Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

KDV İNCELEMELERİ VE DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "KDV İNCELEMELERİ VE DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR"— Sunum transkripti:

1 KDV İNCELEMELERİ VE DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR
Abdullah TOLU E. Vergi Müfettişi YMM

2 VERGİ İNCELEMESİ VE KDV İLİŞKİSİ
Günümüzün en gelişmiş vergilendirme şekli, verginin mükellefin beyanına göre alınması ancak, daha sonra beyanın doğruluğunun test edilmesidir. Beyan usulü, beyan edilecek gelirin en doğru mükellef tarafından hesaplanacağı varsayımına dayanmaktadır. Mükellefler beyan edilecek gelirlerini ve tabi ki ödeyecekleri vergilerini ilgili vergi kanunlarında belirtilen ölçü, usul ve esaslara göre hesaplayıp vergi beyannameleri ile beyan edip, yine kanunlarda belirlenen sürelerde bağlı bulundukları vergi dairelerine ödemektedirler. Vergi incelemesinden maksadın ne olduğu hususu, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun maddesinde düzenlenmiştir. Madde hükmüne göre; vergi incelemesinden maksat, ödenmesi gereken verginin doğruluğunu Araştırmak, Tespit etmek ve Sağlamaktır.

3 VERGİ İNCELEMESİ VE KDV İLİŞKİSİ
KDV’de de ödenmesi gereken vergi, hesaplanan KDV’den, indirilecek KDV düşüldükten sonra kalan tutar olarak hesaplanmaktadır. Olaya bu açıdan bakıldığında, KDV incelemelerinde dikkat edilmesi gereken hususları başlıca Hesaplanması gereken KDV’ye, İndirilecek KDV’ye, ilişkin tespitler olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Gelir ve kurumlar vergileri bakımından yapılan incelemelerde tespit edilen hususlarda esasen yukarıda belirtilen iki duruma ilişkin tespitlerden oluşmaktadır. İnşaat sektörün yönelik KDV incelemelerinde dikkat edilmesi gereken belli başlı hususlar aşağıdadır:

4 KONUT TESLİMLERİNDE KDV’Yİ DOĞURAN OLAYIN TARİHİ DOĞRU TESPİT EDİLMİŞ Mİ?
İnşa edilen konutların tesliminde KDV’yi doğuran olay; - Tapuda mülkiyetin devri, - Binanın iskan ruhsatının alınması, - Alıcının fiili kullanımına sunulması tarihlerinden hangisi önce ise, o tarihte meydana gelmektedir. Dolayısıyla, bu teslimlere ilişkin KDV’nin de, anılan tarihlerden en önce olanı itibariyle hesaplanması ve ilgili ay KDV beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir. Konut teslimlerinde dikkat edilmesi gereken en önemli hususlardan birisi budur. Vergi incelemelerinde de, bu hususa özellikle dikkat edilmektedir.

5 AY SONLARINDA YAPILAN KONUT SATIŞLARINDA KDV DOĞRU AYDA BEYAN EDİLMİŞ Mİ?
Sadece konut satışlarında değil, tüm sektörlerde ay sonlarında yapılan satışlarda, 7 günlük düzenleme süresi nedeniyle izleyen ayda düzenlenen faturalardaki KDV’nin hangi ay KDV beyannamesi ile beyan edileceği konusu son derece önem taşımaktadır. Örneğin 30 Ağustos 2013 tarihinde tapusu verilen ancak faturası VUK 231/5. maddesi gereği 5 Eylül 2013 tarihinde düzenlenen konut satışına ilişkin KDV hangi ay KDV beyannamesi ile beyan edilecek? Olayımızda KDV’yi doğuran olay 30 Ağustos 2013 tarihinde meydana geldiğinden, satışa ait KDV bu tarih itibariyle doğmakta olup, KDV’nin Ağustos 2013 ayı KDV beyannamesi ile beyan edilmesi gerekir. Fatura düzenlenmesi için verilen 7 günlük süre ve faturanın bu süre dikkate alınarak Eylül ayında düzenlenmesi, KDV’nin Ağustos ayı KDV beyannamesi ile beyan edilmesini engellememektedir. Ağustos yerine Eylül ayında beyan, verginin geç beyanı sonucunu doğurmakta olup, Ağustos ayı beyannamesinde ödenecek vergi çıkıp çıkmadığına bağlı olarak vergi ziyaı ve cezalı vergi tarhiyatı söz konusu olabilecektir.

6 DÖVİZLE YAPILAN TAŞINMAZ SATIŞLARINDA KDV
Bedeli döviz cinsinden veya dövize endekslenerek belirlenen konut ve işyeri satışlarında dövizin, vergiyi doğuran olayın meydana geldiği tarihteki TC. Merkez Bankası döviz alış kuru üzerinden TL’ye çevrilmesi ve KDV’nin bulunacak tutar üzerinden hesaplanması gerekir. İnşaat devam ederken yapılan satışlarda (kat irtifaklı satışlar) avans olarak tahsil edilen döviz bedeli için fatura veya benzeri belge düzenlenmesi halinde vergiyi doğuran olay meydana geldiğinden, dövizin fatura veya benzeri belgenin düzenlendiği tarihteki TC. Merkez Bankası döviz alış kuru üzerinden TL’ye çevrilerek KDV hesaplanması gerekir. Avans için fatura veya benzeri belge düzenlenmemesi halinde, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihte avans da dahil olmak üzere toplam bedele ait dövizin TL’ye çevrilerek KDV hesaplanması gerekir. Ödemenin geç yapılması nedeniyle ortaya çıkan lehe kur farkının vade farkı olarak değerlendirilerek malın veya hizmetin tabi olduğu oranda KDV’ne tabi tutulması, kur farkı için ilk faturaya atıfta bulunularak ikinci bir fatura düzenlenmesi gerekir. (105 No.lu KDV Tebliği ve 60 No.lu KDV Sirküleri)

7 DÖVİZLE YAPILAN TAŞINMAZ SATIŞLARINDA KDV
Kur farklarında; KDV dahil toplam bedel geç ödeniyorsa iç yüzde, KDV hariç bedel geç ödeniyorsa dış yüzde yöntemiyle KDV hesaplanması gerekir. Bedeli döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak yapılan inşaat işleri nedeniyle kurlardaki düşme nedeniyle müteahhit veya inşaat şirketi aleyhine oluşan kur farklarının, KDV Kanunu’nun 35. maddesi kapsamında “matrahta değişiklik” olarak değerlendirilmesi ve hizmet bedeli ve KDV tutarının buna uygun olarak düzeltilmesi gerekir.

8 SONRADAN YAPILAN YURT DIŞI FİYAT İNDİRİMLERİNDE KDV
Yurt dışı fiyat indirimleri, ithal edilen mallarla ilgili olarak genellikle ithalattan sonra ortaya çıkmakta ve yurt dışındaki satıcıların düzenlediği “Credit Note” adı verilen bir belge ile gerçekleştirilmektedir. Sonradan yapılan ve fiyat düzeltme amacı taşıyan bu indirimlerin KDV karşısındaki durumu konusunda uygulamada bugüne kadar tereddütlerle karşılaşılmıştır. Bu tereddütlerin en büyük nedenini ise, Maliye Bakanlığı’nın konu hakkında birbirinden tamamen farklı görüş bildirdiği özelgeleri oluşturmaktadır. Maliye Bakanlığı’nın Görüşü İlk Görüşü: Yurt Dışı Fiyat İndirimleri Bir Teslim ve Hizmetin Karşılığı Olmadığından KDV’ye Tabi Değil Yurt dışından satın alınan mallarla ilgili olarak fiyat düzeltmeleri için satıcının sonradan yaptığı fiyat indirimleri bir teslim ve hizmetin karşılığı olmadığından KDV’ye tabi tutulmaması gerekir. (GİB. İstanbul VDB’nin, tarih ve 7055, Ankara VDB.nin, tarih ve KDV-3935 sayılı Özelgesi

9 SONRADAN YAPILAN YURT DIŞI FİYAT İNDİRİMLERİNDE KDV
İkinci Görüşü: Fiyat İndirimleri Yurt Dışındaki Satıcılara Verilen Müstakil Bir Hizmetin Karşılığı Olduğundan, Genel Oranda (% 18) KDV’ye Tabi Yurt dışı satıcı firma ile yapılacak anlaşma ile belirlenecek dönemlerde ve ithalat kotalarının aşılması durumunda verilen fiyat indirimine ilişkin tutarlar, ek bir çalışmanın ya da bir çabanın sonucunda yurt dışındaki satıcı firmaya verilen bir hizmetin karşılığı olması nedeniyle genel oranda KDV’ye tabi bulunmaktadır. (GİB. Büyük Mükellefler VDB’nin, tarih ve B.07.1.GİB vuk sayılı Özelgesi) Üçüncü Görüşü: Yurt Dışı Fiyat İndirimleri KDV Matrahı ve KDV Tutarında Düzeltme Yapılmasını Gerektirmektedir. Düzeltme İşleminin, Fatura Düzenlenmeksizin Fazladan İndirilen KDV’nin Hesaplanan KDV’ye İlave Edilmek Suretiyle Yapılması Gerekir. Düzeltilen KDV İndirim ve İade Konusu Yapılamaz Yurt dışı fiyat indirimleri KDV matrahı - KDV tutarında düzeltme yapılmasını gerektirir. Ancak satıcının yurt dışında bulunduğundan, düzeltmenin sadece Türkiye’deki alıcı nezdinde fatura düzenlenmeksizin indirim tutarına isabet eden ve daha önce indirilen KDV’nin ilave edilecek KDV olarak hesaplanan KDV’ye ilave edilmek suretiyle yapılması gerekir. (GİB. İstanbul VDB’nin, tarih ve B.07.1.GİB KDV , tarih ve B.07.1.GİB KDV sayılı Özelgeleri.

10 SONRADAN YAPILAN YURT DIŞI FİYAT İNDİRİMLERİNDE KDV
Dördüncü ve Son Görüşü: Yurt Dışı Fiyat İndirimlerine İlişkin KDV’nin 3. Görüş doğrultusunda Düzeltilmesi, Düzeltilen KDV’nin ise Tekrar İndirim Konusu Yapılması Gerekir Yurt dışındaki firmalar tarafından “credit note” belgesiyle sonradan yapılan fiyat indirimleri Kanunun 35. maddesine göre KDV matrahı ve tutarında bir düzeltme yapılmasını gerektirmektedir. Söz konusu malların ithali sırasında ödenen KDV tutarlarının indirim konusu yapıldığı hususu da dikkate alınarak, mal bedelinde meydana gelen değişikliğe paralel olarak indirim tutarları da düzeltilecektir. Bu düzeltme işlemi, matrahta değişikliğin vuku bulduğu vergilendirme dönemine ait KDV beyannamesinde fazladan indirilen tutar, “ilave edilecek KDV” satırında beyan edilmek suretiyle yapılacağından, yurt dışındaki satıcı adına fatura düzenlenmesine ve indirim tutarı üzerinden KDV hesaplanmasına gerek bulunmamaktadır. Öte yandan, düzeltme sonucu “ilave edilecek KDV” satırında beyan edilen KDV tutarının indirim hesaplarına alınması mümkün bulunmaktadır.”(GİB. İstanbul VDB’nin, tarih ve sayılı Özelgesi)

11 SONRADAN YAPILAN YURT DIŞI FİYAT İNDİRİMLERİNDE KDV
Yapılacak Uygulama ve Kişisel Görüşümüz Fiili ithal tarihinden sonra yurt dışındaki firmalar tarafından “credit note” belgesiyle yapılan fiyat indirimlerine isabet eden ve daha önce gümrüğe ödendikten sonra indirilen KDV tutarlarının matrahta değişikliğin vuku bulduğu vergilendirme dönemine ait KDV beyannamesinde “ilave edilecek KDV” satırında beyan edilmek suretiyle düzeltilmesi ve bu şekilde düzeltilen KDV’nin ise aynı KDV beyannamesinde indirim konusu yapılması gerekmektedir. Konu ile ilgili kişisel görüşümüz ise; ithal edilen mallar nedeniyle yurt dışındaki satıcı firmalar tarafından sonradan yapılan fiyat indirimlerinin KDV’nin konusuna giren bir teslim veya hizmetin karşılığı olmadığından KDV’ye tabi olmadığı, fiyat indirimlerine muhatap olan yurt içindeki firma tarafından fatura düzenlenmesine gerek bulunmadığı, daha önce ithalat sırasında gümrüğe ödenen ve indirilen KDV tutarında fiyat indirimleri nedeniyle bir düzeltme yapılmasına gerek bulunmadığı doğrultusundadır.

12 CİRO PRİMİ/YIL SONU İSKONTOLARINDA KDV
Maliye Bakanlığı, ciro primleri konusunda 1988 yılından bu yana uyguladığı ve 26 Seri No.lu KDV Genel Tebliği’nde belirttiği “ciro primlerinin müstakil bir hizmetin karşılığı olduğu ve genel oranda (% 18) KDV’ye tabi tutulması gerektiği” şeklindeki görüşünü, 116 Seri No.lu KDV Genel Tebliği ile değiştirerek,  “ciro primlerinin ayrı bir hizmetin karşılığı değil, daha önce satın alınmış mal ve hizmetlerin bedelinin değişmesi (matrahta değişiklik) niteliğinde olduğunu ve KDV’sinin de buna göre düzeltilmesi gerektiğini” açıklamıştır. 116 Seri No.lu KDV Genel Tebliği ile yapılan düzenleme tarihinden itibaren yürürlüğe girdi. Ciro Primi Ödemeleri Artık Ayrı Bir Hizmet Olarak KDV’ye Tabi Tutulmayacak Ciro primi ödemeleri tarihinden itibaren ayrı bir hizmetin karşılığı olarak değerlendirilmeyecek ve KDV’ye tabi tutulmayacak, sadece Kanunun maddesine göre doğduğu satışlara ilişkin KDV düzeltmesi yapılacaktır. Düzeltme işlemi, primi elde edenin ciro primi karşılığında primi ödeyen adına bir fatura veya benzeri düzenleyerek primin doğduğu asıl işleme uygulanan KDV oranında KDV hesaplaması suretiyle yapılacaktır. Bu şekilde, primi elde eden mükellef daha önce indirim konusu yaptığı KDV’yi bu defa hesaplanan KDV (1 no.lu KDV beyannamesinin satırında), ciro primini ödeyen ise daha önce hesaplanan KDV olarak beyan ettiği tutarın prime isabet eden kısmını bu defa indirilecek KDV olarak beyan ederek (1 no.lu KDV Beyannamesinin 34. satırında) düzeltecektir.

13 CİRO PRİMİ/YIL SONU İSKONTOLARINDA KDV
tarihinden itibaren ciro primi doğduğu asıl işlemin tabi olduğu esaslara tabi olacak, primin doğduğu asıl işlem KDV’ye tabi değilse primde KDV’ye tabi olmayacak, asıl işlem KDV’den istisna ise, ciro primi ödemesi de KDV’den istisna olacaktır. Ciro Primi Ödemelerinde Genel Oranda (% 18) Değil, İşlemin Düzeltilmesi Bakımından Primin Doğduğu Mal ve Hizmet Satışına Uygulanan Oranda KDV Hesaplanacak  116 No.lu Tebliğ ile yapılan yeni düzenlemeye göre, ciro primleri, bu prime dayanak teşkil eden asıl işleme ilişkin KDV matrahının değişmesi sonucunu doğurduğundan, KDV’sinin de bu prime sebebiyet veren mal veya hizmet için satış sırasında uygulanmış olan oran üzerinden hesaplanması gerekmektedir. Örneğin, % 8 KDV oranına tabi mal satışları nedeniyle ödenen ciro primleri için, ciro primini elde eden firma (alıcı), primi ödeyen (satıcı) firmaya ciro primi faturası düzenleyecek ve % 8 KDV hesaplayacaktır.

14 CİRO PRİMİ/YIL SONU İSKONTOLARINDA KDV
Ciro Primi Ödemelerinin Muhasebeleştirilme Şekli ve Usulü Değişti  Yürürlükten kaldırılan 26 Seri No.lu KDV Genel Tebliği’ne göre, ciro primi ödemeleri müstakil bir hizmetin karşılığı olarak değerlendirilerek, genel oranda (%18) KDV’ye tabi tutulmakta, bu primler elde edenlerce doğrudan gelir, ödeyenlerce ise doğrudan gider kaydedilmekteydi.  Ancak, 116 Seri No.lu KDV Genel Tebliği ile ciro primleri KDV Kanunu’nun 35. maddesine göre matrahta (satış fiyatında) değişiklik yaratan bir unsur (fiyat indirimi) olarak kabul edildiğinden, ciro primini elde eden ve faturayı düzenleyen açısından bu prime dayanak teşkil eden malın halen stokta olması durumunda stok maliyetini azaltan bir unsur olarak ilgili stok hesabına ters kayıt yapılmak suretiyle, prime esas mallar satılmışsa primin gelir olarak muhasebeleştirilmesi gerekir. Adına ciro primi faturası düzenlenen satıcı ise bu primi 611 no.lu Satış İskontoları hesabına kaydetmesi gerekir.

15 CİRO PRİMİ/YIL SONU İSKONTOLARINDA KDV
Ancak, Maliye Bakanlığı verdiği bir özelgede, ciro primlerinin tahsil tarihi itibariyle gelir olarak dikkate alınarak kurum kazancına dahil edilmesi, ödeyenler açısından ise doğrudan gider olarak dikkate alınması gerektiği görüşündedir. (GİB., İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı, tarih ve sayılı Özelgesi)

16 ZAYİ OLAN VEYA DEĞERİ DÜŞEN MALLARIN KDV’Sİ
KDV Kanunu’nun 5228 sayılı Kanunla değişik 30/c maddesinde, “deprem, sel felaketi ve Maliye Bakanlığı’nın yangın sebebiyle mücbir sebep ilan ettiği yerlerdeki yangın sonucu zayi olanlar hariç olmak üzere zayi olan malların alış belgelerinde gösterilen KDV’sinin indirim konusu yapılamayacağı” hükme bağlanmıştır. Ancak, “zayi olma” kavramından ne anlaşılması gerektiği konusunda gerek KDV, gerekse diğer vergi kanunlarında her­hangi bir düzenleme yapılmamıştır. Sadece VUK’un 278. maddesinde “de­ ğeri düşen mallar” düzenlenmiştir. Zayi Olan Mallar ve KDV’si Maliye Bakanlığı yayımladığı 113 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin (E) bölümünde, kullanım süresi geçen veya kullanılamayacak hale gelen malların zayi olan mal olarak değerlendirileceği, KDV Kanununun 30/c maddesine göre mükelleflerce bu malların iktisabında yüklenilen KDV'nin indirim konusu yapılmasının mümkün olmadığını ifade etmiştir. Ayrıca, 60 No.lu KDV Sirkülerinde de açıklamalar yapmıştır. Bu çerçevede; - İmalatta kullanılmak için alınan ancak imalata girmeden eskime, bozulma, çürüme, çatlama vb. nedenlerle kullanılamaz hale gelen ve bu nedenle imalatta veya ambalajlamada kullanılabilme vasfını yitiren hammadde ve malzeme ile ambalaj maddeleri,

17 ZAYİ OLAN VEYA DEĞERİ DÜŞEN MALLARIN KDV’Sİ
- Son kullanma tarihinin geçmesi, çeşitli kimyasallar içerdiğinin tespit edilmesi gibi nedenlerle kanunen tekrar satılması mümkün olmayan ve imha edilen bisküvi, çikolata, konserve gibi gıda ürünleri, - Sağlık Bakanlığınca kullanımının yasaklanması nedeniyle imha edilen ilaçlar ile kullanım süresi içinde formül hatası bulunan, miadının dolması veya hasar görmesi nedeniyle kullanılamaz hale gelmiş, üretimden kalkmış, insan sağlığını tehdit eden ilaçlar, - Hatalı dikim, renk farklılığı, leke ve benzeri nedenlerle ya da şirket politikası gereği satışı mümkün olmadığından imha edilen mallar, - Kullanım ömrünü tamamladığı için imha edilen araç lastikleri için yüklenilen KDV indirim konusu yapılamayacaktır. Bu vergiler daha önce indirilmişse, indirilen KDV’ler, zayi olayının meydana geldiği ay KDV beyannamesinde hesaplanan KDV’ye ilave edilerek düzeltilecek, bu şekilde düzeltilen KDV ise GVK ve KVK bakımından duruma göre gider/maliyet/kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınacaktır.

18 DEĞERİ DÜŞEN MALLARIN KDV’Sİ
Malların Değerinin Düşmesi Sonucu Meydana Gelen Kayıplar Malın tamamen yok olmaması, ancak değerinde önemli derecede düşüklük meydana gelmesi halinde malın zayi olması hükümleri geçerli olmayacaktır. Yani, tamamen yok olmayan ancak VUK’un 278.  maddesinde belirtilen nedenlerle değeri düşen malların zayi olan mal kapsamında değerlendirilmemesi gerekir. Bu durumda malların zayi olması değil, düşük bedelle veya zararına satışı söz konusu olacağından, bu malların iktisabı dolayısıyla yüklenilen KDV'nin indirim konusu yapılabileceği tabiidir. İndirilen vergilerin malların değer düşüklüğüne isabet eden kısmının düzeltilmesi ise düzeltilmesi söz konusu değildir. Örneğin; - Üretim esnasında renginde problem olan giyeceklerin, - Yangın sonucu tamamen yok olmayan ve ekonomik değeri olan yedek parça ve malzemelerin daha düşük bir fiyatla satılması halinde, bunlar nedeniyle yüklenilen KDV'nin tamamı indirim konusu yapılabilecektir.

19 ORTAKLARA CARİ HESAP YOLUYLA VERİLEN BORÇ PARALARIN KDV’YE TABİ OLDUĞU
Sermaye şirketlerinin ortaklarına cari hesap yoluyla borç para kullandırması işlemi sıkça karşılaşılan durumlardan birisidir. Uygulamada, sermaye şirketlerinin ortaklarına borç para verme işlemlerinin KDV’ye mi yoksa Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisine (BSMV) mi tabi olacağı konusunda sürekli olarak tereddütlerle karşılaşılmış, Gelir İdaresi bu işlemlerin KDV’ye tabi olduğunu belirtmiş, Danıştay ise bazı kararlarında işlemin KDV’ye tabi olduğunu, bazı kararlarında ise BSMV’ye tabi KDV’den istisna olduğunu belirtmiş, bu durum ise mevcut tereddütleri iyice artırmıştır. Gider Vergileri Kanunu’nun 28. maddesinin üçüncü fıkrası 6009 sayılı Kanunla tarihinden geçerli olmak üzere, “90 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye göre ikraz işleriyle uğraşanlarla ikinci fıkrada belirtilen muamele ve hizmetlerden herhangi birini esas iştigal konusu olarak yapanlar bu Kanun’un uygulanmasında banker sayılırlar. Bir şahsın münhasıran altın alım ve satımı ile uğraşması banker sayılmasını gerektirmez.” şeklinde değiştirilmiştir.

20 ORTAKLARA CARİ HESAP YOLUYLA VERİLEN BORÇ PARALARIN KDV’YE TABİ OLDUĞU
Söz konusu değişikliğin nedeni madde gerekçesinde aşağıdaki şekilde ifade edilmiştir: “6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu’nun 28. maddesinin üçüncü fıkrasında yapılması öngörülen düzenlemeyle, fıkrada yer alan “2279 sayılı Kanun’a” ibaresi “90 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye” şeklinde değiştirilmektedir. Diğer taraftan anılan maddenin ikinci fıkrasında belirtilen işlemlerin devamlılık arz edecek şekilde yapılmasından ne anlaşılması gerektiği hususundaki muğlaklık uygulamada sorunlara neden olmakta ve gerçekte bankerlikle ilgisi olmayanlar banker olarak nitelendirilebilmektedir. Yapılması öngörülen düzenlemeyle, banker sayılmak için aranan devamlılık şartı, söz konusu işlemleri esas iştigal konusu olarak yapanlar şeklinde değiştirilmektedir. Esasen bu değişiklikle, anılan maddenin ikinci fıkrasında belirtilen işlemleri esas faaliyet konusu olarak fiilen yürütenlerin banker sayılarak banka ve sigorta muameleleri vergisinin mükellefi olmaları amaçlanmaktadır. Ödünç para verme işlemini esas iştigal konusu olarak yapmayan, diğer bir deyişle esas faaliyet konusu maddenin ikinci fıkrasında belirtilen işlemler ile borç para verme işlemi olmayanların, ticari icaplar gereği yaptıkları borç para verme işlemleri banka ve sigorta muameleleri vergisi kapsamı dışına çıkarılmakta, bu işlemlerin finansman hizmeti kapsamında değerlendirilerek katma değer vergisine tabi tutulması sağlanmaktadır.”

21 ORTAKLARA CARİ HESAP YOLUYLA VERİLEN BORÇ PARALARIN KDV’YE TABİ OLDUĞU
Yapılan düzenleme ile; - Ödünç para verme işlemlerinde vergilendirme “devamlılık” ölçütünden çıkarılarak, “esas faaliyet konusu olması” şartına bağlanmış, bu konuda ortaya çıkan sübjektif yorumlar ortadan kaldırılmıştır. - Ödünç para verme işlemini esas iştigal konusu olarak yapmayanların ticari icaplar gereği yaptıkları borç para verme işlemleri BSMV’nin kapsamı dışına çıkarılarak, bu işlemlerin finansman hizmeti kapsamında KDV’ye tabi olduğu hükme bağlanmıştır. Esas Faaliyet Konusu Olması Hususu Nasıl Tespit Edilecek? Ödünç para verme işleminin esas faaliyet konusu olup olmadığı hususunun nasıl tespit edileceği hususu tartışmalıdır. Yapılan düzenlemede, bu konuya açıklık getirilmemiştir. Kişisel görüşümüze göre, ödünç para verme işleminin esas faaliyet konusu olup olmadığı hususu, şirket ana sözleşmelerine bakılarak tespit edilmelidir. Ana sözleşmelerinde esas faaliyet konuları arasında ödünç borç para verme faaliyeti bulunmayan şirketlerin ortaklarına cari hesap yoluyla borç para verme işlemlerinin BSMV’ye değil, finans hizmeti kapsamında KDV’ye tabi tutulması gerekir.

22 ŞİRKETLERİN BANKALARDAN ALDIKLARI KREDİLERİ GRUP ŞİRKETLERİNE AKTARMASI İŞLEMİNDE KDV
Yurt içi ve yurt dışı bankalardan KDV’den istisna olarak temin edilen kredilerin bağlı grup şirketlerine aynen kullandırılması ve buna ilişkin faiz, komisyon, kur farkı, BSMV ve benzeri giderlerin aynen yansıtılması işlemi masraf aktarımı mahiyetindedir. Masrafların aynen yansıtıldığı bu işlemlerde bir katma değer yaratılması söz konusu değildir. Aktarılan masraf unsuru KDV’den istisna bir işlemden doğmuş ise, masraf aktarımı da KDV’den istisnadır. Şirketlerin kendi adlarına aldıkları kredileri grup şirketlerine aynen kullan­dır­ ması ve adlarına tahakkuk ettirilen faizleri ve diğer masrafları aynen bağlı şirketlerine aktarması halinde, olay bir masraf aktarımı olduğundan ve lehe kalan bir tutar bulunmadığından, KDV’den söz edilemeyecektir.  Ancak, Şirketlerin banka ve finans kuruluşlarından KDV’den istisna olarak temin ettikleri kredileri bağlı grup şirketlerine aynen değil de bir komisyon ya da ilave bir değerle kullandırması halinde, sadece bu şekilde ortaya çıkan komisyon ya da ilave değer KDV’ye tabi olacaktır.

23 İŞLETMEYE ALINAN BİNEK OTOMOBİLLLERİN KDV’Sİ İNDİRİLMİŞ Mİ?
3065 sayılı KDV Kanunu’nun 30/b maddesine göre, faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları hariç olmak üzere işletmelere ait binek otomobillerin alış belgelerinde gösterilen KDV’nin indirim konusu yapılması mümkün değildir. KDV uygulaması bakımından binek otomobili kapsamına giren araçlar, 60 No.lu KDV Sirkülerinde belirtilmiştir. Buna göre; - 1+1, 1+3, 1+4 veya 1+7 koltuklu, şoför ve öndeki yolcunun arkasındaki kısımda emniyet kemerleri veya emniyet kemeri montajı için tertibat, koltuk ve emniyet ekipmanı montajı için sabit tertibat, aracın iç kısmının her tarafında, araçların yolcu bölümlerinde yer alan konfor özellikleri ve iç döşemeleri (örn. yer kaplamaları, havalandırma, iç aydınlatma, küllükler), iki yan panel boyunca arka camları bulunan (en arkada yük bölümünün sağ ve sol taraflarında cam bulunsun bulunmasın); şoför ve öndeki yolcuların bölümü ile insan veya eşya taşınması için kullanılan arka bölüm arasında sabit bir panel veya bariyer bulunmayan kapalı kasa motorlu taşıtlar pozisyonunda yer almakta olup, binek otomobiller bu kapsamda değerlendirilmektedir. - Sürücü dahil 10 veya daha fazla kişi taşımaya mahsus motorlu taşıtlar pozisyonunda yer almaktadır.

24 İŞLETMEYE ALINAN BİNEK OTOMOBİLLLERİN KDV’Sİ İNDİRİLMİŞ Mİ?
Bu çerçevede, gerçek usulde vergilendirilen taksi işletmecisi, sürücü kursu ve otomobil kiralama şirketi gibi işletmelerin faaliyetleri ile ilgili satın aldıkları binek otomobilleri nedeniyle ödenen KDV indirim konusu yapılabilecektir. Örneğin; mükellef tarafından araç kiralama faaliyetinde kullanılmak üzere Temmuz 2013 döneminde satın alınan araç nedeniyle ödenen KDV, bu dönemde aracın kiralanıp kiralanmadığına bakılmaksızın indirilebilecektir. Binek otomobili işletmeciliği ile uğraşan mükelleflerin işletme amacı dışında satın aldıkları binek otomobillerinin alış belgelerinde gösterilen KDV'nin indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır. Faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olmayan şirketlerin örneğin inşaat şirketlerinin işletmede kullanmak üzere satın aldıkları binek otomobiller nedeniyle yüklendikleri KDV’leri indirim konusu yapmaları Kanunun 30/a maddesine göre mümkün değildir. İndirimi mümkün bulunmayan bu KDV’lerin doğrudan gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınması mümkündür. Bu tercih bizatihi mükellefin kendisine bağlıdır. TGTC’nin tarife pozisyonunda belirtilen taşıtların sonradan değişiklik yapılarak binek otomobiline dönüştürülmesi durumunda, bu taşıtların iktisabında yüklenilen KDV ile binek otomobiline dönüşüm nedeniyle oluşacak ÖTV farkı üzerinden hesaplanacak KDV indirim konusu yapılamayacaktır. Taşıtın alımında indirim konusu yapılan KDV ise, dönüşüm işleminin yapıldığı dönemde indirim hesaplarından çıkarılarak "İlave Edilecek KDV" olarak beyan edilecektir.

25 GVK VE KVK’YA GÖRE KANUNEN KABUL EDİLMEYEN GİDERLER NEDENİYLE YÜKLENİLEN KDV İNDİRİLMİŞ Mİ?
KDV Kanununun 30/d maddesi uyarınca, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarına göre kazancın tespitinde indirimi kabul edilmeyen (kanunen kabul edilmeyen) giderler dolayısıyla ödenen KDV indirim konusu yapılamamaktadır. Buna göre, faaliyetin yürütülmesi için gerekli olan giderler dışında kalan, işle ilgili bulunmayan veya işletme sahibinin özel tüketimine yönelik harcamalar niteliğinde bulunan ve sair kanunen kabul edilmeyen giderlere ilişkin belgelerde gösterilen KDV, mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan KDV'den indirilemeyecektir. Örneğin, - Kiralama yoluyla edinilen veya işletmede kayıtlı olan; yat, kotra, tekne, sürat teknesi gibi motorlu deniz taşıtları ile uçak, helikopter gibi hava taşıtlarından işletmenin esas faaliyet konusu ile ilgili olmayanların giderleri, kazancın tespitinde indirim olarak dikkate alınmadığından, bu giderler dolayısıyla yüklenilen KDV'nin indirim konusu yapılması mümkün değildir. - Örtülü sermaye üzerinden ödenen veya hesaplanan faiz, kur farkları ve benzeri giderler ile transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazançların kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılması kabul edilmediğinden, bu giderler dolayısıyla ödenen KDV'nin de indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.

26 İKİ TAM YIL SÜREYLE AKTİFE KAYITLI TAŞINMAZLARIN SATIŞINDA KDV İSTİSNASI DOĞRU UYGULANMIŞ MI?
KDV Kanununun 17/4-r maddesine göre, kurumların aktifinde en az iki tam yıl süreyle bulunan taşınmazların satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimler KDV'den istisnadır. Buna göre, kurumların aktiflerinde en az iki tam yıl süreyle bulunan taşınmazların (arsa, arazi, bina) satışı KDV’den müstesna olup, bu satışların müzayede suretiyle yapılması halinde de istisna uygulanacaktır. Ancak, istisna hükmü, taşınmaz ticareti ve kiralaması faaliyeti yapan kurumların, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları taşınmaz teslimleri için geçerli olmadığından, taşınmazların ticaretini yapan kurumların bu istisnadan faydalanmaları mümkün değildir. Örneğin, ana faaliyet konusu inşaat, taşınmaz alım-satım ve kiralaması olan bir şirketin bu amaçla aktifinde bulundurdukları taşınmazın satışında KDV istisnası uygulanamayacaktır. İnşaat şirketleri sadece faaliyetlerinde merkez veya şube olarak kullandıkları idari binaların satışında istisnadan faydalanabileceklerdir.

27 HURDAYA AYRILMIŞ MALZEME-MAKİNE TEÇHİZAT VAR MI
HURDAYA AYRILMIŞ MALZEME-MAKİNE TEÇHİZAT VAR MI? BUNLAR İÇİN YÜKLENİLEN KDV İNDİRİLMİŞ Mİ? KDV Kanununun 17/4-g maddesine göre; metal,  plastik, lastik, kauçuk, kâğıt, cam hurda ve atıklarının teslimi KDV’den istisna bulunmaktadır. Bu istisna kısmi istisna niteliğinde olduğundan, bu kapsamdaki işlemler nedeniyle yüklenilen KDV indirim konusu yapılamaz, yapılmış ise düzeltilmesi gerekir. Buna göre, hurdaya ayrılan malzeme, makine-teçhizatların satışı KDV’den istisna olduğundan, bunların alımında yüklenilip indirilen KDV’lerin ilave edilecek KDV olarak hesaplanan KDV’ye ilave edilerek düzeltilmesi gerekir. Hurdaya ayırma işleminin teknik personelden oluşan bir komisyon tarafından yapılması ve bir tutanağa bağlanması gerekir. Hurda istisnasından KDV Kanununun 18. maddesine göre vazgeçilmesi halinde, hurda satışı KDV’ye tabi olacak, indirilen KDV düzeltilmeyecektir.

28 ÇALINAN VE KAYBOLAN MALLARDA KDV UYGULAMASI
Çalınan veya kaybolan malların zarar yazılabileceğine dair vergi kanunlarında herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Çalınan veya kaybolan malların kıymeti düşen emtia olarak değerlenmesi ve vergi matrahı ile ilişki kurulması da mümkün değildir. Çalınan ve kaybolan mallar işletme için sermayede vukua gelen bir eksilme olarak kabul edilmekte ve Gelir Vergisi Kanunu’nun 88. maddesi uyarınca gider olarak dikkate alınamamaktadır. Ayrıca, çalınan mallar, gelirin elde edilmesi ve idamesi için yapılan genel gider olmadığından, gider olarak dikkate alınamaz. Çalınan veya kaybolan malları mükellefler polis kayıtları vb. belgeler ile kanıtlanabiliyorsa, çalınan mallar maliyet bedeli üzerinden kanunen kabul edilmeyen gider olarak kaydedilmelidir. (Ayrıca KDVK Md. 30/c,d) Çalınma olayının polis kayıtları vb. kayıtlar ile kanıtlanamaması halinde ise çalınan malın emsal satış bedeli ile değerlenerek ortaklara satış gibi işlem yapılması gerekmektedir. Bu işlem ile ilgili olarak, ayrıca KDV hesaplanması gerekecektir. Çalınan malın sigortalı olması halinde, sigortadan alınan paralar tazminat niteliğinde olduğundan, KDV ‘ye tabi olmayacaktır.

29 KASA HESABI BAKİYESİNE FAİZ HESAPLANMASI VE KDV BOYUTU
Vergi incelemelerinde birçok mükellef kasa hesabının çok büyük meblağlarda borç bakiyesi verdiği durumda bu paranın kasada bulunmasının ekonomik teamüllere uygun olmadığından ortaklar tarafından kullanılmış olduğu gerekçesiyle transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı hükümlerinden hareketle cezalı tarhiyata muhatap olabilmektedir. Hiç bir gelir sağlama amacı güdülmeden şirketin kasasında TL cinsinden işletmenin ihtiyacı üzerinde para tutulması ile ortaklara veya onların ilişkili bulunduğu kimselere emsaline nazaran düşük faizle veya faizsiz para verilmesi arasında fark yoktur. Bu nedenle dönem sonu kasa bakiyesinin işletmenin büyüklüğüne, iş hacmine ve kasa işlemlerinin yoğunluğuna uygun bir rakam olması gerekir. İşletmelerin kasasında normal olarak kabul edilebilecek, azami iki üç günlük faaliyetleri sırasında nakit ihtiyacını karşılayacak kadar kasada bulundurması gereken nakit tutarın üzerinde kalan bakiyelerin, işletmenin yönetici ortakları tarafından çekildiği kabul edilmekte ve bu işlem transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı olarak değerlendirilerek, adat yöntemiyle faiz ve faiz tutarı üzerinden KDV hesaplanmaktadır.

30 YAZARKASA FİŞLERİNİN GİDER YAZILMASI VE KDV İNDİRİMİ
Perakende satış vesikası ve ödeme kaydedici cihaz (yazar kasa) fişleri, gerek günlük yaşantımızın gerekse ticari hayatın, önemli bir parçası. Normal koşullar altında satılan mal veya hizmet bedelinin 800 lirayı geçmesi halinde, “fatura” düzenlenmesi zorunludur. Ancak, müşterinin talep etmesi halinde satılan mal veya yapılan hizmetin tutarı ne olursa olsun, “fatura” düzenlenmesi zorunludur. Bu tutarın altında kalan mal ve hizmetler için perakende satış vesikası düzenlenebilmektedir. Ancak, Perakende satış vesikası ve ödeme kaydedici cihaz fişi olayında, vergi uygulaması yönünden dikkati çeken bir durum da bunların “gider yazılma ve KDV indirimi” boyutuyla ilgilidir. Ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin matrahtan indirilebilmesi için; giderin yapılmasıyla gelirin elde edilmesi veya idamesi arasında doğrudan ve açık bir ilişkinin var olması, giderin keyfi olmaması yani gelirin elde edilmesi için mecburi olarak yapılması ve yapılan gider karşılığında sabit kıymet iktisap edilmemiş olması gerekir. Ayrıca söz konusu giderlerin Vergi Usul Kanunu hükümleri gereğince tevsik edici belgelere dayanması (fatura, fatura yerine geçen vesikalar gibi) ve yasal kayıtlarda izlenmesi gerekmektedir.

31 YAZARKASA FİŞLERİNİN GİDER YAZILMASI VE KDV İNDİRİMİ
VUK’a göre, şirketler tarafından yapılan harcamaların gider yazılmasında ana belge fatura, serbest meslek makbuzu vb.dir. Maliye Bakanlığı, işlemlere kolaylık sağlamak bakımından bazı harcamaların yazarkasa fişi ile belgelendirilmesini ve bu fişlerdeki KDV’nin indirilmesini uygun görmüştür. Bunlar aşağıdadır: 1) 204 ve 206 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri ile, mükelleflerin ticari faaliyetlerine ilişkin olarak işyerlerinde kullanılmak ve tüketilmek amacıyla satın aldıkları (kırtasiye, büro ve temizlik malzemeleri gibi) ve bedeli fatura düzenleme mecburiyetini belirleyen kanuni haddi aşmayan mal ve hizmet bedelleri için düzenlenen perakende satış/yazar kasa fişleri gider belgesi olarak kabul edilmiştir. Örnek vermek gerekirse; faaliyetlere ilişkin olarak işyerlerinde kullanılmak ve tüketilmek amacıyla, - İşyerinde personele yemek vermek veya ikram amacıyla satın alınan yiyecek ve içecekler, - Kırtasiye ve sair büro malzemesi (bilgisayar sarf malzemesi gibi) alımları, - Temizlik malzemesi alımları, - Ampul, pil, tüp gaz alımları vb. perakende satış/yazarkasa fişleri ile belgelendirilebilir.

32 YAZARKASA FİŞLERİNİN GİDER YAZILMASI VE KDV İNDİRİMİ
2) 275 Sıra No.lu VUK Genel Tebliği ile, taksi işleten mükelleflerden alınan ve tutarı fatura düzenleme mecburiyetine ilişkin kanuni haddi aşmayan (2013 yılı için 800 TL. ) perakende satış fişleri gider belgesi olarak kabul edilmiştir. 3) 58 Seri No.lu Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanunla İlgili Genel Tebliğ ile, mükelleflerin ticari, zirai ve mesleki faaliyetleriyle ilgili olarak satın aldıkları fatura düzenleme mecburiyetini belirleyen kanuni haddi aşmayan akaryakıt bedeli karşılığında düzenlenecek ödeme kaydedici cihaz fişleri gider belgesi olarak kabul edilmiştir. Fatura düzenleme mecburiyetini belirleyen kanuni haddi aşan satışlarda ise fatura düzenlenmesi gerektiği belirtilmiştir. 4) 68 Seri No.lu ÖKC Tebliği ile, mükelleflerin ticari, zirai ve mesleki faaliyetleriyle ilgili olarak satın aldıkları akaryakıt karşılığında akaryakıt pompalarının bağlı olduğu ödeme kaydedici cihazlar kullanılmak suretiyle otomatik olarak düzenlenen fişler (üzerinde “TAŞIT VEYA MÜŞTERİ TANIMA SİSTEMİ FATURAYA DÖNÜŞTÜRÜLECEK” ibaresi bulunanlar hariç), üzerinde yazılı tutar ne olursa olsun fatura yerine geçen belge olarak kabul edilmiştir.

33 YAZARKASA FİŞLERİNİN GİDER YAZILMASI VE KDV İNDİRİMİ
İzin verilenler dışındaki harcamaların mutlaka fatura ile belgelenmesi gerekmekte olup, aksi halde fatura ile belgelendirilmesi zorunlu bulunan mal ve hizmet alımlarının perakende satış fişi/yazar kasa fişi ile belgelendirilmesi halinde, bu belgeler gider belgesi olarak kabul edilmediğinden, yapılan mal ve hizmet alımlarına ilişkin giderler, iş ve işletme ile ilgili olsa dahi fatura ile belgelendirilmemesi nedeniyle ticari kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınamayacak, KDV’leri indirim konusu yapılamayacaktır. Dolayısıyla, personelin iş seyahatlerinde yaptıkları yeme içme, konaklama, otopark gibi harcamalarının gelir ve kurumlar vergileri matrahlarının tespitinde gider olarak dikkate alınabilmesi ve KDV’lerinin indirim konusu yapılabilmesi için mutlaka bedel ne olursa olsun fatura ile belgelendirilmesi gerekmektedir. Aksi halde, bu tür giderlerin perakende satış fişi/yazar kasa fişi ile belgelendirilmesi halinde, bu fişler gider belgesi olarak kabul edilmediğinden, anılan fişlerde yer alan bedellerin kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınması ve KDV’lerinin indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır. Bu durum özellikle KDV iadesi alan firmalarda büyük sorunlara neden olmaktadır. Bu nedenle, mükelleflerin iş seyahatleri sırasında yaptıkları harcamalara karşılık mutlak suretle fatura almaları hususunda personelini bilgilendirmesinde yarar bulunmaktadır.

34 KAÇAK/USULSÜZ ELEKTRİK KULLANIM BEDELİ GİDER YAZILIP KDV’Sİ İNDİRİLEBİLİR Mİ?
İşyerlerindeki sayaç ve ölçü devresi üzerinde yapılan incelemeler sonucunda kaçak/usulsüz elektrik kullanıldığı gerekçesiyle tutanak tutularak kaçak/usulsüz elektrik kullanım bedeli tahakkuk ettirilmesi olayına sıkça rastlanılmaktadır. Belirtilen şekilde ortaya çıkan elektrik kullanımları bilerek ve istenerek yapılabildiği gibi, sayacın arızalı olması vb. nedenlerle de gerçekleşebilmektedir. Bu gibi durumlarda düzenlenen faturada gösterilen elektrik kullanım bedelinin gider, KDV’sinin ise indirim konusu yapılıp yapılamayacağı konusunda tereddütlerle karşılaşılmaktadır. İşletmede kullanılan elektrik tüketim bedelleri GVK ve KVK bakımından genel gider niteliğinde olup, safi gelirin/kazancın tespitinde indirilecek gider olarak dikkate alınması gerekir. Elektrik tüketim bedellerinin kaçak tüketimden kaynaklanması gider olarak dikkate alınmasına engel oluşturmamakta olup, gider yazmada tek ölçü, kaçak da olsa elektrik tüketim bedelinin faturaya bağlanması ve işle ilgili olmasıdır. İşyerinde tüketilen kaçak elektrik tüketim bedeline ilişkin olarak düzenlenen faturalarda gösterilen KDV, bu faturaların yasal defterlere kaydedildiği dönemde indirim konusu yapılabilecektir.  (GİB., Muğla VDB.’nin, tarih ve B.07.1.GİB KDV/40-29 sayılı Özelgesi)

35 SÖZLEŞME FESHİNDEN DOĞAN TAZMİNATLARDA KDV
Bilindiği üzere taşınır-taşınmaz mal, hizmet, hak vb. alım-satım ve kiralama işlemlerine ilişkin olarak düzenlenen sözleşmelere cayma, feshetme gibi durumlarla karşılaşılmaması ve sözleşmeye kesinlik kazandırılması bakımından tazminat maddeleri konulabilmekte, cayan ya da fesheden tarafın karşı tarafa belirli bir tutarda ödeme yapması öngörülebilmektedir. Uygulamada, sözleşmenin taraflardan birisi tarafından feshedildiği veya sözleşmeden cayıldığı durumlarda cayan ya da fesheden tarafın karşı tarafa ödediği tazminatın KDV’ye tabi olup olmayacağı konusunda tereddütlerle karşılaşılmaktadır. Tazminatlar, - Vergiye tabi bir mal teslimi veya hizmet ifasının karşılığını oluşturdukları veya vergiye tabi teslim ve hizmet bedelinin süresinde ödenmemesi ve/veya geç ödenmesi nedeniyle uygulandıkları takdirde KDV’ye tabi olacaktır. - Bir teslim veya hizmetin karşılığını oluşturmaması veya KDV’nin konusuna girmeyen/KDV’den istisna olan bir teslim ve hizmet bedelinin ödenmemesi ve/veya geç ödenmesi nedeniyle uygulandıkları takdirde ise KDV’ye tabi olmayacaktır.

36 SÖZLEŞME FESHİNDEN DOĞAN TAZMİNATLARDA KDV
Sözleşmelere konulan hüküm gereği sözleşmeyi fesheden veya sözleşmeden cayan tarafın sözleşmenin diğer tarafına ödemek zorunda olduğu tazminatlar, gerçekleştirilmiş bir teslim veya hizmetin karşılığını oluşturmamaktadır. Bu tazminatlar, henüz bir teslim ve hizmet gerçekleştirilmeden bunların dayanağını oluşturan sözleşmeden cayılması veya feshedilmesi nedeniyle ortaya çıktığından ve karşılığında bir teslim veya hizmet ifası söz konusu olmadığından, katma değer vergisine tabi değildir. Maliye Bakanlığı da aynı görüşte olup, bazı özelgeleri aşağıdadır. “Sözleşmenin feshi nedeniyle Kooperatifinizce karşı firmaya ödenecek olan cayma tazminatı herhangi bir teslim ve hizmetin karşılığını teşkil etmediğinden KDV’ye tabi olmayacaktır.”(MB’nin, tarih ve B.07.0.GEL.0.55/ /709 sayılı Özelgesi) “Cezai şart olarak alınan tazminatlar, bir teslimin veya hizmetin karşılığını teşkil etmediğinden, bu ödemeler KDV’ye tabi olmayacaktır.” (GİB’in, tarih ve B.07.1.GİB sayılı Özelgesi)

37 ASLI KAYBOLAN FATURALAR, GİDER KAYDI VE KDV İNDİRİMİ
Mükelleflerce Yapılan Uygulama Alıcı mükellefler, fatura aslının kaybolduğu durumlarda satıcıların kendilerinde kalan nüshasının fotokopisi üzerine “Aslı Gibidir” yazarak kaşeleyip imzaladıkları fatura fotokopilerini kayıtlarına intikal ettirerek, gider kaydetmekte ve KDV’leri indirim konusu yapmaktadırlar. Maliye Bakanlığı’nın Görüşü ve Uygulaması Maliye Bakanlığı, gider kaydı ve KDV indiriminin prensip olarak fatura asıllarına göre yapılması gerektiği, fatura asıllarının kaybedildiği durumlarda ise faturanın satıcılarda kalan nüshasının noter tasdikli fotokopilerine (Bu örnek üzerine, “Zayi olan aynı tarih ve sayıyı taşıyan fatura aslı yerine kullanılmak amacıyla tasdik edilmiştir.” şeklinde noterce şerh düşülmesi gerekir.) dayanılarak gider kaydı ve KDV indiriminin yapılabileceği görüşündedir. Noter tasdiksiz fatura fotokopilerine dayalı gider kaydı ve KDV indirimleri, olası bir vergi incelemesinde kabul edilmemektedir.

38 ÖDEMELERDE KDV SORUMLULUĞUNDAN KURTULMAK İÇİN DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN İNCE NOKTALAR
Mal veya hizmet alım-satımında satıcının KDV’yi Hazine'ye intikal ettirmediğinin tespit edilmesi halinde, alıcılar kendilerine yapılan mal teslimi veya hizmet bedelleri üzerinden hesaplanan vergi ile sınırlı olmak üzere, Hazine'ye intikal etmeyen vergiden satıcı ile birlikte müteselsilen sorumludurlar. (84 Seri No.lu KDV Genel Tebliği) Ancak, ödemelerin yapılma şekli de dikkate alınarak aynı KDV Tebliği ile, müteselsil sorumluluk uygulamasına bir istisna getirilmiştir. Tebliğde yapılan düzenlemeye göre alıcılar, KDV dahil toplam işlem bedelini; sayılı Bankalar Kanunu hükümlerine göre faaliyette bulunan banka veya özel finans kurumları vasıtasıyla ödemeleri ve banka veya özel finans kurumuna yapılacak ödeme sırasında düzenlenecek belgede satıcının (veya adına hareket edenlerin) adı- soyadı (tüzel kişilerde unvanı) ile banka veya özel finans kurumundaki hesap numarasını ve vergi kimlik numarasını doğru olarak yazdırmaları,

39 ÖDEMELERDE KDV SORUMLULUĞUNDAN KURTULMAK İÇİN DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN İNCE NOKTALAR
- Ödemenin çekle yapılmış olması halinde Türk Ticaret Kanununun 697. maddesinin birinci ve ikinci fıkrasına uygun olarak çek düzenlemeleri ve lehine çek keşide edilenin vergi kimlik numarasını yazmaları, halinde müteselsil sorumluluk uygulaması ile muhatap tutulmayacaklardır. Ancak alıcı ile satıcı arasında muvazaaya dayanan bir işlem yapıldığının veya menfaat sağlayan doğrudan bir ilişkinin veya hısımlık, sermayesine katılma, organizasyon veya yönetimi içinde yer alma şeklinde dolaylı bir ilişkinin bulunduğunun vergi incelemesine yetkili olanlarca düzenlenmiş raporlarla tespit edilmesi halinde ödeme yukarıdaki şekilde tevsik edilmiş olsa bile müteselsil sorumluluk kalkmayacaktır. Müteselsil sorumluluk uygulaması ile ilgili olarak uygulamada ortaya çıkan ve dikkate edilmesi gereken bazı özel durumlar ise aşağıdadır:

40 ÖDEMELERDE KDV SORUMLULUĞUNDAN KURTULMAK İÇİN DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN İNCE NOKTALAR
Kasadan Ödeme Yapılması 84 Seri No.lu KDV Genel Tebliği’nde yapılan açıklamalara göre, mal ve hizmet bedellerinin herhangi bir hesaba bağlı olmaksızın havale gönderilmek veya kasadan yapılmak suretiyle ödenmesi müteselsil sorumluluğu ortadan kaldırmamaktadır. Ödemelerin Kredi Kartıyla Yapılması 84 Seri No.lu KDV Genel Tebliği'nde, mal ve hizmet alımlarına ait KDV dahil toplam işlem bedelinin banka aracılığı ile yada çekle yapılmış olması halinde alıcıların müteselsil sorumluluk uygulaması ile muhatap tutulmayacakları açıklanmıştır. Uygulamada, mal ve hizmet alım bedellerinin kredi kartıyla ödenmesi halinde, alıcıların müteselsil sorumluluk uygulaması ile muhatap olup olmayacakları konusunda tereddütlerle karşılaşılmaktadır.

41 ÖDEMELERDE KDV SORUMLULUĞUNDAN KURTULMAK İÇİN DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN İNCE NOKTALAR
Maliye Bakanlığı; Şirket kredi kartı ile yapılan mal alımlarına ilişkin ödemeler hususunda bankalardan alınacak durumu tevsik eden bir yazı ibraz edildiği takdirde, müteselsil sorumluluk uygulamasına muhatap olunmayacağı, ancak, şirket ortağı veya çalışanlarına ait kredi kartı ile yapılan alımların bu kapsamda değerlendirilemeyeceği görüşündedir. (GİB İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 06/04/2012 tarihli ve B.07.1.GİB KDV sayılı özelgesi) Buna göre, müteselsil sorumluluk uygulamasına muhatap olunmaması açısında, mal ve hizmet bedellerinin şirket kredi kartı ile yapılması, şirket ortağı veya çalışanlarına ait kredi kartları ile yapılmaması gerekmektedir. Çeklerde Beyaz Ciro Tam Ciro Ayrımı ve Müteselsil Sorumluluğa Etkisi Çekle yapılan ödemelerde müteselsil sorumluluk uygulamasına muhatap tutulmamak bakımından çekin tam ciro (ciro edenle ciro edilenin isim, unvan vb. ile vergi kimlik numarasının belli olduğu şekilde) ile devri gerekmektedir. Çeklerin beyaz ciro yapılmak suretiyle ödemelerde kullanılması halinde, bu şekilde yapılan ödemeler müteselsil sorumluluk uygulaması ile muhatap tutulmamak için yeterli bulunmamaktadır.

42 ÖDEMELERDE KDV SORUMLULUĞUNDAN KURTULMAK İÇİN DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN İNCE NOKTALAR
Müşteri Çekleriyle Yapılan Ödemenin Müteselsil Sorumluluğu Ortadan Kaldırıp Kaldırmayacağı Mükelleflerin mal ve hizmet alımlarına ilişkin ödemelerini müşterilerden alınan ve üzerinde ciro bulunan çeklerle yapmaları durumunda, çeklerin tam ciro ile devri halinde müteselsil sorumluluk uygulaması ile muhatap tutulmayacaklardır. Konu hakkında verilen bir özelgenin özeti aşağıdadır: “ Mal alışlarınıza yönelik ödemelerin müşterilerinizden alınan ve üzerinde ciro bulunan çeklerle yapılması durumunda, çeklerin Türk Ticaret Kanununun 697. maddesi ve 1 No.lu Vergi Usul Kanunu Sirkülerine uygun olarak düzenlenmesi, ayrıca söz konusu çeklerin kendi ödemelerinizde kullanıldığının yeminli mali müşavir tarafından düzenlenen KDV iadesi tasdik raporunda izah veya tevsik edilmesi şartıyla, bu ödemelerinde 84 Seri No.lu Tebliğin "III/1.1. bölümü kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmaktadır.” (GİB. İstanbul VDB.nin 06/03/2012 tarihli ve B.07.1.GİB KDV sayılı Özelgesi)

43 ÖDEMELERDE KDV SORUMLULUĞUNDAN KURTULMAK İÇİN DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN İNCE NOKTALAR
Senetle Yapılan Ödemenin Müteselsil Sorumluluğu Ortadan Kaldırmayacağı Maliye Bakanlığı senet karşılığı yapılan ödemeleri müteselsil sorumluluktan kurtulmak için yeterli saymamakta olup, verdiği bir özelgede, “Firmanızın mal veya hizmet alımı karşılığında senet mukabili yaptığı ödemelerin müteselsil sorumluluk uygulaması bakımından ödemenin tevsiki olarak kabul edilmesi mümkün bulunmamaktadır.” Şeklinde görüş bildirmiştir. (GİB İstanbul VDB.nin 23/11/2011 tarihli ve B.07.1.GİB KDV sayılı özelgesi) Buna göre, mal veya hizmet alımı karşılığında senet mukabili yapılan ödemeler, müteselsil sorumluluk uygulaması ile muhatap tutulmamak için yeterli bulunmamaktadır.

44 İMHA EDİLEN MALLARIN KDV’Sİ HAKKINDA YAPILACAK İŞLEM
KDV Kanununun (30/c) maddesinde; deprem, sel felaketi ve Maliye Bakanlığının yangın sebebiyle mücbir sebep ilân ettiği yerlerdeki yangın sonucu zayi olanlar hariç olmak üzere, zayi olan mallara ait KDV'nin indirim konusu yapılamayacağı hükme bağlanmıştır. Kullanım süresi geçen veya bir başka biçimde kullanılamayacak hale gelen ve ilgili mevzuat uyarınca teşkil edilen resmi komisyonlar veya Takdir Komisyonu huzurunda imha edilen mallar zayi olan mal kapsamında değerlendirildiğinden mükelleflerce bu malların iktisabı dolayısıyla yüklenilen KDV’nin indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır. Bu mallara ait yüklenilen KDV’nin indirim konusu yapılmış olması halinde ise, indirilen verginin imha tarihini kapsayan vergilendirme dönemine ait 1 No.lu KDV Beyannamesinin “İlave Edilecek KDV” satırına dahil edilmek suretiyle indirim hesaplarından çıkarılması gerekmektedir. Konu ile ilgili olarak 113 No.lu KDV Tebliğinde açıklamalar yer almaktadır.

45 SÜRESİNDE DÜZENLENMEMESİ NEDENİYLE HİÇ DÜZENLENMEMİŞ SAYILAN FATURALAR VE KDV’Sİ
VUK 231/5’e göre, faturanın malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi (7) gün içinde düzenlenmesi gerekmekte olup, bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılmaktadır. Süresinde düzenlenmeyen faturalar için VUK 353/1. maddesine göre özel usulsüzlük cezası kesilmektedir. Yazılı literatürde 7 günlük sürede düzenlenmeyen faturaların doğrudan yok sayılacağına ilişkin açık bir hüküm ya da düzenleme bulunmamaktadır. SMİYB dışında, düzenlenen faturaların şekli ve usulü hükümlere uyulmaması nedeniyle içerik ve esas yönünden yok kabul edilmesi kanunen mümkün değildir

46 SÜRESİNDE DÜZENLENMEMESİ NEDENİYLE HİÇ DÜZENLENMEMİŞ SAYILAN FATURALAR VE KDV’Sİ
VUK’un 3/B ve KDV Kanunu’nun maddeleri uyarınca, süresinde düzenlenmemesi nedeniyle hiç düzenlenmemiş sayılarak özel usulsüzlük cezası kesilen faturaların harcamaların ve satış hasılatının kayıtlara intikali yönünden geçerli ve tevsik edici belge olarak kabul edilmesi gerektiğinden, bu faturalarda yer alan KDV’lerin genel esaslar çerçevesinde indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır. Maliye Bakanlığı’nca tayin edilen ve aşağıda özetlerine yer verilen iki özelgede de, süresinde düzenlenmemesi nedeniyle hiç düzenlenmemiş sayılan ve özel usulsüzlük cezası kesilen faturaların harcamaların yasal kayıtlara intikalinde geçerli belge olarak kabul edileceği ve bu faturalardaki KDV’nin indirilebileceği belirtilmiştir. Söz konusu özelgelerin özetleri aşağıdadır:

47 SÜRESİNDE DÜZENLENMEMESİ NEDENİYLE HİÇ DÜZENLENMEMİŞ SAYILAN FATURALAR VE KDV’Sİ
“Süresinde düzenlenmemesi nedeniyle faturanın hiç düzenlenmemiş sayılarak faturada belirtilen işlemin geçersiz sayılması mümkün bulunmadığı gibi, Kanun’un 3/B maddesi ile de çelişecektir. Dolayısıyla, süresi içerisinde düzenlenmeyen faturalar için VUK’un 353/1. maddesine göre özel usulsüzlük cezası kesilecek ve bu faturalar vergi kanunları bakımından ispat edici bir vesika olarak değerlendirilecektir.”(GİB. Ankara VDB.nin tarih ve 5893 sayılı Özelgesi) “Hiç düzenlenmemiş sayılması faturada yazılı mal ve hizmetin teslim edilmediği anlamına gelmez. Zamanında düzenlenmeyen fatura için hiç düzenlenmemiş sayılarak özel usulsüzlük cezası kesilmesi ancak faturanın geçerli belge olarak kabul edilmesi ve bu faturada gösterilen KDV’nin indirilmesi gerekir.” (MB.nin, tarih ve 52/ /5495 sayılı Özelgesi)

48 MÜŞTERİ ZİYARETLERİ SIRASINDA GÖTÜRÜLEN HEDİYELERİN GİDER KAYDI VE KDV İNDİRİMİ
Uygulamada, firmalar müşteri portföyünü korumak, onlarla ilişkilerini daha da geliştirmek, sattıkları mallara olan talebi korumak vb. nedenlerle mevcut müşterilerini “müşteri ziyareti” adı altında ziyaret etmekte, beraberlerinde götürdükleri kolonya, çiçek, gömlek vb.leri hediye olarak vermektedirler. Ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilebilmesi için yapılan genel giderlerin matrahtan indirilebilmesi için; - Giderle kazancın elde edilmesi ve idamesi arasında illiyet bağının bulunması, - Giderin keyfi olmaması, yani kazancın elde edilmesi için mecburi olarak yapılması, - Yapılan gider karşılığında gayrimaddi bir kıymet iktisap edilmemiş olması gerekir. Ayrıca, bu giderlerin tevsik edici belgelere dayanması (fatura, fatura yerine geçen vesikalar gibi) ve yasal defterlere kaydedilmesi gerekmektedir.

49 MÜŞTERİ ZİYARETLERİ SIRASINDA GÖTÜRÜLEN HEDİYELERİN GİDER KAYDI VE KDV İNDİRİMİ
Gerek şirket yetkililerinin ve gerekse şirket personelinin müşteri ziyaretleri için yapılan hediyelik eşya alımlarına ilişkin giderler yukarıda yer alan şartları topluca taşıması kaydıyla pazarlama, satış ve dağıtım gideri olarak değerlendirilebilecek olup, hediyelik eşya alım giderleri Gelir ve Kurumlar Vergisi matrahlarının tespitinde indirilecek gider olarak dikkate alınabilecektir. Öte yandan, KDV Kanununun 29 ve 34. Maddelerine göre, mükelleflerin faaliyetlerine ilişkin olarak yüklendikleri KDV’leri indirim konusu yapmaları mümkün bulunduğundan ve müşteri ziyaretleri nedeniyle müşterilere götürülen hediyeler pazarlama, satış ve dağıtım gideri olarak dikkate alınabildiğinden, bu alımlara ilişkin olarak yüklenilen ve fatura veya benzeri belgeler üzerinde ayrıca gösterilen KDV indirim konusu yapılabilecektir. (Düzce Defterdarlığının tarihli ve KVK-02-3 sayılı özelgesi)

50 GEÇMİŞ YIL FATURALARINDAKİ KDV’NİN SONRAKİ YIL DEFTERLERİNE KAYDEDİLEREK İNDİRİLEMEYECEĞİ
Faaliyetlere ilişkin olarak yüklenilen KDV’nin indirim konusu yapılabilmesi için verginin fatura ya da benzeri belgeler üzerinde ayrıca gösterilmesi yeterli olmayıp, mutlak suretle bu belgelerin vergiyi do­ğuran olayın meydana geldiği takvim yılı aşılmamak şartıyla yasal olarak tutulması zorunlu defterlere kaydedilmesi gerekmektedir. (KDVK. Md.29/3) Buna göre, mal ve hizmet alımı ya da diğer giderlere ilişkin olarak düzenlenen fatura veya benzeri belgelerde gösterilen KDV’nin, vergiyi doğuran olayın meydana geldiği takvim yılı sonuna yasal defterlere kaydedilmesi şartıyla söz konusu fatura veya benzeri belgelerin yasal defterlere kaydedildiği ay KDV beyannamesinde gösterilerek indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır. Söz konusu faturaların izleyen yıl yasal defterlerine kaydedilerek KDV indirimi yapılması kanunen mümkün değildir. Örneğin, 2012 tarihli bir faturanın 2013 yılında yasal defterlere kaydedilerek, KDV’sinin indirilmesi mümkün bulunmamaktadır. Nitekim, Maliye Bakanlığı da aynı görüşte olup, verdiği bazı Özelgelerin özetleri aşağıdadır:

51 GEÇMİŞ YIL FATURALARINDAKİ KDV’NİN SONRAKİ YIL DEFTERLERİNE KAYDEDİLEREK İNDİRİLEMEYECEĞİ
“Şirketinize 2010 yılında ifa edilen bir hizmete ilişkin olarak düzenlenen, ancak bedel üzerindeki anlaşmazlık sebebiyle kayıtlara alınmayan .../2010 tarihli faturadaki KDV’nin, 2011 ve takip eden yıllarda indirim konusu yapılması mümkün değildir.”(GİB Ankara VDB’nin, tarih ve B.07.1.GİB [ ]-827 sayılı Özelgesi) “Hesap dönemi kapandıktan sonra gelen faturalarda yer alan tutarlar, tahakkuk ettikleri dönemin gideri olarak değerlendirilecektir. Ayrıca, söz konusu faturalarda yer alan ve indirim konusu yapılamayan KDV tutarlarının maliyet veya gider unsuru olarak dikkate alınması mümkün olup, bu tutarların gider olarak dikkate alınması halinde, fatura tarihinin içinde bulunduğu vergilendirme döneminin kurum kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir.”(GİB İstanbul VDB’nin,  tarih ve B.07.1.GİB KDV sayılı Özelgesi) “2010 yılında ifa edilen ve KDV den istisna olduğu gerekçesiyle vergi hesaplanmayan söz konusu işleme ilişkin olarak izleyen yıl içerisinde düzenlenen tarihli faturada yer alan KDV tutarının, işlemin gerçekleştiği takvim yılı aşılmış olduğundan indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.” (GİB Büyük Mükellefler VDB’nin, tarih ve B.07.1.GİB KDV sayılı Özelgesi)

52 DÖNEM SONU DEĞERLEMELERİ NEDENİYLE ORTAYA ÇIKAN KUR FARKLARINDA KDV
Maliye Bakanlığı kur farkları ile ilgili görüşünü 105 Seri No.lu KDV Genel Tebliği ile belirlemiş olup, Tebliğ’in E/2. bölümü aynen aşağıdadır: “Bedelin döviz cinsinden veya dövize endekslenerek ifade edildiği işlemlerde, bedelin kısmen veya tamamen vergiyi doğuran olayın vukubulduğu tarihten sonra ödenmesi halinde, satıcı lehine ortaya çıkan kur farkı esas itibariyle vade farkı mahiyetinde olduğundan, matrahın bir unsuru olarak vergilendirilmesi gerekmektedir. Buna göre, teslim veya hizmetin yapıldığı tarih ile bedelin tahsil edildiği tarih arasında ortaya çıkan lehte kur farkı için satıcı tarafından fatura düzenlenmek ve faturada gösterilen kur farkına, teslim veya hizmetin yapıldığı tarihte bu işlemler için geçerli olan oran uygulanmak suretiyle KDV hesaplanacaktır. Bedelin tahsil edildiği tarihte alıcı lehine kur farkı oluşması halinde, kur farkı tutarı üzerinden alıcı tarafından satıcıya bir fatura düzenlenerek, teslim ve hizmetin yapıldığı tarihteki oran üzerinden KDV hesaplanması gerekmektedir.”

53 DÖNEM SONU DEĞERLEMELERİ NEDENİYLE ORTAYA ÇIKAN KUR FARKLARINDA KDV
Kur farklarının KDV’ye tabi tutulabilmesi için, KDV’ye tabi bir teslim veya hizmet ifasına ilişkin olarak doğmuş olması ya da KDV’ye tabi olan bu işlemlere ilişkin bedelin geç ödenmesine bağlı olarak ortaya çıkması gerekmektedir. Döviz cinsinden olan alacak, borç, çek, senet, kasa veya bankada bulunan mevcutların VUK hükümleri gereğince her geçici vergi dönemi sonunda değerlenmesi ve değerleme sonucunda ortaya çıkacak kur farklarının ise gelir, gider veya maliyet hesaplarına intikal ettirilmesi gerekmektedir. Buna göre, değerleme sonucu ortaya çıkan kur farkları, bir teslim ve hizmetin karşılığı olarak doğmadığından KDV’ye tabi değildir. Değerleme, tamamen kanunen yapılması gereken bir zorunluluk olup, KDV’yi doğuran bir işlem değildir. Çünkü, değerleme işlemi tek taraflı bir işlem olup, bir teslim veya hizmetin karşılığı değildir. Nitekim, bu konu hakkında verilen iki Özelge’nin özeti aşağıdadır:

54 DÖNEM SONU DEĞERLEMELERİ NEDENİYLE ORTAYA ÇIKAN KUR FARKLARINDA KDV
“Ortaklarınızla ilişkili kişilerden borç para alma işleminiz finansman temini hizmeti kapsamında KDV’ye tabi olup, bedelin döviz cinsinden ifade edildiği borç işlemlerinde VUK’un değerlemeye ilişkin hükümleri uyarınca dönem sonunda yapılan değerleme nedeniyle ortaya çıkan kur farkları, alacaklıya ödenmediği sürece KDV hesaplanmayacaktır.”(MB.’nin, tarih ve sayılı Özelgesi) “Şirketin döviz cinsinden belirlenen borcunu yıl sonunda değerlemesi sırasında ortaya çıkan kur farkının KDV’ye tabi tutulmaması gerekir.” (MB.’nin, tarih ve 54/5426-7/1811 sayılı Özelgesi)

55 TEŞEKKÜRLER


"KDV İNCELEMELERİ VE DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları