Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

KİŞİLERARASI İLETİŞİM BECERİLERİ

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "KİŞİLERARASI İLETİŞİM BECERİLERİ"— Sunum transkripti:

1 KİŞİLERARASI İLETİŞİM BECERİLERİ
ALGI (Perception)

2 BU NEDİR? 2

3 HANGİ SANDALYE... 3

4 4

5 OLAY: O NE KONUŞUYOR, NE SÖYLENENLERİ ANLIYOR.
BAZEN SAATLERCE ANLAŞILMAZ ŞEYLER GEVELİYOR. ZAMAN, YER VEYA KİŞİ KAVRAMI YOK. SADECE KENDİ ADI SÖYLENDİĞİNDE TEPKİ VERİYOR. SON ALTI AYDIR ONUN YANINDAYIM, NE GÖRÜNÜŞÜ İÇİN BİR ÇABA SARF EDİYOR, NE DE BAKIM YAPILIRKEN YARDIMCI OLUYOR. ONU HEP BAŞKALARI BESLİYOR, YIKIYOR VE GİYDİRİYOR.

6 DİŞLERİ YOK, YİYECEKLERİN PÜRE HALİNDE VERİLMESİ GEREKİYOR.
GÖMLEĞİ SALYALARINDAN DOLAYI SÜREKLİ LEKE İÇİNDE, YÜRÜYEMİYOR VE UYKUSU DÜZENSİZ. GECE YARISI UYANIP ÇIĞLIKLARIYLA HERKESİ UYANDIRIYOR. ÇOĞU ZAMAN MUTLU VE SEVECEN, FAKAT BAZEN ORTADA BİRSEBEP YOKKEN SİNİRLENİYOR. BİRİ GELİP ONU YATIŞTIRANA KADAR DA FERYAT FİGAN BAĞIRIYOR.

7

8 İLETİŞİM ÇATIŞMALARI - ALGI
8

9 Bilgilerimiz algılarımıza, algılarımız bilgilerimize bağlıdır.

10 ALGI, UYARANLARIN SEÇİMİ, DÜZENLENMESİ VE YORUMU AŞAMALARINI KAPSAR.

11 ALGI, DUYUMLARIN BEYİNDE ZİHİNSEL İŞLEMLERE TABİ TUTULMASIYLA ORTAYA ÇIKAR.
GÖZ BAKAR, BEYİN GÖRÜR.

12 ALGI, DUYUMLARIN BİZİM MOTİVASYONUMUZA, BEKLENTİLERİMİZE VE GEÇMİŞ DENEYİMLERİMİZE GÖRE, ZİHNİMİZDE YENİDEN CANLANDIRILMASIDIR.

13 ALGI, DUYUMLAR VE HAFIZANIN ORTAK ÇALIŞMASI SONUCU OLUŞUR.
DUYUMSAL GİRDİLERİ ANLAMLANDIRARAK, ALGI BİLGİLERİ HAFIZADA DEPOLANACAK ŞEKİLDE HAZIRLAR.

14 RILEY & RILEY İLETIŞIM MODELI
İletişim sürecinde toplumsal ve kültürel boyutunu vurgulayan modellerden bir örnek. A ve B arasındaki iletişimde, iletinin üretildiği ve tüketildiği çevrelerin toplumsal koşullarının ayrıldığı noktalar vurgulanır. Örneğin: A bir köyde, B ise kentte yaşıyorsa algıları değişik olacaktır. Değişik Okul, cami, çevre değişik algılamalar getirecektir. 14

15 BİZİM ALGILADIĞIMIZ, GERÇEKTE ORADA OLANDAN FARKLIDIR.
Varlıklar göründüğü gibi değildir. BİZİM ALGILADIĞIMIZ, GERÇEKTE ORADA OLANDAN FARKLIDIR.

16

17 (a) seems to be longer than (b) The two balls actually have the same size. What we see is what we expect to see.

18 􀂄 This picture of an old lady…
􀂄 …and this picture of a pretty princess… We tend to discount any perceptions that don’t conform to our beliefs.

19 ALGIDA SEÇİCİLİK: DİKKAT ETME
ÇEVREDEN GELEN UYARANLARI SEÇİMİMİZİ ETKİLEYEN BİR ÇOK FAKTÖR VARDIR. ALGIDA SEÇİCİLİK: DİKKAT ETME

20 ALGIDA SEÇİCİLİĞİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER İKİ ÇEŞİTTİR: UYARAN FAKTÖRLERİ VE KİŞİSEL FAKTÖRLER.
EN ÇOK KARŞILAŞILAN VE EN ÖNEMLİ UYARAN FAKTÖRÜ ZITLIKTIR. YANİ UYARANIN ÇEVRESİNDEN VE DİĞER UYARANLARDAN AŞIRI FARKLI OLUŞU.

21 TEKRAR (TV REKLAMLARI)
YOĞUNLUK BOYUT HAREKET TEKRAR (TV REKLAMLARI) YENİLİK-AŞİNALIK (44) BOLD, İTALİK

22 ALGIDA SEÇİCİLİKTE KİŞİSEL FAKTÖRLER
TELEVİZYONDA FENERBAHÇE-GALATASARAY MAÇI SEYREDEN FENERBAHÇELİ VE GALATASARAYLI İKİ ARKADAŞIN KRİTİK DURUMLARI YORUMLAYIŞLARI FARKLIDIR.

23 İnsan, görmek istediğini görmeye eğilimlidir.
Algıda seçicilik algılayıcının kişisel özelliklerine bağlıdır. İnsan, görmek istediğini görmeye eğilimlidir.

24 Genellikle bir şeyi istediğimiz veya beklediğimiz şekilde algılarız.
Psikolojik olarak bir şeyi algılamaya hazırlandığımız zaman, zihnimizi onu algılamaya hazırlarız (önhazırlık, beklenti).

25 Burada ne görüyorsunuz?
Algı düzeni Burada ne görüyorsunuz? Figür – zemin ilişkisi

26 Some sample visual perception
Bayer Corporation/Notre Dame Management Development Program Some sample visual perception Business Communications Page 26

27

28

29 YANDAKI ŞEKLIN ORTASINDAKI ÖGEYE DIKKATLICE BAKALIM.
YUKARIDAN AŞAĞIYA DOĞRU BAKILDIĞINDA (13) SOLDAN SAĞA DOĞRU BAKILDIĞINDA (B) OLABILECEĞINI FARK EDEBILIRIZ. MUTLAK DOĞRU HANGISIDIR? BUNA VERILEBILECEK TEK CEVAP, BAKILAN AÇIYA GÖRE DEĞIŞTIĞI OLACAKTIR.

30 Bir ignliiz üvnseritsinede ypalaın arşaıtramya gröe, kleimleirn hrfalreiinn hnagi srıdaa yzalıdkılraı ömneli dğeliimş. Öenlmi oaln brincii ve snonucnu hrfain yrenide omlsaımyş. Ardakai hfraliren srısaı krıaşk oslada ouknyuorumş. Çnükü kleimlrei hraf hraf dğeil bri btün oalark oykuorumuşz. Bakın nasıl da düzgün okudunuz..!

31 Biz tek tek sesleri duymayız; onları kelimeler ve cümleler haline getirerek algılarız.
Gözümüz de retinaya düşen görüntüleri tanıyabileceğimiz eşyalar ve olaylar haline getirerek tanır. Elinizi tutan sıcak bir eli, derimizdeki binlerce algılayıcı bir bütün olarak algılar.

32 ALGILARIMIZIN FARKINA VARIP,YORUMLAMALARIMIZI DEĞİŞTİREREK, DUYGULARIMIZI VE DAVRANIŞLARIMIZI KONTROL EDEBİLİRİZ !!!

33 (Actions you would take)
AFFECT (Feelings) DUYGU (Önyargı) BEHAVIOR (Actions you would take) DAVRANIŞ (Ayrımcılık) DÜŞÜNCE (Kalıpyargı)

34 DÜŞÜNCEN KONUŞMANA, KONUŞMAN HAREKETİNE, HAREKETİN KADERİNE YANSIR..
GÜZEL DÜŞÜN, GÜZEL YAŞA...      ** MEVLANA ** Kenan BAŞARAN 34

35 KATILDIĞINIZ İÇİN TEŞEKKÜRLER
35 35

36 Sedef Çiçeği

37 Mahkeme salonunda, seksen yaşlarındaki yaşlı çiftin durumu içler acısıydı...

38 Adam inatçı bakışlarla, suskun ninenin ağlamaktan iyice çukurlaşmış gözlerini ve bıkkın bakışlarını süzüyordu

39 Hakim tok sesiyle, yaşlı kadına: „Anlat teyze, neden boşanmak istiyorsun?“

40 Yaşlı kadın, derin bir nefes çektikten sonra baş örtüsüyle ağzını aralayıp, kısılmış sesiyle konuşmaya başladı:

41 „Bu herif yetti gayri, 50 yıldır bezdirdi hayattan...“

42 Sonra uzunca bir sessizlik hakim oldu, mahkeme salonunda...

43 Sessizlik, bu tür haberleri her gün manşet yapan gazetecilerden birinin flaşıyla bozuldu...

44 Kim bilir nasıl bir manşet atacaklardı, yaşanmıs 50 yılın ardından
Kim bilir nasıl bir manşet atacaklardı, yaşanmıs 50 yılın ardından? Çok sayıda gazeteci izliyordu davayı... Kadın neler diyecekti? Herkes, onu dinliyordu...

45 Yaşlı kadının gözleri doldu ve devam etti:

46 „Bizim bir sedef çiçeği vardı, çok sevdiğim. O bilmez. 50 yıl önceydi
„Bizim bir sedef çiçeği vardı, çok sevdiğim... O bilmez yıl önceydi.. O çiçeği bana verdiği çiçekler arasından kopardığım bir yaprağı tohumlamıştım, öyle büyüttüm.

47 Yavrumuz olmadı onları yavrum bildim
Yavrumuz olmadı onları yavrum bildim. Bir süre sonra çiçek kurumaya başladı. O zaman adak adadım.

48 Her gece güneş doğmadan önce, bir tas suyla sulayacağım onu diye
Her gece güneş doğmadan önce, bir tas suyla sulayacağım onu diye... Iyi gelirmiş derlerdi...

49 50 yıl oldu, bu herif bir gece kalkıp bir kere de bu çiçeği ben sulayayım demedi

50 Taa ki geçen geceye kadar. O gece takatim kesilmiş uyuyakalmışım
Taa ki geçen geceye kadar... O gece takatim kesilmiş uyuyakalmışım... Ben, böyle bir adamla 50 yıl geçirdim

51 Hayatımı, umudumu, herşeyimi verdim. Ondan hiçbirşey görmedim

52 Bir kerecik olsun, benim bildiğim görevlerden birisini yapmasını bekledim. Onsuz daha iyiyim, yemin ederim."

53 Hakim yaşlı adama dönerek: "Diyeceğin birşey var mı, baba?" dedi.

54 Yaşlı adam bastonla zor yürüdüğü kürsüye, o ana kadar suçlanmış olmanın utangaçlığını hissettiren yüz ifadesiyle, hakime yöneldi.

55 Tane tane konustu: "Askerliğimi Reisicumhur köşkünde bahçıvan olarak yaptım. O bahçenin, görkemli görünümüyle büyümesi için emeklerimi verdim

56 Fadime'mi de orada tanıdım. Sedefleri de
Fadime'mi de orada tanıdım. Sedefleri de... Ona en güzel çiçeklerden buketler verdim

57 Ilk evlendiğimiz günlerin birinde, boyun ağrısı nedeniyle, onu hekime götürdüm

58 Hekim çok uzun süre uyanmadan yatarsa, boynundaki kireç sertleşir, kötüleşir dedi

59 Her gece uykusunu bölüp uyansın, gezinsin dedi

60 Hekimi pek dinlemedi bizim hatun. Lafım geçmedi
Hekimi pek dinlemedi bizim hatun... Lafım geçmedi... O günlerde, tesadüf, bu çiçek kurumaya yuz tuttu

61 Ben ona: „Gece çiçek sularsan geçer”, dedim. Adak dilettim...

62 Her gece onu uyandırdım ve onu seyrettim
Her gece onu uyandırdım ve onu seyrettim. O sevdiğim kadını, yavrusu bildiği çiçekleri sularken seyrettim. Her gece, o çiçek ben oldum sanki..." dedi adam

63 O yaştaki bir adamdan beklenmeyecek ifadelerle…

64 „Her gece, o yattıktan sonra uyandım. Saksıdakı suyu boşalttım
„Her gece, o yattıktan sonra uyandım. Saksıdakı suyu boşalttım. Sedef, gece sulanmayı sevmez, hakim bey... Geçen gece de... Yaşlılık... Ben de uyanamadım

65 Uyandıramadım... Çiçek susuz kalırdı ama kadınımın boynu yine azabilirdi...

66 Suçlandım...Sesimi çıkartamadım...“

67

68 Kurabiye Hırsızı Bir gece kadının biri bekliyordu havaalanında, Daha epeyce zaman vardı, uçağının kalkmasına. Havaalanındaki dükkândan bir kitap ve bir paket kurabiye alıp, kendisine oturacak bir yer buldu .

69 Kendisini kitabına öyle kaptırmıştı ki,
yine de yanında oturan adamın olabildiğince cüretkâr bir şekilde aralarında duran paketten birer birer kurabiye aldığını gördü, ne kadar görmezden gelse de.

70 "kurabiye hırsızı" yavaş yavaş tüketirken kurabiyelerini.
Bir taraftan kitabını okuyup, bir taraftan kurabiyesini yerken, Gözü saatteydi, "kurabiye hırsızı" yavaş yavaş tüketirken kurabiyelerini.

71 Kulağı saatin tik tak’larındaydı ama yine de engelleyemiyordu tik tak’lar sinirlenmesini. Düşünüyordu kendi kendine, "Kibar bir insan olmasaydım, morartırdım şu adamın gözlerini!“

72 Her kurabiyeye uzandığında, adam da uzatıyordu elini
Her kurabiyeye uzandığında, adam da uzatıyordu elini. Sonunda pakette tek bir kurabiye kalınca "Bakalım şimdi ne yapacak?" dedi kendi kendine.

73 uzandı son kurabiyeye ve böldü kurabiyeyi ikiye.
Adam, yüzünde asabi bir gülümsemeyle uzandı son kurabiyeye ve böldü kurabiyeyi ikiye. Yarısını kurabiyenin atarken ağzına, verdi diğer yarıyı kadına.

74 Kadın kapar gibi aldı kurabiyeyi adamın elinden ve "Aman Tanrım, ne cüretkâr ve ne kaba bir adam, Üstelik bir teşekkür bile etmiyor!“ Anımsamıyordu bu kadar sinirlendiğini hayatında,

75 Uçağının kalkacağı anons edilince bir iç çekti rahatlamayla
Uçağının kalkacağı anons edilince bir iç çekti rahatlamayla. Topladı eşyalarını ve yürüdü çıkış kapısına, Dönüp bakmadı bile "kurabiye hırsız”ına. Uçağa bindi ve oturdu rahat koltuğuna, Sonra uzandı, bitmek üzere olan kitabına.

76 Çantasına elini uzatınca, gözleri açıldı şaşkınlıkla
Çantasına elini uzatınca, gözleri açıldı şaşkınlıkla. Duruyordu gözlerinin önünde bir paket kurabiye! Çaresizlik içinde inledi, "Bunlar benim kurabiyelerimse eğer; Ötekiler de onundu ve paylaştı benimle her bir kurabiyesini!"

77 Kaba ve cüretkâr olan,"kurabiye hırsızı“ kendisiydi işte.
Özür dilemek için çok geç kaldığını anladı üzüntüyle, Kaba ve cüretkâr olan,"kurabiye hırsızı“ kendisiydi işte.

78 ÖNYARGI ÖNYARGI NASIL TANIMLANABİLİR? GÖRSEL BİR ÖRNEK VERELİM:

79 BİR SONRAKİ EKRANDAKİ FOTOĞRAFTA İLK BAKİŞTA NE GÖRÜYORSUNUZ?

80

81 A) KURBAĞA B) AT C) HİÇBİRİ BİR ÇALILIK ÜZERİNE OTURMUŞ KURBAĞA OLMASIN?

82 Bakın resim belli bir süre sonra hareket ediyor, ne imiş?

83 AT mı? KURBAĞA mı? ‘’HAYATTA HİÇBİR ŞEY GÖRÜNDÜĞÜ GİBİ OLMAYABİLİRMİŞ’’ NE DERSİNİZ?

84 ÖNERİ Duygusal tepki gösterip hemen karar vermeyin.
Duyduklarınızın çok azına, gözünüzle gördüklerinizin yarısına inanın.

85 YORUM Çünkü gerçekler gözlerinizle dahi görseniz öyle olmayabilir.
Önyargısız olan kişiler, yaşama farklı gözle bakabilen kişilerdir.

86 HATIRLATMA Ne zaman bir olaya önyargıyla yaklaşacak olursanız,
kurbağa‘nın at başına dönüşebileceğini hiç unutmayın.

87 “Önyargıları yıkmak atomu parçalamaktan daha zordur” Albert Einstein


"KİŞİLERARASI İLETİŞİM BECERİLERİ" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları