Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

SÖZDEBİLİM PSEUDOSCIENCE vs SCIENCE

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "SÖZDEBİLİM PSEUDOSCIENCE vs SCIENCE"— Sunum transkripti:

1 SÖZDEBİLİM PSEUDOSCIENCE vs SCIENCE
Cevdet COŞKUN Atatürk Üniversitesi Fen Fakültesi Fizik Bölümü ERZURUM Modern çağların büyülü kavramı olan bilim insan düşüncesinde o derece merkezi bir yer edinmiştir ki gerçekte bilim olmayan düşünceler de kendilerini bilimmiş gibi gösterme gayreti içine girmişlerdir. Bilim-sözde bilim arasındaki ayrımın bilinmesi doğru bir bilimsel tutumun kazanılması için gereklidir. Peki bu büyülü kavramı nasıl tanımlayabiliriz. Pek çok tanım olmasına karşın ben şu tanımı öneriyorum.

2 Bilim Nedir? Ne Değildir?
Bilim, aklı ve duyuları kullanarak doğayı yine doğanın içindekilerle anlama çabasıdır. Bilim, tartışılmaz doğrular üreten ve bulan bir etkinlik değildir. Bilgi üretme iddiasında bulunan her etkinlik bilim değildir. Bilimsel olmayan (metafizik) bir bilgi de doğru olabilir. (Karl Popper, Paul Feyerabend) Bilim “iman edilecek” değil “istifade edilecek” bilgiler üretir. Eğer bilimsel bilgiler tartışmasız doğrular olsaydı tarihte pek çok bilimsel kuram yanlışlanmazdı. Newton mekaniği, drude modelleri, flojiston teorileri, batlamyus teorileri vs vs. Bilim iman edilecek değil istifade edilecek bilgiler üretir.

3 Sözdebilim Bilimsel görünmekle birlikte, bilimin gerektirdiği standartları taşımayan bilgi, metodoloji, inanç ve pratikler bütününe verilen addır. Sözdebilimin karakteristikleri: Kendini bilimsel olarak tanıtır. Ancak, bilimsellik koşullarını sağlayamaz. Bilimin tanımı, yöntemi ve sınırları konusundaki belirsizlikten beslenir. Kullandığı yöntem ve dayanakları, özel ve gizli olduğu iddiasıyla açıklamaz. Deneysel sonuçlar, iddiayı desteklediği müddetçe açıklanır, tersi durumlar göz ardı edilir. Eleştiriler, kişisel saldırılar olarak değerlendirilir, eleştirilere tahammül edilmez. Ürettiği bilgiler belirsiz ve muğlaktır. Mistik ve metafizik doğası sebebiyle de ilgi çekicidir. Bilimsel düşüncenin uzun ve zahmetli çabalarına karşın, sözdebilim acil ve kolay çözüm arayanların sığınacağı kolay bir yoldur. Sözdebilimde önce niyet edilir, bilimde ise önce niyet yoktur. Hiçbir ilerleme olmaz, somut bir ürüne varılmaz. Buluş önce medyaya açıklanır. İlk kez 1843 yılında kullanılmıştır ve genelde negatif bir anlama sahiptir. Sözdebilimle mücadele etmek zordur ve bazıları 21. yy biliminin sözdebilimin tehdidi altında olduğunu iddia ederler.

4 BİLİME KARŞI SÖZDEBİLİM
Olgu temelli Nesnel Tekrarlanabilir Sınanabilir Eleştirel Öndeyi gücü sağlar Kuşkuya dayalı Sözdebilim Öykü temelli Öznel ve ezoterik Yeniden üretilemez Sınama şansı vermez Sorgulanamaz Öngörüde bulunamaz İnanca dayalı Bilim kendi bulgularını çürütmeye çalışan yegane etkinliktir. Sözdebilim ise kendi bulgularına karşı bağnaz bir tarafgir olarak davranır. Eleştirel:Bir bilimsel araştırmada hataları, kusurları gizlemek veya atlamak bir yana etkin bir biçimde aranması ve başkalarının eleştirici yorumlarınınsa yakınılmak şöyle dursun istek ve sevinçle karşılanması anlayışı düşünceyi özgürleştirir. (Popper) F Bacon: İnsan katiyetten yola çıkarsa şüpheye, şüpheden yola çıkarsa katiyete varır.

5 Bilimsellik Ölçütü Problem of Demarcation
Doğrulama Yanlışlama (Verification) (Falsification) Mantıkçı pozitivistler (Schlick, Carnap) Karl R. Popper Doğrulama: Deney ve gözlem yoluyla doğruluğu kesin olarak ispatlanabilen önermeler bilimseldir. Bunun dışında kalanlar anlamsızdır. Yanlışlama: Deney ve gözlem yoluyla yanlışlanma şansı tanımayan önermeler bilimsel değildir. Yanlışlanabilirlik yanlış olma anlamına değildir. Bilimsel önermeler risk almalıdır. Ancak yanlışlanabilirlik yanlış olma anlamına gelmez. Yanlışlamaya açık olduğu halde doğru çıkan önermeler bilimseldir. Aslında Popper buna doğrulanmış da demez sadece pekiştirilmiş (corroborated) der. Yanlışlama doğru ve yanlış bilgiyi ya da anlamlı yada anlamsız bilgiyi ayrıma ölçütü değil sadece bilimsel olanla olmayanı ayırma ölçütüdür. Popper a göre bilimsel olan doğru, bilimsel olmayan yanlış anlamına gelmez. Bir zamanlar metafizik veya bilimsel olmayan bir kuram yada önerme zamanla sınanabilir bir hale gelebilir ve bilimsel olabilir (atom düşüncesi). Metafizik bir kuram sadece anlamlı değil doğru da olabilir. Ama onu sınayabilecek bir yolumuz yoksa nasıl bilimsel sayabiliriz? Mesela Popper “tanrı vardır” önermesinin doğru olabileceği halde yanlışlanma rsiki taşımadığı için bilimsel olamayacağını söyler. Çünkü Popper’e göre, tümevarım ilkesinin geçersizliği nedeniyle, kuramlar hiçbir zaman deneysel olarak doğrulanamaz. Ama yanlışlanabilir. Özellikle Einstein’ın kuramının ileri sürdüğü bir yaklaşım (güneşin yakınından geçen ışık ışınları, güneşin yerçekimi alanının etkisine girerek eğilmeye uğrarlar) 1919’da güneş tutulmasının olması sırasında doğrulanması Popper’i etkiledi. Popper’i etkileyen kuramın öndeyişinin doğru çıkması değildi. Ön-deyinin doğru çıkmaması halinde, yanlışlanmış olacak olan kuram derhal reddedilecekti. Önemli olan kuramın yanlışlanmaya açık biçimde formüle edilmesiydi. Popper, diğer kuramların (Marx, Freud, Adler) sahiplerinin hangi koşullarda kuramlarından vazgeçeceklerini belirtmediklerine dikkat çekti. Popper, hangi kuram olursa olsun belli koşullarda deneysel destek bulmanın kolay olduğunu da söylemiştir. Mesela bütün kuğuların beyaz olduğunu binlerce gözlem yaparak doğrulayamayacağımız halde bütün kuğuların beyaz olmadığı bilgisine tek bir siyah kuğu gözlemi ile ulaşabiliriz. Albert einstein: ne kadar çok destekleyici deney yaparsak yapalım benim haklı olduğumu ispat edemessiniz. Ancak tek bir deneyle benim yanlışlığımı ispatlayabilirsiniz.

6 Analitik ve Sentetik Önermeler
Analitik önerme: Yüklemi öznesi hakkında yeni bir bilgi vermez. Genellikle totolojiktirler. Yanlışlanma riski taşımazlar. Bütün babalar erkektir. Bir telin uzunluğu onun yarısının iki katıdır. Sentetik önerme: Yüklemi özneye yeni bir bilgi yükler. Yanlışlanma riski taşırlar. Bilimsel önermeler sentetiktir. Bütün metaller ısıyı iletir. Dünya Güneşin etrafında döner.

7 Bazı önermeler Dünya ya yuvarlaktır, ya da değildir. Bir bilgi vermez.
Analitiktir. Yanlışlanma riski taşımaz. A) Yağmur yağacak. B) Bugün yağmur yağacak. C) Bugün Türkiye’de yağmur yağacak. D) Bugün Erzurum’da yağmur yağacak. E) Bugün Erzurum şehir merkezinde yağmur yağacak. F) Bugün Erzurum şehir merkezinde saat 12’ de yağmur yağacak. Yanlışlanma riski artar. Bilgi verici içeriği artar.

8 Bazı sözdebilim örnekleri
Astroloji Simya Hurufilik ve Şifrecilik Ufo Gözlemleri ve Dünya Dışı Yaşamlar Freud ve Psikanalizi Marxizm ve Bilimsel Sosyalizmi Akıllı Tasarım Tabi sadece bunlar değil. Alternatif tıp tartışmaları, deprem tahminleri ile ilgili tartışmalar. Devridaim makineleri vs vs pekçok konu var. Philedelphia deneyi de bunlardan biridir.

9 Astroloji El Falı Sayı Falı Grafoloji Ruh Çağırma Burçlar
Karılan kartlar kesildikten sonra sırayla açılır. Kartların sırası başaşasğı olması ve den geleceğe ve sağlığa ilişkin kehanette bulunulur. Grafoloji kişinin el yazmasını inceleyerek onun hakkında kehanette bulunur. Sayı falı kişinin ismi veya mesleğindeki harfler sayılara çevrilerek her sayının karşılık geldiği anlama ulaşılır. En yaygın astroloji ise burçlarla ilgilidir. Bir kişinin veya şirketin vs doğum anında gökcisimlerinin konumları onun tüm hayatını belirler gibi bir anlayışa dayalıdır. Temelinde tanrı kişinin hayatındaki önemli olayları gökdinamiğine kodlamıştır inancı yatar. Astranomoi ve astroloji her ikisi de MÖ 1500 yıllarında Babiller tarafından geliştirildiler. Gezegenlerin konumlarındaki ve haraketlerindeki peryodiklik dikkatlerini çekti ve herbir konumda iken vuku bulan iyi ve kötü olaylar gezegenlerin konumlarıyla ilişkilendirildi. Günümüz burcunun temelinde ise Batlamyusun Teyrabiblos isimli eserindeki konumlar baz alınır ve güneşe göre (zodyak) burçlar belirlenir. Bi kere burçlar astrolojisi temelde dünyayı evrenin merkezine aldığı için hatalıdır. Ayrıca yaklaşık 2000 yıl önce dünyanıın dönüş eksenindeki dramatik değişim düzeltilmemiştir. Mesela 4000 yıl önce 21 mart bahar ekinoksunda güneş boğa takımyıldızındaydı 2000 yıl önce Koç bugün ise balıktadır. Ayrıca doğum anı ne zamandır? Bebeğin göründüğü doğduğu, yoksa anne akrnına düştüğü an mı baz alınamldır. Sezeryanla doğumda ne olacak? Suni döllenmede ne olacak belirsizdir. Yanlışlanması zordur. Yanlış çıkacağı zaman astrologlar hemen potansiyelin var olduğunu ama ortaya çıkmadığını söylerler. Mesela başınıza bugün kötü bir iş gelecek dendiğinde eğer bu olmuşsa haklı çıkarlar eğer gelmesse bu uyarıyı dinlediğinizden dolayı gelmedi derler. Belirsizdir kişiseldir öykü temellidir ve yanlışlanması zordur. Ayrıca evrensel değildir. Pekçok mecmuanın falları birbirini tutmaz. Ama yine de astroloji modern insan için çekiciliğini sürdürüyor.

10 Simya su hava ateş toprak Yaşlık (çözülme) Sıcaklık (genleşme)
Kuruluk (katılaşma) Soğukluk (büzülme) civa kükürt “Herşeyin herşeyde” olduğu felsefi prensibe dayalıdır (tedahül). Bu bakımdan nesnelerin cevheri değiştirilebilir. Bu Aristocu anlamda arazların değişiminden farklı bir dönüşümdür. Değişim “Filozof Taşı” denilen manevi bir faktörün tesiriyle olur. (el haceretel felasife) Civa ve kükürt erkek ve kadını temsil eder. Birlşeme ise izdivaçtır. Bu yönüyle simya insanın bizzat iç değişimi ile ilişkilidir. Astroloji simya ile ilişkilidir. Öyleki herbr metal bir gezegene karşılık gelir ve aynı simgeyle gösterilir. Öyleki bu madenler civa ve kükürtten oluşurken bu gezegnelerin etkisiyle oluşur. Madenler yeryüzünde gezegenlerin nişanlarıdır. Simyada astroloji gibi bir antik dönem bilgisine (yanlış bir bilgiye) dayalıdır. Bu inanç tüm maddelerin dört unsur ve dört keyfiyete sahip oldukları kadim inanıştır. Tüm metaller altın olmak isterler . Altın ise kemale ermiş insan ruhunu temsil eder. Bu olduktan sonra bozulma olmaz. Simyaya (madenden altın elde etmeye) İbn Sina ve Razi karşı çıkarken simya en esaslı açıklmaasını kırmızı kükürt (el kibrit el ahmer) lakablı İbn Arabide bulur. Gazali de kitabının ismini simyaı saadet koymuştur. Simya daha sonra tasavvufla ilişkilendirildi ve hermesin ilmi (tufan öncesi peygamber olan İdris as ın insanlara öğrettiği ve o günden bugüne gizli ve batın ilmi olarak elden ele geçtiği düşünüldü.) sufi şeyhi tıpkı simyacı gibi müridinin nefsinde dönüşüm yaparak onu altına yani kemale erdirir. Hatta bazı şeyhlerin nazar ederek değersiz madenleri altına çevirdiği söylenir.Şiir şöyledir: Bir nazarda tozu altına çevirenler Gözlerinin ucuyla bize nazar etseler. (Hafız) Bugün hala iran pakistan afganistan bölgelerinde simyacılar vardır. Bunlar bu bölgelerde ilimlerini kimseye öğretmezler gizli ve ezoterik olarak yürütürler. çoğu hekim olarak çalışır. Simya işlemlerinde yapılan kireçleme, damıtma arıtma eritme ve kristalleştirme işlemleri ve gereçleri modern kimyada dahi kullanıldı(lavosier bile kullandı) Nasr bu ilmin Batı tarzı bir ilim olmadığı için hep karalandığını ve hiçbir zaman içyüzüne vakıf olunamadığı konusunda ısrarcıdır. Belki gerçekten de gizli ve etkili bir ilimde olsa bizim sözdebilim tanımımıza uymaktadır.

11 Hurufilik ve Şifrecilik
Gizli ilimler adı verilen öğretiler Babil’den beri var olup aşağıdaki gibi sınıflandırılabilir: Kimiya (Simya) Limiya (Sihir) Himiya (Nefs Terbiyesi) Simiya (Vizyon Gösterme) Rimiya (Hokkabazlık) Ortak noktası bir gizeme dayalı olan bu uğraşlar kendine has terminolojileri ve yöntemleriyle vukufiyeti zor etkinlikler olarak gösterilir. Bu gizli ilimler temelde hurufilik ve şifrecilik (el-cifr) e dayalıdır. Hurufilik, Kur'an'ı Yahudi gizemciliği olan Kabalistik harf sistemiyle izah etmeye çalışan bir etkinlik olup kadim kültürlerden İslama uyarlanmıştır. Cifr ilmi ise hz Aliye dayandırılır hatta ordan Danyal peygamberin remil (kum falına) ve peryagmber hermese kadar gider. Cifr ilminde arap harflerinin karşılk geldiği sayılar üzerinden işlem yapılır. 19 mucizesi bu kabildendir. Kitabun markumun a ve onun üzerinde 19 vardıra göre. Mesela Nostradamus ( ) Fransız yazar Asırlar adını verdiği ve 16. yy Fransası hakkında öngörülerini yazdığı 1000 kıtalık şiirlerinden insanlar bu gizemli ilimleri kullanarak hala kehanetler türetmektedirler. Bazılarına göre bu beyitler şifrecilik ilmi kullanılarak dünya savaşlarını atom bombasını hitlerin yükselişini ve doğuşunu kennedylere yapılan suikastı aids hastalığını ve daha birçok şeyi çıkartmakta çok mahirdirler. Hatta 2. dünya savaşında ingilizler almanların yenileceğini yazan (kodlayan) sahte nostradamus şiirleri yazarak almanayaya sokmuşlardır. Bugün psikokinez (uzaktan etki) vs gibi hokkabazalıkların hepsinin bir aldatmaca olduğu bir şekilde ortaya konmuştur.

12 New York’ a düzenlenen saldırıların farklı iki tarih açısından ilişkilendirilmesi (Doğan Kökdemir, Başkent Üniversitesi) 1. Saldırı tarihi: 11 /9: = “September 11” yazısı 9 harf ve 2 rakamdan oluşmaktadır: 9+2+ = Eylül yılın 254. günüdür: = Eylül'den sonra yılın sonuna 111 gün kalmaktadır. 5. “Nostradamus” 11 harften oluşmaktadır. 6. “Afghanistan” 11 harften oluşmaktadır. 7. “The Pentagon” 11 harften oluşmaktadır. 8. Uçaklardan “Flight 11”de 92 kişi bulunuyordu: 9+2+=11 9. Uçaklardan “Flight 175”de 65 kişi bulunuyordu: 6+5 = ABD'nin bağımsızlık günü: 4 Temmuz'dur ve Temmuz yılın 7. ayıdır: 4+7=11. 1.13 sayısı uğursuz olarak kabul edilir. 2. 13 Eylül yılın 256. günüdür: = 13 3. Pentagon'a çarpan uçağın numarası: UA175'dir; =13 4. Flight 77'de 58 yolcu vardı: 5+8+=13. 5. İkiz kulelerde toplam 26 ülkeden çalışan vardı: 26 = 13+13 6. İkiz kulelerde toplam 104 asansör vardı; 104 = 13 x 8 7. Usame Bin Ladin ailesinin 52. çocuğudur: 52 =13 x 4 8. Saddam Hüseyin'in adında 13 harf vardır. 9. Usame Bin Ladin'in adında 13 harf vardır. 10. İkiz kuleler 415 ve 417 metre yüksekliğindeydiler: =13 x 64

13 Ufolar ve Dünya Dışı Yaşamlar
Roswell İsterisi (1947- New Mexico) Walter Haut Vakası Jaroslaw Kardeşler Vakası (1967-Michigan) Erich Von Daniken ve Tanrıların Arabaları Olağanüstü savlar olağanüstü kanıtlar gerektirir. (C. Sagan) Dünyamızın, dünya dışı yaşam biçimleri tarafından ziyaret edildiği hipotezi bugüne kadar pek çok kez ileri sürüldü. Bu iddialardan çoğu belki dikkate alınmayacak kadar zayıf da (“Ama, ben kendi gözlerimle gördüm” türü) olsa güçlü iddialar da vardır. Roswell isterisi: 8 Temmuz 1947 yılında New Mexico eyaletinin Roswell kasabası yakınlarında, ABD'nin Idaho Eyaleti'nde orman servisi için kurtarış pilotluğu yapan Kenneth Arnold'un, 25 Haziran'da kayıp bir uçağı Washington'daki Cascade Dağları üzerinde aramaya çıkışının ve tahminlere göre, 4000 m. yükseklikte saatte 1200 mil hızla giden dokuz tane disk şeklinde uçan daireler gördüğünü iddia etti. Ancak ertesi gün ABD Ordusu bu haberi yalanlayarak bunun bir araştırma balonu olduğunu iddia etti. Walter Haut Vakası Amerikalı eski bir askeri yetkili, 60 yıl önce ABD’nin New Mexico eyaletindeki Roswell askeri üssü yakınlarına düşen cismin içinde uzaylı cesetleri de bulunan bir UFO olduğunu ve bunların Amerikan ordusu tarafından gizlendiğini ölüm döşeğinde itiraf etti. O dönemde üssün halkla ilişkiler subayı olan ve birkaç yıl önce ölen Teğmen Walter Haut, ölümünden sonra açılmak üzere yazdığı mektupta, ABD ordusunun birçok teknolojiyi bu "kazada" ele geçen dünya dışı uzay mekiğinden aldığını iddia etti. Dan ve Grant kardeşler, (1967-Michigan), UFO kayıtlarının bir şaka olduğunu 9 yıl sonra itiraf ettiler. Daniken kitapları 1970 den bu yana 40 milyondan fazla satmıştır. O mısır pramitlerini, çin seddini easter islandaki stonehenge taşlarını insanoğlunn yapamayacağnı, şilideki Nazca çizgilerinin ve diğer işaretlerin kadim astronotların yön bulma amacıyla uzaylılar tarafından yapılduğını iddia eder. Burada bir mantık hilesi göze çarpar, şöyle ki: yokun delili olmaz varın delili olur. Mesela 4 yapraklı yonca vardır diyen bunu kanıtlamalıdır. Yoktur diyen nasıl kanıtlayabilir. Şimdi bilim insanları kadim astronotların dünyayı hiç ziyaret etmediğini nasıl kanıtlayabilir. Bunu ancak ettiğini iddia eden kanıtlamalıdır. Ama o bunu yapmamıştır.bu iddialar yanlışlanması zor iddialardır. Çoğu UFO tanıkları gördükleri konusunda içtendir. Teknik imkansızlıklar. E yakın yıldızdan bize gelmiş olsalar bile ışık hızıyla gitmeleri durumunda 4 sene alır. En yakın yıldız 4 ışıkyılı uzakta alfa centauridir.

14 Freud ve Psikanalizi Popper’a göre psikanalizin bilimsel olduğu iddiası, Homeros’un Olimpos tanrılarına ilişkin öykülerinden fazla değildir. İd, ego, süperego yaklaşımı, yanlışlanması güç çözümlemelerdir. İnsan davranışlarının temelinde libidonun yer aldığını iddia etmek, insanın bilişsel durumlarının bilinçdışı çözümlemelerle açıklanması, buzdağı örneği ve bilinçaltı düzeyini semptomik okumalarla (serbest çağrışım) anlama çalışmaları belli belirsiz ve sınama şansı vermeyen iddialardır. Psikalanizin bilimsel bir kuram olduğu iddiası Sartre, Wittgenstein ve Habermas tarafından da kuşkuyla karşılanmıştır. Benzer eleştiriler adlerin aşağılık komplexi kavramı için de tartışılır. Freud'un daha sonra geliştirdiği "yapısal teorisi"ne göre ego, süperego ve id zihnin bölümleridir. "İd" "ilkel arzuları" (cinsellik, saldırganlık, açlık vs.) saklayan, "süperego" içselleştirilmiş norm, ahlak ve tabuları kapsayan, ve "ego" bu iki bölümün arabulucusu ve kendilik duygusuna yol veren bölümdür. İd [değiştir] İd, doğuştan vardır ve psişik enerjinin kaynağıdır. İlkel arzular; açlık, su, dışkılama, cinsellik ve ısınma, için temel güdüler İd'de saklıdır. Freud, bu psişik enerjinin bebeğin doğuştan getirdiği biyolojik bir enerji olduğunu söyler. Libido adını verdiği bu biyolojik enerji, bebeğin büyüyüp geliştiği süreçte psişik bir enerji haline gelir. Kurama göre, bu süreç bebeğin bilinç düzeyinde değildir, bilinçdışı olarak gerçekleşir. İd, haz ilkesi (pleasure principle) ile hareket eder ve amaç bir an önce doyuma ulaşmaktır. Amaca ulaşamamak ve bu yolda engellenmek gerginliğe neden olur ve bunu yenmek için gösterilecek çabayı körükler. Freud'a göre, doyuma ulaşmak ve gerginliği azaltmak için bir yolu birincil süreç (primary process) düşüncedir. Buna göre, istenilen ve arzu edilen şey düşlenerek doyuma ulaşılır. Ego [değiştir] Ego, İd'den sonra gelişen bir diğer yapıdır. Bebeğin altıncı ayından itibaren İd'den kaynaklanarak gelişmeye başlayan Ego, bilinci ve gerçekliği temsil eder. Enerjisini İd'den alır ve aldığı bu enerjiye göre şekillenir. İd'in doyuma ulaşmak için kullandığı birincil süreç tarzı düşüncenin yerini ikincil süreç (secondary process) tarzı düşünceye bıraktığı yerdir. Düşleyerek yaşamanın mümkün olmadığını söyleyen Ego, devreye düşünme, karar verme ve planlama yetilerini sokar. İd'in sabırsızca doyum elde etme ve düşlemlerini daha gerçekçi yapıya dönüştüren Ego, gerçeklik ilkesine (reality principle) göre çalışır. Süperego [değiştir] İd ve Ego'dan sonra Süperego yapısı oluşur. Çocuk konuşmayı ve kültürü öğrenmeye başladıkça Süperego'su gelişir. Büyüme aşamalarının her birinde kültürü (babanın dilini), normları, sembolleri, kuralları, yasakları öğrenir ve içselleştirir. Vicdani yapısı gelişen çocuk, çevresi tarafından kimi zaman onaylanır, kimi zaman onaylanmaz. Bakıcıları tarafından kabul edilmeyen şeyleri farkeder ve onaylanmamaktan kaçınır. Örneğin, bakıcıları tarafından onaylanmak için yatağını ıslatmamayı öğrenir ve bundan haz duyar. Yine rüyalar, dil sürçmeleri fıkralar bunların hepsi insanın bilinçaltı düzeyini ortaya koyarlar.

15 Marxizm ve Bilimsel Sosyalizmi
Karl Marx, tıpkı doğayı yöneten fizik kanunları gibi tarihin ve toplumun da yasaları olduğunu ve bunu kendisinin bulduğunu söyler. Bu bakımdan da yaptığı şeyin Newton yada Darwin’ in yaptığıyla eşanlamlı olduğunu ve bir öğütleme içermediğini sadece betimleme içerdiğini vurgular. Bu bakımdan da bu kuram (Marxizm) kendisine göre bilimsel bir kuramdır. Devrimin işçi sınıfıyla olmasını beklemesinin amacı ise kapitalistler karşısında fakirleşen işçilerin, sınıf antagonizması sonucu, artık zincirlerinden başka kaybedecek hiçbir şeyleri olmadığında ortaya çıkmasıdır. Bu bakımdan Marxizm yanlışlanmaya elverişliği olduğu halde yanlış olduğu için bilimsel olamaz. Öte yandan Popper’ in “Adi Marksist” Marx’ın ise “Ütopyacı Komünist” dediği yığınlara göre ise Marksizm yanlışlanamaz bir teori olduğu için bilimsel olamaz. Öte yandan, Popper a göre eğer tarihin ve toplumun yasaları varsa şu ikisinden birini kabul etmeliyiz: Bu yasalar, aşkın bir güç (Tanrı) tarafından kendi amaçları için belirlenmiş olmalıdır ya da içkin bir tinsel güç (yaşama isteği) tarafından belirlenmelidir ki bunların ikisi de metafizik önermeler olup yanlışlanamaz bu bakımdan da bilimsel olamazlar. Tarihin ve toplumun yasaları olduğunu ve bunların bilinmesi durumunda toplumsal kehanetde bulunmanın mümkün olduğunu söyleyen tarihsici (historicist) bir Marxist söylemdense, tarihe ve topluma akıl ve bilimin değil de akıldışılığın ve tutkulu insan doğasının yön verdiğini söyleyen Adornocu yaklaşım daha gerçekçi görünüyor. Ancak Marxist öngörüye göre komünizm ancak gelişmiş kapitalist toplumlardan evrimleşebilirken Doğu Avrupa’ nın komünizme girişi bu öngörüyü yanlışlamıştır. Yine Çin, Rus ve Küba devrimleri endüstri proleteryası eliyle değilde çiftçiler eliyle başarılmıştır. Oysa endüstri proleryasının en güçlü olduğu ve kendisinin de bir devrim beklediği İngilterede bu geçiş hiç yaşanmamıştır. Oysa komünist ideolojiye geçiş çoğu zaman halk hareketleri biçiminde olmamış genellikle askeri (çoğu zaman da işgalci) hareketlerle ve zorla olmuştur. Çünkü bunlar her haberde yada olayda kendi fikrilerinin güçlendiğine inanırlar ve insanı ve dünyayı ekonomik parametrelerin ve üretim araçlarının ve biçiminin belirlediğine inanırlar. Yanlışlanma durumuna yaklaştıklarında ise ad hoc (belirli bir amaç için) yani yama hipotezlerle görüntüyü kurtarmaya çalışırlar.

16 Evrim Teorisi ve Akıllı Tasarım
Bu teorilerin ikisi de birbirilerini bilimsel olmamakla suçlayan alternatif kuramlardır. 1) Evrimleşme: Tüm organizmalar hemen her alanda basit ya da daha ilkel canlı bir form ya da formlardan evrimleşerek oluşmuştur.     2) Varolma savaşımı: Canlılarda üreme, sınırlı çevre ve beslenme olanaklarını aştığından, bireyler arasında yarışma, dahası varolma savaşımı kaçınılmazdır .     3) Varyasyonlar: Aynı türü oluşturan bireyler bile tekdüze değildir; özelliklerinde çeşitli bakımlardan yapısal farklar taşırlar. En önemlilerini mutasyonların oluşturduğu bu farklar olumlu ya da olumsuz yönden çevre koşullarına uyumu etkileyici nitelikte olabilir.     4) Doğal seleksiyon: Varolma savaşımında çevreye uyum sağlamada yetersiz kalan bireyler ayıklanır, üstünlük kuranlar çoğalmayı sürdürür; öylece, uzun sürede daha yetkin, daha karmaşık türlere yol açılmış olur. Evrenin ve içerisindeki canlıların doğal seçilim ve rastlantısal mutasyonlar gibi bilinçsiz doğal süreçlerle oluşamayacağını, bu nedenle zeki ve bilinçli bir varlık tarafından tasarlandığını iddia eden bir görüş. Akıllı Tasarım argümanı, tüm canlı organizmaların "aşağı yukarı günümüzdeki halleri ile" bir "akıllı tasarımcı" tarafından tasarlandığını iddia eder. AT savunucuları arasında genel olarak iki kol olduğu söylenebilir. Bunlardan ilki yaratılışçılığa yakın olan ve türlerin ortak bir atadan gelmediğini savunan kısımdır. Akıllı tasarım savunucularının büyük kısmını bunlar oluşturur. Diğer kol ise evrimin var olduğunu ve ortak atayı savunan fakat yaratılıştan sonraki bu süreçlerin ve evrendeki diğer tüm süreçlerin belirlenmiş bir şekilde bir tasarımcı tarafından yönlendirildiğini savunan gruptur. Önden yüklemeli evrim bu tür bir görüştür. Bir de tartışmalı bir konu daha var. Evrim düşüncesi. Hem bu kuram hem de bunun karşıtı olan intelligent design birbirini bilimsel olmamakla suçlarlar. Bu çok ilginç bir durum ortaya koyar. Tıpkı dna yı bulan watson ve crick gibi bilim adamları evrim düşüncesinin bilimsel olup olmadığı konusunda öznel değerlerinden kuvvetle etkilenirler. Bilim tarihinde bunun kadar hiçbir kuram tartışmalı olmamıştır. Darwin zamanında evrenin başlangıcı için incilden hareketle MÖ 4000 gibi bir tarih veriliyordu. Bu ise darwin in fikrini ileri sürmesini zorlaştırıyordu. Hatta Kelvin bile 1000 milyon yıldan fazla olamayacağını söyledi. Darwin için bu bile yeterli değildi ancak o evrim fikrini yine ortaya attı. Radyoaktivite ile milyar yıllık dünya fikri ortaya çıktığında (Darwin den sonra) darwinizme rağbet arttı. Tarihçe : Tasarım kuramının temelleri ilk olarak 1802 yılında İngiliz Anglikan din adamı William Paley tarafından ortaya atılmıştır. Paley, Yerde bir cep saati bulursanız, daha önce hiç böyle bir şey görmemiş olsanız bile onun zeki bir varlık tarafından yapıldığını hemen anlardınız. diyordu.[9]. Paley aynı şeyin doğa için de geçerli olduğunu düşünüyordu. Ona göre doğanın karmaşıklığı tasarımının kanıtıydı. Akıllı tasarımın en yaygın kullanılan kavramlarından biri indirgenemez karmaşıklıktır. Bu kavram AT'nin önde gelen isimlerinden Michael J. Behe tarafından "her biri temel işleve katkıda bulunan, birbiriyle etkileşim halinde olan, iyi eşleşmiş çeşitli parçalardan oluşan ve bu parçalardan herhangi birinin çıkarılmasıyla işlevini gerçekleştiremez hale gelecek tek bir sistemi" ifade etmek için icad edilmiştir. Akıllı tasarım doğada bu tür sistemler bulunduğunu ve bu sistemlerin kademe kademe doğal süreçlerle oluşamayacağını çünkü daha basit bir sisteme indirgenemeyeceğini iddia eder. Fakat bu güne kadar öne sürülen tüm örneklerin indirgenebilir oldugu bilimsel çalışmalarla gösterilmiştir. Richard Dawkins'in "Kör Saatçi" kitabı tamamen bu konuya odaklanmıştır ve karmaşıklığın nasıl daha basite inergenebileceğini gösteren pek çok örnek içermektedir. İndiregenebildiği gözlenenen bazı örnekler şunlardır:[10] Uçma işlevini yerine getiremeyen yarı-kanatların, yüksekten atlarken düşüşü yavaşlatma özelliğinin olması. Özellikle sadece ağaçların üzerinde yaşayan ve toprak tabanının kendileri için tehlike arz ettiği canlılarda, bu özellik hayati bir öneme sahiptir ve ağaçtan ağaca atlamaya olanak sağlar. Renkleri veya şekilleri ayırt edemeyen farklı gözlerin varlığı. Bu gözler daha ilkeldir ve algı dereceleri çok düşüktür. Buna rağmen hareketleri görebilmeye ve bunlardan kaçabilmeye olanak sağlar. Bilimsellik tartışmaları [değiştir] Bilim camiasına göre ise akıllı tasarım, doğal seçilim konusundaki temel bir yanlış anlamaya dayanır ve birçok canlının evrimsel tarihindeki öncül[12] sistemlerin varlığını inkar ettiğini savunur.[6] Hiçbir şekilde deneysel bulgulara dayanmaz ve dolayısıyla bilimsel değildir.[6] Bilimsel camianın çok büyük bir çoğunluğu[13] akıllı tasarımı bilimsel olmayan, sözdebilim [14][15] veya çöp bilim[16][17] olarak görmektedir. Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi gibi sayısız bilimsel birlik, hayatın kökenine dair akıllı tasarım ve diğer tüm ilahi müdahele iddialarının, deneysel olarak test edilecemeyecekleri, hiçbir tahminde bulunamayacakları ve kendi yeni hipotezlerini yaratamayacakları için bilim olmadığını belirtmiştir.[18] Akıllı tasarımı savunanlar bu görüşe katılmaz ve akıllı tasarımın iddialarının test edilebilir olduğunu savunurlar. Hakim bilimsel görüşbirliğine göre, AT savunucuları bugüne kadar geçerli bir test, öngörü ya da yanlışlanabilir bir hipotez ortaya atamamışlardır. Fakat AT kuramına karşı çıkan bazı bilim insanları AT kuramının iddialarını bilimsel kabul ederek çürütme amaçlı bilimsel savlar ortaya koymuşlardır. [19] Buna karşın tartışmalar hala sürmektedir. Her ne kadar bilim insanlarının tamamına yakını Akıllı tasarımın bilimsel olmadığını belirtseler de Karl Popper, Ludwig Wittgenstein gibi bazı bilim felsefecileri de evrim kuramına bilimsellik yönünden eleştiriler getirmişlerdir.[kaynak belirtilmeli] Darwinciliğe bilim felsefesi açısından yöneltilen eleştiriyi ise kısaca şöyle belirtebiliriz:     Darwincilik bilimsel bir kuram olmaktan çok metafiziksel bir öğretidir. Bilimselliğin asal ölçütü olgusal yoklanabilirliktir. Oysa Darwinciliğin öyle bir teste elverdiği söylenemez. Başka bir deyişle Darwinciliği doğrulayan pek çok olgusal veriler gösterilebilir, gösterilmiştir de. Ama bilimselliğin ölçütü doğrulanmaya değil yanlışlanmaya elverişliliktir. Darwinciler kuramlarının hangi olası gözlem sonuçlarıyla yanlışlanabileceğini ortaya koymuş değillerdir..     Çağımızın seçkin bilim felsefecisi Karl Popper'in dile getirdiği bu eleştiriye tümüyle katılmaya olanak yoktur. Evrim kuramının olgusal yoklanmaya yeterince elvermediği doğru olsa bile metafiziksel olduğu, yerinde bir niteleme değildir. Kendisinin de belirttiği gibi evrim kuramı pek çok yönden paha biçilmez değerde bir dizgedir. "Bu kuram olmasaydı," diyor Popper, "Darwin'den sonra hızla artan bilgi birikimimizde hangi düzeyde kalırdık bilmiyorum... Kuram gerçi metafizikseldir, ama somut ve pratik birçok araştırmaya tuttuğu ışık göz önüne alındığında büyük değeri yadsınamaz. Yeni bir çevreye uyum sağlama konusunu incelemeye olanak vermekte, uyum kurma düzeneğine ışık tutmakta, dahası, evrim sürecinin dayandığı düzeneği anlamamızı sağlamaktadır. Üstelik, tüm bu işlevler bakımından Darwincilik sahip olduğumuz tek inandırıcı kuramdır... Kuramın nerdeyse evrensel boyutlara ulaşan saygınlığının nedeni de budur."

17 “Bilimi, sözdebilimden ayırmak zordur”
SONUÇ “Bilimi, sözdebilimden ayırmak zordur”

18 Kaynaklar Charles Wynn, Arthur Wiggins, Yanlış Yönde Kuantum Sıçramalar, Tübitak Yayınları Bryan Magee, Karl Popper’ ın Bilim Felsefesi ve Siyaset Kuramı, Remzi Yayınları Karl R. Popper, Açık Toplum ve Düşmanları, Remzi Yayınları Hilmi Yavuz, Felsefe Yazıları, Boyut Yayınları S. Hüseyin Nasr, İslam ve İlim, İnsan Yayınları Gökhan Tok, Bilim Teknik Dergisi (2007),475 M. Oğuz Güç, Sözdebilim Seminer Notları Doğan Kökdemir, Sahte Bilimlerin Çekiciliği Altında Bilimsel Araştırma ve Eleştirel Düşünme Özgen Ersan, Sahte Bilim üzerine konuşmalar


"SÖZDEBİLİM PSEUDOSCIENCE vs SCIENCE" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları