Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

DÖNEM SONU ISLEMLERİNİN

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "DÖNEM SONU ISLEMLERİNİN"— Sunum transkripti:

1 DÖNEM SONU ISLEMLERİNİN
VERGİSEL BOYUTU Sinan AYDIN Yeminli Mali Müşavir TÜRMOB Yönetim Kurulu Üyesi

2 ENVANTER nedir..? Türk Ticaret Kanunu’nun 73. maddesinde envanter çıkarmak; saymak, ölçmek, tartmak ve değerlendirmek suretiyle, bilanço günündeki, mevcutları, alacakları ve borçları, kesin bir şekilde ve detaylı olarak tespit etmek olduğu; bir bütün olarakda, mevcutları, alacakları ve borçları ve işletmeye dahil iktisadi kıymetleri ifade ettiği belirtilmiştir. Vergi Usul Kanunu’nun 186. maddesinde ise, envanter çıkarmanın, bilanço günündeki mevcutları, alacakları ve borçları saymak, ölçmek, tartmak ve değerlemek suretiyle kesin bir şekilde ve müfredatlı olarak tespit etmek olduğu; şu kadar ki ticari teamüle göre tartılması, sayılması ve ölçülmesi mutad olmayan malların değerinin tahminen tespit olunacağı, mevcutlar, alacaklar ve borçlar işletmeye dahil iktisadi kıymetleri ifade edeceği hüküm altına alınmıştır.

3 ENVANTER ve BİLANÇO GÜNÜ nedir..?
Envanter, muhasebe kayıtlarının doğruluğunu ölçmek için, muhasebe dışında, defter kayıtlarında rakamsal olarak görünen mevcutların, borç ve alacakların fiilen tespiti ve değerlenmesi suretiyle kontrolüdür. Yani, muhasebe kayıtlarıyla, fiili ve gerçek durum arasındaki farkın tespitidir. Bilanço günü ise, envanter ve bilançoların düzenlendiği hesap döneminin son gününü ifade etmektedir. (Örneğin, 31.Aralık dönem kapamaları, hesapların geçici olarak kapatıldığı her bir Geçici Vergi Dönemi, işi bırakma nedeniyle yapılan kapama işlemleri, tasfiyeye giriş, nev’i değişikliği v.b. hesap kapama dönemlerinin her biri ayrı bir envanter ve bilanço dönemidir..)

4 ENVANTER İŞLEMLERİ ŞU SIRA İLE YAPILIR
Muhasebe dışı envanterin yapılarak iktisadi kıymetlerin gerçek durumunun tespit edilmesi, Muhasebe dışı envanter sonuçları ile genel geçici mizandaki hesap kalanlarının karşılaştırılıp, farkların tespit edilmesi, Farkların nedenlerine göre gerekli düzenleyici/düzeltme kayıtları ile, devir kayıtlarının yapılarak, muhasebe içi envanterin tamamlanması, Kesin mizanın düzenlenmesi, Envanter sonuçlarını yansıtan mali tabloların düzenlenmesi.

5 DEĞERLEMENİN TANIMI Kazancın tespitini öz sermaye mukayesesine bağlayan sistemlerde vergi matrahı, dönem sonu ve dönem başında işletmeye dahil iktisadi kıymetlerin değerleri esas alınmak suretiyle tespit edilir. Bu nedenle, Değerleme, muhasebe dışı envanterin fiziki sayımdan sonraki ikinci aşamasını oluşturur ve fiziki sayımları yapılmış olan iktisadi kıymetlerin bilanço günündeki parasal kıymetlerinin belirlenmesidir.

6 DEĞERLEMENİN TANIMI Vergi Usul Kanunu’nun 258. maddesinde, değerleme, vergi matrahlarının hesaplanması ile ilgili iktisadi kıymetlerin takdir ve tespiti şeklinde tanımlanmış ve aynı Kanunun 259. maddesinde; “Değerlemede, iktisadi kıymetlerin vergi kanunlarında gösterilen gün ve zamanlarda haiz oldukları kıymetler esas tutulur.” ifadesine yer verilmiştir. Vergi Usul Kanunu’nun 258 ve izleyen maddelerinde, bilançoda yer alan aktif ve pasif kıymetlerin ne şekilde değerleneceği, her bir iktisadi kıymet açısından ayrı ayrı belirtilmiştir.

7 DEĞERLEME ÖLÇÜLERİ Maliyet bedeli: Gayrimenkuller, Demirbaş eşya, Özel maliyet bedeli, Zirai mahsuller, Emtia, Taşıtlar Borsa rayici: Yabancı paralar, Devlet tahvili ve Hazine bonoları Tasarruf değeri: Alacak ve borç senetleri reeskontu Mukayyet değer: Senetsiz alacak ve borçlar, Reeskont yapılmayan senetli alacak ve borçlar, İlk tesis ve taazzuv giderleri, peştemallıklar, Karşılıklar İtibari değer: Kasa Vergi değeri: Bina ve araziler Rayiç bedel: Ver.İn.V.K’nun 10/c maddesinde yer alan menkul kıymetler, Emsal bedeli ve ücreti: Ortalama Fiyat Esası / Maliyet Bedeli Esası / Takdir Esası Alış Bedeli: Hisse senetleri, bir kısım yatırım fonları katılma belgeleri. 7 7

8 HESAP TÜRLERİ İTİBARİYLE DÖNEM SONU DEĞERLEME İŞLEMLERİ

9 KASA HESABI Kasa hesabı, daima borç bakiyesi verir veya sıfır olur. Hiçbir şekilde alacak bakiyesi vermemesi gerekir. Kasa hesabının alacak bakiyesi vermesi; muhasebe işlemlerinde hata olduğunu gösterir. Kasa hesabı alacak bakiyesi verir ve bununla birlikte muhasebe işlemlerinin doğru olduğu iddia edilir ise, bu durum, ya gelirlerin gizlendiği, ya da gerçek dışı ödemelerin sanki yapılmış gibi kayıtlara intikal ettirildiği anlamına gelir ki, bu da V.U.K.’nun 30/4. maddesine göre re’sen takdir nedeni olup, cezalı tarhiyata yol açabilir.

10 KASA HESABI Dönem sonu kasa bakiyesinin çok büyük meblağlarda olması halinde bu paranın kasada olamayacağı, ortaklar tarafından kullanılmış olduğu gerekçesiyle örtülü kazanç dağıtımı sayılarak cezalı tarhiyata muhatap olunabilir. Bu nedenle dönem sonu kasa bakiyesinin işletmenin büyüklüğüne iş hacmine ve kasa işlemlerinin yoğunluğuna uygun bir rakam olması gerekir. Kasada mevcut yabancı paralar efektif alış kuru ile değerlenir. Döviz cinsinden değerleme farkları olumlu ise, kambiyo karı olarak; olumsuz farklar ise kambiyo zararı olarak dönem matrahının tespitinde dikkate alınır.

11 BANKALAR HESABI * Bilanço gününde, yurt içi ve yurt dışı bankalarda bulunan; TL cinsinden vadesiz hesaplar Mukayyet Değer ile, Döviz cinsinden vadesiz hesaplar ise Döviz Alış Kuru ile değerlenir. * Envanter günü, muhasebe kayıtları ile banka ekstrelerinin uyumu sağlanmalıdır. Farklılık oluşursa, nedeni tespit edilerek gerekli düzeltme kayıtları yapılmalıdır. * Bankalardaki dövizli mevcutların Döviz Alış Kuru ile yapılacak değerlemesinde, oluşacak olumlu kur farkları Kambiyo Karı olarak, olumsuz kur farkları ise Kambiyo Zararı olarak dönem matrahının tespitinde dikkate alınacaktır.

12 GAYRİMENKULLERDE DEĞERLEME
Vergi Usul Kanunu’nun 269. maddesine göre, gayrimenkuller ile, aşağıda yazılı iktisadi kıymetler maliyet bedeli ile değerlenir: Bütünleyici parça ve eklenti, (Mütemmüm cüz ve teferruatlar), Tesisat ve makineler, Gemiler ve diğer taşıtlar, Gayrimaddi haklar.

13 GAYRIMENKULLERDE DEĞERLEME
Satın Alma Bedeline Eklenmesi Zorunlu Giderler: Makine ve tesisatta gümrük vergileri, nakliye ve montaj giderleri, Mevcut bir binanın satın alınarak yıkılmasından ve arsanın tesviyesinden doğan giderler. Satın Alma Bedeline Eklenmesi İhtiyari Olan Giderler : Noter, mahkeme, kıymet takdiri, komisyon giderleri, Tapu harcı ve özel tüketim vergileri. K.D.V.Kanunun 30 ve 58. maddeleri bir arada değerlendirildiğinde, binek otomobil alımında ödenen K.D.V.nin indirimi mümkün değildir, bu nedenle de gider veya maliyet yazılması gerekmektedir.

14 GAYRİMENKULLERDE MALİYET BEDELİNİN ARTMASI
Vergi Usul Kanunu’nun 272. maddesine göre; normal bakım, tamir ve temizleme giderleri dışında, gayrimenkulü genişletmek veya iktisadi kıymetini devamlı olarak artırmak amacıyla yapılan giderler, gayrimenkulün maliyet bedeline eklenir. Örneğin, bir otobüsün kasa veya motorunun tamamen değişmesi, bir kamyonun yük kapasitesinin teknik olarak artırılması, ahşap bir binanın kagir hale getirilmesi, bir binaya yeni bir kat ilavesi v.b. gibi giderlerin maliyete eklenmesi gerekir. Bununla birlikte, binanın kiremitlerinin onarılması, kırılan camların değiştirilmesi, binanın boyanması, araç lastiklerinin değişmesi, araçta normal boyutta parça değiştirilmesi v.b. Gibi giderler ise, iktisadi kıymetin değerini sürekli olarak artıran türde giderler olmadığından doğrudan gider yazılabilir.

15 ÖZEL MALİYET BEDELİ Özel maliyet bedeli, bir gayrımenkülün kiralanması durumunda doğabilir. Kiralanan bir gayrımenkulle iligili olarak yapılan bir harcamanın özel maliyet bedeli olarak değerlendirilmesi için şu şartların sağlanmış olması gerekmektedir: Gayrimenkul başkasına ait olmalı ve kiralanmış olmalıdır. Harcamalar kiracı tarafından yapılmış olmalıdır. Yapılan harcamalar; normal tamir, bakım ve temizleme giderleri dışında gayrimenkulü genişletmek veya iktisadi kıymetini devamlı olarak artırmak amacıyla yapılmış olmalıdır. Başka bir deyişle, yapılan harcama gayrimenkulun maliyet bedeline eklenmesi gereken türden olmalıdır.

16 ÖZEL MALİYET BEDELİNİN İTFASI
Özel maliyet bedellerinin itfası, Vergi Usul Kanunu’nun 327. maddesinde düzenlenmiştir: “Gayrimenkullerin, elektrik üretim ve dağıtım varlıklarının ve gemilerin iktisadî kıymetlerini artıran özel maliyet bedelleri, kira veya işletme hakkı süresine göre eşit yüzdelerle itfa edilir. Kira veya işletme hakkı süresi dolmadan, kiralanan veya işletme hakkı alınan şeyin boşaltılması veya işletme hakkının herhangi bir sebepten sona ermesi halinde, henüz itfa edilmemiş olan giderler, boşaltma veya hakkın sona erdiği yılda bir defada gider yazılır.”

17 ÖZEL MALİYET BEDELİNİN İTFASI
“Kira süresi” ifadesinden, özel maliyet harcamasının yapıldığı tarihten itibaren, kira süresinin sonuna kadar olan kısmın anlaşılması gerekir. Örneğin, dört yıllığına kiralanmış bir gayrimenkul için kira süresinin ikinci yılında yapılan bir özel maliyet harcaması, kalan süre içerisinde, yani üç yılda amortisman ayrılmak suretiyle itfa edilecektir.

18 ÇALINAN MAKİNE VE TEÇHİZATIN DURUMU
Çalınan veya kaybolan kıymetlerin alış veya maliyet bedelinin gider yazılabileceğine ilişkin olarak, GVK’da ve KVK’da herhangi bir düzenleme yer almamaktadır. (Çünkü bu durum, sermayede meydana gelen bir azalma kabul edilemektedir). Bu nedenle, çalınan iktisadi kıymetin alış veya maliyet bedelinin, kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün değildir. Çalınan amortismana tabi iktisadi kıymetler için fevkalade amortisman uygulanması da mümkün değildir. (Doğal afet, cebri çalışma, yeni icat gibi nedenlerle uygulanabilir). Çalınan iktisadi kıymet bedelinin kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınması, KKEG hesabına borç, ilgili sabit kıymet veya demirbaş hesabına ise alacak kaydedilmek suretiyle muhasebeleştirilmesi gerekmektedir. Ancak çalınan kıymet sigortalıysa ve sigortadan tazminat alınırsa, ya alınan tazminat doğrudan gelir kaydedilir; veya çalınan kıymetin maliyet bedeliyle karşılaştırılır, tazminat az ise aradaki fark gider yazılmaz; tazminat fazlalığı varsa, aradaki fark gelir yazılır.

19 SABİT KIYMET ALIMI VE YATIRIMLAR DOLAYISIYLA DOĞAN KREDİ FAİZLERİNİN VE KUR FARKLARININ DURUMU
163 sıra numaralı VUK Genel Tebliği ile; Yatırımların finansmanında kullanılan kredilere ilişkin faiz giderleri ile, yurt dışından döviz kredisi ile sabit kıymet ithal edilmesi nedeniyle ortaya çıkan kur farklarının, aktifleştirme tarihine (31 Aralık) kadar olan kısmının maliyete intikal ettirilmesi; aktifleştirildikten sonraki döneme ilişkin olanların ise seçimlik hak olarak doğrudan gider yazılması veya maliyete intikal ettirilmek suretiyle amortismana tabi tutulması gerekmektedir. 334 sıra numaralı VUK Genel Tebliğine göre ise; Kurlarda meydana gelen düşüş nedeniyle lehe oluşan kur farklarının da, aktifleştirme işleminin gerçekleştiği dönemin sonuna kadar oluşan kısmının maliyetten düşülmesi; aktifleştirildikten sonraki döneme ilişkin olanların ise kambiyo geliri olarak değerlendirilmesi veya maliyetten düşülmek suretiyle kalan tutar üzerinden amortismana tabi tutulması gerekecektir. (Ayrıca, daha sonraki dönemlerde, seçimlik olarak hangi hak kullanılmışsa o yönteme göre işlem yapılmasına devam edilecektir.) 19 19

20 AMORTİSMANLAR AMORTİSMAN AYIRMA ŞARTLARI
İktisadi Kıymetin İşletmenin Envanterine Dahil Olması, ve kullanıma hazır halde bulunması, İşletmede Bir Yıldan Fazla Kullanılabilir olması, İktisadi Kıymetin Yıpranma, Aşınma ve Değerden Düşmeye Maruz Bulunması. Değerinin (2010 yılı için) 680 TL.yi aşması.

21 AMORTİSMANLARDA ÖZELLİKLİ DURUMLAR
Sabit kıymetlerin daha önceki maliki tarafından tamamen veya kısmen amorti edilmiş olması, bu kıymetlerin maliyet bedeli üzerinden amortisman hesaplanmasına engel teşkil etmez. Ticari amaçla kullanılan taşıtlar için alınan lastiklerin sektörel ömrü bir yıldan az görülüyorsa, doğrudan gider yazılabilir. (VUK GT 345) Herhangi bir yıl ayrılmayan veya ilk uygulanan orandan daha düşük oranda uygulanan amortismanlar için, amortisman süreleri uzamaz. Ödeme kaydedici cihazlar, bir defada gider yazılabilir. (3100 SK m.7) Plakası, faturasının alındığı veya aracın işletmeye fiilen girdiği tarihten sonra çıkan araçların amortismanı, faturanın alındığı veya aracın işletmeye fiilen girdiği tarihten itibaren ayrılabilir. (VUK GT 365)

22 NORMAL AMORTİSMAN YÖNTEMİ (01. 01
NORMAL AMORTİSMAN YÖNTEMİ ( Tarihinden Sonra Aktife Giren İktisadi Kıymetler İçin Normal Amortisman Yöntemi) tarihinden itibaren satın alınan ATİK ler için, 333 ve 339 Seri No.lu ve diğer ilgili VUK Genel tebliğlerinde yer alan Faydalı Ömür Süreleri ve amortisman oranlarına göre amortisman uygulanacaktır. ATİK, birden fazla sektörde veya birden fazla ürünün imalatında kullanılıyor ise, en yüksek faydalı ömüre ve en düşük amortisman süresine tabi olacaktır. (VUK GT 339)

23 FEVKALADE AMORTİSMAN Vergi Usul Kanunu’nun 317. maddesinde, amortismana tabi olan menkul, gayrimenkul ve haklardan; Yangın, deprem, su basması gibi afetler sonucunda değerini tamamen veya kısmen kaybedenlerin, Yeni icatlar dolayısıyla teknik verim ve kıymetleri düşerek tamamen veya kısmen kullanılmaz bir hale gelenlerin, Cebri çalışmaya tabi tutuldukları için normalden fazla aşınma ve yıpranmaya maruz kalanların, mükelleflerin müracaatları üzerine ve ilgili bakanlıkların mütalaası alınmak suretiyle, Maliye Bakanlığınca her işletme için işin mahiyetine göre ayrı ayrı belli edilen “fevkalade ekonomik ve teknik amortisman nispetleri” ile amortismana tabi tutulacağı hüküm altına alınmıştır.

24 FEVKALADE AMORTİSMAN Meydana gelen afet sonucunda, sigortadan tazminat alınması halinde, hasar ister tam, ister kısmi olsun, sabit kıymetteki değer kaybı fevkalade amortisman yolu ile zarar yazılır. Alınan sigorta tazminatı ayrıca kara intikal ettirilir. Sigorta tazminatı, zarar tutarından düşülmek suretiyle, ayrılacak amortisman miktarı azaltılamaz. Fevkalade amortisman uygulanan dönemde, ayrıca normal amortisman uygulanmaz. ATİK, doğal afet nedeniyle bütünüyle değer kaybetmiş ise, kalan değerin tamamı fevkalade amortisman yoluyla gider yazılabilir. (Ancak bunun için Takdir Komisyonundan bu yönde karar alınması zorunludur.)

25 KIST AMORTİSMAN Vergi Usul Kanunu'nun 320. maddesine göre, işletmelere ait binek otomobiller için, aktife girdiği ilk hesap döneminde, aktife girdiği tarihten, dönem sonuna kadar olan süre dikkate alınarak (kıst dönem) amortisman ayrılması esası getirilmiştir. Bu hükme göre, kıst amortisman uygulaması yalnızca işletmelerin aktifinde kayıtlı binek otomobillere münhasır olup, binek otomobiller dışında kalan amortismana tabi diğer iktisadi kıymetler için aktife alındıkları yılda tam amortisman ayrılacaktır. Bu hesaplamada, kıymetin aktife girdiği ay kesri tam sayılacaktır. Amortisman ayrılmayan süreye isabet eden bakiye kısım ise, son yılda ayrılacak amortisman tutarına ilave edilmek suretiyle itfa edilecektir.

26 AMORTİSMANDA SÜRE Gayrimenkullerde Maliyet Artırıcı Giderlerin İtfası
Gayrimenkulün kullanma ömrünü uzatıcı nitelikteki giderlerin, asıl gayrimenkulün itfa süresi ile eşit sürede, aktifleştirildikleri ilk yıldan başlayarak itfa edilmeleri gerekmektedir. Gayrimenkulun fonksiyonunu artırıcı giderlerin ise asıl gayrimenkulun kalan itfa süresi içinde itfa edilmesi gerekmektedir.

27 ATİK SİGORTA TAZMİNATI
Vergi Usul Kanunu’nun 329. maddesine göre; yangın, deprem, sel, su basması gibi afetler yüzünden tamamen veya kısmen ziyaa uğrayan amortismana tabi iktisadi kıymetler için alınan sigorta tazminatı, bunların değerinden (amortismanlı olanlarda ayrılmış olan amortisman çıktıktan sonra kalan değerden) fazla veya eksik olduğu takdirde, bu farkın kar veya zarar hesabına geçirilmesi gerekmektedir.

28 YENİLEME FONU VUK m. 328/4 e göre, işletmeye dahil ATİK’lerin gerektiğinde yenilenebilmesi için, bu ATİK’lerin satış karları veya sigorta tazminatlarından ayrılan karşılıklar, bilanço pasifinde (daha sonra alınacak aynı mahiyetteki ATİK’lerin yenilenmesinde kullanılmak üzere) 3 yıl süre ile bekletilir. Uygulama koşulları şöyledir: Yenileme Fonu Ayrılabilmesi İçin Bilanço Esasına Göre Defter Tutulmalıdır, Sadece Amortismana Tabi İktisadi Kıymetler İçin Ayrılabilir, Yenilemenin Zorunlu Olması, ya da Yenileme Konusunda Karar Alınıp Teşebbüse Geçilmesi gerekir, Satılan İktisadi Kıymet ile Yeni Alınan İktisadi Kıymet Aynı Nitelikte Olmalıdır.

29 YENİLEME FONU (Örnek) Birikmiş amortismanı TL ve kayıtlı maliyet bedeli TL olan bir iktisadi kıymet tarihinde TL’ye satılmıştır. Bu satıştan doğan (15.000– =) TL tutarındaki kar yenileme fonuna alınmıştır. Aynı yıl içinde TL’ye aynı nitelikteki yeni bir iktisadi kıymet satın alınmıştır. Yeni alınan iktisadi kıymetin amortisman oranı %20’dir. Normal amortisman usulünde, yeni alınan iktisadi kıymetin 2010 hesap dönemi amortismanı ( x %20 =) TL olacaktır. Bu tutarın tamamı aynı yıl yenileme fonuna mahsup edilecektir hesap döneminde hesaplanacak TL tutarındaki amortismanın (7.000 – =) TL tutarındaki kısmı yenileme fonuna mahsup edilecek ve kalan TL tutarındaki kısım ise o dönemin amortisman gideri olarak kayıtlara intikal ettirilecektir. Sonraki yıllarda normal amortisman uygulamasına devam edilecektir.

30 YENİLEME FONU (3 YILLIK SÜRE SORUNU)
1. Görüş: Üç yılın hesabında, satışın yapıldığı yılın da dikkate alınması gerekmektedir (Bakanlık Görüşü). 2. Görüş: Üç yıllık süreden üç hesap döneminin değil, üç yıl pasifte bekletilmenin anlaşılması gerekmektedir. Bu görüşe göre, satış tarihinden sonraki üç tam yıllık sürenin geçmesi beklenmelidir. (Danıştay’ın bu yönde kararları vardır). 3. Görüş: Vergi Usul Kanunu’nun sürelerin hesaplanması ile ilgili 18. maddesinden hareket edilmelidir. Buna göre, sürenin sabit kıymetin satıldığı günü izleyen günden başlaması ve üç yıl sonra satışa tekabül eden günün akşamı bitmesi gerekmektedir.

31 İLK TESİS ve TAAZZUV (Kuruluş ve Örgütlenme) GİDERLERİ
Kurumun tesis olunması, yeni bir şube açılması veya işlerin devamlı bir şekilde genişletilmesi için yapılan ve karşılığında maddi bir kıymet iktisap olunmayan giderlerdir. Bu giderler ister aktifleştirilir, istenirse de doğrudan gider yazılabilir. Örnek: Şirket sözleşmesinin hazırlanmasına ilişkin giderler, tescil giderleri, kuruluşla ilgili damga vergisi ve harçlar, piyasa araştırma, proje fizibilite giderleri, genel kurul toplantı giderleri, kuruluşla ilgili seyahat giderleri, kuruluşla ilgili ilan, reklam giderleri, hisse senedi basım ve ihraç giderleri, mahkeme ve noter giderleri, kuruluşa kadarki genel idare giderleri v.b. gibi).

32 PEŞTEMALLIKLAR Bir işletmenin devir alınması sırasında, içinde bulunan mallar, demirbaşlar, işletmeyle birlikte alınan gayrı maddi hakların dışında kalacak şekilde, işletmenin kuruluş yerinin iyi olması, işletmenin sahip olduğu ün ve müşteri potansiyeli nedeniyle, rakiplerinden daha fazla kar edebilme düşüncesine ödenen bedeldir. (Hava parası) Peştemallıklar mukayyet değerleri ile aktifleştirilirler; doğrudan gider yazılamaz. (Ancak, 2010 yılı için 680 TL.ni altındaki peştemallıklar doğrudan gider yazılabilir.) İlk tesis taazzuv giderleri sadece kurumlarda söz konusudur; ancak peştemallıklar, hem kurumlarda, hem de Gelir Vergisi mükelleflerinde söz konusu olabilir.

33 SATIN ALINAN EMTİANIN DEĞERLEMESİ
Vergi Usul Kanunu’nun 274. maddesine göre, emtia maliyet bedeliyle değerlenir. Emtianın maliyet bedeline nazaran, değerleme günündeki satış bedelleri (% 10) ve daha fazla bir düşüklük gösterdiği hallerde, mükellef, maliyet bedeli yerine (267 nci maddenin ikinci sırasındaki usul hariç olmak üzere) emsal bedeli ölçüsünü uygulayabilir. Bu hüküm mamuller için de uygulanabilir.

34 SATIN ALINAN EMTİANIN DEĞERLEMESİNDE KUR FARKLARI VE KREDİ FAZİLERİ
Emtia Değerlemesinde Kredi Faizleri ve Kur Farklarının Durumu (VUK GT.238): Emtianın işletme stoklarına girdiği tarihe kadar oluşan, Kur farkları ilgili stokların maliyetine eklemek zorundadır. Emtianın işletme stoklarına girdiği tarihten sonra oluşan, kur farkları, kredi faizleri ve komisyonlar, maliyet veya gider olarak dikkate alınabilecektir. Kredi faizleri ve komisyonlar ise, maliyet veya gider olarak dikkate alınabilecektir.

35 SATIN ALINAN EMTİANIN DEĞERLEMESİNDE VADE FARKLARI
İster fatura bedeline dahil olsun, ister sonradan doğduğu için ayrıca fatura edilmiş olsun, vade farkları doğrudan malın alışı ile ilgilidirler ve bu nedenle malın maliyetine eklenirler. Söz konusu mal satıldıktan sonra doğan vade farkları ise, eklenecek oldukları malın maliyet bedeli sonuç hesaplarına aktarılmış olacağı için, maliyete eklenmeden doğrudan gider yazılır.

36 DEĞERİ DÜŞEN EMTİANIN DEĞERLEMESİ
Vergi Usul Kanunu’nun 278. maddesine göre; Ticari faaliyet sırasında oluşan, bozulma, çürüme, kırılma, çatlama, paslanma gibi olaylar nedeniyle, veya Veya yangın, deprem, su basması gibi doğal bir afet yüzünden, değerlerinde önemli bir azalma meydana gelen emtialar ile, maliyetlerinin hesaplanması mümkün olmayan hurda ve döküntüler emsal bedeliyle değerlenir. Değeri düşen bu malların değerlerinin tespit edilebilmesi için Takdir Komisyonuna başvurulmalı ve Taktir Komisyonu tarafından değer tespiti yapılmalıdır.

37 STOKLARIN DEĞERLEMESİ
İşletmeler dönem sonları itibariyle stoklarının fiziki miktarlarını kesin bir şekilde ve ayrıntılı olarak tespit etmek durumundadırlar (VUK Md.286) . Stokların fiziki miktarının tespitinde; Satın alınmış ve kayıtlara geçirilmiş olduğu halde henüz işletmeye gelmemiş malların bulunup bulunmadığı, Satıldığı ve kayıtlara intikal ettirildiği halde henüz alıcıya gönderilmemiş mal bulunup bulunmadığı, Çalınmış veya kaybolmuş mal bulunup bulunmadığı, İşletmeye ait olduğu halde çeşitli sebeplerle başka yerlerde bulunan mal olup olmadığı, Başka şahıslara ait olup, emanet olarak işletmeye bırakılan mal olup olmadığına dikkat edilmesi gerekmektedir.

38 STOK DEĞERLEMESİNDE ÖZELLİKLİ DURUMLAR
ÇALINAN VE KAYBOLAN MALLAR : Çalınan veya kaybolan malların zarar yazılabileceğine dair vergi kanunlarında herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Çalınan veya kaybolan mallar ile ilgili olarak, söz konusu malların kıymeti düşen emtia olarak değerlenmesi ve vergi matrahı ile ilişki kurulması da mümkün değildir. Çalınan mallar işletme için sermayede vukua gelen bir eksilmedir ve Gelir Vergisi Kanunu’nun 88. maddesi uyarınca gider olarak dikkate alınamayacaktır. Yani çalınan mal, gelir veya kurumlar vergisinde gider veya zarar yazılamayacak; kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınacak, KKEG hesabına borç, ilgili emtia hesabına ise alacak kaydedilmek suretiyle muhasebeleştirilecektir.

39 STOK DEĞERLEMESİNDE ÖZELLİKLİ DURUMLAR
ÇALINAN VE KAYBOLAN MALLAR : Hırsızlık olayının polis kayıtları vb. kayıtlar ile kanıtlanamaması halinde ise çalınan malın emsal satış bedeli ile değerlenerek ortaklara satış gibi işlem yapılması gerekmektedir. Bu işlem ile ilgili olarak, ayrıca katma değer vergisi hesaplanması gerekecektir. Ayrıca KDVK Md. 30/c’ye göre de, çalınan mala ait daha önce indirilen KDV, indirimler arasından çıkartılarak indirilemeyecek KDV’ye alınacak ve gerekli düzeltme kayıtları yapılacaktır.

40 STOK DEĞERLEMESİNDE ÖZELLİKLİ DURUMLAR
ALINAN PRİMLER VE YAPILAN İSKONTOLAR : Vergi idaresinin KDV açısından yaptığı yoruma göre (KDV Genel Tebliği 26), işletmeye verilen primlerin ve işletmeye yapılan iskontoların, emtia maliyeti ile ilişkilendirilmeksizin doğrudan gelir olarak dikkate alınması gerekmektedir. Diğer taraftan, mal alımı sırasında yapılan ve fatura ve benzeri belgelerde gösterilen iskontoların maliyet bedelini etkileyeceği şüphesizdir.

41 MENKUL KIYMETLERİN DEĞERLEMESİ
Hisse senetleri ile fon portföyünün en az % 51’i Türkiye’de kurulmuş bulunan şirketlerin hisse senetlerinden oluşan yatırım fonu katılma belgeleri alış bedeliyle, Bunlar dışında kalan her türlü menkul kıymet ise, borsa rayici ile, Borsa rayici yoksa, ya da borsa rayici muvazaalı bir şekilde oluştuğu anlaşılırsa, değerlemeye esas bedel, menkul kıymetin alış bedeline, vadesinde elde edilecek gelirin (kur farkları dahil), iktisap tarihinden, değerleme gününe kadar geçen süreye isabet eden kısmının eklenmesi suretiyle hesaplanır (KIST GETİRİ) Ancak, borsa rayici bulunmayan, getirisi ihraç edenin kâr ve zararına bağlı olarak doğan ve değerleme günü itibariyle hesaplanması mümkün olmayan menkul kıymetler alış bedeli ile değerlenir.

42 MENKUL KIYMETLERİN DEĞERLEMESİ
Kıst dönem getiriye basit bir örnek: Değerleme gününde, vadesine 6 ay kalmış, TL. itibari değeri olan, 1 yıl vadeli, TL bedelle iktisap edilmiş finansman bonomuz var. Bu bononun, değerleme gününde [ (50.000*6/12)= ] YTL. bedelle değerlemesi gerekmektedir. Bu durumda gelir olarak dikkate alınacak tutar ( – =) YTL olacaktır.

43 YABANCI PARALARDA, YABANCI PARA İLE OLAN ALACAK VE BORÇLARDA DEĞERLEME
Yabancı paraların normal değerleme ölçüsü, Vergi Usul Kanunu’nun 280. maddesine göre borsa rayicidir. Aynı maddeye göre, borsa rayicinin oluşumunda muvazaa olduğu anlaşılırsa, bu rayiç yerine alış bedelinin uygulanması gerekmektedir. Değerleme günü itibariyle Maliye Bakanlığınca kur ilan edilmediği durumlarda, T.C. Merkez Bankasınca ilan edilen kurların esas alınması gerekmektedir. Bu değerlemelerde efektif cinsinden yabancı paralar için efektif alış kurunun (bulunmaması halinde döviz alış kurunun); döviz cinsinden yabancı paralar içinse döviz alış kurunun uygulanması gerekmektedir.

44 ALACAK VE BORÇLARIN DEĞERLEMESİ
Vergi Usul Kanunu’nun 281 ve 285. maddeleri uyarınca, alacak ve borçlar mukayyet değerleri ile değerlemeye tabi tutulur. Ancak, alacak ve borç senetleri için reeskonta tabi tutulma imkanının getirilmesi ile, senetli alacak ve borçların tasarruf değeri ile değerlenmesi mümkün hale gelmiştir. Alacak ve borçların değerlemesinde iki önemli husus bulunmaktadır: Bunlardan birincisi, senede bağlı alacak ve borçların reeskonta tabi tutulması; diğeri ise mevduat ve kredi sözleşmelerine dayanan alacak ve borçların değerlemesidir.

45 REESKONT UYGULAMASI REESKONT UYGULAMASININ ŞARTLARI
Reeskonta Tabi Tutulacak Alacak veya Borç İktisadi İşletme ile İlgili Olmalıdır, Reeskonta Tabi Tutulacak Alacak veya Borç Senede Bağlı Olmalıdır, Alacak ve Borç Senedinin Vade İçeriyor Olması Gerekmektedir.

46 REESKONT UYGULAMASINDA ÖZELLİK ARZ EDEN HUSUSLAR
Reeskont İşlemi isteğe bağlıdır. Ancak, alacak senetlerini reeskonta tabi tutan mükellefler, borç senetlerini de aynı şekilde işleme tabi tutmak zorundadırlar. Hatır Senetleri: Gerçek bir alacak ya da borç ilişkisine dayanmayan hatır senetleri için reeskont hesaplaması yapılamaz. Müflisten Olan Senetli Alacaklar: Alacak iflasının açılması ile muaccel olur, vade o zaman belli olur. Vade belli olmadan da reeskont uygulanamaz. Şüpheli Alacak Mahiyetini Kazanmış Senetli Alacaklar: Şüpheli alacaklar için karşılık ayrılır ve matrahın hesaplanmasında gider unsuru olarak dikkate alınırsa, ayrıca reeskontta tabi tutulması mümkün değildir. Tahsile verilen alacak senetleri: Değerleme gününde, henüz tahsil edilmemiş olmak şartıyla, reeskonta tabi tutulabilir. KDV Dahil Olan Alacak Senetleri: Katma Değer Vergisi dahil alacak senedi alınması halinde, reeskont hesaplaması yapılırken KDV’nin hesaplama dışında bırakılması gerekir. Zira KDV bir hasılat unsuru değildir. Sadece alacak senetleri için hesaplanan reeskont gider yazılabilir.

47 REESKONT UYGULAMASINDA ÖZELLİK ARZ EDEN HUSUSLAR
Vadeli satış kampanyalarında, satışa konu mal veya hizmet bedeline ait belge düzenlenmeksizin senede bağlanan alacak tutarlarından, vadesi gelmemiş alacak senetleri, dönem sonlarında reeskonta tabi tutulamaz. Aynı durum henüz bitmemiş, dolayısıyla sonuç hesaplarına yansımamış yıllara sari inşaat ve onarma işlemleri için de söz konusudur. Sonraki yıllara sirayet eden inşaat ve onarma işleriyle ilgili olarak alınmış olan ve dönem sonunda aktifte bulunan alacak senetleri için hesaplanan reeskontlar kanunen kabul edilmeyen gider olarak yazılacaktır. Vade içermeyen senetler: Bunlar çeklere benzer. Her an ödenmesi istenebilir. Belli bir vade taşımayan senetlerin ise reeskonta tabi tutulması düşünülemez. Kanun hükmü reeskont hesaplanması için senedin vadesinin gelmemiş olmasını bir koşul olarak koymuştur. Oysa vadesi olmayan senedin vadesinin gelmemiş olmasından bahsedilemez. 41 seri numaralı VUK Sirkülerinde çekler için reeskont hesaplanamayacağı belirtilmiştir

48 REESKONT UYGULAMASINDA ÖZELLİK ARZ EDEN HUSUSLAR
Danıştay’ın istikrar kazanmış görüşlerine ve Maliye Bakanlığı muktezalarına göre, teminata verilen senetlerin reeskonta tabi tutulması mümkündür. Reeskont uygulaması yapılırken tüm alacak senetlerinin reeskonta tabi tutulması gerekir. Bir kısım alacak senetlerinin reeskonta tabi tutulması bir kısmının ise tabi tutulmaması, yani alacak senetleri açısından kısmi reeskont işleminin yapılması vergi idaresince kabul edilmemektedir. (Farklı yargı kararları var.) Reeskont uygulamasında, senette faiz oranı açıklanmamışsa, Merkez Bankasınca kısa vadeli avans işlemleri için belirlenen faiz oranı ve “İç İskonto Yöntemi” uygulanacaktır. (VUK GT 238)

49 MEVDUAT VE KREDİ SÖZLEŞMELERİNE DAYANAN ALACAK VE BORÇLARIN DEĞERLEMESİ
Vergi Usul Kanunu’nun 281. maddesine göre; “Alacaklar mukayyet değerleriyle değerlenir. Mevduat veya kredi sözleşmelerine müstenit alacaklar değerleme gününe kadar hesaplanacak faizleriyle birlikte dikkate alınır.” Diğer taraftan Vergi Usul Kanunu’nun 285. maddesine göre de; “Borçlar, mukayyet değerleriyle değerlenir. Mevduat veya kredi sözleşmelerine müstenit borçlar değerleme gününe kadar hesaplanacak faizleriyle birlikte dikkate alınır.”

50 VADELİ MEVDUATLARDA STOPAJ MAHSUBU
Vadesi değerleme gününden sonra olan repo ve ters repo işlemleri ile, vadeli mevduat hesaplarına ilişkin olarak, değerleme gününe kadar tahakkuk eden ve ticari kazancın tespitinde gelir olarak dikkate alınan faiz tutarları üzerinden, ilgili dönem beyannamesinin verilmesi gereken sürenin sonuna kadar tevkif edilmiş olan verginin, beyannameye ithal edilen gelire isabet eden kısmı, hesaplanan vergiden mahsup edilecektir. Buna göre; vadesi değerleme gününden (31 Aralık 2010) sonra, ancak beyanname verme tarihinden önce dolan mevduat hesaplarında, kıst olarak hesaplanıp gelir yazılan işlemiş faizlere isabet eden gelir vergisi stopajı mahsuba konu edilebilecektir. Vadesi beyanname verme süresinden sonra dolan mevduat hesaplarında ise, stopajın tamamı faiz ödemesinin yapıldığı yıla ilişkin gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinde hesaplanan vergilerden yapılacaktır.

51 VADELİ MEVDUATLARDA STOPAJ MAHSUBU
Örneğin; (X) Limited Şirketi, tarihinde yatırılmış olup, vadesi tarihinde dolan 6 ay vadeli mevduat hesabından TL brüt faiz geliri elde etmiş; bankacada faiz ödemesi sırasında TL gelir vergisi tevkifatı yapılmıştır. Söz konusu faiz gelirinin – tarihleri arasında kalan üç aylık kıst döneme isabet eden kısmı olan TL, yılı kurum kazancının hesabında, – tarihleri arasında kalan üç aylık kıst döneme isabet eden kısmı olan TL ise, yılı kurum kazancının hesabında gelir olarak dikkate alınacaktır. Aynı şekilde bankaca faiz ödemesi sırasında yapılan TL gelir vergisi tevkifatının – tarihleri arasında kalan üç aylık kıst döneme isabet eden kısmı olan TL, yılı kurumlar vergisi beyannamesinde, – tarihleri arasında kalan üç aylık kıst döneme isabet eden kısmı olan TL ise yılı kurumlar vergisi beyannamesinde hesaplanan kurumlar vergisinden mahsup edilebilecektir.

52 VADELİ MEVDUATLARDA STOPAJ MAHSUBU
Aynı örnekte mevduat hesabının vadesinin 25 Nisan 2010 tarihinden sonraki bir tarihte dolacağı, dolayısıyla gelir vergisi stopajının da bu tarihten sonra yapıldığı bir durumda ise, yapılan stopajın tamamı 2011 yılı kurumlar vergisi beyannamesinde hesaplanan kurumlar vergisinden mahsup edilebilecek, 2010 yılı kurumlar vergisi beyannamesinde ise bu gerekçe ile herhangi bir mahsup yapılmayacaktır.

53 ŞÜPHELİ TİCARİ ALACAK KARŞILIĞI
Vergi Usul Kanunu’nun 323. maddesinde, tahsili şüpheli hale gelen alacaklar için değerleme gününün tasarruf değeri ile karşılık ayrılabileceği belirtilmiştir.

54 ALACAĞIN ŞÜPHELİ HALE GELMESİ VE KARŞILIK AYRILMASI
Karşılık ayrılabilmesi için; Alacağın ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesiyle ilgili bir olay nedeniyle doğmuş olması gerekmektedir. Bilanço esasına göre defter tutulması gerekmektedir . Alacak değerleme günü itibariyle gerçekten şüpheli hale gelmiş olmalıdır. Alacak, dava ve icra safhasında bulunmalı ve takibat devam ettirilmelidir. Sadece müracaat yeterli değildir. Alacağın dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacak olması halinde ise; yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş olmalıdır. Alacak tahakkuk etmiş olmalıdır. (Daha önce hasılat olarak defterlere kaydedilmiş olmalı ) Alacak değerleme günü itibariyle teminatsız olmalıdır.

55 ŞÜPHELİ ALACAK KARŞILIĞI AYRILMASINDA
ÖZELLİKLİ DURUMLAR * Kampanyalı (ön ödemeli) satışlardan doğan alacaklar ve avans mahiyetindeki alacaklar için karşılık ayrılamaz. * Alacağın ilgili dönem kayıtlarına girmiş olması ve KDV beyannamelerinde beyan edilmiş olması şartıyla, KDV içeren şüpheli alacaklarda katma değer vergisi için de karşılık ayrılabilecektir. (334 s.VUK GT) * Aciz vesikasına bağlanan alacaklarda alacağın tamamı için değil, bu vesikada yer alan tutar kadar karşılık ayrılabilir. * Yurt dışından olan alacaklar içinde dava açıldığının dış temsilciliklere onaylatılması şartıyla karşılık ayrılabilir. * Dövize endeksli veya döviz cinsinden olan şüpheli alacaklar için karşılık ayrılmasına karar verilmesi halinde, bu alacağa bağlı olarak ortaya çıkan kur farkları da şüpheli alacak kabul edilerek karşılık ayrılır. * İştiraklerden olan alacaklar için karşılık ayrılabilir. 55 55

56 ŞÜPHELİ ALACAK KARŞILIĞI AYRILMASINDA ÖZELLİKLİ DURUMLAR
* Ferdi işletme ve şahıs şirketlerinde şirketin kendi ortaklarından olan alacakları için karşılık ayrılamaz.         * Şahıs şirketlerinden (Kollektif ve Adi Ortaklıklar) olan alacaklarda TTK hükümlerine göre tüm ortaklar bütün mal varlıklarıyla müteselsilen sorumlu olduklarından şüpheli alacak karşılığı ayrılabilmesi için şirket tüzel kişiliği ve ortakların hepsi için takibata geçilmiş olması gerekmektedir. * Ciro edilmek suretiyle gelen senet bedelinin ödenmemiş olması durumunda, şüpheli alacak karşılığı ayrılabilmesi için asıl borçlunun yanı sıra bu senedi ciro eden kişi (ciranta) hakkında takibat yapılmış olması gerekir. * Kefalete bağlı olan alacaklarda asıl borçlunun yanı sıra kefil nezdinde de takibata geçilmiş olması gerekir. * Hatır senetleri için şüpheli alacak karşılığı ayrılamaz. * İflas halindeki kişilerden olan alacaklar için karşılık ayrılabilir. 56 56

57 DEĞERSİZ ALACAKLAR Değersiz alacaklar, Vergi Usul Kanunu’nun 322. maddesinde hüküm altına alınmıştır. Söz konusu madde hükmü aşağıdaki gibidir: “Madde 322: Kazai bir hükme veya kanaat verici bir vesikaya göre tahsiline artık imkan kalmayan alacaklar değersiz alacaktır. Değersiz alacaklar, bu mahiyete girdikleri tarihte tasarruf değerlerini kaybederler ve mukayyet kıymetleriyle zarara geçirilerek yok edilirler. İşletme hesabı esasına göre defter tutan mükelleflerin bu madde hükmüne giren değersiz alacakları, gider kaydedilmek suretiyle yok edilirler.”

58 DEĞERSİZ ALACAKLAR İÇİN GEREKEN ŞARTLAR
Alacak Ticari İşle veya İşletmeyle İlgili Olmalıdır. Alacak, Bilanço veya İşletme Hesabı Esasına Göre Defter Tutan Ticari veya Zirai Kazançla İştigal Eden İşletmelere Ait Olmalıdır. Alacağın Tahsili, Kazai Bir Hükme veya Kanaat Verici Bir Vesikaya Göre İmkansız Hale Gelmelidir. Alacak, Ticari ve Zirai Kazancın Elde Edilmesi ve Devam Ettirilmesi ile İlgili Olmalıdır.

59 DEĞERSİZ ALACAKLAR vesikaya göre tahsiline imkan olmayan alacaklardır.
Değersiz Alacaklar, yargı kararına veya kanaat verici bir vesikaya göre tahsiline imkan olmayan alacaklardır. Kanaat Verici Vesikalar nelerdir..? Konkordato anlaşması, Borçlunun Miras Bırakmadan Ölümü ve Mirasçıların mirası reddettiğini gösteren belge, Borçlunun yurt dışına kaçması ve haciz edilebilecek malı olmadığını gösterir belge, Alacaktan vazgeçildiğini gösteren mahkeme tutanakları, Borçlunun adresinin saptanamaması nedeniyle icra takibat dosyasının kaldırıldığını gösteren icra memurluğu yazısı. 59 59

60 DEĞERSİZ ALACAKLARDA ÖZELLİKLİ KONULAR
Bir alacağın değersiz alacak sayılabilmesi için, tüm hukuki yolların tüketilmiş olması gerekir. Alacağın değersiz hale geldiği yıl hesaplarına gider (zarar) yazılması gerekir. Aksi takdirde izleyen yıllarda dikkate alınamaz. Değersiz alacaklar daha sonra tahsil edilirse, tahsil edildiği yıl gelir yazılır. Bilanço esasına göre defter tutan işletmeler değersiz hale gelen alacaklarını değersiz hale geldikleri yıl mukayyet değerleri ile zarara geçirerek; işletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler ise defterlerine gider kaydederek yok ederler. KDV içeren değersiz alacaklarda KDV de değersiz alacak olarak kabul edilecektir. 60 60

61 VAZGEÇİLEN ALACAKLAR (Vergi Usul Kanunu m. 324); Konkordato veya sulh yoluyla alınmasından vazgeçilen alacaklar, borçlunun defterinde özel bir karşılık hesabına alınır; bu hesapta yer alan alacak, vazgeçildiği yılın sonundan başlayarak üç yıl içinde zararla itfa edilmediği takdirde kar hesabına aktarılır. Konkordato ya da sulh yoluyla alınmasından vazgeçilen alacaklar, alacaklı mükellef açısından değersiz alacak niteliğindedir. Borçlu yönünden ise bu durum, vazgeçilen alacaktır ve gelir ya da kar niteliğindedir. Vazgeçilen alacağın borçlu tarafından karşılık hesabında tutulabilmesi için, işletmenin bilanço esasına göre defter tutuyor olması gerekir. Borçlunun işletme hesabı esasına göre defter tutması halinde ise, ödenmeyen borç aynı yıl gelir yazılmalıdır.

62 VAZGEÇİLEN ALACAKLAR ZARAR MAHSUP YÖNTEMİ
Vergi Usul Kanunu’nun 324. maddesinde, vazgeçilen alacağın, alacaktan vazgeçildiği yılın sonundan başlayarak üç yıl içinde zararla itfa edilmediği takdirde kar hesabına naklolunacağı belirtilmiştir. Yani alacaktan vazgeçildiği yılın sonundan başlayarak üç yıl içinde işletme bünyesinde bir zarar doğarsa bu alacaklar söz konusu zarara mahsup edilir. Geçmiş yıl zararları kaynağı ne olursa olsun, bekleme süresi içinde vazgeçilen alacaktan mahsup edilemez.

63 VAZGEÇİLEN ALACAKLAR ZARAR MAHSUP YÖNTEMİ
Söz konusu maddede, vazgeçilen alacağın zararla itfa edilebilmesi için üç yıllık süre tanınmış ve bu sürenin alacaktan vazgeçilen yılın sonundan başlayacağı belirtilmiştir. Örneğin, 2007 yılında bir firmanın alacağından vazgeçtiğini kabul edersek; borcunu ifa ödevinden kurtulan firmanın 2007, 2008 ve 2009 hesap dönemlerinde oluşacak zararı ile vazgeçilen alacağı mahsup etmesi gerekmektedir. Bu yıllarda zarar oluşmuyor ise karşılık hesabına alınan tutarın 2010 hesap döneminde gelir yazılması gerekecektir.

64 YILLARA YAYGIN İNŞAAT VE ONARIM İŞLERİ
Bir İşin Yıllara Sari İnşaat ve Onarım İşi Sayılabilmesi İçin Aranan Şartlar: İşin konusu inşaat, onarım veya dekapaj işi olmalıdır. İşin, başkaları hesabına ve taahhüde bağlı olarak yapılması gerekmektedir. Taahhüt, sözleşmeli veya sözleşmesiz olarak bir işin yapılması veya bir malın tesliminin üstlenilmesidir. Bir kimsenin kendi nam ve hesabına yapmış olduğu özel inşaatlar GVK’nun 42’nci maddesi gereğince inşaat işi sayılmamakta ve bu tür işler, imalat faaliyeti kapsamında mütalaa edilerek vergilendirilmektedir. İşin, birden fazla takvim yılına sirayet etmesi gerekmektedir. Birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat, onarma işlerinde kar veya zarar işin bittiği yıl tespit edilir ve tamamı o yılın geliri sayılarak, o yıl beyannamesinde gösterilir. İnşaat ve onarma işlerinde, geçici ve kesin kabul usulüne tabi olan hallerde, geçici kabulün yapıldığını gösteren tutanağın idarece onaylandığı tarih; diğer hallerde işin fiilen tamamlandığı veya fiilen bırakıldığı tarih bitim tarihi olarak kabul edilir. Bitim tarihinden sonra, bu işlerle ilgili olarak yapılan giderler ve her ne nam ile olursa olsun elde edilen hasılat, bu giderlerin yapıldığı veya hasılatın elde edildiği yılın kâr veya zararının tespitinde dikkate alınır. 64 64

65 MÜŞTEREK GENEL GİDERLER VE AMORTİSMANLARIN DAĞITILMASI
Birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat ve onarma işlerinde veya bu işlerin diğer işlerle birlikte yapılması halinde, müşterek genel giderler ve amortismanlar aşağıdaki esaslara göre dağıtılır: (*) Yıl içinde birden fazla inşaat ve onarma işinin birlikte yapılması halinde, her yıla ait müşterek genel giderler bu işlere ait harcama tutarlarının birbirine olan nispeti dahilinde; (*) Yıl içinde tek veya birden fazla inşaat ve onarma işinin bu madde kapsamına girmeyen işlerle birlikte yapılması halinde, her yıla ait müşterek genel giderler, bu işlere ait harcamalar ile diğer işlere ait satış ve hasılat tutarlarının birbirine olan nispeti dahilinde; (*) Birden fazla inşaat ve onarma işlerinde veya bu işlerle sair işlerde müştereken kullanılan tesisat, makine ve ulaştırma vasıtalarının amortismanları, bunların her işte kullanıldıkları gün sayısına göre. 65 65

66 FİNANSAL KİRALAMA KİRALAYANIN YAPACAĞI İŞLEMLERİ
1. Alacak Değerlemesi: Kiralama süresi boyunca, kiracı tarafından, kiralayana yapılacak kira ödemelerinin tamamı (anapara+faiz), kiralayan tarafından alacak olarak aktifleştirilecektir. Aktifleştirilen alacak tutarı ile, kira ödemelerinin bugünkü değeri arasındaki fark ise, gelecek dönemlere ait faiz geliri olarak pasifleştirilecektir. Aktifleştirilen alacak tutarının Vergi Usul Kanunu’nun 281. maddesi hükmü çerçevesinde reeskonta tabi tutulması mümkün değildir.

67 KİRALAYANIN YAPACAĞI İŞLEMLER
2. İktisadi Kıymet Değerlemesi: Kiralayan tarafından, kiralama konusu iktisadi kıymet, net bilanço aktif değerinden, kira ödemelerinin bugünkü değerinin düşülmesi sonucu bulunan tutar ile değerlenecektir. İktisadi kıymetin net bilanço aktif değerinden, kira ödemelerinin bugünkü değerinin düşülmesi sonucu bulunan tutarın sıfır veya negatif olması halinde, iktisadi kıymet iz bedeliyle değerlenip, aradaki fark iktisadi kıymetin elden çıkarılmasından elde edilen kazançlar gibi işleme tâbi tutulacak olup gelir kaydedilmesi gerekmektedir. Finansal kiralama konusu iktisadi kıymetin net bilanço aktif değeri ile, kira ödemelerinin bugünkü değeri çoğu zaman birbirine eşit olacağından, finansal kiralama şirketi veya kiralayan, iktisadi kıymeti genel olarak iz bedeliyle kayıtlarında gösterecektir.

68 KİRALAYANIN YAPACAĞI İŞLEMLER
2. İktisadi Kıymet Değerlemesi: İktisadi kıymetin net aktif bilanço değerinden, kira ödemelerinin bugünkü değerinin düşülmesi sonucu oluşan tutarın pozitif olması durumunda, pozitif fark iktisadi kıymeti kiralayan şirket tarafından amortismana tabi tutulacaktır. Örneğin, net bilanço aktif değeri TL, kira ödemelerinin net bugünkü değeri TL ise, TL pozitif fark, kiralayan şirket tarafından amortismana tabi tutulacaktır. Amortisman ayırma işlemi Vergi Usul Kanunu ve ilgili genel tebliğlerde bu iktisadi kıymet için tespit edilmiş sürelerde yapılacaktır.

69 KİRALAYANIN YAPACAĞI İŞLEMLER
2. İktisadi Kıymet Değerlemesi: Finansal kiralamaya konu iktisadi kıymetler açısından, kiralayan şirketler tarafından, iktisadi kıymetin satın alınmasında Türk Lirası veya döviz cinsinden kredi kullanılmış ise, ilk yıl için ödenen kur farkları ve faiz giderleri, sözleşme yapılmasından önce kıymetin maliyetine ilave edilebilecek olması halinde, diğer yıllarda ise gider kaydedilecektir.

70 KİRACININ YAPACAĞI İŞLEMLER
1. Borç Değerlemesi: Finansal kiralama sözleşmesinden doğan borç, kiralama konusu iktisadi kıymetin rayiç bedeli veya sözleşmeye göre yapılacak kira ödemelerinin bugünkü değerinden düşük olanı ile değerlenecektir. Finansal kiralama konusu iktisadi kıymet, kullanma hakkı olarak aktife alınacak, karşılığında ise, kiralayana olan borç pasife kaydedilecektir. Kiracı tarafından aktifleştirilen finansal kiralamaya konu iktisadi kıymeti kullanma hakkı amortismana tabi tutulacaktır. (Kiracı tarafından yapılan kira ödemeleri, anapara ve faiz olarak ayrıştırılacak, anapara kısmı amortismana tabi tutulacak; faiz kısmı ise dönemsel olarak giderleştirilecektir.) Finansal kiralama borçlarının Vergi Usul Kanunu’nun 285. maddesi kapsamında reeskonta tabi tutulması mümkün bulunmamaktadır.

71 KİRACININ YAPACAĞI İŞLEMLER
2. Kullanma Hakkının Değerlemesi: Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 290. maddesi hükümleri tarihinden sonra yapılacak kiralama işlemlerine uygulanmak üzere yürürlüğe gireceğinden, bu tarihten önce yapılan finansal kiralama sözleşmelerindeki ödeme planına göre fatura edilen finansal kiralama bedelleri gider kaydedilmeye devam edilecektir. Öte yandan, kiralayan şirketin yurtdışında bulunması halinde, kiracı tarafından Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 24. maddesine göre, (93/5147 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki Kararın 3’üncü maddesinin a bendi gereğince) tevkifat yapılması gerekmektedir.

72 FİNANSAL KİRALAMADA ÖZELLİK ARZEDEN DURUMLAR
Finansal kirala yoluyla edinilen ATİK’lerde, makine teçhizat yasal defterlere kaydedilmekle birlikte, kullanıma hazır halde değilse, amortisman ayrılamaz. Teknolojik eskime söz konusu olursa, fevkalade amortisman ayrılabilir. Finansal kiralama işlemlerinde uygulanacak KDV oranı, işleme konu malın tabi olduğu KDV oranıdır. Finansal kiralamaya tabi ATİK zayi olursa, (KDVK m.30/c’ye göre), kiralayan tarafından malın alımı ile ilgili olarak indirim konusu yapılan KDV, İndirim KDV’den çıkartılarak düzeltme yoluyla giderilecektir. Ancak, kiracı tarafından ödenen kira bedelleri ile ilgili indirim konusu yapılan KDV’nin indirimi ile ilgili her hangi bir işlem yapılmayacaktır.

73 ÖZELLİKLİ UYGULAMALAR

74 GÖTÜRÜ GİDER UYGULAMASI :
GVK’nun 40-1 maddesinin bendinin parantez içi hükmüne göre; İhracat, uluslararası taşımacılık ve yurt dışında inşaat, onarma, montaj ve faaliyetlerinde bulunanlar, bu faaliyetlerden döviz olarak elde ettikleri hasılatın binde 5’ini aşmamak şartıyla götürü gider indirimi hakkından yararlanabilirler. Götürü Gider İndiriminde; Yurt dışında döviz cinsinden elde edilen hasılatın kambiyo mevzuatı gereğince yurda getirilme şartı aranmamaktadır. Dar mükellefiyete tabi yabancı ulaştırma kurumları bu uygulamadan yararlanamaz. İhraç kaydıyla mal tesliminde bulunanlar, götürü gider uygulamasından yararlanamaz. Bu indiriminden yararlanabilmek için, bent kapsamındaki belgesiz giderlerin dönem içinde kanuni defterlere kaydedilmesi gerekmekte olup, doğrudan beyanname üzerinde indirim yapılması mümkün değildir. 74 74

75 ELEKTRİK, SU, DOĞALGAZ, HABERLEŞME BEDELLERİNİN GİDER YAZILMASINDA VE KDV İNDİRİMİNDE ÖZELLİKLİ DURUMLAR A- GEÇMİŞ DÖNEME AİT İZLEYEN YILDA GELEN FATURALAR : 2010 yılında tüketilen elektrik, su, doğalgaz ve haberleşme hizmetlerine ilişkin bedeller, tarihi itibariyle tahakkuk etmiş olduğundan, bu giderlere ilişkin faturalar daha sonraki bir tarihte (2011 yılında) düzenlenmiş olsa dahi, 2010 yılına ilişkin olarak beyan edilecek ticari kazancın tespitinde dikkate alınması gerekmektedir. Bununla birlikte, gider tutarının mükellefçe bilinememesi ve faturaların ilgili yıl hesaplarının kapatılmasından sonra düzenlenmesi halinde, ilgili yılda indirim konusu yapılamayan söz konusu giderler, faturaların düzenlendiği döneme ilişkin ticari kazancın tespitinde de dikkate alınabilecektir. Yılın son aylarında tüketilen bu tür giderlere ait faturalar, izleyen yılın ilk aylarında düzenlendiğinden, faturalardaki katma değer vergisinin, söz konusu belgelerin defterlere kaydedildiği dönemde indirim konusu yapılması mümkündür. 75 75

76 B- FATURALARIN GEÇ ÖDENMESİ NEDENİYLE HESAPLANAN GECİKME ZAMLARI :
Elektrik, su, telefon ve doğalgaz bedellerinin geç ödenmesi nedeniyle hesaplanan gecikme zamları, bir sözleşmeye dayandıklarından, bunların takip ve tahsili 6183 sayılı Yasa’ya değil özel hukuk hükümlerine tabi olacaktır. Bu gecikme zamları, Gelir Vergisi Kanunu’nun 41. maddesi kapsamında değerlendirilerek, sözleşmeye dayanan tazminat olarak kabul edilecek ve safi kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınacaktır. Aynı kapsamda gecikme zamlarına ilişkin ödenen katma değer vergileri de indirim konusu yapılacaktır. C- FATURALARIN MÜKELLEF ADINA DÜZENLENMEMİŞ OLMASI : Vergi Usul Kanunu’nun 3. maddesine göre, vergilemede vergiyi doğuran olayın gerçek mahiyetinin esastır. Bu durumda elektrik, su, telefon ve doğalgaz harcamalarına ait faturaların işletme adına düzenlenmemiş olması, bu harcamaların işletme için yapıldığı gerçeğini değiştirmez. Böylesi bir durumda olayın gerçek mahiyeti araştırılmalı iş veya işletme ile ilgili olduğu tevsik edilen bu tür harcamalar gider olarak kabul edilmelidir. Aynı şekilde bu durumda bulunan harcamalar için ödenen katma değer vergilerinin de indirimini kabul etmek gerekir. 76 76

77 HAYIR AMAÇLI VERİLEN ÖĞRENİM BURSLARI :
Mükelleflerce, yurt içinde bulunan öğrencilere verilen burslar, sadece aşağıdaki şarların varlığı halinde gelir ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınabilecektir: * Eğitim masrafları karşılanacak kişilerin, okulu bitirdikten sonra burs veren işletmede hizmet yükümlülükleri nedeniyle çalışacaklarını gösterir bir sözleşmenin düzenlenmesi ve bu durumun vergi incelemesi sırasında inceleme elemanına kanıtlanması. (Zorunlu Hizmet Sözleşmesi) * Burs verilecek öğrencilerin, Türkiye’nin her tarafından eğitim gören öğrenciler arasından bir yarışma sınavı sonunda kazanan kişilerden olması, * Bursun süresinin ve karşılanacak eğitim giderleri miktarının işin önemi ve genişliği ile orantılı olması. Bu koşullar olmaksızın, öğrencilere, öğretim süresi boyunca (karşılıksız) sadece yardım amacıyla verilen burslar, genel gider niteliğinde olmadığından gider olarak yazılamaz. 77 77

78 KURUMLAR VERGİSİNDEN İSTİSNA EDİLEN KAZANÇLARA İSABET EDEN GİDERLERİN DİĞER KAZANÇLARDAN İNDİRİLEMEMESİ KVK’nun 5 inci maddesinin üçüncü fıkrasında, (iştirak hissesi alımıyla ilgili finansman giderleri hariç olmak üzere), kurumların, kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlarına ilişkin giderlerinin veya istisna kapsamındaki faaliyetlerinden doğan zararlarının, istisna dışı kurum kazancından indirilmesinin kabul edilmeyeceği hükmü yer almaktadır. Bu nedenle, bu gelirlerin elde edilmesi için yapılan giderlerin, sadece kurumlar vergisinden istisna edilen söz konusu kazançların tespitinde indirim konusu yapılacağı tabiidir. Aynı şekilde, kurumlar vergisinden istisna edilen kazançların elde edilmesi sırasında, zarar doğması halinde, bu zararların da istisna kapsamı dışındaki gelirlerden indirilmemesi gerekmektedir. (Örneğin; Teknoloji geliştirme bölgelerinde veya serbest bölgelerde faaliyet gösteren mükelleflerin, bölgedeki istisna kapsamındaki faaliyetlerinin zararla sonuçlanması halinde, zarar tutarı “kanunen kabul edilmeyen gider” olarak dikkate alınacaktır. Aynı gerekçeyle kurumlar vergisi mükellefleri yurt dışı inşaat faaliyetlerinden doğan zararları da “kanunen kabul edilmeyen gider” olarak dikkate alınacaktır.) 78 78

79 PERSONELE ÖDENEN TEMETTÜ İKRAMİYELERİNİN GİDER YAZILACAĞI DÖNEM
Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesi uyarınca, idare meclisi başkan ve üyelerine ödenen kâr payları menkul sermaye iradı sayılmıştır. Bu itibarla, söz konusu ödemelerin kurum kazancının tespitinde gider olarak indirilmesi mümkün bulunmamaktadır. Öte yandan, kurum personeline ödenen temettü ikramiyeleri kurum kazancının tespitinde ücret gideri olarak dikkate alınacaktır. Söz konusu temettü ikramiyelerinin bilanço günü itibarıyla ödenecek toplam tutarı kesinleştiğinden, çalışanlara o yıla ilişkin kurumlar vergisi beyannamesinin verilme süresinin sonuna kadar ödenecek temettü ikramiyeleri, ilgili olduğu yılın kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınabilecektir. Şirket çalışanlarına performans değerlemelerine bağlı olarak verilen prim ve ikramiyelerin, kazancın ait olduğu yıla ilişkin bilanço günü itibariyle (31 Aralık) ödenecek toplam kesinleştiğinden, çalışanlara aynı yıla ilişkin kurumlar vergisi beyannamesinin verilme süresinin sonuna kadar ödenecek söz konusu tutarlar, ilgili olduğu yılın kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınabilecektir. 79 79

80 İNDİRİMİ MÜMKÜN OLMAYAN GİDERLERE İLİŞKİN HATIRLATMALAR
* sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 88’inci maddesi gereğince, fiilen ödenmeyen SSK primleri gelir vergisi ve kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde gider olarak yazılamamaktadır. * Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun 14’üncü maddesi gereğince; Bu Kanuna bağlı (I), (III) ve (IV) sayılı tarifelerde yer alan taşıtlardan (Ticari maksatla kullanılan uçak ve helikopterler ile, taşıt kiralama faaliyeti ile uğraşan işletmelerin bu amaçla kiraya verdikleri taşıtlar hariç) alınan vergi ve cezalar ile, gecikme zamları gelir ve kurumlar vergilerinin matrahlarının tespitinde gider olarak kabul edilmez. (Örneğin: Binek otomobillere ve motosikletlere ilişkin olarak ödenen MTV) * Kıdem tazminatları için ayrılan karşılıklar gider yazılamayacaktır. Kıdem tazminatı için karşılık ayrılması durumunda, bu tutar dönem matrahına ilave edilecek; sadece dönem içinde fiilen ödenen kıdem tazminatları gider yazılabilecektir. * Sayılı Gider Vergileri Kanunu’nun 39 uncu maddesine göre, Özel İletişim Vergisi, katma değer vergisi matrahına dahil edilmez, gelir ve kurumlar vergisi uygulamasında gider kaydedilmez ve hiçbir vergiden mahsup edilmez. Bu hükme göre her türlü telekominikasyon hizmet bedelleri üzerinden ödenen özel iletişim vergilerinin gider yazılması mümkün olmayacaktır. 80 80

81 KANUNEN KABUL EDİLMEYEN GİDER NİTELİĞİNDE OLAN DİĞER GİDERLER
KVK m.11 ve GVK m. 41. de sayılmamasına karşın, aşağıda sayılan bazı giderlerin ticari kazancın tespitinde hasılattan indirilmesi mümkün değildir: * Çalınma, kaybolma ve dolandırıcılık nedenleriyle doğan zararlar, * Vadeli çekler için hesaplanan reeskontlar ile, borç senetlerini reeskonta tabi tutmayıp, alacak senetlerinin reeskonta tabi tutan kurumların hesapladıkları reeskontlar, * İşletmede çalışan personelin ölümü durumunda, ailesi ve çocuklarına kanuni zorunluluk olmaksızın verilen yardımlar, * Vefat ilanları karşılığında verilen meblağlar ve çelenk masrafları, * Bir başka kişi veya kurum adına düzenlenmiş belgelere istinaden yapılan giderler, * Kanunen yasaklanmış faaliyetlerin yapılmasından kaynaklanan giderler (Rüşvet, yasa dışı örgütlere yapılan bağış ve yardımlar vb.) * Maliyet olarak dikkate alınması gereken harcamaların doğrudan gider yazılması, * Dönemsellik ilkesi gereği cari yıl haricindeki geçmiş veya gelecek yıllara ait giderler, * Siyasi partilere yapılan bağışlar, * Belgelendirilemeyen giderler, * Nedeni bulunamayan sayım ve tesellüm noksanları, * Vergi Usul Kanunu'nda düzenlenmemiş bulunan karşılıklar. 81 81

82 BİNEK OTOMOBİL ALIMINDA ÖDENEN KDV
KDV Kanunu’nun 30/b maddesi hükmü uyarınca; (faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları hariç olmak üzere) işletmelere ait binek otomobillerin alış vesikalarında gösterilen KDV, hesaplanan KDV’den indirilemez. Ancak, mükelleflerin, indirim konusu yapılamayan bu KDV’yi, gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınması konusunda seçimlik hakları bulunmaktadır. (23 No’lu KDV Genel Tebliği) Binek otomobil alımında faturada ayrıca hesaplanan Özel Tüketim Vergisi ise, istenirse maliyete kaydedilir, istenirse doğrudan gider yazılır. Daha önce binek oto sınıfına dahil olmayan, Doblo, Connect, Kongo, Expres, Combi, Partner, Caddy, Transpoter gibi (4+1) araçlar, Gümrük Müsteşarlığı’nın 8 Seri No.lu Gümrük Genel Tebliği ile, binek otomobili sınıfına dahil edilmiştir. Dolayısıyla bu araçların alımında ödenen KDV indirim konusu yapılamayacaktır. 82

83 DEĞERLEME NEDENİYLE ORTAYA ÇIKAN KUR FARKLARI
KDV’nin konusunu oluşturan işlemler dikkate alındığında, dönem sonu itibariyle yapılan değerleme işlemleri nedeniyle ortaya çıkan kur farklarının KDV’ye tabi olması mümkün değildir. Değerleme vergi matrahını hesaplamaya yönelik bir işlemdir, herhangi bir teslim veya hizmet ifasını içermemektedir. KDV’ye tabi olan kur farklarına ilişkin olarak 105 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinde şu açıklamaya yer verilmiştir: “… Teslim veya hizmetin yapıldığı tarih ile, bedelin tahsil edildiği tarih arasında ortaya çıkan lehte kur farkı için satıcı tarafından fatura düzenlenmek ve faturada gösterilen kur farkına, teslim veya hizmetin yapıldığı tarihte, bu işlemler için geçerli olan oran uygulanmak suretiyle KDV hesaplanacaktır.” Dolayısıyla, sadece yapılan değerleme işlemleri nedeniyle ortaya çıkan kur farkları KDV’ye tabi olmayıp; döviz cinsinden vadeli satışlarda bedelin tahsil edildiği tarih itibariyle hesaplanan kur farkları ise katma değer vergisine tabi bulunmaktadır. 83

84 TASDİKLİ ÖN SAYFALAR YETMEDİĞİ İÇİN DEFTERİNİN TASDİKSİZ ARKA SAYFALARINA BASTIRILAN YEVMİYE KAYITLARINDA GÖSTERİLEN KDV’LERİN İNDİRİMİ Vergi idaresi, son dönemlerde verdiği özelgelerde, KDV’nin gerçekten yüklenilmiş olması ve fatura veya benzeri belgelerde ayrıca gösterilmesi, kayıtların tasdikli defteri kebire süresinde ve usulüne uygun kaydedilmesi koşuluyla, yevmiye defterinin tasdiksiz arka sayfalarına kaydedilen fatura veya benzeri belgelerde gösterilen KDV’nin indirilebileceği görüşündedir. Diğer taraftan, Yargı organları ise, yevmiye defterinin tasdiksiz arka sayfalarına kaydedilen faturalardaki KDV’nin indirilip indirilemeyeceği konusunda farklı kararlar vermektedir. Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu, yevmiye defterinin tasdiksiz arka sayfalarına yapılan kayıtlarla, defter-i kebir ve envanter defteri arasında karşılaştırmalı bir inceleme ve araştırma yapılması, bu suretle biten yevmiye defterinin arka sayfasına yapılan kayıtların doğruluğunun araştırılması gerektiği, bu yönde bir inceleme yapılmadan sadece, söz konusu kayıtların biten yevmiye defterinin arka sayfasına yapıldığından hareketle KDV indirimlerinin reddedilemeyeceği görüşündedir. 84

85 PEŞİN TAHSİL EDİLEN YILLIK OKUL VE DERSHANE ÜCRETLERİNİN KDV AÇISINDAN BEYAN EDİLECEĞİ DÖNEM
Uygulamada özel okullar ve dershaneler genelde Eylül-Haziran dönemini kapsayan eğitim-öğretim dönemine ilişkin ücretleri velilerden peşin tahsil ettiklerinde, bu tutarların KDV açısından hangi dönemde beyana konu edeceklerine dair tereddütler yaşamaktadırlar. Konuya ilişkin olarak verilen özelgelere göre; 1- Eğitim-öğretim bedelinin avans olarak peşin tahsil edilmesi durumunda, her bir vergilendirme dönemine isabet eden vergiler, ait oldukları dönemlerde beyan edilecektir. 2- Bedel tahsil edilmemiş olsa dahi, belli bir süreyi kapsayacak şekilde belirlenen eğitim ücretine ilişkin KDV’nin, fiilen eğitim-öğretim hizmeti verilen vergilendirme dönemine isabet eden kısmının (bu kısım basit orantı yoluyla bulunacaktır) bu vergilendirme dönemleri itibariyle hesaplanıp, beyan edilmesi gerekmektedir. 3- Herhangi bir nedenle, önceden fatura düzenlenmesi halinde ise, Kanunun 10/b maddesi uyarınca fatura bedeli üzerinden vergi hesaplanacak ve hesaplanan bu vergi faturanın düzenlendiği vergilendirme dönemine ait beyanname ile beyan edilecektir. 85

86 İHRACAT FATURASI TARİHİ İLE, FİİLİ İHRAÇ TARİHİNDE YIL FARKLILAŞMASI OLMASI DURUMU
İhracat işlemlerinde vergiyi doğuran olay, malın sevkine ilişkin işlemlerin bitirildiğini ifade eden tarih değil, malın gümrük bölgesinden çıktığı tarihte gerçekleşmektedir. Bu durumda, ihracattan doğan kazancının, malın gümrük bölgesinden çıktığı tarih esas alınarak dönem kazancı ile ilişkilendirilmesi gerekir. Buna göre, KDV Kanunu açısından ihracat tesliminin gerçekleştiği tarih, malın T.C. gümrük hattından geçerek bir dış ülkeye vasıl olduğu tarihi gösteren gümrük beyannamesinin kapanma tarihidir. Diğer bir ifade ile, ihracat istisnası bakımından vergiyi doğuran olay, gümrük beyannamesinin kapanış tarihinde meydana gelmektedir. Bu durumda, ihracat bedeli dövizlerin, malların ihraç edildiğini gösteren gümrük beyannamesi kapanış tarihindeki T.C. Merkez Bankası cari döviz alış kuru üzerinden TL’ye çevrilerek, bu tarihin ait olduğu ay KDV beyannamesinde beyan edilmesi gerekmektedir. (Örneğin; Gümrük Çıkış Beyannamesi tarihinde açılan malların tarihinde fiilen ihraç edilmesi ve gümrük çıkış beyannamesinin bu tarihte kapatılması halinde, ihracat bedelleri GVK ve KVK yönünden 2011 yılının geliri olarak, KDV istisnası da 2011/Ocak KDV beyannamesi ile beyan edilecektir.) 86

87 YIL SONUNA KADAR DEFTERLERE KAYDEDİLEMEYEN FATURALARIN KDV’Sİ
Mükellefler yıl sonuna geldiklerinde çeşitli nedenlerle fatura ve benzeri vesikaları temin edemeyebilirler. Ancak KDV indirimi, belgelendirmeye ve kanuni defter kayıtlarına intikal ettirmeye bağlanmış bir müessesedir. Ayrıca indirim hakkının kullanılmasında takvim yılının aşılmaması gerektiğinden, dönem sonunda sıkıntıya düşülmemesi için belgelerin temini ve kayıtlara alınması konusu önemlidir. Bununla birlikte Vergi Usul Kanunun 231/5. maddesine göre 7 gün içinde düzenlenmediği için hiç düzenlememiş sayılan ve özel usulsüzlük cezası kesilen faturalarda yer alan KDV’nin indirim konusu yapılabileceği yönünde Bakanlık özelgesi bulunmaktadır. Bu itibarla faturanın süresinden sonra düzenlenmiş olması, vergiyi doğuran olayın gerçekleşmediğini göstermemektedir. Dolayısıyla süresinden sonra düzenlendiği için özel usulsüzlük cezası kesilen faturalarda yer alan KDV’nin de, yasal defterlere kaydedilmiş ve takvim yılı aşılmamış olması şartıyla indirim konusu yapılması mümkündür. 87

88 KASA VE ORTAKLAR CARİ HESABINA FAİZ HESAPLANMASINDA KDV
Vergi incelemelerinde birçok mükellef, kasa hesabının çok büyük tutarlarda borç bakiyesi verdiği durumlarda, bu paranın kasada bulunmasının ekonomik teamüllere uygun olmadığından, ortaklar tarafından kullanılmış olduğu gerekçesiyle transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı hükümlerinden hareketle cezalı tarhiyata muhatap olabilmektedir. Bu anlamda, hiçbir gelir sağlama amacı güdülmeden şirketin kasasında işletmenin ihtiyacı üzerinde para tutulması ile, ortaklara veya onların ilişkili bulunduğu kimselere emsaline nazaran düşük faizle veya faizsiz para verilmesi arasında fark yoktur. İşletmelerin, kasalarında, azami iki üç günlük faaliyetlerini karşılayacak kadar nakit bulundurması, bu tutarın üzerinde kalan bakiyelerin, işletmenin yönetici ortakları tarafından çekildiği kabul edileceğinden, KVK m. 13/1-2. maddeleri çerçevesinde, transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı olarak değerlendirilmekte ve adat yöntemiyle faiz hesaplanması yoluyla da vergilendirilmesi gerekmektedir. Aynı şekilde, işletmelerin ortaklar cari hesabında yer alan yüksek borç bakiyeleri de ortağa para kullandırma işleminin bir sonucu olarak kabul edilmekte, yine KVK m.13/1-2 e göre transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç kapsamında değerlendirilerek ve adatlandırma yapılarak faiz ve buna bağlı olarak KDV hesaplanmaktadır.

89 KASA VE ORTAKLAR CARİ HESABINA HESAPLANAN FAİZLERİN BSMV VE KDV YÖNÜYLE DEĞERLENDİRİLMESİ
Sermaye şirketlerinin, ortaklarına cari hesap yoluyla borç para kullandırması işleminin KDV mi, yoksa BSMV mi tabi olduğu konusunda tereddütler oluşmaktadır. Bu konuda Gelir İdaresi bugüne kadar vermiş olduğu özelgelerde, anılan işlemlerin KDV’ye tabi olduğunu belirtmiştir. Danıştay ise, bazı kararlarında işlemin KDV’ye olduğunu, bazı kararlarında ise BSMV’ye tabi olduğunu belirtmiştir. Son olarak tarih ve sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 6009 Sayılı Kanunla, Gider Vergileri Kanunun 28. maddesinin 3. fıkrası değiştirilerek, ödünç para verme işlemini esas iştigal konusu olarak yapmayanların ticari icaplar gereği yaptıkları borç para verme işlemleri BSMV’nin kapsamı dışına çıkarılarak, söz konusu tereddütler giderilmiştir. 89

90 ÖRTÜLÜ SERMAYE ÜZERİNDEN HESAPLANAN VE DAĞITILMIŞ KAR PAYI OLARAK DEĞERLENDİRİLEN TUTARLARDA KDV
Bilindiği üzere örtülü sermayeye ilişkin faiz ve benzeri ödemeler ile, transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü yoldan dağıtılan kazançlar, bir yandan kanunen kabul edilmeyen gider iken, diğer yandan bu ödemelerin hesap döneminin son günü itibariyle dağıtılmış kar payı sayılmaktadır. Bu tutarlar brütleştirilmek suretiyle üzerinden %15 oranında yapılacak temettü stopajına ilişkin muhtasar beyannamenin ise tarihine kadar verilmesi ve kesilen bu verginin akşamına kadar ödenmesi sağlanmalıdır. KVK’nın 12/7. maddesi ve KDVK’nın 1. maddesi birlikte değerlendirildiğinde, örtülü sermaye üzerinden yapılan veya hesaplanan faiz ve benzeri ödemeler gelir ve kurumlar vergisi kanunlarının uygulanmasında gerek borç alan, gerekse borç veren nezdinde, örtülü sermaye şartlarının gerçekleştiği hesap döneminin son günü itibariyle dağıtılmış kâr payı veya dar mükellefler için ana merkeze aktarılan tutar sayılmaktadır. Yani mevcut yasal düzenlemelere göre, örtülü sermaye üzerinden hesaplanan tutarlar dönem sonu itibariyle iştirak kazancı veya kâr payı olarak kabul edilmektedir. iştirak kazançları veya kâr payları ise KDVK m.1’e göre katma değer vergisinin konusuna girmemektedir. 90

91 GRUP ŞİRKETLERİNDE ALINAN BANKA KREDİSİNİN YANSITILMASINDA KDV
İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 2009/34 Sayılı Uygulama Genelgesinde; “Grup şirketinin aktifinde bulunan gayrimenkul teminat gösterilerek alınan banka kredisinin taksit tutarlarına isabet eden faiz ve kur farkı tutarının fiilen krediyi kullanan diğer grup şirketine (yatırım yapan firma) herhangi bir fark ilave edilmeksizin aynen yansıtılması işlemi KDV’ye tabi bulunmamaktadır.” açıklaması yer almaktadır. Dolayısıyla söz konusu açıklamadan anlaşıldığı üzere, kullanılan kredinin grup firmasına aynen yansıtılması halinde KDV hesaplanmayacaktır. 91

92 ÇALINAN VE KAYBOLAN MALLARA İLİŞKİN KDV
Çalınan veya kaybolan malların zarar yazılabileceğine dair vergi kanunlarında herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Çalınan veya kaybolan malların kıymeti düşen emtia olarak değerlenmesi ve vergi matrahı ile ilişki kurulması da mümkün değildir. Çalınan ve kaybolan mallar işletme için sermayede vukua gelen bir eksilme olarak kabul edilmekte ve Gelir Vergisi Kanunu’nun 88. maddesi uyarınca gider olarak dikkate alınamamaktadır. Çalınan veya kaybolan malları mükellefler polis kayıtları vb. belgeler ile kanıtlanabiliyorsa, çalınan mallar maliyet bedeli üzerinden kanunen kabul edilmeyen gider olarak kaydedilmelidir. (Ayrıca KDVK Md. 30/c) Çalınma olayının polis kayıtları vb. kayıtlar ile kanıtlanamaması halinde ise, çalınan malın emsal satış bedeli ile değerlenerek ortaklara satış gibi işlem yapılması gerekmektedir. Bu işlem ile ilgili olarak, ayrıca katma değer vergisi hesaplanması gerekecektir. 92

93 TRANSFER FİYATLANDIRMASI RAPORU 2010 BEYANNAMESİ İLE
1. Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı’na kayıtlı mükelleflerin bir hesap dönemi içinde ilişkili kişilerle yaptıkları yurt içi ve yurt dışı işlemleri, 2. Serbest bölgelerde faaliyette bulunan kurumlar vergisi mükelleflerinin bir hesap dönemi içinde ilişkili kişilerle yaptıkları yurt içi işlemleri, 3. Diğer kurumlar vergisi mükelleflerinin bir hesap dönemi içinde ilişkili kişilerle yaptıkları yurt dışı işlemleri için Yıllık Transfer Fiyatlandırması Raporunu, kurumlar vergisi beyannamesinin verilme süresine kadar hazırlamaları ve bu süre sona erdikten sonra istenmesi durumunda İdare’ye veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlara ibraz etmeleri zorunludur.

94 YATIRIM İNDİRİMİ NE OLDU ?
5479 sayılı Kanun ile, GVK’nin yatırım indirimini düzenleyen 19. maddesi tarihinden itibaren yürürlükten kaldırılmıştır. Aynı Kanun ile, GVK’ye eklenen geçici 69. madde uyarınca, mükellefler tarihi itibarıyla mevcut olup, 2005 yılı kazançlarından indiremedikleri yatırım indirimi istisnası tutarları ile, devam eden bazı yatırımlar nedeniyle hesaplanan yatırım indirimi istisnası tutarlarını bazı şartlarla (gelir vergisi ve kurumlar vergisi oranları yüksek uygulamak şartıyla) 2006, ve yıllarında indirim konusu yapabileceklerdi. GVK’nin geçici 69. maddesinde yer alan “… (vergi oranına ilişkin hükümler dahil) …” ile “... sadece 2006, 2007 ve 2008 yıllarına ait ...” ibarelerinin iptallerine ve yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesi istemi ile yeteri sayıda milletvekili tarafından 2006/95 Esas Sayısı ile dava açılmıştı.

95 Anayasa Mahkemesi, 15 Ekim 2009 Perşembe tarihli toplantısında konuyu esastan görüşmüş ve
“… (vergi oranına ilişkin hükümler dahil) …” ibaresinin REDDİNE, “... sadece 2006, 2007 ve 2008 yıllarına ait ...” ibaresinin İPTALİNE, karar vermiştir. Bu karar tarihli R.G.’de yayımlanmıştır. Bu yayım tarihi nedeniyle de Maliye Bakanlığı 2009 yılı için yatırım indiriminden yararlanılmayacağını belirtmiştir. 6009 sayılı Kanun ile, 2010 ve izleyen yıllarda kapsam dahilindeki devreden ve devam eden yatırım harcamaları için yatırım indiriminden yararlanılabileceği belirtilmiştir. Ancak, yapılan düzenlemede, vergi matrahlarının tespitinde yatırım indirimi istisnası olarak indirim konusu yapılacak tutarın, ilgili yıl kazancının % 25’ini aşamayacağı, kalan kazanç üzerinden yürürlükteki vergi oranına göre vergi hesaplanacağı belirtilmiştir.

96 BAĞIŞ VE YARDIMLAR Genel ve özel bütçeli kamu idarelerine, il özel idarelerine, belediyelere ve köylere, Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflara, kamu menfaatlerine yararlı sayılan derneklere ve bilimsel arastırma ve gelistirme faaliyetlerinde bulunan kurum ve kuruluslara, makbuz karsılıgında yapılan bagış ve yardımların toplamının, o yıla ait kurum kazancının % 5'ine kadar olan kısmı gider yazılabilir. Bu tür bagısların, dönem kurum kazancı var ise beyannamede gider olarak düsülmesi mümkündür. Bu dönemde kurum kazancı oluşmamış ise, bağış ve yardımın düşülmesi mümkün değildir. Bagış ve yardım, beyanname üzerinde düsülmelidir. Indirim, “Zarar mahsubu dahil giderler düsüldükten, istirak kazançları hariç, indirim ve istisnalar düsülmeden önceki tutar” üst sınır olarak kabul edilerek hesaplamalıdır. (*) Bağış veya yardımın ayni olarak yapılması durumunda, bağışlanan mal veya hakkın varsa mukayyet değeri, yoksa Takdir Komisyonunca belirlenecek değeri esas alınır. Mukayyet değer esasında, bağışlanan kıymetin birikmiş amortismanları düşülmek suetiyle bulunacak net değeri esas alınmalıdır.

97 % 5 SINIRI OLMAKSIZIN TAMAMI İNDİRİLEBİLECEK BAĞIŞ VE YARDIMLAR
Okul, Sağlık Tesisi ve Öğrenci Yurtlarına Yapılan Bağış ve Yardımlar: Yukarıda sayılan (sadece) kamu kurum ve kuruluslarına bagıslanan; Okul, Saglık tesisi, Yüz yatak (kalkınmada öncelikli yörelerde elli yatak) kapasitesinden az olmamak üzere, ögrenci yurdu ile çocuk yuvası, yetistirme yurdu, huzurevi ve bakım ve rehabilitasyon merkezi, insası dolayısıyla yapılan harcamalar veya bu tesislerin insası için bu kuruluslara yapılan her türlü bagış ve yardımlar ile, mevcut tesislerin faaliyetlerini devam ettirebilmeleri için yapılan her türlü nakdî ve aynî bagış ve yardımların tamamı, beyanname üzerinde düsülebilir.

98 % 5 SINIRI OLMAKSIZIN TAMAMI İNDİRİLEBİLECEK DİĞER BAĞIŞ VE YARDIMLAR
Kültür ve tabiat varlıklarının korunmasına yönelik olarak yapılan bağışlar, Türkiye Kızılay Derneğine yapılan bağış ve yardımlar, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonuna yapılan bağş ve yardımlar, Umumi Hayata Müessir Afetzadelere Kanununa göre yapılan bağış ve yardımlar, 2010 İstanbul Kültür Başkenti Kanunu uyarınca yapılan bağış ve yardımlar, 222 saylı İlköğretim Kanununa göre yapılan bağış ve yardımlar, TUBİTAK’a, GATA’ya, SHÇEK’ye, Atatürk Dil ve Tarih Kurumuna yapılan bağış ve yardımlar, Sekiz Yıllık Kesintisiz Eğitim Kanunu kapsamında yapılan bağış ve yardımlar, Üniversitelere ve İleri Teknoloji Merkezlerine yapılan bağış ve yardımlar, Gıda bankacılığı yapan kurumlara yapılan bağış ve yardımlar, Diğer özel kanunlarda yer alan bağış ve yardımlar.

99 SPONSORLUK HARCAMALARI
3289 Sayılı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunu ile, 3813 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş Kanunu kapsamında; Amatör spor dalları ile ilgili olarak yapılan sponsorluk harcamalarının tamamı; Profosyonel spor dalları için yapılan sponsorluk harcamalarının ise % 50’si, beyanname ile beyan edilen gelirden indirilebilecektir. (KVK. M. 10/b)

100 ÖRTÜLÜ SERMAYE VE TRANSFER FİYATLANDIRMASI
Örtülü sermayeye ilişkin faiz ve benzeri ödemeler ile örtülü yoldan dağıtılan kazançlar bir yandan kanunen kabul edilmeyen gider olması yanında, diğer yandan bu ödemeler hesap döneminin son günü itibariyle dağıtılmış kar payı sayıldığı hususu unutulmamalı ve ödenen bu tutarlar brütleştirilmek suretiyle üzerinden kar dağıtımına ilişkin (%15) oranında yapılacak vergi kesintisine ilişkin muhtasar beyannamenin tarihine kadar verilmesi ve kesilen verginin günü akşamına kadar ödenmesi sağlanmalıdır.

101 ÖRTÜLÜ SERMAYE VE TRANSFER FİYATLANDIRMASI
Örnek 1. (X) A.Ş. Ortaktan aldığı TL. borç karşılığında 2010’da TL faiz ödemiş ve finansman gideri yazmıştır. Dönem başı öz sermayesi TL.dir. Örtülü Sermaye Tutarı = Ort. Alınan Borç - (Öz sermaye x 3) – ( x 3) = TL Örtülü Ser.İlişkin Faiz = Örtülü Sermaye x Ort.Ödenen Faiz Ort. Alınan Borç Toplamı x = TL (K.K.E.Gider yazılır.) Dağıtılan net kar payı = Ört.Sermayeye ilişkin faiz olup TL ’dir. Dağıtılan kar payının net tutarı %15 kesinti oranına göre brüt tutarı = x 100/ 85 = ,06 TL olup, bu tutar üzerinden yapılacak vergi kesintisi (17.647,06 x %15) = 2.647,06 TL olacaktır. Bu tutar vergi günü akşamına kadar muhtasar beyanname ile beyan edilip günü akşamına kadar ödenmesi ve ödenen bu tutar kurumca 2011 yılı kayıtlarına KKEG yazılması gerekir.

102 ÖRTÜLÜ SERMAYE VE TRANSFER FİYATLANDIRMASI ÖRTÜLÜ SERMAYE VE TRANSFER FİYATLANDIRMASI
Örnek 2. (X) A.Ş yılında ilişkisiz kişiye TL sattığı malın bir benzerini aynı vade ve koşullarda ortağının eşine TL satmıştır. Transf. Fiy.Yoluyla Örtülü Dağıtılan Kazanç = Emsal Fiyatı - Ort. Eşine Satış Bedeli. TL = TL – TL Transf. Fiy. Yoluyla Örtülü olarak dağıtılan TL KKEG olarak kurum kazancına eklenmesi yanında ayrıca dağıtılan net kar payının olarak %15 vergi kesintisine tabi tutulacaktır. Buna göre TL’ nin %15 kesinti oranına göre brüt tutarı = x 100/ 85 = TL olup, bu tutar üzerinden yapılacak vergi kesintisi ( x %15) = TL olacaktır. Bu tutar vergi günü akşamına kadar muhtasar beyanname ile beyan edilip günü akşamına kadar ödenmesi ve ödenen bu vergi tutar kurumca 2011 yılı kayıtlarına KKEG yazılması gerekir.

103 ÖRTÜLÜ SERMAYE VE TRANSFER FİYATLANDIRMASI
Kar payı KDV’ye tabi değildir midir? KVK’nın 12/7. maddesi ve KDVK’nın 1. maddesi birlikte değerlendirildiğinde, örtülü sermaye üzerinden kur farkı hariç, faiz ve benzeri ödemeler veya hesaplanan tutarlar, gelir ve kurumlar vergisi kanunlarının uygulanmasında gerek borç alan gerekse borç veren nezdinde, örtülü sermaye şartlarının gerçekleştiği hesap döneminin son günü itibariyle dağıtılmış kâr payı veya dar mükellefler için ana merkeze aktarılan tutar sayılmaktadır. Yani mevcut yasal düzenlemelere göre, örtülü sermaye üzerinden hesaplanan tutarlar dönem sonu itibariyle iştirak kazancı veya kâr payı olarak kabul edilmektedir. KDVK’nın 1. maddesinde KDV’nin konusunu teşkil eden işlemlere yer verilmiş olup, iştirak kazançları veya kâr payları katma değer vergisinin konusuna girmemektedir. Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen tarih ve sayılı özelgede de örtülü sermaye faizlerinin KDV’ye tabi olmadığı belirtilmiştir.

104 Katılımınız için teşekkür ederiz. TÜRMOB YÖNETİM KURULU ÜYESİ
SEMİNERİMİZ SONA ERDİ. Katılımınız için teşekkür ederiz. SİNAN AYDIN YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİR TÜRMOB YÖNETİM KURULU ÜYESİ 104 104


"DÖNEM SONU ISLEMLERİNİN" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları