Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

ÖZEL EĞİTİM.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "ÖZEL EĞİTİM."— Sunum transkripti:

1 ÖZEL EĞİTİM

2

3 Özel Eğitim Nedir? Tüm öğrencilik yaşamınızda çevrenizde Gözleri görmeyen, işitemeyen, yürüyemeyen ya da tekerlekli sandalye kullanan, konuşurken kekeleyen, uyuşturucu vb. kullanan, bazı derslerde güçlükleri olan ya da herkesten farklı bir ilgi alanı olup çevresini sorunlarıyla bunaltan VEYA

4 3 yaşında kendi kendine okuma yazma öğrenen ya da fen, satranç vb
3 yaşında kendi kendine okuma yazma öğrenen ya da fen, satranç vb. alanlarda yetişkinler düzeyinde bilgi sahibi olan kişilerle karşılaştınız. Kimine acıdınız, kimine ise imrendiniz. Bu çocuklar sizden FARKLI çocuklardı.

5 Bu çocuklara daha öncede değinildiği gibi standart programlar, uygulanamaz. Özel eğitim uygulanması gerekir.

6 Özel eğitim çoğunluktan farklı ve özel gereksinimli çocuklara sunulan, üstün özellikleri olanları yetenekleri doğrultusunda kapasitelerinin en üst düzeye çıkmasını sağlayan, yetersizliği engele dönüştürmeyi önleyen, engelli bireyi kendine yeterli hale getirerek topluma kaynaşmasını, ve bağımsız, üretici bireyler olmasını destekleyecek becerilerle donatan eğitimdir

7 Bir müdahale biçimi olarak Özel Eğitim
Özel eğitim her şeyden önce yetersizliği olan bireylere yapılan amaçlı bir müdahaledir. Müdahalenin bu bağlamda üç temel uygulanma biçimi bulunmaktadır. (Heward, 00; Eripek,02).

8 Önleyici : Önemsiz problemlerin potansiyel oluşturmasını ve yetersizliğe dönüşmesine müdahale etmek. Eğer müdahale çok erken yaşlarda, hatta bazı durumlarda doğum öncesinden başlandığında oldukça başarılı sonuçlar vermektedir.

9 İyileştirici: Öğretim yoluyla yetersizliğin etkilerinin üstesinden gelmek.
İyileştirici müdahalenin hem eğitimsel hem de rehabilitasyon boyutu bulunmaktadır. Bu iki alanın ortak amacının yetersizliği olan bireyin yaşamını daha nitelikli ve bağımsız hale getirmek için onu gerekli becerilerle donatmak ve yaşama uyumunu sağlamaktır.

10 Ödünleyici : Bireyin yetersizliğine rağmen başarılı olabilmesini sağlayacak becerilerin ve araçların nasıl kullanılacağını öğretmek. Bu müdahale, yetersizliğine rağmen bireye uygun (Ödünleyici) yeni becerilerin öğretilmesini kapsar.

11 Öğretim Biçimi olarak Özel Eğitim Özel eğitimi, genel eğitimden farklı kılan ve onu özel yapan, kimi kapsar, neyi öğretir, nasıl öğretir ve nerede uygulanır sorularının yanıtında yatmaktadır.

12 Kimi kapsar? Özel gereksinimi olan, bu özelliğinden dolayı farklı eğitim gereksinimi ancak bireysel olarak planlanmış öğretim programlarıyla karşılanabilen çocukları kapsamaktadır

13 Neyi Öğretir? Özel eğitim, genel eğitimden içerik yönünden yani nelerin öğretileceği yönünden farklılaşmaktadır. Olağan çocukların kendiliğinden edindikleri becerilerin büyük bir kısmını yetersizlikten etkilenmiş özel gereksinimli çocuklara, yoğun ve sistematik biçimde öğretmek gerekmektedir. Örneğin; giyinme, soyunma, yemek yeme becerilerini çocuklar, yetişkinleri gözleyerek, taklit ederek öğrenirler

14 Genel eğitimden özel eğitim ayrıldığı bir diğer nokta ise içeriğin düzenlenişidir. Genel eğitimde içerik ortalama çevresindeki çocuklar için merkezi programlarla belirlenirken, özel eğitimde programın içeriğini çocuğun gereksinimi belirler. (Heward, 00, Eripek,02).

15 Nasıl öğretir? Özel eğitim, genel eğitimden kullandığı yöntemler, materyaller, programın uyarlanması ve özelleşmiş ve bireyselleşmiş tekniklerle de ayrılır.Ancak temel ilkeler açısından bakıldığında özel eğitim öğretmeninin de genel eğitimde görev alan öğretmenlerle aynı öğretim yöntem ve stratejilerini kullandığını söyleyebiliriz.

16 Nerede uygulanır? Özel eğitim yalpığı ya da uygulandığı yere göre de tanımlanmaktadır. Gelişmiş ülkelerde özel gereksinimli çocukların büyük bir kısmı olağan okullarda akranlarıyla birlikte en az kısıtlayıcı kaynaştırma ortamlarında öğretim görmektedirler. Ülkemizde de hafif derecede yetersizliği olan çocukların akranlarıyla birlikte öğretim gördüklerini söyleyebiliriz

17 Öğrenme-öğretmen sürecinde öğretmenin hem yetersizlikten etkilenen öğrencinin hem de sınıfındaki tüm öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için dört temel ilkeyi bilmesi gerekir. (Lewis ve Doorlag, 1991) Bunlar :

18 Bütün öğrenciler öğrenebilir: Yetersizliğe sahip olmak yeni beceri, bilgi ve davranışların edinilmesine engel değildir. Her öğrencinin öğrenme hızı farklıdır. Bazı öğrenciler bazı şeyleri diğerlerine göre daha çabuk, bazıları ise daha yavaş öğrenebilir. Önemli olan onların neler yapabildiğini bilmek, yapamadıklarıyla ilgili de uygun öğretimi sunmaktır.

19 Öğrenmede davranış değişikliğidir: Öğrenciler yeni beceriler öğrendiğinde daha önceden öğrendikleri becerilerde uzmanlaşırlar. Öğretmen öğrenme sürecinde öğrenciyi sürekli kontrol ederek yeni davranışları edinmesi için rehberlik etmelidir.

20 Öğretim ortam düzenlemeyi içerir: Öğrenme bir davranış değişikliği ise öğretim de öğrenme ortamlarının istenilen davranışlarının kazanılması için düzenlenmesidir. Bu nedenle öğretmen öğretimin gerçekleşebilmesi için davranış öncesi ve sonrası faktörleri kontrol etmelidir.

21 Ders anlatımı, küçük grup tartışmaları, metin okuma gibi etkinlikler davranış öncesi düzenlenmelerdir. Bu tür etkinlikler öğrenmeyi kolaylaştırır. Davranış sonrası etkinlikler ise davranışı izleyen ödül veya cezalardır. Bunlar öğrenmenin gerçekleşmesinde önemli araçlardır. Öğrenme öncesi ve sonrası bir çok teknik ve yöntem kullanılabilir: Her ne kadar çeşitli öğretim yöntem ve teknikleri varsa da bazıları diğerlerinden etkilidir.

22 Veri toplama öğretimi etkili hale getirir : Öğretmen öğretim öncesinde ve sonunda öğrencinin performansını ve gösterdiği gelişimi kayıt etmelidir. Eğer davranış istenen şekilde değişmişse uygulanan sağaltım etkilidir. Değişmemişse öğretmen tüm öğretim sürecini ve yaptığı düzenlemeleri gözeden geçirerek daha etkili sağaltım modelleri denemelidir.

23 ÖZEL EĞİTİME İLİŞKİN GÖRÜŞLER
BİRİNCİ GÖRÜŞ Özel eğitimi yasal temelleri olan ve bunlara göre yürütülen bir girişim olarak ele almaktadır. Bu görüşün destekleyicileri çocuklar için uygulanacak tüm eğitsel önlemler ve süreçlerle ilgili kararlara anne-babaların katılmaları ve bilgilendirilmeleri gerektiğini savunmaktadırlar.

24 Bu görüş ülkemizdeki uygulamalarda da kendini hissettirmeye başlamıştır ve 573 sayılı KHK bu görüş doğrultusunda hazırlanmıştır. Bu yasaya göre çıkartılan yönetmelikte çocukla ilgili tüm kararlarda aile onayının alınması gerekmektedir.

25 İKİNCİ GÖRÜŞ Toplumsal politikaları oluşturma yaklaşımı; Özel eğitim bireyin vazgeçilmez temel insan hakkıdır. Yetersizliği olan bireye karşı değişmesi gereken tutumları ön plana çıkartan bir yaklaşımdır.

26 ÖZEL EĞİTİMDE ANNE-BABA KATILIMI
Günümüzde engellilerin eğitiminde okul ortamlarının yanında doğal ortamlarda da destek hizmetlerin yaygınlaştırılması düşüncesi artmaktadır. Doğal ortamlarda sağlanacak desteklerin de ailelerin katılımıyla gerçekleşmesi yönünde önemli adımlar atılmaktadır.

27 Özellikle anne-babaların özel eğitime etkin katılımının sağlanmasının bir zorunluluk olduğu özel eğitim uzmanları tarafından tartışmasız olarak kabul edilmektedir. Anne-babaların çocuklarının eğitimine destek sağlayabilmeleri için aile eğitimi uygulamalarına tabi tutulmaları gerekir.

28 Aile eğitimi uygulamalarında anne-baba, anne-baba olarak eğitilir, çocuğuna öğretici olarak yetiştirilir, ayrıca anne-baba gönüllü olmayı öğrenir. Anne-babanın katılımı eğitim sürecinin değerini arttır, anne-babalar akademik ve sosyal programları güçlendirecek şekilde okul personeline görüş ve bilgileriyle katkıda bulunabilirler.

29 Anne-babaların çocuklarının okulda öğrendiklerini ev ortamında uygulayabilecek ve geliştirebilecek nitelikte olması, sosyal becerilerin okuldan ev ortamına genelleştirilmesini ve okuldaki amaçlara ulaşılmasını kolaylaştırmaktadır. Anne-baba katılımı çocuklarda kendine güven ve mesleki uyum ile bağımsızlık yönlerinden daha iyi duruma getirmektedir.

30 Çocuklar aşırı derecede korunmaktadır.
Özel eğitim gerektiren bireylerin ailelerinde engelli çocuğa karşı geliştirilen tutumlar nelerdir? Çocuklar aşırı derecede korunmaktadır. Çocuklar beceriksiz bulunmaktadır. Çocuklardan çok şey istenmektedir. Çocuklar kabul edilmemektedir. Çocuklar inkar edilmektedir. Çocuklar alay konusu edilmektedir. Sık sık suçlanmakta hatta baş belası olar görülmektedirler.

31 Günah ürünü olarak görülmektedirler.
Normal yaşıtlarıyla kıyaslanırlar. Ailede şaşkınlık ve panik yaratmaktadır. Bu davranışların hepsinin engelli çocukları olan ailelerde görüldüğü söylenemez ancak bir veya bir kaçının gözlendiği kesindir.

32 ÖZEL EĞİTİMİN İLKELERİ
Her çocuğun eğitim hakkı vardır. Özel eğitim, genel eğitimin ayrılmaz bir parçasıdır. Özel eğitime muhtaç her çocuk, özür tür ve derecesine bakılmaksızın özel eğitim hizmetlerinden yararlandırılmalıdır. Özel eğitimde bireysellik esastır.

33 Durum ve özellikleri uygun olan özel eğitime muhtaç çocukların, normal
akranları arasında eğitilmesi esastır. Özel eğitimde erkenlik esastır. Özel eğitim hizmetleri, çocuğun engel ve özellikleri dikkate alınarak mümkün olduğu kadar çocuğun yakınına götürülecek biçimde planlanır.

34 Özel eğitimde süreklilik esastır.
Özel eğitimde tek elden planlama ve yürütme esastır. Özel eğitimde işbirliği ve eşgüdüm esastır.

35 ÖZEL EĞİTİMİN TARİHÇESİ
İlk sağırlar okulu 1755 yılında Fransa'da açılmıştır. Özürlüler alanında ilk çalışmaların görme engeliler alanında ve görme özürlüler alanında olduğu bilinmektedir. İlk Fransa'da Fransa Dış işleri Başkanlığında çalışan Valantin Haüy adlı küçük bir memurun Diderot'un "Körler Hakkında Mektuplar“ kitabından ve bazı ünlü körlerin başarılarından esinlenerek Paris'te önce kör bir dilenci çocuğu eğitmeye girişmiştir.

36 Sağladığı başarıyı beğenen Fransız Fen Akademisi,körler için bir okul açılması konusunda onu desteklemiştir. Böylece ilk 1873 yılında Paris'te körler okulu açılmıştır.

37 Kısa aralarla bu okulu Almanya,Avusturya,Rusya izlemiştir
Kısa aralarla bu okulu Almanya,Avusturya,Rusya izlemiştir 'larda bu akıma Dr.Samuel Howe Amerika'ya götürmüş en çok birer yıl ara ile Boston,New York,Philadelphia körler okulu açılmıştır.

38 Bizde, Grati Efendi 1889'da İstanbul'da Sultan Ahmet'de ki Ticaret Mektebi'nin bir kanadında sağırlar okulu açmış daha sonra körler okulu eklenmiştir. Osmanlı Döneminde insan hakları ve dolayısıyla engelli kavramaları önemli olmamakla birlikte engellilerin yaşlılar evinde korumaya alındığı ya da bazılarının yeteneklerine uygun işlerde çalıştırıldıkları hizmetler yönünden dikkat çekmektedir.

39 Öte yandan Osmanlı Devleti döneminde ki "Enderun" üstün özel yeteneklerin dünyada ki ilk sistemli seçim,eğitim ve istihdam örneği olarak görülmektedir. Ülkemizdeki Üstün zekalı ve kabiliyetli çocuklar için oluşturulan bu sistem Osmanlıların yükselme ve yayılma dönemlerinin temel güçlerinden biri olmuştur. Özel eğitim alanında ilk kez bilinçli ve sistemli olarak 1889 yılında İstanbul Ticaret Okulu bünyesinde Sağırlar okulu açılmıştır,bir yıl sonrasında da körlerin eğitimine yer verilmiş ancak bu tarihten sonra bu alanda ilerleme olmamıştır.

40 1923 yılında alınan ve Cenevre Bildirisi adı altında yayımlanan T. C
1923 yılında alınan ve Cenevre Bildirisi adı altında yayımlanan T.C. adına Gazi Mustafa Kemal tarafından onaylanan bildiri Cumhuriyet Döneminde Özel eğitim adına yapılan bir ilerleme olarak kabul edilir. Cumhuriyete geçiş döneminde 1920'de İzmir Karşıyaka'da bir gönüllü kuruluş Sağır,Dilsiz ve Körler Okulunun açılışını yapmıştır. Bu kurum daha sonra Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığına bağlanmıştır.

41 1950'li yılların engellilerin toplumsal örgütlenmesi açısından önemli bir gelişmesi Doç. Dr. Mitat Enç öncülüğünde bir grup gönüllüler tarafından Altı Nokta Körler Derneği Eğitme ve Kalkındırma Deneği'nin kurulması olmuştur. Yine 1950'li yıllarda Özel eğitimin temelde sağlık konusu ve sorunu olmadığı anlaşılmış ve İzmir'deki S.S.Y.B.'na bağlı olan Sağır,Dilsiz ve Körler Okulu Ankara'ya nakledilerek M.E.B'na bağlanmıştır

42 1965 yılında Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi bünyesinde “Özel Eğitim Bölümü” kurularak alanın gereksinimi olan özel eğitim öğretmenleri üniversite düzeyinde karşılanmaya başlanmıştır. tarihinde 573 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname, kabul edilmiştir

43 ÖZEL EĞİTİM ALANINDA ÇALIŞMIŞ ÖNMELİ BİLİM İNSANLARI
Jean Marc Gespard, Thomas Hopkins, Louis Braille,Alfred Binet, Maria Montessori, Anna Freud

44 İSTATİSTİKLER Dünya engellilik Raporuna göre dünya nüfusunun %15’ine karşılık gelen 1 milyar engelli birey mevcuttur. 110 milyon kişi işlevlerini yerine getirmede ciddi zorluklar yaşamaktadır. 0-14 yaş arası çocuk engellinin 13 milyonu şiddetli engellik olmak üzere toplam 95 milyondur.

45 TÜRKİYE İSTATİSTİKLERİ
Türkiye'de 8,5 milyon özürlü bulunduğu ve bu rakamın nüfus içindeki payının da yüzde 12,29 civarında yer aldığı kaydedildi. Özel eğitimden faydalanmak için sırada bekleyen tüm özür gruplarındaki öğrenci sayısı 125 bin, okul ihtiyacı da 25 bin civarında

46 Ülke nüfusunun yüzde 17'si okuma yazma bilmiyorken, 8
Ülke nüfusunun yüzde 17'si okuma yazma bilmiyorken, 8.5 milyon engelli nüfusun yüzde 36'sı okuma yazma bilmemektedir. Özel eğitimde 50 bin öğretmen açığı bulunduğu belirtilen raporda, vakıf üniversiteleri dahil yılda kadar özel eğitim öğretmeni mezun edildiği, bu durumun, eğitmen ihtiyacını karşılamaktan çok uzak oyduğu vurgulandı.

47 ÖZEL EĞİTİMDE TEMEL KAVRAMLAR
ZEDELENME: Bireyin psikolojik, fizyolojik, anatomik özelliklerinde geçici ya da kalıcı türden bir kayıp, bir yapı ya da işleyiş bozukluğu olur. Vücudun bir parçasının olmayışı ,eksik oluşu, iyi işlemeyişi gibi durumlar birer ZEDELENMEDİR. SAPMA: Bazen bireyin özelliklerinde zedelenme olmaksızın belirgin farklılıklar olabilir. Boyunun akranlarına göre uzun veya kısa oluşu gibi. Bu gibi farklılıklar SAPMA’dır.

48 YETERSİZLİK: Zedelenme ya da bazı Sapmalar sonucu, bir insan için normal sayılan bir etkinliğin ya da yapımın önlenmesi, sınırlanması haline YETERSİZLİK denir. Bacakların olmayışı yürümede zorluk çıkarır. Böylece yürüyememe, yürüyerek sonuçlandırılacak etkinliklerde yetersizlik hali olur. Görmede görememe, işitmede işitememe, konuşamama, okumada okuyamama, gibi. Yetersizlik geçici-kalıcı, giderilebilir-giderilemez, gelişen-gerileyen, etkisi durumdan duruma değişebilen özellikler gösterebilir. Yetersizlik daha çok bireye bağlıdır, bireyseldir.

49 ÖZÜR-ENGEL: Bireyin yaşamı boyunca yaş, cinsiyet, sosyal ve kültürel faktörlere bağlı olarak oynaması gereken roller vardır. Birey yetersizlik yüzünden bu rolleri oynayamaz durumda kalırsa buna ÖZÜR-ENGEL denir. Yani birey belli bir zamanda belli bir durumda yapması istenilenleri yetersizlik yüzünden yapamazsa, yetersizlik özür- engele dönüşür.

50 ÖZEL EĞİTİME MUHTAÇ ÇOCUK: Beden, zihin, ruh, duygu, sosyal ve sağlık özellikleri ve durumlarındaki olağan dışı ayrılıkları sebebiyle normal eğitim hizmetlerinden yaralanamayan 4-18 yaş grubundaki çocuklardır.(2916 sayılı kanun) ÖZEL EĞİTİM: Özel eğitime muhtaç çocukların eğitimleri için özel olarak yetiştirilmiş personel ve geliştirilmiş eğitim programları ile bu çocukların özür ve özelliklerine uygun ortamda sürdürülen eğitimdir.(2916 sayılı kanun)

51 ZİHİN ENGELLİ ÇOCUK: AAMR (American Association On Mental Retardation) nin 1992 yılında yaptığı tanım şöyledir: Hali hazırdaki işlevlerde önemli derecede normal altı, bunun yanı sıra uyumsal beceri alanlarından (iletişim, özbakım, ev yaşamı, sosyal beceriler, toplumsal yararlılık, kendini yönetme, sağlık ve güvenlik, işlevsel akademik beceriler, boş zaman ve iş) iki ya da daha fazlasında sınırlılıklar gösterme durumudur.Zihin engellilik 18 yaşından önce ortaya çıkmaktadır.

52 Ülkemizde ise 1990 yılında yayınlanan Eğitilebilir Çocuklar İlkokul Programında şöyle tanımlanmıştır. Doğumdan önce, doğum esnasında ve sonraki gelişim sürecinde oluşan çeşitli nedenlerle zihin, sosyal, olgunluk, psikodevinimsel, gelişim ve fonksiyonlarında sürekli yavaşlama, duraklama, ve gerileme sonucu olarak yaşıtlarına göre ¼ ve daha yüksek oranda gerilik ve yetersizliği nedeniyle normal eğitim programından yararlanamayana “Geri zekalı “denir.

53 SINIFLANDIRMA PSİKOLOJİK SINIFLANDIRMA: Zeka bölümü arasında olanlara HAFİF, arasında olanlara ORTA, arasında olanlara AĞIR, 25’in altında olanlara ÇOK AĞIR denilmektedir.

54 EĞİTSEL SINIFLANDIRMA: Zeka bölümü arasında olanlara EĞİTİLEBİLİR, arasında olanlara ÖĞRETİLEBİLİR, 25’in altında olanlara AĞIR VE ÇOK AĞIR denilmektedir.

55 EĞİTİLEBİLİR ZİHİNSEL ENGELLİLER: Gelişimleri normallerden önemli bir farklılık göstermediği için genellikle okula başlayana kadar farkına varılmazlar. Okulda akademik çalışmalarda karşılaştıkları güçlükler sonucu gerilikleri ortaya çıkar.”Eğitilebilir” terimi bu gruba giren çocukların okuma, yazma, matematik gibi temel akademik becerileri öğrenebileceklerini açıklamaktadır. Bu çocuklar temel akademik becerilerin yanında öz bakım becerilerini öğrenebilirler, ileride yetişkinlik çağında bütünüyle ya da kısmen geçimlerini sağlayabilecek bir iş becerisi kazanabilirler.

56 ÖĞRETİLEBİLİR ZİHİNSEL ENGELLİLER: Genellikle gerilikleri okul öncesi dönemde fark edilir. Çünkü gelişim özellikleri normallerden önemli farklılıklar göstermektedir.”Öğretilebilir” terimi iki anlama gelmektedir. 1)Temel akademik becerilerde eğitilemez. 2)Günlük yaşamın gerektirdiği sosyal uyum, pratik iletişim ve öz bakım becerilerini öğrenebilir. Bu grupta yer alanlar yetişkinlik çağında evde, korumalı iş yerlerinde çalışarak geçimlerini kısmen ya da bütünüyle sağlayabilirler.

57 AĞIR VE ÇOK AĞIR DERECEDE ZİHİNSEL ENGELLİLER: Gerilikleri doğum anında ya da doğumu izleyen ilk günlerde fark edilir.Bazı basit öz bakım becerilerini öğrenebilirler.Ancak yaşamları boyunca sürekli olarak bakım ve yardıma gereksinim duyarlar.

58 TANILAMA: Tanılama işlemini psikologlar ve özel eğitim almış özel eğitim uzmanı kişiler yapmaktadır.
Günümüzde en yaygın olarak kullanılan bireysel zekâ testleri; Stanford-Binet ve Wısc-R’dır. Bu testlerin diğer zeka testlerine geçerlilik ve güvenilirlikleri daha yüksektir. Her iki testte de sözel ve yapım (performans) soru maddeleri yer almaktadır. Testlerde sorulara verilen yanıtların doğruluğuna göre zekâ yaşı hesaplanmaktadır.

59 TÜRKİYE’DE ÖZEL EĞİTİM GEREKSİNİMİ OLAN ÇOCUKLARIN SINIFLANDIRILMASI
Zihinsel Yetersizlik(Hafif-Orta-Ağır-Çok ağır) İşitme Yetersizliği Görme Yetersizliği Ortopedik Yetersizlik Sinir sisteminin zedelenmesi ile ortaya çıkan yetersizlik Dil ve konuşma Güçlüğü

60 Özel Öğrenme Güçlüğü Birden Fazla Alanda Yetersizlik Duygusal Uyum Güçlüğü Süreğen Hastalık Otizm Sosyal Uyum Güçlüğü Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu Üstün veya Özel Yetenek


"ÖZEL EĞİTİM." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları