Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

NİTEL ARAŞTIRMA METODOLOJİSİ

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "NİTEL ARAŞTIRMA METODOLOJİSİ"— Sunum transkripti:

1 NİTEL ARAŞTIRMA METODOLOJİSİ
Yrd. Doç. Dr. Süleyman YAMAN

2 Bilimsel Yöntemin Aşamaları
Yöntem, eğitim araştırmalarında veri toplamak üzere kullanılan yaklaşımlardır. Eğitim araştırmalarında kullanılan yaklaşımları iki felsefi görüşe bağlı olarak sınıflandırabiliriz. Bunlar; pozitivist görüş ile sübjektivist görüştür. Objektivist ya da pozitivist felsefi görüş düalist olarak bilinir. Bu görüşe göre doğru tektir. Bu görüşe göre bilim, dünyaya dönük sistemli bilgiye yol açan bir etkinliktir. Bu felsefi görüş deterministi savunur. Yani evrende meydana gelen her olayın bir sebebi olduğunu, bilim insanın görevinin olaylar arasındaki bu nedenleri açıklamak olduğunu savunur. Ayrıca, bu görüşün savunucuları daha çok deneysel çalışmayı benimserler. Sübjektivist felsefi görüş ise, olayları doğru-yanlış, geçerli-geçersiz olarak sınıflandırmaz. Yani düalist değildir. Daha çok insanların iç dünyalarına inerek, onların olaylar ve durumlar hakkındaki düşüncelerini etraflıca ortaya çıkarmaya çalışır.

3 Sosyal gerçekler bireylerin yapılandırmasıyla oluşur
Sosyal gerçekler bireylerin yapılandırmasıyla oluşur. Bu felsefi görüşe göre araştırmalarda kullanılan yöntemler sadece normatif araştırma yöntemlerine göre değil, yorumlayıcı paradigma yöntemlerini de içerecek şekilde kullanılmalıdır. Katılımcı gözlemi, rol-oynama, episodlar, betimlemeler gibi yorumcu yaklaşımlar kullanılmalıdır. Eğitim alanında çalışan araştırmacılar yukarıda sıralanan bu iki yaklaşımdan birini kabul eder ve araştırmalarını seçtikleri yaklaşıma göre yürütmeye çalışırlar. Hâlbuki Metron ve Kendall’ın belirttiği gibi eğitim bilimlerinde ve sosyal bilim alanında çalışan araştırmacılar nitel ve nicel veriler arasında seçim yapma yapaylığından kurtulmalı ve daha çok her bir yaklaşımın zayıf ve güçlü yanlarını da düşünerek iki yaklaşımın bir arada kullanımını tercih etmelidirler (Aktaran: Balcı, 2001).

4 İlgili alan literatürüne bakıldığında genel olarak dört araştırma türünden söz edilmektedir. Bunlar; betimsel, nedensel, genelleme ve kuramsal araştırmalardır.(Bunlar daha sonra tartışılacaktır). Bir bilimsel araştırma süreci temelde sekiz basamaktan oluşur. Bunlar; 1-) Araştırma probleminin teşhisi ve tanımlanması: Problem net olarak belirlenir, çünkü problemin iyi belirlenmesi çözümüne o denli yardımcı olur. Belirlenen problem konuyla ilgili deney ve gözlemlerin yapılmasına imkân tanımalıdır. Problem bilim adamının gözlemlerine dayanarak ortaya çıkar. 2-) Problemle ilgili var olan literatürün incelenmesi 3-) Araştırma soru veya denencelerin tespit edilmesi: Hipotez, bir problemin deneme yolu ile yapılan çözümüdür. Veya o probleme önerilen geçici çözüm yoludur. Zihinsel bir faaliyet olup yaratıcı yetenek gerektirir. Hipotezler zamanla gerçekleşebileceği gibi değiştirilebilirlerde. Hipotezler bir tek ifadeden ibaret olabileceği gibi birçok ifadenin karmaşık ağıda olabilirler. Bilim adamlarına göre hipotez kurulabilmesi dogmatik bir olay olup bilimsel bir sanat olarak kabul edilir.

5 Bilimsel araştırmada ortaya konulan hipotezler;
a. Problemle ilgili bütün gerçekleri açıklamalı, b. Gerçek ve problem arasında ilişki kurmalı, c. Yeni tahminlere yol açmalıdır. Araştırma sürecinde, hipotez yeniden gözden geçirilir. Hipotez kontrollü deneylerle ispatlanırsa gerçek olur. Hipotez fazla sayıda deney ve gözlemlerle desteklenirse teori olur. Eğer yeni gerçekler hipotezi desteklemiyorsa o zaman hipotez bu gerçeklerde dikkate alınarak yeniden düzenlenir veya terk edilir. 4-) Araştırma sorularını yanıtlamak, ya da araştırma denencelerini sınamak için araştırma deseninin oluşturulması 5-) Verilerin toplanması: Veri, özel bir problemle ilgili gerçeklerdir. Gerçek: Çoğunluğun kabul ettiği gözlemdir. Hemen herkesin üzerinde görüş birliği ettiği temel bir bilgidir. Örneğin; güneşin etrafımızı aydınlattığı herkesçe kabul edilen bir gerçektir.

6 Gözlem: Varsayımların (gerçek olduğuna dair kuvvetli inanç bulunan ifadeler) deneylerle açıklanması metodudur. Problemle ilgili olayların doğal şartlarda incelenmesidir. Gözlemler yararlı olabilmek için bu görüşü ya desteklemeli veya çürütmelidir. Yani gözlemler hipotezi desteklerse onu kuvvetlendirmiş olur. Tersi olursa hipotez yeniden gözden geçirilmeli veya yeni bir hipotez kurulmalıdır. Çözüme ulaşabilmek için belki de çok çeşitli hipotezleri denemek gerekecektir. İki tip gözlem vardır. a-) Nitel Gözlem: Duyu organları yardımı ile yapılır. Ölçmeye dayanmadığı için araç yardımına gerek yoktur. Örnek; renk, koku, sıcak, soğuk vb. b-) Nicel Gözlem: Mutlaka ölçü aracı kullanılır. Olayı tanıtmanın yanında ölçümlerini de verir. Nitel gözleme göre daha doğru ve sağlıklıdır. Örnek; Büyümekte olan bu bitkinin 5 cm. uzaması veya 50 gr. kütle artışı göstermesi gibi. Bu gözlemler ne kadarlı sorulara cevap olur. 6-) Verilerin çözümlenmesi 7-) araştırma problemi hakkında sonuçlar çıkartmak üzere bulguların yorumlanması 8-) Sonuçların raporlaştırılması

7 Bilimsel Araştırma Araştırma, bilimsel gelişmenin en önemli yönüdür. Bununla birlikte insanlar çevresindeki oluşumları ulaşmada sadece araştırmadan yararlanmamaktadırlar. Bu oluşumları anlamada, bazen bir sezgi, kavrayış ve yaratıcılık olabileceği gibi rastlantısal yolla da doğrulara ulaşabilmektedirler. Ancak günümüzde bilimsel ve teknolojik ilerlemelerin asıl kaynağını araştırma faaliyetleri oluşturur. İnsanların içinde oldukları çevresinde meydana gelen oluşumları anlayabilmeleri ve karşılaştıkları problemlere çözüm bulmaları bilimsel araştırma kısaca araştırma yolu ile olur. Eğitimcilerin eğitim ortamı içerisinde vuku bulan problemlere gerçekçi çözüm bulabilmeleri ancak araştırma yolu ile olur. Öğretmenlerin ve eğitimcilerin hem karşılaştıkları problemlere çözüm bulabilmeleri hem de mevcut bilgi yapısını anlayıp yorumlayabilmeleri için araştırmacı kimlikle yetiştirilmiş olmaları gerekir. Bunun yanında gelişen bilim ve teknolojik çağdaki bilgi kümesinin doğruluğunun sorgulanması için araştırma önemli rol oynar. Eğitim kurumlarının çağa uygun olabilmeleri için kendilerini sürekli yenilemeleri gerekmektedir.

8 Bireyler tabiattaki olayları anlamada ve problemleri çözmede üç kavramdan yararlanırlar. Bunlar deneyim, muhakeme ve araştırmadır. Deneyimler, bir konuyu açıklamada veya problemi çözmede bireyin veya toplumun ilgili konu hakkında kazanmış oldukları tecrübelerdir. Muhakeme; tümevarım, tümdengelim yöntemlerini kullanarak bir problemi çözme veya doğruyu arama olarak tanımlanabilir. Bununla birlikte, deneyim, muhakeme araştırma teorik olarak birbirinden bağımsız düşünülmemelidir. Bu kavramlar araştırılan problemlerin çözümünde birbirlerini tamamlayan niteliklerdir. Deneyim ve muhakeme bireylerin iç dünyası ile ilgili olup, her bireyin kendine özgü deneyim ve muhakeme etme tarzı vardır. Bilimsel bilgileri elde etmede, bilimsel olayları yorumlama deneyim, muhakeme etme her zaman doğru güvenilir olmayabilir. Bunun için “bilimsel araştırma” veya kısaca araştırma kavramı üzerinde durulması gerekir.

9 Bilimsel çalışmalarda araştırma kavramı bilim adamları tarafından çeşitli şekillerde tanımlanmaktadır. Kerlinger’e (1986) göre araştırma, doğal olaylar arası ilişkiler hakkında hipoteze dayalı önermelerin sistemli ve kontrollü, deneysel ve eleştirisel olarak incelenmesidir. Arıkan(1995) ise, araştırmayı bir amaca ve bir sorunu çözmeye yönelik belli aşamalar içerisinde bir düzen halinde yapılan bilimsel çalışmalar olarak tanımlamaktadır. Cohen, Manion ve Morrison (2000) ise araştırmayı sosyal, fiziksel olgulara hakkında bilimsel bilgi elde etmek amacıyla sistematik, planlı bazen de kontrollü olarak yapılan çalışma olarak tanımlamaktadır. Araştırmayı deneyim(tecrübe)den ve muhakemeden ayıran üç önemli özellik vardır. Bunlar; 1-) deneyim gelişigüzel bir durumda oluşan olaylarla ilgilenirken araştırma, tümevarımcı ve tümden gelişimci yaklaşıma dayalı sistemli ve kontrollü veri toplama işidir. 2-) Araştırma ampirik (deneysel) dir. 3-) araştırma kendi düzelticidir. Araştırma ile tecrübe arasındaki en belirgin farkı Çepni (2005), tecrübenin daha çok kişisel yoruma açık ve sübjektif olması şeklinde belirtmektedir.

10 Araştırmacıların ve araştırma sürecine katılan bireylerin her birini kendine özgü deneyimi ve muhakeme etme tarzı olması nedeniyle, bilimsel bilgileri elde etme sürecinde veya bilimsel olayları yorumlamada sadece bu il kavramdan faydalanmak yeterli değildir. Bunların yanında, 'araştırma' kavran üzerinde de detaylı olarak durulması gerekmektedir. Bilimsel çalışmalarda araştırma kavramı bilim adamları tarafından çeşitli şekillerde tanımlanmaktadır. Kerlinger'e (1986) araştırmayı, doğal olaylar arası ilişkiler hakkında hipoteze dayalı önermelerin sistemli, kontrollü, ampiri (deneysel) ve eleştirel incelenmesi olarak tanımlamaktadır. Arıkan (1995) is araştırmayı, bir amaca ve bir sorunu çözmeye yönelik, belirli aşamaları içerisinde ve bir düzen dâhilinde yapılan bilimsel çalışmalar olara tanımlamaktadır. Araştırma kavramı da değişik bilim adamları tarafından fark şekillerde tanımlanmaktadır. Tanımlamalardaki bu farklılıklar, her bilir adamının (sosyolog, ekonomist, fen ve matematik bilimcisi vs.) kendi alanını doğasına uygun terimler seçip, bu terimlerden tanım yapma yolun gitmesinden kaynaklanabilmektedir.

11 Kerlinger (1986) araştırmayı deneyimden ayırt etmek için üç önem özellik ileri sürmektedir. Bunlar;
İnsanlar sık sık çevresindeki oluşumları anlama ve tanıma ve çevresini aydınlatma çabası içindedirler. İnsanların içinde oldukları çevresinde meydana gelen oluşumları anlayabilmeleri ve karşılaştıkları problemlere çözüm bulmaları bilimsel araştırma kısaca araştırma yolu ile olur. Eğitimcilerin eğitim ortamı içerisinde vuku bulan problemlere gerçekçi çözüm bulabilmeleri ancak araştırma yolu ile olur. Öğretmenlerin ve eğitimcilerin hem karşılaştıkları problemlere çözüm bulabilmeleri hem de mevcut bilgi yapısını anlayıp yorumlayabilmeleri için araştırmacı kimlikle yetiştirilmiş olmaları gerekir. Bunun yanında gelişen bilim ve teknolojik çağdaki bilgi kümesinin doğruluğunun sorgulanması için araştırma önemli rol oynar. Eğitim kurumlarının çağa uygun olabilmeleri için kendilerini sürekli yenilemeleri gerekmektedir. Bu da ancak araştırma çalışmalarının ortaya koyduğu bilimsel verileri değerlendirmekle olur. Ülkemizde bir

12 çok alanda olduğu gibi eğitim-öğretim alanında da etkili araştırmalar yürütebilecek elamanların yetiştirilmesinde bu güne kadar geç kalınmıştır. Bundan dolayı, bu gibi araştırmaları yürütebilecek elamanlara duyulan ihtiyaç gün geçtikçe daha da artmaktadır. Bu süreçte, eğiticilere büyük görevler düşmektedir. Bu görevleri; a-) İlgili alandaki öğrencilere bilgi edinme yollarını öğretip, bu bilgileri projelerinde uygulayabilme becerileri kazandırmak. b-) Öğretmenlere çalıştıkları kurumlarda küçük çapta da olsa, kendi arkadaşları ile kendi işini etkileyen faktörler üzerinde projeler yürütebilme becerisi kazandırmak olmak üzere, iki grupta toplayabiliriz. Araştırma, herhangi bir olay, olgu ya da nesneyi anlamak, geliştirmek ve sonuçta bilimsel bilgi üretmek amacıyla bir takım bilimsel prensipler tarafından yönlendirilen, planlı ve sistematik olarak yürütülen bir incelemedir. Araştırma, sorunlara bağımlı sonuca ulaşma sürecidir. Bunu verilerin planlı ve sistematik yoldan toplanması, analizi ve yorumu ile gerçekleştirir.

13 Eğitimde araştırma da aynı şekilde, formal eğitimsel çerçeve içinde öğrenme, öğrenim, öğretim sorunlarına aynı ilkelerin uygulanması işidir. Öte yandan eğitim hem kuramsal ve hem de uygulamalı bir alan olduğundan eğitimin özünde karşılaşılan problemler uygulamaya dönüştürülmesi ve uygulamada ortaya çıkan sorunların görülmesi ile çözümlenebilir. Eğitimde yapılan araştırmalar sayesinde öğretmen ile öğrenci arasında ilişkiler yeniden belirlenmiş, öğrenciyi sınıf içinde başarıya götürücü yöntem ve tekniklerin ağırlık kazanmasına neden olmuştur. Yeni geliştirilen programla öğrenciyi merkez alan yaklaşımlara yer verilirken, aynı zamanda sınıf içinde öğretmeni öne çıkaran otoriter tutumdan vazgeçilerek daha demokratik sınıf yönetimi anlayışı ağırlık kazanmıştır. Anacak, eğitimde yapılan araştırmalar sayesinde öğrencilerin öğrenmesini kolaylaştıran ve öğrenmenin kalıcı izli olmasını sağlayan yöntem ve tekniklere yer verilebilir.

14 Bu da ancak araştırma çalışmalarının ortaya koyduğu bilimsel verileri değerlendirmekle olur. Ülkemizde birçok alanda olduğu gibi eğitim-öğretim alanında da etkili araştırmalar yürütebilecek elamanların yetiştirilmesinde bu güne kadar geç kalınmıştır. Bundan dolayı, bu gibi araştırmaları yürütebilecek elamanlara duyulan ihtiyaç gün geçtikçe daha da artmaktadır. Bu süreçte, eğiticilere büyük görevler düşmektedir. Bu görevleri; ilgili alandaki öğrencilere bilgi edinme yollarını öğretip, bu bilgileri projelerinde uygulayabilme becerileri kazandırmak. Öğretmenlere çalıştıkları kurumlarda küçük çapta da olsa, kendi arkadaşları ile kendi işini etkileyen faktörler üzerinde projeler yürütebilme becerisi kazandırmak olmak üzere, iki grupta toplayabiliriz. Bu ünitede bilim ve araştırma kavramları irdelenmiş ve araştırmalarda kullanılan yöntemlerin kökenleri tartışılmıştır.

15 2. Bilgi Edinme Yolları Bilim sistematik düşünme yoluyla doğa hakkında bilgi kazanmaktır. Acaba bilginin elde edilmesinde aklın rolü mü daha önemlidir yoksa aklın dış dünyadan duyumlar yoluyla edindikleri mi? Bilgide temel ve belirleyici olan akıl mı yoksa deneyim midir? Bilgide aklın ve deneyin rolü/yeri/işlevi nedir? Bireyler tabiata var olan gerçeği araştırmada ve ortaya çıkarmakta çeşitli yöntemlerden yararlanırlar. Bunlar genel olarak, deneyim, uzmanlardan yararlanma, mantıksal çıkarım ve araştırmadır. Bireylerin çevresinde yer alan bilgi birikimini anlamalarında Frankfort- Nachmias ve Nachimas (1986), otoriter yaklaşım, mistiksel yaklaşım ve rasyonel yaklaşım olarak sınıflandırmaktadır.

16 2.1.Otoriter Figürü Yaklaşım: Otorite, belli bir konuda/konularda karar verme yetkisi ya da yeterliği olduğu kabul edilen kişi yada kurumlardır. Yönetsel hiyerarşi, bilgelik, yaşlılık, uzmanlık, din duygusu gibi çeşitli inanışlar belli bir kişi ya da kurumların otorite figürü olarak benimsenmesini sağlayabilir. İnsanlar bilgi ararken, bilgi edinirken bu alanda uzman sayılan ve otorite olarak kabul edilen kişilerin görüşlerinden yararlanır. Örneğin aile ve aile ilişkileri, boşanma vb. konularda bilgi alırken bu anlamda otorite olan avukatlara başvurulur. Ancak, bu yolla elde edinilen bilgi de her zaman güvenilir değildir. Bazen otorite olarak kabul ettiğimiz kişiler de bizi yanıltabilirler.

17 2.2.Mistiksel Yaklaşım: İnsanlar bazen karşılaştıkları olaylara, sorunlara ilişkin çözüm bulmak amacıyla medyumlara, din adamlarına danışarak veya falcılardan yardım alarak bilgi edinirler. Ancak bu tür bilgiler sadece dini öğretilere dayanan geçersiz inançlardır. Örneğin fala inanarak, bir kişinin geleceği ile ilgili karar vermesi. 2.3.Rasyonel Yaklaşım: Rasyonalizm mantıksal düşünme yoluyla bilgi edinme yöntemidir. Rasyonel yaklaşımla var olan bilgiden hareketle mantıksal çıkarım yoluyla bazı sonuçlar ede edilebilir. Rasyonel yaklaşım iki türlüdür. Bunlardan ilki tümevarımcı yaklaşım ve diğeri ise tümden gelimci yaklaşımdır. Her iki yaklaşımdan akla dayanarak gerçeğe ulaşabileceğimizi ifade etmektedir. Birinci yaklaşım Aristokrat ikincisi ise Fransız Bacon görüşüne dayanmaktadır. Tümdengelim yaklaşımında tümel önermelerden hareket ederek mantıksal çıkarım sonucunda tikel önermelere varılır.

18 Bütün kargalar siyahtır. [Tümel önerme]
Bu bir kargadır [Tikel önerme] Bu karga siyahtır [Sonuç çıkarma] Tümevarımcı yaklaşımda ise, sınırlı sayıda deneyim ve gözlemlerden hareketle olayın bütüne ilişkin bir genellemeye varılır. Örnek: Bu karga siyahtır [Gözlem] Bu bir kargadır [Gözlem-deneyim] Bütün kargalar siyahtır [Tümel önerme] Tümdengelim yaklaşımında gözlem ve deneyin yeri yoktur. Yeni sonuçlar ancak mevcut bilgilerden bulunur. Tümevarımsal yaklaşımda ise, bilimsel bilginin temeli gözlem ve deney olarak kabul edilir.

19 2.4.Bilimsel yaklaşım(Araştırma yolu ile): Cohen, Manion ve Morrison (2000) ise araştırmayı sosyal, fiziksel olgulara hakkında bilimsel bilgi elde etmek amacıyla sistematik, planlı bazen de kontrollü olarak yapılan çalışma olarak tanımlamaktadır. Araştırmayı deneyim (tecrübe)’ den ve muhakemeden ayıran üç önemli özellik vardır. Bunlar; 1-) Tecrübe rastlantısal olarak karşılaşılan olaylardan kazanılırken araştırma da veriler sistemli ve kontrollü elde edilip yorumlanır. 2-) Tecrübe sübjektiftir. Araştırma deneyseldir. Bununla birlikte, deneysel çalışmalarda bile araştırmacılar verilerinin geçerliliğini sağlamak için diğer araştırmacıların tecrübelerinden faydalanırlar. 3-) Tecrübe yolu ile kazanılan bilgilerin değişiminde tutuculuk mevcutken (kişiler tecrübeleri ile edindikleri bilgilerin doğruluğunun eleştirilmesini kabullenmekte zorluk gösterirler) araştırma yolu ile kazanılan bilgiler gelişim ve değişime açık bir tarzda algılanır (araştırma sonucu elde edilen bilgileri kritik edilmesi bilgilerin güçlenmesi ve gelişmesi için araç olarak algılanır). Araştırma ile tecrübe arasındaki en belirgin fark ise tecrübenin çok kişisel yoruma açık ve sübjektif olmasıdır.

20 ARAŞTIRMADA GEÇERLİK Bilimsel çalışmaların niteliklerini belirleyen en önemli durumlardan biri bu çalışmalarda kullanılan ölçme araçlarının geçerlik ve güvenirlik dereceleridir. Bir bilimsel araştırmada diğer şartlar ne kadar uygun olursa olsun kullanılan ölçme aracı ya da araçlarının geçerlik ve güvenirlik düzeyleri kabul edilebilir oranda değilse elde edilen sonuçlara güvenilemeyecektir. Bu nedenle bilimsel araştırmalarda kullanılan ölçme araçlarının geçerlik ve güvenirlik düzeyleri araştırma sonuçlarının kullanışlılığı açısından kabul edilebilir olmalıdır. Böyle olmadığı durumlarda yapılan araştırmalardan elde edilen sonuçlara güvenilemeyecektir. Dolaysıyla boşuna zaman ve enerji harcanmış olacaktır. Bu tür sonuçlara dayanarak yapılan yordamalar da düzeltilmesi mümkün olmayan hatalar yapılacaktır. Bilimsel bir araştırmada amaç, belli sorulara cevap aramak yada hipotezlerin test edilmesidir. Verilen cevapların, yada hipotezlerin test edilmesinin amacı ise hipotezlerin "geçerliliği" ve "güvenirliği"dir. Özde bu kavramlar araştırmanın belli parçalarının değerlendirilmesinde, özelliklede değişkenlerin ölçümünde kullanılır. Eğer bir ölçme, tanım yada sınıflama, istediğimiz biçimde sınıflama yada ölçmeyi gerçekte başarırsa -ölçer yada sınıflarsa geçerlidir denir. Bir matematik başarı testi gerçekten de öğrencilerin matematik başarılarını ölçerse geçerlidir. Çünkü ölçülmek istenen budur.

21 Güvenirlik ise iyi bir operasyonel tanım her zaman aynı sonucu verirse güvenilirdir. Bir terazi aynı miktar demiri her zaman aynı ağırlıkta gösterirse güvenilirdir. Bir operasyonel tanım yada ölçme oldukça güvenilir olabilir, ama hala geçerli olmayabilir. Örneğin terazi her zaman %10 fazla tartıyorsa, her zaman aynı oranda fazla tarttığından güvenilirdir, ancak geçerli değildir. Bu çalışmada ise sadece geçerlik kavramının önemi, tanımları ve çeşitleri üzerinde durulmuştur. GEÇERLİK (VALIDITY) Geçerlik kavramı çeşitli yazarlar tarafından farklı biçimlerde tanımlanmıştır. Örneğin; Özgüven (1994. s,97), "bir ölçme aracının ölçmek üzere hazırlandığı amacını ölçme derecesi", Tekin(1993. s,42), bir ölçme aracının ölçmeyi amaçladığı özelliği başka herhangi bir özellikle karıştırmadan doğru olarak ölçebilme derecesi", Hakan ve diğerleri(1991. s,267).

22 "bir ölçme aracının ölçtüğü niteliklerde bir değişme olmadığı sürece birbirine yakın ölçüler verme özelliği", Karasar (1986. s, 158), "ölçmek istenen şeyin ölçülebilmiş olma derecesi, ölçülmek istenenin başka şeylerle karıştırılmadan ölçülebilmesi" Demirel ve Ün(1987. s,68), "bir ölçme aracının ölçmek istenen niteliği ölçme derecesi", ve Yıldırım(1983. s, 134), "ölçeğin kullanış amacına uygunluk niteliği", şeklinde tanımlamaktadır. Bu tanımlar incelendiğinde; ölçme aracının ölçmek istediği şeyleri tam ve doğru olarak, başka şeylerle karıştırmadan ölçmesine o aracın geçerliği olarak değerlendirildiği anlaşılmaktadır. Bir testin geçerliği ile güvenirliği arasında yakın bir ilişki vardır. Geçerlikte güvenirlik ön koşuldur. Yani bir test geçerli olmak için güvenilir olmak zorundadır. Geçerlik bir derece sorunudur. Ya hep ya hiç sorunu değildir. Bir test hepten geçerli veya hepten geçersiz olmaktan ziyade, daha çok veya daha az geçerli olabilir. Bu nedenle özel bir amaç dışında bir testin geçerliğini, "yüksek", "orta" veya "düşük" olarak nitelememek gerekir. Çünkü geçerlik, daima belli bir amaç için geçerliktir. Ayrıca geçerlikte bir de "ölçüt ölçüsü" sorunu vardır. Bir test için ölçüt ölçüsü ne olmalıdır? Ölçüt ölçüsü testin kullanılış amacına göre farklılık göstermektedir. Bilindiği gibi geçerlik, bir ölçme aracının kullanıldığı amaca hizmet derecesidir.

23 Bir testin geçerliği, o testten elde edilen puanlarla belli bir ölçüt ya da ölçütler takımı arasındaki ilişki bakımından açıklanır. Bu geçerliğin istatistiksel açıdan belirlenmesidir. Bu işlemde ölçüt ya da ölçütler takımı olarak neyin alınmış olduğu ya da alınması gerektiği, testin kullanılış amacına bağlıdır. Test puanlarıyla ölçüt ya da ölçütler takımı arasındaki ilişki katsayısına geçerlik katsayısı adı verilir. Bu sayı (-1,00) ile (+1,00) arasında değişir (Tekin,1993. s,41- 42). Karasar (1984. s, 159), geçerliği; içerik, uygulama (deneysel) ve yapı geçerliği olmak üzere üç türde incelerken Tekin (1993. s,43) ise kapsam, yordama, yapı ve görünüş geçerliği olmak üzere dört türde incelemektedir. Burada Tekin'in yaklaşımı esas alınmıştır.

24 İç ve Dış Geçerlilik İç geçerlilik, eser veya dokümanın yahut söylenen bir şeyin anlamı ile ilgili olduğu, bunlardan yanlış anlam çıkarılmaması durumudur. İç geçerlilik, deneme sonucu olarak bağımlı değişkende meydana geldiği görülen gelişim, değişme ve farkı etkileyen faktörün cidden deneysel değişken veya değişkenler olup olmadığı konusudur. Yani elde edilen farkın gerçekte fark anlamına alınması veya alınmaması işidir. Araştırmacı, ayarlamaya tabi tutuğu faktörlerin, sadece deneysel değişken veya değişkenlerin, ölçüt, yani bağımlı değişken üzerine sistemli bir etki yapıp yapmadığını; başka bir bağımsız değişken yada faktörün işe karışmadığını bağımlı değişkende bir etkileşim, bir gelişme görülmüş ise bunu sadece deneysel değişkenin etkisiyle meydana geldiğini tayin etmek bilmek zorundadır. Bu araştırmacının en önemli amaçlarından biridir. Bu amaca yaklaşma derecesi, iç geçerlik seviyesinin de ölçüsü olmaktadır.

25 Örneğin, tedavi edilmekte olan bir grup hastanın iyileşmesi halinde, bunun gerçekten kendilerine verilmekte olan ilaçlar nedeniyle olma olasılığı, "ilaç-iyileşme" nedensel bağının iç geçerlilik ifadesidir. Araştırmada uygulanan kontroller, aslında iç geçerliliğin artırılmasına yöneliktir. Kontrollerin en iyi gerçekleştirilebildiği laboratuar araştırmalarında, iç geçerlikler de en üst düzeyde bulunur. Dış- geçerlik ise araştırma sonuçlarının genellenip genellenemeyeceği meselesidir. Bulunan, tanımlanan ve ölçülen sonuç, gelişme ya da farkın gerçekte bir anlamı olup olmaması, varsa bunun seviyesi ve diğer durumlara genellenebilme olasılığı dış geçerliğin derecesini göstermektedir. Herhangi bir deneyde bulguların istatistiksel bakımdan anlamlı olması onların pratik hayatta geçerli bir değer taşımasını gerektirmez. Bulunan gelişim, fark ve etkinin büyüklüğü de onun evrene ve diğer durumlara genellenebileceğini garantileyemez. Örneğin, bir laboratuar araştırması ile etkinliği saptanan bir gübre türünün köylünün tarlasında (alanda) da benzer sonuç verme olasılığı," gübre ürün" nedensel bağının dış geçerlik ifadesidir. Alanda yapılan araştırmaların dış geçerliği daha yüksek olur. Deney ortamının gerçek yaşam'dan ayrı nitelikleri taşıması oranında, dış geçerliğin korunması güçleşir.

26 İç Geçerliliği Etkileyen Faktörler:
1) Zaman: Denenen bağımsız değişken dışında kalan önemli bazı değişkenler, zamanla denenen değişken gibi etkili olabilmektedir. Bu ise, bağımlı değişkende meydana gelen değişikliğin (ya da değişmezliğin) gerçek nedenini bulmaya güçleştirebilir. Zaman uzadıkça bu tür istenmedik değişkenlerin kontrol edilebilme olasılığı azalır. Olgunlaşma: Araştırma katılanların (deneklerin), zamanla fizyolojik ve psikolojik yönlerden değişmesi (olgunlaşması, yorulması vb.) bağımlı değişken üzerinde görülebilecek deney öncesi, deney sonrası ayrılığın (yada ayrımsızlığın) önemli bir nedeni olabilir. Özellikle fizyolojik ve psikolojik değişmelerin hızlı olduğu çağ elemanlarıyla yapılan araştırmalarda, bu faktöre çok dikkat etmek gerekir. Deney Öncesi Ölçme: Deney öncesinde, bağımlı değişken üzerinde yapılacak bir ölçme, denekleri uyarıcı, onları güdüleyici bir rol oynayarak, deney sonu ölçmeyi de, önemli derecede, etkileyebilir. Duyarlığı yüksek konularda, özellikle dikkat etmek gerekir.

27 Ayrı Ölçme Araç ve Süreçleri: Karşılaştırılmak üzere, aynı ölçütlere göre yapılması gereken (deney öncesi- deney sonrası; deney-kontrol grupları gibi) ölçmelerde, ayrı araç ve süreçlerin kullanılması ve izlenmesi karşılaştırmaları anlamsız kılabilir. Olabildiğince aynı işlemler uygulanmalıdır. Merkeze yönelme: Birinci ölçmede, çok iyi ve çok kötü (uçlarda) puan almış deneklerin sonraki ölçmelerde, genellikle, tüm grubun ortalamasına doğru kaydıkları görülmektedir. Bu uçlarda bulunmada, şans faktörünün oldukça etkili olmasındandır. Ancak, aynı bireylerin, her zaman çok iyi yada çok kötü şansları olmaları beklenemez. Bu nedenle de, sonraki ölçmelerde, önce çok iyi alanları biraz daha "az iyi", çok kötü olanları da biraz daha "az kötü" olmaktadırlar. Denek grupların uç değerli elemanlardan oluşturulması halinde, deney öncesi ve deney sonrası durumlar arası gerçek ayrılığın nedeninin belirlenmesi kolay olmalıdır.

28 6) Yanlı Gruplama: Örneklem' e giren elemanların (deneklerin), karşılaştırılmak üzere oluşturulan gruplara atanmalarındaki yanlılık, daha başlangıçta, ayrı özellikte grupların doğmasına neden olabilir. Örneğin, deneme ve kontrol gruplarından birinin daha zeki deneklerden oluşması, öğretim yöntemi deneme sonuçlarının karşılaştırılmasını olanak dışı bırakabilir. Bu nedenle, örnekleme giren elemanlar, ya eşleştirilerek yada yansız atama ile gruplara ayrılmalıdır. 7) Denek Kaybı: Araştırma süresince, bazı deneklerin ölüm ve benzeri zorunlu nedenlerle yada isteyerek deneyden ayrılmaları, arta kalan grupların özelliklerini değiştirebilir, denkliklerini bozabilir. Bu durum, karşılaştırılmak istenen gruplardan, ayrı sayı ve nitelikte deneklerin ayrılması ile ortaya çıkar. Böylece, deney sonu ölçmeler, gruplardaki bu değişmenin getirdiği durumu yansıtabilir.

29 8) Gruplandırma-Olgunlaşma Etkileşimi: Yanlı gruplandırma sonucu oluşan ayrı nitelikteki grupların, araştırma süresince, olgunlaşmaları da değişik olabilir. Bu etkileşim, her iki etmenin ayrı ayrı yapamayacakları bir durum ortaya çıkarır ki, nedensel ilişkinin yorumunu da çok güçleştirir. Dış Geçerliliği Etkileyen Faktörler: 1) Ölçme- Bağımsız değişken etkileşimi: Ölçme işlemiyle güdülen grupların,bağımsız değişkenden etkilenmeleri de değişik olabilir. Bu etkilenme, ölçme vebağımsız değişkenin ayrı ayrı yapamayacakları bir nitelik ve niceliktedir. Etkileşim, ençok deney öncesi ölçme ile olmakta ise de, deney sonrası ölçmenin de dış geçerliği azaltıcı etkileri yok denemez. Örneğin hastanelerde tedavi gören hastaların sağlık alışkanlıklarında bir değişme olup olmadığı gözlenirken, hastaneye girişte uygulanan güdeleyebilir bir anket, uygun sağlık alışkanlıkları kazanma konusunda, hastaları ve böyle bir anket almayan hastalara oranla, daha duyarlı davranmalarına neden olabilir.

30 2) Yanlı-Seçim-Bağımsız Değişken Etkileşimi: Araştırmaya katılan deneklerin seçiminde, yansızlık kuralına uymama yada yeter sayıda örnek almama gibi nedenlerle, örneklemin evreni temsil yeteneği sağlanamayabilir. Bağımsız değişkenin temsili olmayan bir grup üzerinde bıraktığı etkinin, evrendeki gerçek durumdan değişik olma olasılığı yüksektir. 3) Deneme Tepkisi: Deneme ortamının yapay olarak yarattığı fizik ve psikolojik etkiler sonucu, deneklerin, normal koşullarda göstermeyecekleri bazı tepkiler vardır ki bunlara denenme tepkisi denir. Bu tepki ile denenmek istenenbağımsız değişkene gösterilen tepki arasında bir ilişki yoktur. Yalnızca deney grubuna seçildikleri (denendikleri) için üretimi artıran bir grup işçinin davranışı, bu konuda klasik bir örnektir. Havvthorne etkisi olarak da bilinen bu olay, deneysel bulguların genellenebilirliğinin ( dış geçerliğinin ) endişe ile karşılanmasına neden olan en önemli etmenlerden biridir.

31 4) Bağımsız Değişkenlerin Etkileşimi: Birbiri ardından, değişik değişken ve düzeylerinin etkisine giren deneklerin, her yeni duruma, ötekilerden bağımsız olarak tepkide bulunma olasılığı yok gibidir. Böyle bir durumda, bağımsız değişkenlerin sırası ve uygulanma zamanları bağımlı değişkenin değişik biçimlerde etkilenmesine neden olabilir. Bu ise, sonucun yorumunu güçleştirir. İç ve Dış Geçerlik Dengesi: Araştırmalardan anlamlı bir sonuç çıkarabilmek için iç geçerliğin varlığı zorunlu fakat yeterli değildir. İç geçerlikten fazla ödün vermeden, dış geçerliğin de sağlanabilmesi gerekir. Aslında, iç ve dış geçerliklerin sağlanması biraz da birbirine ters işleyen süreçleri gerektirir. Örneğin, , iç geçerliğin en iyi kontrol altına alınabildiği laboratuar araştırmalarında, dış geçerliğin korunamayacağı görüşü yaygındır. Çünkü iç geçerliği sağlamak amacıyla uygulanan kontrollerin artırılması, deney ortamının doğal ortamdan uzaklaşması sonucunu da birlikte getirebilir.

32 Bu durum ise, bulguların, deney dışındaki benzer durumlara genelebilme olanağını (dış geçerliği) azaltır. Aynı şekilde, dış geçerliğin daha iyi sağlandığı alan denemelerinde de iç geçerliğin gerektirdiği kontrolleri gerçekleştirme güçlüğü vardır. Araştırmacı geliştireceği modeller ve izleyeceği yöntemlerle, iç ve dış geçerliği olumsuz yönde etkilemesi olası etmenleri kontrol altında tutmaya çalışmalıdır (Karasar; 2002, 106).

33 6.6.Etnografik araştırmalar
Etnografı, incelenmesine karar verilen belirli insan topluluklarının ve/veya segmentlerinin "ilişkilerini" ve "davranışlarını", bulundukları doğal ortamında "inceleyen", "gözlemleyen", "belgeleyen" ve "yorumlayan" bir bilim dalıdır. Etnografi, yukarıda da belirttiğimiz gibi, antropolojinin en yaygın olarak kullandığı sosyal araştırma yöntemlerinden birisidir. Bu araştırma yönteminde antropologlar, "hedef kitle ile belirli bir zaman süresi geçirirler" ve "onlarla ve onlar gibi yaşarlar." Bir başka yazar ise Etnografik çalışmaları, "bir topluluğun portresi olarak tanımlamaktadır. Bir başka deyişle, "ele alınan hedef kitlenin (topluluğun) geleneklerinin, inançlarının, tutumlarının ve davranışlarının saha çalışmaları yöntemi ile toparlanmasıdır." Etnografik yöntem "kültür ve günlük hayatın anlamına" odaklı bir çalışma yöntemidir. "Kişilerin söylediklerinden çok bilinçaltında yer eden (buz dağının altında yatan), davranışlarını yönlendiren gerçek motifleri su yüzüne çıkartır. Alvesson ve Skoîdberg, etnografik araştırmaları ikiye ayırmışlardır; tümevarımsal (inductive) ve yorumlamacı (interpretive). Tümevarımsal Etnografik veriye önem verir ve iyi araştırma için yöntemlere odaklanır. Yorumlamacı etnografi ise, yorumlara önem verir. Aşağıda, bu yorumlamacı etnografi yöntemlerine yer verilmiştir.

34 6.6.1.Katılımcı Sözlem (Participant observation):
Etnografik yöntemler temelinde katılımcı gözlen yöntemini içermektedir. Bu yöntemde araştırmacı, topluluk hayatına doğrudan katılır, insanların gerçeklerini, onlarla konuşarak ve onları gözlemleyerek, doğrudan onlardan öğrenir. Sözleme katılım derecesine göre bu yöntemin farklı şekillerinden sözedilebir; tamamıyla katılımcı, gözlemci olarak katılımcı, katılımcı olarak gözlemci ve tamamıyla gözlemci. Hammersîy ve Atkinson, iki uçta kalan yöntemlerin toplanan bilginin kalitesi açısından sınırlı kalabileceğini, diğer iki yöntemin arasındaki farkın ise sorgulanabilir nitelikte olduğunu belirtmektedirler. İdeal yaklaşım, araştırmacının hedef kitle üstündeki etkisini en aza indirecek ve elde edilecek bilginin derinliğini en yükseğe çıkartacak şekilde olmalıdır. Bu yöntem, duruma göre gizli bir noktadan gözlem ile araştırmacının aktif bir katılımcı olarak hareket etmesine kadar geniş bir yelpazeden seçilebilecektir.

35 6.6.2.Katılımcı Olunmayan Gözlem (Non-Participant observation): Bazı durumlarda, dışarıdan birisi, üzerinde çalışılan davranışın özüne zarar verebilecektir. Bu durumlarda, katılımcı olarak gözlem yapılması mümkün olmayacaktır. Örneğin, küçük topluluklardaki davranışlar veya alışılmış ve tekrarlanan insan-obje ilişkileri gibi. Bebeklerinin bezlerini değiştiren ailelerin gözlemlenmesi, bebek bezi tasarımları için oldukça yararlı bilgiler sağlamıştır. Diğer yandan, Paco Underhill kurduğu büyük bir gözlemci ekibiyle, alışveriş mağazalarında müşterileri gözlemlemiş, ne giydiklerinden neye dokunduklarına, yaşlarına, cinsiyetlerine, nereleri gezdiklerine kadar her hareketleri not edilmiştir. Bu çalışmalar, insanların alışveriş alışkanlıklarından, mağaza içi gezme planlarına kadar pek çok konuda perakendecilere yararlı bilgiler sunmuştur. Görüşme interviews). Katılımcı gözlem nadiren diğer bir takım veri toplama yöntemleri olmadan uygulanmaktadır. En çok kullanılan ek yöntemler, hem formal hem de formal olmayan görüşmelerdir. İnsanlara yaptıkları bir şeyi neden yaptıklarını sormak, yerleşmiş davranışların anlaşılması için gerekli bir unsurdur. Ancak bu verinin diğer girdilere göre ayrıcalıklı tutulmaması gerekmektedir.

36 Etnografik görüşmelerin temel görüşlerinden birisi yönlendirici olmayan sorulara odaklanmaktır. Sorular, görüşme yapılan kişinin, belirlenen geniş bir alan hakkında konuşmasını sağlayacak şekilde tasarlanmalıdır. "Günlük alışkanlıklar (daily routine)" ve "hayat hikâyesi (life history)" tipik görüşme tekniklerindendir. Bu teknikler, uç noktadaki bir Budist tarikatının üyelerinin tüketim alışkanlıklarının ve kültürleşmede tüketimin rolünün incelenmesi için tüketici araştırmalarında kullanılmıştır. informal Görüşmeler ve Gayrı Resmi Konuşmalar (informal Interviews and Casual Conversations). Etnograf iden elde edilebilecek en zengin verilerin çoğu, araştırmacı ile görüşmeye katılan kişi arasındaki informal konuşmalardan sağlanmaktadır, informal görüşmelerin özünde, araştırmacının elinde yazılı bir soru listesi bulunmamaktadır. Bunun yerine araştırmacı, daha önce belirlediği soruları, uygun zaman geldikçe sormaktadır. Bu görüşmelerin informal olmasının diğer bir sebebi ise, çok farklı çevrelerde gerçekleşebilecek olmasıdır. Örneğin, görüşmeye katılan kişilerle birlikte bir iş üzerinde çalışırken, kahve içerken veya televizyon seyrederken gibi. Amaç, görüşmeye katılan kişinin tartışmayı kontrol etmesine olanak vererek, mümkün olduğunca deneyime yakın olabilmektir. Görüşme sırasında her şey tartışmaya açıktır. Görüşmeci, bir soruyu eleştirebilir, düzeltebilir, bu konunun hassas olduğunu belirtebilir veya istediği şekilde soruyu cevaplayabilir.

37 6.6.3.Görüşmeci Günlükleri (Informant Diaries):
İnformal görüşmeler içinde bir yol da, görüşmecilerden araştırılan konuyla ilgili bir günlük tutmalarını istemektir. Daha sonra, bu günlüğe kaydedilen tecrübeler ve deneyimler üzerinden konuşulmaktadır. Görüşmeci günlükleri, diğer veri toplama yöntemleri ile birlikte kullanıldığında, önemli farklılıkları ortaya koyabilmektedir. Örneğin, Lever çocukların oyun oynamalarını hem günlükler hem de soru formu kullanarak incelemiştir. Her iki yöntem farklı seviyelerde cinsiyet stereotipi göstermiştir. Lever, soru formlarıyla "genellikle ne yapıldığının" sorulmasının, günlüklerle "gerçekte ne yapıldığının" sorulmasına göre daha fazla cinsiyet farklılığına sebep olduğunu, bunun da veri toplama yönteminin doğasındaki zihinsel işlemlerin seviye farklılığından kaynaklandığı sonucuna varmıştır.

38 6.3.Özel Durum Çalışması Özel durum araştırması, eğitim dünyasında eski bir bakış açısı ancak yeni bir araştırma yöntemi olarak değerlendirilebilir. Eğitim hariç birçok disiplinde uzun yıllar kullanılmasına rağmen eğitimde yaygın olarak kullanılması ancak 1980'lerden itibaren görmek mümkündür. Özellikle sosyal bilimlerde (sosyoloji, tarih, psikoloji, antropoloji, eğitim),özel durum araştırması çeşitli konuları araştırmak için yoğun bir şekilde kullanılıp, çoğunlukla nitel araştırma metodolojisi içerisinde görülmekte ve nitel araştırma metodolojisinin en önemli özelliklerinden birisi olarak değerlendirilmektedir (Stake, 1995). En belirgin niteliği ise, güncel bir olgu, olay, durum, birey ve gruplar üzerine odaklanılıp, derinlemesine incelemeye çalışmasıdır (Bassey ;Stake, 1995; Yin, 1994). Bu yöntemde araştırma yapmadan önce bir durumun özel olduğunun tespit edilmesi gerekir. Bunun içinde üç çalışma prensibinden yararlanılabilir: Nicel araştırmada yer alan survey (tarama) yönteminin metotlarından olan, anketten ve görüşmeden yaralanılabilir. Elde edilen veriler ışığında özel bir durum tespit edilmişse, bunun derinlemesine incelenmesi için araştırma yapılır.

39 Alanda (okul, sınıf vb.) ön inceleme için gözlem yapılırken özel bir durum ortaya çıktığı düşünülürse bunun için de derinlemesine araştırma yürütülebilir. Araştırmacının İnformal etkileşimi sonucunda ona bir yerde özel bir durumun varlığından söz edildiği zaman araştırma yapılabilir. Özel durum araştırmasını pek çok araştırma yönteminden ayırıcı özelliği onun eğitimin çeşitli konularını anlamda özellikle "nasıl" ve "niçin"soraları yönelttiğinde tercih edilen bir yöntem olmasıdır. Bu sorularla artırmacının, araştırılan konu üzerinde hakimiyeti azdır (Yin,1994).Diğer bir anlatımla, araştırmacının araştırılan olgu, olay ve durumu ön yargılara sahip olmadan etraflıca incelemeye çalışmasıdır.Diğer birçok yöntemlerden farklı olarak araştırmacının özel konunun içine girmesi ve onu derinlemesine incelemesidir. Yin'e göre özel durum araştırması araştırılmak, istenen konuya farklı durumların da etkide bulunması ve bunların da bütün bir çerçeve içerisinde incelenmesidir. Yin’in özel durum araştırması pozitivist ya da nicel araştırma içinde görülmektedir (Bassey, 1999).

40 6.3.1.Özel Durum Araştırmasının Özellikleri
Özel durum araştırmasının özellikleri Hitchcock ve Hughes (1995;317) tarafından şöyle sıralanmıştır: 1-) "Özel durum içerisindeki olayların zengin ve canlı bir şekilde tanımlanması, 2-) Özel durum içerisindeki olayların kronolojiksel olarak hikâyelendirilmesi, 3-) Olayların tanımlanması ile analizleri arasındaki içsel bir tartışmanın kurulması 4-) Belirgin bireysel aktörler yada aktör grupları ve onların algıları üzerine odaklanılması, 5-) Özel durum üzerindeki belirgin olaylar üzerine odaklanılması, 6-) Özel durum içerisinde araştırmacının bu durumun bir parçası olarak katılımı, 7-) Araştırılan konunun zengin bir biçimde ortaya konulmasını sağlayacak özel durumu sunma yolu".

41 Hitchcock ve Hughes (19959'e göre, geleneksel yöntem ile özel durum araştırması arasında 1940'lardan sonra ateşli tartışmalar başlamış, buna bağlı olarak nicel araştırmacılar arasında istatiksel yöntemlerin sonuçlarının genelleme yapılabilme özelliğinden dolayı özel durum araştırmasına ilgi azalma göstermiştir. Eleştirilerin diğer kısmını ise Yin (1994) ve Stake (1995) geleneksel önyargılar olarak değerlendirmektedir. Bunlar: 1-) Özel durum araştırmacısının, araştırma bulgularının ya da sonuçlarının eğilimli ve ön yargılı görüşlerle etkide bulunabilineceğinin söz konusu olmasıdır. Oysaki eğilim ve ön yargılar deneysel yöntemlerde, diğer araştırma stratejilerinde, örneğin survey yönteminde kullanılan anketlerde de bulunmaktadır. Her iki durumda da karşılaşılan problemler farklı değil, fakat özel durum çalışma yaklaşımında bu sorunla oldukça fazla karşılaşılmakta, az sıklıkla üstesinden gelinmektedir. 2-) Özel durum çalışmaları hakkındaki diğer bir genel endişe ise, bilimsel genelleme ile ilişkili olarak az bir seviyede temel teşkil etmesidir. Örneğin; oldukça fazla sıklıkla sorulan soru: Araştırma bulguları nasıl genellenecek? Bu soruya tek bir boyuttan yanıt vermek oldukça güçtür.

42 Özel durum çalışmaları, sistematik ve planlı bir şekilde yapılıyor, eğitimi geliştirmeyi amaçlıyor, bu yönde önerilerde bulunuyorsa ve bulgularını mevcut bilgiler üzerine kurarak yeni yorumlar getirebiliyorsa, bu çalışmalardan elde edilen sonuçlar eğitim- öğretim açısından anlamlı ve değerlidir. Durum çalışması yaparken izlenebilecek belli başlı aşamalar sekiz başlık altında sıralanabilir: Bunlar; 1-) Araştırma sorularının geliştirilmesi, 2-) Araştırmanın alt problemlerinin geliştirilmesi, 3-) Analiz biriminin saptanması, 4-) Çalışılacak durumun belirlenmesi 5-) Araştırmaya katılacak bireylerin seçimi, 6-) Verilerin toplanması ve toplanan verinin önermelerle, veya alt problemlerle ilişkilendirilmesi, 7-) Verinin analiz edilmesi ve yorumlanması, 8-) Durum çalışmasının raporlaştırılması.

43 6.4.Özel Durum Çalışması Desenleri
6.4.1.Bütüncül Tek Durum Desenleri Tek durum desenlerinde, isimlerden de çıkarılabileceği gibi, tek bir analiz birimi, bir birey, bir kurum, bir program, bir okul vb.) vardır. Bütüncül tek durum desenleri, şu üç durumun var olduğu alanlarda kullanılabilir: a-) Birincisi, eğer ortamda iyi formüle dilmiş bir kuram varsa, bunun teyit edilmesi veya çürütülmesi amacıyla bu desen kullanılabilir. Örneğin; bir araştırmacı eğitim alanında genel kabul gören Piaget'in bilişsel gelişim kuramının, gerçekte Piaget tarafından vurgulandığı şekliyle işlemediğini ya da farklı bir kültürde farklı bir biçimde işlediğini bir durum çalışması ile ortaya koyabiliyorsa, bu alana önemli bir katkı olabilir. b-) İkincisi, genel standartlara pek uymayan aşırı aykırı veya kendine özgü durumların çalışılmasında kendin. Bütüncül tek durum deseni kullanılabilir. Bu özellikleri gösteren durumların tek başına bir çalışmaya konu olması doğaldır. Çünkü benzer özellikleri gösteren bireyler çok sayıda ( hatta bazen birden fazla) olmayacağı için, bu bireylerin içinden bir örneklemin seçilmesi mümkün olmayabilir.

44 c-) Son olarak, daha önce hiç kimsenin çalışmadığı veya ulaşamadığı durumlar, bütüncül tek durum deseni kullanılarak çalışabilir. Böyle durumların çalışması da daha sonra ki araştırmacılar için daha önce bilinmeyen belirli bir konunun su yüzüne çıkması ve daha sonra yapılacak araştırmalara temel oluşturması ya da yol göstermesi açısından önemlidir. 6.4.2.Tek Durum İç içe Geçmiş Deseni Tek bir durum içinde çoğu kez birden fazla alt tabaka veya birim olabilir. Bu durumda birden fazla analiz birimi söz konusu olacaktır. Buradaki ayrım, bir durum çalışmasının ilgili durumu, bütüncül ve tek bir ünite olarak ele almasına veya bir durum içinde birden faza alt birime yönelmesine ilişkindir. Birinci durumda bütüncül tek durum deseni kullanırken, ikinci durumda iç içe geçmiş çoklu durum deseni kullanılır. Bir kurumu veya okulu çalışmak isteyen bir araştırmacı, çoğu durumda bu okulu bir bütün ve tek bir analiz birimi olarak düşünmek yerine, okulu oluşturan alt birimleri analiz ünitesi olarak kullanabilir, (örneğin ilk kısım, orta kısım gibi ya da her kısım içinde zümreler gibi). Bu duruda araştırmacı, iç içe geçmiş çoklu durum çalışması yapacaktır. Burada dikkat edilmesi gereken bir durum söz konusudur. Eğer araştırmacı kurumun bütününü tek bir durum olarak alıyor ve çalıyorsa, yani analiz birimi kurum ise, araştırma problemini ve verisini buna uygun olarak toplamak zorundadır

45 . Birinci durumda bütüncül tek durum deseni kullanırken, ikinci durumda iç içe geçmiş çoklu durum deseni kullanılır. Bir kurumu veya okulu çalışmak isteyen bir araştırmacı, çoğu durumda bu okulu bir bütün ve tek bir analiz birimi olarak düşünmek yerine, okulu oluşturan alt birimleri analiz ünitesi olarak kullanabilir, (örneğin ilk kısım, orta kısım gibi ya da her kısım içinde zümreler gibi). Bu duruda araştırmacı, iç içe geçmiş çoklu durum çalışması yapacaktır. Burada dikkat edilmesi gereken bir durum söz konusudur. Eğer araştırmacı kurumun bütününü tek bir durum olarak alıyor ve çalıyorsa, yani analiz birimi kurum ise, araştırma problemini ve verisini buna uygun olarak toplamak zorundadır. Kurumun bütününü analiz birimi olarak alıp örneğin zümrelerden veri toplayan, fakat kurumun bütününe ilişkin sonuçlar üretmeyen bir durum çalışması, desen olarak yanlış planlanmış demektir. Oysa böyle bir çalışmadaki analiz birimi zümrelerdir ve araştırma probleminin bu doğrultuda oluşturulması gereklidir. Bütüncül

46 6.4.3.Çoklu Durum Deseni Çoklu durum desenleri bütüncül olarak da gerçekleştirilebilir. Bu desende, birden fazla kendi başına bütüncül olarak algılanabilecek durum söz konusudur. Her bir durum kendi içinde bütüncül olarak ele alınır ve daha sonra birbirleriyle karşılaştırılır. Örneğin okullarda örgütsel öğrenme konusunda çalışmak isteyen bir araştırmacı, sosyo- ekonomik düzeyi düşük bir devlet okulunu, sosyo-ekonomik düzeyi yüksek bir devlet okulunu ve bir özel okulu seçebilir. Her bir okulda örgütsel öğrenme konusunda geliştirdiği boyutlara bakan araştırmacı, daha sonra bu okulları birbirleriyle karşılaştırabilir. Burada önemli olan nokta, tıpkı deneysel çalışmalarda olduğu gibi, araştırmacının her üç okulda da aynı şeylere bakıyor, aynı boyutlar hakkında verisini topluyor olmasıdır. Bu tür desenlerde araştırmacının, tek bir problem durumundan yola çıkarak alana ya da okullara standart bir araç\a gitmesi (örneğin standart görüşme ve gözlem formları ) ve her üç durumda da karşılaştırabilir veriyi toplaması önemlidir. Aksi takdirde durumlar arasında karşılaştırma yapmak mümkün olmayacaktır.

47 6.4.4.İç içe Geçmiş Durum Deseni
Bu desende de bir öncekine benzer bir biçimde birden fazla durum söz Konusudur. Ancak ele alınan veya araştırmaya dâhil edilen her bir durum kendi içinde çeşitli alt birimlere ayrılarak çalışılabilir. Yukarıdaki örnekte vurgulanan üç okul türünde, zümrelerin ne derece etkili çalıştığını araştırmak isteyen bit araştırmacı için analiz birimi, her okuldan seçeceği zümreler olacaktır (yani her okuldan matematik zümresi, sosyal bilgiler zümresi gibi ). Yukarıdaki desende sözü edilen sorun alanları, bu desen için de geçerlidir. Karşılaştırmayı olanaklı kılabilmek için araştırmacı, veri toplarken ve veriyi analiz ederken olabildiği ölçüde standart veri toplama yöntemler kullanmak zorundadır. Ancak bu yolla durumlar arasında bir karşılaştırma yapmak mümkündür.

48 Teori Oluşturma Araştırma Dizaynı : 
Teori oluşturma tasarımı : Bir teori oluşturma amacıyla gerçekleştirilen çalışmalara teori oluşturma araştırma dizaynı denir. Örnek : Kariyer sahibi 18 bayanın, mevcut kariyerlerini elde etmek için kritik önem taşıyan etkiler nelerdir? Bu araştırma da araştırmacı mülakat verileri sonucu görsel olarak ifade edilen bir model oluşturmuştur. Bu modelde sosyal şartların, kişisel altyapının sabrın ve iş yaşantısında diğer kişilerle olan sıkı bağlantının etkili olduğu saptanmıştır. Örnek : Araştırmacı temel eğitimin yetişkinler için neyi ifade ettiğini araştırmıştır. Araştırmacı 45 yetişkin öğrenciyi halk eğitim merkezlerinden seçerek mülakat gerçekleştirmiştir. Elde edilen verilerle araştırmacı yetişkinlerin deneyimlerini detaylandırmıştır. Araştırmacı 2 temel kategori ve bunların alt kategorilerini elde edilen verilerle belirlemiştir. Bu belirlenen 2 ana kategoriden birincisi bireylerin ilk izlenimleri, ikincisi ise rutin işlerdir.

49 1. Ana kategori olan İlk İzlenimlerin alt kategorileri ; 
Alt Kategori => Öğretmenle buluşma Alt Kategori => Eğitim ortamında meşguliyet 2. Ana kategori olan Rutin İşlerin ; Alt Kategori => İmza atmak Alt Kategori => Oturmak Alt Kategori => Kitaplarla çalışmak Alt Kategori => Zamanlamayı ayarlamak Alt Kategori => Öğretmenle arkadaşlık kurmak olarak belirlenmiştir. İki kategoriyi kullanarak araştırmacı iki adet teorik model geliştirmiştir. Bu modeller öğrenci olma ve yazar olmayla ilgili kompleks faktörleri açıklamaktadır. Bu örneği göz önünde bulundurarak Teori Oluşturma Dizaynını tanımlamak istersek, sistematik nitel bir prosedür olarak teori oluşturmayı hedefler ve bir sürecin, bir olayın veya önemli konuların etkileşiminin daha geniş kavram boyutunda ifade eder.

50 Teori Oluşturma Araştırmalarının Tarihsel Gelişimi :
1960 yılında Glasser ve Strauss adlı iki sosyolog tarafından geliştirilmiştir. Teori oluşturma araştırmaları, bu araştırmacıların California Sağlık Merkezinde, ölümcül hastalığa yakalanmış bireyler üzerinde yaptıkları araştırma literatürde yer aldıktan sonra diğer araştırmacılar tarafından, araştırmanın metodolojisi büyük ilgi görmüş ve bu araştırmayı ne şekilde yaptıkları Glasser ve Staruss’a yöneltilmiştir. Bu yoğun ilgiye cevap olarak 1967 yılında “ The Discovery of Grounded Theory ” adlı kitaplarını yayınlayarak diğer araştırmacılara teori oluşturma araştırmalarının ne şekilde gerçekleştiğini açıklamışlardır. Glasser ve Strauss’ a göre kitap raflarından indirilerek geçerliliği test edilen bir teoridense, veri toplama sürecinde ortaya çıkan ve gerçek verilerle oluşturulan teori daha fazla değer arz etmektedir.

51

52 Sosyologlar Barney Glaser ve Anselm Strauss tarafından geliştirilen kullanılan gömülü teori, sosyolojide kullanılarak geliştirilmiştir. sosyal bilimlerdeki genel bir araştırma metodudur. Nitel bir araştırma türüdür. (Brian, 1995). Temellendirilmiş kuram araştırması adıyla da Sosyolojideki kuram üretmedeki yaygın ve dominant olarak yararlanılan rasyonel ya da "hipotez-tümdengelim" yaklaşımına alternatif olarak üretilmiştir. Yani nicel araştırmaya alternatif olarak üretilmiş, yaygınlaşması için çaba sarf edilmiştir. Çünkü 1960'larda sosyologlar, araştırmalarında soyut teorileri test etmişler, araştırılan kişi ya da durumları iyi bir şekilde ortaya koyacak teori üretmeyi ihmal etmişlerdir. Bu araştırma modeli fazla kullanılmayan, fakat eğitimin çeşitli konularını eğilimsiz ve ön yargısız bir biçimde inceleyen bir yaklaşım olarak görülebilir. Onun nitel araştırma paradigması kapsamında değerlendirilmesinin nedeni ise, nitel araştırmayla ortak özellikleri taşıyan araştırılan kişilerin sosyal dünya hakkında oluşturdukları kavramları ve anlamları, araştırılan durumlar içerisinde karmaşıklığıyla incelemeye ve yerel seviyede kuram üretmeye çalışması gibi özellikler sayılabilir. (Ekiz, 2003; 48).

53 Glaser ve Strauss'a göre, nitel araştırma yoluyla kuram oluşturma yaklaşımı, sosyal bilimler alanındaki araştırmalara yeni bir bakış açısı getirmiştir. Glaser ve Strauss'a göre, 'geleneksel kuramlar' gerçekleri hep aynı gözle görür ve bu nedenle sürekli bir değişme içinde olan sosyal olguları açıklamada yetersiz kalır. Gömülü teori; toplanan verilerden yola çıkarak daha önceden bilinmeyen birtakım sonuçları birbiri ile ilişkisi içinde açıklayan bir modelleme çalışması anlamına gelmektedir. Bu da araştırmacının esnek olmasını, toplanan verilere göre araştırma sürecini yeniden biçimlendirmesini ve gerek araştırma deseninin oluşmasında gerekse toplanan verilerin analizinde tümevarıma dayalı bir yaklaşım izlenmesini gerektirir. (Yıldırım ve Şimşek, 2000; 19). Gömülü teori aslında adından da anlaşılacağı gibi ne diyorsa odur. Ancak gömülü teori incelendiğinde gözlemlenen deneylere yaklaşımın oldukça serbest ve ayrıntılı düzenlenmemiş olduğu görülür. Bu da teorilerin geliştirilmesi için uygun bir zemin sağlar. Bu yaklaşım gömülü teorinin oldukça baştan savma bir kullanımıdır.

54 Gerçekte gömülü teorinin kullanımının asıl sebebi uygulamalarda, deneylerde ve gözlemlerde (muhtemelen küçük örneklerde) teoriye zemin hazırlamaktır ve buradan bazı teorik kavramlar ve hipotezler geliştirmektir. Gömülü teori ilkelerine göre iyi bir nitel sosyal bilimler araştırması, araştırmanın süreci boyunca, kavramları sürekli geliştirme ve bulgulara karşı yorumun sürekli kontrolünü içerir. Gömülü teoriyi kullanan araştırmacı, yeni bakış açısı ve fikirlerle başlar. Fakat araştırmayı geliştirmek, görüşleri değiştirmek ve araştırma ürününü anlamak için yeni delil ve bilgiyle teoriyi beslemelidir. Sistematik b ilgi derlemesi ve analizi vasıtasıyla, gömülü teori keşfedilir, geliştirilir ve geçici doğrulanır. Gömülü teori öyle bir teoridir ki, olayların meydana gelişleri ve insanlar çalışmayla uyuşmayabilir. Ve bu teori: Gözlem temellidir. Çalışmayı sürükleyen ve yönlendiren açıklamalar ortaya koyar. Hemen ortaya çıkmış deliller üzerinden sınırlı açıklamalar ortaya çıkarır. (Wisker, 2001; ).

55 Gömülü teori, tembellik ve belirsiz yorumlar için bir bahane değildir
Gömülü teori, tembellik ve belirsiz yorumlar için bir bahane değildir. Veriler kanıtlanmak zorundadır. Nitel araştırmanın temeli olarak gömülü teori, veri ve analizlerin zengin olabileceği, hatta herhangi bir proje için herhangi bir anda araştırma altındaki özel bir alandan bile zengin olabileceği araştırmaya fırsat verir. (Strauss and Corbin, 1990). Bu yaklaşımın amacı, araştırılan durumla ilişkili olarak kuram keşfetmek ya da üretmektir. Herhangi bir durum içerisinde bulunan ya da çalışan kişilerin nasıl etkileşim içerisinde olduğunu uygulamalarını nasıl yaptıklarını ve bu durum içerisinde bulunan sürece nasıl entegre olduklarını ortaya çıkarmaya çalışır. Böylece araştırmacı temel olarak birinci elden veriyi toplar. Bunun için araştırma yapılan alanı ziyaret eder, gözlem ve görüşme yapar, elde ettiği verileri kategorilere ayırır ve geliştirir. Sonuçta kuram hakkında kuramsal önermeler ya da hipotezler sunar. Gömülü teori, bugünkü araştırmalarda doğrudan kuram elde etmek amacıyla fazla kullanılmayan, fakat araştırılan konuyu önyargısız olarak incelemek, ortaya koymak için sadece veri toplama aracı olarak kullanılmaktadır. Gömülü terinin bir metot olarak kullanılmamasının nedeni, yararlanılmasının oldukça zor olması ve veri analizlerinin fazla zaman almasıdır (Ekiz, 2003; 48-49)

56 Tarih geçmişte gerçekten olan olaylardır
Tarih geçmişte gerçekten olan olaylardır. Tarihsel yöntem ise geçmişi yeniden canlandırmak için verilerin toplanmasında geliştirilen bir araştırma yöntemidir.Tarihsel araştırma yapan bireyler topladıkları veriler hakkında yorumlar yaparlar, kısacası geçmişi yorumlarlar (YÖK, 1997). Eğitim araştırmaları yönünden bu metodun en önemli faydası mevcut eğitim sistemlerinin oluşma süreci hakkında bizlere faydalı bilgi vermesidir. Bu yolla eğitimin her boyutunun tarihi temelleri tespit edilmiş olur ve yapılacak yeni atılımlar, bu tarihi temeller ışığında ortaya koyulur ve gerçekçi olur (Çepni,2005;59). Tarihi araştırma yönteminde takip edilen basamaklar bir bilimsel yöntemde takip edilen basamaklar gibidir. Yani bir problem durumu oluşturulur, oluşturulan problem durumundan araştırılabilecek problemler belirlenir, hipotezler kurulur, veriler toplanır ve hipotezler veriler ışığında test edilir. Bununla birlikte, tarihi olaylardaki kanıtlar genellikle geçmişte yazılan kaynaklarda olduğu için, genel olarak tarihi doküman ve belgeler üzerinde çalışmalar yoğunlaşır. Bu süreçte önemli olan güvenilir ve orijinal kaynaklara ulaşmaktır (Çepni,2005;59).

57 Tarihsel araştırmada işlem yolu olarak aşağıdaki basamaklar takip edilir:
1-) Seçilen konu hakkında geniş ve geneli kapsayan bir literatür taraması yapılır. 2-) Toplanan makaleler analiz edilerek, araştırılacak boyutlar tespit edilir. 3-) Araştırılacak boyutlar için özel durumlar tespit edilir. Genel olarak araştırmacılar bu basamakta araştırılan konuya katkı sağlar. 4-) Araştırılacak örnek olayın kaynakları tespit edilir. Bunlar genellikle arşivlerden toplanır. 5-) Kaynaklarda kullanılan dil analiz veya tercüme edilir. 6-) Toplanan bilgiler sistematik bir yapıya getirilir. 7-) Varılan özel tespitlerle literatürdeki tespitler karşılaştırılır. 8-) Genel sonuçlara uyan veya uymayan durumlar tespit edilir.

58 9-) Uymayan sonuçlar ilgili alana orijinal bir katkı olarak sağlanmış olur. Tarihsel yöntem sadece tarihçilerin kullandığı yöntem olarak kabul edilmemelidir. Bir olayın geçmişten günümüze kadar izlemiş olduğu süreçleri araştırmak isteyen bütün araştırmacıların bu yöntemi kullanması gerekir. Tarihsel yöntem özellikle sosyal araştırma yapmak isteyen bir birey, o konu hakkında geçmişte yapılan çalışmaları yani literatürü taraması gerekir. Bir konu hakkında yapılan literatür taraması yine yöntemin kapsamı içindedir (Çepni,2005;60). Tarihsel araştırma, yalnız tarih konuları ile profesyonelce ilgilenen tarih uzmanlarının değil, eğitimciler de dahil olmak üzere bütün sosyal bilimcilerin araştırmalarının bir kısmında ya da bazen bütününde kullandığı yöntemdir. Mesela literatür taraması bile bir nevi tarihsel araştırmadır. Çünkü araştırmacı kendisinden önce neler yapıldığını araştırmak durumundadır (Dilek,2006). Tarihsel araştırma faaliyeti problemi veya çalışma sahasını tespit ve sınırlamayı; -bazı durumlarda- hipotez oluşturma (sorular oluşturma); toplama, organize etme, doğrulama, geçerli kılma, analiz ve verilerin seçimi; -eğer uygunsa- hipotezi test etme ve rapor yazmayı kapsar. Bu sıralama bizi geçmiş hakkında yeni bir anlayışa sahip olmaya ve bu anlayışın günümüz ve gelecekle olan ilgisine yönlendirir. Tarihsel araştırmanın önemi aşağıdaki gibi sıralanabilir (Dilek,2006):

59 1-) Güncel problemlerimizin çözümlerinin geçmişte araştırılması
2-) Günümüze ve geleceğin trendlerine ışık tutar 3-) Geçmiş hakkında sahip olduğumuz hipotez, teori ve genellemeler 4- ) ilgili olarak verilerin yeniden değerlendirilmesi 5-) Geçmişi geleceği tahmin ve günümüzü geçmişi açıklamak için kullanma yeteneği her tür akademik çalışma için yararlıdır. 6-) Eğitim tarihini öğretim yoluyla geliştirilmesi gereken yeterlikler 7-) Eğitimde değişimin dinamiklerini anlama 8-) Eğitim ve onun yönlendirdiği kültür arasındaki ilişkiyi daha iyi anlama 9-) Güncel eğitim problemlerini daha iyi anlama 10-) Eğitim problemlerinin analizinde tarihsel kanıtın işlev ve sınırlılıklarını anlama 11-) Tarihsel kanıtı yerleştirme, analiz etme ve değer biçme yeteneğini geliştirme 12-) Öğretmenlik mesleği hakkında saygınlık ve sorumluluk hissi

60 Eğitime dair ideallerin veya kurumların tarihsel araştırmasını yapmak günümüz eğitim sisteminin nasıl oluştuğu hakkında bize fazlasıyla yardımcı olur. Bu şekilde bir anlayış ilerleme için sağlam bir temel oluşturur. Tarihsel araştırmalar eğitimde teori ve pratiklerin nasıl geliştirildiğini gösterir. Eğitimcileri yeni ortaya çıkan pratikleri değerlendirmek için eskilerini kullanmada (karşılaştırma yapma) etkin kılar. Yeniden gündemde olan trendler tarihsel bakış açısıyla daha iyi anlaşılabilir (ilerlemeciliğin çeşitli versiyonları gibi). Siyaset ve eğitim, okul ve toplum, yerel ve merkezi hükümet, öğretmen ve öğrenci arasındaki ilişkileri daha iyi anlamamıza katkıda bulunur (Dilek,2006). Eğitimde tarihsel araştırma, bir kişi, grup, hareket, fikir veya kurumla ilgili olabilir. Tabi ki bir kişinin araştırmaya konu olabilmesi için onun eğitimde bir harekete, fikre ve kuruma katkıda bulunmuş olması gerekir.

61 6.10.Tarihsel araştırmalarda konu seçimi:
Tarihsel araştırma yöntemi eğitim araştırmalarının hepsinde kullanılmaz. Dolayısıyla araştırıcı için araştırma problemini dikkatli bir şekilde tanımlamak ve bu yönteme uygunluğu hakkında değer biçmek, çalışmaya başlamadan önce düşünülmesi gereken en önemli noktadır. Ancak bu noktadan sonra, uygun veri kaynaklarının seçimi, toplanması, sınıflandırılması, verilerin işlenmesi ve sonuçta araştırılmakta olan konunun verilerinin dengeli ve nesnel bir şekilde değerlendirilmesi ve sentezi aşamaları sırasıyla gelmelidir (Dilek,2006). Seçilen tarihsel problem çok geniş bir sahayı içermemelidir. Çünkü problemin anlaşılması için belli sınırlılıkların olması gerekmektedir. Geniş bir sahaya yayılan araştırmada verileri değerlendirmek ve konular arasında mantıksal bağlantılar kurmak zorlaşmakta, araştırmacıyı bilimsel olmayan bir takım argümanlara taşıma riski artmaktadır. Bir araştırma konusu belirlenirken aşağıdaki soruların sorulmasında fayda vardır: Olaylar nerede meydana geldi? Hangi insanlar bu olayların içindedir? Olaylar ne zaman meydana geldi? Hangi tür insan etkinliği olayların içindedir?

62 Problemin dikkatli bir şekilde tayin edilmesiyle araştırma için uygun olan durumlarda hipotezin seçilmesi eşit derecede önem taşımaktadır. Ampirik araştırmada olduğu gibi, hipotez, verilerin analizinde araştırıcıya yön verir. Başka türlü olsa içinden çıkılamayacak hal alan bilginin seçimini ve yapısını sınırlar. Hipotezsiz bir tarihsel araştırma çoğunlukla gerçekleri toplamaktan başka bir fonksiyonu olmayan amaçsız bir faaliyet haline dönüşebilir. Tarihsel verileri oluşturan materyalleri araştıran araştırmacı, dikkatini bir hipoteze veya spesifik sorulara yoğunlaştırmadığı müddetçe, verileri sentezleyerek yeni bir bilgi ortaya çıkarma veya yeni bir anlayış geliştirme konusunda çok az bir şansa sahiptir. Spesifik hipotez oluşturulduktan sonra bile, araştırmacı tarihsel dokümanları toplarken kontrolü elden bırakmamalıdır. Çünkü araştırmacı kendisine ilginç gelen bütün bilgileri toplama eğilimindedir. Fakat bunların birçoğunun yaptığı araştırmaya hiç katkısı olmaz ya da çok az katkısı vardır (Dilek,2006).

63 Tarihsel araştırmada problemin seçiminde, araştırıcının kişiliği diğer yöntemlerle yapılan araştırmalara nazaran çok daha etkilidir. İlgi, motivasyon, tarihe olan merak ve eğitim geçmişi gibi kişisel faktörler problemin seçimini büyük ölçüde etkiler. Ampirik araştırmalarla gölgelenmesine rağmen, tarihsel araştırma eğitimde hala büyük bir öneme sahiptir. Çünkü tarihsel araştırma geçmişi kullanarak günümüz eğitim trendlerini anlamamız ve açıklamamız için çok önemli bir rol üstlenir (Dilek,2006). Eğitimde tarihsel yöntemin kullanıldığı araştırmaların çoğu büyük eğitimcilerin öğretisini ve yaşamını konu alan biyografilerdir. Değişim için gerekli dinamiklerin farkına varılması, eğitimdeki yaklaşımların dayandığı temelleri ve koşulları anlamak ve günümüz eğitim sistemine olan etkilerini analiz etmekle mümkündür. Eğitim tarihi araştırması yapmanın diğer önemli bir noktası da karşımıza yeniymiş gibi çıkarılan bir çok yaklaşımın eğitim tarihinin belli bir döneminde denenmiş olabileceği gerçeğidir (Dilek,2006).

64 6.10.1.Tarihsel araştırmalarda veri toplama:
Tarihsel araştırmaları diğer araştırmalardan ayıran en önemli özellik, onların hali hazırda mevcut verileri kullanmasıdır. Tarih kimya ya da fizik gibi doğrudan gözlem bilimi değildir. Tarihçiler, jeologlar gibi, geçmiş olayları bunların bıraktığı izler yardımıyla yorumlar ve insanın geçmiş eylem ve düşüncelerinden kalan kanıtlan kullanırlar. Tarihçi, gözlemi kullanan bilim adamından daha alt seviyede değildir. Prosedürdeki fark, tarihçini kendi gözlemini yapmadığı, fakat bir başkasının gözlemine bağımlı olduğudur. Öyle ki, başkasının gözlem raporlarını analiz ederek, bunların doğruluğunu araştırmak gibi zahmetli bir işe kalkışır. Diğer bilim adamları gibi, verilerini inceler ve hipotezler oluşturur. Bu hipotezleri test etmek için yeni kanıtları veya eskilerini yeniden inceler. Yeni bulguların ışığında hipotezlerden ya tamamıyla vazgeçilir ya da kısmen değiştirilir (Dilek,2006). Tarihsel veriler, tarihsel araştırmanın yaşam kaynağı olan birinci elden kaynaklar ile birinci elden kaynakların yokluğunda veya verileri desteklemek için kullanılan ikinci elden kaynaklardır.

65 Birinci elden kaynaklar: Çalışılan periyodun kalıntıları; binalar, araç-gereçler, fotoğraflar, mobilyalar, paralar, vs. Yeniden yapılandırılacak olaylarla doğrudan fiziksel ilişkisi olan kaynaklar; yazılı ve sözlü tanıklık ifadeleri, el yazmaları (manuscripts), arşiv kayıtları (belgeler), kanunlar, dosyalar, mektuplar, resmi yayınlar, biyografiler, vasiyetler, gazete ve dergiler, kataloglar, filmler, haritalar, tablolar, nüfus kütükleri, araştırma raporları, ithaflar, vs. İkinci Elden Kaynaklar: İkinci elden kaynaklar çalışılan dönemle ilgili doğrudan fiziksel ilişkisi olmayan eserlerdir. Bunlar, birinci elden kaynaklar veya başkalarının çalışmalarından istifade yoluyla yazılan eserlerdeki veriler olabileceği gibi, belge, kalıntı ve diğer kaynakların kopyaları ve tercümeleri de olabilir. Eğitim araştırmasında literatür taraması, konuya hazırlık aşamasıdır. Oysa tarihsel araştırmada literatür taramasından veri kaynağı olarak da faydalanılır

66 6.10.2.Tarihsel araştırmalarda değerlendirme:
Tarihsel araştırma yapan kişilerin çoğu verilerini doküman ve kayıtlardan elde eder. Bunların araştırmanın amacına hizmet edip etmeyeceği dikkatli bir şekilde değerlendirilmelidir. Tarihsel veri ve kanıtları değerlendirmeye tarihsel eleştiri (tarih tenkidi/tarihî kritik) denir. İki çeşit eleştiri vardır: Dışsal eleştiri (haricî kritik): Dışsal eleştiri verilerin otantikliği veya samimiyeti ile ilgilidir. Bu yüzden içindeki ifadelerden ziyade, kaynağın kendisine yöneliktir. Yani dokümanın sahte, hileli, eksik, çarpıtılmış olup olmadığına bakar. Dokümanın yaşını, yazarını, el yazılarını, imzaları, stilini, telaffuzları, isimleri, vs. test etmek gerekmektedir. İçsel eleştiri (Dahilî kritik). Araştırmacı dokümanın otantikliğine karar verdikten sonra, içindeki bilginin doğruluğunu ve verisel anlamda yeterliliğini test etme aşamasına içsel eleştiri denir. Doküman veya belge verdiği bilgiler açısından samimi olabilir, fakat doğru bilgiyi vermiyor olabilir. Bunu anlamak için de kaynağın veya belgenin yazarlarını değerlendirmek gerekmektedir. Bir tarihsel olayı veya olguyu gözlemleyip bunu belgelendiren kişinin eğitim düzeyi, kişiliği, ait olduğu kültür, korkuları, üzerindeki baskılar vb. faktörler verdiği bilgilerin doğruluğu üzerine bir takım değerlendirmeler yapmamızı sağlar. Bu durum belki bakanlık dokümanlarında açığa çıkmayabilir, fakat o dönem için durum tespiti yapan bazı raporlarda hissedilebilir.

67 Biyografiler çalışılırken önyargıların mevcut olma ihtimali her zaman yüksektir. Bu ön yargılar üç grupta toplanabilir; görüşülen kişiden kaynaklanan önyargılar, araştırmacıdan kaynaklanan önyargılar ve araştırmacı ve görüşülen kişi arasındaki iletişimden kaynaklanan önyargılar. Bu ön yargıların önüne nasıl geçebiliriz hakkındaki düşüncemizi görüşme teknikleri kısmında ifade edeceğiz (Dilek,2006) Tarihsel araştırmalarda rapor yazma: Veriler toplandıktan ve verilerin otantikliği ve doğruluğu için dışsal ve içsel eleştiriler yapıldıktan sonra, araştırmacı bu verileri araştırma probleminin ışığı altında bir araya getirme ve işleme göreviyle karşı karşıyadır. Bu sürece sentez adı verilir. Araştırmacı için en zor kısım budur. Belli bir hayal ve mantık gücü ve bol kaynak gerekmektedir. Bundan sonra araştırmanın hipotezi test edilir ya da araştırma sorularına cevap aranır. Final raporun yazılması sentez süreci kadar önemli ve zordur. Belli bir yaratıcılık, yüksek standartta nesnellik ve sistematik analiz gerektirmektedir (Dilek,2006). Tarihsel araştırmalarda karşılaşılan problemler şunlardır:

68 Problemi geniş bir şekilde tanımlamak,
Doğruluk derecesi yüksek birinci elden kaynaklar yerine, kolay bulunabilecek ikinci elden kaynaklan kullanma eğilimi, Veriler hakkında yetersiz eleştiri; kaynakların otantikliğini ve doğruluğunu tespit edememe; kaynağın doğruluğunu araştırmaktan ziyade, başkalarının doğru kabul ettiğini benimseme, Mantıksal analizin zayıflığı: Anlamımı yitirecek şekilde basitleştirme; olayların sebeplerinin düşünülenden daha fazla ve kompleks olduğunun farkına varamama, Yetersiz kaynaktan yola çıkılarak yapılan genellemeler; yüzeysel benzerlikler üzerine temellendirme. Kelimeleri incelenen dönemde kabul edildiği şekliyle yorumlayamama, Önemli gerçeklerle diğerlerini birbirinden ayırama, Kişisel önyargı ifadeleri, bir fikre veya kişiye eleştirisiz bakış açısı (aşırı hayranlık ya da husumet duygusu), geçmişe duyulan aşırı hayranlık veya yeninin değişimin gelişim olduğu düşüncesi, Zayıf bir yazı stili veya ağdalı bir şekilde kullanılan dil, Araştırılan dönemin eğitim sistemi ile toplum arasında bağlantı kuramamak.

69 Test Bir araştırmada, konu ve yöntem belirlendikten sonra sıra veri toplama basamağına gelir. Gerçekte kullanılacak veriler büyük ölçüde araştırmanın yöntemine bağlıdır. Örneğin laboratuar ve gerçek alan araştırmalarında veri elde etme, yöntemin bir parçasıdır. Oysa tanıma ve istatistik yöntemini kullanan bir araştırmalarda ayrıca bir veri toplama faaliyetine gerek vardır. Bir araştırma veri olmadan yürütülemez. Veri, araştırmayı sonuca götürmeye yarayan her türlü bilgi, belge kayıt veya istatistiklerdir. Veriler, bir anlamda işlenmemiş kanıtlardır. Bunların çeşitli bilimsel yollarla işlenip değerlendirilmesi sonucu, incelenen sonuca cevap bulunmaya çalışılır. 1.1 Soru hazırlama teknikleri Soru hazırlamada dikkat edilecek en önemli hususları sıralamak gerekirse öncelikle soruların konuyla ilgili olması, sorunun amacının belirlenmesi gerekmektedir.

70 Anket Anket; herhangi bir konuda durum saptaması yapmak amacıyla bu grubu oluşturan kişilerin bilgilerini, görüşlerini ve tutumlarını ortaya çıkarmak için daha çok posta yoluyla hazırlanan bir veri toplama aracıdır. Hızla değişen ve gelişen teknoloji sayesinde anket uygulama yöntemleri de artmaktadır. Bunlar; • Posta Posta yoluyla yapılan anketin maliyeti telefon yönteminden daha ucuzdur. İnternet Telefon Karşılıklı görüşme Karma anket

71 2.1 Hazırlanışı ve Soru Türleri
İyi bir anket hazırlamak çok zaman alan ve uğraş gerektiren bir iştir. İyi bir anket hazırlayabilmek için konunun, amacının, evren ve bunu temsil edecek örneklemin çok iyi bilinmesi; anketi cevaplandıracak kişilerin eğitim, ekonomik, sosyal ve politik özelliklerinin iyice kavranması gerekmektedir. Soruların özellikle cevaplayıcıların özellikleriyle, inanışlarıyla, şahsiyeti ve çalıştığı yer ile zıt düşmemesi ayrıca anlayış kavrayış ve ilgi seviyelerine uygun olması gerekmektedir. Anketteki sorular kategorilere ayrılmalıdır. Eğer bu yapılmazsa karmaşık bir yapıya sahip olur. Kategoriler şu şekilde olabilir (Judd, vd , akt: Balcı, 1995): 2.1.1 Soru Türleri 1) Olgusal sorular: Kişilerin yaş, eğitim düzeyi, gelir düzeyi, medeni durumu, cinsiyeti, doğum yeri, din ve mesleğine ilişkin bilgileri içerir. Davranış soruları: Bu sorular kişilerin kişisel ve toplumsal etkinlikleri yapıp etmeleri ile ilgilidir.

72 2) Tutum ve inanç soruları:
Bir kimsenin belli bir anda ve belli bir konuda ne düşündüğünü ya da ne duyduğunu saptamaya yönelik sorulardır. Tutumlar en iyi çoklu sorularla ölçülebilir. Tutum ölçeklerinde genelde kapalı uçlu sorular kullanılır ancak kodlanmış açık uçlu sorular da yararlı olabilir. 3) Bilgi soruları: Kişilerin belli bir konuda ne bildikleri, bun ne ölçüde bildikleri, bu bilgileri hangi kanaldan ve ilk kez ne zaman öğrendikleri vs. ortaya çıkarılmak istendiğinde bu sorular uygun olur. Ayrıca anketlerde sorulacak bir soru ona bağlı başka bir sorunun sorulmasına bağlı olabilir. Örneğin, "Tuttuğunuz takımın maçlarını her hafta izler misiniz?" Eğer kişi takım tutmuyorsa bu soruyu cevaplayabilmesi imkânsızdır bunun için kişiye ön soru olarak, "Takım tutuyor musunuz?" sorulmalıdır. Soruların yanlı ifade içermemesine de dikkat etmek gerekir. Örneğin, "Fen Bilgisi öğretmeninizi seviyorsunuz değil mi?" 1-Az Orta Çok

73 Bu soru biçimi yanlıştır. Çünkü yanlı ifade (değil mi) içermektedir
Bu soru biçimi yanlıştır. Çünkü yanlı ifade (değil mi) içermektedir. "Fen Bilgisi öğretmeninizi ne kadar seviyorsunuz?" şeklinde olmalıydı. 2.1.2 Şekil Bakımından Sorular Anketteki sorular şekil bakımından üç türlü olabilir. 1) Kapalı uçlu sorular: Anket formlarındaki soruların çoğu kapalı uçludur. Katılımcıya cevaplaması için belirli cevapların verildiği esnek olmayan bir stildir. Katılımcının bu seçeneklerden birini seçmesi veya sıralaması istenir. Bu cevap şekilleri "likert tipi" sayısal ölçek (1= Kesinlikle Katılmıyor 5= Kesinlikle katılıyorum), basit "Evet/Hayır" formatında ya da çoktan seçmeli şekilde olabilir (Baş, 2006:57). Örneğin: "Matematik dersini ne kadar seversiniz?" Az Biraz Orta Çok Çok fazla

74 2) Açık uçlu sorular. Bu tür sorular, yapılandırılmış ya da özelleştirilmiş seçeneklerden ziyade, katılımcıların ilgili alanda düşünce, duygu, inanç, eğitim vb. ortaya çıkarmaya amaçlayan, boş bırakılan yerleri doldurmayı gerektiren sorulardan oluşmaktadır (Ekiz,2003;l 10). Katılımcı için esnek ve yaratıcı bir çalışmadır fakat analizi ve değerlendirilmesi çok zordur ve zaman alır. "Sınıf öğretmeninizin en çok sevdiğiniz özelliği nedir?" Lütfen yazınız. 3) Sadece belli bir guruba ait sorular: Bu sorularda kapalı uçludur fakat katılımcının verdiği cevaplara göre süzgeç uygulayarak onu başka sorulara yönlendirir. Örneğin; Tablo 1: 4) Evli misiniz? ( ) EVET ( ) HAYIR Cevabınız " HAYIR" ise lütfen 7. soruya geçiniz. Burada 5. ve 6. soru evlilikle ilgili olabilir.

75 Görüşme (Mülakat) Görüşme (interview, mülakat), sözlü iletişim yoluyla veri toplama (soruşturma) tekniğidir (Karasar N, 2004:164). Görüşme sadece sözlü olarak değil, sağır ve dilsizlerle simgesel olarak da gerçekleştirilebilmektedir. Görüşme metodu insanların davranışlarında etkili olan etmenlerin; düşünce, his, tutum ve duyguların neler olduğunu ortaya çıkarmada kullanılan bir veri toplama aracıdır. Balcı (1997)' ya göre görüşme, insanların "zihinlerinde" ve "kalplerinde" olanları ortaya çıkarmak için kullanılan en önemli veri toplama aracıdır. Görüşmede söylenilenlerin "yüzeysel" anlamları yanında "gerçek" anlamları da çıkartılabilir Karasar N, 2004:166). Çepni (2004)'ye göre ise mülakatın asıl amacı, iletişim kurulan bireyin araştırılan konu hakkında duygu, düşünce ve inançlarının neler olduğunu ortaya çıkarmaktır.

76 Görüşmede mimikler, vücut dili ve ses tonu sorulara verilen cevapların değerlendirilmesinde araştırmacıya ipuçları verir ve araştırmacı karşısındakinin bu sorulara ne kadar yapmacık veya kaçamak yanıtlar verdiğini sezebilir. Bu durumda araştırmacı bu noktalara yoğunlaşıp daha gerçekçi bilgilere ulaşmak için başka sorular da sorabilir. Görüşme tekniğinin kolay, rahat ve kısa sürmesi bakımından yararlan olsa da zor yanları da vardır. En önemlisi, görüşmeyi yapan kişinin seçimi ve bu kişinin eğitimidir. Ayrıca inanç, görüş, tutum ve değer gibi konularda araştırmacının objektif yaklaşabilmesi de önemli bir noktadır. Görüşme birçok kaynakta iki veya üç gruba ayrılarak incelenebilmektedir. Balcı (1997)' ya göre Mülakat: 1. Katılan sayısına göre La) Bireysel görüşme l.b) Grupça görüşme

77 Mülakat yapılamak istenilen kişiye göre
Uygulama kurallarının katılığına göre 3.a) Yapılandırılmış görüşme Daha önceden planı en ince ayrıntısına kadar düşünülüp hazırlanan ve bu plana sadık kalınarak yapılan görüşme türüdür. Burada sorulacak önceden hazırlanır cevaplan önceden belirlenir ve kaynağa yöneltip verdiği yanıtlar işlenir. Yapılandırmış görüşmenin avantajı, kısa sürmesi ve istenilen tüm amaçlara ulaşılabilmesidir. Fakat esnek ve yaratıcı bir çalışma ortaya çıkmaz. 3.b) Yarı yapılandırılmış görüşme Bu metotta, görüşmecinin elinde hazır bir plan ve sorular vardır. Fakat görüşmenin gidişine göre bazı düzenlemeler ve değişiklikler yapılabilir. Soruların sırası değiştirilebilir, anlaşılmayan noktalarda daha derine inilebilinir. Mülakatı yapanın asıl görevi, tartışmada sorulan soruların dışına çıkıldığında mülakata katılan bireyleri gerektiğinde yönlendirip tartışma konusu üzerinde odaklanmalarını sağlamaktır (Çepni, 2005:69)

78

79 3.1 Görüşmenin Adımları Ekiz (2003)'e göre iyi bir görüşmenin hazırlanabilmesi ve yürütülmesindeki basamaklar şu şekildedir; Çalışmanın amacının belirlenmesi Ömeklem seçimi Görüşmenin formatının oluşturulması Görüşme sorularının geliştirilmesi Görüşme yapan kişilerin seçimi ve eğitimi Bir pilot çalışmanın yapılması Görüşmenin yapılması Görüşme verilerinin analizinin yapılması

80 3.2 Görüşme Kılavuzu Karasar (2004) mülakat sırasında görüşmeciye rehberlik etmesi amacıyla bir kılavuz hazırlamıştır. Görüşme kılavuzu görüşmecinin uyması gereken önemli kuralları hatırlatıcı, görüşme sorulannı belli bir sırada içeren ve gerektiğinde kayıt işlerini de kolaylaştıracak biçimde hazırlanmış bir listedir. Bu kılavuz görüşmeci için can simidi de olabilir. Ekiz (2003) ise bu kılavuzun hangi görüşme türüne göre hazırlandığını ve içerisinde görüşmecinin kendisini nasıl tanıtacağını, amacım nasıl açıklayacağını, kişiden beklendiğini, hangi soruların nasıl ve hangi sırada sorulacağını içerir. Çünkü nitel bir araştırma yapmak zordur ancak yaratıcı bir çalışma ister (Balcı, 2007:67). İşte bu kılavuz yaratıcı ve iyi bir araştırma yapabilmemiz için yardımcı olur.

81 Görüşme kılavuzunun hazırlanmasında, soruların hangi sırada sorulacağının kararlaştırılması önemli bir konudur. Bu sıralamada: 1. İlk sorular ilginç ve cevaplaması kolay olmalı, kaynak kişiye cevap vermeye güdülenmeli. Bu çok önemlidir. Çünkü kaynak kişi görüşmeciye ne kadar güvenirse ve görüşmeci de aradaki iletişimi ne kadar iyi oluşturursa verdiği cevaplarda daha objektif ve doğru olur. 2. Sorular, genelden özele doğru giden bir sırada olmalı. Ancak sorulan sorular sadece bir tane sonuca hitap etmelidir. Örneğin, "Yeni hazırlanan 2. sınıf müfredatı sizce nasıl?" gibi bir soruya kaynak çok geniş bir cevap verebilir bu da konuşmanın dağılmasına ve farklı alanlara yönelmesine yol açabilir. Sorular uygun bir sıra içinde ve ilgilerine göre kümelendirilmiş olmalı. Böylece, kişinin daha ekonomik bir düşünce süreci içinde olmasına yardımcı olur. Bitiş soruları, kaynak kişide basan duygusu bırakan, gerektiğinde yeni işbirliği için güdüleyen nitelikte olmalı (Karasar, 2004; 169)

82 Kılavuzun iyi bir rehber olabilmesi için öncelikle iyi hazırlanması ve kaynağın ilgi,
tutum, duygu ve inançları göz önüne alınarak hazırlaması gerekmektedir. Unutmamak gerekir ki kılavuz bize yol göstericidir ve gerektiğinde yeni bilgiler eklenmelidir. 3.3 Görüşmenin Yapılması Başarılı bir görüşme için görüşmecinin kaynak kişiden doğru ve gerçekçi cevaplar elde etmesi gerekir. Bunun içinde görüşmecinin kaynağı çok iyi güdelemesi gerekir. Görüşmeye başlarken görüşmecinin kendini ve amacını çok iyi biçimde ifade etmelidir. Ayrıca kaynağın sorulara doğru ve gerçekçi cevaplar vermesi için kaynak kişiye görüşmenin amacı ve önemi hakkında bilgi verilmelidir. İyi bir görüşme için görüşmecin kaynak kişi hakkında bir alt yapı çalışması yapmış olması gerekir. Görüşmecin diğer dikkat etmesi gereken hususlar ise şöyle sıralanabilir:

83 S Çok bilir gözükmeme S Sade ve anlaşılır bir dil kullanma •S Yargılayıcı olmama S Araştırmak istediği konunun özüne inmeli S Kaynak kişinin mimiklerine dikkat edip içtenliğini kontrol etmeli S Görüşmenin esnek yapısından yararlanıp açık uçlu sorularla daha derin ve öz bilgiye ulaşmalı. S Son olarak da kaynak kişide basan duygusu uyandırabilmeli ve gelecekte tekrar işbirliği için çalışmanın sonuçlarının kaynağa da iletileceğini söylemeli. Görüşmecinin Seçimi ve Eğitimi Karasar (2004)'a göre iyi bir görüşmecinin; zeki, duyarlılığı yüksek duyu organlarına sahip; görüşme konusuna karşı bilinen ve belli bir yönde koşullanmamış, görüşülen kaynak kişilerce bilinen onları olumsuz yönde etkileyebilecek din, dil, sosyo-ekonomik düzey, cinsiyet, renk vb ayrılıkları olmayan; dürüst, kurallara ve değişik koşullara uyabilen, fazla heyecansız ve çatışmaya girmekten zevk almayan kişilikte; özellikle serbest görüşmeler için, görüşme konusunda uzmanlaşmış biri olması gerekir.

84 Ayrıca iyi bir görüşmeci, kaynak kişinin cevaplarında hislerini belli etmemeli, bu cevaplardan sonra geri bildirimlerde bulunabilmeli ve kaynağın etkin katılımını sağlayabilmelidir. 3.5 Verilerin Kaydedilmesi Görüşme yönteminde veri kaydetme iki yolla yapılabilir: - Not alma Kayıt cihazı kullanma Not tutmada; görüşmeci aldığı notları -veri kaydını- aldığı notlarla gerçekleştirir. Fakat not tutmak tek görüşmecili görüşmelerde çok zordur. Bir yandan soru sormak, bir yandan görüşmeyi yürütmek, bir yandan da not tutmak karışıklığa sebep olabilir ve görüşmenin akışına zarar verebilir. Not alma işlemi sırasında kaynak kişi sıkılabilir. Ancak çok görüşmecili görüşmelerde bir kişi not almakla görevlendirilse bu zaman kaybı ve karmaşıklık ortadan kaldırılabilir. Ayrıca görüşmeci zaman kaybını önleyebilmek için bazı kısaltmalar da kullanabilir. Kayıt cihazı; kayıt cihazı ile yapılan görüşmeler görüşmeci için kolaylıklar sağlar (Yıldırım, Şimşek,2006:138). Kayıt cihazımn kullanılacağı bir görüşmede görüşme öncesinde kaynak kişiden izin alınmalıdır. Burada dikkat edilecek husus veri kaydedicinin pil ömrü, kapasitesi(bellek) ve arızasının olup olmadığıdır. Görüşme sırasında arıza ya da pil bitmesi zaman kaybına yol açar ve görüşmeyi sekteye uğratır.

85 Gözlem (Observation) Bir nesnenin bir olayın veya bir gerçeğin niteliklerinin bilinmesi amacıyla duyu organlarımız tarafından yapılan sistematik ve düzenli bir incelemedir. Gözlem yöntemi araştırmacının uygun bulduğu her tür sosyal veya kurumsal ortamda bir veri toplama amacı olarak kullanılabilir. Bir gözlemin amaca uygun olması için olaya veya nesneye sadece bakmak değil sistematik ve düzenli bakmak gerekmektedir. Buradan hareketle gözlem sadece duyu organlarımızın yaptığı bir işlem değil aym zamanda beyinsel-zihinsel bir bilgi işleme sürecidir de diyebiliriz. Gözlem aynı zamanda zihinsel bir aktivitedir ve bundan sadece duyu organlarının uyarılması sorumlu değildir. Özellikle gözlem sonuçları değerlendirilirken belirli bir araştırma veya problemin içeriğiyle ilgili olan sonuçların ilgisiz olanlardan ayırt edilmesi önemlidir. Bireylerin gözlem süreci doğuştan başlayarak ömür boyu sürmektedir. Doğuştan itibaren etrafı gözlemleyerek çevreye ayak uydurma için duyu organlarımızı kullanmaktayız.

86 Gözlem becerisi gelişmiş bir birey:
Nesneler olaylar veya gerçekler arasındaki belirgin benzerlikleri ve farklılıkları saptayabilir. Gözlem için gerekli ve uygun araç-gereçleri seçip bunları beceriyle kullanabilir. Gözlem sonuçlarını değerlendirip, bu bilgilerden, eldeki soruna ilişkin olanlarını seçip ayırabilir. Yaptıkları gözlem veya gözlemler sonucunda elde ettikleri bulgulardan ilişkiler yapabilir. (Harlen, 1989,58-59 akt:Tan,Temiz,2003) Bireyler gözlem yapacakları ortamı düzenlemeleri, gözlemin sağlıklı bir şekilde yapılıp olaya ait doğru bulguların elde edilmesi için uygun ortam yaratmalıdır. 4.1 Gözlemin bireyler açısından faydaları Gözlem çocukları meraklı olmaya sevk eder. Benzerliklerin ve farklılıkların gözlemlenmesi, sınıflama becerisi ve değişkenleri tanımlama, değiştirme becerilerinin gelişmesi için gereklidir.

87 Olaylardaki ardıllıkların gözlemlenmesi kavramların geliştirilmesine yardım eder.
Bilgilerin geliştirilmesini sağlar. Araştırma dürtüsünü harekete geçirir (Arthur,1993: 12-13). Bilimsel bir problemin belirlenip ortaya konması, gözlemler kullanılarak sağlanır. Sonra bu problemin çözülebilmesi için tahminlerin, dolayısıyla hipotezin araştırılması bir yandan deney, bir yandan da gözlem yaparak sağlanır. Bilim adamları, sadece duyu organlanyla nitel gözlem duyu organlanmn yeterli olmadığı yerlerde çeşitli aletler kullanarak nicel gözlem yapar. Araştırmacının, veri toplama tekniklerinden gözlem tekniğini kullanmadan önce kendisine şu soruları sorması gerekir. Araştırmacı gözlen tekniğini seçmeden önce bu sorulara yanıt vermelidir. Neden gözlem tekniğini kullanmak istiyorum? Neden bu tekniğe ihtiyaç duymaktayım? Başka bir tekniği kullansam isteğim sonuçlara ulaşabilir miyim? (Ekiz, 2003:59) Gözlem türleri, alan çalışması ve laboratuar çalışması olmak üzere iki grupta incelenmektedir (Bailey, 1982, çev: Çepni).

88 1) Alan Çalışması: Araştırmacı kişinin veya kişilerin ortama katılıp katılmama durumuna göre iki basamağa ayrılır. Yapılandırılmış alan çalışması: Alan çalışmasından bahsedilen tanım doğal ortam çalışmasıdır. Bu tip gözlem çeşidinde gözlemler doğal ortamda yapılır. Araştırmacının ortamda bulunmadığı bir gözlem çeşididir. Bu gözlemin amacı, doğal ortamdan elden edilen verilerin test edilmesini sağlamaktır(Çepni,2005:78). Yapılandırılmamış alan çalışması: Bu tip gözlem çeşidi de doğal ortamda yapılmasına karşılık araştırmacının ortama katıldığı bir gözlem çeşididir. Gözlemle veri toplama tekniklerini şu şekilde basamaklayabiliriz. Video kayıtları: Gözlemlenen cisme veya bireye ait video ve ses kayıtlarının tutulması. Fotoğraf ve malzemeleri: Gözlemlenen cisme veya bireye ait fotoğraf resim ve diğer malzemelerin sağlanması. Yazılı belgeler: Gözlemlenen cisme veya bireye ait yazılı kağıt, doküman ve istatistiklerin tutulması Yazılı tasvirler: Gözlemlenen cismi veya bireyin gözlen sırasına göstermiş olduğu durumların yazılı olarak tasvir edilmesi.

89 Gözlemlerin diğer veri toplama tekniklerine göre bazı üstünlükleri/avantajları bazı eksikleri/dezavantajları mevcuttur. Bunları şu şekilde özetleyebiliriz. 4.2 Görüşme Tekniğinin Avantaj ve Dezavantajları Avantajları: Sözel olmayan davranış: Araştırmacı gözlenen bireyi doğrudan gözleme olanağına sahiptir. Ayrıca gözlem, araştırmacıya gözlenen bireyle ilgili ayrıntılı ve derinlemesine bilgi edinilmesine olanak tanır. Süre olarak da uzun bir süreyi aldığından araştırmacı ve gözlenen bireyler arasında yakın bir ilişki meydana gelir. Doğal çevrede kullanılabilme: Araştırmacının doğal bir ortamda araştırmasına devam etmesine olanak tanır. Bu sayede gözlenen bireyin göstermiş olduğu davranışlar daha doğal olabilecektir. Uzun süreli analiz: Araştırmacı, araştırmasını doğal ortamda yaptığından diğer vri toplama tekniklerine oranla daha uzun süreyle araştırma ve analiz yapabilir.

90 Dezavantajları: Kontrolün diğer metotlara göre çok daha az olması hatta olmaması: Doğal bir çevrede araştırma yapan bir araştırmacı veriyi etkileyebilecek pek çok dış etkeni kontrol etme yeteneğinden yoksundur. Elde edilen verileri sayılaştırma güçlüğü: Çoğu durumda elde edilen veri bir dizi sayı değil kişilerin özgün cümleleri veya anlatımları içeren kapsamlı ve tanımlayıcı bir veri olacağından sayısal sonuçlara çevirim işi oldukça güçtür. Örneklemin küçüklüğü: Araştırmacı anketlere göre daha küçük örneklemle çalışmak zorundadır. Gözlem alanında olma güçlüğü(Araştırmacı genellikle araştırma ortamına girişin zor olduğu zamanlarda aynı ortamda yer alamıyor). Gizliliğin olmaması: Araştırmacının gözlemci olarak belirli bir ortamda bizzat bulunması denekler açısından gizliliği ortadan kaldırır. Gözlemler niteliklerine nitel ve nicel gözlem olmak üzere de ikiye ayrılır.

91 Nitel gözlem Ölçü araçları kullanılmadan, NEDİR sorusuna duygu organlarıyla cevap verilen gözlem biçimidir. İnsan ve grup davranışlarının niçin'ini anlamaya yönelik yapılan gözlemlerdir. Nitel gözlem yapan araştırmacının iyi bir gözlem yeteneğine sahip olması, insanlarla ılımlı ilişkiler kurması, dikkatli dinlemesi ve elde ettiği verileri iyi analiz etmesi gerekmektedir. 4.4. Nicel gözlem Nesnel, herkesçe aynı olan, ölçmeye dayanılarak yapılan ve sonucu rakamsal olarak belirten bilimsel gözlemlerdir. Mesela, bir yıl 365 gün 6 saattir dediğimizde bu nicel bir gözlemdir. Tekrarlanabilme ve objektif olarak yapılması esasına dayanmaktadır.

92 4.5 Gözlem formunun hazırlanması
Gözlem formu hazırlamak oldukça zor iştir. Bu yüzden gözlem formu hazırlamak için dikkat edilmesi gereken hususlar şunlardır. Gözlenecek olgunun çok yönlü olarak gözlenmesine olanak verecek biçimde gözlem boyutları belirlenmelidir. Fiziksel ortamın iyice tanımlanması gerekmektedir. Araştırma yapılacak ortamın sosyal boyutunun incelenmesi gerekmektedir. Ortamda oluşan etkinliklerin gözlenmesi gerekmektedir. Araştırma ortamında oluşan dilin gözlenmesi gerekmektedir.

93 C) NİTEL ANALİZ TEKNİKLERİ
1.Betimsel Analiz Betimsel analizde elde edilen veriler, daha önceden belirlenen başlıklar altında özetlenir ve yorumlanır. Veriler araştırma sorularına göre sınırlandırılabileceği gibi, veri toplama aşmalarında elde edilen ön bilgiler ışığında da düzenlenebilir. Bu analiz türünde, daha önce de belirtildiği üzere veri kaynaklarından bazı alıntılar yapmak, çalışmanın güvenirliği ve sıhati açısından yararlı olabilir. Bu şekilde ayrıca çarpıcı görüşlerin yansıtılması da sağlanmış olacaktır. Bu analizin amacı ham haldeki verilerin okuyucuların anlayabileceği ve isterlerse kullanabileceği bir şakle sokulmasıdır. Bu amaçla elde edilen veriler önce mantıki bir sıraya konulur. Daha sonra yapılan bu betimlemeler yorumlanır ve sonuçlara ulaşılır. Son aşamada ise araştırmacı yorumların ışığında gelecekle ilgili tahminlerde bulunarak yeni açılımlara ulaşmaya çalışır. Kısaca betimsel analiz 4 aşamaan oluşur; (Altunışık, vd. 2002: 218) Betimsel analiz için bir çerçeve oluşturma Tematik çerçeveye göre verilerin işlenmesi Bulguların tanımlanması Bulguların Yorumlanması

94 2. İçerik Analizi İçerik analizi; dokümanların, mülakat dökümlerinin yada kayıtlarının karakterize edilmesi ve karşılaştırılması için kullanılan bir tekniktir. Amacı katılımcıların görüşlerinin içeriklerini sitematik olarak tanımlamaktır. Böylece içerik analizi, araştırmacıyı toplanan verilere aşina etmekte ve ayrıca verilerin daha ileri analizler için kullanılmasını kolaylaştırmaktadır. İçerik analiz tanımlamaları, yeni problemlere ileri teknolojilerin uygulanması ile değişme eğilimindedir. Mevcut tanımlar çok çeşitli olmasına rağmen, içerik analizi çeşitli disiplinler için yararlı olabilecek bir araştırma yöntemidir. İçerik analiz kavramının tarafsızlık, sistematiklik ve genellik olmak üzere üç yönü vardır. içerik analizinde temel düşünce bir araştırma metnindeki birçok kelimelerin daha az sayıda içerik kategorisine indirgenmesidir. İçerik analizi, veri toplanarak elde edilen metinden geçerli ve güvenilir alıntılar yapılabilmesi için bir dizi prosedürler kullanılabilir. İçerik analizindeki en önemli problemler veri azaltma sürecinde görülür ki bu süreçte çok miktardaki veriler daha anlamlı ve daha az sayıdaki kategorilere ayrılırlar. İçerik analizi öncelikle teknik avantajlar söz konusu olduğunda, çok miktarda ki materyal ya da veriler araştırmacının yorumlama tekniğini aştığında tercih edilebilir

95 . İçerik analizinin diğer sosyal araştırma teknikleriyle kullanılması gün geçtikçe artmaktadır. Herhangi bir içerik analizi temelde şu aşamalardan oluşur: Analiz ünitesinin tanımlanması, kategorilerin seçilmesi, materyalleri tablolaştırılması ve materyallerin gösterilmesidir. İçerik analizinde kavramsallaştırma ve operasyonel hale getirme söz konusu olduğu için teorik kaygılar ve ampirik gözlemler arasında bir etkileşim kaçınılmazdır. Bu bağlamda hem tümevarımcı hem de tümdengelimci sorgulama, daha verimli sonuçlara ulaşmak için düşünülebilir. İçerik analizinin üniteleri, verilere dayanmalıdır. Diğer öneli nokta ise kullanılan analiz üniteleri mutlaka tanımlanmış ve bağımsız olmalıdır. Bu nokta, içerik analizinin sonucu olarak geçerli ve güvenilir bulgular üretebilmek açısından önemlidir. (Altunışık, vd : )

96 Bilimsel Araştırma ve Etik
Ahlâk, toplumca kabul gören ve davranış olmadığı yargısında kullanılan bir davranış, standart davranış ve doğrulamayla ilgili felsefenin bir meslek grubunun ahlaki açıdan doğru kabul edilen standartlardır (Budak, 2000). Araştırmada etik olarak kullanılmaktadır. Bilimsel bilginin planlanması, üretilmesi ve raporlaştırılıp yayınlanması aşamalarında genel olarak kabul edilen kurallardan ciddi şekilde sapmaya, bilimde ahlak (etik) dış davranış denir. Bir araştırmayı projelendirme de, yürütmede, veri toplama, verilerin analizi ve yayınlanması aşamalarında genel ve bilimsel etik bağlamında uyulması gereken kurallar vardır. Bu kurallar araştırmacıyı yanlış yapmaktan korurlar. Bu kurallara uymak bir kişisel sorumluluktur. Bu nedenle bilimsel etik kurallar haline getirilmiştir.

97 Araştırmacı öncelikle dürüst, bilgili ve bilim-sanat alanında çalışan bilim insanlarına saygılı olmalıdır. Bildiğini saklamayan, meslektaşları ile sürekli iletişim içinde olmalıdır. Belirtilen bu özelliklere genel etik kuralları denilir. Genel etik kuralları, insan olmanın gereği olan kurallardır (Ozdamar, 2003). Bu kurallar Tübitak Yayın Etiği Kurulu Yönergesinde belirlenmiştir. Eğitim araştırmalarında genellikle insan konu edildiği ve insan üzerinde çalışıldığı için, bu çalışmalarda etik kurallara özellikle dikkat etmek gerekmektedir (Balcı, 2001). Bilimsel etik kuralları özet olarak aşağıda sunulmuştur (Ozdamar, 2003).

98 1-) Aşırma: Başkalarının fikirlerini, metotlarını, verilerini, uygulamalarını, yazılarını, yapıtlarını ve şekillerini sahiplerine bilimsel kurallara uygun biçimde atıf yapmadan kısmen veya tamamen kendisininmiş gibi sunmak. Yabancı dilden kitap makale vb. tercüme ederek kendi yazmış gibi basmak. 2-) Çarpıtma: Araştırma kayıtları ve elde edilen verileri tahrif etmek, araştırmada kullanılmayan yöntem, cihaz ve materyalleri kullanılmış gibi göstermek. Araştırma hipotezine uygun olmayan verileri değerlendirmeye almamak, İlgili teori veya varsayımlara uydurmak için veriler ve/veya sonuçlarla oynamak. Değişik sonuçlar ortaya koymak amacıyla araştırma materyal, bulgularının ve sonuçlarının kasıtlı değiştirilmesine çarpıtma denilir. 3-) Dilimleme: Bir aştırmanın sonuçlarını, araştırmanın bütünlüğünü bozacak şekilde, uygun olmayan parçalara ayırarak çok sayıda yayın yapmaya dilimleme denilir. 4-) Düplikasyon: Bir araştırmanın aynı sonuçlarını birden fazla dergiye yayın için göndermek veya yayınlamak. (Yayın içeriğinin birden fazla uzmanlık alanını ilgilendirdiği, yayının farklı bir dilde yayınlanmasında yarar görüldüğü gibi durumlarda her iki yayın kuruluşundan onay almak koşuluyla yayın tekrarı kabul edilebilir.)

99 5-) Uydurma: Sunulan veya yayınlanan belgeyi gerçeğe aykırı olarak düzenlemek veya bir belgeyi değiştirmek veya gerçeğe aykırı belgeyi bilerek kullanmak. Araştırmaya dayanmayan veriler üretmek, bunları rapor etmek veya yayımlamak, yapılmamış bir araştırmayı yapılmış gibi göstermek. Masa başında gerçek dışı araştırma verileri üreterek yayın yapmaya uydurma denir. 6-) Yazar haklarına saygısızlık: Aktif katkısı olmayan kişileri yazarlar arasına dahil etmek, aktif katkısı bulunduğu halde bu kişileri yazarlar arasına katmamak, yazar sıralamasını gerekçesiz ve uygun olamayan bir biçimde değiştirmek. (Yazarlık Hakkı, çalışmanın tasarımında; veri toplanması, analizi veya değerlendirilmesinde; yazımında katkı vermiş olmayı gerektirir. Başkalarının çalışmasına sadece yazım aşamasında katkıda bulunmak yazarlık hakkı doğurmaz.) Diğer etik ihlalleri: Yayınlarında bilimsel kurallara uymadan makul ölçüleri aşan alıntılar yapmak. (Bilimsel yayınlarda ya da genel kamuoyuna dönük olarak yayınlanan her türlü makale, derleme, kitap ve benzeri yayınlarda daha önce yayınlanmış veya yayınlanmamış bir çalışmadan yararlanılırken, o çalışma bilimsel yayın kurallarına uygun biçimde kaynak olarak gösterilmelidir.

100 Evrensel olarak tanınan bilim kuramları, matematik teoremleri ve ispatları gibi önermeler dışında hiçbir yapıt tümüyle ya da bir bölümü ile izin alınmadan veya asıl kaynak gösterilmeden çeviri veya özgün şekliyle yayınlanamaz.) Yüksek lisans ve doktora çalışmalarından çıkan yayınlarda öğrencinin veya danışmanının ismini yazmamak, Destek alınarak yürütülen araştırmaların yayınlarında destek veren kişi, kurum veya kuruluşlar ile onların araştırmadaki katkılarını açık bir biçimde belirtmemek, Önceki araştırmacıların orijinal gözlem ve verilerinin kasıtlı olarak yok sayılması, önemli bir etik sorundur. Araştırmada yöntem çok ayrıntılı yazılmalıdır. Çünkü aynı yöntemi kullanmak durumunda olacaklar, araştırmayı okudukları zaman aynı yöntemi kolaylıkla uygulayabilmelidirler. Yöntemin saklanmış bir yanı kalmamalıdır. Araştırmada alınan sonuçların olduğu gibi verilmesi yanı sıra, sonucu olumsuz etkileyecek yan veriler de olduğu gibi verilmelidir. Sonucu ve yorumu olumsuz olarak etkileyecek veriler gizlenmemeli ve tartışılmalıdır.

101 Araştırmada alınan sonuçların olduğu gibi verilmesi yanı sıra, sonucu olumsuz etkileyecek yan veriler de olduğu gibi verilmelidir. Sonucu ve yorumu olumsuz olarak etkileyecek veriler gizlenmemeli ve tartışılmalıdır. Disiplinsiz ve düzensiz araştırma; araştırıcının araştırma planlanmasını, uygun metot seçimini, metotları uygulamasını, sonuçların analizini ve yorumunu bilmemesidir. Bilimsel yanıltma, saptırma veya yalancılık (Fraud), araştırıcının bilinçli olarak ve amaçlı bir yaklaşımla çalışmanın metot veya sonuçlarını "kötü niyetle" saptırması ve değiştirmesi demektir.

102 NİTEL ARAŞTIRMA NEDİR? Deneysel araştırmalarda sınırları ve başlangıç noktası netleştirilmiş belli adımlar uygulamak söz konu değildir. Deneysel olmayan araştırma, bu süreçteki karşılıklı etkilisini, ilişki ve katkıları barındırır. Bu nedenle deneysel olmayan araştırmalar sabileşmiş kurallardan ziyade esnek bir zeminde gerçekleştirilmiştir. Araştırma süresince elde edilen verelere göre araştırma yön değiştirebilir.

103 Marshall ve Rassman (1999) nitel araştırma yapan araştırmacıların üç önemli konu üzerinde dikkatle durmaları gerektiğini belirlemiştir. Araştırmaya temel oluşturacak kurumsal bir çevre açık biçimde oluşturulmalıdır. Araştırmacı sistematik, yapılabilir, esnek bir araştırma deseni oluşturmalıdır. Araştırma okuyucunun anlayabileceği şekilde tutarlı, anlamlı bir doküman halinde getirmelidir. (Yıldırım ve Şimşek, 2006) Bütün bunlara ek olarak bu aşamaları belirleyen diğer bir ölçüt de araştırma probleminin belirlenmesidir. Şekil l.'de araştırma probleminin nitel araştırmanın çeşitli aşamalarına etkisi anlatılmıştır.

104 Yapılan bütün araştırma öncelikle araştırma problemi belirlenir
Yapılan bütün araştırma öncelikle araştırma problemi belirlenir. Araştırma problemi belirlenirken alanla ilgili araştırmalar, araştırmacının konuya hakimiyeti ve kar alanla ilgili sorular etkindir. Alanla ilgili yapılacak araştırmalar araştırmacıya konun sınırlarını belirlemede yardımcı olur. Kişinin konuya hakimiyeti ise problemin alanlandırılması konusunda önemlidir. Araştırma probleminin, ilk aşama olduğunu belirlemiştik. Ancak nitel araştırmada araştırma problemini başta belirlemek mümkün olmayabilir. Ortaya çıkacak bulgular araştırma problemini belirlemeyebilir.

105 1-) KURUMSAL ÇERÇEVENİN BELİRLENMESİ
Araştırmada yararlanılacak çalışmalar, kaynaklar varsa araştırmacının bunları incelemesi ve araştırma deseni içinde yer vermesi gerekir. Kurumsal çerçevenin tanımlanması araştırma probleminin boyutlarını kavramada önemli ipuçları sağlar.

106 Fakat, kurumsal çerçeveyi öncelikli olarak sağlamak deneysel olmayan araştırmalarda mümkün olmayabilir. [ Glaser ve Strauss'un (1967) ortaya, koydukları "kuram oluşturma" (grounded theory) kavramı bu tür durumlarda daha büyük önem taşır.Jkonuyla ilgili, öncesine dayanan bir araştırma yapılmamışsa bu kuramsal çerçeveyi belirlemek çok zordur.

107 Nitel araştırmada yapılacak alanla ilgili doğallık korunmalıdır
Nitel araştırmada yapılacak alanla ilgili doğallık korunmalıdır. Bireyler bu ortamı yaşar fakat araştırmacı bu iki durumu ayırt edebilmelidir. Bireylerin görüşleri ortaya çıkarılmalıdır. Konu bütüncül bir bakış açısı içinde her açılan ele alınmalıdır. Araştırma adımlarını aşağıdaki gibi şema tize edebiliriz.

108 Araştırma Probleminin Belirlenmesi
Literatür Tarama Araştırma Amacının Belirlemesi Verilerin Toplanması Verilerin Analizi ve Yorumlanması Verilerin Raporlaştırılması

109 Nitel Araştırma Karakteristiği
Keşfetmeye ve anlamaya yönelik araştırma problemi belirleme Az belirleyici olabilecek literatür taraması ve araştırma probleminin yargılanması Genel ve geniş kalıtımcıların yer alması Resim, yazı ,görüntü veya ses kaydına yönelik veriler Yazılı metin analizi Tanımlama analizi Tanımlama analizi ve tematik genişleme Esnek, genellenmiş, taraflı yorumlama

110 Nitel araştırmacılar ele alınan konuyu keşfetmek yada anlama amacıyla araştırma gerçekleştirilir. Araştırmacılar geniş ve genel sorular sorarlar. Katılımcıların görüşleri resimler, şekiller ile toplanır. Amaca yönelik bir analiz gerçekleştirir. "Deneysel olmayan araştırmada karşılaştırma grupları açık seçik olmadığı için, kendiliğinden oluşan deney grupları, bağımsız değişkendeki değişimin kendiliğinden ortaya çıkması ölçüsünde genişletilir.

111 Araştırmacıların, bağımsız değişkenin sonuç değişkenleri üzerindeki etkisini ölçerken az da olsa bir denetimi söz konudur. Bu durumda deneysel olmayan araştırma korelasyon analiziyle aynıdır.( Punch, 2005)" Korelasyon araştırma desenini özetleyerek olursak yapılan araştırma bir yenilik uygulanabilir. Burada amaç bir yada birden fazla değişken arasındaki ilgiyi incelemektir. Tek bir grup birey üzerinde çalışma yürütülür.

112 Korelasyon istatistik tekniği kullanarak ilişki derecesini bulmaya çalışırlar.
Sınıfta öğrenci sayısı yada önceki dersteki başarı sayısı lineer olarak araştırılır. Karşılaştırma yoktur. Tek gruptaki her bireyde birden fazla değişken arasındaki ilişki incelenir.

113 İstatistiksel kontrol, kovariyans, çoklu variyans ve çoklu regrasyon analizleri yoluyla yapılmaktadır. Bu teknikler sayesinde sadece bir değil, aynı anda bir çok istenmedik değişkeni sabit tutularak kontrol etmek; yine aynı anda bir çok deneysel değişkeni sabit tutarak kontrol etmek; yine aynı anda birçok deneysel değişkeni istatistiksel ayarlamaya tabi tutularak her birinin birer birer olduğu gibi, hepsinin bir takım olarak da bağımlı değişkene olan etkisini sağlamak mümkündür. (Kaptan, 1993)

114 - Dış Değişkeni Kontrol Etme-
Dış değişken terimini hem araştırma sonucunun yaptırımlarıyla etkileyen hep de araştırma ilişkisini yanlış yorumlamamıza neden olan şey olarak tanımlayabiliriz. Bu nedenle bu değişken denetlenmeli ve araştırmaya etkileri nört hale getirilmelidir. Bu denetim maddi ve istatistik yolu ile sağlanır. Maddi denetim araştırma tasarlanırken sağlanır, istatistiksel denetim ise sonuçlar çözümlenirken sağlanır.

115 Tasarımda çözümlemede
rasgele etki dağılımı sırlama eşleştirme tabakalara kısmi korelasyon eş eğişken analizi Rasgele etki dağıtımı değişkenin rasgele veya düzenli olmayan biçimde değişmesi sağlanarak denetlenmelidir. Sınırlandırma, değişkenin sınırlandırılarak, değişmesi maddi olarak sınırlandırılıp sabit tutularak denetlenmesidir.eşleştirme grup üyeleri, ilgili özellikler bakımından birebir denk düşürerek seçilir. İstenilen özelliklerin sayısı artıkça bu tür denetim uygulanmaz.( Punch, 2005 )

116 Zaman Serili Araştırma Deseni
a) Aralıklı Zaman Serili Desen Bu araştırmada katılımcı grup belirlenir. Ön test ölçümü yada gözlemi yapılır. Örneğin kişinin sigara içim sıklığı. Daha sonra ön test ölçümü yada gözlemi yapılır. Örneğin depresyondaki sigara içme sıklığı ölçülür. Üçüncü ön test yada gözlemi yapıldığında yemek sonrası içim sıklığı ölçülür. Yapılan uygulamada son ölçümü yada gözlemi yapılır. Sigara içeme sıklığına bakılır. Son test ölçümü yada gözlemi yapılırken depresyon sırasında sigara içme sıklığına bakılır. Son test ölçümü yada gözlemi sırasında yemekten sonra sigara içme sıklığı ölçülür. Bu araştırma deseninin avantajı tek grubun yeterli olmasıdır. İki grup arasındaki farklılıklar ortadan kaldırılır. Birden fazla şeyi değişkenle irdeleyince belli bir değişkene sabit kalmayıp, detay vermiş oluruz.

117 b) Eşit Zaman Serili Dizayn
Katılımcı grubun belirlenmesi Ölçüm veya gözlemin yapılması Deneysel uygulama Ölçüm veya gözlem

118 UYDURMA Uydurma ,bir araştırma yapıldığında bu araştırmanın raporunu yazarken;araştırmada bulunmayan verileri üretmek bunları rapor etmek ve yayınlamaktır.Bu da, araştırmada olmaması greken bir durumdur.Örneğin,ilkokul öğretmenin cinsiyeti ile mesleğindeki başarısı arasındaki ilişkinin araştırması yapıldı.Bununla ilgili veriler toplandı.Bayan öğretmenlerin mesleğinde daha başarılı olduğu verisi,araştırma sonucunda elde edilen bu veriler arasında yer almamasına rağmen araştırma raporunda böyle bir veriye yer verilirse bu uydurma olur.Böyle bir durumda kesinlikle araştırmada olmaması gereken bir durumdur..Bu durum,bilimsel araştırmada etik açısından da ters bir durumdur.

119 İSTATİSTİKSEL KONTROL
Daha çok toplum bilimlerde,fıziksel kontrolün etkili bir şekilde yapılamadığı durumlarda ya da fiziksel kontrolü desteklemek için yapılan kontrole istatistiki kontrol denir. İstatistiki kontrolde amaç, kontrol değişkenlerinin, gruplar üzerindeki olası değişik etkilerini önlemek;başka deyişle grupları dengeli bir duruma getirmektir.İstatistiksel kontrol, kovariyans çözümlemeleriyle yapılır ve grupların arasındaki ufak farklılıkların giderilmesinde etkili olur.İstatistiksel kontroller, ayrı ayrı aynı değişkenler ya da birlikte ayrı değişkenler üzerinde de uygulanabilirler.

120 NEDENSEL-KARŞILAŞTIRMA YÖNTEMİ
(CAUSAL-COMPERATİVE METHOD) Nedensel-karşılaştırma yöntemi deneysel araştırma yapmadan önce araştırmada yer alan değişkenler arasındaki ilişkileri araştıran bir metoddur.Nedensel karşılaştırma yönteminde karşılaştırılabilir ömeklemlerin karşılaştırılması yapılır.Mesela, ev ödevi yapan Öğrenci grubu ile evde hiç ödev yapmayan öğrenci grubunun akademik, başarısını karşılaştırırken;ev ödevinin akedemik başarıya etkisi bulunur.İşte bu yöntem,nedensel karşılaştırma yöntemidir. Nedensel karşılaştırma yöntemi,adından da anlaşılacağı gibi araştırmada yer alan değişkenler neden-sonuç ilişkilerini inceler.

121 Korelasyonel yöntemde,nedensel karşılaştırma yöntemi gibi bir araştırmadaki değişkenler arasındaki neden-sonuç ilişkisini araştırır. Nedensel-karşılaştırma yöntemi geçmişte şimdikinden daha çok kullanılıyordu.Bunun sebebi,bu yöntemle beraber uygulanan istatistiksel t-testi ve varyans analizinin araştırmacılar tarafından çok biliniyor olmasıdır.Günümüzde, korelasyonel istatistikler, bilhassa çoklu regresyon daha çok kullanılmaktadır.Bunun sebebi de, bu tekniklerin t testi ve varyans analizinin yaptıklarını yapabilmesi hatta daha fazlasını yapabilmesidir.Korelasyon araştırmalar,eğitim-Öğretimde üç ya da daha çok değişkenin kullandığı araştırmalarda daha faydalıdır.

122 Korelasyonel araştırmaların bu cazibeli yönleri,nedensel karşılaştırma yönteminin kullanımını gölgelememelidir.Bu araştırma metodunda kullanılan t-testi ve varyans analizi bilhassa deneysel araştırmada çok kullanılır.Ama,şu bir gerçektir ki; karelasyonel yöntem, nedensel-karşılaştırma yöntemine göre daha güçlü bir yöntemdir. Nedensel-karşılaştırma yöntemi bir davranışın olası nedenlerini, o davranışa sahip olanlarla o davranışa sahip olmayanları karşılaştırarak bulur.Mesela, akademik başarının sebeplerini araştırmak için böyle bir yöntem kullanılabilir.Bu yönteme ex post facto araştırma da denir.Bu yöntemde nedenler,değişken üzerinde etki ettikten sonra ortaya çıkar. Eğitim-öğretimde yapılan araştırmalarda, nedensel karşılaştırma yöntemi ;eğitim öğretim ortamı deneysel manüpülasyona uygun olmadığından neden sonuç bağının deneysel araştırılması yapılamadığı için deneysel araştırma yerine kullanılabilir.

123 KORELASYONEL ARAŞTIRMA DESENİ
Kestirim araştırmalarında ya da ilişki araştırmalarında kullanılan bir yöntemdir.Kestirim araştırması,birbirinden farklı zamanlarda oluşan değişkenlerin ölçümünden gelecek davranış kestirilir.İlişki araştırmasında da, araştırmada yer alan değişkenlerin arasındaki neden-sonuç ilişkisi anlaşılmaya çalışılır.Korelasyonel araştırmalar, değişkenler arasındaki ilişkileri açıklayan çalışmalardır.Zaten bu çalışmalarda korelasyonel istatistikler kullanılır. Korelasyonun bir de katsayısı vardır.Korelasyon katsayısı araştırmadaki değişkenlerin arasındaki ilişkiyi matematiksel olarak ifade edilmesidir.Korelasyon katsayının önündeki t ve (-) işaretleri ise ilişkinin yönünü ifade eder.Korelasyon katsayının önündeki işaret eksi ise, değişkenler arasında negatif bir ilişki vardır. Ama, korelasyon katsayının önündeki işaret atrı ise ozaman değişkenler arasında pozitif bir ilişki vardır.Korelasyon "r" harfi ile gösterilir ve -1 ile +1 arası değerler alır.Eğer, araştırmada iki değişken arasında ilişki yoksa korelasyon katsayısı sıfırdır.Buradaki korelasyonun katsayısı, bir değişkenin diğer değişken ile olan ilişkisinin derecesini ifade eder.

124 Bütün yukarıdaki anlattıklarımızı daha iyi anlaşılması açısından bir örnekle anlatmak istiyoruz.Örneğin;akademik başarı ile öğrencinin tutumu arasındaki ilişkiyi incelemek için bir araştırma yapıyoruz.Bu araştırmada korelayonel yöntemi kullanabiliriz. Yaptığımız bu araştırma sonucunda korelasyon katsayının + 0,75 çıktığını düşünelim.Bu akademik başarı ile öğrencinin tutumu pozitif bir ilişki olduğunu gösterir.Eğer, araştırma sonucunda korelasyon katsayıı - 0,68 çıksaydı o zaman akademik başarı ile öğrencinin tutumu arasında negatif bir ilişki olduğunu söyleyecektik. Yani değişkenlerden biri artarken diğeri azalıyorsa değişkenler arasında negatif ilişki var demektir.

125 SURVEY TEKNİĞİ TARİHÇESİ
Survey araştırmasının kökleri çok öncelere dayanmaktadır 'de İngiltere'de Bowley'in yaptığı araştırma ilk bilimsel survey olarak kabul edilir. 1930'lu yıllarda survey araştırma sürecinin üç temel yönü üzerinde durulmuştur. Bunları örnekleme teknikleri, veri toplama teknikleri, veri analizi için istatistiksel metotlardır. 1950'li yıllarda ise ilk bilimsek nitelikte yüz yüze görüşmeler yapılmış, el kitapları yayınlanmıştır. 1970'li yıllarda telefon görüşmeleri ve posta-survey yöntemleriyle survey tekniğinin gelişimi devam etmiştir 'lı yıllarda ise artık bilgisayar destekli görüşmeler bu süreci takip etmiştir. Artık günümüzde ise, survey metodu, yüz yüze görüşme anlamına gelmeye başlamıştır.

126 1930 ile 1950 yılları arasında ABD'de akseden üç önemli gelişme sayesinde bugünkü modern diyebileceğimiz survey yöntemi bu noktaya gelmiştir. ABD nüfus sayımı Bürosunda örneklem teknikleri denenmiş ve bunla ilgili taslaklar oluşturulmuştur. Verilerin toplanması, gelişimi ve uygulanmasında Pazar araştırması kuruluşları önemli görevler almışlardır. Sosyal psikolojinin öncüleri, ölçme ile ilgili teknikler geliştirmişlerdir. Bu araçlar, günümüzdeki istatistiksel tekniklerin temeli olmuştur. ABD'nin kamuoyu üzerinde yaptıkları ve yapmaktan hevesli oldukları araştırmalar survey metodunun gelişmesini sağlamıştır. Ayrıca survey araştırmaları için üniversitelerde yeni araştırma kurumları oluşturulmuştur. Bu üniversitelerdeki araştırma kurumları günümüzde hala survey tekniğini etkin bir şekilde kullanmaktadır.

127 Avrupa'da ise survey yöntemi ikinci dünya savaşından sonra yerini tam anlamıyla almaya başlamıştır. Avrupa'daki çok sayıda ülkede Pazar araştırması için kuruluşlar ortaya çıkmış ve çok kişiyle survey görüşmeleri yapılmıştır. Bundan sonraki süreçte survey görüşmeleri başlı başına bir metod olmuş ve yüz yüze görüşmeler hızla yaygınlaşmıştır. Survey görüşmesi, insan davranış ve tutumları hakkında bilgi edinip veri toplamak, insanların düşüncelerini gibi öznel değişkenler hakkında tespitte bulunmak için uygulanabilir. Ama bu, belli şartların yerine getirilmesiyle hakkıyla yapılabilir: Görüşmeyi yapanlar yalnızca, soruları soru formundaki gibi sorduklarında soruları cevaplayanlar soruları hazırlayanın sormak istediği şekilde anlayıp cevaplıyorsa hakkıyla bu yöntem yapılmış demektir. Bir başka değişle, sorunun anlamı soruyu okuyandan okuyana değişmemelidir, herkes o soruyu okuduğunda aynı şeyi anlamalıdır. Anladığı da, soruyu hazırlayanın ne sorduysa sordukları gibi olmalıdır.

128 SURVEYİN ÖZELLİKLERİ Survey, sosyal bilimlerde ve daha birçok farklı alanlarda kullanılan veri toplama metodudur. Survey'in hatasız ve iyi olması, iyi bir çalışmayı gerektirir. Surveyler, insanların davranışları tutumları, ilgileri, inançları, düşünceleri ile ilgili geçmişteki ve şimdiki davranışları ile ilgilidir. Bir suveyde şunlar hakkında sorular sorulabilir. Davranış: Dişinizi hangi sıklıkla fırçalarsınız? Son seçimde oy kullandınız mı? Yakın bir akrabanız en son ne zaman ziyaret ettiniz Tutumlar/inançlar/fikirler: Belediye başkanın ne tür is yaptığını üşünüyorsunuz? Yokluğunda diğer insanların hakkında bir çok olumsuz şey söylediklerini düşnür müsünüz?

129 Karakteristikeler: Evli, hiç evlenmemiş bekar ,boşanmış, ayrılmış yada dul musunuz? Yaşınız nedir?
Beklentiler: Çocuğunuzun ne kadar eğitim alacağını düşünüyorsunuz? Bu kasabadaki popülasyonun artacağını, azalacağını yada aynı kalacağını düşünüyor musunuz? Kişisel-sınıflandırma: kendinizi liberal, ılımlı yada muhafazakar olarak görür müsünüz? Ailenizi hangi sosyal sınıfa koyarsınız? Çok dindar olduğunuzu yada olmadığınızı söyleye bilir misiniz? Bilgi: Son seçimde kim belediye başkanı seçildi? Bu şehirdeki insanların yüzde kaçı beyaz değildir? Survey araştırmalarında evren ve örneklem bulunur. Örneklem seçilirken, örneklemin evreni genellemesi özelliği çok önemlidir. Bundan dolayı örnekleme tekniklerine bilhassa önem verilir. Surveyde, ilk olarak analiz birimiz olarak adlandırılan incelenecek kişi yada toplamı evrendir. Evrende yer alan her kedilik bir Örnekleme elemanı olarak adlandırılır. Örenkelem evrenin alt kümesidir. Bu durumda evren de örenklemi kapsar. Örenklemlerin seçimi ikiz türde yapılır: Olasılıklı Örneklemler ve olasılıksız örenklemler.

130 OLASILIKLI ÖRNEKLEME Olasılık örneklemede genelleme yapabilme şansı fazladır. Cevaplayıcının örenklemde bulunma olasılığı bilinir. a) Tesadüfi Orenkleme Evrende yer alan her bir bireyin örneklemde secinle olasılığı eşittir. Her birey seçilme konusunda eşit şanslıdır. b) Sistematik Örnekleme Örneklemede tesadüfi olarak listelenmiş bireyden l/k oranında seçim yapılır. Araştırmacıyı, k'yı istediği herhangi bir sayı olarak atayabilir. c) Tabakalı Tesadüfi Örnenkleme: Televizyondaki şiddetin çocukların üzerindeki etkisinin araştırıldığı bir araştırma yapıldığını düşünelim. Bu araştırmayı yapmak için alt, orta ve üst sosyal-ekonomik durumundan çocuklar alınır. Böylece tabakalı tesadüfi örnekleme yapılmış olur.

131 Ekonomik durumun okul başarısına etkisini araştırırken de alt-orta ve üst sosyal-ekonomik tabakadan yeterli sayıda örneklemin alınmasıyla tabakalı örnekleme türü kullanılır. Tabakalı örnekleme, populasyonda yer alan denekler homojen dağılımı gösteriyor, heterojen yapıda ise yeni gruplaşmalar söz konusu ise yapılır. d) Tabakalı Tesadüfi Örnekleme Evrendeki elemanların gruplara ayrılmasından sonra her tabakadan tesadüfi seçim yapılmasıyla oluşan örnekleme türdür. e) Küme Örneklemesi Bu örnekleme türü yapılırken örneklem olarak birey değil grup alınır. Öğrenciler üzerinde yapılan bir araştırmada, birinci ve beşinci sınıflar arasında tesadüfi seçimle bir örneklemin oluşturulması buna örnek olarak verilebilir.

132 OLASILIKSIZ ÖRNEKLEME
Bu örneklemede seçme olasılığı bilinmez. Dolayısıyla, bunlara genelleme yapmak doğru olmaz. a) Gelişigüzel Örnekleme Araştırmacı gelişigüzel yakınındakilerden cevaplayıcı olarak birilerini seçer. Böylece, zaman ve maddi açıdan büyük tasarruf sağlar. b) Kota Örneklemesi

133 Evren belirli özelliklere göre kotalara ayrılıp örnekler bu kotalardan tesadüfi yada sistematik olarak seçilir. Bu örneklemede araştırmacı seçimi yapılırken titizce davranmalıdır. Bunu yaparsa örneklemi genelleyebilir. c) Maksatlı Örnekleme Bu örnekleme türünde sadece araştırma amacı bizi götürerek insanlar seçilir. Örneğin, sadece şiddete maruz kalanlar yada sadece suç izleyenler. d) Kartopu Örnekleme Örneğin, bir arkadaşınız bir araştırma yaptı. Çok beğendik. Biz de uyguladık. Bir arkadaşımız da bizden gördü, o da yapıyor. Böylece kartopu gibi büyüyor. Böyle bir örneklemeye kartopu örneklemesi adı verilir.

134 SURVEY ARAŞTIRMA DİZAYN TÜRLERİ
Longutudinal Dizayn birden fazla zamanda toplanan veri ile gerçekleşir. Cross-Sectional Dizayn verilerin tek bir zaman diliminde toplanması ile gerçekleşir. 1. Longutudinal Dizayn (Boylamasına Araştırma Deseni) Bir popülasyondaki trendin farklı zamanlarda elde edilen veriler ile irdelenmesi şeklinde olur. (Trend) Lise son sınıf öğrencilerinin flört hakkında yıllarında görüşlerinin alınması buna örnek verilebilir. Aynı populasyon olması yeterli. Kişiler değişebilir. Ortak özellikleri ile ayırt edilmiş bir grubun ortak karakteristiklerinin farklı zamanlarda elde edilen veriler ile değişiminin gözlenmesine yönelik olarak yapılır. (Cohort)

135 Longutudinal ( boylamasına araştırma deseni) dizaynı aynı bireylerde meydana gelen değişimi inceler.( Panel). Boylamasına araştırma desenine panel dizayn da denir. Örneğin bir grup seçilir. Kişilerin okula karşı tutumlarının belirlenmesi burada amaç olsun.birinci sınıfa başlarken okula karşı tutumlarını belirlemek amacıyla anket yapıldı. Aynı anket 2.sınıfta, 3.sınıfta, 4.sınıfta da yapılsın. Böylece, aynı bireylerin farklı yıllarda görüşlerinin ne şekilde değiştiğini gözlemliyoruz. İşte bu, boylamasına araştırma deseni olur. Bir grup 6 yaşındaki çocukların alınıp bu gruptaki çocukların yaşlarındaki çeşitli değişkenlerin ölçülmesi, verilerin sağlanması, bunların grafik şeklinde gösterilmesi, istatistiklerin yapılması uzunlamasına ( boylamasına) araştırma desenine örnek olarak verilebilir. Ancak böyle araştırmalar çok az kişiler üzerinde uygulanır. Sonuç olarak, boylamasına araştırma deseninde bir grup eleman alınıp bunlar üzerindeki değişimlerini zaman içerisinde gözlemlenmesi esastır.

136 ENLEMESİNE ARAŞTIRMA Enlemesine araştırmalar aynı olay yada kişileri alıp her yıl izlemek yerine, aynı anda her yaştaki farklı grupları alıp incelemek ve bunlarla ilgili sonuçları bir araya getirmek suretiyle değişik yaşların özelliklerini sağlamak için izlenen yoldur. Boylamasına incelemeye göre daha çok elemanı araştırmaya dahil etme şansı vardır. Örnekler daha fazla olduğu için sonuçları evrene genellemek daha kolaydır. Yani bu araştırmalarda dış gerçeklilik daha yüksektir. Fakat bu araştırma, uzunlamasına surveylede olduğu gibi çok sayıda değişkeni aynı anda ele alabilme gözleyebilme şansı azdır. İnsanın gelişiminin doğasını keşfetme, özellik ve yasaları çıkarma, tüm gelişimi zaman dilimi içinde izleyen bu iki tekniğin de kendine özgü kuvvetli ve zayıf yönleri vardır. Enlemesine olan yöntem daha çok kullanılmaktadır.

137 Çünkü daha az zaman ve paraya gereksinim duyar
Çünkü daha az zaman ve paraya gereksinim duyar. Bu araştırmaların evreni temsiliyeti azdır. Bu onda yapılan araştırmalarda çok genç ve yaşlıları bir arada incelemek çok sağlıklı değildir. Enlemesine Araştırma Deseni (Cross- Sentional) Verilerin tek bir zaman diliminde toplanması ile gerçekleşir. Bir seferde bir veri alınır. Tutum ve uygulamaları içerir. Örneğin bir uygulamada edebiyat öğretmenlerin okudukları kitapları ile ek kaynaklar karşılaştırılır. Gruplar karşılaştırılabilir. İki yada daha fazla nüfustan seçilen modeller ve aynı araştırma problemi yürüten bu çalışmalara "paralel model tasarımı" denir. Paralel model tasarımı hem kişisel, hem uzun süreli olabilir. Paralel model tasarımı, öğretmen modelleri, okul yöneticileri ve okulun üyelerinin tavırlarını içeren bir araştırmayı kullanır. Bazı lojistik avantajları vardır. Veri toplama çok uzun zaman diliminde yapılmamıştır. Bu sebeple uzun süreli tasarıma göre daha pratiktir. Grupların karşılaştırılması örneğinde kırsal kesimde yaşayan öğretmenlerin yaşadıkları stres karşılaştırılır. Cross sectional araştırmalar toplumun ihtiyaçlarını belirlemeye yönelik yapılır. Örneğin Amerika'da yaşayan İspanyol kökenli vatandaşların neye ihtiyaç duyduklarını araştırırlar.

138 Enlemesine araştırma deseni ulusal değerlendirmelerde kullanılır
Enlemesine araştırma deseni ulusal değerlendirmelerde kullanılır. Öğretmen ve öğrencilerin genel değerlendirmesi yapılabilir. Enlemesine araştırma deseni programların değerlendirilmesinde kullanılır. Ders kitaplarının değerlendirilmesi gibi. ZAMAN SERİLİ ARAŞTIRMA DESENİ Bu modelde, gelişigüzel seçilen bir grup vardır. İzleme yöntemi uygulanır. Bağımlı değişken belli sürelerde ölçülür ve ölçmenin ilk yarısında bağımsız değişkenin uygulaması yapılır. Bundan sonraki ölçmeler de, sürekli olarak yapılır. Bağımsız değişkenin etkisi söz konusu ise bağımsız değişkenden sonraki ölçmeler, önceki ölçmelerden farklı bir yön alır. Bu modelin simgesel görünümü,

139 G1 Ol X 'dir Bağımsız değişken olan X'den sonraki ölçümle öncekine oranla farklı bir yön aldıysa bu X'in etkisi olarak kabul edilir. Bu etki grafik ve istatistiksel işlemlerle daha net görülebilir. GERİYE DÖNÜK ARAŞTIRMA DESENİ (EX POST FACTO DİZAYN) Bu desene nedensel karşılaştırma tasarımda denebilir. Deneysel araştırma türü değildir. Deneysel olmayan araştırmalardır. Neden sonuç ilişkisi kısmi olarak bulmaya çalışır. Ama, tam bir neden sonuç ilişkisinden de bahsedilemez. Ön test son test grubu yoktur. Tamamlanmış veya olmuş olaylar üzerinde araştırma yapılır. Anasınıfı eğitimi almış ve almamış öğrencilerin başarısının araştırılması geriye dönük araştırma desenine örnek verilebilir.

140 AÇILLMALI ARAŞTIRMA (EXPLONATORY DESING)
Açıklamalı araştırmalar belirli bir zaman diliminde gerçekleştirilebilir. Bireylere ait geçmişteki ve gelecekteki bilgileri içermez. Öğretmenlerin öğrencilerin şaka yapma oranları ile drama dersindeki performansları arasındaki ilişkiyi inceleyerek öğrencileri şaka yapmaya sevk edecek aktiviteleri ders içine dahil edip etmeyeceğine karar vermek istemeleri durumunda bu araştırma yöntemi kullanılabilir. AÇIKLAMALI ARAŞTIRMANIN ÖZELLİKLERİ Araştırmacı iki yada daha fazla değişkeni ilişkilendirir. Araştırmacı belli bir zaman diliminde bilgi toplar. Araştırmacı bütün katılımcıları tek bir grup olarak yorumlar. Araştırmacı her bir katılımcıdan en az iki farklı değişkene ait veri toplar. Araştırmacı korelasyon araştırmasının veri analizi bölümünde belirtir. Araştırma sonunda, araştırmacı yorumlar yaparak istatistik sonuçlar olarak olan araştırma sonuçlarını çıkarır.

141 Tahmini Amaçlı Dizayn Araştırmacılar bazı değişkenleri kullanarak bir sonuç tahminine . Örneğin bir okul yöneticisinin okulunda başarılı olacağını tahmin etmeye çalışması. Bu amaçla seçilen öğretmen korelasyon araştırmasını kullanarak seçilir.


"NİTEL ARAŞTIRMA METODOLOJİSİ" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları