Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

II. HAFTA HUKUKÎ DÜZENLEMELER

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "II. HAFTA HUKUKÎ DÜZENLEMELER"— Sunum transkripti:

1 II. HAFTA HUKUKÎ DÜZENLEMELER
Cumhuriyetin ilânından sonra Türk devleti hukukî yapılanmasına hız vermiştir. En büyük hukukî organizasyon “Devlet” tir.

2 Devlet ve Unsurları Belli bir kültür seviyesine ulaşmış, millet adı
verilen toplumların ortaya çıkardıkları siyasi ve hukukî bir yapıdır. Millet Kültür Hukuk Siyaset

3 Kültür Millet olma niteliği kazanmış bir insan topluluğunun, belli bir zaman içinde her alanda ürettiği maddî-manevî değerlerinin toplamıdır. Bu üretilen değerler başlıca dört alanda kendini gösterir ki bunlara kültürü oluşturan unsurlar denir.

4 Atatürk’e göre Kültür ve Unsurları
Atatürk’e göre kültür ise; Bir insan topluluğunun devlet hayatında, fikir hayatında yani ilimde… güzel sanatlarda, iktisadî hayatta yapabildiği şeylerin muhassalasıdır(toplamıdır). Ekonomi, devlet ve hukuk, din-ahlâk, bilim-sanat.

5 Atatürk’ün Millet Tarifi
“Zengin bir hâtıra mirâsına sahip bulunan, beraber yaşamak hususunda müşterek arzu ve muvafakatte samimi olan ve sahip olunan mirâsın muhafazasına beraber devam hususunda iradeleri müşterek olan insanların birleşmesinden meydana gelen cemiyete millet denir” demiş ve ayrıca genel manâda milleti şu sözlerle toparlamıştır: “Bir kültüre mensup insanlardan oluşan cemiyete millet denir.

6 Hukuk Hukuk kuralları devletin üstün gücünü gösteren en önemli kanıtlardır. Bir devlette hukuk kuralını devlet gücüne sahip olan veya olanlar koyar. O kurallara uyulmasını gene devlet gücü sağlar. Bir devletin gelişmişlik derecesi, hukuk kurallarının mümkün olduğunca açık, herkes için eşdeğerli olması ve adaletle uygulanması ile ölçülür.

7 Yurttaş Kanunlara uymak zorunda kalanlara yurttaş denir. Yurttaşlar arasında hukuk kurallarının uygulanması açısından bir takım farklar vardır. Öncelikle erkek bütün toplumlarda hukuku hem yapan, hem de doğrudan doğruya uygulayan kişidir. Bazı insanlar tam bir eşya gibi görülmüş “yurttaş” kavramının dışına çıkarılmıştır. Demek ki bir devlet çatısı altında yaşayan herkes “yurttaş” değildir.

8 Siyaset (Politika): Devlet yönetimi demektir.

9 Anayasa Nedir? İki anayasa anlayışı vardır: Şeklî anlamda anayasa.
Şeklî anlamda anayasa. Maddî anlamda  anayasa.

10 Şeklî Anlamda Anayasa Normlar hiyerarşisinde en üst sırayı işgal eden ve kanunlardan farklı ve daha üstün bir usûlle konulan ve değiştirilebilen hukuk kurallarının bütünü olarak tanımlanmaktadır. Şeklî manâda ilk anayasa, 1876’da kabul edilen Kanun-i Esasidir.

11 Maddî anlamda  anayasa Devlet organlarının kuruluşunu, işleyişini ve bireylerin devlet karşısında sahip oldukları temel hak ve özgürlükleri belirleyen, yazılı veya teamülî, kuralların bütünüdür.

12 Temel Anayasa Düzenlemeleri
Türk Anayasa tarihinde beş temel anayasa düzenlemesi söz konusudur: Kanun-ı Esasisi Teşkilât-ı Esasiye Kanunu Anayasası Anayasası Anayasası

13 1876 Kanun-ı Esasisi Türk tarihinin ilk Anayasa metnidir.
II.Abdülhamid tarafından kabul edilen I. Meşrutiyet döneminin anayasasıdır. Mithat Paşa Anayasası olarak da bilinir.

14 Nitelikleri Padişahın yasama yetkilerini sınırlayamıyor. En son yetki
yine padişahta. Kanun-i Esasi’ye göre kanun tasarısı için padişaha danışılır. İzin verirse bunu meclisler görüşür ve padişahın onayı için tekrar padişaha gider.

15 1909 Değişikliği 1909 da kanun tasarısı için padişaha sorulması kaldırıldı. Ayrıca bu yılda padişahın parlamentoyu fesih yetkisine sınır getirildi.

16 Meclisler Bu Anayasaya göre iki meclis vardı. - Mebuslar Meclisi:
Seçimlerle oluşmaktadır. - Ayân Meclisi: Padişah tarafından belirlenen kişilerden oluşur.

17 2- 1921 Teşkilât-ı Esasiye Kanunu
TBMM’nin kabul ettiği anayasadır. Osmanlı Kanun-ı Esasi’si esas alınarak düzenlenmiştir.

18 Atatürk ve Teşkilât-ı Esasiye Kanunu
Atatürk; “Teşkilât-ı Esasiye Kanunu, Osmanlı İmparatorluğu'nun, devletinin tarihe münkalib olduğunu idrak eden, onun yerine yeni Türkiye Devleti'nin kaim olduğunu ilân eden bir kanundur. Bu devletin hayatında bilâ kayd ü şart hâkimiyetin milletin uhdesinde kalacağını ifade eden kanundur” der.

19 3- 1924 Anayasası Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş anayasasıdır.
Değişikliklerle bütünlüğü bozulan Anayasa, Cumhuriyet ilkelerine göre yeniden düzenlenmiş ve inkılâplara imkân verecek bir yapıya kavuşturulmuştur. Yeni Anayasa 20 Nisan 1924’de yürürlüğe girdi.

20 Hukuk Devleti Devletin bütün işlerinin kanuna uygunluğu sağlanmış, böylece Hukuk devleti ilkesi gerçekleştirilmiştir. Bu Anayasa hukuk inkılâbının en somut biçimde görünüşüdür.

21 4- 1961 Anayasası 1960 darbesini gerçekleştiren asker – sivil
karışımı cunta anayasasıdır. Ord.Prof. Dr. Sıddık Sami Onar başkanlığındaki İstanbul Konseyi’ne yeni bir anayasa oluşturma yetkisi verildi.

22 Yetki Kısıtlaması Fakat hazırladıkları taslak yoğun tepkiler aldı. Çünkü, milletin temsilcilerinin yetkileri olabildiğince kısıtlanmıştı. Buna karşılık halk örgütlenmesinin önü açılmıştır.

23 Yeni anayasayı oluşturmak için kurulan kurucu meclis iki meclisten oluşur.
-Millî Birlik Komitesi. -Temsilciler Meclisi. O tarihte Mecliste yer alan partilerin temsilcilerinden oluşur. (CHP;CKMP).

24 Yürürlüğe Girmesi 9 Temmuz 1961’de halk tarafından onaylanarak yürürlüğe girmiştir. Ardından seçimler yapılarak, yönetim sivillere terk edilmiştir.

25 1961 ve 1924 Anayasalarının Karşılaştırılması
1961 anayasası ile çoğunlukçu demokrasi anlayışından, çoğulcu demokrasi anlayışına geçilmiştir.

26 Kuvvetler Ayrılığı Yasama yürütme ve yargı ayrı ayrı anayasaya bağlanmıştır. Yani anayasanın üstün olduğu bir siyasi düzen öngörülüyor. 1924’ten farklı olarak kuvvetler ayrılığı ilkesi benimsenmiştir.

27 Yasama Kurumları Millet meclisi Senato

28 Temel Hak ve Özgürlükler
1961 anayasasında temel hak ve özgürlüklere ilişkin madde sayısı daha fazladır. Ayrıca ayrıntıları da içeriyor. 1924 anayasası temelde özgürlüklere yer verdiği hâlde, bu özgürlüklerin hukukî güvencesi yoktur.

29 1961 Anayasasının Uygulanmasına Tepki
Demokrat Parti’nin anayasa yapımından dışlanması aynı zamanda seçmenlerin çoğunun dışlanması idi. Demokrat Parti’nin mirâsçısı sayılan Adalet Partisi, sık sık yeni anayasaya eleştiri yapıyordu.1965’te tek başına iktidar oldu.1969'da da yine iktidarı tek başına elinde tuttu. Adalet Partisi’nin anayasaya yaptığı eleştirile-rin onları iktidar yapması halkın da bu yeni anayasayı benimsemediğinin bir işaretidir.

30 Yeni Anayasa ve Şiddet Olayları
Adalet Partisi’ne göre bu anayasa, kamu düzenini bozuyor ve yürütme yetkisinin işlemesini engelliyordu. Böylece devlet otoritesi günden güne zayıflıyordu. Şiddetin günden güne artması sonucu askerî güçler yayınladıkları bir muhtıra ile hükûmetin istifa etmesini sağladı.

31 Darbe Hükûmeti 1971’de Nihat Erim başbakanlığında partiler
üstü bir geçici yönetim kurulmuştu. Amaçları Türk Silahlı Kuvvetleri’nin anayasada istediği değişiklikleri yaptırabilmesiydi.

32 Anayasa’da Değişiklik
1961 anayasası yılları arasında köklü değişikliklere uğramıştır.

33 Bu Değişikliklerin Amacı
-Yürütmenin otoritesini takviye etmek, -Özerklikleri tamamen veya kısmen kaldırmak.

34 Dava Açma Yetkisi 1961 Anayasası Değişiklikleri:
1961 anayasasında Mecliste kaç tane olursa olsun temsilcisi olan partilere, Anayasa Mahkemesi’ne dava açma yetkisi verilmişti ’deki değişikliklerle bu ortadan kaldırıldı ve bu yetki sadece grubu bulunan partilere verildi.

35 Kısıtlamalar Kamu huzur ve güvenliğinin korunması adına yargının sınırlarının artırılması, temel hak ve hürriyetlerin kısıtlanması yoluna gidildi.

36 ANAYASASI Kenan Evren başkanlığında 1980 askeri darbecilerinin hazırlattığı anayasadır Darbe yönetiminin seçtiği Danışma Meclisi tarafından onaylandı.

37 Yürütme kurumlarının yetkileri arttırıldı.
Hak ve Özgürlüklere kısıtlama getirildi.

38 1961 ve 1982 Anayasalarının Benzerlikleri
-Her ikisi askeri müdahale sonucunda oldu. Ancak birincisinde siviller de vardı.

39 Kurucu Meclisler Birer kanadı askeri, diğer kanadı sivil olan kurucu meclisler tarafından yapıldılar. 1961’de; Millî Güvenlik Kurulu, Millî Birlik Komitesi 1982’de; Temsilciler Meclisi, Danışma Meclisi.

40 Seçim Yok Kurucu meclislerin sivil kanadı seçimlerle oluşmadı.

41 Halk oylaması Hazırlanan anayasalar halkoyuyla yürürlüğe girdi.
Sivil kanatların bakanlar kurulunun oluşturulmasında ve düşürülmesinde yetkileri yoktu.

42 FARKLARI 1961 Temsilciler Meclisi daha temsili nitelik taşımaktaydı.
1982 Danışma Meclisinde tüm üyeler MGK tarafından seçildi.

43 Yapım Sürecinde Siyasi Partiler
Temsilciler Meclisinde anayasa yapım sürecinde partilerin de büyük etkisi oldu. Danışma Meclisinde ise partisiz bir anayasa niteliği var.

44 Meclislerin Yetkisi Danışma meclisi daha fazla bürokrasi ağırlıklı bir meclis durumundaydı. Temsilciler Meclisi MBK karşısında Danışma Meclisi’nin MGK karşısında olan durumuna göre daha yetkili idi.

45 Onaylanmama Durumu 1961’de anayasanın halk tarafından onaylanmaması durumunda ne yapılacağı açıktı fakat sisteminde bu açıklık yoktu.

46 Siyasi Partilerin Anayasayı Tartışmaları
1961 anayasasında siyasi partiler kamuoyu oluşturmada aktiftiler. Hatta anayasanın kabulüne karşı görüşlerini açıkça beyân edebiliyorlardı. 1982 halk oylamasına ilişkin MGK’nin sayılı MGK kararında anayasa üzerinde tartışmalar sınırlandırılmıştı. Ayrıca feshedilmiş olduklarından siyasi partilerin kamuoyu oluşturma gibi bir imkânı da yoktu.

47 Cumhurbaşkanlığı Seçimi
1982’de 1961’in aksine anayasanın kabulü Cumhurbaşkanı seçimiyle birleştirilmiştir. Cumhurbaşkanının yetkileri arttırılmıştır.

48 ANAYASAL DEĞİŞİKLİKLER
Bu düzenlemeler arasında da anayasalarda bazı değişiklik dönemleri vardır: a- TBMM Hükûmeti, Osmanlı Kanun-ı Esasisinde yaptığı değişikliklerle Teşkilât-ı Esâsiye Kanunu adı altında 1921 Anayasasını kabul etti (20 Ocak 1921). Bu kanunun en önemli maddesi “Hâkimiyet bilâ kayd-ü  şart milletindir. İdare tarzı halkın kendi mukadderatını bizzat ve bilfiil idare etmesi esasına dayanır,” idi.

49 Cumhuriyet’in İlânı b- 29 Ekim’de bu maddeye “Türkiye devletinin
hükûmet şekli CUMHURİYET’tir.”  ifadesi eklenerek idare tarzının yanında, hükûmet şeklinin de Cumhuriyet olduğu açıklandı.

50 Halifeliğin Kaldırılması
 c- 3 Mart l924’de Halifeliğin kaldırılması ile, laik hukuk sistemini tehlikeye düşürebilecek bir kuruma son verilmiş oldu. Çünkü inkılâplara karşı olanların tek dayanağı bu kurum idi Anayasası ile devletin bütün işlerinin kanuna uygunluğu tespit edilmiş böylece hukuk devleti ilkesi gerçekleştirilmiştir.

51 Laik Yapılanma d- 1928’de laik gelişme çerçevesinde Anayasada gerekli değişiklikler yapılarak “Devletin dini İslâm’dır.” cümlesi kaldırıldı. Milletvekillerinin ve Cumhurbaşkanının yemin ederken kullandıkları dinî kelimeler de değiştirildi.

52 İlkeler e- 1937’de altı Atatürk ilkesi Anayasaya girdi.
  Cumhuriyetçilik İnkılâpçılık Halkçılık Devletçilik Milliyetçilik Laiklik

53 HUKUK ALANINDAKİ İNKILÂPLAR
Yukarıda belirttiğimiz anayasa değişiklikleri yanında hukukî alanda da birtakım yenilikler yapılmıştır. 1924’te Anayasada yapılan değişiklikler çerçevesinde yeni kanun düzenlemelerine geçildi. Genel olarak hukuk alanında şu yenilikler yapıldı:

54 Türk Medenî Kanunu a- Kasım l926’da Türk sosyal yapısına daha uygun olduğu görülen İsviçre Medenî Kanunu, Türkçe’ye çevrilerek Türk Medenî Kanunu olarak kabul edildi.  Medenî kanun ile Türk vatandaşları uygar ülke vatandaşları ile aynı kişi haklarına kavuşmuşlardır. Âile, mirâs ve ekonomik hayatta kadın erkekle eşit haklara kavuşmuştur. Bu kanunun kabulü ile azınlıklar, Lozan’da kendilerine verilmiş olan haklarından  vazgeçmişlerdir.

55 b- Medenî Kanun ile birlikte Borçlar Kanunu da kabul edildi.
c- l926 yılında İtalyan Cezâ Kanunu’ndan uyarlama ile Türk Cezâ Kanunu yürürlüğe girdi. d- Ticaret Kanunu, İcrâ ve İflâs Kanunları hazırlandı. e- Ankara Hukuk Mektebi açıldı.(1925) f- Türk kadınına 1934’de her çeşit seçme ve seçilme hakları verildi.

56 4. İNKILÂPÇILIK İnkılâpçılık ilkesi milletimizin
          İnkılâpçılık ilkesi milletimizin sayısız özverilerle başarmış olduğu inkılâplardan doğan ve olgunlaşan prensiplere bağlı kalmak ve onları korumak esasıdır.

57 İnkılâpçılık Eleştirisi
Bu ilke üzerinde Atatürk’ün çevresinde “mevcut prensiplerimizi yürütmenin yeterli olacağı” şeklinde görüşler vardı. Bu düşünceler karşısında şöyle denilebilir:

58 Durağanlığa Karşı İnkılîpçılık
 “Bu  prensipler bugünün icaplarına göre milletimizin medeniyet yolunda gelişmesi için faydalı bulduklarımızdır.Ancak sosyal bünye, sürekli olarak gelişme durumdadır. İlim ve teknik her an yeniliklere açıktır. İnsanların istek ve ihtiyaçları da hem maddî hem manevî olarak daima çoğalan bir şekilde gelişir. İnkılâpçılık prensibine bağlı oldukça Türk Milleti, medeniyet âleminde geri kalmama yolunu bulacaktır. Ancak bunda dikkat edilecek nokta, yurt bütünlüğümüzü ve millî menfaatlerimizi, millî benlik şuuru içinde en titiz bir itina ile korumaktır. İnkılâp hareketi, yıpranmış ve geri kalmış durumda olan kurumları sadece devirerek değil, yapıcı yeniliklere uygun ve ilerleyebilen kuruluşlar oluşturduğu zaman bir değer taşır.”

59 -Atatürk inkılâpları gelişme ve değişimlere ayak uydurur.
Değişimlere ayak uydurma ve bunlara bağlı olarak gelişme inkılâpçılığın temel hedefidir. Devamlı değişime uğrayan dünyada, bu değişmelerden Türkiye Cumhuriyeti kurumlarının etkilenmemesi mümkün değildir. Kurumlar gelişmelere ayak uyduramazlarsa değişemezler, çağın ve teknolojinin arkasında kalırlar, durağanlaşır ve bu durağanlaşma hem kurumda hantallaşmayı hem de çalışanlarının tembelliğini beraberinde getirir.

60 Değişim ve Gelişme İnkılâpçılık ilkesi kurumları olduğu gibi korumak değil; onları değişme ve gelişmelere açık bulundurmaktır. Bu da ancak insanın fikrî gelişimi ile sağlanır. İnsanların kafalarını değiştirmeden kurumları geliştirmek mümkün değildir. İşte inkılâpçılık insandaki değişime ayak uydurma fikrini canlı tutar. Bu canlılık hem ferdî hem toplumu hem de kurumu ayakta tutar. Atatürk’ün deyimi ile inkılâp, fert ve topluluklara gerçekçi ve hareketli bir karakter kazandırır.

61 -Atatürk inkılâpları bir bütündür.
Atatürk, Cumhuriyetin ilk on beş yılı içinde çeşitli konularda çıkarılmış inkılâp kanunlarını bir bütün olarak kabul eder. Atatürk inkılâpları, Türk modernleşme tarihinin en önemli kesitini oluşturur. Atatürk inkılâpları Türk modernleşmesinin en kararlı, en azimli ve en sistemli dönemidir. İnkılâp hareketlerinin başlangıcını Osmanlıdaki yenileşme hareketlerine kadar indirmek gerekir.

62 Atatürk inkılâpları birbirlerinden ayrı ve bağımsız düşünülemez.
Örnek verecek olursak Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının Harf inkılâbından önce gerçekleştirildiğini düşünelim. Harf inkılâbından önce zaten okuma yazma oranımız çok düşüktü. Bu düşük oran içinde kadınlarımızın oranı da erkeklerden daha da azdı. Okuma-yazma bilmeyen Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı vermenin ne manâsı olabilirdi? Harf inkılâbından sonra okuma-yazma seferberliği yaparak dünyada millet mekteplerinde en kapsamlı halk eğitimini gerçekleştirerek okuma-yazma oranı öncekinin de çok üstüne çıkarıldı.

63 -Tarihî ve kültürel bütünlük esastır.
Atatürk inkılâpları birbirinden bağımsız olmadıkları gibi genel Türk tarihinden de kopuk değildir. İnkılâpların temel hedeflerinden biri de Türk Milleti’nin bağımsız millî kimliğini koruyarak Türk Milleti’ni çağlar üzerinden aşırarak milletler camiâsının en üst seviyesine çıkarmaktır.

64 Atatürk inkılâpları halkın yararı düşünülerek düzenlenmiştir.
Konulan inkılâp kanunları, halkımızın yararına ve bütünü için düşünülmüştür. Böyle olduğu için başarılmıştır. Oysa Osmanlı dönemindeki ıslahatlar ve inkılâplar  halka yönelik olmadığı için başarılı olamamıştır. Yeni Türk devletinin inkılâpları yapılırken devletin bağımsızlığı ilkesine göre hareket edildi. Oysa Osmanlı dönemi yenilik hareketlerinde özellikle Tanzimat sonrasında devlet, halkının ihtiyacı olduğu için değil; yabancı devletler istediği için ıslahatlar ve düzenlemeler yaptı.

65 İnkılâp hareketine halk önceden hazırlanmıştır.
Atatürk, inkılâp yapmadan önce halkı bu inkılâp hareketine hazırlayarak yapılacak yeniliğin millî bünyeye uyup uymadığını belirlemiştir. Bunun en güzel  örneği şapka inkılâbı öncesi, Kastamonu’daki hareketidir.


"II. HAFTA HUKUKÎ DÜZENLEMELER" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları