Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

TARIMSAL DESTEKLEME POLİTİKALARI

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "TARIMSAL DESTEKLEME POLİTİKALARI"— Sunum transkripti:

1 TARIMSAL DESTEKLEME POLİTİKALARI
R. HAKAN ÖZYILDIZ 2012

2 Tarımsal üretim Bitkisel üretim, Hayvancılık, Balıkçılık, Ormancılık,

3 Tarım girdileri Arazi, İşgücü, Teknoloji, Tohum, Damızlık hayvan,
Fidan, Enerji, Su,

4 Girdi aracıları Toprak sahipleri, Toprağı kiraya verenler,
Uluslar arası teknoloji satıcıları/sermaye, Ulusal teknoloji satıcıları/sermaye, Bağımsız tarım çalışanları, Tarım işçileri, Kamu kurum ve kuruluşları, Kooperatifler,

5 Üretim aracıları Yerel ‘zahireciler’ Kooperatifler,
Kamu kurum ve kuruluşları (TMO, TİGEM, ŞEKER ŞİRKETİ, TARIM BAK., BİLİM, SANAYİ VE TEKNO BAK VB.) İhracatçılar, Tarıma dayalı sanayi (özel/kamu/ulusal) Ziraat borsaları, Toptancı ve Perakendeci Haller, Umumi mağazalar, Sözleşmeli üretim,

6 Tüketiciler Yurt dışı tüketim piyasaları, Yurtiçi tüketim piyasaları,
Devlet,

7 Gözetim/Denetim Kurumları
Tarım Bakanlığı Orman Bak. Hazine Müst. Lığı Kalkınma Bak.lığı Ekonomi Bak.lığı Maliye Bakanlığı Sağlık Bakanlığı TSE AB Kurum ve Normları Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) WHO

8 Meslek Kuruluşları Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB)
Üretici Birlikleri Kooperatifler Su Birlikleri

9 Finansman Kuruluşları
TCZB Ticari Bankalar Tarım Kredi Kooperatifleri Sigorta Şirketleri Dünya Bankası Birleşmiş Milletler Kuruluşları (UNDP, FAO)

10 Tarımda rekabetçi olabilmek için;
Geniş verimli tarım alanı, Elverişli hava şartları, Becerikli üreticiler, Ülke koşullarına uygun modern tarım teknikleri, Gelişmiş girdi piyasaları, ulaştırma, işleme ve pazarlama altyapıları, Fiyat oluşumunu ve risk transferine olanak sağlayacak ürün piyasaları ve finanasal kurumlar, Gereklidir.

11 TARIMIN TEMEL SORUNLARI
Arazi parçalanması Optimum işletme büyüklüğü yakalanamamıştır. Miras yoluyla parçalanmış, küçülmüş işletmeler nedeniyle mekanizasyondan yoksun verimlilikten uzak bir yapı oluşmuştur. Çiftçi örgütlenmesi yetersizdir. Tarımsal nüfus olması gerekenin çok üzerindedir. Avrupa Birliğinde nufusun %5’i tarım sektöründe iken ülkemizde bu oran %30’lar düzeyindedir. Türkiye’de ortalama işletme büyüklüğü 60 dönüm kadar. Ama yedi parsele bölünmüş. (Tarım Bakanı’na göre; tarım arazileri iki kardeşe bölünürse, ülke ekonomisi yaklaşık 8 milayr lira kaybediyor. Üç kardeşe bölünme halinde kayıp 16 milyar liraya çıkıyor. Desteklemeye ayrılan bütçe kaynağı 2012’de 7,3 milyar lira) Sektörün doğa koşullarına bağımlı olması Planlanan ürünün hasatı gerçekleşmeyebilir. Doğal afetler sel, dolu, kuralık gibi birçok faktör ile ürünün yapısından kaynaklanan var yılı - yok yılı sorunu riski artırmaktadır. Destekleme politikalarındaki popülist yaklaşım Ülkemizde tarıma ayrılan kaynaklar verimli ve etkin biçimde kullanılmamıştır. Tütün, fındık, şeker pancarı, çay gibi ürünlerde istenmeyen, ülkenin birkaç yıllık ihtiyacını karşılayacak stoklar oluşurken, pamuk, yağlı tohumlar ve yem bitkilerinde arz açığını kapatmak için ithalat yapılmaktadır. Böylece, hem arz fazlası ürünlerin stok maliyetine katlanılmış hem de ithalat yoluyla başka ülkelerin çiftçileri desteklenmiştir.

12 Üretici gelirlerindeki istikrarsızlık
Siyasi kaygılarla açıklanan taban fiyatlarına göre üretim yapan çiftçiler, bir sonraki yıl aynı ürüne yöneldiğinde yüksek rekolte sebebiyle, piyasada fiyatların düşmesi sonucunda gelir kaybına uğramaktadır. Ayrıca, fiyat yoluyla destekleme alımları, 3-5 dekar arazisi olan çiftçinin gelirini artıran bir uygulama değildir. Tüketici cezlandırılıyor Üretici fiyat yoluyla desteklenirken, tüketici bu desteklemelerin yükünü üstlenmek zorunda kalarak, tarım ürünlerini yüksek fiyatla temin etmek durumunda bırakılmıştır. Çay üreticisi ülkelerde çay satış fiyatı 50 cent ile 1 dolar düzeyinde iken Türkiye’de satış fiyatı 3.5 dolar düzeyindedir.

13 Tarımsal Destek Nedir? OECD Tanımlaması:
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) tarımsal destekler için getirdiği tanımlar aşağıda sunulmaktadır: OECD toplam tarımsal destekleri politika yapıcılar tarafından belirlenen fiyatlar ile dünya fiyatları arasındaki fark olarak tanımlamaktadır. OECD dünya fiyatlarını, her türlü destekten arındırıldıktan sonra gerçekleşecek denge fiyatı olarak hesaplamakta ve karşılaştırmaları buna göre yapmaktadır. Buna göre dünyada tarımsal fiyatlar üzerinde farklılık yaratan bütün unsurların sergilenmesi hedeflenmektedir.

14 TARIM NEDEN DESTEKLENİR?
Tarımsal üretim doğaya bağlı olduğu ve tarımsal ürünlerin arz ve talebi esnek olmadığı için, risk ve belirsizlik yüksektir. Tarımsal üretim zaman aldığı için sermaye üretim hızı düşük kalmaktadır. Diğer sektörlere göre kullanılan birim kaynak başına getiri düşüktür. Tarım toplumun beslenmesi için stratejik öneme sahiptir. (STRATEJİK ÖNEM NASIL TANIMLANABİLİR) Gıda Güvenliği: Sağlıklı ve kusursuz gıda üretimini sağlamak için gıdaların, üretim, işleme ve dağıtımları sırasında gerekli kurallara uyulması ve önlemlerin alınması. Gıda Güvencesi: Tarımsal üretime ilişkin çevresel, ekonomik ve sosyal sürdürebilirliğin sağlanması. Diğer bir destek nedeni de üreticilerin gelir düzeyinin artırılmasına ilişkin politikalardır Tarım Şurası Sonuç Raporu (Aralık 2004)

15 Tarım Neden Desteklenir?
Tarımın neden desteklendiği sorusunun yanıtı “risk” ve “düşük getiri” anahtar kelimelerinde bulunmaktadır: Tarım sektöründe risk ve belirsizlik yüksektir, çünkü üretim doğal koşullara bağlıdır. Tarımsal ürünlerin arz ve talep esneklikleri düşüktür. Bu ürünlerin arzında ya da talebinde artış ya da azalış şeklindeki küçük bir değişiklik, fiyatlarında büyük dalgalanmalara neden olmaktadır. Tarımsal üretim dönemleri diğer sektörlere kıyasla daha uzundur ve belirli zamanlarda yoğunlaşmaktadır. Tarımsal ürünlerin korunup saklanmalarının ancak belirli şartlarda ve koşullarda yapılabilmektedir. Tarımsal üretim uzun sürdüğü için sermaye üretim döngüsü yavaştır. Buna paralel olarak, diğer sektörlere göre kullanılan birim kaynak başına getiri de düşük kalmaktadır.

16 Tarım Neden Desteklenir?
Söz konusu gerekçeler tarım sektörlerini destekleyen tüm ülkeler için geçerlidir. Bu gerekçelerden dolayı hakim olan sorunun “tarım desteklenmeli midir?” değil, “tarım nasıl desteklenmelidir?” olduğudur. Ancak, tarımın küresel boyutu dikkate alındığında, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin tarım sektörlerini farklı nedenlerle desteklediği ortaya çıkmaktadır.

17 Tarım Neden Desteklenir?
Gelişmiş ülkeler tarım sektörlerini gelişmekte olan ülkelere karşı her zaman daha fazla oranda korumuştur. Bunun nedeni, tarımsal nüfusa diğer sektörlerdekine yakın bir tutarda gelir sağlayarak, tarımsal nüfustaki düşüşü engellemek olarak açıklanmaktadır. Bu doğrultuda gelişmiş ülkelerdeki desteklemeler, Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) tarım anlaşmasıyla, tarımsal ürünler üzerindeki ticareti bozucu etkisi olan doğrudan desteklemelerin kaldırılmasına kadar, ürün fiyatlarına müdahaleler yoluyla sağlanmıştır. Gelişmiş ülkeler bu tür destekleri kısmen de olsa halen uygulanmaktadır. Ancak, bu ülkelerde tarım sektörü gelişmiş, tarımsal işletmeler şekillenmiş ve üretim faktörü verimleri yüksek seviyeye erişmiş olduğundan, gelişmiş ülkeler DTÖ kısıtlamalarından kurtulmak için, üretimden bağımsız desteklere geçmekte ve gelişmekte olan ülkelere bu yönde baskı yapmaktadır.

18 Tarım Neden Desteklenir?
Günümüzde tarımsal desteklerin kırdan kente göçü engellemenin bir aracı olarak kullanıldığı görülmektedir. Bu eğilim gelişmekte olan ülkelerde de görülmektedir. Ancak, gelişmekte olan ülkelerde kırsal nüfusun gelişmiş ülkelerle karşılaştırıldığında hala yüksek seviyelerde olması nedeniyle, kırsal nüfusu yerinde tutmak, tarımsal üretimin sürdürülebilirliğini sağlamak için değil, göç eden nüfusun kentlerde hizmet ve istihdam baskısı yaratmaması açısından önemli olmaktadır. Neticede, gelişmekte olan ülkelerdeki tarımsal politikalar belli ölçüde sosyal politika araçları haline dönüşmektedir.

19 Hızla kentleşen nüfus, doğak olarak, tarımda üretici özelliğini yitirip gıda tüketicisi durumuna geçiyor. Üretim azalırken, talep artıyor. Tarım ve destekleme politikaları bu soruna ne kadar çözüm getiriyor?

20 Tarımın ekonomideki önemi

21 Nüfus hızla artarken üretim alanı ve verimlilik sorunu çözülemiyor
Nüfus hızla artarken üretim alanı ve verimlilik sorunu çözülemiyor. IMF ve Dünya Bankası Başkanları bile “kıtlık ve savaş” söylemlerine başladılar. Bu ortamda dünyanın şartları fazla değişmiyor. Dünya ve Türkiye’de yıllara göre uzun süreli buğday ekiliş, üretim ve verim değerleri. Ekim Alanı (Milyon hektar) Üretim (Milyon ton) Verim (Kg/da) 2004 Dünya 235 215 438 627 186 291 Türkiye 9,2 9,4 17 21 185 223

22 TARIMSAL DESTEKLER PİYASA FİYATI DESTEĞİ: Belli bir hedef fiyat garantisi ile doğrudan ya da dolaylı olarak yapılan ürün alımları. DOĞRUDAN DESTEKLER: Tarımsal üretimde bulunan üreticilere; İşlenen arazi büyüklüğüne, Ürün miktarına, Hayvan sayısına, Geçmiş dönemlerde elde edilen gelire, Girdi kullanımına ve toplam tarım gelirine göre yapılan doğrudan ve karşılıksız ödemeler.

23 TARIMSAL DESTEKLER TELAFİ EDİCİ ÖDEMELER:
Üretim yapılmaması için verilen tazminatlar, Gelir kayıpları karşılığında yapılan ödemeler, Tarım sigortası prim destekleri, Doğal afet ödemeleri. KREDİ DESTEKLERİ: Tarımsal üretime yönelik olarak piyasa faiz oranlarının altında sağlanan kredi sübvansiyonları. ALTYAPI YATIRIMLARI: Tarımsal üretime ve üretimin pazarlanmasına yönelik hizmetler (Sulama kanalları, Ürün borsaları vb.)

24 TARIMSAL DESTEKLER SEKTÖRE YÖNELİK GENEL HİZMETLER:
Tarımsal üretimin geliştirilmesine yönelik araştırma faaliyetleri, Bitki-hayvan refahı/sağlığına yönelik hizmetler, Eğitim ve yayım faaliyetleri. SOSYAL AMAÇLI DESTEKLER: Vergi ve sosyal güvenlik sistemi üzerinden sağlanan destekler. KORUMACILIK: Gümrük vergileri ve/veya tarife dışı engeller yoluyla tarımsal üretimin desteklenmesi.

25 TARIMSAL DESTEKLERİN FİNANSMANI
Bütçeden Finanse Edilen Destekler: Doğrudan Ödemeler (DGD, Primler) Dolaylı Ödemeler (Vergi muafiyetleri, enerji indirimi vb.) Tüketiciler Tarafından Finanse Edilen Destekler: Gümrük vergileri ve tarife dışı engeller yoluyla uygulanan koruma politikaları Piyasa Fiyatı Desteği, Destekleme alımları

26 Devlet - Tarım Sektörü İlişkisi
- Ülkemizde tarım sektörü ve üretici her dönem Devletin ilgi alanı içinde olmuş, ancak sektöre bakış açısında dönemler itibariyle bazı farklılıklar görülmektedir.

27 Osmanlı İmparatorluğu Dönemi - I
Ülkemizde Devlet - tarım kesimi ilişkisinin geçmişi Osmanlı İmparatorluğu dönemine kadar uzanmaktadır. - İmparatorlukta tarımsal faaliyetler büyük ölçüde devletin kontrolü altında devam etmiştir. - Ekonomisi toprak ve tarımsal üretime dayanan Osmanlı İmparatorluğunda halkın ihtiyaçları, ordunun ihtiyaçları ve devletin gelirleri tarımsal üretime bağlı olmuştur. - Devletin tarım kesimine temel bakışı, bu kesimin en önemli vergi kaynağı olması ile merkezi idarenin ihtiyaçlarının karşılanması şeklindedir. -Tüm sanayi öncesi toplumlarda görülen ortak özellik İmparatorlukta da görülmüş ve nüfusun %80-90’ı tarımsal faaliyetle yaşamını idame ettirmiştir. - Çiftçiler genellikle geleneksel yaşam tarzını devam ettirmişler ve geçimlik üretim yapmışlardır. - İmparatorluğun son dönemlerinde tarımsal yapı gelişmelere ayak uyduramamış ve son derece bozuk bir hal almıştır

28 Osmanlı İmparatorluğu Dönemi - II
-Devlet mülkiyetine dayalı toprak sistemine mir-i arazi denilmektedir. - Mir-i arazi rejiminde doğrudan yönetim tarafından oluşturulmuş ve hiyerarşik bir mülkiyet sıralaması getirilmiştir. Buna göre toprakta en büyük pay sahibi olan padişahtır. - Köylü ırsi ve ebedi kiracı olarak toprağı işlemektedir. Köylü topraktaki tasarruf hakları karşılığında devlete vergi ödeme yükümlülüğüne sahip olmuştur. - Genişleyen imparatorlukla birlikte artan nüfus, fetihlerin durması ile istihdam sorunu yaşatmaya başlamıştır. Geliri azalan Devlet, vergileri artırmış, yoksullaşan köylü giderek yoksullaşmıştır. 1858 tarihli Toprak Yasası (Kanunname-i Arazi) ilke olarak özel mülkiyeti benimsemiştir. -Üretim deseni değerlendirildiğinde; üretimin % 90’ının hububattan oluştuğu görülmektedir. - Hububat dışında ise pirinç, pamuk, kendir, kenevir ve tütün üretilmiştir. - Ayrıca sebze tarımı ve koyunculuk da üretim faaliyetleri arasındadır. - Tanzimat döneminde pamuk tarımı teşvik edilmiş, ipekböcekçiliğinin geliştirilmesi için dutluklara yönelik muafiyetler tanınmıştır. Üreticiye tohumluk dağıtılması, üreticinin kredilendirilmesi çalışmaları, tarım okullarının açılması gibi atılımlar da bu yıllarda başlamıştır.

29 Cumhuriyet Dönemi (1923-1938 Yılları) - I
Genel Bilgi: 1923 yılında Atatürk Anadolu ve Rumeli Müdafai Hukuk Cemiyeti Başkanı sıfatı ile yayınladığı beyannamede aşağıdaki maddelerle tarıma yer verilmiştir : Aşar usulünde halkın şikayetçi olduğu ve mağdur kaldığı hususlar ıslah edilecektir. Tütün tarımı ve ticareti, milletin en yüksek faydayı temin edeceği şekilde düzenlenecektir. Maliye çiftçilere, sanayicilere, ticaret ile uğraşanlara kolaylıkla borç verebilecek şekilde ıslah edilecektir. Ziraat Bankasının sermayesi artırılacak ve çiftçilere daha kolay ve daha fazla yardım edebilmesi temin olunacaktır. Ülke çiftçileri ile büyük ölçüde tarım makineleri ithal edilecek ve çiftçilerimizin tarım alet ve makinelerinden kolaylıkla yararlanmaları sağlanacaktır. Ormanlarımızdan fenni gelişmeye uygun bir şekilde istifadeyi, hayvanlarımızın ıslahını sayılarını artırıcı tedbirlerin alınmasını düzenleyen esaslar ortaya konacaktır.

30 Cumhuriyet Dönemi (1923-1938 Yılları) - II
- Yine dönemin iktidar programında da tarım ve tarım politikalarına yer verilmiştir. - Bu dönemde en önemli ilk adım Türkiye ekonomisinin gelişmesi ve güçlenmesi için yapılması gerekenleri tartışmak üzere toplanan 1923 İzmir İktisat Kongresidir. Kongreye her kazadan 3’ü çiftçi olmak üzere 1135 kişi davet edilmiştir. Kongrede alınan karar şöyledir; Reji idaresinin kaldırılması ve yabancıların elinde bulunan içki ve tütün teklinin yerli halka verilmesi, Aşar vergisinin kaldırılması, Lüks ithalattan kaçınılması, Yerli üretimin geliştirilmesine çalışılması, Yabancı sermayenin ülke gelişmesine katkısı göz önünde bulundurularak izin verilmesi, Kapitülasyonların kaldırılması, Hayvancılığın geliştirilmesi, Banka kurulmasının teşviki, Devlet memurları ve askerlerin ihtiyaçlarının yurt içinden karşılanması.

31 Cumhuriyet Dönemi (1923-1938 Yılları) - III
Toprakların Durumu: - Tarım sektörü açısından en önemli değişiklik 1925 yılında “aşar vergisi”nin kaldırılması olmuştur yılında medeni kanun kabul edilmiş ve toprak üzerindeki özel mülkiyet yasalarla çerçevelendirilmiştir. - Mir-i arazinin bir grubu olan vakıf toprakları da 1935 yılında çıkarılan bir kanun ile tasfiye edilmiştir. - Bu dönemde topraksız köylüleri topraklandırma çalışmaları yapılmıştır yılları arasında 3,7 milyon dekar arazi dağıtılmıştır. - Devlete ait toprakların 1/10’u resmi olarak dağıtılmıştır. - Toprak mülkiyetinde var olan eşitsizlik, mir’i toprakların özel mülkiyete geçmesiyle devam etmiştir. Nitekim, mülkiyet yapısındaki değişiklik büyük toprak sahipliğinin genişlemesi şeklinde gerçekleşmiştir.

32 Cumhuriyet Dönemi (1923-1938 Yılları) - IV
Üretim: yılına göre 1933 yılında; hububat ekim alanlarında %9, bakliyat ekim alanlarında %17, şekerpancarı ekim alanında %205, patates ekim alanında %39 artış olmuşken, bu ürün ve ürün gruplarındaki üretim artışı ise hububatta %63, bakliyatta %72, patateste %47 ve şekerpancarında %27 olmuştur. - Bu dönemde zor şartlara rağmen geçimlik üretimden pazara dönük üretimin ilk sinyalleri verilmeye başlanmıştır yılında şekerpancarı destekleme kapsamına alınmıştır yılında Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) kurulmuştur ve buğdayda destekleme alımı yapılmaya başlanmıştır yılında buğday yanında diğer hububat (arpa, çavdar, yulaf) destekleme kapsamına alınmıştır.

33 Cumhuriyet Dönemi (1923-1938 Yılları) - V
Dış Ticaret: yılında tarım ürünleri ithalatı %27 iken alınan bir dizi önlemlerle 1928 yılında %18’e düşürülmüştür - İlk kez 1929 yılında ulusal bir gümrük tarifesi uygulanmaya başlanmıştır. (Lozan Anlaşması hükümleri) yılında ihracat 50.8 milyon dolar, ithalat ise 86.9 milyon dolar iken bu rakamlar 1930 yılında sırasıyla 71.4 ve 69.5 milyon dolar düzeyine yükselmiştir. Bu dönemde 1930 yılı hariç olmak üzere tüm yıllarda dış ticaret dengesi sürekli açık vermiştir. İhracatta tarımın payı %86 olarak gerçekleşmiştir. yılında ithal ikamesine dayalı politika benimsenmiştir.

34 Cumhuriyet Dönemi (1939-1949 Yılları) - I
- II. Dünya Savaşına katılmamamıza rağmen orduya 1 milyon asker çağırılmıştır. Bu da genç tarım nüfusunun tarımsal faaliyetten uzaklaşmasına neden olmuştur. - Azalan tarımsal iş gücü tarımsal üretimi olumsuz etkilemiş ve bazı ürünlerde kıtlık yaşanmıştır. - Artan gıda darlığını gidermek için devlet boş ve uzun yıllar işlenmemiş alanları tarıma açmış ve 1942 yılında buğday kombinaları kurarak halkın ve ordunun ihtiyacı olan ürünleri üreterek karşılama yoluna gitmiştir. - Üreticiye ürünlerini devletin belirlemiş olduğu düşük fiyattan satma zorunluluğu getirilmiş ancak ürünler karaborsa olarak satılmaya başlanınca fiyat üzerindeki baskı kaldırılmıştır. Serbest piyasada belirlenecek olan fiyatların aşırı yükselmesi ile yılları arasında Toprak Mahsulleri Vergisi adı altında vergi getirilmiş ve oran %10 olarak belirlenmiştir. 1940 yılında mısır, 1942 yılında çay, 1944 yılında çeltik, 1947 yılında tütün destekleme kapsamına alınmıştır.

35 Cumhuriyet Dönemi (1939-1949 Yılları) - II
- Savaş sonrası yıllar tarım sektörünün önem kazandığı, sanayileşme ve ulaştırma ile birlikte kalkınma çabalarına öncelik verildiği bir dönem olmuştur. - Bu yıllarda çiftçilerin makine, gübre gibi modern girdilere olan ihtiyaçlarını uygun fiyatlarla karşılamak için yılında Zirai Donanım Kurumu kurulmuştur. - Teknik tarım ve bahçıvanlık okulları ve teknik tarım teşkilatı kurulmuştur yılında yayımlanan “çiftçiyi topraklandırma kanunu” ile de vakıf, özel idare ve belediyelere ait arazilerinin kamulaştırılarak çiftçiye dağıtılması çalışmaları başlamıştır. Kanunun yürürlükte kaldığı 28 yıl süresince toplam aileye ortalama 51,6 dekar toprak dağıtılmıştır. II. Dünya Savaşı’ndan sonra alınan Marshall Yardımı ülkedeki traktör sayısı artmış, yeni alanlar tarımsal faaliyete açılmış, verimlilik yükselmiştir. 1948 yılında olan traktör sayısı 1950 yılında ’e yükselmiştir.

36 Cumhuriyet Dönemi (1950-1962 Yılları) - I
yılları arasında tarım sektörü hızlı bir gelişme göstermiş ve ekim alanı 14,5 milyon hektardan 18,8 milyon hektara çıkmış; tarımsal üretim ise 1 kat artış göstermiştir. Tahıl ürünleri artışı ile buğdayda dünyada 4. sırada ihracatçı ülke olunmuştur. - Plansız bir dönem olması nedeni ile stratejilerde de hatalar yapılmış ve tarım sektörü dönem sonunda ikincil plana atılmıştır yılında tarımın milli gelirden aldığı pay %53,2 iken bu oran 1960 yılında %43’e gerilemiştir. (BU BAĞLAMDA TARIMSAL ÜRETİMDE PLANLAMANIN ÖNEMİ DAHA İYİ ANLAŞIMAYA BAŞLANDI) - Bu yıllarda ekilebilir alanlarda sınırlara ulaşılması, yüksek enflasyon, iç ve dış borçlar ekonomiyi olumsuz etkilemiştir. Cumhuriyetin ilanından planlı dönemin başlangıcına kadar genelde, tarımsal ürünlerde Pazar garantisi veren ve bu amaçla destekleme alımı yapılmasını öngören politikalar ile ihtiyaç duyulan temel tarım girdilerinin sübvansiyonlu fiyattan üreticiye sağlanmasına yönelik politikalar izlenmiştir.

37 Cumhuriyet Dönemi (1950-1962 Yılları) - II
- Et ve Balık Kurumu (EBK) 1952 yılında ve Yem Sanayii (YEMSAN) 1956 yılında kurulmuştur. yılında şeker pancarı destekleme alımları yapılmaya başlanmıştır. yılına göre 1960 yılında buğday ekim alanları %100, üretim miktarı %132; arpa ekim alanları %63, üretim miktarı ise %124 oranında artmıştır. Buğday verimi 95 kg’dan 110 kg’a, arpa verimi ise 95 kg’dan 130 kg’a yükselmiştir. yılında milli gelirin %45’ini oluşturan tarım sektörü yaklaşık 15 yıl sonra 1960 yılında %18’lik düşüşle milli gelirin %37,5’ini oluşturmuştur. 1946 yılında kırsal alanda yaşayan nüfus toplam nüfusun %75’ini oluştururken, 1960 yılında bu oran %68’e düşmüştür . Traktör sayısı 1960 yılında ’e ulaşmıştır. Ekilen alanların oranı 1950 yılında %18,7, 1955 yılında %27, 1960 yılında ise %29,9 olmuştur.

38 Cumhuriyet Dönemi - Plan sonrası Dönem (1963-2000 Dönemi) - I
- Destekleme alımı yapılan ürün sayısında yıldan yıla değişimler olmuştur. Şekerpancarı ve çay gibi ürünlerin üretiminin ülkede yaygınlaştırılması ve bu ürünlere ait sanayiinin kurulması yoluyla ekonomiye katkılarının olması amacıyla tarımsal destekleme ve fiyat politikaları takip edilmiştir. - İhracı mümkün ürünler olan fındık, kuru üzüm, kuru incir ve zeytinyağı gibi ürünler desteklenmiştir. - Haşhaş ve tütün gibi ürünlerin üretiminin ise sınırlandırılmasına yönelik uygulamalar yapılmıştır. - Türkiye Süt Endüstrisi Kurumu (TSEK) 1963 yılında kurulmuştur.

39 Cumhuriyet Dönemi - Plan sonrası Dönem (1963-2000 Dönemi) - II
- Birinci 5 Yıllık Kalkınma Planında ( ) fiyatlara müdahale yerine üretim girdilerinin desteklenmesi ön plana çıkmıştır. - Bu dönemde tarımsal destekleme için tarım satış kooperatiflerinin geliştirileceği, destekleme kapsamına sadece kooperatif üyelerinin alınacağı ve bu desteklemelerin ancak acil durumlarda bütçeden sübvansiyon verilmesi şartıyla yapılacağı ifade edilmiştir.

40 Cumhuriyet Dönemi - Plan sonrası Dönem (1963-2000 Dönemi) - III
- İkinci 5 Yıllık Kalkınma Planında ( ) tarımın desteklenmesine ve tarımsal fiyat politikalarına daha az önem verildiği görülmektedir. - Bu planda; tarım sektörünün fiyat politikalarıyla sürekli desteklenmesinin, fiyatların yükselmesine, yapısal bozuklukların meydana gelmesine ve kaynakların tahsisinde israfa neden olduğu belirtilmiştir. - Plana göre hedefler; iç ve dış piyasada yeterli talebi olan ürünlerin üretiminin, gereksiz stoklara neden olmadan artırılması, tarımsal desteği zamanla azaltacak yapısal değişimin sağlanması, fiyat dışı teşviklerin ön plana çıkartılması olarak belirlenmiştir.

41 Cumhuriyet Dönemi - Plan sonrası Dönem (1963-2000 Dönemi) - IV
- Üçüncü 5 Yıllık Kalkınma Planı ( ) döneminde tarımsal destekleme kapsamına alınan ürünlerde yüksek fiyat politikasının uygulanması, iç fiyatlarla dünya fiyatları arasında büyük farkların oluşmasına neden olmuştur.

42 Cumhuriyet Dönemi - Plan sonrası Dönem (1963-2000 Dönemi) - V
- Dördüncü 5 Yıllık Kalkınma Planında ( ) tarımsal üretim hedeflerine ulaşmak için dar ve orta gelirli üreticilerin destekleneceği, destekleme fiyatlarının ürünün özelliğine göre ekimden ve hasattan önce açıklanacağı, fiyat ve müdahale alımları yanında tarımsal eğitim, örgütlenme ve ucuz girdi teminine de önem verileceği belirtilmiştir. - Özellikle 1980'li yılların ilk yarısında tarımsal ürün fiyatları baskı altında tutulmuştur. Örneğin döneminde ortalama tarımsal ürün fiyatları 71 katlık bir artış gösterirken, tarımsal girdi fiyatları 107 kat artmıştır. - Destekleme alımı kapsamındaki ürün sayısının giderek azaltılmış, 1980’lerin başında destekleme alımı kapsamındaki ürün sayısı 24 iken, 1985 yılında 18'e, 1990 yılında ise 11’e düşürülmüştür.

43 Cumhuriyet Dönemi - Plan sonrası Dönem (1963-2000 Dönemi) - VI
Beşinci 5 Yıllık Kalkınma Planında ( ) tarımsal fiyat ve gelirde istikrarı sağlamak, pazarlamayı kolaylaştırmak, mevcut arazinin özelliklerine, iç ve dış talebe uygun bir üretim yapısıyla verimliliği artırmaya yardımcı olmak esas olarak kabul edilmiştir. Altıncı 5 Yıllık Kalkınma Planında ( ) tarımsal desteklemenin kapsamının, ekonomik ve sosyal kriterler dikkate alınarak tespit edileceği özellikle belirtilmiş, bunun dışında Beşinci Plan’dan çok farklı hususlara değinilmemiştir. Yedinci 5 Yıllık Kalkınma Planında ( ) AB’ye uyum ve DTÖ antlaşmalarının getirdiği yükümlülükler vurgulanmış ve 2000 sonrası tarım reformunun işaretleri verilmiştir

44 1963-2000 Arasındaki Dönemin Değerlendirilmesi - I
1963 yılında fındık, üzüm, incir, 1966 yılında kütlü pamuk, 1968 yılında zeytinyağı ve antepfıstığı, 1969 yılında ayçiçeği, 1970 yılında tiftik ve yapağı, 1974 yılında yaş koza, koyun ve sığır 1976 yılında gül yaprağı destekleme kapsamına alınmıştır. -Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planının uygulamaya konulması ile desteklenen ürün sayısı dokuz iken, bu sayı 1976 yılında 21’e ulaşmıştır. yılında, ekonomik reform paketi kapsamı içinde bitkisel ürünlerin desteklenmesini kısıtlayıcı bazı kararlar alınmış ve ürün sayısı 30’dan 17’ye düşürülmüştür yılında bu sistem içinde 11 ürün yer alırken, 1992 yılında sayı 26’ya çıkmıştır. - Desteklemeler yalnızca fiyat desteği ile sınırlı kalmamış, klasik destekleme yöntemlerinin hemen hepsi kullanılmıştır.

45 1963-2000 Arasındaki Dönemin Değerlendirilmesi - II
- 1960’lı yıllara kadar, kooperatifçilik anlayışıyla faaliyet gösteren ve özel sektörün yeterince gelişmediği piyasalarda ülke ekonomisine önemli yararlar sağlayan Tarım Satış Kooperatifleri Birlikleri (TSKB), 1960’lı yıllardan sonraki dönemde; Devletin “finansman kararnameleri” yoluyla destekleme alımı yapma görevi verilmiştir. - Bu dönemde TSKB’ler “kooperatifçilik” vizyonundan uzaklaşmış, üyelerde kooperatiflerin sahibi olma duygusu körelmiş, mali yönetsel beceriler gelişmemiş, mali yapı destekleme alımları nedeniyle bozulmuş ve TSKB’lerin ihtiyaç duyduğu personel, fazla sayıda ve özel sektöre göre yüksek ücretle istihdam edilmiştir. - Ayrıca, tarımsal sanayi alanındaki özel sektör işletmeleriyle rekabet edecek gerekli teknik donanım TSKB’ler tarafından temin edilememiş ve karlılık sağlanamamıştır. Bu dönemde Devlet TSKB’lerin zararını pek çok kez üstlenmiş, dolayısıyla sistem kamu maliyesi üzerinde bir yük oluşturmuştur.

46 1963-2000 Arasındaki Dönemin Değerlendirilmesi - III
1990’dan sonraki dönemde uygulanan tarımsal destekleme politika araçları temel olarak 5 ana eksen altında toplanabilmektedir: Fiyat desteği (destekleme alımları): 1994 yılından itibaren hububat, tütün ve şeker pancarı ile sınırlandırılmıştır. (Tarım satış Kooperatifleri Birlikleri’nin alım yaptığı ürünler destekleme alımlarının kapsamından çıkartılmıştır.) Telafi edici ödemeler: Pamuk ve yağlı tohumlara sağlanan primler, tarım ürünleri ihracat iadeleri, hayvancılık ile ilgili destekler, çay budama ödemeleri, Girdi desteği: kimyevi gübre, zirai ilaç, tohum ve fidan için yapılan ödemeler, Kredi desteği: TCZB Kredileri, DFİF kaynaklı krediler, Diğer destekler: Genel devlet hizmetleri (Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın labaratuvar, yayımcılık faaliyetleri, damızlık hizmetleri) , tarife ve tarife dışı engellerle yapılan koruma, altyapı yatırımları, diğer sosyal amaçlı destekler (vergi muafiyeti, sosyal güvenlikte düşük primle eşit sağlık hizmetinden faydalanma vs.), altyapı hizmetleri (Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü, DSİ gibi kuruluşlar tarafından yapılan hizmetler ve yatırımlar)

47 1963-2000 Arasındaki Dönemin Değerlendirilmesi - IV
1990’dan sonraki dönemde özetle; Destekleme alımları için gerekli finansman ihtiyacının belli aylarda yoğunlaşmasını önlemek ve bölgeler arasındaki verimlilik farklarını dikkate almak amacıyla, hububatta kademeli fiyat uygulamasına geçilmiştir. Tüccarın piyasaya girişini teşvik etmek ve TMO’nun stok seviyesini makul bir seviyede tutmak için buğday alım fiyatları ve satış fiyatları birlikte açıklanmaya başlanmıştır. 1992 yılında 26’ya kadar yükselen devlet destekleme alımları kapsamındaki ürün sayısı, 1994 yılında 5 Nisan kararları ile birlikte hububat, tütün ve şeker pancarı ile sınırlanmıştır. (TSKB alımları destekleme alımları kapsamından çıkartılmıştır). Destekleme kapsamındaki ürün fiyatlarının belirlenmesinde dünya fiyatları, yurtiçi borsa fiyatları, diğer faktör fiyatlarındaki gelişmeler ve hedeflenen enflasyon oranının esas alınması ilkesi benimsenmiş ama uygulanamamıştır.

48 1963-2000 Arasındaki Dönemin Değerlendirilmesi - V
yılında uygulamaya konulan pamuk prim sisteminin finansmanı ilgili mevzuat gereği TCZB tarafından karşılanmış, Banka’nın içinde bulunduğu finansman sıkıntısına olumlu katkısı olacağı düşüncesiyle görev zararı hesaplamasında her üç ayda bir faiz yürütülmesi koşuluyla ticari faiz oranı + %20 oranında faiz oranı dikkate alınmıştır yılına gelindiğinde Banka’nın alacağı toplam aktiflerinin %39,1’ine tekabül etmiştir yılında 7,7 milyar ABD Doları’na ulaşan borca ilişkin görev zararının hesaplamasında kullanılan %20 ek faiz uygulaması durdurulmuştur. yılında Arz fazlası olan ürünlerde ekim alanlarının daraltılması uygulamasına başlanmıştır: Tütün ekim alanlarının daraltılması ve üreticilerin bu uygulamadan doğan gelir kaybının belirlenen usullere göre telafi edilmesi çalışmaları başlatılmıştır. Fındık üretimine izin verilecek alanlar belirlenmiş ve belirlenen alanların dışında fındık bahçesi tesis edilmesi ve yenilenmesi yasaklanmıştır. Çay bahçelerinin ıslahı ve kaliteli çay üretimi için, bakım ve yaprak üretim tekniğine uygun olarak budama esası getirilmiştir.

49 1963-2000 Arasındaki Dönemin Değerlendirilmesi - VI
yılında, TMO’nun stok finansman yükünü hafifletebilmek için, makbuz senedi karşılığında çiftçilerin belirli bir ücret karşılığında TMO’nun depolarında tutabilme imkanı getirilmiştir. - Gübre, tohumluk, zirai mücadele ilaçları ve prim uygulamasına yönelik tarımsal sübvansiyonlarla ilgili harcamalar 1994 yılında bütçe kapsamına alınmıştır yılı sonlarında da kimyevi gübre sübvansiyonu oransal sistemden maktu sisteme çevrilmiş ve destek miktarı nominal değerlerle sabit tutulmuştur. Bu yolla destek oranı %50’lerden %15’lere çekilmiştir. yılında TSKB’nin kendi nam ve hesaplarına satın aldıkları ürünler için Ziraat Bankası’ndan kredi kullanma imkanları durdurulmuştur. TSKB’nin Ziraat Bankası’na olan borçları döneminde dört kez tahkime tabi tutulmuştur. Bu dönem tahkime tabi tutulan toplam borç tutarı 4,4 milyar ABD Dolarıdır. Ayrıca TSKB’lerin TCZB’na olan 2,4 milyar ABD Doları tutarındaki borcu da Hazine tarafından üstlenilmiştir. yılında tarımsal ürün alımlarının finansmanı amacıyla bütçe kapsamında olan Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonundan Ziraat Bankası aracılığıyla TSKB ve tarımsal KİT’lere uygun koşullu kaynak aktarılmaya başlanmıştır.

50 1963-2000 Arasındaki Dönemin Değerlendirilmesi - VII
yılında ürünlerin borsalarda işlem görebilmesi ve kamu kesimi yerine özel sektörün piyasaya katılımını sağlamaya yönelik olarak ürün ihtisas borsalarının oluşturulması çalışmaları yürütülmüş, borsada işlem gören ürünler için uygulanan % 4 oranındaki stopaj % 2’ye indirilmiştir. ve sonraki yıllarda pamuk, ayçiçeği, soya, kanola ve zeytinyağı ürünlerinde, üreticilere doğrudan prim ödemesinde bulunulmuştur. Bu düzenleme ile bir taraftan sanayici ve ihracatçıların rekabet imkanları korunurken diğer taraftan üretici gelirlerinde istikrar sağlanması amaçlanmıştır.

51 1963-2000 Arasındaki Dönemin Değerlendirilmesi - VIII
Genel bir değerlendirme yapmak gerekirse, yürütülen tarımsal destekleme politikaları; Üretimin serbest piyasa koşullarına göre gelişmesini engellemiş, Üretici gelirlerinde istikrarsızlık yaratmış, Değerlendirilme imkanı bulunmayan stoklar oluşmasına yol açmış ve sonuçta tüketici bu desteklemelerin yükünü üstlenmek zorunda kalmıştır. Bu olumsuz etkilere ilave olarak; Tarım sektörünün yapısal sorunlarının giderilmesine yönelik bir açılım sağlanamamış, Tarım sektöründe verimlilik istenilen düzeye gelmemiş, Sağlanan destekler üreticiye yeteri kadar ulaşamamış ve Kamu kaynaklarına önemli ölçüde yük binmiştir.

52 1. Destekleme Alımları ve Fiyat Desteği
TÜRKİYE’DE REFORMLARI ÖNCESİNDE UYGULANMAKTA OLAN PROGRAM ÖNCESİ TARIM DESTEKLERİ 1. Destekleme Alımları ve Fiyat Desteği Ürün alımıyla bir KİT görevlendirilmekte, Ürünün alım fiyatı tespit edilmekte, Görevlendirme nedeniyle KİT’in uğrayacağı zarar Hazinece karşılanmaktadır. TEKEL, TMO ve TŞFAŞ destekleme alımları yapan kuruluşlar olup, çay ürünü destekleme kapsamında olmamakla birlikte ÇAYKUR destekleme kuruluşu işlevi görmektedir.

53 TEKEL-Tütün Ülkemizde tütün üreticileri Tekel aracılığı ile desteklenmekteydi. TEKEL devlet nam ve hesabına destekleme alımı yapmakla görevlendirilmekte ve her yıl bölgeler itibariyle belirlenen fiyatlar üzerinden hem idari hem de destekleme alımı yapmaktaydı. Tekel tarafından alımı yapılan destekleme tütününün finansmanı görev zararı olarak Hazinece karşılanması gerekirken bütçe kısıtları nedeniyle ödenememekte, Tekel alımlarının finansmanını vergi ve fonlara olan borçlarını ödemeyerek yapmaktaydı. Uygulanan bu politikalar neticesinde, sürdürülemez boyutlarda görev zararı ve stok oluşmuştur. 2001 yılında Tekel’in sigara fabrikalarının 10 yıllık ihtiyacını karşılayacak miktarda yaklaşık 500 bin ton tütün stoğu vardı. Yapılan hesaplamalara göre alımı yapılan her 1 TL tütün için devlet 5.56 TL zarar ödemekteydi.

54 2001 Reformları Sürecinde Yapılanlar ; Tütün Kanunu;
Tütün destekleme politikalarının değiştirilmesine yönelik olarak 4733 sayılı Tütün Kanunu çıkarıldı. 2003 yılından itibaren destekleme fiyatı açıklanmayacak ve destekleme alımı yapılmadı, Tüccar/alıcı ile üreticiler sözleşmeli üretim yapacak veya açık artırma sistemine geçilecek, böylece stok oluşumunu engelleyecek bir yapı oluşturuldu. Tütün mamulleri ve alkollü içkiler piyasalarını düzenleyecek Tütün Kurulu kuruldu. Tekel özelleştirildi

55 TMO-Hububat Hububat piyasasını regüle etmek ve olağanüstü hal stoklarını muhafaza etmekle görevli olan Kuruluş, Hükümet tarafından dünya fiyatlarının üzerinde ilan edilen taban fiyatından kendisine getirilen ürünü almak durumunda. Kuruluş’un finansman sorunu nedeniyle, alım bedelleri Hazine tarafından sağlanıyor. Kuruluş tarafından alınan ürünlerin hem iç hem de dış satışlarından dolayı görev zararı oluşmaktay ve bu zararlar hazine tarafından karşılanmakta. Bu uygulamanın sonucunda, (garantili borçları Hazine vadesi geldiğinde ödüyor, kredilerin faizi finansman maliyeti olarak görev zararına aktarılıyor, Hazine görev zararını ödüyor) Hazine’ye gelen yük alım bedelinin birkaç katı düzeyine ulaşmakta.

56 TŞFAŞ-Şeker Pancarı Kuruluş alımlar için çiftçi ile sözleşme yapmaktaydı. Alım miktarı tahminlerin çok üzerinde olmaması gerekirken, tolerans uygulaması ile Kuruluş’un almakla yükümlü olduğu miktar büyük oranda sapma göstermekteydi. Açıklanan yüksek alım fiyatlarıyla birlikte bu durum Kuruluş’un mali dengesini bozmaktaydı. Açıklanan yüksek fiyatlar nedeniyle ihtiyaç fazlası şeker üretilmişti. Bu fazla şeker miktarı ülkenin iç tüketim miktarının yarısı (yaklaşık 1 milyon ton ihtiyaç fazlası stok) düzeyine ulaşmıştı. Bu nedenle, Kuruluş ihtiyaç duyduğu finansmanın bir kısmını yüksek maliyetli ihracat yoluyla karşılamaya çalışmaktaydı. Üretim maliyeti dünya piyasalarındaki fiyatın 2-3 katı seviyelerinlerindeydi. Dünya piyasalarındaki fiyat $/ton seviyelerindeyken, ülkemizin üretim maliyeti $/ton düzeyindeydi. Bu politika sonucunda, fazla üretilen şekerin eritilmesi amacıyla yapılan ihracat nedeniyle Hazine oluşan görev zararını üstlenmek zorundaydı.

57 Reform Sürecinde Yapılanlar;
Yeni Şeker Kanunu Yürürlüğe girdi. Ülke ihtiyacı kadar üretim yapılması için kota sistemi getirilmiştir. Dünya fiyatlarıyla rekabet şansı olmadığı için ihracat için kota uygulaması getirilmemiş olup, ihracat yapmak isteyen fabrikalar üreticiyle ayrı bir sözleşme yapacak ve bu şeker ülke içinde satılamayacaktır. Böylece ihracattan dolayı şekere görev zararı ödenmeyecektir. Şeker satış fiyatlarını fabrikalar serbestçe belirleyecektir. Kotaların tespiti ve diğer idari düzenlemeler için Şeker Kurulu kuruldu. Sonradan devamı konusunda bazı siyasi belirsizlikler yaşandı TŞFAŞ’nin özelleştirilmesi programlandı, çalışmalar devam ediyor.

58 ÇAYKUR-Çay Çaykur sektörün % 65-70’ine hakim olmasına rağmen yıllardır zarar eden bir Tarımsal KİT’tir. Kuruluş, özel sektörün almadığı tüm çay yaprağını almak zorundadır. Alım fiyatlarının yüksek açıklanması, ihtiyaçtan fazla yaş çay alımına ve talepten çok kuru çay üretimine, sonuçta da maliyeti yüksek stok birikimine neden olmuştur. 2001 yılında üreticiye çay bedeli olarak Trilyon TL ödenirken, işçiye 105 Trilyon TL ödenmiştir (üretici mi yoksa işçi mi desteklenmektedir). Yaş çay alımı için; 2003 yılında ton için 206,8 trilyon TL, 2004 yılında ton için 270 trilyon TL ödeme yapılmıştır. Çaykur 2003 te ton kuru çay satmış, ton stok devretmiştir yılında ise ton kuru çay satmış ton stok devretmiştir. Özel sektörde 1 kişinin gerçekleştirdiği iş Çaykur’da 3 kişi ile yapılmakta böylece işçilik maliyetleri üretim maliyetlerini oldukça artırmaktadır yılında, yaş çay alım fiyatı 22 cent/kg iken, tasnifli kuru çayın üretim maliyeti 2.4 $/kg’dır.

59 2000 Yılı Sonrası Reform İhtiyacını Ortaya Çıkaran Nedenler - I
- 2000’li yılların başları yalnızca Türkiye’de değil Dünyada da tarımsal desteklemenin klasik enstrümanlarının sorgulandığı, eleştirildiği ve yeni enstrümanların üretilmeye ve uygulanmaya çalışıldığı bir dönem olmuştur. - Nitekim bütçesinin en önemli harcamalarını tarım kesimine yapan Avrupa Birliği “Agenda 2000” adlı reform paketiyle tarımsal destekleme mekanizmalarını yeniden gözden geçirmiş ve fiyat yoluyla destekten doğrudan desteklere geçiş sağlayan bir yaklaşım geliştirmiştir.

60 2000 Yılı Sonrası Reform İhtiyacını Ortaya Çıkaran Nedenler - II
Türkiye’de de 2000 yılına gelindiğinde destekleme sistemine eleştirel bir gözle bakıldığında bazı hususlar öne çıkmaktadır: Son derece karmaşık bir yapıda sürdürülen destekler hedef kitleye ulaşamamıştır. Desteklemenin yapıldığı kesime yönelik bir kayıt sistemi bulunmadığı için, desteklemeler aracılar vasıtasıyla yapılmış, ancak bu yolla yapılan desteklerin hedef kitleye ulaşmadığı görülmüştür. Desteklerden küçük çiftçiler değil büyük toprak sahipleri yararlanmıştır. Bütçe imkanlarının sınırlı olması sebebiyle, alım bedellerinin tamamı karşılanamamış, KİT’lere dış kaynaklı krediler sağlanarak ya da vergi yükümlülükleri tahsil edilmeyerek kaynak yaratılmaya çalışılmıştır. Desteklemelerin bütçedeki gerçek yükü şeffaf bir biçimde ortaya konamamış, yükün büyük bölümü KİT’lerin üzerine görev zararı olarak taşınmıştır. Diğer taraftan, TCZB üzerinde de büyük bir görev zararı yükü oluşmuştur.

61 2000 Yılı Sonrası Reform İhtiyacını Ortaya Çıkaran Nedenler - III
Destekleme alımları nedeniyle üreticinin kaliteli üretim yapma gereksinimi ortadan kalkmış, taban fiyatlarının dünya fiyatları gözetilmeksizin yüksek açıklanması sonucunda desteklenen ürünlerin artması sonucunda büyük miktarda ve değerlendirilme imkanı sınırlı stoklar oluşmuştur. Dünya fiyatlarıyla taban fiyatlar arasındaki fark nedeniyle stokların bir bölümünün ihraç yoluyla eritilmesi de görev zararları doğurmuştur. DTÖ ve AB gibi uluslararası kuruluşlara entegrasyonun artması, üretim yapısında ve buna bağlı olarak uygulanan destekleme sistemlerinde kapsamlı değişiklikler yapılmasını gündeme getirmiştir. Ekonominin dış pazarlara açılması, üretimde etkinlik ve verimlilik kavramlarını ön plana çıkarmış, ancak üretilen malın niteliğinden bağımsız biçimde uygulanan destekleme politikalarının yetersiz kaldığı görülmüştür. 2000 yılına gelindiğinde uluslararası kuruluşların da desteği alınarak tarımda yapısal reform çalışmaları yeniden başlatılmıştır.

62 2000 Yılı Sonrası Reformu - I
2000 yılı sonrasında reform niteliğinde atılan adımlar: 2001 Temmuz ayı itibariyle, Tarım Reformu Uygulama Projesi kapsamında Dünya Bankasından 600 Milyon ABD Dolar tutarında ikraz sağlandı. 2000 yılında 4 bölgede Doğrudan Gelir Desteği (DGD) pilot uygulaması yapıldı. DGD uygulamasına tüm yurtta geçilmesini öngören 2000/2172 sayılı BKK çıkarıldı. Oluşturulan Çiftçi Kayıt Sistemi uyarınca, DGD Ödemeleri 2001 yılı sonunda yapılmaya başlandı. 2000 yılı başında TCZB aracılığı ile kullandırılan sübvansiyonlu zirai krediler kaldırıldı. 2000 yılında,TSKB’leri yeniden yapılandıran 4572 sayılı Kanun çıkarıldı. 2001 yılında, Ziraat Bankası’na verilmiş görevlere ilişkin Bakanlar Kurulu Kararları ve Kanunlar yürürlükten kaldırıldı, görev zararları ödendi. Bedeli ödenmeden Bankaya görev verilmesi uygulaması sona erdi.

63 2000 Yılı Sonrası Reformu - II
2001 yıl sonu itibariyle girdi destekleri kaldırıldı. Şeker rejimini yeniden düzenleyen 4634 sayılı Şeker Kanun çıkarıldı, destekleme alım fiyatı ilanından vazgeçildi. Üretimde sözleşmeli sistem getirildi. TEKEL’in özelleştirilmesini sağlayacak 4733 sayılı Tütün Kanunu çıkarıldı, destekleme alım fiyatı ilanından vazgeçildi, üretime sözleşmeli sistem getirildi. Hububatta destekleme alım fiyatından vazgeçildi, TMO’nun piyasa fiyatından alım yapması sistemine geçildi. Fındık ve tütünde alternatif ürün projesini uygulamaya yönelik yönetmelik ve Kararnameler yayımlandı.

64 OECD Tarımsal Destekler Sınıflandırması
OECD tarımsal destekleri dört başlık altında sınıflandırmaktadır: Üretici Desteği Tahmini (Producer Support Estimate - PSE), Genel Hizmetler Desteği Tahmini (General Support and Services Estimate – GSSE), Tüketici Desteği Tahmini (Consumer Support Estimate – CSE) ve Toplam Destek Tahmini (Total Support Estimate – TSE)

65 OECD-TARIMSAL DESTEK TANIMLARI
Toplam Destek Tahmini Üretici Desteği Tahmini: Piyasa Fiyatı Desteği ve bütçeden sağlanan transferlerin üretici geliri içindeki oranı. Genel Hizmetler: AR-GE, eğitim, koruma ve kontrol, altyapı ve pazarlama destekleri. Tüketici Desteği Tahmini: İç fiyatlardaki artışlar yoluyla yapılan transferler.

66 OECD Tarımsal Destekler Sınıflandırması
Genel Hizmetler Desteği Tahmini; Altyapı yatırımları, eğitim ile koruma ve kontrol faaliyetleri, pazarlama amaçlı destekler ve AR-GE destekleri ifade etmektedir. Tüketici Desteği Tahmini; İç fiyatlardaki artışlar yoluyla üreticilere yapılan transferleri göstermektedir. Bu rakam OECD genelinde (tüketicilere yönelik gıda desteği programları uygulayan ABD haricinde) eksi değerlidir. Toplam Destek Tahmini; Bir yıl içinde vergi verenler ve tüketiciler üzerinden üreticilere sağlanan toplam desteklerin parasal değerinin GSYİH’ya oranını göstermektedir. Bu oran parasal büyükleri ifade etmekten çok, bir ülkenin kaynaklarını sektörel olarak nasıl değerlendirdiğini izlemek açısından önem taşımaktadır.

67 OECD Tarımsal Destekler Sınıflandırması
PSE oranlarındaki düşüş trendi OECD genelinde görülmektedir. PSE oranları 1980’lerden beri en düşük seviyeye ulaşmıştır. Bu düşüşün nedeni hükümetlerin politika değişiklikleri değil, yükselen gıda fiyatlarıdır. Gıda fiyatlarında ters yönlü bir değişim yaşanması halinde PSE oranlarının yükselmesi beklenmektedir. Desteğin, destekleme araçları bazında dağılımı da önemli bir gösterge olarak ortaya çıkmaktadır. Pek çok OECD ülkesinde piyasa fiyatı desteği ve ürün bazlı desteklerden üretimden bağımsız desteklere bir kayış söz konusudur. Türkiye’de halen piyasa fiyatı desteği ve ürün bazlı destek seviyesi çok yüksektir. Bunun en önemli nedeni yüksek oranlı gümrük vergileri yoluyla yerli üretimin korunmasıdır.

68 TARIM NEREYE GİDİYOR? OECD genelinde desteklerin oranı düşerken; tarımsal ürün fiyatları artmaktadır. Yurt içi fiyatları ile sınır fiyatları birbirine yaklaşmaktadır. Başlıca nedenler: Tüketimde artış (Çin, Hindistan) Üretimde azalma ( Kuraklık, vb.) Arzın gıda dışı kullanımı (Biyo-dizel, etanol) Destek seviyesi düşmeyen tek ülke TÜRKİYE Yüksek gümrük oranları Ürün bazlı destekler

69 ÜRETİCİ DESTEĞİ TAHMİNİ
Türkiye’de PSE oranı yılları arasında %22 seviyesindedir. (Üreticinin gelirinin yaklaşık beşte biri bütçeden sağlanan desteklerden ve gümrük duvarlarıyla oluşturulan korumacılıktan karşılanmıştır.) OECD genelinde aynı dönemde PSE oranı %26 seviyesindedir. (AB 27 % 29, AB % 30) Üretici geliri açısından OECD ortalaması ve AB’nin sağladığı destekler, Türkiye’ye göre daha yüksektir yılları için PSE değeri %16’yken, aynı dönemde OECD ortalaması %37’dir.

70 PİYASA FİYATI DESTEĞİ arasında OECD genelinde PSE’nin yaklaşık %51’i piyasa fiyat desteği (MPS) oluşturmuştur. Türkiye için, aynı dönemde bu oran %67 seviyesindedir. Bu durum, Türkiye’de üreticilerin büyük ölçüde korumacılık yoluyla ve tüketiciler üzerinden desteklendiğini, OECD genelinde ise doğrudan transferlerin ve tarımsal hizmetlerin payının daha yüksek olduğunu ortaya koymaktadır.

71 TÜKETİCİ FİYATI TAHMİNİ
OECD tüketicilerden tarım sektörüne yapılan transferleri Tüketici Fiyatı Tahmini (CSE) oranı ile izlemektedir. Son yıllarda ürün fiyatlarında yaşanan artış sonucunda Türk tüketicilerin tarım sektörüne yaptıkları destek oranı OECD ortalaması ile eşitlenmiştir. (%22) Türkiye’de durum değişmemiş, ancak diğer ülkelerdeki tüketiciler tarımsal ürünleri eskisine oranla daha pahalı fiyatlardan almaya başlamışlardır.

72 TEK ÜRÜN DESTEKLERİ aralığında OECD genelinde tek bir ürün için yapılan transferler (SCT) %64 seviyesindedir. Türkiye için bu oran %81 seviyesindedir. (SCT, şeker, et ve mısır için %40, yumurta için yaklaşık %30’dur) Bu durum, gümrük duvarlarında ya da bütçeden sağlanan desteklerde bir indirim olması durumunda bu sektörlerin rekabet edemeyeceğini ortaya koymaktadır. (Mısır haricinde desteklerin neredeyse tamamı piyasa fiyat desteği –gümrük koruması- olarak sağlanmaktadır.)

73 TOPLAM DESTEK SEVİYESİ
Toplam Destek Seviyesi (TSE) desteklerin Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’ya oranına göre izlenmektedir. Türkiye, desteklerin çiftçi gelirine etkisi açısından OECD ortalamasının gerisinde olmakla birlikte; desteklerin GSYİH’ya oranı açısından OECD ortalamasının oldukça üzerindedir. Destekler/GSYİH Oranları ( ) Türkiye = % 3,2 Avrupa Birliği ve OECD Ortalaması = % 1

74 TÜRKİYE-AB KARŞILAŞTIRMASI BUĞDAY
Tek ödeme sistemi kapsamında verilen doğrudan destek miktarları ulusal tavanlara ve referans dönemdeki hesaplamalara göre ülkeden ülkeye farklılaşmakta olup, bu miktarlar bilinmemektedir. Kısmi uygulama kapsamında yapılan destek ülkelerin inisiyatifinde olup, bu konuda ülkelerin tercihi farklılaşabilmektedir. Bu bağlamda, yapılan hesaplama net verilere dayanmayıp genel bir fikir vermeyi amaçlamaktadır.

75 TÜRKİYE-AB KARŞILAŞTIRMASI BUĞDAY

76 TÜRKİYE-AB KARŞILAŞTIRMASI BUĞDAY

77 TÜRKİYE-AB KARŞILAŞTIRMASI BUĞDAY
Buğday için AB’nde alan bazlı ödeme tutarı yüksek görünürken, Türkiye’de miktar bazlı ödeme tutarı daha fazladır. Bunun nedeni; AB ile Türkiye arasındaki verim farklılığıdır.

78 OECD ülke karşılaştırması
OECD ülke karşılaştırması. AB ve Japonya’daki desteklerin büyüklüğüne dikkat!

79 Tarım Strateji Belgesi (2006-2010) - I
- Yüksek Planlama Kurulu’nun tarih ve 2004/92 sayılı Kararı ile yürürlüğe girmiştir. - Tarım Stratejisi Belgesi, yılları arasında Avrupa Birliğine uyumu da gözeterek, tarım sektörü ile ilgili kesimlerin karar almalarını kolaylaştırmak, sektörün kalkınma hedef ve stratejileri doğrultusunda geliştirilmesini sağlamak ve çıkarılacak Tarım Çerçeve Kanunu ile buna dayalı olarak hazırlanacak ikincil mevzuatın temelini oluşturmak için hazırlanmıştır. - Bu belge ile belirlenen stratejik amaçlar, temel ilkeler, tanımlanan destekleme araçları ve destekleme araçlarının toplam tarımsal destekleme bütçesi içindeki payına ilişkin dağılıma bakıldığında, bu belgenin yıllarına ait bir “tarımsal destekleme yol haritası” olduğu söylenebilir.

80 30.Kasım.2004 tarihli ve 2004/92 sayılı Yüksek Planlama Kurulu (YPK) Kararıyla uygulamaya konulan ve yıllarına kapsayan Tarım Stratejisi’nde, bütçeden tarımsal desteklemeye aktarılacak kaynakların toplamının cari yıldaki GSMH’nın % 1’inden az olmaması ve dağılımının +/- % 25 değişimle aşağıdaki gibi olması ilkesi benimsenmiştir.

81 Tarım Strateji Belgesi (2006-2010) - II
Tarımsal destekleme araçlarının toplam destekleme bütçesi içindeki payı, Strateji Belgesi’nde belirlenmiştir. Bu dağılım ile stratejinin uygulama dönemi olan döneminde gerçekleşmiş dağılımlar aşağıdaki tabloda gösterilmektedir.

82 Tarım Strateji Belgesi (2006-2010) - III
Doğrudan Gelir Desteği Kalemi - Tarım Stratejisinde destekleme ödemeleri arasında en önemli payı DGD ödemeleri almaktadır. - Stratejinin hazırlandığı dönemde alan bazlı tek destek DGD ödemesidir. - Ancak 2007 (GENEL SEÇİMLER YAPILDI) ve 2008 yıllarında DGD ödemesinin yanında alan bazlı gübre ve mazot ödemeleri yapılmış, 2009 yılından itibaren DGD ödemesi yapılmamış, bunun yerine gübre ve mazot ödemelerinin yanı sıra muhtelif adlar altında alan bazlı ödemeler yapılmıştır. (Organik tarım, iyi tarım uygulamaları için yapılan ödemeler, toprak analizi yaptıran üreticilere yapılan ödemeler, alan bazlı fındık ödemeleri, alternatif ürüne geçecek tütün üreticilerine yapılacak ödemeler). - Alan bazlı olarak yapılan tüm ödemeler DGD ödemesi satırında toplulaştırılmıştır.

83 Tarımsal desteklemenin temel ilkeleri

84 Tarım Strateji Belgesi (2006-2010) - IV
- DGD ödemelerinin toplam ödemeler içindeki payı 2004 yılında %80, 2005 yılında ise %64 olarak gerçekleşmiştir. - Strateji Belgesi’nde DGD ödemelerinin payının %45 olması öngörülmektedir. - Buradan, DGD ödemelerinin %80’ler düzeyindeki payın düşürülmesinin arzu edildiği anlaşılmaktadır. - Alan bazlı ödemelerinin payının yıllar itibariyle, Stratejide öngörülenin üzerinde düşüş gösterdiği görülmektedir yılında bu oran %21,8 ile en düşük düzeyinde gerçekleşmiştir. - Bu düşüşün yanı sıra, alan bazlı ödemelerin parçalı yapısı ve çeşitli isimler altında yapıldığı da göz önüne alındığında, çiftçi nezdindeki öneminin daha da düşük olduğu hususu değerlendirilmektedir.

85 Tarım Strateji Belgesi (2006-2010) - V
yılında alan bazlı ödemelerin oranının 37,7 olarak gerçekleştiği görülmektedir. - Bu durum, stratejide öngörülen %45’lik düzeye yaklaşılması açısından umut verici gibi görünse de, bu artışın sebebinin fındıkta yapılan alan bazlı ödemeler olduğu dikkate alınmalıdır. - Fındık ile ilgili alan bazlı ödemelerin yapılmaması durumunda bu oran %28 düzeyinde gerçekleşmiş olacaktı. (Yapılan hesaplamada fındık için ayrılan kaynak diğer destekleme kalemlerine dağıtılmamıştır.) (Seçimlerden önce Ordu ve Giresun’da yapılan gösterileri hatırlayın)

86 Tarım Strateji Belgesi (2006-2010) - VI
Fark Ödemesi Kalemi - Strateji Belgesi’nde “Fark Ödeme Uygulaması” adı altında sınıflandırılan prim ödemelerinin temel amacının arz açığı olan ürün yetiştiricilerini desteklemek olduğu belirtilmekte ve uygulamanın pamuk, ayçiçeği, soya fasulyesi ve diğer yağlı tohumlu bitkileri kapsayan uygulamanın mısır ve bazı yemeklik baklagilleri kapsayacak şekilde genişletilmesi öngörülmektedir. - Prim ödemelerinin toplam ödemeler içindeki payı 2004 yılında %10, 2005 yılında ise %23 olarak gerçekleşmiştir. - Özellikle 2004 yılı Tarım Stratejisinin hazırlandığı yıl olması nedeniyle önem arz etmektedir. - Strateji Belgesi’nde prim ödemelerinin payının %13 olması öngörülmektedir. - Buradan, prim ödemelerinin %10 düzeyindeki payın bir miktar artırılmasının arzu edildiği anlaşılmaktadır.

87 Tarım Strateji Belgesi (2006-2010) - VII
Fark ödemesi için ayrılan payın, Stratejide öngörülenin payın üzerinde olduğu ve bu payın yıllar itibariyle bir artış trendi içinde olduğu görülmektedir. Bunun nedeninin prim ödemesi yapılan ürün sayısındaki artış olduğu ifade edilebilir. (2009 yılı mahsulleri ile ilgili olarak 2010 yılında 16 adet ürün için prim ödemesi yapılmaktadır.) 2003 yılına kadar kütlü pamuk, ayçiçeği, soya, zeytinyağı, kanola ürünlerine prim verilmeye devam edilmiş ancak 2003 yılında çay, 2004 yılında dane mısır, 2005 yılında buğday, çeltik, arpa, çavdar, yulaf, 2006 yılında aspir ve 2008 yılında nohut, kuru fasulye ve mercimek bu kapsama dahil edilmiştir. - Kapsamdaki bu genişleme ile Strateji Belgesindeki hedefler birlikte değerlendirildiğinde esas olarak özellikle buğday, arpa, yulaf ve çavdar ile ilgili olarak arz açığı sorununun olmadığı, istisnai yıllar hariç yurtiçi üretimle tüketimin karşılandığı ve bu nedenle bu ürünler ile ilgili olarak prim ödemesi yapılmasının Stratejide belirtilen hedeflerle örtüşmediği görülmektedir. - Diğer taraftan, üretici gelirinin artırılması ve TMO’nun üzerindeki fiyat baskısının azaltılması amacıyla bu ürünlerin kapsama alındığı düşünülmektedir.

88 Tarım Strateji Belgesi (2006-2010) - VIII
Hayvancılık Kalemi - Hayvancılık desteklerinin de 2010 yılı itibariyle öngörülenin iki katından daha fazla bir paya sahip olduğu görülmektedir. - Bunun sebebi temel olarak destek çeşitliliğinin her yıl artmasıdır yılı itibariyle hayvancılık destekleri aşağıda sayılmaktadır; dekar başına verilen yem bitkisi destekleri, su ürünleri desteği, süt primi, hayvan başına yapılan ödeme, tiftik ve ipekböceği destekleri, bambus arısı desteği, et desteği, gıda güvenliği desteği, buzağı desteği, kuzu ve oğlak Rev-1 aşısı desteği ve süt fiyat regülasyonu desteği.

89 Hükümet, Doğu ve Güney Doğu Anadolu’ya daha fazla destek aktarabilmek için bu seçeneğe önem veriyor.

90 Gereksiz stoklar yerine ihtiyaç duyulan ürünlere yönelmek gerek.

91 Tarım Strateji Belgesi (2006-2010) - IX
- Kırsal kalkınma destekleri, telafi edici ödemeler, ürün sigortası destekleri ve ÇATAK (çevre amaçlı tarımsal arazilerin korunması amacıyla yapılan destekler) ile ilgili olarak Stratejide hedeflenen oranlar ve yıllar itibariyle gerçekleşmeler değerlendirildiğinde, bu konularda hedeflenen oranlara ulaşılamadığı görülmektedir. - Ayrıca Strateji Belgesi’nde bu konu ile ilgili bir hüküm bulunmamakla birlikte, önceki yıllarda Hazine Müsteşarlığı Bütçesi altında yer alan tarım desteklerine ilişkin ödenekler 2005 yılından itibaren Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Bütçesi altında yer almış ve ödemeler anılan Bakanlık tarafından yapılmıştır.

92 Kırsal kalkınma, tarımın gelişmesinde ve sürdürülebilir kalkınma hedefinde önemli bir politika aracı.

93 Tarım Kanunu - I Tarım sektörünün ve kırsal alanın, kalkınma plan ve stratejileri doğrultusunda geliştirilmesi ve desteklenmesi için gerekli politikaların tespit edilmesi ve düzenlemelerin yapılmasını teminen 5488 sayılı Tarım Kanunu tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Tarım Kanunu ile, Her yıl destekleme programlarının esaslarını ve araçlarını tespit etmek, Bunların bütçe ödenek ihtiyaçlarını belirlemek ve İlgili kuruluşlara teklif etmek, Değişen ulusal ve uluslararası koşullara göre destekleme programlarında yapılacak düzenlemeleri belirlemek, Desteklerle ilgili gerekli mevzuat düzenlemelerini izlemek ve değerlendirmek gibi görevleri yerine getirmek amacıyla ilgili Bakanlık ve Müsteşarlıkların üst düzey temsilcilerinin üyesi olduğu Tarımsal Destekleme ve Yönlendirme Kurulu kurulmuştur.

94 Tarım Kanunu - II Tarım Kanunu ile, tarımsal destekleme araçları;
Doğrudan gelir desteği, Fark ödemesi, Telafi edici ödemeler, Hayvancılık destekleri, Tarım sigortası ödemeleri, Kırsal kalkınma destekleri, Çevre amaçlı tarım arazilerini koruma programı destekleri ve Diğer tarımsal destekleme ödemeleri olarak sınıflandırılmıştır. Yukarıda sayılan araçlar temel olarak “Tarım Stratejisi Belgesi”nde yer alan araçlar ile uyumlu olup, Tarım Strateji Belgesinden farklı olarak her bir aracın tarımsal destekleme bütçesinden alacağı pay kanun metninde yer almamaktadır. Bununla birlikte Tarım Kanununda, bütçeden ayrılacak toplam kaynağın GSMH’nin %1’inden az olamayacağı hükme bağlanmaktadır.

95 Tarım Kanunu - III Doğrudan Gelir Desteği: Üreticilere üretim amacıyla işledikleri arazileri için doğrudan ödeme yapılmaktadır. Fark Ödemesi: Söz konusu destek öncelikle arz açığı ürünleri kapsamakta olup, üretim maliyetleri ile iç ve dış fiyatlar dikkate alınarak belirlenmektedir. Telafi Edici Ödemeler: Üreticilerin arz fazlası olan ürünlerin üretiminden vazgeçerek alternatif ürünlere yönelmelerini teşvik etmek amacıyla verilmektedir. Hayvancılık Destekleri: Hayvancılık sektöründe, ırk ıslahı, yem üretiminin arttırılması, verimliliğin arttırılması, işletmelerde hijyen şartlarının sağlanması, hayvan kimlik sisteminin teşviki gibi amaçlarla destekleme yapılmaktadır.

96 Tarım Kanunu - IV Tarım Sigortası: Üreticilerin üretim materyallerini ve ürünlerini sigorta ettirmelerini teşvik etmek amacıyla sigorta primlerinin % 50’si hibe olarak devlet tarafından karşılanmaktadır. Kırsal Kalkınma Destekleri: Kırsal gelirlerin arttırılması ve çeşitlendirilmesi, doğal kaynakların korunması ve geliştirilmesi amacıyla yürütülen yatırım projelerinin maliyetlerinin % 50’si hibe olarak devlet tarafından karşılanmaktadır. Diğer Destekleme Ödemeleri: ÇATAK, Ar-Ge desteği, organik tarım desteği, sertifikalı tohum kullanımı-üretimi desteği

97 Tarım Strateji Belgesi ile Tarım Kanunu Sonrası Döneme İlişkin Uluslararası Taahhütlerimiz Çerçevesinde Genel Değerlendirme - I - Tüm dünyada 1990’lı yılların tarımsal destekleme politikası gündeminin en popüler konusu üretimden bağımsız (de-coupled) desteklerdir. Üretim miktarına bağlı geleneksel politikaların arzu edilmeyen sonuçlarından kurtulmak amacıyla tasarlanmış ve bir çok ülke tarafından yaygın bir şekilde uygulanmıştır. - OECD ülkeleri de büyük ölçüde üretimden bağımsız politikalara ağırlık vermişlerdir. Avrupa Birliği’nin ortak tarım politikası da önemli ölçüde buna dayanmaktadır. Avrupa Birliği ile yapılan müzakereler çerçevesinde Ortak Tarım Politikasına belirli ölçüde uyum taahhüdümüz bulunmaktadır. Doğrudan ödemeler konusunda taahhütlerimize uyum performansımız değerlendirildiğinde, 2008 yılından itibaren Doğrudan Gelir Desteği uygulamasına son verilmiş olduğu, bunun yanında 2000 yıllarında uygulaması terk edilen girdi desteklerine (gübre ve mazot desteği) yeniden başlanıldığı görülmektedir. Bu durumun taahhütlere uyum konusunda olumsuz gelişme olduğu açıktır. Gübre ve mazot desteklerinin aslında birer doğrudan ödeme olduğu gerçeğinin göz ardı edilmesi, uluslararası taahhütlerimize uyum performansımızın olduğundan daha düşük gözükmesine neden olmaktadır.

98 Tarım Strateji Belgesi ile Tarım Kanunu Sonrası Döneme İlişkin Uluslararası Taahhütlerimiz Çerçevesinde Genel Değerlendirme - II - Nitekim, AB ile yürütülen müzakereler kapsamında yer alan 11 No’lu Tarım ve Kırsal Kalkınma Faslı’na ilişkin 3 no’lu açılış kriterine göre Türkiye’nin tarımsal desteklerinin AB Ortak Tarım Politikası ile uyumlu olacak şekilde üretimle ilişkili olmayan desteklere dönüştürülmesi ve KİT’lere verilen desteklerin AB devlet yardımları kurallarına uyumlu hale getirilmesi ve KİT’lerin AB’nin şeffaflık kurallarına uyumuna yönelik adımların atılması na ilişkin hususları içeren bir strateji belgesi sunulması gerekmektedir. AB’ye bu konuda hazırlanmış bir taslak strateji belgesi iletilmiş olup, AB tarafı sunulan belgeyi yeterli bulunmamıştır. Mevcut politikalar değerlendirildiğinde; öncelikle faslın müzakereye açılışına hizmet edecek daha tatmin edici bir belge sunulması ise şu aşamada mümkün görülmemektedir. Diğer taraftan OECD Ülkelerinde Tarım Politikaları’na Bakış (2010) isimle belgede Türkiye’nin performansı şu şekilde değerlendirilmiştir: “Nihai olarak, üretimle ilişkili olmayan desteklerden vazgeçilmesi ve bunun yerine piyasa fiyatı desteğinde artış görülmesi, tekrar desteğin bozucu biçimlerine geri dönülmesi anlamını taşımakta ve devam eden reform çabalarının etkilerini zayıflatmaktadır.”

99 Fındık Stratejisi Gösteriler, Fiskobirlik’teki yönetim yapısı ve gösteriler hükümeti fındık destekeleme konusunda farklı bir yola yöneltti. tarih ve 2009/15201 sayılı Fındık Üreticilerine Alan Bazlı Gelir Desteği ve Alternatif Ürüne Geçen Üreticilere Telafi Edici Ödeme Yapılmasına Dair Karar çıkarıldı. Bu çerçevede açıklanan Fındık Stratejisi ile özetle, Devletin fındık müdahale alımında bulunmaması, Fındık fiyatlarının serbest piyasa koşullarında oluşması. Strateji kapsamında belirlenen desteklerin ilk etapta üç yıllık süreyle uygulanması. Alan Bazlı Destekleme ödemelerinin her yıl için 150 TL/da olarak verilmesi, Söküm desteği ve alternatif ürün desteğinin yıllar itibariyle farklılaştırılarak 300 TL/da, 150 TL/da ve 150 TL/da olarak belirlenmesi, öngörülmüştür.

100 Bütçeden yapılan tarımsal destekleme ödemeleri

101 Tarım Sektörünün GSYİH ve Sivil İstihdamdaki Payı 1994-2010 (%)
-1994 yılında Tarımın GSYH'dan aldığı pay %15 ve tarımsal istihdamın sivil istihdamdaki payı %44 olarak gerçekleşmiştir. -Bunun anlamı; 1994 yılında sivil istihdamın %44'ü GSYH'nin ancak %15'ini üretebilmiştir. -Sanayi ve hizmetler sektörünün gelişmesi ve toplam üretimde meydana gelen artış neticesinde bu oranlar 2010 yılında sırasıyla 8,4 ve 25,1 olarak gerçekleşmiştir. -1927 yılı Tarım Sayımında tarım mesleğinde çalışanların oranının %81,6 olup, Tarımın GSYH’daki 2010 yılında %25’e düşmesi, bu durumun ekonomik gelişme sürecinin doğal bir sonucu olduğunun en önemli göstergesidir. -Nitekim AB (25)’de tarımın GSYH’dan aldığı pay %1,8 iken tarımsal istihdamın payı %6 düzeyindedir.

102 GSYİH Büyüme Oranı ve Tarım Sektörünün Payı 1994-2010 (%)
GSYH büyüme oranı ve tarım sektörünün payına ilişkin grafikte, genellikle her iki büyüme oranının aynı yönde seyir izlediği, ancak negatif büyüme yıllarında daha düşük bir tarımsal küçülme, pozitif büyüme yıllarında ise yine daha düşük bir tarımsal büyüme olduğu görülmektedir.

103 (Kanunda belirtilen milli gelirin % 1’i şartı ?)
Tarımsal Destekleme Bütçesinden Sağlanan Toplam Destekleme Tutarı (Milyar TL) (Kanunda belirtilen milli gelirin % 1’i şartı ?)

104 2011 Yılı Tarımsal Destekleme Bütçesi ve Dağılımı (Milyon TL)

105 SORUNLAR - Yapısal Türkiye’nin
Tarım işletmelerinin küçük ölçekli, çok parçalı ve dağınık yapıda olması, Verimliliğin düşüklüğü, Tarım nüfusunun çokluğu, Üretim ve pazarlama altyapılarındaki yetersizlikler Örgütsüzlük gibi yapısal sorunları bulunmaktadır.

106 SORUNLAR - Üretim Deseni
Türkiye’de, bazı ürünlerde Dünya fiyatlarından daha yüksek bir seviyede, bazılarında da yurt içi ihtiyacın üzerinde üretim yapılmaktadır. Rekabet üstünlüğü olan ürünlere yönlendirme sağlanamamaktadır. Bu durum tarımsal transferlerin etkinliğini azaltmaktadır.

107 SORUNLAR Başta’da belirtildiği gibi;
Tanımlanan hiç bir destekleme stratejisine tam olarak uyulmuyor.. Destekleme kalemleri gerçek amaçlarına uygun olarak kullanılmıyor. (Prim uygulanan ürünlere her yıl destek verilmesine gerek var mıdır?) Destekleme sistemleri sıklıkla değiştiriliyor; değişiklikler tarım dışı gerekçelerle yapılmıyor. İzlenen politikaların analizi yapılmıyor. (DGD sisteminin etkinliği ölçüldü mü? DGD yeterli miydi?) Yeni uygulamaya konulacak uygulamalara karar verilmeden önce bunlarla ilgili ön çalışmalar yapılmıyor.

108 SONUÇ AB ile tarım alanında yapılmakta olan görüşmeler ve Dünya Ticaret Örgütü’nün tarımla ilgili olarak yürüttüğü müzakereler Türkiye’de tarım sektörünün geleceği ile ilgili olarak belirleyici olacak. Gümrük duvarlarının etkisinin azaldığı ya da kalktığı bir ortamda Türk tarım sektörünün sürdürülebilirliği açısından sorunlarla karşılaşılacak.


"TARIMSAL DESTEKLEME POLİTİKALARI" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları