Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

“SAĞLIKLI ETKİLEŞİM SEMİNERİNE HOŞGELDİNİZ”

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "“SAĞLIKLI ETKİLEŞİM SEMİNERİNE HOŞGELDİNİZ”"— Sunum transkripti:

1 “SAĞLIKLI ETKİLEŞİM SEMİNERİNE HOŞGELDİNİZ”

2 AB EĞİTİM VE GENÇLİK PROGRAMLARI Grundtvig Proje “Veliler öğreniyor”(Learning Parents) Şehit Selçuk Gökdağ İlköğretim Okulu koordinatörlüğünde Yürütülen “Sağlıklı Etkileşim” Semineri

3

4 “ Eğitim Ailede Başlar“
Aile toplumun en küçük yapı taşını oluşturur. Ailedeki sıkıntılar topluma, toplumdaki sıkıntılar Aileye yansır. Sağlıklı toplumu sağlıklı Aileler oluşturur ve “ Eğitim Ailede Başlar“

5 resim

6 ANNE & BABA & ÇOCUK EĞİTİMİ

7 Çocuk…….? Bir insanın bu dünyada sahip olabileceği en değerli varlığı çocuklarıdır. Hepimizin çabası ve endişesi çocuklarımızı en iyi şekilde yetiştirmektir. Bu çabalarımızın bir parçası onların iyi bir eğitim almalarını sağlamaktır. Bugün bir anne-babanın yapabileceği en değerli yatırım, çocuklarına iyi eğitim imkanları hazırlamaktır.

8 Eskiden ana-babalar, çocuklarını çok sevdikleri için, ileride sıkıntıya düştüğünde işine yarasın, zorluk çekmesinler diye, evler, arsalar, mülkler, miraslar bırakıyordu. Çocuklarımızın bu mirası korumakta zorluk çektiğine birçoğumuz tanık olmuşuzdur.

9 Halbuki bugün çocuklarımıza sağlayabileceğimiz en önemli mirasın eğitim olduğu kabul ediliyor.
İyi bir eğitim almış ve kendine güvenen çocukların istediğini elde edebileceğine inanıyoruz.

10 Anne &Baba’nın tek dileği……..
“ Her aile başarılı çocuklar yetiştirmek ister” “iyi okullarda okutmak ister” “aile varını yoğunu ortaya koyar”

11 "Nasıl…?" Çocuk aileyi yansıtır.
Aile içindeki bireylerin kişilik yapısı çocuğun kişiliğini şekillendirir. Aile iletişim becerilerini kullanmazsa çocukta iletişim becerilerini kullanamaz. çocuk hem ailede hem de sosyal çevrede sürekli çatışma içine girer

12 O halde aile çocuğa nasıl eğitim vermeli, çocukta nasıl sağlıklı bir kişilik oluşturabilmelidir?

13 Aile bir ilişkiler sistemidir.
Bu sağlıklı iletişimi çocukla kurabilmek için önce onu tanımak ve onun temel gereksinimlerine saygı duymak gerekir Aile bir ilişkiler sistemidir.

14 Aile demekle neyi kastediyoruz?
Soyut anlamda kişiler arası ilişkileri içeren belli kuralları olan bir düzendir. Aile sistemi dediğimiz zaman aile içindeki bireylerin birbirleriyle nasıl etkileşimde bulunduklarını düzenleyen kuralların tümünü kastederiz. Her birey kendi benlik tanımlaması içinde ailenin tüm düzeninden ciddi biçimde etkilenir.

15 örnek babası alkolik olan bir kız (babasıyla bu yüzden ciddi sorunlar yaşamış olsa bile) alkolik bir adamla evlenebilir; annesi tarafından ilgi, sevgi görmemiş, yalıtılmış bir erkek ise (yıllarca annesinin bu tutumundan ötürü rahatsızlık duymuş olsa bile) anneleri gibi duygusal yönden soğuk kadınlarla evlenebilirler.

16 Aile içindeki roller böylece kuşaktan kuşağa kendi kendini yineleyebilir.

17 ÇOCUĞUN AİLESİNDEN BEKLENTİLERİ
1. Değerli olma duygusu: Aile içindeki etkileşim çocukları ya "ben değerliyim" ya da "değersizim" duygusuna götürür. Bu gereksinim aile içinde yerine getirilmezse çocuk her türlü davranışla bu duyguyu elde etmeye çalışır. Ergenlik çağındaki erkek çocukların çete kurarak çoğu kez ölümle sonuçlanan çatışmaları da, kendilerini önemli görmeyen aile ortamlarına bir tepki olarak yorumlanır. "Ben değerliyim" duygusunu aile içinde elde eden birey kendisini kanıtlamak için aşırı davranışlarda bulunmaya gerek duymaz.

18 2. Güven ortamı: Aile içindeki bireylerin emniyette olduğu, dışarıdaki tehlikeli olayların aile içine girmeyeceği duygusu, bu gereksinmenin temel nedenidir. Eğer çocuk ev içinde kendisini güven içinde bulmuyorsa çocuk ailenin dışında bir yere yönelir. Aile ile olan bağlarını koparır. 

19 3. Yakınlık ve dayanışma duygusu:
Aile içinde temel güven ve dayanışma varsa aile dışında bireyin karşılaştığı stres getirici olumsuz olaylar yıkıcı etkisini pek göstermez. Güven duygusunun baskın olduğu aile dış dünyanın yaratmış olduğu sıkıntı ve kaygılarından kendisini kurtarır. Bu tür aile içinde olan kimseler kendilerine olduğu gibi çevresine de güvenirler. Eğer aile içinde güven ve dayanışma sağlanmamışsa bu insanlar yoğun stres ve gerginlik yaşarlar. Bu kişiler kendilerine dahi güvenemezler. Dolayısıyla çevresinde yakın ilişkiler kuramazlar. 

20 4. Sorumluluk duygusu: Aile sistemi içindeki anne ve babalar davranış ve sözleri ile sorumluluk duygusunu ifade ederler. Aile içinde sadece anne baba değil herkes sorumluluk duygusunu paylaşır. Elbette ki çocuklara yaşları oranında sorumluluk yüklenmelidir. Tüm sorumluluğu kendi üzerine alan, çocuğunu sorumluluktan kurtaran anne ve babalar kendi yaşamını biçimlendirmekten aciz sürekli başkalarının yönetiminde olmaya alışık bireyler yetiştirirler.

21 Bu tür tutumlar sonucunda yetişmiş bireyler yaşamlarında yer alan olaylardan sürekli başkalarını sorumlu tutarlar. Gelişimsel dönemi göz önüne alınarak çocuğun odasını toparlaması, ev işlerine yardım etmesi gibi konularda sorumluluğu sağlanabilir. Bunu yaparken kız ve erkek işleri kesin çizgilerle ayrılmamalıdır.

22 5. Zorluklarla mücadele ederek onların üstesinden gelmeyi öğrenme:
Çocuğa her şey hazır verilmemelidir. Karşılaştığı her zorluğa aşırı yardım eden ana babaların çocukları sürekli başkalarına muhtaç, kendilerine güvensiz olur. Böyle kişiler yeteneklerini keşfedemezler. 

23 6. Mutluluk ve kendisini gerçekleştirme ortamı:
Aile ortamı bir mutluluk ortamıdır. Şimdiye kadar anlatılan gereksinimlerin karşılanması mutlu olmayı getirir. Evde değerli olduğu duygusunu tadan birey mutlu olur ve yaptığı şeylerden doyum alır, kendini gerçekleştirme olanağı bulur.

24 7. Sağlıklı manevi yaşamın temellerini oluşturma ortamı:
Katı din kuralları altında yetiştirilmiş çocuk sürekli yargılanacağı, cezalandırılacağı korkusunu yaşar. Kendi yaşantı ve deneyimlerini zenginleştirecek iç ve dış dünyasını araştırıp keşfedeceği yerine körü körüne itaati, kendi düşünce ve duygularından utanmayı öğrenir.

25 Sağlıklı manevi yaşam ailenin çocuğuna verebileceği en önemli süreçtir
Sağlıklı manevi yaşam ailenin çocuğuna verebileceği en önemli süreçtir. Sağlıklı bir manevi temeli olan insanlar kendisi ile barışık, insan ilişkileri olumlu ve kuvvetli saygılı bireyler olarak yetişirler

26 (jestler, mimikler, beden duruşu)
Aile İçi İletişim   Etkili iletişimin temelinde bireyin kendisini tanıması, kendi değerlerinin ve tutumlarının farkında olması ve kendine güven yatar. İyi bir iletişimci ipuçlarını anında görür (jestler, mimikler, beden duruşu) ve onları gerçekçi olarak değerlendirir.

27 İletişim Engelleri 1. Emir vermek, Yönlendirmek:  Bu iletiler kişinin duygularının önemsiz olduğu mesajını verir. Kişi diğer kişinin istediğini yapma zorunluluğunu hisseder.

28 2. Uyarmak, Gözdağı vermek:
Bu iletiler de emir verme ve yönlendirmeye benzer; ancak kişinin vereceği yanıtın karşılığı olacak tümceleri de içerir. Kişinin isteklerine saygı duyulmadığı mesajını verir. Bu durum kişide öfke ve düşmanlık yaratır. 

29 3. Ahlak dersi vermek: Bu tür ilişkilerde otoritenin ve zorunlulukların gücü kişiye karşı kullanılır. "Yapmalısın, etmelisin" mesajlarını iletir ve bireyi karşı koymaya zorlar.

30 4. Öğüt vermek ve çözüm önerileri getirmek:
 Kişinin sorunlarını kendi kendisine çözeceği yeteneğinin olmadığına inanıldığını gösterir. 

31 5. Öğretme, nutuk çekme, mantıklı düşünceler önerme:
Bu durum aile içinde o anda herhangi bir sorun yokken çocuklar tarafından kabul edilebiliyor; ancak, sorun anında bu durum kabul edilmiyor ve daha fazla çatışmalara neden oluyor. Mantıklı düşünceler önerme çocuğun mantıksız ve bilgisiz olduğuna dair mesaj iletir. 

32 6. Yargılamak, eleştirmek, suçlamak, aynı düşüncede olmamak:
Bu iletiler çocuk üzerinde diğerlerinden daha fazla olumsuz etki yapar. Bu değerlendirmeler çocuğun benlik saygısını düşürür. Çocuklar hakkında yapılan olumsuz değerlendirmeler çocuğun kendisini değersiz, yetersiz görmesine neden olur.

33 7. Övmek, aynı düşüncede olmak, olumlu değerlendirmeler yapmak:
Genel inanç olarak bu durumun çocuğa zarar vereceği hiç düşünülmez. Çocuğun öz imgesine uymayan değerlendirmelerin yapılması çocukta kızgınlık yaratır. Çocuklar bu iletileri anne babanın kendilerini yönlendirme ve isteğini yaptırma girişimi için kurnazlık olarak yorumlarlar.

34 "Siz böyle söyleyince sanki ben daha çok mu çalışacağım
"Siz böyle söyleyince sanki ben daha çok mu çalışacağım?" gibi düşünürler. Övgü ise başkalarının yanında yapılıyorsa çocuğu utandırır. Aşırı övgü sonucunda çocuk buna alışır ve övülmeye gereksinim duymaya başlar.

35 8. Ad takmak, alay etmek: Çocuğun benlik saygısı üzerinde olumsuz etki yapar.  9. Yorumlamak, analiz etmek, tanı koymak:  Bu durum çocuğun konuşmasını, kendi duygularını ifade etmesini engeller. 

36 10. Güven vermek, desteklemek, avutmak, duygularını paylaşmak:
Anne babalar çocuklarının duygularını tam olarak anlamadıklarında ortaya çıkar. Böyle bir durumda sorun hiç yokmuş gibi algılanıp avutma eğilimine gidilir."Üzülme yarın her şey düzelecek, kendini daha iyi hissedeceksin." gibi mesajların verilmesi çocuğun önemsenmediği hissini verir. 

37 11. Soru sormak, sınamak, sorgulamak: 
Çocuk sorgulanıyor hissine kapıldığında bu durum onda güvensizlik, kuşku oluşturur.

38 12. Sözünden dönmek, oyalamak, alay etmek, şakacı davranmak, konuyu saptırmak:
Böyle iletiler yüzünden çocuk anne babasının onunla ilgilenmediğini, duygularına saygı göstermediğini; belki de onu dışladığını, dikkate almadığını düşünür. Çocuklar sorunlarını dile getirdiklerinde çok ciddidir. Şaka ve espriyle karşılık vermek onları incitebilir ve itilmişlik, kenara atılmışlık duygusunu verir.

39 Ana Babalar 12 İletişim Engelini Kullanınca
1. "Benim oğlum okulu bırakamaz. Buna izin vermem." EMİR VERME, YÖNLENDİRME 2. "Okulu bırakırsan benden para mara bekleme." UYARMA, GÖZDAĞI VERME  3. "Okumak herkese nasip olmayan ödüllendirici bir deneyimdir." AHLAK DERSİ VERME 

40 4. "Ödevini yapmak için neden bir program yapmıyorsun
4. "Ödevini yapmak için neden bir program yapmıyorsun?" ÖĞÜT VERME, ÇÖZÜM GETİRME  5. "Üniversite mezunu lise mezunundan yüzde elli fazla kazanır." NUTUK ÇEKME, ÖĞRETME  6. "Uzak görüşlü değilsin. Düşüncelerin henüz yeterince olgunlaşmamış." YARGILAMA, ELEŞTİRME, SUÇLAMA 

41 7. "Her zaman gelecek için umut veren iyi bir öğrenci oldun." ÖVME 
8. "Hippi gibi konuşuyorsun." AD TAKMA, ALAY ETME  9. "Çaba göstermediğin için okuldan hoşlanmıyorsun." YORUMLAMA, ANALİZ ETME 

42 10. "Duygularını anlıyorum, ama son sınıfta daha iyi olacak."
GÜVEN VERME, DUYGULARINI PAYLAŞMA  11. "Eğitimsiz ne yapacaksın? Nasıl geçineceksin?" SINAMA, SORU SORMA, SORGULAMA  12. "Yemekte sorun istemiyorum." KONUYU SAPTIRMA

43 ÇOCUK BU DAVRANIŞLARI GÖSTERİR
Konuşmalarını engeller ,savunmaya geçirir, kavgacı yapar, karşı saldırıya yöneltir .Yetersiz olduklarını hissettirir .Kızdırır, küstürür .Oldukları gibi kabul edilemedikleri duygusunu uyandırır . Sorunlarını çözmede kendilerine güvenilmediğini hissettirir .Anlaşılmadıklarını hissettirir .Duygularının yersiz olduğunu hissettirir ,kızdırır, yılgınlığa uğratır .Sorgulanıyor duygusunu yaratır .

44 Peki ne yapmak gerek……….?
Etkin Dinleme :  1-Çocuğun söylediğini duymak istemelisiniz. Bu onun için zaman ayırmak anlamına gelir. Zamanınız yoksa bunu çocuğunuza söylemelisiniz.  O andaki soruna yardımcı olmayı gerçekten istemelisiniz. İstemezseniz isteyinceye kadar bekleyin. 

45

46 2-Duyguları ne olursa olsun, sizin duygularınızdan ne denli farklı olursa olsun onun duygularını gerçekten kabul etmelisiniz.  3-Çocuğun duygularını tanıdığına, onlarla baş edebileceğine ve sorunlarına çözüm bulma yeteneğine tam olarak güvenmelisiniz. Bu güveni çocuğunuz sorunları kendi başına çözdüğünü gördükçe kazanacaksınız.

47 Çocuklar sorun ve duygularını dile getirmekte güçlük çekerler
Çocuklar sorun ve duygularını dile getirmekte güçlük çekerler. Konuşmak için yüreklendirilmek isterler. Şu örnek cümlelerle konuşmaya davet sağlanabilir: 1.O konuda konuşmak ister misin?  2.Bu olay karşısında neler hissettin?  3.Bana örnek verir misin?  4.Bu konuda neler düşünüyorsun?"

48

49 Ben Dili & Sen Dili

50 Genellikle anne ve babalar iletişimde "sen dili" ni kullanıyorlar
Genellikle anne ve babalar iletişimde "sen dili" ni kullanıyorlar. Sen iletileri duygu ifade etmez. Genellikle emir verme yargılama, öğüt verme gibi iletişim engellerini içerir.  Örneğin:  Konuşma artık  Yapmamalısın  Dersine çalışmazsan  Yaramazlık yapıyorsun  Bebek gibisin  Dikkat çekmek istiyorsun  Daha iyi öğrenmelisin......

51 Ana-baba çocuğun davranışını kabul etmediği zaman o davranış nedeniyle ne hissettiğini çocuğa söylerse ileti "SEN İLETİSİ"nden "BEN İLETİSİ"ne dönüşür. Yani ben dilinde duygular konuşur. "Eğer bugün çok yaramazlık yaparsan ben çok üzülürüm." "Akşam yemeğini zamanında yetiştiremeyeceğim diye endişeleniyorum." "Yorgun olduğum zaman canım oyun oynamak istemiyor."

52 Gerçekten de uyguladığınız takdirde çocuktan beklediğimiz davranışların oluşmasında "ben dili"nin ne kadar etkili ve doğru bir iletişim aracı olduğunu göreceksiniz. Ben dili çocuğun ana babasının kabul edemediği davranışını değiştirmesinde daha etkili olduğu gibi çocuk - ana baba ilişkisi için de daha sağlıklıdır. Ben dili çocuğu direnmeye, isyan etmeye yöneltmez

53 Örneğin dışarı çıkmak için direnen bir çocuğa:
"Hayır, hemen odana git, sokağa çıkamazsın" demek mi doğrudur;………………….. yoksa "hava karardığı için sokağa çıkman beni endişelendiriyor. Bu yüzden gitmeni istemiyorum ama, yarın erken saatte arkadaşlarınla birlikte olmana izin verebilirim." demek mi doğrudur? Tabii ki ilk cümle sen iletilerini içerdiği için çocukta bir direnme ya da isyana yol açacaktır. Ancak ikinci cümlede duyguların ifadesi söz konusu olduğu için ben dilini kullanmak daha etkilidir. Çünkü ben dili davranışı değiştirme sorumluluğunu çocuğa devreder.

54 Çocuğumuzla Girdiğimiz Çatışma SONUCUNDA
1.Ben kazanacağım, o kaybedecek. (KAZAN / KAYBET)  2.Her ikimizin de sonuçtan memnun olması gerekir. (KAZAN / KAZAN ya da KAYBEDEN YOK yaklaşımları).

55 1. Birinci aşama: Çatışmayı Tanıyın: Sizce sorun nedir
1.Birinci aşama: Çatışmayı Tanıyın: Sizce sorun nedir? Bu konuda kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Burada "BEN DİLİ" kullanmayı ve her ikinizi de memnun edecek bir çözüme ulaşma tutumu içinde olduğunuzu belirtmeyi ihmal etmeyin. 

56 2. İkinci aşama: Bir Çok Çözüm Yolu Ortaya Koyun: Beş yada on dakika gibi belirli bir zaman süresi içinde aklınıza gelen çözümleri. İyi ya da kötü, mümkün ya da değil gibi süzgeçlerden geçirmeden olduğu gibi ortaya koyun. Bu aşamada amaç sorunla ilgili olabildiği kadar çok sayıda çözüm yolunu bir liste halinde ifade edebilecek duruma gelmenizdir. 

57 3.Üçüncü aşama:  Çözüm Yollarını Değerlendirin: Bu aşamada her çözüm yolunu değerlendirerek, bu çözüm yollarının her birinizi tatmin ettiğini tartışacaksınız. Bu evrede kişilerin dürüstçe düşüncelerini ifade etmeleri önemlidir. Bir çözüm tarzını istemediği halde karşısındaki memnun olsun diye kabul etmek, iki kişinin arasındaki ilişkinin sağlığı bakımından sakıncalıdır. 

58 4. Dördüncü aşama:  En İyi Çözümde Anlaşın: Şu ana dek bütün seçenekleri gözden geçirmiş bulunuyorsunuz. Şimdi her ikinizi de en çok tatmin edecek kararı verme durumudur bu karara ulaştıktan sonra çözümün ne anlama geldiği bir kez daha her iki kişi tarafından ifade edilir. 

59 5.Beşinci aşama: Çözümü Uygulamaya Koyun:
Bu evrede çözümün ayrıntılarını konuşmaya başlarsınız. Burada ayrıntılardan kastedilen, çözüm uygu-lamaya konduğunda her iki tarafça ne gibi uyarlamalar ve ayarlamalar yapılması gerektiğinin konuşulmasıdır. Çözüm bir planlamayı gerektiriyorsa hemen planlamaya başlayın. Burada üzerinde durulması gereken nokta çözümün uygulanmaya geçebilmesi için gerekli işlemlerin her iki kişi tarafından anlaşılmış olmasıdır. 

60 6.Altıncı aşama:  Çözümü Gözden Geçirin: Bir çözümün gerçekten uygulanabilir ve uygulanamaz olduğunu denemeden anlamak zordur. Çözümü bir süre uyguladıktan sonra gözden geçirmek üzere bir araya gelmekte büyük fayda var. Bu durumdan sonra çözüm tarzında bazı değişiklikler önerilebilir. Hatta öyle bir durum olabilir ki çözümü her iki taraf tatmin edici bulmayıp yeniden gözden geçirmek gereği duyulabilir.

61

62 Önemli olan sorunun altında ezilmek yerine her iki tarafı da hoşnut edecek bir çözüme ulaşıncaya kadar yaratıcı bir biçimde sorunla uğraşmak yapıcı çözüm önerileri getirmektir. Zaten anlatılan tüm bu bilgiler yerine geldiğinde ilişkiler daha yapıcı olacak ve karşılıklı olarak birbirini anlama söz konusu olacaktır.

63

64 KURALLARI ÖĞRETMEK Çocuğa bireysel ve toplumsal kuralları,
sağlıklı davranışları öğretmek sevgi, anlayış ve hoşgörü ortamında olumlu davranışların desteklenmesi, olumsuzların düzeltilmeye çalışılması ile olur. Çocuk yetiştirmede sevgi ve şefkat kadar sınır koymanın ve tutarlı davranmanın da çok önemli olduğu unutulmamalıdır.

65 Konulan kurallar uygulanamıyorsa öncelikle bu kuralların çocuğun yaşına ve özelliklerine uygun olup olmadığı araştırılır. Anne babanın kurallar konusundaki birliktelikleri ve kararlılıkları da son derece önemlidir.

66 Eğer anne ve baba kurallar konusunda uyumlu ve net iseler, sıra konulan kuralların çocuğa anlayacağı dilde öğretilmesi ve uygulanmasına gelir. Çocuklar çoğu kez kuralları bozarak sınırları kontrol ederler.

67

68 Böylesi bir duruma aşırı hoşgörü ile yaklaşma çocuğun ciddiye almayacağı yetersiz cezalar verme ya da "Bir daha yaparsan kötü olur" diyerek sürekli geçiştirme çocuğun hatalı davranışlarını yinelemesine yol açar

69 (Uslu durursan, sana bir şey alırım)
. Kuralların uygulanması aşamasında anne babanın yalvarır tarzda yaklaşımları (Ne olur, beni seviyorsan, yapma vb.) ya da (Uslu durursan, sana bir şey alırım) tarzındaki sözleri sık görülen hatalardır.

70 Çabucak affederek hiçbir şey olmamış gibi davranmak çocuğa kuralların gereksizliğini düşündürtürken yeniden hata yapma hakkını da verir. Ceza verirken öncelikle davranışları çığırından çıkmadan çocuğun durdurulmasına çalışılmalıdır. Kararlı bir ses tonu ile yalın bir uyarı çoğu kez yeterli olabilir.

71 En etkili ceza çocuğu sevdiği bir şeyden mahrum bırakmaktır.
(Bisiklete binmek, TV seyretmek vb.) Aynı davranışın bir gün cezalandırılıp ertesi gün hoş görülmesi çocuğun kafasını karıştırır. Bu yüzden tutarlı davranmak da önemlidir.

72 Çocuğa düzen ve sorumlulu kazandırma:
Çocuğa odasını düzenli tutması yolunda sorumluluk aşılarken öncelikle çocuğun yaşına uygun yaklaşımlarda bulunmak gerekir. Küçük yaştaki çocuklarda anne - çocuk düzene yönelik bu tür işleri birlikte bir oyun gibi başlatabilirler, sonra anne çocuğun tek başına yapmasını teşvik eder ve başarısını ödüllendirir.

73 Ödüllendirmenin mutlaka bir şeylerin alınması ile olması gerekmez;
sıcak bir bakış, sarılma, övgü dolu sözler ya da beraber yapılacak bir etkinlik çocuğun olumlu davranışlarını pekiştirebilir. Ergenliğe yaklaştıkça çocuk artık odasına izinsiz girilmesi, özel eşyalarının yerlerinin değiştirilmesi gibi konularda hassaslaşır. Bu yaşlarda annelerin gencin "özelini" yaratma çabalarını dikkate almaları, sürekli eleştirmek yerine, ona da karar hakkı bırakan önerilerde bulunmaları uygundur.

74

75 çocuklarımız ile ilişkilerimizi ve ana babalık anlayışlarımızı, konuyu özetleyen bilgiler çerçevesinde yeniden gözden geçirmemiz gerekirse…

76 1- Sadece “seni seviyoruz” demekle yetinmeyiniz
1- Sadece “seni seviyoruz” demekle yetinmeyiniz. Sevgi, duygu ve düşüncelerin paylaşılmasıdır. Evinizin sevinçlerine ve sıkıntılarına onu ortak ediniz. Sevgi saydam olmalıdır. “İçinden sevmek” şeklinde bir sevgi biçimi yoktur. 

77 2- Çocuğunuza sevginizi karşılıksız veriniz. Çocuk şartsız sevilmelidir. “Ön şartlı sevgi” diye bir sevgi biçimi olamaz.  3- Sevginiz hoşgörüdür, fakat vurdumduymazlık ve boş vermek demek değildir. Çok sevmek adına her davranışı hoşgörü ile karşılamanın çok olumsuz sonuçları olacaktır. 

78 4- Sevgi, çocuğun kendisini tanımasına ve yeteneklerini geliştirmesine yardım etmektir. Onun kendini tanımasına, ifade etmesine ve yeteneklerinin farkına varmasına ortam ve fırsatlar hazırlayınız. 

79 5- “Sen benim söylediklerimi yap, gittiğim yoldan gitme” yaklaşımı son derece yanlıştır.
Unutmayınız; çocuklarımız bizim söylediklerimizden çok yaptıklarımızı benimserler. Çocuklar sizin söylediklerinize değil, yaptıklarınıza dikkat eder. 

80 6- Çocuklar ile sağlıklı ilişki kurabilmenin en iyi yolu, önce onu duymak, dinlemek ve söylediğini anlamaya çalışmaktır. Lütfen çocuklarınızı dinleyiniz. Dinlemek onlarda “önemsenmek” ve “değerli görülmek” anlamlarına gelir ve “ait olma” ihtiyacını ve duygusunu karşılar. 

81 7- Çocuğunuzun içinde bulunduğu gelişim dönemine ait ihtiyaçları ve sorunları da vardır; onların öncelikle bu dönemdeki ihtiyaçları karşılanmalı ve yaşadığı döneme ait sorunlarının çözümünde yardımcı olunmalıdır. Özellikle psikolojik ve sosyal alanda, çocuğunuzun gelişim dönemine ait özelliklerini ve ihtiyaçlarını öğreniniz ve bunları karşılayınız. 

82 8- Çocuğun sağlıklı eğitimi ancak eğitim kurumu ile ailenin etkin işbirliği ile gerçekleşir. Çocuğunuzun eğitim gördüğü kurumları sıklıkla ziyaret ediniz ve öğretmen ve uzmanlarla görüşünüz..  9- Çocuğunuzda mülkiyet fikrini oluşturunuz ve özel hayatın gizliliği ilkesini, onun özel yaşantısına saygı göstererek kazandırınız. Bu anlamda, çocuğunuza ait eşyaları izinsiz almamak, odasına kapısını vurarak girmemek gibi davranışlar çok önemlidir. 

83 10- Çocuğunuzu bazen tanık, bazen de yargıç olarak kullanmayınız
10- Çocuğunuzu bazen tanık, bazen de yargıç olarak kullanmayınız. Yakın çevremiz ile ya da eşimiz ile olan tartışmalarımızda çocuklarımızdan tanık, yargıç ya da iletişim aracı olarak yararlanmak, onların ruh sağlıklarına ciddi zararlar verir.  11- Ona faal olma fırsatı tanıyınız. Bütün işlerini onun yerine siz yapmayınız. Unutmayınız, gelişme, olgunlaşma ve öğrenme ancak yaşantılar yolu ile gerçekleşir. Çocuklarımızın “problem çözebilen”, “baş etmeyi” bilen, ve “kendi kanatları ile uçabilen” bireyler olabilmesi onlara etkin olma fırsatları tanıdığımız oranda gerçekleşir. 

84 12- Kontrolsüz bir biçimde TV programları izlemesine göz yummayınız
12- Kontrolsüz bir biçimde TV programları izlemesine göz yummayınız. Seviyesine hiç uygun olmayan cinsel içerikli ve saldırganlık dolu programları izlemesine, yapıcı ve seçenek getirici bir yaklaşımla engel olunuz.  13- Korkuya dayalı bir eğitim uygulamayınız. Korkutularak yetiştirilen çocukların zamanla korkan ve korkutan insanlar olacağını hatırlayınız. 

85 14- Ufak tefek hatalarını görmemezlikten geliniz ve toleranslı olunuz
14- Ufak tefek hatalarını görmemezlikten geliniz ve toleranslı olunuz. Ondan kesinlikle mükemmel olmasını beklemeyiniz. Aldırış etmiyor gibi görünseler dahi, bizim düşünce ve görüşlerimiz çocuklarımız üzerinde çok etkilidir. Onlardan mükemmel olmasını beklemek, psikolojik sağlıklarını bozacaktır. 

86 15- Çocuklarınızı “iyi komşu çocukları ile” kıyaslamayınız
15- Çocuklarınızı “iyi komşu çocukları ile” kıyaslamayınız. Çocukların ruh sağlıklarında kalıcı olumsuz etkiler meydana getiren önemli yanlışlarımızdan birisi de kıyaslamaktır. Eleştirileriniz acımasız olmamalı, yapıcı olmalıdır. Tenkitten çok taktir etmek konusunda cömert olmak zorundayız. Eleştirmek gerektiğinde ise, eleştirimizi doğrudan çocuğumuza veya onun kişiliğine değil, yaptığı davranışa yöneltmek gerekir. 

87 Sevgili anne-baba; Önemli olan mükemmel bir anne baba olmak değildir
Sevgili anne-baba;  Önemli olan mükemmel bir anne baba olmak değildir. Bu konuda kendini geliştirme isteğini duyan ve çaba harcayan; yaptığı hataları gördüğünde bunda ısrar etmeyerek, hatadan dönme olgunluğunu gösterebilen ana-baba olabilmektir. 

88 SABRINIZ VE İLGİNİZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİZ

89

90

91

92

93

94

95


"“SAĞLIKLI ETKİLEŞİM SEMİNERİNE HOŞGELDİNİZ”" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları