Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Bu romanda, pek çok eserde rastlandığı gibi, kaleme dolanıp büyütülmüş insanlar yok. Roman kahramanlarının hepsi ben, sen, o gibi…  Bu cümlede altı.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "Bu romanda, pek çok eserde rastlandığı gibi, kaleme dolanıp büyütülmüş insanlar yok. Roman kahramanlarının hepsi ben, sen, o gibi…  Bu cümlede altı."— Sunum transkripti:

1

2

3 Bu romanda, pek çok eserde rastlandığı gibi, kaleme dolanıp büyütülmüş insanlar yok. Roman kahramanlarının hepsi ben, sen, o gibi…  Bu cümlede altı çizili söz öbeğinin cümleye kattığı anlam aşağıdakilerden hangisidir?  A) Gerçek hayatta görülebilecek tipler B) Yazar tarafından abartılarak anlatılan karakterler C) Roman akışını engelleyen figürler  D) Romanda silik kalmış, fazla anlatılmamış insanlar E) Kavramlar arasında sivrilen karakterler

4

5 Türk edebiyatçısı mutlaka sorumluluk duygusunu kazanmış olmalıdır
Türk edebiyatçısı mutlaka sorumluluk duygusunu kazanmış olmalıdır. Nedir bu sorumluluklar? Bu sorumluluklar, içinden çıktığımız topluma duymamız gereken en doğal ve vazgeçilmez ödevlerdir. Bu sorumluluk duygusunun ölçüsü ve sınırları nedir? Sanat beynimizin derinliklerinde güzellik avlamak olduğuna göre sorumluluklar sırtımızda taşıdığımız ağır yükler sayılır. O yükler ki, bizi, avlamaya çalıştığımız güzelliklerden uzaklaştırır. Yukarıdaki parçada altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Güzel olanı bulmaya çalışmak B) Düşüncelerini bir noktaya odaklamak C) Özgün buluşlar yapabilmek D) Sanat yeteneğini işler duruma getirmek E) Düşüncelerini güzelce ifade edebilmek

6 Sorunlarla boğuşmuş, güngörmüş, feleğin çemberinden geçmiş nice kişiler vardır ki kendi devirlerinin havasını solur ve o hava içinde yaşarlar. Bunlar, hayatın sıkıntılarından yılıp kabuklarına çekilmiş; hayata küsmüş, sorunlarla yalnızca kendi değer ölçüleriyle boğuşmaya çalışırlar. Bu parçada geçen "kabuklarına çekilmek" sözüyle belirtilmek istenen aşağıdakilerden hangisidir? A)    Geçmişteki sınırların dışına çıkmamak B)     Doğruyla yanlışın ayrımına varamamak C)     Olaylar karşısında derin üzüntü duymak D)     Sözü uzatmaktan kaçınmak E)     Gerçek yaşamla bağlarını koparmak

7 Gülmece öğesini, belli bir oranda şiirimin hamuruna katarım; şiirime güleçlik kazandırmak için. Hani acı ilaçlara birazcık şeker katarlar ya, içimi kolay olsun diye, onun gibi. Amaç, boşu boşuna güldürüp eğlendirme değil, gerçekliğin içimini, algılanmasını kolaylaştırmak. Bu katkıları iyi oranlayamadınız mı emeğiniz boşa gider. Kelimelere ip atlatmaktan öte bir şey yapmamış olursunuz. Parçada geçen "kelimelere ip atlatmak" sözüyle anlatılmak istenen, aşağıdakilerden hangisi olabilir? A) Söz oyunları yapmak B) Şiirin duygu yükünü artırmak C) Anlaşılmayı zorlaştırmak D) Anlatımı renklendirip zenginleştirmek E) Şiirin etki alanını genişletmek

8 Yazar, folklor ve halk edebiyatı araştırmalarının öncülerindendir
Yazar, folklor ve halk edebiyatı araştırmalarının öncülerindendir. Bu alandaki yapıtlarıyla uluslararası bir üne kavuşmuştur. Yaptığı çalışmalarla, bize bizdenliğimizi gösteren aynanın üstünde yılların biriktirdiği tozları silmiştir. Bu parçada belirtilenler göz önünde tutulduğunda, altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Ulusal kimliğimizi oluşturan değerleri gün ışığına çıkardığı B) Geçmişin ürünlerini bugünkülerle karşılaştırdığı C) Zamanla unutulmuş olan bilgileri saptadığı D) Doğruya ulaştıracak yolları gösterdiği E) Toplumsal ve ulusal değerlerin önemini vurguladığı

9 Kendi hâlinde bir şehir olan Delhi'de bile resim sanatına gösterilen büyük ilgiyi görünce Ankara'daki durumu düşünerek üzüldüm ve doğrusu Delhililere gıpta ettim. "Gıpta etmek" sözünün bu cümleye kattığı anlam aşağıdaki cümlelerin hangisinde vardır? A) Arkadaşının başarısını kıskanmak şöyle dursun, bundan büyük bir mutluluk duyuyordu. B) Bu şiirleri okuyor, onlara hayranlığı günden güne artıyordu. C) Başarısını kıskananları düşünüyor, bundan büyük bir acı duyuyordu. D) Bahçede neşeyle koşuşan çocuklara bakı­yor, için için onlara imreniyordu. E) Anlatılanlara üzülüyor, üzüntüsü yüzünden okunuyordu.

10 Sözünü dinletmeyi sever, bunu başaramadığında sinirlenip hırçınlaşırdı
Sözünü dinletmeyi sever, bunu başaramadığında sinirlenip hırçınlaşırdı. Bunun için, hemen her zaman, hem çevresindekilerin kendisine, hem de kendisinin çevresindekilere karşı davranışlarında ipleri kendi istediği gerginlikte tutmayı başarırdı. Yukarıda geçen "ipleri kendi istediği gerginlikte tutmayı başarmak" sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Çevresindekilere, kendi görüşlerinin doğruluğunu kanıtlamak B) İsteklerinin gerçekleşmesi için her yola başvurmak C) Her konuda kendisini bilgili ve yeterli görmek D) İnsanlarla olan ilişkilerini, kendi ölçütlerine göre yönlendirmek E) Kendini, olduğundan daha güçlü göstermeye çalışmak

11 Bu romanında yazar, İstanbul sokaklarının artık tarihe karışmış o eski görünümlerini şiirli bir dille yeniden kuruyor. Kahramanlarına sıcak bir sevgiyle, onların insani yanlarını araştırarak yaklaşıyor. Onları derinlemesine kavramaya çalışıyor;aralarındaki farkları ortaya koyuyor. Daha doğrusu kişilerin iç dünyalarındaki düğümleri iyi yakalıyor. Bu parçada, "kişilerin iç dünyalarındaki düğümleri iyi yakalamak" sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Günümüzde sayıları iyice azalmış insan tiplerini anlatmak B) İnsanların gizli kalmış ayırıcı özelliklerini bulup göstermeyi başarmak C) Kişilerin ortak özelliklerini belirlemeye çalışmak D) Kahramanları, insanı yücelten bir tutumla ; oluşturmak E) Yaratacağı tipleri sorunlu insanlar arasından seçmek

12 Bu sanatçımız için dili bilmek, o dilin edebiyatını bilmek demektir
Bu sanatçımız için dili bilmek, o dilin edebiyatını bilmek demektir. O edebiyatın gizli kalmış köşe­lerinde yatan şiirleri, öyküleri bilmek demektir. Gerek Türkçe gerekse Fransızca yazdığı yazılarda, zaman zaman öyle alıntılar yapar ki şaşırır kalırsınız. Halk şiirimizden, özellikle tekke şiirimizden; ama aynı zamanda bir Yunan, bir Bizans, bir İran şiirinden... Resim, heykel, yazın gi­bi hangi sanat dalından bir ürün ortaya koyarsa koysun, bunu, oksijeni bol bir ortamda oluşturmuş bir sanatçımızdır o. Bu parçadaki altı çizili söz, anlatılan sanatçının hangi özelliğini belirtmek için kullanılmıştır? A) Edebiyatın, bütün sanatların temeli olduğunu düşünme B) Yapıtlarını oluşturmada ayrıntılara önem verme C) Edebiyatımızla başka edebiyatlar arasındaki benzerlikleri yansıtma D) Herkesçe bilinmeyen sanat ürünlerini ortaya çıkarma E) Çok zengin bir sanatsal kaynaktan beslenme

13

14

15

16 Zamanla insanımızın bencilliğinin, korkaklığının, umursamazlığının arttı- ğını görüyorum. Sokakta birinin çantasını gasp etseler, birini dövseler herkes gör- mezden geliyor. Herkes görmedim, duymadım, bilmiyorum diyen üç maymunu oy- nuyor. Bu da toplumsal bozulmayı beraberinde getiriyor. Yukarıda geçen "görmedim, duymadım, bilmiyorum diyen üç maymunu oynamak" sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A)   Keyfine aşırı düşkün olmak B)   Yanlışlıklara ortak olmak C)   Sorumlulukla sorumsuzluğu çatıştırmak D)   Sorumluluk almaktan kaçınmak E)   Olumsuzluklardan kendine pay çıkarmak

17 Bir sanat eseri; ortaya çıktığı toplumun sınırını aşıyor, diğer toplumlarda da kabul görüyorsa, insanlar tarafından aynı heyecan ve yaratıcılıkla karşılanabiliyorsa, o zaman gerçek sanat eseridir. Yukarıdaki cümlede geçen "toplumun sınırını aşmak" sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A)    Evrensel olmak B)   Özgün olmak C)   Gerçekleri anlatmak D)   Ulusal değerlerden yararlanmak E)   Başka uluslardan etkilenmek

18 Pek çok edebiyat tutkununun, pek çok ünlü yazar ve şairin kırkından, ellisinden sonra eleğini duvara asıverdiği sıkça görülmüştür ülkemizde.  Bu cümlede geçen "eleğini duvara asıvermek" sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A)   Yazmaktan vazgeçmek B)   Sorunlarla uğraşmaktan yorulmak C)   Farklı anlatım biçimlerinden yararlanmak D)   Kalıcı olmayı başaramamak E)   Bir olay karşısında derin üzüntü duymak

19 Akıl, her nesneyi kamera acımasızlığıyla gören bir kavramdır.
Bu cümlede geçen "kamera acımasızlığıyla görmek" sözüyle, aklın hangi yönü vurgulanmaktadır? A) Tarafsızlığı, bir taraf tutma olarak görmesi B)  İnsanı bazen acımasızca davranmaya yöneltmesi C)  Gerçekleri, olduğu gibi ve duyguları katmadan algılaması D) Kişiyi yanlış kararlar vermekten alıkoyması E)  Gerçekçi ve tutarlı olmayı her zaman başarması

20 Düşünce dünyasında değişiklik yapamayanlar, zamana karşı koyamaz. 
Altı çizili sözün cümleye kattığı anlam aşağıdakilerden hangisinde vardır? A)   O sadece yaşadığı çağın duyarlılığına seslenen bir yazar olduğundan unutulup gitmişti. B)   Yetkili memur, şikâyet dilekçesine şöyle bir göz atıp dilekçeyi incelemeden masaya bıraktı. C)   Arkadaşının oyunlarına katılmamak için gösterdiği çaba boşa gitmişti. D)   Sanatçıların, ürün vermekte karşılaştığı güçlükler, onların gelecek nesillere ulaşmasını engellemez. E)  Çocukluğunda yaşadığı bu ilginç olayı sık sık hatırlar, unutmadığını göstermek için çevresindekilere de anlatırdı.

21 Tarık Buğra, kaleme aldığı başarılı eserlerle edebiyatımızın kalburüstü yazarla- rından biri olmayı başarmıştır. Bu cümlede geçen "kalburüstü" sözünün cümleye kattığı anlam aşağıdakilerden hangisidir? A)   tutarsız, orta düzeyde B)   vasat, sıkıcı C)   sıradan, başarısız D)   tutarlı, inançlı E)   seçkin, sivrilmiş

22 Cemil Meriç'in, bütün kitaplarıyla edebiyat dünyamız için derin bir kaynak olduğunu sanat adamlarımız söylüyor. Bu cümlede geçen "derin bir kaynak olmak" sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A)   Eserleriyle geleceğe ışık tutmak B)   Yazdıklarıyla zengin bir başvuru merkezi olmak C)   Farklı çizgisiyle benzerlerinden ayrılmak D)   Erişilmez bir bilgiye sahip olmak E)   Birikimiyle tarihe tanıklık etmek

23 Orta Çağ, hazır düşüncelerin yinelenip durduğu bir dönemdi
Orta Çağ, hazır düşüncelerin yinelenip durduğu bir dönemdi. Bir şey mi kanıtlanmak isteniyor? O konuda söz sahibi kişilerin görüşlerine başvurulurdu. Onların söyledikleri, kafaları kuşatan demir bir çemberdi sanki.İnsanlar kendi soru­nunu bir kez de kendisi düşünmezdi. Yukarıdaki altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Düşünürleri kendisine öncü görmek B) Düşünce özgürlüğüne önem vermek C) Başkalarının görüşleriyle kendini sınırlamak D) Doğruyu ve yanlışı ayırt edememek E) Bir düşünceyi sorgulamak

24 Her soruyu "evet" ya da "hayır" diye cevaplamaz
Her soruyu "evet" ya da "hayır" diye cevaplamaz. Bazı sorulara "bilmiyorum" bazılarına "belki" gibi karşılıklar verir. Hayatı sadece beyaz ve siyah renklerle sınırlı değildir; griyi de maviyi de diğer renkleri de aynı ölçüde sever. Yukarıda geçen "hayatı sadece beyaz ve siyah renklerle sınırlı olma- mak" sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A)Hayata herkesin baktığı pencereden bakmaya çalışmak B)Esnek olmak, kendini kesin yargılara hapsetmemek C)Kendi kurallarını başkalarının etkisiyle sınırlamamak D)Olumlu düşünmek, her işin bir çaresi olduğunu savunmak E)İnsanların farklı düşünceleri olabileceğini kabullenmek

25 "Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır
"Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır." sözü insanoğlunun bin bir rengi barındıran zengin kişiliğini anlatır,öyle olduğu için insanların huyları parmak izlerine benzer. Bu parçada geçen "insanların huylarının parmak izlerine benzemesi" sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A)   İnsanların birbirini tamamlaması B)   Vücut özelliklerinin, insanın kişiliğinden izler taşıması C)   İnsanın görüntüsüyle davranışın uyumlu olması D)   Kimsenin kimseye benzememesi E)   İnsanların ortak ve farklı yönlerinin olması

26 "Alay" sözcüğü, Türkçede askeri bir terim olmakla kalmamış, kısa zamanda halk diline akarak dilde bir âlem yaratmıştı. Buna göre alay, kalabalık demek, çokluk demektir. Bir alay insan, bir alay hırdavat ve bir alay cahil gibi ifadeler böyle anlamlandırılmalıdır.  Bu parçada geçen "halk diline akarak dilde bir âlem yaratmak“ sözüyle anlatılmak istenen, aşağıdakilerden hangisidir? A)   Daha geniş halk kitlesine ulaşarak güzel bir hal almak B) Halkın dilinde kullanım alanı bularak anlam genişlemesine uğramak C)   Karşıladığı anlamları halkın da yardımıyla belirgin hâle getirmek D)   Halkın kullandığı dile ait özellikleri içinde barındırmak E)   Halka ait deyişlerle bir söyleyiş güzelliğine erişmek

27 Türkçe; bir imparatorluk merkezinde, bir imparatorluk coğrafyasından akıp gelen seslerle meydana gelmiştir. Bunu meydana getirmek için Türkler, bir taraftan Tuna boylarından ses almış, öte taraftan Afrika ülkelerine yayılmış, Nil suyunun akışından, yani zengin kültürlerden Türkçeye sesler getirmişlerdir.  Bu parçada geçen "zengin kültürlerden Türkçeye sesler getirmek" sözüyle anlatılmak istenen, aşağıdakilerden hangisidir? A) Türkçe sözcükleri ahenkli kullanmaya özen göstermek B) Yabancı dillerin Türkçeyi bozmasına engel olmak C) Türkçeyi öteki milletlerin dillerinin, güzel yönleriyle daha da güzelleştirmek D) Kültürel etkileşim sonucu meydana gelen diller arasına Türkçeyi de koymak E) Başka dillere ait zenginlikleri,  Türkçenin içinde de aramak

28 Türk edebiyatını küçük düşürmemek şartıyla, edebiyat tarihimizin, dünya edebiyatıyla karşılaştırmalı bir biçimde öğretilmesinde yarar vardır. Bu, çocuklarımızın kafasında gerçek eğitimciler aracılığıyla, başka milletlerin düşünce dünyalarına bir pencere açmak demektir. Bu parçada geçen "başka milletlerin düşünce dünyalarına pencere açmak" sözüyle anlatıl­mak istenen, aşağıdakilerden hangisidir? A) Evrensel kültüre ait değerlere farklı bir gözle bakabilmek B) Kendi düşünce sistemini beğenmeyip yeni düşünceleri benimsemek C) Diğer milletlere ait düşünce akımları hakkında bir fikir sahibi olabilmek D) Medeniyetler arası düşünce farklılıklarına tarafsız bir gözle bakabilmek E) İki farklı kültürün düşünce hayatına dair değerlendirme yapabilme yetisini edinmek

29 İstanbul Türkçesi, tıpkı İstanbul gibi, yalnız İstanbulluların değil, bütün Türk milletinin ortak eseridir. Bu eser, İstanbul'un halis Türk semtlerindeki dil potalarında eriyip kaynaşan bir söyleyiştir. Bu dili en güzel, İstanbul’un hanımları konuşur. Bu parçada geçen "halis Türk semtlerindeki dil potalarında eriyip kaynaşmak" sözüyle anlatılmak istenen, aşağıdakilerin hangisidir? A) Türkçenin güzel konuşulduğu bölgelerdeki kültürü canlı tutmak B) Türkçeye mal olmuş sözcükleri her yerde özenle kullanıp yaşatmak C) Türklerin yoğun bulunduğu yerlerin dilinin kullanım alanını genişletmek D) Türk kültürünün etkin olarak görüldüğü yerlerdeki konuşma dili ile yoğrulmak E) Halkın konuştuğu Türkçe ile ideal Türkçeyi birleştirmek

30 Bu kitapta benim eski romanlarımın da izlerini sürmek mümkün
Bu kitapta benim eski romanlarımın da izlerini sürmek mümkün. Her romanımda olduğu gibi burada da görünenle görünmeyen arasındaki farkı çok önemsiyorum. Görüntünün altında başka dinamikler yaşıyor. Bütün takıntılarımızı eve saklıyor, göstermemeye çalışıyoruz. Kamusal alanda sakladığımız yüzler var. Ben o görünmeyeni göstermek istedim bu romanda.  Bu parçada geçen altı çizili sözcükle anlatılmak istenen, aşağıdakilerden hangisidir? A) Hiç yazmadığı kadar güzel romanlar yazmak B) Daha önce yazılmış romanlar hakkında ipuçları bulunmamak C) Var olan romanların seviyesine henüz ulaşamamak D) Roman yazarken geçmiş birikimlerden yararlanmamak E) Kendi roman tekniğini sürdürür tarzda yazmaya devam etmek

31 Söz ve dil yurdum, böylesi bir kentin gerçeğiyle çocukluk evrenimde yer etmişti. Söz ve yazı belirlerdi bu kentin belleğini. Yaşadıklarımıza, tanıklıklarımıza bunların mührü vurulurdu adeta. Sözle güne başlanır; sözle akşam karşılanır; geceye sözün ve yazının büyüsüyle girilirdi.  Bu parçada geçen "söz ve yazının, kentin belleğini belirlemesi" sözüyle anlatılmak istenen, aşağıdakilerden hangisidir? A) Kentteki sanatsal etkinliklerin, olması gerekenden bile fazla olduğu B) Sözlü ve yazılı eserlere olan ilgisizliğin kentte üst düzeyde olduğu C) Yazı ile sözün, kentte yaşayanlar için bir soluk alma ortamı oluşturduğu D) Sözlü anlatımın yazıya geçirilmesinin kentteki edebi ortamı etkilediği E) Yazılı eserlerin ve konuşmaların kentin sosyal hayatında önemli bir yerinin olduğu

32 Benim doğduğum mahallede insanlar birbirini tanırdı
Benim doğduğum mahallede insanlar birbirini tanırdı. Geleneksel yaşam biçimleri, bağlı olunan değerler çözülmemişti henüz. Sokakların dili vardı, mahallelerin yaşam kültürü iz bırakıyordu bizlerde. Sözün ipek giysilerini buralarda kuşanıyorduk, ömrümüz boyunca konuşacağımız Türkçenin o narin yapısını burada öğrenip uygulama imkânı buluyorduk. Bu parçada geçen "sözün ipek giysilerini kuşanmak“ sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Dilin kullanım alanlarını genişleten sözcükleri incelemek B) Dile ait şekil özelliklerini geliştirerek dili güzelleştirmek C) Dili kullanmanın inceliklerine sahip olamamak D) Dilini, içinde yaşadığı toplumun diline ait güzelliklerle süslemek E) Dildeki anlaşılması zor sözcükleri daha kolay anlar hale gelmek

33 Alla Dudayeva'nın anıları geçtiğimiz ay Türkçeye çevrilmişti
Alla Dudayeva'nın anıları geçtiğimiz ay Türkçeye çevrilmişti. Yeni çıkan kitabın ismi "Milyon Birinci". 450 sayfalık kitap belki de kederden en fazla nasiplenmiş bir ulus olan Çeçenlerin direniş öyküsünü birinci ağızdan anlatıyor.  Bu parçadaki altı çizili sözün yerine aşağıdakilerden hangisi getirilirse parçanın anlamı değişmez? A)   huzura çokça ihtiyacı olan bir toplum B)   büyük acılar çekmiş bir halk C)   sorunların üstesinden gelmiş bir millet D)   gerçeklerle kolayca yüzleşebilen bir ulus E)   zorluklarla mücadele etmekten korkmayan insanlar

34 Murat Menteş'in hayatı, romanlarındaki hayatlara benzer ya da o, romanı kendi hayatından aldığı ilhamla yazmıştır. Kitaplarındaki kahraman- larının uzağına hiç düşmeyen, onlar gibi yaşayıp onları yazan Menteş'in karşısına çıkan tek engel parasızlıktır. Bu parçada geçen "kahramanlarının uzağına hiç düşmemek" sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Yaşamıyla yazdıkları arasında ortaklıklar bulunmak B) Eserlerindeki kahramanları günlük hayattan seçmek C) Sadece yaşadıklarını yazmanın,  yazarın görevi olduğuna inanmak D) Gerçeği, hiç değiştirmeden olduğu gibi aktarmak E) Kahramanları yalın bir dille ve nesnel bir anlatımla yansıtmak 

35 Sözün kuşatmasında geçen çocukluğumun yazıyla buluşması, önce dinlediğim masalları anlatan kitapların keşfiyle başladı. Cenk kitapları, taşbasması halk hikâyeleri... Tek engelim, okuma-yazmaya henüz başlamamış olmamdı. Kitaplardaki resim- leri çizmeye başlayınca, bunlarla yetinmeyip, yazıları da kâğıda yazdığımı anımsıyorum. O şekillerin anlamını çözme derdim, yazıyı öğrenmenin sonra da okumanın yolunu açtı. Bu parçada geçen "sözün kuşatmasında geçmek“ sözüyle anlatılmak istenen, aşağıdakilerden hangisidir? A) Sürekli olarak, sözlü bir kültürün etkisi altında bulunmak B) Sözlü ifadeleri yazılı ifadelerden üstün tutmak C) Sözcüklerin anlam alanlarını olabildiğince genişletmek D) Sözcükleri, bilinen anlamlarından uzaklaştırmadan kullanmak E)  Sözlü kültüre ait unsurları yaşatmak

36 Onun için yazmak, nefes almakla aynı şeydir
Onun için yazmak, nefes almakla aynı şeydir. Yazdıkça yaşar; yaşadığını yazar. Bütün çabası; eti, kemiği, sinirleri olan bir cümleyi yazmak içindir. Bu parçadaki altı çizili sözün kattığı anlam aşağıdakilerden hangisidir? A) Toplumun yanlış inanışlarını işlemesi B) Yazarın iç dünyasını ve yaşamını yansıtması C) İnsanların yalnızca aşk ve nefretlerini anlatması D) Söyleyiş bakımından özgünlüğü yakalaması E) Okunduğunda insanı hemen etkileyecek kadar canlı olması

37 Onun yazdığı bütün şiirlerle, denemelerle ve öykülerle yapmaya çalıştığı şey, adeta bir uyarma hareketidir. O, hiçbir zaman, hiçbir eserinde tüyü dökülmüş sözcüklerden hazzetmez. Bu parçadaki altı çizili sözün kattığı anlam aşağıdakilerden hangisidir? A) Yapaylıktan arındırılmış olmak B) Herkesin anlayabileceği yalınlıkta olmak C) Yıllarca unutulmayan güzellikte olmak D) Kaynağını gelenekten almak E) Etki ve gücünü yitirmiş olmak

38 Başka bir öykücüde öykünün değerini hiçe indirebilen konu yokluğu Sait Faik'e özgün- lük kazandırıyor. Her şeyi belli kalıp ve tipler açısından değerlendirmeye alışık okuyu cular için sanatçının hikâyeleri çatısı çatılmamış bir evi andırmaktadır. Parçadaki altı çizili sözün parçaya kattığı anlam aşağıdaki cümlelerin hangisinde vardır? A) Sait Faik'in öyküye getirdikleri başka sanatçılar tarafından beğenilmiştir. B) Konulu öyküler okuyanlar Sait Faik'ten pek bir şey anlamaz. C) Bazı okuyucular Sait Faik'in hikâyelerini yarım bırakılmış hikayeler olarak görür. D) Sait Faik, kahramanlarını coşkulu bir ruh haliyle yansıtmayı bilmiştir. E) Sait Faik, özgünlük konusunda pek çok sanatçıdan daha ileridedir.

39 Yazarın kısa deneme ve öykülerinden oluşan bir kitabı çıktı: Kanamalı Haydut. Kitabın İlk bölümünü oluşturan Çınaraltı'nda Cemal Süreya'dan yapılan alıntı, karşımızdaki haydutun neden kanamalı olduğunun yanıtı gibidir: "Biz, yarışı kaybettikten sonra da koşan atlarız.“ Bu parçadaki altı çizili sözün kattığı anlam aşağıdakilerden hangisinde vardır? A) Çok satmak, bir kitabın niteliğini ortaya koyan bir ölçü değildir tek başına. B) O, hiçbir yenilgiye yenilmemiştir hayatı boyunca; ısrarla mücadelesine devam etmiştir. C) Güzel yazıya giden yol, bir bakıma doğru yazıdan geçer. D) Deneme yazıyorsanız, belli bir birikiminiz, söyleyeceğiniz sözünüz olmalı. E) Yazarların yazma ve yaratma gücü yaşla açıklanamayacak bir olgudur.

40 Şair, sözcük seçiminde çok titizdir, kılı kırk yarar
Şair, sözcük seçiminde çok titizdir, kılı kırk yarar. Bu yüzden onun her kelimesi, her cümlesi yazıya kalıcı özerk bölgesini sağlamca oluşturmuş bir biçimde girer. Bu parçadaki altı çizili sözün kattığı anlam aşağıdakilerden hangisidir? A) Her kelimenin yeni çağırışımlar taşıması B) Kelimelerin geleneksel kullanımlarından uzaklaşması C) Şiirdeki biçim mükemmelliğinin ahengi olumlu etkilemesi D) Her sözcüğün her okuyucuda farklı bir anlam uyandırması E) Kullanılan dil öğelerinin asla atılamaması, yerlerinin bile değiştirilememesi

41 Sokağın yazı masası ile birleştiği yerde edebiyat başlıyor demektir
Sokağın yazı masası ile birleştiği yerde edebiyat başlıyor demektir. Yukarıdaki cümlede altı çizili sözün kattığı anlam, aşağıdakilerden hangisinde vardır? A) Gerçeğin olduğu gibi anlatılmasından edebiyat değil, gazete haberi doğar. B) İyi bir sanat yapıtı, kaynağını hayal gücünden alır. C) Edebiyat konusunu seçkin insanların yaşamından alır. D) Edebiyat gerçeği ve düşseli bir potada eritir. E) Sanat eserleri sadece masa başında yazılır.

42 O, bir dönem öğretmenlik yaptı
O, bir dönem öğretmenlik yaptı. Daha sonra çeşitli kurumlarda yöneticilik görevlerinde bulundu. Ama yine de hiç kopmadı şiirden. Çünkü ona göre şiirle merhabasını kesmiş olanlar güzelliklere arkasını çevirmiş olanlardır. Bu parçadaki altı çizili sözün cümleye kattığı anlam aşağıdakilerden hangisinde vardır? Uzun yıllar çeşitli sebeplerden dolayı ne şiir yazdı ne de şiir kitaplarını takip etti. Edebiyata gözünü açan kişi, edebiyatın kendisiyle başladığını sanır. Yahya Kemal gazelleriyle Divan şiirinin son şairi değil, günümüzün ilk şairidir. Ataç'ın ne yapıtından aldığım tadı yitireceğimi sanıyorum ne de düşüncesiyle çelişkiye düşeceğimi Her yeniliğe, ne olursa olsun, büyük bir umutla sarılıp sonra da onu pek çabuk eskitiyoruz.

43   Çoktandır unuttuğumuz geleneklerimizden birinin de "sohbet" olduğunu bilmem hiç fark ettiniz mi? Eğer fark etmişseniz bunun, kültürümüzde oluşturduğu erozyonun boyutlarını tahmin etmekte hiç güçlük çekmezsiniz sanrım. Bu parçada geçen "erozyonun boyutlarını tahmin etmek“ sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A)   Kültür zenginliğimizin farkına varmak B)   Kaybedilen değerlerin ne olduğunu sezmek C)   Kökleşmiş geleneklerimizi geleceğe taşımak D)  Kültürel bozulmaların bize zarar vermeyeceğini düşünmek E)   Bozulmaların önüne nasıl set çekileceğini bilmek


"Bu romanda, pek çok eserde rastlandığı gibi, kaleme dolanıp büyütülmüş insanlar yok. Roman kahramanlarının hepsi ben, sen, o gibi…  Bu cümlede altı." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları