Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

6009 SAYILI KANUN VERGİ UYGULAMALARI

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "6009 SAYILI KANUN VERGİ UYGULAMALARI"— Sunum transkripti:

1 6009 SAYILI KANUN VERGİ UYGULAMALARI
ERCAN ALPTÜRK Yeminli Mali Müşavir

2 6009 SAYILI YASA Başta vergi kanunları olmak üzere otuz iki kanunda değişiklik öngören tarihinde kabul edilen 6009 sayılı “Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” 1 Ağustos 2010 tarih ve sayılı Resmi Gazetede yayımlandı.

3 MÜKELLEF HAKLARI BOYUTU
A- TAKDİR KOMİSYONUNA SEVK İŞLEMİ, ZAMANAŞIMINI EN FAZLA BİR YIL DURDURABİLECEKTİR B- YANLIŞ ÖZELGEYE GÖRE İŞLEM YAPAN MÜKELLEF VERGİ CEZASI YANINDA GECİKME ZAMMI DA ÖDEMEYECEKTİR C- İNCELEMEYE ALINAN MÜKELLEFLER, İNCELEME NEDENİNİ SORARAK DAVA AÇABİLECEKLERDİR

4 MÜKELLEF HAKLARI BOYUTU
D- GELİR İDARESİ “MÜKELLEF LEHİNE-HAZİNE ALEYHİNE” OLMASI ŞARTIYLA SİRKÜLER YOLUYLA KANUN HÜKMÜNÜ UYGULANAMAZ KILABİLECEKTİR E- MÜKELLEFLER İNCELEME SÜRESİNİN UZATILMASINA KARŞI DAVA AÇABİLECEKLERDİR

5 GV DİLİMLERİ YENİLENDİ.
TL'ye kadar yüzde TL'nin TL'si için TL, fazlası yüzde TL'nin TL'si için TL (Ücret gelirlerinde TL'nin TL'si için TL), fazlası yüzde TL'den fazlasının TL'si için TL (Ücret gelirlerinde TL'den fazlasının TL'si için TL), fazlası yüzde 35

6 ÜCRET GELİRLERİ - Ücret gelirlerine uygulanacak gelir vergisi tarifesi tarihinden geçerli olmak üzere yeniden düzenlenmiştir. Gelir Vergisi Kanunu’nun 103. maddesinde yer alan gelir vergisi tarifesinin son gelir dilimine uygulanan % 35 oranı, Anayasa Mahkemesinin tarihli Resmi Gazetede yayımlanan kararıyla, ücret gelirleri yönünden iptal edilmiştir. İptal kararı, kararın Resmi Gazetede yayımından 6 ay sonra tarihinde yürürlüğe girmiştir. 6009 sayılı Kanun’la Gelir Vergisi Kanunu’nun 103. maddesi Anayasa Mahkemesi kararı nedeniyle değiştirilmiştir.

7 ÜCRET GELİRLERİ Yapılan düzenlemeyle;
- Yeni tarifenin tarihinden geçerli olmak üzere yürürlüğe girmesi, takvim yılına ilişkin olarak yapılmış ücret ödemeleri için Kanunun yayımlandığı tarihe kadar yapılmış olan gelir vergisi tevkifat tutarlarının bu Kanunla yapılan düzenleme uyarınca hesaplanan vergiden; -Fazla olması halinde, fark vergi tutarının terkin edilmesi, tahsil edilmişse mükelleflerin sonraki dönemlerde ödeyecekleri gelir vergisinden mahsubu, mahsup olanağının olmaması halinde ise red ve iade edilmesi,

8 ÜCRET GELİRLERİ Eksik olması halinde farkın, vergi sorumluları tarafından Kanun’un yayımlanmasından sonra yapılacak ilk ücret ödemesinden kesilerek bu ödemenin ait olduğu döneme ilişkin muhtasar beyannamenin verilme ve ödeme süresi içinde topluca verilecek ayrı bir beyanname ile beyan edilerek ödenmesi, - Bu beyanname için ayrıca damga vergisi hesaplanmaması, süresinde düzeltilen söz konusu fark için gecikme faizi ve vergi cezası aranmaması, eksik tahakkuk etmiş olan verginin bu süre içinde tamamlanmaması halinde bu tarihte vergi ziyaı doğmuş olduğu, hükme bağlanmıştır.

9 ÜCRET GELİRLERİ - Ağustos ayında yeni tarifeye göre verginin yeniden hesaplanması, 2010 takvim yılına ilişkin olarak yapılmış ücret ödemeleri için 1 Ağustos 2010 tarihe kadar yapılmış olan gelir vergisi tevkifat tutarlarının bu Kanun’la yapılan düzenleme uyarınca hesaplanan vergiden; - Eksik olması halinde farkın, 1 Ağustos 2010 tarihinden sonra yapılacak ilk ücret ödemesinden kesilerek bu ödemenin ait olduğu döneme ilişkin muhtasar beyannamenin verilme ve ödeme süresi içinde topluca verilecek ayrı bir beyanname ile beyan edilerek ödenmesi. - Fazla olması halinde, fark vergi tutarının terkin edilmesi, tahsil edilmişse sonraki dönemlerde ödenecek gelir vergisinden mahsubu, mahsup olanağının olmaması halinde ise red ve iade edilmesi (terkin, mahsup, red ve iadenin nasıl yapılacağının Gelir İdaresince kısa zamanda düzenleneceği tahmin edilmektedir.)

10 YERLİ VE YABANCI EŞİTLENDİ.
Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği, yabancıların Türkiye'deki menkul kıymet ve sermaye piyasası getirilerine uygulanacak oranla ilgili düzenleme de yer alıyor. Buna göre, daha önce yerli yatırımcılar için aynı gelirlerde uygulanan yüzde 10 oranı, sıfırlanarak yerli ile yabancı arasındaki fark kaldırılmıştır.

11 “0” STOPAJ Menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının alım/satım ve itfa kazançlarında yerli-yabancı yatırımcı ayrımına dayalı stopaj uygulamasına son verilmiş ve sermaye şirketleri ile yatırım fon ve ortaklıklarına yapılan ödemelerden % sıfır stopaj yapılması öngörülmüştür.

12 DAR MÜKELLEFLERE VERGİ KIYAĞI İPTAL EDİLDİ..
Gelir Vergisi Kanunu’nun geçici 67. maddesine 5527 sayılı Kanun’la eklenen, dar mükellef gerçek kişi ve kurumlar için bazı gelirlerde stopaj oranının % 0 olarak uygulanmasını öngören hükmü Anayasa Mahkemesinin tarihli Resmi Gazetede yayımlanan kararıyla iptal edilmiştir.

13 YERLİ YABANCI AYRIMINA SON
6009 sayılı Kanun’un 4. maddesiyle, Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçeleri dikkate alınarak, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının alım/satım ve itfa kazançlarında yerli-yabancı yatırımcı ayrımına dayalı stopaj uygulamasına son verilmiş ve sermaye şirketleri (yatırım fon ve ortaklıkları ile münhasıran menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası aracı getirileri ile değer artışı kazançları elde etmek ve bunlara bağlı hakları kullanmak amacıyla faaliyette bulunan dar mükelleflerden Sermaye Piyasası Kanunu’na göre kurulan yatırım fonları ve yatırım ortaklıkları ile benzer nitelikte olduğu Maliye Bakanlığınca belirlenenler dahil) için % 0 oranında stopaj yapılması öngörülmüştür

14 DÜZENLEMENİN BAŞLANGICI
Düzenleme tarihinde yürürlüğe girecektir. Düzenlemenin yürürlüğe girmesiyle birlikte Gelir Vergisi Kanunu’nun geçici 67. maddesinin birinci fıkrası kapsamındaki gelirler üzerinden; - Sermaye şirketlerine ödenenler (Türk sermaye şirketlerine benzer nitelikteki yabancı kurumlar dahil) için % 0, - Yatırım fon ve ortaklıklarına ve Kanun’da tanımlanmış olan dar mükellef benzeri fon ve ortaklıklara ödenenler için % 0, oranında stopaj yapılacaktır.

15 DAR MÜKELLEF GERÇEK KİŞİLERE NASIL UYGULANACAK?
Yeni düzenleme tam mükellef gerçek kişilere yapılan ödemeler açısından bir değişiklik getirmemiştir. Bunlara geçici 67. maddenin birinci fıkrasında sayılan ödemelerden mevcut Bakanlar Kurulu kararları çerçevesinde aynı oranlarda stopaj yapılacaktır. Yeni düzenleme sonrasında, dar mükellef gerçek kişilere yapılacak ödemelerde uygulanacak oran konusunda bir açıklık yoktur. Mevcut yasal düzenlemeye göre bu ödemelerden % 15 oranında stopaj yapılması gerektiği düşünülmektedir. Ancak Bakanlar Kurulunun kısa bir süre içinde yeni bir Kararnameyle bu oranları tam mükellef gerçek kişilerle eşitlemesi beklenmektedir.

16 AKLA TAKILAN SORU.. Konu ile ilgili olarak ilk gözümüze ve aklımıza takılan soru metodolojik. Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen hüküm Gelir Vergisi Kanunu’nun geçici 67. maddesine tarih ve 5527 sayılı Yasa’nın 1. maddesinin (a) bendi ile eklenmiştir. Hüküm şöyledir: “Dar mükellef gerçek kişi ve kurumlar için bu oran % 0 olarak uygulanır.” Söz konusu hüküm Anayasa Mahkemesi tarafından Kararla iptal edilmiştir.

17 İPTAL EDİLEN HÜKÜM DEĞİŞTİRİLEBİLİR Mİ?
6009 sayılı Kanunla iptal edilen hüküm değiştirilmektedir. İptal eden hüküm yok olmuş demek değil midir? Eğer öyle ise yok olan hükmün değiştirilmesi mümkün müdür? Değişiklik de yok olmuş olmaz mı? Metinde hükmün değiştirildiğinin değil de, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen hükmün yerine yeni hüküm konulduğunun yazılması gerekmez mi?

18 ASLINDA EŞİTLİK YOK! Tam ve dar mükellef kurumlar arasında ise hiçbir şekilde eşitlik getirilmiyor. Dar mükellef kurumların kazançları sıfır oranda stopaja tabi olurken tam mükellef kurumların kazançları da sıfır oranda stopaja tabi tutuluyor. Ama bu vergileme (ya da vergilememe) dar mükelleflerin nihai vergi durumu olurken, tam mükellefler kurumlar açısından nihai vergileme değil. Tam mükellef kurumların bu kazançları kurumlar vergisi (doğal olarak geçici vergi) beyanlarına dahil edilecek ve üzerinden vergi ödenecektir. Stopajın üç aylık dönemlerde yapılması öngörülmektedir. Geçici vergi de üç ayda bir saptanıp ödenir. Öyle ise tam mükellef kurumların kazançları üzerinden stopaj yoluyla vergi alınmamakla birlikte aynı zamanda yüzde 20 oranında geçici vergi alınmaktadır. Vergi yükü ise yüzde 32’dir (Yüzde 20 kurumlar vergisi; kurumlar vergisinden sonra kalan kısım dağıtılabileceğine göre bu tutar üzerinden de yüzde 15 stopaj, yüzde 80 üzerinden yapılan yüzde 15 stopajın toplam kazanca oranı yüzde 12’dir. Toplam da yüzde 32 olur.).

19 YATIRIM İNDİRİMİ Yatırım indirimi, 1963 yılında Gelir Vergisi Kanunu’na girmiş ve tarihinde yürürlüğe giren 5497 sayılı Kanunla tarihinden geçerli olmak üzere yürürlükten kaldırılmıştır tarihinde konuya ilişkin düzenlemeler yürürlükten kaldırılmış olmasına karşın geçiş dönemi uygulamalarını yönlendirmek amacıyla 5479 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanunu’na geçici 69. madde eklenmiştir. Söz konusu madde hükmü aşağıdaki gibidir

20 YATIRIM İNDİRİMİ “Gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri; tarihi itibariyle mevcut olup, 2005 yılı kazançlarından indiremedikleri yatırım indirimi istisnası tutarları ile a) tarihinden önce yapılan müracaatlara istinaden düzenlenen yatırım teşvik belgeleri kapsamında, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun tarih ve 4842 sayılı Kanunla yürürlükten kaldırılmadan önceki ek 1, 2, 3, 4, 5 ve 6. maddeleri çerçevesinde başlanılmış yatırımları için belge kapsamında tarihinden sonra yapacakları yatırımları, b) 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun mülga 19. maddesi kapsamında tarihinden önce başlanan yatırımlarla ilgili olarak, yatırımla iktisadi ve teknik bakımdan bütünlük arz edip bu tarihten sonra yapılan yatırımları nedeniyle, tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerine göre hesaplayacakları yatırım indirimi istisnası tutarlarını yine bu tarihteki mevzuat hükümleri (vergi oranına ilişkin hükümler dahil) çerçevesinde sadece 2006, 2007 ve 2008 yıllarına ait kazançlarından indirebilirler.

21 YATIRIM İNDİRİMİ Yukarıda yapılan düzenleme ve açıklamalar incelendiğinde, tarihinden sonra yapılan yatırım harcamalarının yatırım indirimine konu olmayacağı ortaya çıkmaktadır. Bu uygulamanın iki istisnası mevcuttur. - Gelir Vergisi Kanunu’nun tarihli ve 4842 sayılı Kanunla yürürlükten kaldırılmadan önceki ek 1, 2, 3, 4, 5 ve 6. maddeleri çerçevesinde başlanılmış yatırımları için tarihinden sonra belge kapsamında gerçekleştirilen yatırımlar, - Gelir Vergisi Kanunu’nun mülga 19. maddesi kapsamında tarihinden önce başlanan yatırımlarla ilgili olarak, yatırımla iktisadi ve teknik bakımdan bütünlük arz eden yatırımlar Yatırım indirimine konu olabilecektir. Söz konusu düzenlemenin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmeden önceki haline göre; yatırım indirimi istisnasına konu olacak tutarlar sadece 2006, 2007 ve 2008 yıllarına ilişkin kazançlarından indirilebilecektir.

22 YATIRIM İNDİRİMİ 5479 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanunu’na eklenen geçici 69. madde bünyesindeki “... (vergi oranına ilişkin hükümler dahil) ...” “... sadece 2006, 2007 ve 2008 yıllarına ait ...” ibarelerinin ve hükmün ( tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanmasına rağmen) yürürlük tarihinin olarak belirlenmiş olmasının Anayasa’ya aykırılığı ileri sürülerek Anayasa Mahkemesi’ne iptal davası açılmıştır. Sonuçta Anayasa Mahkemesi, söz konusu düzenlemenin “... sadece 2006, 2007 ve 2008 yıllarına ait ...” ifadeyi ve hükmü geçmişe yürüten bent numarasını Anayasa’nın 2 ve 73. maddelerine aykırı bularak iptal etmiş “... (vergi oranına ilişkin hükümler dahil) ...” ibaresini ise Anayasa’ya uygun bularak itirazı reddetmiştir.

23 YATIRIM İNDİRİMİ İptal gerekçesi olarak ise; yatırım indiriminden yararlanılacak tutara ulaşıncaya kadar yapılması gereken indirimin sonradan üç yılla sınırlandırılmasının verginin genellik, eşitlik, öngörülebilirlik ve kamusal yetkinin kullanılmasında yükümlülere hukuksal güvenlik sağlayan yasallık ilkelerine aykırı olduğu belirtilmiştir...

24 YATIRIM İNDİRİMİ 6009 sayılı Kanun’un 5. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin Kararı ile iptal edilen 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun geçici 69. maddesindeki “sadece 2006, 2007 ve 2008 yıllarına ait” ibaresi nedeniyle ortaya çıkan hukuki boşluğun doldurulması amacıyla, 2010 takvim yılı kazançlarına uygulanmak ve tarihinde yürürlüğe girmek üzere, yatırım indirimi uygulamasına ilişkin yeniden düzenleme yapılmıştır.

25 YATIRIM İNDİRİMİ SINIRLANDI.
Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği yatırım indirimi istisnasıyla ilgili kararının gerekçesi doğrultusunda yeni düzenlemeye göre yatırım istisnasından yıl sınırlaması olmaksızın yararlanılmaya devam edilmesi sağlanırken, vergi matrahlarının tespitinde yatırım indirimi istisnası olarak indirim konusu yapılacak tutarın ilgili kazanç tutarının yüzde 25'ini aşmayacaktır. Böylece, yatırım indirimi tutarının süre sınırlamasına tabi tutulmadan ilgili kazançtan indirilmesi imkanı getirilmiştir.

26 YATIRIM İNDİRİMİ Anayasa Mahkemesinin tarihli Resmi Gazetede yayımlanan kararıyla, Gelir Vergisi Kanunu’nun yatırım indirimiyle ilgili geçici 69. maddesinde yer alan ve işletmelerin yatırım indirimi haklarını 2006, 2007 ve 2008 yılları ile sınırlayan düzenleme iptal edilmiştir. 6009 sayılı Kanun’un 5. maddesinde yapılan düzenlemeyle, Mahkeme kararı doğrultusunda yeniden hak kazanılan yatırım indirimi tutarının indirimi düzenlenmiştir. Düzenlemeyle yıl sınırlaması kaldırılmakta ancak bu defa da kazancın % 25’i ile sınırlandırılmıştır.

27 YATIRIM İNDİRİMİ Yapılması öngörülen düzenlemeyle ayrıca, yatırım indirimi sonrası kalan kurum kazancının % 20 oranında kurumlar vergisine tabi olması öngörülmektedir. Tasarının gerekçesinde, Anayasa mahkemesinin iptal gerekçeleri dikkate alınarak, indirilemeyen ve sonraki dönemlere devreden yatırım indirimi istisnasından yıl sınırlaması olmaksızın yararlanılmasının sağlandığı belirtilmektedir.

28 YATIRIM İNDİRİMİ Oysa Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçelerine bakıldığında, iptal kararının temel gerekçesinin yıl sınırlaması olmayıp, geriye dönük düzenlemelerle kişilerin haklarının, hukuki istikrar ve güvenlik ilkesi gözetilmeden kısıtlanması olduğu görülmektedir. Kararda, Gelir Vergisi Kanunu’nun geçici 69. maddesi kapsamındaki yükümlülerin 5479 sayılı Yasa’nın yayımlandığı tarihine kadar yatırım indirimi istisnasından yararlanacaklarını göz önünde bulundurarak yatırım kararı aldıkları ve yatırıma başladıkları, bu yükümlülerin indirimin yılla sınırlanacağını önceden bilmedikleri, yatırım indiriminden yararlanılacak tutara ulaşıncaya kadar yapılması gereken indirimin sonradan üç yılla sınırlandırılmasının verginin genellik, eşitlik, öngörülebilirlik ve kamusal yetkinin kullanılmasında yükümlülere hukuksal güvenlik sağlayan yasallık ilkelerine aykırılık oluşturduğu açıkça yer almaktadır.

29 YATIRIM İNDİRİMİ Görüldüğü üzere Anayasa Mahkemesi açıkça, geriye dönük kurallarla hakların kısıtlanamayacağına, yatırım kararı alan işletmelerin bu kararı aldıkları ve yatırıma başladıkları anda bilmedikleri dikkate alınarak, indirimin sonradan herhangi bir şekilde sınırlandırılmasının Anayasaya aykırı olduğuna karar vermiştir. Özetle düzenlemeyle, Anayasaya aykırı olması nedeniyle iptal edilen bir yasal düzenleme, yine Anayasaya aykırılığı açık bir başka düzenlemeyle değiştirilmiştir. Anayasaya aykırılığı açık olan bu düzenlemenin öngörülmesinde esas etkenin, 2008 yılı sonu itibariyle var olan ve sonraki yıllara devreden, 3.000’den fazla mükellefin, yaklaşık 78 milyar TL tutarındaki yatırım indirimi hakkının vergi gelirlerinde yaratacağı düşünülen gelir kaybı olduğu ve bu kaybın yıllara yayılmak istendiği söylenebilir.

30 YATIRIM İNDİRİMİ Anayasaya aykırılığı bizce açık olan bu düzenleme, iptal davasına konu olması durumunda tekrar iptal konusu olabilecektir. Bu çerçevede yeni düzenlemeyle kazanılmış hakları tekrar sınırlanan kurumların, beyannamelerini ihtirazi kayıtla vererek, yapılacak tarhiyatı Anayasaya aykırılık iddiası ile vergi mahkemelerinde dava konusu yapmaları mümkündür

31 YATIRIM İNDİRİMİ Sözkonusu düzenleme Anayasa Mahkemesi tarafından verilen yatırım indirimi ile ilgili karar sonrasında oluşturulmuştur. Anayasa Mahkemesi getirilen sene sınırlaması sebebiyle mükelleflerin kazanılmış yatırım indiriminden yararlanma hakkını hiçe sayan ve bu nedenle hukuk güvenliği ilkesine de aykırı bulunan metni iptal etmişti. Bu karar sonrasında kazanılmış hakların tekrar kullanılması imkanı gelmişti. Bunun yanında Anayasa Mahkemesi ayrıca yatırım indirimi düzenlemesini tarihinde yürürlükten kaldıran 5479 sayılı Kanun hükmünü de iptal etmişti. Bunun sonucunda 5479 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihine kadar mükelleflerin yapmış oldukları yatırımların da yatırım indiriminden yararlanabilmesi mümkün olmuştu.

32 YATIRIM İNDİRİMİ Maliye Bakanlığı hukuka aykırı olarak bu uygulamanın ancak Ocak 2010 sonrası dönemlerde uygulanabileceğinden bahisle Anayasa Mahkemesi kararı tarihinde yayınlanmasına rağmen verilen yıllık beyannamelerde yatırım indirimini kabul etmemiş ve hatta elektronik beyanname verenler bakımından bu konuda beyannamede yer ayırmayarak mükelleflerin haklarını kullanmalarına engel olmaya çalışmıştı. Fakat mükellefler de haklarını korumanın yolunu bulmuş ve ihtirazi kayıtla beyanname vermek suretiyle yargı yoluna başvurmuşlardır. Mahkeme kararları bu konuda mükelleflerin haklı olduğunu teyit etmekte, 2009 senesinde de yatırım indirimi hakkından yararlanma imkânı olduğunu belirtmektedirler. Böylece İdare’nin engellemeye çalıştığı hukuki yaklaşım mahkeme kararlarıyla yerine getirilmektedir.

33 YATIRIM İNDİRİMİ Yeni düzenleme sonrasında bir başka hukuka aykırılık daha oluşturulmuş ve yatırım indirimi kazancın % 25’i ile sınırlandırılmıştır. Bu durumda Anayasa Mahkemesi tarafından yatırım indiriminin üç yılla sınırlandırılmasının hukuka aykırı olduğu yönündeki tespit kabul edilerek bu hukuka aykırılık giderilirken bu sefer de yatırım indiriminin tamamı yerine % 25’inin uygulanması suretiyle yine mükelleflerin hukuken kazanılmış haklarından faydalanması engellenmektedir. Bu durumda mükelleflere yine beyannamelerini ihtirazi kayıtla vererek yargı yoluna gitmekten başka çare kalmamaktadır.

34 2009 YILI KAZANÇLARINDA UYGULAMA
Anayasa Mahkemesi’nin Kararı ile Gelir Vergisi Kanunu’nun geçici 69. maddesindeki “sadece 2006, 2007 ve 2008 yıllarına ait” ibaresini iptal etmiştir. Bu iptal sonrasında ise yasama organı tarafından yukarıda ayrıntıları açıklandığı üzere; 6009 sayılı Kanunla yatırım indirim istisnası konusunda yeni bir düzenleme getirilmiştir. Ancak söz konusu düzenleme 2010 yılından itibaren uygulamaya konulacaktır. Bu durumda 2009 yılı kazançlarından yatırım indirimi istisnasının indirilip indirilemeyeceği tartışma konusu olmuştur. Bu konuda iki farklı görüş ortaya çıkmaktadır.

35 2009 YILI KAZANÇLARINDA UYGULAMA
Birinci görüşe göre; Anayasa Mahkemesi’nin iptal Kararı tarihinde yayımlanmıştır ve Anayasamızın 153. maddesi gereğince Anayasa Mahkemesi kararları geriye yürüyememektedir. Söz konusu Anayasa Mahkemesi Kararı 2009 yılından sonra yayınlandığı için iptal kararı 2009 yılı kazançları için uygulanmayacaktır. İkinci görüş ise; Anayasa Mahkemesi iptal kararları, hukuki sonucu henüz tamamlanmamış olaylara uygulanabileceği, 2009 yılı kurumlar ve gelir vergisi beyannameleri söz konusu iptal kararı yayınlandığında henüz verilmediğinden, iptal kararının 2009 yılı kazançları içinde geçerli olduğu ve mükelleflerin eğer indirebilecekleri yatırım indirimi istisnaları mevcutsa söz konusu istisna tutarlarını 2009 yılı kazançlarından indirebilecekleri yönündedir.

36 YATIRIM İNDİRİMİ Yasama organı 6009 sayılı Kanun’un 5. maddesi ile Gelir Vergisi Kanunu’nun geçici 69. maddesinde değişiklik yaparak Anayasa Mahkemesi’nin söz konusu maddenin iptal ettiği kısmı dolayısıyla ortaya çıkan boşluğu kapatmayı amaçlamıştır. Yapılan düzenleme ile 2010 takvim yılı kazançlarına uygulanmak ve tarihinde yürürlüğe girmek üzere, mükellefler vergi matrahlarının tespitinde yararlanabilecekleri yatırım indirimi istisnalarının olması koşuluyla, ilgili yıl kazançlarının % 25 oranındaki yatırım indirimi istisnasını söz konusu kazançlarından indirebilecekleridir. Ancak kanaatimizce getirilen % 25 oranındaki sınırlama Anayasa’ya aykırılık yönünden yeni tartışmalara neden olabilir.

37 YATIRIM İNDİRİMİNDE SON DURUM
A- Yatırım İndiriminden Yararlanan Mükellefler Kazançlarına Yürürlükteki Vergi Oranını Uygulayacaklardır 5479 sayılı Kanun sonrası 2006, 2007 ve 2008 yıllarını kapsayan geçiş döneminde yatırım indiriminden yararlanan kurumlar vergisi mükellefleri, tarihinde uygulanan % 30’luk orana tabi tutulmuşlardı sayılı Kanun’un 5. maddesiyle kanun koyucu “vergi oranına ilişkin hükümler dahil” ibaresini “bu Kanun’un geçici 61. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan vergi oranına ilişkin hüküm dahil” şeklinde değiştirmek suretiyle, 2010 ve takip eden yıllarda yatırım indiriminden yararlanacak mükelleflerin, bu istisnadan yararlanamayan mükellefler gibi % 20’lik oran üzerinden kurumlar vergisine tabi tutulmalarını sağlamıştır.

38 YATIRIM İNDİRİMİNDE SON DURUM
B- Yatırım İndiriminden Yararlanılacak Tutara Sınırlama Getirilmiştir 6009 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle yatırım indiriminde yapılan diğer değişiklik ise vergi matrahlarının tespitinde yatırım indirimi istisnası olarak indirim konusu yapılacak tutarın, ilgili yıl kazancının % 25’i ile sınırlandırılmış olmasıdır. “İlgili yıl kazanç” tutarının ise ticari kazanç ya da kurum kazancı mı, yoksa geçmiş yıl zararları dahil tüm istisna ve indirimler düşüldükten sonra kalan tutar mı olduğu konusunda 276 seri nolu GVK Genel Tebliğinde net bir açıklama yapılmış ve bu tutarın geçmiş yıl zararları dahil tüm istisna ve indirimler düşüldükten sonra kalan tutar olduğu belirtilmiştir.

39 YATIRIM İNDİRİMİNDE SON DURUM
6009 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanununun geçici 69 uncu maddesinde yapılan değişiklik sonrasında, yatırım indirimi istisnasına konu harcamalar 276 seri nolu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde açıklanmıştır. Buna göre; a- 31/12/2005 tarihi itibariyle mevcut olup, kazancın yetersiz olması nedeniyle indiremedikleri devreden yatırım indirimi istisnası tutarlarını (2006, 2007 ve 2008 yıllarında yararlandıkları tutarlardan kalan kısmı),

40 YATIRIM İNDİRİMİNDE SON DURUM
b- 24/4/2003 tarihinden önce yapılan müracaatlara istinaden düzenlenen yatırım teşvik belgeleri kapsamında, Gelir Vergisi Kanununun 4842 sayılı Kanunla yürürlükten kaldırılmadan önceki ek 1-6 ncı maddeleri çerçevesinde başlanılmış yatırımları için, belge kapsamında 1/1/2006 tarihinden sonra yapmış oldukları yatırım harcamaları dolayısıyla 31/12/2005 tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerine göre hesaplayacakları yatırım indirimi istisnası tutarlarından, 31/12/2008 tarihi itibarıyla mevcut olup kazancın yetersizliği nedeniyle indiremedikleri yatırım indirimi istisnası tutarları ile bu yatırımlar kapsamında olup halen devam eden yatırım harcamaları dolayısıyla 31/12/2005 tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerine göre hesaplayacakları yatırım indirimi istisnası tutarlarını,

41 YATIRIM İNDİRİMİNDE SON DURUM
c- Gelir Vergisi Kanununun mülga 19 uncu maddesi kapsamında 1/1/2006 tarihinden önce yatırıma başladığını belgeleyen gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri, komple ya da entegre tesisler gibi tamamlanması belli bir süreci gerektiren yatırımlar ile ilgili ve bu yatırımlarla iktisadi ve teknik bakımdan bütünlük arz edip bu tarihten sonra yaptıkları yatırım harcamaları için, 31/12/2005 tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümleri çerçevesinde hesapladıkları yatırım indirimi istisnası tutarlarından 31/12/2008 tarihi itibarıyla mevcut olup kazancın yetersizliği nedeniyle indiremedikleri yatırım indirimi istisnası tutarları ile, bu yatırımlar kapsamında olup bu yatırımlarla iktisadi ve teknik bakımdan bütünlük arz edip halen devam eden yatırım harcamaları dolayısıyla 31/12/2005 tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerine göre hesaplayacakları yatırım indirimi istisnası tutarlarını,

42 YATIRIM İNDİRİMİNDE SON DURUM
d- 1/1/2006-8/4/2006 tarihleri arasında Gelir Vergisi Kanununun mülga 19 uncu maddesi kapsamında yeni başlayan ve bu tarihler arasında yapılan yatırımlar nedeniyle hesaplanan yatırım indirimi tutarlarını, endekslenmiş değerleri ile birlikte 2010 ve müteakip yıllarda elde ettikleri kazançlarından indirebileceklerdir. Öte yandan 276 seri nolu GVK Genel Tebliğinde, mükelleflerin önceki yıllarda (2006, 2007 ve 2008) kendi istekleriyle yararlanmadıkları yatırım indirimi istisnası tutarlarının, yatırım indirimi uygulamasının tercih edildiği diğer yıllarda indirim konusu yapabilmelerinin mümkün olmadığı, kazanç yetersizliği nedeniyle indirimi fiilen mümkün olmayan kısmın ise müteakip dönemlerde indirilebileceği belirtilmiştir. Ancak, 2009 hesap dönemine ilişkin olarak kazanç beyan etmekle birlikte önceki yıllardan devreden yatırım indirimi istisnası tutarlarından yararlanamayan mükelleflerin, bu kazanç tutarlarına isabet eden yatırım indirimi tutarlarını, endekslenmiş değerleri ile birlikte daha sonraki dönemlerin kazançlarından indirebilmeleri mümkün bulunmaktadır.

43 NE DEĞİŞTİ? A- YATIRIM İNDİRİMİNDEN YARARLANAN MÜKELLEFLERE % 30’LUK KURUMLAR VERGİSİ ORANI UYGULANMASINDAN VAZGEÇİLMİŞTİR B- YATIRIM İNDİRİMİNDEN YARARLANMADA % 25’LİK SINIRLAMA GETİRİLMİŞTİR

44 DEĞİŞİKLİK HAKKINDA DEĞERLENDİRMELER
Yatırım indiriminden dönem bazında yararlanmada getirilen “ilgili kazancın % 25’i” sınırlaması ise yatırım indirimi stoku büyük rakamlara ulaşmış mükellefler için, bu istisnadan yararlanmayı daha uzun süreye yaydığı için bir dezavantaj olarak görülse de yatırım indirimi müessesesinin temel taşlarından olan endeksleme uygulaması ile uzun dönemde bu kayıpların telafi edileceği göz ardı edilmemelidir. Yatırım indirimi tutarları küçük olan mükellefler için 6009 sayılı Kanunla yapılan bu düzenleme daha az vergi ödeme sonucu doğuracağından bir avantaj olmuştur.

45 YANILMA HALLERİNDE CEZA YOK.
Yetkili makamların mükellefin kendisine yazıyla yanlış izahat vermiş olmaları veya bir hükmün uygulanma tarzına ilişkin bir içtihadın değişmiş olması halinde vergi cezası kesilmeyecek ve gecikme faizi hesaplanmayacaktır. Bu konudaki hükümlerin uygulanma tarzı hususunda yetkili makamların genel tebliğ veya sirkülerde değişiklik yapmak suretiyle görüş ve kanaatini değiştirmesi durumunda oluşan yeni görüş ve kanaate ilişkin tebliğ veya sirküler yayımlandığı tarihten itibaren geçerli olacaktır. Bu tebliğ ve sirküler geriye dönük olarak uygulanamayacaktır.

46 ÖZELGE Yapılan düzenlemeyle özelgelerin gecikme faizine karşı koruması öngörülmüş, bu düzenlemenin de kanun’un yayımı tarihinde yürürlüğe girmesi öngörülmüştür. Açık olmamakla birlikte, bu Kanun’un yürürlüğünden önce verilmiş olan özelgelerin de gecikme faizine karşı koruyacağı düşünülmektedir. Aksi halde geçmişte verilen bütün özelgelerin yenilenmesi gerekecektir ki, bunun makul ve yasal bir açıklaması yoktur. Yapılan düzenlemeyle, bu kurala bir istisna konmuş ve yargı organlarınca iptal edilen genel tebliğ ve sirküler hakkında bu hükmün uygulanmaması öngörülmüştür.

47 TEBLİĞ-SİRKÜLER Tebliğ ve sirküler değişikliğinin geriye doğru yürütülmemesi önümüzdeki günlerde hukukçular tarafından çok tartışılabilecek bir konu olmakla birlikte, tebliğ ve sirkülerde yer alan açıklamalara uygun olarak işlem yapanların hukukunun korunması açısından son derece önemlidir.

48 ÖZELGE NEDİR SİRKÜLER NEDİR
Özelge: Mükelleflerin ve vergi sorumlularının vergi durumları ve vergi uygulaması bakımından, kendilerince açık olmayan ve tereddüt ettikleri konular hakkında yetkili makamlardan yazılı olarak açıklama talebinde bulunmaları üzerine yetkili makamlarca kendilerine verilen görüşü, Sirküler: Mükelleflerin ve vergi sorumlularının vergi durumları ve vergi uygulaması bakımından kendilerince açık olmayan ve tereddüt ettikleri konular hakkında Gelir İdaresi Başkanlığı’nca aynı durumda olan tüm mükellefler için uygulamaya yön vermek ve açıklık getirmek üzere yayımlanan görüşü

49 HANGİ KONULAR ÖZELGE TALEPLERİNİN DIŞINDADIR?
Yayımlanan yeni Yönetmelikte mükelleflerin aşağıda sıralanan talepleri, özelge kapsamında değerlenemez. a) Başkalarının vergi durumları hakkında bilgi ve izahat talepleri, b) Yargıya intikal etmiş olaylara ilişkin izahat talepleri, c) Hakkında vergi incelemesi yapılmakta olan mükelleflerce veya vergi sorumlularınca incelemeye konu olan işletmelerle ilgili izahat talepleri, d) Somut bir olaya dayanmayan, teorik hususlara ilişkin bilgi ve izahat talepleri,

50 HANGİ KONULAR ÖZELGE TALEPLERİNİN DIŞINDADIR?
e) Mücbir sebep hali ilanı, vergi borçlarının terkini, belge düzenine ilişkin yetkilerin kullanılması gibi kanunlarla uygulamanın tespitine dair Maliye Bakanlığı’nca yetki verilen konulara ilişkin talepler, f) Mükelleflerin ve vergi sorumlularının vergi uygulamaları ile ilgili işlemlerinin gerçekleşmesinden sonra yaptıkları başvuruları ile Kanun’un 122. maddesine göre vergi hataları ile ilgili yapılan düzeltme talepleri ve 124. maddesine göre Maliye Bakanlığı’nca incelenecek olan şikâyet yoluyla müracaatlar, g) Sözlü veya yazılı olarak veya internet aracılığı ile 3071 sayılı Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanun veya 4982 sayılı Bilgi Edinme Kanunu uyarınca yapılan talepler.

51 ÖZELGE İÇİN HARÇ YOK Öte yandan, tasarıyla özelge talepleri için harç ödenmesi öngörülmekte iken yasalaşma sürecinde bu düzenleme kaldırılmıştır. Dolayısıyla eskiden olduğu gibi özelge talepleri için herhangi bir ücret ödenmeyecektir. Kanun’la özelge sistemi konusunda yapılan bir başka düzenleme de, özelgelerin ceza yanında faiz açısından da koruma sağlamasıdır. Bu düzenleme belki de Kanun’un en önemli düzenlemelerinden birisidir.

52 İZAHAT TALEPLERİ Resmi Gazete’nin tarih ve sayılı nüshasında “Mükelleflerin İzahat Taleplerinin Cevaplandırılmasına Dair Yönetmelik” başlığı altında yayımlanmış ve aynı gün yürürlüğe girmiştir.

53 ÖZELGEYİ KİM VERECEK? 6009 sayılı Yasa ile aynı maddenin değiştirilmesinden sonra yapılan değişiklik ile bu kez yetkili makam, Gelir İdaresi Başkanlığı ile bu hususta yetkili kıldığı makamlar olarak belirlenmiştir. Bu değişiklik ile özelge ve sirküler konusu, bu işin görevli ve sorumlusu olan Gelir İdaresi Başkanlığı’na bırakılmıştır. Bu yeni düzenleme ile eskiden uygulamada görülen dağınıklık ve aynı konuda birbiri ile çelişen özelge çıkarılması önlenmiş, bu konu denetim ve disiplin altına alınmıştır.

54 ÖZELGE NASIL TALEP EDİLİR?
Özelge, mükelleflerin gelir veya kurumlar vergisi bakımından bağlı bulundukları vergi dairesi başkanlıkları ile vergi dairesi başkanlığı bulunmayan illerde defterdarlıklardan talep edilir. Diğer mükellef ve vergi sorumluları özelge talepleri için, ikametgah veya kanuni merkezlerinin bulunduğu vergi dairesi başkanlıkları ile vergi dairesi bulunmayan illerde defterdarlıklara, ikametgah veya kanuni merkezi bulunmayanlar Ankara, İstanbul, İzmir Vergi Dairesi Başkanlıklarından birine başvuracaktır. Özelge talebinde bulunan vergi mükellefi veya sorumlu, Gelir İdaresi’nce hazırlanan Özelge Talep Formu’nu doldurarak yapacaktır. Bu form kullanılmadan yapılacak başvurular işleme konmayacak ve doğal olarak cevaplanmayacaktır. Yeni düzenlemede de bu başvurular ücrete tabi değildir. Bilindiği gibi, bu konuda harç alınması talebi TBMM Komisyonu’nda uygun görülmemiş ve tasarıdan çıkarılmıştır.

55 SİRKÜLER VUK nun 413.maddesi olan ve özelgelerle ilgili düzenlemeyi yapan mükelleflerin izahat talepleri başlığı ile birlikte değiştirilmiş olup sirkülerde bu kapsama alınmıştır Sirküler ve özelgeler Gelir idaresi başkanı veya görevlendireceği bir başkan yardımcısının başkanlığında en az 3 daire başkanından oluşan bir komisyon vasıtası ile hazırlanır. Birebir aynı olan konularda taşra teşkilatı merkezde hazırlanan özelgelere uygun olarak özelge hazırlayabilir. Özelgelerde sirkülerler gibi GİB sitesinde yayınlanacaktır.

56 YANILMA –GÖRÜŞ DEĞİŞİKLİĞİ
Özelge ve sirküler konularının devamı ve bunlara bağlantılı olarak, VUK’un 369. maddesinde yeniden düzenlenen “yanılma ve görüş değişikliği” üzerinde de ayrıca durmak gerekecektir. Çünkü ceza uygulaması açısından, iki madde arasında önemli ve ihmal edilmeyecek bir bağlantı bulunmaktadır. 6009 sayılı Yasa ile VUK’un 413. maddesinde özelge ve sirküler ile ilgili maddenin sonuna eklenen bir bent ile bu maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esasların, Maliye Bakanlığı’nca yayımlanacak bir Yönetmelik ile belirlenmesi kabul edilmiştir. Bu hükme dayanarak Bakanlık bu yasal düzenlemeyi kısa zamanda tamamlayarak internet sitesinde kamuoyunun bilgisine sunmuştur.

57 BANKALARIN DEĞERLEME FARKLARI
Türk parasının yabancı paralar karşısındaki değerinin ve uluslararası piyasalarda altın fiyatlarının değişmesi nedeniyle bankanın aktifindeki ve pasifindeki dövizlerin, efektiflerin ve yabancı para cinsinden diğer varlık ve yükümlülüklerle altınların değerlemesi sonucu oluşan değerleme farkları ayrı bir hesapta izlenecek.

58 DEĞ. FARKLARI MATRAH DIŞI
Türk parasının yabancı paralar karşısındaki değerinin ve uluslararası piyasalarda altın fiyatlarının değişmesi nedeniyle Bankanın aktifindeki ve pasifindeki dövizlerin, efektiflerin ve yabancı para cinsinden diğer varlık ve yükümlülüklerle, altınların değerlemeye tabi tutulması sonucu Banka lehine oluşan gerçekleşmiş değerleme farkları, değerlemenin yapıldığı dönem kazancına dahil edilmeyecek. Kurumlar vergisi matrahının tespitinde gelir olarak dikkate alınmayacak. Banka aleyhine oluşan gerçekleşmemiş değerleme farkları ise değerlemenin yapıldığı dönem kazancından düşülmeyecek ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınmayacak.

59 ZAMANAŞIMI SÜRESİ 6009 sayılı kanunla, Anayasa mahkemesince iptal edilen düzenleme yerine, matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulmasında zamanaşımının durmasına yönelik süre bir yılla sınırlandırılmıştır. Ayrıca, geçici madde ile getirilen düzenleme ile tarihinden önceki dönemlere ilişkin olarak bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte önce takdire sevk edilmiş olup, komisyonca takdir edilen matrah üzerinden tarihine kadar tarh ve tebliğ edilmeyen vergiler zamanaşımına uğrayacağı, Bu hükmün 374 üncü madde yer alan ceza kesmede zamanaşımı açısından da uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

60 ZAMANAŞIMI SÜRESİ Bu durumda, Vergi Usul Kanunu’nun 114. maddesinin matrah takdiri için takdir komisyonuna sevk edilen vergilerin tarihinden önceki veya sonraki dönemlere ilişkin olması önem arz etmekte olup, farklı sonuçlar doğurmaktadır. Bu husus aşağıda iki ayrı alt bölümde ele alınmıştır. A TARİHİNDEN ÖNCEKİ DÖNEMLERE İLİŞKİN UYGULAMA Yukarıda da değinildiği üzere, geçici 28. maddeye göre, tarihinden önceki dönemlere ilişkin olarak, yasal değişikliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce matrah takdiri için takdir komisyonuna sevk edilmiş olup, komisyonca takdir edilen matrah üzerinden tarihine kadar tarh ve tebliğ edilmeyen vergiler zamanaşımına uğrar.

61 ZAMANAŞIMI SÜRESİ Söz konusu hüküm, 374. maddede yer alan ceza kesmede zamanaşımı açısından da uygulanır. Buna göre, tarihinden önceki dönemlerden, normal zamanaşımı süresinin sona ermesinden önce matrah takdiri için takdir komisyonuna sevk edilmiş olanların; · Takdirin karara bağlanması, · Kararın vergi dairesine tevdii, · Takdir edilen matraha istinaden verginin tarh edilmesi, · Tarhiyata ilişkin ihbarnamenin mükellefe tebliğ edilmesi işlemlerinin tümünün, tarihine kadar tamamlanmaması halinde söz konusu vergiler ve fer'ileri zamanaşımına uğrayacaktır.

62 ZAMANAŞIMI SÜRESİ B TARİHİNDEN SONRAKİ DÖNEMLERE İLİŞKİN UYGULAMA Değişiklikten önce, vergi dairesince matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulması halinde ilgili dönem için zamanaşımı süresi durmakta ve duran zamanaşımı takdir komisyonu kararının vergi dairesine gönderilmesini takip eden günden itibaren yeniden işlemekteydi. Takdir komisyonunda geçen sürenin zamanaşımını durdurmasına yönelik bir süre sınırlaması bulunmamaktaydı. Yapılan düzenleme ile matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulmasının zamanaşımını durdurması hususu aynen devam etmekle birlikte, zamanaşımının durması bir yıllık süre ile sınırlandırılmaktadır.

63 ZAMANAŞIMI SÜRESİ Buna göre, vergi dairesince bir vergilendirme dönemine ilişkin matrahın takdir edilmesi için takdir komisyonuna başvurulması halinde, bu döneme ilişkin zamanaşımı duracaktır. Duran zamanaşımı, takdir komisyonunca verilen kararın vergi dairesine, başvuru tarihinden itibaren; · 1 yıldan kısa bir süre içinde tevdi edilmesi halinde, tevdi edildiği tarihi takip eden günden itibaren, · 1 yıldan uzun bir süre sonra tevdi edilmesi halinde, tevdi edildiği tarihe bakılmaksızın, 1 yıllık sürenin dolduğu günden itibaren işlemeye başlayacaktır.

64 ÖRNEK OLAY Örneğin, 2007 takvim yılı gelir vergisi matrahının takdiri için tarihinde takdir komisyonuna başvurulmuş ve komisyon kararı tarihinde vergi dairesine tevdi edilmiştir. Malum olduğu üzere, 2007 takvim yılına ait zamanaşımı süresi tarihinde sona ermektedir. Takdir komisyonunda geçen süre 1 yıldan uzun olduğuna göre, yeni hükümlere göre işlemeyen süre 1 yıldan fazla olamayacağından, zamanaşımı süresi tarihinde sona erecektir.

65 ELEKTRONİK ORTAMDA YMM İŞLEMLERİ
6009 Sayılı kanunla ile Yeminli mali müşavirlerin tasdik işlemlerinin elektronik ortamda gerçekleştirmeye ve tasdike konu işlemleri mükellef grupları, faaliyet ve tasdik konuları itibariyle ayrı ayrı belirleme ve uygulatma yetkisi alınmıştır.

66 ELEKTRONİK TEBLİGAT 6009 Sayılı kanuna göre, Tebligat Kanunu'nda sayılan usullere bağlı kalmaksızın tebliğe elverişli elektronik adres aracılığıyla elektronik ortamda da tebligat yapılabilecek. Maliye Bakanlığı, elektronik ortamda yapılacak tebliğle ilgili olarak her türlü altyapıyı kurmaya ve kurulmuş olanı kullanmaya, tebliğe elverişli elektronik adres kullanma zorunluluğu getirmeye, ayrıca buna ilişkin usul ve esasları düzenlemeye yetkili olacak.

67 CUMHURİYET SAVCILIĞINA BİLDİRİM
6009 Sayılı kanunla birlikte yaptıkları inceleme sırasında Vergi Usul Kanunu 359 uncu maddede yazılı suçların işlendiğini tespit eden maliye müfettişleri, hesap uzmanları ile bunların yardımcıları ve gelirler kontrolörleri ile stajyer gelirler kontrolörleri tarafından ilgili rapor değerlendirme komisyonunun mütalaasıyla doğrudan doğruya ve vergi incelemesine yetkili olan diğer memurlar tarafından ilgili rapor değerlendirme komisyonunun mütalaasıyla vergi dairesi başkanlığı veya defterdarlık tarafından keyfiyetin Cumhuriyet başsavcılığına bildirilmesi mecburi hale getirilmiştir.

68 DAMGA VERGİSİNDE DEĞİŞİKLİK
Finansman şirketlerince kullandırılacak kredilerle, ekici ve alıcı arasında düzenlenen tütün alım satımı sözleşmelerin de Damga Vergisi Kanunu kapsamına alınıyor. Tüketici kredilerinin temini ve geri ödenmesi amacıyla düzenlenen kağıtlar damga vergisinden istisna tutulacaktır.

69 DAMGA VERGİSİNDE DEĞİŞİKLİK
Damga Vergisi Kanunu’na ekli (2) sayılı Tablonun IV. Bölümünde yapılan değişiklikle, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da yapılan tüketici kredisi tanımına bağlı olmaksızın, finansman şirketlerince kullandırılacak tüm kredilerin temini ve geri ödenmesi amacıyla düzenlenecek kâğıtlar damga vergisinden istisna edilmiştir. Değişiklik öncesi istisna kapsamına sadece bu Kanun’un 10. maddesi çerçevesinde kullandırılan tüketici kredileri nedeniyle düzenlenen kâğıtlar girmekte olup, istisnanın kapsamı genişletilmiştir. - Damga Vergisi Kanununa ekli (2) sayılı tablonun (33) numaralı fıkrasında yapılan değişiklikle, sözleşmeli tarımı teşvik etmek amacıyla, Tarım Kanunu çerçevesinde tarım ürünlerine ilişkin olarak üretici ile alıcı arasında düzenlenen tarımsal üretim sözleşmeleri damga vergisinden istisna edilmiştir. - Damga Vergisi Kanununa ekli (2) sayılı tablonun, "III- İşçiler, çiftçiler ve göçmenlerle ilgili kâğıtlar" başlıklı bölümüne eklenen bir fıkra ile, tarımsal destekleme programları kapsamında hibe desteği sağlanması uygun görülen yatırım projelerine ilişkin olarak proje sahipleri ile Tarım ve Köyişleri Bakanlığı arasında düzenlenen kâğıtlar damga vergisinden istisna tutulmuştur.

70 HARÇLARDA DEĞİŞİKLİK Harçlar Kanunu’nun 28. maddesinde yapılan değişikliklerle; - Ölüm ve cismani zarar nedeniyle açılan maddi ve manevi tazminat davalarında peşin alınan harcın oranının yirmide bir (diğer davalarda dörtte biri peşin) olarak uygulanması öngörülmüş, - Anayasa Mahkemesinin tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 2010/9 sayılı Kararı doğrultusunda, bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olmasının, hükmün tebliğe çıkartılması, takibe konulması ve kanun yollarına başvurulması gibi müteakip işlemlerin yapılmasına engel teşkil etmeyeceği hükme bağlanmıştır.

71 HARÇLARDA DEĞİŞİKLİK Öte yandan,
- Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarifeye iki yeni harç eklenmiştir. Yapılan düzenlemeye göre, keşif veya haciz talebinde bulunanlar, bu talebin yerine getirilmesi için tutarı 120 lira olarak belirlenen “keşif harcı” ve tutarı 40 lira olarak belirlenen “haciz, teslim ve satış harcı” ödeyeceklerdir. Bu mali yükümlülükler yeni olmayıp, daha önce 3717 sayılı Adli Personel İle Devlet Davalarını Takip Edenlere Yol Gideri ve Tazminat Verilmesi İle 492 Sayılı Harçlar Kanununun Bir Maddesinin Kaldırılması Hakkında Kanun kapsamında ödenmekte iken, düzenleme anayasa mahkemesince iptal edilmiştir. Yeni yapılan düzenlemeyle öngörülen harç tutarları bu nedenle ek bir ödeme yükümlülüğünü ifade etmemektedir. - Harçlar Kanunu’nun 123. maddesinde yapılan değişiklikle, harç muafiyetlerinin; yukarıda belirtilen iki yeni harç için (keşif harcı ve haciz, teslim ve satış harcı) bakımından uygulanmaması öngörülmüştür.

72 VERGİ İNCELEMESİ . 213 sayılı Kanun’da bugüne kadar birçok değişiklik yapıldığı halde, inceleme ile ilgili hükümler hiç değişmemiştir. Vergi incelemesiyle ilgili, tüzük, yönetmelik veya tebliğ şeklinde ikincil mevzuat bulunmamaktadır. Sadece tarihli Maliye Hesap Uzmanları Yönetmeliği’nde inceleme ile ilgili oldukça ayrıntılı sayılabilecek hükümler mevcuttur. Ancak yeterli olmadığı gibi genel de değildir. Gene Hesap Uzmanları Kurulu’nun “hizmete özel” nitelikte “inceleme ve rapor yönergesi” ile “rapor okuma yönergesi” bulunmaktadır. Bunun dışında diğer denetim birimlerinin yönetmeliklerinde inceleme usulüyle ilgili herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Bu denetim birimlerinin yıllık planlarında incelemeyle ilgili hükümleriyse, hizmete özel gizlilik nedeniyle bilinmemektedir

73 VERGİ İNCELEMESİNDE MÜKELLEFİN AKLINA TAKILANLAR
. Gerçekten mevcut düzenlemeler, mükelleflerin “Niçin ben inceleniyorum?” “Herkes böyle yapıyor niçin bana ceza kesiliyor”, “defteri teslim ettim bana bu konuda belge verilmedi, ‘kaybolursa ben ne yaparım’ dedim, ‘sen Devlet’e güvenmiyor musun’ dediler, bir şey diyemedim, ne yapabilirim?”, “tutanağa neleri yazdırabilirim?”, “Tutanağa gerçek durumu yazdırmak istedim kabul edilmedi ne yapabilirim?”, “Defterleri teslim ettim, iki yıl sonra geri verildi ancak incelendiğine dair bir belge verilmedi, bunun anlamı nedir?”, “Defterleri karşı inceleme diye aldılar, iki yıl kaldı sonunda sınırlı inceleme diye rapor yazdılar”, “

74 VERGİ İNCELEMESİNDE MÜKELLEFİN AKLINA TAKILANLAR
“İnceleme üç yıl sürdü bu normal midir?”, “İnceleme elemanı dört ay boyunca beni her an çağırabileceğini söyledi. Halbuki konuyu benden çok müdürlerim bilir. Tutanağı onlar imzalayamaz mı?” “Daha önce beni şu denetim elemanı incelemiş ve böyle yapmıştı, şimdiki inceleyen ise ben öyle yapmam diyor. Bu iş kişiye göre değişir mi, bunun bir kanunu nizamı yok mu?” gibi soruları cevapsız kalmaktadır

75 VERGİ İNCELEMESİNDE DEĞİŞİKLİKLERİN GENEL DÖKÜMÜ
A- VERGİ İNCELEMESİNE BAŞLAMA TUTANAĞI DÜZENLEMEK, ZORUNLU HALE GETİRİLMİŞTİR B- VERGİ İNCELEMESİ İÇİN AZAMİ SÜRE BELİRLENMİŞTİR C- VERGİ İNCELEMESİ İLE İLGİLİ ÜÇ ÇEŞİT KOMİSYON OLUŞTURULMUŞTUR D- VERGİ SUÇLARI, RAPOR DEĞERLENDİRME KOMİSYONLARI TARAFINDAN VERİLECEK “MÜTALAA” İLE SAVCILIĞA BİLDİRİLECEKTİR E- İDARİ DÜZENLEMELERE AYKIRI RAPOR YAZILAMAYACAKTIR..

76 VERGİ İNCELEMESİNDE DEĞİŞİKLİKLERİN GENEL DÖKÜMÜ
F- VERGİ İNCELEMESİ İLE İLGİLİ YÖNETMELİKLER ÇIKARILACAKTIR G- VERGİ İNCELEME VE DENETİM KOORDİNASYON KURULU KURULACAKTIR H- İNCELEMELER YILLIK VERGİ İNCELEME VE DENETİM PLANINA GÖRE YAPILACAKTIR

77 VERGİ İNCELEMESİNDE YENİ ESASLAR
6009 Sayılı kanunla birlikte, vergi incelemeleri yeni esaslara bağlanıyor. Buna göre, vergi incelemeleri, ''tam'' veya ''sınırlı inceleme'' olarak iki gruba ayrılırken, bu incelemelerin kapsamı yeniden tanımlanıyor. Ayrıca, vergi incelemesine yetkili olanlarca yapılacak incelemelerin, Vergi İnceleme ve Denetim Koordinasyon Kurulu tarafından hazırlanan yıllık vergi inceleme ve denetim planına uygun olarak yerine getirilmesi hükme bağlanmıştır.

78 VERGİ İNCELEMESİ KAPSAMI
Vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlar tarafından yapılacak tam ve sınırlı vergi incelemelerinin kapsamı, vergi incelemesine tabi tutulma bakımından birinci sınıf tüccarların yıllık iş hacimleri, aktif ve öz sermaye büyüklükleri esas alınarak gruplara ayrılması ve yapılacak bu gruplamaya bağlı olarak vergi incelemesine alınma bakımından asgari süreler getirilmesi ile bu hususlara dair diğer usul ve esaslar, Vergi İnceleme ve Denetim Koordinasyon Kurulunun önerisi üzerine Maliye Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle belirlenecektir.

79 VERGİ İNCELEMESİNDE KURALLAR
Kanun’la Vergi Usul Kanunu’nda yapılan düzenlemelerle; - Vergi incelemesine başlanmasının tutanağa bağlanarak bir örneğinin incelenen mükellefe verilmesi, - İnceleme elemanlarının kararname, tüzük, yönetmelik, genel tebliğ ve sirkülere uymaları, - İncelemelerin, tam incelemelerde en fazla bir yıl, sınırlı incelemelerde ise en fazla altı ayda bitirilmesi, bu sürelerde bitirilemeyen incelemeler için altı ayı geçmeyecek şekilde sürelerin belirli bir prosedür çerçevesinde uzatılabilmesi, - İnceleme elemanları tarafından yazılan raporların, oluşturulacak rapor değerlendirme komisyonları tarafından okunması ve zorunluluğu, öngörülmüştür.

80 VERGİ İNCELEMESİNDE KURALLAR
Özetlenen düzenlemelerden bir kısmı zaten uzun zamandır yapılan uygulamaları öngörmekte olup yeni uygulamalar getirmemektedir. Bu çerçevede örneğin, bazı denetim birimlerinde incelemeye başlama tutanakla tespit edilmekte, raporlar da yetkili okuma komisyonlarınca okunmaktadır. Yönetmelikle düzenlenmiş olan bu konular Kanun’la yasal tabanı daha güçlü olarak düzenlenmekte, uygulamanın da bütün denetim birimleri ve inceleme elemanları için uyumlu olması sağlanmaktadır. Kanun’un incelemede uyulacak esasları düzenleyen maddesi, tarihinde yürürlüğe girecektir.

81 İNCELEME İÇİN MÜKELLEF NASIL SEÇİLECEK?
Vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlar Vergi Usul Kanunu(VUK)’nun 135. maddesinde yer almaktadır. Bu maddede herhangi bir değişiklik olmamıştır. Buna göre; Maliye Müfettişleri, Hesap Uzmanları, Gelirler Kontrolörleri, Vergi Denetmenleri, Vergi Dairesi Müdürleri, Gelir İdaresi Teşkilatı’nda müdür kadrosunda görev yapanlar vergi incelemesi yapmaya yetkilidirler. İncelemeye yetkililerin görevlendirilmeleri de yine eskiden olduğu gibi her bir inceleme elemanının kendi birimi tarafından yapılacaktır. Ancak ilgili birimler artık bu görevlendirmeyi Vergi İnceleme ve Denetim Koordinasyon Kurulu’nun her yıl hazırlayacakları Yıllık Vergi İnceleme ve Denetim Planı’nda risk analiz sistemi neticesinde oluşan sonuçları dikkate alarak gerekçeli olarak belirleyecekleri sektörler ve mükellefler hakkında yapabileceklerdir. Bu Plan’da yer almayan sektörler ve mükellefler hakkında vergi incelemesi yapılamayacaktır.

82 İNCELEMEYE BAŞLAMA İncelemeye başlanırken öteden beri süregelen uygulama bu konuda mükellefle birlikte bir tutanak düzenleyerek bir örneğinin mükellefe verilmesi şeklindeydi sayılı Kanun’un 9. maddesiyle VUK’un 140. maddesinin birinci fıkrasına eklenen 2 numaralı bende göre; görevlendirilen vergi inceleme elemanı incelemeye başlandığı hususunu bir tutanağa bağlayarak bir örneğini nezdinde vergi incelemesi yapılana (mükellefe), bir örneğini bağlı olduğu birime, bir örneğini de ilgili vergi dairesine gönderecektir. Böylece inceleme hakkında ilgili tüm birimler bilgi sahibi olacaktır. Bu düzenleme ile vergi inceleme elemanlarının, bağlı oldukları birimlerinin bilgisi olmaksızın bir mükellefi incelemeye almaları önlenmiş olduğu gibi vergi dairesinin de söz konusu mükellefinin incelemede olduğundan haberdar olması sağlanmıştır. Mükellefin, risk analiz sistemi çerçevesinde incelemeye alınmasına itiraz ederek dava açması ve yürütmeyi durdurma kararı alması durumunda dava sonuçlanana kadar inceleme duracaktır.

83 İNCELEME SÜRESİ 6009 sayılı Kanun’un 9. maddesiyle VUK’un 140. maddesinin ilk fıkrasına eklenen 6 numaralı bent ile inceleme süreleri sınırlandırılmıştır. Buna göre; vergi incelemelerinin incelemeye başlanıldığı tarihten itibaren, tam inceleme yapılması halinde en fazla 1 (bir) yıl, sınırlı inceleme yapılması halinde ise en fazla 6 (altı) ay içinde bitirilmeleri esastır. Bu süreler içinde incelemenin bitirilememesi halinde inceleme elemanı tarafından ek süre talep edilebilecek, bu talep inceleme elemanının bağlı olduğu birim tarafından değerlendirilerek 6 (altı) ayı geçmemek üzere ek süre verilebilecektir.

84 İNCELEME SÜRESİNDE RİSKLER
Bu durumda, vergi incelemesi yapmaya yetkili olanların bağlı olduğu birim tarafından incelemenin bitirilememe nedenlerinin yazılı olarak nezdinde inceleme yapılana bildirilmesi gerekmektedir. İncelemenin zamanında bitirilememe nedenlerinden tatmin olmayan mükellefler, hakkında yapılan vergi incelemesinin hukuken geçerli bir neden olmaksızın uzatıldığı iddiasıyla dava yoluna başvurabilecek, hatta yürütmenin durdurulmasını talep ederek incelemenin dava sonuçlanana kadar devam ettirilmesini de engelleyebilecektir. Bu hususta dava açmak zamanaşımını durdurmayacağı için dava sonuçlanana kadar inceleme döneminin zamanaşımın uğraması da imkan dahilindedir...

85 VERGİ İNCELEMESİNDE HUKUKSAL BOŞLUKLAR
6009 sayılı Kanun’un 9. maddesiyle VUK’un 140. maddesinin ilk fıkrasına eklenen 5 numaralı bent ile vergi inceleme elemanlarının vergi kanunlarıyla ilgili kararname, tüzük, yönetmelik, genel tebliğ ve sirkülere (özelge hariç) aykırı vergi inceleme raporu düzenleyemeyecekleri hükme bağlanmıştır. İnceleme elemanları bu düzenlemelerden birinin ya da bir kaçının kanuna aykırı olduğu kanaatine varırsa bu durumu düzenleyecekleri bir raporla bağlı oldukları birim aracılığıyla Gelir İdaresi Başkanlığı’na (GİB) bildireceklerdir. Ancak bundan sonra ne olacağı belli değildir. Bu bildirim üzerine GİB ne yapacaktır? Ne kadar zamanda yapacaktır? İnceleme elemanı GİB’i ne kadar bekleyecektir? Bekleme süresince vergi incelemesini bitirme süresi işleyecek midir? İnceleme elemanı GİB’in görüşüne katılmazsa süreç nasıl işleyecektir? Bütün bu soruların cevabı yoktur. Kanun’da özelge müessesesi için getirilen itiraz süreci diğer idari düzenlemeler için öngörülmemiştir.

86 RAPOR OKUMA KOMİSYONLARI
6009 sayılı Yasa’dan önce vergi inceleme elemanlarınca yazılan rapor, inceleme elemanının bağlı olduğu birimde oluşturulan “Rapor Okuma Komisyonları” ya da diğer mekanizmalar yoluyla değerlendirilerek rapordaki olası hatalar düzeltiliyordu. Ancak bir yasanın yorumlanması konusunda görüş ayrılığı olursa inceleme elemanlarının bağımsızlığını teminen raporu yazan kendi görüşüne uygun olarak raporu tamamlayıp işleme koyabiliyor idi. 6009 sayılı Kanun’un 9. maddesiyle VUK’un 140. maddesine eklenen ikinci fıkra ile Rapor Değerlendirme Komisyonları (RDK) Yasa’ya konulmuş ve yetkileri tanımlanmıştır. Buna göre; işleme konulmak üzere ilgili vergi dairesine tevdi edilmeden önce,

87 RAPOR OKUMA KOMİSYONLARI
- Maliye Müfettişleri, Hesap Uzmanları ile bunların yardımcıları ve Gelirler Kontrolörleri ile Stajyer Gelirler Kontrolörleri tarafından düzenlenen vergi inceleme raporları, vergi incelemesine yetkili olanların bağlı olduğu birimler nezdinde meslekte 10 (on) yılını tamamlamış en az 3 (üç) kişiden oluşturulacak Rapor Değerlendirme Komisyonları tarafından, - Vergi incelemesi yapmaya yetkili kılınan diğer memurlar tarafından düzenlenen vergi inceleme raporları ise, GİB merkez ve taşra birimlerinde oluşturulacak Rapor Değerlendirme Komisyonları tarafından vergi kanunları ile bunlara ilişkin kararname, tüzük, yönetmelik, genel tebliğ, sirküler ve özelgelere uygunluğu yönünden değerlendirilecektir.

88 DENETİM KOORDİNASYON KURULU
Bakanlığın vergi inceleme ve denetim amaçlarına ulaşmasını sağlamak, vergi inceleme ve denetimleri ile raporlamaya ilişkin standart, ilke, yöntem ve teknikleri geliştirmek, inceleme ve denetim rehberleri hazırlamak, vergi incelemesi yapmaya yetkili olanların uyacakları etik kuralları belirlemek, vergi inceleme birimleri arasında koordinasyonu, bilgi akışını ve uygulama birliğini temin etmek, Bakanlığın vergi inceleme ve denetim birimlerinin uygulayacağı yıllık vergi inceleme ve denetim planını hazırlamak ve uygulamayı izlemek üzere Vergi İnceleme ve Denetim Koordinasyon Kurulu oluşturulacaktır. Vergi İnceleme ve Denetim Koordinasyon Kurulu; Bakanın veya tevkil etmesi halinde Müsteşarın başkanlığında, Gelir İdaresi Başkanı, Maliye Teftiş Kurulu Başkanı, Hesap Uzmanları Kurulu Başkanı, Gelir İdaresi Başkanlığı Denetim ve Uyum Yönetimi Daire Başkanlığının bağlı olduğu Gelir İdaresi Başkan Yardımcısı ve Gelirler Kontrolörleri Başkanından oluşur. Kurulun sekretarya görevi Gelir İdaresi Başkanlığı Denetim ve Uyum Yönetimi Daire Başkanlığı tarafından yerine getirilecektir.

89 TARHİYAT ÖNCESİ UZLAŞMA
VUK’un 140. maddesinin 6009 sayılı Kanunla eklenen 2. bendine göre, vergi incelemesine başlanıldığı hususu bir tutanağa bağlanarak bir örneği nezdinde vergi incelemesi yapılana verilir. Ayrıca, tutanağın bir örneği bağlı olunan birime, diğer örneği de ilgili vergi dairesine gönderilir. Maddenin 4. bendine göre ise inceleme bitince, bunun yapıldığını gösteren bir vesika nezdinde inceleme yapılana verilir. Uygulamada bu belge genellikle incelemede tespit edilen hususları gösteren ve mükellefe tarhiyat öncesi uzlaşma talebi olup olmadığının sorulduğu ve incelemeye başlanırken alınan defter ve belgelerin de geri verildiğini gösteren tutanaktır. Bu tutanağın düzenlenmesi, incelemenin bittiğini göstermektedir. Mükellef, tarhiyat öncesi uzlaşma talep etme kararını en geç bu tutanağı imzalarken vermelidir.

90 RAPOR OKUMA KOMİSYONU İNCELEME ELEMANI ÇATIŞMASI
Bu komisyonlar vergi incelemesine yetkili olanların bağlı olduğu birimler nezdinde meslekte on yılını tamamlamış en az üç kişiden oluşturulacaktır. Bu komisyonlar kendilerine gönderilen raporları vergi kanunları ile bunlara ilişkin kararname, tüzük, yönetmelik, genel tebliğ, sirküler ve özelgelere uygunluğu yönünden değerlendirmekle görevlidir. İncelemeyi yapanla komisyon arasında uyuşmazlık oluşması halinde uyuşmazlığa konu vergi inceleme raporları üst değerlendirme mercii olarak Maliye Teftiş Kurulu Başkanlığı, Hesap Uzmanları Kurulu Başkanlığı ve Gelirler Kontrolörleri Başkanlığı bünyesinde oluşturulan rapor değerlendirme komisyonlarının üyeleri arasından görevlendirilecek üçer üyeden oluşan dokuz kişilik merkezi rapor değerlendirme komisyonuna gönderilecektir. Bu üst komisyon tarafından vergi kanunları ile bunlara ilişkin kararname, tüzük, yönetmelik, genel tebliğ, sirküler ve özelgelere uygunluğu yönünden değerlendirilir. İncelemeyi yapanlar, bu komisyon tarafından yapılacak değerlendirmeye uygun olarak düzenleyecekleri vergi inceleme raporlarını işleme konulmak üzere bağlı oldukları birime tevdi ederler.

91 ÇATIŞMA VUK’un 140. maddesinde 6009 sayılı Kanunla yapılan değişikliğe göre, incelemeyle ilgili son tutanağın düzenlenmesinden sonra inceleme raporu yazılacak ancak rapor, gereğinin yapılması için rapor ilgili vergi dairesine değil yetkili rapor değerlendirme komisyonuna gönderilecektir sayılı Kanunla getirilen yeni düzenlemelere göre vergi kanunları ile bunlara ilişkin kararname, tüzük, yönetmelik, genel tebliğ, sirküler ve özelgelere uygunluğu yönünden komisyonda değerlendirmeye tabi tutulan rapor gerekirse, yeniden düzenlenmek üzere inceleme elemanına gönderilecek ve böylece nihai şeklini alacaktır.

92 ÇATIŞMA VE İHTİLAF İnceleme sürecinin yukarıdaki gibi uzamış olması, mükelleflerin tarhiyat öncesi uzlaşmaya ne şekilde davet edileceği konusunda bir belirsizlik doğurmaktadır. İnceleme elemanıyla incelemenin bittiğine ilişkin tutanağı imzalayan ve defter ve belgelerini geri alan mükellefe, tarhiyat öncesi uzlaşma isteyip istemediği bu tutanağın imzalanması sırasında sorulacak mıdır? Yoksa idari sürecin sona ermesi mi beklenecektir? 6009 sayılı Kanunla inceleme sürecinde yapılan değişikliğin yarattığı bu belirsizlik giderilmeden 2011 yılında yapılacak uzlaşmalar hukuksal olarak tartışma ve ihtilaf doğuracaktır. Bu nedenle belirsizliğin giderilmesi gereklidir.

93 TEREDDÜTLER VUK’ta 6009 sayılı Kanunla yapılan değişikliğe göre inceleme raporları, değerlendirme komisyonları tarafından değerlendirmeye tabi tutulduktan sonra inceleme elemanı tarafından gerekirse yeniden yazılarak tarhiyatı yapacak olan vergi dairesine değil, inceleme elemanının bağlı oldukları birime tevdi edilecektir. Bu düzenlemeden inceleme raporlarının mükellefin bağlı olduğu vergi dairesine bu birimler tarafından gönderileceği anlaşılmaktadır. Ancak raporların sevki ve sevk süresi hakkında Kanun’da açık bir hüküm getirilmediği için bu husus da tereddüt doğurmaktadır.

94 UZLAŞMA TALEP SÜRESİ Tarhiyat Öncesi Uzlaşma Yönetmeliği’nin “Uzlaşma Talep Süresi” başlıklı 9. maddesine göre “Nezdinde inceleme yapılan kimseler incelemenin başlangıcından, inceleme ile ilgili son tutanağın düzenlenmesine kadar geçen süre içerisinde her zaman uzlaşma talebinde bulunabilirler.” Burada sözü edilen son tutanak, 6009 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önce, inceleme sonucunda yapılacak vergi ve ceza tarhiyatının ne tutarda olacağının belirlenmesini sağlayan bir tutanaktır.

95 RAPOR DEĞERLENDİRME KOMİSYONUNUN DEĞERLENDİRMESİ
Ancak 6009 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten sonra, son tutanak bilinen işlev ve önemini yitirmiştir. Yeni durumda, son tutanak imzalanmış olsa bile yapılacak tarhiyatla ilgili belirsizlik sürmektedir. Belirsizliği giderecek olan inceleme elemanının inceleme konusundaki hukuksal yorumunun gereği olarak vergisel durumu tespit eden son tutanak değil, rapor değerlendirme komisyonunun konuyla ilgili değerlendirmeleridir. Komisyon, inceleme elemanının değerlendirmelerine katılırsa tarhiyat rapordaki değerlendirmelere göre yapılacaktır. Ancak, komisyon farklı değerlendirmeler yaparsa bu durumda ya inceleme elemanı bu değerlendirmeye uyacak ya da kendi görüşünde ısrar ederek konunun üst değerlendirme komisyonuna gitmesiyle tarhiyat bu komisyondaki değerlendirmeye göre gerçekleşecektir.

96 BÜROKRASİ ARTACAK MI? 6009 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten sonra komisyon değerlendirmeleri yapılmadan inceleme sonunda yapılacak tarhiyat şekillenmeyecektir. Öyleyse, mükellef hangi durumla karşı karşıya olduğunu inceleme süresince bilemeyecek ve tarhiyat öncesi uzlaşma isteyemeyecek, istese bile komisyonun düşüncelerine göre şekillenen raporun tebliğinden sonra uzlaşma ya da dava açma yolunu tercih edecektir. Bu belirsizlik mükellefleri her hal ve takdirde uzlaşma isteme ve durumu rapordan sonra yeniden değerlendirme şeklinde bir davranışa yöneltecek, vergi inceleme birimlerinde ise, gerçekleşip gerçekleşmeyeceği belirsiz uzlaşma talepleriyle dolu çalışma takvimlerinin yarattığı kırtasiyeyle boğuşan uzlaşma komisyonlarına neden olacaktır.

97 PİŞMANLIK UYGULAMASI 6009 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 9. maddesiyle 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “İncelemede Uyulacak Esaslar” başlıklı 140. maddesi yeniden düzenlenmektedir. VUK’un pişmanlıkla ilgili hükümleri ile bu değişikliği bir arada değerlendirdiğimiz takdirde yapılan değişikliğin pişmanlık hükümlerine doğrudan olmasa da dolaylı olarak etki ettiğini görmekteyiz

98 PİŞMANLIK UYGULAMASI Mükellefin vereceği pişmanlık dilekçesi bağlı olunan vergi dairesinin kayıtlarına geçirildiği anda verilmiş sayılır. Pişmanlık dilekçesi verildiği anda vergi dairesi, mükellef nezdinde bir vergi incelemesine başlandığı bilgisine sahip olmayabilir. Vergi incelemesi, mükellef nezdinde incelemeye başlandığını gösteren bir tutanakla başlar. Bu tutanak genellikle inceleme konusuyla ilgili mükellefin defter ve belgelerinin inceleme elemanı tarafından teslim alındığını da gösteren bir tutanaktır.

99 PİŞMANLIK UYGULAMASI VUK’un 140. maddesinde yapılan değişiklikten sonra ilgili defter ve belgelerin alındığı bilgisini de içeren bu tutanak düzenlendiği anda vergi incelemesi başlamış ve bu husus mükellefin bilgisine girmiş olur. İncelemeye başlandığını mükellefin kayıtlı olduğu vergi dairesi bu an itibariyle bilmemektedir. Ancak VUK’ta yapılan değişiklikle 140. maddeye eklenen hükme göre, inceleme elemanları vergi incelemesine başlanıldığını gösteren tutanağın bir örneğini ilgili vergi dairesine göndereceklerdir. Vergi dairesi bu şekilde inceleme yapıldığı bilgisine sahip olacaktır. Vergi incelemesine başlanmasıyla vergi dairesinin bilgi sahibi olması arasındaki zaman farkı içerisinde mükelleflerin pişmanlık dilekçesi vermeleri durumunda bu dilekçe sonuç doğurmayacak, mükellefler pişmanlıktan yararlanamayacaklardır. Yani, pişmanlıktan yararlanmak için mükelleflerin başvurusunun incelemeye başlama tutanağından önce yapılmış olması gerekecektir.

100 PİŞMANLIK UYGULAMASI Vergi incelemesine başlandığında, incelemenin konusunun mükellefe izah edileceği hükmü VUK’ta bulunmakla birlikte, incelemeye başlandığını gösteren bir tutanağın düzenleneceği hükmü 6009 sayılı Kanunla eklenmiştir. Bu durumda, incelemeye başlama tutanağına inceleme konusunun da yazılması mükellef tarafından istenebilir. Bu tutanakta incelemenin hangi vergiyle ve hangi dönemle ilgili olduğu bilgisi de yer alacaktır. Bu şekilde sınırları açıkça bir tutanakla belirlenen inceleme, mükellefin pişmanlık hükümlerinden yararlanma hakkını hangi ölçülerde sınırlayacaktır? Bu konuda bir belirsizlik olduğu söylenebilir.

101 PİŞMANLIK UYGULAMASI Yapılan değişiklikle düzenlenecek olan başlama tutanağının, pişmanlık sınırlamasında etkisinin olacağı düşünülmektedir. Kanaatimize göre, incelemeye başlama tutanağında gösterilen inceleme kapsamı, vergi tür ve dönemi ile sınırlı olarak mükellefin pişmanlık hakkını kısıtlayacak, inceleme kapsamında bulunmayan vergi tür ve dönemleriyle ilgili olarak ise kısıtlamayacaktır. Bu görüşün idare tarafından belirtilmesinin mükellefler açısından aydınlatıcı olacağı, idare açısından ise olası yersiz ihtilafları ortadan kaldıracağı düşünülmektedir.

102 PİŞMANLIK UYGULAMASI vergi incelemesine başlanmasıyla ortadan kalkan pişmanlık hakkının ne zaman yeniden kullanılabilir olacağı konusu da belirsizliğini korumaktadır. İncelemeye başlanması pişmanlık hakkını kaldırdığına göre, incelemenin bitmesi ile pişmanlık hakkının yeniden doğduğunu kabul etmek gerekir.. Değişiklikten sonra, yapılan incelemede ulaşılan sonuçların rapor değerlendirme komisyonları tarafından değerlendirmeye tabi tutulması ve kanunda gösterilen aşamalara göre yapılması gerekirse, raporun yeniden düzenlenmesi ve bağlı olunan birime tevdi edilmesi şeklindeki işlemler ile incelemenin sona erme süreci uzamıştır. Öte yandan çelişkili bir durum oluşturmakla birlikte, inceleme sürecini 6 ay ve 1 yıl şeklinde sınırlandıran değişiklik de dikkate alındığında, bu sürelerin dolmasıyla birlikte mükellefin pişmanlık hakkı kendiliğinden doğacak mıdır? Yoksa, bu hakkın doğmadığı gerekçesiyle mükelleflerin verecekleri pişmanlık dilekçeleri yargıya mı konu olacaktır?

103 PİŞMANLIK UYGULAMASI İnceleme sürecinin uzamış olması, mükelleflerin pişmanlık hükümlerinden yararlanma hakkının yeniden doğmasının ertelenmesi ya da bu hakkın inceleme raporu vergi dairesine tevdi edilmeden kullanılmak istenmesi olasılığını gündeme getirmektedir. İnceleme elemanıyla incelemenin bittiğine ilişkin tutanağı imzalayan ve defter ve belgelerini geri alan mükellef, pişmanlık hakkından yararlanmak için vergi dairesine başvurursa yapılacak işlem ne olacaktır? Rapor değerlendirme komisyonları ve idari birimlerin raporlama aşamalarında rol almaları şeklinde şekillenen inceleme süreci bitmeden mükelleflerin pişmanlıktan yararlanmaları durumunda inceleme fonksiyonunun anlamını ve etkinliğini yitireceği kuşkusuzdur. İnceleme sürecinin uzamasına ve bu sürecin ne zaman ve nasıl sonuçlanarak biteceğine ilişkin tereddütlerin doğmasına yol açan değişiklikler karşısında mükellefin pişmanlık hakkını kullanamayacağı söylenebilir mi? Bu durumda inceleme süreci sona ermeden mükelleflerin pişmanlık haklarının kullandırılmamasının yargıya taşınmasının büyük bir olasılık olduğu görülmektedir.

104 CEZALAR Vergi Usul Kanunu’nun 353 ve mükerrer 353. maddelerinde yapılması öngörülen değişikliklerle; - Belge basımı ile ilgili bildirim görevini tamamen veya kısmen yerine getirmeyen matbaa işletmecilerine bir takvim yılında kesilebilecek özel usulsüzlük cezası tutarı için üst sınır getirilmekte, - Mükerrer 355. maddenin beşinci ve altıncı fıkralarında yer alan fiiller için öngörülen özel usulsüzlük cezaları, işlenen fiillerin ağırlığı ile orantılı olacak şekilde yeniden düzenlenmekte, - Aynı maddenin dördüncü fıkrasının sonuna eklenen cümle ile de tahsilat ve ödemelerin bankalar, katılım bankaları veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsik edilmemesi durumunda kesilecek özel usulsüzlük cezasına ilişkin olarak takvim yılı bazında uygulanacak toplam ceza tutarı bakımından üst sınır getirilmektedir.

105 CEZALAR BELGE BASIMI İLE İLGİLİ BİLDİRİM GÖREVİNİ TAMAMEN VEYA KISMEN YERİNE GETİRMEYEN MATBAA İŞLETMECİLERİNE KESİLECEK ÖZEL USULSÜZLÜK CEZASININ TOPLAMI BİR TAKVİM YILI İÇİNDE TL’Yİ AŞAMAZ Vergi Usul Kanunu’nun “Özel Usulsüzlükler ve Cezaları” başlıklı 353. maddesinin 8 numaralı bendinde, belge basımı ile ilgili bildirim görevini tamamen veya kısmen yerine getirmeyen matbaa işletmecilerine 570 TL özel usulsüzlük cezası kesileceği öngörülmüştür.

106 CEZALAR 6009 sayılı Kanun’un 11. maddesiyle 353. maddesinin 8 numaralı bendinin sonuna “Ancak, bu bent uyarınca kesilecek özel usulsüzlük cezasının toplamı bir takvim yılı içinde TL’yi aşamaz.” cümlesi eklenmek suretiyle belge basımı ile ilgili bildirim görevini tamamen veya kısmen yerine getirmeyen matbaa işletmecilerine söz konusu bent uyarınca kesilecek özel usulsüzlük cezalarının bir takvim yılında kesilebilecek tutarı için üst sınır belirlenmiştir. Bir takvim yılında kesilecek cezalara ilişkin getirilen bu üst sınır, 2010 takvim yılı için de uygulanacaktır.

107 CEZALAR Buna göre, – tarihleri arasında belge basımı ile ilgili bildirim görevini yerine getirmeyen matbaa işletmecileri adına kesilen özel usulsüzlük cezalarının toplamının TL’yi aşması halinde söz konusu cezalar; henüz kesinleşmemiş ise düzeltme yapılarak TL’yi aşan cezalar terkin edilecek, kesinleşmiş olması durumunda ise bunlar için herhangi bir düzeltme veya iade işlemi yapılmayacak ve kesilen cezaların takip ve tahsil işlemlerine devam edilecektir.

108 ÖZEL USUZLÜK CEZASI-TEVSİK
TAHSİLAT VE ÖDEMELERİNİ BANKA, BENZERİ FİNANS KURUMLARI VEYA POSTA İDARELERİNCE DÜZENLENEN BELGELERLE TEVSİK ETME ZORUNLULUĞUNA UYMAYAN MÜKELLEFLERE İLİŞKİN OLARAK KESİLECEK ÖZEL USULSÜZLÜK CEZASI Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355. maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca, tahsilat ve ödemelerini banka, benzeri finans kurumları veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsik etme zorunluluğuna uymayan mükelleflerden her birine, her bir işlem için uygulanan cezalardan az olmamak üzere, işleme konu tutarın % 5’i nispetinde özel usulsüzlük cezası kesilmektedir.

109 ÖZEL USULSZ. CEZASI ÜST SINIRI
6009 sayılı Kanun’un 12. maddesi ile Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355. maddesinin dördüncü fıkrasının sonuna “Ancak, bu fıkra uyarınca bir takvim yılı içinde kesilecek özel usulsüzlük cezasının toplamı TL’yi geçemez.” cümlesi eklenmek suretiyle söz konusu tevsik zorunluluğuna uymayan mükelleflere kesilecek özel usulsüzlük cezasının bir takvim yılında kesilebilecek tutarı için üst sınır belirlenmiştir. Bir takvim yılında kesilecek cezalara ilişkin getirilen bu üst sınır 2010 takvim yılı için de uygulanacaktır.

110 CEZALAR VUK nun mük.355.maddesindeki 4) Tevsik zorunluluğuna uymama ile ilgili cezaya bir takvim yılı için TL üst sınır getirilmiştir. 5) Elektronik ortamda verilmesi gereken beyannamenin süresinde verilmemesi halinde uygulanan cezanın uygulamasında değişiklik yapılmıştır. Bu değişikliğe göre süre geçtikten sonra 30 gün içinde verilenlere 1/10, takip eden 30 gün içinde verilmesi halinde ise 1/5 oranında Özel usulsüzlük cezası uygulanacaktır. 6) Elektronik ortamda verilmesi gereken bildirim ve formlarında zamanında verilmemesi halinde uygulanacak cezada değişiklik yapılmış olup, bildirimin süresi geçtikten sonra 10 gün içinde verilmesi halinde eskiden olduğu gibi ceza uygulanmayacak takip eden 15 gün içinde ise ceza 1/5 oranında uygulanacaktır.

111 BA/BS FORMLARI Bildirimlerin verilme süresi içerisinde yapılan düzeltmelerde herhangi bir ceza uygulanmamaktadır. Yasal süresi geçtikten sonra yapılan düzeltme işlemlerinde ise 213 sayılı VUK’un mükerrer 355. maddesi kapsamında özel usulsüzlük cezası kesilmesi gerekmektedir (396 Sıra No.lu VUK Genel Tebliği). Yasal süresinden sonra yapılan düzeltme bildirimlerinde uygulanacak özel usulsüzlük cezasına ilişkin olarak 6009 sayılı Kanun’la önemli bir değişiklik yapılmıştır sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği Ağustos 2010 tarihine kadar mükerrer 355. maddenin 6. fıkrasında “Elektronik ortamda verilme zorunluluğu getirilen bildirim veya formlara ilişkin olarak süresinden sonra düzeltme amacıyla verilen bildirim ve formların, belirlenen sürelerin sonundan itibaren 10 gün içinde verilmesi halinde özel usulsüzlük cezası kesilmez, takip eden 15 gün içinde verilmesi halinde ise kesilmesi gereken özel usulsüzlük cezası 1/2 oranında uygulanır” hükmü yer almaktaydı sayılı Kanun’un 12. maddesiyle bu fıkrada yer alan 1/2 oranı 1/5 oranına çekilmiştir. Böylelikle mükelleflerin lehine bir düzenleme yapılmıştır. Söz konusu indirimli ceza uygulaması 1 Ağustos 2010’dan itibaren hüküm ifade etmeye başlamıştır.

112 BSMV Banker sayılmak için aranan devamlılık şartı, finansal işlemleri esas iştigal konusu olarak yapanlar şeklinde değiştirilerek, ödünç para verme işlerini esas iştigal konusu olarak yapanların BSMV mükellefi olmaları, bu işleri devamlı olarak yapsalar da esas iştigal konusu olarak yapmayanların finansman hizmetlerinin ise KDV’ye tabi olması öngörülmüştür.

113 BSMV İSTİSNASI 6009 Sayılı “Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” 1 Ağustos 2010 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Sözü geçen Kanun’un 1. maddesi ile Gider Vergileri Kanunu’nda yer alan banker tanımında değişiklik yapılmış, 2. maddesinde ise Türkiye’de kurulu vadeli işlem ve opsiyon borsalarında yapılan işlemlerde uygulanacak BSMV istisnası hakkında yeni düzenlemelere yer verilmiştir.

114 BSMV MÜKELLEFİYETİ 1.Ödünç para verme işlemlerinin tabi olduğu işlem vergisi 6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu’nun 28. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan banker tanımındaki “devamlı olarak yapanlar” ibaresi, 6009 Sayılı Kanun ile “esas iştigal konusu olarak yapanlar” şeklinde değiştirilmiş ve bu hüküm 1 Ağustos 2010 tarihinde yürürlüğe girmiştir.  Bu değişiklikle, banker sayılmak için aranan devamlılık koşulu söz konusu işlemlerin esas iştigal konusu olarak yapılması şeklinde yeniden belirlenmiştir. Buna göre, banker kapsamında BSMV mükellefi olmak için, anılan Kanun’un 28. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen işlemlerin esas iştigal (ana faaliyet) konusu olarak yürütülmesi ve bu işlemler dolayısıyla lehe para alınması gerekmektedir.

115 BSMV Bir işlemin esas iştigal konusu olarak yapılması, işletmenin kuruluş gayesi ve bu gayesini gerçekleştirmek için yapmakta olduğu işlem veya işlemlere bakılarak belirlenecektir. Örneğin, inşaat ve otelcilik alanında faaliyet gösteren bir şirket, Kanun’un 28. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen işlemleri esas faaliyet konusu işlemleri ile birlikte yapabilir. Bu şirketin gerek kullandığı yabancı kaynaklardan gerekse öz kaynaklarından sağladığı fonları ortaklarına veya üçüncü kişilere faiz karşılığında kullandırması işlemi, şirketin esas faaliyet konusunun inşaat ve otelcilik olması nedeniyle BSMV ye tabi olmayacaktır.

116 BSMV Esas itibariyle Gider Vergileri Kanunu’nun 28. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen işlemler, ilgili kanunlar uyarınca verilen yetki veya izin ile yapılabilecek işlemlerdir. Emeklilik yatırım fonları, menkul kıymet yatırım fon ve ortaklıkları, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, vadeli işlem aracılık şirketleri ile merkezi kayıt kuruluşu ve vadeli işlem ve opsiyon borsası gibi kuruluşlar, 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 32. maddesinin verdiği yetki ve izin çerçevesinde menkul kıymetlere ilişkin işlemleri esas faaliyet konusu olarak yapmaktadırlar. Bunların Gider Vergileri Kanunu’nun 28. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen işlemleri BSMV’ye tabi olacaktır.

117 BSMV Diğer taraftan Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar’ın 4. maddesinin verdiği yetki ve izin uyarınca yetkili müesseseler ve PTT, döviz alım ve satım işlemlerini esas iştigal konusu olarak yapabilmektedirler. Bu kuruluşların Gider Vergileri Kanunu’nun 28. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen işlemleri BSMV’ye tabidir. Buna göre, Gider Vergileri Kanunu’nun 28. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen işlemleri esas iştigal konusu olarak yapanlar, bu işlemleri ilgili kanunlarla yetkilendirilmek veya izin verilmek suretiyle yürüten kişileri ifade etmektedir. Dolayısıyla bunların Kanun’un 28. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen işlemleri “esas iştigal konusu” olarak BSMV’ye tabi olacak; bunlar dışındakilerin aynı fıkrada belirtilen işlemleri “esas iştigal konusu” olmadığından KDV’ye tabi olacaktır.

118 ÖRNEKLER Örnek 1: Türk Ticaret Kanunu’na göre kurulan ve gayesi esas itibarıyla başka işletmelere iştirakten ibaret olan holding şirketlerince yapılan Gider Vergileri Kanunu’nun 28. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen işlemler esas iştigal konusu olarak değerlendirilemeyeceğinden BSMV’nin konusuna da girmeyecektir.Dolayısıyla, Gider Vergileri Kanunu’nun28. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan herhangi bir işlemi (ödünç para verme işleri gibi) ilgili kanunlarla yetkilendirilmek veya izin verilmek suretiyle yürütmeyen şirketler, bu işlemleri ana sözleşmelerinde faaliyet konularından biri olarak belirtmiş olsa dahi, bu işlemleri nedeniyle banker sayılmayacak ve BSMV mükellefi olmayacaktır. Örnek 2: İnşaat alanında faaliyet gösteren (B) A.Ş.’nin bir grup şirketi olan (C) A.Ş.’ye ödünç para vermesi (B) A.Ş.’nin esas iştigal konusu olarak değerlendirilemeyeceğinden BSMV’ye tabi olmayacaktır.

119 ÖRNEKLER Örnek 3: Sermaye Piyasası Kanunu’na göre kurulan (D) Menkul Değerler A.Ş.’nin menkul kıymet alım satımı veya alım-satıma aracılık işlemleri esas iştigal konusu olduğundan bu işlemleri BSMV’ye tabi tutulacaktır. Banker konumunda bulunan (D) Menkul Değerler A.Ş. tarafından yapılacak Gider Vergileri Kanunu’nun28. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen diğer işlemler de BSMV’ye tabi olacaktır. Örnek 4: Emeklilik yatırım fonları ile menkul kıymet yatırım fon ve ortaklıklarının menkul kıymet alım satım işlemleri, 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 32. maddesinin verdiği yetki ve izin çerçevesinde esas faaliyet konusu olarak yapılmaktadır. Söz konusu fon ve ortaklıkların Gider Vergileri Kanunu’nun 28. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen işlemleri BSMV’ye tabidir. Ancak aynı Kanun’un 29. maddesinin (t) bendi uyarınca, emeklilik yatırım fonları ile menkul kıymet yatırım fon ve ortaklıklarının sermaye piyasalarında yaptıkları işlemler nedeniyle elde ettikleri paralar BSMV den istisnadır.

120 ÖRNEKLER Örnek 5: Kooperatifler, ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını işgücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın izni ile kurulmaktadır. Kuruluş amaçları gereği nakit kredi işlemlerini esas iştigal konusu olarak yapan kooperatiflerin kredi işlemleri nedeniyle lehlerine kalan paralar BSMV’ye tabi olacaktır. Ancak, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 93. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi uyarınca kooperatifler, kooperatif birlikleri, kooperatif merkez birlikleri ve Türkiye Milli Kooperatifler Birliği’nin birbirlerinden ve ortaklarından aldıkları faiz ve komisyonlar ile ortaklarına kefalet etmeleri dolayısıyla bunlardan aldıkları paralar BSMV’den istisnadır. Ayrıca, Gider Vergileri Kanunu’nun 29. maddesinin (m) bendinde Türkiye Halk Bankası’nın Esnaf ve Sanatkarlar Kefalet Kooperatiflerinin kefaleti altında esnaf ve sanatkarlara verdiği krediler dolayısıyla alınan paralar ve bu kooperatiflerin ortaklarından masraf karşılığı adıyla aldığı paralar BSMV’den istisna edilmiştir.

121 VOB-BSMV İSTİSNASI 2. Vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerine ilişkin muamelelerde BSMV istisnası  6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu’nun 29. maddesinde banka ve sigorta muameleleri vergisinden istisna edilen muameleler sayılmaktadır. Sözü geçen maddenin 1. fıkrasının (p) bendine, 6009 Sayılı Kanun’un 2. maddesi ile eklenen hüküm uyarınca, Türkiye’de kurulu borsalarda gerçekleştirilen vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerine ilişkin muamelelere BSMV istisnası getirilmiştir. Bu değişiklik 1 Eylül 2010 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

122 BSMV İSTİSNASI Buna göre, Gider Vergileri Kanunu’nun 6009 Sayılı Kanun ile değişik 29. maddesinin (p) bendi uyarınca, Sermaye Piyasası Kanunu’nun 40. maddesi kapsamında kurulmuş olan borsalarda BSMV mükellefleri tarafından 1 Eylül 2010 tarihinden itibaren yapılacak vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerinin alım satım işlemleri dolayısıyla lehe alınan paralar BSMV ye tabi tutulmayacaktır. İstisna kapsamına sadece vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerinin alım satım işlemleri dolayısıyla lehe alınan paralar girmektedir. Söz konusu sözleşmelerin alım satımına aracılık işlemleri ve bu sözleşmelerin alım satım işlemleri nedeniyle Takasbank’a yatırılan nakdi teminatların nemalandırılması dolayısıyla lehe alınan paralar ise istisna olarak değerlendirilmeyecektir.

123 DİĞER DÜZENLEMELER veya daha eski model motorlu taşıtların hurdaya ayrılması ve il özel idarelerine teslimi koşuluyla, bunlara ait motorlu taşıtlar vergisi ile bu vergiye ilişkin gecikme zammı, gecikme faizi, vergi cezaları ve idari para cezalarının silinmesini öngören düzenleme yapılmış, - 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu'nun ek 37. maddesinde yer alan, sanal mobil şebeke operatörü olarak bilinen işletmecilerin hazine payı yükümlülüğü yeniden düzenlenmiştir.

124 DİĞER DÜZENLEMELER Sanayi ve Ticaret Bakanlığının teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’da yapılan düzenlemeyle, Bakanlık müfettişlerinin bilgi ve belge taleplerini karşılama yükümlülüğü getirilmiştir. sayılı Kanun’da yapılan değişiklikle, Kanun kapsamındaki meslek mensuplarının, maddede sayılan, esas olarak kamu ve kamusal nitelikli diğer bazı kurumlarda yaptıkları yönetim kurulu başkan ve üyeliği ile denetçilik görevlerinin meslekle bağdaşmayan işlerden sayılmayacağı hükme bağlanmıştır.

125 DİĞER DÜZENLEMELER KDV kanunun 17.maddesindeki istisnalara sağlık hizmeti sunanların teşhis ve tedaviye yönelik olarak birbirlerine yapacakları teslim ve hizmetler. KVK nundaki muafiyet ve istisnalara, sağlık hizmeti sunanların teşhis ve tedaviye yönelik olarak birbirlerine yapacakları mal ve hizmet satışları ile tarımsal üretici birlikleri kanununa göre kurulan birliklerin üyeleri ile yaptıkları muameleler de eklenmiştir. Ayrıca, küçük ve orta ölçekli işletmelere kredi teminatı sağlamak üzere kurulmuş olan ibaresi kredi teminatı sağlamak üzere kurulmuş olan olarak değiştirilmiş, kapsam genişletilmiştir.

126 3568 3568 sayılı SMMM ve YMM Kanununun 45.maddesine KİT lerin, TMSF nundaki kurumların, İDT lerinin yönetim kurulu başkanlığı, denetçiliği ve tasfiye memurluğu meslekle bağdaşmayan işler sayılmaz ibaresi eklenmiştir.

127 SON TEŞEKKÜRLER..


"6009 SAYILI KANUN VERGİ UYGULAMALARI" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları