlatma sistemi sağlık çalışanının sağlığını etkiler mi?
Aydınlatmanın iyi olmaması özellikle ameliyathanelerde görüş alanını olumsuz etkilerken, keskin olması ise yorgunluk nedeni olabilmektedir. Ayrıca ışığın ve elektromanyetik alanların pineal bez fonksiyonunu etkilediğini gösteren çalışmalar vardır. Bu ise uzun dönemde meme kanserine, üreme fonksiyonlarında sorunlara ve depresyona neden olabilmektedir. Gece ışığa maruz kalma veya elektromanyetik alanlar pineal bezin melatonin üretimini azaltmakta, bu azalma overlerden östrojen üretimini arttırmakta ve bu da meme epitel hücrelerinde malign transformasyonu arttırabilmektedir. Bu alandaki çalışmalar özellikle gece nöbet tutan kişiler ve yoğun bakım ünitelerinde çalışanlar için önemlidir.

19 Hastaneler gürültülü yerler midir?
Çalışmalar hastanelerde son elli yılda gürültünün hastaları ve çalışanları rahatsız edecek düzeyde arttığını ortaya koyuyor. Sesin belirleyicileri frekansı ve şiddetidir. Sesin şiddeti doğrudan kulak zarına ulaşan mekanik basınçla ilişkilidir ve desibel (dB) olarak ölçülür dB arası sesler algılanır. 140 dB kulakta ağrı, kulak zarında yırtılma gibi etkiler yapar.. Çalışılan ortamdaki gürültü pek çok yan etkisi olan mesleki risklerden biridir, bu etkiler artmış kan basıncı, azalmış çalışma performansı, uyku bozuklukları, stres, tinnitus, gürültüye bağlı işitme kaybı veya geçici eşik değişiklikleri olabilir. Bunlardan en önemlisi kalıcı işitme kaybına neden olan iç kulak hasarıdır. Gürültüye bağlı işitme kaybı tipik olarak konuşma frekansında görülür ve kişiler arası sözel iletişimi engeller.

20 Sağlık çalışanlarında kanser riski artmış mıdır?
Karsinojenlere mesleki maruziyet nedeniyle meydana gelen akciğer kanseri, lösemi ve malign mezotelyomaya bağlı morbidite ve mortalite tüm dünya genelinde tanımlanmıştır. Uluslararası Kanser Araştırmaları Derneği (The International Agency for Research on Cancer) 150 kimyasal veya biyolojik ajanı veya maruziyet durumlarını, bilinen veya olası karsinojen olarak sınıflandırmıştır. Bu 150 ajandan mesleki olarak maruziyeti çalışanlarda karsinojen olarak tanımlananlar, arsenik, asbest, berilyum, kadmiyum, krom, dizel eksozu, nikel, silika, benzen, etilen oksit, iyonizan radyasyondur.

21 5.KESİCİ–DELİCİ YARALANMALAR
Sağlık Çalışanları Güvenli ve etkin başka alternatifler olduğunda iğne kullanımından sakınmalı. Kullanılan malzemelerin güvenliğini değerlendirmede yönetime geribildirim vermeli. Kullanılan iğnenin kapağını tekrar kapatmamalı. Kullanılan iğneleri atık kutusuna uygun bir şekilde bırakmalı. İğne batmaları ve diğer kesici delici aletlerle olan yaralanmaları bildirmeli, maruziyet sonrası uygun izlem yapıldığından emin olunmalı Çalışma ortamında gözlenilen iğnelerden kaynaklanan tehlikeleri yönetimle paylaşmalı. Kanla bulaşan patojenlere yönelik eğitimlere katılmalı, önerilen korunma yollarını uygulamalıdır. Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Enstitüsü (NIOSH), sağlık çalışanları arasında iğne batmalarının büyük bir risk oluş- turduğunu ve önlemek için gerekli girişimlerin önemini vurgulamıştır. Amerika’da 8 milyondan daha fazla sağlık çalışanı hastane ve diğer sağlık kurumlarında çalışmaktadır. Bu sağlık çalışanlarında perkutan yaralanmalara ilişkin ulusal bir veri olmamakla beraber her yıl arasında değiştiği tahmin edilmektedir. Bu yaralanmaların yarısından çoğu rapor edilmemiştir (EPINET 1999., Henry K, Campbell S). EPINet (Exposure prevention Information network) verilerine göre ortalama 100 yataklı bir hastanede her yıl 30 iğne yaralanmaları geliş- mektedir. Aynı kurumun 2007 verilerine göre bir yıl içinde 951 iğne batması vakası olmuş olup, maruz kalanlarda ilk sırada hemşireler olup ardından doktorlar gelmektedir ( 7-EPINet-Report-). Ülkemizde de benzer şekilde ulusal bir veri tabanı bulunmamaktadır. Ancak yapılan çalışmalarda iğne ve diğer perkutan yaralanmaların sağlık çalışanlarında önemli bir sorun olduğu görülmekte ve bu yaralanmaların çoğunluğu rapor edilmemektedir. Bu oranlar %50-%70 arasında de- ğişmektedir ( Eğri ve Pehlivan 2000.,Kılıçarslan, Yıldız ve Bilir 2006., Kişioğlu, Öztürk, Uskun ve Kırbıyık 2002). Sağlık çalışanları, bu yaralanmalari takiben önemli mortalite ve morbititeye neden olabilen hepatit B, hepatit C ve insan immün yetmezlik virüsüne (HIV) bağlı enfeksiyon hastalıklarına yakalanma açısından risk altındadır. Bu enfeksiyonların bulaşma riski, mukokütanöz yaralanmalara oranla perkütan yaralanmalarda daha yüksektir (Altıok M ve ark 2009). Kanıt çalışmalarında güvenli iğne kullanımının yaralanmaları %23-88 arasında önemli ölçüde azalttığı saptanmıştır (Gartner 1992;Yassi ve ark.,1995.,Lawrence ve ark.,1997.,CDC 1997.,Billiet ve ark., 1991). Günümüzde koruyuculukları kanıtlanmış malzemelerin sayısı giderek artmaktadır. Ancak sağlık hizmeti sunan kurumlar uygun olanları seçmede bazen zorlanabilmektedir. Bu malzemelere karar vermeden önce değerlendirilmesi gerekmektedir. *Doç. Dr., Dokuz Eylül Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi, Halk Sağlığı Hemşireliği Anabilim Dalı Bu değerlendirmede; malzemelerin güvenli ve geçerli olmaları, sağlık çalışanları tarafindan kabul edilebilir olmalı, karar vermeden önce hangi yaralanmalar daha sık oluyor analiz edilmeli ve önceliklendirilmelidir. Tercih edilen malzemelerin kulanımından önce tüm sağlık çalışanları eğitilmeli, kullanım sürecinde geribildirimler düzenli alınmalı, problemler belirlenmelidir

22 6.Kan ve Diğer Vücut Sıvılarına Maruziyet
Kan ve diğer vücut sıvıları ile taşınan patojenler birçok infeksiyon hastalığına yol açabilir, bu hastalıklar çok çeşitli olup sadece Hepatit B, Hepatit C ve AIDS ile sınırlı değildir. İğne batmaları, diğer kesici delici alet yaralanmaları ile kanla bulaşan patojenlere maruz kalınabilir. Özellikle sağlık çalışanları arasında hemşire, doktor riskli gruptur. Bunun yanısıra temizlik görevlileri de risk altındadır.

23 Sağlık kurumlarında enfeksiyon etkenlerinin bulaşmasındaki riskler, personelden hastaya, hastadan personele bulaş için riski minalize etme stratejileri

24 Sağlık kurumlarında yönetim, kanla bulaşan patojenlere olan mesleki maruziyeti elimine etmek için tüm çalışanlara ve çalışma ortamlarına yönelik önlem planını hazırlamakla yükümlüdür. Bu plan mühendislik kontrolünü, güvenli çalışma uygulamlarını, kişisel koruyucuları, eğitim programlarını, tıbbi surveyansı, bağışıklama programlarını içermelidir

25 Mühendislik Kontrol Numune konteynırları Tıbbi atık konteynırları Kesici malzemeler konteynırı Kişisel koruyucu materyaller Eldiven Koruyucu kıyafetler Maske ve gözlük

26 Çalışma Sürecine İlişkin Kontroller
El yıkama Kişisel hijyen Yeme içme Ortam temizliği

27 Enfeksiyonların Önlenmesinde;
Çalışma ortamından kaynaklanan infeksiyon maruziyetini önlemede öncelikle, risklerin saptanması, değerlendirilmesi ve kontrol altına alınması önemlidir. Değerlendirmede özellikle hangi sağlık çalışanları risk altında ve maruziyet düzeyi nedir? bu soruların yanıtı aranmalıdır. Enfeksiyon kaynağı önlenemiyor ise kontrol altına alma yeterli düzeyde olmalıdır. Kontrol altına almada iki ana yaklaşım önemlidir. Bunlar; mesleki ve çevresel hijyendir.

28 Mesleki Hijyen Temel Kurallar; El yıkama
Çalışmaya başlamadan önce eski ve yeni kesik ve sıyrıkları tüm temaslardan korumak için kapatma. Kesik ve sıyrık oluştuğunda sabun ve bol suyla yıkama, kapatma (eldiven/bant) Yemek ve içecek gereksinimini ana çalısma ortamı dışında karşılama Kişisel kontaminasyonu önlemek icin uygun koruyucular kullanma, El-ağız, el-göz temasından kaçınma, Kalemleri ağıza almama, Kontamine atıkları güvenli bir şekilde ortadan kaldırma

29 Çevresel Hijyen ve Düzen
Kolayca kontamine olmayan ve temizlenebilen malzeme kullanma Düzenli olarak çalışma alanlarını temizleme ve temiz tutma Uygun veyeterli havalandırma sistemi kullanma Standart izolasyon önlemler -Kan ve vücut sıvıları veya bütünlüğü bozulmuş deri ve mukoza ile temastan önce eldiven giyme - İki hasta bakımı arasında eldiven değiştirme -Eldiven giymeden önce ve sonra el yıkama -Yapılacak işlem sırasında vücut sıvısı sıçrama ihtimali varsa maske, gözlük ve önlük kullanma - Kan ve vücut sıvılarıyla kirlenen çarşaf ve diğer materyalleri özel torbalar içinde taşıma

30 ŞİDDETE MARUZ KALMA Sağlık çalışanlarının sağlık ve güvenliği olumsuz etkileyen etmenlerden biri de şiddettir. Şiddet, fiziksel saldırı, sözel saldırı ya da cinsel taciz şeklinde olabilir. Sağlık çalışanları çalışma ortamlarında diğer alanlarda çalışanlara oranla şiddetle daha sık karşılaşmaktadırlar . Özellikle hastalarla direkt teması olan hemşireler ve acil kliniklerinde çalışanlar daha risk altındadır. Şiddet hastanenin heryerinde olabilir, ancak özellikle psikiyatri, geriyatri servislerinde, ilk yardım ve bekleme odalarında daha sık görülmektedir

31 Şiddetin sağık çalışanı üzerinde etkileri;
Bakım kalitesinde düşme, moral bozukluğu, iş doyumunda azalma, işten ayrılma ya da ayrılmayı düşünmeye başlama, stres düzeyinde artış, işteki hatalarda artış, işe devamsızlıkta artış, korku, öfke, güçsüzlük, suçluluk hissetme, uyku bozuklukları ve fiziksel yaralanma şeklinde görülebilir Bu nedenle hastanelerde ve diğer sağlık bakım kurumlarında işyeri şiddeti önlemek önemli bir güvenlik konusudur.

32 Önleme Stratejileri; Önleme stratejileri OSHA (Occupatinal Safety&Health Administration), hastane yönetiminin işyeri sağlığı ve güvenliği programının bir parçası olarak, şiddeti önleme programını da dahil etmesini önermektedir . Bu program tüm çalışanları kapsamalı ve içeriği ve tümüyle ilgili çalışanlara eğitim verilmeli, yönetim tarafından düzenli olarak değerlendirilmelidir. Risk faktörleri her bir kuruma göre değişiklik göstermesine rağmen, genel önleme stratejileri şunlardır;

33 Çevreye yönelik İlk yardım alarmı ve izleme sistemi
Hastaneye girişlerde metal detektörler Kameralar ve iyi aydınlanmış koridorlar Gece park yerlerinde güvenlik elemanı Rahat bekleme alanları, ziyaretçilere ve hizmet almada gecikme olan hastalara yardım Personele dinlenme odaları ve uygun acil çıkış alanları Etrafı kapalı hemşire deskleri Mobilya ve diğer eşyaların saldırı aracı olarak kullanılmayacak şekilde organizasyonu Yönetimsel kontrol Yanlız çalışmayacak şekilde personel planını yapmak ve hastaların bekleme sürelerini en aza indirmek

34 Tehdit edilen personelin hızlı bir şekilde haber verebileceği bir alarm sistemi kurmak
Giriş kontrollerini aşarak yapılabileck girişleri kısıtlamak Davranış değişikliği Tüm çalışanların çatışma çözümü, risk farkındalığı ve saldırı yönetimi konusunda eğitimi Hastane çalışanları için güvenlik ipuçları Şiddet işaretleri olabilecek bulguları izleme öfkenin sözlü ifadesi tehditkar beden dili ilaç ve alkol kullanım belirtileri silah olması Öfkeyi ele alacak davranışlarda bulunma dokunmama order vermeme sakin olma bireyin duygularını anlamaya çalışma agresif olarak yorumlanacak davranışlardan kaçınma ( aniden kalkma, sesi yükseltme, dokunma..)

35 Alarmda olma Hasta/ziyaretçi ile beraberken potansiyel şiddet için her durumu değerlendirme uyanık olma potansiyel bir şiddet durumunda yanlız olmama potansiyel bir şiddet durumunda kişi ve kapı arasında iken arkaya dönmeme Olayla başedilemiyorsa yapılacaklar uzaklaşma yardım icin güvenliği çağırma rapor etme

36 ÇALIŞAN SAĞLIĞI NEDİR? Çalışanların;
Fiziki, ruhsal ve sosyal durumlarının en üst düzeye taşınması, Sağlıklarına gelebilecek zararların en aza indirilmesi için Korunma yöntemlerinin uygulanması, Kişinin işine ve işin kişiye uygunluğudur. World Health Organization.

37 Sağlık Kurum ve Kuruluşlarında Hasta ve Çalışan Güvenliğinin Sağlanması ve Korunmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ >>Çalışan güvenliği başlıklı 15.maddesi şöyledir: Çalışan güvenliği için alınması gereken tedbirler şunlardır: Çalışanları olası risk ve tehlikelere karşı korumak amacıyla, -Riskli alan ve gruplar belirlenir. -Çalışan Güvenliği Programı oluşturulur ve uygulamaya konulur.

38 b) Riskli bölümlerde çalışan personel için ilgili
mevzuat doğrultusunda -Düzenli olarak sağlık taramaları yapılır. c) İğne ucu yaralanmaları takip edilir ve gerekli önlemler alınır. ç) Kemoterapi hazırlama ve uygulama alanları gibi yüksek riskli bölümlerde çalışan personelin güvenliği için yürürlüğe konulan -Antineoplastik İlaçlarla Güvenli Çalışma Rehberi doğrultusunda uygulama yapılır.

39 e) Bulaş özelliği yüksek hastalar ve özellikli grupların
d) Kan veya vücut sıvısının damlama/sıçrama riskinin olduğu tüm hasta bakım ve müdahale bölgelerinde -Önlük, -Eldiven, -Yüz maskesi, -Gözlük ve benzeri -Kişisel koruyucu ekipmanlar bulundurulur. e) Bulaş özelliği yüksek hastalar ve özellikli grupların -Tedavi ve bakım sürecinde, -Hasta ve çalışanları korumak için -Kurum gerekli tedbirleri alır.

40 g) Lateks allerjisi olan personele yönelik düzenlemeler yapılır.
f) Radyasyona tabi çalışan kişilerin dozimetre kontrolleri düzenli olarak yapılır. -Türkiye Atom Enerjisi Kurumunca önerilen takip sürelerine uyulması zorunludur. g) Lateks allerjisi olan personele yönelik düzenlemeler yapılır. h) Çalışanların bulaş riski olan hastalıklara karşı korunması için, -Enfeksiyon Kontrol Komitesi tarafından aşı listesi oluşturulur ve riskli alanlarda çalışan personelin aşılanması sağlanır.

41 Sonuç olarak sağlık çalışanları, çalışma ortamından kaynaklanan bir çok önemli risklere maruz kalmaktadır. Bu nedenle sağlık kurumlarının bu riskleri ele alacak, önleyecek, değerlendirecek ve izleyecek bir yapıya ihtiyacı vardır. Hastane ortamlarında kurulacak İşyeri Güvenliği ve Sağlığı Birimi bu gereksinimleri giderecek tek yapıdır. Bu yapı içinde görev alacak hemşire, hekim ve digger ilgili disiplinler riskleri minimalize etmede sorumludurlar. Tüm çalışanları işe başlarken ve belirli aralıklarla riskler konusunda bilgilendirme, gerekli önlemleri alma, kurum içinde gereken değişiklikleri yönetimle paylaşma, riskleri değerlendirme, işyeri maruziyetlerini değerlendirme, izleme, bağışıklama programlarını oluşturma, maruziyet sonrası izlemleri yapma, ilgili raporları tutma ve değişiklkleri izleyerek yönetimi sunma ve önerilerde bulunma sorumlulukları arasındadır.


"SAĞLIK ÇALIŞANLARININ GÜVENLİLİĞİ" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları