Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

PERSONALİTY (KİŞİLİK)

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "PERSONALİTY (KİŞİLİK)"— Sunum transkripti:

1 PERSONALİTY (KİŞİLİK)
Atanur AKAR

2 20 yaşım, 35 yaşım 40 yaşım ve ben,
DAVET … 20 yaşım, 35 yaşım 40 yaşım ve ben, şunları bir araya toplayayım. Bir güzel muhabbet edelim” diye düşündüm. Mutfak işinden de anlarım. Donattım sofrayı. Bayağı uğraştım. Hepsinin, ayrı ayrı ne yemekten, ne içmekten hoşlandığını iyi bilirim. Bayağı da para gitti. Birinin yediğini öbürü yemez. Ötekinin içtiğini beriki içmez. Dört kişilik sofra kurdum. Mumları da yaktım. Bak hepsi, Erick Satie severdi.  Hatırladım. Müziği de ayarladım.  Geldiler. Atanur AKAR

3 Ne çağırıyorsun tanımadığın adamları evine … CAN YÜCEL
20 yaşında ben,  35 yaşımda ben,  40 yaşımda ben ve  bugünkü ben dördümüz. Birden yirmi yaşımı, otuz beş yaşımın karşısına oturttum. Kırk yaşımın karşısına da, ben geçtim. Yirmi yaşım, otuz beş yaşımı tutucu buldu. Kırk yaşım ikisinin de salak olduğunu söyledi. Yatıştırayım dedim. “Sen karışma moruk” dediler. Büyük hır çıktı. Komşular alttan üstten duvarlara vurdular. Yirmi yaşım kırk yaşıma bardak attı. Evin de içine ettiler.  Bende kabahat. Ne çağırıyorsun tanımadığın adamları evine … CAN YÜCEL Atanur AKAR

4 İÇERİK 1.PSİKODİNAMİK PERSPEKTİF 1.1.Jung ve Kişilik
1.2.Ego Psikolojisi 1.3.Savunma Mekanizmaları Teorisi 1.4.Yetişkin Bağlanma Teorisi Atanur AKAR

5 KİŞİLİK NEDİR? Kişilik bir insanın bütün ilgilerinin, tutumları-nın, yeteneklerinin, konuşma tarzının, dış görüntüsünün ve çevresine uyum biçiminin özelliklerini içeren bir terimdir. Psikologlara göre kişilik, bireyin özel ve onu diğerlerinden ayıran davranışlarını içermektedir. Özeldir çünkü bireyin sıklıkla yaptığı yada en tipik davranışlarını temsil eder. Ayırt edicidir, çünkü bu davranışlar bireyi başkalarından ayırır. Atanur AKAR

6 Bununla birlikte «kişilik» terimi bireyi, diğer bireylerden ayıran farklı kılan ve bireyin ilerdeki davranışlarını ilgilendiren tahminlerimizin dayanağını oluşturan, görece olarak değişmez özelliklerimizi belirtir. Allport (1937), kişiliğin elliden fazla tanımına değinmiştir. Bu tanımları biososyal ve biofiziksel olmak üzere iki boyutta incelemiştir. Biososyal perspektif, bireyin diğer insanlar üzerinde oluşturduğu reaksiyonlar ve etkiyi tanımlar. Biofiziksel perspektif ise insanın kendi doğasından gelen fiziksel ve organik özellikleri vardır ve bunlar kişiliğin bir parçasıdır. Atanur AKAR

7 1.PSİKODİNAMİK PERSPEKTİF
Kişiliğin gelişiminde bilinçdışı çatışmalar, savunmalar ve erken çocukluk deneyimleri, belirleyicidir. Freud’a göre kişilik erken çocukluk yıllarında temel şeklini alır. 50 yaşın üstündeki bireylere yapılan terapinin bireyler üzerinde radikal bir değişiklik yapamayacağını iddia eder. Atanur AKAR

8 İnsan 7’ sinde neyse yetmişinde de odur? İnsan değişir mi?
Freud’un çağdaş takipçileri erken çocukluk yaşantılarının önemine inanır fakat insanın yetişkinlik döneminde değişmeyeceği konusunda o kadar da umutsuz değillerdir. Can çıkar huy çıkmaz ? İnsan 7’ sinde neyse yetmişinde de odur? İnsan değişir mi? Atanur AKAR

9 İnsan 7’ sinde neyse yetmişinde de odur?
Atanur AKAR

10 İnsan değişir mi? Atanur AKAR

11 1.1. JUNG VE KİŞİLİK Kişiliğin Bileşenleri Ego,
Kişisel bilinçaltı ve onun kompleksleri, Kollektif bilinçaltı ve arketipleri, Persona, Anima, Animus, Gölge Atanur AKAR

12 Jung’a göre; Gençlik dönemi, çocukluğun cinsel içgüdü ve aşağılık duygularına ilişkin düşün terkedildiği ve genel olarak yaşam ufkunun genişlediği dönemdir. Jung, nörotik hastalıkları, «gençlik evresinin psikolojisinin yetişkinliğe taşınmak istenmesi olarak görür. Yaşlılarda «psyche» de garip değişiklikler olur. Erkekler yaşlandıkça daha dişili kadınlar ise daha eril olurlar. Atanur AKAR

13 -‘Yaşamın öğleden sonrasını sabah programına göre yaşayamayız’
-İnsanların ileriki yaşlarda çocukara bakmak gibi bir amacı olmalı. İlkel insanlarda yaşlılar bilgelik kaynağı iken modern toplumda yaşamın belirli bir amacı olmadığı için insanlar yaşamın ilk dönemine takılıp kalırlar. “Beyaz adam büyük ateş yakar; yanına yaklaşamaz, önü ısınırken arkası üşür. Kızılderili küçük ateş yakar; içine girer, her yeri ısınır.” Atanur AKAR

14 «Yaşlılıkta pek çok doyurulmamış istek vardır, fakat geriye bakmak tehlikelidir, geleceğe dönük bir hedef edinmelidir. Kişilik yaşamın birinci ve ikinci döneminde farklı gelişir. Birinci dönemde birey dış dünyaya açılır ikinci dönemde ise daha içe döner. Atanur AKAR

15 1.2. EGO PSİKOLOJİSİ Ego İdin her zaman arzu edilen nesneye ulaşamaması egoyu oluşturur. Ego zihnin dünyaya açılan yönüdür. Kişiliğin dengeleyici yönüdür. Gerçeklik ilkesine göre çalışır. Ego hayatta kalmak için gereklidir. Freud egoyu generale benzetir. Egoyla id arasındaki ilişkiyi, atla binici arasındaki ilişkiye benzetir. At lokomotif enerjiyi sağlarken, binici hedefe karar verme, doğru yöne hareket etme gibi yönetsel becerileri içerir. Ama at bazen binicinin değil kendi istediği yöne doğru gider. Atanur AKAR

16 Atanur AKAR

17 Erikson’ a göre ego, psikososyal,
biyolojik ve sosyal zorlamaların etki siyle yaşam boyu olgunlaşmasını devam ettirir. ‘Bir insanın kendini tanıma uğraşı, ömür boyu devam eder. ’Socrates Kişilik gelişiminde sosyal ilişkiler önemlidir. Kişilik gelişimi dönemler halinde yaşam boyu devam eder. Her dönemde birey baş etmesi gereken bir kriz ile karşılaşır. Atanur AKAR

18 Kimlik Erikson, kimlik kavramı ile bireyin kendini nasıl algıladığı ve çevrede ki insanların bireye yönelik algısının eşleşmesini işaret eder. Bu yeni kimlik çocuklukta ki benlik kavramının basit bir gelişimi değildir. Erinlik ve ergenlikte vücutta hızlı değişimler olması , sosyal becerilerin gelişmesi vb. süreçler önceki gelişimin az veya çok sorgulanmasına neden olur. Gençler başkasının gözünde nasıl göründüklerini, kendilerini nasıl hissettiklerini ve günün mesleklerini ve buna uygun becerilerle nasıl ilişki kuracaklarını araştırmaya başlar. Erikson, ego kimliği duygusunu kişisel aynılık ve tarihsel süreklilik duygusu olarak tanımlamıştır. « Her zaman aynı şeyleri seçersek, her zaman ulaştığımız sonuçlara ulaşırız.» D.Cüceloğlu Atanur AKAR

19 Kişisel kimlik sabitliği ve sürekliliği.
Ego kimliği birçok kimliğin etkileşmesi sonucu meydana gelir. Who am I, What am I? Fakat bu soruları cevaplamadan önce de kimlik farkındalığı vardır. Ergenlikte, somatik olgunlaşma, çocukluk öğrenmeleri ve toplumun tekliflerinin entegrasyonu sonucu kimlik oluşur (Çelen, 2013). Atanur AKAR

20 Bu entegrasyonun somut ve soyut yansımaları vardır.
Erikson’ a göre kimlik; 1.Bireyin biyolojik gelişimine 2.Bireyin yaşam tarihine 3.İçinde yaşadığı tarihsel kültürel ortama bağlıdır. Çocuklukta identifikasyon ve introjeksiyon süreçleri sonucu edinilen kimliklerin bazıları bu dönemde elenir. Ergenlerin zaman perspektifindeki sorunlar ve duygusal yapıları sonucu kimlik sorunu oluşabilir (Çelen, 2011). Atanur AKAR

21 Atanur AKAR

22 Marcia’ya göre kimlik İçsel bir kendilik yapılanması.
Bunalımlara yönelik tutumlarla yada sosyal rol belirleme konusunda bir araştırma ve karar verme süreci Kimlik oluşturma görevi bir irdeleme, sorgulama ve karar verme sürecini gerektirir. Araştırma boyutu ergenin seçenekleri tanımaya, cevaplar aramaya çalışmasını içerir. Karar boyutu ise davranışı yönlendiren anlamlı bir tercihtir. Ergenin ideolojik ve kişilerarası alanlarda seçenekleri araştırması ve karar vermesi kimlik gelişimini sağlamaktadır. İdeolojik alanda dini inançlar, politik seçimler, meslek seçimi, felsefi yaşam biçimi yer alır. Kişilerarası alanda ise arkadaşlık, flört, cinsiyet rolü ve serbest zaman uğraşısı gibi alanlar yer almaktadır Atanur AKAR

23 1. Ipotekli Kimlik Statüsü: Ipotekli kimlik statüsündeki bireyler
Kimlik Statüleri 1. Ipotekli Kimlik Statüsü: Ipotekli kimlik statüsündeki bireyler herhangi bir arastırma yapmadan baglanma yapar. Bu statüdeki bireyler annebaba, akraba ya da diger önemli kisilerin beklentilerine göre kimligini olusturur. Kendinden memnundur. Otoriterdirler. Kişilerarası ilişkilerde stereotipi ve gelenekseldir. Esnek değillerdir (Çelen, 2011). 2. Dagınık Kimlik Statüsü: Dağınık kimlik statüsündeki bireyler herhangi bir şeye bağlanmadıklarından, dısarıdan gelecek etkilere açıktır ve bu nedenle de ele geçirdikleri fırsatları amaçsızca degerlendirmek isterler. Atanur AKAR

24 3. Moratoryum Kimlik Statüsü: Moratoryum kimlik statüsündeki bireyler seçenekleri arastırırlar, denemelerde bulunurlar ancak kalıcı herhangi bir baglanma yapmazlar. Bazen aktif yaşam dolu, bazen tam tersi moddadır. Bazen içedönüktür. Bazen çevresiyle mücadele ederler. Aile ilişkileri değişken, belirsizdir. Gencin ailesinin ve kendi beklentileri farklıdır. Statüler içinde en az otoriter olanlardır. Ahlaki yargılamada gelenek ötesi özellikte olabilirler (Çelen, 2011). Atanur AKAR

25 4. Başarılı Kimlik Statüsü: Başarılı kimlik statüsündeki bireyler etkin olarak araştırma sürecini yasayıp çeşitli rolleri deneyerek bağlanmalar oluştururlar. Mesleki ve ideolojik farkındalığı vardır. Kendi ile barışıktırlar. Stres ile baş etme gücü yüksektirler. Kendi geliştirdiği değerlere göre karar verirler. Mizah anlayışları yüksektir. Daha fazla alternatifleri gördükleri için fazla risk alabilirler (akt. Çelen, 2011).  ’Kendi kaderimin efendisi benim, kendi ruhumun kaptanı benim. ’ William Ernest Henley/İnvictus Atanur AKAR

26 Marcia’nın çalışmalarına göre; başarılı kimlik statüsünde ki bireyler, düşüncelerini düzenleyebilir, diğer insanlarla ilişkilerini olgunlaştırabilir ve seçeneklerle ilgili daha etkin bir bakış açısı kazanabilir. Moratoryum statüsünde bulunan bireyler pozitif anlamda açık ve meraklı olabilirler fakat bu bireyler kaygılı, depresif ve düşük benlik saygısı gibi özelliklere sahiptir. İpotekli bireylerin benlik saygıları yüksek olabilir fakat katı ve değişime kapalıdırlar. Dağınık kimlik statüsündeki bireyler ise düşük benlik saygılarına sahiptir ve suç ve madde kullanımı ile bağlantılıdır. Atanur AKAR

27 ÜRETİM Üretkenlik; gelecek nesilleri inşa etmek ve onlara rehberlik etmekle ilgilidir. Bu dönemde ki bireylerde gelecek nesiller için bir şeyler yapma isteği oluşur. Bu dönem üretkenlik üzerine kuruludur. Üretkenlik, sadece çocuk sahibi olmayla sınırlı değildir. Bu dönemde ki bireyler, çocuğun eğitim hayatıyla ilgilenirler. Toplum için önemli olan gönüllü toplum hizmetlerinde görev alırlar. Eğer bu dönemdeki bireyler bu görevleri yerine getirmezse verimsizlik duyguları yaşarlar. Atanur AKAR

28 Bauer (2008), yılında gürültülü ego (noisy ego)
Üretken insan hem kendi gelişimine hem de toplum yönelimlidir. Bu ikisi arasında ki denge çok önemlidir. ‘Yaşamda asıl başarı; dünyanın sizin için yaptığından daha fazlasını dünya için yapabilmektir.’ Bauer (2008), yılında gürültülü ego (noisy ego) ve dingin ego (quiet ego) kavramlarından sözeder. Yüksek düzeyde üretken bireylerin belli bir yaştan sonra gürültülü egosunu bir yana bırakıp dingin egosuyla hareket ettiğini söyler. Atanur AKAR

29 20 yaşımdan 30 yaşıma kadar eşimle nasıl geçineceğimi öğrendim, 30’tan 40 yaşıma kadar işimde nasıl başarılı olacağımı öğrendim, 40’ tan 50 yaşıma kadar kendim hakkında daha az çocuklarım hakkında daha fazla endişe etmeyi öğrendim. (Vaillant, 2002) Erikson’ın kuramında orta yaşın önemi büyüktür. Yapılan diğer çalışmalar bu durumu doğrulamaktadır. Orta yaşta üretkenlik kaygısı olduğu ortaya çıkmıştır. Üretkenlik ve kimliğin netleşmesi 30 yaştan 50 yaşa doğru artış göstermektedir. Atanur AKAR

30 1.3. VAİLLAT’IN SAVUNMA MEKANİZMALARI TEORİSİ
Vaillant savunma mekanizmalarını yaşama uyum sağlamaya aracılık eden mekanizmalardan başlayarak patolojik davranmamıza aracılık eden mekanizmalara kadar sıralamıştır. Bireylerin yetişkinlik hayatında başarılı olabilmeleri için olgun savunma mekanizmalarını kullanmaları gerektiğini belirtmiştir. Ergenlerle yetişkinlerin karşılaştırılmasına dayalı yaptığı çalışmalarda, ergenlerin olgun olmayan savunma mekanizmalarını daha fazla kullandıkları sonucuna varmıştır. Bireylerin yetişkinlikle parelel olarak daha olgun savunma mekanizmalarını kullandıklarını ifade etmiştir Atanur AKAR

31 Atanur AKAR

32 1.4. Yetişkinlik Bağlanma Teorisi
Bireyin kurduğu ilk ilişki, yeni doğana bakım veren anne yada annenin yerini alabilecek temel bakım veren bir diğer bakıcıyla gerçekleşmektedir . 1.Güvenli 2.Kayıtsız 3.Saplantı 4.Korkulu Atanur AKAR

33 1. Güvenli: Diğerleri ile duygusal olarak kolay yakınlaşır
1.Güvenli: Diğerleri ile duygusal olarak kolay yakınlaşır. Diğerlerine bağlı olmaktan rahatsız olmaz, yalnız olmaktan ve diğerlerinin onu reddetmesinden dolayı üzüntü yaşamaz (Çelen, 2011) 2.Kayıtsız: Yakın duygusal ilişkilerinin olmasından rahatsızlık duyar. Kendini bağımsız hissetmesi ve kendine yetmesi çok önemlidir. Ne kendinin ne de diğerlerinin kendine bağlı olmasından hoşlanır (Çelen, 2011) Atanur AKAR

34 3. Saplantı: Diğerleriyle duygusal olarak bütünleşmek ister, ancak sık sık diğerlerinin bu konuda isteksiz olduğunu düşünür. Yakın ilişkisi olmadığı zaman rahatsızlık duyar. (Çelen, 2011) 4.Korkulu:Yakın ilişki kurmak istemelerine rağmen, diğerleriyle yakınlaşmaktan rahatsızdır; diğerlerine güvenmez ve bağımlı olmada problem yaşar. Diğerlerine yakınlaşınca incinmekten korkar. (Çelen, 2011) Atanur AKAR

35 İleri yaştaki yetişkinler, daha genç yetişkinlere göre daha az kaygılı bağlanmaktadır. Güvenli bağlanan yetişkinler, daha az güvenli bağlananlara göre günlük görevlerinde daha başarılı ve daha mutludurlar. Bağlanma stilleri yetişkinlikte stabil gibi görünmesine karşın ilerde değişiklik gösterebilir. Yaşlılarda bağlanma gençlere göre daha düşük düzeyde olabilir. Sosyal rollerin artmasıyla birlikte bağlanma daha önemsiz hale gelmektedir. Atanur AKAR

36 TREYT KURAMLARI • Treyt : Bireylerin farklılık gösterdiği kişi lik boyutlarının temelini oluşturan duygu, biliş ve davranış eğilimleri. Utangaç , açık, arkadaş canlısı v.b. • Treyt kuramlarına göre kişilik, çok sayıdaki kalıcı ve tutarlılık özelliklerin bir sentezidir. • İnsanların davranış örüntülerinin temelini genel özellikler ve eğilimler oluşturmaktadır. Atanur AKAR

37 Örneğin, bir kişi genellikle hareketsizken diğer bir kişi hareket etmeye eğilimli olabilir. • İnsanları sahip oldukları kişilik özelliklerine (treyt) göre tanımlamak üzere odaklanmış olan Treyt kuramları, insanların niçin bu özelliklere veya kişiliğe sahip olduğunu açıklamaya çalışmaz. • Treyt kuramcıları, insanların tipik olarak gösterdikleri davranış örüntülerini, değerleri, tutumları, ve inançları belirlemek için hazırlanmış ölçekler kullanırlar. Atanur AKAR

38 H. EYSENCK Atanur AKAR

39 Atanur AKAR

40 Boylamsal Çalışmalar Costa ve McCrae (1995, 2000) beş faktör kişilik envanterini kullanarak uzun yürüttükleri boylamsal araştırma sonuçlarına göre; beş büyük kişilik yapısında büyük oranda stabilitenin olduğu sonucu ortaya çıkmıştır. Yaptıkları bir çalışma da ise sadece sorumluluğun genç yetişkinlikte gelişmeye devam ettiği sonucu ortaya konmuştur. Beş faktör kuramıyla yapılan bir çalışma da ise; yaşlı yetişkinlerin orta yaşlı ve genç yetişkinlerden daha bilinçli ve uyumlu olduğu sonucuna varılmıştır. Atanur AKAR

41 87 boylamsal çalışmayı kapsayan bir metaanaliz sonuçlarına göre;
Dışadönüklük bölümünün alt ölçeklerinden olan sosyal baskınlığın ergenlikten orta yetişkinliğe doğru artış gösterdiği, sosyal canlılığın ise ergenlikte arttığı fakat yetişkinlikte giderek azaldığı bildirilmiştir. Yumuşak başlılık ve sorumluluk yetişkinliğin başlarında ve ortalarında artmıştır. Nevrotizm yetişkinliğin başlarında azalmıştır. Deneyime açıklık ergenliğin ve genç yetişkinliğin başlarında artarken, genç yetişkinlik döneminde artmıştır. Atanur AKAR

42 Berkeley Boylamsal Çalışması
Araştırmaya göre bazı özellikler stabil kalırken bazıları da değişmektedir. Stabil kalan özellikler, entelektüel yönelim, deneyime açık olma ve özgüvendir. En çok değişen özellikler ise; otokontrol, merhamet ve düşmanlık duygularıdır. Değişimde bireyler arası farklılıklar vardır. Bazıları daha fazla değişirken bazıları daha stabildir. Atanur AKAR

43 Atanur AKAR

44 Sağlık ve Kişilik Özellikleri
A tipi insanlar, B tipi insanlara göre daha çok çaba göstermekte ve daha başarılı olmaktadır. Fakat daha başarılı olmalarına rağmen A tipleri daha uzun süreler boyunca çalışırlar. İşlerinden hiçbir zaman B tipleri kadar memnun olmazlar. 1975 yılında Rosenman ve ark. 8.5 yıl takip ettikleri bir grupta A kişilik tipi erkeklerin B tipi erkeklere göre kalp hastalıklarına yakalanma riskinin iki kat fazla olduğunu saptamıştır. Aynı yıl yapılan başka bir araştırmada A tipinin sigara ve kollesterol düzeylerine göre kalp hastalığı riskini daha belirgin olarak arttırdığı gözlenmiştir. A tipi davranışlarda kalp hastalıklarını tetikleyen ana faktörün öfke ve düşmanlık duyguları olduğu kabul edilmektedir. Atanur AKAR

45 Uyuşturucu madde kullanımı da düşük sorumluluk duygusuyla ilgilidir.
Yüksek öfke ve düşmanlık hisleri, kardiyovasküler hastalıklardan ölüm riskini arttırmakta, bağışıklık sistemini zayıflatmakta, ağrı eşiğini düşürmekte ve kolesterol düzeylerini yükseltebilmektedir. Öfke kontrol programları birçok ülkede sistemik olarak uygulanmakta ve kalp hastalıkları riski düşürülmeye çalışılmaktadır. Alzheimer hastalığı düşük sorumluluk algısı ve yüksek nevrotizmle ilgilidir. Uyuşturucu madde kullanımı da düşük sorumluluk duygusuyla ilgilidir. Atanur AKAR

46 Atanur AKAR

47 3.SOSYAL BİLİŞSEL YAKLAŞIM
Kişilik psikologları insanların yaşamları boyunca değişen yaşam koşullarına nasıl uyum sağladıkları ve değişen koşullara karşı nasıl pozisyon aldığını incelemiştir. Mutluluk ve üzüntü gibi duyguların nedenleri ile ilgilenmişlerdir. ‘Hayatta kalanlar, türlerin ne en güçlüsü ne de  en zekisidir; hayatta kalan, kendini değişime en çabuk uydurabilendir.’ Atanur AKAR

48 3.1. Sosyo-duygusal Seçicilik Kuramı
Yetişkinlerin sosyal ilişki ağları konusunda daha seçici hale geldiklerini savunmaktadır. Duygusal doyuma daha fazla değer vermeleri nedeniyle tanıdıkları kişilerle daha fazla ilişki içindedirler ve tanıdıklarıyla daha fazla zaman geçirirler. Laura Cartensen tarafından geliştirilen bu kuram yaşlı yetişkinlerin yaşamlarının dışındaki kişilerle daha az ilişki kurdukları ve ilişkiden kaçındıklarını belirtmektedir. Aile üyeleri ve yakın akrabaları ile daha fazla görüştüklerini bildirmektedir. Atanur AKAR

49 Sosyo-duygusal seçicilik kuramı, yaşlı yetişkinlerin sosyal soyutlanma nedeniyle duygusal umutsuzluk içinde olduklarına ilişkin kalıp yargılara karşı çıkar. Aksine, arkadaşları ve aileleri ile daha fazla duygusal anlamda doyurucu zaman geçirmek için sosyal ilişkilerinin sayılarını bilinçli bir şekilde azaltmayı seçerler. Atanur AKAR

50 69 ile 104 yaşları arasında yapılan araştırmada, en yaşlı katılımcıların dışardan kişilerle sosyal ilişkilerinin daha genç yetişkinlere nispeten daha az olduğunu belirtmektedir. Yapılan başka bir araştırma da ise, yaşlı yetişkinlerin en yoğun olumlu duygularının aile üyelerine, ardından eski arkadaşlarına en az olumlu duygularının da yeni arkadaşlarına olduğu tespit edilmiştir. Atanur AKAR

51 Sosyo-duygusal seçicilik kuramı aynı zamanda kişilerin ulaşmak istedikleri hedefler üzerinde durmaktadır. Bu kurama göre iki önemli hedef vardı. 1.Bilgiyle ilgili hedefler: Bilgi temelli hedeflere ulaşmanın nispeten yaşamın erken yıllarında yüksek düzeyde başladığını, ergenlik ve erken yetişkinlikte en yükek düzeye çıktığını ve daha sonra orta ve ileri yetişkinlikte tekrar düşme eğilimi gösterdiğini vurgulamaktadır. 2. Duygusal Hedeflere Ulaşma İsteği: Bu isteğin bebeklik ve erken çocukluk döneminde yüksek olduğu, orta çocukluk döneminden erken yetişkinlik dönemine kadar azaldığı ve orta ve ileri yetişkinlikte tekrar arttığı belirtilmektedir. Atanur AKAR

52 Bu hedeflerin yaşla birlikte değişmesi zaman algısıyla ilişkilendirilmiştir. Zaman, kişilerin gençliklerinde olduğu gibi ucu açık ve sınırsız olarak algılandığında insanların bilgi peşinde olmaya daha istekli olduklarını ancak yaşlılıkta insanların daha az zamanının kaldığını düşünmeleri duygusal ilişkiler daha fazla önem verdikleri belirtilmiştir. Atanur AKAR

53 4.BİLİŞSEL PERSPEKTİF Bilişsel perspektif, bireylerin deneyimlerini seçme ve kontrol etme konusunda güdelendiğini belirtmektedir. Bireyler yaşamlarında kendisi için önemli olan durumları kriter alarak bilişsel bir yapı geliştirmektedir. Özyeterlilik bilişsel bakış açısı için önemlidir. Özyeterliliği yüksek olan bireylerin daha başarılı olacağını ve bu inancın onlara beklenilenin üzerinde başarılar kazandıracağını savunmaktadır. Atanur AKAR

54 Bilişsel perspektif stres yönetimi ve başaçıkma konularıyla da ilgilenmiştir.
Yaşlanmayla birlikte insanların kendi deneyimlerini nasıl yorumladıkları ve kendilerini anlamaları belirleyici olacaktır. Bilişsel bakış açısına göre insanların kendini değerlendirmeleriyle ilgili gerçekçi olmayabilir. Atanur AKAR

55 4.1.OLASI BENLİKLER İlgili teori, ergenlikten yasliliga her insanin gelecege yonelik olmak istedigi ya da oyle olmaktan kacindigi benlik temsilleri oldugunu ongorur. Bu temsiller hayat icinde cok kereler değişir. Possible selves, expected selves ve feared selves olarak iki ana baslik altinda toplanir. expected selves (gelismesini umdugumuz benlikler) anlasilacagi uzre gelecekte nasil olmak istedigimize dair olusturdugumuz benlik temsilleridir. Feared selves ise (gelismesinden kacindigimiz benlikler), ne olmak ya da ne yapmak istemedigimize dair temsillerdir. Atanur AKAR

56 Konuyla ilgili yetiskinlerle ve yaslilarla yapilan calismalar sonucu bu benliklerle ilgili amaca yonelik davranis gelistiren kisilerin daha başarılı, sağlıklı olduklarını ve genel hayat memnuniyetlerinin daha yüksek olduğu sonucu elde edilmiştir. Atanur AKAR

57 4.2. Kontrol ve Başetme Popüler mitlerin aksine yaşlı yetişkinlerin karşılaşabilecekleri kısıtlamaları bilmelerine rağmen duyguları üzerinde kontrol sağlayabileceklerini ortaya koymuşlardır. Bilişsel yaklaşıma göre başetmeyle ilgili iki temel kavram vardır. 1.Problem odaklı başa çıkma: Bu özellikteki insanlar olaylarla ve durumlarla ilgili bir şeyleri değiştirerek streslerini azaltmaya çalışırlar 2.Duygu odaklı başa çıkma: Bu özellikteki insanlar ise durum yada olayı değiştirmek yerine olay yada durumlarla ilgili düşüncelerini değiştirerek streslerini azaltmaya çalışırlar. Atanur AKAR

58 Başa çıkmayla ilgili diğer metot ise sosyal destek aramadır
Başa çıkmayla ilgili diğer metot ise sosyal destek aramadır. Sosyal destek arayarak baş etme eyleme geçmeyi gerektirir. Kişi destek ihtiyacını karşılamak için birileriyle konuşur ve giderek kendini daha iyi hisseder. Başa çıkmanın en iyi yolu diye bir şey yoktur. Problem odaklı başa çıkma stratejilerini kullanan insanlar durumları değiştirmek ister fakat durumlar değiştirilemez. Bu strateji insanların stratejilerini daha da arttırır. Fakat duygu odaklı düşündüğümüz zaman olaylarla ilgili algılarımızı değiştirebiliriz. Atanur AKAR

59 Stresle başarılı bir şekilde baş edebildiğimizde kendimizi iyi hissederiz. Bu süreç karşılıklıdır. Kendini iyi hisseden insanlarda stresle daha iyi baş edebilir. On yılı aşkın bir sürede orta yetişkinlik döneminde ki bireylerle yapılan bir çalışmada, düşük depresif özellikleri olan bireylerin, problemlerle daha başarılı bir şekilde baş ettiklerini bildirmektedir. Kontrol ve başa çıkma özelliklerimizi, sosyal ilişkilerimiz ve bu ilişkilerimizin niteliği de belirler. Birçok insan için sadece sosyal ağlarının geniş olması değil aynı zamanda ilişkilerinin niteliği yaşam doyumunu arttırır. Atanur AKAR

60 Din birçok yaşlı için zorlu yaşam koşullarına uymada önemli rol oynar.
İnsanların sosyal ilişkileri nitelikli olduğu zaman benlik saygıları artar. İnsanların temel gereksinimleri karşılanmadığında başa çıkma becerilerinde sınırlılıklar ortaya çıkabilir. Yine de kişilerin olumlu başa çıkma yöntemleri hayatlarında kaybın düzenlenmesi, hastalıklara uyum sağlama konusunda yardımcı olur. Zor yaşam olaylarıyla baş edebilen insanlar için “dayanabilirliğinin” yüksek olduğu söylenebilir. Din birçok yaşlı için zorlu yaşam koşullarına uymada önemli rol oynar. Atanur AKAR

61 ORTA YAŞ KRİZİ Tıpkı bir çocuğun ergenlik dönemine geçişinde kendisiyle ilgili hissettiği rahatsızlıklar gibi bir yetişkin de geçiş döneminde sorun yaşayabilir. Kişi, orta yaşa yaklaştıkça “Ben bugüne kadar ne yaptım?” gibi temel yeniden değerlendirme soruları sormaya başlar. Neler başardım? Arkadaşlarım kimler? Ailem benle mutlu mu?… Bu sorular kişinin kafasındaki mükemmel yaşam fikri ve aslında yaşanılan hayattan kaynaklanıyor. Hayal edilen ve yaşanılan arasındaki uyumsuzluk, kişiyi yaptıklarını sorgulamaya iter. Bu, orta yaş krizinin başlangıç noktasıdır. Pek çok yetişkin, bu durumla karşı karşıya kaldığında aşağıda bahsedilen durumları yaşayabiliyor. Atanur AKAR

62 Bu duygular orta yaşta bir boşluk yaratabilir
Bu duygular orta yaşta bir boşluk yaratabilir. Bu boşluğu doldurmak için, bu aşamada bireyler pahalı arabalar, takılar, gayrimenkul gibi gösterişli maddi zenginlikleri biriktirmeye başlarlar. Bu, gençlikteki hayallerin şimdi yaşanmaya çalışılması ya da gençliğin kaybının yakalanmaya çalışılması olabilir. Hatta bazıları evlilik dışı ilişkiler yaşamaya başlayabilirler. Yaşamak için zamanın sınırlı olması düşüncesi kişiyi baskıya sokar. Ölümün bir gerçek olduğunu hatırlatır. Öte yandan, bunlara boşa geçen zamanın ve şimdiye kadar alınan kararların hayal kırıklığını da ekleyebiliriz. Kişi hedeflerini yeniden değerlendirmeye başladığında ise bunun yansıması iki şekilde olabilir. Bunların birincisinde kişi depresyon noktasına ulaşana kadar kendine acımaya başlar, ikincisinde ise hedeflerine ulaşmak için kendini çok fazla hırpalar Atanur AKAR

63 40-60 yaş aralığındaki kişiler hayatlarında yeniden değerlendirme yapma, konfüzyon, duygusal acı, öfke, hayal kırıklığı ve çaresizlik gibi duyguların yaşandığı bir aşama yaşarlar. Kriz, bu durumu adlandırmak için oldukça güçlü bir kelimedir. Orta yaş krizini tanımlamak için yetişkinlikte geçirilen bir evre demek daha doğru olabilir. Aslında hayatımızda bu evreyi nasıl ele aldığımız bunun bir krize mi dönüşeceğini belirler Atanur AKAR

64 Yetişkin yaşamının fırsatlarını araştırmak
Levinson dönemini bir kriz dönemi olarak görür. Yetişkinliğin ilk dönemlerinde, başarılması gereken iki önemli görev vardır. Yetişkin yaşamının fırsatlarını araştırmak Sabit bir yaşam yapısı geliştirmek Atanur AKAR

65 28-33 yaşına kadar bir erkek amaçlarını belirlemeyle ilgili daha ciddi sorularla karşı karşıya geldiği için bir geçiş döneminden geçer. 30’ lu yaşla genellikle aile ve kariyer gelişimine yoğunlaşır. Bu dönemin sonlarında, “kendisinin adamı olma- Becoming One’s Own Man-“(Levinson kısaca Boom demektedir) dönemine girmektedir. 40 yaşında daha istikrarlı bir konum edinmiş ve daha girişimci olmuştur. Atanur AKAR

66 Gençliğe karşı yaşlılık Yıkıcılığa karşı yapıcılık
Levinson’a göre, orta yaş yetişkinliğe geçiş yaklaşık beş yıl sürer (40 yaşından 45 yaşına kadar) ve yetişkin erkek 4 çatışmayla baş etmek durumundadır. Gençliğe karşı yaşlılık Yıkıcılığa karşı yapıcılık Erkeksiliğe karşı kadınsılık Başkaları ile birlikte olmaya karşı onlardan ayrı olma. Levinson’ un görüşme yaptığı erkeklerin %70-80’ i , orta yaş geçişini sarsıntılı ve sancılı atlatmıştır. Levinson’ a göre orta yaş krizini kolay atlatmak için bahsedilen zıtlıkları azaltılması ve bunların benliğin bir parçası olarak değerlendirilmesine bağlıdır. Levinson (1996) orta yaş krizini kadınlarında yaşadığını bildirmiştir fakat çalışmasında kadınlar bulunmamaktadır. Atanur AKAR

67 5.ORTA YAŞ KRİZİ Levinson (1978), orta yaş dönemini bir kriz olarak görür. Vaillant (1977) bu görüşün abartılı olduğunu düşünür. Vaillant’ın çalışması (Grant Study) Harwad Üniversitesinde okuyan gençlerle boylamsal bir çalışma yürütmüştür. İlk olarak üniversite yıllarında daha sonra 30 lu yaşlarda en son 40’ lı yaşlarda görüşmeler yapmıştır. Sonuç olarak orta yaşı bir kriz dönemi olarak değil ergenlik ve genç yetişkinlik dönemini yeniden değerlendirme dönemi olarak ele almıştır. Atanur AKAR

68 “Orta yaş krizi kavramı, akla, 4 çocuğunu ve ait olduğu topluluğu bırakıp bir Porche’ye binerek, 25 yaşındaki bir striptizciyle kaçan dönek bir bakanı akla getiriyor. Ergenlik sarsıntısı gibi, orta yaş krizi de toplumda daha az yaygındır” Çoğu insan için orta yaş dönemi bir kriz değildir. (Pudrovska, 2009) Bazı bilişsel beceriler (sözcük bilgisi, tümevarımsal sorgulama) orta yaş döneminde zirve yapar ve bir çok birey, kariyerinin zirvesine ulaşır. Dahası orta yaş döneminde yaşam doyumu daha yüksektir.(Martin, Geunendahl ve Martin, 2001, akt. Santrock,2014) Atanur AKAR

69 Orta yaş kriziyle ilgili çalışmaların bazıları özetle şöyledir
1.Yetişkinlerin sadece küçük bir bölümü bu krizi yaşamaktadır ve bu durum yaştan daha ziyade olumsuz yaşam koşullarıyla ilgilidir. 2.Boylamsal bir çalışmada yaşanılan bu durumun tamamiyle kriz olarak değerlendirilemeyeceğini bildirmektedir. Bu dönem önceki dönemlerle kıyaslandığında duygusal istikrarsızlık tespit edilememiştir. Gelişim psikologlarının çoğu orta yaş krizinin abartıldığını düşünmektedir. Atanur AKAR

70 Bireysel Farklılıklar
Rosenberg ve Farrell’ in orta yaşta ki 500 yetişkinle rastgele yaptıkları araştırma da önemli bireysel farklılıklar tespit edilmiştir. Bireysel farklılıkları savunan görüşe göre, orta yaş yetişkinleri hayatlarını yorumlarlar, değiştirirler ve ona şekil verirler. Bireyler hayatlarının bir bölümünde kriz yaşarken diğer bölümlerinde yaşamayabilir. Örneğin iş yaşamı stresli olablir ama evde herşey yolundadır. Orta yaş krizi yaşadığını söyleyen bireylerin üçte birinde krizin, iş kaybı, ekonomik nedenler veya hastalıklar tarafından tetiklendiği belirtilmektedir. Atanur AKAR

71 Sonuç Olarak Bazı çalışmalara göre bazı kişilik özellikleri yetişkinlikte değişmektedir. Değişim en fazla ilk yetişkinlikte gerçekleşmiştir. Orta yetişkinlikte stabilite ilk yetişkinliğe göre daha yüksek düzeydedir. Orta yetişkinlikte de değişim gerçekleşmektedir fakat bu değişim ilk yetişkinliğe oranla daha azdır. Bazı çalışmalara göre kişilik yetişkinlik dönemiyle birlikte olumlu gelişmektedir. Zamanla insanlar daha özgüvenli, sıcak sorumlu ve soğukkanlı hale gelmektedir. Kısaca son dönemde yapılan çalışmalar kişilikte 30 yaşla birlikte bir stabilitenin olduğu görüşle çelişmektedir Atanur AKAR

72 Dış alanlardaki değişimde kişilerin değişmesine neden olabilmektedir.
Bazı kişilik özelliklerinde de kararlılık mevcuttur. Yetişkinlikteki değişimler merkezkaç özelliği taşır yani birey içerden dışarı döner. Yetişkinliğin orta yıllarında kişilik sistemi içinde bir denge mevcuttur. Bireyin toplumsal dünyası genişleme hızını yitirmiştir yada birey bu genişlemeyle başaçıkabilecek becerileri geliştirmiştir. Atanur AKAR

73 Bazı çalışmalar yaşlıların gençlere göre daha katı hoşgörüsüz değişen koşullara daha zor uyum sağladığını rapor etmiştir. Bu durum duyu ve sinir merkezlerinin uyarılmasındaki düşüş ve zihinsel yetilerin değişimi ile ilgili olabilir. Chicago üniversitesinde yapılan bir araştırmaya göre ise kişilikte bazı özelliklerin değiştiğini bazılarının ise kararlılık gösterdiğini bildirmiştir. Değişen özellikler; cinsiyet rolü algılaması, içe yönelmenin artışı ve sorunlarla başa çıkma konusunda değişiklikler gözlemlenmektedir. Toplumsal uyum ve kişisel üslup çok fazla değişmemektedir. Atanur AKAR

74 Mitler Yaşlı insanlar hipokondriyaktır. Yaşlı insanlar cimridir.
Yaşlı insanlar mızmızdır. Yaşlı insanlar kendine bakılmasının tercih eder fazla sorumluluk almak istemez. Yaşlı insanlar içekapanıktır, yalnız vakit geçirmeyi tercih ederler. Yaşlı yetişkinler umut ve düşlerinden vazgeçerler. Yaşlılar depresiftir. Yaşlılar terapiden fayda görmezler. Atanur AKAR


"PERSONALİTY (KİŞİLİK)" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları