Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Abdest Almanın Önemi ve Fıkhi Boyutu

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "Abdest Almanın Önemi ve Fıkhi Boyutu"— Sunum transkripti:

1 Abdest Almanın Önemi ve Fıkhi Boyutu
İdris YAVUZYİĞİT

2 Abdestin Önemi Abdestin Alınışı Abdestin Tanımı Abdest Duaları
Abdesti Bozan Durumlar Abdestin Alınışı Abdestin Tanımı Abdest Duaları Abdest Çeşitleri Fıkhi Sorular Abdestin Farzları Abdestin İç Anlamı Abdestin Sünnetleri Abdestin Adapları

3 ABDEST يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اِذَا قُمْتُمْ اِلَى الصَّلٰوةِ فَاغْسِلُوا وُجُوهَكُمْ وَاَيْدِيَكُمْ اِلَى الْمَرَافِقِ وَامْسَحُوا بِرُؤُسِكُمْ وَاَرْجُلَكُمْ اِلَى الْكَعْبَيْنِ “Ey iman edenler! Namaz kılmaya kalktığınız zaman yüzlerinizi, dirseklerinize kadar ellerinizi yıkayın; başlarınızı meshedip, topuklara kadar ayaklarınızı da (yıkayın)”. (MÂİDE suresi 6. ayet)

4 ABDEST Bu âyet, teyemmüm âyeti olarak adlandırılır. Fakat âyette abdestin farzları tesbit edilmektedir.  Dolayısıyla bir abdest âyeti olduğu şüphesizdir. Şu kadar var ki, abdest bu âyet ile farz kılınmış değildir. Çünkü abdest Mekke’de namazla beraber farz kılınmış ve İslâm’da hiçbir zaman abdestsiz namaz kılınmamıştır. Oysa bu âyet-i kerîme Medîne’de, hicretin 6. yılında, Benî Mustalik Gazvesi’nde cereyan eden meşhur “İfk hâdisesi” üzerine gece susuz bir yerde kalınıp abdest almak mümkün olmadığından dolayı nâzil olmuştur. Hz.Âişe vâlidemize münafıklar tarafından çirkin bir iftira yapıldığı için bu olaya ifk (iftira) olayı denilmiştir.

5 «الطُّهُورُ شَطْرُ الإِيمانِ »
ABDESTİN FAZİLETİ منْ تَوَضَّأَ فَأَحْـسَنَ الوضـوءَ ، خَرَجَت خَطَايَاهُ مِنْ جسَدِهِ حتَّى تَخْرُجَ مِنْ تحتِ أَظفارِهِ “Kim güzelce abdest alırsa, o kimsenin günahları tırnaklarının altına varıncaya kadar bütün vücudundan çıkar.” (Riyasü’s-Salihin, 1028; Müslim, Tahâret 33) «الطُّهُورُ شَطْرُ الإِيمانِ » Ebû Mâlik el-Eş’arî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Temizlik imanın yarısıdır.” (Riyasü’s-Salihin, 1033; Müslim, Tahâret 1)

6 « إِنَّ أُمَّتي يُدْعَوْنَ يَوْمَ القِيامَةِ غُرّاً محَجَّلِينَ مِنْ آثَارِ الوضوءِ فَمنِ اسْتَطَاعَ مِنْكُمْ أَنْ يُطِيل غُرَّتَه ، فَليفعلْ » متفقٌ عليه . Ebû Hüreyre radıyallahu anh  şöyle dedi: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i: “Şüphesiz ki benim ümmetim, kıyamet gününde, abdest izlerinden dolayı yüzleri nurlu, elleri ve ayakları parlak olarak çağırılacaktır. Yüzünün nûrunu artırmaya gücü yeten kimse bunu yapsın” buyururken işittim. (Riyazüs Salihin, abdestin fazileti, 1026; Buhârî, Vudû‘ 3; Müslim, Tahâret 35) Bu Hadis bizlere: 1. Abdesti farzlarına, sünnetlerine, müstehaplarına ve edeplerine riayet ederek almak gerekir. Böyle yapmak müstehaptır. 2. Abdest, insanın yüzünü nurlandırır, el ve ayaklarını ağartır. Bu hem maddî hem manevî anlamda böyledir. 3. Allah Teâlâ, kıyamet gününde ve  mahşer yerinde yüzü nurlu, el ve  ayakları parlak olanlara özel muamelede bulunur. Çünkü bunlar sâlihler ve ibadet ehli mü’minlerdir. 4. Abdestte ayakları yıkamak asla terkedilmemelidir. 5. Muhammed ümmeti, diğer ümmetler arasında seçkin bir yere sahiptir.

7 « تَبْلُغُ الحِلْيَةُ مِنَ المُؤْمِنِ حَيْثُ يبْلُغُ الوُضُـوءُ »
ABDESTİN FAZİLETİ « تَبْلُغُ الحِلْيَةُ مِنَ المُؤْمِنِ حَيْثُ يبْلُغُ الوُضُـوءُ » Ebû Hüreyre radıyallahu anh  şöyle dedi: Ben dostum sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken işittim: “Mü’minin  nuru ve beyazlığı, abdest suyunun ulaştığı yere kadar varır.” (Müslim, Tahâret 40)

8 « إِذا تَوَضَّأَ العبدُ المُسلِم ­ أَوِ المؤْمِنُ ­ فَغَسل وجهَهُ خَرجَ مِنْ وَجهِهِ كلُّ خطِيئَة نَظَر إِلَيْهَا بِعيْنيْهِ مع الماءِ أَوْ معَ آخرِ قَطْرِ الماءِ ، فَإِذا غَسل يديهِ ، خَرج مِنْ يديهِ كُلُّ خَطيئَةٍ كانَ بطَشَتْهَا يداهُ مَعَ المَاءِ أَوْ مع آخِر قَطْرِ الماءِ ، فَإِذا غَسلَ رِجَليْهِ ، خَرَجَتْ كُلُّ خَطِيئَةٍ مَشَتها رِجلاه مع الماءِ أَوْ مَع آخرِ قَطرِ الماءِ ، حتى يخرُجَ نَقِيًّا مِن الذُّنُوبِ »رواه مسلم . Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Müslüman –veya mü’min– bir kul abdest alır ve yüzünü yıkarsa, gözleri ile bakarak işlediği her günah abdest suyu –veya suyun son damlası– ile yüzünden çıkar. İki elini yıkadığında, elleriyle tutarak işlediği her günah abdest suyu –veya suyun son damlası– ile ellerinden çıkar. Ayaklarını yıkadığı zaman, ayaklarıyla yürüyerek işlediği her günah abdest suyu –veya suyun son damlası– ile ayaklarından çıkar. Neticede o mü’min kul günahlardan temizlenmiş olur.” (Müslim, Tahâret 32; Tirmizî, Tahâret 2; Riyasü’s-Salihin, 1030)

9 « السَّلامُ عَلَيْكُمْ دَار قَومٍ مُؤْمِنينِ وإِنَّا إِنْ شَاءَ اللَّه بِكُمْ لاحِقُونَ ، ودِدْتُ أَنَّا قَدْ رأَيْنَا إِخْوانَنَا » : قَالُوا : أَولَسْنَا إِخْوانَكَ  يا رسُول اللَّهِ ؟ قال : « أَنْتُمْ أَصْحَابي ، وَإخْوَانُنَا الّذينَ لَم يَأْتُوا بعد » قالوا : كيف تَعْرِفُ مَنْ لَمْ يَأْتُوا بَعْدُ من أُمَّتِكَ يا رسول الله ؟ فقال : « أَرَأَيْتَ لَوْ أَنَّ رَجُلا لهُ خَيْلٌ غُرٌّ مُحجَّلَةٌ بيْنَ ظهْريْ خَيْلٍ دُهْمٍ بِهْمٍ ، أَلا يعْرِفُ خَيْلَهُ ؟ » قَالُوا : بلَى يا رسولُ اللَّهِ ، قَالَ : «فَإِنَّهُمْ يأْتُونَ غُرًّا مَحجَّلِينَ مِنَ الوُضُوءِ ، وأَنَا فرَطُهُمْ على الحوْضِ »رواه مسلم . Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem kabristana geldi ve: “Selâm size ey mü’minler diyarı! İnşâallah biz de size katılacağız. Kardeşlerimizi görmemizi çok isterdim” dedi. Ashâb-ı kirâm: – Biz senin kardeşlerin değil miyiz, yâ Resûlallah? dediler. Resûl-i Ekrem: – “Sizler benim ashâbımsınız, kardeşlerimiz henüz gelmemiş olanlardır” buyurdular. Bunun üzerine ashâb: – Ümmetinden henüz gelmemiş olanları nasıl tanıyacaksın, ey Allah’ın Resûlü? dediler. Peygamber Efendimiz: – “Ne dersiniz? Bir adamın alnı ak ve ayakları sekili bir atı olsa, yağız ve doru at sürüsü içinde kendi atını tanımaz mı?” diye sordu. Sahâbe: – Evet, tanır, ey Allah’ın Resûlü, dediler. Resûl-i Kibriyâ: “İşte onlar da abdestten dolayı yüzleri nurlu, el ve ayakları parlak olarak gelecekler. Ben havzın başına onlardan önce varacağım” buyurdular. (Müslim, Tahâret 39; Riyasü’s-Salihin, 1031 )

10 ABDEST’İN TANIMI VE MAHİYETİ
Farsça âb (su) ve dest (el) kelimelerinden oluşan ve “el suyu” anlamına gelen abdest, belirli ibadetlerin ifasının ön şartı olan ve kendisi de ibadet mahiyetinde görülen bir nevi hükmî temizliktir. Arapça karşılığı güzellik, temizlik ve parlaklık anlamına gelen “vudû”dur. Fıkıhta abdest, “belli uzuv­ları usulüne uygun olarak su ile yıkamak ve bazılarını da eldeki su ıslaklığı ile meshetmek” şeklindeki ibadet temizliği olarak tarif edilir.(TDV, İslam İlmihali 1. cilt, s 195) Fıkıh dilinde maddî kirlilikten temizlenme “necasetten taharet” olarak anılır; hükmî kirlilik olan hadesten temizlik ise birer hükmi temizlik usulleri olan abdest ve gusülle olur.

11 ABDEST’İN TANIMI VE MAHİYETİ
Abdest ile ağız, diş, burun, el, yüz ve ayaklar gibi kirlenmeye ve dışarıdan gelecek mikroplara en açık uzuvlar günde birkaç defa su ile temizlenir. Bu sayede vücudun sinir sistemi ve kan dolaşımı daha düzenli hale gelir ve vücuda fizikî-tıbbî birçok fayda sağlar. Abdest, namaz ibadetini ifa için yüce Allah'ın huzuruna çıkacak müminin manevî ve ruhî hazırlık ve temizliği de demektir. Bu yüzden abdest, maddî temizlikle manevî temizliği birleştirici, müslümana manevî yönden destek ve güç sağlayıcı bir anlam ve öneme sahiptir.

12 ABDEST’İN HÜKMÜ / ÇEŞİTLERİ
Farz Abdest: Namaz Kılmak, Cenaze Namazı Kılmak, Tilâvet Ve Şükür Secdesi Yapmak, Kur'an'a Dokunmak İçin Abdest Almak Farzdır. Vacip Abdest: Kabe'yi Tavaf Etmek İçin Abdest Hanefilere Göre Vaciptir. Mendup Abdest: Yatmadan Önce Abdest Almak, Vakit Namazları İçin Ayrı Ayrı Abdest Almak, Kuran Okumak, Dini Kitaplara Dokunmak, Hadis Okumak, Peygamberimizin Kabrini Ziyaret Etmek, Arafat’ta Vakfa Yapmak, Safa Ve Merve Arasında Say Yapmak, Ezan Okumak, Cenaze Yıkamak, Her İşe Abdestli Olarak Başlamak, Her Zaman Abdestli Bulunmak İçin Ve Öfkelendikten,yalan Söyledikten Ve Gıybet Ettikten Sonra Abdest Almak Mendup’dur.

13 ABDEST’İN MEZHEPLERE GÖRE FARZLARI
HANEFİ ŞAFİİ MALİKİ HNBELİ YÜZÜ YIKAMAK FARZ KOLLARI YIKAMAK BAŞI MESH ETMEK AYAKLARI YIKAMA NİYET ETMEK SÜNNET TERTİBE RİAYET MUVALAT BESMELE OVARAK YIKAMAK

14 ABDEST’İN FARZLARI Yüzü bir kere yıkamak (yüzün sınırları: saçın bittiği yerden kulak yumuşağından çene altına kadar olan kısım. Sakal, bıyık ve kaşların altına suyun ulaşması gerekir. Yüz yıkanırken sakal sık ise üstünü yıkamak yeterlidir.) Kolları dirseklerle beraber bir kere yıkamak (abdest alırken parmaktaki yüzüğün altına su alacak şekilde oynatılması, el, yüz ve ayakta bulunan ve suyun deriye temasını önleyen maddelerin imkân dahilinde temizlenmesi gerekir.) Başın dörtte birini mesh etmek (dörtte birinin el içi su ıslaklığıyla mesh edilmesi hanefîler'e göre yeterlidir. Başın “nâsiye” denilen ön tarafına mesh edilmesi daha faziletlidir. Saçların üzerine mesh edilmesi yeterlidir. Şâfiîler'e göre başın mesh miktarı daha azdır, bir saç teli. ) Ayakları topukları ile beraber bir kez yıkamak (suyun parmaklar arasına ulaşması sağlanmalıdır. Abdestli olarak giyilmiş mestlerin üzerine el içi su ıslaklığıyla mesh edilmesi yeterlidir.)

15 Abdest almaya niyet etmek, Başlarken besmele çekmek,
ABDEST’İN SÜNNETLERİ Abdest almaya niyet etmek, Başlarken besmele çekmek, Elleri bileklerle birlikte üç defa yıkamak, Ağız ve buruna su çekip iyi bir ağız ve burun temizliği (mazmaza ve istinşak) yapmak, Misvak kullanmak veya dişleri fırçalamak, Sakalın içine su girmesini sağlamak, El parmaklarını birbirine sokup ovuşturmak, Başın tamamını elin ıslaklığıyla mesh etmek, Boynu mesh etmek, Abdest uzuvlarını yıkarken sıraya uymak, Abdeste sağ uzuvlardan başlamak, Uzuvları üçer defa yıkamak Su ile iyice ovmak (delk), Abdeste ara vermeden tamamlamak.

16 ABDEST’İN SÜNNETLERİ Niyet etmek: “Niyet ettim, Allah rızası için abdest almaya” denilmesi müstehaptır. Abdeste başlarken önce temiz olan elleri bileklere kadar yıkamak. Abdeste “Eûzü” ve “besmele” ile başlamak. Mazmaza ve İstinşak: Elleri yıkadıktan sonra önce üç defa ağıza su alınıp çalkalanması ve dışarı atılmasına “mazmaza”, üç defa da burunun yumuşağına kadar su alınmasına ise “istinşak” denilir. Ağız ve buruna her su almada, alınan su yenilenir. Mazmaza ve istinşakta mübalağa etmek. Fakat oruçlu kimseler mübalağa yapmazlar. Misvak Kullanmak Tertibi gözetmek. Şâfiî ve Hanbelîlere göre farzdır. Abdeste sağ taraflardan başlamak Abdest uzuvlarını üçer defa yıkamak: Birer defası farz, diğerleri sünnettir. Üçten fazla veya eksik yıkamak sünnete aykırıdır. Çoğu fakihlere göre başı bir defa meshetmek yeterlidir. Abdestte elleri veya ayakları yıkamaya parmak uçlarından başlamak. Parmakları hilâllemek. Sakalı hilâllemek: Abdest alırken sık sakalı bulunanların sakallarını, parmaklarını sakalın içine sokarak alt taraftan üst tarafa doğru hareket ettirmesine hilâlleme denir. Başın tamamını bir su ile meshetmek: Buna “kaplama mesh” denir. Kulakları meshetmek: Çoğu fakihlere göre, yeni bir su ile kulakların içten ve dıştan meshi sünnettir. Abdest uzuvlarını, üzerine dökülen su ile ovmak Abdest uzuvlarını ara vermeksizin yıkamak. Buna “muvâlât” veya “vilâ” denir. Boynu meshetmek: Başı ve kulakları meshettikten sonra iki elin arkaları ile ve üçer parmakla yeni bir su almaya gerek olmaksızın boyun meshedilir.

17 ABDEST’İN ADAPLARI Abdestin Âdabından Maksat, Abdestin Farzlarının Ve Sünnetlerinin Daha Uygun Şekilde Ve Ortamda, Mü­kemmel Bir Şekilde Yerine Getirilmesini Sağlamaktır. Abdest Alırken -Mümkünse- Kıbleye Dönmek, Abdest Sularını Vücuda Ve Elbiseye Sıçratmamak, Dünya İşlerine İlişkin Konuşmamak, Abdest Dualarını Veya Bildiği Dualardan Okumak, Suyu Ölçülü Kullanmak, Daha Vakit Girmeden Abdest Alıp Namaza Hazır Bulunmak, Bir Özür Bulunmadıkça Abdestte Başkasından Yardım İstememek, Yüzü Yıkarken, Yüz Kenarlarını Ve Göz Pınarlarını Yoklamak, Suyu Dirsek Ve Topukların Yukarılarına Kadar Ulaştırmak, Nehir Veya Deniz Kenarında Bile Su İsrafından Kaçınmak, Abdest Sonunda Kelime-i Şehâdet (Eşhedü Enlâ İlahe İllallah Ve Eşhedü Enne Muhammeden Abdühû Ve Resûlüh) Getirmek, Abdestten Artan Sudan Kıbleye Karşı Ayakta Bir Miktar İçmek Ve Bu Sırada; “Allah’ım Beni Her Günah İşledikçe Tevbe Eden Ve Günahtan Kaçınıp Tertemiz Bulunan Salih Kullarından Kıl” Diye Dua Etmek, Abdestin Sonunda Bir, İki Veya Üç Defa Kadir Sûresi’ni Okumak, Abdestten Sonra, Kerâhet Vakti Değilse İki Rekat Nafile Namaz Kılmak.

18 ABDEST’İ BOZAN DURUMLA
İdrar ve dışkı yollarından idrar, dışkı, meni, mezi, kan gibi bir necase­tin, herhangi bir sıvının veya maddenin çıkması, yellenmek. Vücudun herhangi bir yerinden kan, irin veya herhangi bir maddenin çıkması. (Şâfıî ve mâlikîler'e göre bozmaz.) Vücuttan çıkan kan, irin ve sarı su akmadığı veya çıktığı yerin çevresine dağılmadığı sürece abdesti bozmaz. Ağız dolusu kusmak. Bayılma, delirme, sarhoş olma, uyuma gibi şuurun kontrolüne engel olan durumlar. Namazda yakındaki şahısların duyabileceği şekilde sesli olarak gül­mek. Cinsî münasebet veya fahiş (aşırı) temas ve dokunma. Mazeret halinin sona ermesi. Su bulamadığı için teyemmüm eden kimse suyu bulunca, mest üzerine mesh yapan kimsenin -yolcu olanlara üç, yolcu olmayanlara bir gün olarak tanınan- mesh süresi dolunca, özürlü kim­se için de namaz vakti çıkınca abdesti bozulmuş olur. Hanefîler'in dışındaki üç mezhebe göre bir kimsenin kendi cinsel organına temas da abdesti bozar.

19 ABDESTİN ALINIŞI Abdest suyunun elbiseye sıçramayacağı bir konum alınır, Mümkünse kıbleye dönülür, Abdeste “eûzü” ve “besmele” çekilir, Niyet ve besmele ile abdeste başlayıp “niyet ettim, allah rızası için abdest almaya” denir, Su ölçülü kullanılır, fazla açılmaz, israftan kaçınılır, Abdestte elleri parmak uçlarından başlanır, Önce eller bileklere kadar ve parmak araları da hilallenerek üç defa yıkanır, El, yüz ve ayakta bulunan ve suyun deriye temasını önleyen cilt üzerindeki hamur, boya, sakız gibi maddeler temizlenir, Parmakta yüzük varsa oynatılır, Misvak veya diş fırçası ile bunlar yoksa sağ elin parmaklarıyla dişler temizlenir, Abdest uzuvlarını, üzerine dökülen su ile iyice ovarak yıkanır

20 Ağız, Sağ El Avucuna Alınan Su İle Üç Defa Çalkanıp iyice Temizlenir,
ABDESTİN ALINIŞI Ağız, Sağ El Avucuna Alınan Su İle Üç Defa Çalkanıp iyice Temizlenir, Ağız Ve Buruna Her Su Almada, Alınan Su Yenilenir. Üç Defa Da Burna Sağ El İle Su Çekilip Her Defasında Burun Sol Elle Temizlenir. Oruçlu Olmayan Kimse Ağız Ve Burnun Her Yerine Suyun İyice Ulaşmasını Sağlar. Mazmaza Ve İstinşakta Mübalağa Etmek Gerekir. Fakat Oruçlu Kimseler Mübalağa Yapmazlar. Ağza su alırken “Allah’ım! Bana peygamberinin kevser havuzundan, bir daha sonsuza kadar susamayacağım bir kâse su ihsan buyur.” diye duada bulunur, Burnu yıkarken de “Allah’ım! Beni nimetlerinin ve cennetlerinin güzel kokularından mahrum bırakma.”der.

21 ABDESTİN ALINIŞI Üç Kere Yüz Yıkanır. Birer Defası Farz, Diğerleri Sünnettir. Üçten Fazla Veya Eksik Yıkamak Sünnete Aykırıdır. Saçın Bittiği Yerden Kulak Yumuşağından Çene Altına Kadar Olan Kısım Yıkanmalıdır. Yüzü Yıkarken, Yüz Kenarlarını Ve Göz Pınarlarını Yoklamak adaptandır, Sakal, Bıyık Ve Kaşların Altına Suyun Ulaşması Gerekir. Abdest Alırken Sık Sakalı Bulunanların Sakallarını, Parmaklarını Sakalın İçine Sokarak Alt Taraftan Üst Tarafa Doğru Hareket Ettirmesi Gerekir, Adaptandır, Yüz Yıkanırken Sakal Sık İse Üstünü Yıkamak Yeterlidir. Yüzü yıkarken “Allah’ım! Bazı yüzlerin beyazlanacağı, bazı yüzlerin de kararacağı günde, benim yüzümü ak kıl.” diyerek dua etmek abdest adaplarındandır.

22 Kolları yıkamaya sağ koldan başlanır, sol kolla devam edilir,
ABDESTİN ALINIŞI Kolları dirseklerle beraber bir kere yıkamak farz üçe tamamlamak sünnettir, Kolları yıkamaya sağ koldan başlanır, sol kolla devam edilir, Suyu Dirseklerin dört parmak yukarısına Kadar Ulaştırmak gerekir, Abdest uzuvlarını ara vermeksizin yıkamalıyız. Buna “muvâlât” veya “vilâ” denir. Kolları iyice ovarak yıkanır. Sağ kolu yıkarken “Allah’ım! Bana amel defterimi sağ yanımdan ver ve benim hesabımı kolay kıl!” diye dua edilir Sol kolu yıkarken “Ey Rabbim! Bana kitabımı sol yanımdan ve arka yönden verme ve şiddetli bir hesap ile sorguya çekme” diye dua edilir

23 ABDESTİN ALINIŞI Başın dörtte birinin elin içinin su ile ıslatılıp mesh edilmesi hanefîler'e göre yeterlidir. Başın “nâsiye” denilen ön tarafına mesh edilmesi daha faziletlidir. Saçların üzerine mesh edilmesi yeterlidir. Başın tamamını bir su ile meshetmeye “kaplama mesh” denir ki bu şekilde mesh etmek sünnettir. Baş mesh edilirken elin saçların dibine doğru sokulmasına veya ileri geri hareket ettirilmesine gerek yoktur. Başı meh ederken“ilâhi, beni rahmetinle yarlığa, benim üzerime bereketinden indir.” Diye dua etmek uygundur. Yeni bir su ile kulakların içten ve dıştan meshi sünnettir. Küçük parmağımızı kulağımızın içeine doğru sokup baş parmağımızla kulağımızın arkasını mesh etmek şeklinde yapılır Boynu meshetmek: başı ve kulakları meshettikten sonra iki elin arkaları ile ve üçer parmakla yeni bir su almaya gerek olmaksızın boyun meshedilir. Ellerin parmak uçları ensede birbirine değerek boyna doğru çekilmek suretiyle yapılır.

24 Suyun parmaklar arasına ulaşması sağlanmalıdır.
ABDESTİN ALINIŞI Ayakları topukları ile beraber bir kez yıkamak farzdır, üçe tamamlanması sünnettir. Suyun parmaklar arasına ulaşması sağlanmalıdır. Önce sağ sonra sol ayak, parmak uçlarından başlanarak topuk ve aşık kemikleri de dahil olmak üzere yıkanır. Parmak aralarının yıkanmasına özen gösterilir. Abdestli olarak giyilmiş mestlerin üzerine el içi su ıslaklığıyla mesh edilmesi yeterlidir. Ayakları yıkarken şöyle dua edilir: “Ya Rabbi! Birtakım ayakların kayacağı günde, benim ayaklarımı sırat üzerinde sâbit kıl!”

25 Abdestin sonunda bir, iki veya üç defa kadir sûresi’ni okunur,
ABDESTİN ALINIŞI Abdest sonunda kelime-i şehâdet (eşhedü enlâ ilahe illallah ve eşhedü enne muhammeden abdühû ve resûlüh) getirmek, Abdestten artan sudan kıbleye karşı ayakta bir miktar içmek ve bu sırada; “allah’ım beni her günah işledikçe tevbe eden ve günahtan kaçınıp tertemiz bulunan salih kullarından kıl” diye dua edilir ve Abdestin sonunda bir, iki veya üç defa kadir sûresi’ni okunur, Abdestten sonra, kerâhet vakti değilse iki rekat nafile namaz kılınır.

26 اَلْحَمْدُ لِلّهِ الَّذى جَعَلَ الْمَاءَ طَهُورًا وَاْلاِسْلامَ نُورًا
ABDEST ALIRKEN OKUNACAK DUALAR Abdeste başlarken önce niyet edilir, sonra eûzü-besmele çekilir. Sonra da her bir âzayı yıkarken şu duâlar okunur: اَلْحَمْدُ لِلّهِ الَّذى جَعَلَ الْمَاءَ طَهُورًا وَاْلاِسْلامَ نُورًا “Suyu temizleyici, İslâmı da nûr kılan Allah'a hamdolsun.” Ağıza su verirken: اَللّهُمَّ اَعِنّى عَلى تِلاَوَةِ الْقُرْانِ وَذِكْرِكَ وَشُكْرِكَ وَحُسْنِ عِبَادَتِكَ “Ey Allahım, Kur'an okumak, seni zikir ve sana şükür etmek, sana olan ibâdeti güzelleştirmek hususlarında bana yardım et!..” Buruna su verirken: اَللّهُمَّ اَرِحْنى رَائِحَةَ الْجَنَّةِ وَلاَتُرِحْنى رَائِحَةَ النَّارِ “Allahım, bana Cennet kokusunu duyur, Cehennem kokusunu hissettirme!” Yüzü yıkarken: اَللّهُمَّ بَيِّضْ وَجْهى يَوْمَ تَبْيَضُّ وُجُوهٌ وَتَسْوَدُّ وُجُوهٌ “Allahım, yüzlerin kiminin ak, kiminin kara olduğu o günde, benim yüzümü kara değil, ak çıkar!”

27 اَللّهُمَّ اَعْطِنى كِتَابى بِيَمِينى وَحَاسِبْنى حِسَابًا يَسيرًا
ABDEST ALIRKEN OKUNACAK DUALAR Sağ kolu yıkarken: اَللّهُمَّ اَعْطِنى كِتَابى بِيَمِينى وَحَاسِبْنى حِسَابًا يَسيرًا “Allahım, kitâbımı sağımdan ver, hesabımı da kolay eyle!” Sol kolunu yıkarken: اَللّهُمَّ لاَ تُعْطِنى كِتَابى بِيَسَارى وَلاَ مِنْ وَرَاءِ ظَهْرِى “Allahım, kitâbımı solumdan ve arkamdan verme.” Başı meshederken: اَللّهُمَّ اَظِلَّنى تَحْتَ ظِلِّ عَرْشِكَ يَوْمَ لاَ ظِلِّ اِلاَّ ظِلُّ عَرْشِكَ “Allahım, Arşının gölgesinden başka gölge olmadığı günde, beni Arşının gölgesinde gölgelendir.” Kulaklara meshederken: اَللّهُمَّ اجْعَلْنى مِنَ الَّذينَ يَسْتمِعُونَ الْقَوْلَ فَيَتَّبِعُونَ اَحْسَنَهُ “Allahım, beni sözü dinleyip de en güzeline uyanlardan eyle.”

28 اَللّهُمَّ اَعْتِقْ رَقَبَتى مِنَ النَّارِ
ABDEST ALIRKEN OKUNACAK DUALAR Boynu mesh ederken: اَللّهُمَّ اَعْتِقْ رَقَبَتى مِنَ النَّارِ “Allahım, boynumu Cehennem ateşinden âzâd eyle!” Ayakları yıkarken: اَللّهُمَّ ثَبِّتْ قَدَمىَّ عَلَى الصِّرَاطِ يَوْمَ تَزِلُّ فيهِ اْلاَقْدَامُ “Allahım, ayakların Sırat üstünde kaydığı günde, ayaklarımı sırat üstünde sâbit eyle, kaydırma!..” Abdest tekmil olduktan sonra abdest suyundan içilir ve bu dua okunur: اَللَّهُمَّ اجْعَلْنِى مِنَ التَّواَّبِينَ وَاجْعَلْنِى مِنَ الْمُتَطَهِّرِينَ وَاجْعَلْنِى مِنْ عِباَدِكَ الصاَلِحِينَ وَاجْعَلْنِى مِنَ الَّذِينَ لاَخَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلاَهُمْ يَحْزَنُونَ “Allahım! Beni çok tevbe edenlerden, temizliğe çok dikkat edenlerden, salih kullarından ve kendileri için korku ve hüznün olmadığı kimselerden eyle.” Abdest sonunda “Kelime-i Şehâdet” (eşhedü enlâ ilahe illallah ve eşhedü enne muhammeden abdühû ve resûlüh) getirilir. Bununla birlikte bir, iki veya üç defa “Kadir” sûresi yada “Ayetel Kürsi” okunur.

29 ABDESTLE ALAKALI FIKHİ SORULAR
Abdest uzuvlarında yara veya hastalık bulunması halinde nasıl abdest alınır? Abdest uzuvlarından birinde yara veya hastalık bulunan kişi, bu organın yıkanması zarar verecekse, yıkamayıp ıslak elle mesh eder. Mesh edilmesinin de zarar vermesi durumunda, bu da terk edilir. Bu rahatsızlık abdest veya gusül uzuvlarının çoğunluğunda ise, abdest veya gusül yerine teyemmüm edilir. Özürlü nasıl abdest alır, özrü sebebiyle elbisesine bulaşan necasetin hükmü nedir? Özürlüler, her vakit için abdest alır ve mazeret teşkil eden rahatsızlığından başka abdest bozan bir hal meydana gelmedikçe, bu abdestle o vakit içerisinde dilediği gibi namaz kılar, Kur’an-ı Kerim okur ve diğer ibadetlerini yaparlar. Namaz vaktinin çıkmasıyla veya başka abdest bozan bir halin meydana gelmesiyle özürlü kimsenin abdesti bozulur. Kişiyi özürlü kılan hal, bir namaz vakti boyunca hiç meydana gelmezse, özür ortadan kalkmış olur ve o kimse özür sahibi olmaktan çıkar. Özürlü kimseden akan kan, irin, idrar gibi şeylerin çamaşıra bulaşması halinde, bundan kaçınılması mümkün değil ve temizlendiğinde tekrar bulaşacaksa çamaşır yıkanmadan namaz kılınabilir. Fakat elbiseye tekrar bulaşmayacaksa, yıkanması gerekir.

30 ABDESTLE ALAKALI FIKHİ SORULAR
Bedeninde veya bir uzvunda sargı ya da yara bulunan kimse nasıl abdest alır? Vücudun herhangi bir yerinde kırık, çıkık veya yaradan dolayı sargı bulunduğunda, abdest alırken veya guslederken bu sargı çözülerek altı yıkanır ve yaranın üstü mesh edilir. Ancak sargının çözülmesinin zararlı olması hâlinde çözülmeyip üzerine mesh edilebilir. Sargı üzerine meshin meşruluğu sünnetle sabittir. Hz. Ali (r.a.) şöyle demiştir: “Bileklerimden biri kırılmıştı. Peygamber (s.a.s.)’e sordum, O da sargıların üzerine mesh etmemi emretti.“ (İbn Mace, Taharet, 134.) Sargının bir defa mesh edilmesi yeterlidir. Yapılan bu mesh ile, o uzuv hükmen yıkanmış olur. Sargının abdestsiz veya cünüp iken sarılmış olması meshe engel olmadığı gibi, sargı üzerine meshin belirli bir süresi de yoktur; yara veya kırık iyileşinceye kadar aynı sargı üzerine mesh edilebilir. Üzerine mesh ettikten sonra sargının değiştirilmesi veya düşmesi hâlinde, mesh bozulmaz; iade edilmesi de gerekmez. Ancak, yaranın iyileşmesi hâlinde, sargı açılmış olsun veya olmasın, mesh bozulur.

31 ABDESTLE ALAKALI FIKHİ SORULAR
Tedavi maksadı ile cilde sürülen ilaç vb. maddeler abdeste engel olur mu? Abdest alırken yıkanması gereken bir organın üzerine tedavi maksadı ile merhem vb. bir madde sürülmüşse; su zarar vermiyorsa abdest alırken bu organın yıkanması gerekir. Eğer yıkamak zarar veriyorsa ıslak elle üzerine mesh edilir. Mesh etmek de zararlı ise o da terk edilir. Çünkü dinimiz zaruretler hâlinde yasakları mübah kılmış, kişiye kaldıramayacağı yükü yüklememiş, zorluğun giderilmesini ilke edinmiştir.

32 ABDESTLE ALAKALI FIKHİ SORULAR
Diş doldurtmak veya kaplatmak abdest ve gusle engel olur mu? Tedavi amacıyla diş doldurmak veya kaplatmak caiz olup abdest ve guslün sıhhatine engel teşkil etmez. Ancak çıkarılıp takılabilen/sabit olmayan dişlerin gusül abdesti esnasında ağzı yıkarken (mazmaza) çıkarılması gerekir. Diş dolgusu yapıldıktan ve dolguyu korumak için üstü de kaplandıktan sonra, dolgu ve kaplamanın dışı, dişin dış kısmı hükmünü alır. Bu sebeple, ağız yıkanınca, kaplama yapılan dişler de yıkanmış sayılır. Bu nedenle kişi, gerektiğinde tedavi amaçlı olarak dişlerine dolgu veya kaplama yaptırabilir ve abdest ya da gusül alıp, ibadetlerini yapabilir. Yapılan bu işlem tedavi amaçlı ve zorunlu olduğundan, mezhepler arasında bir ihtilaf söz konusu değildir. Diş dolgusu veya kaplaması konusundaki ihtilaflar, guslün veya abdestin geçerli olup olmayacağı konusuyla alakalı bir durum değildir. Çıkan dişin yerine bağlandığında kullanılan tel veya başka bir madde, çok sıkı bağlanacağı için, suyun altına girmesine engel olur. Buna rağmen fukaha, kopan dişi yerine bağlatmanın caiz olduğunda görüş birliği içindedirler.

33 ABDESTLE ALAKALI FIKHİ SORULAR
İdrar torbası kullanmak zorunda olan hastaların abdesti bozulmuş olur mu? Devamlı burun kanaması, idrarı tutamama, kusma, yaranın devamlı kanaması, kadınlardaki akıntı gibi abdesti bozan ve en az bir namaz vakti süresince devam eden ve her namaz vaktinde tekrarlanan bedenî rahatsızlıklara özür/mazeret, böyle kimselere de özür sahibi kimse denilir. Buna göre; kendisinden devamlı idrar geldiği için idrar torbası kullanmak zorunda olan hastalar, dinî açıdan özür sahibi konumundadırlar. Özür sahipleri, her namaz için vakit çıktığında abdest almak suretiyle namazlarını kılarlar. Bu abdestle vakit içinde diledikleri kadar farz veya nafile namaz kılabilirler. Ancak mümkün olduğunca namaza başlamadan önce torbadaki idrarın boşaltılmış olmasına dikkat edilmelidir. Bu nedenle abdeste başlamadan önce idrar torbası boşaltılmalıdır. Şu kadar var ki, vakit namazı için abdest alındıktan sonra, torba içinde biriken idrar ile kılınan namaz geçerlidir. Bu özürleri dışında abdesti bozan başka bir hal olmadıkça, vakit içinde abdestleri devam eder, vakit çıkınca bozulur.

34 ABDESTLE ALAKALI FIKHİ SORULAR
Abdest alabilecek uygun ortam bulamayan bir kadın teyemmüm ederek namazını kılabilir mi? Yalnızca erkeklerin veya hem erkeklerin hem de kadınların bulunduğu bir ortamda gusül abdesti almak durumunda kalan bir kadın gusül abdestini tehir eder. Dolayısıyla, suyu kullanmaktan aciz olduğu için teyemmüm ederek namazını kılar. Abdest alabilecek uygun ortam bulamayan kadın ise, namaz vaktinin sonlarına kadar bekler. Eğer vaktin çıkacağından korkarsa teyemmüm ederek, namazını kılar. Ancak o namazı iade eder .

35 ABDESTLE ALAKALI FIKHİ SORULAR
Su mevcut olduğu halde abdest alıncaya kadar namaz vaktinin çıkmasından endişe eden kişi teyemmümle namaz kılabilir mi? Abdest alma imkânı varken, cuma namazı ve vakit namazları gibi vaktinde kılınamadığı zaman kaza edilen namazların, vaktin çıkacağı endişesi ile teyemmüm ederek kılınması caiz değildir. Zira abdest alındığı takdirde bu namazlara yetişilemezse, cuma namazı yerine öğle namazı, vakit namazı yerine kaza namazı kılınır. Maliki Mezhebi’ne göre, su ile abdest alma imkânı var iken, abdest veya gusül alındığı takdirde beş vakit namazdan birinin vakti geçecek ise bu namaz teyemmüm ederek kılınır. Varis çorabı üzerine mesh yapılabilir mi? Varis hastalığından dolayı ayağa giyilmesi gereken özel çoraplar, kırık, çıkık üzerindeki sargı hükmün dedir. (İbn Mace,Taharet,134.) Bu itibarla, varis çorapları üzerine meshedilmesinde bir sakınca yoktur

36 ABDESTLE ALAKALI FIKHİ SORULAR
Kol ve bacakları olmayan kimsenin abdesti eksik olur mu? Yüce Allah din konusunda bize hiçbir zorluk yüklememiştir. (Hacc, 22ı78.) “Köre, topala da vebal ve hastaya güçlük yoktur.“ (Fetih, 48ı17.) anlamındaki ayetler buna delildir. İnsanlar ancak yapabileceklerinden sorumludurlar. Hastalığı veren de yükümlülükleri yükleyen de Allah’tır. Dolayısıyla kişi gücü neye yetiyorsa onu yapmakla mükelleftir. Kol ve bacakları olmayan kişiden abdestte bu organları yıkama yükümlülüğü düşer. Ancak bu kimsenin, bu özründen dolayı namaz yükümlülüğü düşmez. Kendisine abdest aldıracak yardımcı birileri yoksa ve kendisi de bir şekilde abdest alma yöntemi bulamazsa, yüzünün iki yanını toprak veya toprak cinsinden bir şeye dokundurarak teyemmüm eder. Elleri ve kolları olmayan veya kesilmiş olan kimse yalnız yüzünü yere sürerek teyemmüm yapar. Eğer yüzünde bir yara veya özür varsa teyemmüm etmeksizin namazı kılar. Bu imkâna da sahip değilse, namazını yapabildiği şekilde ima ile kılar. Özürlü bir kimse, ancak kendisi gibi özürlü birisine namaz kıldırabilir.

37 ABDESTLE ALAKALI FIKHİ SORULAR
Saç boyası, kına, ruj, oje, jöle gibi makyaj malzemeleri abdest ve gusle mani midir? Abdest alırken, yıkanması gereken uzuvlardan birinde kuru yer kalırsa, abdest sahih olmaz. Gusülde ise vücutta, suyun ulaşabildiği her yerin yıkanması gerekir. Bu itibarla, abdest veya gusül alacak kimsenin, yıkanması gereken uzuvlarında, suyun altına ulaşmasına engel olacak bir tabaka bulunmamalıdır. Oje gibi vücut üzerinde tabaka oluşturup suyun bedene ulaşmasına mani olan maddeler abdest ve gusle engel olur. Bunların abdest veya gusülden önce giderilmesi gerekir. Buna karşılık deri üzerinde tabaka oluşturmayan saç boyası, kına gibi maddeler abdest ve gusle mani değildir. Tuvalette abdest alınabilir mi? Tuvalette abdest alınmasında bir sakınca yoktur. Ancak böyle yerlerde besmele, zikir ve duaların içten söylenmesi uygun olur.

38 ABDESTLE ALAKALI FIKHİ SORULAR
Abdest ve gusülün tam olup olmadığı konusundaki vesveseye itibar edilir mi? Vesvese, çeşitli sebeplerle insanın yaşadığı kararsızlık, şüphe ve kuruntu halidir. Vesvese sebebi ile, gusül ve abdestin tekrarlanması gerekmez. Vesvese gelse bile abdest ve gusle devam edilmelidir. Kişi vesveseye itibar etmemeye çalışmalı, içe doğan şüphe ve tereddüt hallerinin asılsız olduğunu kendine telkin etmeli, ayrıca zaman zaman Felak ve Nas Surelerini, anlamlarını da düşünerek okumalıdır. Güneş enerjisiyle ısıtılan suyla abdest ve gusül alınır mı? Güneş enerjisi ile ısıtılan su ile, temiz olmak kaydıyla, abdest almak ve gusletmekte dinen bir sakınca yoktur.

39 ABDEST ALIRKEN İÇ HUZURU YAKALAMAKTA GEREKLİDİR
İyi veya kötü hareketleri organlarımızla yaparız. El işler yapar, yıkar ve yazar; ağız yer içer, iyi ve kötü sözler söyler, konuşur; burun koklar, gözler görür, kollar saldırır ve yakalar; kulaklar işitir ve dinler; ayaklar ise bizi pek çok yere götürür. Bütün bunlar zaman zaman günah ve yasak sınırını aşabilir. İşte abdest sırasında içimizden geçireceğimiz dualarla, söz konusu edilen olumsuz hareketlerin etkisinden kurtulmaya çalışabiliriz. Abdest alacak kimse önce niyet eder. Bu bir rûhî-mânevî hazırlıktır. Hakk'ın huzuruna çıkmaya niyet etmek ve hazırlanmak demektir. Sonra besmele çekerek ve Allah'ın yardımını dileyerek abdeste başlar. Abdest alan insan samimî bir dille ve içten bir duyguyla, eksiklik ve hatalarını Hakk'ın huzurunda itiraf edip, bunları yıkamasını ve silmesini kulluğa yakışan bir tavırla O'na arz eder, duasının kabulü için yalvarıp yakarır. Böylece bilinci ve içtenliği ölçüsünde ruhen temizlenip arınmış bir halde huzura varmaya, namaza durmaya hazır hâle gelir.

40 ABDEST ALIRKEN İÇ HUZURU YAKALAMAK
Su nasıl maddî kirleri temizliyorsa, tövbe de manevî kirleri yok eder diye düşünerek abdest organlarımı yıkamalıyım. Halkın gördüğü yer olan bedenimi ve elbisemi temiz tutar da Hakk'ın nazar ettiği yer olan kalbimi tertemiz tutmazsam yanlış yapmış olurum diye inanmalıyım. Bedenim gibi kalbimi de kötü ve kirli şeylerden arındırmaya çalışmalıyım şuurunda bir abdes gerçek mahiyeti ile abdest olmuş olur. Şemsî'nin dediği gibi: " Pâdişah konmaz saraya hâne mâmur olmadan.” önce hanemizi mamur hale getirelim kalbimizi tezkiye edlim sonra organlarımızı temizleyeli. Yûnus Emre söylüyor: " Tanla durup başın kaldır ellerini suya daldır / Hem şeytanın boynunu vur hem nefs dahi ölse gerek." (“Abdestin İç Anlamı” Prof. Dr. Mehmet Demirci) Beyazid-i Bistâmî şöyle dermiş: "Ne zaman dünya düşüncesi gönlümden geçse abdest alırım; âhiret düşüncesi geçince de gusül yaparım."

41 Prof. Dr. Mehmet Demirci hocamızın Altınoluk dergisinde yayınlanmış olan “Abdestin İç Anlamı” isimli makalesinde Gönül ehli kimseler iç anlam olarak abdestin ve temizliğin beş derecesinden söz ettiklerini belitir ve bunları İçten dışa doğru şöylece sıralar:

42 Rûhun abdesti: Rûhun, hayvanlık seviyesine ait bilgisizlikten ve Allah'tan gayri şeyleri görme gafletinden arınmasıdır. Ruh Allah'tan gayrı şeyleri görmekten arınsa, Gaffar olan Allah'ın nûru onu kuşatır. Kötü düşüncelerini temizlese takvâ elbisesine kavuşur. Nefsin tezkiye ederse iç huzuruna ve itmi'nâna ulaşır.

43 2. Sırrın abdesti: Burada "sır", rûhun rûhu demek olup; onun abdesti gösterişten (riyâ), arzu ve isteklerin esiri olmaktan, kendini beğenmişlikten, baş olma tutkusundan, aşırı dünya isteği ve mevki sahibi olma ihtirasından arınmaktır. Bunun neticesinde ihlâs nûru ortaya çıkar. Dünya sevgisinden arınırsa âhiret sevgisi doğar.

44 3. Kalbin ve gönlün abdesti: İki yüzlülük, bozgunculuk ve kötü ahlâktan uzak durmaktır.
Büyüklenme yıkanınca, alçak gönüllük doğar. Çekememezlik kirleri yıkansa, iyilik; düşmanlık yıkansa, Allah sevgisi görünür.

45 4. Dilin abdesti: Yalan, dedi-kodu, iftira ve boş sözden, insanların ayıplarını merak etmekten ve gizli hallerini ortaya çıkarmaktan, faydasız konuşmaktan uzak durmaktır. Yalan ve koğuculuk yıkansa, doğruluk ve vefâ doğar. İftira ve itham etme yıkansa, sevgi görülür. Faydasız ve boş söz bırakılsa yararlı şeyler konuşulur veya Allah'ın adı anılır.

46 5. Zâhir abdesti: Bu, bildiğimiz abdesttir.
Neticesinde Abdest alan kimsenin yüzünü yıkaması, mahşer günü yüzünün nurlu olmasına yol açar. Kolunu yıkayınca cömertlik nurları hasıl olur. Ayrıca amel defterinin sağ eline verilmesi gibi bir lûtfa erişir. Ayağını yıkayınca, âhiretteki manevî engelleri kolaylıkla geçme imkânı doğmuş olur.

47 ABDEST ALIRKEN İÇ HUZURU YAKALAMAK
Abdest alırken gerçekleşen dış temizliğin, iç temizliği ile birlikte gelişmesi için şunlar da tavsiye edilir: Eller yıkanırken kalbin de aşırı dünya sevgisinden yıkanması gerekir. Ağıza su alınırken, onunla boş şeyleri anmamaya azmetmelidir. Yüz yıkandığı zaman, yüzü Hak'tan başka şeylere çevirmemeye söz vermelidir. Ayağı yıkarken, Hak yolda bulunma gayreti pekiştirilmelidir. Dış temizlik su ile, iç temizlik ise tövbe ile ve Hakk'ın kapısına dönmekle mümkün olur.

48 Bedenin bütün uzuvlarına madden ve manen abdest aldırmak gerekir
Bedenin bütün uzuvlarına madden ve manen abdest aldırmak gerekir. Bedene su ile nasıl ki abdest aldırıyorsak, her bir uzvumuzu Yaratının rızasına uygun işler yaptırmak suretiyle manevi abdestimizide almamız gerekmektedir. Abdestin suyu günaha bakan gözleri, günahla kızaran yüzü de arındırır. Ağzı abdest suyu ile çalkaladığımız zaman, bizi günaha sokan kelimeler, bu kelimeleri oluşturan dil ve dişler pir-ü pak olur. Başımızı mesh ettiğimizde zihnimizden geçen günahlar bir bir dökülür. Kulaklara değen abdest suyu bu organın dikkat kesilip dinlediği günahkar sözleri siler süpürür. Ve en nihayet bizi günahın kapısına kadar yürüten ayaklarımızı yıkarız. Onlar da günahtan kurtulmuş olur. Yüce Rabbim abdestimizi en güzel şekilde alıp ibadetlerimizi kendi rızasına uygun olarak yapmayı cümlemize nasip etsin.

49 حَقٌّ لِلّٰهِ عَلَى كُلِّ مُسْلِمٍ أَنْ يَغْتَسِلَ
فِي كُلِّ سَبْعَةِ أَيَّامٍ يَغْسِلُ رَأْسَهُ وَجَسَدَهُ “Her Müslümana her hafta yıkanmak-boy abdesti almak, başı ve cesedi yıkamak Allah’ın hakkıdır / toplumsal görevdir.” (Müslim, Cuma, 9.)

50 إِذَا أَرَادَ أَحَدُكُمْ أَنْ يَأْتِيَ الْجُمُعَةَ فَلْيَغْتَسِلْ
Peygamberimiz (a.s.), “Sizden biriniz Cuma namazına geldiğiniz zaman, yıkansın, boy abdesti alsın.” (Müslim, Cuma, 2) غُسْلُ يَوْمِ الْجُمًعَةِ عَلَى كُلِّ مُحْتَلِمٍ وَسِوَاكٌ. وَيَمَسّ مِنَ الطِّيبِ مَا قَدَرَ عَلَيْهِ “Cuma günü, boy abdesti almak, dişleri fırçalayıp temizlemek ve güzel koku sürünmek ergenlik çağına gelmiş her kişiye gereklidir.” (Müslim, Cuma, 7)

51 GUSLÜ YAPMAYI GEREKTİREN DURUMLAR
Cünüplük: dokunmak, bakmak, düşünmek ve ihtilam olamak (rüyada cinsel ilişkide bulunmak) suretiyle şehvetle (cinsel arzuyla) gelen meninin dışarı çıkması Cinsel ilişki: Kadın ve erkeğin cinsel ilişkide bulunması (cinsel ilişkide meninin gelip gelmemesi önemli değildir. Cinsel uzuvların birbirine teması gusül için yeterlidir.) Kadınlarda hayız akıntısı kesilince: (adet/aybaşı hali sona erince) Hz. Peygamber de Fatıma Binti Ebî Hubeyş’e şöyle demiştir: “Hayız kanı geldiğinde namazı bırak. Kesildiğinde guslet ve kıl.” Nifas kanı kesilince: çocuk doğuran kadının lohusalık hali bitince / düşük yapan kadın da gusleder. Cenazeye gusül abdesti aldırmak: Şehit olmayan müslüman ölünün boy abdesti aldırılması İslâm toplumuna yükletilen kifâî bir farzdır.

52 GUSLÜ YAPMAYI GEREKTİREN DURUMLAR
İhtilam olan veya cinsel ilişkide bulunan kimse idrar yapmadan veya epeyce yürümeden veya uyumadan yıkanıp ta sonra meni akıntısı gelse yeniden gusül yapması gerekir. Uyandığında ihtilam olmuş olan kimse ister rüya görmüş olsun ister görmemiş olsun gusül yapar. Baygın veya sarhoş kendisine geldikten sonra meni zannettiği bir ıslaklık bulursa ihtiyaten gusletmesi gerekir. Ağır bir şey kaldırmak veya yüksek bir yerden atlamak gibi bir sebeple meni çıksa gusül gerekmez.

53 Mezî ve vedî sebebiyle gusül gerekmez.
MENİ, MEZİ, VEDİ Meni; şehvetin arttığı bir anda, tazyikle dışarı çıkan yoğun sıvıdır. Kadının menisi ince ve sarıdır. Mezî: Beyaza yakın ince bir sıvı olup, eşlerin sevişmesi sırasında cinsel organdan dışarı çıkar. Vedî: Küçük abdest bozduktan sonra cinsel organdan gelen kalınca bir sıvıdır. Mezî ve vedî sebebiyle gusül gerekmez. Mezî ve vedîde yalnız cinsel organ yıkanır ve abdest alınır. Çünkü Allah’ın elçisi; “Her erkekten mezî çıkar ve bundan dolayı abdest almak gerekir”

54 “Mezide abdest menide gusül vardır”
MENİ, MEZİ, VEDİ Hz. Ali şöyle demiştir: “Ben mezisi çokca gelen bir kişi idim. Hz. Peygamber’e sordum da şöyle buyurdu: “Mezide abdest menide gusül vardır”

55 PEYGAMBERİN GUSLÜ YAPMA ŞEKLİ
Hz, Âişe (r. anhâ), Rasûlullah (s.a.s)’ın gusül abdestini şöyle aldığını anlatmıştır: “Rasûlullah, cünüplükten dolayı gusledeceği vakit, önce ellerini yıkamakla başlar, sonra sağ eliyle soluna (su) boşaltıp, avret yerini yıkar, sonra abdest alır. Ondan sonra su alarak parmaklarını saçlarının dibine kadar sokar. Daha sonra başına üç avuç su döker, ondan sonra da vücudunun diğer kısımlarına su dökerdi. Arkasından da ayaklarını yıkardı.”

56 GUSLÜN FARZLARI 1. Ağza dolu dolu su vermek
2. Buruna dolu dolu su vermek 3. Bütün bedeni yıkamak

57 GUSÜL YAPARKEN DİKKAT EDİLECEK BAZI HUSUSLAR
“Her bir saç telinin altında cünüplük vardır. Bu bakımdan saçları yıkayınız ve teni de iyice temizleyiniz.” Kulak, göbek çukuru, bıyık, kaş ve sakalın iç kısımları, baştaki saçlar, avret yerlerinin dış kısımları; kapanmış küpe deliklerine, tırnak aralarına, sünnet olmamış kimsenin sünnet yerindeki derinin altına, dişlerin arasında nohut büyüklüğünde bir yiyecek parçası kalmışsa bunun altına ve parmak aralarına dikkat edilerek suyun ulaşması sağlanmalıdır. Kadınların aşağıya sarkmış örülü saçlarını çözmeleri ve yıkamaları gerekmez. Suyun saçların dip kısımlarına yani başın derisine ulaşması yeterlidir.

58 GUSÜL ABDESTİNİN SÜNNETLERİ
Gusle besmele ve niyet ile başlamak. Öncelikle elleri ve avret yerini yıkamak, bedenin herhangi bir yerinde pislik varsa onu temizlemek. Gusülden önce abdest almak. Üç defa başa, sonra üç defa sağ, üç defa sol omuza su dökerek, her defasında suyu bedenin her tarafına ulaştırmak Suyu ilk döküşte bedeni ovmak Guslederken su israf etmemek, az da kullanmamak. Kimsenin göremeyeceği bir yerde yıkanmak. Tenha bir yerde yıkanılsa bile, avret yerlerini açmamak. Eğer avret yeri açılırsa kıble tarafına dönmemek. Guslederken konuşmamak. Gusül bitince bedeni bir havlu ile kurulamak. Gusülden sonra çabucak giyinmek.

59 SÜNNET VE MENDUP OLAN GUSÜL ÇEŞİTLERİ
Cuma namazı için Bayram namazları için Hac ve umre ihramı için Hac görevini yapanın zeval vaktinden sonra Arafat’ta Baygınlıktan, Çılgınlıktan, Sarhoşluktan Ayılan, Ölü Yıkayan, Günahından Tevbe Eden, Yoldan Gelen, Bir Topluluğa Giden, Yeni Elbise Giyen, Yağmur Duasına Çıkan, Berat Ve Kadir Gecelerine Kavuşan Kimselerin Gusül Yapmaları Menduptur.

60 CÜNÜP OLAN KİMSEYE YAPMASI HARAM OLAN ŞEYLER
Namaz Kılmak Kur’an Okumak Kur’an’a El Sürmek Camiye Girmek Kabe’yi Tavaf Etmek

61 GUSÜLSÜZ OLARAK YAPMALARI CAİZ OLAN HUSUSLAR DA ŞUNLARDIR
Zikretmek, Tesbih Çekmek, Salât’ü Selâm Getirmek, Kur’an Âyetlerini Kelime Kelime Öğretmek, Dua Maksadıyla Kur’an’dan Âyetler Okumak, Kelime-i Şehadet Getirmek, Kur’an’a Bakmak, Bir Kılıf İçindeki Kur’an’a El Sürmek, Uyumak.

62 GUSULDE MEKRUH OLAN DURUMLAR
Abdestte Mekruh Olan Şeyler Gusülde De Mekruhtur Suyu İsraf Etmek, Çok Az Su Kullanmak, Suyu Yüze Çarpmak, Gereksiz Yere Konuşmak, Özürsüz Olarak Başkasından Yardım İstemek … Gusülde Dua Okumak Avret Yerleri Örtülü Bulunmadıkça Kıbleye Doğru Dönülmez. Cünübün; Dini Kitaplardan, Herhangi Birini Elle Tutması Ve Okuması, Elini Ağzını Yıkamadan Yiyip İçmesi, Eliyle Tutmadığı Bir Kâğıda Kur’an Âyetlerini Yazması Mekruhtur.

63 FETVA: Deniz, Göl, Nehir Veya Havuzda Gusül Abdesti Alınır mı?
Bir kimse, ağzına ve burnuna su almak suretiyle, deniz, göl, nehir veya havuza dalsa yahut yağmur altında durup bütün vücudu ıslansa gusül farizası yerine gelmiş olur.

64 FETVA: Cünüp Olan Kimse Yemek Yiyebilir Mi?
Cünüp iken yemek yeneceği veya içileceği zaman elleri yıkamak ve ağzı çalkalamak gerekir.

65 FETVA: Oruçlu İken Uykusunda Cünüp Olan Kimsenin Orucu Bozulur Mu?
Ramazanda cünüp olarak sabaha ulaşan veya gündüz uyuyarak boşalan kimsenin orucu bozulmaz.

66 FETVA: Camide İhtilam Olan Kimsenin Durumu Nedir?
Mescit içinde yatan kimse ihtilam olsa dışarı çıkmak için teyemmüm eder, dışarı çıkmaktan korkarsa, teyemmüm ile oturur, fakat bununla ne okuyabilir ve ne de namaz kılabilir.

67 FETVA: Guslederken Ve Abdest Alırken Vesvese Sebebiyle Organları Tekrar Tekrar Yıkamanın Hükmü Nedir? Vesvese, çeşitli sebeplerle insanın yaşadığı kararsızlık, şüphe ve kuruntu halidir. Bu, çoğu kere abdest ve guslün alınıp alınmadığı, tamam olup olmadığı ya da bozulup bozulmadığı şüphesi şeklinde ortaya çıkmaktadır. Gusül ve abdest alan kişinin vesvese sebebi ile gusül ve abdestini tekrarlaması gerekmez. Hatta kişi bu tür vesveselere itibar etmemeli (İbn Mace, Taharet, 48), içine doğan şüphe ve tereddüt hallerinin asılsız olduğunu kendine telkin etmeli, ihtiyaç duyulması halinde psikolojik tedaviye yönelmeli; ayrıca manevi destek olarak Felak ve Nas Surelerini anlamlarını da düşünerek okuyup bu halden kurtulmak için Allah’a dua etmelidir.

68 FETVA: Sezaryen yöntemi ile doğum yapmak guslü gerektirir mi?
Doğum, organları belirmiş olan çocuğun düşmesi ya da sezaryen işleminden sonra çoğunlukla kadında bir süre kanama olur. Buna lohusalık kanı denir. Nadiren kan gelmediği de olur. Lohusalık kanı en fazla kırk gün devam eder. Kırk günün sonunda lohusalık hali sona ermiş olur. Sezaryen yöntemi ile çocuk dünyaya getirmek de lohusalık açısından normal doğum ya da düşük yapmak hükmündedir. Doğum, düşük veya sezaryenden sonra rahimden kan gelmezse kadın ilk fırsatta guslederek lohusalık (nifas) halinden temizlenir. Rahimden kan gelirse, kanın kesilmesinden sonra gusletmek gerekir (el-Mevsıli, el-İhtiyar, I, 3; es-Serahsi, el-Mebsut, III, 210).

69 FETVA: Bedenin herhangi bir yerine sürülen boyalar abdest ve gusle engel midir?
Abdestte ilgili organların, gusülde ise tüm bedenin yıkanması farzdır. Bu itibarla abdest veya gusülde, yıkanması gereken uzuvlarda, suyun deriye ulaşmasına engel olacak herhangi bir tabaka bulunmamalıdır. Bu tür maddelerin abdest ve gusülden önce vücuttan temizlenmesi gerekir. Ancak kına gibi suyun deriye geçmesine engel olmayan boyalar abdest ve gusle mani değildir. Zira pek çok hadis, sahabilerin kına kullandıklarını (Ebu Davud, Tereccül 19; İbnu Mace, Libas, 34), Hz. Peygamber (s.a.s.)’in de kına kullanmayı tavsiye ettiğini göstermektedir (Ebu Davud, Tereccül, 18; Tirmizi, Libas, 20).

70 FETVA: lens gusle engel midir?
Abdest ve gusülde gözün iç kısmının yıkanması farz değildir (Mevsıli, el-İhtiyar, I, 11). Zira gözlerin iç kısmını yıkamakta meşakkat vardır. Ayrıca bu durum gözlere de zarar verebilir. Bu itibarla lens gözlerin iç kısmına konulduğundan abdest ve gusle engel değildir.

71 FETVA: Kadınların fitil kullanması gusül gerektirir mi?
Fitil kullanmak, gusül almayı gerektirmez. Çünkü guslü gerektiren şey, meni gelmese bile filen cinsel temas veya erkekten meni gelmesi, kadının da orgazm olma halidir. Dolayısıyla, kişi orgazm olmadığı sürece fitil kullanmakla gusül gerekmez.

72 FETVA: Adet döneminde, lohusalıkta yahut cünüpken vücut genel temizliği yapmakta bir sakınca var mıdır? Bazı kaynaklarda cünüplük, lohusalık ve hayız hallerinde gusletmeden saç ve tırnakları kesmenin, koltuk ve kasık temizlemenin tenzihen mekruh olduğu değerlendirilmesi yapılmıştır (Fetavay-ı Hindiyye, V, 358). Ancak bu konuda bir ayet ya da hadis bulunmamaktadır. Öte yandan diğer bazı kaynaklarda, yapılan bu değerlendirmenin uygun olmadığı da ifade edilmiştir (Büceyrimi, Tuhfetü’l-Habib, I, 364, Beyrut, 1996; Dimyati, İanetü’t-Talibin, Beyrut, I, 79).   Bu sebeple cünüp, lohusa ve hayız halinde olanların gusletmeden saç ve tırnaklarını kesmesinde; koltuk ve kasık temizliği yapmasında bir sakınca yoktur (Buhuti, Keşşafü’l-Kına’, I, 158, Beyrut, 1402).

73 FETVA: Çıplak olarak banyo yapılabilir mi?
Banyoda tek başına yıkanırken, başkaları tarafından görülmemek için bütün tedbirleri almak kaydıyla, avret yerlerinin örtülmemesi caizdir.  

74 FETVA: Besmele ve niyet unutulduğunda gusül veya abdest sahih olur mu?
Abdeste ve gusle başlarken niyet etmek ve besmele çekmek sünnettir (Merğinani, Hidaye, I, 12). Bu bakımdan niyet etmeden ve besmele çekmeden alınan abdest ve gusül geçerlidir. Şu kadar var ki, abdest ve gusülden önce besmele ve niyetin unutulması sünnet sevabından mahrum olunmasına neden olur.   Şafi mezhebine göre ise abdest ve gusülde niyet farz, gusle başlarken besmele çekmek ise sünnettir (Şirbini, Muğni’l-muhtac, Daru’l-Marife, Beyrut, 1418/1997, I, 85-86; Yusuf el-Erdebili, el-Envar, I, 31-39).  

75 FETVA: Abdest veya gusül alırken konuşmak abdeste veya gusle zarar verir mi?
Abdest veya guslederken konuşmak abdeste veya gusle zarar vermez. Ancak, bir ihtiyaç olmadıkça konuşmamak adaptandır. Abdest veya gusül almaya başlayan kişi, yaptığı ibadete odaklanmalı, dünyevi meşguliyet, duygu ve düşüncelerden mümkün olduğunca uzaklaşmalıdır (Şurunbülali, Meraki’l-Felah, Mektebetü’l-Asriyye, 1425/2005, I, s. 49). Bu itibarla, ihtiyaç olmadıkça abdest veya boy abdesti alırken konuşulmamalıdır. Bir zaruret veya ihtiyaç halinde konuşmakta ise bir sakınca yoktur.

76 FETVA: “Gusülden sonra abdest alan bizden değildir” diye bir hadis var mıdır?
Bazı kaynaklarda “Gusülden sonra abdest alan bizden değildir” anlamında bir rivayet yer almakta ise de (Taberani, el-Mucemü’l-Kebir, Bsk. Mektebetü’l-Maarif, Musul, 1983, II, s. 267), hadis alimleri bu rivayetin illetli olduğunu belirtmişlerdir (Nasiruddin el-Elbani, Zaifu’l-Cami, 2. Baskı, 1990/1410, 797, No 5535). Nitekim İbn Ömer, ‘hangi abdest gusülden daha umumidir ki! ‘ diyerek gusülden sonra abdeste ihtiyaç olmadığını belirtmiştir (Taberani, el-Mucemü’l-Kebir, 1983, XII, s. 371). Hz. Aişe validemiz de, Hz. Peygamber (s.a.s.)’in gusül abdesti aldıktan sonra namaz abdesti almadığını rivayet etmiştir (Tirmizi, Taharet, 79).

77 FETVA: Guslederken suyun küpe deliklerine ulaşması şart mıdır?
Guslün farzları, ağzı, burnu ve bütün bedeni hiç kuru yer kalmayacak şekilde tam olarak yıkamaktır. Kur’an-ı Kerim’deki “Eğer cünüp iseniz, iyice temizlenin (yıkanın)” (Nisa, 4/43; Maide 5/6) emri gereği, bedenin zahmetsiz yıkanabilen bütün organlarını birer defa yıkamak gerekir (İbn Abidin, Reddü’l-muhtar, I, ). Yıkanmasında güçlük ve zahmet olan göz, tıkanmış küpe deliği gibi yerleri yıkamak ise farz değildir (İbn Abidin, Reddü’l-muhtar, I, 152). Gusül esnasında, kadının, küpelerini ve dar olan yüzüğünü oynatması gerekir. Kulak deliğinde küpe bulunmazsa kulağını yıkarken deliğe su girmesi yeterlidir. Suyun kulak deliğine ulaşması konusunda önemli olan, galebe-i zan yani kalbin kanaatidir (İbn Abidin, Reddü’l-muhtar, I, 152, 155).  

78 FETVA: Sarhoş olan birinin ayılınca gusül abdesti alması gerekir mi?
Gusül cinsel ilişkiden veya şehvetle meni gelmesinden/orgazm olmaktan dolayı ya da kadınların adet ve loğusalıkları bittiği zaman gerekir. Bunlardan birisinin bulunmaması durumunda ayık için gusül gerekmediği gibi sarhoş için de gerekli değildir. Fakat sarhoşken durumunun ne olduğunu bilemez bir halde olduğu için yıkanması iyi olur (İbn Abidin, Reddü’l-muhtar, I, 170). Ancak sarhoş veya bayılmış olan bir kimse kendine geldiğinde, çamaşırında meni bulursa, gusletmesi gerekir.

79 FETVA: Vücudunda akupunktur bantları bulunan kimse abdest veya gusül alabilir mi?
Bir rahatsızlıktan dolayı üzerinde sargı bulunan bir organın abdest alırken su ile yıkanması sağlık açısından zararlı ise, bu sargı çözülmeyip üzerinin mesh edilmesiyle yetinilir (İbn Mace, Taharet, 134). Yapılan bu mesh o organı hükmen yıkama sayılır (İbn Abidin, Reddü’l-muhtar, Beyrut, 1421/2000 I, 134 vd. ).   Sağlık amaçlı uygulanan akupunktur tedavilerinde, kullanılan iğnelerin ve üzerlerindeki bantların çıkartılıp tekrar takılması mümkünse ve sağlığa zararlı değilse çıkartılıp altları yıkanmalıdır. Tedavi süresince çıkartılıp takılmaları mümkün değilse ya da çok büyük külfet gerektiriyorsa, kullanılması gerekli olduğu müddetçe gusül ve namaz abdestine mani olmaz. Bu durumda sargı bezi üzerine mesh hükümleri geçerli olur.

80 FETVA: Gusülde ağza ve burna su vermenin ölçüsü nedir?
Gusül abdesti alırken, ağza ve buruna su vermek farzdır. Ağza su verirken suyu boğaza kadar ulaştırıp ağzı çalkalamak  ve buruna su verirken de genize kadar da suyu çekmek ise sünnettir. Bu hüküm oruçlu olmayan kimseler içindir. Oruçlu olanların boğaza veya genize su kaçma ihtimali olduğu için böyle yapmaları uygun olmaz. Onlar gusülde ağza ve burna su verirken abdestte yaptıkları gibi yaparlar (İbn Abidin, Raddu’l-Muhtar, Riyad, 1423/2003, I, 237, 291).

81 FETVA: Guslederken yellenmek, gusle yeniden başlamayı gerektirir mi?
Gusül abdesti alırken, yellenme, burun kanaması, yaranın kanaması vb. namaz abdestini bozan şeylerden birinin meydana gelmesi, gusle yeniden başlamayı gerektirmez. Çünkü bunlar, kişinin cünüp olmasını gerektiren hususlardan değildir (Mevsıli, el-İhtiyar, İstanbul, ts. , I, 12). Ancak gusülden sonra namaz kılmak isteniyorsa, o zaman namaz için abdest alınması gerekir.

82 FETVA: Rüyasında avret yeri (cinsel organ) gören kimseye gusül gerekir mi?
Bir kişinin rüyasında ilişkide bulunmaksızın sadece cinsel organ (avret yeri) görmesi gusül abdesti almasını gerektirmez. Bunu görenin erkek veya kadın olması fark etmez. Ancak kişinin rüyasında cinsel organ görmesinden dolayı orgazm olup, meni gelmesi halinde ise gusül gerekir. Gusül uykuda veya uyanık halde iken avret yeri/cinsel organ görmekten değil, şehvetle meni gelmesinden dolayı gerekli olur (Merğinani, el-Hidaye, I, 16, İbn Abidin, Reddü’l-muhtar, I, 164).

83 FETVA: Eşler birlikte çıplak olarak banyo yapabilirler mi?
Eşler arasında avret konusunda bir sınırlama olmadığı için bir arada banyo yapmalarında sakınca bulunmamaktadır. Zira Hz. Peygamber (s.a.s.)’in eşleriyle birlikte yıkandığı bilinmektedir (Buhari, Gusül, 2).

84 FETVA DURUMU Şeh­vet­le ye­rin­den ay­rı­lıp, şeh­vet ke­sil­dik­ten son­ra dı­şa­rı­ya çı­kan me­ni­den do­la­yı Ebû Hanîfe ile İmam Mu­ham­med’e gö­re gu­sül ge­re­kir. İmam Ebû Yûsuf’a gö­re ise ge­rek­mez. Bu gö­rüş ay­rı­lı­ğı­nın et­ki­si, şu gi­bi du­rum­larda gö­rü­lür: Rü­ya­da şeh­vet­le ye­rin­den ay­rı­lan cin­sel or­gan tu­tu­lup şeh­vet sükûn bul­duk­tan son­ra dı­şa­rı­ya çı­kan me­ni­den do­la­yı Ebû Yûsuf’a gö­re gu­sül ge­rek­mez. Özel­lik­le yol­cu­luk­ta ve­ya kış mev­si­min­de bu gö­rü­şe uyul­ma­sı ko­lay­lık sağ­lar. Yi­ne, cinsî mü­na­se­bet­ten son­ra, fa­kat uyu­ma­dan kü­çük ab­dest boz­ma­dan ve­ya bi­raz yü­rü­me­den ön­ce gus­le­der, son­ra da şeh­vet­siz ola­rak me­ni ge­lir­se Ebû Hanîfe ve İmam Mu­ham­med’e gö­re gus­lü ia­de et­me­si ge­re­kir­ken, Ebû Yûsuf’a gö­re ge­rek­mez.

85 Özür ne demektir? Özürlü kimse ne zaman ve nasıl abdest alır?
Özür “sonradan ortaya çıkan ve mükellefin işini kolaylaştırmaya yarayan durum” olarak da tanımlanır (İbnu Emiru Hac, et-Takrir ve’t-tahbir, ll, 204). Fıkıhta özür kavramının en çok kullanıldığı konuların başında sürekli devam eden abdest bozucu haller gelir. Sürekli burun kanaması, idrarını tutamama, sürekli kusma, yellenme, yaranın sürekli kanaması ve akması, bayanların akıntıları, (bayanlar için hayızda üç günden az veya on günden çok; nifasta kırk günden çok kan gelmesi gibi durumları) gibi abdesti bozan ve kısmen süreklilik taşıyan bedeni rahatsızlıklara özür, böyle kimselere de özür sahibi denilir (Kasani, Bedaiü’s-Sanai, l, 238, 239; Merğinani, el-Hidaye, l, 32, 33; İbn Abidin, Reddü’l-muhtar, l, 305).  

86 Özür ne demektir? Özürlü kimse ne zaman ve nasıl abdest alır?
  Bir kimsenin ibadet konusunda özürlü sayılabilmesi için özrünün, bir namaz vakti içinde abdest alıp namaz kılacak kadar bile kesilmemesi ve her namaz vaktinde en az bir defa tekrarlaması gerekir. Özür hali, sebebin tam bir namaz vakti süresince kesilmesiyle ortadan kalkar (İbn Abidin, Reddü’l-muhtar, l, 305).   Özürlü kimse her namaz vakti için abdest alır. Zira Hz. Peygamber özürlü bir kadına böyle yapmasını bildirmiştir (Buhari, Vudu’, 63; Ebu Davud, Tahare, 110, 112). Özürlü, özür halinin abdesti bozmadığını varsayarak o vakit içinde aldığı abdestle, onu bozan yeni bir durum meydana gelmedikçe, dilediği kadar farz, vacip, sünnet, eda ve kaza namazı, cuma ve bayram namazı kılabilir, Kabe’yi tavaf edebilir, Mushaf’ı tutabilir (Merğinani, el-Hidaye, l, 32).

87 Özür ne demektir? Özürlü kimse ne zaman ve nasıl abdest alır?
Ancak özür sahibinin abdesti namaz vaktinin çıkmasıyla bozulur. Dolayısıyla yeni namaz vaktinde tekrar abdest alması gerekir.   Özür sahibi kimsenin abdesti özür hali dışında abdesti bozan diğer şeylerle bozulur (Kasani, Bedaiü’s-Sanai, l, 240). Mesela idrarını tutamayan kimsenin burnu kanamakla abdesti bozulur. İmam Şafii’ye göre özürlü kimsenin bir namaz vakti içinde kılacağı her namaz için ayrı ayrı abdest alması gerekir. Onun abdesti kıldığı namaz bitince son bulmuş olur. Özürlü kimsenin bu sebeple elbisesine bulaşan idrar, kan özür devam ettiği sürece namazın sıhhatine engel olmaz.   Özür sahibi birisi ancak kendisi gibi özürlü olanlara imamlık yapabilir.

88 Özür sahibinin elbise veya bedenine bulaşan özür kaynaklı necaset namaza engel midir?
İslam dininde yükümlülükler mükelleflerin güçlerine uygun olarak belirlenmiştir. Zira “Allah her kişiyi, ancak gücünün yettiği ölçüde sorumlu tutar.” (Bakara, 2/286), ayeti bu temel prensibi net bir şekilde ortaya koymaktadır. İslam, özür sahiplerinin ibadetlerini yerine getirebilmeleri için birtakım kolaylıklar getirmiştir. Bu çerçevede özürlü kimsenin çamaşırına özür yerinden çıkarak bulaşan kan, irin, idrar, cerahat gibi şeyler özrü devam ettiği müddetçe namaza engel olmaz. Ancak bunlar kişinin çamaşırına veya elbisesine tekrar bulaşmayacaksa, yıkanması gerekir (İbn Abidin, Reddü’l-muhtar, l, 139, 281, 283; ez-Zuhayli, el-Fıkhu’l-İslami, l, 288).  

89 Özürlü kimsenin sabah namazı için aldığı abdest ne zamana kadar devam eder?
Özür sahibinin abdesti Hanefi mezhebinde benimsenen görüşe göre namaz vaktinin çıkması ile bozulur. Buna göre sabah namazı için alınan abdest de sabah namazının vaktinin çıkması (güneşin doğması) ile bozulmuş olur. Ancak sabah namazının vakti içinde özrünün geçici olarak kesildiği bir anda abdest almış ve henüz özrü ortaya çıkmadan ve abdestini bozacak başka bir şey de meydana gelmeden güneş doğarsa, bu durumda namaz vaktinin çıkmasıyla abdesti bozulmuş olmaz.   Özürlü kişi güneş doğduktan sonra aldığı abdestle abdestini bozacak başka bir şey olmadığı sürece, Cuma namazı dahil öğle vaktinin sonuna kadar dilediği namazları kılabilir. Çünkü vakit çıkmamıştır (Merğinani, el-Hidaye, l, 33; Kasani, Bedaiü’s-Sanai, l, 241).   Maliki mezhebine göre özürlünün abdesti, vaktin girmesi veya çıkmasıyla bozulmaz; abdesti bozan başka bir halin meydana gelmesiyle bozulur (İbn Rüşd, Bidayetü’l-müctehid, l, 47).

90 Kalın bağırsak ameliyatından dolayı abdestini tutamayan kimse ne yapar?
Özürlü kimsenin çamaşırına özür yerinden çıkarak bulaşan kan, irin, idrar, dışkı, cerahat gibi şeyler özrü devam ettiği müddetçe namaza engel değildir. Özür hali devam ettiği için bundan kaçınılması mümkün değildir. Ancak bunlar elbisesine tekrar bulaşmayacaksa, temizlenmesi gerekir (İbn Abidin, Reddü’l-muhtar, l, 139, 281, 283; Zuhayli, el-Fıkhu’l-İslami, l, 288). Kalın bağırsak ameliyatı olup da sürekli dışkı çıkaran ya da bir namaz vakti hiç kesilmeden dışkı çıkarıp, sonra da her namaz vakti bu özrü en az bir kez tekrarlanan kişi özür sahibi sayılır.   Bu durumda olan kişinin dışkısı, üzerinde bulunan bir torbada toplanıyorsa; bu torbayı çıkarıp boşaltmakta önemli bir zorluk yoksa boşaltır. Boşaltması ciddi anlamda sıkıntı veriyorsa, bu torba vücudunun bir parçası gibi düşünülebilir.  

91 Hemoroid/basur hastalığından dolayı gelen kan nasıl temizlenir, abdest nasıl alınmalıdır?
Hemoroidin ya da başka bir uzvun kanaması ile abdest bozulur. Ancak kanadığı halde akmayan ve çıktığı yerin dışına taşmayan kanamalar abdesti bozmaz (Mevsıli, el-İhtiyar, I, 9). Şafii ve Maliki mezhebine göre kanama hiçbir şekilde abdesti bozmaz (İbn Kudame, el-Muğni, I, 195).   Hemoroid kanaması süreklilik taşıyorsa bu kimse özürlülere tanınan kolaylıktan istifade edebilir. Özürlü sayılan kişilerin ibadetlerini yerine getirebilmeleri için birtakım kolaylıklar getirmiştir. Özürlü kimseden akan kan, irin, idrar gibi şeylerin çamaşıra bulaşması halinde, bundan kaçınılması mümkün değil ve temizlendiğinde tekrar bulaşacaksa çamaşır yıkanmadan namaz kılınabilir. Fakat elbiseye tekrar bulaşmayacaksa, yıkanması gerekir (Kasani, Bedaiu’s-Sanai’, I, 28-29).

92 İdrar torbası kullanmak zorunda olan hastaların abdesti bozulmuş olur mu?
Devamlı burun kanaması, idrarı tutamama, kusma, yaranın devamlı kanaması, kadınlardaki akıntı gibi abdesti bozan ve en az bir namaz vakti süresince devam eden ve her namaz vaktinde tekrarlanan bedeni rahatsızlıklara özür/mazeret, böyle kimselere de özür sahibi kimse denilir (Kasani, Bedaiü’s-sanai’, l, 238, 239; el-Merğinani, el-Hidaye, l, 32, 33).   Buna göre; kendisinden devamlı idrar geldiği için idrar torbası kullanmak zorunda olan hastalar, dini açıdan özür sahibi konumundadırlar. Özür sahipleri, her namaz için vakit çıktığında abdest almak suretiyle namazlarını kılarlar. Bu abdestle vakit içinde diledikleri kadar farz veya nafile namaz kılabilirler (el-Merğinani el-Hidaye, I, 32). Ancak mümkün olduğunca namaza başlamadan önce torbadaki idrarın boşaltılmış olmasına dikkat edilmelidir. Şu kadar var ki, vakit namazı için abdest alındıktan sonra, torba içinde biriken idrar ile kılınan namaz geçerlidir. Bu özürleri dışında abdesti bozan başka bir hal olmadıkça, vakit içinde abdestleri devam eder, vakit çıkınca bozulur.

93 Özür sahibi bir kimse cemaate namaz kıldırabilir mi?
Abdest bakımından özür sahibi olan kişi, kendisi gibi özür sahibi olanlara imam olarak namaz kıldırabilir. Fakat bu kişi özrü olmayanlara imam olamaz. Çünkü imamın durumu cemaatin durumundan aşağı olmamalıdır (Merğinani, el-Hidaye, I, 57). Ancak Şafiilere göre, herhangi bir özrü olmayan kişiler, özür sahibi olan kimseye uyabilirler (Şirbini, Muğni’l-Muhtaç, Beyrut, 1418/1997, I, 367).

94 Vücudunda kırık, çıkık veya yara sebebiyle sargı bulunan kimse nasıl abdest alır?
Abdest organlarından birinde yara, kırık, çıkık ve benzeri nedenlerle sargı bulunan kişi, organlarını yıkaması sağlığına zarar verecekse veya yaranın iyileşmesini geciktirecekse yahut rahatsızlığı sebebi ile uzuvlarını yıkayamıyorsa ıslak elle mesh eder. Sargının abdestsiz veya cünüp iken sarılmış olması meshe engel olmadığı gibi; bunun belirli bir süresi de yoktur (Kasani, Bedaiü’s-sanai, I, 13-14). Meshin de zarar vermesi durumunda, bu da terk edilir (Kasani, Bedaiü’s-sanai, I, 13).   Sargı abdest veya gusül uzuvlarının çoğunluğunda ise, teyemmüm eder (İbn-i Abidin, Reddü’l-Muhtar, I, 171). “Eğer cünüp iseniz iyice (yıkanıp) temizlenin. Eğer hasta veya seferdeyseniz veya tuvaletten gelmişseniz veya kadınlara dokunmuşsanız, su da bulamamışsanız temiz bir toprağa yönelip onunla yüzlerinizi ve ellerinizi mesh edin” (Maide 5/6) ayeti bu tür durumlarda teyemmüm edilebileceğini ifade etmektedir.

95 Bedeninde veya bir uzvunda sargı ya da yara bulunan kimse nasıl abdest alır?
Vücudun herhangi bir yerinde kırık, çıkık veya yaradan dolayı sargı bulunduğunda, abdest alırken veya guslederken yaraya zarar vermiyorsa bu sargı çözülerek altı yıkanır ve yaranın üstü mesh edilir. Hz. Ali (r.a.) şöyle demiştir: “Bileklerimden biri kırılmıştı. Peygamber (s.a.s.)’e sordum, O da sargıların üzerine mesh etmemi emretti” (İbni Mace, Taharet, 134).   Sargının bir defa mesh edilmesi yeterlidir. Yapılan bu mesh ile, o uzuv hükmen yıkanmış olur. Sargının abdestsiz veya cünüp iken sarılmış olması meshe engel olmadığı gibi, sargı üzerine meshin belirli bir süresi de yoktur; yara veya kırık iyileşinceye kadar aynı sargı üzerine mesh edilebilir.   Üzerine mesh ettikten sonra sargının değiştirilmesi veya düşmesi halinde, mesh bozulmaz; iade edilmesi de gerekmez. Ancak, yaranın iyileşmesi halinde, sargı açılmış olsun veya olmasın, mesh bozulur.  

96 Bu Sunum İdris YAVUZYİĞİT Tarafında; “İhtiyar” Mevsılî, “Bidayetu’l Müctehit” Ahmet İbn Rüşd El Kurtubi, “Büyük İslam İlmihali” Ömer Nasuhi Bilmen (A. Fikri Yavuz), “İslam İlmihali” Lütfi Şentürk Ve Seyfettin Yazıcı (Diyanet), “İlmihal” Heyet (TDV), “Delilleriyle İslam İlmihali” Hamdi Döndüren, “Şafii İlmihali” Mehmet Keskin (Diyanet), “Din Görevlisinin El Kitabı” Mevlüt Özcan, “Abdestin İç Anlamı” Prof. Dr. Mehmet DEMİRCİ; “Abdestin Fazileti Ve İbadetler Açısından Önemi” Ahmet ÜNAL; “Abdestin Manası Ve Önemi” Mustafa Kutlu’ya Ait Kitap, Makale Ve Vaaz Örneklerinden İstifade Edilmek Suretiyle Hazırlanmıştır. Rabbim Eser Sahiplerinden Ölenlere Rahmetiyle, Yaşayanlara Lütuf Ve Keremiyle Tecelli Eylesin Ve İki Cihan Saadeti İhsan Etsin.


"Abdest Almanın Önemi ve Fıkhi Boyutu" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları